prostat kanseri hastalara biyopsikososyal yaklaşım gazġantep

advertisement
PROSTAT KANSERİ HASTALARA
BİYOPSİKOSOSYAL YAKLAŞIM
GAZĠANTEP ÜNĠVERSĠTESĠ SAĞLIK
HĠZMETLERĠ M.Y.O
ÖĞR. GÖR. ADĠLE NEġE (ÇAPARUġAĞI)
Kanser hastalığının yol açtığı
strese verilen yanıt, sergilenen
uyum çabaları bireyin özellikleri,
hastalığın özellikleri ve çevresel
etkenlere doğrudan bağlıdır.
YaĢ, cinsiyet, eğitim durumu, kiĢilik yapısı,
kanserin türü, evresi ve diğer özellikleri,
bireyin sosyo-demografik özellikleri (iĢ, evlilik,
yaĢam koĢulları, sosyal güvenlik vs),
Sosyal destek ağının durumu, hastalığın bu
değiĢkenler üzerinde yarattığı tahribat gibi
etkenlerin tümü ruhsal bozuklukların ortaya
çıkıĢında rolü olan değiĢkenlerdir.
•Hastalık bireyin yaĢadığı çok önemli bir krizdir.
•Kanser bir stres etkeni olarak bireyin yaĢamında ciddi
bir kriz yaratır.
•Temel süreç dengenin bozulmasıdır. Bozulan fiziksel
denge ruhsal dengenin de giderek bozulmasına yol açar.
•Strese karĢı hem zihinsel hem de fizyolojik tepkiler
oluĢmaya baĢlar.
•Bunun toplumsal ve kiĢiler arası düzeyde yansımaları
olur. Bu süreç bir ruhsal bozukluk oluĢana dek
ilerleyebilir.
Sık görülen tepkiler; yas tepkisi, yalnızlık, uyum
güçlüğü, depresif belirtiler, bunaltı, öfke, inkar,
bağımlılık, suçluluk, düĢmanca davranıĢlarda arta,
yansıtma, saldırganlık içeren bir direnç durumu ve
güçsüzlük olmaktadır.
Hastaların ve ailelerin sık olarak karĢılaĢtığı durumlar
ruhsal tepkilerin geliĢimine katkıda bulunur.
Özellikle gelecek ile ilgili belirsizlik ve
kuĢku, hastalığı anlamlandırmada yaĢanan
güçlükler, yaĢamı bedeni üzerindeki
denetimi kaybedeceği inancı, yetersizlik
ve baĢarısızlık duygusu, kanserli bir
hasta olarak damgalanma korkusu ve son
olarak da hastalığını yakınlarından
çevresinden sürekli gizleme çabası
önemli etkilerde bulunmaktadır.
Kansere uyumda beĢ evreden söz etmek
olanaklıdır.
Ġnkar, öfke, pazarlık, depresyon ve
kabullenme.
Sıklıkla ilk aĢama Ģok, inanmama ve inkardır.
Ardından kaygı, panik duygusu ve çaresizlik
yaratır. Bunu kızgınlık ve depresyon izler.
Kabullenme ile sonlanır.
 OluĢan kriz Ģok, tepki, direnme ve uyum
sürecini içerir. Her bir aĢamada hastaya
yönelik sergilenen tutum önemlidir.
Umut aĢılayıcı yaklaĢım, hastayı
dinleme, anlama ve kendini ifade
edebilmesine zaman ve olanak tanıma,
destek sitemlerini çalıĢtırma, yaĢadığı
kaygı ve bedene yabancılaĢma
duyguları ile baĢa çıkmasını ayırt etme
önemlidir.
Uyum sürecinde birey kendini, yaĢamını ve
geleceğini yeniden gözden geçirir, yeniden
değerlendirir, isteklerini ve olanaklarını
gözden geçirir ve bir yaĢam planı oluĢturur.
Hastalıkla hesaplaĢır, yaĢamı sorgular ve bir
yön çizer.
Kansere karĢı yaklaĢım biyo-psiko-sosyal bir
bütünlük içinde olmalıdır.
Kanserin yaĢam kalitesini nasıl etkileyeceği,
hastaların kalan ömrünü nasıl geçireceği sağlık
ekibinin gündeminde olmalıdır.
Hastaların tedavi sürecine etkin biçimde
katılmalarının sağlanması için onların görüĢlerinin ve
beklentilerinin önemsenmesi, hastaların duygu ve
düĢüncelerine kulak verilmesi, yüreklendirilmesi,
empati gösterilmesi ve geri bildirim verilmesi çok
önemlidir.
Tedavi planı yaparken hastanın
önceden hazırlanması,
bilgilendirilmesi, tedaviye iliĢkin
ayrıntıların ve olası sonuçların
önceden aktarılması, alınacak önlemler
konusunda eğitilmesi, ortaya
çıkabilecek ruhsal sorunlar ile ilgili
gereken bilginin verilmesi
gerekmektedir.
Ağrı ve eĢlik eden
psikiyatrik belirtilerin
erken tanı ve tedavisinin
yaĢam kalitesini olumlu
yönde etkileyeceği akıldan
çıkarılmamalıdır.
Hastalığın özelikleri yanında
kansere iliĢkin inanıĢlar,
önceki deneyimler,
içinde bulunulan yaĢ döneminin
özellikleri,
sosyal destek sistemleri,
hastalığa iliĢkin kültürel ve toplumsal
tutumlar,
bireyin kiĢiliği ve sahip olduğu baĢa
çıkma beceri düzeyi önemli olmaktadır.
Her yaşam kısa, her ölüm
erkendir.
Prostat kanseri
olgularının çoğunda olduğu
gibi hastanın 70 veya 80
yaşlarında olması bir süre
daha yaşama arzusunu
engelleyemez.
Prostat kanseri tanı aĢamasından
baĢlayarak sürekli izlem ve bakım
gerektiren bir hastalıktır.
Hastalığın ilerleyici özelliği ve yaĢamı
tehdit edebilecek sorunlara yol açabilmesi
sürekli izlemle birlikte tedavi
uygulamalarını gerektirir.
Özellikle yaĢamlarının son döneminde
bulunan hastalarda tedavilerin Öncelikli
hedefi yaĢam kalitesini sağlamaktır.
Prostat Kanserli Hastalarda;
 Ağrı,
 Ġdrarını yapmada zorluk,
 Geleceğe iliĢkin amaç ve planlarda değiĢiklik,
ArkadaĢlarından uzak kalma,
Fiziksel fonksiyonlarda bozulma,
Günlük yaĢam aktivitelerini yerine getirirken
zorlanma görülen önemli sorunlardır.
Bu durum erkeğin benlik saygısında
önemli bir yıkım meydana getirebilmektedir.
Prostat kanseri olan bir erkeğin
fiziksel ve psikolojik yetersizliklere rağmen
sağlıklı yaşam biçimi davranışlarını
geliştirmesi ve sürdürmesi, yaşam kalitesi
açısından oldukça önemlidir
Prostat kanserli hastalar psikolojik olarak
kendilerini savunmasız hissedebilir ve daha
yoğun duygular yaĢamaktadır.
Tedavinin yan etkileri ile erkeklik kaybı
hissi, iktidarsızlık ve idrar kaçırma prostat
kanserli erkeklerin psikososyal ve duygusal
endiĢeleri artmaktadır.
İnkontinans ve impotans yaşam kalitesini
etkileyen en önemli durumlardır.
Kanserli bireylerin fonksiyonel
yetersizlikleri ve algıladıkları sosyal
desteğin belirlenmesi bu hastalara verilecek
bakımın planlanması, ailenin bakıma dahil
edilmesi ve katılımının sağlanması, hasta ve
ailesinin yaĢam kalitesinin arttırılmasını
böylelikle de bakımın kalitesinin artmasını
sağlayacaktır.
Prostat Kanserli bireylerde tedavi
yöntemleri, semptom kontrolü,
fizyolojik, psikolojik ve sosyal iyilik
halinin sürdürülmesi,
Hastalık ve tedavi nedeni ile ortaya
çıkabilecek sağlık sorunlarının
önlenmesi ve sorunlarla baĢ etme,
Olumlu sağlık davranıĢı geliĢtirme, öz bakım
gücünü arttırma, sosyal destek ağını
kuvvetlendirme, danıĢmanlık ve eğitim verme gibi
konularda
HemĢirelikte sistematik yaklaĢımın
kullanılabilmesi için, bu hastaların fonksiyonel
durumları ve algıladıkları sosyal desteğin
belirlenmesi gerekmektedir.
HemĢirenin hasta ve ailesine yardım
edebilmesi için kendini geliĢtirmesi
hastaya ve özel durumuna yaklaĢımları
kullanabilmelidir.
Bireylerin geçmiĢ yaĢam deneyimleri,
destek kaynakları tartıĢılmalı, olumsuz
düĢünceleri ortaya çıkarılmalı genel
problem çözme yöntemleri anlatılmalıdır.
Yapılan çalıĢmalarda zor durumda
can sıkıntı içinde olan bireye aile
üyelerinin, akrabalarının yanı sıra
diğer toplumsal iliĢkilerinin sağladığı
kaynaklar olarak kavramlaĢtırılan
sosyal desteğin, fiziksel sağlık ve
kendini iyi hissetme üzerinde de
etkili olduğu vurgulanmaktadır.
Hastalığının ortaya çıkması bir çok
hastada kendi yaĢamları üzerinde
kontrollerini kaybetme duygusu
yaĢamalarına neden olur.
Bu kontrolün yeniden sağlanması ya da
birisinin, çevresine hakim olduğu duygusu
vermesi , hastaya baĢ etme gücü verir.
Bu amaçla hastaların bağımsızlıklarını
geliĢtirmek için diğer disiplinlerle iĢbirliği
yapmak, eğitime ve gönüllü kuruluĢlara
yönlendirmek de önemlidir.
Hastaların sevildiği, ilgilenildiği ve
sağlığının bozulmasına bakılmaksızın
baĢkalarının yaĢamında önemli olduğunu fark
etmesinin sağlanması gerekirlidir.
Hastalar pozitif deneyimlere sahip olan
baĢka kiĢilerle endiĢelerini paylaĢması
yönünde cesaretlendirilmelidir.
Bütün kanserlerde olduğu gibi Prostat
kanserli hastalarda çaresizlik çok fazla
hissedilen bir duygudur.
Böyle durumdaki bir hastaya davranıĢçı
yaklaĢımlar (gevĢeme eğitimi, biliĢsel baĢ
etme yöntemi gibi) tedaviye aktif katılım ve
kontrol duygusunu arttırır.
DavranıĢsal yaklaĢımlar ağrı ve endiĢelerin
azaltılmasın da yaralı bulunmuĢlardır.
Hastalığın birey için anlamı onun baĢ
etme biçimini etkiler.
BaĢkalarını anlamak, benzer
soruları,korkuları dinlemek ve ifade etmek
kiĢinin yalnız olmadığı duygusunu
yaĢamasını sağlar.
Bunun yanında grup süreci bireye destek
verir,kiĢisel geliĢimini sağlar.
Grup terapisinde hasta eğitimi, baĢ
etme eğitimi gibi yöntemler kullanılabilir.
Yapılan çalıĢmalarda hasta ve ailelerine
yapılacak grup tedavisi yolu ile aynı
problemi olan bireylerin kullandığı baĢa
çıkma yöntemleri paylaĢıldığında bireyin
yanlıĢ davranıĢlarını değiĢtirmede etkili
olacağı bildirilmiĢtir.
Kanser hastalarına düzenli psikososyal
destek verilmesinin hastaların prognozlarını
olumlu etkilediğine, yaĢam kaliteleri üzerinde
olumlu katkısı olduğuna ve yaĢadıkları
sıkıntıları azalttığına dair çalıĢmalar
mevcuttur.
Duygusal iletiĢim ve gelecekle ilgili bir çok
alanda paylaĢımın ifadesi olan sosyal
desteklerin olmaması, kanser hastalarında
psikiyatrik bozukluklar için önemli risk etmeni
olarak kabul edilmektedir.
Hastaların anlaĢılamama,aile üyelerinden yeterli
destek alamama ve iletiĢimde zorluk yaĢama ile ilgili
duygusal ve sosyal sorunlarının olduğu ortaya
çıkmıĢtır.
Almanya’da kanser hastalarını aile üyelerini
desteklemek amacıyla onkoloji kliniklerinde bakım
programları düzenlenmiĢ, hasta ve bakım verenler
desteklenmiĢtir.
Bu program sonrasında yapılan değerlendirmelerde
hasta ve bakım verenlerde duygusal ve sosyal
sorunların dağılımında ve Ģiddetinde düĢüĢ
gözlenmiĢtir (Babaoğlu ve Öz 2003)
Kanser, hastalığın seyri ve yarattığı
sonuçlar açısından sosyal destek
gereksiniminin en önemli olduğu hastalık
gruplarının baĢında gelir.
AraĢtırmalar sosyal desteğin bağıĢıklık
sistemi üzerinde olumlu etkide bulunarak
kanserin gidiĢini olumlu yönde
etkilediğini, yaĢam süresini uzattığını
göstermiĢtir.
Özellikle geçirilen yaĢamsal ameliyatlar
sonrasında baĢlayan ve süreklilik kazanan
sosyal destek yaĢam süresinin uzaması yanında
yaĢam kalitesinin de artıĢını sağlamakta;
hastanın ameliyat sonrası hem yaĢama hem de
tedaviye uyumunu artırmaktadır.
Bununla birlikte hastalığın erken
dönemlerinde verilen duygusal desteğin çok
önemli olduğuna vurgu yapılmaktadır. Hastalar
baĢta eĢ ve çocukları olmak üzere daha çok
ailelerinden destek görmektedirler
Kanserli hastaların aile ve yakınları
hastalara sosyal destek vermekte, yardımcı
olmaktadırlar.
Fakat, genellikle bu tür hastalık hakkında
deneyimli ve bilgili olmadıklarından bu
destekleri sınırlı kalabilmektedir.
Sosyal destek konusunda özellikle aile
dinamiklerini hareketlendiren diğer sağlık
bakım çalıĢanlarına da önemli roller
düĢmektedir.
Hastanın uzun sürecek tedavisi, tedavi
süreci hakkında bilgi verme, sosyal,
psikolojik, ekonomik destek sağlamak için
hemĢire, sosyal hizmet uzmanı, psikolog
gibi diğer sağlık profesyonelleri de onkoloji
uzmanları ile iĢ birliği içerisinde çalıĢması
önerilmektedir.
Kanserden korunma ve tedavi ekip
çalıĢmasını gerektirmektedir.
Sonuç olarak;
Kansere yakalanmıĢ olmaya verilen
duygusal tepkiler normal sınırlardan
uzaklaĢarak patolojik hale geldiğinde
hastanın, yaĢam kalitesini düĢürmekte
hastalıkla mücadelesinde onu güçsüz
bırakmakta ve tedavi ile ilgili doğru
kararlar almasını engelleyerek tedaviye
uyumunu bozmaktadır.
BENĠ DĠNLEDĠĞĠNĠZ ĠÇĠN
TEġEKKÜRLER………….
Download