Ekonomik ve Sektörel Analiz Dairesi Yönetici Raporu “AB ÜLKELERİNDE ALINAN ÖNLEMLER” Güncelleme 03 Haziran 2010 Yeliz DANIŞMAN Hayrettin Uğur ÇELEBİ Maliye Uzmanı Maliye Uzman Yardımcısı AB ÜLKELERİNDEKİ YÜKSEK BORÇ YÜKÜ VE BÜTÇE AÇIKLARINA KARŞI ALINAN ÖNLEMLER Genel Değerlendirme Krizle mücadele amacıyla gelişmiş ülkeler başta olmak üzere küresel ölçekte uygulamaya konulan genişleyici maliye politikaları, 2009 yılında bütçe açıklarında ve kamu borç stoklarında hızlı artışlara sebep olmuştur. Başta Yunanistan olmak üzere İngiltere, Portekiz, İtalya, Belçika, İspanya ve İrlanda gibi Euro Bölgesi ekonomilerinde yüksek borç stokları ve bütçe açıkları sürdürülemez hale gelmiş ve söz konusu ülkelerin kamu maliyesinde ciddi sorunlar yaratmıştır. Avrupa’da yaşanan bu sorunlar, euroya ilişkin beklentileri olumsuz etkilemiş ve euro büyük değer kayıpları yaşanmıştır. Bu süreçte Avrupa Para Birliğinin geleceği ve krizden olumsuz etkilenen euronun rezerv para olma özelliği de tartışılır hale gelmiştir. AB’de yaşanan bu gelişmeler üzerine euronun geleceğinin garanti altına alınması ve zor durumdaki AB ülkelerinin desteklenmesi amacıyla birçok önlem hayata geçirilmektedir. Geçtiğimiz günlerde AB ve IMF’nin 1 ortaklaşa sağlayacağı toplam 750 milyar euroluk (yaklaşık 1 trilyon dolar) bir paket açıklanmıştır. Söz konusu pakete AB’nin katkısının 500 milyar euro olacağı açıklanmıştır. Kurtarma paketinin 440 milyar euroluk kısmı AB ülkelerinin katkılarıyla temin edilirken, 60 milyar euroluk kısım ise şu anda da kullanılmakta olan bir ödemeler dengesi destek fonunun genişletilmesiyle karşılanmasına karar verilmiştir. IMF ise AB tarafından ortaya konulan her 2 euro için 1 euro katkıda bulunacağını açıklamış ve 250 milyar euroya ulaşan bu taahhüt ile paketin boyutu 750 milyar euroya ulaşmıştır. AB ve IMF’nin destek paketlerinin yanında kamu mali dengelerinde büyük sorunlar yaşayan AB ülkeleri de ekonomik sorunlarını çözme yolunda çeşitli önlemler almaktadır. ÜLKELERİN ALDIKLARI ÖNLEMLER YUNANİSTAN: Yüksek bütçe açıklarının ve borçların sürdürülebilirliğinin yarattığı sorunların en çok hissedildiği ülkelerin başında Yunanistan gelmektedir. Ülkede küresel krizin olumsuz etkileri kendini büyüme ve işsizliğin yanı sıra artan yüksek bütçe açıkları ve borç stokları ile göstermiştir. Yunan Hükümeti uygulamaya koyduğu ve yaklaşık tutarı 4 milyar euroyu bulan söz konusu önlemler ile 2009’da yüzde 13,6 olan bütçe açığını, 2010’da yüzde 9,3’e düşürmeyi hedeflemektedir. Yunanistan’ın aldığı önlemler: Katma değer vergisi oranları artırılmıştır. Benzin, tütün ve alkol gibi bazı malların tüketiminden alınan vergilerin oranlarında artırıma gidilmiştir. 2 Kamu çalışanlarının ikramiyelerinde kesintiye gidilmiş ve kamuda maaşlar dondurulmuştur. Ayrıca IMF ve AB tarafından yürürlüğe sokulan ve yaklaşık tutarı 110 milyar euroyu bulan bir yardım paketi açıklanmıştır. Son dönemde Yunan Hükümeti piyasalardaki ekonomideki sorunlara yönelik olarak, özelleştirme çalışmalarına başlamıştır. Bu çerçevede, Su İşleri Dairesi hisselerinin bir bölümünün ve Devlet Demir Yolları'nın hisselerinin yüzde 49 oranındaki bölümünün satılması, havaalanları, liman, otoyol ve ticaret merkezlerinin işletmelerinin özel sektöre devri ve diğer kamuya ait taşınmazların değerlendirilmesi konularının ele alındığı belirtilmiştir. İSPANYA Hem borç stoku hem de bütçe açıkları açısından zor günler yaşayan bir başka ülke de İspanya olmuştur. Ülkede kriz öncesinde yüzde 36,2 olan kamu borçlarının GSYH’ye oranı 2009’da yüzde 64,9’a yükselmiştir. Ülkede kriz öncesinde yüzde 1,9 fazla veren genel yönetim bütçe dengesi ise 2009’da yüzde 11,2 açık vermiştir. İspanya’nın aldığı önlemler: İspanya Hükümeti 15 milyar euroluk kemer sıkma programını kararlılıkla uygulayacağını açıklamıştır. Memur maaşlarının bu yıl yüzde 5 azaltılması ve 2011'de dondurulmasına karar verildi. Harcamaların ve emekli maaşlarının azaltılmasına ve 13 bin kamu işçisinin işten çıkarılmasına karar verildi. Son olarak bankacılık sektöründe konsolidasyon süreci çerçevesinde dört İspanyol tasarruf bankasının borç 3 ödeyebilme gücü ve aktiflerini güçlendirmek amacıyla birleştirilmesine karar verildi. İspanya Merkez Bankası, bankaların kötü kredilere karşı ayırması gereken karşılıklara dair kuralları sıkılaştırmayı planladığını açıkladı. Mayıs ayının son günlerinde İspanya, kamu çalışanlarının maaşlarında yapılacak ilk kesintiyi onaylamış ve ekonomik büyüme tahminini düşürerek GSYH ’nin 2011 yılında yüzde 1,3 büyüyeceğini belirtmiştir. İspanyol hükümetinin bütçe açığını azaltmak için aldığı kemer sıkma önlemlerinin ülkenin büyümesine zarar vereceği gerekçesiyle, uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch, ülkenin notunu AAA’dan AA+’ya düşürmüştür. PORTEKİZ AB borç krizinde İspanya ve Yunanistan ile birlikte en zor durumda olan ülkelerden biri olan Portekiz, Mayıs ayının ilk haftasında yapılan AB liderleri zirvesinde kabul edilen 750 milyar euroluk kurtarma paketinin kabul edilmesi sonrasında İspanya ile birlikte “kemer sıkma” tedbirleri alma hususunda baskı altına girmiştir. Portekiz’in aldığı önlemler: Kamuda ücretlerin dört yıllığına dondurulması ve yeni istihdamların sınırlandırılmasını içeren “İstikrar ve Büyüme Programı” üzerinde çalışmalar başlatılmıştır. Söz konusu plan çerçevesinde gelir vergisi, kurumlar vergisi, katma değer vergileri ve sermaye kazançları vergileri oranlarının 2010’un ortasından itibaren yükseltilmesine karar verilmiştir. 4 Kamuda üst yönetimin maaşlarında da kesinti öngören plan uyarınca yeni Lizbon uluslararası havalimanı inşaatı ile hızlı tren hattı inşaatlarının bir kısmı da ertelenmiştir. İNGİLTERE Ekonomik krizden en çok etkilenen ülkeler arasında bulunan ve 18 aylık resesyondan geçtiğimiz Ocak ayında çıkan İngiltere'de kriz döneminde borç stoku yaklaşık yüzde 35 artmıştır. İngiltere’nin aldığı önlemler Kabine üyelerinin ve milletvekillerinin maaşlarında yüzde 5'lik kesintiye gidilmesine karar verildi. Bütçe açığını gidermek için kamu hizmetlerinde bu yıl 6 milyar sterlinlik kesintiye gidilmesi karara bağlandı. Önümüzdeki aylarda bütçesini hazırlayacak olan hükümetin bu bütçede, yüzde 17,5 olan mevcut katma değer vergisinde artış yapması bekleniyor. İRLANDA Kriz sonrası dönemde borçlanma ve bütçe açığı sorunlarının giderek derinleştiği İrlanda’nın bu yılın bütçe hedeflerini tutturabilmesi zor görünmektedir. Söz konusu durumun en önemli nedenlerinden biri, tutturulamayan vergi geliri hedefleridir. 2010’da bankacılık sektörüne 10,9 milyar euroluk bir sermaye sunacağını açıklayan İrlanda’da bu yıl bütçe dengesinin bu adımdan olumsuz etkileneceği öngörülmektedir. Söz konusu gidişatın devam etmesi durumunda İrlanda’nın da Yunanistan’ın önlemlerini izlemesi ve bir IMF-AB yardım paketine ihtiyaç olacağı düşünülmektedir. 5 İTALYA Kriz sürecinde bankaların varlık kalitelerinde ve karlıklarında gözlemlenen düşüşlere ve artan kredi risklerine rağmen bankacılık sektörünün nispeten daha iyi bir görünüm sergilediği ülke ekonomisinde krizin esas etkileri reel sektörde görülmüştür. Ülke, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en büyük resesyonu yaşamış ve işsizlik kriz öncesi döneme göre yüzde 1,9 artmıştır. Kriz döneminde İtalya’da borçlanma ve bütçe açıkları da kötüye gitmiştir. Kriz öncesinde yüzde 103,5 olan kamu borçlarının GSYH ’ye oranı, 2009’da yüzde 115,8’e yükselirken, bütçe açıklarının GSYH‘ye oranı yüzde 1,5‘den yüzde 5,3’e yükselmiştir. Tüm bu sorunlara karşın henüz İtalyan hükümetinden somut önlemler anlamında bir adım atılmamıştır. EURO BÖLGESİNİN ÖNLEMLERİ Fransa ve Almanya, ekonomilerini kötü yöneten Euro bölgesi ülkelerine siyasi uygulanacağı yaptırımlar hususunda fikir dahil çeşitli yaptırımlar birliği içinde olduklarını açıklamıştır. Yaptırımların finansal yaptırımların ötesine geçeceğini ve bu hususun Haziran ayında Euro bölgesi ülkeleri ile değerlendirileceğini ifade etmişlerdir. Muhtemel yaptırımlardan birinin de ülkelerin oy haklarının geçici olarak durdurulması olabilecektir. Almanya ve Fransa ayrıca hesap verebilirlik, şeffaflık ve etkinlik konularında daha fazla kriter oluşturulması yönünde çalışacaklarını duyurmuştur. 6 Son olarak Avrupa Komisyonu bankaların gelecekte yaşanabilecek krizler için önceden ödeme yapmalarını sağlayacak “banka vergisi” için genel bir çerçeve açıklamıştır. Buna göre yaşanabilecek bankacılık krizlerinin maliyetini finans sektörünün karşılamasını sağlayacak bir sistem oluşturulacaktır. Buna göre ülkelerin bankacılık alanındaki vergilerden elde ettikleri gelirlerden bir fon oluşturması ve olası krizlerin maliyetlerinin bu fondan karşılanması öngörülmektedir. 7