A. Küresel Ekonomik Gelişmeler 2009 2010 Dünya -0,6 4,2 ABD -2,4 3,1 Japonya -5,2 1,9 Euro Bölgesi -4,1 1,0 Çin 8,7 10,0 -10,7 2,5 7,0 3,7 GSYH Büyümesi Dünya Ticaret Hacmi Küresel Enflasyon Kaynak: IMF Dünya ekonomisi, ekonomik durgunluk ve finansal krizden çıkarken önemli risklerle karşı karşıya kalmıştır. Risklerin başında gelişmiş ülkelerde özellikle AB ülkelerinde yaşanan borç krizi gelmektedir. Gelişmekte olan ülkeler için ise en önemli risklerden biri bu ülkelerin Avrupa ile derin bankacılık ilişkilerinin olmasıdır. Avrupa’da bankacılık sisteminde yaşanabilecek finansal sıkıntılar yahut çöküşler gelişmekte olan ülkelerin kredi erişimini olumsuz etkileyebilir. Bu bakımdan özellikle İspanya ile yakın bankacılık ilişkileri olan Latin Amerika ülkeleri önemli kırılganlıklar taşımaktadır. Öte yandan, Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkeler ise enflasyon riski ile karşı karşıyadır. Gelişmiş ülkelerde ise deflasyon riskinin olduğu göz önüne alındığında içinde bulunduğumuz dönemin küresel ekonomide deflasyon ve enflasyon riskinin bir arada yaşandığı bir dönem olduğu görülmektedir. Söz konusu durum, bu bölgelerde toparlanma hızının farklı olduğuna işaret etmektedir. Toparlanma süreci, bölgelere göre büyük farklılıklar göstermektedir. Avrupa’da görünüm dünyanın geri kalanına göre daha olumsuzdur. Euro Bölgesi, kurulduğundan bu yana en kötü krizi yaşamaktadır. Mayıs ayında yürürlüğe konulan 110 milyar euroluk ve 750 milyar euroluk paketlere rağmen, Euro Bölgesi ekonomilerinde piyasa güveni hala tam olarak sağlanamamıştır. Bölge ekonomileri için en büyük endişe, söz konusu yardım paketlerinin krizin yayılmasını engelleyememesidir. Ayrıca başta İspanya ve Portekiz olmak üzere bazı Euro Bölgesi ekonomileri, Yunanistan’dakine benzer bir borç krizi yaşama riski ile karşı karşıyadır. Haziran ayında Macaristan borç ödeme güçlüğüne düştüğünü açıklamış ve bu durum küresel piyasalarda kısa süreli bir dalgalanmaya sebep olmuştur. AB hükümetlerinin önünde; kamu finansmanını yeniden yapılandırmak, piyasalardaki güveni baştan sağlamak ve ekonomilerini tekrar sürdürülebilir bir büyüme patikasına sokmak gibi zorlu görevler bulunmaktadır. Öte yandan alınan sıkı tasarruf tedbirlerinin AB’de GSYH büyümesini olumsuz etkilemesi beklenmektedir. Avrupa’ya göre daha olumlu bir görünüme sahip olan ABD’de ise toparlanma hala parasal ve mali önlemlere dayalı olarak devam etmektedir. 2010 yılının ikinci yarısı ile beraber söz konusu önlemlerin etkilerinin zayıflaması ile talep artışında bir miktar yavaşlama beklenmektedir. Bu çerçevede, yılın ikinci yarısında büyümede potansiyelin altında bir performans beklenmektedir. Enerji fiyatlarındaki düşüş, büyük miktardaki atıl kapasite ve iş gücü piyasasının olumsuz görünümü Nisan ve Mayıs aylarında deflasyona yol açmıştır. Bu gelişmeler ışığında, geçtiğimiz günlerde faizleri değiştirmeyen Fed’in, 2011 yılından önce faizleri artırımına gitmesi beklenmemektedir. Gelişmekte olan ülkeler, ABD ve Euro Bölgesine göre daha iyi durumdadır. Kriz döneminde genişletici finansal tedbirlerin alındığı gelişmekte olan ülkelerde uygulanan politikalar artık sıkılaşmaya başlamıştır. Bu çerçevede Brezilya, Hindistan ve Malezya faiz arttıran ilk ülkeler olmuştur. Söz konusu faiz yükseltme kararlarının ve diğer sıkılaştırıcı politikaların devam etmesi beklenmektedir. Haziran ayında Çin, 2008’den bu yana uyguladığı sıkı döviz kuru rejiminden vazgeçtiğini açıklamıştır. Uyguladığı kur rejimi dolayısıyla özellikle ABD ile karşı karşıya gelen Çin’de iç talepte yaşanan keskin düşüşler ve artan gıda fiyatları ve ekonomide bazı sektörlerdeki aşırı ısınma (overheating) dolayısıyla yaşanan enflasyon baskısı son dönemde ekonomiye ilişkin temel problemler olarak göze çarpmaktadır. Döviz kurunu serbest bırakma kararı ile daha değerli hale gelen yuanın uzun dönemde bir yandan yurt içi tüketicinin alım gücünün artmasını sağlaması ve ithal edilen enflasyonun önüne geçmesi beklenmektedir. Söz konusu karar küresel dengesizlikleri de giderici bir nitelik taşımaktadır. İhracata dayalı bir büyüme modeli benimseyen ve sürekli büyümeyi sağlayabilmek için ihracatını belirli bir seviyede tutmak zorunda olan Çin’in izlediği kur politikası, küresel dengesizliklerin artmasına yol açmıştır. Önümüzdeki dönemde yuanın değerinde beklenen tedrici bir artışın Çin’in iç talebe yönelik büyümesini sağlayarak küresel dengesizlikleri giderebileceği öngörülmektedir. VIX endeksi, geçtiğimiz ay 7 Nisan 2009'dan bu yana ilk kez 40 puanın üzerindeki değerlere ulaşmıştır. Mayıs ayının ikinci yarısıyla beraber 30 ile 45 arasında değişen endeks, Haziran ayının ikinci yarısında 23 puan seviyesinde seyretmektedir. Son dönemde altına olan küresel talep artmaktadır. Euro Bölgesi’nde yaşanan kriz, bazı ülkelerde yaşanan enflasyon baskıları ve kürsel ekonomide ikinci bir dip endişesi, söz konusu talep artışını tetikleyen temel etkenler olmuştur. Küresel toparlanma ile ilgili kaygıların artması, yatırımcıların altına olan ilgisini arttırmıştır. Başta Çin olmak üzere bir çok ülkede altın tüketiminin artması nedeniyle orta vadede altın fiyatlarındaki artışın sürmesi beklenmektedir. Haziran ayındaki bir diğer önemli gelişme ise Kanada’nın Toronto kentinde yapılan G-20 toplantısıdır. Toplantının sonunda yayınlanan ortak deklarasyonda, küresel toparlanmanın sürdürülebilir, dengeli, güçlü olması ve finansal sistemin risklere karşı güçlendirilmesi G-20 ülkelerinin en önemli önceliği olarak gösterilmiştir. Gelişmiş ülkelerde uygulanmakta olan büyüme dostu (growth friendly) mali konsolidasyon planlarının devam edeceğinin belirtildiği açıklamada, geniş çapta uygulanacak mali düzenlemelerin bir çok önemli ekonomide toparlanmayı olumsuz etkileyebilecek bir risk unsuru olarak belirtilmiştir. Bu çerçevede, gelişmiş ülkeler 2013’e kadar bütçe açıklarını yarıya indirmeyi ve 2016 yılına kadar ise Kamu Borç Yükü/GSYH oranını düşürmeyi veya sabitlemeyi taahhüt etmiştir. G-20 ülkeleri, mali konsolidasyon planlarının güvenilir, anlaşılır, ulusal farklılıklara göre ayarlanmış ve ekonomik büyümeyi hızlandırmaya odaklı olması gerektiğini belirtmiştir. Ülkeler ayrıca; sosyal güvenlik karlarının kuvvetlendirilmesi, yönetsel reformların güçlendirilmesi, finans piyasalarının geliştirilmesi, bazı gelişmekte olan ülkelerde daha esnek bir kur politikası ve küresel talebin yeniden dengelenmesi üzerinde anlaşmışlardır. Dış ticaret açığı veren ülkelerin daha çok ulusal tasarrufları arttırıcı önlemler alması önerilmiştir. Dış ticaret fazlası veren ülkelerde ise dış talebe bağlılıkların azaltılması ve bu ülkelerde büyümenin iç talebe yönelmesi gerektiği ifade edilmiştir. Açıklamada güçlü ve istikrarlı bir büyümeyi destekleyecek bir finansal sistemin oluşturulması gerektiği belirtilmiştir. Bu çerçevede, 2012 yılına kadar tüm üye ülkelerin yeni standartları kabul etmesi kararlaştırılmıştır. Finansal piyasaların altyapısını güçlendirme kararı alan G-20 ülkeleri, söz konusu sıkı önlemlerle finans kuruluşlarının şeffaflığını arttırmayı planlamaktadır. Finans kurumlarının daha etkin bir biçimde yönetilebilmesi için daha sıkı önlemler alınması konusunda da görüş birliğine varılmıştır. Kriz içindeki finansal kurumların problemlerinin vergi ödeyenlere büyük yükler oluşturmaksızın çözülmesi gerektiği vurgulanmıştır. Öte yandan, ülkelerin küresel ekonomik problemlere eş güdümlü politikalarla çözüm getirmekten bir miktar uzaklaştığı ve uygulanması karara bağlanan politikaların üye ülkelerin inisiyatifine bırakıldığı göze çarpmaktadır. Bu bakımdan ülkeler arasında önceki dönemlere göre uygulanan politikalar kapsamında bir ayrışma yaşandığı görülmektedir. Küresel Ekonomide Son Gelişmeler: İngiltere’de Alınan Önlemler Bu yıl ve gelecek yıl için büyüme tahminlerini aşağı doğru revize eden ve geçtiğimiz hafta Fitch tarafından AAA olan ülke notunun düşürülebileceği açıklanan İngiltere’de hükümet, artan bütçe açıkları ile mücadele edebilmek için bir önlem paketi açıklamıştır. G-20 Kore Toplantısı Avrupa’da yaşanan borç krizinin finans piyasalarını olumsuz etkilemesi ve küresel toparlanmayı tehdit eder hale gelmesi üzerine, G-20 ülkeleri Merkez Bankaları kriz sürecinde uygulamaya konulan önlemlerin geri çekilmesini erteleme kararı almıştır. AB Liderler Zirvesi Brüksel’de gerçekleşen zirvede liderler, ekonomilerinde sürdürülebilir ve istihdam yaratan büyüme sağlamak için gereken tüm önlemleri almaya kararlı olduklarını ifade etmişlerdir. Macaristan’da Borç Krizi Son dönemde Macaristan’ın da Yunanistan’dakine benzer bir borç ödeme güçlüğü içine girebileceğini açıklaması, uluslararası piyasalar üzerinde olumsuz etkilere neden olmuştur. VIX Endeksi 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 2008 2009 2010 Kaynak:Reuters Altın Fiyatları 1300 1200 1100 1000 900 800 700 600 2008 Kaynak: Reuters 2009 2010 Küresel Dengesizlikler 60% 40% 20% 0% -20% -40% -60% ABD Petrol İhracatçıları Alm+Jpn Çin +EMA Diğer Fark OCADC * Kaynak: IMF * Orta ve Doğu Avrupa, İspanya, Türkiye, İrlanda, İngiltere Petrol Fiyatları 160 140 120 100 80 60 40 20 0 2008 Kaynak: Reuters 2009 2010 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 1999 1998 1997 1996 -80%