Untitled - Tusworld

advertisement
TEMEL
BİLİMLER
DENEMESİ
1
1. Humerus’un , articulatio humeri’de yukarı doğru
disloke olmasını engelleyen başlıca ligament
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Lig. Conoideum
B) Lig. Trapezoideum
C) Lig. Coracoclaviculare
D) Lig. Coracohumerale
E) Lig. Coracoacromiale
Şıklar içerisinde Lig. Coracoacromiale humerus’un
yukarı doğru çıkmasını engelleyen başlıca ligamenttir.
CEVAP: E
2. Sırasıyla tuberculum supraglenoidale ve
tuberculum infraglenoidale’den başlayan kas çifti
aşağıdakilerden hangisidir?
A) M. Biceps brachii caput breve – M. Triceps brachii
caput longum
B) M. Biceps brachii caput longum – M. Triceps brachii
caput longum
C) M. Biceps brachii caput longum – M. Triceps
brachii caput laterale
D) M. Biceps brachii caput breve – M. Biceps brachii
caput longum
E) M. Triceps brachii caput laterale – M. Triceps brachii
caput mediale
M. Biceps brachii caput longum tuberculum
supraglenoidale’den, M. Triceps brachii caput longum
da tuberculum infraglenoidale’den başlayan kaslardır.
CEVAP: B
2
3. 27 yaşında erkek hasta acil servise bisikletten
düşme sonucu kolunda şiddetli ağrı ve
deformasyon ile başvuruyor. Yapılan
muayenesinde hastanın el bileği ekstansiyonu
yapamadığı görülüyor. Çekilen grafisinde
humerus’ta kırık saptanan hastanın kırığı en
yüksek ihtimalle aşağıdaki yapıların hangisindedir?
A) Epicondylus medialis
B) Collum chirurgicum
C) Collum anatomicum
D) Corpus humeri
E) Tuberculum majus
4. Tibia’nın distal ucunun arkasından geçen damar
ve sinir paketi aşağıdaki kas tendonu çiftlerinin
hangisi arasında bulunur?
A) M. hallucis longus - M. Flexor digitorum
longus
B)M. tibialis posterior – M. hallucis longus
C)M. Flexor digitorum brevis – M. tibialis
anterior
D)M. tibialis anterior - M. tibialis posterior
E) M. hallucis longus - M. fibularis longus
Malleolus medialis’in arkasından geçen yapılar önden
arkaya sırasıyla, M. tibialis posterior-M. flexor digitorum
longus – A. tibialis poterior – V. tibialis posterior – N.
tibialis – M. flexor hallucis longus’tur.
Soruda tanımlanmış durum N. radialis lezyonunda
görülmektedir. N. radialis’in en yüksek ihtimalle hasar
gördüğü humerus bölgesi de corpus humeri’dir.
CEVAP: A
CEVAP: D
5. Proccesus mamillaris aşağıdaki kemiklerin
hangisine özgü bir yapıdır?
A) Servikal vertebra
B) Torakal vertebra
C) Lumbal vertebra
D) Sacrum
E) Coccyx
Proccesus mamillaris, lumbal vertebralara özgü bir
yapıdır.
3
CEVAP: C
6. Aşağıdaki yapılardan hangisi propriosepsiyon
(derin duyu) taşınımıyla ilgili değildir?
A) Nucleus cuneatus
B) Decussatio lemnisci medialis
C) Decussatio pyramidorum
D) Golgy tendon organı
E) Fibrae arcuatae internae
7. Aşağıdaki nuclei basales yapılarından hangisi
diencephalon’a aittir?
A) Nucleus caudatus
B) Nucleus subthalamicus
C) Substantia nigra
D) Putamen
E) Globus pallidus
Propriosepsiyon (derin duyu) taşınımı golgy tendon
organı ve kas iğciklerinden başlar, 1. Nöronlar
nucleus cuneatus ve nucleus gracilis’te sinaps
yaparlar. 2. Nöronlar karşı tarafa geçmeden Fibrae
arcuatae internae adını alırlar, çaprazları ise
Decussatio lemnisci medialis olarak isimlendirilir. Karşı
tarafta yükselirken de lifler lemniscus medialis adını
alır. Decussatio pyramidorum ise tractus
corticospinalis’in yani motor yolağın yapmış olduğu
çapraza verilen isimdir.
Nucleus subthalamicus subthalamus’ta olup
diencephalon’a aittir.
CEVAP: C
CEVAP: B
8. Aşağıdaki yapılardan hangisi ventriculus
quartus’un tabanında bulunmaz?
A) Colliculus facialis
B) Area postrema
C) Locus ceruleus
D) Nucleus olivaris
E) Sulcus limitans
Nucleus olivaris beyin sapında bulbus’un ön yüzünde
bulunur ve ventriculus quartus’un tabanında bulunmaz.
Ventriculus quartus’un tabanı fossa rhomboidea’dır.
CEVAP: D
4
9. Gövdenin üst kısmından ve üst ekstremitelerden
gelen bilinçsiz propriosepsiyon duyusunu taşıyan
yolak aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tr. spinocerebellaris anterior
B) Tr. spinocerebellaris posterior
C) Tr. spinothalamicus anterior
D) Tr. spinoreticularis
E)Tr. cuneocerebellaris
10. Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi burnun uç
kısmının duyusu ile ilgilidir?
A) Nuc. Principalis nervi trigemini – nervus maxillaris
B) Nuc. Mesencephalicus nervi trigemini – nervus
ophtalmicus
C) Nuc. Principalis nervi trigemini – nervus
mandibularis
D) Nuc. mesencephalicus nervi trigemini – nervus
nasociliaris
E)Nuc. principalis nervi trigemini – nervus ophtalmicus
Tr. Cuneocerebellaris: Gövdenin üst kısmından ve
üst ekstremitelerden gelen bilinçsiz propriosepsiyon
duyusunu taşır. Tr. spinocerebellaris anterior: Alt
ekstremiteden gelen şuursuz derin duyuyu taşır. Tr.
spinocerebellaris posterior: Alt ekstremite ve gövdeden
gelen şuursuz derin duyuyu taşır. Tr. spinothalamicus
anterior: Hafif dokunma, basınç ve gıdıklanma
(protopatik) duyuyu taşır.
Tr. Spinoreticularis: Deri ve iç organlardan derin
ve kronik (yavaş) ağrı duyusunun taşınmasında rolü
vardır.
Nuc. principalis nervi trigemini, n. Trigeminus’un
dokunma ve basınç duyularının geldiği nükleustur.
Burnun uç kısmının duyusunu ise nervus ophtalmicus
taşımaktadır.
CEVAP: E
11. Aşağıdaki kaslardan hangisinin motor
innervasyonu nucleus ambiguus’tan gelmektedir?
A) M. stylohyoideus
B) M. styloglossus
C) M. stylopharyngeus
D) M. digastricus venter anterior
E) M. digastricus venter posterior
M. Stylopharyngeus, IX. Kranial sinir olan N.
Glossopharyngeus tarafından innerve olan tek pharynx
kasıdır. N. Glossopharyngeus’un motor çekirdeği de
nuc. Ambiguus’tur.
CEVAP: E
5
CEVAP: C
12. Vena saphena parva aşağıdaki yapılardan
hangisine açılır?
A)Vena saphena magna
B)Vena poplitea
C) Vena femoralis
D) Venae tibiales anteriores
E)Venae tibiales posteriores
13. Aşağıdaki damarlardan hangisi mide
fundus’unu besleyen dallar veren başlıca arterdir?
A) Arteria gastrica sinistra
B) Arteria gastrica dextra
C) Arteria lienalis (splenica)
D) Arteria gastro-omentalis dextra
E) Arteria hepatica communis
Vena saphena parva, Vena poplitea’ya dökülür. Vena
saphena magna v. Femoralis’e, venae tibiales
anteriores ve posteriores de Vena poplitea’ya dökülür.
Midenin fundus’u genel olarak aa. Gastricae breves
tarafından beslenir. aa. Gastricae breves, A. lienalis
(splenica)’dan çıkar.
CEVAP: C
14. Arteria ovarica aşağıdaki yapılardan hangisi ile
sarılıdır?
A) Ligamentum proprium ovarii
B) Ligamentum suspensorium ovarii
C) Ligamentum cardinale
D) Ligamentum teres uteri
E) Ligamentum sacrouterina
Arteria ovarica ovarium’un asıcı ligamenti olan lig.
suspensorium ovarii ile sarılıdır. Ayrıca bu ligamentin
içinde vena ovarica’da bulunur.
CEVAP: B
CEVAP: B
6
15. Golgi kompleksiyle ilgili aşağıdaki
ifadelerden hangisi doğrudur?
A) Protein ve lipitlerin yıkımında görev alır
B) Proteinlerin post-translasyonel modifikasyonunda
görevlidir
C) Merkezi glikozillenmeden sorumludur
D) Transkripsiyon ve translasyona katılır
E) Enerji üretiminden sorumludur
18. Aşağıdaki ‘’reseptör ve tipleri’’
eşleştirmelerinde hangisi doğru eşleştirilmiştir?
A) Nörokinin reseptörü- iyonotropik
B) Nikotinik reseptör- G proteini ilişkili
C) GABA-A reseptörü- iyonotropik
D) NMDA reseptörü- G proteini ilişkili
E) Glisin reseptörü- G proteini ilişkili
Nikotinik reseptörler, GABA-A reseptörleri, NMDA ve
Glisin reseptörleri, 5-HT3 reseptörü iyon kanalı
özelliğinde iken, Nörokinin reseptörü G proteini ilişkili
ikinci haberci kullanan bir reseptördür.
Golgi kompleksi proteinlerin post translasyonel
modifikasyonundan sorumlu organeldir. Periferik
glikozillenmeden sorumludur. Proteinlerin yıkımında
görev alan organel lizozom iken, enerji üretiminden
sorumlu olan mitokondridir. Proteinlerin merkezi
glikozillenmesi ise GER de gerçekleşir.
CEVAP: C
19. Geri çekme refleksiyle ilgili aşağıdakilerden
hangisi doğrudur?
A) Nosiseptif uyarılarla tetiklenmez
B) Baskın (prepotent) değildir
C) Uyaran güçlü ise uzun sürmez
D) Fleksör bir refleks örneği değildir
E) Bedenin iki yarısında da aynı yanıtı oluşturmaz
CEVAP: B
16. Kolunun üzerine uykuya dalan bir adam, sabah
uyandığında kolunu hareket ettiremediğini ancak
karıncalanma ve ağrı gibi duyularda değişiklik
olmadığını fark eder. Motor lifler etkilenirken, duyu
liflerinin etkilenmeme nedeni aşağıdakilerden
hangisidir?
A) A lifleri hipoksiye B liflerinden daha duyarlıdır
B) A lifleri basınca C liflerinden daha duyarlıdır
C) C lifleri basınca B liflerinden daha duyarlıdır
D) Motor sinirler, duysal sinirlere göre uykudan daha
çok etkilenir
E) Duysal sinirler konumu itibari ile basınçtan daha az
etkilenir
Geri çekme refleksi multisinaptik bir refleks olup
etkenle karşılaşan tarafta fleksiyon, vücudun diğer
tarafında ise ekstansiyona neden olur. Baskın bir
reflekstir ve eğer uyaran güçlü ise uzun sürer.
Nosiseptif ağrılı uyaranlarla tetiklenir.
CEVAP: E
20. Aşağıdakilerden hangisi plasenta bariyerinin
yapısına katılmaz?
A) Sitotrofoblast
B) Sinsityotrofoblast
C) Amniyokoryonik zar
D) Fetal kapiller bazal laminası
E) Fetal kapiller endotel hücreleri
Sinir liflerinin basınca duyarlılığı A>B>C şeklindedir.
Motor kuvvet A lifleri ile taşınırken ağrı, karıncalanma
gibi duyular C lifleri ile taşınır. Basınca daha duyarlı
olduklarından böyle bir durumda önce motor kuvvet
kaybı olacaktır. Hipoksiye duyarlılıkları ise B>A>C
şeklindedir.
Plasenta bariyerinin yapısına katılan oluşumlar:
Sito-sinsityotrofoblast, Fetal kapiller bazal laminası,
fetal kapiller endotel, embriyonik mezenşim.
CEVAP: B
CEVAP: C
17. İskelet kasında aksiyon potansiyelinin
başlamasıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi
doğrudur?
A) Spasyal sumasyon gerektiren bir olaydır.
B) Temporal sumasyon gerektiren bir olaydır.
C) Sinir-Kas kavşağında yüksek miktarda kalsiyum
salınımı gerekir.
D) Norepinefrin serbestlenmesi gerektirir.
E) Asetilkolin serbestlenmesi gerektirir.
Sinir-Kas kavşağından salınan asetilkolin nikotinik
reseptörlere bağlanarak voltaj kapılı sodyum kanalları
açar ve aksiyon potansiyelinin başlamasını sağlar.
Kalsiyum ise çizgili kasın sadece kasılmasından
sorumludur. Kalsiyum, düz kasta aksiyon
potansiyelini başlatan iyondur.
CEVAP: E
7
21. İnsülinin glukoz girişini arttırdığı hücre
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Böbrek tübül hücreleri
B) İnce bağırsak mukozası
C) Beyin korteksindeki sinir hücreleri
D) İskelet kası
E) Tüm dokular
24. İnsanda fertilizasyon (döllenme) üreme
sisteminin hangi bölümünde meydana gelir?
A) Vajina
B) Serviks
C) Uterus kavitesi
D) Tuba uterina
E) Karın boşluğu
Glukoz vücutta çoğunlukla GLUT adı verilen kendine
ait taşıyıcılarla dokulara alınmaktadır. Bu taşınımlar
kolaylaştırılmış difüzyonla olur ve enerji harcanmaz.
Enzim bağımsızdır. Sadece GLUT-4 insülin ile regüle
edilir ve insülin tarafından aktivitesi arttırılır. GLUT-4
iskelet kasında bulunur.
Kolay bir spot bilgi sorusu. İnsanda döllenme en sık
tuba uterinanın ampullasında meydana gelir.
CEVAP: D
25. Gastroenteroloğa kronik yutma güçlüğü
şikayetiyle başvuran 44 yaşında bir hastaya yapılan
endoskopide, alt özofagus sfinkterinin tam olarak
gevşeyemediği görülüyor. İnceleme sırasında
alınan biyopsi ve yapılan endoskopi sonucunda
aşağıdakilerdenhangisinde bir azalma beklenir?
A) Özefagus peristaltizmi
B) Nöronal NO sentaz ekspresyonu
C) Asetilkolin reseptörleri
D) Substans P salınımı
E) Diyaframın kasılması
CEVAP: D
22. Myokardda kalsiyumun hücre içerisine girişini
ve çıkışını denetleyen madde aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Ryanodin
B) Fosfolamban
C) Desmin
D) Vimentin
E) GFAP
Zor bir soru!!!!
Soruda akalazya tariflenmiş. Alt özefagus sfinkterinin
gevşemesinden sorumlu en önemli olay nitrik oksit
salıverilmesidir.
Akalazyada nöronal NO salınımı belirgin
ölçüde azalmıştır.
Ryanodin, iskelet kasında kalsiyum giriş çıkışını
denetleyen maddedir. Kalp kasında ryanodin
bulunmaz, onun yerine fosfolamban bulunur.
Ryanodine göre çok daha hızlı çalışır. Fosfolambanın
temel etkisi kalsiyumun SERCA ile geri alımını
engellemektir.
CEVAP:B
26. Terminal bronşiollerde yoğun olarak bulunan
sürfaktan benzeri madde salgılayan,
detoksifikasyon ve Cl transportunda görevli olan
hücre aşağıdakilerden hangisidir?
A) Tip II pnömosi
B) Tip I Pnömosit
C) Fırçamsı hücreler
D) Clara hücresi
E) Goblet hücresi
CEVAP: B
23. Hücreler arası sıvının başlıca tamponu
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hemoglobin
B) Proteinler
C) Karbonik asit
D) H2PO4
E) Histidin içeren bileşikler
Clara hücreleri prizmatik silyasız hücrelerdir. Terminal
bronşiollerde bulunur. Sürfaktan benzeri madde
salgılarlar, detoksifikasyon ve Cl transportunda
görevlidir.
Tip 1 pnömosit: Hava kan bariyerinden
sorumludur.
Tip 2 Pnömosit: Surfaktan sentezinden
görevli hücredir.
Fırçamsı hücreler: Çok sayıda mikrovillus içerirler.
Goblet hücresi: Glikoproteinden zengin müköz salgı
yaparlar.
Şıkların tamamı vücutta bulunan çeşitli tampon
sistemleridir. Vücutta bulunan esas ve en önemli
tampon mekanizması karbonik asit-bikarbonat tampon
mekanizmasıdır. Hücre içi tampon
mekanizmalarından çoğu zaman proteinler ve fosfat
yapılı bileşikler sorumlu iken eritrositlerdeki tampon
sisteminden hemoglobin sorumludur.
CEVAP: C
CEVAP: D
8
27. Korkusuz, sakin, hiperseksüel ve her şeyi
ağzına götüren bir hayvanın sinir sisteminde
hangisi hasarlanmıştır?
A) Korpus striatum
B) Bilateral amigdala
C) Ventromedial çekirdek
D) Substansia nigra
E) Subrakiazmatik nucleus
30. Doudenumda alkalen sekresyon yapan
submukozal bez aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bowman bezi
B) Peyer bezi
C) Brunner bezi
D) Liberkühn bezi
E) Von ebner bezi
SPOT BİLGİ SORUSU
!!!
Soruda tanımlanan kluver-bucy sendromudur ve
bilateral amigdala lezyonunda görülür.
CEVAP: C
CEVAP: B
31. Böbrekte fagositoz yapan hücre
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Podosit
B) Lacis hücresi
C) İnterkale hücre
D) Pigment hücresi
E) Mezengial hücre
28. Bir gezgin uzun süreli bir gemi yolculuğuna
çıkmış ve meyve tüketememiştir. C vitamini
eksikliği görülen hastada diş eti kanamaları, cilt altı
kanamalar ve eklem ağrıları görülmeye başlamıştır.
Bu semptomların altındaki temel mekanizma
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Retinal sentezinin yetersiz olması
B) 1,25 hidroksivitamin D sentezinin azalması
C) Trombosit yapımının durması
D) İmmun sistem elemanlarının disfonksiyonu
E) Kollajen sentezinin bozulması
Böbreğe özgü fagositozdan sorumlu hücre
intraglomerüler mezengial hücrelerdir. Podositler
pedisellerin ayaksı çıkıntılarıdır. Lacis hücreleri afferent
ve efferent arteriollerde distal tübül hücrelerini
bağlayan hücrelerdir. Pigment hücresi gözde bulunan
fagositoz yapan hücrelerdir. İnterkale hücreler ise
böbrekte hidrojen atılımını sağlayan hücrelerdir.
Soruda skorbüt tanımlanmış. C vitamini kollajen
sentezinin ko-faktörüdür ve çok önemlidir. C vitamini
eksikliğinde kollajen sentezi bozulur ve buna bağlı
dokular ve damar duvarı daha frajil hale gelir. Vücudun
çeşitli bölgelerinde kanamalar meydana gelir ve tedavi
edilmezse ölümcül olabilir.
CEVAP: E
CEVAP: E
32. Altmış yedi yaşında bir kadın superior temporal
gyrusun arka ucunu hasara uğratan bir inme
geçirmiştir. Kadında Wernicke alanının etkilendiği
gözlenmiştir. Bu hastada aşağıdakilerden
hangisinin görülmesi en olasıdır?
A) Kısa süreli hafıza kaybı
B) Yavaş, tereddütlü, akıcı olmayan konuşma
C) Deja vu fenomeni
D) Hastanın hızlı fakat anlamsız ve manasız
konuşması
E) Yüzleri tanıma yeteneğinde kayıp
29. Retinada bulunan aşağıdaki hücrelerden
hangisi glia kökenli destek hücresidir?
A) Amakrin hücre
B) Horizontal hücre
C) Müller hücresi
D) Pigment hücresi
E) Reseptör hücre
Wernick alanı entelektüel düşünme süreçlerinin
yönetildiği alandır. Bu bölgenin tutulumunda anlamsız
kelimlerle ve seslerle akıcı konuşma görülür. Hasta
karşısındakini anlayamaz (“Dün okula gittim” demek
isterken “Kitap patladı ocakta” diyebilir). Broca
afazisinde ise kişi karşısındakini anlar ancak kelime
türetemez ve cümle kurmakta zorlanır.
Müller hücresi gözde bulunan glia kökenli destek
hücreleridir. Pigment hücreleri fagositoz yapan
hücrelerdir. Amakrinler bipolar nöronlarla sinaps
yaparken, horizontal hücreler basil hücresiyle sinaps
yapar.
CEVAP: C
CEVAP: D
9
33. Bacillus anthracis tedavisi için raxibacumab
aşağıdaki komponentlerden hangisine yüksek
afinite gösterir?
A)Protektif antijen
B) Ödem faktör
C)Lethal faktör
D) Kapsül
E) Spor
35. Enterokoklar ile non-Enterokok D grubu
Streptokoklar’ ın ayrımında aşağıdaki testlerden
hangisi kullanılır?
A) %6,5’ likNaCl’ de üreme
B) Eskülin hidrolizi
C) Gram boyamadaki morfoloji
D) Kanlı agardakihemoliz tipi
E) Katalaz testi
B.anthracis’ in en önemli virülans faktörleri kapsül ve
toksini olup, her ikisi de plazmid ile kodlanır.
Enterokoklar’ ın D Grubu Streptokoklardan ayrımında
kullanılan test %6,5’ lukNaCl’ de üreme testidir. Eğer
bakteri %6,5’ likNaCl’ de ürüyorsa Enterokok’ tur. Her
iki grup bakteri de Eskülin’ i hidrolize eder. Gram
boyama hiçbir zaman tür düzeyinde tanı koydurmaz.
Her iki grup bakteri de sıklıkla hemoliz yapmaz, yani
gama hemolitiktir ve katalaz negatiftir. Gram pozitiflerin
özetini içeren güzel bir tablo…
Bu tablosuz TUS olmaz
B.anthracis’ in toksinleri
B.anthracis’ in tedavisi
Siprofloksasin:İnhalasyon Şarbonu’ nda ilk tercih
antibiyotiktir. Aşı ve Raxibacumab (Monoklonal ab)’ de
primer hedef PA’ dır.
CEVAP: A
34. Tüp koagülazı negatif olduğu halde, lam
koagülazı pozitif olan ve endokardite yol açmasıyla
tanınan Stafilokok türü aşağıdakilerden hangisidir?
A)Staphlococcus aureus
B)Staphylococcus epidermidis
C)Staphylococcus saprophyticus
D)Staphylococcus lugdinensis
E)Staphylococcus intermedius
Koagülaz negatif Stafilokoklar’ a dair…
-S.epidermidis
• Slime faktörü (kateter, şantenfeksiyonu)
-S.saprophyticus
• Novobiyosin’ e dirençli
• Üriner sistem enfeksiyonu (Balayı sistiti)
-S.lugdunensis
• Tüp koagülaz (-), Lam koagülaz (+),
Endokarditetkenidir.
-S.intermedius
• Tüp koagülaz (-), Lam koagülaz (+), Köpek ısırığı ile
bulaşır.
CEVAP: D
CEVAP: A
36. Kırk iki yaşında bir kadın acil servise sık idrara
çıkma, idrar yaparken yanma şikayetleriyle geliyor.
Kadın aynı zamanda idrarının amonyak gibi
koktuğunu söylüyor. Bu hastada en olası etken
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Corynebacterium urealyticum
B) Escherichia coli
C) Klebsiella oxytoca
D) Citrobacter freundii
E) Serratia marcescens
Üreaz enzimi, üreyi parçalar ve amonyak açığa çıkartır.
Yukarıdaki idrar yolu enfeksiyonu geçiren hastada
idrarın amonyak gibi kokma nedeni de budur. Yani
“Üreaz enzimi pozitif olup da idrar yolu enfeksiyonuna
yol açan bakteri aşağıdakilerden hangisidir?” sorusu
yukarıda sorulmak istenmektedir. Gram pozitiflerden
C.urealyticum, gram negatiflerden de Proteusüreaz
enzimi pozitif olup da idrar yolu enfeksiyonu yapan
bakteriler. Son sınavın taş yapan gram pozitif bakteri
(üreaz enzimi ile amonyak açığa çıkartıp, idrarı alkali
hale getirip magnezyum amonyum fosfat taşlarına yol
açar) şeklinde sorulan C.urealyticum’ un yine aynı
mekanizma ile amonyak kokusuna yol açması. Yeni
kuşak sorular artık böyle geliyor arkadaşlar. Bilgiyi
özümsememiz gerek.
CEVAP: A
10
37. Kistik fibrozisli 25 yaşındaki hasta
öksürüğünde artış ve mukoid balgam çıkarma
şikayetleriyle acil servise başvuruyor.Hastanın
balgamından alınan örneğin gram boyamasında
10’ un altında epitel, 25’ in üzerinde polimorf nüveli
lökosit ve gram negatif basiller görülüyor. Yine
hastanın balgamından yapılan kültüründe hem
kanlı hem de EMB agarda üreme görülüyor. Kanlı
agardan alınan kolonilerde oksidaz testi pozitif
olarak saptanıyor. TSI besiyerinde alkali-alkali
reaksiyon veriyor.
Antibiyogram için Mueller Hinton Agara ekilen
örnekte üreyen bakterilerin besiyerini mavi-yeşil
renge boyadığı gözleniyor. Bu hastada en olası
etken aşağıdakilerden hangisidir?
A) Pseudomonasaeruginosa
B) Burkholderiacephacia
C) Staphylococcusaureus
D) Stenotrophomonasmaltophilia
E) Haemophilusinfluenzae
38. “… içerdiği düşünülen canlı kültürlerle
çalışılırken biyogüvenlik düzeyi üç (BSL III)
koşulları uygulanmalıdır”
Yukarıdaki ifadenin doğru olabilmesi için … yerine
aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Staphylococcus aureus
B) Escherichia coli
C) Enterococcus gallinarium
D) Francisella tularensis
E) Proteus mirabilis
Francisellatularensis, inhalasyon yoluyla da
bulaşabilir. Bu nedenle BSL III koşulları uygulanarak
çalışılmalıdır. Arkadaşlar Francisellatularensis, son
TUS’ ların favori mikroorganizmalarından. En son
TUS’ ta Biyoterörizm A etkeni olmasıyla sorgulandı
(Kitabımız bu soruya referans olmanın mutluluğunu
hala yaşamaktadır ).
CEVAP: D
Uzun soru, net bilgi. Yine yeni tip sorulardan…
Bir mikrobiyoloji labaratuarına gelen balgamın öyküsü.
Balgam’ a dair…
• Önce gram boyama: 10’ un altında epitel ve 25’ in
üzerinde PNL kaliteli yani tükrük karışmamış balgamı
gösterir.
• Hem kanlı hem EMB agarda üreme: Yani gram
negatif demek.
• Oksidaz: Gram negatiflerin ayrımında
kullanılan ilk test.
• TSI besiyerinde alkali-alkali reaksiyon:
Non-fermenter demek.
• Mavi-yeşil renkli koloniler: Artık körün gözüne
P.aeruginosa’ yı sokuyor
39. Enterococcus gallinarium ve Enterococcus
casselflavus gibi enterokoklarda intrinsik
vankomisin direncinden sorumlu olan gen
aşağıdakilerden hangisidir?
A) mecA
B) mecC
C) Van A
D) Van B
E) Van C
mecA ve mecC: PBP-2a üretiminden sorumlu olan
genlerdir. MRSA ve MRKNS suşlarında bulunur. Van
genleri Vankomisin’ e dirençten sorumludur.
VanA: Kazanılmış dirençten sorumludur. Van A geni
içeren bakteriler hem Vankomisin’e hem de
Teikoplanin’ e dirençlidir.
VanB:Kazanılmış dirençten sorumludur. Van B geni
içeren bakteriler sadece Vankomisin’ e dirençlidir.
VanC: Bazı Enterokoklarda görülen intrinsik (doğal)
dirençten sorumludur.
CEVAP: E
40. Aşağıdakilerden hangisinin tanısında bitürat
esteraz testi kullanılır?
A) Neisseria meningitidis
B) Moraxella catarrhalis
C )Neisseria gonorrhoeae
D) Neisseria lactamica
E) Haemophilus influenzae
CEVAP: A
Güncel bilgilerden…
Bitüratesteraz testi M.catarrhalis’ in tanısında kullanılan
yeni kuşak testlerdendir.
11
CEVAP: B
41. Aşağıdaki gram negatif bakterilerden hangisi
septik şok kliniğine neden olmaz?
A) Proteus mirabilis
B) Klebsiella pneumoniae
C) Pseudomonas aeruginosa
D) Bacteroides fragilis
E) Escherichia coli
44. Aşağıdaki antibiyotiklerden hangisinin etki
mekanizması diğerlerine göre farklılık gösterir?
A)Seftarolin
B)Piperasilin
C)Doripenem
D)Dalvabansin
E)Nafsilin
Klasiklerden…
Anaeroblar (Fusobacterium harici) ve özellikle de
B.fragilis Lipopolisakkarid yapılarının yapısal özelliği
nedeniyle septik şoka yol açmaz.
Beta laktamlar PBP’ ye bağlanarak peptidoglikan
sentezinde kritik basamak olan transpeptidasyon
basamağını bloke ederler.
Bu grubun üyeleri: Penisilinler, Sefalosporinler,
Monobaktam (Aztreonam) ve Karbapenemler’ dir.
Glikopeptidler ise pentapeptidlerin son ikisi olan
D-alanin D-alanin’ e bağlanarak hücre duvar sentezini
engeller.
Seftarolin: 5. Kuşak sefalosporinlerden olup, MRSA,
MRKNS ve Enterokokların tedavisinde kullanılabilir.
Piperasilin: Pseudomonas’ a en etkili Penisilin’ dir.
Doripenem: Karbapenem grubundan bir antibiyotiktir.
Nafsilin: S.aureus’ ların salgılamış olduğu beta
laktamaz enzimlerine dayanıklılık gösteren penisilin
grubu anibiyotiktir.
Dalvabansin: Yeni kuşak glikopeptidlerdendir. Yeni
kuşak glikopeptidler. Lipoglikopeptid olarak da
adlandırılırlar. Bu adlandırmanın nedeni hem birinci
kuşak glikopeptidler gibi D-alanin D-alanin’ e
bağlanarak etkinlik göstermeleri hem de
sitoplazmikmembran üzerinden etkinlik göstermeleridir.
CEVAP: D
42.Aşağıdaki sitokinlerden hangisi hücresel immun
yanıtı baskılar?
A) IL-2
B) IFN-gama
C) TNF-alfa
D) IL-10
E) IL-12
IL-2: B7-CD28 etkileşimi (sekonder set sinyalleri)
sonucunda salınır. Otokrin ve parakrin etki gösterir.
Hem salındığı hücreyi (Th1, otokrin etki) hem de CD 8
T lenfositleri (parakrin etki) aktive eder.
IFN-gama: Makrofajlarınklasik yoldan aktivasyonunu
uyarır.
TNF-alfa: Septik şokta makrofajlardan ilk salınan
sitokindir. Endojenpirojenlerden olup, aynı zamanda
apoptotik ve kaşektik etkileri de bulunmaktadır.
IL-10: Th1 hücreleri yani hücresel immun yanıtı
baskılar.
IL-12: Temel olarak makrofajlardan salınıp, Th1
hücreleri yani hücresel tipte immun yanıtı aktive eder.
CEVAP: D
CEVAP: D
43. Sekonder set sinyallerinin sonlanmasından
sorumlu olan molekül aşağıdakilerden hangisidir?
A) CD 3
B) CD 28
C) CTLA-4
D) B7
E)ICAM-1
Sekonder set sinyallerinin oluşumundan sorumlu
molekül CD 28 iken, CD28’ in yerine geçen CTLA-4
molekülü sekonder set sinyallerini sonlandırır.
CD3: Primer set sinyallerinin oluşumundan
sorumludur.
B7: Makrofajların yüzeyinde bulunan reseptörlerdendir.
T lenfositlerin yüzeyindeki CD 28 molekülü ile etkileşim
gösterdiğinde sekonder set sinyallerini oluşturup T
hücre proliferatörü olan IL-2’ nin salınımına yol açar.
CEVAP: C
12
45. Aşağıdakilerden hangisi sporosidal etkinlik
gösterir?
A) %3’ lük Hidrojen peroksid
B) %2’ lik Gluteraldehit
C)Klorheksidin
D) İyot
E) Alkol
47. Normalde C3d’ nin hedefi olan CD21
reseptörlerini hedef alarak B hücre
proliferasyonunu uyaran ve B hücreli
lenfoproliferatif hastalıklara yol açan virüs
aşağıdakilerden hangisidir?
A) CMV
B) EBV
C) VZV
D) HSV-1
E) HSV-2
Hidrojen peroksidin %7,5’ liğisporosidal etkinlik
gösterir. %3’ lük olanı ise yüksek düzey
dezenfektandır.
Gelin şu sterilizanları bir özetleyelim…
EBV, BurrkittLenfoma gibi B hücreli lenfoproliferatif
hastalıklara yol açar. Bunu B lenfositlerin yüzeyinde
bulunan CD 21 reseptörüne bağlanarak yapar.
Normalde buraya C3b’ nin yıkım ürünü olan C3d
bağlanır.
CEVAP: B
48. Hepatit B virusuna ait aşağıdaki markerlardan
hangisinin kanda saptanması etkene karşı
bağışıklık kazanıldığını gösterir?
A)HBeAg
B) Anti-HBe
C) Anti-HBc
D) Anti- HBs
E)HBsAg
CEVAP: B
HBV’ ninmarkerları her zaman sorgulanmaya adaydır.
46. Beşinci hastalığın (Eritema enfeksiyozum)
etkeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) HHV-5
B) HHV-6
C) HHV-8
D)Adenovirus tip 40,41
E)Parvovirus B 19
5. Hastalığın etkeni olan virüs Parvovirus B19’ dur.
HHV-5: CMV’ nin diğer adıdır.
HHV-6: 6. Hastalık etkenidir. 6. Hastalıkta unutmayalım “ateş düşer, döküntü başlar”
Adenovirus tip 40,41:Gastroenterit ile ilişkilidir.
HHV-8: AIDS’ li hastalarda en sık gözüken tümör olan
Kaposi Sarkomu’ nun etkenidir. HHV-8 hakkında bir
diğer bilgi de coğrafi dağılımı belirgin farklılık gösteren
Herpesvirüs olmasıdır.
CEVAP: E
CEVAP: D
13
49. Erişkinlerde en sık non-bakteriyel epidemik
ishal etkeni olan virus aşağıdakilerden hangisidir?
A) Rotavirus
B) Norovirus
C) Adenovirus
D) Astrovirus
E) Coronavirus
Noroviruslar’ ın henüz sorgulanmamış sorusu…
Gelin en temel Gastroenterit etkeni olan virüsleri bir
tekrar edelim:
51. Plasmodium’ ların sivrisineğin insanı
ısırmasıyla sivrisineğe geçen formu
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gametosit
B) Hipnozoid
C) Taşlı yüzük
D) Sporozoid
E) Merozoid
Taşlı yüzük formu: Plasmodium’ un eritrositer
döngüsündeki genç trofozoid evrenin diğer adıdır.
Diğer formları da tablomuzda inceleyelim:
CEVAP: A
CEVAP: B
50. Influenza viruslarının A,B ve C tiplerine
ayrılmasında temel olarak kullanılan yapısal
bileşen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hemaglutinin
B) Nöraminidaz
C) Kapsid proteini
D) Zarf içeriği
E) Nükleik materyal
Yine henüz sorgulanmış şık sorulardan.
Ortomiksovirüs (İnfluenza)’ e dair…
• Kapsid proteinindeki farklılıklara göre A, B ve C
tiplerine ayrılır.
• Segmenter RNA’ya sahip olmaları nedeniyle sık sık
antijenik değişikliğeuğrayabilirler (A,B 8; C ise 7
parçalıdır).
• Viral zarfın üzerinde buluna
Hemaglütinin (HA) ve Nöraminidaz (NA),glikoprotein
yapıda çıkıntılardır. Aşıda, kendilerine karşı antikor
oluşumuhedeflenir.
• Hemaglütinin, konak hücre yüzeyindeki siyalik asit
reseptörlerine bağlanmayı sağlar.
• Nöraminidaz, virüsün konaktan serbestleşmesinden
sorumludur.
52. Aşağıdaki parazitlerden hangisinin tanısı
balgamda yumurtalarının gösterilmesi ile
konulmaktadır?
A) Ascaris lumbricoides
B) Strongyloides stercoralis
C) Ancylostoma duodenale
D) Paragonium westermanii
E) Necator americanus
Erişkini akciğerleri tutan tek parazit:
Paragoniumwestermanii’ dir. Bu nedenle tanısında
balgamda yumurtalarının gösterildiği tek parazit
Paragoniumwestermanii’ dir. Şıklardaki bütün
parazitlerin yolu akciğerden geçmektedir. Fakat
akciğerde erişkinleri bulunmadığı için balgamda
larvaları gösterilebilir.
CEVAP: D
CEVAP: C
14
53. Zoofilik bir dermatofit olup tanısında kıl delme
ve üreaz testlerinin kullanıldığı mantar
aşağıdakilerden hangisidir?
A) T.verrucosum
B) T.mentagraphes
C) M.canis
D) T.rubrum
E) E.floccosum
55. Hücre membranının oluşumunda aşağıdaki
bağlardan hangisi en önemli görevi üstlenir?
A) Hidrojen Bağları
B) İyonik Bağlar
C) Tuz Köprüleri
D) Hidrofobik Etkileşimler
E) Disülfid Bağları
Hücre membranının oluşumunda istisnalar dışında
KOVALENT OLMAYAN ETKİLEŞİMLER rol oynar. Bu
etkileşimlerden en önemlisi hidrofobik etkileşimlerdir.
Kovalent olmayan bağlantıların en önemli örnekleri;
hidrojen bağları, hidrofobik etkileşimler ve elektrostatik
kuvvetlerdir. Hücrenin içi ve dışı sulu ortamlardır.
Membranlarda da en fazla lipid bulunur. İki hidrofilik
ortamı ayıran ve hidrofobik özellikli olan membranın
oluşumunda ana bağlar hidrofobik etkileşimlerdir.
CEVAP: D
Tarif edilen mantar: T.mentagraphes’ tir.
T.verrucosum:Zoofilik bir dermatofitoz etkeni olup,
sığırlardan geçer.
M.canis:Zoofilik bir dermatofitoz etkeni olup,
köpeklerden geçer.
T.rubrum:Tineapedis’ in en sık etkenidir. Gözyaşı
şeklindeki makrokonidileri ve kırmızı pigment
oluşturması tipiktir.
E.floccosum:Dermatofit etkenlerinden olup, deri ve
tırnağı tutar. Saçı tutmaz.
56. Aşağıdaki amino asitlerden hangisi sekonder
amin grubu içerir?
A) Sistein
B) Arjinin
C) Prolin
D) Aspartat
E) Histidin
CEVAP: B
Amino asitlerin tamamında karboksil, amino ve
hidrojen grubu mevcuttur. Amino asitleri birbirinden
ayıran R yan zincir grubudur.
Amino asitlerin tamamında bulunan R yan zincir grubu;
prolinde halkanın içinde
kaldığından diğer amino asitlerdeki amino gruplarına
primer amino grubu denirken, prolindeki amino
grubuna sekonder amino grubu denir. Amino grupları
ile reaksiyon veren ninhidrin boyası diğer mino asitleri
mavi mor renkte boyarken prolini sarı turuncu renkte
boyar.
CEVAP: C
54. Amfoterisin B’ ye dirençli olması en tipik
özelliği olan Candida türü aşağıdakilerden
hangisidir?
A) C.albicans
B) C.dublinensis
C) C.lusitinae
D) C.glabrata
E) C. krusei
Tablonun sonundaki üç Candida ve üç ilacı
unutmayalım
57. Aşağıdaki enzimlerden hangisi koenzim olarak
B1 vitaminin aktif formu Tiamin pirofosfata (TPP)
ihtiyaç duymaz?
A) Piruvat Dehidrogenaz
B) Süksinat Dehidrogenaz
C) Transketolaz
D) α-Ketoglutarat Dehidrogenaz
E) α-Ketoasit Dehidrogenaz
CEVAP: C
15
Arkadaşlar son derece önemli ve bilinmesi gereken
bir bilgidir. Piruvat dehidrogenaz enzim kompleksi,
α-Ketoglutarat Dehidrogenaz ve α-Ketoasit
Dehidrogenaz enzim kompleksleri analog enzimlerdir.
Her üçü de B1, B2, B3, B5 vitaminleri ve –SH grubu
içeren Lipoik asidi koenzim olarak kullanırlar.
Transketolaz enzimi de heksoz monofosfat yolu
enzimlerindendir ve koenzim olarak TPP kullanır.
Vücutta suda çözünen vitaminlerin düzey tayini enzim
aktivitesi bakılarak yapılır. Eritrosit transketolaz enzim
aktivite tayini B1 vitamin düzeyinin belirlenmesinde
kullanılır.
CEVAP: B
58. Hepatositlerde KoA/Asetil KoA düzeylerinin
yüksek olduğu dönemde aşağıdaki ifadelerden
hangisi yanlıştır?
A) Glikojen fosforilaz enzimi fosforile ve aktiftir
B) Piruvat Karboksilaz enzimi aktiflenmiş ve
oksaloasetat sentezi artmıştır
C) Yağ asidi β-oksidasyonu artmış ve mitokondride
Asetil KoA düzeyleri yükselmiştir
D) Karaciğerden sistemik dolaşıma VLDL çıkışı
artmıştır
E) Fruktoz 2,6 bifosfataz enzimi fosforile ve aktiftir
İnsülin hakimiyetinde defosforile iken aktif olan
enzimler fosforillendiği zaman inaktiftir. Karaciğerde
lipoprotein yapımı insülin hakimiyetinde ve toklukta
artar. KoA/Asetil KoA düzeylerinin yüksek olduğu bir
dönem için organizma glukagon hakimiyetindedir.
Kanda artan glukagon düzeyleri hücre içinde cAMP
düzeylerinin artmasına neden olur. Artan cAMP
düzeyleri ile protein kinaz A aktiflenir. Protein kinaz A
enzimleri fosforile eder.
Glukagon hakimiyetinde çalışan yolakların enzimleri
olan glikojen fosforilaz, hormona duyarlı lipaz, piruvat
karboksilaz, PEPCK, fruktoz2,6 bifosfataz, fruktoz 1,6
bifosfataz ve glukoz -6-fosfataz aktive olur. Glikojen
yıkımı, lipoliz ve glukoneogenez aktif yolaklardır. Kan
şekeri önce glikojen yıkımı ile dengede tutulmaya
çalışır. Açlığın ikinci saatinden itibaren glukoneogenez
başlar. 18. Saatten itibaren glikojen depoları tükenir ve
kan şekerinin düzenlenmesinde major yol
glukoneogenez olur. Lipoliz ile yağ asitleri elde edilir ve
bu yağ asitlerinden oksidasyon yoluyla enerji
kazanılır. Yağ asitleri yıkılırken Asetil KoA’lar oluşur.
Asetil KoA’lardan hem perifer hücrelerin kullanması için
keton cismi sentezlenir. Hem de TCA’da oksidasyonla
enerji elde edilir. Elde edilen enerji glukoneogenez için
gerekli olan enerjinin karşılanmasında kullanılır.
CEVAP:D
59. Hunter Sendromu’nda eksik olan enzim
aşağıdakilerden hangisidir?
A) α-L-iduronidaz
B) İduronat sülfataz
C) Heparan sülfamidaz
D) α-N-asetil glukozaminidaz
E) β-glukronidaz
Mukopolisakkaridozlar GAG yıkımının bozulmasıyla
ortaya çıkan hastalıklardır. GAG’lar lizozomlarda
yıkılması gereken moleküllerdir.
Mukopolisakkaridozlarda lizozomal yıkım kusuru
vardır. Hepsi O.R geçerken Hunter Sendromu X’e
bağlı geçer. Lizozomal GAG yıkım enzimleri aynı
zamanda glikolipit ve glikoprotein yıkımında da rol
oynadığı için GAG’ların yanı sıra lipit ve oligosakkarit
birikimi de görülür.
Hepsinde kaba yüz görünümü, gelişme geriliği,
makrosefali, iskelet deformiteleri, hepatosplenomegali
ve MR görülür. Prenatal tanıları mümkündür. Bulgular,
süt çocukluğu döneminde başlar.
CEVAP: B
60. Serin amino asidinin metabolizması için
aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Serin amino asidinin sentezi sırasında karbon
iskeleti 3-fosfogliserattan gelir
B) Serin amino asidi metil grubunu tetrahidrofolata verir
ve glisin oluşur ve bu reaksiyonda B6 vitamini
kullanılır
C) Serinden sistein sentezinde kükürt homosisteinden
gelir ve B6 vitamini kullanılır
D) Vücutta sentezlenen serinin ana kaynağı
böbreklerdir
E) Bir dokuda serin yıkılacağı zaman serin transaminaz
enzimi ile piruvata dönüşür
Serin, bir glikoliz ara ürünü olan 3, fosfogliserattan
sentezlenir. Serin homosistein ile birleşir(sistatiyonin
sentaz), sistatiyonin oluşur. Sistatiyonin homoserin ve
sisteine(sistationaz) parçalanır. Homosistein metiyonin
metabolizması ara ürünüdür ve metiyonin amino asidi
esansiyeldir. Bu durumda metiyonin eksikliği
durumunda sistein amino asidi de sentezlenemez.
Glisin de serinden sentezlenebilir. Serinin bir metil
grubu tetrahidrofolata aktarılır ve glisin sentezlenmiş
olur. Bu sentezde folik asidin yanı sıra B6 vitaminine de
ihtiyaç vardır. Vücutta serin çıkışı en fazla
böbreklerden olur. Serinin katabolizması sırasında
amin grubunu kaybetmesini sağlayan serin dehidrataz
isimli özel bir enzimi vardır. Yıkılacağı zaman serin
dehidrataz ile amino grubunu kaybeden serinden
piruvat oluşur.
CEVAP: E
61. Hücrede triaçilgliserol(TAG) sentezi
aşağıdakilerden hangisinde gerçekleşir?
A) Mitokondri matriksi
B) Sitoplazma
C) Endoplazmik retikulum
D) Peroksizomlar
E) Hücre membranı
TAG sentezi sırasında sitoplazmada aktiflenen yağ
asitlerinin Gliserol-3-P ile birleştirilmesi E.R’da
meydana gelir.
16
CEVAP: C
62. Allosterik enzimlerin kinetiği için aşağıda
verilen ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Allosterik enzimler tek yönlü çalışırlar
B) Metabolizmanın hız kısıtlayan basamakları
allosterik enzimlerce katalizlenir
C) Allosterik enzimler Michael-Menten kinetiğine
uyarlar
D) Bir allosterik enzime bağlanarak substratına ilgisini
arttıran enzimlere pozitif allosterik efektörler denir
E) Allosterik enzimlerin eğrileri sigmoidaldir
63. Asetil KoA’dan Malonil KoA oluşumunu
katalizleyen enzim aşağıdaki enzim sınıflarından
hangisine dahildir?
A) Oksidoredüktaz
B) Ligaz
C) Liyaz
D) İzomeraz
E) Hidroksilaz
Yağ asitlerinin sentezi sırasından Asetil KoA’dan
Malonil KoA oluşumunu katalizleyen enzim Asetil KoA
Karboksilazdır. Kardoksilazlar Ligaz sınıfında yer
alırlar.
Allosterik enzimler; bir reaksiyonun düzenleyici
enzimleridir. Hepsi tek yönlü çalışır. Diğer enzimlere
göre daha komplekstirler ve polipeptid alt birimler
içerirler. Aktif bölgeleri dışında allosterik enzimi aktive
veya inhibe edebilen modülatörlerin bağlandığı
bölgeler de içerirler. Pozitif veya negatif allosterik
efektörlerle düzenlenebildikleri gibi hormonal
olarak kovalent modifikasyonla da
düzenlenebilirler. Michael-Menten grafiğine
uymazlar. Eğrileri sigmoidaldir. Pozitif ve negatif
allosterik efektörler hem Km’i hem de Vmax’ı
değiştirebilirler.
Allosterik enzimlerde; substratlar çoğunlukla pozitif
allosterik efektörlerdir. Buna homotropik etki denir.
Başka bir molekül efektör ise buna heterotropik etki
denir. Allosterik enzimlerde genelde son ürün negatif
allosterik efektörüdür ve buna feedback inhibisyon
denir.
OKSİDOREDÜKTAZLAR
Hidrojen, hidrid iyonu ve
elektronların taşınmasını
sağlarlar. Oksidasyon ve
redüksiyon tepkimelerinde rol
oynarlar.
Oksidazlar, dehidrogenazlar,
redüktazlar, peroksidazlar,
oksijenazlar, hidroksilazlar
TRANSFERAZLAR
Grup taşınmasında rol alırlar
Transaldolaz ve transketolaz,
kinazlar, fosfomutazlar,
fosforiltransferazlar,
metiltransferazlar,
açiltransferazlar
HİDROLAZLAR
CEVAP: C
LİYAZLAR
İZOMERAZLAR
Kimyasal reaksiyona su
eklenerek bağların
koparılmasında yer alırlar.
Esterazlar, glikozidazlar,
peptidazlar, fosfatazlar,
fosfolipazlar, deaminidazlar,
ribonükleazlar
Çift bağların açılıp yıkılma
tepkimelerini katalizlerler
Dekarboksilazlar, aldolazlar,
hidratazlar, liyazlar
İzomerlerin birbirine
dönüşümünü sağlarlar.
Epimerazlar, rasemerazlar,
mutazlar, izomerazlar
LİGAZLAR
ATP kullanarak kimyasal bağ
oluşumunda rol alırlar.
Sentetazlar, karboksilazlar
CEVAP:B
17
64. Protein sindririmi sırasında serbest amino
asitlerin bağırsak hücresi içine taşınmasında
kullanılan ana yol aşağıdakilerden hangisidir?
A) Primer aktif transport
B) Sekonder aktif transport
C) Basit difüzyon
D) Kolaylaştırılmış difüzyon
E) Endositoz
66. Açlıkta aşağıdaki amino asitlerden hangisinin
karbon iskeleti hem glukoneogenez hem de
ketogenez için kullanılamaz?
A) Glisin
B) İzolösin
C) Fenilalanin
D) Triptofan
E) Tirozin
Serbest amino asitler başta jejenum lümeninden ve
tüm bağırsak boyunca Na+-bağımlı aktif transport
(sekonder aktif transport) ile emilirler. Dipeptid ve
tripeptidler bağırsak hücrelerine proton ile eşleşerek
girerler. Bağırsak hücrelerinde ise dipeptidazlar ile
serbest amino asitler meydana gelir. Portal dolaşıma
yalnızca serbest amino asitler geçer. Hücrelere amino
asit alımında bir yol da membranda bulunan
glutatyonla sağlanır. Gama-glutamil döngüsünde
amino asit-gama glutamil ve sisteinil-glisin çiftleri
oluşur. Amino asit hücre içine alındıktan sonra gama
glutamil membrana döner. Glutatyon yeniden oluşur.
Gama-glutamil döngüsününün ilk basamağını
gama-glutamil transferaz(GGT) enzimi katalizler
Açlıkta karbon iskeletlerinden glukoneogenez yoluyla
glukoz elde edilebilen amino asitlere glukoneogenik
amino asitler, karbon iskeletinden keton cismi
sentezlenebilenlere de ketojenik amino asitler denir.
Lösin ve Lizin saf ketojenik amino asitler iken,
Fenilalanin, Tirozin, İzolösin, Triptofan ve Treonin ise
hem glukoneojenik hem de ketojenik amino asitlerdir
(Arkadaşlar ek not olarak iletmek gerekirse; Harper
Biochemistry 30. Edition 2015 treonini sadece
glukoneojenik olarak tanımlıyor. Lehninger
Biochemistry ise treoninini hem glukoneojenik hem
ketojenik olarak sınıflamaktadır. Tüm kaynaklarımıza
göre Fenilalanin, Tirozin, İzolösin ve Triptofan hem
glukoneojenik hem de ketojenik amino asitlerdir).
CEVAP: B
65. Aşağıda verilen ‘’kollajen sentezi sırasında
görev alan lizil oksidaz enziminin hücre içinde
çalıştığı yer - kofaktörü - eksikliğinde meydana
gelen hastalık’’ eşleştirmelerinden hangisi
doğrudur için doğrudur?
A) Endoplazmik
-Bakır
-Ehler Danlos
retikulum
Sndromu
B) Mitokondri
-C vitamini
-Skorbüt
C) Sitoplazma
-Bakır
-Osteogenezis
İmperfekta
D) GER Lümeni
-Demir
-Marfan Sendromu
E) Ekstrasellüler
-Bakır
-Kutis Laksa
matriks
CEVAP:A
67. Aşağıdakilerden hangisi en büyük plazma
lipoproteinidir?
A) VLDL
B) LDL
C) IDL
D) HDL
E) Şilomikron
Lipidler hidrofobik bileşiklerdir. Plazma sulu bir ortamdır
ve lipidlerin plazmada taşınması için taşıyıcılar gerekir.
Organizmada lipidlerin plazmada taşınması
lipoproteinler ile sağlanır. Lipoproteinleri ayırmak için
elektroforez ve ultrasantrifügasyon yöntemleri kullanılır.
Hareketlerine göre elektroforezde β, pre-β ve α
bantlarını oluştururlar. Ultrasntrifüjde ise dansitelerine
göre şilomikron, VLDL, LDL ve HDL olarak ayrılırlar.
En büyük plazma lipoproteini şilomikronlardır.
CEVAP:E
18
CEVAP: E
68. Aşağıdaki protein ayrıştırma yöntemlerinden
hangisi proteinleri büyüklük ve ağırlığına göre
ayırır?
A) Anyon değiştirme kromatografisi
B) Affinite kromatografisi
C) Elektroforez
D) SDS - Poliakrilamid jel elektroforezi
E) Katyon değiştirme kromatografisi
69. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi membran
protein bozukluğu nedeniyle oluşan bir hastalık
değildir?
A) Konjenital uzun QT sendromu
B) Akondroplazi
C) Refsum Hastalığı
D) Heredier Sferositoz
E) Kistik Fibrozis
Bir solüsyonda diğer bütün makromoleküllerden
proteinleri saflaştırmak için salting out ya da tuzla
çöktürme yöntemi kullanılır. Bu yöntemde kullanılan
amonyum klorür tuzu proteinlerin dibe çökmesini
sağlar. Elde edilen proteinlerin birbirinden ayrıştırılması
için başlıca kromotografik yöntemler, elektroforez ve
izoelektrik odaklama yöntemlerinden biri veya birkaçı
kullanılır. İzoelektrik odaklama yöntemi proteinleri PI
değerlerine göre ayırır. Elektroforez proteinleri elektrik
yüklerine göre ayırır. Kromotografik yöntemler ise farklı
türlerde olabilir. Örneğin affinite kromatografisi
antijen-antikor ilişkisi gibi yüksek affinite ile bağlanmayı
kullanarak proteinleri ayırır. SDS-Poliakrilamid jel
elektroforezi bir elektroforez olmasına rağmen
proteinleri yüklerine göre değil büyüklük ve
ağırlıklarına göre ayıran bir yöntemdir.
Membran protein bozuklukları ve neden olduğu
hastalıklar
AKONDROPLAZİ
Fibroblast growth faktör
reseptör-3(FGFR-3) geninin
mutasyonu
FAMİLYAL
HİPERKOLESTEROLEMİ
LDL reseptör mutasyonu
KİSTİK FİBROZİS
Kistik fibrozis transmembran
regülatör geninin(CFTR)
mutasyonu
KONJENİTAL UZUN QT
SENROMU
Kalpte iyon kanalı geninin
mutasyonu
WİLSON HASTALIĞI
Bakır bağımlı ATPaz geninin
mutasyonu
I-CELL HASTALIĞI
GlcNAC fosfotransferaz geninin
mutasyonu
HEREDİTER
SFEROSİTOZ
Eritrositlerde bulunan spektrin
proteininin gen mutasyonu
PAROKSİSMAL
NOKTÜRNAL
HEMOGLOBİNÜRİ
Eritrositlerde proteinlerin
membrana GPI kancalarla
tutunmasında bozukluk
CEVAP: D
Membran protein bozukluğu nedeniyle oluşan
hastalıklara ait tablo yukarıda görülmektedir. Şıklarda
verilen Refsum hastalığı ise bir peroksizomal alfa
oksidasyon kusurudur. Dallı zincirli yağ asitlerinin
metabolizması bozulmuştur ve dokularda fitanik asit
birikimi görülür.
CEVAP:C
19
70. Aşağıdaki amino asitlerden hangisinin protein
yapısında bol bulunması protein yıkımının
hızlanmasına neden olmaz?
A) Glutamat
B) Serin
C) Histidin
D) Prolin
E) Treonin
71. Bağ dokusu proteini olan elastin için aşağıda
verilen ifadelerden hangisi bir yanlıştır?
A) Elastin proteini organizmada tek bir gen
tarafından kodlanır
B) Elastin yapısında hidroksiprolin yoktur
C) Elastin çapraz bağlarının adı desmozindir
D) Nötrofil elastazını α-1 antitripsin durdurur
E) Elastin yapısında karbonhidrat yoktur
Proteinler amino asitlerden oluşan makromoleküllerdir.
Her proteinin belli bir yarı ömrü vardır. Ancak yarı
ömürleri çok değişkendir. Örneğin vücudun yapısal
proteini olan kollajenin yarı ömrü aylar hatta
yıllarla ölçülürken, plazma proteinleri saatler
içerisinde yıkılır. Genellikle yapısal proteinler
lizozomlarda ATP harcanmadan yıkılırlar. Ayrıca
dolaşımda bulunan glikoproteinler de lizozomlarda
katepsin proteazlarla yıkılırlar. Dolaşımdaki
glikoproteinler yapılarındaki siyalik asidi
kaybettiklerinde karaciğerde bulunan
asiyaloglikoprotein reseptörleri onları tanır ve
yıkılmak üzere hepatositlere alınırlar. Lizozomal
katepsinler bu glikoproteinlerin yıkımını
gerçekleştiren özel proteazlardır.
Kısa ömürlü proteinlerin yıkımı ise daha çok
sitoplazmada ve ubikitin ile işaretlenerek
gerçekleştirilir. Ubikitin proteindeki lizin amino
asidine bağlanır ve onun yıkıma yönlendirileceğini
gösterir. Daha sonra ubikitin ile işaretli protein
proteozomlarda yıkılır. Bu yolda ATP kullanılır.
Eğer bir proteinin amino ucunda arjinin ve aspartat
varsa ubikitin ile işaretlenme hızlanır ve ömrü daha
kısa olur.Ayrıca PEST dizesi denen prolin,
glutamat, serin ve treonin amino asitlerinden
zengin proteinler de daha hızlı yıkılırlar.Amino
ucunda serin ve metiyonin taşıyan amino asitlerin
ömrü daha uzundur.
Elastin, bağ dokusunda yer alan, esneklikten sorumlu
bir proteindir. Büyük damarların duvarında, akciğerde,
elastik ligamentlerde yer alır. Glisin, alanin, valin gibi
non-polar aminoasitlerden zengindir. Prolin ve lizini de
bol miktarda içerir. Kollajenden farklı olarak üçlü heliks
yapısı yoktur. Kollajenin 25’ten fazla çeşidi varken tek
tip elastin vardır.
Karbonhidrat içermez. Az miktarda hidroksiprolin içerir.
Hidroksilizin yoktur. Ekstraselüler matrikste lizil
oksidaz enzimi sayesinde çapraz bağlar oluşur.
Desmosin çapraz bağı 4 lizin aminoasidinin
birleşmesiyle oluşur. Elastini elastaz enzimi parçalar.
α-1 antripsin elastezı inhibe eder. α-1 antripsin
eksikse elastin parçalanır. Panasiner amfizem ve
karaciğerde siroz görülür
CEVAP: B
CEVAP: C
20
72. Piruvat Dehidrogenaz enzim kompleksi (PDH)
ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) PDH kalıtsal defektinde Konjenital Laktik
Asidoz görülür
B) Enzimin 3 alt birimi vardır
C) Koenzim olarak riboflavin kullanılır
D) Asetil KoA/KoA’ya oranının artması enzimi
allosterik olarak aktif forma dönüştürür
E) Arsenik varlığında enzim inhibe olur
73. Aşağıdaki metabolik yolaklardan hangisinde
ara ürün olarak fumarat oluşmaz?
A) Tirozin metabolizması
B) TCA döngüsü
C) Pürin nükleotid de novo sentezi
D) Porfirin sentezi
E) Üre döngüsü
Üre döngüsü, TCA, Tirozin ve fenilalanin yıkılışı ve
pürinlerin de novo sentezi sırasında ara
basamaklarda fumarat oluşumu vardır ve tüm bu
yolaklar için ortak bir moleküldür. Porfirin sentezinde
ise glisin ve süksinil KoA kullanımı söz konusudur.
Piruvatın oksidatif dekarboksilasyonunu sağlayan
enzim kompleksidir. Mitokondride piruvattan Asetil
KoA sentezleyen bu enzim kompleksinin
reaksiyonu geri dönüşümsüzdür. Enzim
kompleksinin 3 alt birimi vardır. TPP(B1 Vitamini),
FAD(B2 vit.), NAD(B3 vit), KoA(B5 vit.) ve Lipoik asit
koenzimleridir. TCA’daki α-ketoglutarat dehidrogenaz
ve dallı zincirli amino asit metabolizmasındak
α-ketoasit dehidrogenaz enzim kompleksleri ile
anologtur. Arsenik varlığında koenzim olarak lipoik asit
kullanan tüm enzimler inhibe olacağından bu üç enzim
de inhibe olur. Çünkü arsenik lipoik asitte yer alan –SH
gruna bağlanır. PDH kalıtsal eksikliği X’e bağlı
kalıtılan ve son derece nadir görülen bir durum olan
Konjenital Laktik Asidoza neden olur. Burada laktik
asidozun nedeni piruvattan Asetil KoA oluşumunun
bozulmasıyla artan piruvatların laktata kaymasıdır. Bu
özellikle glukozu yakıt olarak kullanan ve oksidatif
fosforilasyonla enerji elde eden SSS’de ciddi ATP
kaybına ve yaygın asidoza neden olur.
CEVAP: D
CEVAP: D
21
74. Aşağıdaki enzimlerden hangisinin hem
substratı hem de ürünü oksidan stres yapar?
A) Ksantin oksidaz
B) Glutatyon peroksidaz
C) Katalaz
D) Glutatyon redüktaz
E) Süperoksit dismutaz
Seçeneklerde yer alan enzimler ve katıldıkları
reaksiyonlar şekillerde görülmektedir. Süperoksit
dismutaz(SOD) enzimi süperoksit gibi çok güçlü bir
serbest radikali daha az güçlü H2O2’ye dönüştüren
enzimdir. Bu enzimin hem substratı hem ürünü
oksidandır. Ancak daha az güçlü bir ürün yarattığından
aynı zamanda bu enzim antioksidandır. SOD’un iki
formu vardır. Sitoplazmik formu çinko ve bakır
kullanırken mitokondriyal formu manganı kofaktör
olarak kullanır.
75. Aşağıdaki elektron transport zinciri
inhibitörlerinden hangisi eşleşme ayırıcıları ile aynı
yolu kullanarak ETZ’yi inhibe eder?
A) Karbonmonoksit
B) Siyanür
C) Gramisidin A
D) Atraktilozid
E) Karboksin
İyonoforlar lipofilik bileşiklerdir ve membranı geçerler.
Beraberlerinde katyonları da taşırlar. Katyon
miktarlarını eşitleyerek gradiyenti ortadan kaldırırlar.
ATP sentezi bozulur.
• Valinomisin K+ iyonoforudur.
• Nigerisin K+ ve H+ iyonoforudur.
• Gramisidin A ise K+, H+ ve Na+ iyonoforudur.
Aslında eşleşme ayracı olan dinitrofenol de bir H+
iyonoforudur.
CO ve siyanür ETZ ‘de kompleks IV inhibitörü iken
Karboksin kompleks II’yi inhibe eder. Atraktilozid ise
mitokondriye ADP girişini yapıp oluşan ATP’nin çıkışını
sağlayan adenin nükleotid translokazın inhibitörüdür.
CEVAP: C
76. Aşağıdaki durumlardan hangisinde DNA’da gen
ifadesi artar?
A) Histon proteinlerinin lizin amino asitlerinin
deasetilasyonu
B) siRNA’nın mRNA oluşumunu etkilemesi
C) Nükleer faktör kapa B uyarımının azalması
D) DNA’daki sitozin bazlarının metillenmesi
E) mRNA üzerinde splicing yapımının artması
DNA’da sitozin metilasyonu gen ekspresyonunu
arttıran mekanizmalardan bir tanesidir.
DNA paketlenmesinde çalışan histon proteinlerinin
asetillenmesi bazik olan histon proteinlerinde
negativiteyi arttırarak asidik olan DNA’dan
uzaklaşmasına ve gen bölgesinin açılmasına neden
olur. Böylece gen ekspresyonu artar. Ancak
deasetilasyon tam tersine genin kapanmasına neden
olur. siRNA ve miRNA spesifik bir gen ürününün
baskılanmasında kullanılan small RNA ailesinin
üyeleridir. Nükleer faktör kapa B ise sitoplazmada inaktif
halde duran bir transkripsiyon faktörüdür. Başta IL-1 ve
IL-6 olmak üzere uyaranlarla aktif hale gelir ve pozitif
akut faz reaktanlarının yapımı arttırılır.
CEVAP: D
CEVAP: E
22
77. Antioksidanlar serbest oksijen radikallerinin
zararlı etkilerinden hücreyi korurlar.
Aşağıdakilerden hangisi antioksidan özellikte
değildir?
A) Serüloplazmin
B) Glutatyon peroksidaz
C) Sistein
D) Demir
E) Askorbik asit
78. Aşağıdakilerden hangisinde distrofik
kalsifikasyon beklenmez?
A) Seröz over tümörü
B) Sarkoidoz
C) Mönckeberg’in medial arteriyolosklerozu
D) Kazeifikasyon nekrozu
E) Aterom plağı
Kalsifikasyon çeşitleri yine TUS’un sevdiği
konulardan.
Sarkoidozda makrofajlar D vitamini prekürsörlerini
aktive ettiği için hiperkalsemi görülür. Bu yüzden
sarkoidozda metastatik kalsifikasyon görülür.
Patolojik kalsifikasyon kalsiyumun dokularda
birikmesidir. İki şekilde görülebilir: Distrofik ve
Metastatik.
Serbest oksijen radikallerinin zararlı etkilerini önleyen
antioksidan maddeler sorgulanmıştır.
Demir antioksidan değildir, aksine oksidan özelliktedir.
Fenton reaksiyonunda demir kullanılarak hidrojen
peroksitten bir başka serbest oksijen radikali olan
hidroksil radikali sentezlenir.
• H2O2 + Fe+2
Fe+3 + OH + OHSerüloplazmin bakırı bağlayarak serbest oksijen
radikali üretimini azalttığı için antioksidan özelliktedir.
Glutatyon peroksidaz Sitozol ve mitokondride
bulunur. Serbest radikal yıkımını katalizleyerek hücreyi
hasardan korur.
• H2O2 + 2GSH
GSSG + 2H2O ya da 2OH- +
2GSH
GSSG + 2H2O
Sistein glutatyonun yapısına katıldığı için antioksidan
özelliktedir.
• Sistein + Glutamik asit + Glisin
Glutatyon
Askorbik asit, A ve E vitamin antioksidan
vitaminlerdendir.
Antioksidan enzimler
Antioksidan maddeler
Katalaz
A, C ve E vitamini
Süperoksit dismutaz
Glutatyon
Glutatyon peroksidaz
Sistein
Glutatyon redüktaz
Selenyum
Distrofik Kalsifikasyon
Serum kalsiyum seviyesi normal olmasına ve kalsiyum
metabolizmasında bir bozukluk olmamasına rağmen
nekrotik dokuda kalsiyum çökmesidir. Görüldüğü
durumlar:
• Nekrotik doku (yağ nekrozu, kazeifikasyon nekrozu)
• Aterom plakları
• Kalp kapak anomalileri ve kalsifik aort stenozu
• Muskuler arterlerin mediasında
(Mönckeberg’in medial arteriyolosklerozu)
• Arter ve vendeki organize trombüsler
• Yaşlanma ile epifiz, pleksus koroideus ve larinks
kıkırdaklarında birikim
• Psammom cisimcikleri (papiller tiroid kanseri, overin
seröz tümörleri, menenjiom, malign mezotelyoma)
Metastatik Kalsifikasyon
Hiperkalsemi varlığında normal dokulara kalsiyum
çökmesidir. En sık görüldüğü yerler; damarlar, mide,
böbrek ve akciğer mukozasıdır. Görüldüğü durumlar:
• Primer hiperparatiroidi
Paratiroid adenomu
Hiperkalseminin en sık nedeni
• Böbrek yetmezliği Sekonder hiperparatiroidi
• Ektopik PTH-related protein salınımı En sık
skuamöz hücreli akciğer karsinomu
• Metastatik kemik lezyonları
Multipl myelom,
Meme karsinomu, Lösemi
• Artmış kemik turnoverı
Paget hastalığı
• İmmobilizasyon
• Vitamin D intoksikasyonu
• Sarkoidoz Makrofajlar D vitamini prekürsörlerini
aktive ederler
• Bebekte idiopatik hiperkalsemi
Williams
sendromu
• Hemodiyaliz hastalarında aliminyum intoksikasyonu
• Süt-alkali sendromu.
Transferrin, Laktoferrin,
Ferritin
Serüloplazmin
CEVAP: D
CEVAP: B
23
79. Araşidonik asit ve metabolitleri ile ilgili
aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Araşidonik asit fosfolipaz A2 aracılığıyla
membran fosfolipitlerinden üretilir.
B) 5-HETE nötrofiller için kemoktaktik etkilidir.
C) LTC4, LTD4 ve LTE4 damar geçirgenliğini
histaminden daha güçlü artırır.
D) Trombositler 12-lipooksijenaz enzimine
sahip olduğu için tek başına lipoksinleri
sentezleyebilir.
E) LTC4, LTD4 ve LTE4 vazokonstriksiyon ve
bronkokonstriksiyon yaparlar.
Araşidonik asit ve metabolitleri patoloji için
önemli olduğu kadar biyokimya ve farmakoloji için
de önemlidir. Dolayısıyla hepsinin özellikleri iyi
bilinmelidir.
Lipoksinlerin sentezlenmesi diğer araşidonik asit
ürünlerinin sentezinden farklıdır. Transelüler
biyosentez adı verilen özel bir şekli vardır.
Trombositlerde araşidonik asitten 12-lipooksijenaz
ile üretilirler. Trombositler tek başına sentezleyemez,
sentezi için AA ürünleri nötrofilden trombositlere geçer.
Mekanik, kimyasal ve fiziksel uyarı ya da diğer
mediyatörler (örneğin; C5a) fosfolipaz A2 aracılığıyla
membran fosfolipitlerinden araşidonik asit üretimini
uyarırlar. Eikozanoidler olarak adlandırılan Araşidonik
Asit-türevi mediyatörler iki ana enzim grubu
tarafından sentezlenirler. Siklooksijenazlar
prostaglandinleri, lipooksijenazlar ise lökotrienleri ve
lipoksinleri sentezlerler.
• 5-HETE nötrofiller için kemotaktiktir ve diğer
lökotrienler için prekürsörüdür.
• LTC4, LTD4 ve LTE4 (sisteinil içeren lökotrienler,
SRS-A)
Vazokonstriksiyon, bronkokonstriksiyon ve
damar geçirgenliğinde artışa neden olurlar.
Lökotrienler damar geçirgenliğinde artış ve
bronkokonstriksiyon yapmada histamine göre daha
potenttir.
CEVAP: D
80. Trombosit tıkacı oluşumu ile sonuçlanan primer
hemostazda trombosit degranülizasyonunun temel
nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Trombositlerde şekil değişikliği
B) Tromboksan A2 ile trombosit membran
reseptörünün uyarılması
C) Pıhtılaşma faktörlerinin trombositlere
bağlanması
D) Trombositlerin glikoprotein IIb/IIIa
reseptörü ile fibrinojene bağlanması
E) Trombositlerin agregasyonu
Primer hemostaz trombosit tıkacı oluşmasıdır.
Hemostazın her adımı soru olarak TUS’ta karşımıza
gelebilir. Trombositlerde degranülizasyonun temel
nedeni şekil değişikliğidir. Primer hemostaz; trombosit
tıkacı oluşmasıdır. Endotel hasarı ile von
Willebrand Faktör (vWF) ve kollajen açığa çıkar. Bu
faktörler trombosit adezyonunu ve aktivasyonunu
uyarır. Trombosit aktivasyonu şekil değişikliğine yol
açarak degranülizasyona (TXA2, ADP) neden olur.
Dakikalar içinde salınan ürünler daha fazla trombosit
toplanmasını uyarır, agregasyon sonucu primer
hemostatik tıkaç oluşur.
Pıhtılaşma faktörleri primer hemostazda görev
yapmaz. Sekonder hemosatazda yani fibrin
oluşumunda görev yaparlar.
Trombositler fibrinojene glikoprotein IIb/IIIa reseptörleri
ile bağlanırlar ve fibrinojen aracılığıyla da agregasyon
yaparlar.
Glikoprotein IIb/IIIa’nın genetik eksikliği sonucu
kanama ile giden Glanzmann Trombastenisi adı verilen
hastalık ortaya çıkar.
CEVAP: A
24
81. Aşağıdaki konjenital immün yetmezliklerin
hangisinde pernisiyöz anemi zemininde mide
kanseri riski artmıştır ?
A) İzole IgA eksikliği
B) Yaygın Değişken İmmün Yetmezlik
C) Hiper IgM sendromu
D) Bruton’un X’e bağlı agamagolülinemisi
E) Ağır Kombine İmmün Yetmezlik
82. Aşağıdaki neoplazilerden hangisi AIDS’te
diğerlerine göre daha sık görülür?
A) B hücreli Non-Hodgkin lenfoma
B) Karaciğer karsinomu
C) Hodgkin lenfoma
D) Seviks karsinomu
E) Primer effüzyon lenfoması
AIDS birçok branşta en çok sorulan konulardan biridir.
Her şeyiyle iyi bilinmelidir. Bu soruda AIDS ve neoplazi
ilişkisini sorgulamaktadır. Herkes soruyu görünce ne
yaptı ? Şıklarda Kaposi sarkomunu aradı.
Ama yok
İşte buraya dikkat !
Konjenital immün yetmezlikler hem pediatri hem
patoloji için önemli bir başlıktır. Yaygın Değişken
İmmün Yetmezlik hastalarında hemolitik anemi,
pernisiyöz anemi gibi otoimmün hastalıkların ve lenfoid
tümörlerin riski artmıştır. Pernisiyöz anemi nedeniyle
mide kanseri riski de bu hastalarda artar.
İzole IgA eksikliği en sık görülen konjenital immün
yetmezliktir. Sıklıkla asemptomatiktir. Otoimmün
hastalıklarla sık ilişkilidir.
Hiper IgM sendromu en sık CD40L’ı kodlayan gende
mutasyon ile oluşur.
Opsonizasyon yapan IgG düşük olduğu için
rekürren piyojenik enfeksiyonlar vardır.
CD40-CD40L etkileşimi makrofajların yardımcı T
hücre-aracılı aktivasyonunda kritik rol oynadığı için
hücre-aracılı immünitede de defekt vardır.
Pneumocystis jiroveci
(Pneumocystis carinii) gibi intraselüler
patojen enfeksiyonlarına duyarlılık artar.
Bruton’un X’e bağlı agamagolülinemisi pre-B
hücrelerin B hücrelere dönüşümünde defekt vardır.
Dolayısıyla kanda antikorlar (gama globülin) yoktur.
Ağır Kombine İmmün Yetmezlikte hem
humoral hem hücresel bağışıklık defekti vardır.
Tekrarlayan bakteriyel, viral, fungal, protozoal
enfeksiyonlar ve Candida,
Pneumocystis, CMV ve Pseudomonas gibi fırsatçı
enfeksiyonlar görülür.
B hücreli non-Hodgkin lenfomalar: AIDS ile ilişkili
en sık görülen ikinci tümörlerdir. Beyin en çok tutulan
ekstranodal bölgedir (primer beyin lenfoması).
Tamamına yakını EBV ilişkilidir.
Kaposi sarkomu: AIDS’te en sık görülen
neoplazidir. Ancak anti-retroviral tedavi nedeniyle
sıklığı azalmaktadır. Vasküler bir tümördür. Etkeni
HHV-8’dir.
Primer effüzyon lenfoması: Daha az görülen AIDS-ilişkili lenfomadır. Vücut kavitelerinde büyür. Plevral,
perikardiyal ve peritoneal effüzyonlar ile ortaya çıkar.
Genellikle HHV-8 etkendir ve birçok olguda tümör
hücreleri HHV-8 ve EBV ile ko-enfektedir.
Serviks karsinomu: AIDS’te riski artar. HPV
nedenlidir.
AIDS-ilişkili kanserlerin (Kaposi sarkomu,
EBV-ilişkili tümörler ve servikal kanser) sıklığı etkili
antiretroviral terapi nedeniyle önemli derecede
azalmaktadır.
Non-AIDS-ilişkili kanserlerin (karaciğer kanseri, anal
kanser, Hodgkin lenfoma) sıklığı artmaktadır.
CEVAP :B
CEVAP: A
25
83. ERBB1 overekspresyonu aşağıdaki
kanserlerden hangisiyle daha çok ilişkilidir ?
A) Glioblastoma multiforme
B) Skuamöz hücreli akciğer kanseri
C) Epitelyal over karsinomu
D) Kronik myeloid lösemi
E) Pankreas kanseri
85. Aşağıdakilerden hangisinin neden olduğu
vaskülit tablosunda granülomlar görülmez?
A) Churge Strauss sendromu
B) Mikroskopik polianjitis
C) Tromboanjitis obliterans
D) Dev hücreli arterit
E) Takayusu arteriti
Kanserlerin genetik ilişkisi HER TUS mutlaka
sorgulanır.
ERBB1, Epiderma büyüme faktörü (EGF) reseptörü,
overekspresyonu akciğer skuamöz hücreli
karsinomlarının %80’inde, glioblastomların %50’sinde
ve baş-boyun epitelyal tümörlerinin %80-100’ünde
görülür.
Epitelyal over kanseri riski BRCA1 mutasyonunda
artar.
KML’de BRC-ABL füzyon geni oluşumuna neden olan
t(9;22) translokasyonu görülür.
Pankreas karsinom riski TMPRSS-ETS füzyon geni ile
artar. Ayrıca pankreas kanserlerinin tümünde TGF-β
yolağının en az bir bileşeninde mutasyon vardır.
Granülomatöz vaskülitlerin bilinip bilinmediğini ölçen
güzel bir soruyla karşı karşıyayız.
Mikroskopik polianjitis ANCA (+) vaskülitlerdendir.
Ancak diğer iki ANCA (+) vaskülitten (Wegener
granülomatozu, Churg-Strauss sendromu) farklı olarak
granülomatöz iltihaba neden olmaz.
Granülomatöz Vaskülitler
WC- 3T
Wegener Granülomatozisi
Churge Strauss sendromu (Alerjik granülomatozis
ve anjitis)
Temporal arterit (Dev hücreli arterit)
Takayusu arteriti
Tromboanjitis obliterans (Buerger hastalığı)
CEVAP: B
84. Aşağıdakilerden hangisi anaplastik hücrelerin
özelliklerinden değildir?
A) Sitoplazma/çekirdek oranı artar.
B) Sıklıkla çekirdek hiperkromatik ve
büyüktür.
C) Tripolar mitotik figürler izlenir.
D) Pleomorfizm gösterirler.
E) Polarite kaybolur.
Anaplastik hücrelerin genel özellikleri
sorgulanmıştır.
Anaplazi diferansiasyonun kaybıdır. Anaplastik
hücreler dikkat çekici pleomorfizm (şekil ve büyüklük
farklılıkları) gösterirler. Sıklıkla çekirdek hiperkromatik
ve büyüktür. Çekirdek/sitoplazma oranı artmıştır.
Sayısı artmış ve atipik mitozlar (tripolar, kuadripolar
mitotik figürler) görülür. Polarite kaybolur.
CEVAP: A
CEVAP: B
86. Miyokard infarktüsünde makroskobik bulgular
en erken görüldüğü zaman aşağıdakilerden
hangisidir?
A) 1-2 saat
B) 2-4 saat
C) 4-12 saat
D) 24-72 saat
E) 3-7 gün
Benzer bir soru daha önce ÖSYM tarafından
sorulmuştu. Miyokard infarktüsünde histopatolojik
bulgular tekrar sorulabilir.
MI’da ilk makroskopik bulgular koagülasyon nekrozu,
kanama ve ödem en erken 4-12 saat sonra görülür.
MI’da ilk mikroskopik değişiklikler olan infarkt sınırında
dalgalı lifler 2-4 saat sonra görülür.
MİYORKARD İNFARKTÜSÜNDE HİSTOPATOLOJİ
• İlk 2-4 saat
– İnfarkt sınırında dalgalı lifler ( ilk mikroskobik bulgu )
• 4-12 saat ( ilk görünür makroskobik değişiklikler )
– Koagulasyon nekrozu , ödem,kanama
• 12-24 saat
– Nötrofil infiltrasyonu , kontraksiyon bantları
• 1-3 gün
– Soluk infarktüs, demarkasyon hattı
• 3-7 gün
– Makrofaj infiltrasyonu, granülasyon dokusu oluşumu
• 7-10 gün
– Yoğun ölü hücre fagositozu
• 2 ay sonrası
– Skar dokusu tamamlanır
26
CEVAP: C
87. Elli beş yaşında kadın hasta ileus nedeniyle
opere ediliyor. Ameliyat sonrası servise alınan
hastada nefes darlığı şikayeti ortaya çıkıyor.
Hastanın çekilen postero-anterior akciğer
grafisinde havalanmanın azaldığı görülüyor. Bu
hastada aşağıdaki atelektazi tiplerinden hangisi en
çok beklenir ?
A) Mikroatelektazi
B) Kontraksiyon atelektazisi
C) Rezerpsiyon atelektazisi
D) Kompresyon atelektazisi
E) Non-obstrüktif atelektazi
89. Aşağıdakilerden hangisi fokal segmental
glomerulosklerozun sekonder nedenleri arasında
yer almaz?
A) HIV
B) Akciğer kanseri
C) Masif obezite
D) Orak hücreli anemi
E) Eroin nefropatisi
Atelektazi tiplerinin ayrımı sorgulanmıştır.
Hastanın postoperatif dönemde olması
öncelikle rezerpsiyon atelektazisini düşündürür.
Rezerpsiyon atelektazisi en sık görülen atelektazi
tipidir ve en çok postoperatif mukopürülan tıkaç ile
obstrüksiyon sonucu ortaya çıkar.
Kontraksiyon atelektazisi skarlar sonucu ortaya çıkar.
İrreversibl olan tek atelektazidir.Mikroatelektazi
Respiratuar Distres Sendromu’nda sürfaktan
eksikliğine bağlı ortaya çıkar. Non-obstrüktif atelektazi
görülür.
Kompresyon atelektazisi adı üzerinde kompresyon
(bası) sonucu oluşur. En sık sebebi konjestif kalp
yetmezliğidir.
FSGS
Genellikle primerdir.
Arkadaşlar özellikle kanserlerin membranöz
glomerulonefrit oluşumunda sekonder nedenler
arasında yer aldığını mutlaka bilmemiz lazım.
Sekonder nedenler:
*HIV,Eroin nefropatisi,Orak hücreli anemi ve masif
obeziteyle ilişkili
*IgAnefropati(nekrotizan lezyon sonrası FSGS)
*Reflü nefropatisi
*Filtrasyon bariyerindeki nefrin,podosin,alfaaktinin
4,TRPC6 proteinlerinde mutasyon
*Apolipoprotein L1 geninde mutasyon
CEVAP: B
CEVAP: C
90. Aşağıdaki ‘’hastalık-ilişkili olduğu gen/protein
defekti’’ ikililerinden hangisi yanlıştır?
A) Cowden sendromu - PTEN
B) Xeroderma pigmentosum -XPA
C) Nevoid bazal hücreli kanser sendromu- PTCH
D) Muir-Torre sendromu- MSH-2
E) Nörofibromatozis Tip 1- Merlin
88. Aşağıdakilerden hangisi osteoporoz oluşumda
yaşlanmaya bağlı sebepler arasında yer almaz?
A) Osteoblastlarda azalmış sentez aktivitesi
B) Azalmış fiziksel aktivite
C) Matrikse bağlı büyüme faktörlerinde azalmış aktivite
D) Artmış RANK ve RANKL ekspresyonu
E) Osteoprogenitor hücrelerde azalmış
osteoprogenitor aktivasyonu
MENOPOZ YAŞLANMA
Azalmış serum östrojeni Osteoprogenitör hücrelerde
azalmış osteoprogenitörakt.
Artmış TNF,IL-1 ve IL-6 düzeyleri
azalmış sentez aktivitesi
Osteoblastlarda
Artmış RANK ve RANKL ekspresyonu Matrikse
bağlı büyüme faktörlerinde azalmış aktivite
Artmış osteoklast aktivitesi
Azalmış fiziksel aktivite
CEVAP: D
CEVAP: E
27
91. Aşağıdakilerden hangisi papiller tiroid
kanserinin en sık görülen varyantıdır?
A) Folikuler varyant
B) Diffuz sklerozan varyant
C) Tall cell varyant
D) Papiller mikrokarsinom
E) Papiller makrokarsinom
94. Aşağıdakilerden hangisi mide kanseri için
genetik risk faktörlerinden biri değildir?
A) BRCA 1 mutasyonu
B) A kan grubu
C) E-Cadherin gen mutasyonu
D) Menetrier sendromu
E) Lynch sendromu
Folliküler varyant: Adenomla karışabilir.En sık
görülen varyanttır.
Papillermikrokarsinom: Çapları1 cm den küçük olan
kanserlerdir. Prognozu oldukça iyidir.
Tall Cell Varyant: Hücreler tek sıra dizilim gösteren
kollumnar hücreler var.BRAF mut ve ret/PTC
gentranslokasyonu içerir. Prognozu kötü
Diffüzsklerozan varyant: Bol Psammoma cisimleri ve
yaygın skuamozmetaplazi bulunur. Hashimototiroiditi
ile ilişkilidir. BRAF mut yok;ancak Ret/PTC gen
translokasyonu bulunur.
Karsinom İçin Genetik Risk Faktörleri
A kan grubu
E-cadherin gen mutasyonu
Lynch sendromu
BRCA 2 mutasyonu
Menetriersendromu
CEVAP: A
92. Aşağıdakilerden hangisi en sık görülen
prostatit tipidir?
A)Granulomatöz prostatit
B) Kronik bakteriyel prostatit
C) Kronik abakteriyel prostatit
D) Akut bakteriyel prostatit
E) Akut abakteriyel prostatit
• Akut bakteriyel prostatit: Neden sıklıkla E.colidir.
İdrar kültürü ve rektaltuşedeki ağrı ile tanı konulur
• Kr.bakteriyelprostatit: Bu vakalarda tanı ve tedavi
zordur.Semende lökositlerin görülmesi ve kültürde
bakteri üremesi ile tanı konulur. Sıklıkla tekrarlayan
İYE hastalarda görülür.
• Kronik abakteriyelprostatit(en sık):Hastalarda
semende bol lökosit vardır;ancak kültür negatiftir.
Tekrarlayan İYE görülmez.
• Granülomatözprostatit: Tüberküloz ,Fungal
etkenlere bağlı olarak veya idiopatik olabilir.
CEVAP: C
93. Menetrier hastalığı ile ilgili aşağıdaki
ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Mide kanseri riski artmıştır.
B) TGF-alfa aşırı ekspresyonu sonucu oluşur.
C) Özellikle antrum ve piloru etkiler.
D) Glandlarda tirbuşon görünümüne neden olur.
E) Asit sekresyonu belirgin azalmıştır.
Menetrier Hastalığı
• Yüzey epitelinde büyüme faktörlerinin(TGF- alfa) aşırı
ekspresyonu nedeniyle oluşur.
• Özellikle korpus ve fundus etkilenir.
• Glandlardatirbüşon görünümü ve kistikdilatasyon
sonrasında glandatrofisi karşımıza çıkar
• Protein kaybettiren enteropati yapar
• Asit salgısı azalır
• Mide kanseri riski artmıştır.
CEVAP:C
CEVAP: A
95. Memenin meduller kanseriyle ilişkili aşağıdaki
ifadelerden hangisi doğru değildir?
A) BRCA-1 mutasyonuyla belirgin ilişkilidir.
B) Tümörün %75 den fazlasını solid, geniş
sitoplazmalı, pleomorfik çekirdekli, sık mitoz
gösteren, belirgin nükleollüatipik hücreler oluşturur.
C) Mitotik figürler sıktır.
D) Tümör yumuşak ve sınırları düzensizdir.
E) Tümör hücreleri arasında stromada bol lenfosit ve
plazmositler bulunur.
Memenin meduller karsinomu:
1- Tümörün %75 den fazlasını solid, geniş
sitoplazmalı, pleomorfik çekirdekli, sık mitoz gösteren,
belirgin nükleollü atipik hücreler oluşturur.
2- Tümör hücreleri arasındaki stromada bol lenfosit ve
plazmositler bulunur.
3- Tümör sınırları düzenlidir(noninfiltre sınır)
4- Mitotik figürler sıktır.BRCA1 mutasyonu ile belirgin
ilişkilidir.
CEVAP:D
96. Aşağıda verilen ‘’familyal tümör sendromu santral sinir sistemi tümörü’’ eşleştirmelerinden
hangisi yanlıştır?
A) Von Hippel Lindau sendromu –
Serebellarhemanjioblastom
B) Li-Fraumeni sendromu-Medulloblastoma
C) Cowden sendromu- Serebellargangliogliositoma
D) Turcot sendromu- Medulloblastoma
E) Gorlin sendromu- GlioblastomaMultiforme
• Cowden sendromu:Serebellargangliogliositoma
• Li-Fraumeni sendromu:Medulloblastoma
• Turcot sendromu:Medulloblastom ve glioblastoma
• Gorlin sendromu:Medulloblastoma
• VonHippel Lindau sendromu:Serebellar
Hemanjioblastom
CEVAP: E
28
97. İnsulinoma ile ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) %10 MEN 2 sendromu ile ilişkilidir.
B) En sık izlenen adacık hücreli tümördür.
C) Morfolojisinde amiloid birikimi görülür.
D) %90 adenomdur.
E) Serum glukozu 50 mg/dl’nin altına indiğinde bulgu
verirler.
99. İlaçların farmakokinetik özellikleri ile ilgili
olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Ortam pH değeri ilacın pKa değerinin altına
düştükçe ilacın suda çözünürlüğü azalır.
B) İyon tuzağı mekanizması asidik ilaçların mideden
emilebilmelerini sağlar.
C) p-glikoprotein, ilaçların tübüllerden sekresyonunu
engelleme görevi görür.
D) Zayıf baz yapısındaki ilaçlar fizyolojik pH’ta asidik
ilaçlara göre daha lipofilik olma eğilimindedirler.
E) Metabolik reaksiyonlar lipofilik ilaçlarda daha sıklıkla
meydana gelir.
BETA-HÜCRELİ TÜMÖRLER (İnsülinomalar)
En sık izlenen adacık hücreli tümörlerdir.
%90 adenomdur.
%10 MEN 1 sendromu ile ilişkilidir.
Serum glukozu50 mg/dlnin altına indiğinde bulgu
verirler.
Semptomlar; terleme, çarpıntı, anksiyete, konfüzyon,
stupor, bilinç kaybıdır.
Morfolojide amiloid birikimi görülür.
p-Glikoprotein; barsak mukozası, böbrek tübülleri,
kan-beyin-bariyeri, hepatositler ve daha birçok hücre
tipinde bulunabilen bir aktif taşıyıcıdır. Böbrek
tübüllerinde bulunan p-glikoprotein bazı ilaçların
tübüller sekresyonunu sağlar ve digoksin için başlıca
atılım yolunu oluşturur.
CEVAP: A
CEVAP: C
98. Aşağıdaki konjenital hiperbilirubinemi
nedenlerinden hangisinde mikroskobik olarak
karaciğerde pigmente stoplazmik globuller
görülür?
A) Dubin-Johnson sendromu
B) Gilbertsendromu
C) Crigler-Najjar sendromu tip 1
D) Rotor sendromu
E) Crigler-Najjar sendromu tip 2
100. Aşağıdakilerden hangisi karaciğerde
mikrozomal fazda gerçekleşen oksidasyon
reaksiyonları arasında yer almaz?
A) N-dealkilasyon
B) Alifatik hidroksilasyon
C) Deaminasyon
D) Glukuronidasyon
E) Deklorinasyon
Faz I Reaksiyonları
1)Oksitlenme
(Oksidasyon)
-Aromatik ve alifatik
hidroksilasyon
-N ve O-dealkilasyon
-Deaminasyon
-Desülfürasyon
-Deklorinasyon
-N ve S-oksidasyon
2)İndirgenme
(Redüksiyon)
3)Kopma
-Hidroliz (Esterazlar,
amidazlar)
-Dekarboksilasyon
-Glikozidlerin hidrolizi
CEVAP: A
Faz II Reaksiyonları
(Konjugasyon)
1) Glukuronidasyon
-Mikrozomal fazda gerçekleşir.
-UDP-glukuronil transferaz
tarafından gerçekleştirilir.
2) Asetilasyon
3) Sülfatasyon
4) Metilasyon
-N-Metilasyon: FNMT
-O-Metilasyon: COMT
5) Glutatyon ile konjugasyon
-N-asetil benzokinonimin
glutatyonlanması
6) Aminoasitler ile konjugasyon
7) Su ile konjugasyon
Glukuronidasyon da mikrozomal fazda gerçekleşen
reaksiyonlar arasındadır ancak bir oksidasyon
reaksiyonu değil, konjugasyon reaksiyonudur.
29
CEVAP: D
101. Kademeli ve kuvantal doz-yanıt ilişkileri ile
ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Kuantal doz yanıt ilişkisinde popülasyonun
tamamını tedavi eden ilaç dozu bulunarak ilacın
Emaks’ı hesaplanabilir.
B) Kademeli doz yanıt ilişkisinde tek bir birey ya da
izole bir organ üzerinde inceleme yapılır.
C) Kuantal doz yanıt ilişkisi ile ilaca karşı duyarlılığın
bireyler arasındaki değişkenliği ile ilgili bilgi elde
edilir.
D) Kademeli doz yanıt ilişkisine göre ilacın potensi,
EC50’nin negatif logaritması alınarak elde edilir.
E) Terapötik indeks, kademeli doz yanıt ilişkisi ile he
saplanamaz.
Kuantal doz yanıt ilişkisinde ilacın Emaks’ı
hesaplanamaz!!
Kuantal doz yanıt ilişkisinin kademeli doz yanıt
ilişkisine üstünlükleri (popülasyon üzerinde inceleme
yapılmasından kaynaklanır);
• İlacın terapötik indeksi belirlenebilir.
• İlaca karşı yanıtta bireyler arası değişkenlikler elde
edilebilir.
CEVAP: A
102. Mesanedeki β3 reseptörlerini uyarmasından
ötürü hiperaktif mesane tedavisinde kullanılan ilaç
aşağıdakilerden hangisidir?
A) İmipramin
B) Tolterodin
C) Betamipron
D) Betanekol
E) Mirabegron
ÇOK YENİ BİLGİ: Son bilgilere göre mesanede β2’den
çok β3 reseptörlerinin bulunduğu saptanmıştır. Bu
reseptörlerin uyarılması mesanede gevşemeye neden
olur. Bir β3 agonisti olan mirabegron bu sebeple
hiperaktif mesane tedavisinde kullanılır.
Sorunun çeldiricisi olan betamipron ise, panipenem
isimli beta-laktam antibiyotik ile kombine kullanılan ve
böbrekte yıkılmasını engelleyen bir dihidropeptidaz
inhibitörüdür.
CEVAP: E
103. Hipertansif olan ve idrar tutukluğu ile birlikte
sık idrara çıkma şikayetleri bulunan, lipid profili
bozulmuş bir hastada daha uygun olan
antihipertansif ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Doksazosin
B) Metildopa
C) Hidralazin
D) Enalapril
E) Pentazosin
Selektif α1 Blokörler
En belirgin yan etkileri ortostatik hipotansiyon ve ilk
doz senkopu olarak ortaya çıkar. Hipotansiyona yanıt
olarak artan renin su ve tuz tutulumuna neden olur.
Plazma lipid profiline olumlu etkilidirler; LDL düzeylerini
azaltırken HDL’de ise artışa neden olurlar.
Prazosin / Doksazosin / Terazosin / Alfuzosin
• Hipertansiyon ve benign prostat hiperplazisi
tedavisinde kullanılırlar.
• Yarı-ömrü en kısa olan prazosin, en uzun olan ise
doksazosindir.
Şıklardaki –zosin kökü ile biten pentazosin ise α1
blokördeğildir, karma etkili opiyat agonistlerinden
birisidir.
CEVAP: A
104. Bir hastaya uzun sürecek bir gemi yolculuğu
için taşıt tutmasını önlemek amacıyla bir
antihistaminik başlanması planlanmaktadır.
Bu hastada minimal sedasyon ile yeterli antiemetik
etki oluşturabilecek olan antihistaminik ilaç
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hidroksizin
B) Meklizin
C) Desloratadin
D) Dimenhidrinat
E) Prometazin
Siklizin ve meklizin birinci kuşakta yer alan, yani
lipofilitelerinden ötürü santrale daha fazla geçebilen, ve
sedatif etkileri diğer birinci kuşaktaki ilaçlara göre çok
daha az olan, bu sebeple de taşıt tutmasının
tedavisinde tercih edilen antihistaminiklerdir.
C şıkkında yer alan desloratadin de ikinci kuşakta
bulunmasından ötürü minimal sedasyona neden olur
ancak SSS’ne yeterli geçiş gösteremeyeceği için
antiemetik etkiye neden olmaz ve bu amaçla da
kullanılmaz.
CEVAP: B
30
105. Bradikinin B2 reseptörlerini bloke etmesinden
ötürü herediter anjiyoödem tedavisinde subkutan
olarak kullanılan peptid yapılı ilaç aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Rimonabant
B) Ekallantid
C) İkatibant
D) Aprotinin
E) Karperitid
106. Santral sinir sistemindeki dopaminerjik
yolaklar ve bu yolakları etkileyen ilaçlar ile ilgili
aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Tuberoinfundibuler yolakta salgılanan dopamin
nörohormon olarak işlev görür ve prolaktin
salınımını azaltır.
B) Nigrostriatal yolaktaki dopaminerjik liflerin
nörodejeneratif hasarı parkinson hastalığı ile
ilişkilidir.
C) Kemoreseptör trigger zon’daki D2 reseptörlerinin
blokajı antiemetik etkinlik gösterir.
D) Bağımlılıkla ilgili pozitif pekiştirici etkinin ortaya
çıkmasında ana rolu nucleus accumbens oynar.
E) Mezokortikal yolaktaki D2 reseptörlerinin blokajı
şizofrenin pozitif bulgularının ortaya çıkmasına
neden olur.
Kallikrein-kinin sistemi ile ilgili TUS’ta henüz
sorulmamış iki potansiyel bilgi vardır!!
İkatibant: Subkutan uygulanan peptid yapılı B2
reseptör antagonistidir. Herediter anjiyoödem
tedavisinde kullanıma girmiştir.
Ekallantid: Herediter anjiyoödem tedavisinde etkili
rekombinant kallikrein inhibitörüdür. Peptid yapılı bu
maddenin ne işe yaradığı da isminin içerisinde gizlidir
(E-Kall-An-Tid = Kallikrein Antagonisti pepTid)
Aprotinin ise hayvansal kaynaklı kallikrein
inhibitörüdür ve esas olarak hiperfibrinolizise bağlı
kanamaların tedavisinde kullanılır.
Dopaminerjik Nöronların Bulunduğu SSS Bölgeleri;
1- Nigrostriatal Yolak: Beyinde dopamini en fazla
içeren sistemdir. Bu yolağa ait dopaminerjik
nöronların dejenerasyonu sonucu parkinson hastalığı
ortaya çıkar.
2- Mezolimbik ve Mezokortikal Yolak: Bu yolaktaki
dopaminerjik aktivite artışı, şizofreninin pozitif
semptomlarının ortaya çıkışında ve bağımlılıkta rol
oynar. Birçok antipsikotik ilacın temel etki yeri bu
yolaklardır.
3- Tuberoinfundibuler Yolak: Bu yolakta salgılanan
dopamin nörohormon olarak işlev görür.
4- Nucleus Accumbens: Mezolimbik yolağın ventral
tegmental alanından (VTA) buraya uzanan
dopaminerjik nöronlar bağımlılık oluşumunda ana rolü
üstlenirler.Bu çekirdekte dopamin miktarındaki artış,
madde bağımlılığında önemli rolü olan ‘’pozitif
pekiştirici etki’’ oluşumuna neden olur.
5- Kemoreseptör-Trigger Zone (KTZ): Burada
bulunan D2 reseptörlerinin uyarılması bulantı-kusmaya
neden olur.
CEVAP: C
CEVAP: E
31
107. Babasında bir operasyon sırasında
nöromusküler blokör olarak mivaküryum kullanımı
sonrası uzamış apne atağı öyküsü olan hastanın
plazma psödokolinesteraz düzeyleri normal olarak
saptanıyor.Bu hastanın atipik psödokolinesteraz
aktivitesinin olup olmadığının tesbitinde
kullanılacak olan lokal anestezik aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Prokain
B) Lidokain
C) Etidokain
D) Dibukain
E) Artikain
Uzamış Apne
Psödoklinesteraz eksikliği olan ya da atipik
kolinesteraz aktivitesi olan kişilerde süksinilkolin ya da
mivaküryum uygulanması durumunda blokajın
sonlanması gecikebilir. Bu durum uzamış apne olarak
andlandırılır.
• Uzamış apnenin tedavisinde akraba olmayan
kişiden kan transfüzyonu yapılır.
Dibukain; atipik psödokolinesteraz aktivitesinin
tesbitinde kullanılır. Bu lokal anestezik madde
kolinesteraz inhibitörü özelliğe sahiptir ve atipik enzimi
tipik enzime göre çok daha düşük oranda bloke eder.
CEVAP: D
108. Sedatif etkisi en düşük ve etki süresi en uzun
olan D2 reseptör parsiyel agonisti antipsikotik ilaç
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Aripiprazol
B) Klozapin
C) Paliperidon
D) Sertindol
E) Ketiyapin
Aripiprazol!! Birçok ek özelliğinden ötürü TUS’ta
yeniden ve yeniden soru olmaya adaydır.
D2 reseptör parsiyel agonistidir. Ekstrapiramidal yan
etki yapmaz. En az sedayon yapan ve en uzun etkili
antipsikotiktir.
DİKKAT: Ekstrapiramidal yan etkileri olmamasına
rağmen, tardiv diskinezi gelişmesi sonrası aripiprazole
geçilmez. Çünkü tardiv diskinezinin nedeni D2
reseptör hipersensitivitesidir ve aripiprazol kliniği daha
da şiddetlendirebilir. Tardiv diskinezi gelişmesi sonrası
ilk tercih edilecek atipik ilaçlar olanzapin ve
klozapindir.
109. Alkol bağımlılık ya da yoksunluğunun
tedavisinde yer almayan ilaç aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Fomepizol
B) Akamprosat
C) Disulfram
D) Naltrekson
E) Klordiazepoksit
Fomepizol, alkol dehidrojenaz enzim inhibitörüdür ve
kullanıldığı endikasyonlar metil alkol ile etilen glikol
zehirlenmeleridir. Alkol bağımlılık ya da yoksunluğunda
tedavide yeri yoktur.
Akamprosat: Alkol bağımlılığı tedavisinde kullanılan
zayıf NMDA antagonisti ve GABAA agonisti ilaçtır.
Naltrekson: Alkol bağımlılığı tedavisinde oral yoldan
kullanılabilen opiyoid reseptör antagonistidir.
Alkol Yoksunluk Sendromu Tedavisi:
Benzodiazepinler tercih edilir. (Klordiazepoksit)
CEVAP: A
110. Parenteral yoldan kullanılan ve antitrombin III
üzerinden faktör Xa ile trombini inhibe eden
antikoagulan ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Enoksaparin
B) Fondaparinuks
C) Heparin
D) Dabigatranmesilat
E) Apiksaban
Antikoagulan ilaçların etki mekanizmaları bizim için
önemli ve hangi ilacın hangi grupta olduğunu
karıştırıyoruz. TUS’u hazırlayan hocalarımız da bunu
çok iyi biliyor.
Kolay bir etki mekanizması sorusu fakat soru tersten
sorulmuş ve ters köşe olmamak için ilaçların etki
mekanizmasını anımsamalıyız.
Heparin karaciğerden sentezlenen antitrombinIII’e
bağlanarak onun aktiflenmesini hızlandırır. Antitrombin
III özellikle trombin, faktör IXa ve faktör Xa‘ya
bağlanarak pıhtılaşmayı önler. Etkisi aPTT ile takip
edilir.
CEVAP: A
32
Molekül
Etki mekanizması
Heparin,
DMAH,
Fondaparinikus
AntitrombinIII’e bağlanarak faktör
Xainh.(heparin f IXa ve trombini
de inh.eder.)
Lepirudin,Desirudin,
Bivalirudin
Argatroban ,
Dabigatran(oral)
Parenteral direkt
trombininhibisyonu
Rivaroksaban,
Apiksaban
Oral direkt faktör Xainhibisyonu
Varfarin (oral)
K vitaminin indirgenmesini
engelleyerek protrombin, faktör
VII, IX, X aktivasyonunu inh.eder.
CEVAP: C
111. Aşağıdakilerden hangisi rapamisin memeli
target reseptörü (MTOR) inhibe ederek
immünsüpresif etkinlik gösterir?
A) Sirolimus
B) Takrolimus
C) Siklosporin
D) Azatioprin
E) Klonidin
112. Aşağıda verilen antifungal ilaçlardan hangisi
etkisi yönünden diğerlerinden farklıdır?
A) Amfoterisin B
B) Ketokonazol
C) Terbinafin
D) Nistatin
E) Kaspofungin
Antifungal ilaçlar patlamaya hazır bomba misali bizleri
bekliyor. Çıkacak çok kolay bir soru bile çok can
yakacaktır. Genel olarak antifungal ilaçlar
fungusmembranına etki gösterirken ekinokandinler
(fungin grubu) ve flusitozin farklı mekanizmalarla etki
ederler.
Kaspofungin / Mikafungin / Andulafungin
(EKİNOKANDİNLER)
Mantar hücre duvarında1,3-beta-D-glukanin sentezini
inhibe ederek güçlü fungusid etki yapar. Amfoterisin ya
da itrakonazole yanıt vermeyen invazivkandidiyazis ve
aspergilozda kullanılır.
Yan etkileri :
• Kaspofunginhistamin benzerisendrom yapabilir.
Ayrıca hipomagnezemi ve hipokalemiye neden olabilir
• Anidulafunginkoagulasyon bozuklukları ve histamin
benzeri sendroma neden olabilir.
Karşımıza çıktığında çok can yakacak konu
immünsüpresifler, aslında oldukça rahat yapılacak
konu başlığımız. Kim kime etkili hatırlamakta fayda
var…
İmmünsüpresifler genellikle organ transplantlarında
akut red yanıtı önlemek için ve otoimmün hastalıklarda
kullanılırlar.
Flusitozinnükleusa etkili tek antifungaldir.
Azoller 14-alfa demetilazinhibisyonu yaparlar.
SİKLOSPORİN
Kalsinörin, T lenfositlerinde sitokin sentezlenmesi için
gerekli olan T lenfosit aktifleyici nükleer faktörü (NFAT)
defosforile ederek aktive hale getirir. Siklosporin hücre
içi bir protein olan siklofiline bağlanır ve bu oluşan
komplekskalsinörünüinhibe eder.Sonuçta IL-2 dahil bir
çok lenfokinin salınımı azalır.
CEVAP: E
113. Paratiroid hormon analoğu olan teriparatidin
aşağıdaki durumlardan hangisinde kullanılması
uygun olmaz?
A) Lombervertebrada T skorunun -2.5’un altında
olması
B) Femur başındaki T skorunun -2.5’un altında olması
C) Osteoporoz
D) Post menopozal kadınlarda görülen osteoporoz
E) Alkalen fosfataz yüksekliği bulunan hasta
TAKROLİMUS
NFAT aktivitesini, FK 506 bağlayıcı protein-12
(FKBP-12)’e bağlanıp kalsinörinle birleşik oluşturup,
kalsinöriniinhibe ederek önler.
SİROLİMUS(RAPAMİSİN)
Sirolimus, everolimus ve temsirolimusarapamisin
memeli target hücresi (MTOR) inhibitörleri adı verilir.
Sirolimus, takrolimus gibi FKBP-12 ile kompleks
oluşturur ama bu defa sirolimus FKBP-12 kompleksi
kalsinörini değil MTOR kinaz aktivitesini inhibe eder.
MTOR hücre büyümesi, proliferasyonu ve
anjiogenezde rol oynar. MTOR blokasyonuinterlökin
aracılı T lenfosit aktivasyonunu önler.
Biraz klinik karıştırılmış, aslında
teriparatidinosteosarkom riskini artırdığını hatırlayan
için oldukça kolay bir soru.
TERİPARATİD
PTH analoğu olup ciddi osteoporozis tedavisinde
kullanılır.Kemik mineral dansitesini artırır. Vertebra ve
vertebra dışı kemiklerde fraktür riskini azaltır.
Osteosarkom riskini artırdığından Paget hastalığında,
açıklanamayan alkalenfosfataz yükselmesinde, açık
epifiz varlığında ve kemiğe radyoterapi alınacağı
durumlarda kullanılmamalıdır.Nefrolitiazis ve serum
ürik asit değerlerinde artış yapabilir.
AZATİOPRİN
Azatioprin, merkaptoürinin ön-ilacıdır ve bir pürin
antimetabolitidir. Özellikle CD4+ T lenfositler olmak
üzere immünsistem hücrelerinde pürin sentezini
azaltarak etki gösterir. Organ transplantasyonlarında
ve ciddi romatoidartritte kullanılır.
Klonidin : Santral etki gösteren alfa 2 reseptör agonisti bir ilaç olup hipertansiyon tedavisi ve opioid yoksunluk sendromunda kullanılırlar.
CEVAP : A
Sinekalsetparatiroidglandda, kalsiyum gibi davranarak
( kalsiyum mimetik) kalsiyum sensitif reseptöre (CaSR)
bağlanır ve vücutta kalsiyum miktarı artmış gibi uyarı
yaparak PTH salınımını azaltır.
33
CEVAP : E
114. Kısa etki süreli insülinler için aşağıda
verilenlerden hangisi doğru değildir?
A) Etkileri subkutan uygulandıktan sonra 15 dakika
içinde başlar
B) Uygun doz ve diyetle beraber kullanıldıklarında post
prandiyalhiperglisemiyi azaltırlar.
C) Uygun doz ve diyetle beraber kullanıldıklarında post
prandiyal hipoglisemiye regüler insüline göre daha
az neden olurlar.
D) Plazmada pik oluşturmadıklarından hipoglisemiye
neden olmazlar.
E) Kronik böbrek hastalığında güvenlidirler.
Kısa etkili insülinler ve bazal insülinler çıkmasını
beklediğimiz konulardan biri. Plazma piki
oluşturmayan insülinler uzun etkili olan detemir insülin
ve glargin insülin.
İNSÜLİN PREPARATLARI
Preparat
Başlangıç zamanı(h) Pik süresi(h)
Etki süresi(h)
Aspart
<0.25
0.5-1.5
3-4
Glulisin
<0.25
0.5-1.5
3-4
Lispro
<0.25
0.5-1.5
3-4
Reguler
0.5-1.0
2-3
4-6
Detemir
1-4
-
20-24
Glargin
1-4
-
20-24
NPH
1-4
6-10
10-16
Kısa etkililer
Uzun etkililer
KISA ETKİLİ İNSÜLİNLER
Regülerinsülin :Yemekten 30-45 dakika önce
verilmelidir. İntravenöz, intramuskuler ve subkutanöz
uygulanabilir. Diyabetik acillerde tercih edilmektedir.
İnsülin lispro :İnsülinin B halkasının 28.ve 29.
Pozisyonundaki protamin ve lispronun yer
değiştirilmesiyle oluşturulan insülin analoğudur.
Yemekten 15 dk önce uygulanır. 3-4 saat sonra etkisi
biter.
İnsülin aspart :İnsülinin B28. Pozisyonundaki prolin
yerine aspartik asit gelmesiyle oluşturulan insülin
analoğudur. Etkisi ve etki süresi lisproyla benzerdir.
İnsülin glulisin :İnsülinin B29’daki lizin yerine glutamik
asit, B23’teki asparajin yerine lizin gelmesiyle
oluşturulan insülin analoğudur. Etkisi ve etki süresi
lispro ve aspartla benzerdir.
ORTA-UZUN ETKİLİ İNSÜLİNLER
NPH (nötralprotaminhagedorn) insülin :Etki
başlama süresi 1-4 saat olup pik etkisi 6-10 saatte olur
ve etkisi 10-16 saat devam eder.Genellikle mix
karışımlarda bulunur ve günde 2 kere verilir.
İnsülin glargin :Uzun etkili insülin analoğu olup pik
yapmaz bu yüzden hipoglisemi yüksek dozlar dışında
görülmez.Etkisi 1-4 saat sonra başlar 20-24 saat sürer.
IGF-1’e yoğun olarak bağlanır ve malignitesi olan
hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.
İnsülin detemir :Uzun etkilidir ve pik yapmaz. Etki
süresi 16-24 saattir. Glarginle etki gücü benzerdir.
CEVAP : D
115. Dijitaller için aşağıda verilenlerden hangisi
doğru değildir?
A) Na / K ATPazkanalı inhibisyonu yaparak hücre
içinde sodyum birikimine neden olur.
B) Esas etkisini hücre içi kalsiyum miktarını artırarak
gösterir.
C) Pozitif inotropik etkileri atropin ile geri döndürülebilir.
D) EKG’de QRS dalgasında değişikliğe yol açmaz.
E) Digoksintoksikasyonundadijitalin kimyasal
antagonisti olan digibind verilir.
Dijitaller bir dönem çok soru gelen fakat bir süredir
sorulmayan pozitif inotropik ilacımız. Hatırlamakta
fayda var.
Soruda digitallerin tekrarı amaçlanmış ve dijitalin
vagusa etkisiyle oluşan negatif kronotropinin atropin ile
geri dönmesi bilgisinin hatırlanması istenmiştir.
DİJİTALLER
Dijitaller hücre içi kalsiyum miktarını artırarak pozitif
inotropik etki gösteren ajanlardır.
Etki mekanizması :
NA+/K+ATPaz kanalı inhibisyonu yaparak hücre içinde
sodyum birikimine neden olur.
• Artan sodyum sodyum kalsiyum (NCX) kanalından
kalsiyum atılımını azaltır. Hücre içi kalsiyum artar.
• Ayrıca artan hücre içi kalsiyum
sarkoplazmikretikulumdaki SERCA kanallarından
ayrıca hücre içine kalsiyum salınımını artırır.
Kalp üzerine ekileri :
• Düşük dozlarda SA düğüm üzerinde vagaltonusu
artırarak negatif kronotropik etki gösterir. Yüksek
dozlarda ise artan sempatik aktiviteye bağlı pozitif
kronotropiye neden olurlar.
• İmpulsun AV iletimini azaltırlar, ( negatif dromotrop
etki) EKG’de P-R aralığını uzatırlar.
• Dijitaller doz yükseldikçe purkinje liflerinde
otomatizmayıartırılar. Buna bağlı olarak
ventikülerekstarsistoller meydana gelir. Bu dijital
toksisitesinin ilk göstergelerinden biridir. Bu ilaçlara
bağlı tipik ekstrasistol atım tipi bigeminedir. Purkinje
liflerinde otomatizmanın artması ventrikülerfibrilasyona
ve ölüme neden olabilir.
• Kalp üzerinde genel olarak iletim hızını, eksitabiliteyi
ve sinüs ritmini azaltırken sadece purkinje lifi
otomatizmasını artırır.
• Artan kardiyak debiye bağlı olarak böbrek kan akımı
ve GF hızı artar. Sonuçta natriüretik ve diüretik etki
oluştururlar.
EKG üzerine etkileri :
• ST segmenti ve T dalgasını deprese eder.
• PR intervalini uzatır (atropinle düzelir.)
• QRS kompleksinin genişliği değişmez
34
Endikasyonları :
• Kalp debisinde azalmanın eşlik ettiği sistolik
fonksiyonun bozulduğu kronikkonjestif kalp yetmezliği
tedavisinde kullanılır. Mortaliteyi azaltmaz.
• İskemik kalp hastalığına bağlı düşük debili yetmezlik
• Kalp yetmezliği bulunmayan atrialflatter ve
atrialfibrilasyon
• Diyastolik kalp yetmezliklerinde kullanılmaz.
• Kor pulmonareye bağlı sağ kalp yetmezliği gelişen
hastalarda etkisizdir.
• Akut MI ‘da gelişen sol kalp yetmezliğinde
diyastolikdisfonksiyon gelişme olasılığından dolayı
dikkatli kullanılır.
116. Yetmiş sekiz yaşında tetraplejik erkek hasta
pnömoni nedeniyle başvuruyor. Hastanın yapılan
kültürlerinde aspirasyon pnömonisi ile uyumlu
anaerop miks flora ürediği görülüyor.
Bu hastaya aşağıdaki antibiyotiklerden hangisinin
başlanması daha uygun olur?
A) Amoksisilin
B) Seftarolin
C) Metisilin
D) Sefoksitin
E) Sefazolin
Tekdüze ezberlemek yok arkadaşlar anaerop etkinlik
demek apse demek, aspirasyonpnömonisi demek;
anaerop etkinliği oldukça yüksek olan ikinci kuşak
sefalosporin olan sefoksitin sorgulanmış, MRSA
etkinliği olan seftarolin çeldiricimiz.
Kontraendikasyonları :
• Kalp blokları
• Hipertrofikobstrüktifkardiyomyopati
• Wolf-Parkinson-White sendromu
• Kardiyoversiyondan önce kesilmezse yöntemin
başarı şansını azaltır, ciddi aritmi oluşturabilir.
İkinci kuşak sefalosporin:
İkinci kuşak sefalosporinler birinci kuşak
sefalosporinlerden daha geniş spektrumludur. Gram
pozitif etkinliğin yanı sıra gram negatif etkinlikleri de
vardır. Enterobaktere, klebsiella ve indol pozitif
proteusa etkinlik gösterirler.
Sefoksitin, sefmetazon ve sefotetananaeroplara
özellikle B.fragilise karşı oldukça etkilidirler. Sefoksitin
beta laktamazlar arasında bakteriodesfragilise karşı
en etkili olandır. Bu yüzden pelvik, abdominal karışık
floralıenfeksiyoz odaklarda ve
aspirasyonpnomonisinde kullanılırlar.
Yan etkileri :
• İlk belirtisi iştahsızlık olabilir.
• Kardiyak olarak kendini taşiaritmiler ve iletim blokları
şeklinde gösterir, en sık
prezentasyonuventrikülerbigemini ve trigeminidir.
• Ventriküler taşikardi veya fibrilasyon
Dijital toksisitesindetedavi :
• İlaç kesilir.
• Hipokalemi ve hipomagnezemi varsa uygun
replasman yapılır.
• Aritmi tedavisi için kalbe depresif etkisi zayıf olan
lidokain tercih edilir.
• Çoğu zaman hastaya doğrudan dijitalin kimyasal
antagonisti olan digibind verilir.
• Elektriksel kardiyoversiyon kullanılmaz.
Sefazolin hala yaygın olarak kullanılan birinci kuşak
sefalosporin türevi olup dokulara çok iyi dağıldığından
cerrahi öncesi proflakside tercih edilir. Diğer birinci
kuşaklardan farklı olarak bazı enterobaktersuşlarına da
etkilidir.
CEVAP : D
Dijitaller mortaliteyi etkilemezler.
CEVAP : C
35
117. Aşağıda hepatit tedavisinde kullanılan
interferonların etki mekanizmaları için
verilenlerden hangisi doğru değildir?
A) Virüsün konak hücresine penetrasyonunu önler
B) T-sitotoksik hücrelerin aktivasyonunu artırır
C) Translasyonu önler
D) Protein sentezi üzerine etkisi yoktur.
E) Transkripsiyonu önler.
Antiviral ilaçların grupları ve özellikli ilaçların etki
mekanizmaları 3-4 TUS’ta bir soruluyor.
İNTERFERONLAR
İnterferonlar bağışıklık ve antiproliferatif olayla
düzenleyen kompleksantiviral yapı gösteren
sitokinlerdir. İnterferon alfa hücre membranındaki
spesifik proteinine bağlanarak virüsün;
• Viralpenetrasyonu önler.
• Translasyonu önler.
• Transkripsiyonu önler.
• Protein sentezini ve protein olgunlaşmasını önler.
Ayrıca T-sitotoksik hücrelerin aktivasyonu ve
proliferasyonunu ile makrofajlarınfagositik aktivitesini
artırır.
IFN alfa-2a ‘nın IFN alfa-2b’nin polietilenglikol ile
konjuge edilmiş şekline ise peginterferon adı verilir.
Rekombinant IFN alfa-2a ve 2b preparatları kronik
hepatit B’de, peginterferon alfa ise kronik hepatit C’ de
kullanılır.
Yan etkileri :
• Grip benzeri yüksek ateş, titreme gibi belirtiler
• Kemik iliği depresyonu
• Konvulziyon gibi nörotoksik yan etkiler
• Serum transaminazlarda artış
Hepatit B
Endikasyon Hepatit C
Lamuvidin
Kronik
hepatit B
Pegile interferon
alfa-2a
Kronik
hepatit C
Adefovir
Kronik
hepatit B
Pegile interferon
alfa-2b
Kronik
hepatit C
Entekavir
Kronik
hepatit B
İnterferon
alfa-2b
Akut
hepatit C
Tenofovir
Kronik
hepatit B
Ribavirin
Kronik
hepatit C
Telvibudin
Kronik
hepatit B
İnterferon
alfa-2b
Kronik
hepatit B
Pegile
interferon
alfa-2a
Kronik
hepatit B
118. Gastrik boşalmayı etkilemeden oral çekal
transiti ve kolonik transiti hızlandıran yüksek
selektiviteli serotonin reseptör agonisiti
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Dekloksiglumid
B) Prukaloprid
C) Domperidon
D) Metoklopromid
E) Granisetron
TUS kıvamında, gelince kafa yormak gereken bir soru.
Son cümlede ipucunu alıyoruz.
Prukalopridkronik konstipasyonneseniyle kullanılan
yüksek selektiviteli 5-HT4 reseptör agonistidir.
Dekloksiglumid :CCK1 (kolesistokinin) reseptör
antagonistiolup gastrik boşalmayı hızlandırır.
Gastroparezi ve konstipasyonla giden IBS’de kullanılır.
DomperidonD2 reseptör antagonistidir. Üst
GİS’temotiliteyi artırır. Kan beyin bariyerini geçip
ekstrapiramidal yan etkilere neden olmaz.
Kemoreseptörtriger bölgeye etkiyerek bulantıyı azaltır.
Prolaktin salınımını artırır.
Metoklopramidpara-aminobenzoik asit erivesi bir
benzamiddir. DA reseptör agonistik etkisi dışında
5-HT4 reseptör agonisti ve vagal-santral 5-HT3
reseptör antagonisti etkisi de vardır. Düz kaslarda
muskarinik reseptör duyarlılığını artırır.
Granisetron ise antiemetik etki gösteren 5-HT3
reseptör antagonisti ilaçtır.
CEVAP : B
Endikasyon
CEVAP: D
36
119.Aşağıdakilerden hangisi bronkodilatasyon
amacıyla kullanılan inhaler beta adrenerjik reseptör
agonistlerinin yan etkilerinden biri değildir?
A) Hiperkalemi
B) Tremor
C) Hipoksi
D) Tek başına kullanımda etkisine tolerans
E) Taşikardi
Solunum sistemi ilaçları sırayla soruyorlar.
Glukokortikoidler soruldu, metilksantinler soruldu….
BETA 2 ADRENERJİK AGONİSTLER
En efektifbronkodilatör etkiyi gösterirler ve minimal yan
etki profiline sahiptirler.
Pulmoner yataktaki beta 2 reseptörleri uyararak düz
kas hücresindeki hücre içi kalsiyum iyonunu azaltırlar,
hafif zincir miyozinkinazaktivetisiniinhibe ederler.
Böylece bronkodilatasyona neden olur. Ayrıca
akciğerdeki mast hücrelerinden mediatör
salınımını, histamin ve lökotrien D4 ‘ün ödem yapıcı
etkisini azaltır.
Kısa etkili beta 2 agonistler
Uzun etkili beta 2 agonistler
Albuterol
Salmoterol
Terbutalin
Formoterol
Metaproterenol
İndakaterol
Pirbuterol
Kısa etkili beta 2 reseptör agonistleralbuterol,
terbutalin, metaproterenol ve pirbuterololup inhaler
olarak uygulandığında 15-30 dakikada etkisi
maksimuma ulaşır ve 4 saat devam eder. Akut astım
atağında, soğuğa karşı, egzersizde veya alerjene
maruziyette kullanılırlar.
Uzun etki süreli beta 2 reseptör agonistlerisalmoterol
(parsiyelagonist) ve formoterol(tam agonist) ve sadece
KOAH edavisinde kullanılan 24 saat etkili
indakateroldür.
Yan etkileri :
• Kas tremoru (en sık)
• Taşikardi (atrial beta 2 reseptörlerine bağlı dirak etki
ve artmış periferalvazodilatasyona yanıt olarak)
• Hipokalemi
• Hipoksi (pulmonervazodilatasyona bağlı olarak zayıf
ventile olanlara kan akımını artırır ve toplam
oksijenasyonu azaltır)
• Uzun süre kullanıma bağlı reseptörlerde gelişen
downregülasyona bağlı tolerans gelişimi
CEVAP: A
37
120.Aşağıdakilerden hangisi kronik hiperürisemili
gut hastalarında kullanılan non-pürin,
ksantinoksidaz inhibitörüdür?
A) Allopürinol
B) Anakinra
C) Kolşisin
D) Rasburikas
E) Febuksostat
Arkadaşlar aman dikkat, non-pürin deniyor. Allopürinol
adı üzerinde pürin analoğudur ve ksantinoksidazı
inhibe eder.
Gut tedavisini hatırlayalım:
Ürikoziüri Ürik asit
sentezinde
azalma
Antiinflamatuar
Kolşisin
-
-
+
Allopürinol
-
+
-
Probenesid
+
-
-
Rasburikas
-
(ürik asit
miktarını
azaltır)
-
Febuksostat
-
+
-
Peglotikaz
-
(ürik asit
miktarını
azaltır)
-
Anakinra,
Rilonasept
-
-
+
Fenilbutazon
+
-
+
DİĞER İLAÇLAR
Anakinra ,kanakinumab, rilonasept(IL-1 antagonisti)
Rasburikasürik asiti suda çözünen ve inaktifmetoboliti
olan allontoineenzimatikoksidasyonunu sağlayan
rekombinant ürat oksidaz enzimidir.
Febuksostat Kronik hiperürisemili gut hastalarında
kullanılan non-pürin ,ksantinoksidaz inhibitörüdür.
Peglotikazrekombinant memeli ürikazı olup ürat oksidaz
enzim etkisiyle ürik asitiallontoine çeviren ilaçtır. İnfüzyon
bölgesinde komplikasyonlar ve gut alevlenmesine neden
olabilir. İlk üç ay atak proflaksisi için kolşisin gibi ilaçlarla
kullanılmalıdır.
CEVAP: E
KOLŞİSİN
Ürik asit oluşumunu etkilemez ve ürikozürik etkisi
yoktur. Analjezik etkisi yoktur. Lökositlerde intrasellüler
protein tübüllere bağlanarak migrasyon ve fagositozu
önler. LTB4 oluşumunu inhibe eder. Sadece gut
artritindeantiinflamatuvar etkinlik gösterir. FMF
profilaksisi, sarkoidartrit ve hepatik sirozda da kullanılır.
ALLOPÜRİNOL
Ksantinoksidaz enzimini bloke ederek ürik asit
sentezini inhibe eder. İdrardan ksantin ve hipoksantin
atılır. Ürikozürik ve antiiflamatuvar etkisi yoktur.Gutlu
veya sekonderhiperürisemili hastalarda akut gut
nöbetini önlemek amacıyla kullanılır..
PROBENESİD
Böbreklerde proksimaltübülden ürik asidin geri
emilimini azaltarak ürikozürik etkigösterir.Ürik asit
oluşumunu engellemez ve antiinflamatuvar etkisi
yoktur.
38
KLİNİK
BİLİMLER
DENEMESİ
1
1. Kalsiyum düşük, fosfor düşük, parathormon
yüksek, alkalen fosfataz yüksek bir hastada tanınız
nedir?
A) Hipoparatroidi
B) Hiperparatroidi
C) Psödohipoparatroidi
D) Kemiğin paget hastalğı
E) Osteomalazi
Klinik
Ca
Hipoparatroidi
D
Psödo
D
Psödopsödo
N
Osteomalazi
D
Osteoporoz
N/D
Aç kemik send D
P
Y
Y
N
N/D
N
D
4. 54 yaşında erkek hasta, alkalen fosfataz düzeyi
yüksek olarak bulunmuş. Direk kafa grafisinde
atılmış pamuk manzarası görünüm var. Bu hastada
aşağıdakilerden hangisinin olma ihtimali yoktur?
A) Sağırlık
B) Torakal verbetra lezyonuna bağlı nörolojik bulgular
C) Hiperkinetik kalp yetmezliği
D) Osteosarkom
E) Osteomyelit
ALP
PTH
N
D
N Y+iskelet lezyonu
N N+İskelet lezyonu
Y
Y
N
N/Y
Y
N
PAGET HASTALIĞI
Osteoporozdan sonra en sık kemik hastalığıdır.
asemtomatikdir(% 95), tesadüfen yakalanır.
- En sık pelvis, lumbal vert. ve femuru tutar.
- Semptomatik olanda en sık kemik ağrısı, kırıklar (en
sık femur) ve deformite görülür.
- Sağırlık, vertigo, tinnitus, spinal nörolojik sendromlar
(en sık torakal vertebra)
- Yüksek debili kalp yetmezliği
ALP yüksekliği en önemli ve tek bulgudur,
Çok nadiren immobil hastalarda ve fraktürlere bağlı
olarak hiperkalsiüri ve hiperkalsemi görülebilir.
CEVAP: E
2. Hangisi yanlıştır?
A) Tümöre bağlı hiperkalsemi en sık meme ca’da
görülür
B) Akciğer kanserlerinden hiperkalsemi en sık
squamoz cell ca’da görülür
C) Sarkoidozda hiperkalsemi granulom dokusundan
salınan aktif D vitaminine bağlıdır.
D) Prostat ca’da osteblastik aktivite artışı vardır. Serum
kalsiyum düzeyi yüksektir
E) Tümörlerdeki litik metastazlarda hiperkalsemi tümör
dokusundan salınan parathormon benzeri peptid
üretimine bağlıdır.
-Grafik:
İlk bulgu kafada osteoporosis circumscripta
hem osteolitik hem sklerotik lezyonlar birarada
görülmesi en sık rastlanan bulgudur (miks faz). Bunun
tipik görüntüsü kafatasında atılmış pamuk manzarası
şeklindedir.
Üçüncü faz sklerotik dönem olup uzun kemiklerin
büyümesi ve korteks kalınlaşması şeklinde kendini
gösterir. Kafa kaidesinin düzleşmesi (platibazia)
Paget hastalarında humerus ve kafatasında osteogenik
osteosarkom gelişme riski artmıştır.
Malignite ilişkili Hiperkalsemi: Litik kemik
metastazları: Meme ca en sık, MM, T hücreli lösemi.
Lenfotoksin, IL-1, TGF, PG vb bağlıdır.
Paraneoplastik: Akciğer yassı hücreli ca
PTH-RP denilen PTH benzeri bir maddenin
salınmasına bağlı
Granülomatoz hastalıklar: Proto tipi sarkoidoz.
Makrofajlarda aktif vit D’nin kontrolsüz sentezi söz
konusudur.
CEVAP: E
5. Crooce cisimciği hangi hastalıkta görülür?
A) Addison
B) Cusing sendromu
C) Cusing hastalığı
D) Feokromasitoma
E) Troid medullar ca
CEVAP: D
3. Kortikosteroidler hangi tür hiperkalsemilerin
tedavisinde etkilidir?
A) Meme ca metastazı
B) Sarkoidoza bağlı hiperkalsemi
C) Primer hiperparatori. bağlı hiperkalsemi
D) İyatrojenik hiperkalsemi
E) Familial hiperkalsemi
Cusing hastalığında hipofiz adenomunda görülen
cisimciğe Crooce cisimciği denir
CEVAP: C
Steroidler daha çok D vitamini yüksekliğine bağlı
hiperkalsemilerin tedavisinde tercih edilir.
CEVAP: B
2
6. Osmotik frajilite testi hangi hastalığın tanısında
kullanılır?
A) PNH
B) Herediter sferositoz
C) Orak hücreli anemi
D) G6PD eksikliği
E) Otoimmun hemolitik anemi
8. İdrarda formiminoglutamik asid atılımı artış olan
bir hasta aşağıdaki ilaçlardan hangisini kullanıyor
olabilir?
A) Oral kontraseptif
B) Kinidin
C) Warfarin
D) Penisilin
E) Asetil salisilik asit
PNH= HAM testi
Herediter sferositoz = Osmotik frajilite testi
Folik asit eksikliğinde idrarda formiminoglutamik asit
atılımı artar. Folat eksikliği yapan ilaçlar;
A. Dihidrofolat redüktazı inhibitörleri;
Methotraxate, Trimet. sülfomet.
Primethamin, triamteren
B. mekanizması bilinmeyenler:
Oral kontraseptifler ve antikonvulsanlar
Thalasemi = HB elektroforozi
Orak hücreli anemi = HB elektroforezi
G6PD eksikliği = G6PD ve NADPH düzeyi
Otoimmün hemol anem = Direk coombs testi
CEVAP: B
CEVAP: A
9. Rotor sendromu için hangisi yanlıştır?
A) Direk bilirubin artışı vardır. Direk bilirubin genellikle
10 mg/dl’den düşüktür
B) Otozomal resesif geçer
C) İdrarda kaproporfirin artmıştır
D) Bromsulfoftalein testi normaldir
E) Karaciğer biyopsisi normaldir
7. Derin ven trombozu nedeniyle heparin alan bir
hastada tedavinin 7 gününde arter ve venöz
sistemde yeni trombozlar ortay açıkmış ise bu
hastada tanınız nedir?
A) APC rezistansı
B) HITT sendromu
C) Protein C eksikliği
D) Antitrombin III eksikliği
E) Heparin direnci
Rotor sendromu:
Otozomal resesif geçer.
Patoloji: ATP bağımlı kanaliküler bilirubin sekresyonda
kısmi defekt vardır.
Klinik: Genelde asemptomatiktir.
Karaciğer fonksiyon testleri normaldir.
Direk bilirubin daha çok olmak üzere her ikisi bilirubin
de artar fakat total bilirubin genellikle 10 mg/dl’den
daha düşüktür.
Bromsulfoftalein testi normaldir.
fenobarbitole yanıt vardır.
İdrarda koproporfirin düzeyi normaldir. Kolesistografide
kese görüntülenir.
Karaciğer biyopsisi normaldir
Tedavi: Bengin seyirlidir. Tedavi gerekmez.
Heparin induced trombotik trombositopeni:
Heparin + platelet faktör IV karşı gelişen Ig G tipi
antikorlara bağlı intravasküler trombosit aktivasyonuna
bağlı olarak ortaya çıkar.
Daha önceden heparin alan hastalarda veya 7 günden
uzun süreli uygulamalarda risk daha fazladır.
Tedavisinde hirudin ve argatroban gibi spesifik
trombin inhibitörleri, heparinoid bir antikoagülan ilaç
olan danaparoid, ve defibrinojenize edici ajan olan
ankrod kullanılır. HITT gelişen hastalarda heparin
hemen kesilmeli ve yaşam boyu bir daha
verilmemelidir. Bu hastalarda DMAH de
uygulanmamalıdır. Çapraz reaksiyon verebilirler.
CEVAP: C
CEVAP: B
3
10. Wilson hastalığı ile ilgili hangisi yanlıştır?
A) OR geçer, bakırın safra yollarında atılımında
bozukluk vardır
B) Genç bayanda nörolojik bulgu + karaciğer parankim
hastalığı bulgusu Wilson hastalığını düşündürür
C) Kaysher-Flasher halkası patagnomoniktir
D) Serum bakırı yüksek, seruloplazmin yüksek, idrar
bakırı yüksektir
E) Tedavide birinci tercih depenisilamindir.
11. Whipple hastalığının tedavisinde aşağıdaki
ilaçlardan hangisi kullanılır?
A) Rifampisin
B) Seftriakson
C) Tetraskilin
D) Eritromisin
E) Etambutol
WHİPPLE HASTALIĞI
İnce barsak mukozasının periyodik asit şif (PAS)
boyası ile pozitif boyanan köpüklü makrofajlarla
invazyonuyla karakterizedir
Ekten; Tropheryma whippellidir.
Klinik; Malabsorsiyon + kilo kaybı ve artrit (en sık
görülen ekstraintestinal bulgudur), ateş, nörolojik
tutulum (demans, bakış paralizi ve myoklonus) olabilir.
Fizik muayenede ise en sık rastlanılan bulgular
hiperpigmentasyon ve periferik lenfadenopatidir.
Tedavi; Uzun süleril penisilin, tetrasiklin veya
sülfonamidlerle tedavi edilmezse sıklıkla öldürücüdür.
WİLSON HASTALIĞI
OR. Bundan 13. kromozomdaki ATP7B ile multipl
genom mutasyonları sorumludur. WH’da bakırın safra
yollarına atılımı azalmıştır. Safra yollarına atılamayan
bakır karaciğerde birikir. Karaciğerde belli
yoğunluğun üzerine çıkan bakır kana ekzositoz yolu ile
kana salınır. Bu bakır proteine bağlıdır. Kanda
proteine bağlı dolaşan bakır beyindeki bazal
gangliyonlar, gözler, böbrekler ve iskelet sisteminde
tutulum olur. Bu organlarda hasara neden olur.
Karaciğerde biriken bakır önce mitokondrial hasar
yapar. WH’da karaciğerde hepatit, siroz ve
hepatocelüler ca gelişimine neden olur. Çeşitli siroz
tiplerinin gelişimine neden olabilmekle
CEVAP: C
Semptomlar genellikle 5-30 yaşları arasında başlar.
Geç adolesan dönemde ise bazal gangliyon tutulumu
ve demans gelişir.
Bakırın zaman zaman kana salınmasına bağlı
hemolitik anemi olabilir.
İdrarla atılan bakır tubuluslarda birikip renal tübüler
hasara neden olabilir.
Osteoporoz da görülebilir.
Kayser Fleischer halkası Tanı da tek ve önemli bir
ipucudur. Laborautvar:
12. Hangisi Romatoid artritteki eklem tutulumu için
yanlıştır?
A) Eklem ağrılı, şiş ve kızarıktır
B) En sık elde PIF ve MKF ‘leri tutar
C) İyileşirken genellikle sekel bırakırı
D) Columna vertebraliste en sık atlanto aksial eklem
tutulumu olur
E) Ulnar deviasyon, kuğu boynu ve düğme iliği
deformitesi vardır.
1. Seruloplazmin seviyesindeki düşüktür
2. Serum bakır düzeyi düşüktür. Serum total bakırı
yüksektir. Fakat bu bakır proteine bağlıdır. Eksositoz
ile dolaşıma atılan bakırdır. Kanda ölçülen ise serbest
bakır olduğu için serbest bakır düzeyleri düşüktür.
3. idrardan bakır atılımı artmıştır. Böbrekte bağlı bakır
proteinden ayrılır. İdrarla atılımı artar.
4. Kesin tanı karaciğer biyopsisinde kuru ağırlık başına
düşen bakır miktarının artması ile konur.
Tedavi birinci tercih penisillamindir.
Romatoid artritteki eklem tutulumu, en sık elde PIF
ve MKF ‘leri tutar, İyileşirken genellikle sekel bırakırır,
Columna vertebraliste en sık atlanto aksial eklem
tutulumu olur. Eklem ağrılı, şiş ama kızarık değildir.
CEVAP: D
CEVAP: A
4
13. Ağız kuruluğu, gözlerde kuruluk, tükrük
bezlerinde şişme, artralji, artrit ve Raynoud
fenomeni olan bir hastaya tanı için aşağıdaki
testlerden hangisi istenmelidir?
A) Anti-DS DNA
B) Anti-Ro
C) Anti-SM
D) Anti-Jo1
E) Anti-SCL70
15. Febril reaksiyon, pigmentasyon ve fibrozis
aşağıdaki antineoplsatik ilaçlardan hangisinin yan
etkisidir?
A) Methotreksat
B) Bleomisin
C) Vinkristin
D) Daunorobucin
E) Tiotepa
Bleomisin:
Genel özellikleri: G1 fazına spesifiktir.
Kullanıldığı yerler: testis, over, lenfoma, skuamoz
hücreli ca,
En önemli yan etkileri: Titreme, febril reaksiyon,
akciğerde fibrozis, hiperpigmentasyon
Diğer: Kemik iliği süpresyonu yapmaması en önemli
özelliğidir.
Sjögren sendromu tükrük ve göz yaşı bezlerinin CD4 T
lenfositleri tarafından infiltrasyonu sonucu oluşur. Ağız
kuruluğu en sık semptomdur. Parotis başta tükrük
bezlerinde şişme görülür. Ateş, zayıflama, halsizlik
görülebilir. Solunum yolundaki kuruluk nedeni ile sık
infeksiyon var. Böbrek, karaciğer tutulumu olabilir.
Atrofik gastrit gelişebilir.
Sinovit, artrit olabilir
Raynoud fenomeni ve vaskulit görülebilir
Anti-Ro ve anti-LA anhtikorları pozitiftir.
CEVAP: B
CEVAP: B
16. Malign hiperkalsemi tedavisinde aşağıdaki
antineoplastik ilaçlardan hangisi kullanılır?
A) Bifosfanatlar
B) Mitramisin
C) Sisplatin
D) Frusemid
E) adriablastina
14. 31 yaşında bayan hasta kollarda güçsüzlük ile
geliyor. Brakial arterde nabız alınamıyor.
Ekstremiteler arasında tansiyon arteriyel farkı 10
mmHg’dan büyük, dinlemekle subklavian arter
üzerinde sistolik üfürüm duyuluyor. Anjiografide
aort dallarında segental darlıklar saptanıyor. Bu
hastada tanınız nedir?
A) Temporal arterit
B) Polimyalji romatika
C) Takayasu arteriti
D) PAN
E) Wegener
Mitramisin:
Genel özellikleri: Osteoklastları inhibe eder. Malign
hiperkalsemi tedavisinde kullanılır.
Yan etikisi: doza bağımlı kanama, karaciğer ve böbrek
yetmezliği yapar.
CEVAP: B
Takayasu Hastalığı/Nabızsızlık hastalığı
31 yaş kadınlarda sık. Kadın/erkek oranı 9’dur.
Hastalığın erken dönemde sistemik bulgular var. Tanı
kriterleri
1. Başlangıç yaşı < 40
2. Bir ekstremitede kladikasyo
3. Azalmış brakial arter nabzı
4. Kollar arasındaki basınç farkı >10 mmHg
5. Subklaviar arter veya aort üzerinde üfürüm
6. Anjiorafide arterlerde tıkanma, darallma, anevrimaza
(3 veya daha fazla kriter varsa tanı)
Tanıda en önemli araç anjiyografidir.
Tedavisinde kortikosteroidler ve immünsüpresif tedavi
verilir.
17. KBY ile ilgili elektrolit bozukluklarından
hangisinin düzeyi en son etkilenir?
A) Üre
B) Na
C) K
D) Mg
E) Kalsiyum
Üremik hastalarda elektrolit değişiklikleri tabloda
verilmiştir.
Tüm testler normal GFH > 30 ml/dk
Kreatin ve üre GFR <30 ml/dk
Fosforda yük, Ca düşme GFR< 20 ml/dk
K yükselmeGFR < 10 ml/dk
Na ve Cl düşme (en son etkilenen)GFR < 5 ml/dk
CEVAP: C
CEVAP: B
5
18. 15 yaşında erkek hasta Hodgkin lenfoma tanısı
ile 2 yıldır izleniyor. Hastanın 24 saatlik idrarında
protein miktarı 6 gr, yaygın ödemi var.
Hiperlipidemisi var. Böbrek biyopsisinde ışık
mikroskobisi normal ise bu hastada tanınız nedir?
A) Fokal glomeruloskleroz
B) Membranöz nefropati
C) Minimal lezyon hastalığı
D) Diffüz glomeruloskleroz
E) Rapidly progresif glomerulonefrit
20. Aşağıdakilerden hangisinde paradoks S2
çiftleşmesi görülür?
A) ASD
B) KOAH
C) Pulmoner stenoz
D) Pulmoner emboli
E) Sol dal bloğu
Sabit çiftleşme (fixed spliting):
• ASD
Geniş S2 çiftleşmesi
• Sağ dal bloğu,
• Ciddi sağ kalp yetmezliği,
• Akut pulmoner emboli,
• Pulmoner darlık,
• Normal pulmoner venöz dönüş anomalisi
• Sol ventriküle yerleştirilmi Pace
Minimal Değişiklik Hastalığı
Hodgkin hastalığı ve lösemiyle birlikte olabilir. Işık
mikroskopisinde glomeruller normaldir.
İmmün depolanma olmaz.
EM’dekapiller damarlarda viseral epitelyal ayaksı
uzantıların (foot process) füzyonu vardır. Bazal
membrandaki negatif elektrik potansiyeli kaybolur.
Buna bağlı permabilite artar. Masif proteinüri oluşur.
Klinik bulgular hipoproteinemiye bağlıdır.
Klinik:
Nefrotik sendrom kliniğidir
çocukta NS’un en sık nedenidir.
Tedavi: Sterolde çok iyi yanıt verir (çocuklarda yanıt
daha iyi)
Paradoks çiftleşme:
• Sol dal bloğu,
• Aort darlığı,
• İHSS,
• PDA
• Sağ ventriküle yerleştirilmi Pace
CEVAP: E
CEVAP: C
21. Hangisi prolaktin artışına neden olmaz?
A) KBY
B) Zona zoster
C) Metoklorpramid kullanımı
D) Hipotroidi
E) Apomorfin kullanımı
19. 7 yıldır SLE tanısı ile izlenen hastanın yayğın
ödemi var. Sedimantasyon ve CRP düzeyi yüksek.
24 saatlik idrarda protein miktarı 8 gr olarak
bulunmuş. Böbrek biyopsisinde kompleman ve Ig
birikimine bağlı bazal membranda kalınlaşma
saptamış. Hücre proliferasyonu yok. Serum
compleman düzeyleri normal. Bu hastada tanınız
nedir?
A) Fokal glomeruloskleroz
B) Membranöz nefropati
C) Minimal lezyon hastalığı
D) Diffüz glomeruloskleroz
E) Rapidly progresif glomerulonefrit
Prolaktin Düzey Değişiklikleri
Artışı
Fizyolojik
Membranoz Glomerulonefrit
İlaçlar: Penisilamin, altın, kaptopril,
İnfeksiyonlar: hepatit B (en sık enfeksiyon) ve C,
Kollojen doku hastalıkları: SLE (en sık kollojen doku
hast)
Kompleman ve antikor birikimine bağlı (IgG ve C3)
bazal membran ve kapiller duvarda diffüz kalınlaşma
meydana gelir. Sonuçta permabilite artar. Proteinüri ve
nefrotik sendrom gelişir. Hücre proliferasyonu yoktur.
Serum kompleman seviyeleri normaldir.
Yetişkinde en sık NS sebebidir.
Renal ven trombozu insidansının en yüksek olduğu
glomeruler hastalıktır.
Gebelik, Emzirme,meme
stimulasyonu Stres
Farmakolojik Dopamin antagonistleri
Fenotiazinler
Metoklorpramid
Östrojen, Morfin
Metil dopa,
Rezerpin
Simetidin,
Verapamil
Kokain,
Antidepresanlar
Dopa
agonistleri
Patolojik
Hipofiz
lezyonları
CEVAP: B
6
Azalması
CEVAP: E
Hipofiz adenomu ve diğer hastalık.
Hipotalamus ve hipofiz
sapı lezyon.
Hipotroidi
Zonazoster
Kronik böbrek yetmezliği
Ağır karaciğer hastalıkları
L-Dopa
Bromokriptin
Apomorfin
GABA
Lenfositik
hipofizitis
22. Burr cell veya ekinositler hangi hastalıkta
görülür?
A) Kronik kararaciğer
B) Pernisiyöz anemi
C) Pürivat kinaz eksikliği
D) Thalasemiler
E) Hipersplenizm
24. Aşağıdakilerden hangisi mitral darlığı fizik
muayene bulguları için yanlıştır?
A) S1 sert olarak duyulur.
B) Middiastolik üfürüm duyulur.
C) AF gelişmemiş olan hastalarda sistolden hemen
önce üfürümün şiddetinde artma izlenir.
D) Pulmoner hipertansiyon gelişmiş olan hastalarda
pulmoner odakta Graham-Steell üfürümü duyulabilir.
E) Üfürümün şiddeti mitral darlığının ciddiyetini
gösteren bir fizik muayne bulgusudur.
Hedef hücre (target): En sık thalasemilerde görülür.
HbC, Kronik karaciğer hastalığı, Splenektomi, Fe eks,
orka hücreli anemi
Burr cell (ekinosit): KBY ve pruvat kinaz eksikliği
Akantosit: Abetalipoproteinemi, Kronik karaciğer
hastalığı
Heinz cisimciği: Denatüre Hb kalıntılarıdır. G6PD
Howell-Jolly cisimciği: Eritrositlerde çekirdek kalıntıları;
Megaloblastik anemi, lösemi, splenektomi sonrası
Pappenheimer bodies:Eritrositlerdeki demir-protein
kompleksidir. Demir fazlalığıyla giden sideroblastik
anemilerde ve splenektomi sonrası görülür
Çekirdekli eritrositler: Eritropoeizin arttığı
hastalıklarda ve kemik iliğini infiltre eden lösemi ve
tümör infiltrasyonlarına bağlı görülebilir
Mitral darlığında darlığın ciddiyetini gösteren fizik
muayne bulguları:
1-Üfürümün uzunluğu (süresi)
2-S2 ile açılma sesi arası sürenin kısalığı
CEVAP: E
25. Altmış yaşında erkek hasta terleme ile birlikte 1
saattir olan baskı tarzında, sol kola ve
çeneye yayılım gösteren göğüs ağrısı yakınması
ile acil servise başvuruyor. Fizik muayenesinde kan
basıncı 100/70 mmHg, nabız 90/dakika ölçülüyor.
Kalp sesleri dinlemekle derinden geliyor. Ek ses ve
üfürüm duyulmuyor. Çekilen elektrokardiyografide
V1-V6 2 mm ST çökmesi gözleniyor. Laboratuvar
incelemelerinde kardiyak enzim düzeyleri normal
bulunuyor.
Bu hastadaki en olası tanı aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Stabil anjina pektoris
B) Unstabil anjina pektoris
C) Non-ST miyokart enfarktüsü
D) ST elevasyonlu miyokart enfarktüsü
E) Akut miyokardit
CEVAP: C
23. Aşağıdakilerden hangisi nöral (refleks) aracılı
senkop nedenlerinden biri değildir?
A) Vazovagal sendrom
B) Karotis sinüs senkopu
C) Adam-Stokes sendromu
D) Miksiyon sonrası senkop
E) Postprandiyal senkop
Senkop hızlı başlangıç, kısa süre ve spontan tam
iyileşme ile karekterize, geçici serebral hipoperfüzyona
bağlı bir geçici bilinç kaybıdır.
3 şekilde sınıflandırılır:
1-Refleks (nöral aracılı) senkop: vazovagal, durumsal
ve karotis sinüs senkopu
2-Orostatik hipotansiyona bağlı senkop: Birincil ve
ikincil otonomik bozukluk, ilaca bağlı ortostatik
hipotansiyon, volüm azalması
3-Kardiak senkop: Aritmiler, yapısal kalp hastalıkları
(Kalp atım hacmini ve kalbin doluşunu bozan tüm
hastalıklar)
Unstabil anjina özellikleri:
Yeni başlangıçlı anjina ( son 2 ay içerisinde)
Var olan anjinanın şiddettinde veya süresinde artış
olması
İstirahat anjinası , hafif efor ile tetiklenen anjina
Genellikle 20 dk dan uzun süren anjina (dinlenmeye
yada nitrata yanıt yoktur yada azalmıştır)
Miyokart infarktüsü sonrası anjina
EKG: ST, T değişiklikleri olabilir. Normal
elektrokardiyografigrafi izlenebilir.
Ekokardiyografi: Akut iskemi ile orantılı olarak duvar
hareket bozukluğu tespit edilebilir.
Unstabil anjina pektoris + troponin pozitifliği: Non-ST
MI
Adam - Stokes sendromu: Tam AV blok yada mobitz
2. derece bloğu olan hastalarda senkop ataklarının
gelişmesi durumudur. Kardiak senkop nedenidir.
CEVAP: C
CEVAP: B
7
26.Yetmiş dört yaşında bir erkek hasta şiddetli
çarpıntı ve nefes darlığı şikayetleri ile acil
servise başvuruyor. Öyküsünden 8 yıl önce
miyokart enfarktüsü geçirdikten sonra üçlü bypass
ameliyatı olduğu, son ekokardiyografi tetkikinde
sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonunun %30
bulunduğu öğreniliyor.Yapılan fizik muaynesinde
kan basıncı 140/80 mmHG, nabız 86/dk (aritmik) ,
kalp tepe atım sayısı 148 atım /dk (aritmik)
ölçülüyor. Dinlemekle S3 ve bibaziller pulmoner
raller duyuluyor.
Bu hastanın tedavisi için öncelikli olarak
aşağıdakilerden hangisinin kullanılması uygundur?
A) Digoksin
B) Propafenon
C) Metoprolol
D) Verapamil
E) Furosemid
28. Kronik obstruktif akciğer hastalığında (KOAH)
uzun süreli oksijen tedavisi aşagıdaki durumların
hangisinde endike değildir?
A) PaO2: 56-59 mm Hg ve sağ kalp yetmezliği olan
hasta
B) İstirahatte, oda havasında PaO2 ≤ 55 mm Hg olarak
ölçülen hasta
C) İstirahatte, oda havasında SaO2 ≤ %88 olarak
ölçülen hasta
D) Egzersiz sırasında PaO2 ≤ 55 mm Hg olarak
ölçülen hasta
E) PaO2: 55-60 mm Hg ve hematokrit %50-55
arasında olan hasta
KOAH ta uzun süreli oksijen tedavisi endikasyonları
• Hiperkapnik olsun ya da olmasın PaO2 < 55 mmHg
veya SaO2 < %88 olması
• PaO2 < 55-60 mmHg ve/veya SaO2 < %89 ancak
aşağıdaki durumlardan biri varlığında
• Pulmoner hipertansiyon
• Polisitemi (hematokrit > %55)
• Periferik ödem
• Kalp yetersizliği
Kalp tepe atım sayısının , periferik nabız sayısından
farklı olması: Pulsus defisit.
Pulsus defisit: AF de görülen nabız bulgusudur.
Bu vakada bilinen kalp yetmezliği olan bir hastada hızlı
ventrikül yanıtlı AF gelişmesi üzerine klinik bozulmuş.
Digoksinin kalp yetmezliğinde 2 önemli endikasyonu:
1-Kalp yetmezliğine eşlik eden AF de ventrikül hız
kontrolü amaçlı
2- ACE+beta blokör+diüretik kullanamına rağmen
semptomatik olanlarda pozitif inotropi amaçlı
Bu hastada hastaya ventrikül hızını kontrol etmek
amaçlı ilk olarak digoksin yapılmalıdır. Beta bloker
kullanımı akut kalp yetersizliğinde kontrendikedir.
CEVAP: A
CEVAP: D
27. Yetmiş yaşındaki erkek hasta giderek artan
hâlsizlik, yorgunluk, bacaklarında ve karnında
şişlik şikâyetleri ile başvuruyor. Öyküsünden 7 yıl
önce koroner by-pass ameliyatı geçirdiği
öğreniliyor. Çekilen EKG’de atrial fibrilasyon
saptanıyor. Ekokardiyografide biatrial dilatasyon,
sol ventrikül çaplarının ve sistolik fonksiyonunun
normal olduğu, perikardın kalın ve parlak olduğu
görülüyor.
Bu hastanın fizik muayenesinde aşağıdaki
bulgulardan hangisinin olması beklenmez?
A) Kussmaul belirtisi
B) Hepatomegali
C) Asit
D) Apikal vuruda belirginleşme
E) Pulsus paradoksus
Klinik tablo konstruktif perikardit.
En sık olarak idiopatik, cerrahi sonrası ( bu hasta için) ,
tüberküloz, radyasyon, otoimmun hastalılar ve
neoplastik nedenlere bağlı olarak gelişebilir.
Konstruktif perikardit hastalarda sağ yetmezlik
bulgularının ( asit,hepatik konjesyon,periferik ödem)
baskın olduğu sağ ve sol yetmezlik semptomları vardır.
Apikal vuruda belirginleşme sol ventrikül hipertrofisi
olan durumlarda beklenen bir bulgudur.
CEVAP: D
29. Aşağıdaki bulgulardan hangisi intrapulmoner
sağ-sol şanta bağlı gelişen hipoksemi için tipiktir?
A) Arter kanında PaO2 değerinin 50 mm Hg’ nın
altında olması
B) %100 oksijen uygulanmasına rağmen PAO2
değerinin normal sınırlara yükseltilememesi
C) Alveoler-arteriyel oksijen gradiyentinin 10 mmHg nin
altında olması
D) Pulse oksimetri ile ölçülen oksijen saturasyonunun
normal olması
E) Derin hipoksiye rağmen siyanozun olmaması
İntrapulmoner sağ-sol şant tipik olarak ARDS
hastalarında gözlenir. Şant nedeniyle %100 oksijene
rağmen hipoksi devam eder.
CEVAP: B
8
30. Ateş, öksürük, pürülan balgam ve yan ağrısı
ile başvuran hastanın alınan plevral mayisinde
ph>7.20, glilkoz>60 mg/dl , plevral sıvı LDH<1000
İU olarak saptanmıştır.
Bu hasta için en uygun tedavi yaklaşımı
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Antibiyotik tedavisi
B) Tüp torakostomi
C) Antibiyotik + tüp torakostomi
D) Aralıklı torasentez ile plevral mayinin boşaltılması
E) Aralıklı torasentez ile sıvının boşaltılması +
antibiyotik
32. Aşağıdakilerden hangisinin apne tedavisinde
yeri yoktur?
A) Mekanik ventilasyon
B) Teofilin
C) Doksapram
D) Adrenalin
E) Kafein sitrat
Apne Tedavisi
1. Apne monitörizasyonu
2. Genel önlemler: Çevre ısının ayarlanması,
beslenmenin düzenlenmesi, pozisyon
3. Deri uyarımı (taktilstimülasyon)
4. Solunum uyarıcıları: Teofilin, kafein, aminofilin,
doksapram
5. Ventilasyon tedavisi
Maske-beg ile ventilasyon
Nazal CPAP,
Mekanik ventilasyon (IPPV)
Plevral sıvının özelliği parapnömonik sıvı ile
uyumludur. Ampiyem düşünülmemelidir. Ampiyemde
ph<7.2, LDH>1000 İÜ ve glukoz<40 mg/dl olması
beklenir. Ampiyemde tedavi: Tüp torakostomi +
antibiyotiktir.
CEVAP: A
CEVAP: D
31.Üç günlük erkek bebek emmede azalma ve
solukluk şikayetiyle getirilmiştir. Fizik muayenede
renk soluk, solunum sayısı 65/ dk, her iki akciğer
eşit havalanıyor, solunum sesleri bilateral normal
olarak alınıyor. Nabız 195/ dakika/ ritmik, 3/6
sistolik üfürüm, 4 cm hepatomegali, 3 cm
splenomegali saptanıyor. Laboratuvar
incelemesinde hemoglobin 9,5 gr/dl, hematokrit28
MCV 70fl. retikülosit oranı %10, direkt coombs
negatif, trombosit sayısı 280000/mm3, anne kan
grubu A Rh pozitif, bebek kan grubu O Rh pozitif
saptanıyor. Bu hastada en olası tanı
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Konjenitalhipoplastik anemi
B) Ototimmunhemolitik anemi
C) ABO uygunsuzluğu
D) Alfa talasemi
E) Mikroanjiopatikhemolitik anemi
Vakanın özeti anemik yenidoğan, retikülosit düşük
değil hipoplastik anemi dışlanır. Coombs negatif ve
MCV düşük iki olasılık var; kronik intrauterin kan kaybı
ve alfa talasemi düşünülür.
33. Uzamış zor doğum eylemi sonrası doğan term
bir bebeğin ressüsitasyon ihtiyacına aşağıdaki
seçeneklerde verilen bulgulardan hangileri ile karar
verilir?
A) Solunum sayısı, kas tonusu
B) Nabız dakika sayısı, kas tonusu
C) Solunum sayısı, renk
D) Solunum varlığı, nabız dakika sayısı
E) Nabız dakika sayısı, renk
Maske – Hava kesesi (Beg) ile solunum
endikasyonları;
1) İlk girişimlerden sonra solunumun başlamaması
2) Kalp hızı < 100/dak
CEVAP: D
CEVAP: D
9
34.Aşagıdakilerden hangisi fetal alkol
sendromunda beklenen bir bulgu değildir?
A) Fasiyal anomaliler
B) Mental retardasyon
C) Ventriküler septal defekt
D) Servikal vertebra hareket kısıtlılığı
E) Simetrik intrauterin gelişme geriliği
36.Aşağıdakilerden hangisi yenidoğan bebeklerde
sarılık gelişimi için majör risk faktörlerinden
birisidir?
A) Hazır mama ile beslenmek
B) Erkek cinsiyet
C) Diyabetik annenin makrozomik bebeği
D) Sarılıklı kardeş öyküsü
E) Sefal hematom
Sevikal vertebra hareket kısıtlılığı Klippel-Feil
sendromunun özelliğidir.
CEVAP: D
CEVAP: E
37.Aşağıdakilerden hangisi 46 XX karyotipe sahip
kız bebeklerde yenidoğan döneminde belirsiz dış
genital yapı nedenlerinden biri değildir?
A) P450 oksidoredüktaz eksikliği
B) 21- hidroksilaz eksikliği tuz kaybettirmeyen form
C) 11-beta hidroksilaz eksikliği
D) 17-alfa hidroksilaz eksikliği
E) 3-beta OH steroid dehidrogenaz eksikliği
35.Yenidoğan bir bebeğin solunum sistemi
hastalıkları ve bebeğe verilecek tedavi ile ilgili
eşleştirmelerden hangisi uygun değildir?
Hastalık
Tedavi
A) Persistan fetal dolaşım
İnhale nitrik oksit
B) Mekonyum aspirasyon
İntratrakeal surfaktan
sendromu
C) Yenidoğanın geçici takipnesi Sıvı kısıtlaması ve
oksijen
D) Respiratuar distres sendromu İntravenöz
betametazon
E) Klasik bronko pulmoner
İnhaler budesonid
displazi
Yenidoğan kendisine değil; 24-34 gestasyon haftası
arasında doğumdan 48-72 saat önce anneye steroid
verilmesi bebekte respiratuardistres sendromunu önler.
CEVAP: D
CEVAP: D
10
38.Aşağıdakilerden hangisi çocukluk yaş grubunda
görülen hipokalsemi nedenlerinden biri değildir?
A) Maternal hiperparatiroidi
B) Retinoik asit embriyopatisi
C) Kalsiyum duyarlı reseptör inaktive edici mutasyonu
D) Kearns-Sayre sendromu
E) Poliglandülersendrom tip 1 (APECED)
40. Akondroplazi tanısı alan bir çocukta aşağıdaki
bulgulardan hangisinin görülmesi beklenmez?
A) Non-obstrüktif hidrosefali
B) Normal mental fonksiyonlar
C) Simetrik boy kısalığı
D) Küçük göğüs kafesi
E) Kondroblast FGF – 3 reseptöründe defekt
Kalsiyum duyarlı reseptör inaktive edici mutasyonu
hiperkalsemi nedenidir.
İskelet displazisi, hipofosfatemik raşitizm ve radyasyon
hasarı orantısız boy kısalığı yapan nedenlerdir bilgisi
soruyu çözmemize yeter.
CEVAP: C
41.Aşağıdaki hangisi enzim replasman tedavisi
olan genetik hastalıklardan biri değildir?
A) Niemann-Pick hastalığı tip C
B) Maroteaux-Lamy hastalığı
C) Gaucher hastalığı
D) Farber hastalığı
E) Hunter hastalığı
Enzim replasman tedavisi olanmetabolik hastalıklardan
özellikle Nelson son sayısında Nieman- Pick hastalığı
tip C bilmekte çok fayda var.
Fabry ve Farber hastalığını karıştırmak yok!!!
CEVAP: C
CEVAP: D
42.Aşağıda verilen ‘’ vitamin - eksikliğinde
beklenen patoloji’’ eşleştirmelerinden hangisi
yanlıştır?
A) Vitamin A - Gece körlüğü
B) Biotin
- Hipotoni
C) Selenyum - Kalp yetmezliği
D) Niasin
- Glukoz intoleransı
E) Vitamin C - Periosteal kanama
39. Genetik insülin direnci aşağıdaki diyabet
nedenlerinden hangisinin özelliğidir?
A) İnsülin promotör faktörü- 1(MODY4)
B) Rabson-Mendenhall sendromu
C) Tip 1 diyabetes mellitus
D) Tip 2 diyabetes mellitus
E) Kistik fibröz
Glukoz intoleransı ve diyabet krom eksikliğinde
beklenir.
CEVAP: D
43.On sekiz aylık bir çocuğunun nöromotor
gelişiminde aşağıdakilerden hangisinin yapma
olasılığı en azdır?
A) Tutunarak merdiven çıkar
B) Yardımsız yürür
C) 2-4 kelimeyi anlayarak söyler
D) Üç küp ile köprü yapar
E) Resimleri tanır ve adlandırır
CEVAP: B
İki küp 15 aylıkken, 3 küpü 18 aylıkken üst üste koyar,
3 küple köprüyü 3 yaşında yapabilir.
CEVAP: D
11
44. Aşağıdakilerden hangisi çocukluk yaş
grubunda akut romatizmal ateşte sekonder
profilakside önerilen antibiyotiklerden biri değildir?
A)Benzatin penisilin G
B)Penisilin V
C)Kloramfenikol
D)Klaritromisin
E)Sülfisakzasol
46. Aşağıdakilerden hangisi ani bebek ölüm
sendromunun risk faktörlerinden biri değildir?
A) İkinci trimesterde artmış serum alfa fetoprotein
B) Emzik almama
C) Yan uyuma pozisyonu
D) Kız cinsiyet
E) Prematürite
CEVAP: D
CEVAP: C
47. Aşağıdakilerden hangisi okul öncesi sık
tekrarlayan weezingi olan çocuklarda astım riskinin
tahmininde kullanılan kriterlenden biri değildir?
A) Egzema
B) İnhalerallerjen duyarlılığı
C) Serum IgE yüksekliği
D) Alerjik rinit
E) Soğuk algınlığı dışında weezing
45. Noonan sendromlu çocuklarda aşağıdaki
bulgulardan hangisinin görülme olasılığı en azdır?
A) Hipergonodotropik hipogonodizm
B) Mental retardasyon
C) Dekstrokardi
D) İşitme kaybı
E) İntestinal lenfanjiektazi
Noonan sendromunda beklenen kardiyak problemler;
valvulerpulmonerstenoz, atriyalseptaldefekt ve
hipertrofikkardiyomiyopatidir.
Dekstrokardi beklenmez.
Dekstrokardi beklenen hastalıklar ; aspleni sendromu,
polispleni sendromu ve kartegener sendromudur.
CEVAP: C
CEVAP: C
12
48. Çocuklarda bronşektazinin altın standart tanı
yöntemi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Bronkografi
B) Bronkoskopi
C) Magnetik rezonans anjiografi
D) Yüksek rezolüsyon tomografi
E) Klinik bulgu ve posterior-anterior akciğer grafisi
51. Duchenne tipi muskuler distrofide
aşağıdakilerden hangisinin görülme olasılığı en
azdır?
A)Proksimal kaslarda progresif zayıflık
B)Mental retardasyon
C)Palpasyonla kas ağrısı
D)Gastrokinemiusta pseudohipertrofi
E)Serum kreatinin fosfokinaz (CPK) normalin 15-25
katı artış
Nelsonda bronşektazi tanısında HRCT altın standart
olarak belirtilmekte ve bronkografiden
bahsetmemektedir.
DUCHENNE TİPİ MUSKULER DİSTROFİ
• İlk olarak proksimal kaslarda görülen progressif kas
zayıflığıyla karakterize klinik tiptir.
• X’e bağlı kalıtılır. Yani, erkekler hasta, kadınlar
taşıyıcıdır.
• Bu çocukların %20-30’unda zeka düzeyleri normalin
(IQ<70) altındadır.
• Çocuk doğuşta normaldir. En erken bulgu kendi
başına yürümede gecikmedir.
• Lomberlordozartar. Anteriortibial ve peroneal kas
grubu zayıflığı nedeniyle parmak ucunda yürüme
ortaya çıkar.
• Mimiklerin distrofiye bağlı kaybı sonucu miyopatik yüz
görünümü oluşur.
• Yattıkları yerden proksimal kasların zayıflığı nedeniyle
dizlerine tırmanarak kalkarlar. Buna GOWERS ARAZI
denir.
• Kaslarda pseudohipertrofi erken ortaya çıkar ve
sıklıkla gastrokinemiustadır.Gastrokinemius normalden
büyüktür, serttir.
• Hastalar 12 yaşlarında tekerlekli sandalyeye bağımlı
kalırlar ve genellikle 25 yaş öncesi konjestif kalp
yetmezliği veya pnömoniden ölürler.
CEVAP: D
49. Febril konvulziyon geçiren çocuklarda
aşağıdakilerden hangisinin görülmesi epilepsi
gelişme riskini en fazla artırır?
A) Dokuz aydan sonra ilk febrilkonvulziyon
B) Ailede febrilkonvulziyon öyküsü
C) Generalize tonik klonikkonvulzyon
D) Anormal nörolojik muayene
E) Erkek cinsiyet
Tanı:Palpasyonla ağrı yoktur. Derin tendon refleksleri
azalmış veya kaybolmuştur. 5 yaşın altındaki
çocukların normal kas gelişimini değerlendirmek için
gerekli iletişimi kurmak zor olduğundan, fizik
muayenede kas zayıflığını tespit etmek kolay değildir.
Pozitif Gowers bulgusu, bel ve pelvik kuşak kaslarının
zayıflığını gösterir.
Serum kreatininfosfokinaz (CPK) normalin 15-25
katıdır. EMG miyopati, kas biopsisi ise distrofi için
endikedir. EMG’de distrofik deşarjlar gözlenir.
CEVAP: D
50. Tuberoskleroz tanısı alan 10 aylık kız bebekte
infantil spazm tespit ediliyor. Bu hastanın
tedavisinde ilk tercih edilecek antiepileptik ilaç
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Fenobarbital
B) Etosüksimid
C) Karbamazepin
D) Vigabatrin
E) Lamotrijin
Tedavi:Hastalar yatağa bağımlı kalırlarsa hastalık kısa
zamanda ilerler. Bu nedenle hasta mümkün olduğunca
hareketli olmalı ve enfeksiyondan korunmalıdır. Cerrahi
girişim yapılırsa semptomlar daha da artar.
CEVAP: C
CEVAP: D
13
52. Aşağıdakilerden hangisi sistinoziste beklenen
bulgulardan biri değildir?
A) Aminoasidüri
B) Hipotiroidi
C) Fotofobi
D) Polinöropati
E) Hipofosfatemik raşitizm
54. Aşağıdakilerden hangisi Gittelman
sendromunda görülme olasılığı en azdır?
A) Hipokalemikmetabolikalkaloz
B) Hipokalsiüri
C) Hipomagmazemi
D) Kas krampları
E) Prostoglandin E artışı
Polinöropati tirozinemi tip 1 de beklenen bulgudur.
CEVAP: E
CEVAP: D
55. Yedi yaşındaki erkek hasta sol dizinde şişlik,
ağrı ve hareket kısıtlılığı şikayeti ile başvuruyor.
Öyküsünde sağ dizinde 4-5 ay ara ile dört kez
benzer şikayetlerin olduğu öğreniliyor. Bu
dönemler dışında tamamen sağlıklı olduğu, dizinin
tamamen normal olduğu öğreniliyor.
Bu çocuk için en olası tanı aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Juvenilankilozanspondilit
B) Septik artrit
C) Akut romatizmal ateş
D) Ailesel Akdeniz ateşi
E) Juvenilidyopatikartrit
53.Aşağıdakilerden hangisi IgA nefropatisi
hastalığında beklenen özelliklerden biri değildir?
A)Makroskopik hematüri
B)Normal serum C3 düzeyi
C)Sensörinöral işitme kaybı
D)Mezengiumda IgA depolanması
E)Hipertansiyon
Sensörinöral işitme kaybı Alport sendromunda beklenir.
Tekrarlayan monoartirit ve semptomsuz dönemlerin
olması durumunda en olası tanı FMF’tir.
Karın ağrısını olmadanda sadece tekrarlayan
monoartrit te FMF düşünülmelidir
Ankilozanspondilitentezit ile sorulur.
Septik artritte klinik tablo akutve daha ağırdır. Belli
aralarla tekrar etmesi özelliği değildir.
Akut romatizmal ateş tanı kriterleri ve öncesinde
geçirilmiş spreptokok enfeksiyonu olmadan tanı
konulamaz.
Juvenilidiopatikartrit tanısı en az 6 hafta artrit olması
ve birçok eklemi tutması durumunda şüphe edilir.
CEVAP: C
CEVAP: D
14
56.Aşağıdakilerden hangisi kistik fibrozis
hastalarında beklenen klinik bulgulardan biri
değildir?
A) Alerjik bronkopulmoner aspergillos
B) Distal intestinal obstruksiyon sendromu
C) İşitme kaybı
D) Fokal biliyer siroz
E) Hipokloremik alkaloz
58. Çocuklarda trisiklik antidepresan toksisitesinde
aşağıdaki antidotlardan hangisi kullanılır?
A) Glukagon
B) N-asetilsistein
C) Sodyum bikarbonat
D) Fomepizole
E) Flumazenil
İşitme kaybı kistik fibrozis hastalarında beklenen klinik
bulgu değildir.
Ancak kistik fibrozisli hastalarda tedavisinin
(aminoglikozid kullanımı v.b) bir komplikasyonudur.
Beta bloker- Glukagon
Asetaminofen-N-asetilsistein
Trisiklikantidepresan -Sodyum bikarbonat
Etilen glikol, metanol-Fomepizole
Benzodiazepinler- Flumazenil
CEVAP: C
CEVAP: C
57.Aşağıdakilerden hangisi supraventriküler
taşikardinin çocukluk yaş grubunda beklenen
özelliklerinden biri değildir?
A)Anemi ve ateş gibi predispozan faktör varlığı
B) P dalgası yokluğu veya anormalisi
C) Kalp hızı değişkenlik olmaması
D) Bebekler: kalp atım hızı - 220/dk
E) Çocuklar: kalp atım hızı - 180/dk
59.Aşağıdakilerden hangisi çocukluk çağının geçici
eritoblastopenisinin özelliklerinden biri değildir?
A) Sıklıkla 6 ay- 3 yaş arasında görülür
B) Normal adenozin deaminaz düzeyi
C) Retikülosititopeni
D) Makrositoz
E) Trombositoz
Bilinen bir sebeple uyumlu öykü varlığı sinüs
taşikardisinin özelliğidir.
Supraventriküler taşikardi diyebilmek için;
1. Predispozan bir neden olmayacak(anemi, ateş
hipoksiv.b.)
2. P dalgası normal olmayacak( Pdalgası patolojik ve
olmayacak)
3. Kalp hızı değişken olmaması
4. Bebekler: kalp atım hızı - 220/dk
5. Çocuklar: kalp atım hızı -180/dk
Sinüs taşikardisi;
1. Bilinen sebeple uyumlu öykü (anemi, ateş v.b)
2. P dalgası var / normal
3. Değişken R-R; sabit PR
4. Bebekler: hız < 220/dk
5. Çocuklar: hız < 180/dk
CEVAP: D
CEVAP: A
15
60.Aşağıdakilerden hangisi çocukluk yaş grubunda
nöroblastom ile ilişkili hastalıklardan biri değildir?
A) Granülositik sarkom
B) Hutchinson sendromu
C) Kerner-Morrisonsendromu
D) Nörokristopati sendromu
E) Horner sendromu
61. Aşağıdaki fıtık durumlarının hangisinde kasık
fıtığı onarımı sonrası testis atrofisl görülme sıklığı
en fazladır?
A) Büyük bir direkt fıtık onarımı
B) Preperitoneal yama kullanımı
C) Büyük bir indirekt fıtık kesesinin künt diseksiyonu
D) Pantolon fıtık onarımı
E) İç inguinal halkanın çok sıkı yapılması
• Granülositik sarkom; Lokalize lösemi hücre kitlesi
(chloroma veya granülositik sarkom) AML
başlangıcınınhabercisiolabilir.
Büyük indirekt fıtık keselerinin künt diseksiyonunda
testis atrofisi görülme riski vardır ve dikkat edilmelidir.
CEVAP : C
62. Karın ve uyluğun medial kısmında ağrı
yakınmasıyla başvuran 64 yaşındaki kadın hastanın
muayenesinde, sağ bacağı fleksiyona getirildiğinde
karın ağrısının hafiflediği belirleniyor. Akut karın
ile uyumlu defans, rebaund ve yaygın hassasiyet
bulguları olan hastanın direkt karın grafisinde ince
bağırsaklar ile uyumlu yaygın hava-sıvı seviyeleri
görülüyor. Hastaya yapılan tanı amaçlı laparotomi
de ileal bir ince bağırsak segmentinin herniasyon nedeniyle strangüle olduğu, herni ile uyumlu
alanın inguinal ligamanın altından kaynaklandığı
ve 12 cm lik strangüle ince barsak alanın da geriye
dönüşün olmaması nedeniyle alanda rezeksiyon
ve ileo-ileal uç yan anastomoz işlemi gerçekleştiği
belirtiliyor.
Bu hastadaki herni tipi en büyük olasılıkla
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Femoral herni
B) Lumbar herni
C) Umbilikal herni
D) Spigelian herni
E) Obturator herni
CEVAP: A
Tariflenen herni; strangüle olmuş bir femoral hernidir.
Femoral herni daha çok kadınlarda görülür ve
strangülasyon riski en yüksek fıtıklardan birisidir.
CEVAP : A
16
63. Hasselbach üçgeninin medial kenarını
oluşturan yapı aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnferior epigastrik damarlar
B) Rektus kılıfı
C) İnguinal ligament
D) Superior epigastrik damarlar
E) İnternal oblik aponevroz
66. Aşağıdakilerden hangisi Leriche sendromunun
özelliklerinden biri değildir?
A) İnfrerenal abdominal aortta ateroskleroz görülür
B) İliak damarlarda ateroskleroz görülür
C) Kladikasyon vardı
D) Impotans gelişir
E) Femorol nabız alımı
Hasselbach üçgeninin;
inferior kenarını; ligamentum inguinale.
Medial kenarını; Rektus kası
Lateral kenarını; A-V epigastrika inferior o
luşturur.
Lerich sendromu İnfrarenal aort (+) iliak ateroskleroz
-Kladikasyon
-İmpotans
-Femol nabız yokluğu ,femal nabız alamaz
CEVAP: E
CEVAP : B
64. Aşağıdaki tümörlerden hangisi li-fraumeni
sendromlarında bulunan tümörlerden biri değildir?
A) Meme kanseri
B) Adrenokortikol kanser
C) Yumuşak doku sınırları
D) Lösemi
E) Epididim tümörleri
67. Kırk dokuz yaşındaki bir erkek hastaya sol
kasık fıtığı nedeniyle Lichtenstein onarımı yapılıyor.
Ameliyattan sonra hasta, kasığında sürekli olarak
sızlama tarzında bir ağrısı ve ejakülasyon sırasında
yanma tarzında şiddetli ağrısı olduğunu belirtiyor.
İlk ameliyatından 8 ay sonra hasta ikinci bir
ameliyatla araştırılıyor; fıtık olmadığı saptanıyor ve
nervus ilioinguinalis kesiliyor. Bu ameliyattan
sonra hastanın yakınmalarında hafif bir azalma
oluyor. Hastada halen fıtık olmadığı belirleniyor.
Ameliyat yerinin tomografi ve ultrasonografi ile
değerlendirilmesinde herhangi bir olağan dışı
bulgu saptanmıyor. Palpasyonda hastanın vas
deferensinin hafif duyarlı ve ağrılı olduğu ayrıca
duyu muayenesi her iki kasıkta normal olarak
belirleniyor.
Bu hastadaki ağrının en olası nedeni
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Testis torsiyonu
B) Iskemik orşit
C) Nervus genitofemoralis nöromu
D) Osteitis pubis
E) Vas deferens fibrozisi
Epididim tümörleri P53 ile ilişkili değildir. Şıklardaki
diğer tümörler
CEVAP: E
65. Aşağıdakilerden hangisi emboli ile ilgili
yanlıştır?
A) Aritmi ile birlikte sıktır
B) Kladikasyon görülmez
C) İstirahat ağrısı görülür
D) Kronik iskemi bulguları yoktur
E) Emboli de nabız tespit edilir
Aritmi
Emboli
Tromboz
Kladikasyon
-
+
İstirahat ağrısı
-
+
Kr.iskemi bulguları
-
+
Nabız
+
-
Hastada ilk ameliyata bağlı vas deferens fibrozisi
vardır. N. İlioinguinalis kesisiyle rahatlaması bunu
göstermektedir.
CEVAP : E
CEVAP: C
17
68. Abdominal kompartman sendromu için yanlış
olan hangisidir?
A) Abdominal hipertansiyonda abdominal basınç 10
mm Hg ‘nın üzerindedir
B) Karın içi basınç ölçümü intraperitoneal kateter veya
indirekt yöntemlerle yapılır
C) Renal fonksiyonlar bozulur,oligüri,anüri ortaya
çıkar,intestinal kan akımı azalır
D) Kardiyak output artar
E) PCWP ve CVP artar.
70. Aynı türden farklı genetik özelliklere sahip
bireyler arasında yapılan ve transplante edilen
parçanın, kendi normal anatomik lokalizasyonuna
yerleştirildiği transplantasyon olayı
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Ortotopik izogreft
B) Heterotopik izogreft
C) Ortotopik; allogeft
D) Heterotopik ksenogreft
E) Ortotopik otogreft
Abdominal kompartman sendromu için introabdominal
basında ;en iyi eksternal mesane katerizasyonu ile
bakılır. Basınç 10 mm Hg ‘nın üzerine çıktığında
abdominal kompartman gelişir ve renal fonksiyonlar
bozulur. PCWP ve CVP artar,kardiak output azalır.
Transplantasyonlar alıcı ve verici arasındaki genetik
ilişki açısından dört gruptur.
Otogreftte aynı bireyden yine kendine yapılan
transplantasyon söz konusudur.
İzogreft transplantasyonda alıcı ve verici aynı genetik
özelliklerine sahiptir.
Allogreft transplant, aynı türden farklı genetik
özelliklere sahip bireyler arasında yapılır.
Ksenogreft ise farklı türler arasında yapılan
transplantasyondur.
Ortotopik ve heterotopik terimleri ise transplante edilen
parçanın hangi lokalizasyona transfer edildiği ile
ilgilidir.
Eğer transplante edilen parça normal anatomik
lokalizasyonuna yerleştirilirse ortotopik, değilse
heterotopik transplantasyondan bahsedilir.
CEVAP: D
CEVAP: C
71. Aşağıdakilerden hangisi uygunsuz antidiüretik
hormon salınımı sendromu ile ilgili yanlıştır?
A) Hastalarda kronik hiponatremi beklenilir
B) Atriyel natriüretik peptit (ANP) ödem ve
hipertansiyon gelişmesine engel olur
C) Plazma ozmoloritesi azalmış vede idrar
ozmoloritesi azalmıştır
D) Hastalarda idrar sodyumu 20 meq/lt nin üzerindedir
E) Uygunsuz antidiüretik hormon salınımı sendromu
hastaları konvülzyon ile başvururlarsa yine ilk tercih
tedavi sıvı kısıtlaması olmalıdır
69. Ameliyat sonrası ilk 48 saatte görülen ateşin en
sık nedeni aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yara enfeksiyonu
B) Atelektazi
C) Üriner enfeksiyon
D) Akut tromboflebit
E) Akciğer embolisi
Ameliyat sonrası ilk 0-72 saat ateş - Atelektazi
Ameliyat sonrası 4-5 günde ateş
- Yara yeri
enfeksiyonu
Ameliyat sonrası 6-7 günde ateş
kaçağı
- Anastomoz
Ameliyat sonrası 10. günde ateş
düşündürmelidir.
- Batın içi abse
Uygunsuz antidüretik hormon salınımı sendromu
kronik hiponatremi ve atriyel natriüretik ve peptit
artışına bağlı ödem ve hipertansiyonun görülmediği bir
hastalıktır. Uygunsuz ADH dilüsyonel hiponatremi ile
başlar övolemik hiponatrami ile devam eder.
Uygunsuz ADH sendromunda vücut başlangıçta aşırı
miktarda su tutarak su miktarını arttırır. Ancak
ardından kalptan salınan doğal diüretikler (ANP-BNP)
hastalarda ödem görülmesine engel olur. Uygunsuz
antidiüretik hormon salınımı sendromunda konvülzyon
ile gelen hastalarda ilk tercih tedavi serum fizyolojik
olmalı ve sodyum yerine konulmalıdır bunun dışındaki
tüm durumlarda tedavi sıvı kısıtlamasıdır.
CEVAP: B
CEVAP:E
18
72. Cerrahide bilindiği üzere üçüncü boşluğa geçişi
mümkün olmayan kolloid sıvılar, Vücut sıvı
remplasmanı yapılması gereken durumlarda önemli
bir silah olarak kullanılabilir. Aşağıdaki
durumlardan hangisi kolloid sıvıların
kullanılmaması gereken durumlardan biri değildir ?
A) Septik şok
B) Yanık hastası
C) Anafilaksi
D) Sepsis
E) Hipovolemik şok
74. Ekzokrin pankreasın kistik tümörlerinden; en sık
görülen, malignleşebilen ve malignleşmeyen hangi
şıkta en iyi sıralanmıştır?
EN SIK
Damar bütünlüğünün bozulduğu durumlarda kolloid
sıvılar replasmanda kullanılamazlar; bu sıvılar
replasmanda eğer damar bütünlüğü bozulduğu
durumda kullanılırlarsa kaş yaparken göz çıkarır ve
hipovolemeyi derinleştirirler. Bu yüzden damar
bütünlüğünün bozulduğu sepsis ve septik şoklarda
(NO), yanıklarda (histamin) ve anaflaktoid şoklarda
(histamin) Kapiller bütünlük bozulduğu için hastalara
kolloid sıvı verilmemelidir.
MALİGNLEŞE- MALİGNLEŞMEYEN
BİLEN
A
Musinöz
kistadenom
İDPKN
Seröz kistadenom
B
Musinöz
kistadenom
Musinöz
kistadenom
Seröz kistadenom
C
İDPKN
Seröz
kistadenom
Seröz kistadenom
D
Seröz
kistadenom
Seröz
kistadenom
Musinöz kistadenom
E
Seröz
kistadenom
Musinöz
kistandenom
Musinöz kistadenom
• Ekzokrin pankreasın kistik tümörleri
En sık Musinöz kistadenom
Malignleşebilen Musinöz kistadenom
Malignleşmeyan
Seröz kistadenom
• İDPKN (İntraduktal papiller kistik neoplazi)
CEVAP: E
CEVAP: B
73. Aşağıdakilerden hangisi pankreasın en sık
görülen malign tümörleri ile ilgili yanlıştır?
A) %90 ekzokrin %10 endokrin tümörler görülür
B) Ekzokrin en sık tümör; duktal adenokarsinomlardır
ve pankreas başında görülürler
C) Pankreas korpus tümörleri, baş tümörlerinden daha
kötü prognostiktirler
D) Hastaların çoğunluğunda kilo kaybı tespit edilir
E) Pankreas kanserlerinin oluşumunda P- RAS, P36,
P73 ve BRCA1 genleri rol alır
75. Aşağıdaki mikroorganizmalardan hangisinin
enfekte pankreatik nekroza yol açma olasılığı en
düşüktür?
A) Escherichia coli
B) Bacteroides
C) Chlamydia
D) Staphylococcus
E) Candida albicans
Pankreas kanseri gelişiminde rol olan genler
K.ras
CERB - B2
P53
P16
DPC4
BRCA2
Pankreas korpus tümörleri en kötü prognozlu .
kanserlerdir ve pankreas baş tümörlerindende daha
kötü prognozludurlar.
CEVAP: E
19
Bu soru Akut kolesistit veya Akut kolanjit veya enfekte
pankreatit e en sık sebep olan kalıbıyla sorulacaktır.
Enfekte pankreatik nekroz tanısı bilgisayarlı tomografi
eşliğinde alınan materyalin kültür ortamında
üretilmesiyle konulan acil cerrahi endikasyonu
gerektiren bir patolojidir. Akut pankreatitte Cullen, Gray
Turner (akut hemorajik nekrotizan pankreatit) bulguları,
pankreatik apse, enfekte nekroz ve genel durumu
kötüleşen (ARDS) pankreatitler acil ameliyat edilmelidir.
Enfekte pankreatit etyolojisine bakıldığında genellikle
miks flora tespit edilir. Miks florada en çok izole edilen
mikroorganizmalar E.coli, B.fragilis, Streptococcus,
Staphylococcus ve Candida’lardır.
CEVAP: C
76. Aşağıdakilerden hangisi kolon anatomisi ile
ilgili yanlıştır?
A) Kolonun en geniş yeri sağ kolonun başlangıcı olan
çekumdur
B) Kolonun en dar yeri sol kolonun bitiş noktası olan
retrosigmoid köşedir
C) Kolonun hemen devamında anal kanalın üzerinde
rektum seyreder
D) Tenia libera rektumda bulunmaz
E) İnternal sprinkler defekasyonda sorumlu esas kastır
79. Rektal prolapsusu ile ilgili en doğru
aşağıdakilerden hangisi cümledir?
A) Rektal prolapsusuda anorektal ağrı kanama
görülmez
B) Rektal prolapsusu inkotans görülmediği bir
hastalıktır hastalıktır
C) Rektal prolapsusu hemoroidi olanlarda sık görülür
D) Rektal prolapsusu doğum anamnezi ile artar
E) Rektal prolapsusu doğum anamnezi ile azalır
Her ne kadar rektal prolapsusu doğum anamnezi ile
artığı düşnülsede rektal prolapsusu doğum anamnezi
ile azalır. Rektal prolapsusu doğum anamnezi ile
azalırken ve rektosel veziko riski artmaktadır.
Hemoroid ameliyatı olmak rektal prolapsusu artırırken
hemoroidi bulmak rektal prolapsusu riskini etkilemez
Defekasyonda sorumlu esas kas eksternal sprinkler
internal sprinkler defekasyonundan sorumlu olma
durumu söz konusu değildir. İnternal sprinkler
iyileşmeyen (kronik anal fissürlerde kesilmekte lateral
internal sfinkterotomi yapılmaktadır.)
CEVAP: E
CEVAP: E
77. Aşağıdakilerden hangisi kolon anatomisi ile
ilgili en doğru cümşedir?
A) Sağ kolon inferior mezenterik dallarıyla beslenir
B) Sol kolon pudental arterin üst dalı olan inferior
mezenterik arter ile beslenir
C) Çölyak trunk kolon beslenmesinde en önemli
arterdir
D) Sağ kolon abdominal aortanın dalı olan süperior
mezenterik arterle beslenir
E) Rektum abdominal aortanın dalı olan Çölyak
trunkusla beslenir
80. Aşağıdakilerden hangisi hemoroitlerle ilgili
yanlıştır?
A) Hemoroidler diz dirsek pozisyonunda daha çok saat
3-7-11 yönünde çıkarlar
B) Hemoroid sigmoid arteriyollerin kolon deldiği
yerden çıkan venöz pleksusun adıdır.
C) İnternal hemoroidler eksternal hemoroitlerden daha
az görülürler
D) Hemoroidlerin internal tipinde en sık görülen
semptom kanamadır
E) Hemoroidlerin eksternal tipinde en sık görülen
semptom ağrıdır
Sağ kolon süperior mezenterik arter sol kolon ve 3/1
rektum inferior mezenterik arterle beslenir. Çölyak
trunk ise abdominal aortanın dalıdır ve karaciğer, ince
barsakların üst bölümündeki duodenum parçası ve
mide anatomisinin beslenmesinden sorumludur.
CEVAP: D
Hemoroidler daha çok 3-7-11 yönünde çıkan
sigmoid arteriyollerin kolon deldiği yerden oluşan
venöz pleksuslardır bu pleksusların hacim artışıyla
hemoroid hastalığı ortaya çıkmış olur hemoroidler
dentateid proksimalinde ise internal distalinde ise
eksternal ismiyle adlandırılırlar. İnternal hemoroidler
kanar eksternal hemoroitler daha çok ağırırlar.
78. Aşağıdakilerden hangisi rektal prolapsusu için
anatomik yatkınlık sağlayanlardan biri değildir?
A) İleri yaş
B) Zayıf internal sprinkler
C) Laksatif kullanımı
D) Hemoroid ameliyatı geçirmek
E) Diare
Rektal prolapsusu için anatomikm yatkınlık
oluşturanlar;
Uzun rekto sigmoid
Derin duplas boşluğu
Zayıf interan splinkler
Pelvis taban defekti
Geçirilmiş anorektal ameliyatlar (hemoroidektomi)
Rektal invajinasyon (rektal prolapsusu için en önemli
yatkınlı sebebidir.)
Rektal invajinasyon varlığında oluşan rektal
prolapsusu yaşlı genç yaşında histerektomi geçirmiş
çocuğu olmayan trisiklik antidepresan kullanan kabızlık
şikayeti olan hemoroid ameliyatı geçirmiş ve Rektal
invajinasyonu bulunan hastalarda daha sık görülür.
CEVAP: E
CEVAP: C
81. Hemoroidektomilerden sonra en sık
komplikasyonu aşağıdakilerden hangisidir?
A) İdrar retansiyonu
B) Rektal prolapsusu
C) Ağrılı kıntı
D) Ağrılı müköz akıntı
E) Rektal dolgunluk
Hemoroidektomilerden sonra en sık komplikasyon İdrar
retansiyonudur.
CEVAP: A
20
82. Aşağıdakilerden hangisi anal fissür ile
yanlıştır?
A) Anal fissür anal kanalın yarığıdır
B) Anal fissürün en sık sebebi kronik konstipasyondur
C) Anal fissürde kanama defekasyondan hemen önce
damlama tarzında görülür
D) Akut ve kronik ana fissürü birbirinden ayıran
sentinel pilei hipertrofik anal papiladır
E) Anal fissürün en sık arka orta hatta görülür
85. Karsinoid sendrom için aşağıdakilerden hangisi
yanlıştır?
A) Bütün karsinoid tümörlerin %10’unda görülür
B) Karsinoid sendrom oluşması için KC’e metastaz
% 99 sebeptir
C) Karsinoid sendromun en sık rastlanan bulgusu
flushing ve dairedir
D) En çok karsinoid sendrom AC karsinodilerinde
görülür
E) Karsinoid sendrom en sık ileojejenal karsinoidlerde
oluşur
Anal fissür defekasyondan sonra damla damla kanama
anemizi ile gelir.
Karsinoid sendromlar en sık ileojejnal(GİS)
karsinoidlerine sekonder görülürler.
Karsinoid sendrom tüm karsinoid tümörlerin yaklaşık
% 10 unda tespit edilir.
Karsinoid sendrom yapan karsinoid tümörler % 99
karaciğer metastazı ile karsinoid sendroma sebep
olurlar.
CEVAP: C
83. Aşağıdakilerden hangisi tranfüzyon sonrası
görülmez?
A) Hiperpotasemi
B) Hipotermi
C) Hipokalsemi
D) Hipernatremi
E) Hipervolemi
CEVAP: D
86. Adrenal tümöre bağlı Cushing sendromunda
11 beta hidroksilaz enzimini bloke ederek kortizol
düzeyini azaltmak için kullanılacak ilaç hangisidir?
A) Metirapon
B) Aminoglutetimid
C) Ketokanazol
D) Siproheptadin
E) İnsülin hipoglisemi testi
Transfüzyona ait en sık komplikasyon; ateş ve allerjidir.
Transfüzyona ait en sık ölüm sebebi; transfüzyona
bağlı akut Akciğer hasarıdır.
Transfüzyon yapılan anestezi altındaki hastada en sık
komplikasyon hipotansiyon ve yaygın kanamadır.
Kan transfüzyonları sonucunda, hiperpotasemi,
hipervolemi,hipotermi ve hipokalsemi görülebilir ancak
hipernatremi görülmez.
Metirapon 11- beta hidroksilaz enzimini bloke eder ve
kortizolü azaltır.Ayrıca ACTH rezervini göstermede en
değerli testtir.
CEVAP: D
CEVAP: A
84. Tiroid kanserleri,aşağıdakilerin hangisinde
“agresif” özellikleri bakımından iyiden kötüye
doğru sıralanmıştır?
A) Papiller-radyasyon maruziyeti sonrası
papiller-foliküler-medüller-anaplastik
B) Foliküler-papiller-medüller-radyasyon maruziyeti
sonrası papiller-anaplastik
C) Papiller-medüller-anaplastik-radyasyon maruziyeti
sonrası papiller-foliküler
D) Papiller-anaplastik-foliküler-medüller-radyasyon
maruziyeti sonrası papiller
E) Radyasyon maruziyeti sonrası
papiller-papillo-foliküler-medüller-anaplastik
87. Kırk altı yaşında bir bayan hasta ikili
antihipertansif tedavi almasına rağmen
tansiyonlarının yüksek seyretmesi şikayeti ile
başvuruyor.Ara ara baş ağrısı,terleme,flushing ve
anksiyetesi olan hastanın yapılan tetkiklerinde
sodyum 140mEq/L,potasyum 4,3 meq/L ve açlık
kan glikozu 150 mg/dL tespit ediliyor.
Bu hastada kesin tanı için yapılması gereken en
önemli tanısal test aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klonidin supresyon testi
B) 24 saatlik idrarda aldosteron tayini
C) 24 saatlik idrarda metanefrin tatini
D) 24 saatlik idrarda valin mandelik asit tayini
E) 24 saatlik idrarda serbest kortizol tayini
Antihipertariflere dirençli hipertansiyon hiperglisemi ve
normal Na-k değerleri olan hastada Flushing ve baş
ağrısı feoksomasitoma tanısını desteklemektedir.
Feokromasitoma tanısında metanefrinler en
değerlendir
Tiroid kanserlerinin agresif özelliklerine göre
sıralanışı;iyi prognozludan kötü prognozluya sıralanış:
Papiller > Radyasyona bağlı papiller > Foliküler >
Medüller > Anaplastik
CEVAP: A
CEVAP: C
21
88. Aşağıdakilerden hangisi MEN 1 sendromunun
kompanentlerinden değildir?
A) Gastrinoma
B) Prolaktinoma
C) Paratiroid hiperplazi
D) Medüller tiroid karsinomu
E) Mukozal ganglionöramatozis
90. Barrett özofagusu ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
hangisi yanlıştır?
A) Tanısı endoskopi ve biyopsi ile konulur
B) Özofagus kanseri gelişme riski 40 kat artmıştır
C) Bir yılda hastaların %10’unda kanser oluşur
D) Hastaların % 70’inden fazlası erkektir
E) Oluşumunda yetersiz alt özofagus sfinkteri varlığı
önemli rol oynar.
MEN(Multiple Endokrin Neoplazi)
I (En sık)
(wermer send) 2a(Sipple)
*Paratiroid
hiperp
*Medüller
*Pankreas
adacık tm
(Gastrinoma)
Tiroid kanseri
*mukozal
ganglionörinom
* medüller
tiroid kanseri
4
*pitüiter
adenom
*Paratiroid
Hp
*Feokromasitoma
*Pitüiter
adenom
*Paratiroid
hiperplazi
(PRLoma)
*Hirsprung
hastalığı
CEVAP: D
2b
Çok zor bir soru;
Barret özefagusu İrlandalı bilim adamı Norman Barret
tarafından 1950 yılında bulunmuştur. Bir geri dönüşsüz
metaplazidir. Özefagus kanseri riski 40 kat artmıştır.
Erkeklerde daha sık görülür. Reflüye bağlı yani yetersiz
alt özefagus sfinkter basıncına bağlı oluşur.
Hastalardan her yıl % 1 inde kanser gelişir.
*Feokromasitoma
* marfanoid
görünüm
CEVAP: C
91. Aşağıdaki şoklar ve özellikleri eşleşmesinden
hangisi yanlıştır?
89. Rotter lenf nodülleri vücudun hangi bölgesinde
bulunur?
A) Boyun
B) İnguinal
C) Aksilla
D) Retroperitoneal
E) Mediasten
Şok Tipi
Tansiyon arteryel
A)Hipovolemik
şok
B) Septik şok
C) Nörojenik şok
D) Kardiyojenik şok
E) Obstrüktif şok
Rotter ganglionları yada lenfnodları aksillada bulunur
ve meme kanserinde aksillada metastazının görüldüğü
lenf nodlarıdır.
Hipotansiyon
Nabız dakika
sayısı
Taşikardi
Hipotansiyon
Hipotansiyon
Hipotansiyon
Hipotansiyon
Taşikardi
Bradikardi
Bradikardi
Taşikardi
Bradikardi şoklardan sadece nörojenik şokta görülür.
Diğer tüm şoklarda taşikardi tespit edilir.
CEVAP: C
CEVAP: D
22
92. Aşağıdakilerden hangisi primer sklerozan
kolanjit ile ilgili yanlıştır?
A) Sekonder bilier sirozun en sık sebebidir
B) Ülseratif kolit yada retroperitonel fibrozis’i alanlarda
daha sık görülür
C) ERCP’de göller zinciri yada tespih tanesi dizilimi
görülür
D) Erkeklerde sıktır ve tanısı ERCP ve karaciğer
biyopsisi ile konulur
E) Primer sklerozan kolanjit; ülseratif kolit zemininde
görülüyorsa total kolektomiden sonra geriler
94. Liken planus ile ilgili aşağıdaki ifadelerden
hangisi yanlıştır?
A) Koebner fenomeni pozitiftir.
B) Bilateral simetrik fleksör yüzleri tutar.
C) Mukoz membranları tutarak kanserleşebilir.
D) Nonenfeksiyöz bir hastalıktır.
E) Hiperpigmentasyon yapar.
Papuloskumöz hastalıklardan Liken Planus
Deri-muköz membranları tutar ve kaşıntılıdır.
Akut-kr. enf.hastalığıdır.
Etyolojide HCV önemlidir.HIV,D-penisilamin,altın-civa
diğer çevresel etyolojilerdir.
Poligonal mor-menekşe rengi papül izlenir.
Hiperpigmentasyon bırakır.İz kalmaz.
Bilateral simetrik fleksör yüzeydedir.
En sık el-ayak bileklerinde görülür
Koebner (+)tir.
Primer sklerozan kolanjit;
Sekonder bilier sirozun en sık sebebidir
Erkeklerde sıktır. 50 yaş civarında sarılık ile başvuran
hastalar sık görülür.
ERCP ve karaciğer biyopsisi ile tanı konulur.
PSK’in sebebi ÜK ise total kolektomiden sonra hastalık
ilerleyebilir.
ERCP’de göller zinciri ve tespih tanesi dizilimi
görünümleri elde edilir.
CEVAP: D
CEVAP: E
95. Aşağıdakilerden hangisi paterji testini pozitif
yapan patolojilerden biri değildir?
A) Rekurren aftöz stomatit
B) Eritema enfeksiyozum
C) Herpes genitalis
D) Romatoid artrit
E) İridosiklit
Paterji testini pozitif yapanlar:
-Rekurren aftöz stomatit
-İridosiklit
-İdiopatik eritema nodosum
-Herpes genitalis
-Romatoid artrit
CEVAP:B
93. Oral kontraseptif kullanımı ile ilgili en doğru
cümle aşağıdakilerden hangisidir?
A) OK’ler karaciğerdeki benign kitleleri etkilemezler
B) OK’ler Hemanjiom ve FNH’ı etkilemezler ancak
adenomu büyütürler.
C) OK’ler Hemanjiom ve FNH’ı büyütürler ancak
adenomu etkilemezler
D) OK’ler Hemanjiom ve FNH’ı büyütürler ancak
adenomların hem oluşumundan hem de
büyümesinden etkilidirler.
E) OK’ler HCC yapmazlar
OK
96. Friedrich ataksisi için aşağıdaki ifadelerden
hangisi yanlıştır?
A) Trinukleotid tekrar sendromları arasındadır.
B) Retinitis pigmentoza yapabilir.
C) Skolyoz ve kardiyak bulgular meydana getirebilir.
D) Kortikospinal traktus ve kortikobulbar yolu etkiler.
E) Otozomal resesif geçişlidir.
Arkadaşlar Friedrich ataksisinin özellikleri daha önce
TUS’ta soru olarak karşımıza geldi. Trinukleotid tekrar
sendromlarından olan Friedrich Ataksisinin posterior
spinal kordu, kortikospinal traktusu ve
spinoserebellar traktusu etkilediğini bilmeliyiz.
Kortikobulbar yolu etkilemez.
Hemanjiom, adenom ve FNH büyütür.
Adenomun ilk oluşumundan etkilidirler.
HCC ile ilişkisi tartışmalıdır.
CEVAP: D
CEVAP: D
23
97. Aşağıdakilerden hangisi şizofrenideki kötü
prognostik faktörler arasında yer almaz?
A) Presipite edici faktörlerin olmaması
B) Erkek cinsiyet
C) Aile öyküsünde affektif hastalık hikayesi
bulunması
D) Negatif semptomların olması
E) Perinatal travma öyküsü
99. Aşağıdakilerden hangisi vaka-kontrol tipi
araştırmaların özelliklerinden değildir?
A) Kolaylıkla yapılabilmeleri
B) Ucuz olmaları
C) Genellikle sık görülen hastalıklar için uygun olmaları
D) Retrospektif olmaları
E) Çabuk sonuç vermeleri
Vaka kontrol araştırmaları belirli bir hastalığı olan
kişilerle (vaka grubu), bu hastalığı olmayan kişiler
(kontrol grubu) arasında geçmiş yaşamlarındaki
(retrospektif)bir takım özellikler yönünden araştırılır. Bu
tür araştırmalarda kontrol grubunu oluşturan kişilerin,
araştırılan hastalık dışındaki pek çok özellik
bakımından vaka grubundakilere benzer olması
gerekir. Bu benzerlik sağlanabildiği ölçüde çıkan
sonucun güvenilirliği artar.
Şizofrenideki iyi ve kötü prognostik faktörler TUS için
değerlidir ve mutlaka bilinmesi gerekmektedir.
Kötü prognoz
• Erken başlangıç(20’den önce)
• Presipite edici faktör olmaması
• Kronik (sinsi) başlangıç
• Aile öyküsünde şizofreni hikayesi bulunması
• Negatif semptomların olması
• Premorbid, sosyal, seksüel ve işlevselliğin kötü
olması
• Geriye çekilme ve otistik davranışların olması
• Bekar, boşanmış veya dul olması
• Sosyal desteğin kötü olması
• Erkek cinsiyet
• İlaçla erken tedavi yok, başlangıçtaki ilaca yanıt yok
• Nörolojik bulgu ve semptomların olması
• Perinatal travma öyküsü
• 3 yıl içinde hiç remisyon olmaması, çok relapslarla
gitmesi
CEVAP: C
CEVAP: C
100.Etkenin konakçının dokusunda meydana
getirdiği değişiklikler aşağıdakilerden hangisiyle
ifade edilir?
A) Enfektivite
B) Virulans
C) Fatalite
D) Atak hızı
E) Patojenite
98. Aşağıdaki mamografi kriterlerinden hangisi
malignite lehine bir bulgudur?
A) Yumurta kabuğu şeklinde duvar kalsifikasyonları
B) Kaba kalsifikasyonlar
C) Küme oluşturan plemorfik kalsifikasyonlar
D) Yaygın punktat kalsifikasyonlar
E) Yuvarlak kalsifikasyonlar
Patojenite: Etkenin konakçı dokuda reaksiyon
meydana getirebilme özelliğine verilen addır.
Virulans: Etkenin meydana getirdiği hastalığın
derecesini gösteren kavramdır.
Antijenite: Etkene karşı kişinin vücudunda antikor
meydana gelmesidir.
Toksijenite: Etkenlerin konakta toksin üreterek yayılma
özelliğine verilen isimdir.
Arkadaşlar mamografide özellikle benign ve malign
kalsifikasyonlar önümüzdeki sınavlarda gelecek. Bu
konuya dikkat etmemiz lazım. Birbiriyle küme yapmaya
başlamış pleomorfik kalsifikasyonlar malignite
kriterlerinden biridir.
CEVAP: C
CEVAP: E
24
101. Aşağıdakilerden hangisi fibromyalji
sendromunun bir özelliği değildir?
A) Ağrı yaygındır.
B) Kadınlarda daha sıktır.
C) Hassas noktalar vardır.
D) Sistemik bulgular vardır.
E) Lokal tedaviye cevap iyidir.
103. Aşağıdaki ilaçlardan hangisinin multipl skleroz
tedavisinde yeri yoktur?
A) Pulse steroid
B) Trastuzumab
C) Natelizumab
D) Rituximab
E) Mitoxantrone
Fibromyalji hastalığının tedavisinde hastalara ilk başta
aerobik egzersiz yapmaları önerilir. Aerobik egzersiz
maksimum oksijenin tüketiminin % 60 yoğunluğunda
yapılan büyük kas gruplarını çalıştıran yüksek
yoğunluktaki dinamik egzersizlerdir. Aerobik
egzersizlere örnek yüzme, koşma, bisiklet binmek,
kayak ve kürek vb. Ağrı için analjezikler çok etkili
değildir. NSAİ lerden naproksen etkilidir. Ancak tek
başına çok etkili olmaz. Trisiklik antidepresanlar
özellikle amitriptilin (laroxyl) etkilidir uyku sorunu ön
plandaysa verilir. SSRI serotonin düşük olduğu için
oldukça etkilidir ancak sadece antidepresan vermekle
hasta tedavi edilmez gerekirse kombine tedavi tercih
edilir.
Demyelinizan hastalık olan MS’in tedavisinde
kullanılan ilaçlar önemlidir ve mutlaka bilinmesi
gerekmektedir. Akut atakta pulse steroid tercih edilirken
diğerleri genellikle idame tedavisinde kullanılır.
Özellikle kullanılan monoklonal antikorlar ve
mitoxantrone soru değeri taşımaktadır.
CEVAP: B
104. Myotonik distrofi ile ilgili aşağıda verilen
ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Trinukleotid tekrar sendromlarından biridir.
B) Erişkin yaş grubunun en sık herediter kas
hastalığıdır.
C) Sıklıkla X’ e bağlı resesif kalıtılır.
D) Tipik myopatik yüz görünümü mevcuttur.
E) Katarakt ve testikuler atrofi beklenir.
MYOTONİK DİSTROFİ
Erişkin yaş grubunun en sık herediter kas hastalığıdır.
Otozomal dominant kalıtlanır.
Kasılan kas gevşeyemez (myotoni)
Tipik myopatik yüz görünümü (frontal kellik, pitoz,
çökük yanaklar) izlenir
Katarakt , testiküler atrofi, jinekomasti, DM, kardiak
aritmiler görülür.
Trinukleotid tekrar sendromlarındandır.
CEVAP: C
CEVAP: E
102. Pemfigus foliaceusla ilgili aşağıdaki
ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Nikolsky fenomeni pozitiftir.
B) Mukozaları tutmakla birlikte kanserleşmez.
C) Subkorneal büllerle karakterizedir.
D) Tzank testi pozitiftir.
E) Yaygın eritrodermi yapabilir.
105. Entübasyon sırasında endotrakeal tüpün
trakeaya yerleştiğinin en kesin göstergesi
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Periferik oksijen saturasyonu
B) End-tidal karbondioksit basıncı
C) Bilateral solunum seslerinin varlığı
D) Gastrik distansiyonun olmaması
E) Göğüs kafesinin solunum ile hareketi
Arkadaşlar Pemfigus’un alt tipi olan Pemfigus
Foliaceus Pemfigus Vulgaristen ayırıcı özellikleriyle
soru değeri taşımaktadır. Mukozaları tutmadığını
bilmemiz lazımdır.
Subkorneal yerleşimli
Mukozalar tutulmaz.
Nikolsky fenomeni(+)
CEVAP: B
Anestezi yandal sınavında da çıkan çok güzel bire
soru. En kesin gösterge end-tidal karbondioksit
basıncıdır
CEVAP:B
25
106. Kondrosarkomla ilgili olarak aşağıda verilen
ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) İleri yaşta ortaya çıkar.
B) Tedavisi cerrahidir, kemo-radyoterapiye
dirençlidir.
C) Osteokondroma sekonder gelişebilir.
D) Femur distali-tibia proksimali en sık görüldüğü
lokalizasyonlardır.
E) Radyolojik olarak atılmış pamuk manzarası
görülebilir.
109. Aşağıdakilerden hangisi intrauterin cerrahi
endikasyonlarından biri değildir?
A) Gastroşizis
B) Akciğerin konjenital kistik adenomatoid
malformasyonu
C) Konjenital hidrotoraks
D) Obstruktif uropatiler
E) Teratom
İNTRAUTERİN CERRAHİ ENDİKASYONLARI
Teratom
Diafragma Hernisi
Obstruktif uropatiler
Akciğerin konjenital kistik adenomatoid malformasyonu
Konjenital hidrotoraks ve hidrosefali
Kondrosarkom:
Primer yada osteokondroma sekonder gelişebilir
İleri yaş
Pelvis, kosta, sternumda
Radyolojik olarak patlamış mısır,atılmış pamuk
manzarası
Tedavi cerrahidir,KT ve RT’ye dirençlidir.
CEVAP: A
CEVAP:D
110. Fliktenli konjunktivit ile ilgili aşağıda verilen
ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Allerjik konjunktivitler sınıfında değerlendirilir.
B) Tuberkuloproteinlere karşı gelişir.
C) Tabanı limbusta olan lezyonlar yapar.
D) Konjunktivada 1-3 mm çapında multpil
ülserasyonlar ve hiperemik lezyonlar yapar.
E) Skar bırakarak iyileşir,bundan dolayı kötü
prognozludur.
107. Pontoserebellar köşe tümörleri için
aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) En sık akustik nörinom görülür.
B) 5,6,7,8.,9,10. kraniyal sinir bulguları verebilir.
C) Yanlarda petröz kemiklerle komşuluğu sıklıkla
vardır.
D) Kortikospinal yol belirtileri görülmez.
E) İşitme kaybı, tinnitus, vertigo, başağrısı görülebilir.
Fliktenli konjunktivit özellikleriyle birlikte TUS’ta soru
çıkarma potansiyeli olan bir alerjik konjunktivit tipidir.
Tuberkuloproteinlerekarşı gelişen bir gecikmiş
hipersensitivite reaksiyonudur. Konjunktivada 1-3 mm
çapında, multipl ülserasyonlar ve bunun çevresinde
genişlemiş damarlar ve hiperemik lezyonlar vardır.
Tabanı limbusta olan sonra skar bırakmadan iyileşen
fliktenler mevcuttur.
Pontoserebellar köşe tümörü yanlarda petröz
kemiklerle komşudur. Bu bölgenin tümörleri sıklıkla
benign karakterlidir.
Ancak lokalizasyonları nedeniyle vital oluşumlarla
yakın ilişkileri nedeniyle semptomları çok zengindir.
Tümör %2-20 oranında kortikospinal bulgular verir.
Bu tümörlerde en çok etkilenen kraniyal sinirler 5.7. ve
8. Sinirlerdir. Bunun yanında 9.10. ve 11. Sinirler de
etkilenebilir.
CEVAP: E
CEVAP: D
111. Yüz germe ameliyatı sonrasında gelişen cilt
nekrozu ve cilt açılması gibi komplikasyonların
oluşmasında en önemli risk faktörü
aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sigara kullanımı
B) Hipertansiyon
C) Aspirin kullanımı
D) Hematom
E) Diabet
108. İnkomplet spinal kord yaralanmaları içinde en
kötü prognozlu olan aşağıdakilerden hangisidir?
A) Posterior kord sendromu
B) Brown sequard sendromu
C) Lateral kord sendromu
D) Anterior kord sendromu
E) Santral kord sendromu
Arkadaşlar spinal kord yaralanmaları içinde en kötü
prognozlu olan anterior spinal arter yaralanmalarına
bağlı olarak meydana gelen anterior kord
sendromudur.
Özellikle sigara kullanımı yüz germe ameliyatlarında
komplikasyon gelişme riskini arttırmaktadır.
CEVAP: A
CEVAP: D
26
112. Lararoskopik uterin sinir ablazyonunda
aşağıdaki ligamentlerden hangisi kesilir?
A) Sakrouterin ligament
B) Kardinal ligament
C) Round ligamenti
D) Sakrospinöz ligament
E) Ligamentum latum uteri
114. Endometriozis tedavisinde adelösanlarda
kullanılmayan ilaç aşağıdakilerden hangisidir?
A) Medroksiprogesteron asetat
B) GnRH analogları
C) Danazol
D) Gestrinon
E) Kombine oral konrtraseptifler
Sakrouterin ligament: İnferior hipogastrik pleksustan
gelen lifler ile lumbar sempatik ve sakral parasempatik
lifleri içerir. Yani uterusun otonomik ve duyusal liflerini
taşır.
LUNA (laparoskopik uterin sinir ablasyonu) işleminde
kesilen bağ budur
Progesteron
En çok MPA kullanılır.Endometrioziste ilk tercihtir.
KOK
6-12 ay ara verilmeden kullanılır.Endometriotik dokuda
desidual değişiklikler meydana getirir.
GnRH analogları
Gonadotropin sekresyonunu ve ovaryan steriod
üretimini baskılar.Tedavi süresi 6 aydır, kemik
dansitesinde azalma oluşturduğundan adolesanlarda
kullanılmamalıdır
Danazol:Ses kısılması yan etkisi kalıcıdır.
Gestrinon: Yan etkisi danazolden daha az olan bir
antiöstrojendir.
Anastrazol: Aromataz inhibitörüdür.Kemik kaybı
yapabilir.
Kardinal ligament: Uterusu yerinde tutan en önemli
ve en kuvvetli bağdır.
Round ligament: Uterusa bağlandığı alandan,
inguinal kanalı geçerek vulvaya, labium majora ulaşır.
CEVAP: A
CEVAP:B
115. Beyaz renkli süt kesiği kıvamında kokusuz
akıntıya neden olan ve kaşıntı yapan vajinit
aşağıdakilerden hangisidir ?
A) İnflamatuar vajinit
B) Atrofik vajinit
C) Candida vajiniti
D) Bakterel vajinozis
E) Trikomonas vajinalis vajiniti
113. Aşağıdakilerden hangisinde histeroskopik
yaklaşım uygun değildir?
A) Endometrial ablazyon
B) Uterin septum rezeksiyonu
C) Endometrial polip eksizyonu
D) Ovaryen absenin tedavisi
E) Uterin kaviteden RİA çıkarılması
C.Albicans normal vajinal flora elemanıdır
Risk faktörleri
Diyabet,HIV,gebelik ,KOK steroid kullanımı
Vajinitin en sık 2. , vulvovajinitin ise en sık nedenidir.
Klinik
Süt kesiği şeklinde kokusuz beyaz akıntı ve vajinal /
vulvar kaşıntı
Vajen pH = normal
Tanı
Pap smear veya kültür kullanılabilir
Tedavide
Sistemik –topikal antifungal ajanlar etkilidir
Tekrar eden enfeksiyon durumunda partner tedavisi
gerekebilir
Histeroskopi uterin kavitenin gözlenmesi için
geliştirilmiş bir tekniktir. Ovaryen abse drenajı pelvik
yaklaşımla mümkündür.Ayrıca enfeksiyon varlığında
histeroskopi kontraendikedir!!!!!
Histeroskopi endikasyonları:
Endometrial polip
Submuköz myom
Uterin septum
İntrauterin sineşi
İntrauterin kayıp RIA
CEVAP:C
CEVAP:D
27
116. Aşağıdakilerden hangisi endometrium kanseri
riskini artırmaz?
A)İleri yaş
B)Nulliparite
C)Tamoksifen
D)Erken menarş
E)Sigara
118. Koryokarsinomun prognozunu belirlemede
aşağıdakilerden hangisi kullanılmaz?
A) Yaş
B) Beta HCG seviyesi
C) İnvazyon düzeyi
D) Tümör boyutu
E) Metastaz sayısı
Endometrium kanseri riskini artıran durumlar
• Yaş
• Karşılanmamış östrojen
• İnfertilite (nulliparite)
• Tamoksifen kullanımı
• Erken menarş, geç menopoz
• Obezite(riski 2. en fazla artıran), hipertansiyon ve
diabetes mellitusu olan kadınlarda daha sık izlenir.
• Irk (beyaz ırkta, siyah ırka oranla 2 kat fazla)
• HNPCC sendromu(riski en fazla artıran)
• Cowden sendromu
SKOR(7 üzeri riskli)
0
1
YAŞ
40 yaş altı
40 yaş üzeri
GEBELİK GEÇMİŞİ
Mol
Abortus
Term
GEBELİK TANISI
İTİBARİYLE GEÇEN
SÜRE
4 aydan az
4-6 ay
7-12
B-HCG SEVİYESİ
1000’den az
1000-10000
arası
10000-100000 100000 ve
arası
üzeri
TÜMÖR BOYUTU
3 cm altında
3-4 cm
5 cm ve
üzerinde
METASTAZ
Dalak,Böbrek
Gastrointestin Karaciğer,beyi
al
n
Endometrium kanseri riskini azaltan durumlar
• Düşük doz kombine oral kontraseptif kullanımı
• Doğum sayısı arttıkça azalır.
• Sigara kullanımı ile azalır.
METASTAZ SAYISI
1-4
5-8
8 den fazla
1
2
CEVAP:E
CEVAP:C
ÖNCEDEN
UYGULANAN
KEMOTERAPİ
117. Peutz jeghers sendromuyla ilişkili olan overin
seks kord stromal tümörü aşağıdakilerden
hangisidir?
A) Granüloza hücreli tümör
B) Tekoma
C) Anüler tübüli sex cord stromal tümör
D) Lipoid hücreli neoplazm
E) Sertoli leyding hücreli tümör
2
4
12 aydan geç
119. Aşağıdakilerden hangisinin yarı ömrü daha
uzundur?
A) HCG
B) GnRH
C) Oksitosin
D) LH
E) FSH
Anüler tübüli sex cord stromal tümör
Gynandroblastoma benzer.
Hücreler melanin pigmenti içerir.
Peutz jeghers sendromu ile birlikte görülebilir.
CEVAP:C
GnRH yarı ömrü:2-4 dk
Oksitosin yarı ömrü:1-6 dk
LH yarı ömrü:20 dk
FSH yarı ömrü:3-4 saat
HCG yarı ömrü:24-36 saat
CEVAP: A
28
120. Aşağıdakilerden hangisi androjen sentez
defekti değildir?
A) 5 alfa Redüktaz eksikliği
B) 17 Hidroksilaz eksikliği
C) 3 Beta OH steroid DHG eksikliği
D) 17 Beta OH steroid DHG eksikliği
E) Aromataz eksikliği
5 alfa Redüktaz Eksikliği(XY)
• Eksternal genitalya virilize olamaz ve dişi yönde
gelişir
• Testis fonksiyonları normaldir, Wolfian kanal
gelişmiştir
• Artmış Testosteron/DHT oranı ile tanı konur
• Artan androjen düzeylerine bağlı olarak konur hem
virilizasyonu, hem de neoplazik gelişimi önlemek için
gonadektomi tanı konar konmaz yapılır
17 Hidroksilaz eksikliği:
• Progesteron yüksektir.Aldosteron yükselir ancak
kortizol ve sex steroidleri düşüktür.
3Beta OH steroid DHG eksikliği
17 Beta OH steroid DHG eksikliği
OR’tir.En sık görülen herediter testosteron sentez
defektidir.Androstenedion testosterona dönemez.
CEVAP:E
29
Download