KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİ ve TÜRKİYE`DEKİ OLASI ETKİLERİ

advertisement
KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİMİ ve TÜRKİYE'DEKİ OLASI ETKİLERİ
Dr. Deniz OKÇU1 Prof. Dr. Zafer ASLAN2
ÖZET
İklim Değişimi ile ilgili Devletlerarası Panel Raporunda (Intergovernmental Panel on Climate Change: IPCC)
2050 yılına kadar 200 milyon kişinin deniz seviyesinde yükselme, eko sistem değişimleri, toplam ürün
miktarında düşme, kıyı erozyonu, deniz veya akarsu seviyelerindeki artışa bağlı sel, şiddetli yağışlar ve daha
şiddetli ve uzun süreli kuraklık riski altında olduğu belirtilmektedir. Küresel ısınmanın geleneksel enerji
kaynaklarından oluşan sera gazları oranındaki artış nedeni ile hızlandığı açıklanmaktadır. 20. Yüzyıl içinde,
buzullar ve buzla kaplı bölgelerde, büyük ölçüde erime gözlenmiş, bu nedenle deniz seviyesi değerlerinde
yükselme kaydedilmiştir. Sera gazı konsantrasyonunun bu hızlı artışının, gelecekte 20. yılda gözlenenden daha
büyük oranda iklim değişimine neden olması beklenmektedir. Burada sunulan çalışmada, dünya genelinde
gözlenmekte olan iklim değişimi problemi ele alınmakta, hava sıcaklığı, yağış miktarı ve kuraklık değişimi ile
ilgili olası beklentiler üzerinde durulmaktadır. Ayrıca Türkiye genelinde beklenen iklim değişimi ve etkilerine
yer verilmektedir.
Anahtar Kelimeler: İklim Değişimi, Küresel Isınma, IPCC
The Impact of Climate Change on Turkey ABSTRACT
The last report of Inter Governmental Panel on Climate Change (IPCC) report underlines that most of the
population in the world will be under the risk of sea level rise, eco system changes, reduced erops, coastal
erosion, flooding from sea and rivers, heavier precipitation, more intense and longer droughts and other serve
storms until 2050.
Global warming has been accelerated as a result of increasing greenhouse gases (GHG) which are mainly
emitted by conventional energy resources. In 201'1 Century glaciers and ice caps have experienced widespread
mass losses and have contributed to sea level rise. Continued GHG emissions at or above current rate would
induce larger climatic cbanges than these observed in 20^ Century. This paper presents indicators of climate
changing in the world and it's effects on air temperature, precipitation and aridity. Large scale effects of global
warming and climate changing problems are also discussed över Turkey.
1 Dr. Deniz OKÇU, B.Ü., Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü, 34684 Çengelköy, İstanbul, [email protected]
2
Prof.
Dr.
Zafer
ASLAN,
İstanbul
Aydın
Üniversitesi,
Mimarlık,
[email protected]
1
Mühendislik
Fakültesi,
34299,
Küçükçekmece,
İstanbul,
Keywords: Climate change, Global warming, IPCC Giriş
Yerküre kendi doğal döngüsünde sürekli değişim içerisindedir. Ancak sanayi devriminden sonra enerji
kaynaklarının kullanım alanlarının ve şeklinin genişlemesi, daha çok fosil yakıtların tüketimi, ormansızlaşma,
çarpık kentleşme ve doğaya daha fazla ve kontrolsüz müdahale gibi insan etkileri, yerküre iklim sistemindeki
doğal değişkenliğin, bölgesel ve küresel ölçekte farklılaşmasına neden olmuştur. İnsan etkinliklerinden
kaynaklanan sera gazları (karbondioksit, metan, di-nitrat monoksit, kloroflorokarbonlar vb.) emisyonlarının
güçlendirdiği sera etkisi olayı günümüzde "küresel ısınma" problemini de beraberinde getirmiştir, (Rapor;
2007).
Küresel ısınma en genel şekli ile atmosfer sıcaklığının zamanla artması şeklinde ifade edilebilir. Atmosfer
sıcaklığının artması, güneşten gelen enerji ile, bu eneıjinin dünyadan uzaya yansıtılmasındaki dengenin,
yansıtılan enerji lehine bozulmasından, diğer bir ifade ile atmosfer enerji dengesinin bozulmasından
kaynaklanmaktadır, (Rapor; 2007).
Güneşten dünyamıza ulaşan kısa dalga boylu radyasyon, uzaya uzun dalga boylu radyasyon (kızılötesi
radyasyon) olarak yansıtılır. Uzun dönemde bir enerji dengesi bulunmaktadır. Yer yüzeyi tarafından atmosfere
yansıtılan kızılötesi radyasyonun büyük bir bölümü atmosferdeki su buharı, karbondioksit ve doğal olarak
bulunan diğer gazlar tarafından soğurulur. Bu gazlar, yer yüzeyinden gelen enerjinin doğrudan uzaya geri
dönmesine engel olarak sera etkisi yaratırlar.
Sera gazı emisyonları, atmosferin enerji soğurma kapasitesini artırarak, iklimin gelen ve giden enerji dengesini
bozmaktadır. Bozulma, sera etkisinin artması sonucunda atmosferin daha fazla enerji tutması, yani ısınması
anlamına gelmektedir. Sera gazlarının artışı sebebiyle sıcaklık son yüz yılda 0.7-0.8° artmıştır. Bunun sonucu
olarak, küresel fırtına ve kasırga sayılarında ciddi artışlar gözlenmektedir. Bazı bölgelerde aşırı yağışlar
gözlenirken, bazı yörelerde ciddi kuraklıklar yaşanmaktadır. Özetle doğa hızla doğal dengesini yitirmeye
başlamıştır.
Sera gazları son yüzyıl içinde iklim değişimi üzerinde önemli rol oynamaktadır. Aeresoller ve troposferik ozon
(03) sera gazları ile oluşan iklim değişimine önemli salınımlar katacaktır, (Chen, Liao ve Seinfeld, 2007).
Aeresoler, troposferik ozon ve sera gazları, küresel yıllık ortalama yüzey sıcaklığında kuzey yarıkürenin yukarı
enlemlerinde daha büyük değişimler olmak üzere, sırası ile 0,14, 0,32 ve 5,31° artışlara neden olacaktır.
Aeresollerin doğrudan radyatif etkileri, Doğu ve Güney Asya'da şiddetli bölgesel soğumalara neden
olabilecektir. Güneydoğu Çin'de ve Hindistan'ın karasal bölgelerinde, kış yağışlarında atmosferik kararlılığın
artması nedeni ile gözlenen azalma, yüzey buharlaşmasında azalma, rüzgar şiddetinde değişim oluşturacaktır.
Daha önceki çalışmalar, torpikal Afrika ikliminde, bitki örtüsü zayıflamasının esas rol oynadığını
göstermektedir, (Paeth ve Thamm, 2007). Sera gazları değişimi ile birlikte Afrika iklim çalışmalarında bu
durum acil olarak gözönüne alınmalıdır. Model simülasyonlarında, 2020 yılma kadar Afrika'nın tropikal
2
bölgelerinin önemli bir kısmı üzerinde yağışta büyük oranda azalma olacağı tahmin edilmektedir. Toplam yıllık
yağış değişimi, özellikle Kongo ve Sahra Bölgelerinde yaklaşık %20-40'dan fazla (>500mm) olabilecektir. Yaz
döneminde bu değişim daha fazla olacak ve bitki örtüsünün mevsimsel değişimi üzerinde önemli etki
oluşturacaktır. Yüzey enerji akılarındaki değişim sonucunda, yüzey yakınında 7° ye kadar ısınma
gözlenebilecektir. Ekstrem günlük yağışlar, sonbaharda daha şiddetli fakat ilkbaharda daha az şiddetli olabilir.
Tüm bu etkiler, Afrika'nın tropik bölgelerinde radyatif ısınmadan daha önemli olup, toprak yüzeyi üzerinde
zayıflama, bitki örtüsünde azalmaya neden olacaktır.
1961'den günümüze İtalya'da 50 farklı istasyonda gözlenen sıcaklık ve yağış değişimleri Colombo ve grubu
tarafından incelenmiştir, (Colombo, 2007). 1961-1990 WMO İklim Normalleri ile yapılan karşılaştırmalar, üç
farklı grupta toplanarak; 11 Dağ istasyonu, 17 karasal istasyon, 21 sahil istasyonu verileri incelenmiştir.
Karşılaştırmada, 1991-2000 döneminde, özellikle 1980'den sonra İtalya'da yaz mevsimi sıcaklıklarında belirgin
bir artış gözlenmiştir. Dağlık bölgelerdeki bu artış sonbahlar mevsiminde de kaydedilmiştir. Yağış verilerinin
analizinde, 1980 yılından itibaren, dağlık bölgelerde sonbahar ve kış mevsimlerinde önemli yağış artışı
kaydedilmiştir. Buna karşın, İtalya'nın geri kalan bölgelerinde, ilkbahar başında kaydedilen yağış miktarında
azalma gözlenmiştir.
Yüzey sıcaklığı ve yağış değerlerinin küresel değişimi için bir olasılık dağılım fonksiyonu oluşturmak üzere
yapılan çalışmada, yaz mevsiminde beklenen ısınmanın, diğer mevsimlerden daha fazla olduğu saptanmıştır,
(Hingray, Mezghani ve Buishand, 2007). Yaz mevsimlerinde gözlenen sıcaklık artışı, yağış miktarında önemli
azalmaya neden olmaktadır.
Dünya üzerindeki tahribat devam ettiği sürece yaşadığımız yüzyılda sıcaklığı 1.5-5.8° artacağı tahmin
edilmektedir. Bu durumun, yeryüzünde birçok bölgede yaşam koşullarını zorlaştırması beklenmektedir,
(TİKDEK, 2007).
Küresel iklim değişimi ve küresel ısınma
Küresel iklim değişimi ve küresel ısınma aynı anlama gelmemektedir, tklim değişimi atmosferin kimyasal
bileşenini değiştiren insan kaynaklı nedenlerden dolayı iklimde görülen değişimleri kapsar. Küresel ısınma ise,
atmosferde artan sera gazlarının potansiyel etkilerinden sadece birini açıklayan bir terimdir. Diğer bir deyişle,
insan kaynaklı yapay iklim değişiminin en belirgin göstergelerinden biri "ısınmadır". Temel sorun, insan
etkinlikleri nedeniyle atmosferin, doğal güneş enerjisini yutması ve yayması şeklini değiştirmiş olmasıdır.
Bu olay sonucunda olası potansiyel tehlikeler, havanın ısınması, deniz suyu seviyesinin yükselmesi, toprak
neminin azalması ve bunlara dayalı sosyo-ekonomik etkiler olarak sıralanabilir. Aslında insanoğlu hızla iklim
değişimine kendini uydurabilir ve ondan korunabilir, fakat bitkiler ve hayvanlar bu değişimlere ayak
uyduramadığı için insanların besin zincirini de oluşturan tüm ekolojik sistem tehlike altında kalmaktadır,
(Kadıoğlu, 2001).
3
Günümüzde iklim değişikliği, üzerinde durulması gereken çevre sorunlarının başında gelmektedir. Tüm
dünyada şehirleşme hareketleri, kırsal kesimden olan göçler ile birlikte hızlanmakta, nüfus yoğunluğunun aşırı
bir şekilde artması ve değişen yaşam standartları sonucunda, daha çok sanayi üretimine ihtiyaç duyulmaktadır.
Artan şehirleşme, özellikle sanayi ve yerleşim bölgelerinden çıkan sera gazları ile çevre ve atmosfer büyük
miktarda kirlenmekte ve küresel ölçekte, havanın ısınma eğilimi de giderek artmaktadır. Böylece biyosferden
yukarı atmosfere (stratosfere) kadar olan kısım başta olmak üzere, günümüzde dünya atmosferi giderek
kirlenmektedir. Bütün bunlar, doğayı tahrip ederek kentlerin iklimini değiştirmekte, su, kara ve havada yaşamı
tehdit eden çevre problemlerini de beraberinde getirmektedir.
İklim Değişikliğinin Dünya Üzerindeki Etkileri
Küresel iklim değişikliğinin dünyanın her bir bölgesini ne şekilde etkileyebileceğini şu anda kestirebilmek
mümkün görünmemektedir. Ancak küresel iklim koşullarındaki temel göstergelerden biri olan ortalama
sıcaklığın değişmesi durumunda, buna bağlı olarak yağış rejimleri, rüzgarlar, deniz seviyeleri ile kıyı
yerleşimleri, tarım, enerji, sanayi gibi alanlardaki faaliyetler ve doğal yaşam etkilenecektir. Örneğin, özellikle
buzulların erimesi ile oluşacak deniz seviyesi yükselmesi sonucunda kıyı kentleri ile küçük adaların ortadan
kalkması veya yağış rejimlerinin değişmesi sonucu verimli tarım arazilerinin kuraklaşması, suya bağımlı enerji
sektörünün ve orman alanlarının yok olması gibi yaşamsal koşulları etkileyen sonuçlar beklenmektedir. Deniz
seviyesi geçen yüzyılda 10 ila 15 cm yükselmiş olup, buna ilave olarak küresel ısınma sonucu 2100 yılına kadar
15 ile 95 cm arasında bir deniz seviyesi yükselmesi tahmin edilmektedir. (UNFCC, 2004).
Küresel iklim değişikliği, dünya ölçeğinde şu anda olumlu koşullara sahip bölgelerde olumsuz gelişmelere yol
açacağı gibi, halen olumsuz koşullara sahip bölgelerde de daha iyi koşullar oluşturabilecektir. Bilim insanlarının
iklim modelleri ile yaptıkları çeşitli senaryolar bulunmakla birlikte, küresel iklim değişikliğinin dünyanın her
bölgesini ne şekilde etkileyebileceğini günümüzde kestirebilmek kolay değildir. Bununla birlikte dünyadaki
canlı yaşamının önemli ölçüde etkileneceği ve tüm dünya ülkelerinin sosyo-ekonomik ve siyasal politikalarının
değişeceği söylenebilir (2007).
Küresel ısınma, iklimlerin değişimine neden olmaktadır. Bu durum yavaş da olsa kendini belli etmeye
başlamıştır. Artan nüfus, su kaynaklarının hızla kirlenmesi, özellikle ülkemizin de içinde bulunduğu orta kuşak
enlemlerinde yağış rejimlerindeki değişimler ve azalma, ciddi su sıkıntılarını gündeme getirecektir. Aşın sıcak
hava dalgalan sıklıkla yaşanacak, sel, fırtına, kuraklık gibi meteoroloji karakterli doğal afetlerin şiddeti ve
sıklığı artacaktır. Ayrıca sıtma gibi tropikal hastalıklarda artış görülecek, böcek topluluklarına yönelik patlama
olacaktır. Hassas canlı türleri yok olacak, hayvan ve bitki göçleri yaşanacaktır. Tüm bu olumsuz gelişmelere
bağlı olarak özellikle su kaynaklarının yok olması sonucu insan göçlerinin de görülmesi büyük olasılıktır.
Küresel ısınmaya bağlı günümüz küresel iklim değişikliğinin işaretlerinden bazıları şöyle sıralanabilir, (DMİ,
2007) :
4
a) Buzulların giderek erimesi, kutuplara doğru çekilmesi ve yüksek dağlardaki kar örtüsün azalması
b) Deniz suyu seviyesinin yükselmesi,
c) Bitki ve balık türlerinin göçleri,
d) Havadaki kirleticilere karşı hassas kuş türlerinin azalması,
e) Ağaçlardaki yaş halkalarının daha hızlı büyüme göstermesi.
Atmosferdeki kahverengi bulutlar, daha çok bio-kütle yanma ürünü veya katı yakıt sonucunda gözlenmektedir.
Zayıf absorblama ve aeresollerden olan zayıf saçılma, atmosferde ısınma ve yüzeyde soğumaya neden
olmaktadır. Ramanathan ve grubu (2007), atmosferdeki kahverengi bulutların, aşağı atmosfer tabakalarında
güneş ışınımını %50 azalttığını belirlemiştir. Genel sirkülasyon modelleri, Hint Okyanusu ve Asya üzerinde
kahverengi bulutların düşey olarak büyük ölçüde geliştiğini gözönüne almaktadır. Bu bulutların aşağı atmosfer
tabakalarının ısınmasındaki rolünün en az sera gazları ile ilişkili bölgesel ısınma kadar etkili olduğu
saptanmıştır. Bu iki ısınmaya bağlı olarak, 10 yılda 0,25°K sıcaklık artışının etkisi sonucu Himalaya
buzullarmdaki erime de artmıştır (Şekil 1).
L
Şekil 1- Himalaya buzulları, 3 Mart 2007, Delhi-Jammu uçuş yörüngesi
İklim Değişikliğinin Türkiye Üzerindeki Etkileri
Türkiye için iklim değişiminin varlığına işaret eden belirtiler henüz netleşmemiştir. Ancak ortalama hava
sıcaklıklarında artma ve akarsuların ortalama debilerinde de bir azalma eğilimi olduğu söylenebilir. Bu
bulguların yeni gözlem ve analizlerle desteklenmesi gerekmektedir. Şekil 2, Göztepe Meteoroloji İstasyonu
verilerine dayalı olarak, yeniden değerlendirilmiş yıllık ortalama hava sıcaklığı değerlerinin 1901-1998 yılları
arasındaki değişimini göstermektedir, (New, Hulme and Jones, 1999; 2000).
İSTANBUL (Göztepe)
OOT-T-CNCOOO^|-Tfir><OCDKh-OOCT>CO
ffl0)o)oıoı<!)(jıoı0)0)0)0)0)0)0)(i)a)
Y,l (1901-1998)
Şekil 2- Yıllık ortalama sıcaklık, Göztepe Meteoroloji İstasyonu, (1901-1998)
5
Şekil 2'ye göre başlangıç yıllarında 12-13° arasında değişen hava sıcaklığı değerleri inceleme dönemi
sonucunda 13-15°'e ulaşmıştır.
6
Şekil 3, Göztepe meteoroloji istasyonu verilerine dayalı olarak, yeniden değerlendirilmiş yıllık toplam
yağış değerlerinin 1901-1998 yılları arasındaki değişimini göstermektedir. İnceleme döneminde son
yıllarda toplam yağış miktarında artma kaydedilmiştir. (Aslan vd., 2006)
İSTANBUL (Göztepe)
I 1500 ^ 1300 ™ 1100 | 900 £ 700 =E 500
T—
O
O)
Ol
o
ın
CM
co
co
T—
T—
CT)
CT>
CT)
CT)
CT>
CT>
T—
T—
T—
T—
T—
T-
T—
Şekil 3- Yıllık
illi
O)
Ifi
co
O)
CO
T—
oo
O)
oo
r--
LO
O)
O)
CT)
CT)
O)
T-
T—
T—
T-
T—
T
—
CT)
Y,1(1901-1998)
toplam yağış, Göztepe Meteoroloji İstasyonu, (1901-1998)
Ülkemiz için özellikle 1987 yılından sonra kış mevsiminde kar örtüsünün yerde kalış süresi oldukça
kısalmıştır. Bu da yeraltı su kaynaklarının azalmasına, tarım için çok önemli olan taban su seviyesinin
düşmesine, dolayısıyla yüzeydeki toprak neminin daha da azalmasına yol açmaktadır. IPCC tarafından
küresel iklim modelleri ile yapılan projeksiyonlara göre, C02 konsantrasyonuna bağlı olarak farklı
senaryolar ışığında, uzun vadede ülkemiz için aşağıdaki genellemeler yapılabilir, (TMMOB, 1999; 2007):
a) Ortalama hava sıcaklığında, kış mevsiminde 2°, yaz mevsiminde ise 2-3°artış,
b) Yağış rejimleri değişimi, kış mevsiminde biraz artış, yaz mevsiminde kuraklaşma,
c) Yaz mevsiminde toprak neminde %15-25'lere varan miktarlarda azalma, çoraklaşma,
d) Yağışların mevsimsel dağılımı ve şiddetinde değişim, kuraklığın artması.
e) Kuş cenneti gibi milli parkların yok olması, özellikle İç Anadolu'da çölleşmenin hızla ilerlemesi,
f) Kar örtüsünün yerde kalış süresinde düşme.
Aşağıda verilen eşitlik (1), kuraklık indeksinin (Al) hesaplanma yöntemini açıklamaktadır,
Al = P/PE(1)
Burada;
P: Yıllık toplam yağış (mm),
PE: Potansiyel buharlaşma (mm) miktarını göstermektedir.
7
Şekil 4'de, Göztepe ve civan için yıllık ortalama kuraklık indeksi değerlerinin değişimi gösterilmektedir.
Artan yağış değerleriyle orantılı olarak, inceleme döneminde kuraklık indeksi değerleri son yıllarda
azalmıştır. Ancak, 1901-1910; 1930-1935; 1941-1943; 1951-1956 yılları arasında kuraklık indeksi
değerleri (kuraklık riski) artmıştır.
İSTANBUL (Göztepe)
--------------------------------------------------------------
ın
1
6
f
fl)
■
o
e
<
o
L-
3
k
TITTITl'l! 1 11 ıl 1
H 1 II ■ 1 1 II H ■
ITT
1~kr
A
LA/
w
İMİ! İl M IIIM ' lı M 1 II
1 1 1 II 1 ı N 11 1 1 1II1 1
III 1
8
OOT-v-CMCOCO-<t-^UOCOCDKh-COa)C!)
a > a ) CT ) a 5 a ) a ) 0 ) a > c n 0 5 0 ) 0 ) C
T ) a ) 0 ) a ) CT )
Y.l (1901-1998)
Şekil 4- Yıllık ortalama Kuraklık İndeksi (Al) değişimi, Göztepe, (1901-1998)
Şekil 5- Erciyes buzulları
Şekil 5, Erciyes Dağı buzullarının son durumunu göstermektedir. Son 10 yıl içinde buzul kütlesi
uzunluğunda önemli değişim olduğu, özellikle son 5 yıl içinde erime hızının arttığı belirtilmektedir,
(Çoksevim, 2007).
9
Ayrıca 40 yıl içinde Tuz Gölü'nün %50 oranında küçülmesine de Türkiye'deki iklim değişiminin en önemli
göstergelerinden biri olarak bakılabilir, (Şekil 6).
Şekil 6- Tuz Gölü
Türkiye'nin ikinci büyük gölü konumundaki Tuz Gölü, gölü besleyen yerüstü sularının kalmayışı, yeraltı
sularının bilinçsiz tüketimi ve tarımsal arazilerde aşırı su kullanımı sonucu oluşmuştur. Her yıl küçülen
ve çölleşmeye doğru giden ve dünyadaki iki tuz gölünden biri olan Tuz Gölü, Türkiye'nin önemli bitki
alanlarından da birisi olarak bilinmektedir. Birinci derecede doğal sit alanı olan ve Özel Çevre Koruma
alanı içerisinde bulunan gölde, her yıl su seviyesi 1 metre azalmaktadır. 40 yıl önce 260000ha olan göl
yüzeyi, bugün 131000ha olmuştur. Ancak, Konya, Aksaray, Şereflikoçhisar, Cihanbeyli il ve ilçelerinin
atık suları da Tuz Gölü'ne akmakta, endüstri atıklarının oluşturduğu kirlilik çölleşmeyi
hızlandırmaktadır, (Eryılmaz, 2007).
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı İklim Değişikliği Özel İhtisas Komisyonu Raporuna dayalı olarak
ve atmosferdeki sera gazı birikimlerinin artışına bağlı olarak önümüzdeki 20-30 yıl içinde
gerçekleşebilecek bir iklim değişikliğinin, Türkiye'de neden olabileceği çevresel ve sosyo ekonomik
etkiler aşağıdaki gibi sıralanabilir: (Türkeş, 1999; 2007) :
a) Sıcak ve kurak devrenin uzunluğu ve şiddetindeki artışı sonucunda, orman yangınlarının frekansı,
etki alanı ve süresi artabilir;
b) Tarımsal üretim potansiyeli değişebilir, bu değişiklik bölgesel ve mevsimsel farklılıklarla birlikte,
çeşitlilikte artış veya azalma oluşturulablir;;
c) İklim kuşakları, Yerküre'nin jeolojik geçmişinde olduğu gibi, ekvatordan kutuplara doğru yüzlerce
kilometre kayabilecek ve bunun sonucunda da Türkiye, günümüzde Orta Doğu'da ve Kuzey Afrika'da
hakim olan daha sıcak ve kurak bir iklim kuşağının etkisinde kalabilecektir. İklim kuşaklarındaki bu
kaymaya uyum gösteremeyen fauna ve flora yok olabilir;
10
d) Doğal karasal ekosistemler ve tarımsal üretim sistemleri olumsuz etkilenebilir;
e) Hassas dağ ve vadi-kanyon ekosistemleri üzerindeki insan kaynaklı etkiler artabilir;
f) Türkiye'nin kurak ve yarıkurak alanlarına, kentlerdeki su kaynakları sorununa yenileri eklenebilir;
tarımsal ve içme amaçlı su gereksinimi daha da artabilir;
g) İklimin kendi doğal değişkenliği açısından, Türkiye'de su kaynakları üzerindeki en büyük baskıyı,
Akdeniz ikliminin olağan bir özelliği olan yaz kuraklığı ile diğer mevsimlerde hava anomalilerinin
yağışlarda neden olduğu sık rasgele değişkenlik ve kurak devreler oluşturmaktadır. Bu yüzden, kuraklık
riskindeki bir olumsuz değişiklik, iklim değişikliğinin tarım üzerindeki etkisini şiddetlendirebilir;
h) Kurak ve yarıkurak alanların genişlemesine ek olarak, yaz kuraklığının süresinde ve şiddetinde
gözlenen artışlar, çölleşme süreçlerini, tuzlanma ve erozyonu destekleyebilir;
i) İstatistik dağılımında en yüksek değerlerde kaydedilen özellikle sayılı sıcak günlerin (örneğin
tropikal günlerin) frekansındaki artışlar, insan sağlığını ve biyolojik üretkenliği etkileyebilir;
j) Kentsel ısı adası etkisinin de katkısıyla, özellikle büyük kentlerde, sıcak mevsimlerde gece sıcaklıkları
belirgin bir biçimde artabilir; bu da, havalandırma ve soğutma amaçlı enerji tüketiminin artmasına
neden olabilir;
k) Su varlığındaki değişiklikten ve sıcaklık artışından kaynaklanan enfeksiyonlar, özellikle büyük
kentlerdeki sağlık sorunlarını artırabilir;
1) Rüzgar ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynakları üzerindeki etkiler bölgelere göre farklılık
göstererek olmakla birlikte, rüzgar esme sayısı ve kuvveti ile güneşlenme süresi ve şiddeti değişebilir;
m) Deniz akıntılarında, denizsel ekosistemlerde ve balıkçılık alanlarında, önemli sosyo - ekonomik
sorunlar doğurabilecek bazı değişiklikler olabilir;
n) Deniz seviyesi değerlerinin yükselmesine bağlı olarak, Türkiye'nin yoğun yerleşim, turizm ve tarım
alanları arasında, alçak taşkın-delta ve kıyı ovaları ile haliç ve riva tipi kıyıları sular altında kalabilir;
o) Ormanların ve denizlerin C02 tutma ve atmosfere geri verme kapasitelerinde değişim gözlenebilir;
p) Mevsimsel kar ve kalıcı kar-buz örtüsünün kapladığı alan ve karla örtülü devrenin uzunluğu
azalabilir; ani kar erimeleri ve çığ olayları artabilir;
r) Kar erimesinden kaynaklanan akışın debisi ve hacmindeki değişiklik, su kaynaklarını, tarım,
ulaştırma ve rekreasyon sektörlerini etkileyebilir.
Ayrıca iklim değişikliği, Türkiye'nin özellikle çölleşme tehdidi altındaki yarı kurak ve yarı nemli
bölgelerinde (İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgelerinde), ormancılık ve su
kaynakları açısından olumsuz etkilere yol açabilir. Son yıllarda Türkiye ormanlarında artış kaydeden
toplu ağaç kurumaları ve zararlı böcek salgınları vb. afetlerin birincil nedeninin, kuraklık, hava kirliliği
ve asit yağmurları olduğuna dair kuvvetli bulgulara rastlanmıştır. Yalnız 1993-94 yılları arasında
o
yaklaşık 2 milyon m ağaç serveti böcek yıkımı nedeniyle kesilmiştir. Bunun yanı sıra, belki de 1970'li
yıllardan başlayarak Akdeniz Havzası'nda etkili olan normalden daha kurak koşullara bağlı olarak, Ege
ve Akdeniz bölgelerindeki ağaçlarda kuruma gözlenmektedir. Ayrıca ağaçların zayıf düşmesi,
ormanların fırtına, kar, çığ ve benzeri meteorolojik afet etkilerine karşı direncini de düşürmekte, bunun
sonucunda ağaçlarda devrik ve kırık miktarı artmakta; bu da ormanın yapısını diğer zararlılara karşı
11
dayanıksız hale getirmektedir. Bu olumsuz etkiler ormanlarımızın biyolojik çeşitliliğini, gen
rezervlerini, karbon tutma kapasitelerini olumsuz yönde etkilemektedir.
İklim değişikliğine yönelik çalışmalarda:
Birinci olarak, Antalya, Doğu ve Batı Karadeniz bölgelerinde tropik benzeri fırtınaların oluşma riski ve
sıklığında artış olasılığı nedeni ile bu olayların oluşmasına uygun bölgeler ayrıca incelenmelidir (Giorgi
and Francesco, 2000).
İkinci olarak, Kuzeydoğu Anadolu'da yapılmakta olan çok sayıda küçük ölçekli hidroelektrik
sistemlerinin yerel ölçekte mikro klima yapısında oluşturacağı olası risk faktörleri ayrıntılı olarak
incelenmelidir. Karmaşık topografyası olan bu dağlık bölgelerde iklimin yumuşaması sonucu, kar
erimesi nedeni ile çığ oluşma riskinin artabileceği söylenebilir.
Üçüncü olarak, Türkiye yeni eneıji kaynaklan yatınm politikalarının öncelikle ele alınması
gerekmektedir. Rüzgar ve güneş enerjisi kombine sistemlerinin yaygın olarak kullanılmasına
başlanmalıdır. Halen enerji sisteminin %5'ini oluşturan rüzgar enerjisi kurulu güç kapasitesinin
artırılması kaçınılmaz olmuştur. Günümüzde evlerdeki elektrik eneıjisi maliyeti 12Cent/KWsaat, iş
yerlerinde ise 6Cent/KWsaat olup, rüzgar enerji sistemi maliyeti, elektrik enerjisi maliyetinden yaklaşık
%30 daha düşüktür.
Sonuç
Küresel ısınmanın olası genel sonuçları aşağıdaki gibi
özetlenebilir: Yoksul ülkelerde daha fazla açlık oluşacaktır.
2030'lara kadar Himalayalar'da buzulların önemli bir kısmının erimesi beklenmektedir. Bügün
500000km2 olan alan, lOOOOOkm2 ye düşecektir.
Sıcaklık artışı sonucunda, yaklaşık 40 bitki hayvan türü yok olma durumundadır.
2050'ye kadar ortalama hava sıcaklığında 2-3° artış beklenmektedir.
Sıcaklık artışının etkisinin geleneksel yakıtların oluşturduğu sera gazı etkisi ile büyük ölçüde
hızlandığı belirtilmektedir. Hava sıcaklığındaki 3° bir artış, ekili arazi potansiyeli üzerinde 3 kez daha
fazla olumsuz etki oluşturmaktadır.
Yağış kuşağının ekvatordan kutuplara kayması nedeni ile Alaska ve Sibirya'da yaşam koşulları
çok daha uygun bir hale gelecektir. Buna karşın olumsuz etkiler en fazla Afrika'da gözlenecektir.
Afrika'da günümüzde kuraklık ciddi bir problem olmaya devam etmektedir.
Kanada'nm batı bölgelerinde 1980'den günümüze kutup ayısı sayısı %20 azalmıştır. Sıcaklık artışı
sonucu balık türleri, planktonlar kuzey enlemlerine doğru kayma göstermektedir.
12
İklim değişimi gerçeğini kabul eden, ülkelerde bu konu ile ne kadar ilgileniceği gittikçe daha çok
önem taşır hale gelmiştir. Dünyanın atmosfere en fazla sera gazı yayan ülkeleri, ABD, Çin, Rusya ve
Hindistan'dır. Bu ülkeler arasında sadece Rusya Kyoto Protokolünü imzalamıştır. Çin ve Hindistan gibi
bazı ülkeler, anlaşmaya imza atmalarına karşın, karbon salmımlarmı azaltmak zorunda değildirler.
Anlaşmanın 25. maddesine göre, bu anlaşmayı en az 55 ülkenin imzalaması gerekmektedir. 55 ülke
şartı 23 Mayıs 2002'de İzlanda'nın anlaşmayı kabul etmesi ile %55 şartı da Rusya'nın 18 Kasım 2004'te
anlaşmayı imzalaması ile sağlanmış, anlaşma 16 Şubat 2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Tür çeşitliliği, iklim değişimi dünya eko sistemini etkilemekte, küresel ısınma tüm kıtalarda
fiziksel koşulları ve biyolojik sistemleri değiştirmektedir. Bu değişim aşağıdaki gibi sıralanabilir.
*
Sıcaklığın 2-4° artması durumunda, dünya'da tür çeşitliliğinin 1/3 'ünün yok olması veya başka
bölgelere taşınması beklenmektedir. 2006'dan sonra, Mayıs-Ekim dönemi yeryüzeyinde birçok bölgede
en sıcak dönem olmuştur.
*
Adapazarı ve civarında tarımda sulamaya olan gereksinim azalacaktır.
*
Kar örtüsü, buz ve donma özelliklerinin değişimi doğal sistemi aşağıdaki şeklide etkileyecektir:
Buzul göl sayısının artması,
Dağlık bölgelerde çığ riski,
Kutup ve Antartika eko sisteminde değişim, besin zincirinde farklılık,
İlkbahar öncesi yüzey akışı artışı, akarsuların akış hızında artma,
Birçok bölgede göllerin, nehirlerin ısınması, suyun termal yapısında, su kalitesinde değişim,
Yukarı enlem kuşağında, okyanusta, alg, plankton ve balık miktarının değşimi, Yukarı
enlemlerde, alg ve zooplankton artışı,
Kuzey yarıkürede, daha yukarı enlemlerde, ilkbahar başlarında tarım alanları ve ormanlık
bölgelerin yönetiminde etkiler, ekinlerin erken oluşumu ve ormanlarda yangın nedeni ile değişim.
*
Küresel ısınmanın bölgeler üzerinde oluşturacağı olası olumsuz etkiler aşağıdaki gibi
sıralanabilir: Asya: Himalayalardaki buzulların erimesi, sel ve çığ riskini artıracak, 20-30 yıl
içinde su
kaynaklarını etkileyecektir. Daha sonra akarsu akışlarında azalma gözlenecektir.
Avrupa: İklim değişimi Avrupa'nın doğal kaynaklarında değişime neden olacaktır. Karasal
bölgelerde sel olayı, kışın gözlenen sel sayısının ve fırtınaların artışı, deniz seviyesi yükselmesi nedeni
ile rüzgar ve su erozyonunun artma riski söz konusudur. Birçok organizma ve ekosistem bu değişime
zor uyum sağlayacaktır. Kar örtüsünün azalması, kış turizmini etkileyecek, 2080'e kadar kar yüzeyi
alanı önemli ölçüde azalma gösterecektir.
Güney Avrupa'da iklim değişimi senaryolarında daha kötü koşullar yer almaktadır. Yüksek
sıcaklık ve kuraklık, mevcut su kaynaklarını, hidrolik santrallerin potansiyelini, yaz turizmini ve
genelde, ekili ürün rekoltesini olumsuz etkileyeektir. Sağlık problemlerini ve doğal yangın riskini
artıracaktır.
Orta ve Doğu Avrupa'da yaz yağmurlarının azalması, sözkonusudur. Sıcak hava dalgaları nedeni
ile sağlık sorunları beklenmektedir. Orman ürünlerinde azalma, yangın riskinde artış sözkonusudur.
13
Kuzey Avrupa'da iklim değişimi, başlangıçta karma etkilere neden olacaktır. Örneğin ısıtma talebinde
azalma, tarım alanlarında ürün artışı, ormanların büyümesi gibi bazı avantajlı yapılar oluşturmakla
beraber, iklim değşiminin negatif etkileri (daha sık kış sellerinin oluşması, yüzeyde kararsızlığın artması
ekosistemin değişmesi) bu avantajları geçecektir.
*
İklim değişiminin etkileri, bölgesel olarak değişecektir. Ekstrem hava olayların şiddetinde ve
sıklığındaki değişim nedeni ile iklim ve deniz seviyesi değişime uğrayacaktır. Bazı büyük ölçekli iklim
olayları, özellikle 21. yüzyıldan sonra, daha geniş etkilere neden olabilecek potansiyele sahiptir.
*
Sıcak hava dalgalarının frekansları daha çok karalar üzerinde artacak, sıcak bölgelerdeki ekili arazi
ve ürünler azalacak, orman yangınları riski artacaktır. Artan su talebi, su kalitesinde problemler, alg
patlamaları gözlenecektir. Sıcaklık artışı, yaşlı, kronik hastalar veya çocukların sağlıklarını ciddi
anlamla olumsuz olarak etkileyecektir. Şiddetli yağış olayları gözlenme sıklığında artış beklenmektedir.
Bu durum, ekili alanlara zarar verecek, toprak erozyonu, toprağın kalitesinde, yüzey yeraltı suyu
kalitesinde bozulmalara neden olackatır.
*
Sel ve şiddetli rüzgarlar, inceleme bölgesini olumsuz etkileyecektir. Deniz seviyesi artışı, içme
suyunda tuzlanmaya neden olacaktır.
İçinde yaşadığımız dünya artık insanların ve canlıların yaşama ortamı olmaktan giderek uzaklaşmakta
ve bozulma sinyalleri vermektedir. Bu gerçek karşısında bir araya gelinerek "hayatın ve insanlığın
devamı için" ciddi önlemler alınması gereklidir. Bu önlemler, aşağıdaki gibi sıralanabilir, (TİKDEK,
2007):
a) Atmosferi tahrip eden sera gazı salmımı azaltılmalı, bu amaçla, i) hidrolik, güneş, rüzgar, jeotermal
ve bio-enerji kaynaklarının kullanımı yaygınlaştırılmalı, ii) eneıji tasarrufu sağlayan ulaşım araçlarının,
raylı sistemlerin, toplu taşıma olanaklarının, bisiklet vb. kullanımı tercih edilmeli, iii) bina
tasarımlarında izolasyon, yeterli aydınlanma ve havalandırma koşullan göz önüne alınmalı, güneş
enerjili ısıtma/soğutma alternatifleri, yeni teknolojiler kullanılmalı, iv) özellikle yapı,ulaşım ve endüstri
sektörlerinde yaşam tarzı ve alışkanlıklar değiştirilmelidir.
b) Ormanlar ve yeşil alanlar korunmalı, geliştirilmeli,
c) Tatlı su kaynakları korunmalı ve bunlardan azami ölçüde yararlanılmalı,
d) Denizler ve göller kirletilmemeli, deniz ürünleri korunmalı,
e) Toprak ve sulak alanlar korunmalıdır.
Küresel iklim değişikliği ve küresel ısınma gerçeği karşısında kişisel bazda ve kurumsal olarak
gerekenler yapılmalı ve acil önlemler zamanında alınmalıdır. Kurum ve birey olarak yapılması
gerekenler aşağıdaki gibi sıralanabilir;
Kurum olarak yapılabilecekler:
a) Gelecekte yaşanabilecek olan su sıkıntısını en aza indirmek için tüm birimlerde, gereksiz su tüketimi
ve israfından kaçınmalıdır. Bu nedenle gerekli küçük onarımlar bekletilmeden yapılmalı, küçük hacimli
14
rezervuarlar kullanılmalıdır. Başka bir deyişle suyun etkin kullanımı için gerekli olan önlemler alınmalı
ve yeni teknikler uygulanmalıdır.
b) Küresel ısınmaya katkıda bulunmamak ve gereksiz ısı tüketime son vermek için kaloriferlerin yanma
ve söndürme saatleri ayarlanmalıdır.
c) İklim değişimine neden olan sera gazlarının atmosfere salınımmı azaltmaya katkı sağlamak
amacıyla, kurum tarafından kullanılan araçların egzos gazı muayeneleri düzenli olarak yaptırılmalıdır.
d) Her sayfa kağıt için kullanılan ana madde oksijen deposu olan ağaçlardır, ne kadar tasarruflu kağıt
kullanırsa gelecek nesillere daha temiz ve yaşanabilecek bir dünya bırakılabilir.
e) Sahip olunan geniş yeşil orman arazisi, toplumsal çıkarlar gözetilerek dikkatle korumalıdır. Arazi
kullanımında yeşil alanların yok olmasına yönelik bina ve diğer yapılanmalara izin verilmemeli, aksine
ormanlık alanlar olabildiğince genişletilmeli ve gençleştirilmelidir.
f) Enerji tasarrufuna yönelik olarak gereksiz elektrikli alet kullanımı ve aydınlatma yapmamaya dikkat
edilmelidir. Kullanılmayan bilgisayarlar kapatılmalıdır. Aydınlatma amaçlı ampul olarak, daha az
enerji harcayan, daha çok ışık veren, yaklaşık yüzde 75 enerji tasarrufu sağlayan ve on kat daha uzun
ömürlü floresan tipi lambalar kullanılmalıdır.
Bireysel olarak yapılabilecekler:
a) Evde/ofiste harcamaları azaltmak için gerekli önlemler alınmalı, gereksiz elektrik ve su kullanımı
engellenmelidir.
b) Evde/ofiste bilgisayarları ve klimaları gereksiz açık tutmamalı, örneğin, televizyonlar "standby",
konumunda bırakılmamalıdır.
c) Geri dönüşümü olmayan, çevre kirliliği oluşturan naylon ve benzeri poşet kullanımı azaltılmalıdır.
d) Toplu taşıma veya mekanik nakil araçlarının kullanımı tercih edilmelidir.
Kaynaklar
Aslan, Z., B. Oğuzhan, Z. N. Çağlar ve N. Yeniçeri, (2006): "Temporal and Spatial Variation of Rainfall
Rate in Marmara Region", Int. Conference on Climate Change and the Middle East, Past, Present and
Future, 20-23 November, İTÜ, Turkey.
Chen, W.T., H. Liao, J. H. Seinfeld, (2007). Future Climate impacts of direct radiative forcing of
anthropogenic arerosols, tropospheric ozone, and lon-lived greenhouse gases, Journal of Geophysical
Relsearch-Atmospheres, 112 (D14),
Colombo, T., V. Pelino, S. Vergari, P. Cristofanelli and P. Bonasoni, (2007). Study of Temperature and
Precipitation Variatinos in Italy based on Surface İnstrumental observations, Global and Planetary
Change, 57 (3—4), 308-318.
Giorgi F., Francisco, R., (2000). Evaluating Uncertainties in Prediction of Regional Climate Changing,
Geophysical Research Letters, 27, 9, 1295-1298.
15
Hingray, B., A. Mezghani, ve T. A. Buishand, (2007). Development of probability distributions ofro
regional climate change from uncertain global mean warming and an uncertain scaling relationship,
Hiydorolgy and Earth System Scineces, 11(3), 1097-114.
Kadıoğlu, M., (2001). Bildiğiniz havaların sonu, küresel iklim değişimi ve Türkiye, 241-284, ISBN 9758621-08-4, Güncel Yayıncılık, İstanbul.
New, M. G., Hulme, M., Jones, P. D., (1999). Representing 20^ Century Space-time Climate
Variability. I: Development of a 1961-1990 Mean Monthly Terrestrial Climatology, Journal of.
Climate, 12, 829-856.
New, M. G., Hulme, M., Jones, P. D., (2000). Representing 20th. Century Space-time Climate
Variability. II: Development of 1901-1996 Monthly Terrestrial Climate Fields, Journal of Climate, 13,
2217-2238.
Paeth, H. And H. P. Thamm, (2007). Regional Modelling of Future African Climate North of 15 degrees
S including greenhousewarming and land degradation, Climate Change, 83 (3), 401^127.
Ramanathan, V., M. V. Kamana, R., G. Roberts, D. Kim, C. Corrigan and C. Chung, (2007). Nature
448 7153.
TMMOB, Meteoroloji Mühendisleri Odası, (1999). Meteoroloji Karakterli Doğal Afetler ve
Meteorolojik Önlemler Raporu, ISBN 975-395-354-2, Ankara.
Turkes, M., (1999). Vulnerability of Turkey to desertifıcation with respect to precipitation and aridity
conditions, Tr. Journal of Engineering and Environmental Science, 23, 363-380.
UNFCC, (2004). IPCC Üçüncü Değerlendirme Raporu- Çevre ve Orman Bakanlığı, Türkçe basım,
Ankara.
http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=99708, (2007): Erciyes'in buzulları da eriyor,
(Çoksevim, B., Yayın Tarihi: 16 Ağustos ).
http://www.haberler.com/tuz-gölü-40-yilda-yari-yariya-kuculdu-3-haberi, (2007): Eryılmaz Ç. D.,
(Haber Yayın Tarihi: 16 Ekim 2006 Pazartesi Saat 11:34), Doğal Hayatı Koruma Vakfı.
http://www.ekutup.dpt.gov.tr/cevre/oik548.pdf, (2007): Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı İklim
Değişikliği Özel İhtisas Komisyonu Raporu.
http://www.ekutup.dtp.gov.tr/cevre/oik548pdf, (2007), Türkeş M., 1994.
http://www.meteoroloji.org.tr/, Rapor (2007): İklim Değişimi Meclis Araştırma
RAPOR19042007.html, (Yayın Tarihi: 20 Nisan).
16
http://www.suvakfi.org.tr, (2007): TİKDEK.
http://www.meteorloji.org.tr/metekbil.html, (2007), DMİ.
17
Download