2014-2015 ÖY_PART II - KALKINMA VE ÇEVRE

advertisement
KALKINMA VE ÇEVRE
Prof.Dr.Alper Çabuk
Çevre Yaklaşımlarına İlişkin
Temel Prensipler

Günümüzde çevresel politikaların, program ve projelerin
formüle edilmesi ve uyarlanmasında yeni yaklaşımların
ön plana geçtiği görülmektedir. Çevresel fayda ve
maliyetlerin, politikaların belirlenmesi sürecine dahil
edilmesine daha fazla önem veren bu yeni çevre yönetimi
yaklaşımı, yerel halkı çevresel stratejilerin merkezine
yerleştirmekte, çevresel zararların davranışa dayalı
sebeplerini belirlemekte ve çevresel reformların politik
boyutunu değerlendirmeye almaktadır. Bu yeni çevrecilik
yaklaşımını aşağıdaki 10 prensip özetlemektedir
Prensip 1: Öncelikleri dikkatli bir şekilde
belirleyin

Çevre sorunlarının boyutları ve finansal
kaynakların kıtlığı, bunların çözümüne
yönelik faaliyetlerin bir öncelik
sıralamasına sokulması ve
aşamalandırılmasını gerektirmektedir.
Bilimsel çalışma ve analizlerden
yararlanmak suretiyle, genel, sığ ve pahalı
çözümlerden kaçınılmalıdır.
Prensip 2: Her bir kuruşu önemseyin

Genellikle endüstri ülkelerinde kullanılan
yüksek giderli yaklaşımlara dayalı gereksiz
ve
pahalı
çevre
politikalarından
kaçınılmalıdır. Artık günümüzde kısıtlı
kaynaklarla en etkin çözümün bulunmasına
yönelik bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Bunun
için disiplinlerarası bir yaklaşım gereklidir.
Örneğin, çevre uzmanları ve ekonomistlerin,
başlıca çevre sorunlarını ve çözümlerini
belirleyecek en ucuz yöntemleri bulmak için
işbirliği içinde çalışmaları önemlidir.
Prensip 3: Harness kazan-kazan olanakları

Bazı çevresel kazanımlar belirli masrafları ve değişimleri
beraberinde getirecektir. Diğerleri ise etkinliği artırmak ve
yoksulluğu azaltmak için geliştirilen politikaların yan
ürünleri olarak karşımıza çıkar. Çevre sorunlarının
çözümünde, özellikle kısıtlı kaynakların söz konusu
olduğu durumlarda, çevresel faydalar elde etmek için
doğal kaynakların kullanımındaki sübvansiyonun
azaltılması, mülkiyet haklarının tasfiye ve yeniden tahsis
edilmesi “kazan-kazan” politikalarına örnektir.
Prensip 4: Mümkün olan durumlarda pazar
ürünlerini kullanın

Çevresel
zararların
azaltılmasında
pazardaki teşvikler teoride ve genellikle
uygulamada en iyi olanlardır. Bunlar kısa
bir süre öncesine kadar kural olarak
benimsenmiş geleneksel emir komuta ve
teknolojiye dayalı düzenlemelerle zıttır.
Emisyon ve atık su harçlarını da içeren
yenilikçi yaklaşımlar, alınıp satılabilir
izinler bunlara örnektir.
Prensip 5: Yönetimsel ve yasal kapasiteyi
uygun şekilde kullan

Birçok ülkede yönetme ve yürütme
kapasitesi zayıftır. Zorlayıcılığı yüksek
yaklaşımları benimseyemeyeceklerini
farkedip kendiliğinden işleyecek politikalar
ve diğer yaklaşımlar (vergiler, yasaklar,
ücretler vb.) üzerinde yoğunlaşırlar. Bunun
sonucunda gönüllü kuruluşların üzerine
düşen görevler artmaktadır.
Prensip 6: Özel sektörle uyumlu çalış

Sınırlı yasal kapasite ve özel yatırımlara olan
artan ihtiyacın farkına vardıklarında, birçok
hükümet özel sektöre karşı baskın olan kontrolör
kimliğini, diyalog kuran ve tartışılabilir,
izlenebilir programlar içeren bir anlayışla
değiştirmektedir. Kendiliğinden işleyen, bağımsız
sertifika programları (örneğin ISO 14000) artık
daha büyük bir rol oynamaktadır.
Prensip 7: Halkı başından sonuna kadar
prosese dahil edin




Bir ülkenin çevre sorunları söz konusu olduğunda yerel halkın
prosesin içine katılması başarı şansını büyük ölçüde artıracaktır.
Böyle bir katılımın gerekliliği aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

Yerel halk önceliklerin belirlenmesi konusunda genellikle
hükümetlerden daha bilgilidir.

Yerel toplumların üyeleri genellikle hükümetlerin bilmediği
ucuz çözümler konusunda bilgi sahibidirler.

Toplumların motivasyonu ve yüklenecekleri sorumluluklar,
çevresel projelerin tamamlanabilmesini sağlayan en önemli
etmenlerdir.
Prensip 8: İşleyen ortaklıklara yatırım yapın

Çevresel konularla uğraşırken en etkili yol
ortaklaşa çalışmaktır. Önceliklerin belirlenmesi
çalışmalarında gönüllü kuruluşların katılımı ve üç
taraflı ilişkiler (hükümet, özel sektör ve toplum
örgütleri) giderek yaygınlaşmaktadır. Bu tarz
ortaklıkların önemi, farklı bakış açıları ve
becerilerin masaya yatırılmasının yanısıra,
çevreyle ilgili ortaklaşa planlanan eylemlerin
yürütülmesinin gerekliliğinden
kaynaklanmaktadır.
Prensip 9: Yönetimin teknolojiden daha önemli
olduğunu aklınızda tutun

Çevreyle ilgili geleneksel, teknoloji odaklı
yaklaşımlar artık yerini iyi bir yönetimin
oynadığı ciddi bir role bırakmaktadır.
Geliştirilmiş
yönetim
uygulamaları,
ekipman
yatırımının
daima
bir
tamamlayıcısı, bazen ise yerini alacak bir
unsurdur.
Prensip 10: En başından çevreyle işbirliği yapın

Söz konusu çevre olunca sorunları en başından
önlemek, ortaya çıktıktan sonra ona çare
aramaktan çok daha ucuz ve etkili olmaktadır.
Artık birçok ülke yeni altyapı yatırımlarına
gelecek olası zararları önceden değerlendirip
azaltma yollarını araştırmaktadır. Çevresel
konuları sektörel stratejilerin içine katmak
amacıyla artık bu tarz yaklaşımlar proje
döngülerinde üst sıralara yerleşmektedir.
ülkemizdeki başlıca çevre sorunları











Kentsel çevreye ilişkin sorunlar;
Hava kirliliği,
Temiz su kaynakları bulma sıkıntısı,
Atık su,
Yeraltı ve yüzeysel suların kirlenmesi ve
Katı atıklar.
Kırsal çevreye ilişkin sorunlar;
Tarım, orman ve meraların niteliklerinin bozulması veya yok edilmesi ve
Pestisit ve kimyasal gübre kullanımına bağlı ortaya çıkan kirlilik ve biyolojik
bozulmalar, ekolojik sorunlar
Doğal kaynakların yönetimi (su kaynakları, toprak ve arazi kullanımı,
ormanlar ve biyoçeşitlilik).
Kültürel ve doğal mirasa yönelik bozulmalar.
Download