ABMYO Dergisi; 8, (2007) (1-91) Sağlığımız Bakımından Omega-3 Yağ Asitleri Hülya Demir1 ÖZET Bu derlemede omega-3 yağ asitlerinin insan sağlığına faydaları üzerinde durulmuştur. Beslenme canlıların büyümeleri, gelişmeleri ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan gıdaları dış ortamdan alıp kullanmaları süreci olarak tanımlanırken; sağlıklı beslenme, besinlerin yeterli ve dengeli olarak alınması şeklinde tanımlanmaktadır. Son yıllarda yeterli ve dengeli beslenmenin önemi anlaşılmış ve beslenme alışkanlıkları değişmeye başlamıştır. Yağlar, insan organizması için gerekli olan en önemli unsurlardan bir tanesidir. Bunlar yüksek enerji kaynağı olmayıp aynı zamanda yağda çözünen vitaminleri bulundurmaları, proteinlerle birleşerek lipoproteinleri oluşturmaları ve kan lipit düzeylerinde rol oynamaları bakımından oldukça önemlidir. Doymuş yağ asitleri oda sıcaklığında katı halde bulundukları için vücutta birikebilirler. Çoklu doymamış yağ asitleri ise oda sıcaklığında sıvı haldedirler ve aynı zamanda insan hayatının devamlılığı için de çok önemlidirler. Bundan dolayı temel yağ asitleri olarak adlandırılarak omega- 6, omega-3 yağ asitleri olmak üzere iki gruba ayrılırlar, omega-6'ların ana kaynağı yüksek oranda linoleik asit içeren mısır ve soya fasülyesi yağıdır. Omega-3 ise keten tohumu, ceviz ve özellikle planktonlar ile yağlı balıklarda bol miktarda bulunur, keten tohumu ve cevizde alfa-linoleik asit, balık yağlarında ise eikosapentaenoik asit (EPA) ve dekosahegzaenoik asit (DHA) en önemli yağ asitleridir. EPA ve DHA nm mutlaka dışarıdan alınması gerekir Çünkü vücut tarafından sentezlenemedikleri için esansiyel yağ asitleri olarak adlandırılırlar. Yapılan araştırmalarda insanlarda kalp krizi ve diğer hastalıkların riskini azaltma yararının yalnızca tatlı ve tuzlu su ortamlarındaki hayvanlarda ve diğer bitkilerde bulunan kendine özel omega-3 yağ asitleri ile ilgili olduğu bulgulanmıştır. Karada yetişen bitkiler genellikle omega-6 yağ asitleri üretmekle beraber, belirli bazı deniz ve tatlı su bitkileri omega-3 yağ asidi üretirler. Balık yağında önemli olan PUFA' 1ar grubunda ayrım yapmak için 5 veya daha fazla çift bağ içeren omega-3 PUFA'lar, yüksek doymamış yağ asitlari (HUFA) olarak adlandırılır.İnsanlarda en çok sağlık avantajı olarak bilinen HUFA'lar EPA (C 2o:5 omega-3) ve DHA (C22:6 omega-3)' dır.Ancak balıklardan farklı olarak insanlar bu PUFA' yı etkin bir şekilde değerlendiremezler. Omega-3 PUFA lann balıklarda esas olduğu kanıtlanmıştır. Balıklar temel olarak, insanlar tarafından tüketilen HUFA ların tek kaynağıdırlar. Omega-3 yağ'67 asitleri antienflamatuar, antitrombotik, antiaritmik, antimitoenik hipolipemik ve vazodilatatör etkilere sahiptir. Bu özellikleri ile koroner kalp hastalı'69kları ,69, hipertansiyon, tip 2 diyabet, depresyon, çeşitli kanserler ve kronik akciğ'67er hastalı'69kları'69nı'69n önlenmesinde ve tedavisinde potansiyel etkiye sahiptir. 1 Yrd. Doç.Dr. Hülya Demir/ Gazi Üni. Atatürk Meslek Yüksekokulu, Ankara Tel: 0312 212 10 10 Çalışma Konusu: Purifıeation of 6-Phosphoglueonate Dehydrogenase from Parsley (Petroselinum hortense) Leaves and Investigation of Some Kinetic Properties 83 Demir Burada özellikle beslenmeyle ilgili hastalıklardan korunmada halkın omega 6 ve omega 3 H.yağ asitleri bakımından dengeli beslenmeleri için bilgilendirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Anahtar Kelimeler: Yağ, omega-3 ve omega-6 yağ asitleri, sağlık Omega-3 Fatty-Acids for Our Healt EXTENDED ABSTRACT Fats in our food are categoıized according to the predominant fatty acid that is present. Typically fats are categorized as saturated fatty acids or unsaturated fatty acids. Some examples of foods that are high in saturated fats are butter and lard. These fats are solid at room temperature. Examples are vegetable oils such as canola, corn, olive or soybean. Unsaturated fatty acids may be monounsaturated or polyunsaturated. The most common omega-3 fatty acids are eicosa-pentaenoic (EPA), docosahexaenoic (DHA) and alphalinolenic (ALA)acids, EPA and DHA are found in fatty fısh such as salmon, white tuna, mackerel, rainbow trout, herring, halibut, and sardines. ALA is more commoly found in soybean or canola oil, walnuts, and flaxseeds or flaxseed oil. The American Heart Association has recommended that healthy adults eat at least two servings of fish per week to boost their omega-3 fatty acid intake. Eating 2 to 4 ounces of these fısh will generally provide about 1 gram of omega-3 fatty acids (Connor, 2002). For many years, scientists were puzzled by the fact that heart disease among Greenland Eskimos was extremely rare despite their consumption of a high-fat, high-cholesterol diet. Reseach revealed that the Eskimos protected by diets largely based on seals, whales, and fish, ali of which provide high intakes of omega-3 polyunsaturated fatty acids, especially EPA and DHA (Bang and Dyerberg 1973). Later, epidemiological studies in many countries, including the United States, demonstrated that even people who eat moderate amounts of fish get some degree of protection against heart disease. Recently, there are a lot of interests to the long chain fatty acids because of many benefıcial impacts on human health. Omega 6 fatty acids have decreasing bleeding and vein narrowing properties. Omega 3 fatty acids have eliminating inflammation, antitrombotic, antiricmic, hypolipemic and vein expending properties. Animal experiments and clinical intervention studies indicate that omega-3 fatty acids have antiinflammatory properties and, therefore, might be useful in the management of inflammatory and autoimmune diseases. Animal models have shown benefîcial results from increased intakes of EPA and DHA. Additionally, celi culture studies have shown promising results. However, in human studies, few have demonstrated significant relationships between fish or omega-3 fatty acid intake and the risk for breast, prostate, or colorectal cancers. Most studies have shown an inverse association between fish consumption and the risk of coronary heart disease (Salem vd. 2005 ve Goyens vd. 2005). Furthermore, both consumption of fish and higher blood concentrations of omega 3 fatty acids are associated with a reduced risk of sudden detf. However, some studies have not found a relation between intake of fish and coronary heart disease. These inconsistencies could be due to differences in methods, study populations, or fish. Importantly, most studies showimg no association were in populations with an already moderate 2 H. Demir fish intake, potentially masking any relation. Overall, fish consumption seems to be benefîcial, and a systematic review of 11 prospective cohort studies concluded that fish intake notadly reduced mortality due top coronary heart disease in populations at increased risk. The benefits of fish oils were originally thought to be due to their antithrombotic effects, but recent evidence has indicated that the predominant effect may be antiarrhythmic. Fish oil supplementation increases heart rate variability in patients after myocard,ial infarction, which correlates with a lower risk of mortality and malignant arrhythmia (Christensen vd. 1996). In animal models fish oil protects against ventricular fırillation after surgical occlusion of a coranary artery. The addition of eicosapentanoic acid or docosahexanoic acid can prevent or terminate pharmacologically induced arrhythmias in cultured cardiomyocytes from newborn rats. However, studies are necessary to show a direct antiarrhythmic effect in humans and trials are currently under way in patients with implantable defibrillators( Leaf vd. 2003).0mega 3 fatty acids have inconsistent effects on fibrinolysis and little effect on blood coagulability. Imflammation has a central role in the development and progression of coronary artery disease. Omega 3 fatty acids have recognised anti-inflammatory actions that may contribute to their benefîcial cardiac effects. Omega 6 fatty acids can be converted into arachidonic acid and then metabolised into the omega 6 eicosanoids. These cellular mediators enhance platelet aggregation and are generally proimflammatory. Consuption of omega 3 fatty acids increases eicosapentanoic acid in the celi membrane. This competes with archidonic acid for enzymatic conversion into its own metabolites, the omega 3 derived eicosanoids. These are less active and can partly oppose or antagonise the pro-inflammatory actions of the omega 6 eicosanoids (Heller vd, 1998). Keyword: Fat, oil, omega-3, omega-6, health. Giriş Yağlar insan ve hayvanların beslenmesinde önemli bir yer tutmaktadır. Vücutta enerji kaynağı olarak kullanılmasının yanı sıra yağda eriyen vitaminlerin emilmesi, esansiyel yağ asitleri kaynağı olması, hücre membranların yapısında yer alması ve eikosonoid sentezinde de ön madde olarak 3 Sağlığımız Bakımından Omega -3 Yağ Asitleri fonksiyon göstermektedir (Maes,1996). Yağlar ve yağ asitleri ve gliserolden ibaret olup, yağ asitlerinin yapısındaki karbon sayısı ve doymuşluk derecesi yağların fiziksel ve kimyasal özelliklerini oluşturduklarından dolayı büyük ilgi toplamaktadır. Yağ asitleri, özellikle doğal katı ve sıvı yağlarda esterleri halinde plazmada ise bir transport şekli olan serbest yağ asidi olarak esterleşmemiş formda bulunurlar. Doğal yağlarda bulunan yağ asitleri genelde düz zincir türevleri olup 2 karbonlu birimlerden sentezlendikleri için çift sayıda karbon atomları taşımaktadırlar. Bu zincir doymuş yağ asitleri (saturated fatty acids=SFA), tek bağlı doymamış yağ asitleri (monounsaturated fatty acids=MUFA) ve çok bağlı doymamış yağ asitleri (poliunsaturated fatty acids=PUFA)olmak üzere 3 ana gruba ayrılırlar. SFA ve MUFA insan ve hayvan vücudunda sentezlenebilmelerine rağmen bazı PUFA'lar (linoleik asit, a-linoleik asit) hayvan ve insanlardaki enzim eksikliği nedeniyle sentezlenemezler. Bitkilerle karşılaştırıldığında hayvan dokuları yağ asitlerini doymamış hale getirmede kısıtlı yeteneğe sahiptirler. Esansiyel yağ asitleri vücut tarafından üretilemezler ve besinlerle alınmaları gerekmektedir. Yani vitaminler ve aminoasitler gibi vücut fonksiyonları için esansiyel maddelerdir.Hücre membranınm fleksibilitesi, akışkanlığı esansiyel yağ asitlerinin membrandaki miktarına bağlıdır(Tekbaş, 2000). Esansiyel yağ asitleri biyolojik hücre membranlarmın asıl yapısal bileşenleri olup sağlıklı hücre fonksiyonları için hem omega-6 hem de omega-3 yağ asitlerinin dengeli bir şekilde tüketmek gerekmektedir(Simopoulus, 1991). Omega-3 Yağ Asitlerinin Kaynakları Omega-3 hayvansal olarak balık ve az miktarda yumurtada, bitkisel olarak da keten tohumu yağı,' kanola yağı, soya fasülyesi yağı, ceviz, kenevir tohumu yağı ve semizotunda bulunur. Alfa linoleik asit bitkilerden gelen temel bir yağ asitidir. Alfa linoleik asit bir ana yağ asiti olarak görev yapar; vücut tarafından balık yağında bulunan diğer iki temel yağ asidine dönüştürülür. İnsan vücuduna faydalı olunabilmesi için bu kısa zincirli omega-3 yağ asitlerinin uzun zincirli yağ asiti tipine dönüştürülmesi gerekmektedir. Vücut bu dönüşümü kendisi yapabilmektedir. Fakat bazı hastalıklar bu dönüşümü azaltabilmektedir. Doymuş yağlar, kolesterol ve karışık yağ asitleri bakımından zengin bir beslenme alışkanlığı, vücudun bu doymamış yağ asitlerini üretme yeteneğini azaltır. Omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin gıda kaynakları Tablo 1 de verilmiştir. Omega-3 Yağ Asitlerinin Sağlık Açısından Önemi İnsanların karşılaştıkları birçok hastalığa besin maddelerinin ve beslenme alışkanlıklarının neden olduğu bilinmektedir. Bunun için daha sağlıklı olan doymamış yağ asitleri yönünden zengin olan gıdalar tüketilmesi tavsiye edilmektedir. 4 Tüketilen gıdalardaki yağların, doymamış yağlarca zengin olması çok önemlidir. Çünkü omega-3 H. Demirserisi yağ asitlerinin vücutta, biyokimyasal ve fizyolojik aktivitelerde önemli görevler üstlenmiştir. Yağ asitleri, insan vücudunda göz, beyin, testis ve plasentada toplanır. Gözlerin uygun şekilde çalışmasına ve beyinin fonksiyonlarını eksiksiz olarak yerine getirmesine yardımcı olur. Kandaki yağ konsantrasyonunu düzenler (Gordon ve Ratliff, 1992). Balık ve diğer deniz ürünlerinde bulunan iki baskın omega-3 yağ asidi EPA ve DHA'nın tedavi edici özelliği ile ilgili iddialar araştırılmış ve omega-3 yağ asitlerinin faydalı olduğu ilk olarak Eskimolar üzerinde yapılan araştırmalar sonucu bulunmuştur. Sonuçta bu yağ asitlerinin kalp krizi, kalp damar hastalıkları, depresyon, migren türü baş ağrıları, eklem romatizmaları, şeker hastalığı, yüksek kolesterol ve tansiyon, bazı aleıji türleri ile kanser gibi bir çok hastalıktan korunmada önemli etkisi olduğu tespit edilmiştir (Gorga, 1998; Nettleton, 2000). Balık yağı ile zengin bir diyet uygulaması sonucunda Tablo 1. Omega-3 ve Omega-6 Yağ Asitleri Kaynakları (Tamer vd., 2007) Omega-3 (n-3) Kaynakları Omega-6 (n-6) Kaynakları a-linolenik asit (18:3) Tatlısu balıkları (%l-6) Deniz balıkları (%1) Keten tohumu (%45-60) Yeşil yapraklar(%56) Kolza tohumu(%10-ll) Uskumru(%8) Ringa(%2-3) Tatlısu balıkları(%l-5) Linoleik asit (18:2) Aspir tohumu(%55-81) Ayçiçek tohumu(%20-75) Üzüm tohumu(%58-78) Soya fasülyesi(%44-62) Susam tohumu(%35-50) Mısır(%34-62) Pamuk çekirdeği(%35-59) Ceviz(%62) Hodan(%38) Yerfıstığı(%29) Zeytin(%ll) Yumurta sarısı(%ll) Eikozapentaenoik asit (20:5) Tatlısu balıkları(%513) Pasifik hamsisi(%l 8) Morina (%9) Uskumru(%8 ) Ringa(%35) Sardalya(%3) g-linolenik asit (18:3) Hodan (%20) Siyah Kuş üzümü (% 17-20) Dokozahekzaenoik asit (22:6) Sardalya (%9-13) Pasifik hamsisi(%l 1) Morina (%3) calp krizinden ölüm riski azalabilir. Çünkü kalpaizi ölümlerinde görülen en büyük etki trombositlerin 5 H. Demir etkisinin azalması veya damar tıkanıklığı ile kalp ritminin bozulması sonucunda meydana gelmektedir. Balığa dayalı beslenmenin fazla olduğu Lyon'da yapılan bir denemede; n-3 içeriği yüksek besinlerle beslenen hastalarda, vücut yağları ve lipoprotein miktarlarında hiçbir değişme olmaz iken, kalp rahatsızlıklarından dolayı ölüm riski %95 oranında azalmıştır. Ani kalp krizinden ölme riski batı ülkelerinde gün geçtikçe artmakta ve kalp hastalarının %50'si bu sebepten ölmektedir. Balık yağı tüketiminin fazla olması ile SCD riskinde %50 oranında azalma görülebilir. Danimarkalı araştırmacılar, balık yağlarının kalp atış hızını ayarladığını ve kalbi koruduğunu bulmuşlardır. Amerika Kalp Birliği (AHA), diyet ile kardiyovasküler hastalıkların riskinin azaldığını bildiği için yeni çalışmalara yönelmiş ve balık yağlarının kalp hastalıklarından korunmada önemli olduğunu kanıtlamıştır. Omega-3 yağ asitleri karaciğer üzerine etkileri ile trigliseridleri büyük oranda azaltmaktadır. Günümüzde lipid düşürücü ilaçlar olarak bilinen ilaçlar ile birlikte kullanıldıklarında onların etkilerini arttırmakta, daha az miktarlarda kullanılmasına imkân vermektedir. Karaciğer, gıdaların sentezlenmesi bakımından, hızlı ve aktif olarak rol oynayan önemli bir organımızdır. Aynı zamanda vücuttaki kolesterol mekanizmasını da denetler. Bu mekanizma, besinlerle alınan kolesterol miktarına göre ya sentezi azaltmak veya mevcut kolesterolü safra asitlerine çevirmekle oluşturulur. Yiyeceklerle alınan kolesterol esterleri bağırsaklarda mevcut esterazlar tarafından parçalanır. Kandaki mevcut kolesterol miktarı normalde 180-220 mg/100 ml civarındadır (Holub, 1992). Depresyon ve zihinsel hastalıklar; omega-3 yağ asitlerinden olan DHA, insan beynindeki hücrelerin yenilenmesine yardım eder ve beyin ile retina hücrelerinin çoğalmasını sağlar. Bu hücrelerde DHA seviyesinin düşmesi, depresyon, hafıza kaybı, şizofreni ve görme bozuklukları gibi problemlerin ortaya çıkmasına yol açar. Yetişkin bir insan beyinde 20 g DHA bulunması gerekir. Düşük DHA seviyesi beyin seratonin seviyesinin düşmesine sebep olur ki bu intihar, depresyon ve şiddet eğilimini artırır. Yüksek oranda DHA içeren balıkları tüketen insanlarda zihinsel gelişimin arttığı gözlenmiştir. Araştırmalar, depresyon ve EPA seviyesinin düşük olması arasında da açık bir ilişkinin olduğunu göstermektedir, beyinin birçok fonksiyonunda etkilidir. Anne ve çocuk sağlığı; Harward Tıp Fakültesi'nde yapılan araştırmalarda EPA ve DHA'nın hamilelikte çok önemli olduğunu göstermektedir. Anne hamilelik döneminde bebek sağlığı için doymamış yağ asitlerini tüketmek zorundadır. DHA, cenin ve bebeğin normal gelişimi için beyin zarının %15-20, retinanın da %3060'mın oluşmasına yardım eder. Omega-3 yağ asitlerinin tüketilmesi ile erken doğum, düşük ve zayıf bebek doğma riski önemli ölçüde azaltılabilir. Hiperaktiflik; duygusal dengesizlik, düzenli çalışma bozukluğu, dikkat süresi kısalığı, konsantrasyon zayıflığı, aşın hareketlilik ve öğrenme güçlüğü olarak tanımlanır. Okul çağındaki çocukların %30-40'ında yaygındır. Hiperaktifliğe meditasyon veya masaj gibi aktiviteler faydalı olabilir fakat balık yağları, vitamin ve mineraller çok daha etkilidir. Okul yaşlarındaki çocukların %3-5'inde davranış bozukluğu olduğu, bunun sebeplerinin biyolojik ve çevresel faktörlerden kaynaklandığı düşünülmektedir. Önceden davranış bozukluğu bulunan 6-12 yaş 6 H. Demir grubundaki çocuklar arasında yapılan araştırmalarda, omega-3 yağ asidi seviyesi düşük olan 53 çocuğun yaklaşık %40'mda hiperaktif düzensizliğe bağlı dikkat eksikliği olduğu tespit edilmiştir (Arnold, 2001). Damar tıkanıklığı ve damar sertliği; balık yağlarının kalp-damar hastalıklarından koruyucu etkisi, kan basıncı ile trigliserid düzeyini düşürücü etki yapması ve düşük yoğunlukta olan lipoprotein düzeyinin artırılmasından ileri geldiğine inanılmaktadır. Ayrıca balık yağlarının trombosit düzeyini azalttığı ve atardamardaki düz kas hücrelerinin büyümelerini önlediği ifade edilmektedir (Connor, 1995). Kanser; balık yağlarının kanser hastaları üzerinde direkt tedavi edici etkisinden çok, hastalıktan korunma ve ağrıları dindirici etkisi daha yaygın olarak görülmektedir. Bunun yanında kanserli hücrelerle mücadele etmede omega-3 yağ asitlerinin büyük etkisi vardır. Yapılan çalışmalar kanda bulunan EPA ve DHA gibi balık yağlarının seviyesi ile prostat kanseri arasında bir ilişkinin olduğunu ortaya koymuştur. Avrupa'nın bir çok ülkesini kapsayan geniş çaplı bir araştırmada omega-3 yağ asitleri ile beslenen kadınlarda meme kanseri olma riski önemli ölçüde azalmaktadır. Bağışıklık sistemi; yapılan araştırmalarla balık yağlarının, bağışıklık sisteminde olumlu etkilerinin bulunduğu ve hastalıklara karşı vücudun direnç kazanmasına yardımcı olduğu ortaya konmuştur. Yüksek düzeyde balık etinin tüketilmesi ile hücre duvarının sağlamlaştığı görülmüştür. Günde ortalama 120-180 g civarında balık tüketmek bu etkiyi artırmaktadır (Stone, 1996). Balık yağlarının kanın pıhtılaşmasına da önemli etkileri vardır. Hayvan ve insan kan hücreleri (trombositler) üzerinde yapılan klinik çalışmalar, omega-3 yağ asitlerinin pıhtılaşmayan kan hücrelerinde önemli etkisinin olduğunu göstermiştir. Balık yağı ile beslenen hastalarda, kanama olduğu zaman balık yağının etkisi ölçülmüş ve aspirin gibi bir etkiye sahip olduğu anlaşılmıştır. Astım hastalığı özellikle çocuklarda nefes darlığı şeklinde kendisini gösteren bir hastalıktır. Balık yağları, kan damarlarının yüzeyini genişletip dokulara daha fazla oksijen girişine yardımcı olduğu için astım hastalarına önemli faydaları vardır. (Broughton, 1997). Sonuç Yağlar, her ne kadar kilo alımını desteklemeleri nedeniyle diyette en az alınması gereken gıdalar olarak nitelendirilirse de; araştırmacılar diyetle dengeli miktarlarda alınan yağın, sağlık üzerinde birçok yararlı etkilere sahip olduğu vurgulamaktadır (Bayaz ve Mehenktaş 2004). Omega 3 yağ asitlerine hayatın her evresinde ihtiyaç duyulur. Günümüzde, ölümlerin %50' den fazlasının kalp krizi, damar tıkanıklığı, yüksek kolesterol ve kansere bağlı hastalıklardan kaynaklandığı ve depresyon, stres, şiddet olaylarının arttığı düşünülürse, omega 3 ün önemi daha iyi anlaşılacaktır. 7 Sağlığımız Bakımından Omega -3 Yağ Asitleri Kaynaklar Arnold, L. G., (2001). Alternative treatments for adult with ADHD annalys, The New YorkAcademy of Science, 931, 310-341. Bang ve Dyerberg, (1973). The composition of food consumed by Greenlandic Eskimos. Açta Med. Scand. 200, 69-73. Bayaz, M, Mehenktaş, C., (2004). Lipid bazlı biyoaktif bileşikler. Türkiye 8. Gıda Kongresi,26, Bursa. Broughton, K.S., Johnson, C. S. ve Pace, B.K., (1997). Reduced asthma Symtompswith n-3 fatty acid ingestion are related to 5-series leukotrience production, American Journal of Clinical Nutrition, 65,1011-1017. Christensen, J. H., Gustenhoff, P. ve Korup, E., (1996). Effect of fish oil on heart rate variability in suvivors of myocardial infarction: a double blind randomised controlled trial-BMJ. 312, 677- 678. Connor, W. E. (2001). N-3 fatty acids from fısh and fıshoil: panacea or nostrum? Am. Clin. Nutr.lA, 415—417. Gordon, D.T. ve Ratliff, V., (1992). The implications of omega-3 fatty acids in human healty, Advences in seafood Biochemistry Composition and Quality, Ed. By George L. Flick, 406. Gorga, C., (1998). Anew selected comments on lipids, Quality Assurance of seafood Appendix, 245. Goyans, P.L.L.,Spiker, M.E. ve Zock, P., (2005). J. Lipid Res. 46, 1474-1483. Heller, A., Koch, T., Schmeck, J., (1998). Lipid mediators in inflammatory disorders, Drugs. 55, 48796. Holub, B. J., (1992). Potantial healt benefıts of omega-3 fatty acits in fish, seafood science and technology, (Ed. By E. G. Bligh); Fishing New Book, 41-45. Leaf, A, Kong, JX, ve Xiao, YF, eds., (2003). Clinical prevention of sudden cardiac death by n-3 polyunsaturated fatty acids and mechanism of prevention of arrhythmias by n-3 fish oils. Circulatiorı. 107, 2646-2652. Maes, M., Smith R, ve Christophe, A., eds., (1996). Fatty acid composition in majör depression: decreased omega 3 fractions cholesteryl esters and increased C20:4 omega 6/C20:5 omega 3 ratio in cholesteryl esters and phospholipids. J. Affact Disord. 38, 35-46. 8 H. Demir Nettleton, j. A., (2000). Seafood nutrition in the 1990's issues for the consumer, Seafood Science and technology, Chepter 4, Ed. By Graham Bligh canadian. Inst. Of Fish Tech., 32-39. Salem, J. N., Wegher, B., Mena, P. ,Proc. Natl. Acad. Sci., 93,49-54. Simopoulos, A, P, (1991). Omega-3 fatty acids in health and disease and in growth and development. Am. J. Clin. Nutr. 54, 438^163. Stone, J. N.,(1996). Fish consumption, fish oil,lipids and coronery hearty disease. America Heart Association, 94, 2337-2340. Tamer, C. E., Karaman, B. ve Yılmaz, N., (2007). Omega-3 yağ asitlerinin sağlık açısından önemi. HasadGıda.262. 44^7. Tekbaş, R.,Türkan, D., (2000). Omega 3 ve Sağlık, Dünya Gıda. 11, 50-51. 9 * 10