SULARLA İLİŞKİLİ HASTALIKLAR-2 Rahşan KOLUTEK Lejyoner

advertisement
SULARLA İLİŞKİLİ
HASTALIKLAR-2
Rahşan KOLUTEK
Lejyoner Hastalığı

Legionella türü bakterilerin sebep olduğu akciğer
enfeksiyonudur.

Legionella’lar nehir, göl ve diğer su kaynakları ile
klima, nebulizatör ve kaplıcalardaki (20oC-50oC) su
sistemlerinde bulunurlar.

Bulaşma; kontamine suların çeşitli yollarla solunum
sistemine girmesi ile gerçekleşir.

İnsandan insana doğrudan bulaşma olmaz.
Lejyoner Hastalığı

Legionella’ya duyarlılık yaş ile orantılı olarak artar.

Sigara içme, kronik akciğer hastalığı, bağışıklık
sistemi baskılanması, cerrahi girişimler ve organ
nakli uygulamaları en önemli risk faktörleridir.

Otellerde ve diğer tesislerde bulunan soğutma
sistemlerindeki kontamine sulardan kaynaklanan
salgınlar bildirilmiştir.
Lejyoner Hastalığı

Hastalık hafif öksürük ve ateş tablosundan, solunum
yetmezliği, bilinç değişiklikleri ve multiorgan
yetmezliğine kadar geniş bir yelpazede ortaya çıkar.

Hastalığın erken devresinde ateş, halsizlik,
iştahsızlık, adale ağrısı ve baş ağrısı bulunur.

Ateş; hastaların %20’sinde >40oC’dir.

%25-40’ında sulu ishal, bulantı, kusma ve karın ağrısı,

%80 olguda öksürük vardır.
Lejyoner Hastalığı - Korunma

İdeal korunma; Legionella’nın kolonize olduğu çevre
kaynağını bulmak ve yok etmektir.

Hastanelerde yılda bir kez en az on uç noktadan ve
tüm sıcak su tanklarından alınan örnekler test edilmelidir.

Legionella kolonizasyonu saptandığında;

Su sıcaklığı 70-80oC’ye çıkarılıp musluklardan akıtılır,

2-6 ppm konsantrasyonda hiperklorinizasyon yapılır,

Bakır-gümüş iyonlama yöntemi uygulanır.
Leptospiroz





Esas olarak vahşi ve evcil hayvanların hastalığıdır.
Hasta hayvanların idrarı ile doğrudan veya dolaylı
temas sonucu insanlara bulaşır.
Grip benzeri bir klinik tablo ile seyredebileceği gibi,
olguların %5-10’unda sarılık, kanama, vaskülit ve
böbrek yetmezliği ile karakterize Weil hst. görülür.
Leptospira’lar enfekte hayvanların böbreklerinde
yıllarca kalabilir ve insanlara dolaylı olarak bulaşır.
Şiddetli yağmurlarla oluşan sel suları da Leptospira’lar
için uygun ortamlardır.
Leptospiroz

Bakterinin en sık giriş yolu; kontamine göl, havuz,
kanal suları, bataklık, pirinç tarlası ve su birikintileri ile
temas sonucu deri bütünlüğünün bozulduğu yara ve
çatlaklar, ağız, burun ve gözlerdir.

Veterinerler, askerler, çiftçiler, mezbaha, maden ve
kanalizasyon işçileri; pirinç ve şeker kamışı
tarlalarında çalışanlar ve kontamine sularda yüzenler
risk altındadır.
Leptospiroz





Kuluçka süresi 2-12 gündür.
Deri ve mukozalardan giren leptospiralar, kana karışıp,
BOS ve göz sıvısı dahil tüm vücuda yayılırlar.
Temel patoloji; böbrekler ve Kc’de fonksiyon bzkluğu..
Hastalığın erken döneminde yüksek ateş, baş
ağrısı, karın ağrısı, kas ağrıları, titreme, gözlerde
kızarıklık ve ciltte döküntüler görülür.
Sarılık, cilt ve müköz membranlarda kanama, ishal,
kusma, anemi ve menenjit gibi komplikasyonlara
neden olabilir.
Trahom




Hastalığın etkeni Chlamydia trachomatis’dir.
Klamidyalar; virüsler ile bakteriler arasında ortak
özelliklere sahiptir. Isıya ve antiseptiklere dayanıksız
oldukları halde kuruluğa uzun süre dayanırlar.
İnsanlarda en sık görülen göz enfeksiyonu olan
trahomun yaklaşık olarak 500 milyon kişiyi etkilediği
hesaplanmıştır.
Tekrarlayan enfeksiyonlar ve bunların
komplikasyonlarına bağlı kör olan insan sayısının
6 milyon civarında olduğu bildirilmektedir.
Trahom




Hastalık; su kaynaklarının sınırlı, sağlık hizmetlerinin
yetersiz olduğu yerlerde, kalabalık yerleşim
birimlerinde ortaya çıkar.
Bulaşma kirli sularla, sineklerle, hastalara doğrudan
temas veya havlu, mendil gibi eşyaların ortak
kullanılması ile bulaşır. Aile içi bulaşmalar da sıktır.
Hastalık; yaklaşık 7 günlük bir kuluçka döneminden
sonra, her iki göz konjunktivasında ödem, kanlanma,
fotofobi ve göz yaşarması gibi belirtilerle başlar.
Tedavisiz olgularda görme fonksiyonları azalabilir.
Trahom



Ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgelerinde yaşayan
insanların yarısından fazlasının trahoma yakalandığı
1925’lerde, soruna çözüm bulmak amacıyla Sağlık
Bakanlığınca bir kontrol programı başlatılmış ve
dünyaya örnek olan başarılı çalışmalar yapılmıştır.
1997 yılında uygulamaya konulan yeni “Trahom
Kontrol Programı” birinci basamak sağlık
kuruluşlarınca yürütülmektedir.
Yeni veri kayıt sistemine göre 1997 yılında 10 ilde
1595 kişide aktif trahom olgusu bildirilmiştir.
Şistosomiazis (Bilarhiazis)




Şistosomiazis, sıtmadan sonra, toplum sağlığını
etkileyen ikinci sıklıktaki paraziter hastalıktır.
Dünyada 200 milyon insan şistosomalarla enfekte
olup; 600 milyon insan da risk altındadır.
Şistosomalar ağırlıklı olarak tropikal ve subtropikal
bölgelerin en önemli sorunlarındandır.
Bir yörede şistosoma enfeksiyonu olabilmesi için
parazitli insanların bulunması, ortamın sulak olması,
çevrede yumuşakçaların bulunması ve ısının 25oC
dolaylarında olması gereklidir.
Şistosomiazis




Enfeksiyon, serbestçe yüzen larvaların ciltten girmesi
ile ortaya çıkar. Ateş, titreme, öksürük ve kas ağrıları
vardır.
Hastalığın şiddeti, vücuda giren parazit sayısı ile
doğru orantılıdır.
Parazitin deriden girdiği bölgede papilloma, ödem,
ciltte döküntü ve kaşıntı ile lenf bezlerinde şişlik
görülür. Parazitin gelişimine paralel olarak 2 ay sonra
baş ağrısı, yaygın vücut ağrıları, ateş, titreme,
sindirim bozuklukları; kc ve akc belirtileri ortaya çıkar.
Çocuklarda büyüme ve gelişme geriliği..
Şistosomiazis







Korunma;
Hastaların tedavisi,
İnsan çıkartılarının kontrol altına alınması,
Ara konakların ortadan kaldırılması,
Hastalığın görüldüğü bölgelerdeki sularda
yüzmekten veya oynamaktan kaçınılması,
Sanitasyonun düzeltilmesi,
Suların kontaminasyonunun azaltılması ve
Sularda çalışan insanların eğitilmesi ile mümkündür.
ARSENİK ZEHİRLENMESİ




Pek çok suda bir miktar arsenik bulunabilir.
Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine göre içme
suyundaki arsenik miktarı < 0.01mg/L olmalıdır.
Arsenikten zengin içme suyunu uzun süre (5-20 yıl)
kullanan kişilerde arsenik zehirlenmesi ortaya çıkar.
Arsenikozda; ciltte renk değişikliği, el ayası ve ayak
tabanında sertleşme, cilt kanserleri; mesane, böbrek
ve akciğer kanserleri; ayak ve bacaklarda damar
hastalıkları; ayrıca diabet, hipertansiyon ve üreme
bozuklukları oluşabilir.
Arsenik zehirlenmesi




Toksik bir element olan arseniğin, ciltten emilimi yok
denecek kadar azdır.
Dolayısıyla arsenikli su ile el yıkama, çamaşır
yıkama, temizlikte kullanma ve banyo yapmada
insan sağlığı açısından bir sakınca yoktur.
Doğal arsenik kontaminasyonu Arjantin, Bangladeş,
Şili, Çin, Meksika, Tayland ve ABD gibi birçok ülke
için sorun teşkil etmektedir.
Bangladeş’deki sığ su kuyularının %27’sinde yüksek
düzeyde (~0,05 mg/L) arsenik saptanmıştır.
Florozis




İçme suyu ile aşırı miktarda flor alınması, diş ve
kemikleri etkileyen florozise neden olabilir.
DSÖ, florun 1.5 mg/L düzeyine kadar olan
miktarlarını kabul edilebilir bulmuştur.
Orta derecedeki alımlar dişler üzerine etkili olurken,
uzun süre yüksek miktarlarda flor alınması ağır
iskelet problemlerine yol açabilir.
Klinik dental florozis, dişlerde boyanma ve
noktalanma ile karakterizedir.
Florozis



Akut yüksek doz flor maruziyetinde; ani karın ağrısı,
aşırı tükürük salgılanması, bulantı ve kusma; ayrıca
nöbetler ve kas spazmları görülebilir.
İskelet florozisinin erken belirtileri, eklemlerde ağrı
ve hareket kısıtlılığıdır.
Ağır olgularda kemik yapısı değişebilir, ligamentler
kalsifiye olabilir ve ağrılar ortaya çıkar.
Florozis
Korunma



İçme suyundan aşırı florun arındırılması pahalı ve
zordur.
Bu nedenle tercih edilen yöntem, kabul edilebilir flor
düzeyine sahip güvenli su kaynaklarının
bulunmasıdır.
Anne sütündeki flor miktarı düşük olduğundan,
annelerin bebeklerini anne sütü ile beslemeleri
konusunda bilgilendirilmeleri çok önemlidir.
Download