gebeliğin kadın cinselliği üzerindeki etkileri

advertisement
T.C.
SAĞLIK BAKANLIĞI
Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi
Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği
Klinik Şefi Op. Dr. Ahmet ÇETİN
GEBELİĞİN KADIN CİNSELLİĞİ
ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
(Uzmanlık Tezi)
Dr. Hasan EFE
İstanbul-2006
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
GİRİŞ VE AMAÇ.........................................................................................................
1
GENEL BİLGİLER .....................................................................................................
3
*Gebelikte cinsel işlev siklusunda oluşan değişiklikler..................................
3
*Gebelikte cinsel işlevdeki değişikliklerin nedenleri......................................
4
-Psikolojik faktörler..................................................................... 6
-Mitler ve yanlış bilgiler .............................................................. 10
-Sosyokültürel faktörler............................................................... 11
-Tıbbi nedenler ............................................................................ 13
-Disparoni .................................................................................... 14
*Gebelikte koitus ve yasaklandığı durumlar ................................................. 15
*Kadında orgazm bozukluğu .......................................................................... 17
MATERYAL VE METOD .......................................................................................... 18
BULGULAR ................................................................................................................. 20
TARTIŞMA................................................................................................................... 30
SONUÇ .......................................................................................................................... 35
KAYNAKLAR .............................................................................................................. 37
EKLER .......................................................................................................................... 40
TEŞEKKÜR
Uzmanlık eğitimim süresince değerli bilgi ve deneyimlerini bana aktararak
yetişmemde katkısı bulunan hocam Klinik Şefi Op. Dr. Ahmet ÇETİN’e, gerek bilimsel ve
gerekse manevi desteklerini her zaman yanımda hissettiğim tez danışmanım Doç. Dr. Murat
APİ’ye, sıcak ilgi ve sabrı için Şef. Müv. Op. Dr. Hüsnü GÖRGEN’e, yardımlarına her zaman
ihtiyaç duyduğum kliniğimizin fedakar tüm uzmanlarına, daima elimiz ayağımız olan hemşire
ve personeline, birlikte çalışma fırsatı bulduğum Haseki’nin diğer çalışanlarına, bu çalışmaya
katılan tüm gebelere (vakalar), dört yıl boyunca eğitim için beraberce nice zorluklara
katlandığımız asistan arkadaşlarıma, tezimin hazırlama aşamasında yardım ve desteğinden
ötürü yakın arkadaşım Dr. Tayfur TOPTAŞ’a, ömür boyu her konuda uzaktan da olsa
desteğini hissettiğim anneme sonsuz teşekkür ederim.
Hasan EFE
GİRİŞ ve AMAÇ
Cinsellik, hayati olmayan ancak türün sürekliliği için şart olan bir gereksinim ve içgüdü
olarak tanımlanmaktadır. Sanılanın aksine cinsellik, intrauterin hayattan başlayıp ölüme kadar
devam eder. Yaşamın her evresinde cinselliğin anlatımı ve doyumu değişik biçimde ifade
edilmektedir. İnsan cinselliği, çok boyutlu bir olay olup psikolojik, fizyolojik ve sosyokültürel
faktörlerden etkilenerek hayat boyu gelişir (1, 2 ).
Cinsellik, insan yaşamının önemli bir parçasıdır. Biyolojik, sosyal, kişilerarası ve
kültürel yönleri olan, çok boyutlu, kompleks bir olaydır (3).
Gebelik, kadın hayatını etkileyen son derece değişik bir süreçtir. Özellikle ilk gebelik,
kadın yaşamının en önemli krizlerinden biridir; bir fiziksel durumdan diğerine, bir çiftten bir
aile olmaya geçiştir. Eşlerin ikisi için de birçok değişikliğin olduğu, farklı hislerin yaşandığı
bir dönemdir. Anatomik, fizyolojik ve ruhsal değişimlerin bir sonucu olarak gebelik cinsel
yaşamı etkilemektedir (4, 5).
Gebelikte cinselliğe ilişkin genel düşünce, gebeliğin bir aykırılık gibi görülmesidir.
Gebelik genellikle bir cinsel ilişkinin sonucunda oluşmasına karşın, kadının cinselliği bu
dönemde unutulur. Gebelikte cinsel yaşam hakkında sağlık ile ilgili kaynaklarda çok az bilgi
bulunmasına karşın son yıllarda bu konuda daha fazla araştırma yapılmaktadır. Cinsellikle
ilgili bilgilerin artması, çiftlerin kaygılarını giderici, güvenilir bilgiler oluşturmuştur.
Genellikle çiftlerin gebeliğin son 6-8. haftalarında cinsel ilişkiden kaçınmaları ve bebeğin
doğumundan sonraki bir dönemde başlamaları söylenmekte, cinsel aktiviteden kaçınmanın
annenin rahatına yardımcı olacağı düşünülmekteydi. Teorik olarak enfeksiyon, erken doğum
ve erken membran rüptürünün önleneceği düşünülürken pratikte bu endişeler asılsız gibi
görülmektedir. Sağlıklı bir gebelikte cinsel aktivitenin kısıtlanması gerekli değildir (6).
Cinsellik, gelişmiş toplumlarda insanların birbiriyle rahatlıkla paylaşabildikleri bir
konuyken gelişmekte olan toplumlarda halen bir tabudur. Cinsel yaşamın bu tabu özelliğini
koruması nedeniyle gebelikte cinsel yaşam da çiftin doktorlarına çoğu zaman sormadıkları
belki de soramadıkları, bu yüzden de bilgilerinin yetersiz olduğu bir konu olmaya devam eder.
Hekimler de çoğu zaman gebe ve/veya çiftlerle yaptıkları görüşmelerde bu konu üzerinde
fazla durmazlar. Cinsellik konusu çoğu zaman gebelikle ilgili bir problem yaşandığında
gündeme gelir ve bu durumda genellikle cinselliğin bir süre yasaklanması söz konusu olur
( 5, 6, 7).
1
Gebeliğin cinsel yaşam üzerine etkileri konusunda yapılacak çalışmalar hem durum
saptaması yapmak hem de çiftlerin bu konudaki gereksinimlerinin belirlenmesi açısından
yarar sağlayacaktır.
Çalışmamız gebeliğin cinsel yaşam üzerine etkilerini belirlemek amacıyla planlanmıştır.
2
GENEL BİLGİLER
Gebelikte Cinsel İşlev Siklusunda Oluşan Değişiklikler:
Gebelikte cinsel işlev siklusunda değişiklikler olur. Masters ve Johnson, gebe olmayan
ve gebe olan altı kadının fizyolojik, cinsel cevabını karşılaştırmıştır. Konsepsiyondan sonra
vasküler ve glandüler yapılardaki artış nedeniyle meme guddesi büyür ve hassaslaşır. Birinci
trimesterde, multipar kadın uyarıldığında, memelerde vazokonjesyon, gebelik öncesinden
daha fazla belirginleşir, buna areola ve meme başı hassasiyeti eşlik eder. Gebelik devam
ederken memelerde 1/3 oranında ölçü artışına rağmen hassasiyette azalma vardır. Gebe
olmayan kadında uyarılma, meme ölçüsü artışına, meme başının sertleşmesine ve areolanın
belirginleşmesine neden olurken; bu, gebe kadın için geçerli değildir (8).
Gebelikte artan pelvik vaskulerite, cinsel tansiyonda artışa neden olur. Gebelikte cinsel
yaşamda ortaya çıkan değişiklikler cinsel işlev siklusunun fazlarına göre aşağıda incelenmiştir
(8, 9).
1. İstek Fazı: Gebeliğin farklı dönemlerinde libidoda azalma ya da artış yönünde
değişiklikler olur. Her kadın farklı olmasına rağmen genellikle gebe kadının cinsel isteği,
І.trimesterde azalır, П. trimesterde geri döner ya da artar ve Ш. trimesterde tekrar azalır.
2. Uyarılma Fazı: Uyarılma fazında, cinsel uyarı öncesinde gebe kadında artmış
vazokonjesyon nedeniyle internal ve eksternal organlarda konjesyon cevabını myotonik
yanıttan daha fazladır. Nulliparlarda labia majörler gebelik öncesindeki gibiyken,
multiparlarda aşırı derecede büyük ve ödemli olabilirler. Labia minörler nulliparlar ve
multiparlarda büyük olabilirler. Bu cevap І ve П. trimesterler boyunca devam eder. Üçüncü
trimesterde artmış vazokonjeksiyon nedeniyle labia minörler büyümüştür. Cinsel uyarı
olmaksızın gebelikte artmış venöz konjesiyon mukoid akıntıyı da arttırır. Bu fazla salgılanma
gebelik sona erene kadar devam eder. Genel olarak cinsel uyarı sonucu vaginanın nemlenmesi
gebelikte daha çok miktarda olur.
3. Plato Fazı: Plato fazı sırasında, labia minörlerin rengi orgazmla gebelik öncesindeki
gibi
pembeden
kırmızıya
değişir.
Nulliparlar
ve
multiparlarda
bölgedeki
artmış
vazokonjesyon orgazmik platformda da artışa yol açar; gebelik ilerledikçe platformdaki artış
da ilerler (10, 11, 12).
3
4. Orgazm Fazı: Orgazmik faz oldukça değişkendir. Gebelik boyunca vaginanın 1/3
distali ve uterus kontarksiyonları oluşur. Üçüncü trimesterde, özellikle gebeliğin son 4 haftası
uterusta düzenli ritmik kontraksiyonlar yerine tonikspazmlar olabilir. Goodlin ve
arkadaşlarının yaptığı bir araştırmada gebe kadınların %16’sı cinsel birleşmede orgazma
ulaşamasa da uterusun kasıldığını hissetmektedir. Bu araştırmada gebelerin %50’si hem
orgazma ulaştıklarını hem de normalin dışında uterusun kasıldığını belirtmiştir. Bu
araştırmada incelenen vakaların %77’si П. ve Ш. trimesterlerde kas gerginliği ve venöz artış
nedeniyle bazı kadınlar daha çabuk orgazm tecrübe ederler. Bazen orgazmda ağrı duyulabilir
ve birleşmeden sonra da ağrı sürebilir. Vazokonstrüksüyon sırasında dinmez ve rahatsızlık
verebilir.
Pelvik konjesyon bazı kadınlarda cinsel deneyim ve orgazmı artırabilir; hatta
orgazmı ilk kez gebelikte yaşayanlar vardır (10, 13, 14).
5. Çözülme Fazı: Pelvik konjesyon orgazm sırasında tamamen dinmez. Gebelik
ilerledikçe genişlemiş damarlardaki kanın geri çekilmesi daha da artar. Bu uzun süren
kanlanma sonucu görülen şişlik kadının çevreden bir uyarım almamasına rağmen, uzun süre
uyarı duymasına neden olmaktadır. Araştırma gurubundaki gebe kadınların bazıları, belki de
sürekli uyarım neticesi orgazma ulaştıkları halde, orgazmdan sonraki bu gevşeme devrindeki
uyarımın uzun sürmesi nedeniyle bazen bir çeşit doyumsuzluk duygusuna kapılmaktadır (15).
GEBELİKTE CİNSEL İŞLEVDEKİ DEĞİŞİKLİKLERİN NEDENLERİ
Gebelikte cinsel ifade yüksek derecede bireyseldir. Cinsel ilişki psikolojik faktörlerden,
seks hakkındaki mitlerden, cinsel disfonksiyonlardan ve kadındaki fiziksel değişikliklerden
etkilenir (16, 17, 18, 19).
Gebelik süresince kadında fiziksel ve fizyolojik değişiklikler oluşmaktadır. Gebe bir
kadında üretilen progesteron hormonu gebe olmayan bir kadına oranla 10 kez daha fazladır.
Gebe bir kadında üretilen östrojen miktarı gebe olmayan bir kadının üç yılda ürettiği miktara
eşittir. Gebe kadında dolaşan yüksek seviyedeki progesteron ve östrojen hormonları yumuşak
ve düzgün bir tene, parlak saçlara ve gebenin kendini iyi hissetmesine neden olduğu gibi
memeler ve cinsel organlardaki değişikliklerle gebe cinsel ilişkiye daha hassas ve duyarlı hale
gelir (20).
Birinci trimester: Yapılan araştırmalarda kadınların gebeliğin ilk trimesterinde farklı
derecede cinsel istek gösterdikleri saptanmıştır. İlk trimesterde kadın gebeliğinin farkında
olmadığı için cinsel aktivitede değişiklik olmaz görüşüne zıt olarak cinsel ilişki sıklığında
4
azalma vardır. Bu dönemde gastrik distres, bulantı-kusma, yorgunluk, uykuya yönelim, genel
fiziksel rahatsızlık, meme ve vaginal rahatsızlık libidonun azalmasına yol açan majör
faktörlerdir. Bazı gebelerde tiksinme, eşinin normal vücut ve nefes kokularına bile tahammül
edemeyecek kadar ileri boyutlarda olabilir. Cinsel ilginin azalması semptomların derecesiyle
ilişkilidir. Salgı artışı, fiziksel ve estetik sorunlar fiziksel aktiviteyi sınırlayabilir. Bebeğe
zarar verme ve çocuğu düşürme korkusu libidoyu etkilemektedir. Doğum kontrolü
gerekmediği
için istek artışı olabilir. Birçok spontan abortusu olan kadınlara genellikle
І. trimesterde ilişkiden kaçınmaları önerilir (20).
İkinci trimester: Cinsel aktivite için en uygun zamandır. Gebenin, hamileliğin fiziksel
değişikliklerine uyum sağladığı dönemdir. Yorgunluk, bulantı-kusma azalır ve pelvik
konjesyon artar. Bu trimester gebeliğe uyumun da başladığı dönemdir. Anne adayı artık gebe
olduğu gerçeğini ve hayatına getireceği değişiklikleri benimser. Birinci trimesterdeki
yakınmalardan kurtulan ve psikolojik olarak gebeliğe uyum sağlayan gebede cinsel ilişkiye
ilginin arttığı gözlemlenir. Bazı babalar bebeğe zarar vermekten korkabilir ve bebeğin cinsel
ilişki sırasında hareket etmesini ‘fetüs onları algılıyor’ gibi düşünebilirler (20).
Üçüncü trimester: Üçüncü trimesterde azalan fiziksel şikayetler bu dönemde uterusun
büyümesine paralel olarak farklı bir şekilde tekrar ortaya çıkabilir. Yorgunluk, halsizlik, mide
problemleri, solunum sıkıntısı, pelvik ligament ağrıları, sık idrara çıkma, hareketin azalması,
memelerden süt gelmesi gibi belirtiler, cinsel ilişki ve orgazm sırasında ortaya çıkan güçlü
uterus kasılmaları libidonun azalmasına, anne adayını cinselliği ikinci plana atmasına neden
olabilir. Beklenen doğum tarihi yaklaştıkça enfeksiyon korkusu, doğumda ağrı duyma korkusu ve
anormal bir durum olacağı korkusu gibi faktörler eklenir. Bazı kişiler gebeliğin geç döneminde
koitusun erken doğuma neden olacağını düşünür (20).
Hekimler tarafından yapılan öneriler de gebelikte cinsel ilişkiyi etkileyen bir faktördür.
Gebelikte cinsel aktiviteye yönelik farklı öneriler vardır. Masters ve Johnson çalışmasında, 111
kadından 77’si hekimler tarafından son trimesterde cinsel ilişkiden kaçınılması konusunda
uyarıldığı belirtilmiştir. Bu hekimlerin bazıları gebeliğin son üç ayında, bazıları ise son bir ayında
cinsel ilişkiyi yasaklamıştır (5). Solberg’in
çalışmasında 260 kadının %29’una beklenen
doğum tarihinden 2-8 hafta öncesinde doktorlar tarafından koitustan kaçınmaları söylenmiştir.
Bu gebe kadınların sadece %10’u koitus için önerilen, daha rahat olabilen pozisyonları
uygulamıştır. Doktorların %5’i yan yana veya arka giriş pozisyonları önermiştir(46).
Falicov’un çalışmasında 19 kadından 5’ine doğumdan 6-7 hafta öncesinde koital aktiviteyi
bırakmaları söylenmiştir. Holtzman’ın çalışmalarındaki kadınların %60’ına hiç tıbbi cinsel
5
öneri yapılmadığını, bir kısmına ise minimal seviyede bilgi verildiğini açıklamıştır. Koitusa
ara vermenin diğer bir nedeni de tıp dışı kişilerin yaptığı öneriler ve gebeliğin herhangi bir
döneminde (genellikle І. ve Ш. trimesterde) oluşan kanamalar olabilir (3, 20).
A) Psikolojik faktörler:
Gebelik, kadın ve erkeği birbirlerine daha fazla yaklaştıran bir dönemdir. Mann,
gebeliğin, kadın ve erkeğin gereksinimlerini karşılamak için ideal bir zaman olduğunu
belirtmiştir. Bununla birlikte gebeliğin verdiği sevinç, cinsel ilişkiyi etkileyen, gebelikteki
fizyolojik ve psikolojik değişmeler nedeniyle azalabilir (3, 21).
Gebelik ebeveynlerin büyük uyumunu sağlayan normal bir yaşam olayıdır. Oakleyn
1979’de kültürel normların kadınlığın simgesi olarak görüldüğü gebeliğe uyum üzerine
odaklanan araştırmaları eleştirmiştir. Bütün kadınların anne olacakları için kendilerini mutlu
hissetmelerinin doğal olmadığını ve normal yaşamlarını zorlayacağını belirtmiştir. Bununla
birlikte, ebeveynliğe geçiş büyük bir kriz gibi veya yetişkin yaşamında farklı streslerle dolu
bir dönem gibi görülebilir. Stres, gebe kadının eşini ve ilişkilerini de etkiler (22).
Çocuk doğurma kadının olgunlaşma süresinin bir bölümüdür. Gebelik boyunca eşle,
diğer çocuklarla ve geniş ailede diğer fertlerle olan ilişkiler etkilenebilir. Artmış bir gerginlik
oluşur. Bu gerginlikle başedebilme yeteneği doğrudan anne ile yakın bir ilişki, mutlu bir aile
yaşamı, eşle sosyal-seksüel olarak iyi geçinmek ve ekonomik güvenlikle ilişkilidir. Ancak,
birçok durumda bu yararlı koşullar bulunmaz (5).
Gebelik birçok anlam içerir. Gebe kadının bu dönemdeki reaksiyonları mutluluk,
iğrenme, öfke, kaygı, korku ve depresyon olarak sıralanabilir. Çocuk sahibi olma içgüdüsü
farklı bir psikodinamiktir; kadın sevdiği bir partnerden bir şey yaratmak, yeni bir yaşam
kurmak, kendine ait bir arkadaş ister. Her gebe kadının yanıtı farklı olmakla beraber,
faktörlere bağlı olarak kadının cinsel yanıtı gebelik sürecinden etkilenecektir. Bu yüzden
kadınlardan bazıları gebeliğin planlama zamanından eminken bazıları kararsız ve soru
işaretleri taşırlar ( 5, 10, 17, 23).
Cinsel yanıtlar gebeliğin dönemine göre çok çeşitlilik gösterir. Erken gebelikte bebeğin
varlığı görülemez ve kadın içe dönük bir ruhsal yapı içinde olabilir. İkinci trimester ise
ebeveynler için genellikle mutlu bir zamandır. Gebe kadın çocuğun
durumu üzerine
odaklanmıştır ve bebeği kabul etme düşünceleri içerisindedir. Üçüncü trimester başladığında
artmış bir şekilde çocuğun koruyuculuğunu üstlenir, kaybetme korkusu hissederek
hassaslaşabilir (3, 5).
6
Lucie Jessner ve arkadaşları, gebelikle psikolojik korkuların birbiriyle ilişkili olduğunu
belirtmişlerdir. Bazı kadınlar gebeliğin ilk döneminde gebe kalma korkusu taşımadıkları için
cinsel aktivitede daha rahat davranırlar ve buna bağlı olarak bu sürec bir memnunluk
dönemidir. İkinci trimesterde kadın heyecanını kaybeder ve kısmen bebeğe zarar verme
korkusu, kısmen cinsel ilişkiyi günah ve annelikle bağdaşmaz, ahlaksızlık gibi görmesi
nedeniyle kafası karışmaktadır. Çelişkili olarak, bazı kadınların bu kaygılar tarafından
indüklenen artmış cinsel gereksinimleri vardır. Hiç çocuk doğurmamış genç kadınlar
anneliğin bir yaşlılık belirtisi olduğunu ve gebeliğin gençliklerini götürebileceğine
inanabilirler, çocukları kendilerine ayak bağı ve zaman tüketici gibi düşünebilirler, gebeliğe
özgürlüklerini kısıtlıyor gözüyle bakabilirler (22).
Beden imajındaki değişiklikler kadının gebeliğe ve cinselliğe karşı tutumunu etkileyen
diğer bir faktördür. Kadın kendi vücudu genişledikçe, bir taraftan gururu okşanır bir taraftan
da güzelliğini kaybetme korkusunu yaşar. Kitzinger 1985’te, bazı kadınların gebelikte vücut
görünümlerini abarttıklarını, kendilerini daha iri hissettiklerini veya partnerlerinin onları
çirkin bulduğuna inandıklarını belirtmektedir. Buna karşın bazı erkeklerin eşlerini çekici ve
güzel bulduklarını ifade etmektedir. Bir kadının gebelikte vücudunu algılayışı cinselliğini
etkileyebilir. Bazı kadınlar vücut imajları konusunda çok olumlu hisler taşırken bazıları ise,
özellikle gebeliğin son trimesterinde, çoğunlukla olumsuz hisler taşımaktadır. Kadın gebelik
boyunca uyku ve yeme düzenindeki değişikliklerle, bulantı-kusmayla, cildindeki renk
değişiklikleriyle, büyüyen memeler ve kilo artışıyla başetmeye çalışır; kendini şişman
hissedebilir ve fiziksel olarak tekrar eski haline dönüp dönmeyeceği konusunda endişe
taşıyabilir. Çoğul gebeliği olan kadınların vücut imajı konusundaki kaygı ve anksiyeteleri
daha fazladır (22, 24).
Gebe kadının doğum eylemi ve bebeğin sağlıklı olup olmayacağı konusunda endişesi
vardır. Bu endişelere cinsel çekiciliğini, eşinin sevgisini ve ilgisini kaybetme korkusu da
eklenir. Aynı zamanda kadının içe dönüklüğü ve kendi içine yönelimi, çiftler arasında
soğukluk yaratır. Kariyer sahibi kadınlarda annelik durumu ikilem yaratabilir; çocuğun
doğumu ile kariyerin nasıl etkileneceği konusunda kaygılanabilir. Bazı kadınlar azalmış cinsel
istek ve eşlerini cinsel aktiviteden yoksun bırakmaları nedeniyle suçluluk hissedebilir. Bu
durum
gebeliğin
reddedilmesine
veya
kıskanılmasına
neden
olacağını
düşünerek
endişelenirler (25, 26).
Janes ve Jones 1991’de ve Pines 1993’deki çalışmalarında çocuklar kadınlara çok fazla
mutluluk ve sevinç getirebilir ancak, gebelik ve doğum eylemi çok yorucu ve stresli olabilir.
7
Bu, gebelikte ve sonrasında kadına emosyonel yükler getirir. Sosyal desteğin olmaması veya
az olması ekonomik sebeplerden dolayı çocuklara bakmada gücünün yetersiz olması
emosyonel bir krize yol açabilir. Fiziksel yorgunlukla beraber diğer çocuklara bakmak libido
üzerinde olumsuz etki yapabilir. Araştırmalar, gebe kadının ev ve iş ortamında, sosyal
ilişkilerinde desteklenme gereksinimini kuvvetlendirir; desteklendiğini hisseden gebe kadının
yaşamı olumlu yönden etkilenirken; gebelik sırasındaki kişilerarası çatışmalar, gebelikte
ortaya çıkan emosyonel değişiklikler tarafından ağırlaştırılabildiğini belirtmektedir (3,22).
Gebelik süresince erkeğin ruhsal durumu da cinsellik üzerinde bir etki oluşturur. Erkek
için gebeliğin kabulü yalnızca gebeliğin kesinliğini ve kabul etme anlamı değil; aynı zamanda
kadının değişen durumunu da kabul etmeyi içerir. Kadınlar gibi erkeklerin de bu süreçte
çeşitli hisleri vardır; sıklıkla gururlu ve mutludurlar. Babanın, fiziksel olarak görülmeyen
ancak cinsel partnerinin zamanını ve düşüncesinin büyük kısmını alan fetusu kıskanması
ender değildir. Baba cinsellik, gebelik ve kadın sağlığı konusunda yanlış bilgilere sahipse
gebeliği kabul etmesi zorlaşabilir. Bir erkek emzirmenin eşinin memelerini bozacağını
düşünerek emzirmeye karşı çıkabilir, doğumun eşinin vaginasını genişleteceğine ve cinsel
yaşamlarının bozulacağına inanabilir ve sezaryen taraftarı olabilir (24).
Benedek, babalık içgüdüsünü tarif etmiştir. Rainwater ise gebeliğin babaların
‘erkekliklerini doğruladığını’ düşündüklerini belirtmiştir. Babalık ta anne olmak gibidir.
Gebelik, kadında olduğu gibi erkek için de bir çatışma dönemi olabilir. Şefkat, sevecenlik,
empati gibi emosyonel yanıtlar annelik gibi babalık için de vardır. Ancak yetişkin erkekler
sıklıkla bu hisleri bastırılmış kadınlığın kanıtı gibi kabul ederler. Bu nedenle erkekler
toplumun babalığa bakışı ile ikilem yaşabilir (13, 41). Erkek baba olma sürecinde çoğunlukla
anksiyete yaşar, bu konuda karısından daha az konuşur, destekleyen ve daha az konuşan
durumuna geçebilir. Duvall, baba olunurken deneyimlenen bazı duyguları açıklamıştır.
Bunlar, ambivalans, partnere cinsel yaklaşımdan kaçınma, gebeliğe zarar verme korkusu,
bebeğin eşinin yaşamındaki yerini kıskanma, yetersizlik konusunda anksiyete ve
depresyondur (25, 27).
Rainwater, ebeveyn eğitim sınıflarında, kocaların eşlerine en fazla saygı, ilgi ve
yakınlığı gebelik döneminde gösterdiklerini belirmiştir. Bazı erkekler eşlerine gebelik
döneminde kırılacak bir porselen gibi davranırlar. Yakında anne olacak eşlerine, eşlerinin
kaygılarına ve doğmamış bebeklerine odaklanmışlardır. Genellikle birçok erkek gebelikte
cinsel aktivitenin yapılıp yapılmayacağı konusunda kararsız olup ve bu konuda korku,
çekinme ve sıkılganlık gibi duygular hissederler. Emosyonel bir sonuç olarak babalar
8
psikosomatik yakınmalar, duygu dalgalanmaları, anksiyete ve ilişkilerinde zorluk
deneyimleyebilirler. Bu endişe ve kaygılar kendini baş ağrısı, bel ağrısı şeklindeki
psikosomatik yakınmalarla dışa vurabileceği gibi, bu yakınmalar erkeğin eşiyle birlikte
hamilelik belirtilerini yaşaması olan couvade sendromu’ na kadar gelişebilir. Couvade
sendromu dışarıdan birinin fark edemeyeceği kadar hafif seyredebileceği gibi gerçek bir
ruhsal bozukluk görüntüsü de olabilir. İleri durumlarda nedeni açıklanamayan baş ağrıları,
kolay sinirlenmek, gerginlik, yerinde duramamak, kilo almak, gaz sancıları, bel ağrıları gibi
semptomlarla birlikte tam bir depresyon tablosu ortaya çıkabilir (6, 7, 24, 25, 28).
McNall, 22-24 yaşlar arası beyaz erkekler üzerinde yaptığı çalışmasında cinsel
yoksunluğun, reddedilme hissi ve engellenme ile sonuçlandığını bildirmiştir. Gebelik
sürecinde genellikle birçok baba eşlerinin sevgi ve ilgisinde bir azalma hisseder ve biraz
kırılgan duygular taşırlar. Bazıları ise bebek doğduktan sonra eşlerinin sevgi ve ilgisini
tamamen kaybettiklerini belirtmektedir (29).
Çiftler gebelik ilerledikçe ve uterus büyüdükçe, fetüsün daha fazla farkına varırlar,
bazen cinsel ilişki sırasında fetüsün hareketlerini hissederler ve bebeğe zarar vermekten
korkarlar. Pauline Shereshesky ve Leon Yarrow, 60 orta sınıf şehirli ailenin gebelikte
reaksiyonlarını incelemiştir. Özellikle fetüsün hareketleri sırasında erkeklerin %50’si bebeğe
zarar verme korkusu nedeniyle koitustan kaçınmıştır. Bazı erkekler eşlerinin gebeliğini
kıskanmıştır. Bazıları ise diğer insanların ‘ne yaptıklarını’ anlayacağı düşüncesi nedeniyle
kadının vücudunda gebe görünümü’nün fark edilmesinde sıkıntı duymuştur. Bazı erkekler
eşleriyle aynı fiziksel rahatsızlıkları yaşamıştır. Bir erkek öyle rahatsız hissetmiş ki cinsel
ilişki için eşine yaklaşamamış ve eşi onu bebeğine zarar vermediği konusunda ikna
edememiştir (25).
Bazı erkekler sadece eşiyle değil bebeğinin annesi olacak kadınla seks yapmak konusunda
hisleriyle pazarlık yapar ve bu konuda karışık duygular içine girer. Bazı erkekler eşleri ile cinsel
ilişki istese bile gebe bir kadına dokunmanın kutsal bir şeyi kirletmek gibi olduğunu düşünebilir.
Yine bazıları, gebe kadınla seks yapmanın ahlaksızca olduğuna inandıklarından cinsel ilişkiden
kaçınabilirler. Bu düşünceye özellikle cinsel ilişkinin sadece döllenmenin sağlanması amacıyla
gerektiğine inanılan dinlerde rastlanmaktadır. Bazıları ise gebelik süresince eşlerine daha fazla
yakınlık ve dostluk duyarak mutluluklarının arttığını düşünürler (4).
9
Masters ve Johnson, 79 erkek ile görüşme yapmıştır. Bunların 71’inin eşine doktor
tarafından gebeliğin 2-6. ayları arasında cinsel ilişki yasağı konmuş, yalnızca 21’i bunu
anlamış, kabul etmiş ve uygulamış, 18’i ise evlilik dışı cinsel ilişki yaşadığını belirtmiştir (5).
Gebelik sürecinde bazı erkekler için pasif kadınsılık aktivite oluşabilir. Latent
homoseküellik yüzeye çıkabilir ve eşinin değişen vücuduna ilgisini paylaşmaktan erkek
kendini alamayabilir. Gebe kadının değişen genital bölgesi, giderek büyüyen memeleri erkeği
korkutabilir ve cinsel yeterlilik konusunda anksiyetesini yükseltebilir (5).
Bir grup erkek eşlerinin gebelik dönemindeki endişelerinden dolayı cinsel zorluklar
belirtmişlerdir. Bir erkek cinsel isteğini kaybedebilir, zamanın büyük bölümünde iktidarsızlık
yaşayabilir, orgazm öncesi ereksiyonu kaybedebilir veya ereksiyonu sağlamakta zorlanabilir,
orgazm olduğunda anne ve bebek için sonuçlar onu çok korkutabilir. Erkek, eşi kendisine
alımlı göründüğünde, onu cinsel aktiviteye cesaretlendirdiğinde, gebeliğe zarar vermekten
korktuğundan dolayı kızabilir, cinselliği ve bu konudaki hislerini şiddetle reddedebilir. Bazı
erkekler eşleri gebeyken masturbasyon yapabilir ve bazı çiftler medikal olarak cinsel
birleşmeye kısıtlama getirilen bu sürede kadının masturbasyona katılmasıyla kendilerini rahat
hisseder. Bununla birlikte bazı erkekler masturbasyon konusunda kendilerini suçlu hisseder;
bir yetişkin olarak masturbasyon yaptıklarında davranışlarını çocukça-adölesanca hissederler
ve yasak şeyler yaptıklarını düşünürler(5).
Gebelikte erkekte erektil disfonksiyon: Hemen hemen bütün erkekler eşlerinin
gebelik döneminde bir kez ereksiyon problemi yaşar. Bu bir erektil disfonksiyon işareti
değildir. Bu durum genellikle yoğun üzüntü, yorgunluk ve çok alkol almak ile ilişkili olabilir.
Bazen erkekler eşleri gebeyken ereksiyon olamaz ve ereksiyonu sürdüremez. Gebelik
esnasında büyük bir emosyonel değişiklik yaşarsa sekse ilgi azalır. Eşi çekici gelmiyorsa
cinsel işlev bloke olabilir. Ayrıca anneye ve bebeğe zarar verme korkusu cinsel işlevi
etkileyebilir. Performans beklentisi erkekler üzerinde büyük bir baskı yaratır ve sıklıkla
yetersizlik korkusu oluşur. Bu, cinsel işlevi etkiler, ereksiyonu ve ereksiyonu sürdürmeyi
zorlaştırır (18).
B) Mitler ve Yanlış Bilgiler:
Gebelik ve cinsellik arasındaki ilişki tarih boyunca yanlış düşünceler, mitler ve tabularla
doludur. Kitzinger, gebe kadınların sıklıkla cinsel birleşmenin düşük veya erken doğuma
neden olabileceğini, fetüs ve/veya anneye zarar vereceği korkusuyla cinsel birleşmeden
kaçınma gereksinimi duyduklarını, bazı erkeklerin cinsel birleşme sırasında su kesesinin
10
yırtılma korkusu taşıdıklarını, bir kısmı ise bebeğe zarar vereceğine ve doğumu başlatacağına
inandıklarını bildirmiştir (22, 44).
‘Gebe kadın seksi midir?’ bu soru, gebelikte cinsellikle ilgili bütün grupların cinsel
davranışlarının cevabını içerdiği için önemlidir. Reamy ve White, toplumsal normların gebe
kadınların çekici görünmediklerini, gebelikte cinsel istek ve aktivitenin olmaması gerektiğini
savunduğunu açıklamışlardır. Wallace’ın görüşü de bu düşünceyi desteklemektedir. Gebe
kadının cinsellik konusunda ne hissettiği ile toplumun ne düşündüğü arasında birçok fark
vardır. Gebe kadınlar kendilerini şişman, alımsız, yorgun, halsiz, çok kırılgan ve nörotik
hissetikleri yönde ağır basan bir görüş vardır ancak, pek az da olsa kendilerini seksi
hissedebilenler de vardır (22).
Bazı açıklamalar cinsellik ve gebeliğin karmaşık ve çelişkili yönlerini göstermektedir.
Contratto, batı kültüründe hala varolan en yaygın görüşlerden birini kanıtlamaya
çalışmaktadır: ‘ İyi anneler genellikle aseksüeldir’ der. Contratto, gebe ve ya yeni anne olmuş
birçok kadının kendi cinselliğinden son derece rahatsız olduğunu, bilinçli veya bilinçsizce
önemli bir ağrı deneyimlediklerini düşünmektedir. Gebelikte cinsellikle ilgili konfüzyon ve
çelişkiler için ikinci bir açıklama Ussher tarafından yapılmıştır. Usser’e göre gebe kadın aynı
zamanda iyi bir anne ve cinsel partner olamaz. Bu görüşler, gebelikte cinselliği ve cinsel
ilişkileri etkileyebilir ve sosyal davranışların özümsenmesini önerir. Bununla birlikte Black,
gebe kadın, izin vermeyen törelerden çok fazla rahatsız olmazsa libidoları, cinsel aktivite ve
yanıtları önceden bilinmeyen yüksek düzeylere ulaşabilir şeklinde görüş belirtmektedir (22).
C) Sosyokültürel Faktörler:
1-Cinsel Rol:
Gebelik kadınlığın aşikar bir işaretidir. Birçok kadın cinsel kimlik ve roluyla gurur
duyar ve kabul eder fakat, cinsel rollerinden hoşnut olmayanlar kadınlığı reddeder. Özellikle
gebelik planlı değilse partnerini suçlar ve cinsel aktivitede bulunmazlar. Psikodinamik olarak
kadın, gebe olmak erkeklerin yapamayacağı bir şey gibi düşünür, bilinçsizce penis
yoksunluğunu hisseder ve erkeklik karakteristiklerini kıskanır, fetüsü bir erkek organı gibi
hayal
ederek
kadın
olmayı
tamamlamaya
çalışır.
Romantik
babalar,
ebeveynlik
sorumluluğunu korku ve merakla karışık bir saygıyla karşılarken, kariyer yapan erkekler ise
bir yük gibi görür ve ‘keşke sonra olsaydı’ diye düşünür. Evcimen erkekler gebeliği bir
armağan gibi görür ve eşiyle yakın ilişkisinin artacağı hissine kapılır. Babalığı benimseyenler
ise bu süreçte mutlu ve uyumlu davranırlar (3, 5).
11
2-Kültürel Yön:
Bütün kadınlar için fizyolojik mekanizma aynı olmasına rağmen kültürel normlar çok
çeşitlidir. Gebelikte cinsellik konusundaki tutumlar toplumdan topluma ve tarih boyunca
inanılmaz çeşitlilik göstermektedir. Bazı toplumlarda gebe kadının cinsel ilişkide bulunması
yasaklanırken, bazı toplumlarda bebeğin daha iyi gelişebilmesi için eşlerin özellikle gebeliğin
başlangıcında sık sık cinsel ilişkide bulunması desteklenir. Bazı toplumlarda sık sık cinsel
birleşmenin ikiz gebeliğe neden olduğu kanısı varken, bazılarında ise bir sakınca
görülmemektedir. Eski bir Hindu inancına göre gebeliğin sağlıklı sürmesi için meni gereklidir
ve bu yüzden gebelik boyunca düzenli cinsel ilişkide bulunulması gerekir. Yeni Gine yerlileri
gebeliğin anlaşıldığı ilk andan çocuk yürümeye başlayıncaya kadar geçen süre içerisinde
cinsel ilişkiyi yasaklar (11, 12).
Birçok kültürde gebelik cinsel yeterliliğin bir işareti olarak görülür. Bolivya’da Aymara
kabilesi düğün törenini kadın gebe kaldıktan sonra yapar. Deneme evliliği kabul edilir ve
gebelikten önce kalıcı birliktelik resmileştirilmez (28).
Ürdün’de gebeliğin evliliğin temelini sağlamlaştırdığını ve kadının hala kocasının
dikkatini cinsel yönden çektiğinin bir işareti olarak kabul edilir. Aynı durum bazen A.B.D.’de
de geçerlidir. Bununla birlikte Hindistan’da Punjab gibi bazı kültürlerde gebelik utanılan ve
az konuşulan bir konu olup, koitusu bildiren ve buna bağlı olarak utanma hissinin yoğun
yaşandığı bir dönemdir (5).
Gebelikte cinsel birleşme bazı toplumlarda desteklenir, bazı toplumlarda desteklenmez.
Chaggu erkekleri beşinci aydan sonra cinsel birleşmeden kaçınırlar ve koitus interraptus
yaparlar. Mean ve Newton’un yaptığı çalışmada altı ana kültürün çoğunluğunda gebelik
döneminde cinsel aktiviteden kaçınma aşamalı olarak varolduğunu saptamışlardır. Bu
kültürlerde gebe kadınların %30’undan azı dokuzuncu ayda cinsel birleşmeyi onaylamaktadır.
Haiti ve Meksika kültüründe cinsel ilişkiye devam etmenin doğum kanalını ıslatacağı ve
doğumu kolaylaştıracağına inanılır. Vietnam ve Filipin kültüründe cinsel ilişkiye devam
etmenin anne ve bebeğe zarar vereceğine inanılır. İslami geleneğe göre gebelikte kadın ve eşi
arasındaki cinsel ilişki destekleniyor ve sağlıklı olduğu yönündedir (20).
Yerel ve bireysel farklılıklar olmakla birlikte ülkemizde de gebelik sırasında cinsel
ilişkide bulunmak en hafifinden bir tür ‘kontrolsüzlük’ olarak değerlendirilmekte, fetüse zarar
vermekten korkulmaktadır (8).
12
Birçok kültürde erkekler de doğum ağrısını, postpartum yorgunluk ve bitkinliği
deneyimlerler. Bu, bebek ile baba arasında yakınlığı teşvik eder. Prenatal eğitim sınıflarına
babaların katılması, babaların gebelik süresince aktif rol almalarını cesaretlendirir ve bu erken
deneyimler sayesinde doğum sırasında eşlerini desteklemelerini sağlar (3).
3- Ekonomik Durum:
Gebelik ne kadar istenirse istensin birçok çift gebeliğin getireceği ekonomik sorunlar
açısından endişe içerisinde olup bu durumla başetme yetersizliği hissi deneyimlemektedir.
Gebelik planlanmamış ve ekonomik kaynaklar azsa, eşler birbirini suçlama eğiliminde olabilir
ve cinsel yaşamlarında problemler ortaya çıkabilir (3,15).
4- Evlilik Durumu:
Adölesan ebeveynlerde gebelik ve doğum daha fazla destek gerektirir. Gebe bir
adölesan gebeliği sonlandırmak isteyebilir. Buna rağmen gebelik sonlandırmak birçok aile
için kabul edilebilir bir durum değildir. Bununla beraber birçok adölesan ikinci trimesterin
sonuna kadar gebeliği kabullenmeyebilir.
Evlenmemiş adölesanların gebeliği, yalnız kız için değil, ailesi için de bir kriz
durumudur. Gebenin annesi, genellikle gebeliği bir ebeveyn olarak kendi yetersizliğinin bir
işareti, geçmiş yaşam ve deneyimlerine bir tepki olarak görebilir. Anne utanır ve kendini
suçlar. Gebelik, annenin kendi cinsel davranışlarını bir adölesan gibi düşünmesine ve cinsel
aktif ve inaktif olma ile ilişkili kendi çözümlenmemiş çatışmalarını su yüzüne çıkarmasını
sağlayabilir (5).
D) Gebelikte oluşan tıbbi sorunlar:
Gebelikte minimal problemler bile stres yaratabilir ve cinsel sağlığı etkileyebilir.
1- Kandidiyazis:
Kandida Albikans en sık vulvar irritasyon ve vaginal rahatsızlık yapan mantar
enfeksiyonudur. Kandida enfeksiyonu sıklıkla gece kötüleşen yaygın bir kaşıntı ile
karakterizedir. Enfeksiyon kadının uykusuz kalmasına ve çok yorgun düşmesine neden
olababilir, vagina ve vulva kızarmış ve kabarmıştır. Bu durum cinsel aktiviteyi etkiler (22).
2-Üriner sistem enfeksiyonları:
Gebelikte üriner sistemde fonksiyonel ve fizyolojik değişiklikler olur. Pelvik organlar
yer değiştirir. Hormonal faktörler değişikliklere neden olur, uterus ve fetüs üreterlere baskı
13
yapar. Bu değişiklikler gebe kadınlarda üriner sistem enfeksiyonlarına yol açar.
Gebe kadınlarda sık idrara çıkmak ve stres inkontinans yaygın şikayetlerdendir. Noktüri
uykuyu bozar, yorgunluk ve rahatsızlık verir. Üriner inkontinans sosyal ve psikolojik etkiler
yaratarak cinsel işlevi etkileyebilir. Gerçek stres inkontinansta cinsel ilişki sırasında yaygın
olarak penetrasyon anında idrar sızması vardır (22).
3- Hemoroidler:
Hemoroidler anal bölgedeki variköz venlerdir ve gebelikte yaygındır. Gebelikte venöz
dilatasyon ve progesteronun periferik rezistansı azaltması nedeniyle hemoroidler gelişebilir.
Diğer faktörler, önceki hemoroidler, konstipasyon ve kilodur. Hemoroidler doğumun ikinci
aşamasında kötüleşebilir ve lohusalıkta sıkıntı yaratabilir. Rektal kanama, anüs etrafındaki
rahatsızlık, kaşıntı ve mukozal değişiklikler cinsel yaşamı etkiler (22).
E) Disparoni:
DSM-IV’e göre bu bozukluk cinsel eylem öncesinde, sırasında veya ardından yineleyici
veya devamlı genital ağrının olması ile belirlidir. Hem erkekte hem de kadında olabilir. Ancak
erkekte nadirdir. Özellikle penetrasyon ve ejekülasyon sırasında olabilmekle birlikte devamlı
değildir. Klinik olarak kadın disparonisi daha önemlidir. Cinsel yönden aktif dönemde
görülme sıklığı %46’ya kadar verilmektedir. Kadın disparoni olgularının %15 kadarında
organik pelvik bir bozukluk bulunmaktadır. (2, 30).
Reamy ve White 1985’te yaptıkları çalışmalarda gebelikte disparoniye bir çok faktörün
neden olduğunu belirtmişlerdir.
1-Fiziksel faktörler:
-Pelvik vazokonjesyon,
- Vaginal konjesyon ve azalmış lubrikasyon,
- Simfizis pubis ve sakroiliak eklemlerin subluksasyonu,
-Retvovert uterus(özellikle gebeliğin ilk haftaları),
-Fetal başın derin angojmanı,
- Koryoamnionitis,
- Kandida, trikomonas vaginalis, herpes ve siğiller,
- Üriner sistem enfeksiyonları,
2- Psikolojik faktörler:
-Anksiyete,
-Vaginismus,
14
-Yorgunluk,
-Vücut imajı değişikliği,
-Cinsel suçluluk,
-Çift arasındaki dargınlık ve iletişim yetersizliği,
Gebelikte ve kadının herhangi bir yaşam döneminde disparoni içeren cinsel semptomların
açıklanması, tanımlanması, değerlendirilmesi ve iyileştirilmesi önemlidir (47).
GEBELİKTE KOİTUS VE YASAKLANDIĞI DURUMLAR
Cinsellik, cinsel birleşme ile sınırlı değildir; geniş bir aktiviteler dizisidir. Başka
zamanlarda olduğu gibi gebelikte de sadece vagina-penis ilişkisi biçiminde ele alınmamalı,
yakınlık, kucaklama, okşama,
öpme vb. ile sürdürülebilen çok geniş bir alan olduğu
unutulmamalıdır. Gebelikte cinsel aktivite, gebelikte deneyimlenen cinsel davranışlar ve fetal
sağlık üzerine negatif veya pozitif etkileri konusunda bilgi yetersizliği nedeniyle engellenir.
Birçok araştırmada cinsel birleşme, uterin kontraktilite ve preterm doğum arasında çelişkili
sonuçlar bildirilmektedir. Gebe kadınlar sıklıkla cinsel birleşmenin abortus veya preterm
doğumu provake edeceği veya fetusa zarar vereceğinden korkarlar ve cinsel aktiviteden
kaçınma gereği hissederler (33).
Normal bir gebelikte orgazm ile birlikte görülen uterus kontraksiyonlarının hiçbir zararı
ve tehlikesi yoktur. Bu kasılmalar erken doğum eyleminin başlamasına neden olmamaktadır.
Mils ve meslektaşlarının, cinsel aktivitesini incelediği 10477 kadının araştırma bulguları
gebeliğin akibeti üzerine cinsel birleşmenin zararlı olmadığını göstermektedir (14). Savage
ve Reader gebelik boyunca cinsel aktiviteye devam eden kadınlarda fetal distresin arttığına
dair bir işaret bulmamıştır (22, 28, 34).
Cinsel ilişkinin gebelikte enfeksiyona neden olup fetusa zarar vereceği inancı yanlıştır.
Çünkü servikal kanal kalın bir mukus plakla kapalıdır, bakterilerin uterusa girişine izin vermez.
Fetus amnios kesesi içinde bakterilerden izole biçimde yaşamaktadır. Amnios kesesi, amnion
sıvısı ile birlikte travmalara ve basınçlara karşı son derece dayanıklıdır, cinsel ilişki sırasında eşin
ağırlığından zarar görmez. Kurki ve Ylikorkala’nın 1993’te yaptıkları araştırmada sağlıklı
kadınlarda, gebelikte koitus ve bakteriyel vaginosis arasında ilişki bulamamış ve preterm doğum
için predispozan olmadığını belirtmişlerdir(45). Read ve Klebanoff, sık cinsel ilişkinin preterm
doğum riskini arttırmadığı ancak spesifik mikroorganizma kolonileri olan ve sık koitus yapan
kadınlarda riskin arttığını bildirmişlerdir (35).
15
Klasik olarak, eski literatürlerde ilk üç ayda düşükleri önlemek, son haftalarda da
enfeksiyonu önlemek için cinsel birleşme yasaklanmaktaydı. Günümüz literatür bilgilerinde
cinselliğe engel oluşturacak tıbbi problemler olmadıkça gebelik süresince hatta son güne
kadar cinsel ilişki devam edebilir şeklindedir. Gebelikte cinsel birleşmenin kısıtlanmasının
gerekli olduğu durumlar;
önceki
gebelikte tekrarlayan düşük, erken doğum, servikal
yetmezlik, şimdiki gebeliğinde düşük tehdidi, erken doğum tehdidi, erken membran rüptürü,
vaginal kanama, genital bölgede enfeksiyon, eşte cinsel yolla bulaşan enfeksiyon olmasıdır.
Bebeklerinde ağır gelişme geriliği veya başka nedenlerle fetal distres gelişme riski yüksek
olan anne adaylarının da doktorlarının belirlediği bir dönemden itibaren cinsel ilişkide
bulunmamaları gerekmektedir(3).
1-Vaginal kanama:
İlk trimesterdeki kanama spontan abortus başlangıcı olabilir. Çiftler aktif kanama
olduğunda koitustan kaçabilir. Bu durum normale döndüğünde çiftler normal yaşamlarına
dönebilir.
İkinci ve üçüncü trimesterde kanama, uterin anomaliler, plasenta previa, ablatio plasenta
veya bilinmeyen nedenli olabilir. Plasenta previa durumunda cinsel ilişkinin mekanik etkisi
yada uterusu kasıcı etkisi kanamaya neden olabilir. Bu nedenle plasenta previa saptandığı
andan itibaren cinsel ilişki yasaklanabilir (6, 7, 44).
2-Erken doğum tehdidi:
Gebeliğin başından sonuna kadar özellikle son iki ayda orgazmla ve orgazmsız uterin
kontraksiyonlar olduğu bildirilmiştir (25). Goodlin tarafından yapılan bir çalışmada orgazm
olan kadınların %55’i orgazm sonrası uterin kontraksiyonlar, pelvik ve sırt ağrısı veya round
ligamente baskı şeklinde şikayet bildirilmiştir. Perkins, multiparların koitus sırasındaki uterin
irritabiliteyi nulliparlardan daha kolay hissettiklerini bildirmiştir. Birçok yazar koitus ve
orgazm sırasında oluşan kontraksiyonların doğumu başlatacak kadar güçlü olmadığı görüşüne
katılır (25).
Prostoglandin ve enzimler açısından zengin olan seminal sıvı doğuma yol açacak
yeterlilikte değildir. Buna karşın, bebek miad aşımıysa doğumu stimule etmek düşüncesiyle
cinsel ilişkiye cesaretlendirilir. Bununla birlikte maternal orgazm ve prematür doğum arasında
bağlantı saptanmamıştır. Yoğun meme başı uyarısı da kontraksiyonları başlatabilen bir etken
olduğundan cinsel ilişki esnasında meme başı uyarısında şiddetli kasılmalar hisseden ve/veya
erken doğum yapma riski yüksek olan gebelerin bu eylemden kaçınmaları gerekir (47).
16
KADINDA ORGAZM BOZUKLUĞU
DSM-IV’e göre orgazm bozukluğu, yineleyici ve sürekli biçimde orgazmın gecikmesi
veya olmamasıdır. Cinsel eylem sırasında normal cinsel uyarılma olmasına karşın orgazm
gerçekleşmez. Bazı kadınlarda cinsel ilişki dışında klitoral uyarılma ile orgazm olabildiği
halde koitus ile bu olanaklı olmayabilir.
Değerlendirmede orgazma ulaşmak için gerekli sürenin değişkenlik gösterdiği
unutulmamalıdır. Genel olarak bu süre kadınlarda daha uzundur. Birçok kadın cinsel ilişkide
orgazma ulaşabilmek için elle klitoral uyarılmaya gerek duyar. Genel toplumda %25 kadarı
bu şekilde masturbasyonla orgazm olabilirken cinsel ilişkide orgazm olamama bu tanıya
uymaz. (2,30).
Bu bozukluk primer veya sekonder olabilir. Primer olgular otoerotizm veya koitus yolu
ile hiç orgazm olmamışlardır. Sıklıkla sosyokültürel nedenlere bağlıdır. Bedenle ilgili yanlış
inanışlar (genital bölge ile ilgili kirlilik düşüncesi) olasıdır. Sekonder olgular ise daha önce
orgazmı yaşadığı halde artık orgazm olamama hali söz konusudur. Her iki anorgazmi türünde
de cinsel veya genital uyarılma ile ilgili kontrolünü kaybetme düşünceleri veya cinsellik ile
ilgili suçluluk duyguları olabilir. Erken çocukluk yıllarında cinsel kötü davranılma, saldırı,
ensest, kadında orgazm bozukluğu durumlarında sık olarak izlenmektedir.
Değerlendirmede kronik vajinitis, pelvik enfeksiyonlar, diğer kronik jinekolojik
sorunlar, eşler arasındaki iletişim problemleri araştırılmalıdır. Etiyolojide ilaçlar da önemli
yer tutar (2, 30).
17
MATERYAL VE METOD
Çalışmamıza
Mayıs 2005-Mayıs 2006 tarihleri arasında, Sağlık Bakanlığı Haseki
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Antenatal Polikliniği’ne
başvuran değişik gebelik haftalarına sahip 1026 gebe kadın alındı. Katılımcılara 16 sorudan
oluşan anket formları dağıtıldı. Anket formundaki 16 sorunun 13’ü çoktan seçmeliydi (ek-1).
Gebeden, her soru için, kendisine en çok uyan bir seçeneği işaretlemesi istendi. İki soruda
katılımcıdan gebelik haftası, yaş, kilo ve boy değerlerini anket formuna yazması istendi. Bir
soru ise form geri alınırken gebelik, parite, abortus, sezaryen, küretaj sayıları ve disparoni
varlığı gebeye sorularak, anketi dağıtan hekim tarafından dolduruldu. Gebelik öncesi ve
gebelik döneminde libido skorları 12 puan üzerinden hekim tarafından hesaplandı.
Çalışmamıza gebelikte cinsel fonksiyonların sorgulanması amacıyla, gebelik öncesi ve
gebelik dönemi arasında, gebeliğin cinsel işlev üzerinde oluşturduğu etkileri saptamak için;
sistemik hastalığı, cinsel partnerinden ayrı (boşanmış, ayrı yaşamak vb.), cinsel işlev üzerine
etki edebilecek her hangi bir ilaç kullanımı, tanı almış psikiyatrik hastalığı olan olguların
dışındaki gebe kadınlar çalışmaya alındı.
Tüm olgulara poliklinik ortamında dört sorudan oluşan cinsel işlev ölçeği
Libido
Skorlama Sistemi (LSS) uygulandı. Bu ölçekle olguların hem gebelik öncesindeki hem de
gebelik dönemindeki cinsel aktiviteleri ayrı ayrı değerlendirildi.
Bu ölçek, yabancı dilden çeviri bir sistem olmayıp Türkiye’de kurgulanmış, 1997’den
itibaren, değişik Türk hasta populasyonu üzerinde uygulanmış, geçerliliği ve güvenirliliği
valide edilerek, ulusal ve uluslararası bir dergide yayınlanarak kabul görmüş bir skorlama
sistemidir (50, 51).
Libido Skorlama Sistemi’ndeki (LSS) sorular:
1. Soru: Cinsel ilişki sıklığını sorgulayan, kişinin kendi libido düzeyinden kısmen
bağımsız bir parametredir. Bu soru gerek partnerin ve gerekse kişinin reprodüktif dönemde
libido düzeyinin bir yansıması olarak, cinsel ilişkiye girme frekansını dört alt katagoride
toplamakta, gebeliğin değişik haftalarında (trimesterlerde), gebeliğin cinsel ilişki üzerine olan
etkisini ortaya konması amaçlanmaktadır.
2. Soru: Yine cinsel isteğin indirekt bir göstergesi olan partner bağımlı bir parametredir.
Bu soruda cinsel aktivitenin hangi partner tarafından başlatıldığı ölçütü ele almakta ve kişinin
18
libido skorunun düzeyi partnerin libido skorunun düzeyine bağlı olarak bu sorunun cevabına
yansımakta, ancak bu sorudan alınacak hatalı düşük veya hatalı yüksek skorlar, sistemin diğer
üç sorularıyla kompanse olmaktadır.
Gebelikte vücut imajındaki değişiklik, gerek partner tarafından gerekse kişinin kendi iç
algılama düzeyinden etkilenmekte ve bu durum cinsel ilişkinin kim tarafından başlatma
parametresine yansımaktadır.
3. Soru: Libidodan kısmen bağımsız ancak cinsel işlevin son noktası olan orgazm
sorgulanmaktadır. Erkek partner için hemen hemen her cinsel birleşmede ulaşılan bu nokta
iken, dişi partner için ya hiç tecrübe edilmemiş (anorgazmi) veya kişinin istek düzeyiyle
orantılı olarak bazı cinsel ilişkilerde veya her cinsel ilişkide tecrübe edilen bir parametre
olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu parametre ile gebeliğin meydana getirdiği ruhsal ve fiziksel
değişikliklerin orgazm üzerindeki etkileri araştırılmıştır.
4. Soru: Partnerden bağımsız bir cinsel istek düzey göstergesi olarak kabul edilebilen ve
diğer sorulardaki cevapların partner bağımlı etkilerini ortadan kaldırarak sorgulanma
sistemine tamamlayıcı (komplementer) bir parametredir. Bu parametre (masturbasyon),
dinsel, ahlaki ve geleneksel değerlerden etkilenebilmekle birlikte ve kültürden kültüre farklı
sıklıkta tecrübe edilmekte olup gebeliğin getirdiği değişikliğin kendi kendine cinsel doyum
üzerine olan etkileri araştırılmıştır.
Libido Skorlama Sistemi’nde olmayan, ancak önemli bir yer teşkil eden disparoni
parametresi çalışmamızda ayrıca sorgulanmıştır.
LSS’de olgunun tüm sorulardan aldığı toplam puan olgunun libido skorunu
belirtmektedir. Her olgu için tespit edilen libido skoru toplanarak gebelik öncesi ve gebelik
döneminin ortalama libido skoru elde edilmiş olup bu dönemler karşılaştırılmıştır.
Tüm veriler SPSS-13 üzerinde kaydedilerek istatistiksel olarak analiz edildi (p< 0,05
değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi).
19
BULGULAR
1. Gebelerin Tanıtıcı Özelliklerine Ait Bulgular:
Çalışmamıza katılan 1026 gebe kadının demografik ve obstetrik özellikleri Tablo-1’de
görüldüğü gibi; ortalama yaş 26±5.28, ortalama ağırlık 65±11.14, ortalama boy 1.60±0.06,
ortalama BMI 25±4.24, ortalama gravida 2.3±1.67, ortalama parite 1.04±1.25, ortalama
abortus 0.22±0.56, ortalama sezaryen sayısı 0.23±0.50, ortalama kürtaj sayısı 0.90±0.41,
ortalama çocuk sayısı 0.98±1.15, ortalama gebelik haftası 22±10.04 idi. Ayrıca, tüm gebelerin
%25.5’i (262/1026) birinci trimesterde, %43.9’u (450/1026) ikinci trimesterde, %30.6’sı
(314/1026) üçüncü trimesterde idi.
Tablo-1: Gebelerin demografik ve obstetrik özellikleri
Tanıtıcı özellik
Yaş
Ağırlık
Boy
BMI
Gravida
Parite
Abortus
Sezaryen
Kürtaj
Yaşayan çocuk
Gebelik haftası
Ortalama-SD
26.0 ± 5.28
65.0 ± 11.4
1.60 ± 0.06
25.0 ± 4.24
2.30 ± 1.67
1.04 ± 1.25
0.22 ± 0.56
0.23 ± 0.50
0.90 ± 0.41
0.98 ± 1.15
22.0 ± 10.04
(yıl)
(kğ)
(m)
BMI: Body Mass Indeks, SD: Standart Deviyasyon
2. Disparoni:
Disparoni parametresi, çalışmamızda, sadece gebelik döneminde sıklığı ve şiddeti
sorgulandı. Olguların %53.2’si cinsel ilişki sırasında ağrı tanımlamazken, %32.6’sı hafif
derecede, %12.2’si orta derecede, %2’si şiddetli derecede tanımlamakta idi (Tablo-2 ve
Grafik-2a). Ayrıca, gebelikte trimester ilerledikçe disparoni tanımlayan gebe kadın sayısı
artmaktaydı (Grafik-2b).
20
Tablo-2: Gebelikte disparoninin derecesine göre kategorisazyonu,
olgu sayısı ve yüzde oranları.
Disparoni derecesi
Olgu sayısı
Yüzde(%)
Yok
546
53.2
Hafif
334
32.6
Orta
125
12.2
Şiddetli
21
2.0
1026
100
TOPLAM
600
Olgu sayısı
500
400
300
200
100
0
yok
hafif
orta
siddetli
Grafik-2A: gebelikte disparoni
oranları
Grafik-2a: Gebelikte disparoninin dececesine göre olgu sayıları açısından
oranlar.
0,8
disparoni
0,7
0,6
0,5
1
2
trime ste r
Grafik-2b: Trimesterlere göre disparoni oranları.
21
3
3.Masturbasyon:
Çalışmamızda gebelikte mastürbasyon yapma sıklığının gebelik öncesine göre istatistiksel
olarak daha az olduğu saptandı (p=0.001). Gebelik öncesi dönemde mastürbasyon yapma
oranı %4.6 (47/1024) iken, gebelik döneminde ise %3.6 (37/968) idi (Tablo-3). Trimesterlerin
kendi aralarındaki karşılaştırılmasında ise masturbasyon yapma oranları I. trimesterde %3.6,
II. trimesterde %3.5 ve III. trimesterde %3.3 idi ve aralarında istatistiksel olarak anlamlı fark
saptanmadı (p1, p2, p3>0.05) (Grafik-3b). Gebelik öncesi dönemin trimesterlerle tek tek
karşılaştırılmasında ise istatistiksel olarak anlamlı idi (p1, p2, p3<0.05) (Grafik-3a).
Tablo-3: Gebelik öncesi-Gebelikte masturbasyon yapan-yapmayan olgu sayıları
ve yüzde oranları.
Masturbasyon
Olgu
Gebelik öncesi
sayısı
Gebelikte
Yüzde
Gebelik öncesi
(%)
Gebelikte
Yapmayan
977
931
95,2
90,7
Yapan
Toplam
47
1024
37
968
4,6
99,8
3,6
94,3
6.0%
gebelik öncesi
sıklık
gebekte sıklık
4.5%
Ortalama
3,00
3.0%
2,00
1.5%
1,00
0,00
1
2
3
trime ste r
Grafik-3a: Gebelik öncesi- Gebelikte (trimesterlerde) masturbasyon yapma sıklığının karşılaştırılması.
trimester
100,0%
1
2
3
80,0%
yüzde
60,0%
40,0%
20,0%
0,0%
masturbasyon yapmiyor
masturbasyon yapiyor
Trimesterlere göre masturbasyon oranları:
Grafik-3b: Trimesterlere göre masturbasyon yapma-yapmama oranları.
22
4. Orgazm:
Çalışmanıza katılan olguların %5.7’si gebelik döneminde, %0.2’si gebelik öncesi
dönemde kendisine yöneltilen orgazm ile ilgili soruya yanıt vermediği saptandı. Yanıt
verenlerin ise orgazm olma sıklıkları, gebelik döneminde istatistiksel olarak anlamlı şekilde
daha az olduğu saptandı. Gebelik öncesi dönemde hiç orgazm olmayan gebe oranı %10.8
(111/1026), orgazm olan (‘ara sıra’ ve ‘genellikle’) gebe oranı %74.7 (766/1026) ve her cinsel
ilişkide daima orgazm olan gebe oranı %14.3 (147/1026) iken; bu oranlar gebelik sırasında
sırasıyla %21.7 (223/968), %62.8 (645/968) ve %9.7 (100/968) idi (p=0.001) (Tablo-4 ).
Trimesterlere göre ise hiç orgazm olmama durumu І. trimesterde % 25, П. trimesterde %18 ve
Ш. trimesterde %28 iken; orgazm olma durumu (‘ara sıra’, ‘genellikle’ ve ‘daima’ ) sırasıyla
%69.3, %76.3 ve %66.3 idi. Trimesterlerin kendi aralarında tek tek karşılaştırılmasında, II.
trimesterde orgazm olma durumu istatistiksel olarak artmış saptandı (p<0.05) (Grafik-4b).
Gebelik öncesi orgazm durumu trimesterlerdeki ile tek tek yapılan karşılaştırılmasında bütün
trimesterlerde istatistiksel olarak orgazmın anlamlı derecede azaldığı saptandı (p1, p2,
p3<0.05) (Grafik-4a).
Tablo-4: Gebelik öncesi-Gebelikte orgazm oranları.
Orgazm
Hiç
Ara sıra
Genellikle
Daima
Toplam
Olgu
Gebelikten önce
111
515
251
147
1026
Sayısı
Gebelikte
223
497
148
100
968
Yüzde
Gebelikten önce
10.8
50.2
24.5
14.3
99.8
(%)
Gebelikte
21.7
48.4
14.4
9.7
94.3
gebelik öncesi
orgazm
2,50
100.0%
trimesterde
orgazm
2,00
80.0%
ortalama
1,50
60.0%
1,00
40.0%
0,50
20.0%
0,00
0.0%
1
2
3
trime ste r
Grafik-4a: Gebelik öncesi-Trimesterlerde orgazm sıklığı karşılaştırması.
23
trimester
60,0%
1
2
3
50,0%
40,0%
30,0%
20,0%
10,0%
0,0%
hiç orgazm
olmuyor
ara sira orgazm
oluyor
genellikle orgazm
oluyor
daima orgazm
oluyor
Trimesterlere göre orgazm oranları:
Grafik-4b: Trimesterlere göre orgazm sıklığı karşılaştırılması.
5. Cinsel ilişki sıklığı:
Olguların %0.4’ü gebelik öncesi dönemde cinsel ilişkiye hiç girmezken bu oran
gebelikte %5,8’e yükseldiği saptandı. Olguların %78.3’ü gebelik öncesi dönemde haftada iki
veya iki defadan çok cinsel ilişkiye girerken bu oran gebelik döneminde %37.9’a düşmüş idi
(Tablo-5). Ortalama cinsel ilişki sıklığı gebelik öncesi dönemde haftada 3.07 defa iken,
gebelikte 2.40 defaya düştüğü saptandı (Grafik-8). Trimesterler kendi aralarında
karşılaştırıldığında, trimester ilerledikçe cinsel ilişki sıklığında azalma saptandı (Grafik-5).
Sonuç olarak; cinsel ilişki sıklığı gebelik döneminde istatistiksel olarak ileri derece anlamlı
oranda azalma göstermekte idi (p=0.001).
Tablo-5: Gebelik öncesi-Gebelikte cinsel ilişki sıklığının oranları.
Olgu
sayısı
Yüzde
(%)
Cinsel ilişki sıklığı
Gebelik öncesi
Gebelikte
Gebelik öncesi
Gebelikte
Hiç girmiyor
4
59
0.4
5.8
Haftada birden az
218
578
21.2
56.3
Haftada iki kez
506
307
49.4
29.9
Haftada ikiden çok
298
82
29
8
TOPLAM
1026
1026
100
100
24
trimester
70,0%
ı
ıı
ııı
60,0%
yüzde
50,0%
40,0%
30,0%
20,0%
10,0%
0,0%
hiç girmiyor
haftada birden az
haftada iki defa
haftada ikiden fazla
Timesterlere göre cinsel ilişki sıklığının oranları:
Grafik-5a: Trimesterlere göre cinsel ilişki sıklığının karşılaştırılması.
6. Cinsel ilişkiyi başlatmak:
Cinsel ilişkiyi başlatan partnerin, hem gebelik esnasında hem de gebelikten önceki
dönemde, istatistiksel olarak anlamlı derecede daha çok erkek tarafından başlatıldığı saptandı.
Gebelik öncesinde cinsel ilişkiyi başlatma oranları; erkek (her zaman eşi ve genellikle eşi)
%94.5 (970/1026) ve kadın (genellikle kendisi ve her zaman kendisi) %5.3 (54/1026) iken;
gebelik sırasında bu oranlar erkek %88.1 (904/968) ve kadın %6.2 (64/968) olarak bulundu
(p=0.0001) (Tablo-6). Trimesterler kendi aralarında ve gebelik öncesi dönemle
tek tek
karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p1, p2, p3>0.05)( Grafik-6a,
Grafik-6b). Olguların % 5.7’si gebelik döneminde cinsel ilişkiyi kim başlatıyor? sorusuna
cevap vermediği saptandı.
Tablo-6: Gebelik öncesi-Gebelikte cinsel ilişkiyi başlatan partner açısından
olgu sayısı ve yüzde oranları.
İlişkiyi başlatan
Her zaman eşi
Genellikle eşi
Genellikle kendisi
Her zaman kendisi
TOPLAM
Olgu
Gebelik öncesi
306
664
50
4
1026
sayısı
Gebelikte
318
586
64
0
968
25
Yüzde
Gebelik öncesi
29.8
64.7
4.9
0.4
100
(%)
Gebelikte
31
57.1
6.2
0
94.3
gebelik öncesi
dönemde cinsel
ilişkiyi başlatan
2,00
100.0%
gebelikte cinsel
ilişkiyi başlatan
0rtalama
1,50
75.0%
50.0%
1,00
25.0%
0,50
0.0%
0,00
1,00
2,00
3,00
trime ste r
Grafik-6a:Gebelik öncesi-Gebelikte(Trimesterlerde) genellikle cinsel ilişkiyi başlatan partner
(erkek) açısından dönemlerin karşılaştırılması.
trimester
70,0%
1
2
3
60,0%
yüzde
50,0%
40,0%
30,0%
20,0%
10,0%
0,0%
her zaman esi
genellikle esi
gebellikle kendisi
Trimesterlere göre cinsel ilişkiyi başlatma oranları:
Grafik-6b: Trimesterlere göre cinsel ilişkiyi başlatma oranları.
26
7. Ortalama libido skorları açısından karşılaştırma:
Çalışmamızda libido skoru 12 puan üzerinden değerlendirildi. Libido puanı 5 ve altında
olan olgular düşük libido katagorisinden kabul edildi. Gebelikte ortalama libido skorları,
gebelik öncesine göre istatistiksel olarak daha düşük bulundu (Grafik-7c). Gebelikten önce
ortalama libido skoru 7.31 ± 0.04 ve libido skoru 6 ve üzerinde olan gebe oranı %89.7
(919/1024) iken; gebelikte bu değerler sırasıyla 6.38 ± 0.04 ve %74.3 (719/968) olarak
bulundu (p1=0.001 ve p2=0.0001) (Tablo-7). Trimesterler kendi aralarında karşılaştırıldı ve
libido skorları sırasıyla 6.45±1.31, 6.49±1.34, 6.18±1.33 olarak bulundu (Grafik-7a, Grafik7b). Birinci-ikinci trimester arasında
istatistiksel olarak anlam bulunmazken (p=0.90),
birinci-üçüncü trimester arasında (p<0.05) ve ikinci-üçüncü trimester arasında (p=0.006)
anlamlı fark saptandı. Gebelik öncesi ortalam libido skoru trimesterlerinkiyle tek tek
karşılaştırıldığında, tüm trimesterlerde libido istatistiksel olarak belirgin bir şekilde
azalmaktaydı (p1, p2, p3<0.05) (Grafik-7b).
Tablo-7: Gebelik öncesi-Gebelikte libido skoru, olgu sayısı ve yüzde oranları
Libido Skoru
4
5
6
7
8
9
10
11
12
Toplam
Olgu
Gebelik öncesi
15
90
197
275
235
148
58
4
2
1024
sayısı
Gebelikte
68
181
289
248
118
46
17
1
0
968
Yüzde
Gebelik öncesi
1.5
8.8
19.2
26.8
22.9
14.4
5.7
0.4
0.2
100
(%)
Gebelikte
6.6
17.6
28.2
24.2
11.5
4.5
1.7
0.1
0
100
6,7
Ortalama libido skoru
6,6
6,5
6,4
6,3
6,2
6,1
6,0
1
2
3
trimester
Grafik-7a: Trimesterlere göre ortalama libido skorları açısından karşılaştırılması.
27
Libido skoru
Grafik-7b: Gebelik öncesi - Trimesterlerin libido skoru açısından karşılaştırılması.
ortalama libido puanı
Ortalama libido skoru
8,00
6,00
4,00
2,00
0,00
gebelikten önce
Gebelikte
Grafik-7c: Gebelik öncesi - Gebelik döneminde ortalama libido skorları açısından
karşılaştırılması.
28
8) Bulguların özeti:
Gebelik öncesi ve gebelikte cinsel ilişki sıklığı, orgazm, masturbasyon ve cinsel ilişkiyi
başlatan partner açısından karşılaştırıldığında genel olarak; cinsel ilişki sıklığı ve orgazmın
gebelikte belirgin olarak azaldığı fakat; cinsel ilişkiyi başlatmak ve masturbasyon açısından
değişmenin kayda değer olmadığı görülmektedir (Grafik-8).
gebelikten önce
3,5
gebelikte
3,07
3
2,4
2,5
2,40
2
2,13
1,75 1,74
1,5
1
0,5
0,04 0,04
0
sıklık
başlatma
orgazm
masturbasyon
Grafik-8: Gebelik öncesi-Gebelikte cinsel ilişki sıklığı, cinsel ilişkiyi başlatmak, orgazm ve
masturbasyon açısından karşılaştırılması.
29
TARTIŞMA
Libido adı verilen cinsellik içgüdüsü, insanı cinsel eylem arayışına iten ve aynen açlık,
susuzluk, kendini koruma içgüdüleri gibi çalışan, insanın iç enerjisini harekete geçiren bir
güçtür. Bireyin cinselliği, kaynağını bu enerjiden alır.
Cinsellik konusu gelişmiş toplumlarda insanların birbiriyle rahatlıkla paylaşabildikleri
bir konuyken, gelişmekte olan toplumlarda halen bir tabu olarak varlığını sürdürmektedir.
Cinsel yaşamın bu tabu özelliğini koruması nedeniyle gebelikte cinsel yaşam da çiftlerin
hekimlerine çoğu zaman sormadıkları ve belki de soramadıkları, bu yüzden bilgilerinin
yetersiz olduğu bir konu olmaya devam eder. Hekimler de çoğu zaman anne ve baba
adaylarıyla yaptıkları görüşmelerde bu konu üzerinde fazla durmazlar. Cinsellik konusu çoğu
durumda gebelikle ilgili bir problem yaşandığında gündeme gelir ve bu durumda da genellikle
cinselliğin bir süre yasaklanması söz konusu olur.
Gebelik, anne adayında çeşitli bedensel ve ruhsal değişikliklerin meydana geldiği bir
dönmedir. Libido bu değişikliklere göre gebeliğin bazı dönemlerinde azalabilir, bazı
dönemlerinde normale dönebilir ve hatta artış gösterebilir. Libidodaki değişiklikler, anne
adayında oldukça belirginken baba adayında ya hafiftir ya da gözlenmez.
Bu bölümde amacımız, gebelikte libidoyu cinsel ilişki sıklığı, orgazm, masturbasyon ve
cinsel aktiviteyi başlatan partner açısından literatür ışığı altında tartışmaktır.
Cinsel ilişki sıklığı libido düzeyi hakkında bize bilgi veren önemli bir parametredir. Bu
parametre, birçok çalışmada ortak görüş olarak, gebelik öncesi dönemle kıyaslandığında
gebelikte kayda değer bir şekilde azaldığı yönündedir. Sydow’un çalışmasında, gebelikte ve
postpartum dönemdeki cinsellikle ilgili 59 çalışmanın meta analizinde cinsel ilişki sıklığının
gebelik öncesi döneme göre 1. trimesterde biraz azaldığı veya değişmediğini, 2. trimesterde
çok değişken iken, 3. trimesterde aniden azaldığını belirtmiştir (9). Naim ve Bhutto, 150
gebeyi içeren crossectional çalışmasında, gebede cinsel ilişki sıklığının haftada 1.6 kez,
gebelik öncesi dönemde ise haftada 3.5 kez olduğunu bulmuştur (4). Oruç ve arkadaşlarının
yaptığı çalışmada gebelik öncesi cinsel ilişki sıklığını ayda 12.4, gebelik döneminde 6.6 kez
olarak saptanmıştır (8). Gökyıldız ve Beji’nin Türk gebe kadınlar üzerde yapılan
araştırmasının sonuçlarına göre; gebelik öncesi dönemde vakaların %84.7’si haftada 1-4 kez
cinsel ilişkide bulunurken, 1. timesterde %70’inin, 2. trimesterde %61.3’ün, 3. trimesterde
%32’sinin haftada 1-4 kez girdiği tespit edilmiş olup kadınların gebelik öncesi cinsel ilişkide
30
bulunma sıklığı gebelik ayları ilerledikçe azaldığını saptamıştır (3). Yıldır’ın verdiği bilgiler,
daha önce haftada 2-5 kez cinsel ilişki kuran çiftlerden gebeliğin ilk üç ayında aynı cinsel
eylemini sürdürenlerin oranı %78 iken, 8. ayda %46’ya, 9. ayda ise %23’e düştüğü şeklinde
belirtmektedir (49). Bizim çalışmamızda da benzer sonuçlar elde edildi. Gebelik öncesi
dönemde ortalama cinsel ilişkiye girme sıklığı haftada 3.04 iken gebelik döneminde 2.4
olarak bulundu. Ayrıca, trimester arttıkça cinsel ilişki sıklığının azaldığı saptandı.
Libido, cinsel aktiviteyi talep etmek(başlatmak) açısından incelendiğinde, gebelik
öncesi ve gebelik dönemlerinde genellikle erkek partnerin başlattığı görülmektedir. Naim ve
Bhutto, gebelikte cinsel ilişkiyi çoğunlukla erkeklerin ve nadiren kadınların
başlattığını
bulmuştur (4). Adinma’nın 440 Nijeryalı gebede seksüel davranışları ve inanışları araştırdığı
çalışmanın sonuçları Naim ve Bhutto’nun sonuçlarıyla benzerdir (40). Gökyıldız ve Beji’nin
150 Türk kadın üzerindeki çalışmasında, gebelik öncesi dönemde en fazla ‘eşler eşit sıklıkta’
yanıtı verenler %51 iken, bu yanıt І. trimesterde %32, II. trimesterde %24, Ш. trimesterde ise
%28 olarak bulunmuştur. Gebelik ayları ilerledikçe cinsel ilişkiyi başlatan kişinin ‘eşler eşit
sıklıkta’ yanıtından, ‘genellikle erkek’ yanıtına kaydığı tespit edilmiştir (3). Bizim
çalışmamızda, gebelikten önce genellikle ve her zaman cinsel ilişkiyi başlatan; erkek %94,5
ve kadın %5.3 iken, bu oranlar gebelik döneminde sırasıyla %88.4 ve %6.2 olarak bulundu.
Bu, cinselliği başlatma konusunda, gebelik öncesi ve gebelikte erkek partnerin belirgin olarak
baskın olduğu anlaşılmaktadır. Bunun sebebi toplumun kültürel yapısı, kadının doğal
biyolojik yapısı olabilir.
Orgazmın ele alınması çalışmamızın bir diğer parametresiydi. Orgazm ile sonuçlanan
cinsel birleşmeler çeşitli çalışmalarla incelenmiş ve gebelik döneminde, gebelik öncesine
kıyasla azaldığı saptanmıştır. Solberg ve arkadaşları, Reamy ve arkadaşları, Perkins, Oruç ve
arkadaşları gebelik süresince orgazm olma durumunda azalma bildirmişlerdir (8, 43, 46, 47).
Gökyıldız ve Beji nin çalışmalarında; kadınlarda orgazm olma durumuna yönelik bulgular
incelenmiş, gebelik öncesi orgazm olamama %6 iken; 1. trimesterde %24’ünün, 2.
trimesterde %27.3’nün, 3. trimesterde %52.7’sinin orgazm olmadığını bildirmişlerdir (3).
Kinsey’in çalışmasında, evli kadınlarda hiç orgazm olmayan grubun sayısında yaş ilerledikçe
azalma olduğunu; 30-50 yaşlarındaki kadınların daha sıklıkla orgazm olabildiğini ortaya
koymuştur. Kinsey, 16-20 yaşlardaki kadınların evlendikten sonra, 36-40 yaşlarındaki %95 ve
50 yaşlarındaki %94’le karşılaştırıldığında, herhangi bir biçimde orgazm olabilme oranını
%78 olarak bildirmiştir. Frank 1978’de yaptığı araştırmada genellikle orta sınıfa mensup
kilise ve kulüp üyelerinden seçtiği 100 normal çifti incelemiş ve kadınların yaklaşık yarısı
31
heyecanlandıklarını fakat orgazm olmakta güçlük çektiklerini bildirmiştir. Gadre ve Lunde,
Danimarkalı kadınlar üzerindeki çalışmasında, rastgele seçilen 40 yaşındaki 225 olguyla
yaptıkları kişisel görüşmede %42’sinin cinsel isteklerinin olmadığını ve 2/3’ünün bazen
orgazm olmalarına karşın, orgazm taklitini yaptıklarını bildirmişlerdir . İngiliz kadınlar
üzerindeki Golombok ve arkadaşlarının çalışmasında, erkeklerin %10’una karşılık, kadınların
%20’sinin hiçbir zaman cinsel açıdan uyarılmadıkları, ya da çok ender uyarılabildikleri
saptanmıştır. Dahası, erkeklerin %3’üne karşılık, kadınların %20’si sevişmeyi iğrenç olarak
nitelendirmişlerdir. Partnerleriyle hiç orgazm olamama hali kadınların %17’sinde
saptanmıştır. ABD’de Masters ve Johnson’ın çalışmalarında; kadınlarda esas sorun %62’sinde
gözlenen genel cinsel yanıt azlığı ve %18’inde gözlenen orgazm güçlüğü olarak
belirlenmiştir(36). Çalışmamızda da literatür sonuçlarıyla paralel neticeler elde edildi.
Gebelikten önceki dönemde hiç orgazm olmama durumu %10.8, ara sıra ve genellikle
orgazm olma durumu %89.2 ve daima orgazm olma durumu %14.4 iken; bu oranlar gebelikte
sırasıyla %21.7, %62.8 ve %9.4 olarak bulunup, gebelik öncesine göre gebelikte orgazm
sıklığında anlamlı düşüş tespit ettik. Bunun sebebi, gebelikte oluşan bulantı, kusma, halsizlik,
disparoni, uykuya meyil, uterusun büyümesi, çiftin fetüsa konsantre olması, korku, sosyal
normlar gibi faktörler gösterilebilir.
Koitus dışı cinsel davranış olan, cinsel istek göstergelerinden masturbasyon da hem
çalışmamızda hem de başka çalışmalarda sorgulanmıştır. Gebelikten önce koitus dışı
davranışları (masturbasyon, orogenital seks gibi) olan çiftlerin çoğunun gebelikte bu
eylemlerini terk ettikleri görülmüştür. Gökyıldız ve Beji’nin 150 Türk gebe kadın üzerindeki
çalışmasında gebelerin masturbasyonla ilgili düşünceleri yer almaktadır. Gebe kadınların
%63’ün evli insanlar masturbasyon yapmaz, %24’ü neden olarak eşlerinin olduğu, gerek
duymadığını ve doğal olmadığını, %76’sı gebe bir kadın masturbasyon yapmaz ve %32’si
nedenini bilemediğini belirtmiştir (3). Kidney 1953’teki kadın cinsel davranış araştırmasında
kadınların %40’ı yaşamlarının bir döneminde masturbasyonla orgazm olduklarını
belirtmişken, 1979’deki Kisney araştırmasında bu oran %58 olarak bildirilmiştir. 1976
yılında, 3019 kadında yapılmış olan Hite raporu masturbasyon ve kadın cinselliğine biraz
daha ışık tutmuştur. Hite örnekleminin %82’sinin masturbasyon yaptığını, cinsel ilişki
sırasında orgazm olan %30’a karşın %96 kadının masturbasyonla orgazm olduğunu
bildirmiştir. Çalışmaya katılan kadınların yarısı cinsel ilişki esnasında orgazm taklidi
yaptıklarını açıklamışlardır. Masturbasyon konusundaki tekniklerini, klitorisi doğrudan
uyarmanın %73, vaginaya nesne sokmanın %3’ünü oluşturduğunu bildirmiştir. Bu
32
araştırmada pek çok kadının orgazm olabilmek için klitorisin doğrudan uyarılmasına gerek
duyduklarını belirtmişlerdir (36). Çalışmamızda; gebelikte masturbasyon yapma sıklığının
istatistiksel olarak daha az olduğu görüldü. Gebelik öncesi masturbasyon yapma oranı %4.6
iken gebelikte bu oran %3.8 idi. Sonuçlarımız Gökyıldız ve Beji’nin çalışmasında belirtilen
nedenler de gösterilerek, benzerlik görülmüş fakat; Kisney’in çalışmalarıyla çelişmektedir.
Neden olarak, Türk toplumunun cinsellik konusunda daha kapalı bir düşünceye sahip olması
gösterilebilir.
Disparoni cinsel aktiviteyi olumsuz yönden etkileyen bir parametredir. Çeşitli
çalışmalarda gebelikte disparoninin arttığı gösterilmiştir. Gebelikte fiziksel ve emosyonel
faktörler disparoniye neden olur. Uterusun giderek büyümesi, orgazmda ortaya çıkan uterus
kasılmaları nedeniyle cinsel ilişki esnasında belli pozisyonlar ağrılı ve rahatsızlık verici
olmaya başlar (22). Naim be Bhutto çalışmasında, gebelerin %37.3’ünün disparoniyi tecrübe
ettiklerini bulmuştur (4). Eryılaz ve diğerleri, kadınların gebelikleri sırasında cinsel
yaşamlarını etkileyen faktörleri saptamak ve çözüm önerileri getirmek amacıyla yaptıkları
çalışmada, gebelerin %49.2’sinin koitusta ağrı nedeniyle cinsel ilişkiden uzaklaştıklarını
bulmuştur (48). Oruç ve diğerleri, çalışmasında kadınların %25.9’nun gebelik boyunca,
%36’sının ise bazen disparoni yaşadıklarını bulmuştur (8). Adinma çalışmasında, gebelerin
%22,7’sinin koitusta her zaman ağrı yaşadıklarını bulmuştur (40). Gökyıldız ve Beji’nin
çalışmasında gebelik ayları ilerledikçe, özellikle son trimesterde koitusta ağrının arttığını,
yaklaşık olarak gebelerin %30’unda bulmuştur (3). Çalışmamızda gebelik sırasında disparoni
sıklığı sorgulandı, olguların büyük çoğunluğu (%53.2) cinsel ilişkide ağrı tanımlamazken,
%32.6’sı hafif derecede, %12.2’si orta derecede ve %2’si şiddetli derecede tanımladığı
saptandı. Ayrıca, gebelik ayları ilerledikçe disparoni tanımlayan gebe sayısı artmakta idi.
Gebelikte pelvik konjesyon ve basının, genital enfeksiyonların, pelvik eklemlerinde
relaksasyonun artması ve cinsel pozisyonların elverişli olmaması gibi faktörler neden olarak
gösterilebilir.
Gebelikte cinsel isteğin azaldığı yapılan birçok çalışmayla gösterilmiştir. Masters ve
Johnson, cinsel istekte 1. trimesterde azalma bildirirken, 2. trimesterde artış ve 3. trimesterde
takrar bir azalma bildirmiştir (3). Solberg ve arkadaşları, 260 kadınla yaptığı görüşmede
gebelik tespit edildiği andan itibaren cinsel isteğin doğrusal bir şekilde azaldığını saptamıştır
(46). Falicov’un 19 primigravida da cinsel yaşamdaki değişiklikler yönündeki davranışları,
altta yatan faktörler, seksüel davranış değişikliklerinin zamanını ve sıklığını araştırdığı
çalışmanın cinsel istek bulguları Masters ve Johnson’ın bulgularını destekler. Master ve
33
Johnson’nın çalışmasında 2. trimesterde cinsel istek gebelik öncesinden daha yüksekken,
Falicov’un çalışmasında bu yükseklikte değildir (3). Bogren, 1983-84 yılları arasında yaptığı
81 çifti içeren çalışmasında gebeliğin her üç trimesterinde de libidoda azalma bildirmiştir
(39). Butsan ve diğerlerinin, Küveyt Maternity Hastanesi’nde yaptığı, randomize olarak
seçtiği 220 Küveytli müslüman kadını içeren çalışmanın cinsel isteğe ilişkin bulguları Masters
ve Johnson’ın bulgularıyla paralellik göstermiştir (20). Reamy ve arkadaşlarının yaptıkları
prospektif çalışmada gebelik devam ederken istekte bir azalma bulmuş ancak Masters ve
Johnson gibi 2. trimesterde libidoda bir artış bildirmişlerdir(47). Oruç ve arkadaşları da
gebeliğin seks üzerine etkilerini araştırdığı çalışmalarında gebelik boyunca libidoda bir
azalma saptamışlardır. Gökyıldız ve Beji’nin Türk gebe kadınlar üzerindeki çalışmasında da
benzer sonuçlar bulunmuştur (3). Çalışmamızda, libido skorlama sistemi baz alındı ve gebelik
öncesi dönemde ortalama libido değeri 7.31 iken; gebelikte bu değer 6.38’e kadar düştüğü
saptandı. Gebelik dönemi trimesterlere ayrılarak yapılan kıyaslamada ortalama libido skoru І.
trimesterde 6.45, П. trimesterde 6.49 ve Ш. trimesterde 6.18 olarak bulundu. Birinci-ikinci
trimesterler arasında istatistiksel anlam yokken, birinci-üçüncü trimesterler asarında ve ikinciüçüncü trimesterler arasında istatistksel anlam saptandı; II. trimesterde cinsel istek hafif artma
eğiliminde olduğu görüldü ve bu sonucumuz Masters ve Johnson’ının çalışmalarıyla benzerlik
gösterdi. Neden olarak, III. trimesterde ileri decerede büyümüş bir uterus nedeniyle hareket
kısıtlılığının gelişmesi, yaklaşan doğum eyleminin endişesi, pelvik basıya bağlı ağrının
artması, fetusa zarar verme veya fetusu kaybetme korkusu gibi faktörler gösterilebilir.
34
SONUÇLAR
Çalışmaya ardışık olarak alınan 1026 gebe kadına anket formları poliklinik ortamında
bir hekimin denetiminde dağıtıldı ve tümü toplandı. Tüm katılımcılar gebelik öncesi ve
gebelikte cinsel ilişki sıklığı, masturbasyon, orgazm ve cinsel ilişkiyi başlatan partner,
disparoni ile ilgili sorulara yanıt verdi. %5.7 (58/1026) katılımcı gebelikte cinsel ilişkiyi
kimin başlattığı, %5.7 (58/1026) katılımcı gebelikte masturbasyon, %5.7 (58/1026) katılımcı
gebelikte orgazm sıklığı, %0.001 (2/1026) katılımcı gebelik öncesi mastürbasyon, %0.001
(2/1026) katılımcı gebelik öncesi orgazm sıklığı, %0.001 (2/1026) katılımcı da gebelik
öncesinde cinsel ilişkiyi ilk kimin başlattığı sorularına yanıt vermedi.
Katılımcıların demografik ve obstetrik özellikleri; ortalama yaşı 26.42 ± 5.28, ortalama
ağırlık 65±11.14, ortalama boy 1.60±0.06, ortalama vücut kitle indeksi (BMI) 25.42 ± 0.13,
ortalam parite sayısı 1.04±1.25, ortalama abortus sayısı 0.22±0.56, ortalama sezaryen sayısı
0.23±0.50, ortalama kürtaj sayısı 0.11±0.41, ortalama yaşayan çocuk sayısı 0.98±1.15 ve
ortalama gebelik haftası 22±10.04 olarak bulundu. Gebelerin %25.5’i birinci, %43.9’u ikinci
ve %30.6’sı üçüncü trimesterdeydi. Çalışmaya dahil edilen katılımcıların hiçbiri cinselliğini
etkileyebilecek bir ilaç kullanmıyor, psikiyatrik tedavi görmüyor, sistemik bir hastalık
nedeniyle tedavi almıyordu.
Çalışmamızda cinsel ilişkide bulunma sıklığının gebelik ayları ilerledikçe azaldığı
saptanmıştır. Cinsel ilişki sıklığının, gebelik sırasında istatistiksel olarak ileri derece anlamlı
oranda azaldığı görüldü. Gebelikten önce, haftada “ikiden fazla” cinsel ilişki oranı %29
(298/1026) iken, bu oran gebelikte %8 (82/1026) olarak bulundu (p=0.001).
Cinsel ilişkinin gebelik öncesi ve gebelikte daha çok erkek partner tarafından
başlatıldığı ve bu oranın gebelik sırasında biraz arttığı ve istatistiksel olarak anlamlı oranda
daha fazla şekilde erkek tarafından başlatıldığı görüldü. Gebelik öncesinde cinsel ilişkiyi
başlatma oranları; erkek %94.7 (970/1026) ve kadın %5.3 (54/1026) iken, gebelik sırasında
erkek %88.1 (904/968) ve kadın %6.2 (64/968) olarak bulundu (p<0.0001).
Orgazm olma sıklığının, gebelerde istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha az olduğu
görüldü. Gebelik öncesi hiç orgazm olmayan gebe oranı %10.8 (111/1024), orgazm olan gebe
oranı %89.2 (913/1024) ve her ilişkide orgazm olan gebe oranı %14.4 (147/1024) iken, bu
35
oranlar gebelik sırasında sırasıyla, %23 (223/968), %77 (745/968) ve %10.3 (111/1026) idi
(p=0.001).
Gebelikte mastürbasyon yapma sıklığının istatistiksel olarak daha az olduğu saptandı.
Gebelik öncesi mastürbasyon yapma oranı %4.6 (47/1024) iken, gebelik sırasında %3.8
(37/968) olarak bulundu (p=0.001).
Gebelik sırasında, %53.2 gebe disparoni tanımlamazken, %32.6 gebe hafif, %14.2 gebe
orta-şiddetli düzeyde disparoni tanımlamaktaydı. Ayrıca trimesterlere göre, trimester arttıkça
disparoninin de artmakta olduğu bulundu.
Çalışmamızda, ortalama libido skorları da gebelik sırasında istatistiksel olarak daha
düşük saptandı. Gebelikten önce ortalama libido skoru 7.31 ± 0.04, libido skoru 6 ve üzerinde
olan kadın oranı %89.7 (919/1024) iken; gebelikte bu değerler sırasıyla 6.38 ± 0.04 ve %74.3
(719/968) olarak saptandı (p1=0.001, p2=0.0001). Ayrıca, I ve II. trimesterler arasında
istatistiksel olarak anlam bulunmazken (p=0.90), II ve III. trimesterler arasında anlamlı fark
saptandı (p=0.006).
36
KAYNAKLAR
1. Cengiz Güleç, Ertuğrul Köroğlu. Psikiyatri Temel Kitabı, Ankara-1998, baskı 2 , Cilt- 2,
Sayfa:605-610.
2. Ruhsal Hastalıklar, Nevzat Yüksel, 3.baskı, sayfa: 447-461, Nobel 2006
3. Gökyıldız Ş, Beji NK(2001). Gebeliğin Cinsel Yaşam Üzerindeki Etkileri. İ.Ü. Sağlık
Bilimleri Enstitüsü. Yüksel Lisans Tezi
4. Naim M. Bhutto E. Sexuality during pregnancy in Pakistani women. J Pak Med Assoc
2000; 50: 33-38.
5. Hogan RM. Human Sexuality a Nursing Perspective. Appleton- Century-Crofts, Newyork,
1980;469-484.
6. Sobolewski A. Sexuality and Healthcare: A human dilemma. Ed. MV Morrissey, Mark
Allen Publishing, 1998; 75-89.
7. Kolankaya A. Gebelik ve Doğum. www.e-kolay.net/sağlık, 2000.
8. Oruç S, Esen A, Laçin S, Adıgüzel H, Uyar Y, Koyuncu F. Sexual behavior during
pregnancy. Aust NZJ Obstet Gynaecol 1999;39: 48-50.
9. Sydow KV. Sexuality during pregnancy and after childbrith: A metacontent analysis of 59
studies. Journal Psychosomatic Research 1999; 47:27-49.
10. Gebelik ve Cinsel Yaşam. http://www.ailehekimi.com
11. Poroy A. Modern Doğum ve Gebelik El Kitabı. Akpomed Tıbbi Hizmetler Ltd. Şti.
Yayını, İstanbul, 1996; 123-133.
12. Poroy A. Seks 1 Cinsel Sağlık. Ad yayıncılık, İstanbul, 1995; 68-84.
13. Making Love During Pregnancy, http//www.lamaze.com
14. Sex During Pregnancy. http:// pregnancy About.com/health/pregnancy/library/ weekly/
aa082597.htm,2001.
15. Dickason EJ, Schult MO, Silverman BL. Maternal- Infant Nursing Care. The C.V. Mosby
Company, St. Louis, 1990; 100:152-153.
16. Lowdermik DL, Perry SE, Bobak IM. Maternity-Women’s Health Care. 6.ed. Mosy, St
Louis, 1997; 191: 222-223.
17. Read J. ABC of Sexual health-sexual problems associated with infertility pregnancy and
ageing. BMJ 1999; 318: 581-589.
18. Reeder SJ, Martin LL, Griffin DK. Maternity Nursing Family, Newborn and Women’s
Health Care. 18.ed. Lippincott, Newyork, 1997; 194-197: 421-30.
37
19. Steege JF, Jelovsek FR. Sexual Behavior During Pregnancy Obstet Gynecol 1982; 60:
163-155.
20. Mahmoud A, Al Bustan, H.S.D., N.F. El Tomi, Faiwalla MF, Manav V. Maternal
sexuality during pregnancy and after childbirth in Muslim Kuwaiti Women. Arch Sex Behav,
1995;24:207-215.
21. Brott AA, Ash J. The Expectant Father-Facts, Tips, and Advice for Dads-to-Be, New
York, 1995; 43:114-115.
22. Gillian A. Womens’s Sexual Health. Ed. G Andrews, B Tindall, London. 1997; 111-131.
23. Hackl J. Sex During Pregnancy. http://www.spindlepub.com/emg/library/ECCed5htm,
Alexius Medical Center.
24. Pilliteri A. Maternal – Child Health Nursing Care of the Childbearing- Childrearing
Family, 3.ed. Lippincott, New York, 1999; 88-90: 199-207.
25. Knuppel RA, Drucker JS. High Risk Pregnancy A-Team Approach, WB Saunders
Company, London, 1986; 181-197.
26. Llewellyn D. Fundamentals of obstetrics and Gynaecology Vol.1: obstetrics, 5.ed.
Sydney, 1990;70.
27. Thorpe EM, Ling FW. Sex and sexuality in pregnancy. Gynecology and Obstetrics. Ed. JJ
Sciarra, 1992; 2: 1-7.
28. Taşkın L. Doğum ve Kadın Hastalıkları. 2. baskı, Sistem Ofset Matbaacılık, Ankara,
1997; 112-113.
29. Casto M, Idarius B. The Good News! Sex in Pregnancy. htt//www.sabernet/bidariıs/
homeo/html.
30. Amerikan Psikiyarsi Birliği(1994): Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal
Elkitabı(DSM-IV), 4. baskı, Amerikan Psikiyatri Birliği, Washington DC, 1994’den çeviren
Köroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, sayfa:150-170
31. Kocatepe K. Gebelikte Cinsel Yaşam. http:/www.gebelik.org/dosyalar/cinsellik2.html,
1999-2000.
32. Morris E and Mukhophadyay S(2003): Dyspareunia in gynaecological practice Current
Obstetrics&Gynaecology, 13: 232-238.
33. Sex During Pregnancy. http://www.women.com/sex/experts/sexpert/d0722sex.html,
1995-2000.
34. Poulsen EF. Sex During Pregnancy. http://www.netdoctor.co.uk/healthadvice/facts/
pregnantsex.htm,2000.
38
35. Read JS, Klebanoff MA. Sexual intercourse during pregnancy and preterm delivery:
Effects of vaginal microorganisms, Am J Obstet Gynecol, 1993; 168: 514-519.
36. Hite, Shere.(1976) The Hite Report. Talmy Franklin, London.
37. Bartellas E, Crane JM, Daley M, Bannett KA, Hutchens D. Sexuality and sexual activity
in pregnancy. British Journal of Obset.and Gynaecology: 2000; 107: 964-969.
38. Biçer S. Aile Planlamasında Temel Bilgiler. Damla Matbaacılık, İnsan Kaynağını
Geliştirme Vakfı, 1997; 101-103.
39. Bogren LY. Changes in sexuality in women and men during pregnancy. Arch Sex Behav
1991; 20: 35-45.
40. Adinma JIB. Sexuality in Nigerian pregnant women: perception and practice. Aust NZJ
Obstet Gynaecol 1995; 35: 290-293.
41. Gürsoy S. Kadınlarda Cinsel Davranış Özellikleri ve Bunların zaman Boyunca Değişimi,
İstanbul Ünv. Sağlık Bilimleri Ensti. Psikiyatri ABD. Doktora tezi, 1998.
42. Mills JL, Harlap S, Harley EE. Should coitus late in pregnancy be discouraged? The
Lancet 1981; 18: 136-138.
43. Perkins RP. Sexuality in pregnancy: What determines behavior? Obstet and Gynecology,
1982; 18: 189-198.
44. Sex during pregnancy. http://www. Sexualitybytes.ninemsn.comau/adult/makinglove/
notto.asp, 1997-2000.
45. Kurki T, Ylikorkala O. Coitus during pregnancy is not related to bacterial vaginosis or
preterm birth. Am J Obstet Gynecol 1993; 169: 1124-30.
46. Solberg DA., Butler J. Nathaniel N. Sexual Behavıor in Pregnancy. New England Journal
of Med. 1973; 288: 1098-1103
47.Reamy K, White SE, Daniel WC, Le Vine ES. Sexuality and Pregnancy. A prospective
study. J Reprod Med, 1982; 27: 321-327.
48. Eryılmaz G, Ege E, Zincir H. Gebelikte Cinsel Yaşamı Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi.
CETAD Günleri-II ‘Cinsel Eğitim’, İTÜ Sosyal Tesisleri, İstanbul-2000.
49. Yıldırım A, www.gebelik.com/gebelikte cinsellik/TR.NET ve Ankara Tabip Odası
desteğiyle hazırlanmış.
50. Api M, Api O, Görgen H, Çetin A, Yayla M: New diagnostic instrument for sexual
function assess in menopausal women. J Turkish German Gynecol Assoc 2005;6(1):24-29.
51. Api M, Menopause and Sexuality. J Turkish German Gynecol Assoc 2005;6(suppl 3):2836.
39
EKLER
GEBELİK ÖNNCESİ DÖNEMDE;
GEBELİK DÖNEMİNDE;
1-Gebe kalmadan önceki dönemde cinsel ilişkiye ne 1-Gebe kaldıktan sonra cinsel ilişkiye ne kadar
kadar sıklıkta girerdiniz?
sıklıkta giriyorsunuz?
a) hiç girmiyordum
a) hiç girmiyorum
b) haftada bir defadan az
b) haftada bir defadan az
c) haftada iki defa
c) haftada iki defa
d) haftada iki defadan fazla
d) haftada iki defadan fazla
2- Gebe kalmadan önceki dönemde cinsel ilişkiyi 2-Gebe kaldıktan sonra cinsel ilişkiyi kim başlatıyor?
kim başlatıyordu?
a) her zaman eşim
a) her zaman eşim
b) genellikle eşim
b) genellikle eşim
c) genellikle ben
c) genellikle ben
d) her zaman ben
d) her zaman ben
3-Gebe kalmadan önceki dönemde her cinsel ilişki 3-Gebe kaldıktan sonra her cinsel ilişki esnasında
esnasında
orgazm(cinsel
boşalma)
oluyor orgazm(cinsel boşalma) oluyor musunuz?
muydunuz?
a) hiç olmuyorum
a) hiç olmuyordum
b) ara sıra
b) ara sıra olurdum
c) genellikle
c) genellikle olurdum
d) her zaman
d) her zaman olurdum
4- Gebe kaldıktan sonra masturbasyon yapıyor
4- Gebe kalmadan önceki dönemde masturbasyon muydunuz?
(kendi
kendine
cinsel
tatmin)
yapıyor
muydunuz?
a) evet
b) hayır
40
a) evet
b) hayır
1) Gebelik haftası:
2) Yaş:
Kilo:
Boy:
3) G:
P:
A:
C/S:
C:
Y:
4) Kocanızla beraber mi yaşıyorsunuz?............................................................... evet
hayır
5) Cinsel yaşamınızı etkileyen herhangi bir ilaç kullanıyor musunuz?............... evet
hayır
6) Psikiyatrik tedavi görüyor musunuz? ………………………………………
evet
hayır
7) Önemli bir hastalıktan dolayı tedavi görüyor musunuz?................................. evet
hayır
8) Gebelikte cinsel ilişki esnasında ağrı duyuyor musunuz?...............................
hayır
(cevabınız ‘evet’ ise ağrının derecesini belirtiniz)
evet
-hafif
-orta
-şiddetli
Testi cevaplayan kişi
Ad-soyadı:
İmza:
41
Download