İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

advertisement
İNFOVET
AYLIK HAYVAN SAĞLIĞI SEKTÖRÜ DERGİSİ OCAK 2017 SAYI 157
Hayvan sağlığı önemlidir
İKLİM
DEĞİŞİKLİĞİ
Hayvansal üretimin
entansifleşmesi ile
birlikte; besleme, gübre
manejmanı ve yem üretimi
için uygulanan sistemlere
ilişkin önlemlerin
artırılması kaçınılmaz
bir hal almıştır.
EDİTÖR
İNFOVET
OCAK SAYI 157
YAYIN TÜRÜ
Süreli Yerel
SAHİBİ
Mat Medya Tanıtım
Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
Mehmet Aktop
“VETERİNER HEKİM HER YERDE VETERİNER
HEKİMDİR” SLOGANIYLA GEZİLERİMİZE BAŞLADIK
2017’nin ilk sayısında, Türkiye’nin ücra köşelerinde zorlu şartlar altında mücadele
içinde mesleğini sürdürmeye çalışan veteriner hekimlerimize mikrofon uzatarak
başladık gezilerimize… Türkiye’nin en soğuk üç ilçesinden biri olan Van Çaldıran’dı ilk
durağımız. Sabahın 07.30’unda hayvan pazarında bulduk kendimizi; hava -27 derece…
Hayvan pazarından çıktıktan sonra meslektaşlarımızı kliniklerinde ziyaret ettik ve
mikrofon uzattık, dertlerini dinledik ve sesleri olduk; olmaya da devam edeceğiz.
Kışın zor şartlarında bir canlıyı yaşatabilmek için doğayla verilen mücadeleyi dinledik
hekimlerimizden. Gece saat 02.00 ve bir telefon çalıyor: “Hekim yetiş! Doğum başladı!”.
Ardından Muradiye ve Erciş’e çevirdik yönümüzü. Gitmişken Tendürek Dağları’ndan
Iğdır’a geçtik. Burası gerçekten bizi zorladı; sis ve tipiye yakalandık. Bize söylenen “saat
14.30’a kalmadan geri dönün” idi. Söyleneni dinledik çünkü giderken ağzımız yandı. Iğdır‘ın
ilk serbest veteriner hekimi ile röportajlarımızı yaptık ve sorunlarını dinledik.
Kapağımıza ise sizler için FAO’nun son iklim değişikliği raporunu taşıdık. Son 100 yıl
içerisinde küresel iklimin, antropojenik faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonları
nedeniyle 5 dereceye yakın ısındığını biliyoruz. Bu ısınma süreci, günümüzün yoğun
ekonomik faaliyetleri ve atmosfere salınan sera gazlarındaki artışlar nedeniyle devam
etmekte. Peki, yem üretimi, üretilen yemlerin işlenmesi ve ruminant hayvanların sindirim
sistemlerinden açığa çıkan metanın bu sürece etkileri nedir? Kapağımızda…
Sıra etkinliklerde… Acar Ezca Grup bünyesinde yer alan Ege Ecza Deposu geçtiğimiz
günlerde İzmir’de yeni hizmet deposunun açılışı ile 2017 yılına merhaba dedi. Çiftlik
Hayvanları Hekimliği Derneği, her yıl dönüşümü olarak gerçekleştirdiği sempozyumlarla
geçtiğimiz günlerde Balıkesir ve Burdur’da veteriner hekimleri bir araya getirdi. Son olarak,
Elanco Hayvan Sağlığı, “Enerji Zamanı” konsepti ile geçtiğimi günlerde kanatlı ekonomisi
ve beslenmenin performanstaki rolünü ele aldı. 30 teknik insanın katılımda bulunduğu
toplantıda konusunda uzman isimlerin sunumları görülmeye değerdi.
Ve son olarak, dünyadan ve Türkiye’den güncel haberler ve araştırmalar yeni yılın ilk
sayısında da her zamanki gibi sayfalarımızda… Umarım bu ay da keyifle okuyacağınız bir
sayı ile karşınızdayız…
Sevgiyle kalın…
Veteriner Hekim Gizem Kutun
GENEL KOORDİNATÖR
Barış Kolgu
[email protected]
ADRES: İ. Karaoğlanoğlu Caddesi
Yayıncılar Sokak No: 10/4
34418 Seyrantepe / İstanbul
Tel: 0212 324 50 56 - 0212 324 50 59
Faks: 0212 324 50 06
www.infovetdergi.com
[email protected]
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Veteriner Hekim Gizem Kutun
[email protected]
KATKIDA BULUNANLAR
Veteriner Hekim Gökçem Türkan
Veteriner Hekim Zeynep Sevil
Burak Keçeci
Tugaycan Tok
ART DİREKTÖR
Ebru Dereli
[email protected]
GRAFİK TASARIM
Emel Vural
[email protected]
SOSYAL MEDYA SORUMLUSU
Banu Sayınç
[email protected]
DANIŞMA KURULU
Prof. Dr. Şakir Doğan Tuncer
Prof. Dr. U. Tansel Şireli
Prof. Dr. Ahmet Ergün
Prof. Dr. Sezgin Şentürk
Prof. Dr. Erol Şengör
Prof. Dr. Murat Fındık
Prof. Dr. İsmail Bayram
Prof. Dr. Tolga Güvenç
Prof. Dr. Necmettin Ceylan
Prof. Dr. Doğa Temizsoylu
Doç. Dr. Süleyman Bacınoğlu
Yrd. Doç. Dr. Seval Çetin
RENK AYRIMI ve BASKI
Gezegen Basım Sanayi ve Ticaret Limited
Şirketi 100 Yıl Mahallesi Massit Matbaacılar
Sitesi 2. Cadde Gezegen Binası No: 202 / A
Bağcılar - İstanbul Sertifika No: 12002
Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların
sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz
kullanılamaz. İnfovet Dergisi veteriner hekimlere
ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki,
ücretsiz sektörel bir yayındır.
İNFOVET 04-05
İÇİNDEKİLER
70
38
78
102
8
2016’NIN EN ÇOK
KONUŞULAN
ETKİNLİKLERİNİ
SİZLERLE PAYLAŞTIK
32
ÇİFTLİK HAYVANLARI
HEKİMLERİ DERNEĞİ,
“BUZAĞI, KUZU
VE OĞLAKLAR
ÖLMESİN!”
36
BIOKEY KÖŞE, “DAHA
PARLAK BİR GELECEK
İÇİN BAĞIRSAK SAĞLIĞI”
38
YUMURTA KABUĞUNUN
ULTRAYAPISAL
ÖZELLİKLERİ
İNFOVET 06-07
40
SANOFİ’NİN HAYVAN
SAĞLIĞI (MERIAL),
BOEHRINGER
INGELHEIM
AİLESİNE KATILDI
42
CEVA HAYVAN
SAĞLIĞI, ARTAN
KULUÇKA AŞILAMA
FAALİYETLERİ İLE
SEKTÖRÜN TEKNİK
BEKLENTİLERİNE
YANIT VERİYOR
44
GÜNEŞLİ KÖŞE
“YUMURTA
TAVUKLARININ
ALTERNATİF BARINMA
SİSTEMLERİNE
PSİKOLOJİK TEPKİLERİ”
46
KULUÇKA
ARTIKLARINDAN
BÜYÜME DÖNEMİNDEKİ
TAVUKLAR İÇİN
YEM KATKI MADDESİ
YAPILDI
50
ELANCO HAYVAN
SAĞLIĞI, ENERJİ ZAMANI
KONSEPTİ İLE
“ARTIK HAREKETE
GEÇME ZAMANI” DEDİ
58
ACAR ECZA GRUBU
BÜNYESİNDE
YER ALAN EGE ECZA
DEPOSU İZMİR’DEKİ
YENİLENMİŞ
HİZMET BİNASI
İLE 2017’YE HAZIR
68
102
MSD HAYVAN
SAĞLIĞI, YUMURTACI
SAHADA STRATEJİK
BİR PARTNER
OLMA GÖREVİ
ÜSTLENİYOR
DAHA İYİ PERFORMANS
İÇİN LEZYON
SKORLAMA SİSTEMİ
70
FAO RAPORU: “ÇİFTLİK
HAYVANCILIĞI &
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
ARASINDAKİ İLİŞKİ”
KANATLI
HAYVANLARDA
TÜY GAGALAMA
PROBLEMİ:
PROBİYOTİKLER
YARDIMCI OLABİLİR
78
2017 YILININ
İLK SAYISINDA
VAN VE IĞDIR’DAKİ
VETERİNER
HEKİMLERLE
BİRARAYA GELDİK..
110
124
ETLİK PİLİÇLERDE
FARKLI METİYONİN
KAYNAKLARININ NİSPİ
BİYO-ETKİNLİĞİNİN
KARŞILAŞTIRILMASI
128
DAHA İYİ BİR DÜNYA
İÇİN ENTERİK METAN
GAZINI AZALTMA VAKTİ
2016’nın
en çok
konuşulan
etkinlikleri
2017’ye merhaba derken,
İnfovet Dergisi olarak,
geride bıraktığımız
yılın en çok ses
getiren VE konuşulan
etkinliklerini sizler
için derledik.
MART
> Huvepharma®, Instant Soluble Enzim
Teknolojisi ile ödüle layık görüldü.
> MSD Hayvan Sağlığı, Civciv Kalite
Değerlendirme Toplantısı’yla İzmir’deydi.
> VİSAD, Bakanlık ve sektör buluşmasıyla
Antalya’da köprü görevini üstlendi.
> Bayer Hayvan Sağlığı, 5. Sürü Sağlığı
Sempozyumu ile Antalya’daydı.
MAYIS
> Teknovet İlaç, yeni GMP sertifikalı üretim
tesisini hizmete açtı.
> ANC A.Ş., yumurtacı tavukların
beslenmesinde yeni trendleri anlattı.
> BESD-BİR, Tavuk ve Bilimsel Gerçekler
Konferansı ile doğruları İstanbul’da anlattı.
> Hastavuk, Bilgi Paylaşım Seminerlerinin
beşincisi ile Antalya’daydı.
> DSM, Yolkfan™ Yumurta Sarısı
Pigmentasyon Kılavuzlarını kullanıma sundu.
> Merial, 4. Merial Global Kanatlı Forumu
için İspanya’daydı.
bayer hayvan sağlığı
> VİSAD, Proses Validasyon Eğitimi ile
sektör ortaklarını bir araya getirdi.
OCAK
> Adana, Yüreğir’de Çiftliğim AgroMarket
Adana Mağazası açılışı yapıldı.
> Güneşli A.Ş., 16 ilde 40 kanatlı
profesyoneli ile tüm yıl biyogüvenlik ve
aşılamayı konuştu.
> Biochem, 30. yıldönümünü merkezi
Almanya Lohne’de kutladı.
> Beypiliç, ulusal medya mensuplarına
tesislerinin kapılarını açtı.
NİSAN
> ANC A.Ş. Bolu, Konya ve Gaziantep’te
Linaol® Lansman toplantıları gerçekleştirdi.
> Ceva Hayvan Sağlığı, çeşitli bölgelerden
120 misafiri ile 2. Ceva Türkiye Kuluçka
Zirvesi’ni İstanbul’da gerçekleştirdi.
> VİSAD, TVHB tarafından 2016 Yılı Hizmet
Ödülü’ne layık görüldü.
> 4. Sürü Sağlığı & Yönetimi Sempozyumu
Antalya’nın eşsiz doğası eşliğinde yapıldı.
> Zoetis, Denizli ve Kayseri çiftliklerini
global uzmanlar eşliğinde ziyaret etti.
> 84. OIE Genel Kurul Toplantısı’na İnfovet
Dergisi olarak özel almanın davet edilmenin
gururunu yaşadık.
> İnterhas, Afyon Kocatepe Üniversitesi
öğrencileri ile buluştu.
> Alltech, Avrupa’nın en gelişmiş mikotoksin
laboratuvarını açtı.
> Phibro, kanatlı hayvan immünolojisinde az
bilinen gerçekleri ele aldı.
> Üç yılda bir düzenlenen 5. Dünya Yem Gıda
Kongresi İstanbul’da gerçekleştirildi.
Ceva Hayvan Sağlığı
ANC toplantı
> Hipra, koyun ve keçi mastitis çözümlerini
İspanya’da veteriner hekimlerle paylaştı.
> Biochem, proflaktik alanda lider olma
hedefiyle Türkiye ofisini hizmete açtı.
> Türkiye’nin ihtisas fuarları arasında bulunan
Agroexpo Eurasia İzmir’de rekora koştu.
> Boehringer Ingelheim, Almanya’da “BVD
Zero” konseptinde bir toplantı gerçekleştirdi.
5. Dünya Yem Gıda Kongresi
ŞUBAT
HAZİRAN
> Dr. Burhan Hacı, Vimar Animal Health & Vilsan
Pharmaceuticals Genel Müdürü görevine atandı.
KASIM
EYLÜL
> Ata Fen Aşı Üretim Tesisi, GMP Belgesi
almaya hak kazandı.
> Güneşli A.Ş., Biopharma Araştırma
Enstitüsü ev sahipliğinde, misafirleri ile
tam kadro Prag’daydı.
> Ceva Hayvan Sağlığı, buzağılarda görülen
Cryptosporidiosis’e karşı savaş açtı.
> Alltech, Coppens International Firması’nı
satın aldığını açıkladı.
> Merial Türkiye, Merial Ruminant Forum 2016
etkinliğinin ikincisini Dubai’de organize etti.
> Hastavuk, 44. yıldönümünü Bursa’da
çalışanları ile kutladı.
> Elanco Hayvan Sağlığı, yeni Aşı İnovasyon
Merkezi’ni Indianapolis’te açtı.
> Dünyanın en önemli hayvancılık fuarı
EuroTier Almanya’nın Hannover şehrinde
yapıldı. 163 bin kişinin ziyaret ettiği fuarda
2500’e yakın Türk ziyaretçi de vardı.
> Çiftliğim AgroMarket kapılarını Adana’dan
sonra Kahramanmaraş’a açtı.
Elanco Hayvan Sağlığı
> Elanco, Tek Sağlık Zirvesi ile Washington
DC’de 250’den fazla sağlık ve endüstrisi
liderini ağırladı.
> Novus, 25. yılını EuroTier’de kutladı. Prof.
Dr. Nizamettin Şenköylü, Novus Türkiye
Teknik Müdürü görevine getirildi.
> Vetaş/Vetakademi Kampüs, yaklaşık 150
kişinin katılımı ile Belgrad’da düzenlendi.
> Elanco Hayvan Sağlığı, “Tek Sağlık” ve
“Akılcı Antibiyotik Kullanımı” çerçevelerinde
bir dizi toplantı gerçekleştirdi.
> TVHB 47. Büyük Genel Kongresi’nde Talat
Gözet yeni dönemde de başkan seçildi.
TEMMUZ
VETAŞ VETAKADEMİ
> DSM Bilimsel Bölüm Müdürü, AFIA Kanatlı
Besleme Araştırmaları Ödülü’nü kazandı.
> Boehringer Ingelheim, Dünya Büiatri
Birliği tarafından “Ruminant Hayvan Refahı
Ödülü”ne layık görüldü.
> Ceva, Bureau Veritas Group tarafından
yapılan denetimden başarıyla geçti.
GÜNEŞLİ A.Ş.
EKİM
> Beypiliç, Mehmet Tanrıkulu Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu’nu törenle açtı.
dsm
> Zoetis, 1. Zoetis Kanatlı Akademi
Toplantısı’nı Kıbrıs’ta gerçekleştirdi.
AĞUSTOS
ARALIK
> Boehringer Ingelheim, yoğun katılım ile
Kıbrıs’ta Mamyzin® Lansmanı gerçekleştirdi.
> Pendik Veteriner Kontrol Enstitüsü
115. yaşını sektör paydaşları ile kutladı.
> Zoetis Ruminant Akademi, “Yaşama Dair
Sinyaller” konsepti ile Antalya’da veteriner
hekimleri bir araya getirdi.
> Boehringer Ingelheim, Erasmus Toplantıları’nın 5.’sini Moldova’da gerçekleştirdi.
> MSD Hayvan Sağlığı, Kapadokya’daki
kliniklerde ve ecza depolarındaki iş
ortaklarını bir araya getirdi.
> Hipra Türkiye, İngiltere’de Süt Kalitesi ve
Mastitis Semineri verdi.
> Beypiliç, iki yılda bir düzenlediği Bayi
Buluşmalarının 11.’si ile Antalya’daydı.
> Sanofi Hayvan Sağlığı, Boehringer
Ingelheim ailesine katıldı.
ZoetIs Ruminant Akademi
BoehrInger IngelheIm
Pendik Veteriner Kontrol Enstitüsü
> Vetaş ve Deva güçlerini birleştirdiler
ve Deva Holding olarak yollarına devam
etme kararı aldılar.
> Hipra Türkiye, Hipracox® Lansman
Toplantısı ile misafirlerini İspanya’da ağırladı.
NOTLAR
GÜNEY AFRİKA TAVUKÇULUK SEKTÖRÜNDE
BELİRSİZLİKLER DEVAM EDİYOR
Güney Afrika kümes hayvanları endüstrisinin son zamanlarda
karşılaştığı bir dizi zorlukla birlikte, sektörde faaliyet gösteren
birçok şirket, mali durumlarının kötüye gittiğini bildirdi. Bu
arada, endüstri içinde birleşme ve devralmalara yönelik
adımlar atıldı ve uzun süredir devam etmekte olan sektörel
sıkıntılar bir sonuca varmaya başladı. Üç ay önce Güney
Afrika’nın önde gelen şirketleri Country Bird Holdings ve
Sovereign Food Investments birleşme kararı aldı. Analistlere
göre, son dönemlerdeki hisse fiyat hareketleri, yatırımcıların
aralarında anlaşmaya varmaları açısından umut vadediyor.
Tavuk, uygun minimum
sıcaklıkta pişirilmemişse
her zaman GBS riski vardır.
AZ PİŞMİŞ TAVUĞUN NASIL GBS’YE
NEDEN OLDUĞUNU ORTAYA KOYULDU
Michigan State Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi,
az pişirilmiş tavuklarda yaygın bir şekilde gözlenen
Campylobacter jejuni’nin neden olduğu GuillainBarre Sendromu (GBS) üzerine bir çalışma yürüttü.
Journal of Autoimmunity’de yayınlanan bu çalışma,
sadece bakterinin GBS’yi nasıl tetiklediğini değil, yeni
tedavi seçeneklerini de sunuyor. GBS, insanlarda akut
nöromüsküler felce neden olan bir başaktördür ve
birçok spekülasyona rağmen, bu otoimmün hastalığın
nasıl geliştiğinin kesin mekanizmaları bilinmemektedir.
TYSON, ANTİBİYOTİKSİZ TAVUK İHTİYACINI
KARŞILAMA KONUSUNDA hazır
Hiçbir antibiyotik kullanmadan (no antibiotics ever - NAE) büyüyen
tavuklara olan talep artmaya devam ediyor. Tyson Foods Başkanı
Tom Hayes, şirketin bu talebi karşılamaya hazır olduğunu söyledi.
Tom Hayes, katıldığı bir tüketici zirvesinde şunları aktardı: “Tüketici
kesinlikle antibiyotikle temas etmemiş tavuklar talep ediyor ve
şu ana kadar bizim de çizgimiz bu yöndeydi. Bu konuda agresif
çalışmalarımız olacak. Çünkü müşterilerimize tam olarak istediklerini
sunabileceğimiz bir konumda olduğumuzu hissediyoruz”. Hayes,
Tyson Foods’un NAE tavuk talebini daha iyi karşılamaya yardımcı
olması açısından yeni satın alma fikrine açık olacağını söyledi.
İNFOVET 14-15
Tyson Foods, 2013 yılında
NatureRaised Farms ürün
grubunu piyasaya sunmuştu.
NOTLAR
600 MİLYON EURO DEĞERİNDE ZARARI
ÖNLEYECEK PROJE SAMSUN’DAN
Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları
Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Duygu Dalğın, Doç. Dr. Yücel Meral
ve Doç. Dr. Didem Pekmezci, Türkiye’deki buzağı ölüm oranının azaltılması
amacıyla harekete geçti. Proje Samsun, Tokat, Çorum ve Amasya illerini
kapsıyor. 24 ay sürmesi planlanan bu proje ile ülkemizde ilk kez bölgesel
hastalıklara karşı antikor ihtiva eden, raf ömrü uzunluğu ve kalitesi önceden
belirlenmiş, uygulama kolaylığı olan kolostrum ikameleri üretilerek çiftçiye
dağıtılacak. Projenin, rutin çiftçilik uygulamaları kapsamına oturtulması ile
buzağı kayıplarının % 5-7 düzeyinde düşürülmesi hedefleniyor,
Türkiye’de 2015 yılında
koyun, keçi ve manda sütü
üretiminde son 13 yılın
rekoru kırıldı.
Son 13 yılın süt üretim oranları ve türlere dağılımının yer aldığı Bakanlık verilerine göre, 2002 yılında
8.408.589 ton olan toplam süt üretimi % 121 artarak 2015 yılında 18.654.682 tona ulaşmıştır.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’DEN HAYVAN
REFAHINDA ÇIĞIR AÇAN TAVSİYELER
Birleşmiş Milletler (BM) Gıda Güvenliği Komitesi’nin Ekim ayında
Roma’da düzenlenen toplantısında, küresel hayvancılık için gündem
konularının arasına hayvan refahı da alındı ve devrim niteliğinde bazı
politika tavsiyeleri kabul edildi. Veteriner hizmetlerine erişim, OIE
standartlarında biyogüvenlik, ihtiyatlı antibiyotik kullanımı, kaliteli yem
erişimi gibi konu başlıklarını içeren tavsiyeler; hayvan refah konusunda
“sabit bir lisan” kullanılmasını da kapsıyor.
İNFOVET 18-19
Dünya Hayvan Koruma Örgütü,
toplantı sonuçlarını, “BM’nin
71 yıllık tarihinde çığır açan bir
ilk” olarak nitelendirdi.
NOTLAR
bakanlıktan, NİTRATLI
GÜBRELERE yeniden İZİN ÇIKTI
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, nitratlı
gübrelerle ilgili Twitter hesabından önemli açıklamalar
yaptı. Çelik hesabında şu sözlere yer verdi: “Nitratlı
gübreler konusunda yaptığımız patlama testleri
sonucunda, potasyum nitrat ve sodyum nitratı
serbest bırakma kararı aldık. Kalsiyum ve amonyum
nitrat gübrelerin kullanımını ise kontrollü bir şekilde
sağlayacağız. Amonyum nitrat gübresinin tarımsal
amaçlı kullanımına ise asla izin vermeyeceğiz”.
BANVİT, BREZİLYA DEVİ BRF
TARAFINDAN SATIN ALINDI
Banvit, toplam ödenmiş sermayesinin yaklaşık % 79.48’ini oluşturan
hisseleri, Brezilya merkezli tavuk üreticisi BRF S.A.’nın bağlı
ortaklığı BRF GmbH’ya 915.06 milyon TL’ye satışı için dün hisse
satış sözleşmesi imzalandığını açıkladı. Şirket’ten KAP’a yapılan
açıklamada, sözleşmenin imzalanmasını takiben BRF ile Katar merkezli
Qatar Investment Authority iştiraki olan Qatar Holding LLC arasında, %
60’ı BRF, % 40 ise Qatar Holding’de bulunmak kaydıyla yeni bir ortaklık
oluşturulacağı, yeni ortaklığın kurulması ile birlikte sözleşme tahtında
alıcının tüm haklarını devralacağı, işlemin kapanışı ile birlikte yeni
ortaklığın, şirketin paylarının % 79.48’inin sahibi olacağı belirtildi.
Tavuk eti ucuz bir
protein kaynağı
olarak tüketiciler
tarafından daha fazla
tercih edilmektedir.
Tavuk eti üretimi son 15 yılda nerdeyse her yıl artış göstermiştir. 2013 yılında 1.758.363 ton kanatlı
eti üretilirken, bu rakam 2015 yılında 1.909.279 tona yükselmiştir.
İNFOVET 20-21
NOTLAR
Son iki yılın verileri
değerlendirildiğinde, 2016
yılında özel sektörde sperma
üretimi %15 azalarak
890.720 spermaya düştü.
HAYGEM’in 2002-2016 yılları arası suni tohumlama istatistik verilerine göre, 2015 yılında
4.144.225’e olan suni tohumlama rakamı 2016 Ekim ayında 2.314.583’e düştü.
RUSYA YEM ÜRETİMİNİ ARTIRDI
Rusya, yem üretiminin genel hacmini artırmaya devam
ediyor. Ancak bu durum tüm hayvan türleri için geçerli
değil. Domuz yemi üretimi hala hızlı ve güçlü bir şekilde
artış gösterirken, kanatlı yem üretimi son aylarda
düşüş gösterdi. Rus medyası Soya News’in haberine
göre, Rusya 2016 yılının ilk yedi ayında 14,9 milyon ton
yem üretti. Bu, geçen yılın aynı dönemine göre % 6.1’lik
daha fazla üretim yapıldığına işaret ediyor. Rapora
göre, Rusya’da yem üretimi ay ay ele alındığında, her
ay istikrarlı bir seviyede büyüme olduğunu gösteriyor.
SIĞIR İTHALATINDA REKOR
SEVİYELERE ULAŞILDI
Son yıllarda en çok desteklenen, en çok kredi ve hibe
verilen hayvancılık sektörü sığır ithalatında rekor kırdı.
Türkiye, Amerika’dan sonra en çok sığır ithal eden ülke
oldu. 2017 Programı’nda yer aldığı gibi, 12.8 milyar lira
öngörülen 2017 Tarımsal Destekleme Bütçesi’nin yaklaşık
üçte biri (% 29.5) hayvancılığa verilecek. 2016’ya göre
% 25.9 artışla hayvancılık destekleri 3 milyar 13 milyon
liradan 3 milyar 793 milyon liraya çıkacak. Ancak ne yazık
ki, uygulanan politikalar ve oluşturulan altyapı üretimi değil
ithalatı destekliyor. Bu nedenle verilen destek, hibe ve
kredilerin önemli bölümü hayvan ithalatına gidiyor.
İNFOVET 22-23
NOTLAR
YAVAŞ BÜYÜYEN BROYLERİN
PAZAR PAYI ARTIYOR
Fransa’da yavaş büyüyen Label-Rouge broylerler, pazardaki
yerini sağlamlaştırırken, Birleşik Krallık’ta refah seviyesi
yüksek kümeslerin market payı artıyor. Yavaş büyüyen
tavuklar Hollanda’da perakende pazarında egemen olma
yolunda hızla ilerliyor. 2016 National Chicken Council-Chicken
Marketing Summit’de konuşan Claude Toudic, 2020 yılına
kadar Hollanda’daki marketlerin yavaş büyüyen üretim planına
uyum sağlayacağını açıkladı. Fransa’da 2014 yılında kesilen
broyler tavukların oranlarına bakıldığında; % 76 geleneksel, %15
Label Rouge, %8 sertifikalı ve % 1 organikten oluşuyor.
DÜNYA DEVLERİ
AGROEXPO’DA BULUŞTU
FAO, İKLİM
DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN
ALARMDA!
Avrupa’nın en büyük ilk dört tarım fuarı arasında giren
12. AGROEXPO Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Fuarı,
19-22 Ocak tarihleri arasında Fuar İzmir’de düzenlendi.
Fuar, yurtdışından önemli üreticiler, tarım ve hayvancılık
firmaları başta olmak üzere tüm sektör paydaşlarını
ağırladı. Yerli ve yabancı ziyaretçileri buluşturan fuarı,
düzenlenen ziyaretçi organizasyonları ile Türkiye’nin bütün
bölgelerinden üreticiler de ziyaret etti. Sektörün bu büyük
buluşması Orion Fuarcılık çatısı altında düzenlendi.
İNFOVET 24-25
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), tarım ve gıda
güvencesini olumsuz etkileyen iklim değişikliğinin, milyarlarca
insan için açlık tehdidini artırdığı uyarısında bulundu.
Ekim 2016’da yayınladığı Gıda ve Tarımın Durumu 2016
Raporu’na göre, sera gazı emisyonlarını kontrol altına almak
ve iklim değişiminin milyonlarca insanı açlığa ve yoksulluğa
sürüklemesini önlemek için çiftçiler yeni yetiştirme
yöntemlerini zaman ilerlemeden benimsemeli. FAO’ya göre,
iklim değişikliğinin ürün verimini ve canlı hayvan üretimini
etkilemesi, gıda fiyatlarında istikrarsızlığa neden oluyor.
NOTLAR
OIE: BULGARİSTAN’DA NEWCASTLE
HASTALIĞI SALGINI ÇÖZÜLDÜ
Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı (OIE) tarafından hazırlanan bir
rapora göre, Bulgaristan şu anda Newcastle hastalığından arınmış
görünüyor. Bulgaristan veteriner teşkilatı, 24 Ekim’de Newcastle
hastalığının bir arka bahçe sürüsünde tespitinden beri durumu
izliyordu. Başvurulan kontrol tedbirleri arasında karantina,
hareket kontrolü, imar plan değişikliği ve monitoring yer alıyordu.
OIE’nin takip raporunda, salgınların çözümlenmiş sayılabileceği
ve tekrar başka bir rapor yayınlanmayacağı belirtildi. Etkilenen
Bulgar çiftliği Macar sınırının yakınında bulunuyordu. Nisan
ayında Macaristan’daki veterinerlik yetkilileri, Bulgaristan’ın
hastalığa yakalanmamasını ilan etmesinden sadece günler sonra
Macaristan’da da hastalığının patlak verdiğini bildirdiler.
YENİ TAVUK IRKI HİNDİSTAN’DA YUMURTA
ENDÜSTRİSİ DİNAMİKLERİNİ DEĞİŞTİRİYOR
Yedi yıldır sürdürülen bir araştırma ile, sıradan tavuk ırklarına göre üç kat
hızla üreyebilen, daha fazla yumurta yapan, ekstra bakım gerektirmeden
dış ortamda hayatta kalabilen ve eşsiz bir ete sahip bir tavuk ırkı üzerinde
çalışma yürütülüyor. İthal Durham Red’in hibritlenmesi ile ortaya çıkan bu
yeni cins Jharsim tavuğu olarak adlandırılıyor ve düşük seviyede besleme
ile çok daha iyi bir performans ortaya koyuyor. Bilim adamları, bu yeni
tavuk türü ile ekonomiyi canlandıracaklarını düşünüyor.
AVRUPA Birliği, KUŞ GRİBİ SALGINLARINA
KARŞI HAREKETE GEÇTİ
Avrupa Birliği’ne üye devletler, H5N8 alt tipindeki yüksek patojeniteli
kuş gribi (HPAI) salgınlarına karşı koruyucu önlemleri pekiştirmeyi
amaçlayan bir komisyon önerisini desteklediklerini açıkladılar.
Komisyon, salgınlara derhal tepkisini koydu. Mevsimsel hareketler
sırasında, vahşi göçmen kuşların taşıyıcılığı ile ortaya çıkan virüs,
şu anda Macaristan, Almanya, Avusturya, Danimarka, İsveç ve
Hollanda’daki kanatlı çiftliklerinde çeşitli salgınlara neden oldu. Buna
ek olarak 10 üye devlette (Macaristan, Polonya, Almanya, Hırvatistan,
Avusturya, Danimarka, Hollanda, İsveç, Finlandiya ve Romanya) ve
İsviçre’de yabani kanatlılarda teşhis edildi. .
İNFOVET 26-27
NOTLAR
TÜBİTAK ve İtalya’nın araştırma enstitüsü ile ikili iş birliği çerçevesinde kabul
edilen proje Padova Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Üretim ve Sağlık Departmanı tarafından yürütülmek üzere planlanıp sunulan
“Development of Applicative Models of
Reproductive Assisted Techniques in Farm
Animals: Bovine, Sheep and Buffaloes” adlı
projenin tür spesifik bir uydu modelleme
projesi olarak planlandı.
Sperm bankasıyla, Ankara Keçisi popülasyonun arttırılması ve tiftik üretimi
artışının sağlanması için özel olarak seçilen
keçilerle tür ıslahı yapılması hedefleniyor.
İyi tiftik verimine sahip olan 15 keçinin
spermasından faydalanıldı.
Ankara keçisine
TÜBİTAK’tan destek
Dünyada Angora olarak bilinen ve son senelerde sayısında
azalma görülen Ankara keçisinin sayısını arttırmak için
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde Tekebank
olarak isimlendirilen keçi sperm bankası kuruldu.
Ankara’ya özgü bir tür olan Ankara keçisi, Anadolu’ya 13. yüzyılda Orta
Asya’dan getirildi. Ülkemizde Ankara
keçisinin sayıları giderek azalırken Güney
Afrika, ABD, Kanada, Yeni Zelanda, Rusya,
Arjantin ve Brezilya gibi ülkelerde yayılan
Ankara keçilerinin ülkemizde yeniden
yaygınlaşması için keçi sperm bankası kurularak ıslah çalışması yapılması hedeflendi.
İNFOVET 28-29
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Daşkın ve ekibi,
Tekebank Sperm Bankası projesini fakültenin araştırma fonu ve TÜBİTAK desteğiyle Ankara Keçisine destek olmak adına
hayata geçirdi. Bu proje Ankara Üniversitesi
Veteriner Fakültesi’yle Padova’dan İtalyan
Araştırma Enstitüsü iş birliği ile iki senede
hayata geçirildi.
15’ten fazla teke spermasıyla
5 bin adet doz depolandı
Son yıllarda azalan sayısı nedeniyle
koruma altındaki Anadolu’ya özgü Ankara
Keçisi varlığı bu projeyle hayata geçirilen
modern tekniklerin, keçilerin sayısını arttırması hedefleniyor. Türkiye’de geliştirilmiş,
üretilmiş ve üstün verim özellikleri olan
tekelerden bir sperma bankası kapsamında
bir ilk gerçekleştirdi. Bu projede 15’ten fazla
teke spermasıyla 5 bin adet doz depolandı.
Uzun yıllardır geleneksel yöntemlerle
yaptığımız teke yetiştiriciliğinde bu projeyle
birlikte modern teknolojik üretim yöntemlerinin yayılması isteniyor. Böylece
değerli bir materyal olan tiftik miktarının
arttırılması hedefleniyor. Angora isminin
Ankara’dan geldiği bilinmesine rağmen
dünyada tiftik üretiminde henüz 4’üncü
sırada olmamız üzücü.
Ülkemizi tiftik üreTürkiye’nin ilk keçi
sperm bankası
timinde daha yukarı
Tekebank, TÜBİTAK ve
taşımak adına bu proje
İtalya desteği
büyük önem arz eder.
ile kuruldu.
NOTLAR
İnterhas, Ereğli’de veteriner
hekimler ile bilimi ve bilgiyi paylaştı
İNTERHAS HAYVAN SAĞLIĞI, SON YILLARDA ÖZELLİKLE SÜT SANAYİSİ YATIRIMLARI İLE BÜYÜK
BİR SÜT POTANSİYELİNE ERİŞEN KONYA EREĞLİ’DE VETERİNER HEKİMLER İLE BİR ARAYA GELDİ.
İnterhas Hayvan Sağlığı’nın Konya Ereğli’de düzenlediği bilimsel toplantıda
Doç. Dr. Abuzer Acar, “Sığırların Solunum
Hastalıkları Kompleksi, BRDC” konulu
sunumunu gerçekleştirdi. BRDC’yi stres ve
olumsuz çevre koşullarının yanı sıra, viral
ve bakteriyel etkenlerden kaynaklanan
multifaktöriyel kompleks bir hastalık olarak
tanımlayan Doç. Dr. Abuzer Acar, sığır solunum yolu hastalıklarının sığır yetiştiriciliği
yapılan bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de çok yaygın olduğunu ve çok ciddi
ekonomik kayıplara yol açtığını belirtti.
Doç. Dr. Abuzer Acar sunumunda, sürü
koruyucu hekimliği ile ilgili olarak aşılamanın öneminden bahsetti ve BRDC’ye karşı
aşılama ile, çok ciddi başarılar elde etmenin
İNFOVET 30-31
mümkün olduğunu belirterek, görülmesi
muhtemel hastalıklar göz önüne alınıp,
doğru aşı tercih edilerek, hastalık oluşmadan, sürüye yeni hayvan girişi olmadan,
transporttan önce aşılama yapılarak, hastalıklara karşı önceden önlem alınmasının
gerekliliğini vurguladı.
BRDC’YE KARŞI KORUMA
Toplantının son bölümünde İnterhas
Hayvan Sağlığı Pazarlama Müdürü Gürcan Öner tarafından, İnterhas Hayvan
Sağlığı’nın hepsi GMP’li aşı ve ilaçları ile
ilgili olarak bir sunum yapıldı. Sunumda,
solunum yolu hastalıklarına karşı sığırları
korumak üzere geliştirilen Biobos Respi 4
aşısı ile buzağıları 14 günlükten itibaren aşı-
lamanın mümkün olduğu belirtildi. Biobos
Respi 4’ün ayrıca, kuru dönemde gebe ineğe
de uygulanabildiği ve böylece kolostrum vasıtasıyla doğduğu günden itibaren hem doğan buzağının hem de gebe ineğin BRDC’ye
karşı korunmuş olacağı belirtildi.
İnterhas Hayvan Sağlığı, son yıllarda özellikle süt üretimi ve süt sanayisi yatırımları
ile Türkiye’nin süt ambarı denilebilecek
kadar büyük bir süt potansiyeline erişen
Konya Ereğli bölgesinin hem süt üretim potansiyelinin daha da artması, hem de süt kalitesinin daha da yükselmesi ve bunun yanı
sıra bölge hayvancılığının çözüm bekleyen
sorunlarınakatkıda bulunmak amacıyla
Ereğli’de çok değerli veteriner hekimler ile
bilimi ve bilgiyi paylaştı
TOPLANTI Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği
Çiftlik Hayvanları Hekimliği
Derneği’nin bu defaki durakları
Balıkesir ve Burdur’du.
Çiftlik Hayvanları Hekimliği
Derneği Başkanı
Prof. Dr. Hasan Batmaz
Buzağı, kuzu ve oğlaklar ölmesin!
Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği, her yıl dönüşümlü olarak gerçekleştirdiği
sempozyumları kapsamında Balıkesir ve Burdur’da veteriner hekimleri bir araya getirdi.
Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği,
her yıl dönüşümlü olarak Sürü Sağlığı ve
Yönetimi ile Koyun ve Keçilerde Sürü
Sağlığı ve Yönetimi Sempozyumlarını
düzenlemekte. Bu amaçla 27-29 Nisan
2017 tarihleri arasında 3. Koyun ve Keçi
Sağlığı ve Yönetimi Kongresi’nin Bursa’da
yapılması organize edildi. Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği’nin 25-28 Mayıs
2016 tarihinde Antalya’da düzenlediği
4. Sürü Sağlığı ve Yönetimi Kongresi’nde
üzerinde durduğu “Buzağılar Ölmesin”
konusunu, tekrar gündemde tutmak üzere
bölgesel toplantılar organize etti. İlk olarak
13 Şubat günü Balıkesir Veteriner Hekimler
Odası ile birlikte Balıkesir Gıda Tarım ve
Hayvancılık İl Müdürlüğü Şehit Ramazan
İNFOVET 32-33
Konuş Konferans Salonu’nda “Buzağı,
Kuzu ve Oğlaklar Ölmesin” konulu Meslekiçi Eğitim Semineri düzenlendi. Veteriner
hekimlere yönelik bu eğitim seminerine
65 veteriner hekim ile birlikte Balıkesir
Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden 60
öğrenci ve 10 öğretim üyesi olmak üzere
toplam 135 kişi katıldı. Toplantıya ayrıca
Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi
Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Abdülkadir
Orman ile Balıkesir Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Dekan Yardımcısı Yard. Doç. Dr.
Mehmet Can katıldılar.
İkinci toplantının durağı Burdur’du
“Buzağı, Kuzu ve Oğlaklar Ölmesin”
konulu ikinci Meslekiçi Eğitim Toplan-
tısı ise 22 Aralık günü Burdur Veteriner
Hekimler Odası ile birlikte Burdur Gıda
Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Konferans Salonu’nda yapıldı. Toplantı öncesi
Hayvan Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından
yeni yürürlüğe giren Suni Tohumlama Yönetmeliği ve son dönemde uygulanan hayvancılık desteklemeleri konusunda geniş
bilgi sunuldu. Burdur Veteriner Hekimler
Odası Başkanı Kazım Üstüner’in yaptığı
konuşmadan sonra Uludağ Üniversitesi
Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları AbD Öğretim Üyesi ve Çiftlik Hayvanları Hekimliği
Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Batmaz,
bir kez daha “Buzağı, Kuzu ve Oğlaklarda
Ölümlerin Önlenmesinde Koruma ve
Tedavideki Kritik Noktalar” konulu sunu-
munu yaptı. Toplantıya yaklaşık 70 serbest
veteriner hekim ile birlikte Gıda, Tarım ve
Hayvancılık İl Müdür Vekili Oktay Darcan,
Hayvan Sağlığı Şube Müdürü Ahmet Ali Tok,
Tarım Kredi Kooperatifi Müdürü Yılmaz,
Baydemir, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği
Başkanı Kamil Özcan ve Ziraat Odası Başkanı
İbrahim Demir ve diğer yetkililer katıldılar.
Toplantı ilgi ile izlenen konuşmanın sonunda
meslektaşlarımızın sorularının cevaplandırılmasıyla sona erdi.
En büyük kayıp; buzağı ishalleri
Balıkesir’de gerçekleştirilen ilk toplantı,
Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı
Mustafa Yetkin ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Veteriner Hekim Zekeriyya
Erdurmuş’un açılış konuşması ile başladı. Ardından, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları ABD Öğretim Üyesi ve Çiftlik
Hayvanları Hekimliği Derneği Başkanı Prof.
Dr. Hasan Batmaz ve Serbest Çiftlik Veteriner
Hekimi ve Danışmanı Dr. Abdurrahman Özlüer
tarafından sunumlar gerçekleştirildi.
Prof. Dr. Hasan Batmaz, konuşmasının
başında buzağı ölümlerinin büyük ekonomik
kayıplara yol açtığını; Türkiye’de yılda yaklaşık
olarak doğan 5 milyon buzağılarda ölüm oranının %5 azaltılmasıyla her yıl 250.000 buzağının
kurtarılacağını, bunların adetinin 2000 TL hesaplanmasıyla 500 milyon TL buzağı değerinin
kurtarılabileceğini söyledi. Bu hayvanlar erişkin
hale geldiğinde ortalama asgari 4000 TL’den 1
milyar TL’lik ekonomik kazanç olacağı üzerinde
durarak; buzağı ölümlerinin önlenmesinin son
derece önemli olduğunu vurguladı.
Clostridial enfeksiyonlar ve pnömoniler
toplantının gündemindeydi
Büyük bir ilgi ile izlenen toplantıda Prof.
Dr. Hasan Batmaz, ilk önce buzağıların ilk bir
ayında ishale neden olan colibacillosis, rota
ve coronaviral ishaller ve cryptosporodiosis
üzerinde durdu. Ayrıca son yıllarda önemi artan
clostridial enfeksiyonlardan ileri gelen buzağı
kayıplarına dikkat çekmiştir. Batmaz, buzağılarda ishallerden sonra ikinci önemli ölüm sebebi
pnömoniler olduğundan, pnömonilerin erken
belirtisi olarak burun ve gözyaşı akıntısı ile öksüren hayvanların takip edilmesini gerektiğini;
solunumlarında düzensizlik varsa hemen tedavi
altına alınmalarını belirtti. Yine buzağılarda sütünü yeterince içmeyen veya içme süresi uzayan
hayvanların takip edilmesi gerektiğinin üzerinde
durdu. Buzağıların solunum yolu hastalıklarına
Kuzular ve oğlaklar
da risk altında
yakalanmaması için yeterli kolostrumu almaları,
sütten kesimin uygun yapılmasını ve sütten
kesimden önce solunum sistemi hastalıklarına
karşı aşılama yapılmasını vurguladı. Buzağılarda
ilk 2 aylık dönemde ölüm oranının %5’in, idealinin ise %3’ün altında ve 2-6 aylık dönemde ise
ölüm oranının %1’in altında olmasının hedeflenmesini gerektiğini belirtti.
İLGİ İLE İZLENEN SUNUMLARI
SORU-CEVAP BÖLÜMÜ TAKİP ETTİ
Vet. Hek. Dr. Abdurrahman Özlüer kolostrumun içeriği hakkında ayrıntılı bilgi verdikten
sonra, kolostrum kalitesinin en düşük Holştayn ırkı ineklerde olduğunu, doğan buzağının
canlı ağırlığına göre kolostrum verilmesi gerektiğini, bu nedenle erkek buzağılara daha fazla
kolostrum verilmesi gerektiğini belirtti. Yine
doğumdan sonra en geç 2 saatte buzağının ilk
kolostrumu alması gerektiğini, güç doğum yapan buzağıların normalden daha az kolostrum
emdiklerinden, bunların kolostrum almalarına
özen gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Kolostrumun yeterince alınıp alınmadığını
belirlemek üzere pasif transfer durumunun
testlerle değerlendirilmesi gerektiğini ve pasif
transfer durumu yeterli olmayanların daha
yakın takip edilmesi ve bunların diğerlerine
göre daha geç, örneğin 3. ayda sütten kesilmesini önerdi. Sonuna kadar büyük ilgi ile izlenen
program, soruların cevaplandırılmasıyla sona
erdi. Her iki toplantıya katılan veteriner hekimlere Çiftlik Hayvanları
Hekimliği Derneği ve VeteSonuna kadar
büyük ilgi ile izlenen
riner Hekim Oda Başkanlıkprogram, sorunların
larınca hazırlanan katılım
cevaplandırılmasıyla
sertifikaları verildi. 
sona erdi.
Prof. Dr. Hasan Batmaz,
kuzu ve oğlak ölümlerinin de
büyük ekonomik kayıplara
neden olduğunu vurguladı.
Kuzu ve oğlaklar bireysel
barındırılmayıp grup halinde
sıkışık ve daha kötü şartlarda
barındırıldığından bunlardaki
ölümlerin %20’ler dolayında
olduğuna dikkat çekti. Yılda
yaklaşık 15 milyon doğan
kuzularda ölümler %5
azaltılsa 750.00 kuzunun
kurtulacağını, bir kuzunun
ekonomiye yaklaşık 300
TL değer katacağından 225
milyon TL’lik kazanç olacağını
belirtti. Yine kuzulardaki
rakamların 1/3’ü kadar da
oğlaklar için eklenebileceğini
söyledi. Kuzu ve oğlaklarda
ilk iki günlük dönemde zayıf
doğanların ve hipotermiye
bağlı ölümlerin yüksek
olduğunu vurguladı. Yine
E.coli, rota virüs ishali
ve cryptosporodiosisten
ileri gelen ishallerin
çok önemli olduğunu;
ayrıca kuzu dizanterisi,
enterotoksemi ve pasteurella
punömonilerinden ölümlerin
yüksek olduğunu belirtti.
Kuzu ve oğlaklarda bütün
dünyada seyreden bu
hastalıkların dışında koyunkeçi vebası, şap, mavi dil,
çiçek ve ektimadan ileri
gelen kayıpların çok önemli
olduğunu söyledi.
Kuzu ve oğlakların yeterli
ağız sütü aldıklarından
emin olunmalı; gebe
koyun ve keçilerin
gebelik dönemlerinde
aşılanmalarına özen
gösterilmelidir.
BIOKEY KANATLI BESLEME KÖŞESİ
Daha parlak bir gelecek
için bağırsak sağlığı
Konakçıya spesifik yem katkısı olarak, pek çok türde probiyotikler
ve prebiyotiklerin oluşturduğu sinerjik etkinin, kanatlı sağlığı ve
performansının artması ve yetiştiricinin elde ettiği kar düzeyinin
yükselmesi açısından etkili olduğu kanıtlanmıştır.
Yazı: Dr. Wael Abdelrahman - Teknik Danışman, Kanatlı Probiyotikleri
Dengeli bir bağırsak
mikroflorası,
kanatlıları her yaşta
patojenik bakterilerin
kolonizasyonuna
karşı korur.
İNFOVET 36-37
Dünyanın pek çok bölgesinde,
onlarca yıl boyunca kanatlı hastalıklarını
önlemek ve üretim performansını arttırmak için, çiftlik hayvanı yetiştiriciliğinde
antibiyotik büyüme hızlandırıcılar (AGP)
kullanılmıştır. Bununla birlikte, subterapötik ya da terapötik dozlarda antibiyotik kullanımı, muhtemelen kanatlılarda
antimikrobiyellere karşı dirençte artışa yol
açmıştır. Buna ek olarak AGP’ler, kanatlıların gastrointestinal sistemindeki (GIT)
mikroflora dengesini bozmakta ve sonuç
olarak performans, yetiştiricinin beklentileriyle uyumlu olmayabilmektedir. Bunun
yanı sıra, halk sağlığıyla ilgili kaygılar ve ilaç
kalıntısı içermeyen ürün talepleri, 2006 yılından bu yana Avrupa Birliği’nde AGP’lerin
tamamen yasaklanmasına yol açmıştır.
Özellikle Avrupa Birliği’nde, alternatif yem
katkı maddelerine yönelik talebi artmıştır.
Koruma sağlayan probiyotikler
Bu alternatiflerden biri, mikrobiyel
intestinal dengesini düzelterek konakçı
hayvanda yararlı etkiler oluşturan canlı bir
mikrobiyel yem katkısı olarak tanımlanabilen probiyotiklerin kullanımıdır. Probiyotiklerin, GIT mikroflorasının stabilizasyonu
ve broyler büyüme performansının artması
açısından sağladığı etki iyi bir biçimde belgelenmiştir. Probiyotikler bu yararlı etkilerini, immünomodülatör ve anti-enflamatuvar
etkilerine ek olarak, patojenleri yarışmacı
bir biçimde engelleme, yem tüketimi ve
sindirimini artırma, antimikrobiyel maddelerin üretimini sağlama ve GIT pH değerini
düşürme yoluyla göstermektedir.
Probiyotik bakterilerin çoğunlukla rekabetçi dışlama (CE) olarak bilinen koruma
yeteneği ilk olarak, sağlıklı yetişkin tavukların sekum içeriklerinden elde edilen karma
bakteriyel preparatları uygulamanın küçük
yaştaki kanatlıları Salmonella enfeksiyonundan koruduğunu göstermiş olan Nurmi
ve Rantala tarafından tanımlanmıştır.
Laktobasiller, Bifidobacterium ve Enterococcus gibi bazı probiyotik türlerinin,
jejunumdaki villus yüksekliği/kript derinliği
oranını artırdığı saptanmıştır. Bu durum,
intestinal sistemdeki emilim yüzeyini ve
dolayısıyla yemden yararlanımı ve büyüme
performansını artırmaktadır.
Büyümenin hızlanmasında gösterdikleri etki, probiyotiklerin kanatlı gastrointestinal sisteminde patojenik bakterilerin ve
toksinlerinin oluşturduğu tehdidi azaltma
yetenekleriyle de açıklanabilmektedir.
Sonuç olarak, immün hücrelerin patojenlerle mücadele etmek için harekete
geçmemesi ve hasar gören dokunun onarımı için daha az kaynağın gerekli olması
nedeniyle enerji korunmaktadır.
Probiyotiklerin etkililiğini daha da arttırmanın birkaç yöntemi vardır. Bu yöntemler,
birlikte sinerjik olarak işlev gören birkaç
etkili suşun seçilmesini ve prebiyotiklerin
eklenmesini içermektedir. Prebiyotikler, gastrointestinal sistemdeki bir ya da
birkaç yararlı bakterinin çoğalmasını veya
aktivitesini ya da hem çoğalmasını hem
de aktivitesini selektif bir biçimde stimüle
ederek konakçıya yararlı etkiler sağlayan
sindirilemeyen besin maddeleri olarak
tanımlanmaktadır.
PoultryStar® için uygun suşlar
Ürün geliştirme prosesi, bir grup sağlıklı
tavuğun bağırsağından alınan intestinal
bakterilerin izolasyonuyla başlamıştır. Bu
başlangıç, kanatlılar için yem katkısı olarak
güvenli şekilde kullanımının bir gerekçesini oluşturmaktadır. En etkili suşları elde
etmek için, yaşları ve genotipleri farklı olan
tavukların farklı GIT bölümlerinden farklı
suşlar seçilmiştir.
Çok çeşitli konvansiyonel mikrobiyolojik
kültivasyon teknikleri kullanılarak, dört
temel intestinal kompartmandan – kursak,
jejunum, ileum ve sekum – bir grup farklı
aerobik, fakültatif anaerobik ve obligat
anaerobik bağırsak bakterisi izole edilmiştir. İzolatların saf kültürleri ileri incelemeler
için saklanmış ve metabolik özellikleri,
büyüme ve fermentasyon performansı,
endüstriyel proseslere uyarlanabilirlik, son
üründeki stabilite ve inhibitör aktiviteleri
açısından tam olarak tanımlanmıştır.
PoultryStar® için uygun suşların
değerlendirilmesi
En fazla ümit veren suşlar, intestinal
hücre duvarına adhezyon, patojenlerin
inhibisyonu, çeşitli metabolik son ürünler,
fermentasyon performansı, asitler ve safra
tuzlarına karşı stabilite, saklama stabilitesi
ve güvenlilik durumu gibi önemli probiyotik
kriterleri açısından değerlendirilmiştir.
Çeşitli izolatların intestinal hücrelere
adhezyon yeteneğini incelemek için bir
doku kültürü test sistemi kullanılmış-
tır. Elde edilen sonuçlar, bu izolatların
in vitro koşullarda intestinal hücrelere
bağlanabildiğini açıkça göstermiştir.
İzolatların, Salmonella enteritidis, Salmonella typhimurium, Salmonella choleraesuis, Campylobacter jejuni, E. coli ve
Clostridium perfringens gibi patojenlerin
üremesini inhibe etme yeteneklerini test
etmek için, bir ortak kültivasyon doymuş
petri analizi kullanılmıştır.
Birkaç izolatın patojenik suşları inhibe
etme yeteneğine sahip olduğu belirlenmiş
ve elde edilen sonuçlar, şuşların patojenlere
karşı tek başına sağladığı inhibisyon potansiyelinin oldukça farklı olduğunu göstermiştir. Bu sonuçlara dayanarak, çoklu suş
içeren bir ürün tasarlanmasına ve kanatlı
gastrointestinal sisteminin farklı kısımlarından izole edilen son derece ümit verici
bir dizi tavuk suşunun kombine edilmesine
karar verilmiştir. PoultryStar®, probiyotik
suşların yanı sıra, yararlı suşların üremesini
selektif olarak stimüle eden bir prebiyotik
olan inülin de içermektedir.
Eleştirel değerlendirme
Güvenlilik değerlendirmeleri, BIOMIN
için probiyotik yem katkısı geliştirme sürecindeki zorunlu fazı oluşturmuştur. Son ürün
bileşimindeki her bir suş güvenlilik açısından
dikkatle değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra,
seçilen ürün suşlarının üretimi için en yüksek kalite standartlarını sağlayan ekonomik
bir fermentasyon geliştirilmiştir.
PoultryStar®’ın performans parametrelerinde sağladığı düzelmeye ek olarak, koksidiyozis, nekrotik enterit, bakteriyel topallık,
salmonellozis gibi çok çeşitli patojenik
hastalıkların önlenmesindeki etkililiği, tüm
dünyada yapılan çeşitli besleme çalışmalarında doğrulanmıştır. 
“Ürün geliştirme prosesi,
bir grup sağlıklı tavuğun
bağırsağından alınan
intestinal bakterilerin
izolasyonuyla başlamıştır.
En etkili suşları elde etmek
için, yaşları ve genotipleri
farklı olan tavukların
farklı GIT bölümlerinden
farklı suşlar seçilmiştir.”
Yumurtadan yeni çıkan broyler civcivlerin, günümüz
modern kanatlı yetiştiriciliği koşullarında anne
tavuklarla teması yoktur. Bu temas eksikliğinin,
intestinal mikroflora gelişimini geciktirdiği
düşünülmektedir. Sonuç olarak civcivler, patojen
kolonizasyonuna karşı özellikle duyarlıdır.
Salmonella’yı in vitro olarak inhibe etme
yeteneğine sahip olan PoultryStar®
izolatlarından bir tanesi.
Bir yem katkısını güvenli
ve etkili hale getiren nedir?
İntestinal suşların izolasyonu, tanımlanması
ve risk değerlendirmesinin yapılması, güvenli
bir probiyotik yem katkısı geliştirilmesi için
zorunludur. Probiyotik suşlarının yem katkılarında
kullanım için seçimi, özellikle bölgeye spesifik
koşullar göz önünde bulundurularak eleştirel bir
değerlendirme yapılmasını gerektirmektedir.
Örneğin Avrupa Birliği’nde, Avrupa Gıda Güvenliği
Kurumu (EFSA), Ağustos 2013 tarihinde Avrupa
Birliği’nde yeni bir ürünün ruhsatlandırılmasına izin
vermiştir. Bu, Avrupa Birliği pazarında onaylanan
ilk kanatlıya spesifik, çoklu suş içeren sinbiyotik
üründür (PoultryStar®, BIOMIN GmbH, Avusturya).
Son araştırmalar,
yumurta
kabuğunun
kalitesi ile
ultrayapısal
çeşitliliklerin
arasındaki
bağlantıyı ortaya
koyuyor.
Yumurta kabuğunun
ultrayapısal (ultrastrüktürel)
özelliklerini anlamak, kabuğun
mekanik özelliklerinin sadece
basit bir kabuk kalınlığı
ölçüsü ile tanımlanamayacağı
görüşünü güçlendirmektedir.
Haber: E.K. Suawa and J.R. Roberts
ZootecnIca InternatIonal
Çeviri: Veteriner Hekim Gizem Kutun
Ultrayapı (ultrastructure),
Yumurta
kabuğunun
ultrayapısal
özellikleri
İNFOVET 38-39
bir yumurta kabuğunda bulunan ince
ve ayrıntılı kristalin düzeni (radyal ve
yassı yapı; skuamatik doku ile bazal plaka
grupları gibi) ifade eder. Ultrayapı, kabuktaki organik ve inorganik bileşenlerin
etkileşimiyle meydana gelen özellikleri
açıklamaktadır; ancak birçok araştırmacı
son dönemlerde bu özellikleri mikro yapı
tanımı altında incelemektedir.
Yumurta kabuğunun
kalitesini ortaya koymak
Ultrayapısal çalışmalar, yumurta
kabuğunun morfolojik olarak belirgin
mammillary tabaka (koni tabaka) ile
birlikte kalsifiye tabakalardan oluştuğu-
nu ve bu tabakaların kabuğun “temeli”
olduğunu ortaya koyuyor. Araştırma,
yumurta kabuğunun kalitesini ortaya
koymak için mammillary tabakadaki
ultrayapısal çeşitliliklerin bir gösterge
olarak kullanılabileceğini tespit etti. Tavuğun ilk yumurtlama yaşına geldiğinde
(point of lay – POL) sahip olduğu vücut
ağırlığı, sonraki dönemlerde yapacağı
yumurtaların boyutlarını etkileyen en
önemli faktördür. Bu durum, olgunlaşmış ve olgunlaşmamış tavukların
tamamı için geçerlidir. Daha iri tavuklar,
kabuk kalitesi daha yüksek olan büyük
yumurtalar üretirler; ancak bu esnada
çok daha fazla yem tüketirler.
Mevcut çalışma, ilk yumurtlama
yaşındaki vücut ağırlığı ile yumurta
kabuğunun mammillary tabakasının
ultrayapısal özellikleri arasındaki ilişkiyi
araştırmak için yürütülmüştür. 60 kahverengi Hy-Line tavuk, çalışma boyunca
ayrı ayrı kafeslere koyuldu. Vücut ağırlıklarına göre 16. haftada; hafif, orta ve
ağır olmak üzere (sırasıyla; 1.170 kg, 1.337
kg, 1.507 kg) üç farklı grup oluşturuldu.
Her bir gruptan, 10, 20, 30, 40, 50, 60, 70
ve 80 haftalık sürelerde (10’ar haftalık
aralıklarla) ultrayapısal gözlem için
toplamda 10 kabuk örneği alındı. Her bir
yumurta kabuğundan küçük birer ekvatoral parçacık kesildi ve iç zar el yardımı
ile çıkarıldı. Dış zar ise Plasma Etcher
kullanılarak çıkarıldı. Daha sonra çıkarılan kabuk parçaları, 5 dakika süreyle bir
püskürtme kaplama ünitesi yardımı ile
altın kaplandı. Mammilary ultrayapısal
değişkenleri, bir JOEL Neoskop SEM
kullanılarak görüntüledi ve Solomon
(1991) yöntemi ile skorlandı.
Sonuç
Sonuçlara göre, tavuğun ilk yumurtlama yaşına geldiğinde (point of lay
– POL) sahip olduğu vücut ağırlığının
ultrastrüktürel özelliklerde anlamlı bir
etkisi yoktu. Tavukların yaşı artıkça
yalnızca zayıf kabuk kalitesi ile ilişkili
olduğu bilinen ultrastrüktürel yapıların
insidansı arttı: mammillary tabakanın
gruplaşması, geç füzyon ve çukurlaşma
gibi. İyi kabuk kalitesi ile ilişkili olduğu
gözlenen ultrayapısal özelliklerin görülme sıklığı sürü yaşı büyüdükçe arttı. 
Kaynak: The Australian Poultry Science Symposium
GÜNCEL
Sanofi’nin Hayvan
Sağlığı (Merial),
Boehringer Ingelheim
Ailesi’ne katıldı
Hayvan sağlığının iki lider oyuncusu BoehrInger IngelheIm ve SanofI
Hayvan Sağlığı güçlerini birleştirdi. Bu biRleşik firma, dünyanın en
büyük ikinci hayvan sağlığı şirketi olma özelliği taşıyor.
şirketidir.Portföylerimizin birbirini tamamlaması sayesinde bu iki şirket mükemmel bir
uyuma sahiptir.
Hayvan sağlığına tutkuyla bağlıyız. Hayvan
sağlığına hizmet sunmanın global olarak kritik
öneme sahip olduğunun farkındayız ve koruyucu önlemler odaklı olarak çalışıyoruz. Hayvanlar sağlıklı olduğunda insanlar da sağlıklıdır.
Endüstriyi hem insan hem de hayvan sağlığı
açısından geliştirerek daha da iyi hale getirmek
istiyoruz.” dedi.
“Bu biRleşim, herkese fayda
sağlayan bir uzlaşıdır”
BoehrInger IngelheIm Yönetim
Kurulu Üyesi ve Hayvan Sağlığı Birimi Başkanı
Joachim Hasenmaier, Sanofi’nin Hayvan Sağlığı (Merial) ve Boehringer Ingelheim’in Tüketici
Sağlığı işletmelerinin takasının tamamlanmasının ardından Almanya’da yaptığı basın açıklamasında; “Boehringer Ingelheim, Merial’ın
artık Boehringer Ingelheim ailesinin bir parçası
olduğunu duyurmaktan mutluluk duymaktadır. Hayvan sağlığında iki lider oyuncunun
güçlerini yeni Boehringer Ingelheim Hayvan
Sağlığı Birimi olarak birleştirdik. Bu birleşik
firma, dünyanın en büyük ikinci hayvan sağlığı
İNFOVET 40-41
Joachim Hasenmaier sözlerine şöyle devam
etti; “At ve evcil hayvanlardaki liderlik pozisyonlarımıza yatırım yapmaya ve sığır, kanatlı hayvanlar
ve diğer çiftlik hayvanları alanında güçlenmeye
devam edeceğiz. Ayrıca, aşılar ve antiparaziterler
konusundaki liderliğimize özel önem vermeye
devam ederek, sağlık ve tedavi ihtiyaçları ile ilgili
çalışmalarımızı da sürdüreceğiz.
Veteriner hekimlerimize destek olmak ve
yetiştiricilerin hayvanlarını sağlıklı, sürdürülebilir ve ekonomik bir şekilde yetiştirerek
tüketicilere güven vermelerini istiyoruz. Evcil
hayvanların daha uzun ve daha iyi yaşamalarına yardım etmek istiyoruz. Ayrıca paydaşlarımızın ve ortaklarımızın beklediği mükemmel
hizmeti sürdürmek istiyoruz. Bir aile şirketi
olarak, bunu elde etmek için uzun vadeli bir
perspektif oluşturduk.
Heyecanlıyız çünkü, yeni Boehringer Ingelheim Hayvan Sağlığı Birimi olarak geleceğe
bakmak ve müşterilerimize ve ortaklarımıza
hizmet etmek istiyoruz.” 
BoehrInger
IngelheIm Hayvan
Sağlığı hakkında
Ocak 2017’de Merial,
Boehringer Ingelheim
grubunun bir parçası
haline geldi. Dünya’nın en
büyük ikinci hayvan sağlığı
şirketi olan Boehringer
Ingelheim, endüstrinin
hayvan sağlığını daha iyi
geliştirmesini sağlamak
için çalışmaktadır. Dünya
çapında 10.000’den fazla
çalışanı olan Boehringer
Ingelheim Hayvan
Sağlığı’nın ürünleri 150’ den
fazla pazarda bulunmakta
ve 99 ülkede global olarak
faaliyet göstermektedir.
BoehrInger IngelheIm,
tek hayvan sağlığı firması
olarak deneyimini ve
kaynaklarını artırarak
daha yenilikçi ve geniş
kapsamlı hayvan sağlığı
çözümleri sunmaktadır.
Ceva, artan kuluçka aşılama
faaliyetleri ile sektörün teknik
beklentilerine yanıt veriyor
Ceva Hayvan Sağlığı giderek modernleşen kanatlı endüstrisini benimseme
planının parçası olarak kuluçkada aşılama
segmenti ile dünya çapında kalite onayı
aldı. Fransız firmanın kuluçkada doğru
aşılama hizmetleri bağımsız denetleme
firması Brueau Veritas Grup (BVG) tarafından denetlendi.
Ceva yetkilileri amaçlarının, çiftliklere
gönderilmeden önce tüm hayvanların
kuluçkada doğru aşılanması olduğunu
açıkladı. Firma, sürekli performans takibini ve sonuçların sürekli iyileştirilmesini
sağlayan innovatif bilgi yönetim araçları
kullanan ve bölgesel kuluçka idarecileriyle
birlikte çalışan 130’dan fazla kuluçka uzmanından oluşan bir global ekibe sahip.
BVG tarafından verilen kalite onayı
temelde firmanın C.H.I.CK. program faaliyetlerine verildi. Bu programla birlikte,
tüm dünyada ve ülke bazında firmanın
yüksek standartlarına uygunluk BVG tarafından takip edilecek.
Ceva’nın pazarlama ve global operasyonlar başkanı Gabriel Rshaid şunları
söyledi: “Ceva olarak, kuluçkahanede her
gün müşterilerimizle birlikte olarak onlara
operasyonlarından en yüksek verimi
almalarında yardımcı oluyoruz. Şu anda
dünyada belki de en yenilikçi kanatlı aşıları
portföyüne sahibiz. Ancak uygun şekilde
uygulanmaz ise beklenen etki alınmaz.
Artık müşterilerimiz, ürünlerimizi desteklemek için sunduğumuz kalite hizmetinin
şu anda en yüksek uluslararası standarda
sahip olduğundan emin olabilirler.
Göze çarpan ilerleme
Ceva’nın Paris ofisinde düzenlenen
ödül töreninde firmanın kanatlı franchise
İNFOVET 42-43
direktörü Dr. Sylvain Comte, kuluçkada
aşılamanın çok faktörlü bir eylem olduğunu ve bu faktörlerin başlıcalarının da iyi
eğitilmiş personel, doğru ve etkili ekipman
kullanımı, iyi bir proses ve biyogüvenlik
protokolleri olduğunu söyledi. Dr. Comte,
AnimalPharm’a yaptığı açıklamada yeni
teknoloji kanatlı aşılarında (NTV) çok
ciddi bir ilerleme kaydettiklerini söyledi.
2005’te tüm dünyada üreticilerin sadece
%2’si enfeksiyöz bursa hastalığının (IBD)
tedavisi için NTV’leri kullandı. 2015’te bu
rakam %42’ye çıktı.
2005 senesinde Newcastle tedavisinde
NTV hiç kullanılmazken 2015’te kullanım
oranı %21’e çıktı. Bu kullanım oranları her
geçen gün artmaya devam ediyor. Şu anda
global kuluçka aşıları pazarında Ceva’nın
payı %33. Bu aşılar, immune kompleks
veya vektör tipi aşılardan oluşuyor. İmmun
kompleks koruyucu aşılardan bir tanesi
Ceva’nın Gumboro aşısı Transmune’dur.
Vektör aşısının örnekleri ise IBD için Vectormune HVT IBD ve ND için Vectormune
ND isimli aşılardır.
Dr. Comte, BVG onayının hem Ceva
hem de müşterileri için çok önemli bir
yönetim aracı olduğunu, sürekli denetimin kuluçkada aşılama operasyonlarında
çıtayı yükseltmelerine yardımcı olacağını
açıkladı. Dr. Comte ayrıca, kanatlı üretim
dünyasının her geçen gün daha da büyüdüğünü ve Ceva olarak rollerinin bu büyüyen
ihtiyacı karşılamak olduğu söyledi.
Dr. Comte’nin diğer açıklamaları ise
şöyle: “Dünya genelinde daha büyük ve daha
sofistike tesisler kurulurken hastalıklarda
da artış olacak ve bizler de bu sorunlarla baş
etmek için yeni aşılar üretmek ve bu aşıların
kuluçkahanelerde doğru kullanımını sağla-
mak zorundayız. BVG onayı bu ihtiyaçların
karşılanması için teşvik edici rol oynayacak.”
Kalite onayı
Merkezi Libourne’da bulunan Ceva, kuluçka aşılama hizmetleri ile bu bağımsız sertifikasyon yaklaşımını dünyada benimseyen
ilk firma olduklarını ileri sürüyor. Ceva’nın
bu programı, C.H.I.C.K. olarak biliniyor.
Bu program artık Paris’teki BVG’dan kalite
onayını almış bulunuyor. Denetim sürekli
olarak devam edecek ve kalite belgesi her üç
senede bir yenilenecek.
C.H.I.C.K. programı dahilinde Ceva’ nın
uzman ekipleri düzenli olarak kuluçkahaneleri ziyaret edip, aşıların doğru saklanıp hazırlanarak uygulandıklarından emin olmak
için bir dizi testler ve sürekli operatörlerin
eğitimini gerçekleştiriyorlar. C.H.I.C.K
programının açılımı Ceva Kuluçka Bağışıklık Kontrol Anahtarları (Ceva Hatchery
Immunization Control Keys) şeklindedir.
Ceva Kuluçka Teknolojisi
portföyünde büyüyor
Geçen yıllar içerisinde Ceva, daha fazla
kuluçka teknoloji varlıkları edinme konusunda önemli adımlar attı.
2008’de, yenilikçi kanatlı aşılama
ekipmanları (sprey, kas içi ve deri uygulamaları için) geliştirmede Fransa’nın öncü
firmalarından Desvac’ı satın aldı.
2015’te ise kuluçka otomasyon sistemleri
ve in-ovo aşılama teknolojilerinde uzman
Ecat’ı bünyesine kattı. Ve 2016 senesinde
Ecat, yenilikçi otomatik kuluçka ekipmanları dizayn ve üretimi yapan iD Projects
adlı Fransız firması ile birleşerek, kuluçka
ekipmanları ve otomasyonunda dünya lideri Ecat iD olarak faaliyet göstermeye başladı.
KANATLI SAĞLIĞI KÖŞESİ GÜNEŞLİ A.Ş.
Yumurta tavuklarının
alternatif barınma sistemlerine
psikolojik tepkileri-1
Bu çalışma, barınma sistemleri ve yumurta tavuklarının psikolojik tepkileri arasındaki
ilişkiyi gözlemleyebilmek amacıyla çeşitli barınma sistemlerinin stres ve humoral
tepki üzerindeki etkisini değerlendirmek üzere tasarlanmıştır.
Yazar: Shanıko Shını Yumurta Tavuklarının Alternatif Barınma Sistemlerine Psikolojik Tepkileri
Clinic for Poultry, Hanover School of Veterinary Medicine, 30559 Hannover, Germany (Almanya) E-posta: [email protected]
Özet: Yumurta tavuklarının farklı barınma
sistemlerine maruz kalmasının hematolojik-immünolojik değişikliklerle ilişkili olup
olmadığının araştırılması için ayırt edici
lökosit sayımı, H/L (Heterofil/Lenfosit) oranı
ve Ab (Antikor) titrelerinin ND (Newcastle
Hastalığı) ve IB (İnfeksiyöz Bronşit) ticari
aşılarına oranı ölçümleri kullanılmıştır. Yumurta tavukları, geleneksel batarya kafesler,
modifiye edilmiş kafesler ve yoğun serbest
dolaşım barınma sistemi olmak üzere, üç farklı barınma sisteminde tutulmuştur. Ayırt edici
lökosit ve H/L oranı, stres tepkisi göstergeleri
ve bağışıklık fonksiyonu için önemli olan
hassas biyomarkörler olarak kullanılırken, Ab
seviyelerinin IB ve ND aşılarına oranı, humoral bağışıklığın değerlendirilmesi amacıyla
Bu makale iki bölümden
oluşmaktadır.
İkinci kısmına
Şubat sayımızdan
ulaşabilirsiniz.
İNFOVET 44-45
ölçülmüştür. Bu çalışma, üç farklı barınma sistemine maruz kalan tavuklarda H/L oranının
ciddi farklılıklar göstererek sırasıyla 0.58, 0.43
ve 0.38 olarak bulunduğunu ortaya koymuştur. Elde edilen sonuçlar, batarya kafeslerde
tutulan tavuklarda heterofil düzeyi artarken
lenfosit düzeyinin düştüğünü göstermektedir.
H/L oranındaki farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda, farklı barınma sistemlerindeki
tavukların antikor tepkisinde azalma olması
gerekliliğine ve bazı araştırmacıların, çevresel
stres etkenlerinin Ab üretimini azalttığını ileri
sürmesine karşın, bu olgu araştırmada kanıtlanmamıştır. Log10 olarak sunulan Ab titresi
herhangi bir barınma sisteminden etkilenmemiştir. Ayrıca, H/L oranları ve antikor seviyeleri arasında hafif bir olumsuz ilişki gözlemlen-
miştir. Sonuçlar, humoral tepki sabit kalırken,
barınma koşullarının ve sosyal stresin, stres
tepkisi (H/L oranı) üzerinde ciddi bir etkisi
olduğunu ortaya koymaktadır.
Giriş
Bir kümesin amacı, kanatlıları belirli bir
alanda tutmak ve onları ölüm oranını arttırabilecek veya büyüme, immunokompetans ve
üremeyi veya yumurta üretimini azaltabilecek
çevresel koşullardan korumaktır. Son birkaç
yıldır, yumurta tavuklarının kafeslerde tutulması dünya çapında eleştirilmektedir. Ancak,
gelişmiş ülkelerdeki tavukların yaklaşık %90’ı
kafeslerde tutulmaktadır. Bazı davranışsal
ve ekonomik avantaj sağlamasına rağmen,
yumurta tavuklarına yönelik kafes sisteminin,
refah problemlerini de beraberinde getirdiği
kanıtlanmıştır. 1999’da yayınlanan bir AB
direktifine ve başta Kuzeydoğu Avrupa, Kuzey
Amerika ve Avustralya’da olmak üzere, kümes
hayvanları refahında meydana gelen son
gelişmelere göre, barınma sistemleri ve sürü
yoğunlukları değiştirilerek yumurta tavukları
yönetiminde refah seviyesi anında arttırılmıştır. Bu nedenle Hannover’daki bir araştırma
ve eğitim çiftliğinde yumurta tavukları için
yeni bir kümes yapılmış olup, her yıl 5200
yumurta tavuğu üç farklı barınma sisteminde
tutulmuştur: 1500 tavuk geleneksel batarya
kafeslerde, 1500 tavuk modifiye edilmiş kafeslerde ve 2200 tavuk ise yoğun serbest dolaşım
barınma sisteminde tutulmuştur.
Diğer omurgalılarda olduğu gibi, kanatlılarda da çevreye verilen psikolojik tepkiler,
spesifik olabilir veya genel bir stres durumuna yol açarak spesifik olmayabilir. Genel
olarak çevresel stres etmenlerinin bağışıklık
tepkilerini azalttığına ve hipotalamus-hi-
www.gunesliasi.com.tr
pofiz-adrenal kortikal yollarla başlatılan
immünomodülasyona neden olduğuna dair
kanıtlar bulunmaktadır. Stres, bağışıklığı
düşürebilir ve bağışıklık antikor tepkilerini
azaltan zincirleme tepkilere neden olabilir.
Aynı bağışıklık son noktası; çevre yönetimi,
kümes, aydınlatma, alan, sıcaklık, beslenme
şekli, aşılamalar, besin katkıları ve terapötik gibi kümes hayvancılığının her alanına
ilişkin kararlara uygulanmalıdır.
Stresle indüklenen bağışıklık değişikliğinin
ölçülmesi ile ilgili olarak, uygun hematolojik
ve immünolojik testler önerilmiştir. H/L
oranı, bir tavuk sürüsünde stres tepkisinin
hassas bir hematolojik göstergesi olarak ve
bağışıklık fonksiyonuna ilişkin genel bir biyomarkör olarak kullanılmıştır. Dahms ve Sail
ise immünolojik tepkilerdeki değişiklikleri
belirlemede için göz önünde bulundurulabilecek kriterler önermiş olup, Ab’nin yaygın
olarak kullanılan aşılara tepkisinin değerlendirilmesi gerektiğini öne sürmüştür. Benzer
şekilde, stresli ortamlarda kümes hayvanlarında, aşılamalar da dahil olmak üzere, çeşitli
partikül antijenlerine karşı daha az antikor
aktivitesi olduğu belgelenmiştir.
Ancak, farklı barınma sistemlerindeki yumurta tavuklarının hematolojik ve humoral
değişikliklerinin değerlendirilmesine ilişkin
çok az bilgi bulunmaktadır ve dolaşım halinde olan lökositlerdeki stresle indüklenen
değişiklikler ile antikor titrelerindeki stresle
indüklenen değişiklikler arasındaki ilişkiyi
ortaya çıkarmak için oldukça az sayıda
deney girişiminde bulunulmuştur.
Bu nedenle, bu çalışma, barınma sistemleri
ve yumurta tavuklarının psikolojik tepkileri
arasındaki ilişkiyi gözlemleyebilmek amacıyla
çeşitli barınma sistemlerinin stres ve humoral
tepki üzerindeki etkisini değerlendirmek
üzere tasarlanmıştır. IB ve ND aşılarına verilen
Ab tepkileri, humoral bağışıklığı değerlendirmek için ölçülürken, ayırt edici lökosit sayımı
ve H/L oranı, bağışıklık fonksiyonu ile ilgili
stres tepkilerinin hassas göstergeleri olarak
kullanılmıştır. Ayrıca, H/L oranları ve Ab titre
düzeyleri arasındaki ilişki de gözlemlenmiştir.
Materyal ve Yöntem
Yumurta tavukları (Kahverengi yumurta
tavukları) üç farklı barınma sisteminde tutulmuştur: Bu çalışmada, 1500 tavuk batarya kafeslerde, kanatlı başına 690 cm2 alan düşecek
yoğunlukta ve her kafeste 4 tavuk olacak şekilde; 1500 tavuk modifiye edilmiş kafeslerdeki
Yumurta tavuklarına
yönelik kafes sisteminin,
refah problemlerini de
beraberinde getirdiği
kanıtlanmıştır.
tünek çubuğu, yuva ve altlık bulunan küçük
bölümlerde, kanatlı başına 750 cm2 alan
düşecek yoğunlukta ve 600 cm2 kullanılabilir
zemin ve her kafeste 10 tavuk olacak şekilde;
2200 tavuk ise bir zemin sisteminin kullanıldığı yoğun serbest dolaşım barınma sisteminde
kanatlı başına bir m2 alan düşecek yoğunlukta
ve her kafeste 9 tavuk olacak şekilde tutulmuş
ve kullanılmıştır. Tavukların 15 haftalık olduğu
Nisan 2000’de yumurtlama dönemi başlamış
ve Mart 2001’de sona ermiştir. Her grubun
üretim ve refah özellikleri 47 hafta boyunca
kayıt altına alınmıştır. Her barınma sisteminde yumurta tavukları aynı zeminde tutulmuş
ve aynı şekilde beslenmiştir. Su, ihtiyaçları
olduğu zaman içebilecekleri şekilde her
zaman hazır bulundurulmuştur. Koruma ve
bakım yönetimi tüm hayvanlar için aynı olup,
bütün barınma sistemlerinden aynı personel
sorumlu olmuştur. Tavuklara içme suyu
yoluyla yumurtlama döneminden önce ticari
olarak mevcut ND ve IB aşıları uygulanmış
olup, tavuklar, kan örnekleri alınmadan 3 hafta
önce tekrar aşılanmıştır.
Her bir barınma sisteminde 30 ve her bir
tekrarda 10 tavuk olmak üzere, doksan yumurta tavuğu, kan örneği alımı için rastgele
seçilmiştir. Ölçüm sırasında hayvanların
yaşı 35 haftaya ulaşmıştır.
Stresli ortamlarda,
aşılamalar da dahil
olmak üzere, çeşitli
partikül antijenlerine
karşı daha az antikor
aktivitesi olduğu
belgelenmiştir.
Kan örnekleri için tavuklar ayrı bir odaya alınarak, derhal kanat damarından kan alınmıştır.
ND ve IB Ab titrelerini ölçmek üzere heparinize
olmayan kan alınmış ve lökosit ve H/L oranlarını hesaplamak için kan yaymaları hazırlanmıştır. Serum santrifüj işlemiyle ayrılmış ve
-20°C sıcaklıkta analiz edilene kadar muhafaza
edilmiştir. Kan lökositlerinin profilini ve H/L
oranını elde etmek için lam boyama metodu
kullanılmıştır. Her bir tavuk için üç kan yayması
hazırlanmış ve methanol ile sabitlenmiştir.
Daha sonra, yaymalar, derhal %100 Wright
boya ile boyanmış ve saf su ile yıkanmıştır. Yaymalar kurumaya bırakılmıştır. Her bir lamda
100 hücre sayılmış ve bu hücreler 100X objektifte immersiyon yağı mikroskobu kullanılarak
sınıflandırılmıştır. Ayırt edici lökosit sayımı:
toplam lökositlerin heterofil, lenfosit, eozinofil,
monosit ve bazofil yüzdeleri ile H/L oranları her
bir tavuk için hesaplanmıştır. Tek bir serumdan
alınan ND ve IB aşılarına verilen Ab tepkilerinin
değerlendirilmesi için ticari olarak mevcut
ELISA (enzime bağlı immünosorbent tayini)
test kitleri kullanılmıştır.
Heterofil, lenfosit, eozinofil, monosit, bazofil, H/L oranları ve Ab titrelerine ilişkin veriler,
tek yönlü ANOVA’ya (SAS Institute, Inc.,)
tabi tutulmuştur. Homojenlik varyansının
elde edilmesi için analizlerden önce antikor
titrelerine ilişkin verilerin logaritması alınmış
ve log10 antikor titresi olarak sunulmuştur.
Anlamlılık düzeyi P<0.05 olarak tespit
edilmiş ve Duncan’ın çoklu aralık testi ile
çoklu ortalamalar karşılaştırılmıştır.
Üç değişken (H/L oranı ve ND ve IB aşılarına ilişkin antikor titre değerleri) arasındaki
ilişki Pearson’ın korelasyon katsayısı ile
belirlenmiştir. Bu yöntem bireysel değişkenliği ortadan kaldırmakta ve iki dizi değişken
arasındaki ilişkileri değerlendirmektedir. 
ARAŞTIRMA
Kuluçka artıklarından
yem katkı maddesi yapıldı
Arkansas Üniversitesi’nde yürütülen bir çalışmaya göre, yumurtadan
yeni çıkmış civcivlerin kuluçka yumurta kabuğu artıklarıyla
hazırlanan zenginleştirilmiş yemler; cicivlerde performans artışı,
bağışıklıkta iyileşme ve endotoksin direncinde artışa olanak sağlar.
Haber: Veteriner Hekim Zeynep Sevil
Yapılan son araştırmalarda, kuluçka
makinesinde kalan artık yumurta kabuklarının, tavukların yumurtadan çıktıktan sonraki
dönemde kısa süreli beslenmesinde büyüme
performansı ve bakteriyel lipopolisakkaritlerin
(LPS) bağışıklığa olan etkisi üzerinde duruldu.
Yumurta kabukları kalsiyum karbonat kabuğundan oluşan, membran, protein, embriyonik
kökenli peptit ve mikrobik canlıları içeren en
önemli kuluçka makinesi artıklarıdır.
Bağışıklığı artırıcı besin takviyesi
USDA‘nın (Amerikan Tarım Departmanı)
desteğiyle Arkansas Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan araştırmada, kanatlı
diyetinde bu artığın yem katkı maddesi olarak
kullanılması memelilerde kolostrumun
yavrunun bağışıklığını artırması ile aynı etkiyi
İNFOVET 46-47
yaratacağı hipotezine ulaşıldı. Bu doğrultuda
kuluçka makinesi artıklarının, yeni yumurtadan çıkmış civcivlerde yem katkı maddesi
olarak kullanılmasının etkileri üzerine üç tane
çalışma yürütüldü. Yapılan ilk çalışmada,
tavukların beş haftalık süreçte kontrol grubu %
0.5’lik peynir altı tozu katkılı yemle beslenirken
diğer grup kuluçka makinesi artığı ile zenginleştirilmiş yemle beslendi. Bu iki grup büyüme,
kan, kimyasal, plazma immünoglobülinleri ve
kortikosteron açısından değerlendirildi.
İkinci ve üçüncü çalışmalarda kuluçka makinesi artığı ile zenginleştirilmiş yemle beslenen beş
haftalık tavuklarda 4. ve 24.
saatlerde etanol ile bakteriHer iki çalışmada da,
hem vücut ağırlığında
lerden arındırılarak sterilize
artış hem de kan
edilmiş yemin LPS üzerindekortikosteron oranında
ki etkisi karşılaştırıldı. 
düşüş gözlendi.
Kanatlılarda
ağırlık artışı sağlar
Yapılan iki çalışmada da,
tavuklara LPS verilmesi
24 saat sonrasında gözle
görülür oranda kilo kaybına
sebebiyet verdiği, kuluçka
artık yumurta kabuğu
yem katkı maddesi ile
zenginleştirilmiş yemle
beslenen tavukların kontrol
grubuyla karşılaştırıldığında
gözle görülür oranda daha
az oranda ağırlık kaybının
yaşandığı görüldü. Beyaz
kan hücreleri, heterofil /
lenfosit oranı, IgG seviyesi
bu yem katkı maddesiyle
zenginleştirilmiş yemle
beslenen tavuklarda kontrol
grubuna oranla daha düşük
oranda olduğu tespit edildi.
LPS verilmiş tavuklarda
proinflamatuvar sitokin
IL-6 geni etkisi artmıştır
ama yem katkı maddesiyle
zenginleştirilmiş yemle
beslenenlerde bu etki
kısaldığı görülüyor.
çalışmalarda, artık
yumurta kabuklarının
civciv diyetindeki etkisinin,
memelilerde kolostrumun
yavrunun bağışıklığını
artırması ile aynı etkiyi
yarattığı hipotezine ulaşıldı.
KONU KANATLI
Elanco, “Enerji Zamanı”
konsepti ile gerçekleştirdiği
toplantıda sektör ortaklarını
bir araya getirdi.
ARTIK
A
HAREKETE
GEÇME
ZAMANI!
Elanco Hayvan Sağlığı, “Enerji Zamanı” konsepti
ile geçtiğimiZ günlerde kanatlı ekonomisi ve
beslenmenin performanstaki rolünü ele aldı. 30 üst
düzey yöneticinin katılımda bulunduğu toplantıda
uzman isimlerin sunumları görülmeye değerdi.
İNFOVET 50-51
rtık günümüzün en büyük
sorununu çözme zamanı geldi;
gıda temininin sürekliliği. Dünya
nüfusu hızla artıyor. Ve sadece
nüfus değil, aynı zamanda daha iyi şartlarda
yaşayan insan sayısı da artıyor. 2050 yılına
kadar küresel orta sınıfa 3 milyar kişi daha
eklenecek. Ancak uzmanlar, bu nüfusu
beslemek için yeterli gıda kaynağımızın
olmayacağı bir krize doğru sürüklendiğimizi
söylüyorlar. Bu gidişi tersine çevirmek için
harekete geçme zamanı! Doğru dialogla, bilimi temel alan doğru politikalarla ve doğru
yenilikçi çözümlerle… Kaynaklarımızdan
çok fazla tüketmeden hepimiz için yeterli
gıdaya sahip olabiliriz.
9 milyar insanın yeterli, besleyici ve düşük maliyetli gıdaya erişebildiği; çocukların
sağlıklı, aktif, akıllı ve güçlü büyüdüğü bir
dünya için harekete geçme zamanı diyen
Elanco Hayvan Sağlığı, “Enerji Zamanı”
konsepti çerçevesinde, 6 Aralık 2016 tarihinde İstanbul-Kalamış Wyndham Otel’de
bir etkinlik gerçekleştirdi. “Kanatlı Ekonomisi ve Beslemenin Performanstaki Rolü”
konulu toplantının açılış konuşmalarını
Elanco Kanatlı İş Birimi Kıdemli Müdürü
Elanco Kanatlı İş
Birimi Kıdemli Müdürü
ALPER KESKİNER
Elanco Ülke Müdürü Ali
İzzet Bilgin, gıda sürekliliği
sağlanmış yarınlar için
mücadeleye son hız devam
edeceklerini belirtti.
Global Success
Advisors Group
Başkanı
Dr. Nenad Pacek
Alper Keskiner ve Elanco Ülke Müdürü
Ali İzzet Bilgin yaptılar ve gıda sürekliliği
sağlanmış yarınlar için Elanco Hayvan Sağlığı olarak mücadelelerine son hız devam
ettiklerini ve edeceklerini belirttiler.
Minimum enerjiyle maksimum
sonuç nasıl alınır?
Kanatlı sektör ortaklarından 30 üst
düzey yöneticinin katılımda bulunduğu
toplantıda öğlen başlayıp akşam son bulan
sunumlar çok ilgi çekiciydi. Sunumlar
arasında, misafir konuşmacı olarak dünya
şampiyonu bilardo oyuncumuz Semih
Saygıner “Masamdan Hikayeler” başlığıyla
hayatından, kariyer basamaklarından hikayeleri katılımcılarla paylaştı. “Minimum
enerjiyle maksimum sonuç nasıl alınır?”
konusuna değinen Saygıner; bunun yanı
sıra, hayranlıkla izlenen bir bilardo gösterisine imza attı. Toplantı, akşam saatlerinde
Wyndham Otel’in terasında bulunan Quzo
Rest’te yapılan gala yemeği ile son buldu.
nuçlarının etkilerini, politik ve ekonomik
olarak Türkiye üzerindeki sonuçlarını ve
ihracat ve ithalattaki beklenen değişiklikleri katılımcılarla paylaştı.
GLOBAL EKONOMİ VE TÜRKİYE
ÜZERİNE ETKİLERİ ELE ALINDI
KANATLI ETİNİN ÖNEMİ
HER GEÇEN YIL ARTMAKTA
Açılış konuşmasının ardından toplantının ilk etkileyici sunumunu dünyada
yüzlerce firmaya ekonomi ve finans alanında danışmanlık veren Global Success
Advisors Group Başkanı Dr. Nenad Pacek
gerçekleştirdi. Dr. Nenad, “Günümüzde
ve Gelecekte Broyler Ekonomisi; Hızlı
Değişimler ile Nasıl Başa Çıkabiliriz?”
başlıklı sunumda mevcut global ekonomiyi ve Türkiye üzerindeki etkilerini anlattı. Hammadde fiyatları üzerinde duran
Dr. Nenad, Amerika’daki seçimlerin so-
Dr. Nenad Pacek’in ardından, Ankara
Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Mehmet Akan, “Türkiye’de Kanatlı Üretimi:
Genel Değerlendirme ve Potansiyel Problemler” isimli bir sunum gerçekleştirdi.
Türkiye’de kanatlı eti üretiminin son 5 yıl
içerisinde % 39 oranında büyüyerek 2015 yılı
için 2,114 milyon ton olarak gerçekleştiğini
belirten Prof. Dr. Akan, ihracat ve kanatlı eti
üretimi rakamlarını paylaştı: “İhracat verilerine baktığımızda % 137’lik bir büyüme
toplantı “Elanco - Kanatlı Ekonomisi ve Beslemenin Performanstaki Rolü”
Prof. Dr. Mehmet Akan,
Türkiye’deki kanatlı
üretimi ile ilgili genel
değerlendirmelerde bulundu.
miktarın diğer gıdalarda (bebek mamasında
19.200 mcg, vejeteryan hamburgerde 4.500
mcg, hambugerde 28.000 mcg) çok daha
yüksek oranlarda tespit edildiğini belirtti.
Son günlerde üzerinde konuşulan en
önemli konulardan biri olan antibiyotik
direnci ve kullanımı üzerine de konuşan
Prof. Dr. Akan, reçeteye tabi antibiyotik
kullanımı ve arınma sürelerine dikkat çekti:
“Türkiye’de broiler entegrelerde antibiyotik
kullanımı reçeteye tabi ve arınma sürelerine
dikkat edilerek kullanılmaktadır. Antibiyotik kullanımı beşeri hekimlikte daha yoğun
kullanılmaktadır ve toplum tarafından
bilinçsiz tüketim söz konusudur. Ülkede
hastalık kontrolü için işletme, bölge ve ülke
bazında biyogüvenlik kurallarına uyulmalı
ve sıkı bir şekilde takibi sağlanmalıdır”.
Geniş Kapsamlı Besleme
Bakış Açısının Önemi
Prof. Dr.
Necmettin Ceylan,
broyler beslemesinde
enzim kullanımı ve
stratejilerini ele aldı.
yaşanmış; 2015 yılı için 359,2 bin ton olarak
gerçekleşmiştir. Dünyada kanatlı eti 2015
yılı üretimi 118,3 milyon tondur. Dünyada et
tüketimine bakıldığında; ilerleyen yıllardaki
öngörü et tüketiminde kanatlı etinin önemli
bir paya sahip olacağı ve bu ivmenin her geçen
yıl daha da artacağı yönündedir.
Potansiyel problemler
Dünyada tavuk üretiminin %1.8’inin
Türkiye’de yapılmakta olduğunu söyleyen
Prof. Dr. Akan, “Üretim-tüketim-ihracat
ve fiyat arasındaki denge çok önemlidir. Bu
dengeyi etkileyen önemli konulardan biri
ise bilgi kirliliğidir. Bu bilgi kirliliğini oluş-
İNFOVET 52-53
turan temel başlıklar ise, hormon, GDO,
tümör, kuluçka süresi, hızlı büyüme, yaşam
süresi ve hayvan refahıdır”.
Peki tavuk üretiminde hormon kullanılıyor mu? Tavuk eti tüketimin erken ergenliğe
neden olur mu? Bu konuların temelinde,
soyada bulunan phyto-östrojenik yapının
tavuk etinin tüketimiyle insanlarda sorun
oluşturması inancının olduğunu söyleyen
Prof. Dr. Akan, bu konuyla ilgili yapılan araştırmalardan “Pytoestrogen Content of Food
of Animal Orgin: Dairy Producs, Eggs, Meat,
Fish, Sea food” isimli çalışmada, kanatlı eti
ve derisindeki phyto-östrojen miktarının
6-12 mcg arasında değişim gösterdiğini; bu
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Necmettin
Ceylan, “Broyler Üretiminde Doğru Enzim
Kullanımı ve Stratejiler” adlı sunumunda; insan, çevre, yem ve broiler faktörlerinin her birinin yönetildiği bir broiler besleme bakış açısı
geliştirmenin öneminden bahsetti ve mevcut
problemleri şu başlıklar altında ele aldı:
İNSAN: Artan nüfus, açlık, proteince zengin besleme, kaliteli gıda, GDO ve hormon gibi
insanlarda yüksek kaygı yaratan durumlar
ÇEVRE: Ekilebilir alanların azalması,
CO2 emisyonu, kuraklık ve küresel ısınma
YEM: Sınırlı yem kaynakları, aynı yem
kaynağında yüksek varyasyonlar, anti besinsel bileşikler, sindirilebilirlik sorunu
BROİLER: Yüksek performans, problematik sindirim sistemi, kompleks besin
madde ihtiyacı
Yem için, sınırlı hammadde başlığı ele
alındığında soya ve mısır olmak üzere önemli
iki hammaddeyle karşılaştığımızı söyleyen
Prof. Dr. Ceylan, dünyanın kabul ettiği bu iki
önemli ana hammaddenin dünyadaki üretimlerinin 2015 verilerini aktardı. Kanatlıların
tükettikleri yemin % 15 ila 25’ini sindiremediklerini ve NSP içeriğinin (non-strach polisakkarit) belirleyici rol oynadığını söyledi.
Enzim seçimi ve bu enzimlerin
bağırsak bütünlüğüne katkıları
Prof. Dr. Necmettin Ceylan, sunumunun
ikinci kısmında kanatlı beslemesinde enzim
kullanımını ve stratejilerini ele aldı. Sindi-
rim sistemi enzim miktarlarının, özellikle
kanatlının yaşı göz önünde bulundurularak
belirlenmesi gerektiğini vurguladı: “Kanatlılarda yaşa bağlı sindirim sistemi enzim
miktarları da değişiklik göstermektedir; bu
da sindirim ve emilimde olumsuzluklara
neden olmaktadır. Beslenme yönetimi
içerisinde enzim kullanım ve stratejilerini
inceleyen birçok çalışma mevcuttur. Bu
çalışmalarda, eksojen enzimlerin, etki mekanizmalarına göre ortak amacının; kanatlı
performansında iyileşme sağlaması olduğu
ortaya koyulmuştur”.
Enzimlerin sağladığı diğer katkıları sıralayan Prof. Dr. Necmettin Ceylan, daha iyi
canlı ağırlık ve FCR, rasyon maliyetlerinin
düşürülmesi, vizkozite ve sindirilebilirlik
üzerine pozitif etkileri ele aldı; az bilinen
ya da daha fazla önemsenmesi gereken
konunun ise yem enzimlerinin daha iyi bir
bağırsak bütünlüğü için sağladığı katkılar
olduğunu söyledi; enzim seçiminde ve
kullanımında dikkat edilecek başlıkları
sıraladı: “Söz konusu enzimin hammadde ilişkisine, diğer eksojen enzimler ile
ilişkisine, partikül büyüklüğüne ve termostabilitesine, gerçek aktivitesine, diğer enzim
ve yem katkıları arasındaki sinerjizime
ve en önemlisi bağırsak bütünlüğüne ve
bağırsak mikrobiyomu etkileşimine dikkat
etmeliyiz. Enzim seçiminde başarı kriterlerini özetleyecek olursak; enzimi sadece
rasyon maliyeti olarak değerlendirmeyelim;
bağırsak bütünlüğüne olan katkılarını da
göz önünde bulunduralım. Enzimler arası
sinerjiyi unutmamak gerekiyor. Fiziksel
özelliklerini ve yemdeki gerçek aktivitelerini kontrol edelim. Unutmayalım ki; genetik
iyileşmeler azalıyor ve beslemenin önemi
gittikçe önem kazanıyor”.
Prof. Dr. İbrahim Çiftçi,
bağışıklık sisteminin sağlıklı
bir şekilde tetiklenmesi için
gerekenlere dikkat çekti.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ
MEKANİZMALARI ARASINDAKİ
KOORDİNASYON
Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
İbrahim Çiftçi, “Broylerde Yem Kaynaklı
Doğal Bağışıklık Yanıtı” adlı sunumuna
“bağışıklık” gibi karmaşık bir kavramı en
anlaşılır haliyle açıklayarak ve yem kaynaklarıyla ilişkisini ele alarak başladı: “Etlik piliçlerde yem kaynaklı doğal bağışıklık
yanıtı ve etkileri konusuna baktığımızda,
vücuda zarar verebilecek yabancı bakteri,
virüs, mantar, protein ve hastalık
teknik sunumlarda
katılımcılar merak
ettiği soruların
cevaplarını alma
fırsatı yakaladılar.
toplantı “Elanco - Kanatlı Ekonomisi ve Beslemenin Performanstaki Rolü”
Prof. Dr. Mehmet
Akan, çok iyi bir
vuruş yaparak,
Semih Saygıner’i
bile şaşırttı.
Dünya bilardo şampiyonu
Semih Saygıner,
hayranlıkla izlenen bir
gösteriye imza attı.
“Minimum enerjiyle maksimum sonuç nasıl alınır?”
konusuna değinen dünya şampiyonu bilardo
oyuncumuz Semih Saygıner, ile toplantının “Enerji
Zamanı” konseptine hoş bir atıfta bulundu.
oluşturabilecek her türlü ajana karşı organizmanın verdiği yanıta bağışıklık denir.
Canlılarda iki tip bağışıklık vardır; “kalıtsal
ya da doğal bağışıklık”. Diğeri ise, “edinsel
ya da adaptif bağışıklık”. Her iki bağışıklığın
etki mekanizmaları farklı olsa da birbirleriyle koordineli çalışmaktadır. Kanatlıda
bağışıklık organlarına baktığımızda, ilk
sırada timus, bursa fabricius, kemik iliği
ve yumurta sarı kesesi gelmektedir. İkincil
organlara bakıldığında ise Harderian bezi,
sekal tonsiller, dalak ve sindirim sistemi
temelleri lenfoid doku (GALT) karşımıza
çıkmaktadır. Doğal ve adaptif bağışıklık
arasındaki en önemli fark; doğal bağışıklık
İNFOVET 54-55
yanıtının şekillenmesi için saatler gerekirken, adaptif bağışıklık için günler gerekmesidir. Doğal bağışıklıkta bir hafıza sistemi
olmadığı için etken ile karşılaştığında her
zaman aynı yanıtı vermektedir. Adaptif
bağışıklık ise ilk karşılaşmadan sonra etkeni
hafızaya aldığı için ikinci karşılaşmada aynı
yanıtı vermemektedir. Patojenler bağırsak
epiteli üzerindeki reseptörlere bağlanarak
doğal bağışıklığı tetiklemektedirler. Bunun
sonucunda bağlandıkları bölgelerde yangı
mekanizması çalışmaya başlamakta, bölgeye yoğun immun hücre göçü şekillenmektedir. Oluşan bu yanıt için kanatlı ciddi bir
enerji harcamaktadır”.
Yem kaynaklı immun yanıt ve NSP’ler
Prof. Dr. İbrahim Çiftçi, yapmış
olduğu geniş çaplı bağışıklık tanımından sonra yem kaynaklı immun yanıta
ve hammaddelerin yapısında bulunan
NSP’lere değindi: “Yem kaynaklı immun
yanıta baktığımızda kullanılan hammaddelerin yapısında bulunan bazı NSP
yapıların bağırsak epitellerinde bulunan
reseptörler tarafından, aynı patojen gibi
algılanarak sanki vücuda bir patojen girmiş gibi doğal immun yanıt oluşturduğu
gözlemlenmektedir.
Peki bu immun yanıtı oluşturan
NSP yapılar nelerdir?
> Hemiselüloz yapıda bulunan mannan bileşikleridir. Bu bileşiklerin bulunduğu hammaddelere baktığımızda palm
çekirdeği küspesi % 30-35, keçiboynuzu
küspesi % 25-30, guar küspesi % 3-9, soya
kabuğu % 8 ve kanatlı beslemede yoğun
olarak kullanılan soya küspesinde % 1.26 1.61 aralığında bulunmaktadır.
> Mannan bileşiklerinin doğal immuniteyi tetiklemek için kritik eşik değerleri soya
kullanımı @ ≥ % 12 veya karma yemde ≥%
0.2 β-mannan içeriği gerekmektedir. Etlik
civciv başlatma yemlerinde % 0.35 – 0.5 etlik piliç yemlerinde ise % 0.2 – 0.3 arasında
β-mannan içeriği değişmektedir.
> Rasyonda yüksek düzeyde mannan
bileşikleri yer alıyorsa bağırsak içeriği viskozitesinde artış, bağırsak morfolojisinde
bozulma, besin madde emiliminde düşüşler
yaşanmaktadır [Rainbird et al., (1984); Lee
et al., (2003; 2005)].
> Biyolojik aktif polimer olarak, (soya
küspesi kullanımı) doğal bağışıklık yanıtı ve
enerji maliyeti artarken [Spurlock, (1997);
Gabler and Spurlock, (2008)], daha düşük
canlı ağırlık ve kötü yem değerlendirmesine
neden olmaktadır [Lee et al., (2003; 2005)].
niyle lökosit ve immunoglobulin miktarı
artar, hücresel tamir ve yenilenme sırasında plazma kaybı yaşanır ve ekstraselüler
proteinlerin yerine konması için sistem
büyük uğraş verir. Bütün bu olayların sonucunda ise yem tüketimi ve performansta
düşüşler yaşanır. Savunma hücrelerinin
fonksiyonlarını gerçekleştirirken besin maddelerine ihtiyaç duyması, doku
fonksiyonlarındaki kayıpların giderilmesi
ve metabolik hastalıkların ortaya çıkması,
yangılı bağırsaklarda epitel dokunun hasar
görmesi, villusların yapılarının bozulması
ve T lenfosit hücrelerinin artması maliyeti etkileyen en önemli faktörlerdir. Bir
kanatlı hayvanın, yaşam payını karşıladıktan sonra performans için enerji harcadığı
düşünülürse, yanlış bir doğal immun yanıtı
için harcanan enerjinin artması kaçınılmazdır ve mısır soya bazlı rasyonlarla
yapılan çalışmalarda yanlış doğal immun
yanıt için harcanan enerji broyler başına
yaklaşık 90 kcal olarak tespit edilmiştir.
BENZERSİZ BİR ENZİM; HEMICELL®
Doğal bağışıklık tetiklenmesinin
besinsel maliyeti
Prof. Dr. İbrahim Çiftçi, son olarak yanlış
yapılan uyarımlar sonucunda bağışıklık
sisteminin devreye girdiğini ve bağlantılı
olarak vücudun besin madde ihtiyacının
arttığını belirtti. “Yanlış uyarımlar nede-
Prof. Dr. İbrahim Çiftçi’nin enzimleri
ele aldığı yem kaynaklı doğal bağışıklık sunumunun ardından, Lily Elanco Hemicell
EMEA Bölgesi (Avrupa-Ortadoğu-Asya)
Pazarlama Müdürü farklı ve benzersiz bir
enzim olan Hemicell®’i anlattı ve ardından Elanco Enzimler Bölgesel Pazarlama
Doğru diYalogla, bilimi temel alan doğru
politikalarla ve doğru yenilikçi çözümlerle…
Kaynaklarımızdan çok fazla tüketmeden
hepimiz için yeterli gıdaya sahip olabiliriz.
toplantı “Elanco - Kanatlı Ekonomisi ve Beslemenin Performanstaki Rolü”
gibi çevresel kaygılar hayvanlarda yem
enzimi tüketimini teşvik etmektedir.”
Elanco Enzimler Bölgesel
Pazarlama Müdürü
Waldemar Blachawskı
Toplantıda, HemIcell®’in bağırsak bütünlüğüne,
koksidiyoza bağlı şekillenen lezyonlar, altlık
kalitesi ve yemden yararlanma oranları üzerine
olumlu etkileri, HTSi verileri ışığında ele alındı.
Müdürü Waldemar Blachawski ile teknik
programa devam edildi. Blachawski,
Hemicell®’in kanatlı sağlığına katkılarını
ve hakkında yapılan çalışmaları ayrıntıları
ile katılımcılara aktardı. “Yem enzimleri,
hayvanlardaki enfeksiyöz hastalıkların
azalmasına katkıda bulunmak, büyümeyi
teşvik etmek ve yem sindirilebilirliğini
artırmak gibi çeşitli amaçlarla kullanılan
ve yemlere eklenen maddelerdir. Global
hayvan yem enzimi pazarı sabit bir hızda
İNFOVET 56-57
büyümekte, artan et ve et ürünleri talebine
bağlı olarak parlak bir gelecek potansiyeli
göstermektedir. Yem enzimleri, hayvan
büyümesi ve beslenmesinde yemin önemli
bir parçası olmuştur. Birçok hayvan, içeriğinde sindirim işlemini engellediği, zor
sindirilen anti besinsel faktörler barındırdığı veya hayvanda yemde bulunan içeriği
ayrıştırmak için gerekli enzim bulunmadığı
için tüketilen yemin %15-%25’ini sindiremez. Gübrede fosfor içeriğinin azaltılması
Yem enzim pazarı atakta!
Waldemar Blachawski, sunumuna
global yem enzim pazarının artan popülaritesini ve söz konusu pazar ile ilgili
öngörüleri anlatarak devam etti. “Global
yem enzimi pazarı hızla büyümektedir.
Büyüme, artan et tüketiminin ve güvenliliği hakkındaki endişelerin artmasından
güç almaktadır. 2018’de global yem enzimi
pazarının 2011’deki 754 milyon dolardan,
1,193 milyon dolara ulaşması beklenmektedir. 2013’ten 2018’e Yıllık Beklenen
Büyüme Oranı % 7.3’tür. Avrupa, et kalitesi
ve güvenliliğine yönelik ciddi yönetmelik
kaygıları ve kişi başına tüketimin artmasına bağlı olarak 2012’deki % 46.0’lik payıyla
yem enziminde pazar lideridir”.
“Watt Global Medya tarafından yapılan
araştırmada son 12 ay içerisinde yem enzimi
kullanımındaki değişiklikler hakkında bilgi
verilmektedir. Fitaz ve NSP ilave karışımının kullanılmaya başlanması veya fazlalaşması ile terapötik destek olarak NSP’lerin
kullanılmaya başlanması veya fazlalaşması
dikkat çeken artışlardır”.
“Gelişen enzim pazarında yem kaynaklı
immun yanıtı ortadan kaldırmak ya da
Endo 1.4 β-mannan yapıyı parçalamak için
Hemicell® patentli ve benzersiz bir üründür. Yem kaynaklı immun yanıtı ortadan
kaldırarak yaklaşık 90 kcal enerji tasarrufu
sağlamaktadır. Hemicell®’in sağlığa olan
katkılarına, HTSi verilerinden elde ettiğimiz
sonuçlara ve 16 Avrupa Broyler çalışması
değerlendirme özetine bakarak yorumladığımızda; bağırsak bütünlüğünü olumlu
yönde etkilediğini, taban yanığı, hücresel
soyulma, koksidiyoza bağlı lezyonları azalttığı, altık kalitesini iyileştirdiği ve yemden
yararlanmayı belirgin bir şekilde artırdığı
gözlemlenmiştir.”
“masamdaN hikayeler”
Toplantıda son olarak, dünya şampiyonu bilardo oyuncumuz Semih Saygıner’,
“Masamdan Hikayeler” adlı sunumuyla
sahnedeki yerini aldı. “Minimum enerjiyle
maksimum sonuç nasıl alınır?” konu başlığı
ile toplantının “Enerji Zamanı” konseptine
hoş bir atıfta bulunan Saygıner, kariyer basamaklarını tırmanırken edindiği deneyimleri ve hikayeleri katılımcılarla paylaştı. 
Ege Ecza Deposu’nun yeni
hizmet binasının açılışında
140’a yakın sektör
temsilcisi bir araya geldi.
KONU KANATLI
Ege Ecza Deposu,
yenilenmiş
hizmet binası ile
2017’ye merhaba dedi
Ege Ecza Deposu yeni hizmet binası açılışında Acar Grup Yönetim
Kurulu Başkanı Mustafa Acar ve Acar Grup Genel Müdürü
Abdullah Halis Baytaz ile özel bir röportaj gerçekleştirdik.
İNFOVET 58-59
Ege Ecza Deposu yeni hizmet
binasının açılışını 6 Ocak tarihinde sektör
paydaşları ile birlikte gerçekleştirdi. Açılışa
Acar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Acar, Acar Grup Genel Müdürü Abdullah Halis Baytaz, İzmir Tarım İl Müdür
Yardımcısı Selami Turan, İzmir Veteriner
Hekimler Odası Başkanı Gökhan Özdemir,
Manisa Veteriner Hekimler Odası Başkanı
Merter Yıldız ile birlikte 140’a yakın sektör
temsilcisi katıldı.
Ege Ecza Deposu Genel Müdürü Fatih
Taş, Ege Ecza Deposu’nun faaliyetleri hakkında bilgi verirken; “Kalite anlayışımızdan
ödün vermeden 24 saat veteriner hekimlerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için özveriyle
çalışıyoruz” dedi ve sözlerine devam etti:
“Ege Ecza Deposu olarak yeni hizmet binamızı açmış bulunuyoruz. Bu özel günümüzde
bizi yalnız bırakmayan, başta Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Mustafa Acar’a, Genel
Müdürümüz Sayın Halis Baytaz’a ve sektör
paydaşlarımıza teşekkürü borç biliriz.
1200 m2 alan üzerine kurulu yeni hizmet
binamızı açma kararını, ihtiyaçlara daha
hızlı cevap verebilmek ve gelişmekte olan
pazarda daha iyi hizmet sunabilmek adına
aldık. Ege Ecza Deposu olarak 38 personel
ile 6’sı soğuk zincir aracı olmak üzere 25
araçlık bir hizmet gücüne sahibiz.
Ülkemizin Güneybatı bölgesinde üstün
hizmet anlayışına sahip profesyonel ekibimizle birlikte İstanbul, Eskişehir, Afyon,
Antalya ve Trakya bölgesi dahil 19 ile hizmet veriyoruz. Veteriner hekimlerimizin
ETKİNLİK EGE ECZA DEPOSU AÇILIŞI
Ege Ecza Deposu
Genel Müdürü
Fatih Taş
Acar Ecza Grup
Genel Müdürü
Abdullah
Halis Baytaz
Yeni hizmet binasını açma kararı, müşterilerin ihtiyaçlarına çok
daha hızlı ve kaliteli cevap verebilmek ve gelişmekte olan Türkiye
hayvan sağlığı pazarına daha iyi hizmet sunabilmek için alındı.
ihtiyaçlarına hızlı geri dönüşlerle cevap verebilmek öncelikli görevimiz. Bu görevi de
her geçen gün hizmet kalitemizdeki artışla
yerine getiriyoruz”.
Başarı, akıllıca ortaya
koyulan gayretin bir
sonucudur
Acar Ecza Grup Genel Müdürü Abdullah
Halis Baytaz, “Veteriner ilaç, aşı ve sperma
konusunda Türkiye’deki veteriner hekimler
neye ihtiyaç duyuyorsa, soğuk zincir kurallarına uymak şartıyla her zaman tam kadro
yanlarındayız. Tüm bunlar bizi aranan ve
seçilen bir grup haline getiriyor.”
İNFOVET 60-61
Abdullah Bey, öncelikle yeni hizmet binanız
hayırlı olsun. Acar Ecza Grup olarak,
Türkiye’de fark yaratıyor olmanın sırlarını
bir de sizden dinleyelim.
Vizyonumuzda ve misyonumuzda da
belirttiğimiz gibi, ilk günden beri dürüst ve
güvenilir bir yaklaşım benimsedik; takım
ruhu ve başarma arzusuyla müşterilerimizin ihtiyaçlarını akılcı çözümlerle karşılamaya çalıştık, dağıtım zincirimizde ise her
daim uluslararası depolama ve dağıtım
kurallarına titizlikle uyduk. Yani, başarıya
giden yol ilk günkü hedeflerin ana hatlarını
hayata geçiriyor ve taviz vermiyor oluşumuzla alakalıdır.
Acar Grup’un da son dönem faaliyetlerini
şekillendiren yönetmelik değişikliği
konusunda neler düşünüyorsunuz?
Bakanlığın Veteriner Tıbbi Ürünler Yönetmeliği ilgili yaptığı değişiklikler ile birlikte veteriner ecza depoları için de yeni
bir konum belirlendi. Acar Grup olarak,
kaçınılmaz olan bu süreci yaşamaktan
son derece memnunuz. GMP, halihazırda
firmalara ciddi bir düzen getirdi; ecza
depolarının da dağıtım ve muhafaza gibi
temel taşlarında yapılan değişikliklerle
birlikte sektör ahenk içerisinde kalite
çıtasını yükseltmiş oldu. Geçiş sürecini
maddi boyutuyla ele aldığımızda, elbette
ETKİNLİK EGE ECZA DEPOSU AÇILIŞI
Bakanlığın Veteriner Tıbbi Ürünler Yönetmeliği ilgili yaptığı
değişiklikler ile birlikte yeni bir konum belirleyen Acar Ecza Grup,
kaçınılmaz olan bu süreci yaşamaktan son derece memnun.
sektörün bazı aktörlerine olumsuz yansımaları oldu. Depoların ısı haritalaması, soğuk
hava depolarındaki trend analizleri, toplam
kalite yönetimi gibi faaliyetler hakikaten
zorludur. Ancak kaliteli hizmet anlayışı ile
Acar Grup bünyesindeki tüm ecza depoları
bunu başaracak güçte ve gayrette.
Devamlı yatırım yapan ve kendini yenileyen
bir Acar Grup var...
Kesinlikle öyle... Sektörden kazandığımızı
yine sektörün kaliteli hizmet alabilmesi
için ortaya koyuyoruz. Elbette işletmelerin
devamlılığının en önemli belirleyicisi kardır
ancak biz sadece kazanç peşinde koşan bir
İNFOVET 62-63
firma değiliz. Yaptığımız ve yapacağımız iyileştirmelerle, sektörde seçilen bir grup olma
arzusundayız. Başarılı hizmet, her zaman
akıllıca ortaya koyulan bir gayretin sonucudur. Bu nedenle, dünya standartlarının üstüne çıkmak mecburiyetindeyiz. Söz konusu
insan sağlığı olduğu için ilaç depolamak, ilaç
alıp-satmak diğer iş kollarından çok farklıdır
ve ciddiyet gerektirir. Çünkü hayvan sağlığı
direk olarak insan sağlığını etkiler.
Veteriner hekimlerin ilk sıradaki tercihisiniz.
Bu başarının öyküsü nedir?
Acar Grup olarak müşteri odaklı
çalışmalarımızı yürütüyoruz. Müşteriyi
anlayan, ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde belirleyen ve en kısa sürede en kaliteli hizmeti
sunmaya çalışan bir grubuz. Kısacası, bir
müşterinin ihtiyacı neyse bizde olmak
mecburiyetinde. Yasa, bir depodan ne bekliyorsa tamamını tedarik ettik; biyolojik/
medikal portföy yöneticisi, sperma ve aşı
dağıtıcısı 18 yeni çalışan istihdam ettik. Bu
sayı yakın zamanda 20’ye ulaşacak.
Veteriner ilaç, aşı ve sperma konusunda Türkiye’deki veteriner hekimler neye
ihtiyaç duyuyorsa, soğuk zincir kurallarına
uymak şartıyla her zaman tam kadro yanlarındayız. Tüm bunlar bizi aranan ve seçilen
bir grup haline getiriyor.
ETKİNLİK EGE ECZA DEPOSU AÇILIŞI
Acar Ecza Grup
Yönetim Kurulu Başkanı
Mustafa Acar
Acar Ecza Grup, geleceği planlayan bir şirket olarak; yıllar sonra
da bu sektörde bugünkü yüksek kalite ile hizmet vermek için her şeyi
doğru yapmaya ve yatırımlarını bu yönde şekillendirmeye çalışacak.
Türkiye’de Acar Ecza Grup bünyesinde
hizmet veren kaç ecza deposu bulunmakta?
Urfa Acar Ecza Deposu, Adana Seyhan Ecza
Deposu, İzmir Ege Ecza Deposu ve Ankara
Seymen Ecza Deposu olmak üzere dört veteriner ecza depomuz var. Türkiye’nin tamamı
ile çalışıyoruz; ruhsatlı veteriner kliniklerin
neredeyse tamamında biliniyor ve hizmet
veriyoruz. Toplam grubumuz bünyesinde 110
kişiyi istihdam etmekteyiz. Bu sayının, yakın
zamanda aramıza katılmasını planladığımız
satış elemanları ile artmasını planlıyoruz.
“Hedefe varmak”
diye bir şey yok!
Acar Ecza Grup Yönetim Kurulu Başkanı
Mustafa Acar, “Hedefe varmak için aldığınız
İNFOVET 64-65
yol esnasında, şartlar ve hedefler sürekli
olarak değişir; hedeflerin üstüne hep daha
çok koymanız gerekir. Bu nedenle, Acar
Ecza Grup olarak, hedeflerimize varmadan
yeni hedefler belirliyoruz. Hayat boyu koşacağımız belli...”
Mustafa Bey, yeni hizmet binanızın açılışının
ardından, atacağınız bir sonraki iyileşme
adımları için neler söyleyebilirsiniz?
Hedefimiz, Türkiye’de veteriner ecza
depoculuğunda iyi bir yere varmak. Bu hedefi
gerçekleştirmenin yolunun da kurumsallaşmadan geçtiğini düşünüyorum. Bu nedenle
“kurumsallaşma” ile ilgili tüm çalışmalarımızı ön plana koyduk. Söz konusu kurumsallaşma, yalnızca yeni hizmet binalarının inşaatı
gibi fiziki yatırımlarla değil, fikren değişen
pazar şartlarına ayak uydurmayı gerektiriyor.
1988 yılında ilk ecza depomuz olan Acar
Ecza Deposu’nu Urfa’da açtık; 1997 yılında
Adana Seyhan Ecza Deposu, 1999 yılında
İzmir Ege Ecza Deposu ve son olarak 2003
yılında Ankara Seymen Ecza Deposu’nu Acar
Ecza Grup ailesine kattık. Tüm bu süreçte
-özellikle Ankara’da- gördük ki, eğer kendinize ait özel bir binada çalışmıyorsanız rahat
edemiyorsunuz. Bu problemi yaşamamızın
üzerinden bir sene sonra, şu anda açılışını
yaptığımız Ege Ecza Deposu’nu satın aldık.
Urfa’da yeni bir hizmet binası için çalışmalar
yapılıyor. Geriye bir tek Adana kalıyor.
Rahat bir çalışma ortamı, ekibimizin de
müşterilerimize daha kaliteli hizmet
ETKİNLİK EGE ECZA DEPOSU AÇILIŞI
Acar Ecza Grup’un önceliği, veteriner
hekimlerin ihtiyaçlarına hızlı geri
dönüşlerle cevap verebilmek.
Ege Ecza Deposu, 38 personeli, 6’sı soğuk zincir aracı olmak üzere
25 araçlık hizmet gücü ile İstanbul’dan Eskişehir’e Afyon’dan Antalya’ya,
çok geniş bir yelpazede veteriner hekimlerimize hizmet götürmekte.
götürmesine olanak sağlıyor. Geleceği planlayan ve işimizi geçici bir heves olarak görmeyen
bir şirket olarak; yıllar sonra da bu sektörde
bugünkü yüksek kalite ile hizmet vermek için
herşeyi doğru yapmaya ve yatırımlarımızı bu
yönde şekillendirmeye çalışıyoruz.
1988 yılından bu yana, bulunduğunuz yere
bakarsak; hayal ettiğiniz noktada mısınız?
Yoksa her zaman hedefleriniz daha mı büyük?
“Hedefe varmak” diye bir şey olduğunu
düşünmüyorum. Çünkü hedefe varmak için
aldığınız yol esnasında, şartlar ve hedefler
sürekli olarak değişir; hedeflerin üstüne hep
daha çok koymanız gerekir. Zaten durdu-
İNFOVET 66-67
ğunuz ve ben oldum dediğiniz anda işiniz
biter, geriler ve yok olursunuz. Bu nedenle, Acar Ecza Grup olarak, hedeflerimize
varmadan yeni hedefler belirliyoruz. Hayat
boyu koşacağımız belli...
Türkiye veteriner sağlık sektörüne bakarsak;
veteriner hekimlerin Acar Ecza Grup’u tercih
etmesinin en belirleyici nedeni nedir?
Bu işe ilk başladığımız yıllara dönmek
isterim... Biz hiçbir zaman bu işin geçici
olacağını düşünmedik. Küçük ama süreklilik arz edecek kazançlarla yetinmeyi her
zaman bildik; hep azın üzerine koyduk. İş
dünyasındaki arkadaşlarıma da her zaman
söylediğim şey şudur; para kazanmak
istiyorsanız, kafanızda şekillenen hedef rakamları tek seferde kazanmaya çalışmayın.
Bu rakamı 12 eşit aya bölün ama en azından
her ay cebinize ne gireceğini bilin.
Salt para kazanma sevdası kaliteli hizmetin önüne geçen bir şeydir. Acar Ecza Grup
olarak bu gerçeği benimsediğimiz için sadece
müşterilerimize daha kaliteli hizmet sunmak
ve onların isteklerine daha iyi cevap vermek
için uğraşıyoruz. Teknoloji ile aynı çizgide
ilerlemeye gayret gösteriyoruz. Pazar sürekli
değişiyor; pazar hızla değişim gösterirken siz
çizginin dışına çıkarsanız kaybeder, pazara ne
kadar uyum sağlarsanız o kadar ilerlersiniz. 
TOPLANTI MSD Stratejik İş Ortakları Programı
MSD, yumurtacı sahada
stratejik bir partner
MSD Hayvan Sağlığı, Double Tree Otel Kayseri’de yumurtacı sahada hizmet veren
kanatlı veteriner klinikleri ve ecza depolarındaki iş ortaklarını bir araya getirdi.
MSD Hayvan Sağlığı Genel
Müdürü LydIe Roux, yaptığı açılış
konuşmasında iş ortaklarının
destekleri için teşekkürlerini sundu.
İNFOVET 68-69
MSD Hayvan Sağlığı’nın 21-22
Aralık tarihlerinde gerçekleştirdiği Stratejik İş Ortaklığı Platformu, MSD Hayvan
Sağlığı Genel Müdürü Lydie Roux’un açılış
konuşması ile başladı. Roux, iş ortaklarına toplantıya gösterdikleri katılım için
teşekkürlerini sundu. Bir buçuk gün süren
Stratejik İş Ortaklığı Platformu’nda MSD
Ortadoğu Teknik Müdürü Dr. Husam
Bakri ve Avrupa Kanatlı Teknik Müdürü
Pieter Kuhne, “Protektotip Konsepti’nin
Yumurtacı Sahadaki Ortadoğu Başarısı” ve
“Protektotip Konsepti’nin Yumurtacı Sahaya Ekonomik Getirisi” konulu sunumlarını
katılımcılarla paylaştılar.
MSD Hayvan Sağlığı Kanatlı Bölüm
Müdürü Mustafa Söylemez, MSD Hayvan
Sağlığı’nın kısa bir tanıtımı ile birlikte,
kanatlı pazarında dünyada yaşanan son
gelişmeler, MSD’nin buradaki yeri ve pazar
beklentileri hakkında bilgi paylaşımında bulundu. Katılımcıların oldukça ilgisini çeken
bu oturumlarda altı çizilen konular şunlardı:
Türkiye, yumurta ihracatında
dünya üçüncüsü
Kanatlı Bölüm Müdürü Mustafa Söylemez,
Türkiye’nin dünya yumurta sahasında yeri
ve MSD’nin Avrupa pazarındaki yerinden
bahsetti. ABD ve Hollanda’da sonra dünyaya
yumurta satan üçüncü ülke olan Türkiye’de,
kişi başına yumurta üretimi son 5 yılda % 48
artarken, kritik konunun bu değerli ve büyük
potansiyelin doğru ve verimli bir şekilde kullanılabilmesi olduğuna değindi. MSD Hayvan
Sağlığı’nın yumurtacı saha için geliştirilmiş
zengin ürün portföyü ile 2017’de pazarın ve
müşterinin ihtiyaçlarını baz alarak sahada
olacağının sinyallerini verdi.
Aynı gün MSD Hayvan Sağlığı Teknik
Müdürü Mete Can Aydın, “ILT’ye Karşı
Mücadelede Kanıtlardan Uygulamaya”
başlıklı sunumu ile dünyada yapılan güncel
çalışmaları katılımcılarla paylaştı. Toplantının ikinci günü MSD Hayvan Sağlığı Ürün
Müdürü Banu Altun, MSD Yumurtacı Sağlık
Programı’nı katılımcılara tanıttı.
MSD Hayvan Sağlığı
Kanatlı İş Birimi ekibi
MSD Ortadoğu Teknik Müdürü Dr. Husam Bakri
MSD Hayvan Sağlığı Avrupa Kanatlı Teknik Müdürü PIeter Kuhne
Toplantı kapsamındaki
sunumların her biri,
katılımcıların ilgisini
çekecek içerik ve
nitelikteydi.
MSD Hayvan Sağlığı Kanatlı Bölüm Müdürü Mustafa Söylemez
Katılımcılar Stratejik iş Ortakları
Platformu panosuna imza attılar.
Enfeksiyöz Bronşitis bugün hala dünyanın en önemli problemlerinden biri
Enfeksiyöz Bronşitis dünyada halen
büyük bir problem teşkil etmektedir.
Bunun sebeplerinin başında; dünyada
geniş yayılım göstermesi, hastalık etkeninin rekombinasyon özelliğine sahip bir
RNA virüsü olması, Enfeksiyöz Bronşitis
tablosunu şiddetlendiren diğer hastalıklar
(New Castle Disease, Avian Influenza),
hastalığın farklı tiplerinin varlığı ve çok
farklı tipteki serotiplerin sayısında artış
olması geliyor.
Enfeksiyöz Bronşitis’e karşı Ortadoğu’da
16 senedir aynı koruma yaklaşımı var
Dr. Husam Bakri, 16 senedir çok farklı varyant
tiplerinin mevcut olduğu Ortadoğu sahasında
kuluçkada Mass ve sahada varyant tip aşı uygulamasının yapıldığını ve başarılı sonuçlar alındığını
belirtirken, bölgede yapılan saha çalışmaları ve
sonuçları ile ilgili katılımcılara detaylı bilgi verdi.
2015 yılında 1.7 milyar hayvan aşılandı
Dr. Husam Bakri, 2015 yılında Enfeksiyöz
Bronşitis’e karşı 1.7 milyar hayvanın protektotip
konsepti ile aşılandığını bildirdi. Aşılama yapı-
lan broiler, damızlık ve yumurtacı sürülerde
ölüm oranları azalırken, performans parametrelerinde gelişme, antibiyotik kullanımında
azalma, yalancı yumurtacı sendromu vakalarında azalma görüldüğünü belirtti.
Türkiye’nin ilk yumurtacı sağlık
programı hayata geçiriliyor
Kanatlı Ürün Müdürü Banu Altun, MSD Yumurtacı Sağlık Programı’nın içeriği, basamakları
ve programın sahaya katacağı değerleri paylaştı.
Sahanın ihtiyaçlarına uygun olarak hazırlanan
program, katılımcılardan ilgi gördü. 
Bacillus subtilis C-3102;
yakın zamanda Avrupa
Komisyonu tarafından
yumurtacı tavukların
kullanımı için onaylandı.
Tüy gagalama problemi:
Probiyotik desteği
yardımcı olabilir
Probiyotikler sağlıklı bağırsak mikroflora popülasyonunun oluşmasına
ve gastrointestinal patojenlerin kontrol altına alınmasına yardımcı
olur; gagaları kesilmemiş tavukların gelecekteki verimliliklerinin ve
performanslarının artışını destekler.
Çeviri: Veteriner Hekim Gizem Kutun
Gaga kesme, tüy dökme insidansını azaltmak
için sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Ancak bu
uygulama 2018 yılı itibariyle Avrupa Birliği’nin
tamamında yasaklanacaktır. Kesilmiş gagaların,
yem alımının artması başta olmak üzere birçok
olumlu yan etkisi vardır. Yasağın yürürlüğe konulması ile birlikte, kanatlı sektörü gaga kesimi
yerine konulabilecek birçok çözüm arayışına yöneldi ve probiyotiklerin bu çözümün bir parçası
olabileceği ortaya konuldu.
FAO’nun 2016 yılındaki yayınladığı son
rapora göre; probiyotikler çeşitli mekanizmalar
yolu ile gastrointestinal patojenlerin kontrol
edilmesine ve/veya çiftlik-kümes hayvanlarının
performansını ve verimliliğini iyileştirmeye
İNFOVET 70-71
yardımcı oluyor. Bağırsak sağlığı ve yumurtacı
tavukların performansı daima sektör içerisinde
güncelliğini koruyan bir tartışma konusu olmuştur. Bu makalede, Bacillus subtilis’in canlı
sporlarının bağırsak sağlığını ne gibi mekanizmalar yolu ile desteklediğini inceleyeceğiz.
Erken dönemde genç tavukları destekleyin
Probiyotikler, performansın zirvesinde; yani kanatlıların sindirim sisteminin
mikrobiyal değişimlere çok daha hassas
olduğu yüksek üretken dönemde yardımcı
bir besleme aracı olarak kullanılabilir. Bu
amaçla, Bacillus subtilis’in canlı sporları,
yumurtlayan tavukların 19 ila 42 haftalık
Beslenme açısından
bakıldığında, yemleme
ve besleme davranışının
uyarılması, tüy
dökümünün kontrol
edilmesi açısından önemli
bir rol oynamaktadır.
KANATLI BESLEME
şekil 1a. BacIllus subtIlIs C-3102, üretim
periyodunun ilk evrelerinde yumurtacı
tavukların performansını olumlu etkiler
Yumurta ağırlığı (g)
Şekil 1c. BacIllus subtIlIs C-3102, üretim
periyodunun ilk evrelerinde yumurtacı
tavukların performansını olumlu etkiler.
*Anlamlı fark eğilimi (p<0.10), ** Anlamlı fark (p<0.05)
*Anlamlı fark eğilimi (p<0.10), ** Anlamlı fark (p<0.05)
Yumurta hacmi
Yemden yararlanma (yem / yumurta hacmi)
ilk üretim dönemlerinde test edilmiştir.
Besleme başına 3x 108 CFU Bacillus subtilis
C-3102 ilavesi yapılmış; yumurta ağırlığının
hızlı bir şekilde yükseldiği, yumurta kütlesinin ve yemden yararlanmanın artığı sonucu
elde edilmiştir (Şekil 1a-c). Ancak bazı
sonuçlarda tavukların ağırlıklarının azaldığı
gözlemlenmiş; bu sonuca yumurta üretimi
için gerekli olan vücut rezervlerinin mobilizasyonunu yansıttığı yorumu yapılmıştır. Bununla birlikte, birbiriyle benzerlik gösteren
yem tüketimleri ve gelişmiş performanslar,
probiyotik alan gruptaki canlı tavuk ağırlıklarını olumsuz yönde etkilememiştir. Ayrıca,
daha büyük yumurta, daha yumuşak yumurta
kabuğu veya daha kötü kabuk kalitesi gibi
sonuçlar da elde edilmemiştir. Kontrol grubunun ortalama % 0.52’si yumurta ile ilgili
bozukluklar açısından hali hazırda çok düşük
seviyedeydi; ancak 24. haftada % 0.37’lik bir
ortalama ile probiyotik içeren grup için bu
rakam çok daha düşük seyretti.
İNFOVET 72-73
Yumurtalama periyodunu uzatmak
Yumurtacı tavukları optimum koşullarda
beslenmesi yumurta üreticilerinin kuluçka sürelerini 100 haftaya kadar uzatmalarını sağlar.
Kuluçka performansını ve yumurta kabuğu
kalitesini korumak, uzun ve üretken bir yaşam
için kilit önem taşır. 120 yumurta tavuğu ile
yapılan ikinci bir araştırmada, 1 kilogram yem
başına 3 x 108 CFU Bacillus subtilis C-3102
ilavesinin etkileri, kanatlıların 19 ila 70. haftaları boyunca bir yıl süreyle izlendi. Probiyotik
ilavesi tüm periyod boyunca, kuluçka randımanında yükseliş, yumurta ağırlığı ve kütlesinde artış ve yemden yararlanma oranında
artış sağladı (Şekil 2). Ve benzer yem alımı,
ilk denemedeki sonuçlar ile paralel seyretti
(probiyotik alan gruptaki tavukların ağırlığında her hangi bir azalma
görülmedi). Probiyotik
Kanatlı bağırsağındaki
patojen yükünün
katılmış yemlerle beslenen
azaltılması daha
kanatlıların 70. haftalarına
iyi performansa
kadar ölçülen protein, lif
olanak sağlar.
42
fta
Ortalama
Ha
Ha
fta
34
38
30
fta
fta
Ha
Ha
22
26
fta
fta
Ha
Ha
42
fta
Ortalama
Ha
Ha
fta
34
38
30
fta
fta
Ha
Ha
22
26
fta
fta
Ha
Ha
42
fta
Ortalama
Ha
Ha
fta
34
38
30
fta
fta
Ha
Ha
26
fta
Ha
Ha
fta
22
Kontrol
Bacillus subtilis
*Anlamlı fark eğilimi (p<0.10), ** Anlamlı fark (p<0.05)
şekil 1B. BacIllus subtIlIs C-3102, üretim
periyodunun ilk evrelerinde ymurtacı
tavukların performansını olumlu etkiler.
GENÇ TAVUKLARI
UNUTMAYIN!
Yarka yumurta tavuğu
haline geldiğinde, metobolik
değişiklikler meydana gelir.
15.-18. haftalık dönemde
kanatlılar yeni kümeslere
taşınır ve rasyon yumurta
tavuğunun gereksinimleri
yönünde değiştirilir.
Yumurtlama yüzdesinde
hızlı artışın sonunda, 24.26. haftalık dönemde bu
yüzde zirveye ulaştığında
tavuklar henüz yeteri kadar
yetiştirilmemiş olurlar.
Beslenme uzmanlarının
başlıca odak noktası da tam
olarak bu konu üzerinedir;
gençlerin erken safhasındaki
beslenme desteği.
KANATLI BESLEME
Şekil 2. Yemden yararlanmada, tavuk ağırlığında ve yumurta kabuğu kalitesi üzerinde
olumsuz bir etki gözlenmeksiniz, tüm periyod boyunca probiyotik alan kanatlılar daha
*Anlamlı fark eğilimi (p<0.10), ** Anlamlı fark (p<0.05)
dirençli yumurtalar üretir
Yumurta ağırlığı (g)
SAĞLIKLI BAĞIRSAK &
SAĞLIKLI KANATLILAR
Hafta
Kontrol
Hafta
Bacillus subtilis
Bacillus subtilis C-3102
mikroskobisiÖ
ve külün görünür sindirilebilirliğinin belirgin
şekilde yükselmesi; yemden yararlanmanın
artışıyla birlikte tavukların performanslarının
da arttığı şeklinde yorumlanabilir. Yemlerinde Bacillus subtilis bulunan tavukların, kontrol grubuna kıyasla yumurtlama periyodları
boyunca, devamlı yüksek yumurta ağırlığına
sahip olduğu görülmüştür (Şekil 2). Pratikte,
yumurta büyüklüğündeki artış kabuk kalitesi
ile negatif korelasyona sahiptir. Bununla
birlikte, deneme sonuçları büyük yumurtaların, kabuk kalınlığında ve yoğunluğunda bir
farklılık olmadığını göstermiştir.
Bu arada kırılma direnci sayısal olarak daha
yüksekti ve probiyotik grupta yumurta bozuklukları (kırık, pis, şekilsiz ve satılmaz yumurta)
miktarı, kontrol ve probiyotik grubun sırasıyla% 0.64 ve% 0.46 ile anlamlı olarak düşüktü.
Bağırsak patojenleriyle savaşmak için
Bacillus subtilis
Yumurtacı tavuğun performansı, bağırsak
patojenlerinin ortaya çıkması ile çok hızlı bir
şekilde bozulabilir. Hayvanın yem alımında
İNFOVET 74-75
değişim yaşanması, dışkının renginin ve bileşiminin değişimi ve sürünün genel canlılığı
bağırsak sağlığı ile ilgili yolunda gitmeyen bir
şeyler olduğunun ilk işaretleridir. Bağırsak
mikroflorasının bozulması, Clostridium
perfringens, E. coli, Salmonella spp. ve
Campylobacter spp etkenleri bakımından
da kanatlıların duyarlılıklarının artması ile
sonuçlanır. E. coli, Salmonella spp. ve Campylobacter spp., aynı zamanda gıda güvenliği
ve zoonotik hastalıklarla ilişkilidir. Yumurta
tavukçularının, ilaç kalıntı sürelerinden ötürü antimikrobik ajanları kullanma imkanları
çok sınırlıdır. Birçok deneme sonucu, en
yaygın görülen Clostridium perfringens,
Salmonella, E.coli ve Campylobacter gibi
patojenleri azaltma, hatta yok etme özelliği
olduğu için B. subtilis’in yumurtacı tavuklarda uygulanması güvenli ve pratik bir seçenek
olabileceğini ortaya koyuyor.
Tüy yolma ve gaga kesme yasağı
Schothorst Feed Research yakın zamanda,
gaga kesimi yapılmamış 17 ila 86 haftalık
Sağlıklı bir bağırsak;
yumurta performansı, kabuk
kalitesi ve gıda güvenliği
için gerekli en iyi besinlerin
ve minerallerin emilimini
sağlar. Bağırsağın toplam
mikrobiyal popülasyonu
yem sindirimine yardımcı
olur ve konakçıyı patojen
kolonizasyonuna karşı korur.
Bu lokal flora bakterileri,
besin maddeleri ve bağırsak
epitelindeki bağlanma
alanları için patojenik olan
mikroorganizmalarla rekabet
eder; konağın bağışıklık
yanıtını pozitif yönde
destekler ve patojenlerin
üremesini kontrol etmek
için metabolitler üretir.
Normal bir bağırsakta
şekillenen mikrobiyotik
rahatsızlıklar, doğuştan
sahip olunan koruyucu
mekanizmalarla azaltılır ve
patojen bakterilerin sindirim
sistemine bağlanma ve
kolonileşme potansiyeli
bu şekilde artırılabilir.
Yapılan araştırmalar,
kanatlı yemlerine katılan
canlı Bacillus subtilis
sporlarının, flora
bakterileri için bağırsak
ortamını optimize ettiğini
göstermektediR.
KANATLI BESLEME
1
ocak
2018
Tüm Avrupa Birliği
ülkelerinde gaga
kesimi yasaklanacak
Dekalb-White tavukların performans ve refah
düzeylerini araştırdı. Gagaların müdahale
edilmemiş grup, müdahale edilmiş kontrol grubuna kıyasla, araştırma süresi boyunca artan
yem tüketimi göstermiştir. Deneme sürecinin
başında bir günde bir yumurta tavuğu 3 gram
yem tüketirken, deneme süresi sonunda bu
rakam 17 grama çıkmıştır. Kontrol grubu stres
belirtileri göstermiş; mortalite oranları ve enerji kullanımları artmıştır. Kontrol grubundaki
yüksek yem alımı, yalnızca yumurta üretimi
üzerine olumsuz etkileriyle ele alınmaz; 32
haftada görülen zayıf tüy yapısıyla da ilişkisi
dikkate alınır. Söz konusu artan enerji alımı, artan bakım gereksinimlerinin yerine getirilmesi
için kullanılmakta; aynı zamanda vücut ısısını
düzenlemek için gerekli olan ekstra enerji
talebi ile de açıklanmaktadır.
Gagası kesilmemiş yumurtacı
tavuklar için beslenme çözümleri
Beslenme açısından bakıldığında, yemleme ve
besleme davranışının uyarılması, tüy dökümünün kontrol edilmesi açısından önemli bir rol
oynamaktadır. Diyetin seyreltilmesi, kanatlıların
beslenmesi süresini artırır -örn; rasyona çözünmez lif eklenmesi-. Lif, bağırsak motilitesi ve
doyma üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir.
İNFOVET 76-77
Rasyona lif eklemenin yanı sıra, beslenme
davranışını ve lif alımını artırmak için kümeslere küçük yonca yaprakları koymak/serpmek
de yaygın olarak başvurulan bir yöntemdir.
Tüy yolma davranışını kontrol altında tutmak
için sağlık bir bağırsak mikroflorası gereklidir.
Diyetteki noksanlıkları tavukları çevreyi keşfetmeye iter ve tüy yeme aktivitelerini artırabilir.
Normalde de, rasyon kompozisyonu yumurta
tavuğunun gereksinimlerine göre hazırlanır.
Diyet kompozisyonu ve tavuğun gereksinimleri arasındaki denge, zayıflayan tüylerin telafisi
için enerji ihtiyacının artması ve/veya patojenlerin bağırsağa hakim olması ve spesifik besin
maddelerine olan talebin artması ile birlikte
kolayca bozulabilir. Tüy yolmaya bağlı artan
stres seviyesi, bağırsak mikroflorasını değişimlere yatkın hale getiren bir faktördür; normal ve
koruyucu olan mikrofloranın ve bağışıklık sisteminin bastırılmasına neden olur. Probiyotikler ise sağlıklı bağırsak mikroflora popülasyonunun oluşmasına ve gastrointestinal patojenlerin
kontrol altına alınmasına yardımcı olur; gagaları
kesilmemiş tavukların gelecekteki verimliliklerinin ve
Kanatlı hayvanlarda
tüy yolma, ekonomi
performanslarının artışını
ve hayvan refahı
destekler. 
aşısından önemli bir
konudur.
Kaynak: All About Feed
Tüyleri yolma, tavukların sırt,
göğüs ve kuyruk bölgelerinde
tüylerin kaybedilmesine
neden olur. Daha şiddetli
olgularda ise, derilerinde
yaralara sebebiyet
verebilecek bir kanibalizm
davranışına dönüşür.
Tüy yolma/çekme çok
faktörlü bir sorundur; gaga
kesimine alternatif çözümler
bu faktörlerin başında gelen
çevresel değişimler, korku
(erken yaşam deneyimleri),
genetik ve beslenme
kombinasyonları göz önünde
bulundurularak üretilmelidir.
GEZİ VAN - IĞDIR
Saat 03.30
Doğum başladı
Yeni yılın ilk sayısında yine yollardayız...
ülkemizin en doğusunda mesleklerini
icra etmeye çalışan veteriner hekimlerimizle...
Dışarısı -27, telefon çalıyor. Doğum başladı!
Gitmesen olmaz, vicdanın el vermez...
Haber: Burak Keçeci, Tugaycan Tok / IAT
Derleme: Veteriner Hekim Gizem Kutun
Gezilerimizde, hekimlerimizin zorlu kış
şartlarında vermiş oldukları mücadeleyi
yerinde gözlemleme şansımız oldu.
Veteriner hekim
her yerde veteriner hekimdir” sloganıyla
başlamıştık gezilerimize... Veteriner hekimlerimizin sesi olduk; Ağrı’dan Edirne’ye
Samsun’dan Adana’ya kadar karış karış
gezdik Türkiye’yi... Meslektaşlarımızı kliniklerinde ziyaret ettik ve mikrofon uzattık,
dertlerini dinledik ve sesleri olduk; olmaya
da devam edeceğiz.
2017 yılının ilk sayısında IAT ekibimizle
yine yollara düştük. Zorlu kış şartlarında
ülkemizin en doğusunda mesleklerini icra
etmeye çalışan veteriner hekimlerimizin yanındaydık. Van’ın ilçelerine gittik;
Türkiye’nin en soğuk üç ilçesinden biri
olan Çaldıran’dı ilk durağımız. Sabahın
07.30’unda hayvan pazarında bulduk kendimizi; hava -27... Aracımızın kapısını açtık
ve yüzümüze vuran soğukla ilk karşılama
Mustafa Ağa’dan...
200 koyunu var Mustafa Ağa’nın: “Gardaş
hoşgeldiniz! Şansınıza bugün hava cennet
gibi”. Gel de şaşırma; -27’ye cennet gibi bir
hava deniliyordu. Sohbet uzadıkça, havanın
-35-40’ları bulduğundan bahsetti. Son 4-5
aydır fiyatlar iyi dedi. “Koyunun çiftini 1.350
liraya satabiliyoruz”; gülümsüyordu... Çünkü 6 ay önce fiyatlar 800 lira civarındaydı.
Hayvan pazarından çıktıktan sonra
kliniklerimize ziyaretlerimiz başladı. Kışın
zor şartlarında bir canlıyı yaşatabilmek için
doğayla verilen mücadeleyi dinledik hekimlerimizden. Gece saat 02.00 ve bir telefon
çalıyor: “Hekim yetiş! Doğum başladı”.
Çaldıran’da Veteriner Hekim Özay İlhan
anlatıyor: “Gitmesem olmaz, vicdanım
rahat etmez! Ya yavru ölü doğarsa, ya inek
doğuramazsa, ölürse...”.
Bu mesleği yapıyorsanız gerçekten vicdan
sahibisiniz demektir. Dışarısı -30 derece,
köy 70 km uzakta. Son 2 km’yi yürüyerek
gideceksiniz. Gidiyoruz ve doğum gerçekleşiyor; çok şükür anne de yavru da sağlıklı.
Para mı? Ne parası? “Allah razı olsun hekim
gardaş” lafını alırsınız yanınıza, eve gidene
Saba
kendimizi; ha
uk
ld
bu
a
nd
rı’
za
Pa
n
va
ay
H
n
ra
dı
hın 07.30’unda Çal
Gezilerimizin en can
alıcı konusuydu
ampirikler. Van ve Iğdır
pazarları İran’dan
gelen kaçak ilaçlarla
dolu. Bu ilaçların %70’i
antiparaziter ilaçlar.
her evde bu ilaçlara
rastlamamız mümkün.
İNFOVET 80-81
kadar üşümezsiniz. İşte bu kadar yüce bir
mesleğin mensubuyuz.
KURTAR BAKALIM HAYANCILIĞI,
NASIL KURTARACAKSAN?
IAT ekibimizden Burak Keçeci ve Tugaycan Tok’la ziyaretlerimize devam ediyoruz.
Van hayvancılığı büyük deprem sonrası
iyice yara almış. İnsanlar TOKİ’nin yaptığı
evlere yerleşince hayvancılıktan iyice uzaklaşmış, bir de sigortalı işte çalışma mecburiyeti girince işin içine, hadi bakalım kurtar
Van hayvancılığını nasıl kurtaracaksan...
Çaldıran, İran sınırına 20 km olan bir
ilçemiz. En uç noktalardayız diyebiliriz.
Muradiye, Erciş, Çaldıran hattında çalışan
veteriner hekimlerimizin telefonları gece
çalmalarıyla meşhur. Genellikle doğuma
gidiyorlar. İlçelerde kapasiteli bir hayvancılık yapılmadığı için hanelerde 3-5
inek, 40-50 koyun var. Dam (ahır) şartları
oldukça yetersiz; bir de buna yetiştiricinin
bilinçsizliği eklenince hoş geldin solunum
yolu hastalıkları...
Yetiştirici hayvanı üşümesin diye camı,
pencereyi bacayı kapatıyor. İçeriye temiz
hava girişi yok, sabah kapıyı bir açıyorsunuz
yüzünüze çarpan keskin bir koku. Öyle bir
koku ki, beş saniye bile dayanamazsınız...
Düşünün; sizin beş saniye dayanamadığı-
va -27...
nız havasız bir ortamda hayvanlar 24 saat
kalmak zorunda. Doğudaki hastalıkların
bir çoğu bu sebepten dolayı gerçekleşen
solunum yolu hastalıkları; maalesef oranı
da azımsanamayacak kadar çok.
KENDİNİ KORU, MESLEKTAŞINI
KORU, MESLEĞİNİ KORU!
Veresiye sorunu Türkiye’nin bir gerçeği.
Artık bu sorunun Van’ı, İzmir’i kalmamış.
Veteriner hekimlerimiz bu durumu kabullenmiş durumda; veresiye olmazsa hayatta
kalamazlar. Aslında bu mesleğin en zor tarafı
toplumun en alt kesimiyle muhatap olma
zorunluluğu. Yılda iki defa mahsulünü satıp
cebine para koyan bir kesimden bahsediyoruz. Elde yok avuçta yok. Hayvancılık mı?
Yapmasa açlıktan ölecek çünkü başka iş yok.
Kötü niyetli yetiştirici işin kolayını bulmuş, borcunu ödemek istemediği klinikten
ilaç almıyor, diğer kliniğe gidiyor ve istediği
ilaçları alabiliyor. Burada da defter kabarınca, diğer kliniğe... Oysaki meslektaşlarımızın birbirlerine en çok bağlı olması gereken
durum bu değil mi? Bir klinikte borç
hanesini kabartıp ortadan kaybolan kötü
niyetli yetiştiriciye “ürün satma, kendini
koru, meslektaşını koru, mesleğini koru; sen
böyle yaparsan herkes böyle yapar!” sözüyle
bitiriyoruz veresiye konusunu.
IAT ekibimizden Tugaycan
Tok ve Burak Keçeci,
Genel Koordinatörümüz
Barış Kolgu ile birlikte
Veresiye sorunu
Türkiye’nin bir gerçeği.
Artık bu sorunun
Van’ı, İzmir’i kalmamış.
Veteriner hekimlerimiz
bu durumu
kabullenmiş durumda;
veresiye olmazsa
hayatta kalamazlar.
İNFOVET 82-83
PAZARDA DOMATES-BİBER SATILIR; ANTİPARAZİTER İLAÇ DEĞİL
Gezimizin en can alıcı bölümüydü pazar
gezileri. Bir Türk geleneğidir pazar alışverişi;
köylerden ürünler gelir, köylü mahsulünü
satar, akşam olunca Allah bereket versin der
ve evin yolunu tutar. Biz de pazardan aldığımız domatesleri, biberleri, ıspanağı afiyetle
yeriz. Ama biz ilaç yemeyiz!
Antiparaziterler, aşılar, antibiyotikler köy
tezgahlarında satılamaz, teşhir edilemez; bu
suçtur. Van ve Iğdır’da yaptığımız gezilerde
hekimlerimizin en çok şikayet ettiği durum
“ampirik” denilen klinikler. Ampirik klinik
ne demek peki? Veteriner hekim olmayan, bu işin eğitimini görmemiş, farklı bir
sektörün mensubu olan kişilerin diploma
kiralayarak veya başka sektöre yönelmiş bir
veteriner hekimin üzerine açtıkları klinik.
Van röportajlarımız sırasında hekim
arkadaşımız anlatıyor:
_ İşi o kadar abarttılar ki, köylere tedaviye
gidiyorlar, tohumlama yapıyorlar.
_ Şikayet etmiyor musunuz peki?
_ Evet onlarca şikayet dilekçemiz var ama
sonuç koca bir sıfır.
Van ve Iğdır gezilerimizin en can alıcı
konusuydu ampirikler. Bu arada biz de
bu tezgahlardan alışverişimizi yaptık.
Veteriner kliniklerinde 11 liraya satılan bir
ürünü 6 liraya satın aldık; ancak bu ürünün
kliniğe gelişi bile 7 lira...
Van ve Iğdır pazarları İran’dan gelen kaçak
ilaçlarla dolu. Bu ilaçların %70’i antiparaziter ilaçlar. Allahtan aşı satışı çok fazla yok.
Onu da ayakkabıcıdan bulabilirsiniz.
Hadi gel de böyle bir ortamda kliniğini
ayakta tut, Türk hayvancılığını hatta daha
da ötesinde toplum sağlığını korumak için
çalış, çabala... Verilen emeğe yazık değil mi?
Sanırım bu durumda herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekiyor. Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı, meslek odaları ve
diplomasını 500 lira için bu gibi yerlere kiraya
veren arkadaşım; otur sen de düşün!
SIRA HEKİMLERİMİZDE...
Tendürek Dağları’ndan Iğdır’a geçtik.
Burası gerçekten bizi zorladı; sis ve tipiye
yakalandık. Bize söylenen “saat 14.30’a
kalmadan geri dönün” idi. Söyleneni dinledik
çünkü giderken ağzımız yandı. Iğdır‘ın ilk
serbest veteriner hekimi olan Sadık Aras ve
Aziz Demirci’yle röportajımızı yaptık, bölge
sorunlarını dinledik. Hekimlerimizin zorlu kış
şartlarında vermiş oldukları mücadeleyi yerinde gözlemleme şansımız oldu. Biz çok anlattık;
şimdi de hekimlerimizin görüşlerini yazalım,
bakalım neler anlatmışlar. Bir sonraki sayımızda farklı bir ilimizde görüşmek dileğiyle...
GEZİ VAN - ÇALDIRAN
Maalesef
özelleştirmeler
entegrasyonları
bitirdi
Çaldıran’da entegre bir tesisin varlığı söz
konusu değil. Devlet bünyesindeki tüm
tesisler özelleştirildi ve eski üretklenliğini
kaybetti. İşin üzücü yanı, tüm bunlara
alternatif bir atılımda bulunulmadı.
Daha fakülteye başlamadan kurduğu veteriner hekimlik
hayalini, fakülteyi bitirdikten sadece bir ay sonra Çaldıran’da hayata
geçirmeyi başaran Veteriner Hekim Özay İlhan, 15 yıldır ilk günkü
şevkle işini yapmaya devam ediyor.
Çaldıran nasıl bir bölge? Ağırlıklı olarak hangi hayvanlar yetiştiriliyor?
Çaldıran’da ağırlıklı olarak küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılır;
koyun varlığı bakımından Türkiye’nin önemli ilçelerinden bir tanesidir
ve 150 binin üzerinde bir varlık söz konusudur. Büyükbaş popülasyonu
için konuşursak; 3-4 bin civarında süt ineği olduğunu söyleyebilirim.
Toplamda ise yaklaşık 9 binlik bir büyükbaş popülasyonuna sahiptir.
Duyduğumuza göre, bu yıl hayvan fiyatlarında biraz iyileşme
yaşanmış? Sizce bu iyileşmeye neler imkan sağladı?
Evet, fiyatlar geçen yıla nazaran daha iyi. Aslında şöyle söylemek gerekiyor, şu an fiyatlar olması gereken seviyede. Fakat Türkiye’nin bir hayvancılık gerçeği de var. Artık bölgemize kadar Angus, Hereford, Şarole gibi
ithal sığır ırkları girdi. Özellikle son zamanlarda, tarım ve hayvancılıkta,
kendi kendine yeten bir ülke pozisyonundan hızla uzaklaşıyor oluşumuz
fiyatların stabil olup olmayacağı konusunda endişe yaratıyor.
Çaldıran’da, bir entegre tesis varlığına sahip mi?
Şu anda ilimizde bir entegre tesisin varlığı söz konusu değil. Geçmiş
yıllarda, devletin bünyesinde Van Et isminde bir tesis vardı; ancak Van Et
özelleştirildikten sonra eski üretkenliğini kaybetti. Şu anda, bölgeye katkısı
olan bir tesis değil; ne yazık ki buraya dışarından et dahi gelmekte ve
işlenmekte. Bunun yanı sıra, bir Et-Balık Kurumumuz kapatıldı, bir diğeri
ise büyük ihtimalle özelleştirme ile karşı karşıya. Hatta, en son aldığımız
haberlere göre de Tuşba Belediyesi’ne devredilmiş. İşin üzücü yanı, tüm
bunlara alternatif bir şey yapılmamış olması.Yine, bölgemizde vaktiyle
devlet eliyle kurulmuş olan Van Süt Fabrikası da özelleştirildi. Şu anda
hiçbir şekilde entegre et tesisi ve süt tesisi söz konusu değil.
İran ve Van Merkez’e ne kadar uzaklıktayız? Çaldıran da diğer sınır
şehirlerimiz gibi kaçak hayvan girişi sorunuyla karşı karşıya mı?
Çok yakınız; 20 km sonra İran sınırına ulaşabilirsiniz. Birçok
köyümüz İran ile sınır. Sınırdan 65 km sonra da İran’daki şehirlere
ulaşabiliyorsunuz. Kaçak hayvan problemini biz de yaşıyoruz. Ancak
bu problem, sınıra yakın olmamız bahanesiyle açıklanamaz. Kaçak
hayvan girişi tamamen güvenlik sorunu ile alakalıdır.
Bir Türkiye gerçeği; veresiye… Tahminimce sizin de başınız çok ağrıyor.
Veteriner Hekim Özay İlhan, “Çaldıran’da şu anda hiçbir şekilde
entegre et tesisi ve süt tesisi söz konusu değil. Çünkü, vaktiyle devlet eliyle
kurulmuş olan tüm entegre et ve süt tesisleri özelleştirilerek yok edildi.”
Veresiye, veteriner hekimlerin en temel ve çözümsüz problemi
diyebilirim. Ancak bir gerçek daha var ki o da; hayvan sahiplerinin adeta
aileden biri gibi olmaları. Çaldıran’da profesyonel anlamda hayvancılık
yapan bir tesis yok, daha ziyade aile işletmeciliği. Bu nedenle zoraki ve
çekinerek istediğiniz borç için bugünler yarınları takip ediyor. Veteriner
ne yazık ki borç listelerinin en sonunda, sanki veteriner ilacı bedava satın
alıyor, sanki veterinerin verdiği hizmetler bedavaymış gibi.
Peki, kışın en çok hangi konularda zorlanıyorsunuz?
Zaman zaman yollarımız günlerce kapanıyor. Elbette bölge halkı, bu konuda tecrübeli. Fakat ister istemez, seyahatlerimiz esnasında 1-2 km araçsız
gitmek zorunda kalabiliyoruz. Bu tip durumlarda da ekipmanımızı sırtlayıp
yolumuza devam ediyor ve bir şekilde ahıra ulaşmayı başarıyoruz.
İNFOVET 84-85
GEZİ VAN - MURADİYE
Kışın
yıkıcılığının
önüne geçmek
çok zor
Muradiye’nin kış şartları çok ağırdır.
Bu aylarda, hiç ulaşamadığımız köyler
vardır. Acil güç doğum için çağrıldığımızda,
kar nedeniyle gidemediğimiz ve müdahalede
bulunamadığımız birçok yer olur.
Aktif olarak 7 yıldır Van Muradiye’de klinisyenlik yapan
Veteriner Hekim Hamidullah Okçu, ağır kış şartlarında en ücra köylere
kadar hizmet vermeye çalışıyor.
Muradiye hayvancılığını biraz anlatır mısınız?
Muradiye’de ağırlıklı olarak küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılmakta. Muradiye merkez ve merkeze bağlı köylerde tahminen 250 bin
küçükbaş hayvan varlığı söz konusu. 15-20 bin arasında da büyükbaş
hayvan varlığı olduğunu söyleyebiliriz.
Peki, Muradiye’nin zorlu kış şartları ile nasıl mücadele ediyorsunuz?
Muradiye’nin kış şartları çok ağırdır. Bu aylarda, hiç ulaşamadığımız köyler vardır. Acil güç doğum için çağrıldığımızda, kar nedeniyle
gidemediğimiz ve müdahalede bulunamadığımız birçok yer olur. Bazı
dağ köylerinde de aynı zorlukları yaşarız. Sırf, bu zorlu kış şartlarından
dolayı buzağı ve kuzu ölümleri şekillenir. Ancak ne yazık ki kışın yıkıcılığının önüne geçemiyoruz ve iklime bağlı kayıplar veriyoruz.
Yetiştiriciler en çok hangi vakalar için size başvuruluyor?
Kışın ağırlıklı olarak solunum yolları hastalıkları ve metritis vakaları;
genel olarak ise, güç doğum ve pneumoni olguları için bize başvuruyorlar. Mastitis de karşımıza çıkıyor ama bölgemizde çok fazla süt ineği
yetiştirilmediği için bu sayı sınırlı.
Veresiye meselesinde, Muradiye’yi de diğer ilçelerin dışında tutamayız
diye düşünüyoruz. Haksız mıyız?
Kesinlikle dışında tutamayız. Bizim de ciddi seviyelerde başımızı
ağrıtan bir veresiye sorunumuz var. Özellikle yeni klinikler, tutunmakta
zorluk çekiyor; çünkü sistemi oturtmak en az 5 senenizi alıyor. Borçlarını
ödemeyenlerin üzerini çiziyorsunuz ve geriye kalanlarla yolunuza devam
ediyorsunuz. Önemli olan da bu müşteri portföyünü oluşturabilmek.
Bu konuda meslektaşlar arasında bir birlik ve beraberlik söz konusu mu?
Üç sene öncesine kadar birliğimiz gayet iyiydi. Daha sonra işin içine
ampirikler girdi. Veteriner hekim olmayan bu insanlar, yetkileri dışında
ilaç satmaya başladılar. Hatta bazen daha ileriye gittiler; hayvanları
tedaviye etmeye ve tohumlama gibi uygulamalar yapmaya başladılar.
Bahsi geçen bu uygulamaların hiçbir tanesi yasal değil. Biz düzenli
olarak BİMER’e şikâyette bulunuyoruz. Ancak bir şekilde bu usulsüzlüğe kılıf uyduruluyor. Ya diploma kiralıyorlar ya da haftanın 2-3 günü
uğrayacak bir hekim buluyorlar. Bir şekilde işlerini yürütüyorlar.
Dediğim gibi, BİMER’e sayısız şikâyette bulunduk; ancak bir noktadan sonra sizin de elinizden yapacak bir şey gelmiyor. Aslında, temelde
veteriner hekimlerimizde bir sorun var. Bir nebze deontolojiden kendine pay biçmiş bir hekim, bu yolsuzluğa ortak olmaz ve hayır der.
Bölge hayvan hareketlerinin yoğun olduğu bir bölge mi? Kaçak
hayvan geçişleri oluyor mu?
Veteriner Hekim Hamidullah Okçu, “Bazı dağ köylerinde yaşadığımız zorluklar
çok büyük. Sırf, bu zorlu kış şartlarından dolayı buzağı ve kuzu ölümleri şekillenir. Ancak
ne yazık ki, kışın yıkıcılığının önüne geçemiyoruz ve iklime bağlı kayıplar veriyoruz.”
İNFOVET 86-87
Kaçak hayvan geçişleri oluyor ama eskiye nazaran biraz azaldı. Giriş
olmasa da, buradan her halükarda dışarıya hayvan sevkiyatı gerçekleşiyor. Bu da yaz aylarında şap gibi enfeksiyöz hastalıkların insidansında
ciddi yükselişlere neden oluyor. Örneğin, iki sene önce Muradiye’de
antraksla karşılaştım; bunun açıklanabilir tek bir nedeni vardı, o da
hayvan geçişlerinin yoğunluğu. Dolayısıyla daha önce görmediğimiz
hastalıklar bile karşımıza çıkabiliyor.
GEZİ VAN - MURADİYE
Gitmeseniz
olmaz;
vicdanınız
rahat etmez!
Kış şartları çok ağır. Özellikle doğumlar
zorlu. Gece yarısı, 40 km uzaklıktaki köy
yollarına düşmeniz gerebiliyor. Aslında
doğuda hekimlik yapmanın en zor yanı bu...
Veteriner Hekim Erkan Kaya, 2010 yılında fakülteden
mezun olduktan sonra cerrahi alanında yüksek lisans eğitimini
tamamlamış ve ardından Van Muradiye’de büyük mücadeleler
gerektiren bir klinisyenlik macerasına atılmış.
Muradiye’nin hayvan potansiyeli ne durumda? Ağırlıklı olarak
hangi hayvan türleri yetiştiriliyor?
Muradiye’de 2010 yılından sonra hayvancılık sektörü çok
geriledi. Tahmini hayvan varlığı aşağı yukarı 5-10 bin arasında.
Neredeyse hayvan kalmadı diyebiliriz. Var olanın da % 80 kadarı
küçükbaş, % 20 kadarı ise büyükbaş. Yani, büyükbaş çok az; her
evde bir ya da iki tane…
Türkiye’nin sorunu veresiye… Yetiştiricileri veresiye yapmaya iten
nedenler sizce nelerdir?
Muradiye’de yetiştirici yılda iki defa para kazanır. İlk olarak yılın
9. ayında yetiştirici kuzularını satar; ikinci olarak da 4. ve 5. aylarda
devletten hayvan destekleme parası alır. Muradiye’de para ancak
bu iki dönemde olur. 5-6 ay veresiye çalıştıktan sonra da, o parayı
vermeye elleri girmez ve alacakları toplamak gittikçe zorlaşır. Bakiye şiştikten sonra, bahaneler uydurulur ve başka hekimle çalışmaya
başlanır. Muradiye küçük bir ilçe ve halihazırda 6-7 adet veteriner
kliniği olduğu düşünülürse bu senaryoyu yaşamak kaçınılmaz.
Peki bu hekimler arasında çözülecek bir sorun değil mi?
2011-12 yılları arasında meslek aşkıyla doluydum. Burada çok
toplandık, çözüm üretmeye çalıştık. Ama sonuç elde edemediğiniz
bir noktada mücadeleden de soğuyorsunuz ve bir yerde tıkanıyorsunuz. En büyük sorun beraberliğin yürütülememesi.
Muradiye ve köyleri bulundukları coğrafya gereği kışları zor geçiriyor olmalı… Kış ayının en zor yanı sizce nedir?
Van Muradiye’yi iki kısım şeklinde ele almak daha doğru olur.
Ovadaki köyler ve Sarımehmet Köyü ile çevresindeki köyler…
Sarımehmet ve merkez arası 50-55 km uzaklıkta ve dolayısıyla acil
olmadığı sürece bu tarafa çok sık uğramıyoruz. Ama ova köylerinin
en uzağının merkeze uzaklığı 20-30 km arasında.
Kış şartları çok ağır. Özellikle gece gidilen doğumlar çok zorlu.
Gece yarısı telefonunuz çalar ve 40 km uzaklıktaki köy yollarına
düşmeniz gerebilir. Aslında doğuda veteriner hekimlik yapmanın
en zor yanı da budur. Gitmeseniz olmaz; vicdanınız rahat etmez...
Kış aylarında en çok hangi vakalar karşınıza çıkıyor? Solunum
yolları hastalıklarıyla sık karşılaşıyor musunuz?
Veteriner Hekim Erkan Kaya, “Kışın en çok güç doğumlar için
telefonumuz çalıyor. Diğer basit vakalar için ise, ancak telefonda ilaç önerisinde
bulunabiliyoruz. Yani mecburi olarak sadece güç doğumlara gidebiliyoruz.”
İNFOVET 88-89
Az önce bahsettiğim gibi, kışın en çok güç doğumlar için telefonumuz çalıyor. Diğer basit vakalar için ise, yetiştiriciye ancak telefonda ilaç önerisinde bulunabiliyoruz. Yani mecburi olarak sadece
güç doğumlar için yollara düşüyoruz.
Bunun dışında, solunum yolları hastalıklarıyla şahsi olarak sık karşılaşmıyorum diyemem. Bunu durumu da kendimce şöyle açıklayabilirim: Ben aslen Muş Malazgirtliyim ve orada hayvan popülasyonu
Van Muradiye ile karşılaştırılmayacak düzeyde yüksek. Malazgirt’in
100 başlık bir ahırı ile Muradiye’nin 3-4 ineğini koyduğu ahırı düşünün; elbette hava kullanımında bir kısıtlanma yaşanmadığı için çok
fazla solunum yolu hastalıkları ile karşılaşmıyoruz.
GEZİ VAN - ERCİŞ
Bölge esnafı
bizden çok
daha iyi
durumda
Veresiye tam anlamıyla bir baş belası. Erciş
esnafı, veteriner hekimlerden çok daha iyi
durumda. Bir de işin içine ampirikler girince,
sorunun çözümü çok daha zor bir hal aldı.
fakülte Mezuniyetinin ertesinde, önce Ağrı Taşçay’da
klinik açan, burada bölgeyi, sektörü ve saha hekimliğinin zorluklarını
öğrenen Veteriner Hekim Eren Akçay, yaklaşık 3.5 yıldır memleketi Van
Erciş’te hekimlik mesleğini icra etmekte.
Erciş’i konuşursak? Hayvan varlığı aşağı yukarı nedir?
Erciş’te hem sığır hem de koyun popülasyonu var. Ancak 4 yıl önce
yaşanan yem sıkıntısı ile birlikte sığır popülasyonu geçtiğimiz yıllara
göre ciddi anlamda düşüş yaşadı; yetiştiriciler bir kasap gibi hayvanlarını kestiler. Koyun popülasyonu ise her zaman sığır popülasyonundan
yüksek oldu ancak depremle birlikte küçükbaş yetiştiriciliği de bazı
hasarlar aldı. İnsanlar kentleşmeyi ve nispeten daha rahat olan hayat
şartlarını benimsemeye başladılar; hayvancılık ve tarımdan soğudular,
geriye sadece alışkanlıklarını sürdüren bir kesim kaldı ve küçükbaş
popülasyonu da 500 binden 300 bin dolaylarına kadar indi.
Bölgede en çok karşılaştığınız hastalıklar nelerdir?
Geceleri en çok güç doğum vakaları için çağırılıyoruz. Bunun dışında
özellikle kış aylarında en sık solunum yolu hastalıkları ile karşılaşıyoruz. Hatta, Ağrı’da çalıştığım yıllarda, kesinlikle bu denli değildi. Sebebinin, büyük ihtimalle Van Gölü’nün yarattığı yüksek nem olduğunu
düşünüyorum. Çünkü Ağrı, çok daha sert bir iklime sahip olmasına
rağmen, bu tür hastalıklara zemin hazırlamıyordu.
Doğuda ahırlarda yapılan bir hata daha var ki; bu da damların ve pencerelerin kış aylarında kapatılması. Ahıra girdiğinizde yoğun bir buhar
sizi karşılıyor; koku gözünüzü yaşartacak düzeyde, hayvanlar içeride
terliyorlar. Akabinde havalandırmak için kapılar açılıyor. İşte bu yanlış,
solunum sistemi hastalıklarına davetiye hazırlar nitelikte bir yanlıştır.
Doğum ve pneumoni dışında, uygun olmayan yem içeriği ile ilişkili
konstipasyon vakaları da sıkça karşımıza çıkıyor. Rahata alışmış olan
yetiştirici, hayvanın önüne gezer patoz samanı koyuyor; ancak saman mı,
kum mu, toprak mı belli değil. Kendilerince yemi hayvanın önüne koyuyorlar ve gerisini düşünmüyorlar. Yetiştirici ne yazık ki, bilinçli değil.
Mesleğe geri dönersek… Türkiye’nin gerçeği veresiye hakkında siz
neler düşünüyorsunuz?
Veresiye tam anlamıyla bir baş belası. Buranın esnafının, biz veteriner hekimlerden çok daha iyi durumda olduğunu söyleyebilirim. Örneğin, bakkal çok çıkmaza düştüğünde müşteriye mal vermiyor. Ama biz
duruşumuzu ortaya koyamıyoruz. Ben diğer bölge veteriner hekimleri
kadar borca yanaşmıyorum; bu nedenle yüklü miktarda bir alacağım
yok. Çünkü Ağrı’daki kliniğimde bir kere sütten ağzım yandı ve köylüden büyük darbe aldım. Dolayısıyla, burada veresiye konusunda çok
daha temkinli davranmaya çalışıyorum.
Veteriner Hekim Eren Akça, “Rahata alışmış olan yetiştirici,
hayvanın önüne gezer patoz samanı koyuyor; ancak saman mı, kum
mu, toprak mı belli değil. Kendilerince yemi hayvanın önüne koyuyorlar
ve gerisini düşünmüyorlar. Yetiştirici ne yazık ki, bilinçli değil.”
İNFOVET 90-91
Sizin bir toplantıda, enjektörle aşı satan bir meslektaşınızı sert bir
şekilde eleştirdiğinizi öğrendik ve hassasiyetinizi takdir ettik. Bu olayı
biraz okuyucularımız için de açar mısınız?
Enjektabl ve göze damla şeklinde uygulaması olan bir kanatlı aşısı
mevcut. Hekim arkadaşlarımızla oturup istişare ettiğimiz bir gün, bir
başka veteriner hekim meslektaşımızın aşıyı açıp enjektörlere bölerek
sattığını öğrendim. Ve söz konusu aşıları yaklaşık 1 ay içinde bitirdiğini
duyduğumda, o aşının çalışmasının mümkün olmadığını söyleyerek
haklı bir eleştiride bulundum. Bu aşı çalışır mı? Cevabı ne yazık ki
büyük bir soru işareti…
GEZİ VAN - ERCİŞ
Önümüzde
büyük bir engel
var ki; o da
ampirikler!
Sahada, ne yazık ki tüccarlığı öğrenmek zorunda
kalıyorsunuz. Çözüm ise aslında çok basit;
eczane sistemine geri dönülmesi ve ilaç satışının
veteriner hekimlerin elinden alınması...
van Erciş’te 5 yıldır bir fiil klinisyenlik yapan Veteriner
Hekim Ergül Çiçek, mesleğini insan hekimliği ile değiştirmesi teklif
edilse cevabının net bir şekilde “hayır” olacağını söylüyor.
Bölgedeki hayvan popülasyonunu türlere göre ele alırsak, yoğunluk
hangi hayvan türlerinde?
Erciş’in kendi içerisinde de bölgeleri var. Benim bulunduğum
ve hizmet verdiğim bölgede, ağırlıklı olarak küçükbaş hayvan
yetiştiriciliği, az miktarda da besi sığırcılığı var. Süt verimi düşük
olduğu için insanlar sağmal inek yetiştirmeyi tercih etmiyorlar.
Çünkü verimler çok düşük; yetiştirici 10-15 kg süt veren ineği
neredeyse başının tacı yapıyor.
En çok hangi acil durumlar ve hastalıklar için telefonunuz çalar?
Yetiştirici hatalarına bağlı şekillenen vakalarla karşılaşıyor musunuz?
Bizim bölgemizde ön mide hastalıkları çok yaygın olarak
görülmekte. RPT olguları çok sık karşımıza çıkıyor. Mide
hastalıklarının dışında güç doğum gibi acil müdahale gerektiren
durumları her yerde olduğu kadar burada da yaşıyoruz. Bir de, yanlış
ilaç kullanımına bağlı şekillenen anaflaktik şok gibi, yetiştiricinin
bilinçsizliği nedeniyle düştüğü hataların sonuçlarını yaşayan
hayvanlar var ki; bu grup oldukça can sıkıcı olabiliyor.
Türkiye’nin gerçek bir sorunu var; veresiye… Erciş’te bu durum
nasıl? Veresiyenin önüne geçebiliyor musunuz?
Veresiye, tüm Türkiye’de olduğu gibi Erciş’te de önüne geçilemez
bir sorun halini aldı. Öyle ki, burada 10 yıldır klinisyenlik yapan
bir meslek büyüğümüzün 250-300 bin TL gibi ciddi rakamlarda
alacakları var.
Bölgemizde ve aslında tüm Türkiye’de, veteriner hekimlik büyük
mücadeleler ile yürütülen bir meslek. Van Erciş’te dayanışma içinde
olduğumuz, birlikte veteriner hekimlik yapmayı ve bölge/ülke
hayvancılığını bir adım öteye taşımayı hayal ettiğimiz meslektaş
büyüklerimiz var. Ancak, önümüzde çok büyük bir engel var ki; o
da ampirikler. Yani, bu mesleğin okulunu okumadan, veteriner
hekimlerden diploma kiralayarak ilaç satan, hatta yeri geldiğinde
tedaviye soyunan insanlar… Bu problemin çözümü için çok yere
yazdık; çok mücadele ettik. BİMER’e ve veteriner hekim odamıza
yazdığımız halde önüne geçmeyi başaramadık. Ampirikler olduğu
sürece, veteriner hekimler arasında da birlik sağlanmıyor. Örneğin,
A firmasının bir ilacının perakende satışı 10 TL ise, bu insanlar bu
iliçlari çok daha ucuz fiyatlara tezgahlarda satış yapıyorlar ve ayakta
durmaya çalışan veteriner hekimler de benzer yollara yönelmek
zorunda kalıyorlar.
Anladığımız kadarıyla, saha koşulları okuldayken hayalini
kurduğunuz kadar kolay değil? Peki, sizce çözüm nedir?
Veteriner Hekim Ergül Çiçek, “Bu mesleğin okulunu okumadan diploma kiralayarak
ilaç satan, hatta yeri geldiğinde tedaviye soyunan ampirikler, BİMER’e ve veteriner hekim
odamıza yazdığımız halde önüne geçmeyi başaramadığımız bir problem halini aldı.”
İNFOVET 92-93
Kesinlikle kolay değil. Saha koşulları, fakültedeki hayallerimizi
tam anlamıyla suya düşürdü. Veteriner hekimler sahada, ne yazık
ki tüccarlığı öğrenmek zorunda kalıyor. Çözüm ise aslında çok
basit; eczane sistemine geri dönülmesi ve ilaç satışının veteriner
hekimlerin elinden alınması... Ben eğer bakan olsaydım, mutlaka
81 ilin her bir ilçesine bir veteriner hastanesi inşa eder, uzmanlık
alanları oluşturur ve meslek büyüklerimiz de dahil olmak üzere çok
sayıda pozisyon yaratırdım.
GEZİ VAN - ERCİŞ
Hayvancılık
için de bir
felaket;
Van Depremi
Yaşanan deprem felaketi, zaten hiçbir
zaman profesyonel anlamda sahip
çıkılmamış hayvancılığımıza bir darbe daha
vurdu; insanlar TOKİ’lere yerleştirildi ve
yavaş yavaş hayvancılık terkedildi.
Erciş hikayesi, hemşire olan eşinin ataması ile birlikte başlayan Veteriner Hekim Fatih Ateş, o günden sonra bir daha Erciş’ten
ayrılmayı düşünmediğini söylüyor.
Bölgeyi konuşursak; hayvan türlerine göre ortalama rakamlar nedir?
Erciş’te profesyonel bir yetiştiricilik söz konusu değil. Hem büyükbaş hem de küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılmakta. Her zaman
küçükbaş sayısı daha fazla oldu ama son dönemlerle yem maliyetleri
ile birlikte küçükbaş hayvan sayısı da azaldı. Bir de yaşanan deprem
felaketi ile birlikte insanların TOKİ’lere yerleştirilmesi ve ekonomik
sıkıntılar nedeniyle yavaş yavaş hayvancılıktan vazgeçmelerini de göz
önünde bulundurmak lazım.
En çok mücadele verdiğiniz hastalıklar nelerdir? Bölgeye has
hastalıklar var mı?
Zoonoz olan şarbon ve yanıkara bazı bölgelerde gözlemlenmekte.
Hatta ben de klasik tipte bir deri şarbonu atlattım. Bunun dışında, enzootik pneumoni, mevsime bağlı riskli doğumlar ve abortlar gibi spesifik mevsimsel rahatsızlıklarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Aslında bu
hastalıklar bölgeye has değil, neredeyse tüm coğrafyaya has hastalıklar.
Erciş’in bir geçiş bölgesi olma özelliği taşıması nedeniyle, hayvan
hareketlerine bağlı bölgede gözlenen hastalıklar söz konusu. İran
üzerinden sürü şeklinde gelen hayvanlarla birlikte, Suriye’deki savaşa
bağlı ülkemizin doğusuna göç eden yoğun bir hayvan popülasyonu
söz konusuydu. Bu göç, bizim mesleğimizi de çok etkiledi; zamanında
eradike edilmiş hastalıklar nüksetti, hiç karşılaşmadığımız suşlarla
tanışmak ve savaşmak zorunda kaldık.
Sohbet ettiğimiz tüm hekimler veresiye diyor. Erciş için aksini söylemek mümkün mü?
Veresiye her yerde var. Ama asıl problem hekimin kendisiyle ilgili.
Ben, mesleğe başlamadan önce bir program edindim ve eczane
sistemiyle ilaç satmaya başladım. Ancak çoğu ilacın barkodu yoktu ve
yetiştiriciye bin bir dil dökerek dert anlatmaya çalıştım. Sonuç elbette
hüsrandı ve bu düzenli sistemi oturtamadım. Yetiştiricinin saygısını
kazanmak ve değer görmek için yapılması gereken, gerçek bir eczanenin özelliklerine uygun, düzenli ve nezih klinikler ve sistemler oluşturmak. Biz değer görmüyoruz ki, değer verelim…
Biraz da meslektaşlar arası birlik ve beraberliği konuşursak…
Erciş’te bir bütünlük var. Özellikle yeni yetişen gençler, bizlerin
sözünden çıkmıyorlar. Ama yetiştirici kurnaz ve gençlerimizi de bozulmaya sürüklüyorlar. Hep şu ilkeyi savundum; “Beşeri hekim insanı,
veteriner hekim insanlığı kurtarır”. Madem insanlık için çalışıyoruz,
öyleyse bizim de gerekli değeri görmemiz lazım.
Ampirik sorunu yaşadığınızı biliyoruz. Bunun önüne nasıl geçilebilir?
Veteriner Hekim Fatih Ateş, “Van Erciş’te her zaman küçükbaş hayvan sayısı
diğer hayvan türlerinde daha fazla oldu. Ancak son dönemlerle yem maliyetleri ile
birlikte bu hayvanların sayısı da azaldı. Bir de üzerine deprem felaketi gelince…”
İNFOVET 94-95
Bu sorunun çözümsüzlüğünde, muhakkak bizim meslektaşlarımızın açığı olduğunu düşünüyorum. Hekim, diplomasını vermese
de, kliniğinin adına faturalandırılmış bir ilaç alımı söz konusu…
Yani sorun çok büyük. Geçtiğimiz dönemlerde diş hekimi ampiriklerinin toplanıp, hapis cezasına çarptırıldıklarını biliyoruz. Biz de
veteriner hekimler olarak, bu tür sahteciliklerin ağır yaptırımları
olsun istiyoruz. Çünkü meslek odaları ile bir noktaya karar ilerleme
kat etmek mümkün oluyor.
GEZİ VAN - ERCİŞ
“Hayır”
kelimesini
kullanmayı
öğrenmek...
Mesleğimizin tekrar saygınlık kazanması
için hekimlerin, yaptıkları mesleğin herşeyin
üzerinde olduğunu hatırlamaları; vatandaşın
her talebine evet dememeyi, “hayır” kelimesini
kullanmayı öğrenmeleri gerekiyor.
Türkiye’nin zorlu yıllar yaşadığı 1992 OHAL döneminde iki
ay süreyle İlçe Tarım Müdürlüğü’nde geçici olarak çalışan ve ardından
serbest klinisyenlik yapmaya karar veren Veteriner Hekim Şüheda Ceylan, 25 yıldır bir fiil Erciş’te bölge hayvancılığına katkılarını sunuyor.
Kliniğinizi ilk açtığınız dönemle ile şu anı karşılaştırırsanız, arada ne
gibi farklar görüyorsunuz?
O zamanlarla karşılaştırdığımızda hayvan sayısında düşüş yaşandı.
Bir ara sığır popülasyonu yükseldi, koyun popülasyonu düştü; dengeler
değişti ancak şu anda kesin olarak söyleyebileceğimiz bir şey var ki; o da
toplam sayının geçtiğimiz yıllara göre daha düşük seyrediyor olması.
Kesinlikle o dönemlerde çok daha saygı görüyorduk. Veteriner
hekimlik mesleği saygın bir meslek olabilir ama hekimler saygı gören
insanlar değil. Kliniği ilk açtığım yıllarda, vatandaş veteriner hekimi
arayıp bulmak, ayağına gitmek zorundaydı. Kliniğim, sadece Erciş’te
değil, Van genelindeki ilk serbest klinikti. O dönemde, yani 1993 yılı
başında zaten Ağrı’da bir, Iğdır’da iki klinik vardı. Ama şimdi, biz insanların ayağına gider duruma düştük ve saygınlık bitti.
Erciş geçiş bölgesi olması nedeniyle problemler yaşıyor mu? Kaçak
hayvan geçişlerinde bir azalma söz konusu mu?
Sınırda olduğumuz için, Asya’dan gelen virüs suşlarından çok çabuk
etkiliyoruz. Dolayısıyla, sınırda olmamız sadece bizi değil, tüm ülkeyi
olumsuz yönde etkiliyor. Hastalıklar burada baş gösteriyor ve tüm
Türkiye’ye yavaşa yavaş yayılım gösteriyor.
Özellikle sığır kaçakçılığında bu sene artış yaşandı. Ama doların değer
kazanması ya da değer kaybetmesi, Türkiye’de hayvan fiyatlarının dalgalı
seyri gibi değişkenlerin etkisiyle rota değişiyor. Eskiden İran’a kaçak hayvan
giderdi; şimdi ise işler tersine döndü, Türkiye’ye İran’dan hayvan giriyor.
Mesleğinizin gidişatını nasıl buluyorsunuz?
Mesleğin tekrar saygınlık kazanması için öncelikle veteriner hekimlerin kendi mesleklerine saygı duymaları, paranın her şey olmadığını,
hekimliğin ve kişinin öz saygısının herşeyin üzerinde olduğunu hatırlamaları lazım. Vatandaşın her talebine evet dememeyi, “hayır” kelimesini kullanmayı öğrenmeleri gerekiyor.
Vatandaş, ekonomik ve mesleki anlamda, her zaman hekimi yönlendirecek davranışlar sergiler. Kimi zaman bu davranışlar hakarete ve
alaya varır. Bu tür insanları reddetmeyi becermek esastır. Evet, biz hekim olarak hasta reddi hakkına sahip değiliz. Ancak hasta sahipleri tam
tabiriyle biz hekimleri “karpuz seçer gibi” seçme özgürlüğüne sahipse,
bizim reddetme hakkımı vardır. Tabi, bütün hekimler birlik olursa
bahsettiğim şey anlamlı olur. Ama biz saygınlığımız için mücadele
etmek yerine, her işe koşan bir meslek grubu durumuna geldiğimiz için
problemin aşılması zor gibi gözüküyor.
Ancak bunlar olursa meslek eski saygınlığına ulaşır diyorsunuz öyle mi?
Veteriner Hekim Şüheda Ceylan, “Vatandaş, ekonomik ve mesleki anlamda,
her zaman hekimi yönlendirecek davranışlar sergiler. Kimi zaman bu davranışlar
hakarete ve alaya varır. Bu tür insanları reddetmeyi becermek esastır.”
İNFOVET 96-97
Veteriner hekimlerin önce mesleklerini hangi düzeyde icra edeceklerine karar vermeleri gerekiyor. Nasıl sizi tedavi eden bir tıp hekimine
7/24 ulaşma lüksüne sahip değilseniz, veteriner hekimlerin de günün
24 saati kolay erişilebilir olmaması gerektiğini anlamamız lazım. İş,
24 saat boyunca elindeki telefonuyla hekimi rahatsız edecek düzeye
ulaştı. Kolay ulaşılır bir noktadayız ve çözüm ancak kliniklerin düzenli
denetlenmesinden, ampiriklerin ortadan kaldırılmasından, veteriner
hekimlerin mesleki ilişkilerinin kuvvetlendirilmesinden geçiyor.
GEZİ IĞDIR
Veresiye,
bir hastalığın
semptomu
gibidir
Veresiye bir semptomsa, hastalığın
kendisi mesleki birliktelikteki eksikliktir.
Örgütlerinin yapısındaki sıkıntılar, odaların
etkinliği ve yaptırım güçlerindeki kısıtlamalar
sorunun çözülmesi önünde birer engeldir.
Ağırlıklı olarak ovalara sahip, kısmen ise dağlık
bölgeleri olan Iğdır’da, 12 yıldır serbest klinisyenlik yapan Veteriner
Hekim Aziz Demirci, Iğdır’ın coğrafya olarak hayvan potansiyelini
karşılayacak yeterlilikte olmadığını belirtiyor.
Röportajlarımızda bölgelere has net rakamlar almakta zorlanıyoruz.
Iğdır’daki hayvan varlığı hakkında kesin bir bilgi alabiliyor muyuz?
Iğdır’daki hayvan popülasyonu, ilk hekimlik yapmaya başladığım
yıllarda küçükbaş ağırlıklıydı. Şu anda ise özellikle Simmental ırkı
büyükbaş hayvan yoğunluğu artmaya başladı. Rakam olarak ise, en
son 700 bin toplam küçükbaş hayvan varlığından bahsediliyordu.
Büyükbaş için net bir rakam vermem zor. Çünkü küpelemede
sıkıntılar yaşıyoruz. Örneğin çiftçi 100 tane dana alıyorsa sadece bir
kısmını küpeletiyor. Dolayısıyla net bir rakam söylemem zor.
Tüm doğuda olduğu gibi, Iğdır’da da kış ayları çok çetin geçiyor.
Peki, en çok ne gibi hastalıklar ön planda?
Bölgemizde kapalı yetiştirme sistemleri tercih ediliyor. Bu tip
sistemlerde, yanlış barınma ve kötü beslenme şartlarına bağlı olarak
sistemik problemlerle ve ayak hastalıklarıyla çok sık karşılaşıyoruz. Bu
tür rahatsızlıklar mevsime bağlı şekillenen hastalıklar. Bunların dışında
ise, özellikle şu dönemde şap hastalığı yaygın olarak gözlemlenmekte.
Iğdır için bir mera bölgesi diyebilir miyiz?
Iğdır’da ovalar ne yazık ki, sadece tarıma ayrılmış durumda.
Kısmen dağlık bölgeleri var ama hayvan potansiyeli için kesinlikle
yeterli değil. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği ise tamamen yaylacılığa
dayalı yürütülüyor. Tüm bu nedenlerden dolayı, yaz aylarında komşu
illerle bu anlamda bir dialog söz konusu.
Bölge bir geçiş bölgesi mi? Çok fazla hayvan sirkülasyonu var mı?
Sınırdaki komşularımızla aramızda, son dönemlerde bir
sirkülasyon olmadığı söyleniyor ancak bunu net olarak bilemeyiz.
Hayvan hareketlerini sadece komşularımız ile sınırlandırmamız
yanlış olur. Türkiye’nin batısıyla da irtibat halinde olduğumuzu
unutmamak gerekiyor. Kastamonu gibi Simmental ırkın ağırlıklı
olduğu illerden de bölgemize geliş-gidiş çok yoğun.
Türkiye’nin genel sorunu veresiye… Siz bölgenizde bu konu ile ilgili
ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz?
Veresiyeyi bir hastalığın semptomu gibi düşünebilirsiniz.
Hastalığın kendisi, mesleki birlik ve beraberlikteki eksikliktir. Meslek
örgütlerinin yapısındaki sıkıntılar, odaların etkinliği ve yaptırım
güçlerindeki kısıtlamalar bu sorunun çözülmesi önünde bir engeldir.
Tabi, sorunun ahlaki bir boyutu da mevcut. Sizin veresiye
yapmasına engel olduğunuz bir vatandaşa bir başka klinik bu krediyi
tanıdığı sürece bu sorun çözülmez. Hekimler arasındaki bu birliği
sağlayacak olanlar da odaların ta kendisidir.
Iğdır’da bu birliktelik var mı? Yoksa rekabet burada da etiği yavaş
yavaş yok etmeye başladı mı?
Veteriner Hekim Aziz Demirci, “Rahata alışmış olan yetiştirici, hayvanın önüne gezer
patoz samanı koyuyor; ancak saman mı, kum mu, toprak mı belli değil. Kendilerince yemi
hayvanın önüne koyuyorlar ve gerisini düşünmüyorlar. Yetiştirici ne yazık ki, bilinçli değil.”
İNFOVET 98-99
Hekimliğin kalitesi anlamında, sınır illere göre, Iğdır biraz daha iyi
bir noktada diye düşünüyorum. Tam bir birlik söz konusu olmasa da,
hekimler kendilerine yakın hissettikleri meslektaşları arasında bir
dayanışma sürdürmekte.
GEZİ IĞDIR
Aynı gemide
olduğumuzu
unutmayalım
Rekabetin bilgi ile yapıldığı zaman kazananın
bireyler değil meslek olacağına hepimiz
inanmalıyız. Aksi takdirde mesleğimiz
günden güne kan kaybedecektir.
Iğdır hayvancılık açısından doğunun en verimli
bölgelerinden bir tanesidir. Ortalama rakamlar vermek
gerekirse, şu anda 350 bin koyun, 70-80 bin civarında ise
büyükbaş hayvan varlığından bahsedebiliriz. Yani doğunun
diğer illerinde olduğu gibi burada da küçükbaş hayvan
yetiştiriciliği ön planda. Büyükbaş hayvancılık daha çok aile
işletmeciliği şeklinde yapılmakta.
Bölgede karşılaşılan hastalıkların temel nedeni sizce
nedir? Özellikle kış aylarında mevsime bağlı yaşanan
hastalıklarla yoğun bir mücadele söz konusu mu?
Bölgede karşılaştığımız vakaların başında bakım ve
besleme hatalarına bağlı gelişen hastalıklar geliyor.
Yetiştiricinin bilinçsizliği ve kış aylarında kapalı sistem
olan barınakların, yeterince havalandırılmaması solunum
yolu hastalıklarına davetiye çıkarıyor. Bu durum maalesef
zor kış şartları yaşayan tüm doğu illerinin sorunu; sadece
Iğdır’ın değil.
Bölgeye hakim ve hayvancılığı sekteye uğratan ortak
sorunlar nelerdir? Örneğin veresiye…
Veresiye, Türkiye’nin kapanmayan yarası. Bizim
de Iğdır’da en büyük problemlerimizin başında yer
alıyor. Veresiye defterlerimiz günden güne kabarıyor
ve yetiştiriciler ailemizden biri gibi. Bu yakınlık, defteri
kapamak için bir engel diyebilirim. İyi niyetli yetiştirici
borcunu ödemek için çabalıyor, bunu görebiliyoruz ancak
içlerinden kötü niyetliler de çıkabiliyor.
Iğdır’ın diğer önemli bir diğer sorunu ise, komşumuz
İran’dan gelen kaçak ilaçların, cazip fiyatları nedeniyle
yetiştiriciler tarafından fazlasıyla rağbet görmesi… Tedaviye
gittiğimiz her evde bu ilaçlara rastlamamız mümkün.
Kaçak İran ilaçlarının %70’ini antiparaziterler oluşturuyor.
Rus pazarı olarak adlandırılan pazarlarda bu ürünlerin
satışı aleni olarak yapılıyor. Aşıları ve diğer ürünleri de bu
pazarlarda görmek mümkün. Yetkililerin bir anca önce bu
konuya çözüm bulmalarını talep ediyoruz. Aksi takdirde,
bölgede veteriner hekimlik mesleğini icra etmek ve
ekonomik olarak tutunmak imkansız hale gelecek.
Özellikle bu tür zedeleyici problemler açısından,
bölgenizde mesleki bir birliktelik söz konusu mu?
Veteriner Hekim Sadık Aras, “Meslektaşlarımızla uyum içerisinde çalışmalarımıza
devam ediyoruz; konuşmayı, tartışmayı, fikir alışverişinde bulunmayı eksik etmiyoruz.
Çünkü bir mesleğin, ancak paylaşarak değer kazandığının farkındayız.”
İNFOVET 100-101
Mesleki birliktelik, Iğdır’da diğer bölgelerdeki kadar
fazla zedelenmedi. Meslektaşlarımızla uyum içerisinde
çalışmalarımıza devam ediyoruz; konuşmayı, tartışmayı,
fikir alışverişinde bulunmayı eksik etmiyoruz. Çünkü bir
mesleğin, ancak paylaşarak değer kazandığının farkındayız.
Veteriner hekimlik mesleği kutsal bir meslek, bu
yüzden tüm meslektaşlarımıza bu kutsal mesleğe sahip
çıkma çağrısında bulunuyorum. Kazananın bireyler değil,
mesleğin kendisi olmasını istiyorsak, rekabetin bilgi
temelinde yapılması gerektiğini aklımızdan çıkarmamamız
gerekiyor. Aksi takdirde veteriner hekimlik mesleği
günden güne kan kaybedecek. Aynı gemide olduğumuzu
unutmamamız gerekiyor. 
KANATLI BAĞIRSAK LEZYON SKORLAMASI
DİSBAKTERİYOZİS
daha iyi performans için
lezyon
skorlama
sistemi
Farklı yaştaki broIlerleri skorlamak, yaygın
olarak kabul gören bir toplam lezyon
puanlama sisteminin tanıtılmasından bu
yana koksidiyoz düzeylerini değerlendirmek
için kullanılan yaygın bir prosedürdür.
Yazı: Veteriner Hekim İbrahim Arpacı ANC Kanatlı Departmanı Teknik Müdürü
Veteriner Hekim Aslıhan Cebecioğlu ANC Kanatlı Departmanı Pazarlama Müdürü
Bağırsak sağlığı, ekonomik açıdan
sürdürülebilir broiler endüstrisi için, kritik
bir ön şarttır. Kanatlı üretiminde yemin
ete dönüşüm değeri kabaca şu şekilde
hesaplanabilir: 52 milyar kanatlının her
biri 4 kg yem tüketirse, profesyonel kanatlı
endüstrisinde global olarak 208 milyon
metrik ton yem üretimine ihtiyaç duyulur.
Tahmini ortalama değer olarak her 2.5 kg
kanatlı canlı ağırlığı için optimal koşulların
altında uygulanan koksidiyozis kontrolü ile
üretimden yaklaşık 10 € sent ve benzer bir
şekilde bakteriyel enteritis kontrolü ile de
10 € sent’lik bir kayıp yaşanmaktadır. Her
ikisi birlikte, kanatlı endüstrisinde 10 milyar
€’luk bir kayıp anlamına gelmektedir. Açıkçası bu ortalama bir sonuçtur, bazı şirketler
bu iki önemli bağırsak sağlığı problemine
bağlı olarak daha az veya daha yüksek maliyetlere sahip olacaklardır.
Kontrol düzeyini değerlendirmek ve yem
katkıların katma değerini yorumlamak için,
yem stratejileri ve yönetim prosedürleri önem
arz etmektedir. Farklı yaştaki broilerleri skor-
İNFOVET 102-103
lamak, yaygın olarak kabul gören bir toplam
lezyon puanlama sisteminin tanıtılmasından
bu yana koksidiyoz düzeylerini değerlendirmek için kullanılan yaygın bir prosedürdür.
Son günlerde, bakteriyel enteritise uyumlu
hale getirilmiş bir skorlama prosedürü önerilmiş ve broiler sürülerin bağırsak sağlığı durumunun daha kapsamlı bir resmini elde etmek,
değişiklikleri daha nesnel bir şekilde artırmak,
teknik şartları ve böylece kanatlı operasyonlarının finansal performansını iyileştirmek
amacıyla popülarite kazanmıştır.
Bakteriyel enteritis (disbakteriyozis)
Bakteriyel enteritis (bazen disbakteriyozis, ince bağırsakta aşırı bakteriyel artış–
SIBO olarak da isimlendirilir), Avrupa’da
antibiyotik büyütme faktörlerinin ve
et&kemik unu kullanımının yasaklanmasından bu yana broiler yetiştiriciliğinde sıklıkla
ortaya çıkan gastrointestinal sistemin kötü
durumunu tanımlamak için kullanılır.
Genellikle koksidiyozis, nekrotik enteritis
gibi bağırsağın diğer durumları ile karıştı-
rılır ve daha kesin bir tanıya ihtiyacı vardır.
Nedenler çok yönlüdür ve net bir şekilde
tanımlanmamıştır. Bazı yaygın etiyolojik
faktörlerin şunlar olduğu düşünülmektedir:
İyi sindirilemeyen yem hammaddesi (örneğin yüksek düzeyde NSP içeren buğday)
veya besin maddelerinin bağırsak lümeninden kötü emilimi (viral veya koksidiyal bir
nedenle bağırsağın fizyolojik performansındaki azalmanın ardından).
Etiyolojisi oldukça farklı ve belirsiz görünmesine rağmen, emilmemiş besin maddelerinin fazla olması durumunda (değişken
derecede ve değişen emilebilirlikte sindirilmiş) maksimum büyüme oranı ve yüksek
yem alımı için seçilmiş olan hibrit broiler
ve hindi ırkları için hipotez; antibakteriyel
Farklı yaştaki broilerleri
skorlamak, koksidiyoz
düzeylerini değerlendirmek
için sahada kullanılan yaygın
bir prosedürdür.
özelliklere sahip büyüme destekleyicilerinin
olmaması durumunun, bağırsak duvarının
reaksiyonuna öncülük eden bazı bakteri
kümelerinin en azından göreceli çoğalmasını
artıran bir dizi zincir olaylara neden olmasıdır. Bağırsak duvarının bu reaksiyonu kısır bir
döngü içerisinde bazı durumlarda mikroskobik ve bazı durumlarda ise makroskobik
bir dizi değişimlerin oluşmasına yol açar. Bu
değişimler bağırsağın fizyolojik durumunun,
sindirim ve emilim fonksiyonlarının zayıf
olmasına öncülük edecektir.
Bakteriyel enteritis
(disbakteriyozis) belirtileri
Epidemiyolojik anlamda, sürü seviyesinde yem tüketiminin ilk belirtilerden biri
olması, oldukça sık görülen bir durumdur.
Çoğu durumda yem tüketimi azalmaz fakat
sürü düzeyindeki yem tüketiminden beklenen ortalama artış azalmıştır veya dengelenmiştir. Su tüketimi, bu aşamada normal
seviyelere kıyasla çok daha az etkilenecek ve
artan su / yem tüketim oranını, yetiştiricilerin veteriner hekime tanı için danışmalarını
gerektiren erken bir işaret haline getirecektir. Artan su/yem tüketim oranının en belirgin sonuçlarından biri de, özellikle suyun
ventilasyon ile kümesten normal bir şekilde
atılmasının oldukça maliyetli olduğu mevsimlerde (dış sıcaklık ve neme bağlı olarak)
ıslak altlık olacaktır ve sonuç olarak suyun
sadece altlık tarafından emilimi zorunlu
bir hale gelecektir. Mikroskobik olarak
artmış lenfosit infiltrasyonu ve agregasyonu; makroskobik olarak genellikle bağırsak
duvarının seröz kısmındaki hiperemik kan
damarlarının görünürlüğündeki belirgin artış ve bağırsak duvarının kırmızılaşması ile
ifade edilmiş olan, daha çok yangı sonucunda bağırsaklar belli belirsiz irrite olacaktır.
Mikroskobik olarak, bağırsak muhtemelen
artmış goblet hücrelerinin varlığı ve daha
çok mukus üretimi ile bağırsağın fizyolojik
stresi nedeniyle mikrobiyotadaki değişimlere reaksiyon vermektedir. Bu mikroskobik
bulgular; makroskobik olarak bazen jejenoileumun ikinci kısmında, hatta rektumda
daha yapışkan ve genellikle sulu bağırsak
içeriği ile sonuçlanır ve dışarıya atılan feçeste alışılmadık bir şekilde yüksek
KANATLI BAĞIRSAK LEZYON SKORLAMASI
düzeyde sindirilmemiş yem parçaları
bulunmaktadır. Bağırsak tonusundaki
makroskobik azalma, mikroskobik olarak
tunika muskularisin kalınlığındaki azalma
ile bağlantılıdır.
Nekropside genel bağırsak duvar elastikiyeti, kalınlığı ve toplam mukavemeti azalır
(sadece koksidiyozis ile karşı karşıya kalındığında, bağırsak genellikle daha kırılgan
ancak normalden daha kalındır). Mikroskobik olarak villusların birbiri içerisine
daha çok geçtiği görülür (erimiş) ve villus
uzunluğunda azalma söz konusu olabilir.
Normal bağırsakla karşılaştırıldığında, bu
azalmış tonus, diseke edilen bağırsağın
kenarlarının zayıf görünmesine neden olur.
Normal tonusa sahip bir bağırsak diseke
edildiğinde geriye doğru katlanır ve diseke
edilmiş bağırsak kısmının dışındaki serozal
kısım ve içindeki mukozal kısmın ters çevrilmesine neden olur.
Başka bir sonuç da bağırsağın balonlaşmasıdır: Bağırsağın bir kısmı diğer kısımlarına oranla gözle görülür bir şekilde geniştir.
Bu kısımlar az ya da çok miktarda sıvı,
yapışkan, mukuslu ve/veya gazlı bir içeriğe
sahiptir. Bağırsak duvarı daha ince olduğu
için, tahıl parçacıkları gibi bazı içerikler,
açılmamış, yarı saydam bağırsağın serozal
yüzünden görülebilir.
Tutarlı ve tekrarlanabilir bir şekilde,
her tavuk sürüsü için en az beş kanatlıda
bakteriyel enteritis ile ilgili makroskopik
lezyonları puanlayarak, bu çok yaygın
durumla ilgili olarak broyler sürülerinin
durumunu daha iyi anlamak mümkündür.
Sürülerin durumunun daha iyi anlaşılması;
yem endüstrisine ve bakteriyel enteritisin
altında yatan tipik multifaktoriyel etiyolojiyi anlamada veteriner hekimlere yardımcı
olacaktır. Koksidiyozis için makroskobik
lezyonların değerlendirilmesinde, her
kanatlı sürüsü için 5 hayvan standart alınan
sayıdır ve bu anlamda bakteriyel enteritis
lezyon skor sistemi, teknik bilgisi iyi olan
veteriner hekimler tarafından mevcut tanı
yöntemlerine ekonomik ve etkili bir yol
olarak entegre edilebilir.
Skorlama sistemi
Önerilen puanlama, sürüden veya deney
kümesinden geneli temsil ettiği düşünülen
kanatlılardan en az 5 adetinin seçimi ile
yapılır. Kanatlılar, stres düzeyini en aza indirmek için eğitimli bir personel tarafından
İNFOVET 104-105
Nekropsi, düzenli aralıklarla ve iyi eğitimli
uzmanlar tarafından yapılmalıdır.
ANC Kanatlı Teknik Müdürü İbrahim Arpacı ve Huvepharma UK
Kanatlı Teknik Müdürü Matthew Evans nekropside…
hayvan refahına ve saha koşullarına uygun
bir yöntemle (örneğin servikal dislokasyon
yöntemi) kısa bir süre önce öldürülmüş
olmalıdır. Her kanatlı 0’dan 10’a kadar aşağıda açıklandığı gibi toplam 10 parametre
üzerinden “0 veya 1” ile puanlanır.
> Bağırsakta balonlaşma: Eğer bağırsakta
balonlaşma varsa 1 olarak skorlanır, eğer balonlaşma görülmüyorsa 0 olarak skorlanır.
> Bağırsak serozal ve / veya mukozal tarafında belirgin kızarıklıklar ve / veya Meckel’s
diverticulumundan craniale doğru bağırsağın serozal tarafında anormal derecede genişleyen kan damarlarının varlığı: mevcutsa
1 puan verilir, yoksa 0 puan verilir.
> Bağırsak duvar kalınlığında belirgin bir
azalma ve/veya makroskobik olarak görünür
hale gelmesi ve/veya Meckel’s divertikulumunun cranialindeki bağırsak kısmının
dayanıklılığında azalma ve bununla birlikte
yarı saydam bir görünüm mevcutsa 1 puan
verilir, yoksa 0 puan verilir.
> Şayet bağırsak diseksiyonundan 3 saniye sonra Meckel’s divertikulumundan craniale doğru olan bağırsak kenarları gevşek
bir hal alıyorsa 1 puan verilir. Eğer kenarlar
bağırsak duvarının ters dönmesi nedeniyle
geriye kıvrılıyorsa 0 puan verilir.
> Meckel’s divertikulumunun cranialinde bağırsak lümeni içeriğinde anormal
görünüm (aşırı yapışkan salgı, su, gaz, yağlı
görünüm veya bunların karışık bir şekilde
görülmesi) mevcutsa 1 olarak, içerik normal
bir görünüm sergiliyorsa 0 olarak puanlanır.
> Bağırsağın serozal ve/veya mukozal
kısmının belirgin derecede kırmızı ve/veya
Meckel’s diverticulumunun caudalindeki
bağırsağın serozal kısmındaki kan damarları anormal bir şekilde dilateyse 1 olarak,
değilse 0 olarak puanlanır.
> Bağırsak duvar kalınlığında belirgin bir
azalma ve/veya makroskobik olarak görünür
hale gelmesi ve/veya Meckel’s divertikulumunun caudalindeki bağırsak kısmının
dayanıklılığında azalma ve bununla birlikte
yarı saydam bir görünüm mevcutsa 1 puan
verilir, yoksa 0 puan verilir.
> Şayet bağırsak diseksiyondan 3 saniye
sonra Meckel’s divertikulumundan caudale doğru olan bağırsak kenarları gevşek
bir hal alıyorsa 1 puan verilir. Eğer kenarlar
bağırsak duvarının ters dönmesi nedeniyle
geriye kıvrılıyorsa 0 puan verilir.
> Meckel’s divertikulumunun caudalindeki bağırsak lümeni içeriğinde anormal
görünüm (aşırı yapışkan salgı, su, gaz, yağlı
görünüm veya bunların bir kısmı veya
KANATLI BAĞIRSAK LEZYON SKORLAMASI
Şekil. 1. Makroskopik disbakteriyozis skorlama parametreleri
(De Gussem, M. (2010). Broiler ve hindilerde bakteriyel enteritis için makroskopik skorlama sistemi. WVPA Toplantısı 01/04/2010. Merelbeke, Belçika).
A. Barsakta genel balonlaşma.
B. İntestinal kanalın içeriği
1. Mukoid, turuncu barsak içeriği
2. Köpüklü barsak içeriği.
1
B1
C1
D
C2
B2
C. İntestinal kanalın tonusu.
1. Düzgün tonus
2. Yetersiz tonus.
D. İntestinal kanalın
makroskopik olarak
görünür kalınlığı
1. Makroskopik olarak
ince barsak kanalı
2. Normal kalınlıktaki
barsak kanalı.
E. Kolonda sindirilmemiş
partiküller (oklara bakınız).
E
F
tamamı birlikte görülebilir) mevcutsa 1 olarak, içerik normal bir görünüm sergiliyorsa
0 olarak puanlanır.
> İleosekal birleşim noktasının caudal
kısmında sindirilmemiş yem partikülleri
mevcutsa 1, mevcut değilse 0 puan verilir.
Böylece her kanatlı için maksimum skor
10 olacaktır. Sürünün veya deney biriminin
ortalama bakteriyel enteritis skorunu elde etmek için aynı kümes veya deneysel birimden
gelen kanatlıların tüm skorları toplanır ve
skorlanan kanatlı hayvan sayısına bölünür.
Koksidiyozis’de skorlama sistemi
rekabet avantajı sağlar
Koksidiyozis lezyon skorlaması;
Eimeria’nın neden olduğu ve makroskopik
olarak görülebilen lezyonlara dayalı enfeksiyon baskısının bir yorumudur ve genellikle
sıfırdan dörde kadar skorlama sistemini takip
eder. Tüm türler için bireysel skorlar genellikle sürü başına belirli sayıda kanatlı (örneğin
altı) için derlenir ve böylece “Toplam Ortalama Lezyon Skoru (TOLS)” elde edilir.
Bu son derece yoğun emek isteyen, bazen
öznel ve yalnızca bu işi teknik açıdan çok iyi
bilen insanlar tarafından yapıldığında güve-
İNFOVET 106-107
F. Barsağın yangısı.
1. Yangı var
2. Yangı yok
nilir bir yöntemdir. Lezyon skorları ile performans arasındaki korelasyonun OPG’ye
(gram dışkıdaki ookist sayısı) kıyasla daha
güçlü olduğuna inanılmaktadır. Ancak
lezyonların performans üzerinde, özellikle
de subklinik düzeylerdeki etkisine yönelik
olarak değerlendirme yapmak zordur.
Bu konuda bir sınırlama, örneğin oldukça
patojen olmasına rağmen E. mitis’in tipik
lezyonlara neden olmadığı ve bu yöntem
kullanırken bu özelliğin çoğunlukla dikkate
alınmadığı gerçeğidir. Lezyon skorlaması
bugün hala en sık uygulanan tanı yöntemidir. Tavukları enfekte eden yedi Eimeria
türü eşit derecede önem arz etmez. Genellikle, broylerlerde tanımlanan türlerden
en çok patojen olanların E. acervulina, E.
maxima ve E. tenella olduğu konusunda
ortak bir karara varılmıştır. E. tenella broiler
yetiştiricileri arasında en iyi bilinenidir.
Bu sekayı enfekte eder, mukozadaki derin
yerleşiminden dolayı ve sonrasında geniş
çaplı kümelenmiş lezyonlar ve dışkıda kan
kaybı ile broiler yetiştiricileri tarafından da
kolaylıkla tanımlanabilmektedir. Diğer bir
yandan, sahada geniş çaplı nekropsi yapıldığında, E. tenella bahsedilen üç Eimeria
türünden en az görülenidir.
Yanı sıra hasar sindirim ve emilim konusunda bağırsağın nispeten daha az önemli
kısımları olan seka ile sınırlandırılmıştır, bu
nedenle büyüme ve yem dönüşüm oranını
etkiler. E. tenella’nın neden olduğu klinik
durumun teşhisi oldukça kolaydır ve hızlı
aksiyon (kısa vadede tedavi, uzun vadede
önleyici araçların değiştirilmesi) alınabilir.
Birçok broiler üreticisi koksidiyozisi yalnızca sekal koksidiyozis ile ilişkilendirir. Bu,
gerçeklere uygun olmayan algılamanın iyi
bir örneğidir. Her ikisi de yaygın bir şekilde
Her tavuk sürüsü için en az beş kanatlıda
DİSBAKTERİYOZİS ile ilgili makroskopik lezyonları
puanlayarak, broyler sürülerinin durumunu
daha iyi anlamak mümkündür.
KANATLI BAĞIRSAK LEZYON SKORLAMASI
Bağırsak sağlığı
nekropsisi
görülen E. acervulina ve E. maxima, sahada
klinik koksidiyoz ile daha az ilişkilendirilmektedir. E. acervulina, duodenumda beyaz lezyonlara neden olurken, ağır enfeksiyonlar daha
çok cauldadedir ve E. maxima’nın gelişimine
dahi müdahale eder. E. maxima bağırsağın orta
kısmında peteşilere neden olur.
Bu iki tür nedeniyle meydana gelen hasar
düzeyinin değerlendirilmesi için lezyon skorlaması yapılabilir. Fakat hasar düzeyinin hangi
seviyelerde klinik olarak (ve tedavi gerektiren)
ve hangi seviyelerde subklinik olarak değerlendirileceği önemli bir tartışma konusu olmaya
devam etmektedir. Bazıları her tür için 1.5’dan
yüksek olan lezyonları klinik olarak, bunun
altındaki lezyonları ise subklinik ve tedaviyi
gerektirmeyen lezyonlar olarak değerlendirir.
E. praecox ve E. mitis, lezyon skorlama yöntemi ile skorlanmamış ve bu konuda tamamıyla göz
ardı edilmiş, ancak her iki türün de yem dönüşüm
oranı ve hatta morbiditeyi artırıcı etkisi nedeniyle
kayıplara neden olabileceği gösterilmiştir.
Dahası, makroskopik ve mikroskobik
lezyonlar arasında zayıf bir ilişki olabileceği
gösterilmiştir. Makroskopik lezyon skorlamasının kullanımını vurgulamak, koksidiyozise bağlı enfeksiyonların ekonomik açıdan
meydana getirdiği durumu tümüyle saptamak
için uygun değildir. Aslında çoğu zaman tüm
makroskopik, fakat aynı zamanda mikroskobik
lezyonların herhangi bir koksidiya enfeksiyo-
İNFOVET 108-109
Huvepharma tarafından tamamen bağımsız bir yazılım
firmasına ürettirilen Avian Performans Platformu (AVIAPP);
kanatlı yetiştiriciliğinde sağlık durumu ve teknik performans
açısından gözlem yapabilmek için yakın gelecekte sektörün
en önemli güçlerinden biri olmaya aday.
nunun istilası ile oluştuğu ve dolayısıyla konak
hücrelerini tahrip ettiği göz ardı edilir.
Bu, parazit yaşam döngüsünü tamamlamayı başarsa da, bu döngü bağışıklık sistemi
tarafından kesintiye uğrasa da geçerlidir. Bir
sonraki durumda yalnızca konak hücreleri
hasara uğramaz aynı zamanda aktif hale gelen
bağışıklık sisteminin, broiler yetiştiriciliğinin
nihai hedefi olan et üretimi için gerekli besin
maddelerine olan gereksinimini de artırır. Sonuç olarak önemli olan koksidiyozisin herhangi
bir düzeyde seyretmesinin performans kayıpları için gerçek bir neden olduğunun fakat bunun
ölçümünün zor olduğunun anlaşılmasıdır.
Koksidiyozis günümüzde ortadan kaldırılamayan bir hastalık olduğundan, koksidiyozise
karşı korumanın amacı; subklinik kaybı mümkün olduğunca en düşük seviyede tutmaya çalışırken, konak bağışıklığının gelişimi ile teşhis,
tedavi ve koruma masrafları arasındaki ekonomik dengeyi optimum şekilde sağlamaktır. Daha
iyi bir denge kuran üreticilerin, diğer üreticilere
göre rekabet avantajı sağlayacağı açıktır. 
Bu yazının orijinali Huvepharma Global
Teknik Müdürü Koen De Gussem tarafından
kaleme alınmıştır.
Otopsi dönemleri, bazı
ülkelerde bağımsız uzmanlar
veya çiftliğin kendi veteriner
hekimi tarafından ilaç
endüstrisi ile işbirliği
içerisinde yapılır. Temel
olarak bu tür sistemler,
bir kanatlı kompleksindeki
(aynı antikoksidiyal ve
bağırsak sağlığı programında
olan çiftlik gruplarının)
lezyon skorlarının ve
bağırsak sağlığının planlı,
organize ve kıyaslanmış bir
değerlendirmesinden oluşur.
Düzenli bir şekilde iyi eğitimli
uzmanlar tarafından kayda
değer sayıda kanatlı kümesi
değerlendirilir, böylece saha
lezyonlarının skorlandığı
dönemlerin tekrarlanabilir bir
şekilde karşılaştırılmasında
iyileşme sağlanmış olur. Bu
metodoloji, antikoksidiyal
programının, enzim
seçimlerinin, yönetimin
ve bağırsak sağlığı ile ilgili
diğer durumların genel
etkinliğinin değerlendirilmesi
için uygundur. Daha kesin
sonuçlar elde etmek için,
dönem verileri, geçmiş veriler
ve / veya sektör ortalamaları
ile karşılaştırılır.
Toplam Ortalama Lezyon
Skoru (TOLS), yoğun emek
isteyen, bazen öznel ve
yalnızca bu işi teknik açıdan
çok iyi bilen insanlar
tarafından yapıldığında
güvenilir bir yöntemdir.
ÇİFTLİK
HAYVANCILIĞI
İKLİM
DEĞİŞİKLİĞİ
Son 100 yıl içerisinde küresel iklim, sera gazı emisyonları nedeniyle 0,5°C ısınmıştır.
Bu ısınma süreci, günümüzün yoğun ekonomik faaliyetleri ve atmosfere salınan sera
gazlarındaki artışlar nedeniyle devam etmektedir. Peki, yem üretimi ve ruminantLARIN
ÜRETTİĞİ metanın bu sürece etkileri nedir. FAO’nun raporunu SİZLERLE paylaşıyoruz.
K
üçük çapta hayvancılık yapan çiftçiler, balıkçılar ve çobanlar, iklim
değişikliğine karşı en savunmasız
olan kişilerdir. İklim değişkliği hayvanları
doğrudan (örneğin; sıcak stresi, mobidite ve
mortalite artışları) ve dolaylı (örneğin; yem
kalitesi ve tedariki, hayvan hastalıkları) olarak etkilemektedir. Aynı zamanda, hayvancılık sektörü de iklim değişikliğine birçok
alanda zemin hazırlamaktadır. Nitekim,
insan kaynaklı sera gazı (GHG – greenhouse
gas) emisyonunun %14.5’i hayvancılık sektörünün tedarik zincirlerinden kaynaklanmaktadır ve bu yüzde, yıllık 7.1 milyar ton
karbondioksit eşdeğerindedir (CO2 eq).
Sera gazı emisyonunun ana nedenleri
yem üretimi, üretilen yemlerin işlenmesi ve
ruminant hayvanların sindirim sistemlerinden açığa çıkan metan gazıdır. İyi haber şu
ki; hayvan besleme, hayvan sağlığı ve gübre
yönetimindeki mevcut iyi uygulamaları
ve teknolojileri benimsemek ve sektörün
kanıksanmış doğrularını bir kenara koyup,
karar verme noktasında daha esnek davranmak sera gazı emisyonlarının % 30’a kadar
azaltılmasına yardımcı olabilir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü
(FAO), iklim değişikliğinin hayvancılık üretimi üzerindeki etkilerini ele almak ve çiftlik
hayvanlarının sera gazı emisyonu üzerine
olumsuz etkilerini azaltmak için üye ülkelere yıllardır desteklerini sunmaktadır.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü
(FAO), ülkelerin çevresel değişiklikler doğ-
rultusunda çiftlik hayvancılığı çeşitliliklerini tanımlamakta ve türlerin mevcut şartlar
altında var olmalarına yardımcı olmaktadır.
Bölgesel ve küresel gen bankaları, iklim
değişikliği uyum önlemlerini desteklemek
üzere genetik materyalleri toplamakta ve
muhafaza etmektedir.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü
(FAO), hayvancılık ve iklim değişikliği ile
ilgili konularda üye ülkelerin kapasitelerini
güçlendirmek adına bilgi ve yöntem üretir,
uygular ve bu bilgilerin toplum nezdinde
yaygınlaştırılmasını destekler. Ülkelerin
uygulama politikalarını değiştirmelerine
destek vererek, ülkelerin iklim değişikliğine
karşı tepkilerini ortaya koyabilmeleri için
yerinde projeler ve programlar uygular.
araştırma ÇİFTLİK HAYVANLARI & İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Çiftçiler, iklim değişikliğine
karşı en savunmasız kişilerdir
İklim değişikliği, çiftçiler ve bu
çiftçilerin bağımlı oldukları ekosistem
üzerinde büyük etkilere sahiptir.
730milyon 430milyon
kırsal alanda yaşayan
yoksul insan sayısı
yoksul çiftçi sayısı
Sahra altı Afrika ve Güney Asya gibi iklim
değişikliğine karşı savunmasız olarak tanımlanan
bölgeler, aynı zaman da çiftçilerin ve kırsalda
yaşayan toplulukların geçim kaynakları için
ağırlıklı olarak hayvancılıkla uğraştığı ve global
gıda talebine en çok katkıda bulunan bölgelerdir.
Bu bölgelerdeki hayvancılık sistemleri, doğal
kaynakların sunmuş olduğu olanaklara ve
imkanlara dayalı olarak geliştirilmiştir.
iklim değişikliğinin hayvan yetiştiricileri ve üretim üzerine etkileri
HAYVANLAR
Yağış
oranlarındaki
değişkenlik
1. İçme & kullanma suyu
2. Hastalıklar
> Patojenler, parazitler ve vektörlerde artış
> Dağıtım ağlarında değişiklik
1. Sıcak stresi
> Azalan yem tüketimi ve hayvancılık verimleri
> Gebelik oranlarının düşmesi
> Metabolizmanın değilmesi ve mortalite artışı
Sıcaklık
2. Hastalıklar
> Patojenler, parazitler ve vektörlerin artması
> Hayvanların direncinin azalması
> Yeni hastalıklar
> Yerli biyoçeşitlilik kaybı
YEMLER VE YEM HAMMADDELERİ
1. Ekili alanların azalması
Yem kalitesinin düşmesi
2. Mera kompozisyonundaki
değişiklikler (türler, topluluklar)
3. Üretim sistemlerindeki
değişimler (örn. meralardaki miks
bitki varlığı)
1. Ekili alanların azalması
2. Yem kalitesinin düşmesi
3. Mera kompozisyonlarındaki
değişimler
İŞ GÜCÜ VE SERMAYE
1. İnsan sağlığının ve
çiftlik hayvanlarına
kaynak tahsisi
dengelerinin
bozulması
2. İş veriminin düşmesi
3. Göç
4. Kaynaklar
konusunda yaşanan
anlaşmazlıklar
1. Kısmi gözeneklerin kapanması
ve terlemenin azalması
2. Mera kompozisyonlarındaki
değişimler
Atmosferdeki
CO2 miktarı
Çiftlik hayvancılığı için bir dizi iklim değişikliği uyarlama çözümü bulunmaktadır
> Su kaynaklarının yönetimi (örn; sondaj delikleri)
> Kuraklığa, sıcaklığı ve zorlu koşullara dayanıklı
ırklar üretmek
> Türler, ırklar ve/veya üretim sistemlerinde
zaman zaman değişime gitmek (örn; küçük
ruminant, kümes hayvanları)
> Hastalık kontrolü ve hayvan sağlığı hayvanları)
> Soğutma (kapalı sistemler) veya gölge
sistemleri (örn; ağaçlar)
İNFOVET 112-113
> Sulama
> Yem satın alımı
> Yem hammaddelerinin
melezlenmesi & kuraklığa ve
sıcaklığa karşı yemlerin direnci
> Hasat takvimindeki değişiklikler
> Tarımsal ormancılık (agroforesti)
> Kaynakların hareketliliğini artırmak
> Açık ve kapalı çiftliklerin
çeşitliliği
> Sigorta
> Reorganizasyon (ulusal
/ bölgesel üretim alanları
anlamında)
> Kurumsal değişiklikler
(örn; ticari anlaşmazlıklara
çözüm, gelir dengeleme
programları)
araştırma ÇİFTLİK HAYVANLARI & İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
İklim değişikliğine uyum için bir araç olarak hayvancılık
İlkeler
Kurumlar
Güvenlik/sağlık durumu
Piyasa talebi/erişim
Mevcut hizmetler
İlim & bilgi
Piyasa talebi/erişim
Mevcut hizmetler
İlim & bilgi
Hayvancılık üretimi
İşletmeye ait
Hayvan hareketliliği
Yem transportu/stoklar
Yem satın alımı
Sürü yapısı
Hayvan sağlığı
Hayvan ırkları/cinsleri
Tüm yemlerde
değişim
Karma üretim
Gelir çeşitlendirmesi
Sigorta sistemleri
Enerji alımında ve ürün
çıktılarında değişim
Gelir
değişimi
Sektörün büyümesi için büyük
bir potansiyel vardır; ancak bu
yem kaynaklarına erişilebilirlik
söz konusu ise mümkündür:
Afrika’nın kurak alanlarında,
yem erişimini iyileştirme adına
yapılan müdahaleler, çiftlik
hayvanları ürünlerinin üretiminde
% 5 ila 20 oranları arasında bir
artışa olanak sağlayabilir.
İklim değişikliği nedeniyle çiftlik
hayvanları üretiminde yaşanan
sarsıntılar, hayvan yemlerinde
yapılacak düzenlemeler, sağlık
müdahaleleri ve pazardaki
hayvanların ayrılması ile
kompanse edilebilir.
hayvancılık aktivitelerinin sera gazı emisyonuna etkileri
CH4
CO2
İNSAN KAYNAKLI SERA GAZI EMİSYONU
N2O
%14.5
İNFOVET 114-115
İnsan kökenli (antropojenik)
GHG emisyonlarının % 14.5’i
hayvan tedarik zincilerinden
kaynaklanmaktadır.
7.1 milyar ton co
Hayvancılığa bağlı her yıl açığa çıkan co2 miktarı
2
araştırma ÇİFTLİK HAYVANLARI & İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
bölgelere göre emisyon rakamları (milyon ton co2)
126
92
DOĞU AVRUPA
602
684
RUSYA
FEDERASYONU
Et sığırı
BATI AVRUPA
KUZEY
AMERİKA
1074
346
DOĞU VE KUZEY
AFRİKA
Domuz
765
GÜNEY ASYA
380
1735
Tavuk
153
SAHRA ALTI
AFRİKA
Latin Amerika
ve Karayipler
SÜT SIĞIRI
Doğu ve
Güneydoğu
Asya
Küçük
ruminant
OKYANUSYA
Hayvansal ürünlere göre küresel emisyon yoğunluğu
Et sığırı
2.495
süt sığırı
domuz
2.128
668
BUFFALO
TAVUK
KÜÇÜK
RUMİNANT
618
612
474
DİĞER
KANATLILAR
72
Milyon ton CO2’e eşdeğerdir
İNFOVET 116-117
araştırma ÇİFTLİK HAYVANLARI & İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Emisyon yoğunlukları, farklı hayvan türlerine göre büyük ölçüde değişir
0
10
0
0
Tavuk eti
Her bir kg proteine karşılık gelen CO2 (kg)
0
0
0
10
10
10
10
42
Üretimin %90’ı
500
Domuz eti
300
0
40
500
500
0
Küçük
ruminant sütü
200
0
40
10
300
40
0
0
Küçük
ruminant eti
200
0
40
0
300
500
İnek sütü
200
52
0
300
200
0
40
Sığır eti
125
500
500
0
300
200
0
40
0
40
500
0
84
189
300
200
0
40
0
342
10
300
200
Tavuk yumurtası
Üretimin % 50’si
Ortalama
Bu şekil, birbirinden farklı ekolojik tarım koşullarını, çiftlik uygulamalarını ve tedarik zincirini
yansıtmaktadır. Yüksek ve düşük emisyon yoğunlukları arasındaki bu boşluk içerisinde, söz konusu
emisyon oranları düşürme/hafifletme fırsatı bulunmaktadır.
sera gazı etkinliğini azaltmak
2.495
2128
668
618
612
474
775
103
et sığırı
Hayvancılık sektöründe
sera gazı emisyonları
İNFOVET 118-119
süt ineği
domuz
176
manda
halihazırda mevcut en iyi uygulamalar ve
teknolojilerin daha geniş bir kullanımı ile
179
tavuk
söz
konusu
rakamlar
Milyon
ton CO2’ye
eşittir
141
küçük ruminant
% 30 oranında azaltılabilir.
(1.8 milyon CO2 eşdeğeridir)
araştırma ÇİFTLİK HAYVANLARI & İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Çiftlik hayvanları tedarik zincirinde açığa çıkan emisyonun kaynakları
%9.7
%39.1
Gübre
yönetimi
%47
Enterik
fermantasyon
%46.7
YEM
%2.9
%4.3
Gübre
Yönetimi CH4
Enerji
tüketimi
Hammadde (Post
farmgate), CO2
%1.5
%0.3
%16.4
Doğrudan enerji
kullanımı, CO2
Dolaylı enerji
kullanımı, CO2
%5.2
Gübre
Yönetimi N2O
Kullanılan &
depolanan gübre, N2O
%13.0
%7.7
%39.1
Gübre & mahsul
kalıntıları, N2O
%6.0
Enterik
fermantasyon
%0.4
Yem, CO2
Yem
artışı, CH4
%3.2
Arazi kullanım değişimi SOYA FASÜLYESİ CO2
Arazi kullanım değişimi Mera genişletme, CO2
Enterik metanın azaltılması, gıda güvenliğini artırmak ve iklim
değişikliğinin olumsuz etkileri için hızlı ve anında yararlar sağlar
küçük
ruminant
%6
%9
%14
SIĞIR
%77
%18
Küresel
düzeyde enterik
fermantasyon
İnsan kökenli
küresel sera
gazı emisyonunun
%6’SINDAN
SORUMLUDUR
Küresel
sera
gazına
ETKİSİ (%)
MANDA
İNFOVET 120-121
Küresel
Isınma
Potansiyelİ
(100 YIL)
Küresel
Isınma
Potansiyelİ
(20 YIL)
BU
faaliyetlerİN
% 70’iNDEN
TARIMSAL
ÇALIŞMALAR
% 40’ıNDAN İSE
Hayvansal
üretim
tedarik zinciri
SORUMLUDUR
araştırma ÇİFTLİK HAYVANLARI & İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Emisyonların azaltılmasına yönelik etkin uygulamaların anahtarı
Hayvancılık sektöründeki sera gazı emisyonu, management iyileştirmelerinin
hayata geçirilmesiyle % 14-41 oranında azaltılabilir.
Bu iyileştirmeler; Besleme kalitesi, hayvan sağlığı ve hayvansal gübre yönetimi,
enerji kullanım verimliliği ana başlıkları altında toplanabilir.
%14-17
%20-28
Miks sütçü sığır OECD
> Lipid takviyesi
> Anaerobik sindirim
> Enerji verimliliği
%38
%27-41
%18-29
Küçük ruminant
> Yem kalitesi
> Mera yönetimi
> Sağlık & bakım
Özelleştirilmiş
et sığırı
> Yem kalitesi
> Mera yönetimi
> Sağlık & bakım
Ticari domuz
> Anaerobik sindirim
> Enerji verimliliği
> Yem kalitesi,
sağlık & bakım
-24
%10
Miks sütçü sığır
> Yem kalitesi
> Sağlık & bakım
Miks sütçü sığır
> Yem kalitesi
> Sağlık & bakım
Mera ve otlaklardaki topraklarda CO2’yi depolayan ve karbonu tutan uygulamalar sera gazı etkisini azaltmaya yönelik umut
verici alternatif yöntemlerdir. Mera basıncındaki ayarlamalar, dünya genelindeki tüm mera topraklarında yılda 148.4 milyar
ton CO2’yi hapsetmeye yardımcı olabilir. Karbon tutma potansiyelinin % 64’ü Orta ve Güney Amerika’ya (47,7 milyar ton CO2),
Doğu/Güneydoğu Asya’ya (20 milyar ton CO2) ve Sahraaltı Afrika’ya (33 milyar ton CO2) aittir.
Enterik fermantasyon kaynaklı metanın özel durumu
Ruminantlar sindirim yan ürünü olarak metan üretiler. Bu işleme enterik fermantasyon denir.
Metan neden önemli?
CH 4
CO 2
Metan (CH4)
karbondioksite (CO2)
oranla 84 kat daha
fazla ısı tutar.
İnsan kökenli (antropojenik) metan kaynakları
insan aktiviteleri
%30
ENTERİK FERMANTASYON
GÜBRE
İklim değişikliğinin
1/3’ünden
sorumludur.
%4
PİRİNÇ TARIMI
ARAZİLER
BİOMASS YANMASI
Ozon seviyelerinde
gözlemlenen
yükselişin yarısından
sorumludur.
İklim kirleticisi
olarak, atmosferde
12 yıl ömrü vardır.
İNFOVET 122-123
%10
FOSİL YAKITLAR
%3
ATIK SULAR
DİĞER TARIM FAALİYETLERİ
%40
doğal
kaynaklar
%60
%12
%25
%9
%7
insan
aktiviteleri
KANATLI BESLEME
Etlik piliçlerde farklı
metiyonin kaynaklarının
nispi biyo-etkinliğinin
karşılaştırılması
pannonıa üniversitesi’nde yürütülen bu çalışmada, Metiyonin kaynaklarının doğru
biyo-yararlanım değeri ile kullanımının, performanstan ve rasyon maliyetlerinden
ödün vermeden birbirini ikame edebileceği ortaya konulmuştur.
Oğuz KIYAK
Evonik Türkiye&Azerbeycan
Teknik Servis Müdürü
bilen DL-Metiyonin, L-Metiyonin ve
Metiyonin hidroksi analoğu kalsiyum
tuzu (MHA-Ca) gibi üç farklı metiyonin
kaynağının daha önce belirtilen bilimsel
çalışmalarda bildirilen nispi biyo-yararlanım değerlerinin doğrulanmasıdır. Çalışma Macaristan’nın Keszthely şehrinde
bulunan Pannonia Üniversitesi araştırma
tesisinde gerçekleştirilmiştir.
Özet
> Etlik piliçler yeme metiyonin ilavesine
katılan formdan bağımsız olarak FCR ve
karkas parametrelerinde önemli derecede
iyileşme ile yanıt vermiştir.
> DL-Metiyonin ve L-Metiyoninin nispi
biyo-etkinliği eşit olarak bulunmuştur.
> Metiyonin hidroksi analoğu kalsiyum
tuzu DL-Metiyonin ve L-Metiyonin ile karşılaştırıldığında ürün bazında %65 civarında
biyo-etkinlik değeri göstermiştir.
Giriş
Mısır-soya ve buğday temelli tipik
Avrupa etlik piliç yemlerinde metiyonin
ilk sınırlayıcı amino asittir. Kükürt içeren
amino asitlerin eksikliğini gidermek için
İNFOVET 124-125
DL-Metiyonin kullanmak etlik piliçlerin
beslenmesinde yaygın bir uygulamadır. DLMetiyonin’den başka metiyonin kaynakları
da vardır. Bu kaynaklar elbette ki birbirinin
yerine rasyon formülasyonlarında kullanılabilir. Kullanım oranı birçok çalışma ile
detaylı bir şekilde araştırılmış ve açık bir
şekilde ifade edilmiştir (Baker 1994, Baker
2006, Lemme 2004, Lemme ve diğerleri.,
2011). Bununla birlikte, basit performans
araştırmaları yapılarak bu kaynakların
birbiri yerine kullanım oranları ticari gerekçelerle sorgulanır. Bu performans testleri
bilimsel olarak belirlenen değerleri desteklemek için her zaman önemlidir.
Bu çalışmanın amacı; etlik piliçlerin
beslenmesinde ticari olarak kullanıla-
Materyal ve Metot
Çalışmada 576 adet günlük yaşta (Ross
308) erkek civciv tesadüfi olarak 24 yer bölmesine, her bölmede 24 adet civciv bulunacak şekilde yerleştirilmiştir (14 broyler/m2).
Altlık materyali olarak bölmelerde kıyılımış
buğday samanı kullanılmıştır. Kümes içi
aydınlatma ve sıcaklık damızlıkçı firma tavsiyelerine uygun olarak düzenlenmiştir. Bu
araştırmada başlangıç (0-10 gün), büyütme
(11-24 gün) ve bitirme (25-42 gün) olmak
üzere 3 besleme fazı kullanılmış, yem ve su
ad libitum olarak sağlanmıştır. Her muamele grubundaki günlük yaştaki civcivlerin
başlangıç canlı ağırlığı ölçülmüş ve grupların
ortalama 41.5 gram civarında başlangıç ağırlığına sahip olduğu görülmüştür.
Araştırma, 4 besleme muamelesi ve her
muamelenin 6 tekerrürü olacak şekilde
teşkil edilmiştir. Rasyonlarda temel olarak
Tablo 1. Araştırmada kullanılan rasyonlara ait içerikler, kg/ton
Başlangıç yemleri (0-10.gün)
Büyütme yemleri (11-24.gün)
Bitirme yemleri (25-42.gün)
Mısır
419
416
416
414
497
494
494
493
531
529
529
528
Soya Küspesi
394
394
394
394
323
323
323
323
291
291
291
291
Buğday
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
100
Ayçiçeği yağı
46.0
46.0
46.0
46.0
44.5
44.5
44.5
44.5
46.0
46.0
46.0
46.0
Kireçtaşı
16.2
16.2
16.2
16.2
13.5
13.5
13.5
13.5
11.5
11.5
11.5
11.5
MCP
11.2
11.2
11.2
11.2
9.6
9.6
9.6
9.6
8.6
8.6
8.6
8.60
Premiks*
5.00
5.00
5.00
5.00
5.00
5.00
5.00
5.00
5.00
5.00
5.00
5.00
Tuz
3.00
3.00
3.00
3.00
3.00
3.00
3.00
3.00
3.00
3.00
3.00
3.00
Sodyum bikarbonat
1.00
1.00
1.00
1.00
1.00
1.00
1.00
1.00
1.00
1.00
1.00
1.00
Biolys (L-Lizin Sülfat)
3.20
3.20
3.20
3.20
2.65
2.65
2.65
2.65
2.14
2.65
2.65
2.65
ThreAMINO (L-Treonin,%98.5)
0.84
0.84
0.84
0.84
0.63
0.63
0.63
0.63
0.43
0.63
0.63
0.63
L-Valine
0.68
0.68
0.68
0.68
0.37
0.37
0.37
0.37
0.065
0.37
0.37
0.37
Muamele I – Metiyonin İlavesiz
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
Muamele II – DL-Metiyonin
3.13
2.63
Muamele III - L-Methionine
3.13
Muamele IV - MHA-Ca
Toplam
2.22
2.63
2.22
4.82
1000
1000
1000
1000
3.42
1000
1000
1000
1000
1000
1000
1000
1000
*: Premiks vitaminler, iz mineraller, fitaz ve NSP enzim karışımı içermektedir.
Tablo 2. Muamele gruplarının teşekkülü
Muamele grupları
Başlangıç
yemi ilave
oranı, %
Büyütme
yemi ilave
oranı, %
Bitirme
yemi ilave
oranı, %
Tekerrürler,
adet
Hayvan
sayısı /
tekerrür
I - Kontrol
-
-
-
6
24
II - DL-Metiyonin
0.313
0.263
0.222
6
24
III - L-Metiyonin
0.313
0.263
0.222
6
24
IV - MHA-Ca
0.482
0.404
0.342
6
24
mısır, buğday ve soya küspesi kullanılmıştır. Besleme muamelelerinin yalnızca
metiyonin ve metiyonin + sistin içerikleri
birbirinden farklı olacak şekilde ayarlanmıştır. Rasyon lizin seviyesi Evonik tavsiye
değerlerine paralel olarak ayarlanmıştır.
Diğer amino asitlerin minimum seviyeleri
Evonik’in ideal protein tavsiyeleri baz alınarak hesaplanmış ve standart ileal sindirilebilir olarak ifade edilmiştir.
Muamele I (Kontol grubu) rasyonuna dışarıdan hiçbir metiyonin kaynağı
ilavesi yapılmamıştır. Muamele II, III ve
IV sırasıyla DL-Metiyonin, L-Metiyonin
ve MHA-Ca içermektedir (Tablo 2).
DL-Metiyonin ile karşılaştırıldığında,
L-Metiyoninin biyolojik etkinliği % 100
olarak kabul edilmiş ve Evonik’in metiyonin + sistin tavsiyelerini karşılaması
amaçlanarak L-Metiyonin ilavesi yapılmıştır. MHA-Ca için daha önceki çalışmalarda tavsiye edilen %65 biyo-yararlanım
değeri besleme matriksine girilmiştir.
Canlı ağırlık ve yem tüketimi her fazın
sonunda kaydedilerek, ağırlık artışı ve FCR
hesaplanmış, ölümler günlük olarak kaydedilmiştir. Deneme sonunda her muamele
grubundan 24 adet piliç alınarak kesilmiş ve
bu piliçlerde karkas randımanı, göğüs eti verimi ve abdominal yağ oranı incelenmiştir.
Sonuçlar
Muamele grupları arasında gözlenen
ölüm oranı ortalama %1.9 olarak ölçüldü ve
muamelelerin ölüm oranı üzerine önemli
bir etkisinin olmadığı bulgusu elde edildi.
Yeme dışarıdan metiyonin kaynağı ilave edildiğinde canlı performans parametrelerinin önemli derece iyileştiği görüldü
(Tablo 2). Farklı metiyonin kaynaklarının
yeme ilavesi muamele grupları arasında
istatistik olarak önemli derecede bir
farklılık oluşturmadı. Benzer olarak but
eti verimi haricindeki parametreler artan
metiyonin ilavesi ile önemli düzeyde iyileşti (p<0.05). Farklı metiyonin kaynaklarının ilavesi incelenen parametreler bakımından kontrol grubu dışında muamele
grupları üzerinde istatistik olarak önemli
bir etki oluşturmadı. Başlatma fazı sonunda kontrol grubu yemi ile beslenen grup
en düşük performansı gösterdi (p<0.05).
Piliçlerde yeme metiyonin ilavesi nihai
canlı ağırlığı 630 g arttırdı.
KANATLI BESLEME
Tablo 3. Farklı metiyonin kaynaklarının 0-42 günlük dönemde Ross 308 etlik piliçlerde canlı performans
ve karkas parametreleri üzerine etkisi
Parametreler
Kontrol
Ortalama
DL-Metiyonin
SEM
Ortalama
SEM
L-Metiyonin
Ortalama
SEM
MHA-Ca
Ortalama
P
SEM
Canlı Performans Parametreleri
Başlangıç canlı ağırlık, g
41.50
Nihai canlı ağırlık, g
2,450a
Canlı ağırlık artışı, g
2,408a
Yem tüketimi, g
4,303a
FCR
1.78a
0.22
41.50
31.6
3,083b
31.5
3.042b
47.4
4,990b
0.01
1.62b
0.16
41.00
32.1
3,083b
32
3.042b
64
4,952b
0.02
1.62b
0.15
41.50
0.32
n.s
20.6
2,990b
67.1
< 0.05
20.5
2,949b
66.9
< 0.05
50.2
4,954b
84.9
< 0.05
0.01
1.66b
0.04
< 0.05
Karkas Parametreleri
Karkas ağırlığı, g
2,062a
10.2
2,316b
20.4
2,344b
13.6
2,366b
27.4
< 0.001
Göğüs eti, g
454a
10.6
662b
7.27
650b
11.1
676b
8.25
< 0.001
But eti, g
657a
4.53
676ab
6.49
700b
8.16
687ab
13.8
< 0.05
Abdominal yağ, g
56.2a
2.65
40.7b
2.25
40.8b
3.24
41.5b
2.28
< 0.01
Karkas, %
72.4a
0.39
75.7b
0.33
76.1b
0.3
76.7b
0.68
< 0.001
Göğüs eti, %
15.9a
0.33
21.6b
0.18
21.1b
0.31
21.9b
0.23
< 0.001
But, %
23.1
0.19
22.1
0.12
22.7
0.3
22.3
0.38
n.s
Abdominal yağ, %
1.97a
0.09
1.32b
0.07
1.33b
0.12
1.34b
0.08
< 0.001
DL-Metiyonin ve
L-Metiyonin için %100,
MHA-Ca için %65
olarak kullanılan
nispi biyo-yararlanım
değerleri ile canlı
performans ve karkas
parametrelerinde
hiçbir önemli farklılık
görülmeyeceği
doğrulanmış oldu.
FCR metiyonin ilavesi yapılan grup lehine
16 puana kadar iyileşti (p<0.05). Karkas
ağırlığı 300 gram iyileşti. Bu iyileşmede
en büyük pay 220 gramlık ağırlık ile göğüs
etinde oldu (p<0.001 her iki parametre
için). Abdominal yağ dokusu metiyonin
ilavesi ile azalmış olup, kontrol grubunda
%1.97 iken, metiyonin ilavesi yapılan gruplarda %1.32 olmuştur (p<0.001).
Rasyona dışarıdan ilave edilen metiyonin kaynaklarının etkilerine daha
yakından bakıldığında bir farklılık
olmadığı görülecektir. DL-Metiyonin ve
L-Metiyonin için %100 ve MHA-Ca için
İNFOVET 126-127
%65 olarak verilen biyo-yararlanım değeri
kullanılarak pratikte hiçbir performans
kaybı yaşanmadan bu metiyonin kaynakları birbirini ikame edebilir.
Sonuç olarak bu çalışma, etlik piliç
rasyonlarında sülfür içeren amino asit
eksikliklerinin giderilebilmesi için rasyona
dışarıdan metiyonin kaynağı ilavesinin önemini bir kez daha kanıtlamıştır. Metiyonin
kaynağı yokluğunda; canlı performans parametrelerinde ve işleme özelliklerinde kesinlikle büyük ekonomik etkiye sahip olacak
önemli düşüşler olduğu gözlenmiştir. Bu
çalışmada DL-Metiyonin ve L-Metiyonin
için %100, MHA-Ca için %65 olarak kullanılan nispi biyo-yararlanım değerleri ile canlı
performans ve karkas parametrelerinde
hiçbir önemli farklılık görülmeyeceği bir kez
daha doğrulanmış oldu. Özetle metiyonin
kaynaklarının doğru biyo-yararlanım değeri
ile kullanıldıklarında performanstan ve
rasyon maliyetlerinden ödün vermeden
birbirini ikame edebilecekleri bir kez daha
ortaya koyulmuştur. 
Kaynaklar
> Baker, D.H. (1994). Utilization of precursors for L-amino acids. Pages: 37-91. In:
Amino acids in farm animal nutrition, ed. by J.P.F. D’Mello.
> Baker, D.H. (2006). Comparative Species Utilization and Toxicity of Sulfur Amino
Acids. J. Nutr. 136: 1670S-1675S
> Lemme, A. (2004). Relative effectiveness of the methionine hydrıxy analogue
calcium salt in broilers and layers. AMINONewsTM, 5 (3) 7-12
> Lemme, A., Helmbrecht, A., and Mack, S. (2011). Commercial methionine sources
in poultry, AMINONews® Rewiew
Daha iyi
bir dünya
için enterik
metan gazını
azaltma vakti
100 yıllık bir
periyotta enterik
metanın etkisi
karbondioksitten
28 kat daha fazladır.
FAO (Birleşmiş Milletler Gıda
ve Tarım Organizasyonu) ve Yeni
Zelanda Tarım Sera Gazı Araştırma
Merkezi, ‘gıda güvenliği ve canlıların
iyileştirilmesi için metan gazının
azaltılması’ üzerine beraber bir
proje üzerinde çalışmaya başladı.
Enterik fermantasyon, ruminantların
doğal sindirim prosesinde yer alan bağırsak
bakterilerinin sindirim sisteminde ya da
rumendeki yemleri fermente etmesi olarak
bilinen normal bir süreçtir. Enterik metan bu
süreçte elde edilen ve dışarı geğirme yoluyla
atılan bir yan üründür. Bu fermantasyon prosesinin sonunda elde edilen diğer yan ürünler
ise hayvan tarafından süt ve et üretiminde
kullanılmak üzere bağırsaklardan emilir.
Hayvan tarafından dışarı salınan enterik
metan miktarı doğrudan yem alım miktarı, yem
tipi ve kalitesi, kullanılan enerji miktarı, büyüklük, büyüme hızı, üretim seviyesi ve çevresel
sıcaklık ile bağlantılıdır.
Enterik metanın tamamen engellenmesi
mümkün değil fakat azaltılması mümkün!
Metan üretiminin azaltılması, küresel
ısınmanın dünya üzerindeki etkilerini azaltılmasının yanı sıra alınan birim yem ve hayvan
başına, yüksek verim elde edilmesi için üretim
etkinliğini geliştirmektedir.
Dünya hayvancılığında ruminantların yerine
baktığımızda, enterik fermantasyon ile aldıkları
yemleri insanlar için yüksek kalite gıdalara çevirme yeteneğine sahip canlılardır. Buna bağlı
olarak fermentasyon esnasında enterik metan
oluşumunu engellemek hayvanların yemden
İNFOVET 128
daha fazla oranda faydalanarak et ve süt
olarak daha fazla verime çevirmeleri üreticiye
ekonomik kazanımlar sağlamaktadır.
Düşük verimli üretim özelliğine sahip ruminantlar yüksek verimli ruminantlara oranla,
ürettikleri hayvansal ürün başına daha fazla
enerji kaybı yaşarlar. Üretim sistemi doğrultusunda artan verimle birlikte elde edilen
gıdanın güvenliği sağlanır ve üreticinin geçim
kaynaklarını güçlendirir.
Küresel ısınmanın hızının yavaşlatılmasının yanı sıra, üreticinin de veriminin artması
ekonomik fayda getirecektir ki iki taraflı bir
kazanım sağlanmış olacaktır.
Bu proje, Güney Amerika (Arjantin, Uruguay) et üretim çiftliklerinde ve Doğu Afrika
(Etiyopya, Kenya, Tanzanya ve Uganda), Batı
Afrika, (Benin, Burkino Faso, Senegal, Mali
ve Nijer) ve Güney Asya’nın (Bangladeş ve Sri
Lanka) süt üretim çiftliklerinde var olan düşük
bütçeli ve bütçesiz enterik metan gazı azaltmayı
amaçlayan proje odaklı olarak yürütülecektir.
Bu proje Mevsim ve Temiz Hava Koalisyonu (Climate and Clean Air Coalition), FAO
(Gıda ve Tarım Organizasyonu) ve Yeni Zelanda Hükümeti tarafından Global Araştırma
Birliği’nin Tarımsal Sera Gazı üzerine Canlı
Hayvan Araştırma Grubu (The LRG) tarafından finanse edilmektedir. 
Bizim için enterik
metanın önemi
> Metan (CH2) karbondioksitle
(CO2) karşılaştırıldığında, 20
yıllık bir süreçte 84 kat daha
fazla ısıyı hapseder.
> Enterik metan ile
karbondioksit ısıtma etkisi
karşılaştırıldığında, 100 yıllık
bir periyotta enterik metanın
etkisi karbondioksitten 28 kat
daha fazladır.
> Ruminantlar, global metan
emisyonunun %30’undan
sorumludur. Enterik metan
salınımı bu sebeplerden ötürü
küresel ısınmada çok büyük rol
oynamaktadır.
Fermentasyon esnasında
enterik metan oluşumunu
engellemek, hayvanların
yemlerinden daha fazla
oranda yararlanmasına
yardımcı olur.
Download