TÜKETİCİ SENEDİNİN NAMA YAZILI OLMA ZORUNLULUĞU M

advertisement
KARAR İNCELEMESİ – TÜKETİCİ SENEDİNİN NAMA YAZILI OLMA
ZORUNLULUĞU
M. Fatih CENGİL*
A. İNCELEME KONUSU KARAR
(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, T. 05.03.2014, E. 2013/12-2113 K. 2014/210)
‘’Davacı (borçlu) keşideci vekili; takibe konu senedin 4077 sayılı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) kapsamında düzenlenerek K.. A.Ş.’ye verildiğini,
TKHK’nin 6/A maddesinin III. fıkrası gereğince bu tür senetlerin nama yazılı olarak
düzenlenmesi gerektiğini, oysa takibe konu senedin emre yazılı olarak düzenlendiğinden
geçersiz olduğunu, bu durumun herkese karşı ileri sürülebileceğini ve re’sen dikkate alınması
gerektiğini belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı (alacaklı) hamil vekili ise; davacı borçlunun temel borç ilişkisinden doğan
def’ilerini1 senedi düzgün ciro zinciri ile ve iyi niyetle devralan müvekkili hamile karşı ileri
süremeyeceklerini, ayrıca davacının senedi bilerek ve isteyerek emre yazılı olarak düzenleyerek
tedavül yeteneği kazandırmalarının sonuçlarına katlanmaları gerektiğini, diğer davacı K…
A.Ş.’nin tüketici sayılamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Somut olayda, takip konusu senedin (bono2) kambiyo senedi özelliklerini taşıdığı ve
alacaklının kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip bulunduğu anlaşılmaktadır.
Dosya kapsamına göre, takip alacaklısının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediği
gibi senet metninde de tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığı
anlaşılmaktadır. Ayrıca muteriz borçlular tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz
edilmediği gibi borcun ödendiği de ispat edilmemiştir.
Yerel mahkeme, TKHK’nin 6/A maddesinin III. fıkrasındaki emredici hükmü dikkate
alarak, tüketici senedinin nama yazılı olması gerektiğini vurgulamıştır.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 3; somut olayda takip
alacaklısının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediği gibi senet metninde de tüketici
* Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Yüksek Lisans Öğrencisi
1
Genel anlamda, medeni hukuk doktrininde defi; davalının borçlu bulunduğu edimi hususi bir sebebe dayanarak
yerine getirmekten kaçınmaya müsaade eden bir haktır. von Tuhr,Andreas: Borçlar Hukuku , çev.(Edege), C.1-2,
Ankara 1983, s.28. Türk Ticaret Kanunu def’ileri 659, 687, 825. Maddelerinde düzenlemiştir ve def’i sözcüüğü
itirazları da kapsar niteliktedir. Yılmaz, Lerzan: Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007, s.81.
2
Bono kanunen emre yazılı senetlerdendir. Bono ‘’emre yazılı değildir’’ anlamında bir kayıt ile birlikte nama
yazılı olarak düzenlenebilir. Ülgen, Hüseyin/ Helvacı, Mehmet/ Kendigelen Abuzer/ Kaya, Arslan: Kıymetli Evrak
Hukuku, Sekizinci Bası, İstanbul 2013, s.129-130.
3
Yerel Mahkeme, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin vermiş olduğu karar üzerine, daha önceden verdiği kararda
direnmiştir. Dosya direnme üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna intikal etmiştir.
1
sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığını ve muteriz borçlu tarafından
takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmediği gibi borcun ödenmediğini belirtmiştir.’’
B. OLAYIN ÖZETİ
Davacı borçlu H.. ile dava dışı diğer borçlu K.. A.Ş. arasında konut vadeli satışlar için
düzenlenen taşınmaz satışı sözleşmesi düzenlenmiştir. Bu sözleşme nedeniyle davacı H.. takip
dayanağı bonoyu, K.. A.Ş.’yi lehtar göstererek keşide etmiştir. Takip dayanağı bono,-anılan
sözleşmede yer almayan- senedin takip alacaklısı D.. A.Ş.’ye ciro yoluyla devredilmiştir.
Alacaklı D…A.Ş. tarafından borçlular hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu
ile icra takibine başlanmıştır. Söz konusu takip üzerine borçlu H..; senedin 14.7.2008 tarihli
sözleşme nedeniyle tüketici senedi olarak verildiğinden bahisle ‘’takibin iptali’’ talebiyle icra
mahkemesine başvurmuştur.
Davacı, takip dayanağı senedin (bononun) TKHK kapsamında düzenlenerek K…
A.Ş.’ne verildiğini, TKHK’nin 6/A maddesi gereğince bu tür senetlerin nama yazılı olarak
düzenlenmesi gerekirken emre yazılı olarak düzenlendiğinden senedin geçersiz olduğunu, bu
durumun herkese karşı ileri sürülebileceğini ve re’sen dikkate alınması gerektiğini belirterek
takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya kapsamına göre; takip alacaklısının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat
edilmemiştir. Senedin tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmamakla
birlikte tüketici sözleşmesine binaen verildiği kolayca anlaşılabilmektedir. Bununla birlikte,
muteriz borçlular tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmediği gibi borcun
ödendiği de ispat edilmemiştir.
C. MERCİ KARARLARI
I.
Yerel Mahkeme Kararı
Yerel mahkeme; takibe konu senedin, TKHK’nin 6/A maddesinin III. fıkrasındaki
emredici hükme rağmen emre yazılı olarak düzenlenmesi nedeniyle geçersiz olduğunu
belirterek, davanın kabulüne, dolayısıyla takibin iptaline karar vermiştir.
II.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, davalının temyiz itirazlarını dikkate alıp yerel mahkeme
tarafından verilen kararı bozmuştur. Bozma kararına dayanak olan gerekçeler şunlardır:
a. Somut olayda takip alacaklısının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmemiştir.
b. Senet metninde tüketici sözleşmesi nedeniyle senedin verildiğine ilişkin bir ibare
bulunmamaktadır.
c. Muteriz borçlu tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmemiştir.
d. Muteriz borçlu tarafından takibe konu olan borcun ödendiği ispat edilmemiştir.
2
III.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ile aynı gerekçelere
dayanarak; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu bozma kararına uymuş ve yerel
mahkeme tarafından verilen direnme kararını bozmuştur.
D. DEĞERLENDİRME
I.
Hukuki Sorun
Söz konusu yargı kararlarına konu olan olayda, tartışılması gereken temel sorun; davacı
keşidecinin senedin tüketici senedi olarak verildiğinden bahisle ‘’nama yazılı düzenlenmesi
gerektiği’’ iddiasını, takibe konu senedi ciro yoluyla devralan takip alacaklısına karşı ileri sürüp
süremeyeceğidir.
II.
Takibin Geçerli Bir Kambiyo Senedine Dayanması Gerekliliği
Kambiyo senetleri TTK’nin üçüncü kitabının dördüncü kısmında düzenlenmiş olan
kıymetli evraktır. Sınırlı sayıda olan bu senetler; poliçe, bono ve çektir.
Kambiyo senetlerinin zorunlu şekil şartlarını (poliçe için; TTK m.671/f.1, bono için;
TTK m.776/f.1, çek için; TTK m.780/f.1) taşımayan bir senet, kambiyo senedi vasfını
taşımaz(TTK m.672/f.1, m.777/f.1, m.781/f.1).
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip, sadece ‘’kambiyo senetleri’’ için kabul
edilmiştir4. O halde, kambiyo senedi vasfını taşımayan bir senet için, kambiyo senetlerine özgü
haciz yolu ile takip söz konusu olmayacaktır.
İcra ve İflas Kanunu (İİK) m. 168/f.1’e göre icra memuru ve İİK m.170 a/f.2’ye göre
tetkik mercii hakimi; ‘’ takip konusu yapılan senedin kambiyo senedi niteliğinde bulunup
bulunmadığını’’ ve ‘’ alacaklının, kambiyo senetlerine ilişkin özel takip yoluna başvurup
başvuramayacağını’’ re’sen araştırmak zorundadırlar5. Bu araştırma olumsuz sonuçlanır ise;
kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamaz, şayet takip başlamışsa takip iptal
edilir.
III.
TKHK’nin Uyuşmazlığa Uygulanabilmesi
TKHK m.2/f.1’e göre bu kanunun kapsamı; 1. maddede ifade edilen amaçlarla mal ve
hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemidir6.
Tüketici, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya
yararlanan gerçek ya da tüzel kişi olarak tanımlanmaktadır(TKHK m.3/f.1-(e)). Tüketici işlemi
Uyar, Talih: İcra Hukukunda Kambiyo Senetleri, 2. Baskı, Manisa 1982, s. 2.
Uyar, s.2.
6
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da ; ‘’her türlü tüketici işlemi’’ ibaresi ile birlikte,
‘’tüketiciye yönelik uygulamalar’’ ibaresi de düzenlenmiştir.
4
5
3
ise, mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki
işlem olarak ifade edilmiştir(TKHK m.3/f.1-(h)).
TKHK’nin kişi bakımından uygulanabilmesi için, somut durum dikkate alınarak, mal
veya hizmetin hangi amaçla elde edildiği önem arz etmektedir7. TKHK, -m2./f.1 uyarıncasözleşme konusunu tamamen kendi ihtiyaçları için kullanan veya tüketen8 kişi olan tüketiciyi
korumaktadır9.
Genel kanun ile özel kanunun mevcudiyeti durumunda -genel kural olarak-10 özel kanun
hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. O halde, karara konu olan somut uyuşmazlığı
dikkate aldığımız takdirde; tüketici işlemi söz konusu olduğunda -genel kanun olan- TTK’ye
değil, özel kanun olan- TKHK’ye gidilmesi gerekmektedir11.
IV.
Tüketici Senedinin Nama Yazılı Olma Zorunluluğunun Anlamı
TKHK 6/A maddesinin III. fıkrasında; taksitli satışlarda, ‘’..sözleşmeden ayrı olarak
kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı
olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi
geçersizdir ‘’ ibaresi yer almaktadır. Kanun koyucu, tüketici senedinin nama yazılı
düzenlenmediğini takdirde geçersiz olacağını neden vurgulamıştır? Bu sorunun yanıtı için
nama yazılı senetlerin özelliğine bakmamız icap etmektedir.
Nama yazılı senedi Domaniç şu şekilde tanımlamaktadır: ‘’Belli bir şahıs namına yazılı
olup da, onun emrine kaydını ihtiva etmeyen ve şayet kanunen emre yazılı senetler bahis konusu
ise, ayrıca ‘’emre yazılı değildir’’ mealinde bir kaydı ihtiva eden, kıymetli evrak nama yazılı
senet sayılır’’.12 Bu tür senetlerde borçlu, ancak senedin hamili bulunan ve senette adı yazılı
olan veya onun hukuki halefi olduğunu ispat eden şahıslara ödeme yaparak borcundan
kurtulur(TTK m.655/f.1). Aksi takdirde, senedin gerçek sahibi olduğunu ispat eden bir üçüncü
kişiye karşı borcundan kurtulmuş olmaz(TTK m.655/f.2).
Borçlu bakımından son derece güvenli olan nama yazılı senetler diğer kıymetli evrak
gibi tedavül yeteneğine sahiptir. Ancak bu tedavül yeteneği oldukça ağırdır13. Nama yazılı
senetlerin devri için; senet zilyetliğinin devri(TTK m.647/f.1) ve yazılı devir beyanına(TTK
Ünlütepe, Mustafa: 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a Göre Taksitle Satış Sözleşmesi,
Ankara Barosu Dergisi, S.2, 2014, s.315.
8
‘’Temel anlamıyla tüketim, mal ve hizmetlerin ihtiyaçların giderilmesi amacıyla yok edilmesidir.’’ Ünlütepe,
s.316.
9
Sözleşme konusunu, gelir elde etmek veya ticari amaç için kullanmak maksadıyla hareket eden kişi tüketici
değildir. Ünlütepe, s.316.
10
Genel kanun yeni tarihli ve özel kanun eski tarihli olduğu takdirde, özel kanun hükümlerinin genel kanun
hükümlerine aykırı olması hali; özel kanun hükümlerinin yürürlükten kalktığı anlamına gelmektedir. Ünlütepe,
s.314.
11
Özel kanunda düzenleme bulunmayan hallerde, genel kanun uygulama alanı bulur. Ünlütepe, s.314.
12
Domaniç, Hayri: Kıymetli Evrak Hukuku ve Uygulaması TTK Şerhi IV, İstanbul 1990, s. 51.
13
Ülgen/ Helvacı/ Kendigelen/ Kaya, s.58; Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal: Kıymetli Evrak Hukuku, 16. Bası,
İstanbul 2005, s.41.
7
4
m.647/f.2) gerek vardır. Yazılı devir beyanı Türk Borçlar Kanunu(TBK) m.183 ve devamında
düzenlenmiş olan alacağın devrine14 benzer sonuçlar doğurmaktadır15.
Nama yazılı senetlerin devri TBK m.183 ve devamında düzenlenen ‘’alacağın devri’’
hükümlerine tabi olduğu için; TBK m.188 uyarınca borçlu, devri öğrendiği sırada devredene
karşı sahip olduğu def’ileri16 devralana karşı da ileri sürebilecektir17. Kişisel def’ilerin tüm
hamillere karşı ileri sürülebilmesi bu tür senetlerin tedavülünü zorlaştırmaktadır18. Bu
nedenledir ki; nama yazılı senetler tüketiciler için daha güvenli ve koruyucudur.
V.
TKHK 6/A maddesi Kapsamında Kambiyo Senedinin Geçersizliğinin
Anlamı
TKHK 6/A maddesinin III. fıkrasına göre; ‘’..sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak
niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde
ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir ‘’. Bu
hükme göre kambiyo senedinin geçersizliğinin anlamı ve sonuçları neyi ifade etmektedir? Bu
sorunun cevap bulması; karara konu olan söz konusu olaydaki temel hukuki sorunun çözümüne
katkı sağlayacaktır.
Bu hükmü, emredici bir kanun hüküm olarak değerlendirdiğimiz takdirde; geçersizliğin
kamu yararı ile ilgili olduğu, bu nedenle tüketicinin korunması esasına, işlemlerdeki emniyetin
korunması ilkesine oranla öncelik tanınması gerektiği için somut olaydaki gibi emre yazılı
olarak düzenlenmiş bir bononun, kambiyo senedi vasfı taşımadığını ancak adi senet olarak
geçerli olacağı ifade edilebilir19. Bu geçersizliğin de mutlak defi olarak herkese karşı ileri
sürülebileceği düşünülebilir20. O halde kambiyo senedi vasfını taşımayan bir senet ile de
kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip söz konusu olmayacaktır. Ancak somut olayı da
göz önüne aldığımız takdirde, bu geçersizliğin mutlak bir defi olarak ileri sürülmesi neticesinde
Alacağın devri, dar anlamda bir borç ilişkisinde alacağın alacaklı tarafından bir başka şahsa devredilmesidir.
Oğuzman, M. Kemal/Öz, M. Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Sekizinci Bası, İstanbul 2010, s.919.
15
‘’Ancak alacağın devrine dair bütün hükümlerin nama yazılı senedin devrinde uygulanma olanağı yoktur. TTK
m.655 buna örnek olarak gösterilebilir. ‘’Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s.59.
16
‘’Kıymetli evrakta def’i kavramı, teknik anlamda def’i ve itirazları birlikte içeren bir üst kavram durumundadır.
Burada def’i kavramı, teknik olarak def’i ya da itiraz olsun borçlunun bütün savunma olanaklarını ifade eder.
Bilindiği üzere, def’iler ancak ilgili tarafın ileri sürmesi halinde, itirazlar ise re’sen dikkate alınır.’’
Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s.59,60.
17
Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s.60; Burada hamilin kötü veya iyi niyetli olmasının bir rolü yoktur. Domaniç,
s.160.
18
Yargıtay’ın, 30.3.1973 tarihli bir kararında, bonoya ‘’ciro edilemez’’ kaydının konulmasının onun tedavül
edebilme niteliğini ortadan kaldıracağı gerekçesiyle böyle bir senedin emre yazılı kıymetli evrak değil, adi senet
hükmünde olacağı belirtilmiştir. ( Yargıtay Ticaret Dairesi 1973/950 E., 1415 K. Doğanay’dan naklen Uzunallı
Eroğlu, Sevilay: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Kıymetli Evrak Hukukuna Etkileri, Dokuz Eylül
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,C.6,S.1,2004, s.127.) Bu karara katılmamız söz konusu değildir. Zira TTK
m.681/f.2 uyarınca, ‘’ciro edilemez’’ biçimindeki menfi emre kaydı, bononun kıymetli evrak niteliğini etkilemez.
Bono nama yazılı şekle dönüşür. Nama yazılı bir senedin tedavülü -zor da olsa-, alacağın devri ile
gerçekleşebileceği için; bononun tedavül edebilme niteliğinin ortadan kalkması söz konusu değildir. O halde bono,
kıymetli evrak niteliğini koruyacaktır.
19
Bozgeyik (Karahan/Arı/Saraç/Ünal) : Kıymetli Evrak Hukuku, Konya 2013, s.330.
20
Uzunallı Eroğlu, 134.
14
5
kambiyo senedinin tamamen geçersiz olması görüşü; kambiyo hukuku açısından bir takım
sıkıntılara yol açacaktır.
Emre yazılı kıymetli evrak kamu itimadına mazhar olmuştur. Bu senetlerin üçüncü
şahıslar tarafından algılanışı, görünüşü söz konusudur. Bu görünüş sayesinde, iyi niyetli üçüncü
şahıslar, senedin içeriğinin doğruluğuna, geçerliliğine güvenmekte; senette yazılan hususların
varlığına ya da yazılmayan hususların yokluğuna inanmaktadırlar21. Bu durumun muhafaza
edilmesi; hukuk duygusu, işlem güvenliği ve süratin temini için zorunludur. Aksi takdirde, emre yazılı senetlerin tedavül etme özelliğini de göz önünde bulunduracak olursak-senette var
olan bilgilere güvenerek onu iktisap eden kişi açısından olumsuz sonuçlar doğabilecektir22.
Doktrinde bu konuyu farklı bir şekilde ele alan Zevkliler/Aydoğdu’ya göre ise; bu
geçersizlik, senetteki taahhüdün geçersizliğine ilişkin bir mutlak defi olarak herkese karşı ileri
sürülebilir. Geçersizliğin kaynağı söz konusu hükümdür23. Bu yaklaşım kambiyo hukukunda
soyutluk ilkesine aykırıdır. Zira kambiyo senedi taahhüdünün temel işlemden soyut olması
gerekmektedir24.
Diğer bir görüşe göre ise; TKHK 6/A maddesinin III. fıkrasında öngörülen geçersizlik,
kambiyo senedinin geçersizliği üzerinde bir etkisi yoktur. Söz konusu hüküm, tüketici
senedinin geçerliliğine ilişkin olup, hükme aykırılık temel ilişkinin tarafları arasında kişisel
def’i oluşturur. Yani satış sözleşmesinin tarafları bakımından hüküm ifade eder25. O halde iyi
niyetli üçüncü kişilere karşı, senedin geçersiz olduğuna dair bir def’i ileri sürülemez. Bu
durumda, iyi niyetli üçüncü kişiler ellerindeki senede dayanarak kambiyo senetlerine özgü
haciz yolu ile takibe başvurabilirler.
Başka bir görüşe göre ise; kambiyo senedi geçerli tutulmalı ancak nama yazılı senet
dışında başka bir senet alınması halinde tüketicinin zararlarının tazmin edilmesi yanında ciddi
para cezaları ile bu davranışın caydırılmaya çalışılması düşünülmelidir26.
VI. Kararın Değerlendirilmesi
1. İstanbul 15. İcra Mahkemesi’nin Gerekçeleri Bakımından
Yerel mahkeme; takibe konu senedin, TKHK’nin 6/A maddesindeki emredici hükme
rağmen emre yazılı olarak düzenlenmesi nedeniyle geçersiz olduğunu belirterek, davanın
kabulüne dolayısıyla takibin iptaline karar vermiştir.
Yerel mahkemece, bu hükmün emredici nitelikte olduğunu ve bu hükme aykırılığın
yaptırımı kanunda açık bir şekilde düzenlendiği için bu yönde bir sonuca gitmeyi uygun
görmüştür. Söz konusu bu geçersizlik mutlak def’i olarak herkese karşı ileri sürülebilen bir def’i
Uzunallı Eroğlu, s.128.
Uzunallı Eroğlu, s.128.
23
Zevkliler, Aydın/Aydoğdu, Murat: Tüketicinin Korunması Hukuku- Açıklamalı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 3. Bası, Ankara 2004, s.180.
24
Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s.92.
25
Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s.130.
26
Uzunallı Eroğlu, s.135; Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici Hukuku, 2.Bası, İstanbul 2004,s.322.
21
22
6
olarak ele alınmakta ve nihayetinde somut olayda kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile
girişilen takibin durmasına yol açmıştır.
TKHK’de böyle bir hükmün olmasının amacı şüphesiz tüketiciyi korumaktır27. Nama
yazılı senetlerin devri alacağın devri hükümleri ile benzer sonuçlar doğuracağı için, şahsi
defilerin tüm hamillere karşı öne sürülebilmesi mümkündür. Böylece nama yazılı senetlerin
tedavülü engellenmekte ve tüketici lehine bir durum ortaya çıkarılmaktadır28. Çünkü taksitli
satımlarda, tüketicinin emre yazılı bono ile borçlanması halinde, maldaki ayıp ya da malın
teslim edilmemesi nedeniyle tüketicinin sahip olduğu def’iler senet hamili olan iyi niyetli
üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Bu durumda tüketici, iyi niyetli üçüncü kişinin cebri icra
tehdidi altında borcunu ödemekte, daha sonra satıcıya başvurarak bu borcu kısmen ya da
tamamen ödememe hakkı bulunduğu gerekçesiyle fazladan ödediği paranın iadesini talep
etmektedir29. Tüketici hukuku kapsamında öncelikle korunması gereken taraf elbette
tüketicidir. Tüketicinin hakkını önce teslim etmesi, daha sonra hakkının peşine düşmesi
anlayışı; tüketici hukukunun varlığına aykırıdır. Tüketicinin sahip olduğu hakların, sırf senedin
devredilmesi nedeniyle zora sokulması hukuk duygusunu zedeleyecektir.
Diğer yandan, kambiyo senedini geçersiz saymak kambiyo hukuku açısından bir takım
sıkıntılar doğuracaktır. Öyle ki iyi niyetli üçüncü kişi senedin yarattığı görünüşe güvenerek
senedi iktisap etmektedir. Bu güven duygusu ile senedi iktisap eden iyi niyetli üçüncü kişinin
bilmediği bir durum nedeniyle zor durumda bırakılması; hukuk duygusuna, ticari hayatta işlem
güvenliği ve süratin teminine zarar verecektir. Kambiyo senetleri tedavül yeteneğine haiz
senetlerdir. Tedavül yeteneğine aykırılık arz eden bu durum, kambiyo hukuku ile bağdaşmaz.
2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun
Gerekçeleri Bakımından
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, davalının temyiz itirazlarını dikkate alıp yerel mahkeme
tarafından verilen kararı bozmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da, Yargıtay 12. Hukuk
Dairesi ile aynı gerekçelere dayanarak; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu bozma
kararına uymuş ve Yerel Mahkeme tarafından verilen direnme kararını bozmuştur.
Verilen bu kararlar bize gösteriyor ki; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu’na göre; TKHK 6/A maddesinin III. fıkrası kapsamında kambiyo senedinin
geçersizliği hükmü kambiyo senedi niteliğinin ortadan kalkması olarak anlaşılmamalıdır. O
halde, somut olayda kambiyo senedinin geçersizliğine yol açan mutlak bir def’i söz konusu
değildir.
Verilen kararlardaki gerekçelerden ikisi, muteriz borçlu tarafından takip dayanağı
senetteki imzaya itiraz edilmemiş olması ve muteriz borçlu tarafından takibe konu olan borcun
ödendiğinin ispat edilmemiş olmasıdır. Bu iki gerekçe inceleme konumuzun temelini oluşturan
‘’Tüketici Hukukunun doğuşunun temel nedeni tüketicinin korunmasıdır.’’ Sirmen, Lale: Tüketici Hukukunun
Amacı Ve Özellikleri, Journal of Yaşar University, C.8, S.Özel, 2013, s.2466.
28
Uzunallı Eroğlu, s.126.
29
Uzunallı Eroğlu, s.126.
27
7
hukuki sorunun çözümünde önemli bir husus teşkil etmeyen genel gerekçeler olduğu için
incelememize lüzum yoktur.
a. Senet Metninde Tüketici Sözleşmesi Nedeniyle Senedin Verilmesine
İlişkin Bir İbarenin Bulunmaması
Bu gerekçenin anlamı, özel kanun olan TKHK hükümlerine gitmeye gerek olmadığı,
genel kanun olan TTK hükümlerine göre olayın çözümlenmesi gerektiğidir. Çünkü TKHK 6/A
maddesinin III. fıkrasının uygulanabilmesi için bir tüketici sözleşmesine binaen düzenlenmiş
bir senedin olması gerekmektedir. Şayet bu şekilde düzenlenmiş bir senet söz konusu değilse
TTK hükümlerine göre karar verilmelidir. Nitekim gerek Yargıtay 12. Hukuk Dairesi gerekse
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kambiyo senedini geçerli olarak ele almış ve TTK m.778/f.1-a
atfıyla, TTK m.687/f.1 çerçevesinde hüküm kurmuştur. Bu maddeye göre; hamil bonoyu
iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmemiş ise; bonodan dolayı kendisine
başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya
var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez. Bu durum, kıymetli
evrakın kendini doğuran hukuki ilişkiden soyutluğu ilkesi gereğidir. Bu nedenlerle; somut
olayda TKHK hükümlerine gidilmeyip TTK hükümleri uygulanmış ve neticesinde; borçluların
senedin tüketici senedi olarak verilmesi nedeni ile TKHK’nin 6/A maddesi gereğince nama
yazılı düzenlenmesi gerektiği iddiasını, takip alacaklısına karşı ileri süremeyeceği gibi,
keşidecinin durumu sonradan iyiniyetli hamile karşı da ileri sürmesinin mümkün olmadığına
hükmetmiştir.
Bu gerekçe hususunda değinmemiz gereken nokta, bir senedin tüketici senedi olarak
değerlendirilmesi ve dolayısıyla TKHK hükümlerine gidilebilmesi için; senet metninde
tüketici sözleşmesi ile ilişki kurulması gerekmekte midir? Sözleşme içeriği bakımından bir
ilişki kurulması söz konusu ise; kambiyo hukukunun özelliklerini göz önünde bulunduracak
olursak bu soruya olumlu cevap vermek mümkün değildir. Zira kambiyo senetleri, kendisinin
düzenlenmesine neden olan alt ilişkiden bağımsız, ayrı kabul edilir30. Bununla birlikte salt
senedin tüketici senedi olduğunu gösteren bir ibarenin konulması mümkündür. Somut olayda
senedin tüketici senedi olduğuna dair bir ibare bulunmamakla birlikte; takibe konu senet,
taksitli satış sözleşmesindeki vadeye göre düzenlenmiştir. Her senedin ön yüzünde taksitli
satışa göre verilmiş sıra numarası, konutun blok ve bağımsız bölüm numarası okunaklı bir
biçimde ayrıca ve açıkça yazılmıştır. Senet nedeniyle hak sahibi olmak isteyen biri senet
metnini incelediği takdirde bunun tüketici sözleşmesinden kaynaklandığını kolayca
anlayabilir31. Ayrıca senedi ciro yoluyla devralan hamil, tacirdir ve tacir basiretli davranmak
durumundadır. Bu nedenledir ki; öne sürülen bu gerekçeye katılmaya imkan yoktur.
b. Somut Olayda Takip Alacaklısının Kötü Niyetli Olduğunun İddia ve
İspat Edilmemesi
Saraç(Karahan/Arı/Bozgeyik/Ünal), s.148.
Tüketici, söz konusu senedin tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğini ispat etmelidir. Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici
Hukuku, 2.Bası, İstanbul 2004, s.322.
30
31
8
Gerekçelerden bir diğeri olan somut olayda takip alacaklısının kötü niyetli olduğunun
iddia ve ispat edilmemesi hususunu değerlendirecek olursak; bu gerekçe bir önceki gerekçenin
içinde değerlendirecek bir husustur. Yani TTK m.687/f.1’in uygulanıp uygulanamayacağına
hizmet eder.
E. SONUÇ
Yerel mahkemece verilen, senedin kambiyo senedi vasfını taşımadığı nedeniyle
geçersiz sayılması ve bu def’inin mutlak def’i olarak herkese karşı ileri sürülebilmesi nedeniyle
yapılan takibin iptal edilmesi gerektiği kararına tam anlamıyla katılmamız söz konusu değildir.
TKHK 6/A maddesinin III. fıkrasının uygulanması şüphesiz tüketiciyi koruyacaktır. Bu
hükmün kamu yararı ile ilgili olduğu bu nedenle tüketicinin korunması esasına, işlemlerdeki
emniyetin korunması ilkesine oranla öncelik tanınması gerektiği nedeniyle hükümsüzlüğün
mutlak bir def’i olarak değerlendirilebilmesi düşünülebilirse de bu şekilde bir yaklaşım
kambiyo hukuku açısından, hukuk duygusunu zedeleyecek işlem güvenliğini ve süratini
olumsuz etkileyecektir32.
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen, senet
metninde tüketici sözleşmesi nedeniyle senedin verildiğine ilişkin bir ibare bulunmaması temel
gerekçesiyle yerel mahkemece verilen takibin iptali kararının bozulması kararına katılmamız
söz konusu değildir. Zira senet metninde böyle bir ibarenin yazılması zorunlu değildir. Ayrıca
bilgiler tüketici sözleşmesiyle örtüşmekte, bu durum herkes tarafından kolayca anlaşılabilecek
düzeydedir. Kaldı ki, senedi ciro yoluyla devralan hamil, tacirdir ve tacir basiretli davranmak
durumundadır. Bu nedenledir ki, senedin tüketici sözleşmesine binaen düzenlenmediğinden
bahisle TKHK hükümlerine gidilmemesi uygun değildir.
Söz konusu uyuşmazlık ile ilgili başka bir yaklaşıma göre ise; TKHK 6/A maddesinin
III. fıkrasında öngörülen geçersizlik, kambiyo senedinin geçersizliği üzerinde bir etkisi yoktur.
Söz konusu hüküm, tüketici senedinin geçerliliğine ilişkin olup, hükme aykırılık temel ilişkinin
tarafları arasında kişisel def’i oluşturur. Yani satış sözleşmesinin tarafları bakımından hüküm
ifade eder. O halde iyi niyetli üçüncü kişilere karşı, senedin geçersiz olduğuna dair bir def’i
ileri sürülemez. Bu durumda, iyi niyetli üçüncü kişiler ellerindeki senede dayanarak kambiyo
senetlerine özgü haciz yolu ile takibe başvurabilirler. Bu şekilde bir yaklaşım, tüketici
hukukunun temelini oluşturan tüketicinin korunması ilkesiyle bağdaşmaz. TKHK 6/A
maddesinin III. fıkrası, tüketicinin satıcıya karşı sahip olduğu def’ileri, senedin devredilmesi
durumunda devralan kişiye karşı da ileri sürebilmesini sağlamaya yöneliktir. Bu imkanın
tüketicinin elinden alınması, bu hükmün dolayısıyla tüketici hukukunun göz ardı edilmesi
anlamına gelmektedir.
Karşı oy yazısında ifade edilen bizim de katıldığımız diğer bir görüşe göre ise, TKHK
6/A maddesinin III. fıkrası kapsamında düzenlenen bir senedin kambiyo senedi vasfı
korunmalıdır33. Senedin iyi niyetli üçüncü bir kişiye devredildiği durumda, bu hükmün
Uzunallı Eroğlu, s.134.
TKHK 6/A maddesinin III. Fıkrasında öngörülen geçersizlik, şekle ilişkin bir düzenleme değildir. Senet
metninden anlaşılması her zaman için mümkün değildir. Bu nedenledir ki, bu def’i senet metninden anlaşılan
def’iler kapsamında değerlendirilemeyecek ve senedin geçersizliğine yol açmayacaktır. Uzunallı Eroğlu, s.132.
32
33
9
uygulanabilmesi taraflar bakımından farklılık arz etmelidir34. Yani keşideci35 ve lehtar
yönünden bu hüküm ayrı olarak değerlendirilmelidir.
Emre yazılı olarak düzenlenen bir senedin ciro edilmesi neticesinde, senet lehtarının ciro
yoluyla senedi devrettiği hamile karşı sorumluluğu söz konusudur. Lehtarın sorumluluğu
kambiyo hukukuna dayanmaktadır. TTK m. 677/f.1 hükmü ile imzaların istiklali ilkesi
düzenlenmiş olup, bu düzenlemeyle keşideci yönünden herhangi bir nedenle hükümsüz olan bir
senet, diğer senet borçluları yönünden geçerliliğini korumaktadır. Bu nedenle yerel mahkemece
senet lehtarı hakkında verilen karar isabetli değildir.
Keşideci yönünden değerlendirecek olursak; keşideci (tüketici) tarafından tüketici
sözleşmesine binaen düzenlenmiş bir bono söz konusudur. Bu bononun tüketici senedi olarak
değerlendirilmesi gerekmektedir. TTK m.677/f.1’e göre keşideci lehtara karşı ileri sürebileceği
şahsi def’ileri, senedi ciro yoluyla devralan iyi niyetli hamillere karşı ileri süremez. Ancak
buradaki def’i şahsi def’i değil, herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir def’idir. Kanundan
doğan mutlak hükümsüzlük hali söz konusudur. Zira senetler kanunun emredici hükümlerine
aykırı olarak, nama yazılı değil de emre yazılı olarak düzenlenmiştir. O halde keşideci
yönünden; kambiyo senedinin geçersiz sayılması ve dolayısıyla takibin iptali edilmesi
gerekmektedir.
Somut olayın, keşideci ve lehtar yönünden ayrı olarak ele alınması ile birlikte; bononun
kambiyo senedi niteliği canlı tutulmuş ve aynı zamanda TKHK hükümleri dikkate alınmıştır.
Bu sayede, kambiyo hukukuna uygun bir çözüm getirilmekle birlikte, TKHK’nin varlık amacı
olan tüketicinin korunması sağlanmış olacaktır.
Nitekim 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması
Hakkında Kanun’un 5.maddesinin 4. fıkrası ile birlikte bu hüküm; ‘’Tüketicinin yapmış olduğu
işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için
ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen
senetler tüketici yönünden geçersizdir’’ ifadeleriyle yeniden düzenlenmiştir36. Bu düzenleme
ile nama yazılı olmayan bir senet tüketici açısından geçerli olmayacak, üçüncü kişiler kambiyo
hukukundan doğan haklarını tüketiciye karşı değil kendi aralarında kullanabileceklerdir 37.
Böylelikle kambiyo senedinin geçerliliği ayakta tutularak; bir yandan tüketicinin hakları
korunurken, bir yandan da kambiyo hukuku açısından üçüncü kişilerin hakları ve kıymetli evrak
hukukunun ilkeleri korunmuş olmaktadır38.
‘’TKHK’nin taksitle satış sözleşmesini düzenleyen hükümleri, sözleşmenin zayıf tarafı olan tüketicinin
korunması için tayin edilmiş bulunan emredici nitelikteki hükümlerdir.’’ Ünlütepe, s.318; ‘’Tüketici Hukuku
kapsamındaki kuralların büyük bir kısmı, sosyal bakımdan zayıf durumda olan tüketiciyi korumayı
amaçladığından, nispi ya da tek taraflı emredici kurallardır.’’ Sirmen, s.2468.
35
Davalı (alacaklı) hamil vekilinin davanın reddini talep ederken ileri sürdüğü gerekçelerden biri de davacı K…
A.Ş’nin tüketici sayılamayacağıdır. Bu gerekçe ile davanın toptan reddi söz konusu değildir. K . A.Ş’nin tüketici
sayılmaması, TKHK hükmünün onun için uygulanmaması sonucu doğurmaktadır. Bu nedenle tüketici H ile K
A.Ş. hakkında verilecek karar farklı olmalıdır.
36
. Bu düzenleme ayrıca para cezası ile de desteklenmiştir. Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici Hukuku, 4. Baskı, Bursa
2014, s.360.
37
Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici Hukuku, 4. Baskı, Bursa 2014, s.360.
38
Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici Hukuku, 4. Baskı, Bursa 2014, s.360.
34
10
KAYNAKÇA
Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici Hukuku, 2.Bası, İstanbul 2004.
Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici Hukuku, 4. Baskı, Bursa 2014.
Domaniç, Hayri: Kıymetli Evrak Hukuku ve Uygulaması TTK Şerhi IV, İstanbul 1990.
Karahan, Sami/ Arı, Zekerriya/ Bozgeyik, Hayri/ Saraç, Tahir/Ünal, Mücahit: Kıymetli
Evrak Hukuku, 1. Baskı, Konya 2013.
Oğuzman, M. Kemal/Öz, M. Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Sekizinci Bası,
İstanbul 2010
Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal: Kıymetli Evrak Hukuku, 16. Bası, İstanbul 2005.
Sirmen, Lale: Tüketici Hukukunun Amacı Ve Özellikleri, Journal of Yaşar University, C.8,
S.Özel, 2013.
Uyar, Talih: İcra Hukukunda Kambiyo Senetleri, 2. Baskı, Manisa 1982.
Uzunallı Eroğlu, Sevilay: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Kıymetli Evrak
Hukukuna Etkileri, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,C.6,S.1,2004.
Ülgen, Hüseyin/ Helvacı, Mehmet/ Kendigelen Abuzer/ Kaya, Arslan: Kıymetli Evrak
Hukuku, Sekizinci Bası, İstanbul 2013.
Ünlütepe, Mustafa: 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a Göre Taksitle Satış
Sözleşmesi, Ankara Barosu Dergisi, S.2, 2014.
von Tuhr, Andreas: Borçlar Hukuku , çev.(Edege), C.1-2, Ankara 1983.
Yılmaz, Lerzan: Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007.
Zevkliler, Aydın/Aydoğdu, Murat: Tüketicinin Korunması Hukuku- Açıklamalı Tüketicinin
Korunması Hakkında Kanun, 3. Bası, Ankara 2004.
11
Download