KARAR İNCELEMESİ – TÜKETİCİ SENEDİNİN NAMA YAZILI OLMA ZORUNLULUĞU M. Fatih CENGİL* A. İNCELEME KONUSU KARAR (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, T. 05.03.2014, E. 2013/12-2113 K. 2014/210) ‘’Davacı (borçlu) keşideci vekili; takibe konu senedin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) kapsamında düzenlenerek K.. A.Ş.’ye verildiğini, TKHK’nin 6/A maddesinin III. fıkrası gereğince bu tür senetlerin nama yazılı olarak düzenlenmesi gerektiğini, oysa takibe konu senedin emre yazılı olarak düzenlendiğinden geçersiz olduğunu, bu durumun herkese karşı ileri sürülebileceğini ve re’sen dikkate alınması gerektiğini belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı (alacaklı) hamil vekili ise; davacı borçlunun temel borç ilişkisinden doğan def’ilerini1 senedi düzgün ciro zinciri ile ve iyi niyetle devralan müvekkili hamile karşı ileri süremeyeceklerini, ayrıca davacının senedi bilerek ve isteyerek emre yazılı olarak düzenleyerek tedavül yeteneği kazandırmalarının sonuçlarına katlanmaları gerektiğini, diğer davacı K… A.Ş.’nin tüketici sayılamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Somut olayda, takip konusu senedin (bono2) kambiyo senedi özelliklerini taşıdığı ve alacaklının kambiyo hukuku gereğince takip hakkına sahip bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre, takip alacaklısının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediği gibi senet metninde de tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca muteriz borçlular tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmediği gibi borcun ödendiği de ispat edilmemiştir. Yerel mahkeme, TKHK’nin 6/A maddesinin III. fıkrasındaki emredici hükmü dikkate alarak, tüketici senedinin nama yazılı olması gerektiğini vurgulamıştır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 3; somut olayda takip alacaklısının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmediği gibi senet metninde de tüketici * Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Özel Hukuk Yüksek Lisans Öğrencisi 1 Genel anlamda, medeni hukuk doktrininde defi; davalının borçlu bulunduğu edimi hususi bir sebebe dayanarak yerine getirmekten kaçınmaya müsaade eden bir haktır. von Tuhr,Andreas: Borçlar Hukuku , çev.(Edege), C.1-2, Ankara 1983, s.28. Türk Ticaret Kanunu def’ileri 659, 687, 825. Maddelerinde düzenlemiştir ve def’i sözcüüğü itirazları da kapsar niteliktedir. Yılmaz, Lerzan: Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007, s.81. 2 Bono kanunen emre yazılı senetlerdendir. Bono ‘’emre yazılı değildir’’ anlamında bir kayıt ile birlikte nama yazılı olarak düzenlenebilir. Ülgen, Hüseyin/ Helvacı, Mehmet/ Kendigelen Abuzer/ Kaya, Arslan: Kıymetli Evrak Hukuku, Sekizinci Bası, İstanbul 2013, s.129-130. 3 Yerel Mahkeme, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin vermiş olduğu karar üzerine, daha önceden verdiği kararda direnmiştir. Dosya direnme üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna intikal etmiştir. 1 sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmadığını ve muteriz borçlu tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmediği gibi borcun ödenmediğini belirtmiştir.’’ B. OLAYIN ÖZETİ Davacı borçlu H.. ile dava dışı diğer borçlu K.. A.Ş. arasında konut vadeli satışlar için düzenlenen taşınmaz satışı sözleşmesi düzenlenmiştir. Bu sözleşme nedeniyle davacı H.. takip dayanağı bonoyu, K.. A.Ş.’yi lehtar göstererek keşide etmiştir. Takip dayanağı bono,-anılan sözleşmede yer almayan- senedin takip alacaklısı D.. A.Ş.’ye ciro yoluyla devredilmiştir. Alacaklı D…A.Ş. tarafından borçlular hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine başlanmıştır. Söz konusu takip üzerine borçlu H..; senedin 14.7.2008 tarihli sözleşme nedeniyle tüketici senedi olarak verildiğinden bahisle ‘’takibin iptali’’ talebiyle icra mahkemesine başvurmuştur. Davacı, takip dayanağı senedin (bononun) TKHK kapsamında düzenlenerek K… A.Ş.’ne verildiğini, TKHK’nin 6/A maddesi gereğince bu tür senetlerin nama yazılı olarak düzenlenmesi gerekirken emre yazılı olarak düzenlendiğinden senedin geçersiz olduğunu, bu durumun herkese karşı ileri sürülebileceğini ve re’sen dikkate alınması gerektiğini belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamına göre; takip alacaklısının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. Senedin tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğine ilişkin bir ibare bulunmamakla birlikte tüketici sözleşmesine binaen verildiği kolayca anlaşılabilmektedir. Bununla birlikte, muteriz borçlular tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmediği gibi borcun ödendiği de ispat edilmemiştir. C. MERCİ KARARLARI I. Yerel Mahkeme Kararı Yerel mahkeme; takibe konu senedin, TKHK’nin 6/A maddesinin III. fıkrasındaki emredici hükme rağmen emre yazılı olarak düzenlenmesi nedeniyle geçersiz olduğunu belirterek, davanın kabulüne, dolayısıyla takibin iptaline karar vermiştir. II. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, davalının temyiz itirazlarını dikkate alıp yerel mahkeme tarafından verilen kararı bozmuştur. Bozma kararına dayanak olan gerekçeler şunlardır: a. Somut olayda takip alacaklısının kötü niyetli olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. b. Senet metninde tüketici sözleşmesi nedeniyle senedin verildiğine ilişkin bir ibare bulunmamaktadır. c. Muteriz borçlu tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmemiştir. d. Muteriz borçlu tarafından takibe konu olan borcun ödendiği ispat edilmemiştir. 2 III. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ile aynı gerekçelere dayanarak; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu bozma kararına uymuş ve yerel mahkeme tarafından verilen direnme kararını bozmuştur. D. DEĞERLENDİRME I. Hukuki Sorun Söz konusu yargı kararlarına konu olan olayda, tartışılması gereken temel sorun; davacı keşidecinin senedin tüketici senedi olarak verildiğinden bahisle ‘’nama yazılı düzenlenmesi gerektiği’’ iddiasını, takibe konu senedi ciro yoluyla devralan takip alacaklısına karşı ileri sürüp süremeyeceğidir. II. Takibin Geçerli Bir Kambiyo Senedine Dayanması Gerekliliği Kambiyo senetleri TTK’nin üçüncü kitabının dördüncü kısmında düzenlenmiş olan kıymetli evraktır. Sınırlı sayıda olan bu senetler; poliçe, bono ve çektir. Kambiyo senetlerinin zorunlu şekil şartlarını (poliçe için; TTK m.671/f.1, bono için; TTK m.776/f.1, çek için; TTK m.780/f.1) taşımayan bir senet, kambiyo senedi vasfını taşımaz(TTK m.672/f.1, m.777/f.1, m.781/f.1). Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip, sadece ‘’kambiyo senetleri’’ için kabul edilmiştir4. O halde, kambiyo senedi vasfını taşımayan bir senet için, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip söz konusu olmayacaktır. İcra ve İflas Kanunu (İİK) m. 168/f.1’e göre icra memuru ve İİK m.170 a/f.2’ye göre tetkik mercii hakimi; ‘’ takip konusu yapılan senedin kambiyo senedi niteliğinde bulunup bulunmadığını’’ ve ‘’ alacaklının, kambiyo senetlerine ilişkin özel takip yoluna başvurup başvuramayacağını’’ re’sen araştırmak zorundadırlar5. Bu araştırma olumsuz sonuçlanır ise; kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılamaz, şayet takip başlamışsa takip iptal edilir. III. TKHK’nin Uyuşmazlığa Uygulanabilmesi TKHK m.2/f.1’e göre bu kanunun kapsamı; 1. maddede ifade edilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemidir6. Tüketici, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi olarak tanımlanmaktadır(TKHK m.3/f.1-(e)). Tüketici işlemi Uyar, Talih: İcra Hukukunda Kambiyo Senetleri, 2. Baskı, Manisa 1982, s. 2. Uyar, s.2. 6 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da ; ‘’her türlü tüketici işlemi’’ ibaresi ile birlikte, ‘’tüketiciye yönelik uygulamalar’’ ibaresi de düzenlenmiştir. 4 5 3 ise, mal veya hizmet piyasalarında tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılan her türlü hukuki işlem olarak ifade edilmiştir(TKHK m.3/f.1-(h)). TKHK’nin kişi bakımından uygulanabilmesi için, somut durum dikkate alınarak, mal veya hizmetin hangi amaçla elde edildiği önem arz etmektedir7. TKHK, -m2./f.1 uyarıncasözleşme konusunu tamamen kendi ihtiyaçları için kullanan veya tüketen8 kişi olan tüketiciyi korumaktadır9. Genel kanun ile özel kanunun mevcudiyeti durumunda -genel kural olarak-10 özel kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. O halde, karara konu olan somut uyuşmazlığı dikkate aldığımız takdirde; tüketici işlemi söz konusu olduğunda -genel kanun olan- TTK’ye değil, özel kanun olan- TKHK’ye gidilmesi gerekmektedir11. IV. Tüketici Senedinin Nama Yazılı Olma Zorunluluğunun Anlamı TKHK 6/A maddesinin III. fıkrasında; taksitli satışlarda, ‘’..sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir ‘’ ibaresi yer almaktadır. Kanun koyucu, tüketici senedinin nama yazılı düzenlenmediğini takdirde geçersiz olacağını neden vurgulamıştır? Bu sorunun yanıtı için nama yazılı senetlerin özelliğine bakmamız icap etmektedir. Nama yazılı senedi Domaniç şu şekilde tanımlamaktadır: ‘’Belli bir şahıs namına yazılı olup da, onun emrine kaydını ihtiva etmeyen ve şayet kanunen emre yazılı senetler bahis konusu ise, ayrıca ‘’emre yazılı değildir’’ mealinde bir kaydı ihtiva eden, kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır’’.12 Bu tür senetlerde borçlu, ancak senedin hamili bulunan ve senette adı yazılı olan veya onun hukuki halefi olduğunu ispat eden şahıslara ödeme yaparak borcundan kurtulur(TTK m.655/f.1). Aksi takdirde, senedin gerçek sahibi olduğunu ispat eden bir üçüncü kişiye karşı borcundan kurtulmuş olmaz(TTK m.655/f.2). Borçlu bakımından son derece güvenli olan nama yazılı senetler diğer kıymetli evrak gibi tedavül yeteneğine sahiptir. Ancak bu tedavül yeteneği oldukça ağırdır13. Nama yazılı senetlerin devri için; senet zilyetliğinin devri(TTK m.647/f.1) ve yazılı devir beyanına(TTK Ünlütepe, Mustafa: 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a Göre Taksitle Satış Sözleşmesi, Ankara Barosu Dergisi, S.2, 2014, s.315. 8 ‘’Temel anlamıyla tüketim, mal ve hizmetlerin ihtiyaçların giderilmesi amacıyla yok edilmesidir.’’ Ünlütepe, s.316. 9 Sözleşme konusunu, gelir elde etmek veya ticari amaç için kullanmak maksadıyla hareket eden kişi tüketici değildir. Ünlütepe, s.316. 10 Genel kanun yeni tarihli ve özel kanun eski tarihli olduğu takdirde, özel kanun hükümlerinin genel kanun hükümlerine aykırı olması hali; özel kanun hükümlerinin yürürlükten kalktığı anlamına gelmektedir. Ünlütepe, s.314. 11 Özel kanunda düzenleme bulunmayan hallerde, genel kanun uygulama alanı bulur. Ünlütepe, s.314. 12 Domaniç, Hayri: Kıymetli Evrak Hukuku ve Uygulaması TTK Şerhi IV, İstanbul 1990, s. 51. 13 Ülgen/ Helvacı/ Kendigelen/ Kaya, s.58; Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal: Kıymetli Evrak Hukuku, 16. Bası, İstanbul 2005, s.41. 7 4 m.647/f.2) gerek vardır. Yazılı devir beyanı Türk Borçlar Kanunu(TBK) m.183 ve devamında düzenlenmiş olan alacağın devrine14 benzer sonuçlar doğurmaktadır15. Nama yazılı senetlerin devri TBK m.183 ve devamında düzenlenen ‘’alacağın devri’’ hükümlerine tabi olduğu için; TBK m.188 uyarınca borçlu, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu def’ileri16 devralana karşı da ileri sürebilecektir17. Kişisel def’ilerin tüm hamillere karşı ileri sürülebilmesi bu tür senetlerin tedavülünü zorlaştırmaktadır18. Bu nedenledir ki; nama yazılı senetler tüketiciler için daha güvenli ve koruyucudur. V. TKHK 6/A maddesi Kapsamında Kambiyo Senedinin Geçersizliğinin Anlamı TKHK 6/A maddesinin III. fıkrasına göre; ‘’..sözleşmeden ayrı olarak kıymetli evrak niteliğinde senet düzenlenecekse, bu senet, her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde ve sadece nama yazılı olarak düzenlenir. Aksi takdirde, kambiyo senedi geçersizdir ‘’. Bu hükme göre kambiyo senedinin geçersizliğinin anlamı ve sonuçları neyi ifade etmektedir? Bu sorunun cevap bulması; karara konu olan söz konusu olaydaki temel hukuki sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır. Bu hükmü, emredici bir kanun hüküm olarak değerlendirdiğimiz takdirde; geçersizliğin kamu yararı ile ilgili olduğu, bu nedenle tüketicinin korunması esasına, işlemlerdeki emniyetin korunması ilkesine oranla öncelik tanınması gerektiği için somut olaydaki gibi emre yazılı olarak düzenlenmiş bir bononun, kambiyo senedi vasfı taşımadığını ancak adi senet olarak geçerli olacağı ifade edilebilir19. Bu geçersizliğin de mutlak defi olarak herkese karşı ileri sürülebileceği düşünülebilir20. O halde kambiyo senedi vasfını taşımayan bir senet ile de kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip söz konusu olmayacaktır. Ancak somut olayı da göz önüne aldığımız takdirde, bu geçersizliğin mutlak bir defi olarak ileri sürülmesi neticesinde Alacağın devri, dar anlamda bir borç ilişkisinde alacağın alacaklı tarafından bir başka şahsa devredilmesidir. Oğuzman, M. Kemal/Öz, M. Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Sekizinci Bası, İstanbul 2010, s.919. 15 ‘’Ancak alacağın devrine dair bütün hükümlerin nama yazılı senedin devrinde uygulanma olanağı yoktur. TTK m.655 buna örnek olarak gösterilebilir. ‘’Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s.59. 16 ‘’Kıymetli evrakta def’i kavramı, teknik anlamda def’i ve itirazları birlikte içeren bir üst kavram durumundadır. Burada def’i kavramı, teknik olarak def’i ya da itiraz olsun borçlunun bütün savunma olanaklarını ifade eder. Bilindiği üzere, def’iler ancak ilgili tarafın ileri sürmesi halinde, itirazlar ise re’sen dikkate alınır.’’ Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s.59,60. 17 Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s.60; Burada hamilin kötü veya iyi niyetli olmasının bir rolü yoktur. Domaniç, s.160. 18 Yargıtay’ın, 30.3.1973 tarihli bir kararında, bonoya ‘’ciro edilemez’’ kaydının konulmasının onun tedavül edebilme niteliğini ortadan kaldıracağı gerekçesiyle böyle bir senedin emre yazılı kıymetli evrak değil, adi senet hükmünde olacağı belirtilmiştir. ( Yargıtay Ticaret Dairesi 1973/950 E., 1415 K. Doğanay’dan naklen Uzunallı Eroğlu, Sevilay: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Kıymetli Evrak Hukukuna Etkileri, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,C.6,S.1,2004, s.127.) Bu karara katılmamız söz konusu değildir. Zira TTK m.681/f.2 uyarınca, ‘’ciro edilemez’’ biçimindeki menfi emre kaydı, bononun kıymetli evrak niteliğini etkilemez. Bono nama yazılı şekle dönüşür. Nama yazılı bir senedin tedavülü -zor da olsa-, alacağın devri ile gerçekleşebileceği için; bononun tedavül edebilme niteliğinin ortadan kalkması söz konusu değildir. O halde bono, kıymetli evrak niteliğini koruyacaktır. 19 Bozgeyik (Karahan/Arı/Saraç/Ünal) : Kıymetli Evrak Hukuku, Konya 2013, s.330. 20 Uzunallı Eroğlu, 134. 14 5 kambiyo senedinin tamamen geçersiz olması görüşü; kambiyo hukuku açısından bir takım sıkıntılara yol açacaktır. Emre yazılı kıymetli evrak kamu itimadına mazhar olmuştur. Bu senetlerin üçüncü şahıslar tarafından algılanışı, görünüşü söz konusudur. Bu görünüş sayesinde, iyi niyetli üçüncü şahıslar, senedin içeriğinin doğruluğuna, geçerliliğine güvenmekte; senette yazılan hususların varlığına ya da yazılmayan hususların yokluğuna inanmaktadırlar21. Bu durumun muhafaza edilmesi; hukuk duygusu, işlem güvenliği ve süratin temini için zorunludur. Aksi takdirde, emre yazılı senetlerin tedavül etme özelliğini de göz önünde bulunduracak olursak-senette var olan bilgilere güvenerek onu iktisap eden kişi açısından olumsuz sonuçlar doğabilecektir22. Doktrinde bu konuyu farklı bir şekilde ele alan Zevkliler/Aydoğdu’ya göre ise; bu geçersizlik, senetteki taahhüdün geçersizliğine ilişkin bir mutlak defi olarak herkese karşı ileri sürülebilir. Geçersizliğin kaynağı söz konusu hükümdür23. Bu yaklaşım kambiyo hukukunda soyutluk ilkesine aykırıdır. Zira kambiyo senedi taahhüdünün temel işlemden soyut olması gerekmektedir24. Diğer bir görüşe göre ise; TKHK 6/A maddesinin III. fıkrasında öngörülen geçersizlik, kambiyo senedinin geçersizliği üzerinde bir etkisi yoktur. Söz konusu hüküm, tüketici senedinin geçerliliğine ilişkin olup, hükme aykırılık temel ilişkinin tarafları arasında kişisel def’i oluşturur. Yani satış sözleşmesinin tarafları bakımından hüküm ifade eder25. O halde iyi niyetli üçüncü kişilere karşı, senedin geçersiz olduğuna dair bir def’i ileri sürülemez. Bu durumda, iyi niyetli üçüncü kişiler ellerindeki senede dayanarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe başvurabilirler. Başka bir görüşe göre ise; kambiyo senedi geçerli tutulmalı ancak nama yazılı senet dışında başka bir senet alınması halinde tüketicinin zararlarının tazmin edilmesi yanında ciddi para cezaları ile bu davranışın caydırılmaya çalışılması düşünülmelidir26. VI. Kararın Değerlendirilmesi 1. İstanbul 15. İcra Mahkemesi’nin Gerekçeleri Bakımından Yerel mahkeme; takibe konu senedin, TKHK’nin 6/A maddesindeki emredici hükme rağmen emre yazılı olarak düzenlenmesi nedeniyle geçersiz olduğunu belirterek, davanın kabulüne dolayısıyla takibin iptaline karar vermiştir. Yerel mahkemece, bu hükmün emredici nitelikte olduğunu ve bu hükme aykırılığın yaptırımı kanunda açık bir şekilde düzenlendiği için bu yönde bir sonuca gitmeyi uygun görmüştür. Söz konusu bu geçersizlik mutlak def’i olarak herkese karşı ileri sürülebilen bir def’i Uzunallı Eroğlu, s.128. Uzunallı Eroğlu, s.128. 23 Zevkliler, Aydın/Aydoğdu, Murat: Tüketicinin Korunması Hukuku- Açıklamalı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 3. Bası, Ankara 2004, s.180. 24 Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s.92. 25 Ülgen/Helvacı/Kendigelen/Kaya, s.130. 26 Uzunallı Eroğlu, s.135; Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici Hukuku, 2.Bası, İstanbul 2004,s.322. 21 22 6 olarak ele alınmakta ve nihayetinde somut olayda kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile girişilen takibin durmasına yol açmıştır. TKHK’de böyle bir hükmün olmasının amacı şüphesiz tüketiciyi korumaktır27. Nama yazılı senetlerin devri alacağın devri hükümleri ile benzer sonuçlar doğuracağı için, şahsi defilerin tüm hamillere karşı öne sürülebilmesi mümkündür. Böylece nama yazılı senetlerin tedavülü engellenmekte ve tüketici lehine bir durum ortaya çıkarılmaktadır28. Çünkü taksitli satımlarda, tüketicinin emre yazılı bono ile borçlanması halinde, maldaki ayıp ya da malın teslim edilmemesi nedeniyle tüketicinin sahip olduğu def’iler senet hamili olan iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Bu durumda tüketici, iyi niyetli üçüncü kişinin cebri icra tehdidi altında borcunu ödemekte, daha sonra satıcıya başvurarak bu borcu kısmen ya da tamamen ödememe hakkı bulunduğu gerekçesiyle fazladan ödediği paranın iadesini talep etmektedir29. Tüketici hukuku kapsamında öncelikle korunması gereken taraf elbette tüketicidir. Tüketicinin hakkını önce teslim etmesi, daha sonra hakkının peşine düşmesi anlayışı; tüketici hukukunun varlığına aykırıdır. Tüketicinin sahip olduğu hakların, sırf senedin devredilmesi nedeniyle zora sokulması hukuk duygusunu zedeleyecektir. Diğer yandan, kambiyo senedini geçersiz saymak kambiyo hukuku açısından bir takım sıkıntılar doğuracaktır. Öyle ki iyi niyetli üçüncü kişi senedin yarattığı görünüşe güvenerek senedi iktisap etmektedir. Bu güven duygusu ile senedi iktisap eden iyi niyetli üçüncü kişinin bilmediği bir durum nedeniyle zor durumda bırakılması; hukuk duygusuna, ticari hayatta işlem güvenliği ve süratin teminine zarar verecektir. Kambiyo senetleri tedavül yeteneğine haiz senetlerdir. Tedavül yeteneğine aykırılık arz eden bu durum, kambiyo hukuku ile bağdaşmaz. 2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun Gerekçeleri Bakımından Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, davalının temyiz itirazlarını dikkate alıp yerel mahkeme tarafından verilen kararı bozmuştur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ile aynı gerekçelere dayanarak; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu bozma kararına uymuş ve Yerel Mahkeme tarafından verilen direnme kararını bozmuştur. Verilen bu kararlar bize gösteriyor ki; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na göre; TKHK 6/A maddesinin III. fıkrası kapsamında kambiyo senedinin geçersizliği hükmü kambiyo senedi niteliğinin ortadan kalkması olarak anlaşılmamalıdır. O halde, somut olayda kambiyo senedinin geçersizliğine yol açan mutlak bir def’i söz konusu değildir. Verilen kararlardaki gerekçelerden ikisi, muteriz borçlu tarafından takip dayanağı senetteki imzaya itiraz edilmemiş olması ve muteriz borçlu tarafından takibe konu olan borcun ödendiğinin ispat edilmemiş olmasıdır. Bu iki gerekçe inceleme konumuzun temelini oluşturan ‘’Tüketici Hukukunun doğuşunun temel nedeni tüketicinin korunmasıdır.’’ Sirmen, Lale: Tüketici Hukukunun Amacı Ve Özellikleri, Journal of Yaşar University, C.8, S.Özel, 2013, s.2466. 28 Uzunallı Eroğlu, s.126. 29 Uzunallı Eroğlu, s.126. 27 7 hukuki sorunun çözümünde önemli bir husus teşkil etmeyen genel gerekçeler olduğu için incelememize lüzum yoktur. a. Senet Metninde Tüketici Sözleşmesi Nedeniyle Senedin Verilmesine İlişkin Bir İbarenin Bulunmaması Bu gerekçenin anlamı, özel kanun olan TKHK hükümlerine gitmeye gerek olmadığı, genel kanun olan TTK hükümlerine göre olayın çözümlenmesi gerektiğidir. Çünkü TKHK 6/A maddesinin III. fıkrasının uygulanabilmesi için bir tüketici sözleşmesine binaen düzenlenmiş bir senedin olması gerekmektedir. Şayet bu şekilde düzenlenmiş bir senet söz konusu değilse TTK hükümlerine göre karar verilmelidir. Nitekim gerek Yargıtay 12. Hukuk Dairesi gerekse Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kambiyo senedini geçerli olarak ele almış ve TTK m.778/f.1-a atfıyla, TTK m.687/f.1 çerçevesinde hüküm kurmuştur. Bu maddeye göre; hamil bonoyu iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmemiş ise; bonodan dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez. Bu durum, kıymetli evrakın kendini doğuran hukuki ilişkiden soyutluğu ilkesi gereğidir. Bu nedenlerle; somut olayda TKHK hükümlerine gidilmeyip TTK hükümleri uygulanmış ve neticesinde; borçluların senedin tüketici senedi olarak verilmesi nedeni ile TKHK’nin 6/A maddesi gereğince nama yazılı düzenlenmesi gerektiği iddiasını, takip alacaklısına karşı ileri süremeyeceği gibi, keşidecinin durumu sonradan iyiniyetli hamile karşı da ileri sürmesinin mümkün olmadığına hükmetmiştir. Bu gerekçe hususunda değinmemiz gereken nokta, bir senedin tüketici senedi olarak değerlendirilmesi ve dolayısıyla TKHK hükümlerine gidilebilmesi için; senet metninde tüketici sözleşmesi ile ilişki kurulması gerekmekte midir? Sözleşme içeriği bakımından bir ilişki kurulması söz konusu ise; kambiyo hukukunun özelliklerini göz önünde bulunduracak olursak bu soruya olumlu cevap vermek mümkün değildir. Zira kambiyo senetleri, kendisinin düzenlenmesine neden olan alt ilişkiden bağımsız, ayrı kabul edilir30. Bununla birlikte salt senedin tüketici senedi olduğunu gösteren bir ibarenin konulması mümkündür. Somut olayda senedin tüketici senedi olduğuna dair bir ibare bulunmamakla birlikte; takibe konu senet, taksitli satış sözleşmesindeki vadeye göre düzenlenmiştir. Her senedin ön yüzünde taksitli satışa göre verilmiş sıra numarası, konutun blok ve bağımsız bölüm numarası okunaklı bir biçimde ayrıca ve açıkça yazılmıştır. Senet nedeniyle hak sahibi olmak isteyen biri senet metnini incelediği takdirde bunun tüketici sözleşmesinden kaynaklandığını kolayca anlayabilir31. Ayrıca senedi ciro yoluyla devralan hamil, tacirdir ve tacir basiretli davranmak durumundadır. Bu nedenledir ki; öne sürülen bu gerekçeye katılmaya imkan yoktur. b. Somut Olayda Takip Alacaklısının Kötü Niyetli Olduğunun İddia ve İspat Edilmemesi Saraç(Karahan/Arı/Bozgeyik/Ünal), s.148. Tüketici, söz konusu senedin tüketici sözleşmesi nedeniyle verildiğini ispat etmelidir. Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici Hukuku, 2.Bası, İstanbul 2004, s.322. 30 31 8 Gerekçelerden bir diğeri olan somut olayda takip alacaklısının kötü niyetli olduğunun iddia ve ispat edilmemesi hususunu değerlendirecek olursak; bu gerekçe bir önceki gerekçenin içinde değerlendirecek bir husustur. Yani TTK m.687/f.1’in uygulanıp uygulanamayacağına hizmet eder. E. SONUÇ Yerel mahkemece verilen, senedin kambiyo senedi vasfını taşımadığı nedeniyle geçersiz sayılması ve bu def’inin mutlak def’i olarak herkese karşı ileri sürülebilmesi nedeniyle yapılan takibin iptal edilmesi gerektiği kararına tam anlamıyla katılmamız söz konusu değildir. TKHK 6/A maddesinin III. fıkrasının uygulanması şüphesiz tüketiciyi koruyacaktır. Bu hükmün kamu yararı ile ilgili olduğu bu nedenle tüketicinin korunması esasına, işlemlerdeki emniyetin korunması ilkesine oranla öncelik tanınması gerektiği nedeniyle hükümsüzlüğün mutlak bir def’i olarak değerlendirilebilmesi düşünülebilirse de bu şekilde bir yaklaşım kambiyo hukuku açısından, hukuk duygusunu zedeleyecek işlem güvenliğini ve süratini olumsuz etkileyecektir32. Yargıtay 12. Hukuk Dairesi ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilen, senet metninde tüketici sözleşmesi nedeniyle senedin verildiğine ilişkin bir ibare bulunmaması temel gerekçesiyle yerel mahkemece verilen takibin iptali kararının bozulması kararına katılmamız söz konusu değildir. Zira senet metninde böyle bir ibarenin yazılması zorunlu değildir. Ayrıca bilgiler tüketici sözleşmesiyle örtüşmekte, bu durum herkes tarafından kolayca anlaşılabilecek düzeydedir. Kaldı ki, senedi ciro yoluyla devralan hamil, tacirdir ve tacir basiretli davranmak durumundadır. Bu nedenledir ki, senedin tüketici sözleşmesine binaen düzenlenmediğinden bahisle TKHK hükümlerine gidilmemesi uygun değildir. Söz konusu uyuşmazlık ile ilgili başka bir yaklaşıma göre ise; TKHK 6/A maddesinin III. fıkrasında öngörülen geçersizlik, kambiyo senedinin geçersizliği üzerinde bir etkisi yoktur. Söz konusu hüküm, tüketici senedinin geçerliliğine ilişkin olup, hükme aykırılık temel ilişkinin tarafları arasında kişisel def’i oluşturur. Yani satış sözleşmesinin tarafları bakımından hüküm ifade eder. O halde iyi niyetli üçüncü kişilere karşı, senedin geçersiz olduğuna dair bir def’i ileri sürülemez. Bu durumda, iyi niyetli üçüncü kişiler ellerindeki senede dayanarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe başvurabilirler. Bu şekilde bir yaklaşım, tüketici hukukunun temelini oluşturan tüketicinin korunması ilkesiyle bağdaşmaz. TKHK 6/A maddesinin III. fıkrası, tüketicinin satıcıya karşı sahip olduğu def’ileri, senedin devredilmesi durumunda devralan kişiye karşı da ileri sürebilmesini sağlamaya yöneliktir. Bu imkanın tüketicinin elinden alınması, bu hükmün dolayısıyla tüketici hukukunun göz ardı edilmesi anlamına gelmektedir. Karşı oy yazısında ifade edilen bizim de katıldığımız diğer bir görüşe göre ise, TKHK 6/A maddesinin III. fıkrası kapsamında düzenlenen bir senedin kambiyo senedi vasfı korunmalıdır33. Senedin iyi niyetli üçüncü bir kişiye devredildiği durumda, bu hükmün Uzunallı Eroğlu, s.134. TKHK 6/A maddesinin III. Fıkrasında öngörülen geçersizlik, şekle ilişkin bir düzenleme değildir. Senet metninden anlaşılması her zaman için mümkün değildir. Bu nedenledir ki, bu def’i senet metninden anlaşılan def’iler kapsamında değerlendirilemeyecek ve senedin geçersizliğine yol açmayacaktır. Uzunallı Eroğlu, s.132. 32 33 9 uygulanabilmesi taraflar bakımından farklılık arz etmelidir34. Yani keşideci35 ve lehtar yönünden bu hüküm ayrı olarak değerlendirilmelidir. Emre yazılı olarak düzenlenen bir senedin ciro edilmesi neticesinde, senet lehtarının ciro yoluyla senedi devrettiği hamile karşı sorumluluğu söz konusudur. Lehtarın sorumluluğu kambiyo hukukuna dayanmaktadır. TTK m. 677/f.1 hükmü ile imzaların istiklali ilkesi düzenlenmiş olup, bu düzenlemeyle keşideci yönünden herhangi bir nedenle hükümsüz olan bir senet, diğer senet borçluları yönünden geçerliliğini korumaktadır. Bu nedenle yerel mahkemece senet lehtarı hakkında verilen karar isabetli değildir. Keşideci yönünden değerlendirecek olursak; keşideci (tüketici) tarafından tüketici sözleşmesine binaen düzenlenmiş bir bono söz konusudur. Bu bononun tüketici senedi olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. TTK m.677/f.1’e göre keşideci lehtara karşı ileri sürebileceği şahsi def’ileri, senedi ciro yoluyla devralan iyi niyetli hamillere karşı ileri süremez. Ancak buradaki def’i şahsi def’i değil, herkese karşı ileri sürülebilen mutlak bir def’idir. Kanundan doğan mutlak hükümsüzlük hali söz konusudur. Zira senetler kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak, nama yazılı değil de emre yazılı olarak düzenlenmiştir. O halde keşideci yönünden; kambiyo senedinin geçersiz sayılması ve dolayısıyla takibin iptali edilmesi gerekmektedir. Somut olayın, keşideci ve lehtar yönünden ayrı olarak ele alınması ile birlikte; bononun kambiyo senedi niteliği canlı tutulmuş ve aynı zamanda TKHK hükümleri dikkate alınmıştır. Bu sayede, kambiyo hukukuna uygun bir çözüm getirilmekle birlikte, TKHK’nin varlık amacı olan tüketicinin korunması sağlanmış olacaktır. Nitekim 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 5.maddesinin 4. fıkrası ile birlikte bu hüküm; ‘’Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir’’ ifadeleriyle yeniden düzenlenmiştir36. Bu düzenleme ile nama yazılı olmayan bir senet tüketici açısından geçerli olmayacak, üçüncü kişiler kambiyo hukukundan doğan haklarını tüketiciye karşı değil kendi aralarında kullanabileceklerdir 37. Böylelikle kambiyo senedinin geçerliliği ayakta tutularak; bir yandan tüketicinin hakları korunurken, bir yandan da kambiyo hukuku açısından üçüncü kişilerin hakları ve kıymetli evrak hukukunun ilkeleri korunmuş olmaktadır38. ‘’TKHK’nin taksitle satış sözleşmesini düzenleyen hükümleri, sözleşmenin zayıf tarafı olan tüketicinin korunması için tayin edilmiş bulunan emredici nitelikteki hükümlerdir.’’ Ünlütepe, s.318; ‘’Tüketici Hukuku kapsamındaki kuralların büyük bir kısmı, sosyal bakımdan zayıf durumda olan tüketiciyi korumayı amaçladığından, nispi ya da tek taraflı emredici kurallardır.’’ Sirmen, s.2468. 35 Davalı (alacaklı) hamil vekilinin davanın reddini talep ederken ileri sürdüğü gerekçelerden biri de davacı K… A.Ş’nin tüketici sayılamayacağıdır. Bu gerekçe ile davanın toptan reddi söz konusu değildir. K . A.Ş’nin tüketici sayılmaması, TKHK hükmünün onun için uygulanmaması sonucu doğurmaktadır. Bu nedenle tüketici H ile K A.Ş. hakkında verilecek karar farklı olmalıdır. 36 . Bu düzenleme ayrıca para cezası ile de desteklenmiştir. Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici Hukuku, 4. Baskı, Bursa 2014, s.360. 37 Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici Hukuku, 4. Baskı, Bursa 2014, s.360. 38 Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici Hukuku, 4. Baskı, Bursa 2014, s.360. 34 10 KAYNAKÇA Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici Hukuku, 2.Bası, İstanbul 2004. Aslan, İ. Yılmaz: Tüketici Hukuku, 4. Baskı, Bursa 2014. Domaniç, Hayri: Kıymetli Evrak Hukuku ve Uygulaması TTK Şerhi IV, İstanbul 1990. Karahan, Sami/ Arı, Zekerriya/ Bozgeyik, Hayri/ Saraç, Tahir/Ünal, Mücahit: Kıymetli Evrak Hukuku, 1. Baskı, Konya 2013. Oğuzman, M. Kemal/Öz, M. Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Sekizinci Bası, İstanbul 2010 Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal: Kıymetli Evrak Hukuku, 16. Bası, İstanbul 2005. Sirmen, Lale: Tüketici Hukukunun Amacı Ve Özellikleri, Journal of Yaşar University, C.8, S.Özel, 2013. Uyar, Talih: İcra Hukukunda Kambiyo Senetleri, 2. Baskı, Manisa 1982. Uzunallı Eroğlu, Sevilay: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Kıymetli Evrak Hukukuna Etkileri, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,C.6,S.1,2004. Ülgen, Hüseyin/ Helvacı, Mehmet/ Kendigelen Abuzer/ Kaya, Arslan: Kıymetli Evrak Hukuku, Sekizinci Bası, İstanbul 2013. Ünlütepe, Mustafa: 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a Göre Taksitle Satış Sözleşmesi, Ankara Barosu Dergisi, S.2, 2014. von Tuhr, Andreas: Borçlar Hukuku , çev.(Edege), C.1-2, Ankara 1983. Yılmaz, Lerzan: Kambiyo Senetlerinde Def’iler, İstanbul 2007. Zevkliler, Aydın/Aydoğdu, Murat: Tüketicinin Korunması Hukuku- Açıklamalı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 3. Bası, Ankara 2004. 11