ÝKÝNCÝ BÖLÜM

advertisement
ORGANİZASYONEL DEĞİŞİM YÖNETİMİ
VE
DEĞİŞİM MÜHENDİSLİĞİ1
Prof.Dr.Coşkun Can Aktan
I. ORGANİZASYONEL DEĞİŞİM YÖNETİMİ
Bir önceki bölümde belirttiğimiz gibi dünyadaki değişim trendi ve yeni değişim
dinamikleri
kamu, özel ve üçüncü sektördeki tüm organizasyonları yeniden
yapılanmaya zorlamaktadır. Ancak hızla değişen dünyaya ayak uydurabilmek,
yapılması gereken en uygun değişiklikleri zamanında ve süratle yapmak sanıldığı
kadar kolay değil. Değişim çağında yaşıyoruz, dolayısıyla en başta kendimizden
başlayarak her şeyi gerektiği şekilde değiştirmek zorundayız.
Değişimi başarabilmenin sırrı değişimi iyi yönetmekten geçmektedir. Özellikle
1990'lı yılların başından itibaren Organizasyonel Değişim Yönetimi (Organizational
Change Management) adı verilen yeni bir araştırma alanında değişimin nasıl
başarıyla yürütülebileceği inceleme konusu yapılmaktadır. Organizasyonel değişim
yönetimi alanında özellikle Değişim Müendisliği (Reengineering) ve Stratejik Yönetim
konularının önem taşıdığını belirtmekte yarar bulunmaktadır. Önemle belirtelim ki,
ülkemizde toplumsal değişim/dönüşüm projelerini başarıyla uygulayabilmek için
değişim mühendisliği ve stratejik yönetim konularında bilgi sahibi olmanın yararlı
1
Coşkun Can Aktan, Toplumsal Dönüşüm ve Türkiye, İstanbul:Milliyet Yayınları, 1999. adlı
çalışmadan alıntıdır.
1
olacağı düşüncesindeyiz. Bu bölümde bu iki araştırma alanı ve organizasyonel
değişimde uygulanan yeni yönetim felsefesi (Toplam Kalite Yönetimi) ve yeni yönetim
teknikleri konusunda temel bilgiler vermeye çalışacağız.
1. Organizasyonel Değişim Yönetiminde Değişim Mühendisliği Tekniğinden
Yararlanılması
Değişim Mühendisliği, herhangi bir organizasyonda
yapı, sistem, süreç ve
uygulanan politikalarda hızlı ve radikal yeniden tasarım ve değişiklikler yapılarak
organizasyonun
daha
yüksek
bir
performansa
ulaşmasını
ve
bir
atılımı
gerçekleştirmesini amaçlayan yeni bir organizasyonel değişim tekniğidir. Bir başka
ifadeyle, değişim mühendisliği bir atılım (breakthrough) stratejisi ile organizasyonda
performans düzeyini yükseltmek ve daha sonra bu performansın sürekliliğini
sağlamak için geliştirilmiş bir tekniktir.
Değişim mühendisliği, yönetim bilimi alanında oldukça yeni bir kavramdır.
1990’lı yılların başında ortaya çıkan bu kavram, yönetim dünyasında çok büyük bir
ilgi görmüş ve günümüze değin bu alanda önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Değişim
mühendisliği kavramını ilk kullanan kişi Michael Hammer adındaki bir Amerikalı
yönetim uzmanıdır. Hammer’in 1992 yılında ünlü Harvard Business Review adlı
dergide
yayınladığı
“Reengineering:
Don’t
Automate,
Obliterate”
(Değişim
Mühendisliği: Otomasyon Değil , Yıkıcı Güç) başlığını taşıyan makalesinin
yayınlanmasından sonra “reengineering”, kavram ya da konsept olarak özellikle iş
dünyasında büyük bir beğeni kazanmıştır. ABD’de halen Hammer and Company adlı
yönetim danışmanlığı şirketinin başında bulunan Hammer’in 1993
yılında James
Champy ile birlikte yayınladığı Reengineering the Corporation (Şirketlerde Değişim
Mühendisliği) ve
1995 yılında Steven A. Stanton ile birlikte kaleme aldığı
Reengineering Revolution -A Handbook- (Değişim Mühendisliği Devrimi) başlıklı
2
kitapları tüm dünyada çok büyük bir ilgi gördü. Türkçe’ye de çevirileri yapılan bu iki
kitap ülkemizde de kısa zamanda büyük ilgi ve beğeni kazanmıştır.
Michael
Hammer
ve
James
Champy
1993
yılında
yayınladıkları
“Reengineering the Corporation” adlı kitaplarında değişim mühendisliğini şu şekilde
tanımlamaktadırlar:
“Değişim mühendisliği, maliyet, kalite, hizmet ve hız gibi çağımızın en
önemli performans ölçülerinde çarpıcı geliştirmeler yapmak amacıyla iş
süreçlerinin temelden yeniden düşünülmesi ve radikal bir şekilde yeniden
tasarlanmasıdır.” (s.29)
Hammer ve Champy “iş süreçlerinin yeniden düzenlenmesi ve yeniden
yapılandırılması”nın
değişim
mühendisliğinin
temel
konusu
olduğunu
belirtmektedirler. Hammer ve Champy’e göre değişim mühendisliği “süreç-odaklı” bir
yeniden tasarım projesidir. Bu yönetim uzmanları kitaplarında bu konuda şu
açıklamayı yapmaktadırlar:
“Şirket
yöneticilerinin
çoğuna
en
büyük
sorunları
yaşatan
süreç
sözcüğüdür. İşadamlarının çoğu ‘süreç-odaklı’ olmayı beceremez; bunlar
görev, iş, insan, yapı gibi kavramlar üzerinde yoğunlaşırlar, ama asla
süreç üzerinde değil. İş sürecini, bir veya bir kaç çeşit girdinin alındığı,
bunlardan, müşteri için
değer oluşturacak bir çıktının yaratıldığı
faaliyetlerin toplamı olarak tanımlıyoruz” (s.31-32.)
Hammer ve Champy’nin yukarıda yaptığı tanım dolayısıyla bazı yönetim
uzmanları değişim mühendisliğini “İş Süreçlerinde Değişim Mühendisliği” (Business
Process Reengineering) olarak adlandırmayı yeğlemektedirler. Burada amaç “süreç”
üzerinde yoğunlaşmak ve bunun önemini vurgulamaktır.
3
Değişim mühendisliği konusunda çalışmalar yapan diğer bazı yönetim
uzmanları değişim mühendisliğinin sadece süreçler üzerinde değil, aynı zamanda
yapı, sistem, politikalar üzerinde de odaklanması gerektiği üzerinde durmaktadırlar.
Daniel Petrozzo ve John Stepper değişim mühendisliği üzerine yazmış oldukları
kitapta şu tanımı yapmaktadırlar:
“Değişim mühendisliği, kalite, maliyet ve hız yönünden radikal gelişmeler
elde edebilmek için organizasyon yapısının, tüm süreçlerin ve tüm bilgi
akış sistemlerinin bütünsel olarak yeniden inşaa edilmesidir.” (s.4)
Değişim mühendisliği alanında çalışmalar yapan Raymond L. Mangenelli ve
Mark M. Klein’in yaptığı tanım ise şu şekildedir:
“Değişim mühendisliği, stratejik önem taşıyan ve katma değer yaratan iş
süreçlerinin , organizasyondaki yapı, sistem ve politikaların performansı
artıracak şekilde radikal ve hızlı bir şekilde yeniden tasarımı demektir.”(s.
8)
Dikkat edilirse yukarıdaki tanım içerisinde
“süreç” kelimesi kadar “yapı”,
“sistem”, “politikalar” kelimeleri kritik öneme sahip olarak kabul edilmektedir. Bizim
düşüncemize göre de organizasyonda örgüt yapısı, sistem ve süreçlerin bir arada
düşünülmesi ve yeniden yapılandırılmaları önem taşımaktadır.
Özetle, değişim mühendisliği, değişimin nasıl en iyi bir şekilde yönetilebileceğini
inceler. Değişim mühendisliğinde cevap aranan başlıca sorular şunlardır:
• Değişim ne demektir?
• Değişim niçin gereklidir?
• Değişim nasıl gerçekleştirilecektir?
• Değişim bizi nereye götürecektir? Nereye ulaşmak istiyoruz?
• Değişim ne zaman gerçekleştirilecektir?
4
• Değişim kim tarafından gerçekleştirilecektir?
Bu açıklamalardan sonra şimdi değişim mühendisliği kavramını daha iyi
anlayabilmek için değişim mühendisliğinin temel özelliklerini ortaya koymaya
çalışalım:
1.
Değişim
mühendisliğinin
amacı
organizasyonda
performans
düzeyini
yükseltmektir. Başlıca performans göstergeleri ise maliyet, kalite, hız ve hizmettir.
Düşük maliyet ve yüksek kalitede üretimde bulunmak, ürünleri müşteriye süratle ve
en güvenilir şekilde sunmak organizasyonda yüksek performansa ulaşıldığının bazı
temel göstergeleridir.
2. Değişim mühendisliği performansta önemli bir sıçrama
organizasyonda tüm süreçlerin , yapı, sistem
elde edilebilmesi için
ve politikaların temelden yeniden
düşünülmesi ve radikal bir şekilde yeniden tasarım yapılmasının gereği üzerinde
durur. Değişim mühendisliğinin amacı organizasyonel performansta bir “sıçrama”
(quantum leap) veya “atılım” (breakthrough)’ı gerçekleştimektir.
3. Hammer’in değişim mühendisliği konusunda yazmış olduğu ilk makalede belirttiği
gibi değişim mühendisliği “otomasyon” demek değildir. Değişim mühendisliği,
organizasyonel performansta çarpıcı gelişmeler elde edebilmek için otomasyonun
önemli
olduğunu
vurgular
ve
bilgi
teknolojilerinden
en
geniş
şekilde
yararlanılmasının gereği üzerinde durur. Otomasyon ve bilgi teknolojilerini, değişim
mühendisliği uygulamalarında yararlanılan araçlar olarak görmek daha doğrudur.
4. Değişim mühendisliği “reorganizasyon” kavramı ile de karıştırılmamalıdır.
Reorganizasyon, bir organizasyonun örgüt yapısının yeniden düzenlenmesini ifade
eder. Değişim mühendisliği, reorganizasyon kavramını da içeren daha geniş boyutlu
bir kavramdır.
5
5. Değişim mühendisliğini “rehabilitasyon” veya “iyileştirme” kavramlarını da içeren bir
reform
ya
da
dönüşüm
(transformasyon)
olarak
görmek
gerekir.
Değişim
mühendisliği, değişimin transformasyonun nasıl gerçekleştirilebileceğini açıklayan bir
yönetim tekniğidir.
6. Değişim mühendisliği, performansı artırmayı hedeflemekle birlikte, organizasyonda
küçülmeyi ifade eden “downsizing” ve organizasyonda optimal büyüklüğün önemini
vurgulayan “rightsizing” kavramları ile de genellikle karıştırılmaktadır. “Rightsizing” ,
aynı zamanda işe en uygun elemanın bulunup, yerleştirilmesi veya organizasyonda
en uygun iş bölümünün yapılması anlamlarında
belirtelim,
gerek
"downsizing"
,
gerekse
da kullanılmaktadır. Tekrar
"rightsizing"
değişim
mühendisliği
uygulamalarında yararlanılan tekniklerdir.
7. Değişim mühendisliği kavramı ile bazı yöneticiler “toplam kalite yönetimi”nin
uygulanmasını anlamaktadırlar. Toplam kalite yönetimi müşteri tatminini artırmayı
amaçlar.
Aynı şekilde toplam kalite yönetimi teknikleri ile organizasyonel
performansın artırılmasına çalışılır. Ancak değişim mühendisliği bunun ne şekilde ve
nasıl yapılacağı üzerinde durur. Değişim mühendisliğinin temel amacı radikal bir
değişimi başarmaktır. Bu çerçevede toplam kalite yönetiminin organizasyonel
değişimin gerçekleştirilmesinde yararlanılacak bir yönetim anlayışı olduğunu
söyleyebiliriz.
8. Değişim mühendisliği kavramı ile “yeniden yapılanma” (restructuring/reinventing)
kavramlarının da bazen birbirine karıştırıldığı görülmektedir. Değişim mühendisliğini
“yeniden yapılanma”nın ötesinde “yeniden inşa” olarak ifade etmek çok daha
doğrudur. Bazı yönetim uzmanları değişim mühendisliğini,
yeni bir “beyaz sayfa”
açarak herşeye yeniden başlama olarak yorumlamaktadırlar. Hammer ve Champy,
6
Değişim
Mühendisliği
Devrimi
başlığını
taşıyan
kitaplarını
şu
sözlerle
bitirmektedirler:
“Değişim
Mühendisliği
noktalarından
birisi,
Devrimi,
geçmişten
insanlık
tam
tarihinin
anlamıyla
ender
kopma
dönüm
anlamına
gelmektedir. Bizden öncekilerden devraldıklarımızda küçük değişiklikler
yapma yerine işe yeniden başlama, boş bir sayfa üzerine vizyonlarımızı
yazma şansımız olacak.” (s. 211.)
Bu çerçevede değişim mühendisliğini “sıfır temelli yönetim” (zero based
management) olarak adlandırmamızın yanlış olmayacağını düşünüyorum. Bunun
anlamı, organizasyonda her şeyi baştan düşünmek, deyim yerindeyse sıfırdan
başlayarak tüm yapı, sistem ve süreçleri yeniden dizayn etmektir.
9. Değişim mühendisliği ile zaman zaman eş anlamda kullanılan ve daha doğrusu
kavram kargaşasına neden olan diğer bazı kavramlar da bulunmaktadır. Son yıllarda
çok sık olarak kullanılan “yalın organizasyon” esasen değişim mühendisliği alanında
kullanılan
yeni
yönetim
tekniklerinden
bir
tanesidir.
Yalın
organizasyon,
organizasyonda müşterilerin istek ve beklentilerini daha iyi bir şekilde karşılayabilmek
için organizasyon yapısının basitleştirilmesini, gereksiz ve katma değer yaratmayan
iş süreçlerinin ortadan kaldırılmasını ifade etmektedir. Yani, bürokratik ve hiyerarşik
bir yönetim yapısı yerine daha “yalın” bir yönetim yapısının önemi üzerinde
durulmaktadır. Bu çerçevede son yıllarda yönetim bilimi alanında çok popüler olan
“sıfır hiyerarşi” , “kademe azaltma (delayering) , delegasyon, çalışanları güçlendirme
(empowerment) , ekip çalışması gibi kavramların
özünde yalın organizasyon
modelinin temel unsurları olduğunu belirtmeliyiz. Özellikle, insan kaynaklarının
yönetimi alanında kaydedilen çok olumlu gelişmeler neticesinde çalışanların takdir
edilmesi, motivasyonu, ödüllendirilmesi kadar çalışanlara yetki ve sorumluluk
7
devredilmesinin organizasyonel performansın artırılması için önemli
olduğu
savunulmaktadır.
yıllarda
Müteşebbis
(entrepreneur)
kavramı
yerine
son
“intrapraneur” kavramının kullanılmasının gerisinde yatan neden insan kaynağına
daha fazla önem verilmesini vurgulamak içindir. “Intrapreneaur”, çalışanların
işletmeyi, kendilerine aitmiş gibi görmeleri, hissetmeleri ve buna göre davranmaları
demektir. Kadame azaltma, sıfır hiyerarşi , yetki devri, delegasyon, ödüllendirme,
ekip çalışması, Çalışanlara Hisse Senedi Satış Planı (ESOP) ve saire uygulamalar
çalışanların güçlendirilmesi için önem taşıyan yönetim araçlarıdır. Son yıllarda
kullanılan
“kurumdaşlık”
(employeeship)
kavramı
da
esasen
çalışanların
organizasyondaki önemini vurgulamaktadır.
10.Değişim mühendisliği ile "esnek üretim" arasındaki ilişkiyi de açıklamakta yarar
bulunmaktadır. Esnek üretim, bir malı istenilen anda ve istenilen miktarda üretmeyi
ifade etmektedir. Geleneksel yönetim anlayışında hakim olan çok sayıda ve kitlesel
üretimde bulunmak,
çağımızda müşteri beklentilerinin süratle değişmesi ve
yeniliklerdeki sürat dolayısıyla önemini kaybetmiş ve bunun yerini esnek üretim
anlayışının temelini oluşturan Tam Zamanında Üretim (JIT) anlayışı almıştır. Değişim
mühendisliği,
organizasyonel
değişimde
tam
zamanında
üretim
sisteminin
uygulanmasını benimseyen bir yönetim tekniğidir.
11.Organizasyonel değişimde yararlanılan bir diğer yeni yönetim tekniği “dış
kaynaklardan
yararlanma”
(outsourcing)dır.
Değişim
mühendisliğinde,
organizasyonların asıl faaliyet alanları ile kendilerini sınırlamaları veya bu alanda
uzmanlaşmaları; bunun dışındaki diğer ihtiyaçlarını ya da faaliyetlerini ise dışarıya ,
yani
konunun
uzmanı
benimsenmektedir.
olan
işletmelere
yaptırmaları
görüşü
genellikle
Dış kaynaklardan yararlanma (outsourcing) nihai olarak
organizasyonel küçülmeyi (downsizing) beraberinde getiren bir yeni yönetim
8
tekniğidir. Örneğin, organizasyonun çalışanlara yemek hizmetini bizzat sunması
yerine bu işi dış firmalara ihale etmesi ve/veya çalışanlara yemek kuponu vererek bu
işi tamamen piyasaya bırakması sözkonusu olabilir.
12.Son olarak değişim mühendisliğinin “bütünsellik” özelliği üzerinde durmak gerekir.
Değişim mühendisliği, tüm süreçlerin teknik yönleri (teknoloji, standartlar, kontroller
vs.) ve sosyal yönleri (organizasyon, çalışanlar, motivasyon, ödüllendirme vs.) ile bir
bütün olarak ele alınmasının gereği üzerinde durmaktadır. Değişim mühendisliğinin
“bütünsellik” özelliği aynı zamanda şunu ifade etmektedir: Değişim mühendisliği;
otomasyon, toplam kalite yönetimi, çalışanların güçlendirilmesi, dış kaynaklardan
yararlanma (outsourcing), yalın organizasyon, sıfır hiyerarşi, kadame azaltma , esnek
üretim, benchmarking gibi yeni yönetim tekniklerinin tümünden yararlanarak değişimi
gerçekleştirmeyi hedeflemektedir.
Yukarıda
belirttiğimiz
ve
organizasyonel
değişim
yönetimi
alanında
yararlanılabilecek başlıca yeni yönetim teknikleri Tablo-1 içerisinde tanımlanmıştır.
Değişim mühendisliğini uygulayarak performansını artırmayı amaçlayan şirketlerin
ve diğer her türlü organizasyonun bu belirtilen yeni yönetim tekniklerini uygulamaları
büyük önem taşımaktadır.
9
Tablo-1 : Değişim Mühendisliği Uygulamalarında Yararlanılabilecek Yeni Yönetim Teknikleri
TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ: Organizasyonda insan, sistem, yönetim ve ürün kalitesinin bir arada
sürekli olarak geliştirilmesi; kalite geliştirme, kalite planlama ve kalite kontrol çalışmalarının yapılması,
kalite standartlarının oluşturulması.
İSTATİSTİKSEL SÜREÇ KONTROLÜ: Organizasyonda sürekli gelişme ve kaliteyi artırmak için
istatistiksel süreç kontrolü tekniklerinden (Pareto diyagramı; süreç akış diyagramı; karar akış
diyagramı; bilgi akış diyagramı; neden-sonuç diyagramı vs.) yararlanılması.
TASARIMDA KALİTE (Quality Function Deployment): İlk defada doğru yapmak ve sıfır hata idealine
ulaşmak için ürünün ilk tasarımından başlayarak tüm aşamalarda kalitenin sağlanması.
BENCHMARKING: Organizasyondaki stratejilerin, sistem ve örgüt yapısının, süreçlerin ve diğer tüm
uygulamaların
başka organizasyonlarla kıyaslanarak
“en iyi uygulamaların” bulunması ve
organizasyona uyarlanması.
KÜÇÜLME(Downsizing):
(1) Büyük organizasyon yapısı yerine daha küçük organizasyonel birimlere bölünerek faaliyet
gösterme.
(2)Organizasyonda kademe sayısını azaltarak küçülme.
(3)Ölçek ekonomilerine dayalı üretim modelinin terkedilmesine dayalı küçülme.
RIGHTSIZING:
(1) Optimal büyüklükte üretimde bulunma.
(2) “Adama göre iş” yerine “işe uygun eleman” bulunması ve istihdam edilmesi.
(3) Çalışanların kendilerine en uygun alanda görevlendirilmeleri.
DIŞ KAYNAKLARDAN YARARLANMA(Outsourcing):
(1)Organizasyonun her işi kendisi yapması yerine asıl faaliyet alanı dışındaki işleri dış firmalara
yaptırması.
(2) Organizayon dışındaki danışmanların bilgi ve deneyimlerinden istifade edilmesi.
ESNEK ÜRETİM:
Kütlesel üretim yerine bir malı istenilen anda ve istenilen miktarda üretme. (Tam Zamanında Üretim
(JIT)
YALIN ORGANİZASYON MODELİ:
10
Organizasyon yapısının sadeleştirilmesi ve basitleştirilmesi; dikey organizasyon yapısı yerine yatay
organizasyon yapısının oluşturulması; gereksiz ve katma değer yaratmayan kademeler, fonksiyonlar
ve süreçlerin kaldırılması.
KADAME AZALTMA
(Delayering)
:
Organizasyondaki yönetim kademelerinin azaltılması; işe karar veren ile uygulayan arasındaki
kadamelerin mümkün olduğu ölçüde ortadan kaldırılması.
ÇALIŞANLARI GÜÇLENDİRME (Empowerment):
Çalışanlara yetki ve sorumluluk devredilmesi; çalışanların karar alma sürecine katılması;
Ekip çalışmasına önem verilmesi; çalışanların motivasyonu ve ödüllendirilmesi; çalışanların
organizasyonda pay sahibi olması (ESOP) ve saire.
OTOMASYON:
Organizasyonda rutin işlerin mümkün olduğu ölçüde robotlara ve bilgisayarlı makinalara yaptırılması.
SÜREKLİ EĞİTİM
:
İşe uygun eğitimli ve bilgili eleman alınmakla yetinilmemesi; sürekli eğitime; bilgi ve beceri
kazandırmaya önem verilmesi.
OTOKONTROL:
Organizasyonda multi-fonksiyonel ekip çalışmasına önem verilerek denetim ve kontrollerin ekip içinde
çalışanların birbirlerini kontrol etmeleri
şekline dönüştürülmesi; denetim kadrolarının fazla
şişirilmemesi.
KAİZEN(SÜREKLİ GELİŞME):
Organizasyonda iyileştirme çalışmalarının sürekli olması; sürekli eğitim, sürekli bilgi ve beceri
kazandırma, sürekli araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılması.
TOPLAM VERİMLİ BAKIM:
Organizasyonda malzeme, enerji, ekipman ve personel ile ilgili kayıpların ortadan kaldırılması için
bakım ve onarım çalışmalarının planlı ve düzenli bir şekilde yapılması. Toplam verimli bakım için
Japonların 5-S adını verdikleri ilkelerin benimsenmesi. 5-S olarak adlandırılan ilkeler şunlar: Seiri
(sınıflandırma), seiton (düzen), seiso ( temizlik), seitketsu (standardizasyon), shitsuke
( disiplin).
11
1.1.Değişim Mühendisliği Ve Organizasyonun Yeniden İnşası
Değişim mühendisliği, organizasyonun yeni baştan inşaası demektir. Bu son
derece iddialı ifadenin gerisinde yatan neden yeni baştan düşünmek ve herşeyi bu
çerçevede yeniden tasarlamak ve yeniden yapılandırmaktır. Değişim mühendisliğinin
amacı "onarmak" değil "yeniden kurmak" tır. Değişim mühendisliği, daha öncede
belirtildiği üzere ılımlı değişimi değil, radikal değişimi; evrimsel gelişme yerine devrim
niteliğinde atılacak adımları benimser. Böylesine radikal bir yaklaşımın nasıl
gerçekleştirilebileceği gerçekten çok önem taşımaktadır.
Değişim mühendisliğinde yapılması gereken ilk iş
“yeniden düşünme”dir.
Dünyadaki gelişmeler “yeniden düşünme” (rethinking)’yi gerekli ve kaçınılmaz
kılmaktadır. Ancak yeniden düşünerek ve dünyadaki gelişmeleri anlayarak değişimin
bir zorunluluk olduğuna kendimizi ve organizasyonun başındaki lider ve üst
yöneticileri
inandırabiliriz.
İkinci
aşamada
değişimin
tasarımının/dizaynının yapılması gerekir. Bu aşamadan
planlanması
ve
sonra da mevcut
organizasyonun örgüt yapısının değiştirilmesi gerekir. Buna “reorganizasyon”
diyoruz. Son aşamada organizasyonda mevcut yapı, sistem ve süreçlerin “yeniden
yapılanma”sı gerekir.
Değişim mühendisliği ile organizasyonun yeniden inşasında
"yeniden
düşünebilmek" için bir vizyona sahip olmak gerekir. Dünyadaki değişim dinamiklerinin
neden ve sonuçlarını çok iyi tahlil etmek ve organizasyonel değişimi başarmak için
bir misyon üstlenmek gerekir.
Daha sonra ise strateji ve aksiyon planlarını
oluşturularak süratle uygulanmalıdır.
12
1.2. Değişim Mühendisliğinin Başarıyla Uygulanabilmesi İçin Gerekli Şartlar
Bir organizasyonda yüksek performansa ve başarıya ulaşmanın yolu
organizasyondaki sorunların etraflıca
analiz edilmesi ve en uygun çözümlerin
bulunmasından ve uygulanmasında geçer. Doğru tedavi için doğru teşhis gereklidir.
Bir başka ifadeyle, tedaviden önce doğru tanı şarttır. Herhangi bir organizasyondaki
sorunları ortadan kaldırmak için planlı, kararlı, sabırlı ve sistematik olunması önem
taşımaktadır. Tüm bunlar organizasyonda yüksek performansa ulaşmak için yeterli
değildir. Organizasyonda değişimin nasıl yönetilebileceğini de bilmek gereklidir.
Değişim mühendisliği adı verilen yönetim tekniğinin görevi de budur. Değişim
mühendisliği tekniği ile organizasyonel değişim gerçekleştirilirken özellikle şu konular
üzerinde durulmalıdır:
• Değişim mühendisliği ancak etkin bir liderlik ile gerçekleştirilebilir. “Etkin liderlik”
olmadan değişim mühendisliğini gerçekleştirmek olanaksızdır. Değişim mühendisliği
(reengineering) kavramını geliştiren Michael Hammer bu konuda şu önemli uyarıda
bulunmaktadır:
“Değişim mühendisliği uygulamasının başarısızlığa uğraması durumunda,
gerçek neden üst düzey yöneticilerin yetersiz anlayışlarına ya da değişim
mühendisliği çalışmasının liderliğine dayandırılabilir. Değişim mühendisliği
her zaman üst yönetimin odasında doğar ve genellikle yine bu odada ölür.”
(Hammer and Champy ,1993; 202).
• Değişim mühendisliği uygulamalarında Toplam Kalite Yönetimi tekniklerinden en
geniş bir şekilde yararlanılmalıdır.
• Değişim mühendisliği uygulamalarında Toplam Katılım Yönetimi adı verilen
yönetim felsefesinden geniş ölçüde yararlanılmalıdır. Ekip çalışması, çalışanların
13
motivasyonu, çalışanların takdir edilmesi, ödüllendirilmesi ve saire faktörlere önem
verilmelidir.
• Değişim mühendisliği , “stratejik yönetim” adı verilen “yeni” yönetim tekniği araçları
ile donatılarak uygulanmalıdır.
• Değişim mühendisliği uygulamalarında insan kaynaklarının yönetimi önem
taşımaktadır. İnsana değer veren, insan kaynağından en geniş ölçüde istifade etmeyi
hedefleyen “Önce İnsan” felsefesi organizasyon kültürünün temeli olmalıdır.
• Değişim mühendisliği uygulamalarında organizasyon dışındaki en iyi uygulamaları
bulmak ve bunlardan istifade etmek için “benchmarking” adı verilen yönetim
tekniğinden yararlanılmalıdır.
• Değişim mühendisliğinin amacı tek başına organizasyonel performansı artırmak
olmamalıdır. Sosyal sorumluluk ve ahlak alanında da yeni bir değişim projesinin
gerçekleştirilmesi hedeflenmelidir.
2. Organizasyonel Değişim Yönetiminde Stratejik Yönetim Tekniğinden
Yararlanılması
Tüm dünyada artan rekabet karşısında
Stratejik Yönetim önem kazanmaya
başlamıştır. Sadece özel sektörde değil, kamu ve üçüncü sektörde faaliyet gösteren
tüm organizasyonlar globalleşme ve bunun getirdiği ezici rekabet karşısında daha
stratejik düşünmeye, stratejik planlamaya, stratejik karar almaya eskisinden daha
fazla önem verir olmuşlardır. Gerçekten de 1980’li yıllar öncesinde stratejik yönetim
daha ziyade özel sektör alanında sadece çok uluslu şirketler, büyük holding ve
şirketler tarafından bilinir ve uygulanırken , bugün çok sayıda organizasyon stratejik
yönetimi araç olarak kullanmaktadırlar.
Stratejik Yönetim, özel sektör, kamu sektörü ve üçüncü sektörde ( kar amacı
gütmeyen gönüllü
sektörde) faaliyet gösteren tüm organizasyonlarda geleceğe
14
yönelik amaç ve hedeflerin belirlenmesine
ve bu
hedeflere ulaşılabilmesi için
yapılması gerekli işlemlerin tesbit edilmesine imkan sağlayan bir yönetim tekniğidir.
Bu tanım içerisinde;
Vizyon, Misyon, Strateji ve Aksiyon olmak üzere dört unsur
yeralmaktadır: (Bkz: Aktan,1998.)
• Vizyon: Geleceğe yönelik gerçekleştirilebilir amaç ve hedefleri ifade etmektedir.
Bir başka ifadeyle, vizyon, organizasyonun ulaşmak istediği geleceğin bir resmidir.
• Misyon: Gelecekte ulaşılması istenen hedefe (vizyona) yönelik görev ve kararlılık
ifadesidir. Misyon, organizasyon açısından “biz niçin varız?” sorusunun yanıtıdır.
• Strateji: Geleceğe
nasıl ve hangi yollardan ulaşılacağını gösteren genel bir
planlamadır.
• Aksiyon: Belirlenen stratejiler çerçevesinde izlenecek yollardır.
Stratejik yönetimde bu dört kavram büyük önem taşımaktadır. Stratejik yönetimin
esasen bu dört kavramı içeren bir yönetim tekniği olduğunu söyleyebiliriz. Stratejik
yönetimin en önemli özelliği, organizasyonun hem kendi durumunu, hem de
organizasyon dışındaki çevrenin
analizine imkan tanımasıdır. Kendi iç yapısını,
sistem ve süreçlerini tanımayan bir organizasyonun başarıya ulaşması mümkün
değildir. Aynı şekilde organizasyon dışındaki çevrenin de analiz edilmesi gerekir. İç
ve dış durum analizi yapıldıktan sonra organizasyonun vizyon ve misyonu belirlenir;
daha sonra da strateji ve aksiyon planları oluşturulur.
Stratejik yönetim sürecinde esasen üç aşama sözkonusudur:
1. Stratejilerin Geliştirilmesi ve Stratejik Planlama Aşaması: Bu aşamada üst
yönetim tarafından organizasyonda
iç ve dış durum değerlendirilmesine yönelik
SWOT analizi yapılır. Yine bu aşamada organizasyonun vizyon ve misyon bildirileri
hazırlanarak organizasyonda ortak amaç, ilke ve değerler ortaya konulur. Stratejik
15
planlamada en önemli konu stratejik kararların alınması ve strateji seçimlerinin
yapılmasıdır.
2. Stratejilerin Uygulanması:
İkinci aşamada üst yönetimin sorumluluğunda ve
özellikle orta kademe yöneticiler ile işbirliği yapılarak stratejilerin uygulanmasına
geçilir. Bu aşamada, daha önce belirlenen strateji ve aksiyon planlarının uygulanır.
3. Uygulanan Stratejilerin Gözden Geçirilmesi ve Denetimi: Üçüncü aşamada
yapılan uygulamaların sonuçları gözden geçirilerek stratejik planlamada gerekirse
değişiklikler yapılır.
Önemle belirtelim ki, stratejik yönetimde başarıya ulaşılabilmesi için öncelikle
üst yönetimin bu konuda kararlı olması gerekir.
Üst
yönetimin,
stratejik
yönetimin ne olduğunu ve yararlarını öncelikle öğrenmesi gerekir. Üst yönetimin
inancı, kararlılığı ve desteği olmaksızın stratejik yönetimden başarı elde etmek
mümkün değildir.
İkinci olarak, stratejik yönetimde “stratejistlerin” belirlenmesi gerekmektedir.
Stratejistlerin
bir
uygulanmasından,
kısmı
stratejik
planlamanın
hazırlanmasından,
bir
kısmı
bir kısmı ise yapılan uygulama sonuçlarının izlenmesinden
sorumlu olmalıdır. Organizasyonda stratejik planlamanın uygulanmasından önce
vizyon ve misyonun çok açık olarak tesbit edilmesi gerekmektedir. Vizyon ve misyon
bulunmadan bir organizasyonda strateji ve aksiyon planlarının oluşturulması
anlamsızdır. Strateji ve aksiyon planları organizasyon amaçlarına uygun olarak
oluşturulmalıdır.
Stratejik düşünebilmek ve stratejik yönetimi başarıyla uygulayabilmek için
liderlik birinci derecede önem taşımaktadır. Vizyonu ve misyonu olmayan bir liderin
stratejik düşünebilme yeteneği sınırlıdır. Tıpkı savaşlarda olduğu gibi günümüzde
globalleşme ve bunun getirdiği ezici rekabet ortamında başarıya ulaşmanın gerisinde
16
liderlik ve stratejik yönetimin önem taşıdığını düşünüyoruz. Her geçen gün giderek
yoğunlaşan rekabet ortamında stratejik yönetimin önemini kavrayan ve bunu
uygulamakta kararlı olan organizasyonların
performans düzeylerini artıracağına
şüphe yoktur.
Stratejik yönetimin organizasyonda uygulanması için üst yönetimde Stratejik
Yönetim Yürütme Komitesi adı altında bir kurul oluşturulmalıdır. Organizasyonun
başında bulunan lider ve üst düzey yöneticiler bu kurul bünyesinde görev yapmalıdır.
Bu üst düzey kurumsal yapılanma yanısıra, yönetimin orta ve alt kademelerinde de
stratejik yönetimin uygulanmasını ve kontrolünü
sağlayacak çalışma grupları
oluşturulmalıdır. Bu çalışma gruplarında stratejistler görev almalı, üst yönetim orta ve
alt kadamelerde yapılan çalışmaları yakından izlemelidir.
Buraya kadar yaptığımız açıklamalarda stratejik yönetim tekniği hakkında
temel bilgiler yanısıra, stratejik yönetim süreci ve başarı için gerekli şartlar hakkında
bilgiler vermiş bulunuyoruz. Şimdi organizasyonel değişim için tüm dünyada genel
kabul gören yeni yönetim felsefesi (Toplam Kalite Yönetimi) hakkında özet bilgiler
sunmaya çalışalım. Değişim Mühendisliği ve Stratejik Yönetim, organizasyonel
değişimin nasıl gerçekleştirilebileceğini açıklayan tekniklerdir. Toplam kalite yönetimi
ise organizasyonların uygulamaları gerekli yeni yönetim anlayışıdır.
II.ORGANİZASYONEL DEĞİŞİM VE TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ
Toplam kalite yönetimi organizasyonlarda “kalite”nin artırılmasını amaçlayan
bir yönetim felsefesidir. Bu yeni yönetim anlayışında müşterilerin istek ve beklentileri
doğrultusunda ürün ve hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesi ve verimliliğin artırılması
hedeflenmektedir. Toplam kalite felsefesinde kalite ve verimliliğin arttırılması için
çalışanların tatmini, motivasyonu, ödüllendirilmesi; organizasyonda performans
değerlendirme ve ölçme yöntemlerinin kullanılması; organizasyondaki hataların ve
17
yanlışların ortadan kaldırılması;
organizasyonların
tecrübelerinden
ekip çalışmasına ağırlık verilmesi;
yararlanılması
(benchmarking)
;
başarılı
stratejik
planlamanın yapılması ve benzeri konular incelenmektedir.
Toplam kalite felsefesi
verebileceğimiz
bir
dönem
ile deyim yerindeyse “Yönetimde Rönesans” adını
başlamıştır.
Toplam
kalite
yönetimini
daha
iyi
kavrayabilmek için bu yeni yönetim felsefesinin temel boyutlarını ele almak ve
tanımlamakta yarar bulunmaktadır:
• Kalite Yönetimi. Organizasyonlarda kalite geliştirme, kalite planlama ve kalite
kontrol çalışmalarının yapılması; kalite standartlarının oluşturulması; üst yönetimin
kalite konusuna önem vermesi; tüm çalışanların kalite geliştirme çalışmalarına
katılımının sağlanması.
• Müşteri Odaklı Yönetim. Organizasyonlarda müşterilerin istek ve beklentilerinin
belirlenmesi; müşterilere kaliteli mal ve hizmet sunulmasının amaçlanması.
• Adem-i Merkeziyetçi Yönetim. Organizasyonda görev ve yetkilerin paylaşımının
sağlanması; emir ve talimatlara dayalı hiyerarşik yapıya son verilmesi; orta düzeydeki
yönetici ve çalışanlara görev devredilmesi (delegasyon); yönetici ve çalışanlar
arasında iletişimin, güven ve işbirliğinin güçlendirilmesi.
• Rekabet Stratejisi ve Stratejik Planlama Yönetimi. Organizasyonda Durum
Analizi (SWOT Analizi) yapılması; rakip firmalara karşı üstünlük ve zayıflıkların tesbit
edilmesi; organizasyonlarda vizyon ve misyon bildirgelerinin hazırlanması; stratejik
planlamanın uygulamaya konulması.
• Benchmarking. Bir organizasyondaki stratejilerin, uygulamaların, süreçlerin, ürün
ve hizmet kalitesinin o alanda faaliyet gösteren “en iyi” [best in class]
organizasyonlarla ve “en iyi uygulamalarla” (best practices) karşılaştırılarak
organizasyonun performansının yükseltilmesi.
18
• Toplam Katılım ve Sinerjik Yönetim. Organizasyonlarda multi-fonksiyonel
çalışma gruplarının oluşturulması ve ekip çalışmasının yaygınlaştırılması; çalışanların
karar alma ve yönetim sürecine katılımlarının sağlanması.
• İnsan Kaynaklarının Yönetimi. Organizasyonlarda en önemli kaynağın insan
olduğunun kabul edilmesi; insana, dolayısıyla tüm çalışanlara değer verilmesi;
liyakata dayalı yönetimin uygulanması; organizasyonda yöneticilerin ve çalışanların
performanslarının değerlendirilmesi ve ölçülmesi konusunda çalışmalar yapılması;
başarının tanınması ve ödüllendirilmesi.
• Performans
Değerlendirilmesi
performansının
değerlendirilmesi;
ve
Ölçümü.
müşteri
ve
Organizasyonun
çalışanların
başarı
memnuniyetinin
belirlenmesi; pazar payı, uzun dönemli karlılık, kalite düzeyi, verimlilik vs. konularında
veri toplama ve istatistiksel analizlerin yapılması.
• Bilgi
Teknolojilerine
Dayalı
Yönetim.
Organizasyonlarda
yeni
bilgi
teknolojilerinden azami ölçüde yararlanılması; Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge)
çalışmalarına önem verilmesi; bilgisayar destekli üretimin gerçekleştirilmesi.
• Sosyal Sorumluluk ve Ahlak. Organizasyonun sosyal sorumluluk ve ödev ahlakı
bilincine sahip olması. Yönetim ahlakına önem verilmesi ve bu ilkeler çerçevesinde
faaliyette bulunulması.
• Performans
Standartlarının
Oluşturulması.
Organizasyonda
müşteri
ihtiyaçlarının en iyi şekilde ve süratle karşılanması için belirli performans standartları
oluşturulması;
müşterilere
hizmetlerin
belirli
kalite
standartları
dahilinde
sunulacağının taahhüt edilmesi.
• Liderlik ve Yönetim Danışmanlığı. Organizasyonu başarıya götüren en önemli
faktörlerden birisinin liderlik ve üst yönetimin katkısı olduğunun kabul edilmesi.
19
• Sürekli Gelişme (Kaizen). Organizasyonda sürekli gelişme
felsefesinin
benimsenmesi; sürekli eğitime, sürekli bilgi ve beceri geliştirmeye, sürekli araştırma
ve geliştirmeye önem verilmesi.
• Önceden Problem Çözme ve Sıfır Hata. Organizasyonda doğru işlerin ilk seferde
doğru yapılmasına azami çaba gösterilmesi;
hataların en aza indirilmesi için
problemlerin önceden belirlenerek çözümlerinin araştırılması.
• Tam Zamanında Üretim. Aşırı stok bulundurma ve kitle üretimine yönelme yerine
teknolojideki gelişmeler ve müşteri beklentilerindeki muhtemel değişiklikleri dikkate
alarak üretim miktarının belirlenmesi; üretimi gerekli olduğu zamanda, gerekli
miktarda ve kalitede gerçekleştirmeye çalışma.
• Sistematik ve Bütünsel Yönetim. İnsan, makina, malzeme, çevre, kurallar vs.
tüm faktörlerin organizasyonun başarıya ulaşabilmesi için önemli olduğunun kabul
edilmesi ve bütünsel olarak ele alınması.
Toplam kalite yönetimi tüm bu belirtilen unsurları içeren bir çağdaş yönetim
felsefesidir. Bu yeni yönetim felsefesi halen dünyada başta özel sektör olmak üzere
tüm organizasyonların yönetiminde uygulanmaktadır.
20
Download