TÜRK D*L* I

advertisement
ZARFLARIN VE
EDATLARIN
TÜRKÇEDE
KULLANILIŞ ŞEKİLLERİ
1. ZARF (BELİRTEÇ)
1.1. ZARF ÇEŞİTLERİ
1.1.1. ZAMAN ZARFLARI
1.1.2. YER-YÖN ZARFLARI
1.1.3. AZLIK-ÇOKLUK ZARFLARI
1.1.4. DURUM ZARFLARI
1.1.5. SORU ZARFLARI
1.2. ZARFLARIN (BELİRTEÇLERİN)
YAPILARI
2. EDAT (İLGEÇ)
2.1. EDAT (İLGEÇ) ÇEŞİTLERİ
2.1.1. ÇEKİM EDATLARI (ASIL
EDATLAR)
2.1.2. BAĞLAMA EDATLARI
(BAĞLAÇLAR)
2.1.3. ÜNLEM EDATLARI
(ÜNLEMLER)
3. BÖLÜM SONU SORULARI
1. ZARF (BELİRTEÇ)
Fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların veya kendi türünden bir başka kelimelerin anlamını yer-yön, zaman,
miktar, nitelik ve soru bakımından belirten veya sınırlayan kelimelere zarf (belirteç) denir. Zarflar anlamlarını
belirttikleri ya da sınırlandırdıkları kelimelere bağlanırken çekim eki almazlar. İsimler ve sıfatlar zarf görevinde
kullanılabilirler. Şimdi, hemen, en, çabuk, pek çok, önce, sonra, biraz, ileri, geri… gibi kelimeler zarf olarak
kullanılabilen sözcüklerden bazılarıdır. Zarflar beş bölümde ele alınabilir.
1.1. ZARF ÇEŞİTLERİ
Zarflar (Belirteçler) görevleri bakımından gruplara ayrılır:
1. Zaman Zarfları
2. Yer-Yön Zarfları
3. Durum Zarfları
4. Azlık-çokluk Zarfları
5. Soru Zarfları
1.1.1. ZAMAN ZARFLARI
Zaman, başlangıcı ve sonu olmayan; hatta başlangıcı ve sonu düşünülemeyen bir akıştır. Bu başsız ve
sonsuz soyut akışı içinde olup biten işlerin, eylemlerin anlatılışı bakımından kısaca, dil bakımından ayırabiliriz:
Geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecek zaman. Bu ayrımları gerektiren ve belirten kavramlar şunlardır:
İş, yani eylem
İşin anlatılması
Bu iki kavramın birbirinden önce ya da sonra oluşlarına göre üç zaman şu şekilde kullanılır:
İş önce, anlatış sonra: Geçmiş zaman
Anlatış önce, iş sonra: Gelecek zaman
İşle anlatılış birlikte: Şimdiki zaman
Dün, geçmiş zamanlı eylemleri ve eylemsileri bir gün önce yapıldıklarını göstererek sınırlar: Dün gördüm. Dün
gelmiş.
Yarın, geçmiş zamanlı olmayan bütün eylemlerle eylemsileri bir gün sonra yapılacaklarını belirterek sınırlar:
Yarın gelecek. Yarın gider.
Bugün, bütün kiplerin ve eylemsilerin, içinde bulunduğumuz yirmi dört saatte yapıldığını ya da yapılacağını
gösterir: Bugün geldi. Bugün gelmiş.
Şimdi, zamanı en çok kısan belirteçtir. Eylemlerin, anlatışa en yakın zamanda yapıldıklarını ya da
yapılacaklarını belirtmek için kullanılır: Şimdi geldi. Şimdi gelecek.
Hemen, zamanı kısıtlamada şimdi ile görevdeş gibidir; eyleme “ hiç vakit geçirmeden” anlamını katar:
Onları duyunca hemen yola çıktı.
Demin, eylemin az önce yapıldığını bildirir: Orhan demin buradaydı.
Çabuk, çabucak, çarçabuk, derhal sözcükleri de eylemin zamanını tezlik ayrıntısıyla sınırlandırıp belirtir:
Niyetim derhal İstanbul’a gitmek.
Biraz sözcüğü sonra, önce belirteçleriyle öbekleşerek eylemlerdeki ve eylemsilerdeki zaman anlamını “azlık”
ayırımıyla belirtir: Biraz sonra gel. Biraz bekleyiniz.
Sonra, eylemin belirtilmeyen bir gelecekte yapılacağını ya da düşünüldüğünü anlatmak için kullanılır: Sonra
söylerim.
Fiilin anlamını zaman açısından sınırlandıran ya da belirten akşam,
akşamleyin, artık, bazen, daha, dün, er, erken, henüz, hiçbir zaman,
gece, geç, gündüz, güzün, öğleyin, önce, sabah,şimdi, sonra, beri,
kadar, yarın… gibi isimler zaman zarfı olarak kullanılabilir.
Yükleme sorulan “ne zaman” sorusunun karşılığını veren kelime
veya kelime grupları cümlede zaman bildiren zarf tümleci olarak
kullanılırlar:
Kahvaltıdan sonra odasına çekildi.
Patron toplantı biter bitmez onu yanına yanına çağırdı.
Otobüs şoför gelince kalkacak.
1.1.2. YER-YÖN ZARFLARI
Fiillerin gerçekleşme yerini ve yönünü belirten zarflardır. “Ne yöne, nere, nereye doğru, kime doğru” gibi sorular
fiile sorulunca yer-yön zarfı tespit edilebilir. aşağı, beri, doğru, dışarı, geri, içeri, ileri, karşı, öte, yukarı… gibi yer
isimleri cümlede yer-yön zarfı olarak kullanılır.
Lütfen içeri buyrunuz.
Sizi aşağı çağırıyorlar.
Hızlı adımlarla yukarı çıktı.
Gökhan biraz önce dışarı çıktı.
Bu yoldan geri dönülmez.
Yukarı çıkma, aşağı in.
Bir adım ileri çıksın.
Yer-yön zarfları yalın hâlde bulunmalıdır, çekim eki alırlarsa zarf olmaz, isim olurlar. Bu isimler de cümlede dolaylı
tümleç / yer tamlayıcısı göreviyle kullanılır.
Başını yukarıya kaldırdı. (isim)
Başını yukarı kaldırdı. (zarf)
Birden balkondan içeriye girdi. (isim)
Birden balkondan içeri girdi. (Zarf)
1.1.3. AZLIK-ÇOKLUK ZARFLARI
Azlık-çokluk zarfları bir fiilin, sıfatın veya bir zarfın miktarını, ölçüsünü, derecesini bildiren zarflardır. Sıfatları,
eylemler ve kendi türünden olan nicelik- azlık-çokluk bakımından kısan ya da pekiştiren sözcükler olarak da
tanımlayabiliriz. Bu zarflara az, az çok, çok, aşağı yukarı, en, gayet, kadar, fazla, fazlasıyla, son derece, pek…gibi
örnekler verilebilir:
Sen gittin gideli buralar pek değişmedi.
Babam bana her zaman çok güvenmiştir.
Çok az ama öz konuşurdu.
Azlık-çokluk zarflarının türleri:
1. Eşitlik Zarfı: Kadar zarfı, kendinden önce gelen sözcüklerle öbekleşerek sıfatlara eşitlik anlamı katarak zarf göreviyle
kullanılır: Melek kadar uslu çocuk
2. Üstünlük Zarfı: Daha, sıfatları ve zarfları üstünlük derecesine çıkarır: Ondan daha iyi bir insan bulunmaz. Daha
uyanmadı.
3. En üstünlük zarfı: En, sıfatları en üstünlük derecesine yükseltir: en şerefli millet, en yakın arkadaş
4. Aşırılık Zarfları: Aşırılık, gereğinden fazlalık anlamı veren zarflardır: Çok, gayet, pek… Pek sevimli bir kuzu aldım.
1.1.4. DURUM ZARFLARI
Bir fiili, sıfatı veya bir başka zarfı nasıllık-nicelik bakımından etkileyen, belirten
zarflardır. Bu zarflar "Nasıl, Ne şekilde?" gibi sorulara karşılık olurlar:
Kapıda birden bir ışık belirdi.
Arkasına baka baka evine döndü.
Yangın alarmını duyan çocuklar çığlık çığlığa kendilerini dışarı attılar.
Uzun bir müddet yan yana yürüdüler.
Evden sessizce çıktı ve sokağa doğru yöneldi.
Eylemin nasıl yapıldığını, ne durumda olduğunu belirten durum zarfları çok ve
çeşitlidirler:
Anlam Ayrımlarına göre başlıca durum zarfları aşağıda verilmektedir:
1. Niteleme Zarfları: Bir sözcük sıfatı, daha çok da eylemi niteleyince; yani “nasıl, ne
durumda, ne biçimde” sorularını yanıtlayınca niteleme zarfı olur: Erken kalkan yol alır.
2. Gösterme ve Tanıtma Zarfı: İşte zarfı.
Aradığımız ev işte karşıdadır.
Bak işte yazıyorum.
3. Kesinlik Zarfları: Elbet, elbette, mutlaka, şüphesiz, asla, hiç, gerçekten, ne olursa olsun.
4. Dilek Zarfları: Keşke, bari, tek
5. Umma Zarfları: Umarım ki, umulur ki, inşallah, Allah kerim…
6. Olasılık Zarfları: Belki, olabilir, umulur, ihtimal ki, galiba
7.Yineleme Zarfları: Yine, gene, tekrar, bir daha, bir kez, daha, beş defa, bin defa, çok kez,
kere.
8. Yanıt (Cevap) Zarfları: Evet, elbette, elbet, pekiyi, şüphesiz, kuşkusuz, hay hay, olur,
hayır, yok, asla
9. Üleştirme Zarfları: Yinelenen, ikileşen ya da ikizleşen üleştirme sayıları da eylemlerden
önce gelirse nitelik anlamlı durum zarfı olur: Arabalara üçer üçer bindiler.
10. Koşul Zarfları: Eğer sözcüğü koşullu yüklemleri pekiştirir. Konuşma dilinde “şayet”
sözcüğünün de bu anlamda kullanıldığı görülür:
1.1.5. SORU ZARFLARI
Fiilleri, sıfatları ve zarfları soru yoluyla ifade eden nasıl, neden, ne kadar, niçin, niye gibi
zarflardır:
Ne zaman geldin?
Neden sürekli konuşuyor?
Sen buralara kadar niye geldin?
Ne uğraşırsın böyle işlerle?
Gölde ne kadar kaldınız?
Bu işi nasıl başardın?
1.2. ZARFLARIN (BELİRTEÇLERİN) YAPILARI
Yapılarına göre zarflar (belirteçler) şunlardır:
1.Yalın zarflar: dün, yarın, geç, az, çok, en, hep…
2.Türemiş zarflar: önce, ansızın, akşamleyin, öğleyin…
3.Birleşik zarflar: bugün, ilk önce, biraz, bıldır…
4.Öbekleşmiş zarflar: hemen şimdi, güzel güzel…
Durum eki almış adların ilgeçlerle öbekleşmesinden oluşan söz kalıpları
da vardır:
Sabaha karşı uyandım.
Akşama değin bekledik.
Gece yarısına doğru geldi.
2. EDAT (İLGEÇ)
Tek başlarına anlamı olmayan, isim ve isim soylu kelime veya kelime
gruplarından sonra gelerek bunlarla cümlenin öteki kelimeleri arasında
birtakım anlam ilişkileri (benzerlik, yer, yön, tarz, zaman gibi) kuran
görevli kelimelerdir. Edatlar sözcükler arasında anlam ilgisi kurmaya yarar
ve ancak bu görevleri için kullanılan sözcüklere ilgeç (edat) denir. dolayı,
göre, gibi, için, rağmen, ile, öte, yana, başka, doğru, itibaren, kadar,
beri…gibi kelimeler edat olarak kullanılırlar.
Edatların cümle içindeki görevleri şunlardır:
Sözcükler arasında çeşitli yönlerden ilgiler kurar.
Zarf tümleçleri yapar.
Ek eylem yaparak yüklem olur.
2.1. EDAT (İLGEÇ) ÇEŞİTLERİ
Edatları:
Çekim edatları (asıl edatlar)
Bağlama edatları (bağlaçlar)
Ünlem edatları (ünlemler)
olmak üzere üç grupta inceleyebiliriz.
1.2.1.1. ÇEKİM EDATLARI (ASIL EDATLAR)
Kendisinden sonra geldiği isimle cümledeki diğer kelimeler arasında başkalık, benzerlik, zaman, yer gibi
bakımlardan çeşitli anlam ilgileri kuran edatlardır: ait, ara, başka, beri, böyle, dair,değin, dek, dışarı, diye,
doğru, dolayı, evvel, geri, gayri, gibi,göre, için, ileri, ile, kadar, kadarınca, karşı, nazaran, önce, öte, ötürü,
özge, rağmen, sıra, sonra, taraf, tek, üzere, üzerine vb. gibi.
Çekim edatlarını işlevlerine göre şu şekilde gruplandırabiliriz:
Aitlik Edatları: ait, dair, ilişkin
Yer-yön Edatları: aşağı, değin, dek, doğru, içeri, kadar, karşı, öte, taraf, yana, sıra
Zaman Edatları: beri, böyle, evvel, geri, önce, sonra, itibaren, başlayarak
Benzerlik Edatları: gibi, misali, denli
Karşılaştırma, Zıtlık Edatları: karşı, karşılık, rağmen, karşın
Sebep Edatları: diye, dolayı, için, ötürü, üzere, dolayısıyla
Vasıta ve Beraberlik Edatları: birlikte, ile, beraber, yanı sıra
Başkalık Edatları: başka, gayri, özge
Miktar Edatları: kadar, derece, aşkın
Uygunluk, Denklik Edatları: göre, nazaran, oranla
Acısı, tatlısıyla otuz yıl geride kalmıştı.
Yalnız güler yüz ile bunlar olmaz.
Senin gül hatırın için bunu yaptım.
Bütün bunları bazı insanların mutluluğu için
yapıyorlar.
Koşmak için iyi bir gün.
Gerçeği olduğu gibi söylemeyi düşündü.
Tilki gibi kurnaz olması doğaldı.
Öteden beri kulağıma geldiğine göre pek iyi şeyler
olmuyor.
Tenine göre daha koyu giysiler giymeliydi.
Geldiğine göre artık gidebiliriz.
Bu kadar uzun yol nasıl yürünecek?
Avuç içi kadar küçük bir yerde yaşamak kolay mı?
Gördüğüm kadarıyla bu işler bozulacak.
İşe gitmek üzere evden çıktım.
2.1.2. BAĞLAMA EDATLARI (BAĞLAÇLAR)
Kelimeleri, kelime gruplarını ya da cümleleri biçim ve anlam bakımından birbirine bağlayan edatlardır:
ama, ancak, belki, çünkü, da (de), eğer, hâlbuki, hiç değilse, ile, ise, ki, lâkin, meğer, nasıl ki, öyle, öyle ki, sanki,
şu var ki, tâ, üstelik, ve, veya, yahut, yalnız, yani, yoksa, zira gibi.
Bağlama edatlarını işlevlerine göre beş grupta toplayabiliriz:
Sıralama Edatları: dahi, ile, ilâ, ve
Denkleştirme Edatları: veya, veyahut, ya, ya da, yahut
Karşılaştırma Edatları: ama....ama, da (de)....da (de), gerek....gerek, ha....ha, hem....hem, ister....ister, ne....ne,
ya....ya
Cümle Başı Edatları: âdeta, ama, ancak, bari, belki, çünkü, eğer, fakat, gerçi, güya, hâlbuki, hatta, hele, illâ,
illâ ki, kaldı ki, keşke, lâkin, madem, mademki, meğer ki, nasıl ki, nitekim, oysa ki, öyle ki, sanki, şayet, şöyle ki,
tâ ki, üstelik, yalnız, yani, yeter ki, yoksa, zaten
Sona Gelen Edatlar: bile, da (de), dahi, değil, ise, ki, ya
Bağlama edatları biçim bakımından değişik özellikler gösterir. Bu sözcüklerin çoğu
Arapçadan ve Farsçadan dilimize geçmiştir. Bu nedenle bağlama edatlarının yapı bakımından değişik
şekillerinin olduğunu görmekteyiz.
1. Yalın Bağlama Edatları: ve, de, ama, ile, bile, eğer, lakin, yani, hem gibi...
2. Türemiş Bağlama Edatları: örneğin, üstelik, ancak, açıkçası, kısacası, anlaşılan gibi...
3. Birleşik Bağlama Edatları: oysa, öyleyse, yoksa, neyse, kim bilir, halbuki, veyahut gibi...
4. Öbekleşmiş Bağlama Edatları : Türlü sözcük öbeklerinin bağlama edatı görevi yapmak üzere
öbekleştikleri görülür. Kimi bağlama edatları yan yana kullanılan sözcüklerle de oluşur. İki ya da daha
çok sözcüğün kalıplaşmış biçimi ya da tamlamalar bağlama edatı olarak kullanılır: şöyle ki, demek ki, tut
ki, zorla değil ya, ne de olsa, ne bileyim, gel gelelim gibi...
ve: Görevdeş ögeleri birbirine bağlar.
ya, ya...ya: Yeğleme, oranlama, üstün tutma anlamlarıyla bağlama kurar.
ya da: Olasılık belirtir.
ki: Genellikle cümleleri birbirine bağlar. Türkçe'nin yapısına aykırılık da taşır.
fakat: Cümleleri aykırılık, neden-sonuç, karşıtlık ilgisiyle bağlar.
lakin: Fakat, ama bağlama edatlarının işleviyle aynı işlevdedir.
ama: Cümleleri karşıtlık, uyumsuzluk, aykırılık ilgileri kurarak birbirine bağlar.
çünkü: Cümleleri bir neden belirtme, açıklama anlamı katarak birbirine bağlar.
hatta: Cümleleri üstelik, bile, hem de anlamlarıyla pekiştirerek bağlar.
hem... hem, hem de: Görevdeş sözcükleri eşitlik, birlikte olma karşıtlık
ile bağlar.
meğer, meğerse, meğer ki: Cümleye olasılık anlamı katar.
Beklenmeyen, umulmayanı belirtir.
kâh... kâh: Kimi zaman, kimi kez anlamıyla cümleleri ve sözcükleri
bağlar.
yani: Cümleleri, sözcükleri, sözcük öbeklerini açıklama anlamı katarak
bağlar.
Bu adam ne ana bilir, ne baba bilir.
Bunları alırım ancak senin işine yararsa.
Küçük olsun büyük olsun herkes çalışmalı.
Öyle bir şey söylemedim yalnız sonuç olarak bu da olabilir.
Çok kez beni bile yanıltmıştır.
Yanımızda olsa bile ben bu işte yokum.
İnsanlar ne kadar umarsız oysa herkesin duyarlı olması
gereken bir konu.
Gerek tutarsızlığın gerek bilgisizliğin seni buraya getirmiş
olabilir.
İster al, ister alma; ister gel, ister gelme beni
bağlamaz.
Bunu biliyordum. Nitekim daha önce de benzer
bir durum yaşadık.
Dersleri iyi değil üstelik çok da ukala.
Demek ki yola çıkamamış.
2.1.3. ÜNLEM EDATLARI (ÜNLEMLER)
Her türlü duyguyu, heyecanı, isteği, düşünceyi anlatan ve doğadaki sesleri ifade eden edatlardır. Ünlem
edatları; ünlemler, seslenme edatları, sorma edatları, gösterme edatları ve cevap edatları olmak üzere beş grupta
incelenebilir:
Ünlemler: ah, ay, çat, eyvah, hoşt, küt, mırıl mırıl, of, oh, pat,püf, vah, vay, yuh
Seslenme Edatları: a, ay, be, bre, ey, hey, hu, le, ulan,ya, yahu gibi seslenme sözleridir.
Sorma Edatları: acaba, acep, hani, niçin
Gösterme Edatları: işte, aha, daha, ta
Cevap Edatları: değil, evet, hay hay, hayır, peki, yok, elbette, oldu, olur, tabiî, tamam
Ünlem edatları her dilde olan sözcüklerdir. Kimi
ünlem edatları, kimi dillerde ortaktır.
Ünlem edatlarını görev ve anlam açısından şöyle
sınıflamak
doğru
olacaktır:
1. Doğrudan doğruya ünlem olarak kullanılan sözcükler
2. Ünlem olmuş sözcükler
3. Yansıma sözcükler
Ya! (yaa!): Acıma, şaşma, beğenme bildirir.
Hah!: Onaylama, isteme, şaşma, sevinci belirtir.
O! Oo! Ooo!: Sevinç, beğenme, şaşma, acıma gibi duyguları belirtir.
Vah! Vaah!: Derin bir üzüntü ve acıma belirtir.
Oh! Oooh!: Sevinç, beğenme anlatır.
Oha!: Kaba ünlemdir.
Hay hay!: Onaylama, evet anlamında kullanılır.
Hey! Heyy!: Anımsama, üzüntü yanı sıra seslenme olarak da kullanılır.
Vay! Vayy! Vaay!: Şaşma, sevinme, üzüntü, acıma, kızma, azarlama belirtir.
Of! Oof! Ooff! Öf! Öff!: Usanma, sıkılma, üzülme, hoşlanma belirtir.
Uf! Üf!: Of gibi kullanılır.
Pöh!: Beğenilmeyen bir davranış karşısında söylenir.
Tu! : Yazık gibi kızma, acıma bildirir.
Tuh! (tüh!): Vah gibi üzüntü belirtir.
Aman! : Şaşma, sevinme, yardım dileme, bıkma gibi durumlarda söylenir.
Eyvah!: Beklenmedik bir olay, üzücü bir durum karşısında söylenir.
Haydi!: Çağrı, seslenme, alay belirtir.
Bravo!: Övgü, beğenme belirtir. Kimi zaman alay etmek için de kullanılır.
Hişt!: Seslenme ve çağrı belirtir.
Yazık!: Acıma, üzüntü belirtir.
Yahu!: Kızma, şaşma, azarlama için senli benli konuşmalarda geçer.
Hu! (huu!) : Seslenmelerde kullanılır.
Be!: Kızma, şaşma ve azarlama için senli benli konuşmalarda kullanılır.
Sakın!: Olmaması istenen bir şeyde dilek belirtir.
Yaşa! Yaşşa!: Büyük bir sevinç, coşkunluk belirten ünlemdir.
Allah!: Şaşma, üzüntü, sıkıntı belirtir.
Tanrım!: Yakarış, şaşma anlamı verir.
Yarabbi!: Yardım dilemek, yakarış için kullanılır.
Hoppala!: Şaşma ve alay belirtir.
Hop! Hoop!: Ansızın yapılan bir şeyi anlatmak için kullanılır.
Ayol!: İlgi çekmek için senli benli konuşmalarda kullanılır.
Ulan!: Kaba ve senli benli konuşmalarda kullanılır.
Yuh! Yuha!: Kaba ve senli benli konuşmalarda öfke, beğenmeme belirtir.
A... Aklıma geldi!
Aaa!.. çocuklar koşun!
Eee! Fazla eşeledin adamın yarasını.
Ee, anlat bakalım.
Ha, bak onu bilmiyordum.
Ay, çok merak ettim!
Ah bu kalp kimler için çarptı...
Aaah! Yandım!
Eh, hayırlısı neyse o olsun!
Ey, Türk Gençliği!
3. BÖLÜM SONU SORULARI
1. “Karşı” sözcüğü, aşağıdaki cümlelerin
hangisinde edat görevinde kullanılmıştır?
3. Aşağıdaki altı çizili sözcüklerden hangisi
edat görevinde kullanılmamıştır?
a. Benim sözlerime karşı çıkma.
b. Sabaha karşı sarsıntıyla uyandık.
c. Karşı tarafı çağırma!
d. Evin karşısına açılan dükkan güzel mi?
e. Adamlar bize, karşı dava açacak.
a. Bu şehre özgü bir koku var.
b. Dün sabahtan beri kar yağıyor.
c. Buradan çıkınca doğru göle git.
d. Öğleden sonra onun evine gideceğim.
e. Okuldan çıkınca eve doğru yürüdüm.
2. “Böyle” sözcüğü aşağıdaki cümlelerin
hangisinde edat görevinde kullanılmıştır?
4. Aşağıdaki tümcelerin hangisinde azlıkçokluk zarfı vardır?
a. Sen, böyle soruları çözemezsin.
b. Sen de böyle gitme.
c. Adamın böylesi düşman başına.
d. Hayatım boyunca böyle gülmemiştim.
e. Bana, bundan böyle sen laf söyleyemezsin.
a. Beni fazlaca üzdün.
b. Hasta pek az yiyor.
c. Birazcık sabret, her şey düzelecek.
d. Çocuk henüz uyanmadı.
e. Dün aldığı kitabı satacak.
5. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde farklı bir zarf
kullanılmıştır?
7. Aşağıda altı çizili sözcüklerden hangisine “yön
bildiren zarf” vardır?
a. O adam buralarda ne dolaşıp duruyor?
b. Ne bakıyorsun?
c. Nasıl düştün bu titreşimli boğuntuya?
d. Yiğit Mehmetçikler ileri atıldı.
e. Bu binayı nasıl gördüler?
a. Çocuklar hemen ileriye atıldı.
b. İçeriye kısa boylu bir kız girdi.
c. Herkes aşağıya baktı.
d. Hızlıca yukarıya çıktı.
e. Başını kaldırıp yukarı baktı.
6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, soru anlamı
bir soru zarfıyla sağlanmıştır?
8. ‘Ortalık aydınlanınca erkenden yuvasından çıktı.’
a. Eskişehir’e en son ne zaman geldin?
b. Olayın nedenini biliyor musun?
c. Toplantıda kaç kişi vardı?
d. Kaçınız onun söylediklerine inandı?
e. Sence bu ev güzel mi?
Yukarıda verilen cümlede “erkenden”
sözcüğünün görevi aşağıdakilerden
hangisidir?
a. Sıfat
b. İlgeç
c. Nesne
d. Zarf
e. Dolaylı tümleç
9. Aşağıdakilerden hangisinde “çok” sözcüğü
zarf görevinde kullanılmamıştır?
a. Bana sorarsan çok çalışmalısın.
b. Şiiri çok hızlı okudun.
c. Sınıfta çok öğrenci var.
d. Zeynep’le okulda çok kez karşılaşıyoruz.
e. Çok seslendim ama duymadı.
10. “Cengiz geçen sene okula umutla başlamıştı.”
Yukarıdaki cümlede aşağıdakilerden
hangisi yoktur?
a. Özel ad
b. Zaman zarfı
c. Yer-yön zarfı
d. Durum belirteci
e. Sıfat
CEVAPLAR
1. B
2. E
3. C
4. E
5. D
6. A
7. E
8. D
9. C
10. C
KAYNAKLAR
Muharrem Ergin, Türk Dilbilgisi, Bayrak
Yayınları, İstanbul, 1998.
Nurettin Demir, Emine Yılmaz, Türkçe Ses
Bilgisi, Anadolu Üniversitesi, Eskişehir, 2011.
Şükrü Halûk Akalın, Türk Dili I, Anadolu
Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 2012.
Download