a) isimler (adlar) - Milli Eğitim Bakanlığı

advertisement
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
A) İSİMLER (ADLAR)
İSİM: Canlı cansız bir varlık veya bir nesneye ad olan kelimelere isim denir. Örnek: Ağaç, insan, Ahmet, demir, iyilik, uzak, soy,
Atatürk
İsimler varlıklara verilişlerine göre ikiye ayrılır.
1. Özel İsimler: Varlıklara sonradan takılan takma adlardır. Yani kendi türleri içinde, niteliği bakımından evrende benzeri
bulunmayan nesne ve varlıklara gelen adlardır. Örnek: Yahya, Atatürk, İstanbul, Ebru, Mehmet Akif Ersoy
2. Cins İsimler: Varlıkları cins cins, tek tek ayıran isimlerdir. Yani birbirine benzeyen kavramların ve nesnelerin ortak
adlarıdır. Örnek: Masa, defter, arkadaşlık, mağara, insan
İsimler varlıkların sayılarına göre üç grupta toplayabiliriz.
1. Tekil İsimler: Aynı türün içinde tek bir varlığı tanıtan isimlerdir. Örnek: Çiçek, kelebek, Ankara, Türk
2. Çoğul İsimler: Aynı türün içinde birden çok varlığı tanıtan isimlerdir. Bu tür isimler isim soylu kelimelere –lar, -ler çoğul
eki getirilerek yapılır. Örnek: Çiçekler, ağaçlar, insanlar, kitaplar
3. Topluluk İsimleri: Şekilce tekil oldukları halde anlamca çoğul özelliği taşıyan kavram ve varlıklara gelen adlardır.
Örnek: Ordu: Şekilce çoğul ekini almadığı için tekil gibi görünür. Fakat ordu kelimesinin manası birden çok askerden
oluşan grup olduğu için anlamca bu kelime topluluk ifade eder.
Sınıf: Şekil bakımından tekil özelliği taşıyan bu kelime anlamca birden çok öğrenciyi ifade ettiği için topluluk
ismidir.
Sürü: Şekil bakımından tekil özelliği taşıyan bu kelime anlamca birden fazla nesne ve varlığı ifade ettiği için topluluk
ismidir.
NOT 1 : Topluluk isimleri tekil isimlerde olduğu gibi anlamca çoğulu ifade etmesine rağmen çoğul eki olan –lar, -ler ekini alırlar.
Örnek: Ordular, sınıflar,
NOT 2 : Bazı isim soylu kelimelere –lar, -ler çoğul eki getirilmesine rağmen cümlede kullanışına göre mana olarak tekil özelliği
taşıyabilir. Örnek: Canım sevgilim, seni dünyalar kadar seviyorum; Babamlar evden ayrıldı; Yarın bize Şerminler gelecek.
İsimler varlıkların ve nesnelerin algılanma durumuna göre ikiye ayrılırlar.
1. Somut İsimler: Beş duyu organlarımızla algılayabildiğimiz nesne ve kavramlara gelen adlardır. Örnek: Masa, Ayşe,
okul, bitki
2. Soyut İsimler: Beş duyu organımızla algılayamadığımız, fakat var olduğuna inandığımız nesne ve kavramlara gelen
adlardır. Örnek: Ruh, hayal, rüya, cin, peri, insanlık
İSİMLERİN YAPILARI:
1. Basit İsimler: Kök halinde bulunan ve yapım eki almamış isimlerdir. Örnek: Göz, pencere, taş, insan, kurak, duvar
2. Türemiş İsimler: İsim ve fiil kök y ada gövdelerine getirilen isimden isim ve fiilden isim yapma ekleri ile türetilmiş isimlerdir.
Türemiş isimler yapım ekleri ile türetildikleri için yeni bir isim olarak kullanılır. Yani kök halindeki bir isim bir nesne veya kavramın
adı iken aynı kökten türetilen isim mana bakımından paralellik göstermek üzere başka bir nesne ve kavramın adı durumundadır.
Yapım ekleri ile ilgili bilgileri lise 1. sınıfta görmüştünüz. Şimdi konunun anımsanması için size birkaç örnek verelim:
İsimden isim yapım ekleri ile türetilen isimlere örnek: İnsan-lık, vatan-daş, dilek-çe, küçük-cük, ekşi-msi, Türk-men, bebe-k, gün-ey,
yok-sul, ölüm-cül
Fiilden isim yapım ekleri ile türetilen isimlere örnek: Çürü-k, sil-gi, öl-ü, yüz-ücü, tapın-ak, seç-enek, süpür-ge, taşı-t, süz-geç, basamak, öğret-men
3. Birleşik İsimler: İki veya daha fazla kelimenin kalıplaşarak oluşturdukları isimlerdir. Bu tür isimlerde birleşik adı oluşturan
kelimeler, kendi anlamlarından uzaklaşarak başka bir nesne ve kavramın adı durumuna gelirler. Birleşik isimler şu şekilde yapılırlar.
a. Yalın haldeki iki esmen birleşmesiyle oluşan isimler: Çanakkale, kızkardeş, Gümüşhane, bilgisayar
b. Belirtisiz isim tamlaması şeklinde oluşmuş isimler:, , ,
Hanımeli Hanım el – i  -i eki iyelik olduğu için bu birleşik isim belirtisiz isim tamlamasıdır.
Vezirparmağı  Vezir parmak – ı  -i eki iyelik olduğu için bu birleşik isim belirtisiz isim tamlamasıdır.
Keçiboynuzu  Keçi boynuz – u -u eki iyelik olduğu için bu birleşik isim belirtisiz isim tamlamasıdır.
c. Sıfat tamlaması şeklinde oluşmuş birleşik isimler:
Kızılırmak  Kızıl ırmak / Kızıl (sıfattır) ; ırmak (isimdir)
Kırkayak  Kırk ayak / Kırk (Sıfattır) ; ayak (isimdir)
Gaziantep  Gazi antep / Gazi (Sıfattır) ; Antep (isimdir)
d. Bir isim ve bir fiilden oluşmuş birleşik isimler:
Ateşkes  Ateş kes / Ateş (isimdir) ; kes (fiildir)
Gecekondu  Gece kondu / Gece (isimdir) ; kondu (fiil)
Uçaksavar  Uçak savar / uçak (isim) ; savar (fiil)
e. Bir isim ile bir fiilimsiden oluşmuş birleşik isimler:
Ağaçkakan Ağaç kakan / Ağaç (isimdir) ; kakan (-an eki sıfat-fiil eki olduğu için bu kelime fiilimsidir)
Dalgakıran  Dalga kıran / Dalga (isimdir) ; kıran (-an eki sıfat-fiil eki olduğu için bu kelime fiilimsidir)
f. İki fiilden oluşmuş birlişik fiiller:
Kaptıkaçtı  Kaptı kaçtı / Kaptı (fiildir) ; kaçtı (fiildir)
Dedekodu  Dedi kodu / Dedi (Fiildir) ; kodu (Fiildir)
Biçerdöver  Biçer döver / Biçer (Fiildir) ; döver (Fiildir)
1
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
İSMİN HALLERİ:
Yalın Hali
(Eksizdir)
Kitap
Gözlük
Ot
Mesa
İlgi Hali
(-ın,-nın,-nun)
Kitabın
Gözlüğün
Otun
Masanın
Yükleme Hali
(-ı,-u,-ü)
Kitabı
Gözlüğü
Otu
Masayı
Yaklaşma Hali
(-a,-e)
Kitaba
Gözlüğe
Ota
Masaya
Bulunma Hali
(-da,-de)
Kitapta
Gözlükte
Otta
Masada
Ayrılma Hali
(-dan, -den)
Kitaptan
Gözlükten
Ottan
Masadan
Vasıta Hali
(ile; -la,-le)
Kitapla
Gözlükle
Otla
Masayla
İSİMLERDE İYELİK EKLERİ:
İyilik 1. Tekil
Örnek Kelime
(-m)
Kitap
Kitabım
Bilgisayar
Bilgisayarım
Küçük
Küçüğüm
İyelik 2. Tekil
(-n)
Kitabın
Bilgisayarın
Küçüğün
İyelik 3. Tekil
(-ı,-u)
Kitabı
Bilgisayarı
Küçüğü
İyelik 1. Çoğul
(-mız)
Kitabımız
Bilgisayarımız
Küçüğümüz
İyelik 2. Çoğul
(-nız)
Kitabınız
Bilgisayarınız
Küçüğünüz
İyelik 3. Çoğul
(-ları)
Kitapları
Bilgisayarları
Küçükleri
İSİMLERDE AİTLİK: İsimlerde aitlik eki –ki’dir. Bu ek isimler arasında ilgi kurduğu için ilgi eki olan –ın,-nın eklerinin görevini
de üstlenir. Bu ek daima bitişik yazılır. Bu ek ilgi veya bulunma hal eklerinden sonra gelir. Bu ekten önce kelimeye hal ekleri
gelebilir. Örnek: Arabamınki, Evdeki, seninki,
İSİMLERİDE SORU: Soru eki –mi,-mu’dur. Bu ek daima ayrı yazılır. Kalemleri mi aldın?, Masaları mı taşıdınız?
İSİM – FİİLLER: İsim – fiiller bir fiilin adıdır. Bunlar cümle içerisinde öğe olarak kullanılırlar. İsim çekim eklerini alarak isimlerde
olduğu gibi çekime uğrarlar. Cümle içerisinde fiil adı oldukları için geçici isiler yaparlar. İsim – fiiller, fiil kök ve gövdelerine –ma, ış, -mak ekleri getirilerek yapılır.
Örnek:
O, her zaman yatıştırma görevini üstlenir.  Yatıştır – ma  -ma: İsim-fiil eki
Ülkemizi geliştirmek hepimizin asli görevidir.  Geliştir – mek  -mek: İsim-fiil eki
Öğrencilerdeki kötü davranış başarılarına da yansıyor.  Davran – ış  -ış: İsim-fiil eki
NOT: İsim-fiil ekleri bazı kelimelerde kalıplaşarak kalıcı isimler yapmıştır. Bu tür kelimelerde fiil özelliğini kaybederek bir kavramın
ve nesnenin adı durumuna gelmiştir.
Örnek:
Bugün lokantada dolma yedik.  Dol-ma  -ma: Bu isim-fiil eki kalıplaşarak bir yemek çeşidinin adı olmuştur. Dolayısıyla bu ek
burada kalıcı isimdir.
Tüpü biten çakmak yanmazmış. Çak-mak  mak: Bu isim-fiil eki kalıplaşarak bir nesnenin adı olmuştur. Dolayısıyla bu ek
burada kalıcı isimdir.
Ben herkesin görüşüne saygılıyım.  Gör-üş  üş: Bu isim-fiil eki kalıplaşarak bir kavramın adı olmuştur. Dolayısıyla bu ek burada
kalıcı isimdir
İSİM TAMLAMLARI: En az iki ismin birbirinin anlamını tamamlayarak oluşturduğu kelime gurubuna isim tamlaması denir. İsim
tamlamasında iki unsur vardır. Bunlar tamlayan ve tamlanan öğeleridir. İsim tamlamalarında tamlayan esas öğedir. Tamlanan ise esas
öğenin bir parçasını ifade eder. Örneğin Kapının kolu tamlamasında kapı esas öğedir. Kol ise kapının bir parçasıdır. İsim tamlamaları
dört çeşittir.
a) Belirtili İsim Tamlaması: Tamlayanın ilgi (-in, -nın) ve tamlananının ise iyelik eki aldığı tamlamalardır.
Örnek: Bağımsızlığın tadı Bağımsızlık-ın tat-ı: Bağımsızlık ilgi eki almış tat isi iyelik eki almıştır. Dolayısıyla bağımsızlık ismi
tamlayan tat ismi ise tamlanandır.
Örnek: Masanın gözü Masa ismi ilgi, göz ismi ise iyelik eki almıştır. Dolayısıyla tamlama belirtili isim tamlamasıdır.
b) Belirtisiz İsim Tamlaması: Tamlayanı eksiz tamlananı ise iyelik eki almış tamlamalardır.
Örnek: Düşünce özgürlüğü Burada düşünce ismi ek almamış özgürlük ismi ise iyelik eki almıştır. Dolayısıyla tamlama belirtisizdir.
Örnek: Masa örtüsü Burada masa ek almamış, örtü ismi ise iyelik eki almıştır. Dolayısıyla tamlama belirtisizdir.
c) Takısız İsim Tamlaması: Tamlayanı ve tamlananı ek almamış isim tamlamalardır. Bu tür tamlamalarda isimlerin ekleri zamanla
düşmüştür.
Örnek: Top kapı Bu tamlamada her iki öğede ek almamıştır. Fakat bu tamlamanın asıl şekli Top kapısı olmakla beraber bu isim
tamlaması birleşik isim olurken iyelik eki düşmüştür.
Örnek: Çelik çaydanlık: bu isim tamlamasında hem hem tamlayan hem de tamlanan ek almamıştır. Dolayısıyla takısız isim
tamlamasıdır.
d) Zincirleme İsim Tamlaması: Tamlayanının, tamlananın ya da her iki öğenin de isim tamlaması olduğu, en az üç ismin olduğu
isim tamlamalarıdır. Zincirleme isim tamlamaları değişik şekillerde olabilir.
* Bir belirtili ve bir belirtisiz isim tamlamasından oluşmuş isim tamlamaları:
Örnek: Kardeşimin Türkçe defteri
Kardeşimin defteri: Belirtili isim tamlaması
Türkçe defteri: Belirtisiz isim tamlaması
*İki belirtili isim tamlamasından oluşmuş zincirleme isim tamlamaları
Örnek: Ahmet’in amcasının oğlu
2
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
Ahmet’in amcası: Belirtili isim tamlaması
Amcasının oğlu: Belirtili isim tamlaması
* İki belirtisiz isim tamlamasından oluşmuş zincirleme isim tamlaması
Örnek: Türkiye Cumhuriyeti Çevre Bakanlığı
Türkiye Cumhuriyeti: Belirtisiz isim tamlaması
Çevre Bakanlığı: Belirtisiz isim tamlaması
İsim Tamlamaları İle İlgili Önemli Noktalar:
 Belirtili isim tamlamalarında tamlayan veya tamlanandan önce sıfat kullanılabilir.
Örnek: Güzel şelalenin çılgın suları: bu tamlamada tamlayan olan şelale güzel sıfatını; tamlanan olan sular ise çılgın sıfatını
almıştır.
 Belirtisiz sıfat tamlamalarında sadece tamlayan sıfat alabilir. Dolayısıyla belirtisiz isim tamlamalarında tamlayan ile
tamlanan arasında herhangi bir sıfat veya kelime olamaz. Bu tür kullanımlar yanlıştır.
Örnek: Soğuk kış günleri: Bu tamlamada tamlayan olan kış kelimesinden önce sıfat almıştır. Fakat “Millî eğitim eski müdürü”
örneğinde sıfat tamlanandan önce gelmiştir. Dolayısıyla bu kullanım yanlıştır. Ancak bazı durumlarda anlam karışıklığını
gidermek için sıfat iki öğe arasında kullanılabilir. Örneğin, “Eski İzmir valisi şehri ziyaret etmiş” tamlamasında sanki eski olan
İzmir’miş gibi bir mana vardır. O yüzden tamlamanın “İzmir eski valisi” şeklinde yazılması anlam karışıklığını ortadan
kaldırmak için gereklidir.
 Bir tamlayan birden fazla tamlanana veya birden fazla tamlayan bir tamlanana bağlanabilir.
Örnek; Ağaların yaprakları, dalları e gövdeleri o kadar görkemliydi ki…: cümlesinde tamlayan olan ağaç kelimesi yaprak, dal ve
gövde tamlananlarına bağlanmıştır.
Örnek: Kırların, böceklerin, çiçeklerin ve kuşların neşesi hepimizi coşturmuştu.: cümlesinde tamlayan olan kır, böcek, çiçek ve
kuş isimleri tamlanan olan neşe ismine bağlanmıştır.
 Belirtili isim tamlamalarında tamlayan veya tamlanan zamir olabilir.
Örnek: Şunun kitabı: tamlayan zamirdir.
Örnek: Öğrencilerin birkaçı: tamlananı zamirdir.
 Tamlayanı zamir olan isim tamlamalarında tamlayan düşebilir. Bu tür tamlamalara tamlayanı düşmüş isim tamlaması denir.
Örnek: “Onun mutluluğu yüzünden okunuyordu” cümlesinde onun mutluluğu tamlayanı zamir belirtili isim tamlamasıdır. Bu
tamlamayı “ Mutluluğu yüzünden okunuyordu” şeklinde yazabiliriz.
 Bazı belirtili isim tamlamalarında tamlayan ilgi eki yerine ayrılma hal eki –dan alabilir.
Örnek: İşçilerden üçü: tamlamada tamlayan –ın ilgi eki yerine –dan ayrılma eki almıştır.
 Belirtili isim tamlamalarında tamlanan da düşebilir.
Örnek: Yerde bulduğum kalemler Ahmet’inmiş: cümlesinde Ahmet tamlayandır. Fakat kalem tamlanan şeklinde değildir. Cümle
“Yerde bulduğum Ahmet’in kalemleriymiş” şeklinde söylenseydi kalem tamlanan olurdu.
B) SIFATLAR (ÖNADLAR)
Varlıkları ve nesneleri renk, biçim, sayı ve durumlarını niteleyen ve belirten kelimelere denir. Sıfatlar tür bakımından isim
soylu kelimelerdir. Dolayısıyla sıfat özelliği taşıyan kelimeler tek başlarına kullanıldıkları zaman isimdirler. Bir kelimenin sıfat
olabilmesi için bir ismi çeşitli yönlerden ya nitelemeli ya da belirtmelidir. Sıfatlar diğer isim soylu kelimeler gibi hal ve iyelik ekleri
almazlar.
Örnek: İhtiyar, adama bir şeyler söyleniyordu.  Bu cümlede “İhtiyar kelimesi virgül ile ayrılarak tek başına kullanılmıştır.
Dolayısıyla “ihtiyar” kelimesi bu cümlede isimdir.
Örnek: İhtiyar adama bir şeyler söyleniyordu.  Bu cümlede “İhtiyar” kelimesi “adam” ismini nitelemektedir. Bu yüzden “ihtiyar”
kelimesi bu cümlede sıfat görevinde kullanılmıştır.
Örnek: Tembeller, topluma karşı suç işlemektedir.  Bu cümlede “tembel” kelimesi tek başına kullanıldığı için isimdir.
Örnek: Tembel çocuklar derslerinde başarılı olamazlar.  Bu cümlede “tembel” kelimesi “çocuk” kelimesini çeşitli yönlerden
nitelediği için sıfattır.
Sıfatlar anlamlarına göre dörde ayrılır.
1. Niteleme Sıfatları: Bu sıfatlar nesne ve varlıkların renk, biçim ve durumlarını gösteren sıfatlardır. Niteleme sıfatını, isme nasıl
sorusunu sorduğumuzda bulabiliriz. Bu sıfatları iki grupta inceleyebiliriz.
a. Nesne Sıfatları: Kalıcı sıfatlardır. Örnek: Kırmızı kalem, kirli hava, açık deniz, yanlış hareket, çok ışık
b. Hareket Sıfatları: Geçici sıfatlardır. Bu sıfatlar hareket bildiren fiillerden sıfat-fiil ekleri ile yapılırlar. Örnek: Tanı-dık yüz, yaramaz çocuk, gel-ecek zaman, oku-muş adam, geç-er akçe
2. Belirtme Sıfatları: İsimleri yer, sayı ve işaret yoluyla belirli belirsiz ifade eden sıfatlara denir. Bu sıfatlar dörde ayrılır.
a. İşaret Sıfatları: İsimleri işaret yoluyla belirten sıfatlardır. Örnek: Bu kalem, şu ev, o ağaç, öteki yol, beriki tarla
b. Sayı Sıfatları: İsimleri sayı yoluyla belirtir. Beş gruba ayrılır.
I. Asıl Sayı Sıfatları: Bir ev, iki insan, dört gül, üç yüz kişi
II. Sıra Sayı Sıfatları: Beşinci ünite, onuncu yıl, dokuzuncu adam
III. Kesir Sayı Sıfatları: Yarım ekmek, çeyrek altın, tam bilet, yüzde iki hisse
IV. Topluluk Sayı Sıfatları: İkiz çocuklar, üçüz kuzu
V. Üleştirme Sıfatları: Üçer kişi, ikişer sıra, onar bin, dörder elma
c. Soru Sıfatları: Varlıkların yerlerini, sayıların ve durumlarını soru yoluyla belirten sıfatlardır. Örnek: Kaçıncı kat, nasıl ev, hangi
öğrenci
3
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
d. Belirsizlik Sıfatları: Varlıkların sayılarını, yerlerini ve durumlarını belli belirsiz gösteren sıfatlardır. Örnek: Her yer, bütün
çiçekler, birçok kişi
Not: “Bir” kelimesi varlıkların sayısını ifade ettiği zaman sayı sıfatı, varlığı belgisiz olarak belirttiği zaman belgisiz sıfattır.
Örnek: İki değil bir kalemim vardı.  Cümledeki “bir” sıfatı kalemin sayısını belirttiği için sayı sıfatıdır.
Örnek: Elbet bir gün buluşacağız.  Cümledeki “bir” sıfatı belgisiz sıfat özelliği taşır.
3. Pekiştirme Sıfatları: Bu sıfatların ilk ünlülerinden sonra m,p,r,s ünsüzlerinden birisi getirilerek yapılır. Örnek: Dümdüz yol,
sapasağlam eşya, masmavi deniz, kapkara yüz, sapsarı başaklar,
Pekiştirme sıfatları ikilemeler ile de yapılır. Örnek: Türlü türlü ilaçlar, kara kara gözler, irili ufaklı taşlar, açık saçık elbise,
kaba sapa adam
İkilemeler ile yapılan sıfatların arasına soru eki getirilerek kuvvetlendirme yapılır. Örnek: Kara mı kara gözler, iri mi iri
domatesler.
4. Küçültme Sıfatları: Niteleme sıfatlarına –ca,-cık,-cak,-cağız küçültme ekleri getirilerek yapılır. Örnek: Genişçe omuz, kısacık
etek, gencecik çocuk
SIFATLERIN YAPILARI:
1. Basit Sıfatlar: Kök halindeki sıfatlardır. Örnek: Düz yol, sarı Zeybek, üç kişi, o ev
2. Türemiş Sıfatlar: Yapım eki almış sıfatlardır. Örnek: Ev-siz adam, Kır-ı-k kalem, çekin-gen öğrenci, dik-i-li taş, kara-n-lık yol,
tanı-dık yüz
3. Birleşik Sıfatlar: İki yada daha çok kelimenin birleşmesiyle oluşur. Örnek: Birkaç gün, canciğer arkadaş, pisboğaz adam, nasıl
ev (ne+asıl)
SIFAT-FİİLLER: Bu tür sıfatlar bir ismi niteledikleri için sıfat, haraket ve zaman anlamlarını yitirmedikleri için de fiil özelliği
taşırlar. Bu tür sıfatlar geçici sıfatlardır. Bu tür sıfatlar fiillere “ –an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş, -di” ekleri getirilerek
yapılırlar. Bu eklerle sıfat yapılmış fiiller cümle içerisinde sıfat tamlaması kurarlar. Bu sıfatlar isim soylu sıfatlar gibi cümlede
fonksiyon bakımından sıfat özelliği taşırlar. Tek başlarına kullanıldıkları zaman sıfat değil; doğrudan fiil özelliği taşırlar. Fakat sıfatfiil eki almış bazı fiiller kalıplaşma neticesinde kalıcı isim durumuna da gelmiştir.
Örnek:
Gören göz: Gör-en göz  Gör (Fiil kökü) + an (Sıfat-fiil eki) + göz (isim)  Sıfat tamlaması
Kırılası ayaklar: Kırıl-ası ayaklar  Kırıl (Fiil gövdesi) + ası (Sıfat-fiil eki) + ayaklar (isim)  Sıfat tamlaması
Tükenmez kalem: Tüken-mez kalem  Tüken (Fiil gövdesi) + mez (Sıfat-fiil eki) + kalem (isim)  Sıfat tamlaması
Akar su: Ak-ar su  Ak (Fiil kökü) + ar (Sıfat-fiil) + su (İsim)  Sıfat tamlaması
Tanıdık kimse: Tanı-dık kimse  Tanı (Fiil kökü) + dık (Sıfat-fiil) + kimse (İsim)  Sıfat tamlaması
Kal-acak yer: Kal-acak yer  Kal (Fiil Kökü) + acak (Sıfat-fiil eki) + yer (isim)  Sıfat tamlaması
Kokmuş balık: Kok-muş balık  Kok (Fiil kökü) + muş (Sıfat-fiil eki) + balık (isim)  Sıfat tamlaması
NOT: Sıfat – fiil ekleri kalıplaşarak kalıcı isimler de yaparlar. Örnek: Keser, düzen, Durmuş, dolmuş, içecek, Korkmaz, Yılmaz,
yatsı (yatası), ermiş
SIFAT TAMLAMALARI: Bir kelimenin sıfat olabilmesi için bir ismi çeşitli yönlerden belli belirsiz nitelemeli veya belirtmelidir.
Öyleyse sıfat tamlaması en az bir isim ve onu çeşitli yönlerden niteleyip belirten bir sıfattan oluşur. Sıfat tamlamalarında esas öğe
sıfat (Tamlayan); diğer öğe ise isim (Tamlanan)’dır.
Örnek: Kırmız kalem, öteki ev, bazı öğrenciler.
Sıfat Tamlamaları İle İlgili Özellikler:
 Bir sıfat birden fazla ismi niteleyip belirtebilir.
Örnek: Memlekete giderken yol kenarlarında çok güzel bahçeler, köyler, ovalar ve tarlalar gördük: cümlesinde güzel sıfatı bahçe,
köy ve tarla isimlerini nitelemiştir.
 Birden fazla sıfat bir ismi niteleyip belirtebilir.
Örnek: Çok çalışkan, terbiyeli ve güzel bir kızdır: cümlesinde çalışkan, terbiyeli, güzel ve bir sıfatları kız ismini niteleyip
belirtmiştir.
 Sıfat tamlamalarında sıfat birden fazla ise önce niteleme sonra belirtme sıfatları gelir.
Örnek: Zayıf ve güçsüz bir eşek: tamlamasında zayıf ve güçsüz niteleme; bir ise belirtme sıfatıdır.
 Niteleme sıfatlarıyla kurulmuş tamlamalarda sıfat herhangi bir çekim eki alırsa adlaşır. Böylece sıfat tamlaması ortadan
kalkar.
Örnek: Yaşlı kadınlara yer veriniz: cümlesinde yaşlı sıfattır. Bu sıfat çekim eki aldığında “ Yaşlılara yer veriniz” şeklinde
adlaşmış olur ki sıfat tamlaması da ortadan kalkar.
C) ZAMİRLER (ADILLAR)
Nesnelerin, varlıkların ve kavramların isimlerini geçici olarak temsil eden kelimelere zamir denir. Zamirler isim soylu
kelimelerdir. İsimlerde olduğu gibi çekime uğrarlar. İsimlerden ayrılan tek farkları nesneleri ve varlıkları doğrudan karşılamadan
geçici olarak temsil etmeleridir. Zamirlerin özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.
 Zamirler varlıkları doğrudan karşılamazlar; sadece onları temsil ederler.
Örnek: “Hasan dün arkadaşlarıyla sinemaya gitti” cümlesinde Hasan ismi varlığı doğrudan karşılamıştır. Aynı cümleyi “O, dün
arkadaşlarıyla sinemaya gitti.” Şeklinde yazdığımız zaman “O” kelimesi şahsın ismini geçici olarak temsil eder. Böylece “O”
kelimesi zamir olur.
4
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
 Zamirler söz öbeklerini de temsil eder.
Örnek: “Günde kaç para kazandığını sormadım; bu zaten beni pek ilgilendirmiyor.” Cümlesinde “bu” işaret zamiri “Günde kaç
para kazandığını sormadım” ifadesi karşılamaktadır.
 Zamirler tek başlarına kullanıldıklarında anlamsız kelimelerdir. Ne zamanki varlık ve nesne biliniyor ve zamir onun yerine
kullanılıyorsa zamirler o zaman anlam kazanırlar.
Örnek: “Bu” işaret zamiri tek başına kullanıldığında neyi karşıladığı belli değildir. Ancak nesne biliniyor bir zamirle ifade
ediliyorsa işte o zaman nesne ile zamir arasında bağ kurulur. Yani bu işaret zamirini bir ağaç, çiçek veya taş gibi bir nesne için
kullanmışsak zamir anlam kazanır.
 İsimler tek bir varlığı veya nesneyi karşılarken zamirler birden fazla nesneyi karşılayacak şekilde kullanılabilir.
Örnek: Ağaç ismi sadece ağacı karşılarken bu zamiri ağacı, çiçeği, insanı, hayvanı kısacası bir çok nesneyi veya varlığı
karşılayabilir.
 Zamirler isimlerin aksine kelime yapımına fazla elverişli olmayan kelimelerdir. Zamirlerle türetilen kelime sayısı çok azdır.
Bu kelimelere ben-lik, sen-siz, kendi-lik vs örnek olarak verebiliriz.
 Zamirler iyelik eklerini almazlar.
 Zamirlerden bazıları çekim eki aldığında kökleri değişir. Örnek: ben-a (Bana), Sen-a(Sana)
 İsimler son çekim edatlarına doğrudan bağlanırken zamirler çekim eki alarak bağlanırlar.
Örnek: Sen-in gibi, o-nun için, Ben-im kadar
 Zamirler isim tamlaması kurarak tamlayan görevini üstlenirler.
Örnek: Benim kalemim, Şunun kitapları, Sizin eviniz.
Zamirleri altı gurupta inceleyebiliriz.
a) Şahıs Zamirleri: Şahısları geçici olarak temsil eden zamirlerdir. Bu zamirlerin isim çekim eklerine çekimini şu şekilde
gösterebiliriz.
Şahıs
Zamirleri
Ben
Sen
O
Biz
Siz
Onlar
İlgi
(ım,ın,nın)
Benim
Senin
Onun
Bizim
Sizin
Onların
Yükleme
(ı,sı)
Beni
Seni
Onu
Bizi
Sizi
Onları
Yaklaşma
(a,e)
Bana
Sana
Ona
Bize
Size
Onlara
Bulunma
(da,de)
Bende
Sende
Onda
Bizde
Sizde
Onlarda
Ayrılma
(dan, den)
Benden
Senden
Ondan
Bizden
Sizden
Onlardan
Eşitlik
(ca,ce)
Bence
Sence
Onca
Bizce
Sizce
Onlarca
Vasıta
(la, le)
Benimle
Seninle
Onunla
Bizimle
Sizinle
Onlarla
 Çoğul şahıs zamirler –lar çoğul eki alabilirler.
Örnek: “ Sizler geleceğimizin teminatısınız.” Cümlesinde “siz” çoğul zamiri –lar çoğul ekini alarak cümleye siz ve size
benzeyenler anlamı katmaktadır.
 Bazen çoğul zamirler tekil bir şahsı karşılayarak saygı ifadesinde kullanılırlar.
Örnek: “ Ahmet Bey, ben size bu formları dün teslim etmiştim” cümlesinde “siz” zamiri Ahmet Beyi temsil etmektedir. Asında
burada “sana” kullanılması gerekirdi. Fakat Ahmet Beye duyulan saygıyı ifade etmek için siz zamiri kullanılmıştır.
b) İşaret Zamirleri: Varlıkların ve nesnelerin ismini işaret yoluyla temsil eden zamirlerdir. Bu zamirleri isim çekim eklerine
çekimini şu şekilde gösterebiliriz.
İşaret
Zamirleri
Bu
Şu
O
Bunlar
Şunlar
Onlar
İlgi
(,ın,nın)
Bunun
Şunun
Onun
Bunların
Şunların
Onların
Yükleme
(ı,sı)
Bunu
Şunu
Onu
Bunları
Şunları
Onları
Yaklaşma
(a,e)
Buna
Şuna
Ona
Bunlara
Şunlara
Onlara
Bulunma
(da,de)
Bunda
Şunda
Onda
Bunlarda
Şunlarda
Onlarda
Ayrılma
(dan, den)
Bundan
Şundan
Ondan
Bunlardan
Şunlardan
Onlardan
Eşitlik
(ca,ce)
Bunca
Şunca
Onca
Bunlarca
Şunlarca
Onlarca
Vasıta
(la, le)
Bunla
Şunla
Onla
Bunlarla
Şunlarla
Onlarla

İşaret zamiri ile işaret sıfatını birbirine karıştırmamak gerekir. Eğer işaret bir ismi belirtiyorsa sıfat; doğrudan bir varlığı veya
nesneyi karşılıyorsa zamirdir.
Örnek: “ Bu kitapları yerine koyar mısın?” cümlesinde “bu” kitabı belirttiği için sıfattır. “ Bu senin akraban mı?” cümlesinde ise
“bu” şahsı temsil ettiği için zamirdir.
 Yukarıdaki işaret zamirlerinden başka öteki, beriki, burası, şurası, orası, buraları, şuraları ve oraları işaret zamirleri de
kullanılmaktadır.
c) Dönüşlülük Zamiri: Dönüşlülük zamiri “kendi” kelimesidir. Bu zamir iyelik eklerini alarak çekime uğrar. Bu zamir canlı ve
cansız her varlığın yerine kullanılabilir.
İyelik
1. Tekil
Kendim
İlgi
(,ın,nın)
Kendimin
Yükleme
(ı,sı)
Kendimi
Yaklaşma
(a,e)
Kendime
5
Bulunma
(da,de)
Kendimde
Ayrılma
(dan, den)
Kendimden
Eşitlik
(ca,ce)
Kendimce
Vasıta
(la, le)
Kendimle
Dil ve Anlatım – 2
2. Tekil
3. Tekil
1. Çoğul
2. Çoğul
3. Çoğul

TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Kendin
Kendisi
Kendimiz
Kendiniz
Kendileri
Kendinin
Kendisinin
Kendimizin
Kendinizin
Kendilerinin
Kendini
Kendisini
Kendimizi
Kendinizi
Kendilerini
Kendine
Kendisine
Kendimize
Kendinize
Kendilerine
Kendinde
Kendisinde
Kendimizde
Kendinizde
Kendilerinde
Yahya DAŞTAN
Kendinden
Kendisinden
Kendimizden
Kendinizden
Kendilerinden
Kendince
Kendisince
Kendimizce
Kendinizce
Kendilerince
Kendinle
Kendisiyle
Kendimizle
Kendinizle
Kendileriyle
Dönüşlülük zamiri diğer zamirlerle beraber kullanılır. Böyle durumlarda dönüşlülük zamiri diğer zamiri pekiştirmiş olur.
Örnek: “ Bu soruyu ben kendim çözdüm” cümlesinde dönüşlük zamiri özne olan “ben” zamirini pekiştirmiştir. Ayrıca burada
dönüşlülük zamiri cümleye başkasının yardımı olmadan bir işi başarma anlamı katmıştır.
d) Soru Zamirleri: Varlıkları ve nesneleri soru yoluyla karşılayan zamirlerdir. Soru zamirleri “kim” ve “ne” zamirleridir. Bunların
dışında soru sıfatlarına iyelik ekleri getirilerek de soru zamiri yapılır.
Örnek: “Bu kitapları kim okuyabildi?” Cümlesinde soru doğrudan şahsı sorduğu için “kim” sorusu zamirdir.
Örnek: “Ayşe Ankara’dan ne getirdi” Cümlesinde soru nesneyi sorduğu için “ne” sorusu zamirdir.
Örnek: “Okuldan hangisi kaçmış” Cümlesinde soru şahsı sormaktadır. “Hangisi” sorusu soru sıfatına iyelik eki getirilerek yapılmış
soru zamiridir.
Not: Soru zamirleri ile soru sıfatlarını ve soru zarflarını bir birine karıştırmamak gerekir. Eğer soru bir varlığı, bir nesneyi veya bir
kavramı soruyorsa zamir; Soru isimden önce gelerek isme soru soruluyorsa sıfat; soru yer, zaman, miktar, sebep, sonuç, nicelik veya
nitelik soruyorsa zarftır.
Örnek: “ Sınavlarda kim daha başarılı oldu?” cümlesinde “kim” şahsı sorduğu için zamir; “ Bu tuğlaları kaçıncı kata çıkaralım?”
cümlesinde soru isme sorulduğu için sıfat; “ Bu ödevleri neden yapmadın?” cümlesinde ise sebep sorulduğu için zarftır.
e) Belirsizlik Zamirleri: Varlıkları ve nesneleri belirsiz bir şekilde temsil eden zamirlerdir. Belirsizlik zamirleri “hepsi” , “kimse” ve
“herkes”tir. Bunun dışında belirsizlik sıfatlarına iyelik eki getirilerek de belirsizlik zamirleri yapılır. Ayrıca bilmediğimiz veya
unuttuğumuz bir nesnenin veya varlığın yerine kullandığımız “şey” kelimesi ile falan, filan, filanca gibi kelimeler de belirsizlik zamiri
olarak kullanılabilir.
Örnek: “ Herkes güzel bir üniversite okumak ister” cümlesinde “herkes” şahısları belirsiz bir şekilde temsil ettiği için zamirdir.
Örnek: “ Dil konferansına kimse gelmemiş” cümlesinde “kimse” şahısları belirsiz bir şekilde temsil ettiği için zamirdir.
Örnek: “ Bazıları ülkenin kalkınması için canla başla çalışıyor” cümlesinde “bazıları” şahısları belirsiz bir şekilde temsil etmektedir.
Ayrıca “bazı” sözcüğü aslında belirsizlik sıfatıdır. Fakat iyelik eki alarak belirsizlik zamiri olarak kullanılmıştır.
NOT: Belirsizlik zamirleri ile belirsizlik sıfatlarını birbirine karıştırmamak gerekir.
Örnek: “Bugün okula hepsi gelmiş” cümlesinde “hepsi” doğrudan şahısları temsil eder. Bu yüzden zamirdir. “ Bazı insanlar iyi niyetli
olmayabilir” cümlesinde ise “bazı” kelimesi insan isminin belirsizliğini ortaya koymaktadır. Dolaysıyla sıfattır.
g) İlgi Zamiri: İlgi zamiri –ki’dir. Fakat bu ek daha çok zamirlerle ekleşmiş halde bulunmaktadır. Örneğin; benimki, onunki, öteki,
beriki, deminki vs.
Bu ekin en önemli görevi eklendiği kelimeyi zamir haline sokmasıdır. Örneğin; “ Sizin sınavınız bugün; bizimki ise yarın
yapılacakmış” cümlesinde “-ki” eki “sınav” kelimesinin yerini tutmaktadır. Cümleyi “Sizin sınavınız bugün; bizim sınavımız ise yarın
yapılacak” şeklinde yazdığımızda –ki ekinin görevini daha açık görebiliriz.
NOT: İlgi zamir eki –ki ile aitlik eki –ki ve bağlaç olan –ki birbirine karıştırılmamalıdır. Örneğin; “Herkesin babası törene geldi;
benimki ise gelmedi” cümlesinde –ki eki “baba” kelimesini temsil ettiği için ilgi; “Sınıftaki öğrenciler bağrışmaya başladı”
cümlesinde –ki öğrencinin nereye ait olduğunu ifade ettiği için aitlik; “ Bu yıl çok çalışmalısın ki sınavı kazanabilesin” cümlesinde ise
–ki “Bu yıl çok çalışmalısın” cümlesi ile “ Sınavı kazanabilesin” cümlesini birbirine bağladığı için bağlaçtır.
D) ZARFLAR (BELİRTEÇLER)
Yer, yön, zaman, miktar, hal, sebep ve zaman bildiren kelimelere zarf denir. Zarflar isim soylu kelimelerdir. Nasıl ki sıfatlar
tek başlarına kullanıldıklarında isimseler, zarflar da tek başlarına kullanıldıklarında isimdirler. Bir kelimenin sıfat olabilmesi için
önündeki bir ismin niteliklerini ortaya koyması gerekir. Zarflarda da durum aynıdır. Bir kelimenin zarf olabilmesi için bir fiilden, bir
sıfattan, bir zarftan veya bir fiilimsiden (Sıfat-fiil, zarf-fiil) önce gelerek onları yer, yön, zaman, miktar, hal, sebep ve zaman
yönünden anlamını etkilemesi gerekir.
Örnek: “ Arkadaşına sessizce yaklaştı” cümlesinde “sessizce” kelimesi fiilden önce gelip fiile hal anlamı kattığı için zarftır.
Örnek: “ Ayşe çok çalışkan bir kızdı” cümlesinde “çalışkan” kelimesi “kız ismini” nitelediği için sıfattır. “çok” kelimesi ise
“çalışkan” sıfatından önce gelip miktarını belirttiği için zarftır.
Örnek: “Arkadaşımın düğünü pek güzel oldu.” Cümlesinde “güzel” kelimesi fiilden önce gelerek fiile hal anlamı kattığı için zarftır.
“pek” kelimesi ise “güzel” zarfının miktarını ifade ettiği için zarf görevindedir.
Örnek: “Kızı çirkin görünce evlenmekten vazgeçti.” Cümlesinde “gör” fiili “–ınca” zarf-fiil eki almıştır. Dolayısıyla “çirkin” kelimesi
bir fiilimsiden önce gelerek fiilimsiye hal anlamı kattığı için zarftır.
NOT: Zarfla fiil arasına başka kelimeler de girebilir. Bu durum zarf olan kelimenin zarf olmasına engel değildir. Çünkü zarf olan
kelime doğrudan fiilin anlamına etkide bulunur.
Örnek: Aslan sessizce avının üstüne yürüdü.” Cümlesinde “sessizce” zarfı ile “yürüdü” fiili arasında “avının üstüne” kelime gurubu
vardır. Fakat sonuçta zarf fiilden önce gelip fiili hal yönünden etkilemiştir. Dolayısıyla “avının üstüne” kelime gurubu cümleden
çıkarıldığında zarfın fiili her şekilde etkilediği daha net görünmektedir.
6
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
Zarfları on gurupta inceleyebiliriz.
a) Yer – Yön Zarfları: Yapılan işin nerede veya hangi yönde yapıldığını ifade eden zarflardır. Bu tür zarfları bulabilmek için fiile
“nereye” sorusu sorulur. Bu zarflar genellikle –arı yön ekiyle beraber kullanılırlar. Fakat bazıları yalın halde de kullanılabilir.
Örnek: “Öğretmen içeri girdi” cümlesinde fiile “nereye” sorusu sorduğumuzda aldığımız cevap “içeri” zarfıdır.
Örnek: “Öğrenciler dışarı çıktı” cümlesinde “dışarı” kelimesi yer zarfıdır.
Örnek: “Aşağı düştü, Yukarı çıktık, İleri gitti, Beri geldi, Geri durdu” cümlelerinde altı çizili kelimeler yer-yön zarfıdır.
NOT: Yer yön zarfları isim çekim eki almazlar. İsim çekim eki alırlarsa cümle içinde yer tamlayıcısı olarak kullanılırlar.
Örnek: “Ahmet’le yukarıya çıktık” cümlesinde “yukarıya” kelimesi –a yaklaşma hal eki aldığı için cümlede dolaylı tümleç
görevindedir.
Örnek: “Öğrenciler geride durdular” cümlesinde “geri” kelimesi –da bulunma hal ekine çekimli olduğu için zarf değil isim halinde
dolaylı tümleçtir.
b) Durum (Hal) Zarfları: Fiilin durumunu gösteren zarflardır. Bu zarfları bulabilmek için fiile “nasıl” sorusu sorulmalıdır. Hemen
hemen bütün niteleme sıfatları bir fiilden önce gelerek fiilin anlamını etkilediğinde hal zarfı olarak kullanılırlar.
Örnek: Bu sınav zor geçecek”  nasıl geçecek?  zor: hal zarfı
Örnek: “Sanatçı türküyü güzel söyledi”  nasıl söyledi güzel: hal zarfı
Örnek: “Bu saç modeliyle çirkin gözüküyorsun”  nasıl gözüküyorsun  çirkin: hal zarfı
NOT 1: Durum zarfları isimlere –ca eşitlik eki getirilerek de yapılır.
Örnek: “Annesine sıkıca sarıldı, Bize dostça yaklaştı, Kitabı yavaşça masanın üstüne koydu, Evlenecek insanlar birbirlerini iyice
tanımalıdır.” Cümlelerinde altı çizili kelimeler durum zarfıdır.
NOT 2: Durum zarfları vasıta ekinin eski hali olan –ın, n ekiyle de yapılır.
Örnek: “Yaşlı adam ansızın hastalandı, Ayşe kadın durmaksızın çalışıyordu” cümlelerinde altı çizili kelimler hal zarfıdır.
NOT 3: Durum zarfları -arak, -ıp, -ken, -madan zarf –fiil ekleriyle de yapılır.
Örnek: “Çocuk yanımıza koşarak geldi, Yarası durmadan kanıyor” cümlelerinde altı çizili kelimeler hal zarfıdır.
NOT 4: Durum zarfları cümleye kattığı anlamlara göre altı guruba ayrılır.
 Kesinlik Zarfları: Cümleye bir işin kesinlikle yapılacağı veya yapılmayacağı anlamı katan zarflardır. Bu zarflar sınırlıdır.
elbet, elbette, muhakkak, mutlaka, kuşkusuz, asla, hiç, hiç mi hiç, şüphesiz gibi zarfları bu tür zarflara örnek olarak verebiliriz.
Örnek: Yarın size muhakkak geleceğim, Sizinle asla konuşmayacağım,
NOT: Kesinlik zarfı ile yeterlilik fiili aynı cümlede kullanılırsa anlatım bozukluğuna neden olur.
Örnek: Şüphesiz sizinle anlaşabilirim.
 Olasılık Zarfları: Cümleye bir işin tam olarak olup olmayacağı anlamını katan zarflardır. Bu tür zarflara belirsizlik zarfları
da denir. Belki, galiba bakarsın, olsa olsa, olaki, tut ki, say ki gibi zarflar bu türden zarflardır.
Örnek: Size yarın belki gelirim, Ben sizi galiba tanıyorum.
NOT: Bu tür zarflar yeterlilik eylemi ile kullanıldığında anlatım bozukluğuna neden olur.
Örnek: Size yarın belki gelebilirim.
 Yaklaşıklık Zarfları: Cümleye bir işin tam değil ona yakın olduğu anlamı katan zarflardır. Ayrıca miktar zarflarından önce
kullanıldığında da miktarın tam olmadığını ifade eder. Aşağı yukarı, şöyle böyle, hemen hemen... gibi zarflar bu türden zarflardır.
Örnek: Hemen hemen bu konuyu kavradık, Sizinle aşağı yukarı bir yıldır görüşmüyoruz.
NOT: Bu zarflar tam kelimesi ile birlikte kullanılırsa anlatım bozukluğuna neden olur.
Örnek: Hemen hemen tam bir yıldır annemi görmedim.
 Yineleme Zarfları: Cümleye daha önce gerçekleşmiş bir işin tekrarlandığı anlamı katan zarflardır. Yine, tekrar, ikide bir, bir
daha, arada bir, ara sıra, bazen, bazı bazı gibi zarflar bu türden zarflardır.
Örnek: Başımın ağrısı yine başladı, Bizi iki de bir rahatsız etme
Not: da bağlacı da bazı durumlarda cümleye yineleme anlamı katar.
Örnek: Seneye de tatile gideceğim.
 Üleştirme Zarfları: Bu tür zarflar üleştirme sıfatlarıyla yapılır. Eğer üleştirme fiilden önce gelip fiilin anlamını etkilerse
üleştirme zarfıdır.
Örnek: Sizinle teker teker konuşacağım, Öğrencileri sınıfa üçer üçer aldılar.
 Sınırlama Zarfları: Cümleye ölçü yönünden sınırlandırma getiren zarflardır. Ancak, yalnız, artık, en az, en çok, en erken, en
geç gibi zarflar bu türden zarflardır.
Örnek: Sizinle ancak yarın görüşürüm, Bizimle yalnız siz başa çıkabilirsiniz.
c) Miktar Zarfları: Fiillerin, sıfatların ve zarfların miktarını veya azlık-çokluk derecesini belirten zarflardır. Bu zarfları bulabilmek
için fiile, sıfata veya zarfa “ne kadar” sorusunu sormalıyız. Bu zarflar çok kullanışlı zarflardır. Bu zarfların en önemlileri en, pek,
daha, çok, az ve biraz zarflarıdır. Bunların dışında özellikle fiillerden önce gelen sık sık, bolca, seyrek, fazlaca, fevkalade gibi zarfları
da saymak mümkündür.
Örnek: “Size yemeği bolca vereceğim” cümlesinde “bolca” fiilin anlamını miktar yönünden etkilediği için miktar zarfıdır.
Örnek: “Çok güzel elbiseler almışsın” cümlesinde “çok” kelimesi “güzel” sıfatının miktarını ifade etmektedir. Dolayısıyla miktar
zarfıdır.
Örnek: “Resimleriniz pek güzel olmuş” cümlesinde “pek” kelimesi “güzel” zarfın miktarını ifade ettiği için miktar zarfıdır.
d) Zaman Zarfları: Bir işin ne zaman yapıldığını ifade eden zarflardır. Bu zarfları bulabilmek için fiile “ne zaman” sorusu
sorulmalıdır.
7
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
Örnek: “Bize dün gelecektin, Yarın size geleceğiz, Derslerimi gece yaparım, Akşam yemeğe gideceğiz” cümlelerinde altı çizili
kelimeler fiile “ne zaman” sorusu sorulduğunda cevap verdiği için zaman zarfıdır.
NOT 1: Zaman zarfları vasıta ekinin eski şekli olan –ın,-n ekleriyle de yapılır. Örnek: Memlekete yazın gideceğim, Güzün hayvanları
boş araziye bırakırdık” cümlelerinde altı çizili kelimler zaman zarfıdır.
NOT 2: Çokluk ekinin iyelik şekli olan –ları ekiyle de zaman zarfı yapılır. Örnek: Akşamları genellikle evde olurum, Derslerime
geceleri çalışırım, Okulu önceleri sevmezdim” cümlelerinde altı çizili kelimeler zaman zarfıdır.
NOT 3: -dan ayrılma hal ekiyle de zaman zarfları yapılır. Örnek: “Sizi eskiden tanırım, Annemler Ankara’ya çoktan varmıştır,
Öğretmenliğe sonradan başladım” cümlelerinde altı çizili kelimeler zaman zarfıdır.
NOT 4: İsimden isim yapan –layın ekiyle de zaman zarfları yapılır. Örnek: Evden akşamleyin ayrılmış” cümlesinde “akşamleyin”
kelimesi zaman zarfıdır.
e) Soru Zarfları: Cümledeki fiilin anlamını soru yoluyla etkileyen zarflardır. Soru zarfları fiile sebebi, durumu, zamanı, yönü ve
miktarı sorar. Soru zarfları niçin, nasıl, ne kadar, neyle, ne zaman ve neden sorularıdır.
Örnek: Size ne kadar vereceğim? (Miktar soruluyor), Bu ödevleri neden yapmadın? (Sebep soruluyor), Ankara’ya ne zaman
gideceksiniz? (Zaman soruluyor), Arkadaşlar, nasıl görünüyorum? (Hal soruluyor)
f) Kabul veTasdik Zarfları: Bu zarflar sınırlıdır. Cümle içerisinde bir işin olmasını kabul eden zarflardır. Evet, tamam ve hay hay
gibi ifadeler en fazla kullanılan kabul zarflarıdır. Bunun dışında kesinlik bildiren zarflarda cümle içerisinde kabul zarfı olarak
kullanılabilir.
Örnek: Evet, yaşananlar kötü anılardı.
Tamam, sınavlara gireceğim.
g) Ret ve İnkâr zarfları: Cümle içerisinde bir düşünceyi veya bir eylemi reddeden zarflardır. En fazla kullanılanları hayır ve yok
kelimeleridir. Bunun dışında cümlenin anlamı dikkate alınarak diğer zarflarda yerine göre ret zarfı olarak kullanılabilir.
Örnek: Hayır, ben sizi tanımıyorum.
h) İşaret Zarfları: Fiilin hareketini ya da bir olayı işaret yönüyle belirten zarflardır. Bu zarfların en fazla kullanılanları işte, aha, ta,
daha ve nah zarflarıdır.
Örnek: İşte yaramazlar buradaymış
Aha sizinkiler geliyorlar.
I) Belirsizlik Zarfları: Bu zarflar bir fiilin durumunu belirsiz olarak niteleyen zarfladır. En fazla kullanılanları belki, sanki zarflarıdır.
Bunun dışında olasılık zarfları da belirsizlik zarfı olarak kullanılırlar.
Örnek: Sanki sizi daha önce görmüştüm.
j) Pekiştirme Zarfları: Bu zarflar cümlede fiilin bildirdiği işi kuvvetlendirir. İki şekilde yapılır.
* Bir kelimenin tekrar edilmesiyle yapılan ikilemeler fiilden önce geldiği zaman pekiştirme zarfı olurlar.
Örnek: Yüzüne dalgın dalgın bakıyordu. ( Cümlede dalgın bakmak pekiştiriliyor)
Örnek: Ahmet yanımız koşa koşa geldi (Cümlede koşmak kuvvetlendirilmektedir.)
* Pekiştirme sıfatları bir fiilden önce gelip fiili durum yönünden niteledikleri zaman da pekiştirme yapılmış olur.
Örnek: Yalanı ortaya çıkınca kıpkırmızı oldu. (Cümlede kırmızılık pekiştirilmiştir.)
Örnek: Yapılan yeni asfaltlamalarla yollar sapasağlam oldu. (Cümlede sağlamlık pekiştirilmiştir)
E) EDATLAR (İLGEÇLER)
Tek başlarına bir nesneyi, varlığı ya da bir kavramı karşılamayan herhangi bir anlamı olmayan sadece iki kelime ya da cümle
arasıdaki ilgiyi ortaya koyan yardımcı ifadelere denir. Bu kelimelerin özelliklerini şöyle sıralayabiliriz.
a. Edatlar cümle içinde sıfat öbekleri kurar.
Örnek: Dev gibi dalgalar sahile vuruyordu. ( Cümlede ‘dev gibi’ ifadesi ‘dalgalar’ ismini niteleyen bir sıfattır)
b. Edatlar cümle içinde zarf öbekleri kurar.
Örnek: Sen de benim kadar çalışmalısın ( Cümlede ‘benim kadar’ ifadesi ‘çalışmak’ fiilini miktar yönünden nitelediği için zarf
öbeği yapmıştır.)
c. Tek başlarına kullanıldıklarında bazen isim, bazen sıfat, bazen ise zarf görevinde olurlar.
Örnek:
Sabaha karşı Ankara’ya hareket ettik ( Cümlede ‘karşı’ kelimesi çekim edatı olarak kullanılmıştır)
Derenin karşısına geçtik ( Cümlede ‘karşı’ kelimesi isim olarak kullanılmıştır.
Karşı evin önünde oturuyorduk (Cümlede ‘karşı’ kelimesi bir ismi işaret yönünden belirten sıfattır.)
Onun sözlerine karşı çıkarak ağladı. (Cümlede ‘karşı’ kelimesi zarf olarak kullanılmıştır.)
d. Edatlar yapım eki almazlar. Ancak bazı anlamlı olan edatlar yapım eki alırlar.
Örnek: karşı-lık, evvel-ce
e. Edatlar genel olarak çekim eki almadan kullanılırlar. Ancak bazı çekim edatları iyelik ya da hal eki alarak da kullanılırlar.
Örnek: Senin gibi-si, Bizden taraf-a
f. Edatlar, ek-fiil (i-mek) alarak cümle içinde yüklem görevinde olabilirler.
Örnek: Her şey senin bıraktığın gibiydi. ( Cümlede ‘gibi’ edatı ek-fiilin görülen geçmiş zamanına çekimlenmiştir.)
g. Edatlar bir kelime kabul edilip devamlı diğer kelimelerden ayrı yazılır. Ancak bazı durumlarda ‘ile’ edatı ekleşebilir.
8
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
Örnek: Ahmet yolculuğu babası ile yaptı. (Ahmet yolculuğu babasıyla yaptı)
Edatlar, dilimizde anlamsız kelimelerdir. Bu kelime çeşidi isim ya da fiil soylu kelimelerdeki anlam kaybının oluşması sonucu
ortaya çıkmıştır. Bunun yanında Arapça ve Farsçanın etkisiyle günümüze kadar bu kelime çeşidi şekillenmiş ve bugünkü kullanımına
ulaşmıştır. Edatları genel olarak dokuz grupta inceleyebiliriz.
1. Çekim Edatları: İsim soylu kelimelerden sonra gelerek isim soylu kelimeye çeşitli anlamlar katan edatlardır. Bu edatlar yalın
haldeki isimlere gelebileceği gibi yaklaşma, ayrılma ve ilgi hal ekine çekimlenmiş isimlere de gelebilir. Elbette isim soylu kelime
derken kastedilen isimler, sıfatlar, zamirler, zarflar, isim-fiiller, sıfat-fiiller ve zarf-fiillerdir.
Örnek:
Kış için hazırlar yaptık ( ‘İçin’ edatı yalın haldeki isme gelmiş)
Senin için her şeyi yaparım (‘için’ edatı ilgi eki almış zamire gelmiş)
Eve doğru yola çıktık ( ‘doğru’ edatı yaklaşma eki almış bir isime gelmiş)
Bahçeden doğru geliyordum (‘doğru’ edatı ayrılma hal eki almış isme gelmiş)
Çekim edatları cümle içinde değişik anlamlarda kullanılır. Bu kullanımları sekiz grupta toplayabiliriz.
a) Benzerlik ve eşitlik: gibi ve kadar edatı ile yapılır. Bir ismin başkasına benzediği anlamını katar.
Örnek: Boyu kadar çocuğu vardı ( Boyuna benzer anlamında kullanılmıştır.)
İnsan gibi davranmayı bir türlü öğrenemedi ( İnsana benzer anlamında kullanılmıştır.)
Not: Üzere edatı da bazen benzerlik anlamında kullanılabilir.
Örnek: Konuştuğumuz üzere yarın buluşacağız. ( Cümlede ‘üzere’ edatı ‘gibi’ anlamında kullanılmıştır.)
Not: ‘Gibi’ edatı ‘sanki’ cümle başı edatıyla birlikte kullanıldığında anlatım bozukluğuna neden olur.
Örnek: Sanki seni bir yerlerden tanıyor gibiyim. (Cümlede ‘sanki’ ve ‘gibi’ edatları benzerlik anlamında kullanılmıştır. Bir
cümlede aynı anlama gelecek sözlerin kullanılması anlatım bozukluğuna neden olur. Dolayısıyla cümle ‘Sanki seni bir yerlerden
tanıyorum’ ya da ‘Seni bir yerlerden tanıyor gibiyim’ şeklinde olmalıdır.)
b) Sebep ve Neden: Dolayı, ötürü, üzere, için ve diye edatlarıyla yapılır. Cümlede ismin neye sebep olduğu anlamını verir.)
Örnek: Zayıflardan dolayı çok üzülmüştü. ( Üzülme sebebini zayıflara bağlıyor)
Başarmak için her yolu denedi ( Her yolu denemenin sebebini başarıya bağlıyor)
Not: ile edatı da bazı durumlarda neden anlamını cümleye katar.
Örnek: Arabanın gürültüsü ile irkildi. ( Cümlede irkilmenin sebebi ‘arabanın gürültüsüne ‘ile’ edatıyla bağlanmaktadır.)
Not: Sebep bildiren edatlar cümle içinde yapılan işin amacını da gösterebilir.
Örnek: Çalışmak için bu işe girdim.
Sorunu halletmek üzere gidiyorum.
Not: için edatı cümleye sebep anlamının dışında aitlik anlamı da katar.
Örnek: Sizin için üç kişilik ye ayırttım.
c) Vasıta ve Birliktelik: ile edatıyla yapılır. İşin hangi araçlar yapıldığı anlamını katar.
Örnek: Kardeşim ile yola çıktık. (birliktelik)
Ankara’ya otobüs ile gideceğim (Vasıta)
d) Başkalık: Özge, gayri ve başka edatlarıyla yapılır. Cümlede bir işi yapanın diğerlerinden farklılığını ortaya koyar.
Örnek: Senden başkası beni ikna edemezdi.
e) Zaman: Önce, sonra, evvel ve beri edatlarıyla yapılır. Cümlede bir işin yapılma zamanını ortaya koyar.
Örnek: Öğleden sonra görüşelim.
Ezelden beri hür yaşadım
Not: ile edatı bazı durumlarda cümleye zaman anlamı katabilir.
Örnek: Bahar ile birlikte leylekler de geldi.
Not: gibi edatı benzerlik fonksiyonunun yanında zaman anlamında da kullanılabilir.
Örnek: Uyandığı gibi yataktan fırladı.
Not: kadar edatı miktar ve benzetme fonksiyonun yanında cümleye zaman anlamı da katar.
Örnek: Sabaha kadar uyuyamadım.
Not: Üzere edatı sebep anlamının dışında cümleye zaman anlamını da katar.
Örnek: Güneş atmak üzere acele ediniz.
f) Miktar, ölçü: kadar edatıyla yapılır. Cümlenin bildirdiği işin miktarını ortaya koyar. Bu edat bazen de miktarın ölçüsünü
ifade eder.
Örnek: Okuyabildiğin kadar kitap oku (miktar)
Yüz kadar asker evin önünden geçti (Tahmini miktar)
Not: göre edatı bazen ölçü olarak kullanılabilir.
Örnek: Ayağına yorganına göre uzat.
g) Yer ve Yön: Değin, yana, taraf, sıra, içeri, değin, dek, karşı ve üzere edatlarıyla yapılır. Cümlede bir işin hangi yönde
gerçekleştiğini ortaya koyar.
Örnek: Senden yana herhangi bir kaygım yoktur.
Önüm sıra yavaş yavaş gittiler.
h) Karşılık veya Karşılaştırma: için ve göre edatıyla yapılır. Cümleye bir işin karşılığı anlamını katar. Bunu yaparken iki
unsuru da karşılaştırmış olur
Önek: Bu iş için kaç lira ödedin? (Karşılık)
Hasan, Ahmet’e göre daha uzundur (Karşılaştırma)
9
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
2. Bağlama Edatları: Bu tip edatlar iki veya daha fazla kelimeyi, kelime grubunu ya da cümleyi birbirine bağlayan edatlardır.
Sayıları oldukça fazladır. Çoğu yabancı dillerden dilimize girmiş edatlardır Cümle içerisinde değişik fonksiyonlar da üstlenebilir.
Cümleye kattıkları anlam ve görev yönüyle sekiz gruba ayrılır.
a) Sıralama Edatları: Bu edatlar ‘ve’ ‘ile’ edatlarıdır. Bu edatlar hem bağlama hem de sıralama görevini üstlenir.
Örnek: Duygu ve düşünce bir olmalıdır.
Anlatılanları dinliyor ve çocuğa hak veriyordu.
Edebiyatımızda en çok eser verilen türler şiir ile romandır
Not: “ve” bağlacı yerine virgül veya “-ip”, “-erek” zarf-fiil ekleri de kullanılabilir
Örnek: Masaya yaklaştı ve kitabi aldı. ( Masaya yaklaştı, kitabi aldı.) ( Masaya yaklaşıp kitabi aldı.) ( Masaya yaklaşarak kitabı aldı.)
Not: “ve” bağlacından önce noktalama işareti kullanılmaz, bu bağlama edatıyla cümle başlamaz.
Not: ‘ve’ - ‘ile’ edatları görevleri ayni olmasına rağmen her zaman birbirinin yerine kullanılamazlar. “ile”nin kullanım alanı daha
dardır. “ile” cümleleri birbirine bağlamaz; sadece aynı görevdeki kelimeleri bağlar.
Örnek: Duygu ile düşünce bir olmalıdır. / Yaşlı dedesi ile ninesini özlemişti.
Not: ile edatı hem çekim edatı hem de bağlama edatı olarak kullanılır.
Mehmet ile Ali sinemaya gittiler. (balgama edatı)
Mehmet heyecanla yerinden kalktı. (Çekim edatı)
b) Eşdeğerlik Edatları: “ya da, veya, yahut, veyahut” edatlarıyla yapılır. Bu edatlar bağlama görevlerinin yanına aynı
değerdeki unsurlardan birinin tercih edilmesi durumlarında kullanılır.
Örnek: Biriniz gideceksiniz: Sen ya da kardeşin. / Bisiklet veya motosiklet alacağım. / Sen, ben veya başkası...
c) Karsılaştırma Edatları: İki farklı unsuru karşılaştıran edatlardır. Bu unsurlar zıt kavramlar olabileceği gibi birbirine yakın
ya da eş anlamlı unsurlar da olabilir. Bu edatlar “ya……ya, ne…..ne, de…..de, gerek….gerek, kah…..kah, ha…..ha,
olsun….olsun, hem…..hem” edatlarıdır.
Örnek:
Ya beni de götür ya sen de gitme. / Ya bu deveyi güdeceksin, ya bu diyardan gideceksin
Hem çalışmıyor hem (de) yakınıyorsun. / Hem kitap okuyor hem de müzik dinliyor.
Ne sis yansın ne kebap. / Ne kızı verir, ne de dünürü küstürür.
İzmir’e de Aydın’a da uğrayacağız. / Annesini de babasına da özlemişti.
Gerek baba gerek anne tarafından bir akrabalıkları yok. / Ha Ali ha Veli, ne fark eder?
Ali olsun, Ahmet olsun, ikisi de çalışkan ve zekidirler. / Kâh yıkılıyor, kâh kalkıyor, ama yılmıyor.
Not: Ne….ne edatı cümleleri yapı bakımından olumlu oldukları hâlde olumsuz yapar. Bu tip kullanımlarda yüklem olumlu
durumdadır. Örnek: Ne kendi rahatsız oldu ne de halkı huzursuz etti. (kendisi rahatsız olmadı, halkı da huzursuz etmedi)
Not: Bir cümlenin yüklemi olumsuz çekimlenmişse ne….ne edatının kullanılması anlatım bozukluğuna neden olur.
Örnek: Ne çay ne kahve içmedi. ( Cümlenin doğrusu “Ne çay içti ne kahve” olmalıydı.)
Not: “Ne zor, ne acı günler yasadık” örneğinde “ne zor” ve “ne acı” sözleri ayrı ayrı da (biri olmadan) kullanılabileceği için buradaki
“ne”ler bağlaç oluşturmaz.
d) Karşıtlık Edatları: “ama fakat lâkin yalnız, ancak, ne var ki, ne yazık ki” edatlarıyla yapılır. Cümlede zıt kavramları
birbirine bağlar. “ama fakat lâkin” ayni anlamlı bağlaçlardır. “yalnız, ancak, ne var ki, ne yazık ki” de bunlara yakın
bağlaçlardır.
Örnek: Çok tembeldi; ama başarılı oldu. / Hızlı yürüdü, ancak yetişemedi.
Hava nemliydi, fakat yağmur yağmıyordu. / Altmış yaşında, kir saçlı; fakat dinç bir adam bağırdı.
Not: Bir cümle bu bağlama edatlarından biriyle başlayabilir. Bu durumda bu bağlama edatları iki bağımsız cümleyi birbirine bağlar.
Örnek: ... Ne var ki sanatçıyı bu yüzden eleştirmek doğru olmaz.
Not: “ne yazık ki” bağlama edatı bazı durumlarda çok kötü ve acı sonları bildirir.
Örnek: İnsanlara hep vefa gösterdi; ne yazık ki kendisi onlardan vefa görmedi.
Not: “ne var ki” bağlama edatı bazen çaresizlik ifade eder.
Örnek: En yüce duyguların tohumları ekildi; ne var ki dünya, insanları kendisine benzetmişti.
Not: “ama fakat lâkin yalnız, ancak” bağlama edatları bazı cümlelerde neden ve şart anlamında kullanılabilir.
Örnek: Arkadaşının kalbini kirdi, ama çok pişman oldu. / Bizimle gelmene izin veririz, ama yolda fazla soru sormayacaksın.
Not: ‘ama’ bağlama edatı sıfat ya da zarfların arasına gelerek pekiştirme görevinde kullanılabilir.
Örnek: Güzel, ama çok güzel eserler bırakmış atalarımız.
Not: ‘ama’ bağlama edatı bazı durumlarda cümle sonunda bir konuya dikkat çekmek için kullanılabilir.
Örnek: Bak kızarım ama! / Böyle söylersen darılırım ama!
Not: Karşılaştırma edatları anlam bakımından bir birine zıt kavramları bağlar. Şayet bu edatlar birbirine zıt olmayan kavramların
arasında kullanılırsa anlatım bozukluğuna neden olur
Örnek: Her zaman birinciydi, oysa çok çalışırdı. (anlatım bozukluğu)
e) Gerekçe (Sebep-neden) Edatları: çünkü, mademki, zira, yoksa ve nasıl ki edatlarıyla yapılır. Cümleye bir işin yapılmasının
gerekçesini ifade eden anlamlar yükler.
Örnek: Eve gittim, çünkü babam çağırmıştı. / Madem gelecektin, haber verseydin.
Ver diyorum, yoksa yersin dayağı. / Acele etmez, ağırdan alır; nasıl ki bu aksam ağırdan alıyor.
f) Özetleme Edatları: “kısacası, demek ki, açıkçası, öyleyse, yani, özetle, o hâlde, anlaşılıyor ki” edatlarıyla yapılır. Bu
edatlara cümle başı edatları da denir.
Örnek:
... Kısacası kendimizi toparlamalıyız.
... Demek ki ülkemiz bunlardan dolayı gelişmiyor.
... Açıkçası bu isi istemiyorum.
... Öyleyse gidelim arkadaşlar.
10
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
g) Pekiştirme Edatları: “bile, de, hem de, dahi, üstelik, hatta, ayrıca, bundan başka” Cümle içinde bir düşünceyi ya da bir işi
pekiştirmek ve kuvvetlendirmek için kullanılır.
Örnek: Bunu sen bile başarabilirsin. / Hatta parasını bile ödemişti. / Bunu sen de başarabilirsin. / Bağırsan da duymaz.
Tembel adam, olur, demiş. Demiş ama yerinden dahi kalkmamış. / Belle, kazmayla, hatta elleriyle kazıdılar.
Konuşmuyor; üstelik gülmüyor da.
h) “de, ki, ise” Bağlama Edatları:
I) –de bağlama edatı: Her zaman kendinden önceki kelimeden ayrı ve de, da seklinde yazılır; te, ta seklinde yazılmaz.
“ya” ile birlikte kullanıldığında “ya da” şeklinde ayrı yazılır. Kelimenin son hecesine kalınlık-incelik bakımından uyar. Bu
bağlama edatı cümleye değişik anlamlar yükler.
 Şart anlamı katar. Örnek: Çalışıp da kazanacaksın.
 Küçümseme ve alay anlamı katar. Örnek: Büyüyecek de bana bakacak.
 İstek ve Yalvarma anlamı katar. Örnek: Biraz müsaade etsen de isime baksam.
 Yakınma anlamı katar. Örnek: Dün bizi bekletti de gelmedi.
 Övünme anlamı katar. Örnek: Çalışayım da gör neler yapacağımı.
 Neden – Sonuç anlamı katar. Örnek: Düzenli çalıştı da basarîli oldu.
 Değişmezlik anlamı katar. Örnek: Koşsan da yetişemezsin.
 Kuvvetlendirme görevinde kullanılır. Örnek: Güzel de güzel bir kız sevmişti.
 Küçümseme anlamı katar. Örnek: Ev de ev olsa bari.
 Abartma anlamı katar. Örnek: Çalış da çalış...
 Cümleleri birbirine bağlama görevinde kullanılır. Örnek: Hızlı hızlı koştu da yetişemedi.
 Edat ve zarftan sonra gelerek anlamı pekiştirir. Örnek: O kadar da soğuk değil. / Böyle davranmanız hiç de iyi olmadı.
II) – ki bağlama edatı: Kendinden önceki ve sonraki kelimelerle ayrı yazılır. Türkçe büyük ünlü uyumuna uymayan bir
edattır. Cümle içinde sadece – ki olarak kullanılır. Cümleye değişik anlamlar yükler.
 Sebep – sonuç anlamı katar. Bir şey biliyor ki konuşuyor.
 Şaşkınlık anlamı katar. Örnek: Baktım ki gitmiş.
 Birisinden alıntı yaparken kullanılır. Örnek: Atatürk diyor ki: ...
 Pekiştirme anlamı katar. Örnek: Ben ki hep sizin için çalıştım.
 Kuşku anlamı katar. Örnek: Sınavı kazanabilir miyim ki...
 Yakınma anlamı katar. Örnek: Bu adama güvenilmez ki!
 Endişe anlamı katar. Örnek: Acaba çocuğa kızarlar mı ki?
 Tekrar edilen kelimeler arasında kullanılır ve kuvvetlendirme yapar. Örnek: Adam belâ ki ne belâ...
 Abartma anlamı katar. Örnek: Bugün öyle yorgunum ki...
Not: Bu bağlama edatı, bazı edatlarla birleşerek bitişik yazılabilir. Örnek: Belki, çünkü hâlbuki mademki, meğerki, oysaki sanki.
III) –ise bağlama edatı: Bu bağlama edatı kelimelerden ayrı yazılabileceği gibi kelimelere ekleşerek bitişik de yazılabilir.
Genellikle karşılaştırma ve şart anlamını cümleye katar.
Örnek: Yağmur yağıyor, evim ise çok uzakta. / Adam konuşuyor, çocuksa hep susuyordu.
Not: Bu bağlama edatı ile ek-fiilin (i-mek) şartı birbirine karıştırılmaması gerekir.
Örnek: Çocuk başarılıysa sınıfını geçer. (ek-fiilin şartı)
3. Kuvvetlendirme Edatları: Türkçedeki bağlama, karşılaştırma, seslenme ve cevap edatları bu görevlerinin yanında cümlede
düşünceyi ya da kavramları kuvvetlendirmek için de kullanılır. Kuvvetlendirme genellikle “de, dahi, bile ve ki” edatlarıyla yapılır.
Örnek: Bu soruları sen bile çözersin. / Öyle derinden baktı ki içimi eritti. / Bu suyu sen de geçersin.
4. Denkleştirme Edatları: Bir cümleye iki unsurun da özellik bakımından birbirine eşit ya da denk olduğu anlamını katar. Bu edatlar
“ya……ya, ne…..ne, de…..de, gerek….gerek, kah…..kah, ha…..ha, olsun….olsun, hem…..hem, kimi…..kimi, ister….ister.”
edatlarıdır.
Örnek: İster telefonla ster mektupla haber ver. / Gerek çalışkanlığı gerek terbiyesi herkesin takdirini kazanmıştır. / Ya olduğun gibi
görün ya göründüğün gibi ol. / Hem ibadet ediyor hem de işine bakıyor.
5. İşaret Edatları: Tek başlarına anlamlar yoktur. Bir cümlede ya da konuşma sırasında tek başına kullanılır. Şayet bir çekimli fiilden
önce kullanılırsa işaret zarfı görevini üstlenirler. İşaret edatları, işte, aha, ta, hah gibi kelimelerdir.
Örnek: Ta, öteden bağırıyorlar. / Hah, şimdi geldiler. / Aha, öğrencileri görüyorum. / İşte, aradığınız kalemler burada.
Not: İşaret edatları çekimli bir fiden önce kullanılırsa işaret zarfı olurlar.
Örnek: İşte geliyorlar. / Aha göründüler.
6. Soru Edatları: Cümleden önce ya da sonra gelerek cümleye soru anlamı katan edatlardır. Bu edatlar, acaba ve mi soru edatlarıdır.
Bu soruları çözebilir miyim? / Acaba yanlış mı yaptım.
Not: Soru zarfları ve soru zamirleri de tek başlarına kullanıldıklarında soru edatı olarak kabul edilir.
Örnek:
— Dün fena hırpaladılar.
— Kimler? (Soru edatı)
— Ahmetler. Bana haksız yere çıkıştılar.
— Nasıl? (Soru edatı)
11
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
7. Cevap Edatları: Karşılıklı konuşma cümlelerinde kullanılan edatlarıdır. Bu edatlar tek başlarına kullanılırlar. Yani her edat bir
cümle yerine geçer. Bu edatlar ret, inkâr, kabul ve tasdik anlamlarını taşır. Bunlar; evet, hayır, değil, peki, he, pekala, hay hay, yok,
katiyen, şüphesiz gibi edatlardır.
Örnek:
— Benimle gelir misin?
— Evet (Kabul edatı)
— Okulda buluşalı mı?
— Hayır ( Ret edatı)
Not: Cevap edatlarıyla ret ve inkar zarflarını birbirine karıştırmamak gerekir. Bu edatlar tek başlarına kullanıldıklarında edat; bir
fiilden sonra kullanıldıklarında zarf görevinde kullanılmış olur.
Örnek: Hayır sizi dinlemiyorum. (zarf) / Evet anladım. (zarf)
8. Tekrar Edatları: Cümlelerin başına gelerek bir işin daha önce de yapıldığı anlamını verir. Bu tür edatlar, yine, tekrar, kez, kere,
daha edatlarıdır.
Örnek: Yine bahar geldi. / Bir kere daha konuşmayacağım. / Sizinle bu kez net konuşacağım.
9. Ünlem Edatları: Her çeşit duyguları ( hayret, temenni, takdir, beddua, pişmanlık, acıma, sevinç vs.) ifade eden kelimelerdir.
Ünlemler, içerisinde duygu yoğunluğunun olduğu ifadelerdir. Elbette her cümlede bir duygu olabilir. Ancak bunlar ünlem değildir.
Bir cümlenin ünlem olabilmesi için şiddetli duyguların olması gerekir. Yani cümleyi kuranın o anki duygu yoğunluğunu
yansıtabilmelidir. Ünlemleri yapı bakımından ikiye ayırmak mümkündür.
a) Ses Taklidi Ünlemler: Doğadaki sesle taklit edilerek yapılmış ünlemlerdir. Örnek; ay, ey, oh, puf, deh, vah, vay, hah, tüh,
yuh, heh
b) Kelime Türleriyle Yapılan Ünlemler: Bu tür ünlemleri birkaç öbekte toplayabiliriz.
I. İsimlerle: Anacığım!, Yavrucuğum!, Efendiler!, Arkadaşlar!
II. Sıfatlarla: Biçare!, Aptal!, Alçak!, Sefil!
III. Zarflarla: Hemen!, Acele!, Çabucak!
IV. Fiillerle: Emir kipine çekimli bütün fiiller ünlemdir. Örnek: Yat!, Kalk!, Çık!,
V. Birleşik Kelimelerle: Aman Yarabbi!, Yazıklar olsun!, Vah vah!, Sağol!, Varol!, Allah Allah!
Ünlemler kullanım alanlarına ve anlamlarına göre iki grupta incelenebilir.
a) Seslenme (Çağırma) Ünlemleri: Bu ünlemler fazla değildir. Hey, ey, bre haydi, ya gibi ünlemlerdir. Bu ünlemler sadece
işaret ederek dikkat çekmeye yada seslenmeye yarayan ünlemlerdir.
Örnek: Hey! Beni duyuyor musunuz? / Haydi koşun! / Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker! / Bre gafil! / Ya Resulullah
b) Duygu Ünlemleri: Şiddetli duygularımızı dile getiren heyecan, sevinç, nefret, özlem gibi duyguları karşılayan ünlemlerdir.
Bu ünlemler ses taklidi olabileceği gibi kelime çeşitleriyle de yapılabilir.
Örnek: Ah, bu günleri de mi görecektik! / Aman, Allah korusun! / Oh be rahatladık! / Vay, seni görmek ne güzel! / Yazık, sana
titreyen vicdana! / Senin gibi insana yazıklar olsun!
F) FİİLLER (EYLEMLER)
Fiil: Bir hareket, bir oluş, bir duruş veya bir iş bildiren kelimelere fiil denir. Fiiller bir dilin temelini oluşturur. Dolayısıyla bir dilin ne
kadar yabancılaştığı fiillerdeki değişimle ölçülebilir. O yüzden dil gramer olarak en önemli kelime türüdür. Hemen hemen iletişimde
yargıların tamamı fiille sağlanır. Bir kelimenin fiil olup olmadığını anlamanın en kolay yolu o fiile mastar ekini (-mak) getirmektir.
Çünkü bütün fiiller mastar ekini alırlar. Fiiller dışındaki kelimeler mastar ekini alamazlar. Ancak Türkçe’de bazı kökler çift anlam
ifade ettiğinde bu kuralın dışında kelimenin cümledeki kullanışına da dikkat etmek gerekir.
Örnek: Var – kelimesi ( Bu kalemlerden bizde var) cümlesinde isim soyludur.
Var – kelimesi ( Dün gece annemler Ankara’ya vardılar) cümlesinde ise fiil soyludur.
FİİLLERİN SINIFLANDIRILMASI
A. FİİLLERİN DURUMLARINA GÖRE FİİLLER;
1. Asıl Fiiller: Tek sesten dört sese kadar çıkabilen fiillerdir. Bu fiiller fiilden fiil yapım ekleriyle genişleyebilir. Bu fiiller hareket, iş,
kılış, oluş bildirirler. Fiillerin bu fonksiyonları kullanışlarına göre değişir. Gelmek, koşmak, gülmek, yatmak, vurmak, çalmak,
yanmak, ölmek gibi fiiller asıl fiillerdir.
2. Yardımcı Fiiller: İsim soylu bir kelimeyi fiil haline koyan fiillerle bir fiilden birleşik fiil yapan fiillere yardımcı fiil denir. Bu
fiiller tek başlarına kullanıldıklarında asıl fiildir. Bir isim veya bir fiil ile beraber kullanıldıklarında yardımcı fiildir. Bu fiiller; et-,
eyle-, ol-, kıl-,bul-, bulun-, bil-, ver-, kal-, gör-, gel-, dur-, yaz fiilleri yardımcı fiil olarak kullanılmaktadır.
B. KULLANIŞLARINA GÖRE FİİLLER:
1. Çekimli Halde Kullanılanlar: Bir fiilin tam yargı bildirebilmesi için o fiilin zaman ve şahsa çekimlenmesi gerekir. Şâhısa, zamana
ve dilek kipine çekimlenmiş fiillere çekimli fiil denir. Örnek: Geldim, yattık, gitmeliyiz. Çekimlenmemiş fiiller kök veya gövde
halinde bulunur. Ancak kök halinde bulunan fiillere ünlem işareti getirilirse fiil o zaman emir kipinin 2. tekiline çekimlenmiş olur.
Örnek: Koş!, yat!, uç!
12
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
2. Mastar İsmi Olarak Kullanılanlar: Fiiller –mak, -ma, - ış ekleri aldığında mastar ismi olarak kullanılırlar. Bir fiil mastar eki
aldığı zaman fiil özelliğini kaybetmez; ancak cümle içerisinde isim gibi kullanılır. Yani bir bakıma fiilin ismi olurlar. Bu ekleri alan
fiiller fiil çekim eki alamazlar. Bunun yerine isim çekim eki alırlar. Örnek: Konuşma-y-ı (Yükleme hal eki almış), Okumak-ta
(Bulunma hal eki almıştır). Mastar eki almış fiiller cümlede özne, tümleç ve yüklem görevinde bulunabilir. Örnek: Okumak güzeldir
(Cümlede özne görevindedir), uyumaktan bıktım (Cümlede yer tamlayıcısı olarak kullanılmıştır.), gayemiz çalışmaktır (Cümlesinde
yüklem görevindedir)
3. Sıfat Olarak Kullanılanlar: Fiiller –an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş ekleri aldığında sıfat olarak kullanılır. Bu ekleri alan
fiiller bir isimden önce geldiğinde sıfat tamlaması kurar, Tek başlarına kullandığında ise adlaşmış sıfat olur. Sıfatlar isim soylu
kelimeler olduğuna göre sıfat-fiil eklerini alan fiillerde isim gibi muamele görür. Örnek: Yakacak odunumuz kalmadı, Görünen köy
kılavuz istemez
4. Zarf Olarak Kullanılanlar: Fiiller –ıp,-arak, -ken, -ınca, -alı, - dıkça, -madan, -a ekleri aldığında zarf olarak kullanılır. Bu ekleri
alan fiiller hem zarf görevini aynı zamanda da bağlama görevini üstlenir. Örnek: Çarşıya uğrayıp et aldım (İki cümleyi birbirine
bağlıyor), Bu hayatı yaşayarak öğrenim (Bu cümlede zaman görevinde kullanılmıştır),
C) ANLAMLARINA GÖRE FİİLLER:
1. Olumlu Fiiller: Yapılmış bir işi bildiren çekimli veya kök ya da gövde halindeki bütün fiiller olumludur. Örnek: Geldi (Gelme işi
gerçekleştiği için olumludur), Yatıyordu (Yatma işi gerçekleştiği için olumlu), Ölmüş (Ölme işi gerçekleştiği için olumludur).Çekimli
olmayan fiiller emir kipine çekimlenmiş gibi göründüğü için olumludur. Örnek: gel (İşin gerçekleşmesine yönelik emir olduğu için
olumludur), uç (İşin gerçekleşmesine yönelik emir olduğu için olumludur)
2. Olumsuz Fiiller: Yapılamayan bir işi bildiren çekimli veya kök ya da gövde halindeki fiillerdir. Fiillerde olumsuzluk genellikle
–ma, -me ekiyle yapılır. Bunun yanında geniş zamana çekimlenmiş fiillerin olumsuzu –maz ekiyle; gereklilik kipine çekimlenmiş
fiillerin olumsuzu ise –ama ekiyle yapılır. Örnek: Konuşma (İş gerçekleşmemiş dolayısıyla olumsuz), gelmez (iş gerçekleşmemiş
dolayısıyla olumsuz) yatamadım (iş gerçekleşmemiş dolayısıyla olumsuz)
3. Soru Bildiren Fiiller: Fiillerde soru –mı ekiyle yapılır. Örnek: geldi mi? / konuştu mu? Ayrıca soru edatlarıyla, soru zamirleriyle,
soru zarflarıyla ve soru sıfatlarıyla da fiiller soru şekline sokulur. Örnek: Bugün kim geldi (zamir) / Nasıl yedi (zarf) / Acaba geldi mi
(Edat) / Kaçıncı kata çıktın (sıfat)
Not: Soru bildiren her kelime veya ek fiili soru haline sokmaz. Örnek: Kara mı kara gözleri var (mi soru anlamı katmamıştır) / Ne
günler yaşadık (Cümlede ne fiile soru anlamı katmamıştır)
4. Dilek Bildiren Fiiller: Dilek şart kipine çekimlenmiş fiillerdir. Dilek – şart kipini alan fiil iki cümleyi bağlama görevinde
kullanılmışsa şart anlamı taşır. Örnek: Bu konuyu anlasam (Dilek)
5. Şart Bildiren Fiiller: İki yargıyı birbirine bağlayan şart eki –sa ekini alan fiillerdir. Örnek: Derslerine çalışırsan başarılı olursun.
6. Emir Bildiren Fiiller: Çekimsiz haldeki bütün fiiller emir bildirir. Örnek: gel, koş, yat, oku,
7. Oluş Bildiren Fiiller: İsimlere –laş eki getirilerek yapılır. Bu tür fiiller bir işin kendiliğinden oluştuğu anlamını taşır. Örnek:
Beyaz-laş, bencil-leş, acı-laş,
D) YAPISINA GÖRE FİİLLER:
1. Basit Fiiller: Bir veya birkaç heceden oluşan kök halindeki fiillerdir. Basit yapıdaki fiillerin gizli birer öznesi vardır. Örnek:
Uyudu, geldi, uçtu, buldu,
2. Türemiş Fiiller: İsim kök ve gövdelerine isimden fiil yapım eki getirilerek ya da fiil kök ve gövdelerine fiilden fiil yapım ekleri
getirilerek yapılır. Örnek: Kan-a(mak), ev-er(mek), bek-le(mek), ince-l(mek), it-ele(mek), çık-ar(mek), dön-der(mek), an-ı-l(mak)
3. Birleşik Fiiller: Bir yardımcı fiil ile bir isim soylu kelimeden veya iki fiilin birleşmesiyle meydana gelen kelime gurubuna birleşik
fiil denir. Birleşik fiiller üç şekilde yapılır.
a. İsim Soylu Kelimelerle Yapılan Birleşik Fiiller (Kuralsız Birleşik Fiiller): İsim soylu bir kelimeyi fiil haline koyan
yapılara yardımcı fiil denir. Türkçede bu tür yardımcı fiiller –et, -eyle, - ol, -kıl, -bul, - bulun ve –buyur fiilleridir. İşte bu yardımcı
fiillerle isim soylu kelimelerin kalıplaşarak oluşturduğu birleşik fiillere kuralsız birleşik fiiller denir. Kuralsız fiillerin ilmesi ise, eğer
isim soylu kelimede herhangi bir ses olayı (ses türemesi veya ses düşmesi) varsa isim soylu kelimeyle yardımcı fiil bitişik yazılır.
Eğer isim soylu kelimede herhangi bir ses olayı yoksa isim soylu kelime ile yardımcı fiil ayrı yazılırlar.
Ayrı Yazılanlar
Razı+etRazı et(mek)
Arz +ey Arz eyle(mek)
Kul+ol Kul ol(mak)
Takdim+kılTakdim kıl(mak)
Bitişik Yazılanlar
Şükür+etŞükret(mek)
Sabır+eyleSabreyle(mek)
His+olHissol(mak)
Seyir+eySeyreyle(mek)
b. İki Fiilin Birleşmesiyle Meydana Gelmiş Birleşik Fiiller (Kurallı Birleşik Fiiller): İki fiilin bağ-fiil (a,e,i,i,u,ü)
yardımıyla kalıplaşmasıyla oluştuğu birleşik fiillerdir. Bu tür fiillerde birinci fiil asıl fiil ikinci fiil ise yardımcı fiildir. Kurallı birleşik
filler cümledeki fonksiyonlarına göre dörde ayrılır.
I) Yeterlilik Fiili(-bil): -bil yardımcı fiili ile yapılır. Bu yardımcı fille yapılan birleşik fiiller cümleye bir işe gücü yetme anlamı katar.
Örnek: Gez – e – bil  Gezebilmek: Gez: Asıl fiil / e: Bağ-fiil / bil: Yardımcı fiil
Yaz – a – bil  Yazabilmek: Yaz: Asıl fiil / a: Bağ-fiil / bil: Yardımcı fiil
II) Tezlik Fiili (-ver): -ver yardımcı fiili ile yapılan birleşik fiillerdir. Bu yardımcı fiille yapılan birleşik fiiller cümleye bir işi çabuk
yapma anlamı katar.
Örnek: Koş – u – ver  Koşuvermek: Koş: Asıl fiil / u: Bağ-fiil / ver: Yardımcı fiil
At – ı – ver  Atıvermek: At: Asıl fiil / ı: Bağ-fiil / ver: Yardımcı fiil
III) Süreklilik Fiili (-dur, -kal, -gör, -gel): -dur, -kal, -gör, -gel yardımcı fiilleri ile yapılır. Bu yardımcı fiillerle yapılan birleşik
fiiller cümleye bir işin devamlı yapıldığı anlamını katar.
13
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
Örnek: Bak – a – gör Bakagörmek: Bak: Asıl Fiil / a: Bağ-fiil / Gör: Yardımcı fiil
Sür – e – gel Çıkagelmek: Sür: Asıl Fiil / e: Bağ-fiil / Gel: Yardımcı fiil
Don – a – kal Donakalmak: Don: Asıl Fiil / a: Bağ-fiil / Kal: Yardımcı fiil
VI) Yaklaşma Fiili (-yaz): -yaz yardımcı fiili ile yapılır. Bu yardımcı fiille yapılan birleşik fiil cümleye bir işin yapılmasına veya
gerçekleşmesine az kaldığı anlamı katar.
Örnek: Düş – e – yazDüşeyazmak: Düş: Asıl Fiil / e: Bağ-fiil / Yaz: Yardımcı fiil
Öl – e – yaz Öleyazmak: Öl: Asıl Fiil / e: Bağ-fiil / Yaz: Yardımcı fiil
c. Anlamca Kaynaşmış Birleşik Fiiller: Bir yada birden fazla isim soylu kelimeyle bir fiilden oluşmuş birleşik fiillerdir. Bu
tür birleşik fiillerde belli bir yardımcı fiil yoktur. Bu tür birleşik fiiller genelde deyimlerde ve kalıplaşmış sözlerde görülür. Birleşik
fiili oluşturan kelimelerin ikisi de sözlük anlamını kaybetmişse birleşik fiil bitişik yazılır. Sadece fiil olan kelime sözlük anlamını
kaybetmişse birleşik fiil ayrı yazılır.
Örnek: Hasta – düşmek Hasta düşmek (Burada sadece düşmek sözlük anlamının dışında kullanılmıştır.)
Ön – görmek  Ön görmek (Burada hem ön hem de görmek asıl manalarının dışında kullanılmıştır)
Var – saymakVarsaymak (Burada hem var hem de saymak kelimeleri asıl anlamlarının dışında kullanılmıştır.)
Gönül – vermek Gönül vermek (Burada sadece vermek fiili asıl manasının dışında kullanılmıştır.)
E) ÇEKİM HALLERİNE GÖRE FİİLLER
1. Asıl Fiillerin Çekimleri: Bir fiilin zamana, dilek kipine veya şahsa göre sıralanmasına fiil çekimi denir. Öyleyse fiil çekimlerini
dört başlık altında incelemek doğru olur.
a. Şahıslara Çekimler: Fil çekimlerinde şahısları gösteren eklerdir. Bu ekler fiili en son eklenen eklerdir. Türkçede üç tip şahıs eki
vardır.
I. 1. Tip Şahıs Ekleri
1. Tekil Şahıs
(ım,im)
Geleceğim
2. Tekil Şahıs
(sın, sin)
Geleceksin
3.Tekil Şahıs
(Eksiz)
Gelecek
1. Çoğul Şahıs
(-ız, iz)
Geleceğiz
2. Çoğul Şahıs
(sınız, siniz)
Geleceksiniz
3. Çoğul Şahıs
(lar, ler)
Gelecekler
II. 2. Tip Şahıs Ekleri:
1. Tekil Şahıs
2. Tekil Şahıs
(m)
(n)
Geldim
Geldin
3.Tekil Şahıs
(Eksiz)
Geldi
1. Çoğul Şahıs
(k)
Geldik
2. Çoğul Şahıs
(nız, niz)
Geldiniz
3. Çoğul Şahıs
(lar, ler)
Geldiler
III. 3. Tip Şahıs Ekleri:
1. Tekil Şahıs
2. Tekil Şahıs
(im)
(sın, sin)
Göreyim
Göresin
3.Tekil Şahıs
(Eksiz)
Göre
1. Çoğul Şahıs
(lim)
Görelim
2. Çoğul Şahıs
(sınız, siniz)
Göresiniz
3. Çoğul Şahıs
(lar,ler)
Göreler
b. Haber Kiplerine Çekim:
Şimdiki Zaman
(yor)
Geliyorum
1. Tekil Şahıs
Geliyorsun
2. Tekil Şahıs
Geliyor
3. Tekil Şahıs
Geliyoruz
1. Çoğul Şahıs
Geliyorsunuz
2. Çoğul Şahıs
Geliyorlar
3. Çoğul Şahıs
Gelecek Zaman
(acak)
Geleceğim
Geleceksin
Gelecek
Geleceğiz
Geleceksiniz
Gelecekler
Geniş Zaman
(r )
Gelirim
Gelirsin
Gelir
Geliriz
Gelirsiniz
Gelirler
Anlatılan Geç. Z.
(mış)
Gelmişim
Gelmişsin
Gelmiş
Gelmişiz
Gelmişsiniz
Gelmişler
Görülen Geç. Z.
(dı)
Geldim
Geldin
Geldi
Geldik
Geldiniz
Geldiler
c. Dilek Kiplerine Çekim:
Dilek-Şart (sa)
Gereklilik (malı)
İstek (a,e)
Emir (Eksiz)
1. Tekil Şahıs
Alsam
Almalıyım
Alayım
yok
d. Birleşik Zamanlara Çekim:
Şimdiki Zaman
(yor)
Hikaye (dı,di)
Koşuyordum
Rivayet (mış,miş)
Koşuyormuşum
Şart (sa,se)
Koşuyorsam
2. Tekil Şahıs
Alsan
Almalısın
Alasın
Al
3. Tekil Şahıs
Alsa
Almalı
Ala
Alsın
Gelecek Zaman
(acak)
Koşacaktım
Koşacakmışım
Koşacaksam
1. Çoğul Şahıs
Alsak
Almalıyız
Alalım
yok
Geniş Zaman
(r )
Koşardım
Koşarmışım
Koşarsam
14
2. Çoğul Şahıs
Alsanız
Almalısınız
Alasınız
Alın
Anlatılan Geç Z.
(mış)
Koşmuştum
Yok
Koşmuşsam
3. Çoğul Şahıs
Alsalar
Almalılar
Alalar
Alsınlar
Görülen Geç Z.
(dı)
Koştuydum
Yok
Koşduysam
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
2. Ek Fiilin Çekimi (İ-mek Fiil): -İ (mek) fiili isimlere gelerek onları yüklem haline koyar. İsimler –i(mek) fiilini alarak hem şahıs
eklerine hem de zaman eklerine çekimlenir. Bu fiilin altı türlü çekimi vardır. Bunlardan vasıta (Zengin-i-le) ve zarf-fiile (Zengi-i-ken)
çekimlerinin şahsı yoktur. Görülen geçmiş zaman, dilek-şart, geniş zaman ve anlatılan geçmiş zamana çekimlerin aynı zamanda
şahısları vardır. Bu çekimlerin olumsuzluğu “değil” kelimesi ile yapılır. Her çekimde -i(mek) fiilinin “i” si düşer.
Anlatılan Geçmiş Z.
Görülen Geçmiş Z.
Geniş Zaman
Dilek – Şart
1. Tekil Şahıs
Zengin-i-di-m
Zengin-i-miş-im
Zengin-i-m
Zengin-i-se-m
2. Tekil Şahıs
Zengin-i-di-n
Zengin-i- miş-sin
Zengin-i-sin
Zengin-i- se-n
3. Tekil Şahıs
Zengin-i-di
Zengin-i- miş
Zengin-i-dir
Zengin-i- se
1. Çoğul Şahıs
Zengin-i-di-k
Zengin-i- miş-iz
Zengin-i-z
Zengin-i- se-k
2. Çoğul Şahıs
Zengin-i-di-niz
Zengin-i- miş-siniz
Zengin-i-siniz
Zengin-i- se-niz
3. Çoğul Şahıs
Zengin-i-di-ler
Zengin-i- miş-ler
Zengin-i-lerdir
Zengin-i- se-ler
1. Tekil Şahıs
2. Tekil Şahıs
3. Tekil Şahıs
1. Çoğul Şahıs
2. Çoğul Şahıs
3. Çoğul Şahıs
Anlatılan Geçmiş Zamanın Şartı
Zengin-i-di-y-se-m
Zengin-i-di-y-se-n
Zengin-i-di-y-se
Zengin-i-di-y-se-k
Zengin-i-di-y-se-niz
Zengin-i-di-y-se-ler
Görülen Geçmiş Zamanın Şartı
Zengin-i-miş-se-m
Zengin-i- miş-se-n
Zengin-i- miş-se
Zengin-i- miş-se-k
Zengin-i- miş-se-niz
Zengin-i- miş-se-ler
NOT: İ(mek) fiilinin olumsuzu değil kelimesi ile yapılır. Örnek: Zengin değil-i-di-m / zengin değil-i-se-k
F) ÇATILARINA GÖRE FİİLLER: Fiiller kök halinden gövde haline geçerken almış oldukları eklerle yeni tabanlar oluşturur. Bu
tabanlardaki değişikliğe fiil çatısı denir. Fiil çatılarını iki bölümde incelemek mümkündür.
1. Özne Alışlarına Göre Fiil Çatıları:
a) Etken Fiiller: Çatı eki almamış, gerçek öznesi belli olan fiillere etken fiil denir. Etken fiillerin öznesi yapıcı olduğundan fiil
doğrudan doğruya öznenin yaptığı işi anlatır.
"O derslerine zamanında çalışır." cümlesinde "çalışır" fiili etkendir; çünkü çalışma eylemini yapan o'dur, yani bellidir. "Bu kitapları
senin için aldım." cümlesinin yüklemi aldım etkendir. Öznesi gizli özne olmasına rağmen ben olduğu anlaşılmaktadır. "O filmi
mutlaka görmelisin." cümlesinin de yüklemi görmelisin fiilinin gerçek öznesi gizli özne olan sen'dir ve etkendir.
b) Edilgen Fiiller: -l ve -n edilgenlik etkenlerinden birini alan ve gerçek öznesi belli olmayan, sözde öznesi bulunan fiillere edilgen
fiil denir. Edilgen çatılı fiillerde özne eylemi yapan ya da bir oluş, bir durum içinde bulunan varlık değil, yüklemin bildirdiği
eylemden etkilenen varlıktır. O halde edilgenlik eki almış fiillerin sözde öznesinin bulunması için geçişli olması gerekir: "Ahmet bu
yeni kitabı almış." cümlesinin yüklemi geçişli olan almaktır. Bu fiilin edilgeni al-ı-n-mak yüklem olduğu zaman cümle "Bu yeni kitap
alınmış." olur. Yani geçişli yüklem (fiil), edilgenlik eki aldığı zaman, cümlenin öznesi düşer, nesne de hal (durum) ekini atarak özne
yerine geçer ki, bu özne sözde öznedir.
Örnek:
"Mustafa tatilde Devlet Ana'yı okumuş." Okumuş yükleminin edilgeni oku-n-muş'tur. Yüklem okunmuş olunca cümle "Tatilde Devlet
Ana okunmuş." olur.
Geçişsiz fiillerin edilgenlik eki almış şekilleri yüklem olduklarında, cümlede özne yerine geçecek (sözde özne olacak) nesne
bulunmadığından öznesiz bir cümle kurulur: "Mustafa dün Çamlıca'ya gezmeye gitti." cümlesinin yüklemi olan "gitti"nin edilgeni
"gidildi"dir. Gidildi yüklem olunca, cümle, "Dün Çamlıca'ya gezmeye gidildi." olur. Bu cümlede ise sözde özne yoktur. Yani cümle
öznesizdir: O halde geçişsiz edilgen çatılı fiillerin yüklem olduğu cümlelerde özne yoktur.
c) Dönüşlü fiiller: Dönüşlü çatı ekleriyle oluşturulan ve öznenin yaptığı işin doğrudan doğruya tekrar özneye döndüğünü bildiren
fiillerdir. Yani işi yapanın da işten etkilenenin de aynı varlık olduğu fiillerdir. Dönüşlü fiillerde -istisnalar dışında- özne ile nesne aynı
varlıktır. Türkçe'de dönüşlü çatılı fiiller -(ı)n ekiyle kurulur. -(ı)l ve (ı)ş ekleriyle de dönüşlü görünümünde çatılar kurulabildiği
söylenmekte ise de böyle fiillerde dönüşlülük anlamı belirgin değildir.
"Arkadaşın ne çok övündü." cümlesinin yüklemi dönüşlülük eki almış öv-ü-n-dü’dür. Övündüğün bu cümleye kattığı anlam ise
arkadaşın kendisi kendisini övdüğüdür.
O her akşam yıkanır: O, her akşam kendisi kendisini yıkar.
Faruk her sabah taranır: Faruk her sabah kendisi kendisini tarar.
"Gelen darbelerden ustaca korundu.", "O, gelen darbelerden kendisi kendisini ustaca korudu." Bu cümlelerde bildirilen
eylemi yapan da, bu eylemden etkilenen varlık da öznedir. Bunlar gibi süsle-n-mek, söyle-n-mek, döv-ün-mek, fiilleri de dönüşlüdür.
Not 1: Dönüşlü fiillerin özne ve nesnelerinin aynı varlık olmasına rağmen bazı dönüşlü fiiller nesne alabilir.
Bavulunu yüklendi: Yüklendi fiili dönüşlüdür; bavulunu cümlenin nesnedir.
Dün madalyalarını takındı: Takındı fiili dönüşlüdür; madalyalarını cümlenin nesnedir.
Not 2: Cansız öznelerin eylemleri dönüşlü olamaz. Çünkü cansız öznelerin bir eylem yapması söz konusu değildir. "Yeni ev
boyandı." cümlesindeki boyandı eylemi dönüşlü değil, edilgendir. Evin, kendi kendini boyama özelliğine sahip olması mümkün
olmadığına göre boyama eylemini başkası yapmıştır. Ancak "Candan iyice süslenmiş." cümlesinin öznesi Ayşe, kendi kendini
süsleme özelliğine sahip olduğu için süslenmiş yüklemi dönüşlüdür.
"Hami bugün çok yoruldu." Yor-u-l-du yükleminin aldığı l ekinin cümleye kendi kendini yordu anlamı kattığı belirgin
değildir. Bunun gibi üz-ü-l-mek, sık-ı-l-mak, kız-ı-ş-mak fiillerinde de dönüşlülük anlamı belirgin değildir.
d) İşteş fiiller: Bir işin birden çok özne tarafından yapıldığını belirten fiillerdir. Türkçe'de işteşlik eki (i)ş'dir. Bul-u-ş-mak, at-ı-şmak, bağ(ı)r-ı-ş-mak, kaç-ı-ş-mak birer işteş fiildir.
15
Dil ve Anlatım – 2
TOLGA ÇINAR KIZ MESLEK LİSESİ
Yahya DAŞTAN
İşteş fiillerin bildirdiği eylemi özneler ya beraber (ortaklaşa) ya da karşılıklı yaparlar.
Birlikte (ortaklaşa) işteş fiiller: İşin, oluşun, hareketin iki ya da daha çok özne tarafından birlikte yapıldığını bildiren fiillerdir:
"Saatlerce durakta bekleştiler." cümlenin öznesi olan onlar hep beraber bekleşmişlerdir. Aynı şekilde "Kanaryalar ne güzel ötüşüyor."
Baharda kuzular meleşir," cümlelerinin yüklemleri olan ötüşmek, meleşmek fiillerinin de ortaklaşa işteş anlamı vardır.
Karşılıklı işteş fiiller: İşin, oluşun, hareketin iki ya da daha çok özne tarafından karşılıklı yapıldığını bildiren fiillerdir: "İki kardeş
hasretle kucaklaştılar." cümlesinin öznesi olan iki kardeş, yüklemin bildirdiği kucaklama eylemini karşılıklı yapmıştır. "Bunun için
Bu insanlar neden dövüşür? Çocuklar niye atışmışlar. İki arkadaş buluştular. Yolcular yine çekişiyorlar. Kore'de göğüs göğüse
vuruştular. Onlar sık sık görüşürler." cümlelerinin yüklemleri olan dövüşmek, atışmak, buluşmak, çekişmek, vuruşmak, görüşmek
fiillerinin de karşılıklı işteş anlamı vardır.
Nitelikte eşitlik bildiren fiiller:
Bu fiiller sıfat olarak kullanılan kelimelerden le+ş ekiyle türerler. Beyazlaşmak, güzelleşmek, iyileşmek... nitelikte eşitlik bildiren
fiillerdir.
"Bu yaz çok esmerleşmiş." cümlesinin yüklemi olan esmerleşmek fiilinin anlamı esmere eşit bir görünüm kazanmadır. "Günden güne
güzelleşiyor." cümlesindeki güzelleşmek fiilinin anlamı ise güzele benzemektir.
Uyarılar:

Bir fiilin çatısı incelenirken o fiilin cümlede kazandığı anlama dikkat etmelidir. Bu yapılmazsa dönüşlü fiillerle edilgen fiiller
karıştırılabilir.

Dönüşlü fiiller genellikle nesne almaz.

Edilgen fiillerin yüklem olduğu bazı cümlelerde sözde özne olmayabilir. ("İstanbul'daki camilere gidildi." cümlesinde olduğu
gibi)
2. Nesne Alışlarına Göre Fiil Çatıları:
a) Geçişli fiiller: Nesne alan fiillere geçişli fiil denir. Türkçe'de kılış bildiren fiiller genellikle geçişlidir: açmak, bağlamak, atmak,
çözmek... gibi. Geçişli fiillere neyi, kimi soruları sorulduğunda cevap alınır. Geçişli fiillerin yüklem olduğu cümlelerde, söylenmek
istenmezse, nesne bulunmayabilir.
b) Geçişsiz fiiller: Nesne almayan fiillere geçişsiz fiil denir. Geçişsiz fiillere neyi, kimi soruları sorulduğunda cevap alınmaz.
Türkçe'de oluş bildiren fiiller genellikle geçişsizdir: uyumak, ölmek, düşmek, susmak... gibi. Geçişsiz fiillerin yüklem olduğu
cümlelerde nesne bulunmaz.
c) Oldurgan Fiiller: Geçişsiz fiillere –t, dır, r, tır ekleri getirilerek geçişli hale getirilmesine oldurgan fiil denir. Örnek: üşümek/üşü-tmek, uyumak/uyu-t-mak, yatmak/yat-ır-mak, susmak/sus-tur-mak...
d) Ettirgen fiiller: (i)r, -t, -tir (dir) çatı eklerini alarak eylemin özne dışındaki başka bir varlığa yaptırıldığını, başka bir nesneye
aktarıldığını gösteren fiillere ettirgen fiil denir. Ettirgen çatı, geçişli ve oldurgan fiil kök ve gövdelerine ettirgenlik eklerinden bir
getirilerek yapılır. Geçişli fiillerin geçişlilik dereceleri bu ekler yardımıyla artırılabilir. Bu fiiller öznesine göre de ettirgen olarak
isimlendirilir. al-dır-t-tır-mak, bul-dur-t-tur-mak, yaz-dır-t-tır-mak...
Not: Dilimizde bazı anlamlarıyla çeşitli, bazı anlamlarıyla geçişsiz olan fiiller de vardır:
Bugün de geçti: Geçmek, geçişsizdir.
Irmağı yüzerek geçti: Geçmek, geçişlidir.
Bu yıl ekinler iyi sürdü: Sürmek (büyümek), geçişsizdir.
Bu yıl tarlasını iyi sürdü: Sürmek, geçişlidir.
Turfanda patates çıktı: Çıkmak, geçişsizdir.
Bu yokuşu yorulmadan çıktı: Çıkmak geçişlidir.
Uyarılar:


Bir cümlede fiil geçişli olduğu halde nesne kullanılmamış olabilir. Bu durumda fiilin çatısı değişmez.
Bazı fiiller cümledeki kullanımına göre geçişli ya da geçişsiz olabilir.
16
Download