Prematüre İnfantlarda Kalp Boyutlarının Referans Aralıkları ve Kan

advertisement
T.C.
BAKIRKÖY KADIN DOĞUM ve ÇOCUK HASTALIKLARI
EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ
ÇOCUK KLİNİĞİ
BAŞHEKİM: DR. RENGİN ŞİRANECİ
Prematüre İnfantlarda Kalp Boyutlarının Referans
Aralıkları ve Kan Akım Hızlarının Ekokardiyografik Tespiti
ve Elektrokardiyografik Değerlerinin Saptanması
Uzmanlık Tezi
Dr. Mehmet KESİKMİNARE
Klinik Şefi:
Dr. Sultan KAVUNCUOĞLU
İstanbul 2008
1
T.C.
BAKIRKÖY KADIN DOĞUM ve ÇOCUK HASTALIKLARI
EĞİTİM ve ARAŞTIRMA HASTANESİ
ÇOCUK KLİNİĞİ
BAŞHEKİM: DR. RENGİN ŞİRANECİ
Prematüre İnfantlarda Kalp Boyutlarının Referans
Aralıkları ve Kan Akım Hızlarının Ekokardiyografik Tespiti
ve Elektrokardiyografik Değerlerinin Saptanması
Uzmanlık Tezi
Dr. Mehmet KESİKMİNARE
Klinik Şefi:
Dr. Sultan KAVUNCUOĞLU
İstanbul 2008
2
ÖNSÖZ
Uzmanlık eğitim süresince bilgi ve deneyimlerini aktararak yetişmemizde
değerli katkıları bulunan hastanemiz başhekimi Klinik Şefi Dr. Rengin ŞİRANECİ’ ye,
Eğitimime her anlamda büyük katkıları bulunan ve meslek hayatım boyunca
kendime örnek aldığım başta değerli hocam Klinik Şefi Dr. Sultan KAVUNCUOĞLU
olmak üzere; Klinik Şefleri; Dr. Erdal ADAL, Dr. Gönül AYDOĞAN ’a,
Tezimin ekokardiyografilerini yaparak bana yol gösteren, tezimin her
aşamasında büyük desteğini gördüğüm Pediatrik Kardiyolog Dr. Kazım ÖZTARHAN’a
Bilgi ve birikimlerinden faydalandığım tüm uzman doktorlara,
Çalışma arkadaşlarımdan başta Dr. Arzu AK, Dr. Ayfer ARDUÇ AKÇAY, Dr.
Ahsen TABAK, Dr. Pınar UYSAL, Dr. Taliha ÖNER olmak üzere birlikte çalıştığım
tüm asistan arkadaşlarıma en içten sevgi, saygı ve teşekkürlerimi sunuyorum.
Tezimin istatistiksel analizlerinin yapılmasında yardımcı olan Dr. Emire BOR’a,
Tez
çalışma
aşamasında
emeği
geçen
kardiyoloji
polikliniği
ve
elektrokardiyografi laboratuarında çalışan tüm doktor, hemşire ve personel arkadaşlara
teşekkürlerimi sunuyorum.
Tüm hayatım boyunca benden desteğini esirgemeyen, her zaman yanımda
olduklarını hissettiren sevgili annem, babam ve kardeşlerime,
Teşekkürlerimi sunarım.
Dr. Mehmet KESİKMİNARE
İstanbul, 2008
3
1. GİRİŞ
Preterm doğum, gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere tüm dünyada neonatal
mortalite ve morbiditenin en sık sebebidir1. Her yıl erken doğan bebeklerin toplam
sayısının giderek artması, erken doğumun getirdiği, hem yenidoğan dönemine özgü
olan, hem de çocuk, aile ve toplum açısından uzun dönemde yaşanan sorunlar nedeniyle
prematürite, önemli bir halk sağlığı sorunudur2,3. Günümüzde yaşayabilirlik sınırı 23.
gebelik haftasına kadar inmiştir ve 500 g altındaki bebekler yaşatılabilmektedir1.
Perinatal bakımda son 30 yılda yaşanan ilerlemelerle erken doğan bebeklerin
yaşam oranlarında artış sağlanmış olmasına karşın, günümüzde de prematürite, erken
bebeklik dönemindeki mortalitenin önde gelen nedenlerinden biridir ve uzun dönemde
yol açtığı gelişimsel sorunlar yönünden önemli bir morbidite grubunu oluşturmaktadır3.
Son yıllarda neonatoloji ile ilgili bilimsel, teknolojik gelişmeler, tıbbi
mühendislik alanındaki ilerlemeler, modern perinatal ve neonatal yoğun bakım
ünitelerinin kurulması, mekanik ventilatörlerin kullanıma girmesi, sürfaktanın yaygın
olarak kullanılması, destek tedavilerindeki gelişmeler, bebeklerin vital bulgularının
elektronik cihazlarla monitorizasyonu ve bu konuda deneyimli neonatologların
yetişmesi ile prematüre bebeklerin yaşam oranı belirgin olarak artış göstermiştir.
Neonatal ve perinatal bakımdaki tüm bilimsel ve teknolojik gelişmelere karşın prematür
doğum, halen önemli ve önlenememiş bir problem olarak kalmaya devam etmektedir.
Bu bebeklerin bir kısmı ya doğumda ya da hemen doğum sonrası kaybedilirken,
yaşayanlarda prematürite nedeniyle önemli komplikasyonlar ortaya çıkabilmektedir4.
Ekokardiyografi, ultrason dalgalarının kardiyolojide kullanılma şekli olup
yaklaşık
30
yılı
aşkın
süredir
kardiyak
fonksiyonların
ve
anormalliklerin
değerlendirilmesinde kullanılan bir tekniktir5. Son yıllarda erişkin, çocuklar ve term
infantlar için kardiyak ölçümlerin referans aralıkları belirlenmiştir6,7. Ancak sağlıklı
prematüre
infantlar
açısından
bu
değerlendirmeler
hem
prematüreliğe
bağlı
morbitiditelerin fazla olması hem de ölçüm zorlukları gibi nedenlerden dolayı yeterli
oranda gerçekleştirilememektedir. Yoğun bakım ünitelerinin gelişmesi, özellikle çok
düşük doğum ağırlıklı prematüre infantların sağkalım oranlarının artması ile birlikte
preterm kardiyak fonksiyon ve değişimlerinin ölçümü de daha kolay hale gelmiştir.
Fetal yaş arttıkça sistolik ve diastolik işlev maturasyonu artar. Prematür
yenidoğanın işlevleri terme oranla geri, matürasyon geçtir. İmmatür yenidoğanın
4
işlevleri daha geri, matürasyon daha geçtir. Gestasyon boyunca fetal miyokardın total
kollajen/total protein oranı yüksek, kontraktil/non kontraktil protein oranı az, kontraktil
proteinler disorganize dizilmiştir. Miyokard relaksasyon ve kompliyansı düşüktür.
Myokard miyofibril içeriği düşüktür ve miyofibril içeriği yaşla birlikte artar. Postnatal
dönemde disorganizasyon düzelir, Sarkoplazmik retikulum içeriği artar, kontraktil/non
kontraktil protein oranı artar. Sonuçta miyokard relaksasyon ve kompliyansı
matürasyona uğrar8,9.
Prematüre infantlarda kalp boyutlarının referans aralıkları ve kan akım hızlarının
ekokardiyografik tespiti ve elektrokardiyografik değerlerinin saptanması konusunda
ülkemizde yapılmış bir çalışma olmayıp, hastanemizde prematüre servisinin ve yeterli
sayıda prematüre infant bulunması nedenleriyle çalışmamızın ülkemiz prematüre
bebeklerinin kardiak ölçümlerine referans oluşturabilmesi açısından önemli bir
araştırma olacağını düşünmekteyiz.
5
Tezin amaçları;
•
28 ile 36 gestasyonel hafta arasında değişen sağlıklı prematüre
infantların 0-7. günler içerisindeki ekokardiyografik değerlerinin ölçümü
ve M-Mode ekokardiyografik değerlerinin saptanması;
•
0-7. günler içerisindeki prematüre infantların elektrokardiyografik
parametrelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.
6
İÇİNDEKİLER
Sayfa No
ÖNSÖZ
3
İÇİNDEKİLER
I
KISALTMALAR
II
ŞEKİLLER DİZİNİ
IV
TABLOLAR DİZİNİ
VI
1.GİRİŞ ve AMAÇ
1
2. GENEL BİLGİLER
4
2. 1. PREMATÜRİTE
4
2. 2. KALP ANATOMİSİ
8
2. 3. KARDİYOVASKÜLER SİSTEM EMBRİYOLOJİSİ
11
2. 4. KALP TÜPÜNÜN MOLEKÜLER GELİŞİMİ
20
2. 5. VENTRİKÜL YAPI VE FONKSİYONU
26
2. 6. KALP KONTRAKSİYONUN HÜCRESEL TEMELİ
27
2. 7. SARKOMER ve KARDİYAK KONTRAKSİYON
31
2. 8. ELEKTROKARDİYOGRAFİ
34
2. 9. EKOKARDİYOGRAFİ
36
3. GEREÇ ve YÖNTEMLER
60
4. BULGULAR
64
5. TARTIŞMA
102
6. SONUÇLAR
112
7. ÖZET
114
8. KAYNAKLAR
121
7
KISALTMALAR
A
: Geç doluş velositesi
Ac. T
: Acceleration Time
Acc
: Acceleration
AGA
:Appropriate for gestational age
AP
: Elektriksel uyarı
AT
: A Time (A dalgasının süresi)
Av
: A dalgası maksimum velositesi
AV
: Atrioventriküler
DDA
: Düşük Doğum Ağırlığı
Dec. T
: Deselerasyon zamanı
E/A
: Ev/Av oranı
E
: Erken doluş velositesi
ECC
: Eksitasyon-Kontraksiyon Coupling Sistemi
EF
: Ejeksiyon Fraksiyonu
EKG
: Elektrokardiyografi
EKO
: Ekokardiyografi
ET
: E Time (E dalgasının süresi)
Ev
: E dalgası maksimum velositesi
FS
: (Fractional shortening)Kısalma Fraksiyonu
GH
: Gestasyon Haftası
IVRT
: İzovolumetrik relaksasyon zamanı
IV
: İnterventriküler
IVCT
: İzovolumetrik Kontraksiyon Zamanı
IVSd
: İnterventriküler septum diyastolik çapı
IVSs
: İnterventriküler septum sistolik çapı
8
LA
: Sol Atrium
LV MASS
: Sol ventrikül kitlesi
LV
: Sol Ventrikül
LVDD
: Sol ventrikül diyastol sonu çapı
LVDS
: Sol ventrikül sistol çapı
LVEF
: Sol Ventrikül Ejeksiyon Fraksiyonu
LVPWD
: Sol ventrikül arka duvar diyastolik çapı
LVPWS
: Sol ventrikül arka duvar sistolik çapı
M-mode
: Motion mode
MPI
: Miyokard performans indeksi
PW
: Pulsed wave
QTc
: Düzeltilmiş QT intervali
RDS
: Respiratory Distress Syndrome
RV
: Sağ Ventrikül
SA
: Sinoatrial
VCİ
: Vena Cava İnferior
VCS
: Vena Cava Superior
VSD
: Ventriküler Septal Defekt
VTİ-A
: A Dalga Alanı
VTİ-E
: E Dalga Alanı
WHO
:Dünya Sağlık Örgütü
9
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil 1: Yaklaşık 26 günlük embriyonun kardiyovasküler sistemine ait şematize resmi
Şekil 2: Kalp tüpünün moleküler gelişim şeması
Şekil 3:Sarkomerin ultra yapısı
Şekil 4:Miyokard kontraksiyonun moleküler temeli
Şekil 5a, 5b: Prematüre EKG örnekleri
Şekil 6: A-mode, B-mode ve M-mode ekokardiyogramların oluşumu.
Şekil 7: Kardiyak boyutların M-mode ölçümleri için tavsiye edilen kriterler.
Şekil 8: İzovolumetrik Kontraksiyon Fazı
Şekil 9: Ventriküler Ejeksiyon
Şekil 10: Sekil 5: Wiggers döngüsü.
Şekil 11: Ventriküler Relaksasyon
Şekil 12: Erken Dolum Fazı
Şekil 13: Atrial Sistol
Şekil 14: Diyastolik fonksiyon bozukluğu evreleri
Şekil 15: Sol ventrikül doluş örneği
Şekil 16: Farklı diyastolik fonksiyon derecelerinde transmitral akımlarının
karsılaştırılması
Şekil 17: Normal mitral anuler doku doppler görüntüsü
Şekil 18: Doku doppler görüntüleme örneği
Şekil 19: Doppler ekokardiyografi ile belirlenen mitral akım örnek şematizasyonu
Şekil 20a, 20b, 20c, 20d, 20e: Ekokardiyografi örnekleri
Şekil 21: Sol Ventrikül parametreleri
Şekil 22: Bebek ağırlığına göre IVS sistolik arter basınç düzeyleri
Şekil 23: Bebek ağırlığına göre IVS diastolik arter basınç düzeyleri dağılımı
Şekil 24: Bebek ağırlığına göre LVPW sistolik arter basınç düzeyleri dağılımı
10
Şekil 25: Bebek ağırlığına göre LVPW diastolik arter basınç düzeyleri dağılımı
Şekil 26: Bebek ağırlığına göre LVD sistolik arter basınç düzeyleri dağılımı
Şekil 27: Bebek ağırlığına göre LVD diastolik arter basınç düzeyleri dağılımı
Şekil 28: Bebek ağırlığına göre LVMASS düzeyleri dağılımı
Şekil 29: Bebek ağırlığına göre sol atrium düzeyleri dağılımı
Şekil 30: Bebek ağırlığına göre aortik çap düzeyleri dağılımı
Şekil 31: Bebek ağırlığına göre aortik çap kısa düzeyleri dağılımı
Şekil 32: Bebek ağırlığına göre pulmoner arter düzeyleri dağılımı
Şekil 33: Gestasyon haftasına göre IVS sistolik arter düzeyleri dağılımı
Şekil 34: Gestasyon haftasına göre IVS diyastolik arter düzeyleri dağılımı
Şekil 35: Gestasyon haftasına göre LVPW sistolik arter düzeyleri dağılımı
Şekil 36: Gestasyon haftasına göre LVPW diyastolik arter düzeyleri dağılımı
Şekil 37: Gestasyon haftasına göre LVD sistolik arter düzeyleri dağılımı
Şekil 38: Gestasyon haftasına göre LVD diastolik arter düzeyleri dağılımı
Şekil 39: Gestasyon haftasına göre LV Mass düzeyleri dağılımı
Şekil 40: Gestasyon haftasına göre sol atrium düzeyleri dağılımı
Şekil 41: Gestasyon haftasına göre Aortik çap düzeyleri dağılımı
Şekil 42: Gestasyon haftasına göre Aortik çap kısa düzeyleri dağılımı
Şekil 43: Gestasyon haftasına göre pulmoner arter düzeyleri dağılımı
11
TABLOLAR DİZİNİ
Tablo 1: Tanımlayıcı özelliklere göre dağılımlar
Tablo 2: Bebeklerin Antropometrik ölçümleri
Tablo 3: Sol Ventrikül parametreleri
Tablo 4: Sistolik parametreler
Tablo 5: LV Mass, Sol Atrium, Aortik Çap, Aortik Çap-Kısa, Pulmoner Arter değerler
Tablo 6: Diastolik parametreler
Tablo 7: Elektrokardiyografik parametreler
Tablo 8: Bebek Ağırlıklarına Göre LV Değerlendirmeler
Tablo 9: Bebek Ağırlıklarına Göre Grup İçi LV Değerlendirmeler
Tablo 10: Bebek Ağırlıklarına Göre Sistolik Değerlendirmeler
Tablo 11: Bebek Ağırlıklarına Göre Grup İçi Sistolik fonksiyonların diğer gruplar ile
anlamlılıklarının ( p değerlerinin ) karşılaştırılması
Tablo 12: Bebeklerin Ağırlıklarına Göre Çaplar
Tablo 13: Bebek Ağırlıklarına Göre Grup İçi Çapların Değerlendirmesi
Tablo 14: Bebek Ağırlıklarına Göre Diastolik Değerlendirmeler
Tablo 15: Bebek Ağırlıklarına Göre Grup İçi Diastolik Değerlendirmesi
Tablo 16: Bebek Ağırlıklarına Göre Elektrokardiyografik Değerlendirmeler
Tablo 17: Bebek Ağırlıklarına Göre Grup İçi Elektrokardiyografik Değerlendirmeler
Tablo 18: Gestasyon Haftasına Göre LV Değerlendirmeler
Tablo 19: Gestasyon Haftasına Göre Grup İçi LV Değerlendirmesi
Tablo 18: Gestasyon Haftasına Göre LV Değerlendirmeler
Tablo 20: Gestasyon Haftasına Göre Sistolik Değerlendirmeler
Tablo 21: Gestasyon Haftasına Göre Grup İçi Sistolik Değerlendirmesi
Tablo 22: Gestasyon Haftasına Göre Çap Değerlendirmeleri
Tablo 23: Gestasyon Haftasına Göre Grup İçi Sistolik Değerlendirmesi
12
Tablo 24: Gestasyon Haftasına Göre Diastolik Değerlendirmeler
Tablo 25: Gestasyon Haftasına Göre Grup İçi Diastolik Değerlendirmesi
Tablo 26: Gestasyon Haftasına Göre Elektrokardiyografik Değerlendirmeler
Tablo 27: Gestasyon Haftasına Göre Grup İçi Elektrokardiyografik Değerlendirmesi
2. GENEL BİLGİLER
2. 1. PREMATÜRİTE
2. 1. 1. Tanım
Erken doğum (prematürite), Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından, 20 ile 37.
gestasyon haftaları arasında matürite tamamlanmadan olan doğumlar olarak
tanımlamaktadır10. Prematür doğum, prematür eylemi takiben gerçekleşen bir olaydır.
Prematür eylem; kiloya bakılmaksızın, son adet tarihi kesin olarak bilinen bir gebenin
son adetinin ilk gününden itibaren 20-37. gestasyon haftaları arasında eyleme girmesi
ve bu eylem ile servikal açıklık ve silinmede eylem süresince değişiklik olması halidir11.
Erken doğumlar, doğum haftasına göre, 32-37 hafta arası, 28-31 hafta arası ve 28
haftanın altı olmak üzere üç grupta incelenmektedir. Prematüre doğan bebeklerden
32.-36. gestasyon haftaları arasında doğanlar orta derecede prematüre, 32. haftanın
altında doğanlar ise ileri derecede prematüre olarak adlandırılır12.
Dünyada perinatal mortalite ve morbiditenin en önemli nedeni %75’lik oranla
ile preterm doğumlardır11,15,17. Tüm doğumların yaklaşık % 10’u pretermdir ve bu
bebeklerin %1-2’si 32. gestasyon haftasından küçük ve doğum ağırlığı 1500 gramın
altında olan vakalardır16. Prematür doğum oranı için ülkemizde kesin belirlenmiş bir
istatistiksel rakam olmamakla beraber Amerika’da % 11, Avrupa’da % 5-7, Kanada’da
% 6,5 olarak tanımlanmıştır18,19.
Türk Neonatoloji Derneği’nin 2005 yılında 25 üniversite hastanesi, 1 eğitim ve
araştırma hastanesi ve 2 özel hastane olmak üzere, toplam 28 büyük merkezde yaptığı
çalışmada, doğum ağırlıkları 500-749 gr. olan bebeklerde mortalite %70, 750-999 gr.
olanlarda %45, 1000-1249 gr. olanlarda %21, 1250-1499 gr. olanlarda %10, 1500-1999
gr. olanlarda %5, 2000-2499 gr. olanlarda %4 olarak bulunmuştur20. Özellikle doğum
ağırlığı 1000 gr. altında olan bebeklerde bildirilen mortalite oranları gelişmiş ülkeler ile
karsılaştırıldığında yüksektir.
13
Yenidoğan yoğun bakımı alanında son 30 yılda çok önemli yol alınmış, 1990’lı
yılların basından itibaren, erken doğum sorununun obstetrik yönden izlemi ve erken
doğan bebeklerin yenidoğan dönemi bakımları ile ilgili yeni yaklaşımlar ortaya
çıkmıştır. Bu gelişmeler, erken doğum riski olduğunda doğum öncesi kortikosteroidlerin
kullanımı21, RDS’nin (respiratory distress syndrome) önlenmesi ve tedavisi icin
surfaktan kullanımı22, kronik akciğer hastalığı için steroidlerin kullanımı23 ve RDS için
yeni solunum destek tedavisi modellerinin24 uygulanmaya başlanmasıdır. Yeni
yaklaşımlar sonucunda, gelişmiş ülkelerde mortalite oranları, 501-750 g arasında doğan
bebeklerde %45’e, 751-1000 g arasında %12’ye, 1001-1250 g arasında
%6’ya,
1251-1500 arasında ise %4’e kadar gerilemiştir. Günümüzde yasayabilirlik sınırı 23.
gebelik haftasına kadar inmiştir ve 500 g altındaki bebekler yaşatılabilmektedir10,25.
2. 1. 2. PREMATÜR DOĞUMLARDA RİSK FAKTÖRLERİ
Epidemiyolojik çalışmalar prematür doğumlarda pek çok risk faktörü
belirlemiştir. Bunlar spontan prematür doğum, siyah ırk, ileri anne yaşı, düşük eğitim
ve düşük sosyoekonomik durum, sigara içme, evli olmama veya partnersiz yaşama, ağır
ve stresli ortamda yaşama, düşük maternal vücut kitle indeksi, az veya aşırı kilo
almadır. Medikal ve obstetrik komplikasyonlar çoğul gebelik, gestasyonel veya önceden
var olan diyabet, esansiyel veya gebeliğin indüklediği hipertansiyon, plasenta previa,
plasental ayrılma, polihidramnios, oligohidramnios, ikinci veya üçüncü trimesterde
abdominal cerrahi, sistemik veya bölgesel enfeksiyonlardır. Bu risk faktörlerinin
çoğunun mekanizması hala çok açık bilinmemektedir26.
2. 1. 3. PREMATÜR DOĞUMDA NEONATAL MORBİDİTE VE
MORTALİTEYİ ETKİLEYEN DURUMLAR
a)Gestasyon Yaşı:
Gestasyon
yaşı
özellikle
neonatal
mortalite
açısından
maturasyonun
tamamlanmamasındaki artış nedeniyle önemli bir faktördür. Fetuslar ikinci trimesterde
plasenta yardımıyla büyüme faktörleri ve diğer nörokoruyucu proteinleri anneden alarak
depolarlar. Doğumdan sonra bu maddeler hasarlara karşı koruyucu etki gösterirler. Bu,
proteinlerin birikimi dolayısıyla yenidoğanda beyin ve olası akciğer hasarını da azaltır.
Ancak prematür doğumlarda bu birikim yeterli miktarda olamadığından inflamatuar
sitokinler sentezlenemez ve oksidatif stres minimalize edilemediğinden hasar oluşumu
artar27.
14
Neonatal mortalite oranının artan gestasyonel hafta ile düştüğü saptanmıştır. 24.
gestasyonel haftada neonatal mortalite 795/1000 iken, 36. gestasyonel haftada
9/1000’dir28. Solunum yetmezliği sendromu (RDS), III. veya IV. derece IVH ve
nekrotizan enterokolit (NEK) gibi mortaliteyi arttıran olayların da 33. gestasyon
haftanın altında daha sık olduğunu saptanmıştır (% 19.4, % 8.1, % 4.8)29.
b)Doğum Ağırlığı:
WHO’nun verilerine göre düşük doğum ağırlığı (DDA) oranı gelişmekte olan
ülkelerde, gelişmiş ülkelere göre çok daha fazladır. Yapılan bir çalışmada her
gestasyonel hafta grubunda vücut ağırlığı daha fazla olanlarda daha düşük oranda ölüm
saptanmıştır30. Özellikle gestasyon haftasına göre küçük doğum, hangi gebelik
haftasında ve hangi nedene bağlı olursa olsun, bebekte hem neonatal dönemde, hem de
uzun vadede önemli sorunlar oluşturabilir. İntrauterin enfeksiyonlar ya da kromozom
anomalilerine bağlı olanlar dışlandığında, neden sıklıkla uteroplasental yetmezlik ya da
anneye ait diğer nedenlerdir. Bu bebekler yenidoğan döneminde hipoglisemi, hipotermi,
polisitemi, beslenme güçlüğü, beslenme intoleransı gibi problemlerle daha sık karşı
karşıya gelir. 27. ile 35. gestasyon haftası (GH)’ında doğan prematürlerde DDA
infantlarda anlamlı derecede daha yüksek mortalite oranı saptanmıştır31. Yine yapılan
bir çalışmada 32. gestasyon haftasının altı doğan prematüre bebeklerde, neonatal
pulmoner morbidite ve bronkopulmoner displazinin DDA’larda anlamlı derecede
yüksek olduğunu saptanmıştır32.
c)Çoğul Gebelik28,30,33
d)Preeklampsi34,35
e)Erken Membran Rüptürü (EMR)36,37,38,39,40,41
f)Diğer Faktörler:
Bilinmeyen nedenlerle prematür doğumların insidansı pek çok gelişmiş ülkede
1980’lerin başında artmıştır. Bu artış beyaz ve sağlıklı popülasyonda daha fazla
olmuştur. Beyaz ırkta prematür doğum oranının 1989’da % 8.8 iken 1997’de % 10.2’ye
çıktığı; siyah ırkta ise % 15.6’dan % 7.6’ya gerilediği saptanmıştır 42. Başka bir 32.
gestasyon haftası altı prematürlerle yaptıkları 1006 infantlık bir retrospektif çalışmada
ırk ve etnik kökenin etkisi araştırılmış ve erken doğum siyah ırkta fazla iken çoğul
doğum beyaz ırkta sık saptanmıştır43.
15
Ayrıca prematür infantlarda histolojik korioamnionit, erken doğum, EMR, IVH
ve serebral palsi riskini arttırmaktadır27.
2. 1. 4. Term ve Preterm İnfantların Kardiyak Fonksiyonlarının
Karşılaştırılması
Fetal yaş arttıkça sistolik ve diastolik işlev maturasyonu artar.
Prematür
yenidoğanın işlevleri terme oranla geri, matürasyon geçtir. İmmatür yenidoğanın
işlevleri daha geri, matürasyon daha geçtir. Gestasyon boyunca fetal miyokardın total
kollajen/total protein oranı yüksek, kontraktil/non kontraktil protein oranı az, kontraktil
proteinler disorganize dizilmiştir. Miyokard relaksasyon ve kompliyansı düşüktür.
Myokard miyofibril içeriği düşüktür ve miyofibril içeriği yaşla birlikte artar. Postnatal
dönemde disorganizasyon düzelir, Sarkoplazmik retikulum içeriği artar, kontraktil/non
kontraktil protein oranı artar. Sonuçta miyokard relaksasyon ve kompliyansı
matürasyona uğrar8,9.
Fetal yaş arttıkça sistolik ve diastolik işlev matürasyonu artar, kompliyans ve
relaksasyon artar. Prematür yenidoğanın işlevleri terme oranla geri, matürasyon geçtir.
İmmatür yenidoğanın işlevleri daha geri, matürasyon daha geçtir.
•
Preterm-Term Sistolik İşlevler
Preterm ve termde sistolik işlevler korunur, doğum sonrası LV yükü giderek
artmasına rağmen fizyolojik sınırlar içinde sistolik işlevler değişmez. Term ve preterm
yenidoğanda kontraktilite korunur, preterm sistolik işlevleri yaklaşık 3. ayda terme
eşitlenir.
•
Preterm-Term Diastolik İşlevler
Fetüs büyüdükçe;“Tip I diastolik doluş paternine” benzer (Pik A>Pik E), yaşla
E/A oranı artar, Yenidoğan bebek büyüdükçe; Pik E ve Pik A artar, VTİ-E ve VTİ-A
artar, E/A oranı artar, AcT, Acc. hızı artar, İVRT doğumda yüksektir, sonra giderek
azalır, 2. ayın sonunda sabitlenir.
İlk 1 ay boyunca diastolik tüm parametreler pretermde düşük, Yaşla erken doluş
lehine artar. Yaklaşık 2-4.ayda term yenidoğana eşitlenir. İmmatürite arttıkça
matürasyon süresi uzar.
16
İlk bir ay ventrikül relaksasyon ve kompliyansı artar, Pik E ve Pik A artar İlk
aydan sonra başlıca relaksasyon artar, Pik E artar. LV diastolik işlevleri yaklaşık 3 ayda
matürasyona uğrar. RV matürasyonu gecikir, preterm matürasyonu gecikir.
2. 2. KALP ANATOMİSİ
Kalp, kan dolaşımını sağlayan ve bir pompa işlevi gören kastan yapılmış koni
şeklinde bir organdır. Toraks boşluğunda ve orta mediastinumda perikardiyum ile sarılı
olarak bulunur. Tabanında büyük kan damarları ile yaptığı bağlantı dışında
perikardiyum içinde serbest haldedir. Yetişkin bir erkekte 280-340 g, kadında ise
230-280 g ağırlığında olup ekseni yukardan aşağıya, arkadan öne, sağdan sola doğru
uzanır. Bu ağırlık farkı yaşa, cinsiyete, mesleğe ve spor yapıp yapmamaya göre değişir.
Boyutları ise apex-basis arası 12 cm, transvers yönde 8-9 cm, ön arka yönde ise 6
cm’dir. Yaşın ilerlemesi ile kalbin hacmi ve ağırlığı normal olarak biraz artar. Bu artış
erkeklerde kadınlara oranla biraz daha fazladır44,45,46,47.
Kabaca koni şeklinde olan kalbin, taban kısmına basis cordis denilir. Arkaya
sağa ve biraz yukarıya bakan basis cordis, yatan kişide 5-8., ayakta duran kişide ise 6-9,
göğüs omurları hizasında bulunur. Basis cordis atrium sinistrum’un tümü ve atrium
dextrum’un da küçük bir bölümü tarafından oluşturulur. Kalbin ön-sol tarafa doğru
yönelmiş olan tepe kısmına apex cordis denilir. Ventriculus sinister’e ait olan apex
cordis sol akciğer ve plevra ile örtülmüş olup, sol 5. interkostal aralıkta orta çizgiden
9-10 cm uzaklıktadır44,45.
Facies sternocostalis (anterior), facies diaphragmatica (inferior), facies
pulmonalis dexter ve facies pulmonalis sinister olmak üzere dört yüzü vardır. Facies
sternocostalis sternum ve kıkırdak kostalar ile komşu olup, öne ve biraz da yukarıya
doğru bakar. Bu yüzü atrium dextrum, ventriculus dexter ve ventriculus sinister
oluşturur. Facies sternocostalis’te truncus pulmonalis ve auricula sinister arasından
başlayarak apex’e doğru uzanan bir oluk görülür. Sulcus interventricularis anterior
denilen bu oluk aynı zamanda septum interventriculare’nin ön yüz üzerindeki
izdüşümüdür. Facies diaphragmatica kalbin diaphragma’nın centrum tendineum’una
17
oturan yüzüdür. Bu yüz biraz aşağıya arkaya doğru bakar ve büyük bir bölümünü
ventriculus sinister oluşturur. Sulcus coronarius’tan başlayarak öne, sağa doğru uzana
sulcus interventricularis posterior, alt yüz üzerinde iki ventrikül arasındaki sınırı
gösterir. Facies pulmonalis dexter ve sinister ise kalbin akciğerlere temas eden yan
yüzleridir. Facies pulmonalis dexter dardır ve bu yüzü atrium dextrum oluşturur. Facies
pulmonalis sinister yukarıya, arkaya ve sola doğru bakar. Bu yüzün büyük bölümünü ise
atrium sinistrum ve auricula sinistra oluşturur46.
Kalbin duvarları myocardium denilen kalp kasından oluşmuştur. Bu kas dıştan
epicardium denilen seröz perikard ile, içten de ince bir endotel tabakası olan
endokardium ile sarılmıştır.
İnsan kalbi atrium dextrum, atrium sinistrum, ventriculus dexter ve ventriculus
sinister olmak üzere dört boşluktan oluşur. Atriumların duvarları ventriculus duvarlarına
göre daha incedir. En kalın duvara sahip olan boşluk ventriculus sinister’dir.
Atrium dextrum; küp şeklinde bir boşluk olarak kabul edilir. Arka-üst bölümüne
vena cava superior, arka-alt bölümüne vena cava inferior açılır. Bu iki oluşumun
açıldıkları yerde birer rudimenter kapakçık bulunur. Ön-üst bölümünden sola doğru
uzanan küçük çıkıntısına auricula dextra denilir. Bu boşluğa gelen kan ostium
atrioventriculare dextrum’dan geçerek sağ ventriküle gelir44,46.
Atrium sinistrum; atrium dextrumdan daha küçüktür. Fakat duvarı daha kalın
olup 3 mm kadardır. Kalbin tabanının büyük kısmını oluşturur. Asıl atrium boşluğu ve
auricula sinistra olmak üzere iki bölümden oluşur. Üst sol köşesinden ön tarafa doğru
uzanan çıkıntısına auricula sinistra denilir. Büyük kısmını oluşturan asıl atrium bölümün
4 adet vena pulmonalis açılır. Atriumun ön ve alt duvarını ostium atrioventriculare
sinistrum oluşturur. Bu delikten kan geçişi valva atrioventricularis ile kontrol edilir44,45.
Ostium atrioventriculare dextrum’dan kalbin apex’inin yakınına kadar uzanan
ventriculus dexter’in lümeni transvers kesitte yarım ay şeklindedir.
Sol üst tarafında bulunan huni şeklindeki yere conus arteriosus denilir ve bu yapı
yukarıya doğru takip edilirse, truncus pulmonalis’in başlangıcına ulaşılır. Ventriculus
dexter’in duvarı ortalama 3-4 mm kalınlığındadır. Buna karşın ventriculus sinister’in
18
duvarı 3 misli daha kalın olup 8-12 mm’dir. Sağ ventrikül duvarının kalınlığı apex’e
doğru gittikçe incelir44.
Ventriculus sinister; sağ ventrikülden daha uzun ve daha koniktir. Transvers
kesitlerinde oval veya hemen hemen daire şeklindedir. Duvarları en kalın olan kalp
boşluğudur. Bunun nedeni sol ventrikülün bütün vücuda kan pompalamasından dolayı
içindeki basıncın sistol esnasında çok daha yüksek olmasındandır. Sol ventrikülün
duvarlarının iç yüzeyinde trabeculae carneae adı verilen kabartılar verilir. Sol atriumdan
buraya gelen kan ostium aortae ile periferik kan dolaşımına atılır44.
Kalbi besleyen arterler koroner arterlerdir. Bunlar aorta kapaklarının yaptığı
sinusların üzerinde, sağ koroner arter valvula semilunaris dextra’nın, sol koroner arter
ise valvula semilunaris sinistra’nın hemen üstünden çıkar. Kalbin venöz drenajının
2/3’ü kalbin arterleri ile beraber seyreden venler tarafından yapılır. Bu venlerin taşıdığı
venöz kan kalbin alt yüzündeki sulcus coronarius içindeki sinus coronarius’a ve buradan
da sağ atrium’a dökülür.
Kalp istem dışı çalışan bir organ olup çalışması otonom sinir sistemi ile sağlanır.
Kalbin impuls üreten ve ileten sistemini oluşturan yapılar esas olarak modifiye olmuş
kalp kası hücreleridir. Kalbin uyarı merkezi (pace-maker), crista terminalis’in içinde yer
alan nodus sinoatrialis (SA nodül, Keith-Flack nodülü)’tir. Normal bir erişkinde bu
merkezden başlayan uyarılarla, kalbin atım hızı dakikada 60-90 civarındadır. Küçük
çocuklarda bu sayı 90-140 ve yaşlılarda ise 70-80’dir. Kalp normalde ritmik olarak
kasılır. SA nodülden başlayan impuls atrium’ların normal kas lifleri yolu ile septum
interatriale’nin içinde ve sinus coronarius’un açıldığı yerin hemen üzerinde bulunan
nodus atrioventricularis’e (AV nodül, Aschoff-Tawara nodülü) ulaşır. AV nodüle gelen
impuls buradan fasciculus atrioventriculus (His hüzmesi) ile ventriküllere iletilir. His
hüzmesi, crus dextrum ve crus sinustrum dallarına ayrılır. Bu dallar endokardiyumun
hemen altında seyreder ve rami subendocardiales’e (Purkinje lifleri) ayrılarak
ventriküllerin her tarafına dağılır46.
Kalbe otonom sinir sisteminden sempatik ve parasempatik sinirler gelir. Bu
sinirlerin çoğu hem afferent hem de efferent lifler içerir. Sempatik afferent lifler kalpten
19
ağrı duyusunu taşır, parasempatik afferentler ise genellikle bazı refleksler ile
ilgilidir44,46.
2. 3. KARDİYOVASKÜLER SİSTEM EMBRİYOLOJİSİ
Kardiyovasküler sistem, embriyoda fonksiyon gösteren ilk sistemdir. Primordiol
kalp ve damar sistemi embriyonik gelişimin üçüncü haftasının ortalarında belirir. Kalp
dördüncü haftanın başında çalışmaya başlar. Bu erken kalp gelişimi; hızla gelişen bu
nedenle kendi besin ve oksijen ihtiyacını sadece difüzyon yoluyla daha fazla
karşılayamayan embriyo için gereklidir. Sonuç olarak gerekli oksijen ve besin
maddelerinin anne kanından alınması ve yerine karbondioksit ve artık maddelerin
verilmesi için etkili bir düzene ihtiyaç vardır. Kardiyovasküler sistem başlıca şunlardan
gelişir:
1. Splanknik mezoderm; kalbin primordiumunu oluşturur.
2. İç kulağın geliştiği otik plakodun yani önbeyin boyunca ortada yer alan
kalınlaşmış ektodermal alanların yanındaki paraksiyal ve lateral mezoderm
3. Üçüncü somit çiftinin kaudal sınırlarından gelen ve iç kulağın membranöz
labirintinin primordiası olan otik veziküller arası bölgeden gelen crista
neuralis hücreleri.
2. 3. 1. KALBİN SON PRENATAL GELİŞİMİ
Kalbin primordiumu ilk olarak 18. günde belirir ve 22-23. günde atmaya başlar.
Kardiyojenik alanda, pericardial coelom’um ventralindeki splanknik mezenşimal
hücreler kardiyak promordiayı- anjiyoblastik kordonları yaparlar. Bu kordonlar kanalize
olarak 2 adet ince duvarlı endokardiyal kalp tüplerini oluştururlar. Lateral embriyonik
katlanmalar oluştuğunda, endokardiyal tüpler birbirine yaklaşır ve tek bir endokardiyal
tüp yapmak üzere birleşir. Endokardiyal tüplerin birleşmesi; gelişen kalbin kranial
ucundan başlar ve kaudale doğru uzanır. Fare ve tavuk embriyosunda yapılan moleküler
20
çalışmalar, primordium endocardiale tüp çiftinde ve daha sonraki kardiyak
morfogenezis aşamasında 2 adet 6HLH (basic helix-loop-helix) genlerinin, dHAND ve
eHAND’nın varlığını göstermiştir53. Kalp tüpleri oluşmadan önce kardiyojenik öncü
hücrelerde eksprese olan Murine MEF2C geni, erken kalp gelişiminde regulatör olarak
gerekli gözükmektedir51. Bunlar ayrıntılı olarak daha sonra kalp tüpünün moleküler
gelişimi konusunda anlatılacaktır.
Kalp tüpleri birleşince, embriyonik kalbin dış tabakası-primordium myocardialepericard coelum’u saran splanknik mezodermden oluşur. Bu aşamada gelişen kalp ince
endotelyal bir tüptür. Bu endotelyal tüp; kalın musküler bir tüpten yani primordium
myocardiale’den jelatinöz bir bağ dokusu –Kardiyak jöle- ile ayrılır. Endotelyal tüp,
kalbin iç endotelyal örtüsünü yapar yani endocardim’u oluşturur. Visceral pericardium
veya epicardium ise sinus venosus’un dış yüzünden köken alan ve myokardiumun
üzerine dağılan mezotelyal hücrelerden farklanır.
Baş bölgesi katlandığında, kalp ve perikardiyal boşluk ön bağırsağın ventralinde
ve orofaringeal membranın kaudalinde yer alır. Bunun ardından tübüler kalp uzar,
genişlemeler ve daralmalar oluşur:
•
Truncus arteriosus
•
Bulbus cordis
•
Atrium
•
Sinus venosus
Tübüler truncus arteriosus kranialde aort yaylarının çıktığı saccus aorticus ile
devam eder. Sinus venosus; koryondan, vitellus kesesinden ve embriyodan gelen vena
umblicalis, vena vitellina ve vena cardinalis comminis’lerin getirdiği kanalları alır.
Kalbin arterial ve venöz uçları, sırasıyla yutak uçları ve septum transversum ile
sabitlenmiştir. Çünkü bulbus cordis ve ventriküller diğer bölgelerden daha hızlı
büyürler, kalp kendi üzerine kıvrılır ve U şeklinde bulboventriküler kıvrımı (Ansa
bulboventricularis) yapar. Kalbin kıvrımlanmasından sorumlu sinyal moleküller ve
hücresel mekanizmaların büyük bir kısmı bilinmemektedir. Primordiol kalp büyüdükçe,
atrium ve sinus venosus; truncus arteriosus, bulbus cordis ile ventriküllerin dorsalinde
21
uzanır hale gelir. Bu aşamada sinus venosus lateral genişlemeler yaparak, sağ ve sol
sinus venosus’un boynuzlarını-cornu dextrumve cornu sinistrum’u oluşturur.
Kalp uzayıp büküldükçe, perikardiyal boşluğun içerisine doğru sokulur. Kalp ilk
olarak bir mezenter aracılığıyla, yani dorsal mesocardium ile arka duvara asılı olarak
durur, fakat daha sonra bu mezenterin orta kısmı dejenere olur ve perikardiyal boşluğun
sağ ve sol kenarları arasında bir bağlantı oluşur (transvers pericardiyal sinus). Bundan
sonra kalp artık sadece kranial ve kaudal ucundan tutuludur.
2. 3. 2. Primordiol Kalp Boyunca Dolaşım
Kalbin ilk kasılmaları kastan köken alır yani miyojenik kökenlidir54. Atrium ve
ventriküllerin kas tabakaları devamlıdır ve kasılmalar sinus venosus’da başlayan
peristaltizm benzeri dalgalar olarak oluşur. Primordial kalp boyunca ilk dolaşım
yükselip alçalmalar şeklindedir, 4. haftanın sonunda kalbin koordine kasılmaları tek
yönlü akımla sonuçlanacak şekildedir. Sinus venosus’a boşalan kan:
•
Venae cardinales comminis aracılığıyla embriyodan
•
Venae umblicales aracılığıyla plasentadan
•
Venae vitellinae aracılığıyla vitellus kesesinden, gelir.
Sinus venosus’tan sonra kan primordial atriuma gelir, bu kan akımı sinoatrial
kapaklar ile kontrol edilir. Daha sonra kan, canalis atrioventricularis aracılığıyla
primordial ventriküle gider. Ventriküller kasılınca, kan bulbus cordis ve truncus
arteriosus aracılığıyla saccus aortaya pompalanır, buradan da yutak yaylarının arcus
aorta’larına dağılır. Kan daha sonra aorta dorsalis’e geçer ve buradan da embriyo,
vitellus kesesi ve plasentaya dağılır.
22
Şekil 1: Yaklaşık 26 günlük embriyonun kardiyovasküler sistemine ait şematize resmi; sadece sol taraftaki damarlar
görülmektedir. Vena umblicalis, iyi oksijenli kanı ve besin maddelerini koryondan (plasentanın embriyonik kısmı)
embriyoya taşır. Umblikal arterler, oksijenden fakir kanı ve artık maddeleri koryona taşır.
2. 3. 3. PRİMORDİAL KALBİN BÖLMELENMESİ
Canalis atrioventricularis’in bölmelenmesi; yani primordium atriale ve
primordium ventriculare oluşumu dördüncü haftanın ortalarında başlar ve beşinci
haftanın sonunda tamamlanır. Her ne kadar farklı olarak tanımlansa da bu süreç ard arda
oluşur.
2. 3. 3. 1. Canalis Atrioventricularis’in Bölmelenmesi
Dördüncü haftanın sonuna doğru, endokardiyal yastıklar atrioventriküler(AV)
duvarın dorsal ve ventralinde oluşur. Bu doku kütlesi beşinci haftada mezenşimal
hücreler tarafından işgal edilince, AV endokardiyal yastıklar birbirine yaklaşır ve
birleşir. AV kanal ise; sağ ve sol AV kanallar olarak ayrılır. Bu kanallar, primordium
atriale’yi primordium ventriculare’den kısmen ayırır. Endokardiyal yastıklar da AV
kapakları gibi fonksiyon görürler.
2. 3. 3. 2. Primordial Atrium’un Bölmelenmesi
Dördüncü haftanın sonundan başlayarak primordium atriale, iki septanın
(septum primum ve septum secundum) oluşumuyla sağ ve sol atriumlar olarak bölünür.
23
Septum primum, ince yarımay şeklinde bir membrandır, primordium atriale’nin
tavanından birleşmekte olan endokardiyal yastıkçıklara doğru büyür ve ortak atriumu
sağ ve sol yarım olarak kısmen ikiye ayırır. Bu perde benzeri membran büyüdükçe
yarımayın serbest kenarı ile endokardiyal yastıklar arasında büyük bir açıklık- foramen
primum(ostium primum) oluşur. Foramen primum şant gibi davranır, yani oksijenli
kanın sağdan sol atriuma geçişini sağlar. Foramen primum gittikçe küçülür ve kaybolur,
çünkü septum primum daha önce birleşmiş olan endokardiyal yastıklarla birleşerek
primordial AV septum’u yapar. Foramen primum kaybolmadan önce septum
primum’un orta bölgesinde programlı hücre ölümü(apopitosis) ile oluşan delikler
belirir. Septum, birleşmiş olan endokardiyal yastıklarla birleştiğinde, delikler de
birleşerek bir başka açıklık; foramen secundum’u(ostium secundum) oluşturur. Bunun
ardından septum primum’un serbest kenarı; birleşik endokardiyal yastıkların sol kenarı
ile birleşir ve foramen primum’u kapatır, foramen secundum oksijenden zengin kanın
sağdan sol atriuma devamlı akışını sağlar.
Septum secundum, yarımay biçiminde musküler membrandır, atriumun
ventrokranial duvarından septum primum’un hemen sağından gelişir. Bu kalın septum
beşinci ve altıncı haftalarda geliştiğinden, septum primum’daki foramen secundum’u
gittikçe örter. Septum secundum, atriumlar arasında tam olmayan bir bölmelenme
oluşturur ve oval şekilli bir foramen yani foramen ovale oluşur. Septum primum’un
kranial kısmı ilk başlangıçta sol atriumun tavanına tutuludur sonra yavaş yavaş
kaybolur. Septum primum’un kalan kısmı birleşik endokardiyal yastıklara tutunur flap
benzeri foramen ovale’nin kapağını yapar.
Doğumdan önce foramen ovale, VCİ’dan sağ atriuma gelen oksijenli kanın
büyük kısmının sol atriuma geçmesine izin verir ve kanın ters yöne akımını önler çünkü
septum primum daha sert olan septum secundum’u kapatır. Doğumdan sonra foramen
ovale normal olarak kapanır ve foramen ovale’nin kapağı septum primum ile birleşir.
Sonuç olarak interatrial septum oluşumunun tamamlanmasıyla, atriumlar arası tamamen
bölmelenmiş olur.
2. 3. 3. 3. Sinus Venosus’daki Değişiklikler
İlk olarak sinus venosus, primitif atrium’un dorsal duvarının ortasına açılır ve
sinus venosus’un sağ ve sol boynuzları aynı büyüklüktedir. Sinus venosus’un sağ
boynuzunun progresif olarak genişlemesi soldan sağa iki kan akımı sonucu olur. Bunlar;
24
•
İlk kan akımı; vitellin ve umblikal venlerin transformasyonundan oluşur.
•
İkinci kan akımı; vena cardinalis anterior damarlarının bir oblik anostomoz
ile bağlandığı zaman oluşur. Bunda kan akımı, vena cardinalis anterior
sinistra’dan dextra’ya doğrudur. Bu zaman içinde vena brachiocephalica
sinistra olur. Sağ vena cardinalis anterior ve sağ vena cardinalis comminis,
VCS’u yapar.
•
Dördüncü haftanın sonunda, sağ boynuz belirgin olarak soldan daha geniş
hal alır. Bu iki adet soldan sağa venöz şantın sonu ise şöyledir:
•
Sinus venosus’un sol boynuzu önemini ve büyüklüğünü yitirir.
•
Sağ boynuz ise genişler; VCS aracılığıyla tüm baş ve boyundan gelen kanı
alır, VCİ aracılığıyla da gövdenin kaudal kısmından ve plasentadan gelen
kanı alır.
Başlangıçta sinus venosus kalpten ayrı bir bölümdür ve sağ atriumun dorsal
duvarına açılır. Kalp gelişimi ilerledikçe, sinus venosus’un sol boynuzu sinus
coronarius olur ve sağ boynuz sağ atrium duvarıyla birleşir.
Sağ atrium duvarının düz parçası; sinus venosus’dan farklandığı için sinus
venarum adını alır. Sağ atrium duvarının iç yüzeyinin kalan kısmı ve konik muskuler
cep, auricle; girintili çıkıntılı trabeküllü bir görünüme sahiptir. Bu iki kısım primordium
atriale’den farklanır. Düz kısım (sinus venarum) ve düzensiz girintili çıkıntılı kısım
(primordium atriale); sağ atriumun iç yüzünde vertikal bir çıkıntı crista terminalis ve
dışardan belli belirsiz bir girintiyle sulcus terminalis ile birbirinden ayrılabilir. Crista
terminalis; sağ sinoatrial kapağın kısmındadır; bu kapağın kaudal kısmı VCİ ve sinus
coronarius’un kapaklarını yapar. Sol sinoatrial kapak septum secundum ile birleşir ve
interatrial septum’a katılır.
2. 3. 3. 4. Primordium Vena Pulmonalis ve Sol Atriumun Oluşumu
Sol atrium duvarının büyük bir kısmı düzdür çünkü primordium vena
pulmonalis’in birleşmesiyle oluşur. Bu ven, septum primum’un hemen sol tarafında
atriumun dorsal duvarının çıkıntısı olarak gelişir. Atrium genişledikçe, primordium vena
pulmonalis ve ana dalları yavaş yavaş sol atrium duvarıyla birleşir ve sonuç olarak 4
pulmonalis ven oluşur. Moleküler çalışmalar, atrial miyoblastların pulmonalis
venlerinin duvarlarına göçünü onaylamaktadır. Bu pulmonalis kardiyak kaslarının
25
fonksiyonel önemi bilinmemektedir55. Sol küçük auricle; primordium atriale’den
farklanır; bunun iç yüzeyi düzensiz girintili çıkıntılı trabeküler görünüme sahiptir.
2. 3. 3. 5. Primordium Ventriculare’nin Bölmelenmesi
Primordium ventriculare’nin iki iki ventriküle bölünmesi, ilk olarak median
muskuler çıkıntı –primordium septum interventriculare(İV) primordiale- ile başlar. Bu
çıkıntı ventrikülün apeksine yakın kısımda ventrikül tabanında yer alır. Bu kalın
yarımay biçimli katlantı konkav serbest bir kenara sahiptir. Başlangıçta bu katlantının
yüksekliğindeki artışın büyük bir kısmı, İV septum’un her iki yanındaki ventriküllerin
genişlemeleriyle olur. Ventriküler genişlemelerin medial duvarları, birbirine yaklaşarak
İV septum’un muskuler kısmının primordiasını oluşturmak üzere birleşir. Daha sonra
septumda miyofibroblastlar aktif proliferasyon gösterir ve septumun boyutunu artırır.
Yedinci haftaya kadar, İV septumun serbest kenarı ile birleşik endokardiyal yastıklar
arasında; yarımay biçimli foramen interventriculare vardır. İV foramen sağ ve sol
ventriküller arasında geçişe izin verir. Yedinci haftanın sonunda İV foramen genellikle,
bulbar çıkıntıların endokardiyal yastıklarla birleşmesiyle kapanır.
İV foramen’in kapanması ve İV septumun membranöz kısmının oluşumu; üç
kaynaklı dokunun birleşmesiyle oluşur. Bu üç doku şunlardır:
•
Sağ bulbar çıkıntı
•
Sol bulbar çıkıntı
•
Endokardiyal yastık.
İV septum’un membranöz kısmı; endokardiyal yastığın sağ tarafından İV
septumun muskuler kısmına uzanan bir dokudan farklanır. Bu doku, septum
aorticopulmonale ve septum interventriculare pars muscularis kısmıyla birleşir.
Foramen interventriculare’nin kapanmasından ve septum interventriculare pars
membranacea kısmının oluşumundan sonra; truncus pulmonalis ve sağ ventrikül aorta
ile sol ventrikül aracılığıyla bağlantı kurar.
Ventrikül duvarlarında boşlukların oluşumu kas demetlerinin süngerimsi
yapısını oluşturur. Bu demetlerin bir kısmı, trabeculae carneae (ventrikül duvarındaki
kas demetleri) olarak kalır, diğerleri ise musculus papillaris chordae tendineae olur.
Chordae tendinea musculus papillaris’ten atrioventriküler kapaklara uzanır.
2. 3. 3. 6. Bulbus Cordis ve Truncus Arteriosus’un Bölmelenmesi
26
Gelişmenin beşinci haftasında, bulbus cordis’in duvarındaki mezenşim
hücrelerinin aktif proliferasyonu, crista bulbaris’in oluşumuyla sonuçlanır. Benzer
çıkıntılar, bulbar çıkıntılar ile devam eden truncus arteriosus’da da oluşur. Bulbar ve
trunkal çıkıntılar, büyük ölçüde crista nevralis mezenşiminden oluşur56,57. Crista neuralis
hücreleri, primordial farinks ve farinks yayları (yutak yayları) aracılığıyla çıkıntılara
göç ederler. Bu olaylar oluşunca, bulbar ve trunkal çıkıntılar 180 derece helezonlaşır.
Bulbar ve trunkal çıkıntıların bu spiral düzenlenimi, muhtemelen ventriküllerden kan
akımı nedeniyle oluşur. Bu çıkıntılar birleştiği zaman da spiral bir septum
aorticopulmonale oluşur. Bu septum, bulbus cordis ve truncus arteriosus’u aorta ve
truncus pulmonalis olarak iki arterial kanala böler58. Septum aorticopulmonale
spiralleştiği için truncus pulmonalis, aorta ascendans’ın etrafında dönüş yapar.
Bulbus cordis, ilerideki gerçek ventriküllerin duvarlarıyla birleşir:
•
Sağ ventrikülde; bulbus cordis, conus arteriosus(infindibulum) ile temsil
edilir. Bu da truncus pulmonalis’in çıkan kök kısmını yapar.
•
Sol ventrikülde; bulbus cordis, aort kapağının hemen aşağısındaki
ventriküler boşluğun bir kısmı olan aortik vestibülün duvarını yapar.
2. 3. 3. 7. Kalp Kapaklarının Gelişimi
Truncus arteriosus’un bölmelenmesi hemen hemen tamamlandığında, aorta ve
truncus pulmonalis açıklıklarının etrafındaki subendokardiyal dokudaki 3 şişlikten valva
semilunaris(valva tricuspidalis ve valva mitralis) benzer olarak AV kanalların
çevresindeki dokunun bölgesel çoğalmasından gelişir.
2. 3. 4. Kalbin İleti Sistemi
Başlangıçta atrium ve ventrikülün kas tabakaları devamlıdır. Primordium atriale,
kalbin ‘interim pacemaker’ ı olarak hareket eder, fakat sinus venosus hemen sonra bu
fonksiyonu üstlenir. Sinoatrial (SA) düğüm, beşinci haftada gelişir ve sinus venosus’un
sağ duvarında yer alır ve sinus venosus ile sağ atriumun duvarına katılır. SA düğüm;
sağ atriumda yukarıda VCS’un girişinin yakınına yerleşmiştir. Sinus venosus’un
katılımından sonra, onun sol duvarındaki hücreler sinus coronarium’un açıklığının
hemen önünde interatrial septumun tabanında yer alır. AV bölgesinden hücreler bir
araya gelerek, AV düğümü ve hüzmesini yaparlar. Bu düğüm ve hüzme endokardiyal
yastıkların hemen üzerinde yerleşmiştir. AV hüzmesinden gelen fibriller, atriumdan
geçerek ventriküle gelir ve sağ ile sol demeti oluşturan dallara ayrılırlar, bunlar da
27
ventriküler miyokardium boyunca dağılırlar. SA düğüm, AV düğüm ve AV hüzmesi;
sinirlerle zengince innervedir. Ancak bu sinirler, kalbe girmeden önce ileti sistemi iyice
gelişir. Özelleşmiş doku seyri sadece atriumlardan ventriküllere doğrudur çünkü kalbin
dört odası gelişince, epikardiyumun bağ dokusundan yapılı bir bant içeri doğru büyür.
Bu doku atriumların kaslarını ventriküldeki benzerlerinden ayırır ve kardiyak iskeletin
bir kısmını yapar.
2. 3. 5. KARDİYOVASKÜLER SİSTEM EMBRİYOLOJİSİNİN ÖZETİ
Kardiyovasküler sistem, 3. haftanın sonuna doğru gelişmeye başlar ancak kalp 4.
haftanın başında atmaya başlar. Splanknik mezodermden farklanan mezenşimal hücreler
prolifere olur ve izole hücre kümelerini yapar, bu izole hücre kümeleri, endotelyal
tüplerin içinde de gelişerek primordial vasküler sistemi oluşturur. Kalp kardiyojenik
alandaki splanknik mezenşimden gelişir. Bir çift endotelyal tüp birleşir ve tek
endokardiyal kalp tüpünü yapar. Kalp tüpünü saran splanknik mezoderm, primordial
miyokardiumu yapar.
Kalbin primordiumu 4 oda içerir:
•
Bulbus cordis
•
Ventrikül
•
Atrium
•
Sinus venosus
Truncus arteriosus (truncus pulmonalis ve aorta ascendans’ın primordiumu)
kaudalde ventriküllerin bir parçası olan Bulbus cordis ile devam eder. Kalp büyüdükçe,
sağa doğru kıvrılır ve sonunda genel olarak erişkin kalp görünümünü kazanır. Kalp 4.
Ve 7. haftalar arasında dört boşluğa bölünür. Üç çift ven sistemi, primordial kalbe
boşalır:
•
Vitellin sistem, portal sisteme dönüşür
•
Kardinal sistem, kaval sisteme dönüşür
•
Umblikal sistem, doğumdan sonra geriler.
Dördüncü ve beşinci haftalarda yutak yayları oluştukça, arterler tarafından
beslenmeye başlarlar (saccus aorticus’dan gelen arcus aorticus’lar). Altıncı ile sekizinci
haftalar sırasında ise; arcus aorticus’lar erişkindeki düzenlenimleri gibi karotid,
subclavian ve pulmoner arterlere dönüşürler.
28
Kalbin gelişiminin kritik dönemi, fertilizasyondan sonraki 20-50. günlerdir.
Birçok kritik olay kardiyak gelişim sırasında olur ve bu zamanda normalden herhangi ir
sapma, bir veya daha fazla konjenital kalp defektini oluşturabilir. Primordial kalbin
bölmelenmesi kompleks olaylar dizisi olduğu için, kalbin septumundaki defektler
kısmen daha sıktır, özellikle de VSD(ventriküler septal defekt)’ler.
2. 4. KALP TÜPÜNÜN MOLEKÜLER GELİŞİMİ
2. 4. 1. Embriyo Dizgelenmesi:
Kalbin morfogenezi embriyonun birincil dizgelenmesi ile başlar. Bu
dizgelenmede embriyonun temel üç aksı belirler: anterior-posterior, dorsal- ventral, solsağ. Hücre populasyonlarının gelişerek embriyonik ve ekstraembriyonik dokuları
oluşturması ile ilgili olan bu eksenler hücresel programlar üzerinde de etkilidirler.
Birçok hayvan cinsinde bu eksen gelişimini etkileyen özel genler vardır61,62. Embriyo
eksenlerinin belirlenmesinden sonra, hücre alt grupları segmental vücut planına göre
programlanırlar63. Memelilerde, hücreyi ilk iki hücre döngüsünden geçerken maternal
29
gen ürünleri kontrol eder, daha sonra kontrol embriyonik genomun eline geçer. Bu
dizgilenme
(homeobox)
genleri
embriyonun
anteroposterior
ekseni
üzerinde
sıralanmışlardır64. Blastodisk dönemindeyken strüktürel asimetri belirgindir; bu
dönemde primitif çentik anterior-posterior ekseni, yolk kesesi pozisyonu da dorsalventral ekseni belirlemektedir. Embriyonun erken blastula döneminde miyosit
faklılaşması olur, bunu da gastrulasyon sonrası oluşan lateral splanknik kıvrımlardaki
bilateral kalp oluşturan bölgelerdeki klonal genişleme izler65.
Embriyonun primer ekseninin organizasyonu ile sağ ve sol kesimlerinin
farklılaşmasında mezoderm oluşum mekanizması önemli bir rol oynar. Gelişimin
blastodisk döneminde iki primitif germ tabakası endoderm ve ektoderm bulunmaktadır
ve daha sonra endoderm tabakası araya giren mesodermal hücreler ile splanknik ve
visceral tabakaları oluşturmak üzere ayrılır. Ektodermal hücrelerin Hensen noduna
(organize eden kesim) yakın seyrederek primitif çentik boyunca göç etmeleri ile
mezoderm oluşur. İçinde retinoik asit bulunduran Hensen nodu mesodermal hücrelere
pozisyonel bilgi veren bir embriyonik organizatör olarak görev yapar66. Göç sonrası bu
mesokardiyal hücreler hilali, daha sonra kalbi ve ana damarların hücrelerini oluşturacak
olan prekardiyak bölgeyi meydana getirirler.
2. 4. 2. Kardiyogenezde Rolü Olan Moleküler Faktörler
2. 4. 2. 1. Temel Heliks-Sarmal-Heliks Faktörleri ve Kas Gelişimi
Kas gelişimi ile ilgili ilk ve en önemli buluşlardan biri de myoblastlarda
eksprese edilen ve Myo-D adı verilen bir transkripsiyon faktörünün birçok mesodermal
ve non-mesodermal hücre tipini aktif kasa özgü gen ekspresyonu sayesinde stabil
myoblastlara çevirmesidir67. Myo-D’yi parola olarak kullanarak fibroblastların çizgili
kas yolunda farklılaşmasını sağlayan birkaç düzenleyici faktör de bulunmuştur;
Myogenin68,69, Myf570, MRF4-herculin72 ve Myf671,73. Bu faktörler temel bir alanda
birbirleri ile oldukça çok ortak bir yapı bulundururlar74 ve bu faktörler ile DNA
bağlanması ve dimerizasyonu ile ilgili bir HLH motifi arasında bir bağ bulunmuştur.
HLH proteinleri, E-box adı verilen, DNA üzerindeki CANNTG bulunduran bölgeleri
tanırlar. Sonuç olarak çizgili kas farklılaşmasındaki düzenleyici mekanizma temel HLH
30
myojenik düzenleyici faktörleri üzerine durmuştur. Fakat Myo-D, myogenin, Myf5,
MRF4-herculin ve Myf6 adlı genler kalpte eksprese edilememektedirler75.
Kalp kasında, daha başka temel HLH faktörleri bulunmaktadır. dHAND ve
eHAND bunlardan ikisidir, bu iki bHLH transkripsiyon faktörü kendi aralarında
oldukça benzer alanlar içermektedirler76. HAND ekpresyonu, diğer kardiyak
transkripsiyon faktörlerinin ekspresyonu ile aynı zamanda olmaktadır. dHAND
ekspresyonu düz kalp tüpü oluşumu esnasında tüm endokardiyumda bulunmasına
rağmen, kalp tüpünün sarmal oluşturması ile sadece sağ ventrikül ve konotrunkusda
görülür77. Myokardda saptanan eHAND ise hızlı bir şekilde sadece konotrunkus ve sol
ventrikülde saptanır hale gelir. İki ventrikülün ayrılması dHAND ve eHAND
ekspresyonunu takip eder, bu da erken odacık spesifikasyonunu belirler. Kalpteki
ekspresyona ek olarak, eHAND(HAND1) erken trofoblast dokusunda da bulunur ve
gelişen embriyonun beslenmesinde oldukça etkilidir78. Nkx-2.8’ in ekspresyon paterni
olarak kalp tüpünün kaudal ve rostral bölgelerine ait olması farinks kavislerinin
endoderminde bulunması, eHAND’ın ekspresyon paterni ile kesişmesine neden
olmaktadır. dHAND ekspresyonunun sağ ventrikül oluşumu için gerekli olduğu,
dHAND geninin gen hedeflenmesi ile silinmesi sonucu bulunmuştur 77,79. Sonuç olarak
dHAND’in sağ ventrikülü, eHAND’in sol ventrikülü temsil ettiği söylenebilir. Bunlara
ek olarak dHAND ve eHAND’in sağ ve sol ventrikülün kendilerine özgü morfolojileri
situstan bağımsız olarak belirlediği de söylenebilir80.
2. 4. 3. Kalp Tüpünün Lateralizasyonu
Doğru lateralizasyon gelişen embriyo için temel önlem taşımaktadır ve situs
solitus en az doğumsal kardiyovasküler malformasyon riskine sahiptir81. Gelişen ilk
asimetrik yapı kalp tüpüdür, bu yapı kalp primordial dokularının orta hatta
birleşmesinden oluşur. Bu tübüler kalp, insan embriyosunda 23. günde ritmik
kasılmalarla başlar ve sonra sağa doğru sarmallaşır. Bu sağ- sol asimetrisi, gastrulasyon
öncesi sinyal mekanizmalarına bağlı olarak tüm omurgalı iç organlarda olur. Hensen
nodunun sağ tarafında; salgılanan morfojen aktivin, Sonic heghehog(kirpi) (Shh)
ekspresyonunu baskılar ve aktivin reseptörü ile fibroblast büyüme faktörü-8 (FGF-8)
31
genlerinin ekspresyonunu uyarır. Sol tarafta ise Shh, lateral tabaka mezodermindeki
nodal ekspresyonu başlatır ve takiben bir hox geni olan Pitx2’inde sol taraflı
ekspresyonu meydana gelir. Embriyoda, kafa mezodermi ile anterior sol lateral
mezodermi(LTM) içinde hox geni Nkx3.2 asimetrik olarak eksprese edilmiştir82.
2. 4. 4. Miyokardiyal Genişleme ve Farklılaşma
Retrovirus işaretleme çalışmaları göstermiştir ki, ventriküler myokard; kalp
tüpünün epiteloid miyositlerinin klonal genişlemesi sonucu genişlemektedir83,84. Miyosit
özgüllenmesi ve farklılaşması oldukça karışıktır ve N-cadherin gibi hücre adezyon
molekülleri, hücre dışı proteazlar ve TGF-beta ve FGF gibi büyüme faktörleri
ailelerinden olan moleküller ile düzenlenmektedir84,85.
2. 4. 5. Nöral Krest ve Kalp Gelişimi
Kardiyak nöral krest, kardiyovasküler morfogeneze katkıda bulunan önemli bir
göç eden hücre populasyonudur. Kardiyak nöral krest, füzyon öncesi nöral tüpün dorsal
sınırından orjin alıp, ventral göç sonrası otonom ganglionları, meknositleri ve Schwann
hücrelerini oluşturur. Kranial nöral krest bölgesi içinde kalp, arka beyin, yüz ve brankial
ark yapılarının bulunduğu bir gelişim bölgesini kapsar86,87.
2. 4. 6. Miyosit Farklılaşması
İnsan embriyosunda, kontraksiyon ve relaksasyon mekanizmasının fonksiyonel
olduğu 17. günde kalp fonksiyonları başlar. Fonksiyonel üniteler içinde, kontraktil
elemanlarını oluşturduğu sarkomer enerji üretimi için gereken enzimleri bulunduran
mitokondri ve sarkoplazmik retikuluma(SR) bağlı t-tübüler sistemi ile özelleşmiş
komponentleri üstünde bulunduran bir hücre zarfı, yani sarkolemma bulunur. Olgun
miyokarda, sarkomerler, tepe sistolik stres çizgilerine paralel olarak yerleştirilmişlerdir.
Embriyonik miyositte, miyofibriller ilk olarak bozuk organizedirler, ama gelişim
32
süresince organizasyonları doğru yönde olur88. Fakat bu bozuk organizasyon
görüntüsüne rağmen erken embriyonik kalbin kontraksiyonu isotropiktir89.
Prekardiyak tüp döneminde, düz kas alfa-aktini mevcut olan tek isoformdur.
Kardiyak tüpün oluşup, kardiyak pompalama hareketinin meydana gelmesi ile,
sarkomerik aktinin kardiyak formunun sürekli artan bir ekspresyonu oluşmaktadır. Alfa
düz kas aktininin, sarkomerin oluşum süresinde bir tür kalıp görevini yaptığı
düşünülmektedir. Farklılaşan miyositte, miyofibrillerle birlikte mitokondriler de çoğalır.
Gelişmiş kalpte, mitokondriyal enzimler yüksek enerjili fosfat bağlarının temel
kaynağıdırlar ve yüksek olasılıkla bu görevlerine embriyonik gelişme esnasında
başlarlar. SR ile eksitasyon-kontraksiyon bileşkesini sağlayan yapıların olgunlaşması ile
embriyonik kalbin yapısal morfogenezi aynı dönemde meydana gelmiştir.
2. 4. 7. Kalp Tüpü Oluşumunun Segmental Temeli
Kalp tüpünün oluşumu komplike bir morfogenetik olaydır. İlkel bilateral kalp
tüpünün her ikisinin de içinde endodermden oluşan bir iç tabaka, kardiyak jelden oluşan
bir orta tabaka ve miyokarddan oluşan bir dış tabaka vardır. Embriyonun sefalik ucunda
her kalp tüpünün içindeki bölmelerde bulunan miyositler kontraktil elamanlar
kazanırlar. Kalp tüpleri gelişen vücut boşluğunun (embriyo içi sölom) sefalik kısmında,
önbağırsağın ventralinde, önce birbirlerine yakın ve paralel bir konumda yerleşip daha
sonra ventral orta hatta birleşerek lineer ya da düz kalp tüpünü oluştururlar90,91,92,93.
Burada önemli olan bir nokta da ilkel lineer kalp tüpünün içinde yetişkin kalpte bulunan
tüm segmentlerin bulunmadığının bilinmesidir. Sonuç olarak, yetişkin kalbin her
segmenti, embriyogenez esnasında kendine özgü bir zamanda meydana gelir94.
2. 4. 8. Myokardiyal Trabekulasyon
Primer miyokard trabekulasyon olayı, sekonder ve tersiyer miyokardiyal
trabekullerin genişlemesi ve miyokardiyal sıkılaşma ventrikül odacıklarının yapısal
olgunlaşması için en önemli olaylardır. Bu olay sayesinde düz yapılı endokardiyal
kaplama, sağ ve sol ventrikülün karmaşık üç boyutlu miyokardiyal yapısına dönüşür.
Ventrikül miyokardının büyümesi, klonal olarak bağlantılı miyokard hücrelerinin
epikarddan endokarda doğru transmural dağılımı ile ilgilidir83,84. Bu hücreler kalbin
longitudinal aksına belirli bir açı ile yerleşmiş kas demetlerinde bulunurlar, bu da
33
yetişkin miyokardında olduğu gibi verimli bir bükülme ve kasılma mekanizmasına uyan
bir mimari yapıya uygundur.
2. 4. 9. Miyokardiyalizasyon
Var olan miyokardın aktif büyümesi ile kalbin mezenkim dokusu içine büyüme
olayına Miyokardiyalizasyon denir. İnsan kalbinde konus çıkıntılarının birleşmesi ile
oluşan mezenkimal çıkış septumunun, musküler çıkış septuma dönüştüğü kanal
septumda miyokardiyalizasyon oluşur. Miyokardiyalizasyonun, çıkış yolunun aortik
kesiminin sol ventriküle eklenmesinde ve AV bileşkenin sağa doğru genişlemesinde
itici
rol
oynadığı
düşünülmektedir.
Deneysel
hayvan
modellerinde
miyokardiyalizasyonun olmamasının veya engellenmesinin birçok doğumsal kardiyak
soruna yol açtığı gösterilmiştir95. Bu malformasyonların birçoğunda çıkış yolu
septumunun interventriküler muskuler septum ile bozuk yerleşimde olması üzerine
değişik büyüklüklerde ana damarların oluşması ile VSD’lerin birlikte olması söz
konusudur94.
Mesodermal Lateral
Düzlemler
SRF tip
NK-Faktörler
Koaktivatörler
BMPs’ler
Kardiyoblast
MEF-2
CARP
34
Kardiyomiyosit
SRF tip
GATA-4
Koaktivatörler
Lateralite Faktörleri
Sağ:
Sol:
Aktivin
Shh
FGF-8
Nodal
İnv,
iv
Kardiyak Tüp
Nkx-2.5, 2.8
eHAND
MEF-2C
dHAND
Kıvrımlı Kalp Tüpü
Sağ Ventrikül
Sol Ventrikül
dHAND
eHAND
Çok Boşluklu Kalp
Şekil 2: Orta hattın her iki tarafında kalbin ve ana damarların gelişimini oluşturmak üzere lateral mezoderm tabakası
yerleşmiştir. Nkx2.5 gibi diğer NK-Faktör hox genleri, Serum Response Factor(SRF) gibi diğer genlerle beraber bu farklılaşmamış
hücrelerin kardiyoblast yönünde farklılaşmasını sağlar. Miyosit güçlendirici faktörün(MEF) tüm kas genlerinde bir bağlanma
noktası vardır ve kardiyak miyositlerin oluşumu için gereklidir. CARP geni, kardiyak dizide Nkx2.5’in aşağı akım yolundadır. İki
LMT’nin birleşmesini sağlayan genler bilinmemektedir ama SRF ve diğer genlerle birlikte GATA-4’ün önemli olduğu
bilinmektedir. Lateralizasyondaki genler ise Aktivin, FGF-9, Shh ve Nodal genlerdir. Sağa doğru döngü yapan kalp tüpü inv ve iv
genleri ile birlikte Nkx, dHAND ve eHAND genlerine de ihtiyaç duyar. dHAND sağ ventrikül oluşumuna katkıda bulunur.
2. 5. VENTRİKÜL YAPI VE FONKSİYONU
İnsanda sol ventrikül(LV) kalın duvarlı bir yapıdır (diastol sonu çapı ortalama
1.0 cm) miyosit demetlerini spiral yaparak ventriküle elips şeklini verir. Miyosit
demetleri subepikardiyumdan subendotelyuma doğru, elipsin uzun aksına göre
longitudinal formdan ventrikül duvarının orta 2/3’üne doğru sirkumferensiyal ve yine
subendokarda longitudinal bir şekilde yerleşmiştir96. Ventrikül duvarının bölgesel
kalınlığı o bölgenin eğriliğinin(curvature) yarıçapı ile doğru orantı gösterir. Apekste
35
yarıçap küçüldüğünden kalınlık oldukça küçüktür. Duvar kalınlıklarındaki bu
farklılıklar bölgesel duvar stresini eşitlemede rol oynayabilir.
LV kontraksiyonu bazal bölümden apekse doğru artan saatin aksi istikametinde,
bükülme(wringling) ya da torsiyon hareketi ile karakterizedir97. Torsiyon normal
ejeksiyonda önemli bir rol oynar, uyarının normal olarak iletilmesi ve miyokard
demetleri arasındaki bağlantılar için gereklidir98. Sistolde oluşan ve diastolde kinetik
enerjiyi dönüştürülen potansiyel enerjinin depolanmasını sağlar, ayrıca ventrikül
dolumuna emme hareketi yardımcı olur99. Bu kompleks yapı miyosit kısalmasını etkili
bir şekilde duvar kalınlaşmasına dönüştürerek, kanın ejeksiyonunu sağlar. Böylece her
bir fiber yalnızca % 10 kadar kısalmasına rağmen normal sol ventrikül diastol sonu
hacminin 2/3’ünü pompalar. İnterventriküler septal fiberler LV serbest duvarının
devamıdır ve aynı oryantasyona sahiptir. Bunun sonucunda septum LV devamı gibi
davranır; kontraksiyon sırasında yüzeyi LV merkezine doğru simetrik bir hareket yapar.
Pulmoner vasküler yapının yüksek kapasiteli ve düşük dirençli olması nedeni ile
sol ventriküle oranla sağ ventrikül(RV) daha ince duvarlıdır(yetişkinlerde 3-4 mm) ve
kesitlerde ay şeklinde gözlenir96. Kontraksiyonu bir körüğe benzetilmiştir. RV giriş ve
çıkış yolu kontraksiyonu fonksiyonel olarak ayrıdır, giriş yolu kontraksiyonu çıkış yolu
kontraksiyonundan önce oluşu100. RV debisinin büyük bir kısmı interventriküler septum
aracılığı ile LV’den enerji transferi ile ilişkili gibi görünmektedir 101 ve bu gözlem RV
serbest duvarının büyük bir bölümünün fonksiyonunun bozulmasının iyi tolere edilmesi
ile desteklenmektedir.
Ventrikül miyokardının aynı zamanda iyi gelişmiş bir bağ doku matriksi
mevcuttur102,103,104. Kardiyak kollojen miyofibrillerin etrafında ağ şeklinde bir yapı
oluşturacak şekilde organize olmuştur, ayrıca miyofibrilleri en yakındaki damara bağlar.
Bu kontraksiyon sırasında damar açıklığının sağlanmasına yardımcı olabilir.
Ventriküllerin kollojen ağı pasif dolum özelliklerinin önemli bir belirleyicisidir.
Ventriküllerin majör bölümlerinden biri de vasküler yataktır.
2. 6. KALP KONTRAKSİYONUN HÜCRESEL TEMELİ
Kardiyomiyositlerin 3 sistemden oluştuğu söylenebilir:
36
1. Sarkolemmal eksitasyon elektriksel uyarı(AP)’nın yayılımında görev alarak
kontraksiyon ile sonuçlanan intraselluler olayların başlamasını sağlar,
2. Eksitasyon-Kontraksiyon Coupling Sistemi (ECC) elektriksel uyarıyı
kimyasal bir uyarıya çevirir,
3. Kontraksiyon sistemi aktive olur.
2. 6. 1. EKSİTASYON SİSTEMİ
Aksiyon potansiyeli, transmembran potansiyelinin normal değeri olan negatif
80-90 mV’dan pozitif değerlere kadar yükselterek depolarizan akıma sebep olur ve
sonrasında transmembran potansiyeli istirahat halindeki değere tekrar ulaşır105,106. AP,
spesifikleşmiş iyonların sarkolemmal kanallardan iletilmesi ile oluşan koordine
değişikliklerden kaynaklanır ve spesifikleşmiş ileti dokusu ile başlatılarak miyositler
aracılığı ile iletilir. Hücre depolarizasyonunun en erken en önemli kısmı hızlı Na+
girişidir. Hücrenin istirahat potansiyeli Na+ iyonlarını ATP hidrolizi ile elde edilen
enerjiyi kullanarak hücre dışına pompalayan transmembran Na-K-ATPaz pompası ile
sağlanır. Kontraksiyonun başlatılmasında en önemli bölüm voltaj duyarlı L-tipi Ca+2
kanallarından yavaş Ca girişidir107,108,109. Bu kanallar açılıp transmembran potansiyeli
-35 ile -20 mV’a ulaştığında Ca akımı başlar ve yavaş kinetiği nedeni ile Na akımının
bitmesinden sonra da devam eder. Ca akımı AP eğrisinin plato fazından sorumludur. Ltipi kanallar inaktive olup rejeneratif akımlar repolarizasyon prosesini başlattığında (K
çıkışı) Ca girişi sona erer. L-tipi kanallar ayrıca dihidropridin(DHP) reseptörleri olarak
da adlandırılırlar, sarkoplazmik retikulum membran ilişkili ryanodin reseptör(RyR) Ca
salınım kanallarının hemen yakınında, transvers-tübül sistemi denilen sarkolemma
girintilerinde konsantre olmuşlardır. AP, Ca iyonlarının hücre içine, Na iyonlarının
hücre
dışına
çıkmasına
neden
olur.
Hücrenin
iyonik
dengesi
ise
Na-Ca
değiştirici(exchanger) adı verilen Sarkolemmal iyon transport mekanizması ile
sağlanır108,110,111. Bu sistem bir Na iyonunu hücre içine almak sureti ile elde ettiği
enerjiyi bir Ca iyonunu konsantrasyon farkına rağmen hücre dışına pompalarken
kullanılır. Na-Ca değiştiricisi, Ca iyonunun hücre içi Na iyonun ise hücre dışı hareketini
sağladığı için Ters-sistem olarak da adlandırılır110,111. Normalde ters-sistem Ca
iyonlarının hücre içine doğru olan hareketine katkıda bulunmaz.
37
2. 6. 2. EKSİTASYON-KONTRAKSİYON COUPLİNG SİSTEM
ECC spesifik sarkolemmal ve intraselluler membrandan oluşan sarkotubuler
sistem ile oluşturulur ve aksiyon
potansiyelinin
kontraktil sistemi başlatıp
sonlandırabilme özellinin kontrol edilmesini sağlar. Bu özelliğini sarkolemma ile
intraselluler organeller arasında elektrokimyasal uyarılar yaratarak oluşturur: ve bu
uyarılar molekülün (Ca iyonu) basit diffuzyonla yayılması ile karşılaştırıldığında çok
daha hızlı olarak yayılırlar.
Sarkotubuler sistem transverse veya T-tübül sistemi ve sarkoplazmik
retikulum(SR) adı verilen iki sistemden oluşur108,112,113. T-tübülleri sarkomerin Z
çizgisinde konsantre olmuş sarkolemmal girintilerdir. SR kontraktil filamentleri 1-2 mm
aralıklarla yaka şeklinde sararak, her miyofibril boyunca enine çizgilenmeler(cross
striation) arasında tekrarlayan kapalı bölümler oluşturan longitudinal olarak yerleşmiş
intraselluler membransal bir sistemdir. Her yakanın sonu, bazen bir triad bazen de bir
diad yaratan, T- tübülünün hemen yanında bulunan bir sisterna oluşturur. Sisterna ile ttübül arasındaki boşluk ayak(feet) adı verilen yapılar aracılığı ile köprüleşir.
Sarkoplazmik retikulum(SR), Ca bağımlı Ca salınımı (CICR)108,109,114,115 adı
verilen bir yol ile sitoplazmaya salınan oldukça büyük bir Ca deposuna sahiptir. Bu olay
dyad içinde veya hemen yakınında oluşur. SR içinde Ca iyonları her zaman
calsequestrin gibi bir proteine bağlı olarak bulunmaktadır. Dyadların hemen yanındaki
SR, sisternal membranda köprüleşen Ca salınım kanallarını içerir108,109,116,117,118. Hücre
membranı AP ile uyarıldığında, voltaja duyarlı DHP reseptörü Ca kanalı açılır,
kalsiyumun ekstraselluler bölgeden dyadın gap bölgesine hareketi oluşur. Dyad içinde
lokal Ca konsantrasyonunun artması ile yan yana RyR kanalları aktive olur, bu da SR
sisternasından sitoplazmaya daha fazla olarak Ca iyonu salınımını meydana getirir. Ca
iyonundaki bu artış kontraktil sistemi harekete geçirir.
Kontraksiyonun sonlanması ve relaksasyonun başlaması için proteinlere
bağlanmış olan Ca iyonunun SR’da depolandığı bölgelere geri dönmesi ve AP sırasında
hücre içine giren az miktardaki iyonun ekstraselluler boşluğa atılması gerekmektedir.
Na-Ca değiştirici esas olarak kalsiyumun sitoplazmaya transportundan sorumludur.
Kalsiyumun SR tarafından geri alımında bir SR transmembran proteini olan SR Ca
ATPaz(SERCA2) en önemli mekanizmayı oluşturur108,113,119. SERCA2, CICR sırasında
38
salınan Ca iyonlarının tekrar SR alımında ATP hidrolizi ile elde edilen enerjiyi kullanır.
SERCA2 pompasının hızı serbest Ca konsantrasyonu ile arttığı için kısmen kendi
kendine regüle olduğu söylenebilir.
2. 6. 3.KONTRAKTİL SİSTEM
Kontraktil sistemin yapı taşı tekrarlayan proteinler ile oluşmuş, mekanik
aktiviteden sorumlu olan sarkomerlerdir112. Sarkomerlerin paralel olarak artışı kuvvet
oluşturma kapasitesini artırırken, seri olarak artışı kısalma kapasitesini artırır. Her
sarkomer iki demet longitudinal demetten oluşmuştur112. Kalın filamentler yaklaşık
olarak 1.6 mm uzunluğunda olup, sarkomer merkezi boyunca trigonal olarak yerleşmiş
miyosin moleküllerinden oluşur. Kalın filamentlerin yapısında miyosinin yanı sıra Titin
ve miyosin bağlayıcı protein C de bulunmaktadır. Bu düzeneğin her iki ucunda aktin
tropomiyosin(Tm) ve troponin(Tn) den oluşmuş 1 mm uzunluğunda ince filamentler
kalın filamentlerle iç içe girer. İnce filamentlerin diğer uçları sarkomerin uç noktalarına
doğru uzanır, burada Z-çizgisi denilen transvers yapıya tutunur. Z-çizgileri arasındaki
uzaklık sarkomer uzunluğudur. 2.2mm.lik uzunlukta (maksimum gücün oluşturulduğu
güçtür) her ince filamentin santral ucu kalın filamentlerin 0.7 mm.lik distal ucu ile üst
üste gelir(overlap zone). Z çizgisine uzanan ve kalın filamentlerle üst üste gelmeyen 0.3
mm.lik bölüm ve komşu sarkomerdeki 0.3 mm.lik aynı bölüm I bandını oluşturur.
Merkezde bulunan kalın filamentler A-bandını meydana getirir. A ve I bantlarının sıra
ile dizilmesi kalp kasının çizgili görüntüsünden sorumludur. Kalın filamentler
sarkomerin merkezinde M-çizgisinde birleşirler.
Miyosin molekülünün bir bölümü longitudinal olarak kalın filamentleri
oluştururken, diğer bir bölümü kalın filamentin yüzeyine çıkıntı yaparak, kalın ve ince
filamentlerin arasındaki boşlukta serbestçe hareket eder. Bu bölüm miyosin ağır
zincirini içerir ve aktine bağlanarak kimyasal enerjinin (yüksek enerjili fosfat bağları)
mekanik enerjiye (güç ve hareket) dönüşümünden sorumludur 120,121. Miyosin ağır
zincirinin söz konusu baş bölgesi aktin ile bağlantıyı sağlayan bağlanma bölgesi ve
ATPaz aktivitesi gösteren bölgeyi içeren kompleks bir yapıya sahiptir122,123. Memeli kalp
kasında miyosin ağır zinciri alfa ve beta olmak üzere iki izoformda bulunur122. Alfa
izoformu betaya göre daha yüksek ATPaz aktivitesine sahiptir ve aktin ile daha hızlı
bağlantı kurar, ayrıca küçük memelilerde dominant olarak mevcuttur123,124. Beta
39
izoformu insanlar da dahil olmak üzere büyük memelilerde bulunur. Titin sarkomerin
bir ucunda Z-çizgisinde ve diğer ucunda miyosin ile beraber bulunan dev bir
proteindir125. Titinin bir bölümü yaylanma benzeri özelliklere sahiptir ve miyositin125,126
dolayısıyla ventrikülün pasif viskoelastisitesinin önemli bir parçasını oluşturur. Kalp
kası normalden daha fazla kasılarak kısalırsa, titin baskıya uğrayarak istirahat
uzunluğuna tekrar ulaşır125,126. Titinin bu özellikleri diastolik fonksiyonlarda rol
oynayabilir. Miyosin bağlayıcı protein C hem miyosine hem de titine bağlanır. Miyosin
bağlayıcı protein C sarkomer yapısında rol alır ve fosforilasyondaki değişiklikler
aracılığı ile miyosin ATPaz aktivitesini module eder127.
Aktin monomerleri çiftli sarmal şeklinde düzenlenerek nice filamentin ana
yapısını oluşturur128,129,130. Tm ince filament boyunca longitudinal olarak bulunur. Her
molekül yedi aktin monomeri boyunca uzanır ve komşu Tm molekülü ile kısa bir
bölümü üst üste gelir(overlap zone). Troponin; troponin C(Tn C), troponin I(Tn I), ve
troponin T(Tn T) olmak üzere üç subuniteden oluşur veTm molekülü üzerinde
lokalizedir. Her yedi aktin molekülü için bir Tn molekülü mevcuttur. Tn C, Ca
bağlanma bölgesi içerir; Tn I, aktivasyon durumuna göre Tm ve Tn C’ye bağlanır; Tn
T, troponinin Tm ile bağlantısını sağlar. Tn-Tm kombinasyonu Ca iyonlarının Tn C’ye
bağlanması yolu ile aktin ve miyosin arasındaki bağlantıların başlamasına olanak verir.
Tn I ve Tn T, miyosin düzenleyici hafif zincir ve miyosin bağlayıcı protein C
fosforilasyon bölgeleri içerir130,131. Bu kontraktil proteinlerin, özellikle de Tn I ve Tn
T’nin fosforilasyonu miyosin ATPaz aktivitesini düzenler.
Aktive sarkomerin mekanik performansını etkileyen bir diğer faktör, kasın
başlangıç
uzunluğu
olarak
gözlemlediğimiz
sarkomerin
inisiyal
uzunluğudur
(preload)130,132,133,134. Sarkomerin oluşturduğu güç uzunluk 2.2 mm’de maksimum iken, 2
mm altındaki değerlerde hızla düşer.
2. 6. 4. MİYOSİT RELAKSASYONU
Miyosit relaksasyonu hızı üç temel faktöre ağlı olan kompleks bir olaydır;
çapraz bağ siklusunun kinetiği(özellikle güç oluşturan formdan güç oluşturmayan forma
geçiş hızı), Ca iyonlarının Tn C’ye afinitesi ve Ca iyonunun geri alınım mekanizmasının
aktivitesi ve afinitesidir135,136. Çapraz bağ siklusunun yavaş bir kinetiğe sahip olması, Tn
C’nin kalsiyum afinitesinin yükselmesi ve SERCA2 ve/veya Na-Ca değiştiricisinin
40
aktivasyonununda azalma relaksasyonu yavaşlatır. Relaksasyon kısmen de olsa miyosit
üzerindeki yüklenmeye bağlıdır. Titin kompresyonu da oluşturduğu kuvvetler aracılığı
ile relaksasyonu etkileyebilir.
2. 7. SARKOMER ve KARDİYAK KONTRAKSİYON
Kardiyak miyositleri 120 mikrometre uzunluğuna kadar varan büyük
hücrelerdir. Sinsityumda bir araya gelirler. Miyositi çevreleyen sarkolemma interkale
disk aracılığıyla komşu hücrelere bağlanır ve T-tübülleri aracılığı ile miyofibrilin içine
cepleşir. Kalp kası liflerden oluşur; lifleri de miyofibriller oluşturur. Kontraksiyon
birimi olarak çalışan sarkomer miyofibrile bir periyodiklik kazandırır. Sarkomerler Z
çizgileri ile birbirleriyle bir seri halinde birleşirler. Sarkomer birçok proteinden oluşur;
miyozin ve aktin baskın proteinlerdir ve sırasıyla kalın ve ince filamanlar içerirler.
Aktin filamanına iki regülatör bağlanır-tropomiyozin ve troponin C, T ve I- ve iki
miyozin hafif zincir molekülü miyozin ağır zincirine bağlanır. Sarkomerler kardiyak
miyosit kitlesinin yaklaşık % 50’sini oluştururlar ve kontraksiyon durumuna bağlı
olarak uzunlukları 1.6 ve 2.2 mikrometre(μm) arasında değişir.
2. 7. 1. Kontraktil Proteinler
Aktin filamanlarının miyozin filamanları üzerinde kaydığı ve kısalma ve
kasılmayı indüklediği varsayılan mekanizma Şekil 14.7’de gösterilmiştir. Kardiyak
kontraksiyon ve relaksasyon kısmen kalsiyum tarafından regüle edilir. SR
kontraksiyonu kalsiyum salarak indükler ve kalsiyum tutarak relaksasyonu indükler.
Aktin filamanının yaklaşık 7 mikrometrelik mesafede kat ettiği her döngü için bir
miyozin başına bir molekül hızında ATP hidrolizi gereklidir. Relaksasyon durumunda
miyozinin aktine bağlanması miyozinin bağlanma bölgesini bloke eden tropomiyozin ve
troponin varlığı ile engellenir. Miyozinin ATPaz aktivitesi aktin yokluğunda
minimumdur; yine de ATP’yi ADP’ye kısmen de olsa indükler ve Pi- sistolik
kontraksiyonu kalsiyum tarafından indüklenir. SR’den salıverilen Ca Tn C’ye bağlanır
ve Tn C miyozin için bağlanma bölgesinin açığa çıkartan tropomiyozinin hafifçe
hareket etmesine neden olur. Sonuçta oluşan aktin-miyozin bağlanması miyozinin
ATPaz aktivitesini yaklaşık 200 kat artırır; ATPaz ATP’den ADP hidrolize eder. ADP
miyozinin başından salıverilir ve miyozinin aktine bağlanmasını da daha da güçlendirir.
Miyozin başı aktin ile 90 derecelik açı yapacak şekilde yerleşim gösterir ve 45 derecelik
41
bir açıya kadar eğilerek aktin filamanlarının birbirlerine yaklaşmasını sağlayan hareketi
yapar. Sonrasında kalsiyum tekrar SR tarafından tutulur ve ATP miyozin başına
bağlanarak aktine bağlanmayı inhibe eder, sarkomer relaksasyonunu sağlar ve diastolü
yeniden başlatır(Şekil 14.8). Sistolik kalsiyum ve tropomiyozin hareketinde artış kasın
uyarılmasından 17 ms sonra oluşur. Miyozin başı aktine yaklaşık 25 ms sonra bağlanır
ve gerilim yaklaşık 40 ms sonra oluşur.
2. 7. 2. Hücre İskelet Proteinleri
Hücre iskeleti sitoplazmada bulunan fibröz proteinleri ifade eder. Hücre iskeleti
lifleri hücrenin gücünü ve dayanıklılığını sağlar ve hücre içindeki hareketi kontrol eder.
Örneğin mikrotübüller veziküllerin tübülin bağlayan moleküller tarafından taşındığı
yolları
sağlar.
bu
hücre
iskeleti
proteinleri
üç
major
sınıf
oluşturur
ve
mikrofilamanların137, mikrotübüllerin ve ara filamanların boyutuna göre alt bölümlere
ayrılırlar138. Mikrofilamanlar protein alt birimi olan aktinin polimerleridir; mikrotübüller
alfa ve beta-tübülinin alt birimlerinin polimerleridirler. Bu liflerin polimerizasyon ve
depolimerizasyonları hücre tarafından sıkı bir regülasyonla izlenir.
2. 7. 2. 1. Mikrofilamanlar: Kontraksiyon gücünün oluşturulmasında yardımcı
olan sarkomerin aktin ince filamanlarına ek olarak aktin filamanları bütün hücrelerin
sitoplazmaları boyunca dağılım gösterir ve güç aktarımı görevini yerine getirirler.
2. 7. 2. 2. Mikrotübüller: Mikrotübüller yaklaşık 24 mikrometre çapındadır ve
uzunlukları bir mikrometrelik bir parçacıktan onlarca mikrometreye kadar değişkenlik
gösterir. Mikrotübül duvarı yaklaşık 4-5 mikrometre çapındaki globuler alt birimlerden
oluşur ve bu alt birimler oyuk bir merkezi çevreleyen 13 longitudinal sıra halinde
düzenlenir. Mikrotübüller hareket ve hücre organellerinin organizasyonunda rol
oynarlar. Kolşisin mikrotübül oluşumunu tubulinlere bağlanarak engeller.
2. 7. 2. 3. Ara Filamanlar: Hücre tipine göre farklılaşan aktin ve tubulinin
aksine, az çözünen ara filamanlar doku ve hücreye özgüdür. Ara filamanların alt ünit
proteinleri halat benzeri polimerler oluşturan uzamış moleküllerdir. Ara filamanların
proteinleri Desmin, Vimentin, Nörofilamanlar, Glial Fibriler Asit Protein ve Keratinleri
içerir. Kalp kas hücrelerinde, desmin filamanları iki kas hücresi arasındaki
desmosomları bağlar ve Z-diski ve miyofibrillerin yapı iskeletini oluşturur. Desmin
filaman, kardiyak miyositler arasında kasılma gücündeki stres ve gerilmenin
iletilmesinde rol oynar. Ayrıca nukleusu plazma membranına da bağlar.
42
Şekil 3: Sarkomerin ultra yapısı
Şekil 4: Miyokard kontraksiyonun moleküler temeli
2. 8. ELEKTROKARDİYOGRAFİ (EKG)
Kalp kasında oluşan elektriksel aksiyon akımlarının vücut yüzeyi üzerinden
kaydedilmesine elektrokardiyografi (EKG) denir139,141. EKG oldukça yararlı klinik bilgi
vermesine rağmen, sadece kaynak tarafından oluşturulan voltajın tahmini değerini
söyler139,140. Kalp hastalıklarının tanı, tedavi ve izlenmesinde EKG en sık kullanılan
laboratuar tetkikidir.
43
EKG’nin pek çok kullanım alanı vardır: Miyokardiyal hastalıkların bağımsız bir
belirteci olarak bilgi verir; kalbin hemodinamik, moleküler, iyonik ve ilaca bağlı
anormalliklerini yansıtabilir; pek çok kardiyak139 problemin141 uygun tanı ve tedavisi
için gerekli bilgiyi sağlayabilir. Özellikle atrial ve/veya ventriküler hipertrofi varlığını
ya da ileti bozukluklarını saptamada EKG’den yararlanılır. Sağlıklı çocuklarda EKG,
yas ile büyük değişiklik gösterir. Bu nedenle değişik yaslardaki EKG özelliklerini
belirleyen kalp hızı, PR, QRS, QT süreleri, R ve S voltajlarına ilişkin normal değerleri
saptamak için tablolardan yararlanılır142.
2. 8. 1. Yenidoğan Elektrokardiyografisi
Yenidoğan döneminde hızlı hemodinamik değişiklikler ve EKG çekimindeki
pratik zorluklar nedeniyle EKG’nin değerlendirilmesi zordur. Ayrıca bu dönemde
hipoksi, elektrolit dengesizlikleri, pulmoner vasküler direnç, ciddi hemolitik anemi,
hiper ve hipovolemi gibi faktörler de EKG’yi etkiler. Normal yenidoğanın EKG’sinde
bu dönemin hemodinamik özelliklerine bağlı olarak sağ ventrikül hakimiyeti vardır143.
EKG’de;
• Sağ aks deviasyonu,
• Sağ prekordiyal(V1, V2) derivasyonlarda yüksek R dalgaları,
• Sol prekordiyal(V5, V6) derivasyonlarda derin S dalgaları,
• V1’de pozitif T dalgaları (ilk 5 gün),
• 3 mm’ ye kadar uzanan sivri P dalgaları,
• Sol prekordiyal derivasyonlarda negatif T dalgaları (ilk 4 gün) görülebilir.
Yas ilerledikçe QRS aksı sola kayar. Sağ prekordiyallerde R amplitüdü tedricen
azalır143,144.
Prematüre infantlarda da term yenidoğanlara kıyasla EKG’de birtakım
değişiklikler görülebilir. Özellikle 35 gestasyon haftasından (GH) küçük infantların
EKG’sinde sol ventrikül hakimiyeti vardır. EKG’de;
•
Relatif taşikardi (<200 dk.),
•
Relatif sol ventrikül(LV) hakimiyeti, daha az oranda sağ ventrikül(RV)
hakimiyeti,
•
P ve QRS aksı daha çok sol ve arkaya doğru yönelmiştir,
•
Kısa P, QRS ve QT intervalleri,
•
V1’deki R daha küçük, V6’daki R daha uzundur,
44
•
V6’daki T daha uzun,
•
Term yenidoğana göre daha fazla EKG değişkenliği vardır.
Prematüre EKG örnekleri
Şekil 5a:
Şekil 5b:
2. 9. EKOKARDİYOGRAFİ
Ekokardiyografi, gerçek zamanda kalp atışlarının görüntüsünü elde etmek için
yüksek
frekanslı
ultrasonik
dalgaların
kullanıldığı
bir
teşhis
tekniğidir145.
Ekokardiyografi, çoğu kalp hastalıklarının takibinde önemli rol oynayan, kalp
hastalıklarını kesin tanımlayabilme yeteneğinde olan bir tekniktir. Ekokardiyografi
45
kardiyak
fonksiyonların
belirlenmesinde
kullanılan
diğer
yöntemlerle
karşılaştırıldığında aşağıda belirtilen birçok avantajlara sahiptir:
•
Noninvaziv bir yöntemdir (vücudun içine hiçbir cihaz yerleştirilmiyor)
•
Ağrısız
olmasının
yanında,
hastanın
özel
bir
hazırlık
yapmasını
gerektirmiyor.
•
Hastaya zararlı etkileri yoktur.
•
Bir hastalığın tedavisinin seyrini belirlemek amacıyla bu yöntemin ard arda
tekrarlanması hasta açısından bir sakınca oluşturmaz.
•
Anında görüntü oluşturması nedeniyle acil durumlarda hızlı teşhis koyma
olanağı sağlar.
•
Taşınabilir ve ekonomiktir.
Ekokardiyografi ultrason dalgalarının kardiyolojide kullanılma şekli olup;
kardiyak anatomi, fizyoloji ve hemodinami konusunda detaylı bilgiler elde edilebilen
noninvazif bir tanı yöntemidir. Yüksek frekanslı (ultrasonik) dalgalar, bir piezo-elektrik
kristal vericisi olan transduser tarafından üretilir, vücut dokularına paketler şeklinde
iletilir ve bitişik dokuların akustik impedansında bulunan farkları yansıtır. Yansıyan
dalgalar
transdusere
geri
dönerler
ve
piezo-elektrik
seramik’in
mekanik
deformasyonuna sebep olurlar. Geri yansıyan sesler, cihazın bilgisayar bölümüne
iletilip, geliş zamanlarına göre birbirine eklenip bir resim şekline getirilir ve ekrana
yansıtılır. Transduser ve yüzeye yansıyan her bir anatomik yapının arasındaki mesafe,
ses dalgalarının başlayışı ve yansıdıktan sonra alınışı arasında geçen zaman üzerinden
otomatik olarak makineyle hesaplanabilir.
İnsan kulağı en fazla 2000/saniye’ ye kadar olan titreşimleri duymasına karşılık
ekokardiyografide kullanılan titreşimler 2-10 milyon/sn. arasındadır. Erişkinlerde ve
büyük çocukta 2-3.5 megahertz yeterli iken yenidoğan ve süt çocuğu için 5-7,5
megahertz’lik transducerlar gereklidir146,147.
2. 9. 1. Ekokardiyografinin Sınıflandırılması
2. 9. 1. 1. M- mode Ekokardiyografi
46
Ekokardiyografinin gelişiminin ilk evresi M-mode ekokardiyografidir. Kardiak
kontraksiyonda yayılan dalgaların vertikal eksendeki hareketinin kaydedilmesi “M
(Motion)-mode ekokardiyografi”yi oluşturur. Horizontal (X) ekseni zamanı; vertikal
(Y) ekseni ise dokuların göğüsten uzaklığını ölçer. Hareketli bir organ olan kalbin
ritmik hareketlerini ekrana yansıtan bu metodla kalbin anatomik yapısı hakkında kısmen
bilgi edinilebilir. Halen kardiyak boyutların (boşluk çapları, septum ve duvar
kalınlıkları) ölçülmesinde ve sistolik fonksiyonların global olarak değerlendirilmesinde
standart bir yöntem olmasına karşın yapısal kalp anomalilerini belirlemede yetersiz
kalmaktadır148,149.
2. 9. 1. 2. İki Boyutlu Ekokardiyografi
Ses kaynağı sesi yelpaze gibi genişleyen üçgen bir alana doğru yayarsa,
titreşimler bir kesit düzeyi oluşturur ve buradaki her dokudan yansıyan dalgalar ekranda
resim gibi görülür. En ve boy gibi iki boyut olduğundan “İki boyutlu
ekokardiyografi” denir. Böylece kardiyak yapılar kesitsel ve iki boyutlu olarak
görüntülenir. Yapısal kalp defektlerinin tanınmasında, damar ve kapak çaplarının
belirlenmesinde yararlanılır149,150.
2. 9. 1. 3. Doppler ekokardiyografi
Ekokardiyografinin M-mode ve iki boyutlu ekokardiyografiden sonraki üçüncü evre
olarak kabul edilen Doppler ekokardiyografinin temeli Avusturya’lı bir fizikçi olan C. J.
Doppler tarafından 19. asırda ortaya konulan Doppler kuramına dayanmasına karşın
klinik kullanıma uyarlanması son iki dekadda mümkün olmuştur 151.. Belli hızda, kısa
aralıklarla (Pulsed Doppler) veya devamlı (Continuous Doppler) gönderilen ses
dalgaları, eritrositlere çarparak geriye yansımakta ve geri gelen sesle eritrositlerin
hareket yönü ve hızı belirlenebilmektedir. Böylece ultrason dalgalarından oluşan bir
adacık halindeki istediğimiz bölgedeki (Sample Volum) kan akımı tetkik edilmiş olur.
Kan akımı transduser’ den uzaklaşıyorsa negatif, yaklaşıyorsa pozitif akım trasesi
çizmektedir.
Kardiyovasküler sistemden geçen kan akımının paterni hakkında bilgi veren bu
yöntem bugün kardiyolojide yaygın olarak kullanılan, kalbin hemodinamisi hakkında
çok değerli bilgiler vererek büyük ölçüde kalp kateterizasyonu ihtiyacını azaltan
vazgeçilmez bir tanı aracıdır. Bu yöntemle iki boyutlu ekokardiyografi ve simultane
EKG kombine edilerek istenilen bölgelerdeki kan akımının paterni, zamanı, velositesi
47
(hızı) ve akselerasyonu (ivmesi) ile Bernoulli eşitliğinden yararlanılarak basınç
gradiyenti belirlenebilmektedir. Böylece kalbin sistolik ve diastolik fonksiyonları
konusunda daha detaylı bilgiler elde etmek mümkün olmuştur. Renkli Doppler
ekokardiyografi ile küçük defektler, multipl ventriküler septal defektler daha iyi görülebilir.
Şantın yönü, akimin kalitesi ve kalınlığı transseptal akimin suresi değerlendirilebilir.
Teknolojideki ilerlemeler daha sonraları kalp ve damar boşluklarındaki kan
akımını siyah-beyaz iki boyutlu görüntü üzerinde transdusere yaklaşıp uzaklaşması ve
özelliğine göre (laminar veya türbülan) renkli olarak görüntülemeyi (kodlamayı)
sağlamıştır. Akımın yönü ve velositesine göre mavi, kırmızı ve sarı-yeşil (mozaik) renk
haritalanması oluşur. Kan akımının renklenmesinden yararlanılarak küçük vasküler
yapılar daha net görüntülenebilir, anormal akım paternleri (jet akım, regürjitan akım,
şant akımları vb) kolayca ayırt edilebilir. Renkli akım kılavuzluğunda Pulsed veya
Continuous Doppler ile daha kolay ve daha doğru akım örnekleri elde etmek mümkün
olur.
Ekokardiyografik incelemeler için parasternal, subkostal, suprasternal ve apikal
olmak üzere değişik eko pencerelerinden yararlanılır. Son zamanlarda transosefageal
olarak da uygulama alanı bulmuştur. Bu bölgelerdeki incelemeler transduserin kendi ekseni
etrafında çevrilerek değişik düzlemlerde kesit alma özelliklerine dayanır. İki boyutlu
ekokardiyografik çalışmaya kalbin anatomisine genel bir bakışla başlanmaktadır. Önce
iki ayrı ventrikülün ve iki atriumun varlığı başka bir deyişle interventriküler septum ve
interatrial septumun bulunup bulunmadığı incelenir. Bunu hastanın iki ayrı atrioventriküler ve
semiluner kapakların değerlendirilmesi izler. Büyük damarların hangisinin pulmoner arter veya
aorta olduğu kararlaştırılarak bunların ilişkide bulunduğu ventriküllerin durumlarının
normaldeki gibi olup olmadığına bakılır. Pulmoner venlerin sol atriumla, inferior vena
kava ve superior vena kava’nın sağ atriumla devamlılık gösterip göstermediği değerlendirilir.
Mevcut olabilecek defekt veya defektlerin lokalizasyonu, büyüklüğü, sayısı, sağ ve sol
ventrikül giriş ve çıkış yolu obstrüksiyonları, ana pulmoner arter ve dalları; çıkan, arkus ve
inen aorta ile birlikte bulunabilecek diğer lezyonlar klinik bilgiler dikkate alınarak
değerlendirilir. Total anormal pulmoner venöz dönüş ve kor triatriatum gibi konjenital
malformasyonlar, tümör, trombus, bakteriyel endokardit verrusu, perikardit effuzyonu gibi
durumlar incelenir. Kalp boşluklarının büyüklükleri, duvar ve septum kalınlıkları
değerlendirilir.
48
Şekil 6: A-mod, B-mode ve M-mode ekokardiyogramların oluşumu. Transduser her anatomik katmanda yansıyan
ultrasonik bir ışın yayar. Yansıyan dalgalar, noktalar (B-mode) ya da spiklar (A-mode ) şeklinde gösterilebilirler. Noktanın parlaklığı
ve spikm büyüklüğü, yansıyan ışının miktarına bağlı olarak değişir. Eğer B-mode sinyalleri, zamana bağlı olarak soldan sağa doğru
kaydırılırsa M-mode
imajı oluşur. CW=göğüs duvarı; RV=sağ ventrikül; IVS:interventriküler septum; PML:mitral arka kapak; ve
PW=arka duvar. (Hagan AD.Oe Maria AN.Clinical Applications of Two-Dimensionel Echocardiography and Cardiac Doppler.Boston:
Little,Brown;1989, izniyle.)
Şekil 7: Kardiyak boyutların M-mode ölçümleri için tavsiye edilen kriterler. Figürler ve eliptik imajlar (a,b,c,d ve e)
‘leading edge’ metodunu göstermektedir. ARV:sağ ventrikül ön duvarı; RV:sağ ventrikül; LV:sol ventrikül; PLV:sol ventrikül arka
duvarı; S:septum; PPM:papiller kas; AMV ve PMV:mitral ön ve arka kapak; EN:endokard; EP:epikard; Ao:aort; LA:sol atrium;
AV: aort kapak.
2.
9.
2.
SOL
VENTRİKÜL
SİSTOLİK
FONKSİYONLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
49
VE
DİASTOLİK
2. 9. 2. 1. KARDİYAK FİZYOPATOLOJİ
Kalp, dokuların ihtiyaç duyduğu kanı normal doluş basınçları altında
pompalayarak dağılımını sağlayabilme görevini kontraksiyon, relaksasyon ve dolum
evrelerinden oluşan bir döngü içinde yerine getirir. Sistolik evre kalbin kasılabilirlik ve
ileri atım gücünü, diastolik evre ise kalbin relaksasyon kapasitesinini belirler. Hem
sistol hem de diastol kendi içinde her biri enerji gerektiren ve farklı görevleri olan
evrelerden oluşmuştur. Bu evreler ilk olarak Wiggers tarafından tanımlanmıştır. Daha
sonra adı ile anılan Wiggers kalp döngüsü152 (Şekil 5) sistol ve diastolün evrelerine
ilişkin bilgiler vermektedir. Her kalp atımı, bir biri ardı gelen 3 fazdan oluşan bir döngü
sonucu oluşur. Kalp döngüsünü oluşturan bu fazlar; Kontraksiyon fazı, Relaksasyon
fazı, Doluş fazı seklinde sıralanabilir153. Birinci faz sistole, 2. ve 3. fazlar ise diastole
aittir.
2. 9. 2. 1. 1. Sistolik Faz:
a) İzovolumetrik Kontraksiyon Zamanı (IVCT): Q dalgasının başlangıcı ile
başlayıp, QRS kompleksi boyunca devam eder. Ventrikül depolarizasyonunun
başlangıcı ile ejeksiyonunun başlangıcı arasındaki süredir. Longitudinal aksta transvers
aksa göre daha kısadır, ortalama fark 25 msn kadardır. Kalp içi volümün sabit olup
rotasyonel hareketin yapıldığı fazdır155. Genellikle mekanik döngünün, hemen sistol
öncesinde ventrikül içi basıncının hızla artıp ventriküllerin aktif olarak basınç meydana
getirdiği diastol sonunda başladığı farzedilir. Ventriküllerin içinde oluşan sistolik basınç
henüz kan ventrikülden atılmadan yükselerek atrial basınçları geçer ve bunun
sonucunda da mitral ve triküspid kapaklar yukarıya doğru itilerek kapanır. Bu faz
esnasında ventrikül basıncı henüz aort ve pulmoner arter basıncı değerlerine
ulaşmamıştır ve semilunar kapaklar kapalıdır. Ventrikül hacmi sabit kalırken basınçta
artmanın olduğu bu evreye ‘İzovolumik veya İzovolumetrik Kasılma Fazı’ denir. Bu
evre elektrokardiyografideki “R” dalgasının zirve noktası veya birinci kalp sesinin
başlaması ile baslar ve semilunar kapakların açılmasına kadar devam eder.
50
Şekil 8: İzovolumetrik Kontraksiyon Fazı
b) Sistolik Kontraksiyon Fazı (Ejeksiyon fazı): QRS kompleksi sonu ile T
dalgası sonu arasında olan pozitif dalgadır. Ventrikül ejeksiyonu bu periyotta olur 156.
QRS kompleksi sonu ile T dalgası sonu arasında olan pozitif dalgadır. Ventrikül
basıncının aort ve pulmoner arter basıncını aşması ile semilunar kapaklar açılır; sistemik
ve pulmoner dolaşıma kanın atılması gerçekleşir. Bu döneme ejeksiyon fazı denir.
Sistolik zirveye kadar olan bölüm “erken ejeksiyon”, zirveden sonraki bölüm ise “geç
ejeksiyon” olarak adlandırılır. Erken bölümde kanın aortaya atılması ventrikül
volümünde hızlı azalma yapar, geç bölümde ise volüm azalması ile birlikte basınç
azalması da vardır. Geç ejeksiyon ventrikül gevşemesi ile diastolik fazın başladığı
dönemdir. Semilunar kapakların kapanması ile son bulur153.
Şekil 9: Ventriküler Ejeksiyon
51
Normal insanlarda doku doppler ile yapılan çalışmalarda ventriküllerin ve
septumun değişik segmentlerinin heterojen sistolik ve diastolik akım özellikleri
gösterdiği görülmüştür. Bu heterojenitenin nedeni miyokardiyal liflerin farklı anatomik
düzenlenmesidir
154,157,158
. Kalp siklusu boyunca apeks, göreceli olarak sabit olup, kalp
uzun eksen boyunca hafif rotasyon ile birlikte apikale doğru hareket eder. Bu nedenle
sistolik ve diastolik miyokard velositeleri bazal ve lateral segmentlerde en
yüksektir159,160,161. Miyokard segment velositeleri bölgesel ventriküler kontraktilite
hakkında bilgi verirken, mitral anuler velosite ölçümü tüm longitudinal fonksiyonu
değerlendirir162. Greenbaum ve ark. sol ventrikül sistolik ve diastolik fonksiyonlarını
etkileyen en önemli parametrenin miyokardiyal fibrillerinin anatomik yerleşimi
olduğunu göstermiştir163. Miyokardiyal kas lifleri iki farklı tipten oluşur:
•
Longitudinal lifler: Fibröz apeksten fibröz atriyoventriküler ringe kadar
uzanırlar ve başlıca subendokardiyal, sol ventrikül serbest duvarının
subepikardiyal tabakasında ve papiller kaslarda bulunur, septumda
bulunmaz163,164. Sol ventrikülün longitudinal akstaki hareketi temel olarak
subendokardiyal lifler iledir165. Erken sistol sırasında longitudinal liflerin
kısalması sirkumferansiyel liflerden önce olur ve izovolumetrik
kontraksiyon fazı sırasında sol ventrikül kavitesi daha sferik duruma
gelir160.
•
Sirkumferansiyel
lifler:
Sol
ventrikül
serbest
duvarının
orta
tabakalarında bulunur, interventriküler septumda büyük boyutlarda
görülmekte ve özellikle sol ventrikül bazalinde belirgin olan bir sfinkter
sistemi oluşturmakta. Esas olarak sol ventrikül ejeksiyonundan
sorumludur163,164,165,166.
52
Şekil 10: Wiggers döngüsü. b ve c sistol; d,e,f,g ve a diastole ait bölümleri göstermektedir. Eş zamanlı basınç, fono ve
EKG beraberliğinde her atımda gerçeklesen olaylarla ilişkisi belirtilmiştir.
53
2. 9. 2. 1. 2. Diastolik Fazlar:
Kanın diastol boyunca ventriküle dolusunu sağlayan ve birbiri ile ilişkili olan 2
önemli mekanizma vardır. Bunlar gevşeme (relaksasyon) ve esneme (kompliyans)
mekanizmalarıdır.
a)Relaksasyon (Gevşeme):
Miyokardın relaksasyonu kontraktil elementlerin çözülmesi ve miyofibrillerin
kontraksiyon öncesi uzunluğuna gelmesini içerir. Relaksasyon sodyum-potasyum ve
kalsiyum pompalarının çalışmasını gerektiren enerjiye bağımlı bir olaydır. Sistolün
ortasında başlayan, bu nedenle sistolik gevşemede de denilen ilk gevşeme, diastolik
dolusun ilk 1/3’ü boyunca devam eder. Aort kapağının kapanmasından mitral kapağın
açılmasına kadar geçen süre ise izovolumetrik relaksasyon zamanı (IVRT) ve mitral
kapağın açılması ile başlayan hızlı doluş fazı ile devam eder153.
b)Kompliyans (Esneme):
Mitral kapak yoluyla LV’e dolan kanın ventrikülü doldurması için gereken
LV’ün pasif esneme özelliği kompliyans olarak tanımlanır. Relaksasyondan farklı
olarak enerji gerektirmeyen pasif bir olay olup ventrikülün esneyebilirliğini oluşturur.
Frank Starling kanununa göre kalp fizyolojik sınırlar içerisinde ne kadar çok gevşer ve
esnerse o kadar iyi kasılabilir ve iyi bir atım hacmine sahip olabilir. Esnemenin
azalması durumunda LV diastolik fonksiyonunun bozulmasına bağlı olarak sol atrium
(LA)
basıncı
ve
sol
ventrikül
diastol
sonu
(LVDD)
basıncı
artmaktadır.
Esneyebilirlikteki azalma miyokardiyal stiffness (miyokard katılığı) artısı ile
koreledir153. Kalbin yeterli atım hacmini sağlayabilmesi için diastolde yeterince
gevşeyip, esneyerek LV’ün yeterli volümle dolması gerekmektedir. Bu yeterli volümü
sağlayan doluş basıncı LV diastol sonu basıncını belirler. Gerek gevşeme gerekse de
esneyebilme özelliklerindeki bozulmalar yeterli diastol sonu volümü sağlamak için daha
yüksek LVDD basıncına neden olur. Diastol fazı birbirini takip eden dört periyottan
oluşmaktadır:
2. 9. 2. 1. 2. 1. İzovolumik Relaksasyon Zamanı(IVRT): Sistolün geç
ejeksiyon fazında, ventrikül içinde hızla basınç düşmesi olur. Ventrikül içi basınç aort
sistolik basıncının altına indiğinde aortik kapak kapanır. Ancak bu esnada ventrikül içi
basınç hala sol atrium basıncından yüksek olduğu için mitral kapak kapalıdır. Ventrikül
içi hacim sabit kalırken miyokardın relaksasyonu ile basınç azalması devam eder ve bir
54
süre sonra ventrikül içi basınç sol atrium basıncının altına düşüp mitral kapağın
açılmasına neden olur. Aort kapağının kapalı olduğu ve mitral kapağın açılmasına kadar
devam eden bu döneme izovolumik veya izovolumetrik gevşeme fazı denir. Mitral
kapağın tam açılmasına kadar süren bu dönem normal insanlarda 90-110 msn
arasındadır.
Şekil 11: Ventriküler Relaksasyon
2. 9. 2. 1. 2. 2. Hızlı Doluş Fazı(Pasif Doluş, E Zamanı): Erken diastolik hızlı
doluş fazı mitral kapak açılması ile başlar ve ventrikül içi basınç sol atrium basıncına
eşitlendiğinde veya bunu geçtiğinde sona erer. Mitral kapağın açılması ile birlikte sol
ventriküle hızla kan dolusu olur. Bu dolum birkaç mmHg atrioventriküler basınç farkı
ile pasif olarak gerçekleşir. Ancak atrioventriküler kan akımının hızı; atrioventriküler
basınç farkı yanında, her iki boşluğun kompliyanslarına/esneyebilirliğine ve ventrikül
gevşemesine bağlıdır ve bu faktörler sol ventrikül erken diastolik doluşunda sol atrium
basıncından çok daha önemli yere sahiptir. Her ne kadar pasif doluş fazı olarak
adlandırılsa da ventrikül gevşemesi enerji gerektiren bir süreçtir ve bu fazda ATP
harcanır. Sol atrium basıncı kanın sol ventriküle geçmesi ile azalır ancak ventrikül
gevşemesi sayesinde, ventrikül basıncı da kan dolusunun başlamasının hemen
sonrasında birkaç mmHg düşer, en düşük değerlerine ulaşır ve hızlı doluş devam
ettirilir. Kan sol ventriküle geçtikçe ventrikül içi basınç artmaya baslar. Başlangıçta
dengelenebilen basınç değeri miyokard gevşemesinin de azalması ile hızla yükselmeye
baslar. Sol atrium basıncındaki düşüş, sol ventrikül basıncındaki artış sonucunda
atrioventriküler basınç farkı ve dolayısıyla kanın sol ventriküle dolusu giderek azalır.
55
Normalde sol ventrikül diastolik dolusunun yaklaşık olarak %80’ i bu safhada
olmaktadır.
Şekil 12: Erken Dolum Fazı
2. 9. 2. 1. 2. 3. Diyastazis(Diastolik akımın kısa bir süre durması): Bu fazda
sol atrium ve sol ventrikül basınçları hemen hemen eşittir, atrioventriküler basınç farkı
ortadan kalkmıştır ve pulmoner venlerden sol atriuma gelen kanın sol ventriküle akması
ile ilave sol ventrikül dolusu gözlenir. Bu faz, diastolik doluş periyodu nisbi olarak uzun
ise görülür ve özellikle egzersizde olduğu gibi yüksek kalp hızlarında ortadan kalkar.
2. 9. 2. 1. 2. 4. Geç Dolum Fazı(Atrial Kontraksiyon, A Dalgası): Sinüs
ritminde sol atrial elektriksel uyarısı sonrası sol atrial kasılma oluşur. Atrial kasılma
yeni bir transmitral basınç farkı oluşturup, diyastazis fazında yarı açık konuma gelen
mitral yaprakçıkları tekrar açarak, geç diastolde kanın atriumdan ventriküle geçişini
sağlar. Bu dönem geç dolum fazı olarak adlandırılır ve normal kalplerde tüm sol
ventrikül dolusunun %15-20’ si bu dönemde gerçekleşir. Atrium kasılmasının olmadığı
atrial fibrilasyon varlığında bu katkı ortadan kalkar.
56
Şekil 13: Atrial Sistol
2. 9. 2. 2. Sol ventrikül sistolik fonksiyonlarının değerlendirilmesi
Miyokard mekaniğinin anlaşılmasına bağlı son gelişmelere rağmen, klinik
olarak sol ventrikül sistolik volüm değişikliği (LVEF: Sol Ventrikül Ejeksiyon
Fraksiyonu) yada sistolik çap değişim yüzdesi (FS(Fractional shortening):Kısalma
Fraksiyonu) halen ventrikül performansının değerlendirilmesinde en sık kullanılan
yöntemdir. Vasküler ve hormonal etkiler, kardiak hipertrofi ve geometri ile miyokard
fonksiyonu gibi faktörlerinde etkilerinin dahil olduğu kompleks bir etkileşmenin son
ürünü olduğu anlaşılmasına rağmen kısalma yüzdesi ile eşitlemek klinikte yaygın bir
uygulamadır. LVEF ve FS ölçmek için birkaç ekokardiyografik parametre kullanılabilir.
2. 9. 2. 2. 1. M-mode ekokardiyografi
Sol ventrikül boşluğunun boyutları ve duvar kalınlıklarının ölçümü M-mode
kayıtlarda
elde
edilebilir.
Amerikan
Ekokardiyografi
Derneğinin
önerileri
doğrultusunda ölçümler, diastol sonunda QRS kompleksinin başlangıcında ve sistol
sonunda sol ventrikül arka duvar endokardının yukarı yöndeki hareketinin en fazla
olduğu noktada yapılır. Ayrıca M-mode ölçülen ventrikül boyutları ventrikülün
tamamını yansıtmayabilir. Fraksiyonel kısalma da hesaplanabilir. Bu değer LV
fonksiyonunun değerlendirilmesinde yardımcıdır. Ancak, sol ventrikülün yalnızca
izlenen düzlemdeki fonksiyonunu yansıtır. Kalp kasılmalarının es zamanlı olmadığı
durumlarda ya da segmental dissinerji durumunda yanlış yorumlara neden olabilir149.
2. 9. 2. 2. 2. İki boyutlu ekokardiyografi
57
İki boyutlu (2D) ekokardiyografi sol ventrikül ve çevresini birçok düzlemde
görüntüleyebildiğinden odacık hacimlerinin ve EF’nin hesaplanması konusunda Mmode EKO’dan belirgin olarak daha üstündür. Ekokardiyografi ile LV hacimlerini
hesaplamak için değişik algoritmalar önerilmektedir. Bu algoritmaların çoğu sol
ventrikülün elips seklinde bir küre olduğunu varsayıp hacim hesaplamasında çapuzunluk veya alan-uzunluk ölçümleri kullanılır. Sol ventrikül hacmini hesaplamada en
çok kullanılan yöntem, Simpson kuralı’na dayanır. Burada LV birçok düzlemde
kesitlenerek ortaya çıkan dilimlerin alanları toplanır ve hacim buna göre hesaplanır. Bu
yöntemin en önemli avantajı, LV geometrisi konusunda herhangi bir varsayıma gerek
olmamasıdır. Sol ventrikül hacmini ve EF’yi hesaplamak için kuralın değişik
modifikasyonları kullanılmaktadır. Bunlardan en iyisi, apeks hacmini elipsoid olarak
varsayan bir modifikasyonudur149. Sol ventrikül EF ölçümlerinde, modifiye Simpson’s
yönteminin kullanımı önerilmekte ancak LV sekli ileri derecede bozulmuş hastalarda
hatalı sonuçlara mahal vermemek için apikalden göz kararıyla bakılıp ölçümün
uygunluğunun teyit edilmesi önerilmiştir150.
2. 9. 2. 2. 3. Miyokard performans indeksi
Miyokard performans indeksi (MPI), sol ventrikülün global (sistolik ve
diastolik) olarak performansını gösteren değerdir. Miyokard performans indeksi;
izovolumetrik kontraksiyon zamanı (IVCT) ve izovolumetrik relaksasyon zamanı
(IVRT) toplamının ejeksiyon zamanına (ET) oranıdır. Sol ventrikül çıkış yolu ve mitral
inflow’dan Doppler metodu ile hesaplanır. Normal değeri %40’dan daha az olup bunun
üzerindeki değerler sol ventrikül performansının bozulduğunu gösterir167. Miyokard
performans indeksi mitral inflow’dan konvansiyonel yöntem ile ölçülebileceği gibi PW
doku Doppler ile de ölçülebilir. Özellikle PW Doppler intervallerine teknik olarak
ulaşmanın zor olduğu durumlarda ve yüksek kalp hızı değişkenliğinin varlığında MPI
konvansiyonel metod ile yanlış sonuç verebilir. Bu durumda doku Doppler MPI
konvansiyonel metoda iyi bir alternatif olabilir168. Sol ventrikül kontraktil durumu
hakkında hızlı ve doğru bilgiler verebilmesine karsın doku Doppler MPI ön yük ve ard
yükteki akut değişikliklerden kolay etkilenir169. Miyokard performans indeksi daha önce
yapılan çalışmalarda; kardiyak amiloidoz, primer pulmoner hipertansiyon ve idyopatikdilate kardiyomiyopati hastalarında mortalite ve morbidite ile yakından ilgili
bulunmuştur170. Son yıllarda yapılan başka bir çalışmada ise sol ventrikül MPI
58
metabolik sendromlu kadın hastalarda kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek
hesaplanmıştır171.
Global olarak sol ventrikül sistolik fonksiyonu en sıklıkla M-mode
ekokardiyografi ile SF, LVEF ve ortalama dairesel liflerin kısalma hızı (mVcf)
ölçülerek değerlendirilir.
SF sol ventrikül diastolik çapının sistolik çaptan farkının, diastolik çapa oranıdır.
Yüzde (%) şeklinde ifade edilir.
SF = ( LVDd–LVDs) / LVDd × 100
Sol ventrikül ejeksiyon fraksiyonu ise diastolik ve sistolik hacim farkının
diastolik hacime oranıdır. Sol ventrikül elipsoid yapıda kabul edilerek sol ventrikül
sistolik ve diastolik çaplarından, sistolik ve diastolik hacim bulunarak aşağıdaki
formülden hesaplanır:
LVEF = (LVEDV −LVESV) / LVEDV × 100
Global sol ventrikül sistolik fonksiyonu indekslerinden bir diğeri ortalama
dairesel liflerin kısalma hızıdır (mVcf). Sol ventrikülün sirküler bir yapıda olduğu farz
edilerek sistolde sol ventrikül çevresinin kısalma hızı;
∆CF= π x LVDd – π x LVDs
mVcf= [ (π x LVDd – π x LVDs) / π x LVDd] / LVET
mVcf=[ (LVDd-LVDs) / LVDd] / LVET
mVcf =FS / LVET formülünden hesaplanır.
Bu indekslerin hesaplanması için ölçülen sol ventrikül çapları yalnızca bir kesit
ve doğrultudan elde edildiğinden, ayrıca LVEF için boşluk hacminin hesaplanması için
çeşitli geometrik kabullerden yola çıkılarak yapıldığından, bölgesel duvar hareketleri
bozuk olduğunda ölçümün sistolik fonksiyonu değerlendirmede hatalı olması
muhtemeldir. Ancak çocuklarda bölgesel duvar hareketleri bozukluğu istisnai
durumlarda söz konusudur. Dolayısıyla bu indeksler sol ventrikül sistolik fonksiyonunu
global olarak değerlendirmede güvenilir sonuçlar vermektedir.
59
2. 9. 2. 3. Sol ventrikül diastolik fonksiyonlarının değerlendirilmesi
1980 yılından önce ventriküllerin diastolik fonksiyonları genellikle kateter
laboratuarında invaziv teknikler ve karmaşık metodlar kullanılarak çalışılmıştır176,177.
Son yıllarda ise Doppler ekokardiyografi ile sağlıklı çocuklarda, erişkinlerde ve kalp
hastalarında ventriküllerin diastolik fonksiyonları çalışılabilir hale gelmiştir178,179. Bugün
bilinmektedir ki, diastolik fonksiyon bozuklukları sistolik fonksiyonlar bozulmadan
önce başlar. Bundan dolayı diastolik fonksiyon bozukluğunun saptanması hastalığın
erken döneminde tanının koyulmasına olanak sağlar176. Diastolik fonksiyonların
değerlendirilmesi bu fonksiyonları belirleyen çok sayıda ve karmaşık faktörün
olmasından dolayı oldukça güçtür. Bunlar relaksasyon, pasif kompliyanslı atriumların
kasılması, koronerlerin erektil etkisi, viskoelastik özellikler, ventriküler etkileşim ve
perikardın sınırlayıcı etkisidir176. Diastolik fonksiyonlar ayrıca yaş, kalp hızı,
miyokardın kasılması ve preload gibi değişkenlerden etkilenmektedir ki, objektif bir
değerlendirme için bu değişkenlerin elimine edilmesi gerekmektedir176,177. Organik kalp
hastalıklarının tüm formlarının sol ventrikül diastolik disfonksiyonu ile ilişkili olduğu
ortaya konulmuştur. Hipertansif kalp hastalığı, hipertrofik kardiyomiyopati, koroner
arter hastalığı, dilate kardiyomiyopati ve kalp kapak hastalıklarının bütün şekilleri bu
gurubun içine girer167. Sistolik fonksiyonların belirlenmesinde M mode/2D Doppler,
diastolik disfonksiyonun ve diastolik kalp yetersizliğinin belirlenmesinde ise PW
Doppler kullanılır172.
2. 9. 2. 3. 1. M-mode ekokardiyografi
M-mode kayıtlarda mitral kapak ön liflet M harfi, arka liflet W harfi
görünümünde ve ön liflet açılma amplitüdü normal şartlarda daima daha büyüktür. Her
iki kapak amplitüdlerinin eşitliğe gidisi ön liflet açılımını kısıtlayan bir etken olmadıkça
diastolik fonksiyonlardaki bozulmayı gösterir172.
2. 9. 2. 3. 2. Transmitral akımın PW Doppler analizi
Son yıllarda SV diastolik fonksiyonunun değerlendirilmesinde mitral akım hızı
modellerinin kullanılmasına karsı büyük bir ilgi vardır. Transmitral dolum hızları
diastol sırasındaki LA ve LV arasındaki basınç gradyentini gösterir. Erken diastolde,
LV içerisindeki basınç düşük olduğundan E dalgası hızı artar. Diastol ortasında LV ile
LA arasındaki basıncın eşitlenmesine bağlı transmitral akım hızı yavaşlar. Geç
diastolde, LA kontraksiyonu küçük bir gradient yapıp transmitral akımı hızlandırarak E
60
dalgasından daha az büyüklükteki ikinci bir zirveye (A dalgası) neden olur149. Sol
ventrikül volümü sabit kalmak kaydı ile aort kapağının kapanmasından mitral kapağın
açılmasına kadar geçen süre izovolumetrik gevşeme zamanı (IVRT)’dir. İzovolumetrik
gevşeme zamanı, PW Doppler ile aort ileri akımının bittiği noktadan mitral diastolik
akımın başladığı nokta arası olarak belirlenir. Sol ventrikül basıncındaki azalma,
IVRT’yi belirleyen en önemli faktördür. Düşük aort diastolik basıncı veya yüksek LA
basıncı gevşeme hızından bağımsız olarak IVRT’yi kısaltır. İzovolumetrik gevşeme
zamanı, LA doluş basıncı artmadan, E/A oranı değişmeden gözlenen ilk bozulma
işaretidir. Elli yas altında 65-90 msn, 50 yas üstünde 70-110 msn normal değerler olarak
kabul edilir. E dalgası, mitral kapağın açılması ve kanın basınç farkı ile SV’e hızlı
dolusunu gösterir. Deselerasyon zamanı (Dec. T); transmitral diastolik basınç farkının,
E akım hızının pik değere ulaşmasından sonraki sıfırlanma noktasına kadar geçen süre
olarak bilinir172.
1. Normal Pattern
Genç ve sağlıklı kişilerde görülen normal paternde; E/A >1, DT: 200±40 msn
olarak verilmiştir. Elli yas üstünde E/A oranı küçülmeye baslar172.
2. Uzamış Gevşeme Patterni (Tip I Diastolik Disfonksiyon)
E akım hızında azalma, A akım hızında artma, E/A 1’den küçük, Dec. T ve
IVRT’de uzama (Dec. T >240 msn, IVRT>90 msn) ile belirlenir. Sol ventrikül iskemisi,
hipertrofisi ve artan yaşla birlikte gözlenir172,173.
3. Yalancı (Pseudo) Normal Pattern (Tip II Diastolik Disfonksiyon)
İkinci ile 4. ve 5. patern arasındaki geçişi gösterir. Doluş basıncının normalin üst
sınırını aşmaya başladığı dönemdir. Doluş basıncı genellikle 15 mmHg’dan fazladır.
Normal PW Doppler akım örneğini taklit eder (E/A 1- 2, Dec. T :160-240 msn, IVRT
<90 msn). Ön yükü azaltan Valsalva manevrası ile E/A <1 olması önemli bir
bulgudur172,173.
4. Restriktif Pattern (Tip III Diastolik Disfonksiyon)
Gevşeme ve esneyebilme özelliğinin kaybolduğu bu safhada miyokardın duvar
katılığı artmıştır. Doluş basıncı genellikle 25 mmHg’nın üzerindedir. E/A >2, Dec. T
<160 msn, IVRT <70 msn’dir. Ön yükü azaltan Valsalva manevrası ile E/A oranı
azalır172,173.
5.İleri Restriktif Pattern (Tip IV Diastolik Disfonksiyon)
61
Yüksek SV basıncının SA basıncını asması nedeni ile transmitral A dalga akım
hızı yok denecek kadar azdır. Dec. T <150 msn, IVRT <70’tür. Valsalva manevrası ile
değişim göstermez172,173.
Mitral kapağa ait Doppler akım örneğinde en sıklıkla şu ölçümler yapılmaktadır:
•
E dalgasının hızı (m/sn): Erken diastolik akım pik velositesi
•
A dalgasının hızı (m/sn): Geç diastolik akım pik velositesi
•
E/A : Erken ve geç diastolik akım velositelerinin oranı
•
E Akselerasyon: Erken diastolik akım velositesinin artma hızı; E dalga
başlangıç noktası ile zirvesi arasındaki doğrunun eğimi (m/sn²)
•
E Akselerasyon zamanı (AT): E dalgası maksimum velositesine ulaşma
zamanı (sn).
•
Deselerasyon: Erken diastolik akım velositesinin azalma hızı;E dalgası
zirvesi ile bu dalganın bittiği nokta arasındaki doğrunun eğimi (m/sn²).
•
Deselerasyon zamanı (Dec. T): Erken diastolik akım velositesinin pik
azalma süresi; Erken diastolik akım velositesinin pik yaptığı nokta ile bu
akımın sonlandığı nokta arasındaki süre (sn).
•
Sol ventrikül izovolumik relaksasyon zamanı (IVRT): Sol ventrikül
ejeksiyonun bitiminden (aort kapağının kapanması) mitral kapağın açılıp
erken doluşun başlamasına kadar geçen süre (sn).
•
Erken diastolik akım velositesi integrali (EVTI): Erken diastolik akım
dalgasının integrali (cm).
•
Geç diastolik akım velositesi integrali (AVTI): Atrial doluşa ait akım
örneğinin (A dalgası) integrali (cm).
•
EVTI /AVTI.
62
Sekil 14: Diastolik fonksiyon bozukluğu evreleri: LV ve LA’nın diastol esnasındaki basınçları, transmitral Doppler LV
dolum akım hızları, pulmoner ven Doppler hızları ve Pulsed Wave Doku Doppler (PWDD) hızlarında gözlenen değişiklikler (89).
2. 9. 2. 3. 3. Pulmoner Ven PW Akımının Doppler Analizi
Yakın zamanlarda, dikkatler SV disfonksiyonu ve SA basıncını değerlendirmede
yardımcı Doppler teknikleri üzerine yoğunlaşmıştır. Normal sağlıklı kişilerde 40 yasın
altında pulmoner ven sistolik akım hızı (Ps), pulmoner ven diastolik akım hızı (Pd)’ye
esit veya daha küçük olup yasla birlikte Ps’de artma, Pd’de azalma ve a ters akımında
(Ra) artma olur. Bu, yasla birlikte SV dolumunda meydana gelen olumsuz değişimlerin
mitral akım Doppler paternine yansıdığı gibi pulmoner ven Doppler paternine de
yansıdığını gösterir. Ps ve Pd dalgaları genç erişkinlerde normalde eşit olup uzamış
gevşeme paterninde Ps/Pd oranı artarken, pseudonormal ve restriktif paternde Ps/Pd
oranı azalır. Pulmoner ven Ra süresi mitral A dalgasından normalde daha küçüktür. Bu
süre A dalgası süresini 30 msn geçerse SV diastol sonu basıncı 20 mmHg’nın
üzerindedir149,172,173.
2. 9. 2. 3. 4. Doku Doppler Görüntüleme
Mitral kapak uçlarından konvansiyonel “pulsed wave Doppler” metoduyla
yapılan
incelemede
yüksek
frekanslı
düşük
amplitüdlü
kan
akım
hızları
değerlendirilirken, mitral anuler doku Doppler metodunda düşük frekanslı yüksek
amplitüdlü miyokardiyal hareket hızları değerlendirilir. Tipik bir doku Doppler
63
görüntüsü (DDG) incelendiğinde sistol sırasında ventrikül merkezine yönelen bir sinyal
(Sm) ve erken-geç diastol de merkezden uzaklaşan iki farklı sinyal alınır (Em ve Am).
Normal kişilerde miyokardın diastolde hareketi transmitral akım örneğinin ayna
hayalidir. Anuler akım segmentlerinden elde edilen veriler daha çok global diastolik
disfonksiyonu gösterir. Yasla birlikte Em azalır, E/Em artar. E/Em, pulmoner kapiller
wedge (PCW) basıncı ile koreledir ve sol ventrikül dolum basıncını hesaplamada
yardımcı olur. E/Em >10 ise sol ventrikül dolum basıncı artmıs demektir ve diastolik
disfonksiyonu gösterir. Normal durumda Em hızı >8cm/sn iken, diastolik fonksiyonların
bozulması ile Em<8cm/sn olur. Normal olgularda Em/Am >1’dir. Em/Am <1 varlığında
diastolik disfonksiyon tanısı konulur. PCW basıncı hesaplamak için Nagueh ve
arkadaşlarının regresyon analizi ile geliştirdikleri denklem kullanılır173,174.
PCW= 1.24(E/Em)+1.9
64
Sekil 15: Sol ventrikül doluş örneği.
Sekil 16; Farklı diastolik fonksiyon derecelerinde transmitral akımlarının karsılaştırılması
65
Şekil 17: Normal mitral anuler doku doppler görüntüsü
Şekil 18:Doku doppler görüntüleme. Sm:Sistolik dalga; IVR:izovolumetrik gevşeme; Em:Erken boşalma dalgası;
Am:Geç boşalma dalgası; IVK:izovolumetrik kontraksiyon
:Diyastazis
S1
A2
E
A
IVRT
1
AT
DT
2
3
4
Şekil 19: Doppler ekokardiyografi ile belirlenen mitral akım örneği şematik olarak gösterilmiştir. A: Atrial
kontraksiyon velositesi, A2: Aort kapağının kapanması, AT: Akselerasyon zamanı, DT: Deselerasyon zamanı, E:
Erken pik velosite, IVRT : İzovolumik relaksasyon zamanı,
66 S1 : Birinci kalp sesi.
Şekil 20a
Şekil 20b
67
Şekil 20c
Şekil 20d
Şekil 20e
68
3. GEREÇ ve YÖNTEMLER
Çalışmamızda T.C. Sağlık Bakanlığı Bakırköy Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Prematüre Servisinde yatmakta olan hastalar ile doğum
sonu katlarında anne yanında kalan 24 ile 36 gestasyonel hafta arasında değişen sağlıklı
prematüre infantlar çalışmaya alınmıştır. Çalışma 02.01.2007-23.05.2008 tarihleri
arasında yapıldı. Çalışma öncesinde Helsinki Deklarasyonu’na uygun olarak Bakırköy
Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Etik Kurul onayı
alındı.
Çalışmaya 68’i kız, 64’ü erkek olmak üzere toplam 132 prematüre infant alındı.
Çalışmada prematüre infantların kalp boyutlarının referans aralıkları ve kan akım
hızlarının ekokardiyografik tespiti ile elektrokardiyografik değerlerinin saptanması
amaçlandığından çalışmaya kontrol grubu alınmadı.
Her bebek için ebeveynlerle konuşulup çalışmanın içeriği ve amacı anlatıldıktan sonra
izin alındı. Bebeklerin gestasyon haftaları son adet tarihi, ultrasonografi ve yeni Ballard
skorlama yöntemi ile tespit edilip doğum ağırlıkları ve haftaları tespit edildi.
Araştırmaya Alınma Ölçütleri
Çalışmaya, Sağlık Bakanlığı Bakırköy Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları
Eğitim ve Araştırma Hastanesi Prematüre Servisinde ve doğum sonu katlarında yatan
sağlıklı, kardiak ve pulmoner hastalığı olmayan ≤36 gestasyon haftasındaki preterm
infantlar alındı.
Çalışmadan Çıkarılma Ölçütleri
•
Patent Duktus Arteriosus (PDA) ve Patent Foramen Ovale (PFO) dışında
konjenital kalp hastalığı olan pretermler,
•
PDA ve PFO’ su olup hemodinamik açıdan semptomatik olan pretermler;
taşikardi, takipne, artmış nabız basıncı, suprasternal çentikte veya sol
infraklavikuler bölgede thrill alınması, devamlı üfürüm duyulması,
artmış prekordial aktivite, sıçrayıcı periferik nabız vs… gibi bulguları
olan pretermler;
•
Pulmoner hastalığı olan pretermler (RDS, TTN),
69
•
Antenatal ilaç kullanım öyküsü olan anne bebekleri (steroid haricindeki
ilaçlar),
•
SGA pretermler,
•
LGA pretermler;
•
İntrauterin gelişme geriliği (İUGR) olan pretermler,
•
Malformasyonlu ve İntrauterin enfeksiyonu olan pretermler çalışma
dışında bırakıldı.
Klinik İnceleme
Tüm preterm infantların adı-soyadı, dosya numarası, doğum tarihi, doğum sekli,
cinsiyeti, doğum ağırlığı, boyu ve baş çevresi, özgeçmişi, kaçıncı gebelik olduğu,
doğum haftası, gestasyona göre AGA olması, asfiktik doğum öyküsü, annenin gebelikte
geçirdiği hastalıklar, annenin gebelikte ilaç kullanım öyküsü, çoğul gebelik öyküsü ve
ailenin sosyal güvence durumu incelendi bilgiler forma kaydedildi.
Bütün prematüre yenidoğanlara tam bir fizik muayene yapıldı. Solunum sıkıntısı
olan infantlar çalışmaya alınmadı.
Elektrokardiyografi
Prematüre infantlara 10 mm/mV amplitünde, 25 mm/s hızında
12 derivasyonlu
elektrokardiyografi çekildi. Çekilen EKG’ler PR mesafesi, QRS süresi, QT süresi,
Düzeltilmiş QT(QTc), RV5/SV1, RV5+SV1, QRS aksı ve T aksı açısından
değerlendirildi. Vücut yüzeylerinin küçük olmasından dolayı oraya çıkan çekim hatalı
EKG’ler çalışmaya alınmadı.
Ekokardiyografi
Hasta ve kontrol grubundaki çocukların M-mode, iki boyutlu ve Doppler
ekokardiyografik incelemeleri, Acuson Cypress Ekokardiografi cihazının 7V3C probu
ile Renkli Doppler, M-Mode Ekokardiyografik ölçümleri, CW Doppler, PW Doppler ile
İnterventriküler Septum (IVS), Sol Ventrikül Arka Duvar (LVPW), Sol Ventrikül
Sistolik ve Diastolik Çapları, Sol Atrium (LA), Aortik Kök (AR) ölçümleri, Sol
Ventrikül Sistolik Fonksiyonları [Ejeksiyon Fraksiyonu(EF), Kısalma Fraksiyonu(SF)]
ve Sol Ventrikül Diastolik Fonksiyonlarının (E Dalgası, A Dalgası, E Süresi, A Süresi,
70
Deselerasyon Zamanı, Total Süre, ard arda gelen en az 5 adet akım örneklerinin
ortalaması) ölçümleri ile sırtüstü veya hafif sol lateral dekubitus pozisyonunda yapıldı.
Hastada doğumsal ve edinsel kapak hastalığı olmadığı gösterildikten sonra kalbin
sistolik ve diastolik fonksiyonları değerlendirildi. Ölçümler Amerikan Ekokardiyografi
Örgütü önerilerine uygun olarak alındı. Ekokardiyografik tüm ölçümler aynı pediatrik
kardiyolog tarafından yapıldı.
M-mode ekokardiyogram;
LVDD(cm)
:Sol ventrikül end diastolik çapı
LVDS(cm)
:Sol ventrikül end sistolik çapı
IVSD(cm)
:İnterventriküler septum diastolik çapı
IVSS(cm)
: İnterventriküler septum sistolik çapı
LPWD(cm)
:Sol ventrikül arka duvar diastolik çapı
LPWS(cm)
: Sol ventrikül arka duvar sistolik çapı
SF(%)
:Kısalma fraksiyonu
EF(%)
:Ejeksiyon fraksiyonu
Ao(cm)
:Aort kökü diastolik çapı
LA
:Sol atrium çapı
İki boyutlu ekokardiyogram
Kalp içi lezyonların belirlenmesinde kullanıldı.
Doppler (Pulse Wave – PW) ekokardiyografi
Diastolik fonksiyonları değerlendirmek amacıyla mitral kapaktan Doppler akım
örnekleri apikal dört boşluk görüntüde PW Doppler ile kürsör mitral kapağın
hemen üzerinde akıma paralel düşülerek elde edildi179. Arka arkaya en az 5 ölçüm
yapılarak ortalamaları alındı.
71
Sol ventrikül diastolik akım örneklerinde şu ölçümler yapıldı;
•
E dalgası maksimum velositesi (Ev): Erken diastolik dalganın
maksimum hızı ( mitral hızlı doluş)
•
A dalgası maksimum velositesi (Av) : Geç diastolik dalganın
maksimum hızı
•
E/A:Ev/Av oranı
•
ET:E Time (E dalgasının süresi)
•
AT:A Time (A dalgasının süresi)
•
Dec T: Deselerasyon zamanı
•
IVRT: İzovolumetrik relaksasyon zamanı
İstatistiksel İncelemeler
Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için
SPSS (Statistical Package for Social Sciences) for Windows 15.0 programı kullanıldı.
Çalışma verileri değerlendirilirken tanımlayıcı istatistiksel metodların (Ortalama,
Standart sapma, frekans) yanısıra niceliksel verilerin karşılaştırılmasında normal
dağılım gösteren parametrelerin gruplar arası karşılaştırmalarında Oneway Anova testi
ve farklılığa neden çıkan grubun tespitinde Tukey HDS testi kullanıldı. Sonuçlar %
95’lik güven aralığında, anlamlılık p<0.05 düzeyinde değerlendirildi.
72
4. BULGULAR
Çalışma 02.02.2008 - 23.05.2008 tarihleri arasında Bakırköy Kadın Doğum ve Çocuk
Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde toplam 132 preterm bebek üzerinde
yapılmıştır. Bebeklerin %51,5’i kız, %48,5’i erkektir
Tablo 1: Tanımlayıcı özelliklere göre dağılımlar
Cinsiyet
Doğum şekli
Ağırlık
Gestasyon haftası
n
%
Kız
68
51,5
Erkek
64
48,5
NSD
24
18,2
C/S
108
81,8
<1250
11
8,3
1251-1500
19
14,4
1501-1750
32
24,2
1751-2000
16
12,1
>2001
54
40,9
<31
14
10,6
32-33
40
30,3
34-35
47
35,6
>36
31
23,5
Bebeklerin doğum şekline bakıldığında %18,2’si normal doğum, %81,8’i sezaryen
doğum gerçekleştirmiştir.
Bebeklerin ağırlıklarına bakıldığında %8,3’ü <1250 gr altında, %14,4’ü 1251-1500 gr,
%24,2’si 1501-1750 gr, %12,1’i 1751-2000 gr, %40,9’u ise >2001 gr ve üzerindedir.
73
Bebeklerin gestasyon haftalarına bakıldığında %10,6’sı <31 hf ve altı, %30,3’ü 32-33 hf
arası, %35,6’sı 34-35 hf arası, %23,5’i >36 hf ve üzeridir.
Tablo 2: Bebeklerin Antropometrik ölçümleri
Min – Max
Ort ±SD
Ağırlık
920 – 2900
1895,83±470,81
Boy
35 – 49
43,53±3,19
Baş çevresi
26 – 35
30,73±2,17
Gestasyon haftası
29 – 36
33,78±1,86
Bebeklerin ağırlıkları 920 gr ile 2900 gr arasında değişmekte olup, ortalama ağırlık
1895,83±470,81 gr dır.
Bebeklerin boyları 35 cm ile 49 cm arasında değişmekte olup, ortalama boy 43,53±3,19
cm dir.
Bebeklerin baş çevresi 26 ile 35 cm arasında değişmekte olup, ortalama baş çevresi
30,73±2,17 cm dir.
Bebeklerin gestasyon haftası 29 ile 36 arasında değişmekte olup, ortalama gestasyon
haftası 33,78±1,86 hf dır.
Tablo 3: Sol Ventrikül parametreleri
Min – Max
Ort ±SD
IVS Sistolik
0,17 - 0,58
0,31±0,07
IVS Diastolik
0,15 - 0,45
0,27±0,05
74
LVPW Sistolik
0,30 – 0,65
0,46±0,08
LVPW Diastolik
0,13 – 0,45
0,27±0,05
LVD Sistolik
0,58 – 1,34
0,93±0,12
LVD Diastolik
0,95 – 2,04
1,44±0,18
Bebeklerin IVS Sistolik değerleri 0,17 ile 0,58 arasında değişmekte olup, ortalama IVS
Sistolik değerleri 0,31±0,07’dir.
Bebeklerin IVS Diastolik değerleri 0,15 ile 0,45 arasında değişmekte olup, ortalama
IVS Diastolik değerleri 0,27±0,05’dir
Bebeklerin LVPW Sistolik değerleri 0,30 ile 0,65 arasında değişmekte olup, ortalama
LVPW Sistolik değerleri 0,46±0,08’dir
Bebeklerin LVPW Diastolik değerleri 0,13 ile 0,45 arasında değişmekte olup, ortalama
LVPW Diastolik değerleri 0,27±0,05’dir
Bebeklerin LVD Sistolik değerleri 0,58 ile 1,34 arasında değişmekte olup, ortalama
LVD Sistolik değerleri 0,93±0,12’dir.
Bebeklerin LVD Diastolik değerleri 0,95 ile 2,04 arasında değişmekte olup, ortalama
LVD Diastolik değerleri 1,44±0,18’dir.
75
Sol Ventrikül Parametreleri
ort+SD
1,8
1,6
1,4
1,2
1
0,8
0,6
0,4
0,2
0
IVS Sistolik
IVS
Diastolik
LVPW
Sistolik
LVPW
Diastolik
LVD
Sistolik
LVD
Diastolik
Şekil 21: Sol Ventrikül parametreleri
Tablo 4: Sistolik parametreler
Min – Max
Ort ±SD
EF
57 – 89
72,23±6,77
SF
24 – 52
35,24±5,53
Bebeklerin EF değerleri 57 ile 89 arasında değişmekte olup ortalama EF değerleri
72,23±6,77’dir.
Bebeklerin SF değerleri 24 ile 52 arasında değişmekte olup, ortalama SF değerleri
35,24±5,53’dür.
Tablo 5: LV Mass, Sol Atrium, Aortik Çap, Aortik Çap-Kısa, Pulmoner Arter değerler
76
Min – Max
Ort ±SD
LV Mass
2,40- 9,70
4,89±1,49
Sol Atrium
0,54 – 1,26
0,91±0,16
Aortik Çap
0,52 – 1,02
0,71±0,10
Aortik Çap-Kısa
0,48 – 1,05
0,74±0,10
Pulmoner Arter
0,41 – 0,99
0,61±0,11
Bebekleri LV Mass değerleri 2,40 ile 9,70 arasında değişmekte olup, ortalama LV Mass
4,89±1,49’dur.
Bebeklerin Sol Atrium değerleri 0,54 ile 1,26 arasında değişmekte olup, ortalama Sol
Atrium değerleri 0,91±0,16’dır.
Bebeklerin Aortik Çap değerleri 0,52 ile 1,02 arasında değişmekte olup, ortalama
Aortik Çap değerleri 0,71±0,10’dur.
Bebeklerin Aortik Çap-Kısa değerleri 0,48 ile 1,05 arasında değişmekte olup, ortalama
Aortik Çap-Kısa değerleri 0,74±0,10’dur.
Bebeklerin Pulmoner Arter değerleri 0,41 ile 0,99 arasında değişmekte olup, ortalama
Pulmoner Arter değerleri 0,61±0,11’dir.
77
Tablo 6: Diastolik parametreler
Min – Max
Ort ±SD
E. Dalgası
0,26 – 0,78
0,49±0,11
A. Dalgası
0,30 – 0,78
0,48±0,09
IVRT
14 – 32,80
22,97±4,20
T. Süresi
162 – 466
298,48±59,08
E. Süresi
36,70 – 118
74,66±18,10
A.Süresi
28 – 87,60
64,48±10,57
DES. Süresi
14 – 38,40
22,91±4,56
Bebeklerin E.Dalgası değerleri 0,26 ile 0,78 arasında değişmekte olup, ortalama
E.Dalgası değerleri 0,49±0,11’dir.
Bebeklerin A.Dalgası değerleri 0,30 ile 0,78 arasında değişmekte olup, ortalama
A.Dalgası değerleri 0,48±0,09’dur.
Bebeklerin IVRT değerleri 14 ile 32,80 arasında değişmekte olup, ortalama IVRT
değerleri 22,97±4,20’dir.
Bebeklerin T.Süresi 162 ile 466 arasında değişmekte olup ortalama T.Süresi
298,48±59,08’dir.
Bebeklerin E.Süresi 36,70 ile 118 arasında değişmekte olup, ortalama E.Süresi
74,66±18,10’dur.
Bebeklerin A.Süresi 28 ile 87,60 arasında değişmekte olup, ortalama A.Süresi
64,48±10,57’dir.
Bebeklerin Des. Süresi 14 ile 38,40 arasında değişmekte olup ortalama DES. Süresi
22,91±4,56’dır.
78
Tablo 7: Elektrokardiyografik parametreler
Min- Max
Ort ±SD
KTA başlangıç
110 – 178
141,97±11,07
KTA 2.ölçüm
119 – 220
169,28±23,65
PR. Mesafesi
80 – 130
105,71±15,06
QRS. Süresi
50 – 100
59,54±8,45
QT. Süresi
190 – 368
301,37±32,38
QTc. Süresi
290 – 452
391,77±31,41
RV5/SV1
0,84 – 12,80
4,17±2,44
RV5+SV1
0,45 – 2,04
1,21±0,29
QRS. Aksı
77 – 270
124,28±54,37
T. Aksı
-30 – 90
36,31±37,87
Bebeklerin KTA başlangıç değerleri 110 ile 178 arasında değişmekte olup, ortalama
KTA değerleri 141,97±11,07’dir.
Bebeklerin KTA 2.ölçümleri 119 ile 220 arasında değişmekte olup, ortalama KTA 2
değerleri 169,28±23,65’dir.
PR. Mesafesi 80 ile 130 arasında değişmekte olup, PR. Mesafesi 105,71±15,06’dır.
QRS. Süresi 50 ile 100 arasında değişmekte olup, ortalama QRS. Süresi 59,54±8,45’dir.
Bebeklerin QT. Süresi 190 ile 368 arasında değişmekte olup, ortalama QT. Süresi
301,37±32,38’dir. QTc. Süresi 290 ile 452 arasında değişmekte olup, ortalama QTc.
Süresi 391,77±31,41’dir.
Bebeklerin RV5/SV1 değerleri 0,84 ile 12,80 arasında değişmekte olup, ortalama
RV5/SV1 değerleri 4,17±2,44’dür.
RV5+SV1 değerleri 0,45 ile 2,04 arasında
değişmekte olup, ortalama RV5+SV1 değerleri 1,21±0,29’dur.
79
Bebeklerin QRS. Aksı değerleri 77 ile 270 arasında değişmekte olup, ortalama QRS.
Aksı değerleri 124,28±54,37 ve T. Aksı değerleri -30 ile 90 arasında değişmekte olup,
ortalama T. Aksı değerleri 36,31±37,87’dir.
80
Tablo 8: Bebek Ağırlıklarına Göre LV Değerlendirmeler
Ağırlık (gr)
≤1250
Ort±SD
IVS
Sistolik
IVS
Diastolik
LVPW
Sistolik
0,27±0,04
(0,23-0,30)
0,25±0,07
(0,20-0,30)
0,46±0,10
(0,39-0,53)
LVPW
0,25±0,05
Diastolik
(0,21-0,28)
LVD
0,82±0,08
Sistolik
(0,77-0,88)
LVD
1,28±0,11
Diastolik
(1,20-1,36)
1251-1500
1501-175
1751-200
≥2001
0
0
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
0,27±0,05
0,30±0,05 0,30±0,06
(0,25-0,30)
(0,28-0,3
(0,27-0,33 (0,33-0,37
2)
)
p
Ort±SD
0,35±0,08
0,001*
*
)
0,24±03
0,26±0,04 0,25±0,05
0,30±0,06
(0,22-0,26)
(0,25-0,2
(0,22-0,27 (0,29-0,32
8)
)
0,001*
)
0,44±0,07
0,46±0,07 0,43±0,06
(0,40-0,48)
(0,43-0,4
(0,40-0,47 (0,46-0,51
9)
)
0,25±0,04
0,26±0,04 0,25±0,04
*
0,48±0,08
0,123
)
0,30±0,05
0,001*
(0,23-0,27)
0,89±0,10
(0,24-0,2
(0,22-0,27 (0,28-0,31
8)
)
0,92±0,10 0,96±0,09
*
)
0,97±0,14
0,002*
(0,83-0,94)
1,36±0,13
(0,88-0,9
(0,90-1,01 (0,93-1,01
6)
)
1,40±0,12 1,48±0,13
*
)
1,52±0,20
0,001*
(1,29-1,42)
(1,35-1,4
(1,41-1,55 (1,46-1,57
5)
)
Oneway ANOVA Test kullanıldı
** p<0.01
81
)
*
Bebeklerin ağırlıklarına göre IVS sistolik değerleri arasında istatistiksel olarak ileri
düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve üzerinde olan bebeklerin
IVS sistolik değerleri, 1250 gr ve altında (p:0.002; p<0.01), 1251-1500 gr arasında (p:
0.001; p<0.01), 1501-1750 gr arasında (p:0.003; p<0.01) ve 1751-2000 gr arasında (p:
0.003; p<0.01)
olan bebeklerin IVS sistolik değerlerinden istatistiksel olarak ileri
düzeyde anlamlı yüksektir. Diğer ağırlıklardaki bebeklerin IVS sistolik değerleri
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre IVS diastolik değerleri arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve üzerinde olan
bebeklerin IVS diastolik değerleri, 1250 gr ve altında (p:0.021; p<0.05), 1251-1500 gr
arasında (p:0.001; p<0.01), 1501-1750 gr arasında (p:0.011; p<0.05) ve 1751-2000 gr
arasında (p:0.002; p<0.01) olan bebeklerin IVS diastolik değerlerinden istatistiksel
olarak anlamlı yüksektir. Diğer ağırlıklardaki bebeklerin IVS diastolik değerleri
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre LVPW sistolik değerleri arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre LVPW diastolik değerleri arasında istatistiksel
olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve üzerinde olan
bebeklerin LVPW diastolik değerleri, 1250 gr ve altında (p:0.034; p<0.05), 1251-1500
gr arasında (p:0.022; p<0.05), 1501-1750 gr arasında (p:0.024; p<0.05) ve 1751-2000 gr
arasında (p:0.016; p<0.05) olan bebeklerin LVPW diastolik değerlerinden istatistiksel
olarak anlamlı yüksektir. Diğer ağırlıklardaki bebeklerin LVPW diastolik değerleri
arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre LVD sistolik değerleri arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 1250 gr ve altında olan
bebeklerin LVD sistolik değerleri, 1751-2000 gr arasında (p:0.050; p<0.05) ve 2001 gr
ve üzerinde (p:0.003; p<0.01) olan bebeklerin LVD sistolik değerlerinden istatistiksel
olarak anlamlı düşüktür. Diğer ağırlıklardaki bebeklerin LVD sistolik değerleri arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
82
Bebeklerin ağırlıklarına göre LVD diastolik değerleri arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve üzerinde olan
bebeklerin LVD diastolik değerleri, 1250 gr ve altında (p:0.001; p<0.01), 1251-1500 gr
arasında (p:0.003; p<0.01), 1501-1750 gr arasında (p:0.011; p<0.05) olan bebeklerin
LVD diastolik değerlerinden istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Ağırlığı 1751 gr ile
2000 gr arasında olan bebeklerin LVD diastolik değerleri, 1250 gr ve altında olan
bebeklerden istatistiksel olarak anlamlı yüksektir (p:0.017; p<0.05). Diğer ağırlıklardaki
bebeklerin LVD diastolik değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
0,60
0,50
IVS Sistolik (mm)
bulunmamaktadır (p>0.05).
0,40
0,30
0,20
0,10
500
1000
1500
2000
2500
3000
Bebek ağırlığı(gr)
Şekil 22: Bebek ağırlığına göre IVS sistolik arter basınç düzeyleri dağılımı
83
0,45
0,40
0,35
0,30
IVS
Dias
toli
k
arte
r
(mm)
0,25
0,20
0,15
500
1000
1500
2000
2500
3000
Bebek ağırlığı(gr)
Şekil 23: Bebek ağırlığına göre IVS diastolik arter basınç düzeyleri dağılımı
84
LVPW SİSTOLİK (mm)
0,70
0,60
0,50
0,40
0,30
500
1000
1500
2000
Bebek ağırlığı(gr)
2500
3000
Şekil 24: Bebek ağırlığına göre LVPW sistolik arter basınç düzeyleri dağılımı
85
LVPW
Diast
olik
0,50
0,40
0,30
0,20
0,10
500,00
1000,00
1500,00
2000,00
Bebek ağırlığı(gr)
2500,00
3000,00
Şekil 25: Bebek ağırlığına göre LVPW diastolik arter basınç düzeyleri dağılımı
86
LVD Sistolik
1,40
1,20
1,00
0,80
0,60
0,40
500,00
1000,00
1500,00
2000,00
2500,00
Bebek ağırlığı(gr)
3000,00
Şekil 26: Bebek ağırlığına göre LVD sistolik arter basınç düzeyleri dağılımı
87
2,20
2,00
1,80
1,60
LVD.
Dias
toli
k
1,40
1,20
1,00
0,80
500,00
1000,00
1500,00
2000,00
2500,00
3000,00
Bebek ağırlığı(gr)
Şekil 27: Bebek ağırlığına göre LVD diastolik arter basınç düzeyleri dağılımı
88
Tablo 9: Bebek Ağırlıklarına Göre Grup İçi LV Değerlendirmeler
IVS
IVS
Sistolik
Diastolik Sistolik
Diastolik Sistolik
Diastolik
0,999
0,994
0,959
0,995
0,654
0,705
0,738
0,926
1,000
0,925
0,164
0,210
0,698
1,000
0,904
1,000
0,050*
0,017*
≥2001
0,002**
0,021*
0,908
0,034*
0,003**
0,001**
≤1250
0,999
0,994
0,959
0,995
0,654
0,705
1501-17
0,770
0,553
0,856
0,989
0,876
0,893
0,736
0,998
0,999
0,999
0,457
0,183
≥2001
0,001**
0,001**
0,248
0,022*
0,069
0,003**
≤1250
0,738
0,926
1,000
0,925
0,164
0,210
1251-15
0,770
0,553
0,856
0,989
0,876
0,893
0,999
0,800
0,739
0,946
0,878
0,506
0,003**
0,011*
0,775
0,024*
0,311
0,011*
Ağırlık
1251-15
LVPW
LVPW
LVD
LVD
00
1501-17
≤1250
50
1751-20
00
1251-1
50
500
1751-20
00
1501-1
00
750
1751-20
00
≥2001
89
≤1250
0,698
1,000
0,904
1,000
0,050*
0,017*
1251-15
0,736
0,998
0,999
0,999
0,457
0,183
0,999
0,800
0,739
0,946
0,878
0,506
≥2001
0,003**
0,002**
0,179
0,016*
0,988
0,909
≤1250
0,002**
0,021*
0,908
0,034*
0,003**
0,001**
1251-15
0,001**
0,001**
0,248
0,022*
0,069
0,003**
0,003**
0,011*
0,775
0,024*
0,311
0,011*
0,003**
0,002**
0,179
0,016*
0,988
0,909
1751-2
00
000
1501-17
50
00
≥2001
1501-17
50
1751-20
00
* p<0.05
** p<0.01
Tablo 10: Bebek Ağırlıklarına Göre Sistolik Değerlendirmeler
Ağırlık (gr)
<1250
1251-1500
1501-1750
1751-2000
>2001
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
73,00±9,83 71,52±5,83 71,09±5,74
EF
SF
p
71,62±5,63 73,18±7,29
0,66
(66,39-79,
(68,71-74,
60)
33)
(69,02±73,16) (68,62-74,
62)
(71,19-75,
0
17)
36,27±7,90 34,68±4,70 34,21±4,64
34,87±4,57 35,94±6,02
(30,96-41,
(32,41-36-
(32,43-37,
(34,29-37,
58)
95)
31)
59)
0,63
(32,54-35,89)
Oneway ANOVA Test kullanıldı
* p<0.05
** p<0.01
90
1
Bebeklerin ağırlıklarına göre EF ve SF ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 11: Bebek Ağırlıklarına Göre Grup İçi Sistolik Değerlendirmeler
Ağırlık
≤1250
1251-1500
1501-1750
1751-2000
≥2001
EF
SF
1251-1500
0,979
0,943
1501-1750
0,930
0,828
1751-2000
0,986
0,968
≥2001
1,000
1,000
≤1250
0,979
0,943
1501-1750
0,999
0,998
1751-2000
1,000
1,000
≥2001
0,892
0,915
≤1250
0,930
0,828
1251-1500
0,999
0,998
1751-2000
0,999
0,995
≥2001
0,645
0,635
≤1250
0,986
0,968
1251-1500
1,000
1,000
1501-1750
0,999
0,995
≥2001
0,929
0,961
≤1250
1,000
1,000
1251-1500
0,892
0,915
1501-1750
0,645
0,635
1751-2000
0,929
0,961
Tablo 12: Bebeklerin Ağırlıklarına Göre Çaplar
91
Ağırlık (gr)
<1250
1251-1500
1501-1750
1751-2000 >2001
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
3,93±0,80
4,42±0,91
4,40±0,67
5,87±1,62
3,80±1,24
LV Mass
(2,96-4,63)
0,84±0,14
Sol
Atrium
Aortik
(0,74-0,94)
0,63±0,09
p
0,001*
(3,54-4,32) (4,09-4,75)
0,83±0,14
0,92±0,14
(0,76-0,90) (0,87-0,97)
0,67±0,08
0,70±0,08
(4,04-4,76
(5,43-6,31
)
)
0,90±0,15
0,96±0,18
(0,82-0,99
(0,91-1,01
)
)
0,69±0,07
0,76±0,11
(0,65-0,73
(0,73-0,79
)
)
0,73±0,06
0,79±0,09
(0,69-0,77
(0,76-0,82
)
)
0,56±0,08
0,68±0,11
*
0,027*
0,001*
Çap
(0,57-0,69) (0,63-0,71) (0,67-0,73)
Aortik
0,70±0,11
Çap Kısa
0,70±0,11
0,72±0,08
*
0,001*
(0,63-0,78) (0,65-0,76) (0,69-0,75)
Pulmoner 0,60±0,06
0,58±0,09
0,57±0,10
*
0,001*
Arter
(0,55-0,64) (0,53-0,62) (0,53±0,61) (0,52-0,61
(0,64-71)
*
)
Oneway ANOVA Test kullanıldı
* p<0.05
** p<0.01
Bebeklerin ağırlıklarına göre LV Mass değerleri arasında istatistiksel olarak ileri
düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve üzerinde olan bebeklerin
LV mass değerleri, 1250 gr ve altında (p:0.001; p<0.01), 1251-1500 gr arasında (p:
0.001; p<0.01), 1501-1750 gr arasında (p:0.001; p<0.01) ve 1751-2000 gr arasında (p:
0.001; p<0.01) olan bebeklerin LV mass değerlerinden istatistiksel olarak anlamlı
92
yüksektir. Diğer ağırlıklardaki bebeklerin LV mass değerleri arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre sol atrium ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.05). Ağırlığı 1251 gr ile 1500 gr arasında olan
bebeklerin sol atrium ortalamaları, ağırlığı 2001 gr ve üzerinde olan bebeklerden
anlamlı düzeyde düşüktür (p:0.026; p<0.05). Diğer ağırlıklardaki bebeklerin sol atrium
ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre aortik çap ortalamaları arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve üzerinde olan
bebeklerin aortik çap ortalamaları, 1250 gr ve altında (p:0.002; p<0.01) olan bebeklerle,
1251-1500 gr arasında (p:0.011; p<0.05) olan bebeklerin aortik çap ortalamalarından
istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer ağırlıklardaki bebeklerin aortik çap
ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre kısa aortik çap ortalamaları arasında istatistiksel
olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve üzerinde olan
bebeklerin kısa aortik çap ortalamaları, 1250 gr ve altında (p:0.050; p<0.05); 1251-1500
gr arasında (p:0.008; p<0.01) ve 1501-1750 gr arasında (p:0.015; p<0.05) olan
bebeklerin kısa aortik çap ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer
ağırlıklardaki bebeklerin kısa aortik çap ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre pulmoner arter basıncı ortalamaları arasında
istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve
üzerinde olan bebeklerin pulmoner arter basıncı ortalamaları, 1251-1500 gr arasında (p:
0.005; p<0.01), 1501-1750 gr arasında (p:0.001; p<0.01) ve 1751-2000 gr arasında (p:
0.002; p<0.01) olan bebeklerin pulmoner arter basıncı ortalamalarından istatistiksel
olarak anlamlı yüksektir. Diğer ağırlıklardaki bebeklerin pulmoner arter basıncı
ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
93
LVMASS
10,00
8,00
6,00
4,00
2,00
500,00
1000,00
1500,00
2000,00
2500,00
Bebek ağırlığı(gr)
SOL.ATRİYUM
Şekil 28: Bebek ağırlığına göre LVMASS düzeyleri dağılımı
94
3000,00
1,40
1,20
1,00
0,80
0,60
0,40
500,00
1000,00
1500,00
2000,00
2500,00
Bebek ağırlığı(gr)
Şekil 29: Bebek ağırlığına göre sol atrium düzeyleri dağılımı
95
3000,00
AORTİK ÇAP
1,10
1,00
0,90
0,80
0,70
0,60
0,50
500,00
1000,00
1500,00
2000,00
2500,00
Bebek ağırlığı(gr)
Şekil 30: Bebek ağırlığına göre aortik çap düzeyleri dağılımı
96
3000,00
1,00
Aorti
k Çap
Kısa
0,80
0,60
0,40
500,00
1000,00
1500,00
2000,00
2500,00
Bebek ağırlığı(gr)
Şekil 31: Bebek ağırlığına göre aortik çap kısa düzeyleri dağılımı
97
3000,00
Pulmoner arter
1,00
0,90
0,80
0,70
0,60
0,50
0,40
500,00
1000,00
1500,00
2000,00
2500,00
Bebek ağırlığı(gr)
Şekil 32: Bebek ağırlığına göre pulmoner arter düzeyleri dağılımı
98
3000,00
Tablo 13: Bebek Ağırlıklarına Göre Grup İçi Çapların Değerlendirmesi
LV Mass
Sol
Aortik
Aortik
Pulmoner
Atrium
Çap
Çap Kısa
Arter
0,998
0,999
0,841
1,000
0,993
0,612
0,672
0,307
0,989
0,945
0,731
0,871
0,538
0,956
0,936
≥2001
0,001**
0,221
0,002**
0,050*
0,119
≤1250
0,998
0,999
0,841
1,000
0,993
1501-175
0,664
0,292
0,862
0,967
0,997
0,804
0,621
0,970
0,910
0,993
≥2001
0,001**
0,026*
0,011*
0,008**
0,005**
≤1250
0,612
0,672
0,307
0,989
0,945
1251-150
0,664
0,292
0,862
0,967
0,997
1,000
0,998
0,999
0,997
1,000
≥2001
0,001**
0,832
0,063
0,015*
0,001**
≤1250
0,731
0,871
0,538
0,956
0,936
1251-150
0,804
0,621
0,970
0,910
0,993
1,000
0,998
0,999
0,997
1,000
0,001**
0,788
0,136
0,193
0,002**
Ağırlık
1251-150
0
1501-175
≤1250
0
1751-200
0
1251-1
0
500
1751-200
0
1501-1
0
750
1751-200
0
1751-2
0
000
1501-175
0
≥2001
99
≤1250
0,001**
0,221
0,002**
0,050*
0,119
1251-150
0,001**
0,026*
0,011*
0,008**
0,005**
0,001**
0,832
0,063
0,015*
0,001**
0,001**
0,788
0,136
0,193
0,002**
0
≥2001
1501-175
0
1751-200
0
* p<0.05
** p<0.01
100
Tablo 14 : Bebek Ağırlıklarına Göre Diastolik Değerlendirmeler
Ağırlık (gr)
p
<1250
1251-1500
1501-1750
1751-2000
>2001
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
0,47±0,15
0,48±0,09
0,48±0,12
0,46±0,08
0,52±0,11
0,41
(0,43-0,52)
(0,43-0,52)
(0,41-0,51)
(0,48-0,56)
0
0,45±0,08
0,47±0,08
0,46±0,08
0,50±0,11
0,36
(0,41-0,49)
(0,43±0,50)
(0,41-0,51)
(0,46-0,54)
2
1,06±0,21
1,02±0,23
1,02±0,18
1,03±0,15
0,66
Dalgası (0,83-1,06)
(0,95-1,16)
(0,93-1,11)
(0,91-1,12)
(0,98-1,08)
0
23,82±4,69
23,05±4,71
22,22±3,84
24,34±4,10
22,64±4,12
0,54
E
Dalgası (0,37-0,57)
A
0,48±0,10
Dalgası (0,41-0,55)
E/A
IVRT
0,95±0,17
(20,67-26,98) (20,78-25,33) (20,73-23,71) (22,07-26,62) (21,18-24,10) 1
260,70±36,85 297,10±73,65 289,13±52,90 302,28±50,28 318,08±59,50
T
0,06
(235,95-285,
(261,60-332,
(268,62-309,
(274,43-330,
(296,98-339,
46)
59)
65)
13)
18)
E
69,99±18,61
74,27±21,79
72,36±17,78
77,95±17,98
76,90±16,41
Süresi
(57,48-82,49) (63,76-84,77) (65,46-79,26) (67,99-87,91) (71,08-82,72) 8
A
62,91±9,07
Süresi
(56,82-69,01) (61,11-72,48) (58,52-66,92) (60,16-69,55) (61,02-68,96) 8
Süresi
66,80±11,79
62,72±10,83
101
64,86±8,47
64,99±11,20
0
0,70
0,73
DES
21,58±3,88
22,89±4,55
23,11±5,41
23,81±4,89
22,79±3,97
Süresi
(18,97-24,19) (20,70-25,08) (21,01-25,21) (21,10-26,52) (21,38-24,20) 6
0,81
Oneway ANOVA Test kullanıldı
** p<0.01
Bebeklerin ağırlıklarına göre E dalgası ve A dalgası ortalamaları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05). Bebeklerin
ağırlıklarına göre E/A dalga oranları arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır (p>0.05)
Bebeklerin ağırlıklarına göre IVRT ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre T süresi ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre E süresi ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre A süresi ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre Des süresi ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 15: Bebek Ağırlıklarına Göre Grup İçi Diastolik Değerlendirmesi
Ağırlık
E
A
E/A
102
IVRT
T
E
A
DES
Dalga
Dalgas Dalgas
Süresi
Süresi
Süresi
Süresi
sı
ı
ı
1251-1500
0,999
0,907
0,560
0,989
0,459
0,972
0,872
0,944
1501-1750
1,000
0,987
0,842
0,823
0,638
0,996
1,000
0,884
1751-2000
1,000
0,970
0,892
0,998
0,369
0,807
0,991
0,742
≤1250
0,999
0,907
0,560
0,989
0,459
0,972
0,872
0,944
1251-
1501-1750
1,000
0,986
0,958
0,964
0,990
0,997
0,701
1,000
1500
1751-2000
0,995
0,999
0,974
0,902
0,999
0,977
0,985
0,978
≥2001
0,716
0,373
0,992
0,997
0,714
0,987
0,977
1,000
≤1250
1,000
0,987
0,842
0,823
0,638
0,996
1,000
0,884
1501-
1251-1500
1,000
0,986
0,958
0,964
0,990
0,997
0,701
1,000
1750
1751-2000
0,995
0,999
1,000
0,520
0,953
0,874
0,971
0,990
≥2001
0,587
0,606
0,998
0,995
0,296
0,869
0,921
0,999
≤1250
1,000
0,970
0,892
0,998
0,369
0,807
0,991
0,742
1751-
1251-1500
0,995
0,999
0,974
0,902
0,999
0,977
0,985
0,978
2000
1501-1750
0,995
0,999
1,000
0,520
0,953
0,874
0,971
0,990
≥2001
0,499
0,617
0,999
0,696
0,904
1,000
1,000
0,954
≤1250
0,700
0,982
0,708
0,929
0,140
0,813
0,981
0,944
1251-1500
0,716
0,373
0,992
0,997
0,714
0,987
0,977
1,000
1501-1750
0,587
0,606
0,998
0,995
0,296
0,869
0,921
0,999
1751-2000
0,499
0,617
0,999
0,696
0,904
1,000
1,000
0,954
≤1250
≥2001
103
Tablo 16: Bebek Ağırlıklarına Göre Elektrokardiyografik Değerlendirmeler
Ağırlık
<1250
1251-1500
1501-1750
1751-2000
>2001
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
138,54±12,96 139,10±13,09 143,75±10,14
KTA
141,37±10,82 142,81±10,56
0,48
(129,83-147,
(132,79-145,
(140,09-147,4 (135,60-147,
(139,93-145,
25)
41)
0)
69)
14)
163,75±16,78 160,25±24,01
KTA 2
-
Mesafesi
QRS
Süresi
QT
Süresi
-
-
(137,04-190,
(164,89-187,
45)
0)
42)
Süresi
RV5/ SV
1
-
9
103,15±14,48
0,35
(69,69-135,3
(101,88-119,7 -
(96,17-110,1
0)
7)
4)
55,50±5,97
57,16±4,70
61,89±10,12
-
8
0,19
(45,99-65,00) (54,17±60,15)
(57,01-66,77) 2
304,50±32,42 303,50±21,64
299,36±38,85
0,92
(252,89-356,
(289,74-317,2 -
(280,64-318,
10)
5)
09)
385,25±28,65 391,00±22,81
QTC
0,16
(144,99-175,5 -
-
1
176,15±23,36
102,50±20,61 110,83±14,07
PR
p
6
393,63±37,35
0,89
(339,65-430,
(376,50-405,4 -
(375,62-411,
84)
9)
63)
5,67±4,80
2,98±1,64
4,60±2,03
0,08
-
-
0
(-1,97-13,32)
(1,93-4,02)
(3,62-5,58)
1
1,33±0,23
1,32±0,31
1,11±0,26
0,09
(0,98-1,24)
7
RV5+SV1 -
(0,96-1,70)
(1,12-1,53)
100,00±16,30 112,33±44,93
QRS Aksı -
-
0,30
(74,04-125,9
(83,78-140,88 -
(106,80-167,
5)
)
09)
34,66±35,09
30,42±40,14
69,25±19,92
T Aksı
136,94±62,54
(37,54-100,9
5)
(12,37-56,96)
Bebeklerin ağırlıklarına göre KTA ve KTA 2 ortalamaları arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre PR mesafeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre QRS süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre QT süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre QTC süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre RV5/SV1 ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre RV5+SV1 ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre QRS aksı ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre T aksı ortalamaları arasında istatistiksel olarak
105
0,17
(11,07-49,76) 5
Oneway ANOVA Test kullanıldı
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
9
Tablo 17: Bebek Ağırlıklarına Göre Grup İçi Elektrokardiyografik Değerlendirmeler
KTA KTA2 PR
Ağırlık
QRS
QT
QTC
RV5/SV1 RV5+SV1 QR
Mesafesi Süresi Süresi Süresi
1251-
Ak
1,000 -
-
-
-
-
-
-
-
0,665 -
-
-
-
-
-
-
-
0,966 -
-
-
-
-
-
-
-
≥2001 0,772 -
-
-
-
-
-
-
-
1500
1501≤1250 1750
17512000
106
≤1250 1,000 -
-
-
-
-
-
-
-
1501-
0,600 0,963
0,607
0,935
0,999
0,949
0,129
0,999
0,9
0,974 -
-
-
-
-
-
-
-
≥2001 0,720 0,596
0,997
0,351
0,958
0,885
0,687
0,343
0,4
≤1250 0,665 -
-
-
-
-
-
-
-
1251-
0,600 0,963
0,607
0,935
0,999
0,949
0,129
0,999
0,9
0,956 -
-
-
-
-
-
-
-
≥2001 0,996 0,164
0,361
0,282
0,940
0,973
0,158
0,118
0,4
≤1250 0,966 -
-
-
-
-
-
-
-
1251-
0,974 -
-
-
-
-
-
-
-
0,956 -
-
-
-
-
-
-
-
≥2001 0,991 -
-
-
-
-
-
-
-
≤1250 0,772 -
-
-
-
-
-
-
-
1251-
0,720 0,596
0,997
0,351
0,958
0,885
0,687
0,343
0,4
0,996 -
-
-
-
-
-
-
-
0,991 0,164
0,361
0,282
0,940
0,973
0,158
0,118
0,4
1251-
1750
1500
17512000
1501-
1500
1750
17512000
1751-
1500
2000
15011750
1500
≥2001 15011750
17512000
Tablo 18: Gestasyon Haftasına Göre LV Değerlendirmeler
107
Gestasyon Haftası
p
≤31
32-33
34-35
≥ 36
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
0,27±0,04
0,29±0,05
0,31±0,07
0,37±0,08
0,001*
(0,25-0,30)
(0,27-0,30)
(0,29-0,33)
(0,34-0,40)
*
0,25±0,05
0,26±0,04
0,27±0,06
0,31±0,05
0,002*
(0,21-0,28)
(0,25-0,28)
(0,25-0,29)
(0,29-0,33)
*
LVPW
0,48±0,10
0,45±0,07
0,45±0,07
0,50±0,07
Sistolik
(0,42-0,54)
(0,42-0,47)
(0,43-0,47)
(0,47-0,53)
LVPW
0,26±0,04
0,26±0,05
0,27±0,06
0,30±0,04
0,002*
Diastolik
(0,23-0,28)
(0,24-0,27)
(0,25-0,29)
(0,29-0,32)
*
0,83±0,09
0,94±0,09
0,93±0,13
0,98±0,14
0,004*
(0,77-0,89)
(0,91-0,97)
(0,89-0,97)
(0,92-1,03)
*
1,28±0,09
1,40±0,14
1,46±0,15
1,54±0,22
0,001*
(1,23-1,34)
(1,35-1,45)
(1,41-1,50)
(1,46-1,63)
*
IVS Sistolik
IVS Diastolik
0,012*
LVD Sistolik
LVD Diastolik
Oneway ANOVA Test kullanıldı
* p<0.05
** p<0.01
Gestasyon haftasına göre IVS sistolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan
bebeklerin IVS sistolik ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.001; p<0.01), 32-33 hafta
arasında (p:0.001; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.002; p<0.01) olan bebeklerin
IVS sistolik ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer gestasyon
haftalarındaki bebeklerin IVS sistolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
108
Gestasyon haftasına göre IVS diastolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan
bebeklerin IVS daistolik ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.006; p<0.01), 32-33 hafta
arasında (p:0.005; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.029; p<0.05) olan bebeklerin
IVS diastolik ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer gestasyon
haftalarındaki bebeklerin IVS diastolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre LVPW sistolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.05). 36 hafta ve üzerinde olan bebeklerin LVPW
sistolik ortalamaları, 32-33 hafta arasında (p:0.023; p<0.05) ve 34-35 hafta arasında (p:
0.018; p<0.05) olan bebeklerin LVPW sistolik ortalamalarından istatistiksel olarak
anlamlı yüksektir. Diğer gestasyon haftalarındaki bebeklerin LVPW sistolik
ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre LVPW diastolik ortalamaları arasında istatistiksel
olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan
bebeklerin LVPW daistolik ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.035; p<0.05), 32-33
hafta arasında (p:0.001; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.023; p<0.05) olan
bebeklerin LVPW diastolik ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir.
Diğer gestasyon haftalarındaki bebeklerin LVPW diastolik ortalamaları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre LVD sistolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 31 hafta ve altında olan
bebeklerin LVD sistolik ortalamaları, 32-33 hafta arasında (p:0.033; p<0.05), 34-35
hafta arasında (p:0.044; p<0.05) ve 36 hafta ve üzerinde (p:0.002; p<0.01) olan
bebeklerin LVD sistolik ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı düşüktür Diğer
gestasyon haftalarındaki bebeklerin LVD sistolik ortalamaları arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre LVD diastolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 31 hafta ve altında olan
bebeklerin LVD diastolik ortalamaları, 34-35 hafta arasında (p:0.004; p<0.01) ve 36
109
hafta ve üzerinde (p:0.001; p<0.01) olan bebeklerin LVD diastolik ortalamalarından
istatistiksel olarak anlamlı düşüktür. 36 hafta ve üzerinde olan bebeklerin LVD daistolik
ortalamaları, 32-33 hafta arasında olan bebeklerin LVD diastolik ortalamalarından
istatistiksel olarak anlamlı yüksektir (p:0.002; p<0.01). Diğer gestasyon haftalarındaki
bebeklerin LVD diastolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
IVS Sistolik
bulunmamaktadır (p>0.05).
0,60
0,50
0,40
0,30
0,20
0,10
29
30
31
32
33
34
35
36
Gestasyon haftası
Şekil 33: Gestasyon haftasına göre IVS sitolik arter düzeyleri dağılımı
110
IVS Diastolik
0,45
0,40
0,35
0,30
0,25
0,20
0,15
29
30
31
32
33
34
35
36
Gestasyon haftası
Şekil 34: Gestasyon haftasına göre IVS diastolik arter düzeyleri dağılımı
111
LVPW Sistolik
0,70
0,60
0,50
0,40
0,30
29
30
31
32
33
34
35
36
Gestasyon haftası
Şekil 35: Gestasyon haftasına göre LVPW sistolik arter düzeyleri dağılımı
112
LVPW Diastolik
0,50
0,40
0,30
0,20
0,10
29
30
31
32
33
34
35
36
Gestasyon haftası
Şekil 36: Gestasyon haftasına göre LVPW diastolik arter
113
düzeyleri dağılımı
LVD Sistolik
1,40
1,20
1,00
0,80
0,60
0,40
29
30
31
32
33
34
35
Gestasyon haftası
Şekil 37: Gestasyon haftasına göre LVD sistolik arter düzeyleri dağılımı
114
36
LVD Diastolik
2,20
2,00
1,80
1,60
1,40
1,20
1,00
0,80
29
30
31
32
33
34
35
36
Gestasyon haftası
Şekil 38: Gestasyon haftasına göre LVD diastolik arter düzeyleri dağılımı
115
Tablo 19: Gestasyon Haftasına Göre Grup İçi LV Değerlendirmesi
Gestasyon
IVS
IVS
Haftası
Sistolik
Diastolik Sistolik Diastolik Sistolik
Diastolik
32-33
0,931
0,829
0,633
1,000
0,033*
0,106
34-35
0,272
0,495
0,620
0,898
0,044*
0,004**
≥36
0,001** 0,006**
0,750
0,035*
0,002** 0,001**
≤31
0,931
0,829
0,633
1,000
0,033*
0,106
0,330
0,869
1,000
0,684
0,995
0,395
≤31
32-33 34-35
LVPW
LVD
LVD
≥36
0,001** 0,005**
0,023*
0,001**
0,476
0,002**
≤31
0,272
0,495
0,620
0,898
0,044*
0,004**
0,330
0,869
1,000
0,684
0,995
0,395
0,108
34-35 32-33
≥36
LVPW
≥36
0,002** 0,029*
0,018*
0,023*
0,323
≤31
0,001** 0,006**
0,750
0,035*
0,002** 0,001**
32-33
0,001** 0,005**
0,023*
0,001**
0,476
0,002**
34-35
0,002** 0,029*
0,018*
0,023*
0,323
0,108
* p<0.05
** p<0.01
Tablo 20: Gestasyon Haftasına Göre Sistolik Değerlendirmeler
116
Gestasyon Haftası
≤31
32-33
34-35
≥ 36
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
73,00±8,14
69,10±5,76
73,40±6,55
74,16±6,58
(68,29-77,70)
(67,25-70,94)
36,21±6,89
32,77±4,25
(32,23-40,19)
(31,41-34,13)
p
0,005*
EF
(71,48-75,32
(71,74-76,57
)
)
36,06±5,55
36,74±5,50
*
0,007*
SF
(34,43-37,69
(34,72-38,76
)
)
*
Oneway ANOVA Test kullanıldı
** p<0.01
Gestasyon haftasına göre EF değerleri arasında istatistiksel olarak ileri düzeyde
anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 32-33 hafta arasında olan bebeklerin EF
değerleri, 34-35 hafta arasında (p:0.014; p<0.05) ve 36 hafta ve üzerinde (p:0.008;
p<0.01) olan bebeklerin EF değerlerinden istatistiksel olarak anlamlı düşüktür Diğer
gestasyon haftalarındaki bebeklerin EF değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre SF değerleri arasında istatistiksel olarak ileri düzeyde
anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 32-33 hafta arasında olan bebeklerin SF
değerleri, 34-35 hafta arasında (p:0.025; p<0.05) ve 36 hafta ve üzerinde (p:0.012;
p<0.05) olan bebeklerin SF değerlerinden istatistiksel olarak anlamlı düşüktür Diğer
gestasyon haftalarındaki bebeklerin SF değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 21: Gestasyon Haftasına Göre Grup İçi Sistolik Değerlendirmesi
Gestasyon Haftası
EF
SF
117
≤31
32-33
34-35
≥36
32-33
0,222
0,168
34-35
0,997
1,000
≥36
0,945
0,990
≤31
0,222
0,168
34-35
0,014*
0,025*
≥36
0,008**
0,012*
≤31
0,997
1,000
32-33
0,014*
0,025*
≥36
0,958
0,947
≤31
0,945
0,990
32-33
0,008**
0,012*
34-35
0,958
0,947
* p<0.05
** p<0.01
Tablo 22: Gestasyon Haftasına Göre Çap Değerlendirmeleri
Gestasyon Haftası
≤31
32-33
34-35
≥ 36
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
118
p
3,84±1,03
4,35±0,96
4,81±1,23
6,19±1,75
0,001*
(3,24-4,44)
(4,04-4,66)
(4,44-5,17)
(5,54-6,83)
*
0,82±0,17
0,88±0,13
0,92±0,15
0,99±0,19
0,007*
(0,72-0,92)
(0,84-0,92)
(0,87-0,96)
(0,92-1,06)
*
0,67±0,12
0,67±0,06
0,71±0,10
0,79±0,11
0,001*
(0,60-0,74)
(0,65-0,69)
(0,68-0,74)
(0,75-0,83)
*
Aortik Çap 0,71±0,12
0,72±0,09
0,74±0,08
0,81±0,09
0,001*
Kısa
(0,63-0,78)
(0,69-0,75)
(0,71-0,76)
(0,77-0,85)
*
Pulmoner
0,62±0,08
0,58±0,10
0,59±0,10
0,69±0,13
0,001*
Arter
(0,57-0,67)
(0,55-0,62)
(0,56-0,62)
(0,64-0,75)
*
LV Mass
Sol Atrium
Aortik Çap
Oneway ANOVA Test kullanıldı
** p<0.01
Gestasyon haftasına göre LV mass ortalamaları arasında istatistiksel olarak ileri
düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan bebeklerin
LV mass ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.001; p<0.01), 32-33 hafta arasında (p:
0.001; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.001; p<0.01) olan bebeklerin LV mass
ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer gestasyon haftalarındaki
bebeklerin LV mass ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre sol atrium ortalamaları arasında istatistiksel olarak ileri
düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan bebeklerin
sol atrium ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.009; p<0.01) ve 32-33 hafta arasında (p:
0.032; p<0.05) olan bebeklerin sol atrium ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı
yüksektir. Diğer gestasyon haftalarındaki bebeklerin sol atrium ortalamaları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre aortik çap ortalamaları arasında istatistiksel olarak ileri
düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan bebeklerin
119
aortik çap ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.001; p<0.01), 32-33 hafta arasında (p:
0.001; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.005; p<0.01) olan bebeklerin aortik çap
ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer gestasyon haftalarındaki
bebeklerin aortik çap ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre kısa aortik çap ortalamaları arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan
bebeklerin kısa aortik çap ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.005; p<0.01), 32-33
hafta arasında (p:0.001; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.007; p<0.01) olan
bebeklerin kısa aortik çap ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer
gestasyon haftalarındaki bebeklerin kısa aortik çap ortalamaları arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre pulmoner arter basıncı ortalamaları arasında
istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve
üzerinde olan bebeklerin pulmoner arter basıncı ortalamaları, 32-33 hafta arasında (p:
0.001; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.002; p<0.01) olan bebeklerin pulmoner arter
basıncı ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer gestasyon
haftalarındaki bebeklerin pulmoner arter basıncı ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
120
LVMASS
10,00
8,00
6,00
4,00
2,00
30,00
32,00
34,00
Gestasyon haftası
Şekil 39: Gestasyon haftasına göre LV Mass düzeyleri dağılımı
121
36,00
SOL.ATRİYUM
1,40
1,20
1,00
0,80
0,60
0,40
29
30
31
32
33
34
Gestayon haftası
Şekil 40: Gestasyon haftasına göre sol atriyum düzeyleri dağılımı
122
35
36
AORTİK ÇAP
1,10
1,00
0,90
0,80
0,70
0,60
0,50
29
30
31
32
33
34
Gestasyon haftası
Şekil 41: Gestasyon haftasına göre Aortik çap düzeyleri dağılımı
123
35
36
Aortik çap kısa
1,00
0,80
0,60
0,40
29
30
31
32
33
34
35
Gestasyon haftası
Şekil 42: Gestasyon haftasına göre Aortik çap kısa düzeyleri dağılımı
124
36
Pulmoner arter
1,00
0,90
0,80
0,70
0,60
0,50
0,40
29
30
31
32
33
34
35
Gestasyon haftası
Şekil 43: Gestasyon haftasına göre pulmoner arter düzeyleri dağılımı
125
36
Tablo 23: Gestasyon Haftasına Göre Grup İçi Sistolik Değerlendirmesi
Gestasyon
LV Mass
Sol Atrium
Aortik Çap
Haftası
≤31
32-3
3
34-3
5
≥36
Aortik Çap Pulmoner
Kısa
Arter
32-33
0,582
0,645
1,000
0,948
0,739
34-35
0,071
0,207
0,453
0,704
0,913
≥36
0,001**
0,009**
0,001**
0,005**
0,131
≤31
0,582
0,645
1,000
0,948
0,739
34-35
0,354
0,698
0,213
0,883
0,952
≥36
0,001**
0,032*
0,001**
0,001**
0,001**
≤31
0,071
0,207
0,453
0,704
0,913
32-33
0,354
0,698
0,213
0,883
0,952
≥36
0,001**
0,247
0,005**
0,007**
0,002**
≤31
0,001**
0,009**
0,001**
0,005**
0,131
32-33
0,001**
0,032*
0,001**
0,001**
0,001**
34-35
0,001**
0,247
0,005**
0,007**
0,002**
* p<0.05
** p<0.01
Tablo 24: Gestasyon Haftasına Göre Diastolik Değerlendirmeler
126
Gestasyon Haftası
≤31
32-33
34-35
≥ 36
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
0,49±0,13
0,48±0,11
0,48±0,10
0,51±0,12
E Dalgası
p
0,784
(0,41-0,56)
(0,44-0,52)
(0,45-0,52)
(0,45-0,58)
0,47±0,08
0,47±0,09
0,47±0,09
0,51±0,12
(0,42-0,52)
(0,44-0,50)
(0,44-0,50)
(0,44-0,58)
E/A
1,01±0,19
1,01±0,23
1,04±0,16
1,01±0,17
Dalgası
(0,90-1,12)
(0,94-1,09)
(0,98-1,09)
(0,91-1,010)
23,70±3,93
22,59±4,76
23,01±3,50
23,08±5,02
A Dalgası
0,472
0,932
IVRT
0,871
T Süresi
(21,42-25,97)
(20,98-24,20) (21,90-24,12)
(20,29-25,86)
285,56±71,63
281,82±54,80 311,43±54,81
315,14±60,46
(244,20-326,9
(263,28-300,
(294,13-328,73 (281,65-348,
2)
36)
)
62)
68,17±19,52
73,31±20,41
77,78±16,00
75,43±16,00
E Süresi
0,080
0,360
(56,89-79,44)
(66,41-80,22) (72,72-82,83)
(66,57-84,29)
62,07±10,12
63,83±11,76
64,71±11,43
65,79±9,44
A Süresi
0,688
(56,23-67,92)
(59,85-67,81) (62,81-68,77)
(58,38-71,04)
DES
22,47±5,13
22,69±4,51
22,68±4,79
Süresi
(19,50-25,43)
(21,16-24,21) (21,93-24,75)
23,34±4,46
0,894
(20,02-25,33)
Oneway ANOVA Test kullanıldı
Gestasyon haftasına göre E dalgası ve A dalgası ortalamaları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05). Gestasyon haftasına
göre E/A dalgası oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır (p>0.05).
127
Gestasyon haftasına göre IVRT ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05
Gestasyon haftasına göre T süreleri istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre E süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre A süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre Des süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Tablo 25: Gestasyon Haftasına Göre Grup İçi Diastolik Değerlendirmesi
Gestasyon
E
A
E/A
Haftası
Dalgası Dalgası Oranı
IVRT
128
T
E
A
DES
Süresi
Süresi
Süresi
Süresi
32-3
0,997
1,000
1,00
0,842
0,997
0,803
0,954
0,999
1,000
0,997
0,970
0,954
0,477
0,321
0,674
0,928
≥36
0,909
0,692
1,00
0,979
0,520
0,702
0,910
0,999
≤31
0,997
1,000
1,00
0,842
0,997
0,803
0,954
0,999
32-
34-3
0,997
0,995
0,955
0,973
0,121
0,703
0,851
0,925
33
5
≥36
0,743
0,538
1,00
0,982
0,248
0,981
0,993
1,000
≤31
1,000
0,997
0,970
0,954
0,477
0,321
0,674
0,928
34-
32-3
0,997
0,995
0,955
0,973
0,121
0,703
0,851
0,925
35
3
≥36
0,815
0,409
0,959
1,000
0,997
0,973
0,987
0,964
≤31
0,909
0,692
1,00
0,979
0,520
0,702
0,910
0,999
32-3
0,743
0,538
1,00
0,982
0,248
0,981
0,993
1,000
0,815
0,409
0,959
1,000
0,997
0,973
0,987
0,964
3
≤31 34-3
5
≥36 3
34-3
5
129
Tablo 26: Gestasyon Haftasına Göre Elektrokardiyografik Değerlendirmeler
Gestasyon Haftası
KTA
KTA 2
PR
Mesafesi
p
≤31
32-33
34-35
≥ 36
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
Ort±SD
145,57±12,89
141,55±11,55 139,89±10,95
144,06±9,40
(138,12-153,0
(137,85-145,
(136,67-143,1
(140,61-147,5 0,232
1)
24)
0)
1)
158,33±15,69
158,18±25,93 173,00±19,14
181,55±23,79
(119,34-197,3
(140,75-175,
(160,83-185,1
(163,26-199,8 0,118
2)
60)
6)
4)
100,00±17,32
(56,97-143,02)
113,63±12,41 103,50±14,45
(105,29-121,
100,88±16,64
(94,31-112,68) (88,09-113,68 0,200
98)
)
QRS
56,66±6,42
56,00±4,38
59,66±4,81
Süresi
(40,69-72,63)
(53,05-58,94) (56,60-62,72)
(54,12-75,20)
299,33±17,24
311,63±26,43 303,83±21,39
286,22±49,65
(293,87-329,
(290,23-317,4
(248,05-324,3 0,381
6)
39)
2)
8)
375,33±5,03
398,18±24,79 398,25±25,17
380,77±46,80
(362,83-387,8
(381,52-414,
(382,25-414,2
(344,79-416,7 0,424
3)
83)
4)
5)
RV5/ SV 3,74±0,95
3,94±2,03
4,09±3,45
4,69±1,77
1
(1,38-6,10)
(2,58-5,31)
(1,89-6,28)
(3,32-6,06)
1,17±0,05
1,24±0,29
1,22±0,39
1,18±0,18
(1,03-1,31)
(1,03-1,44)
(0,97-1,47)
(1,04-1,32)
109,00±11,53
98,36±14,71
125,75±53,27
159,11±77,34
0,130
QT Süresi (256,49-342,1
QTC
Süresi
64,66±13,71
0,904
RV5+SV1
QRS Aksı
0,973
130
0,086
(91,89-159,60) (99,66-218,56
(80,35-137,64)
42,33±22,54
T Aksı
(-13,67-98,34)
)
(88,47-108,2
4)
43,36±38,61
37,25±34,42
(17,42-69,30) (15,37-59,12)
24,44±47,26
(-11,88-60,77
0,735
)
Oneway ANOVA Test kullanıldı
Gestasyon haftasına göre KTA ve KTA 2 ortalamaları arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre PR mesafeleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre QRS süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre QT süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre QTC süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir
farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre RV5/SV1 ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre RV5+SV1 ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre QRS aksı ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre T aksı ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
131
Tablo 27: Gestasyon Haftasına Göre Grup İçi Elektrokardiyografik Değerlendirmesi
KTA KT
Gestasyon
A2
Haftası
32-33 0,64
3
≤3
34-35 0,33
1
≥36
≤31
32
-3
≥36
≤31
34
-3
5
≥36
0,7
46
0,97
0,4
4
25
0,64
1,0
3
00
0,4
7
08
0,77
0,1
6
19
0,33
0,7
2
46
32-33 0,89
QRS
QT
QTC RV5
RV5
QRS
T
Mesaf
Süre
Süre
Süre
/
+
Aksı
Aksı
esi
si
si
si
SV1
SV1
0,492
0,99
0,93
0,68
0,99
0,98
0,98
1,00
9
6
3
9
9
9
0
0,93
0,99
0,67
0,99
0,99
0,95
0,99
9
6
5
7
5
7
7
0,46
0,92
0,99
0,94
1,00
0,47
0,90
0
8
4
3
0
0
0
0,99
0,93
0,68
0,99
0,98
0,98
1,00
9
6
3
9
9
9
0
0,70
0,93
1,00
0,99
0,99
0,58
0,98
1
8
0
9
9
2
1
0,10
0,31
0,61
0,91
0,97
0,15
0,70
2
6
3
3
7
9
2
0,93
0,99
0,67
0,99
0,99
0,95
0,99
9
6
5
7
5
7
7
0,70
0,93
1,00
0,99
0,99
0,58
0,98
1
8
0
9
9
2
1
0,50
0,60
0,59
0,94
0,99
0,46
0,87
9
9
5
9
1
4
7
00
2
34-35 0,89
3
1,0
PR
0,4
7
08
0,36
0,8
2
25
0,982
1,000
0,492
0,363
0,234
0,982
0,363
0,977
132
≤31
≥3
6
0,97
0,4
4
25
32-33 0,77
6
34-35 0,36
2
0,1
1,000
0,234
19
0,8
25
0,977
0,46
0,92
0,99
0,94
1,00
0,47
0,90
0
8
4
3
0
0
0
0,10
0,31
0,61
0,91
0,97
0,15
0,70
2
6
3
3
7
9
2
0,50
0,60
0,59
0,94
0,99
0,90
0,87
9
9
5
9
1
0
7
5. TARTIŞMA
Preterm doğum, gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere tüm dünyada neonatal
mortalite ve morbiditenin en sık sebebidir1. Her yıl erken doğan bebeklerin toplam
133
sayısının giderek artması, erken doğumun getirdiği, hem yenidoğan dönemine özgü
olan, hem de çocuk, aile ve toplum açısından uzun dönemde yaşanan sorunlar nedeniyle
prematürite, önemli bir halk sağlığı sorunudur.2
Son yıllarda erişkin, çocuklar ve term infantlar için kardiyak ölçümlerin referans
aralıkları
belirlenmiştir6,7.
Ancak
sağlıklı
prematüre
infantlar
açısından
bu
değerlendirmeler hem prematüreliğe bağlı morbitiditelerin fazla olması hem de ölçüm
zorlukları gibi nedenlerden dolayı yeterli oranda gerçekleştirilememektedir. Yoğun
bakım ünitelerinin gelişmesi, özellikle çok düşük doğum ağırlıklı prematüre infantların
sağ kalım oranlarının artması ile birlikte preterm kardiyak fonksiyon ve değişimlerinin
ölçümü de daha kolay hale gelmiştir.
Prematüre infantlarda kalp boyutlarının referans aralıkları ve kan akım hızlarının
ekokardiyografik tespiti ve elektrokardiyografik değerlerinin saptanması konusunda
ülkemizde yapılmış bir çalışma olmayıp, hastanemizde prematüre servisinin ve yeterli
sayıda prematüre infant bulunması nedenleriyle çalışmamızın ülkemiz prematüre
bebeklerinin kardiyak ölçümlerine referans oluşturabilmesi açısından önemli bir
araştırma olacağını düşünmekteyiz. Çalışmamızda prematüreler gestasyonel haftalarına
ve kilolarına göre ayrıldılar, kardiyak ölçümleri, sistolik ve diastolik fonksiyonları
değerlendirildi.
Fetal yaş arttıkça sistolik ve diastolik işlev matürasyonu artar. Prematür
yenidoğanın işlevleri terme oranla geri, matürasyon geçtir. İmmatür yenidoğanın
işlevleri daha geri, matürasyon daha geçtir. Gestasyon boyunca fetal miyokardın total
kollajen/total protein oranı yüksek, kontraktil/non kontraktil protein oranı az, kontraktil
proteinler disorganize dizilmiştir. Myokard relaksasyon ve kompliyansı düşüktür.
Myokard miyofibril içeriği düşüktür ve miyofibril içeriği yaşla birlikte artar. Postnatal
dönemde disorganizasyon düzelir, Sarkoplazmik retikulum içeriği artar, kontraktil/non
kontraktil protein oranı artar. Sonuçta myokard relaksasyon ve kompliyansı
matürasyona uğrar8,9. Yapılan çalışmalarda gestasyonel hafta arttıkça kardiyak matürite
de artacağından sistolik fonksiyonlarda da artış beklenir. Bizim çalışmamızda da
gestasyon haftasına göre EF değerleri arasında istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı
farklılık bulunmaktadır (p<0.01). <31 hafta altında doğan ve 32-33 hafta arasında olan
134
bebeklerin EF değerleri, 34-35 hafta arasında (p:0.014; p<0.05) ve 36 hafta ve üzerinde
(p:0.008; p<0.01) olan bebeklerin EF değerlerinden istatistiksel olarak anlamlı düşüktür.
Diğer gestasyon haftalarındaki bebeklerin EF değerleri arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre SF değerleri arasında istatistiksel olarak ileri düzeyde
anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). <31 hafta altında doğan ve 32-33 hafta
arasında olan bebeklerin SF değerleri, 34-35 hafta arasında (p:0.025; p<0.05) ve 36
hafta ve üzerinde (p:0.012; p<0.05) olan bebeklerin SF değerlerinden istatistiksel olarak
anlamlı düşüktür Diğer gestasyon haftalarındaki bebeklerin SF değerleri arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre EF ve SF ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Çalışmamızda, sol ventrikülün sistolik fonksiyonlarında gestasyonel hafta
arttıkça artma olması kardiyak matürasyonun gelişimi ile uyumludur. Prematür
infantlarda kilolarının artması ile sistolik fonksiyonlarda değişme olmaması kardiyak
sistolik gelişimin gestasyonel hafta ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Çalışmamızda
kardiyak fonksiyonlarda sistolik matürasyondaki gelişmenin 35 haftanın altında haftalar
arttıkça belirgin bir artış gösterdiği sonrasında ise term ile aynı olduğu saptanmıştır.
Prematüre infantların gestasyonel haftalarına ve kilolarına göre kardiyak
ölçümleri ayrı ayrı değerlendirildi.
Bebeklerin ağırlıklarına göre IVS sistolik ve diastolik değerleri arasında
istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve
üzerinde olan bebeklerin IVS sistolik değerleri ile diğer kilolara göre ayrılan gruplar
(1250 gr ve altı, 1251-1500 gr, 1501-1750 gr,1751-2000 gr) karşılaştırıldığında
bebeklerin IVS sistolik ve diastolik değerlerinden istatistiksel olarak ileri düzeyde
anlamlı yüksektir( p <0.05). Diğer ağırlıklardaki bebeklerin IVS sistolik ve diastolik
değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamakla (p>0.05)
beraber kilolar arttıkça sistolik ve diastolik İVS değerleri artmaktaydı.
135
Gestasyon haftasına göre IVS sistolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan
bebeklerin IVS sistolik ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.001; p<0.01), 32-33 hafta
arasında (p:0.001; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.002; p<0.01) olan bebeklerin
IVS sistolik ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer gestasyon
haftalarındaki bebeklerin IVS sistolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre IVS diastolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan
bebeklerin IVS diastolik ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.006; p<0.01), 32-33 hafta
arasında (p:0.005; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.029; p<0.05) olan bebeklerin
IVS diastolik ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer gestasyon
haftalarındaki bebeklerin IVS diastolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre LVPW sistolik değerleri arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05). Bebeklerin ağırlıklarına göre
LVPW diastolik değerleri arasında istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık
bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve üzerinde olan bebeklerin LVPW diastolik değerleri,
1250 gr ve altında (p:0.034; p<0.05), 1251-1500 gr arasında (p:0.022; p<0.05),
1501-1750 gr arasında (p:0.024; p<0.05) ve 1751-2000 gr arasında (p:0.016; p<0.05)
olan bebeklerin LVPW diastolik değerlerinden istatistiksel olarak anlamlı yüksektir.
Diğer ağırlıklardaki bebeklerin LVPW diastolik değerleri arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamakla (p>0.05) beraber kilolar arttıkça sistolik ve diastolik
LVPW değerleri artmaktaydı.
Gestasyon haftasına göre LVPW sistolik ortalamaları arasında istatistiksel
olarak anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.05). 36 hafta ve üzerinde olan bebeklerin
LVPW sistolik ortalamaları, 32-33 hafta arasında (p:0.023; p<0.05) ve 34-35 hafta
arasında (p:0.018; p<0.05) olan bebeklerin LVPW sistolik ortalamalarından istatistiksel
olarak anlamlı yüksektir. Diğer gestasyon haftalarındaki bebeklerin LVPW sistolik
ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
136
Gestasyon haftasına göre LVPW diastolik ortalamaları arasında istatistiksel
olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan
bebeklerin LVPW diastolik ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.035; p<0.05), 32-33
hafta arasında (p:0.001; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.023; p<0.05) olan
bebeklerin LVPW diastolik ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir.
Diğer gestasyon haftalarındaki bebeklerin LVPW diastolik ortalamaları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
İnterventriküler septumun ve sol ventrikülün arka duvar kalınlıklarında sistol ve
diastolde 2001 gr ve üzerindeki bebekler ile diğer gruplar arasında anlamlı farklılığın
olması kalbin sistolik ve diastolik fonksiyonlarına interventriküler septumun ve sol
ventrikül arka duvarının etkisini göstermesi bakımından önemlidir. Çalışmamıza alınan
prematüreler sağlıklı ve volüm yüklenmesi olmayan ( normotansif, sepsisi olmayan,
gebelikte annenin kortizol kullanmadığı vs) bebekler olduğundan, sol ventrikül arka
duvar kalınlıklarında ki artış interventriküler septum kalınlığındaki artış kadar belirgin
değildir.
İnsanda sol ventrikül (LV) kalın duvarlı bir yapıdır miyosit demetlerini spiral
yaparak ventriküle elips şeklini verir. Miyosit demetleri subepikardiyumdan
subendotelyuma doğru, elipsin uzun aksına göre longitudinal formdan ventrikül
duvarının orta 2/3’üne doğru sirkumferensiyal ve yine subendokarda longitudinal bir
şekilde
yerleşmiştir96.
eğriliğinin(curvature)
Ventrikül
yarı
çapı
duvarının
ile
doğru
bölgesel
orantı
kalınlığı
gösterir.
o
Apekste
bölgenin
yarıçap
küçüldüğünden kalınlık oldukça küçüktür. Duvar kalınlıklarındaki bu farklılıklar
bölgesel duvar stresini eşitlemede rol oynayabilir.
LV kontraksiyonu bazal bölümden apekse doğru artan saatin aksi istikametinde,
bükülme(wringling) ya
da torsiyon hareketi ile karakterizedir 97. Torsiyon normal
ejeksiyonda önemli bir rol oynar, uyarının normal olarak iletilmesi ve myokard
demetleri arasındaki bağlantılar için gereklidir98. Sistolde oluşan ve diastolde kinetik
enerjiyi dönüştürülen potansiyel enerjinin depolanmasını sağlar, ayrıca ventrikül
dolumuna emme hareketi yardımcı olur99. Bu kompleks yapı miyosit kısalmasını etkili
bir şekilde duvar kalınlaşmasına dönüştürerek, kanın ejeksiyonunu sağlar. Böylece her
137
bir fiber yalnızca % 10 kadar kısalmasına rağmen normal sol ventrikül diastol sonu
hacminin 2/3’ünü pompalar. İnterventriküler septal fiberler LV serbest duvarının
devamıdır ve aynı oryantasyona sahiptir. Bunun sonucunda septum LV devamı gibi
davranır; kontraksiyon sırasında yüzeyi LV merkezine doğru simetrik bir hareket yapar.
Bu yüzden septumun kontraksiyonu kalbin sistolik fonksiyonlarında önemlidir.
Prematür infantın kilosu ile septumun kalınlığının artması sistolik ve diastolik
fonksiyonların gelişiminde önemlidir. Çalışmamızda interventriküler septum ve LVPW
kalınlıkları prematür bebeklerde kiloya göre artış gösterirken 2001 gr ve üzerindeki
terme yakın olan bu kilo grubuyla anlamlı farklılık göstermesi preterm ile term
arasındaki sistolik ve diastolik fonksiyonların farklılığını göstermesi bakımından
önemlidir. Gestasyonel yaş arttıkça interventriküler septum kalınlığının artması ve bu
artışın 2001 gr. ve üzerindeki veya 36 hf. ve üzerindeki terme yakın grupta anlamlı
olması sistolik ve diastolik fonksiyonların terme doğru artışını göstermektedir.
Bebeklerin ağırlıklarına göre LVD sistolik değerleri arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 1250 gr ve altında olan
bebeklerin LVD sistolik değerleri, 1751-2000 gr arasında (p:0.050; p<0.05) ve 2001 gr
ve üzerinde (p:0.003; p<0.01) olan bebeklerin LVD sistolik değerlerinden istatistiksel
olarak anlamlı düşüktür. Diğer ağırlıklardaki bebeklerin LVD sistolik değerleri arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre LVD diastolik değerleri arasında istatistiksel
olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve üzerinde olan
bebeklerin LVD diastolik değerleri, 1250 gr ve altında (p:0.001; p<0.01), 1251-1500 gr
arasında (p:0.003; p<0.01), 1501-1750 gr arasında (p:0.011; p<0.05) olan bebeklerin
LVD diastolik değerlerinden istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Ağırlığı 1751 gr ile
2000 gr arasında olan bebeklerin LVD diastolik değerleri, 1250 gr ve altında olan
bebeklerden istatistiksel olarak anlamlı yüksektir (p:0.017; p<0.05). Diğer ağırlıklardaki
bebeklerin LVD diastolik değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre LVD sistolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 31 hafta ve altında olan
138
bebeklerin LVD sistolik ortalamaları, 32-33 hafta arasında (p:0.033; p<0.05), 34-35
hafta arasında (p:0.044; p<0.05) ve 36 hafta ve üzerinde (p:0.002; p<0.01) olan
bebeklerin LVD sistolik ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı düşüktür Diğer
gestasyon haftalarındaki bebeklerin LVD sistolik ortalamaları arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre LVD diastolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 31 hafta ve altında olan
bebeklerin LVD diastolik ortalamaları, 34-35 hafta arasında (p:0.004; p<0.01) ve 36
hafta ve üzerinde (p:0.001; p<0.01) olan bebeklerin LVD diastolik ortalamalarından
istatistiksel olarak anlamlı düşüktür. 36 hafta ve üzerinde olan bebeklerin LVD diastolik
ortalamaları, 32-33 hafta arasında olan bebeklerin LVD diastolik ortalamalarından
istatistiksel olarak anlamlı yüksektir (p:0.002; p<0.01). Diğer gestasyon haftalarındaki
bebeklerin LVD diastolik ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre LV Mass değerleri arasında istatistiksel olarak ileri
düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve üzerinde olan bebeklerin
LV mass değerleri, 1250 gr ve altında (p:0.001; p<0.01), 1251-1500 gr arasında (p:
0.001; p<0.01), 1501-1750 gr arasında (p:0.001; p<0.01) ve 1751-2000 gr arasında (p:
0.001; p<0.01) olan bebeklerin LV mass değerlerinden istatistiksel olarak anlamlı
yüksektir. Diğer ağırlıklardaki bebeklerin LV mass değerleri arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre LV mass ortalamaları arasında istatistiksel olarak ileri
düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan bebeklerin
LV mass ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.001; p<0.01), 32-33 hafta arasında (p:
0.001; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.001; p<0.01) olan bebeklerin LV mass
ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer gestasyon haftalarındaki
bebeklerin LV mass ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre sol atrium ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.05). Ağırlığı 1251 gr ile 1500 gr arasında olan
139
bebeklerin sol atrium ortalamaları, ağırlığı 2001 gr ve üzerinde olan bebeklerden
anlamlı düzeyde düşüktür (p:0.026; p<0.05). Diğer ağırlıklardaki bebeklerin sol atrium
ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre sol atrium ortalamaları arasında istatistiksel olarak ileri
düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan bebeklerin
sol atrium ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.009; p<0.01) ve 32-33 hafta arasında (p:
0.032; p<0.05) olan bebeklerin sol atrium ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı
yüksektir. Diğer gestasyon haftalarındaki bebeklerin sol atrium ortalamaları arasında
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre uzun eksen aortik çap ortalamaları arasında
istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve
üzerinde olan bebeklerin aortik çap ortalamaları, 1250 gr ve altında (p:0.002; p<0.01)
olan bebeklerle, 1251-1500 gr arasında (p:0.011; p<0.05) olan bebeklerin aortik çap
ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer ağırlıklardaki bebeklerin
aortik
çap
ortalamaları
arasında
istatistiksel
olarak
anlamlı
bir
farklılık
bulunmamaktadır (p>0.05).
Bebeklerin ağırlıklarına göre kısa aortik çap ortalamaları arasında istatistiksel
olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 2001 gr ve üzerinde olan
bebeklerin kısa aortik çap ortalamaları, 1250 gr ve altında (p:0.050; p<0.05); 1251-1500
gr arasında (p:0.008; p<0.01) ve 1501-1750 gr arasında (p:0.015; p<0.05) olan
bebeklerin kısa aortik çap ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer
ağırlıklardaki bebeklerin kısa aortik çap ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı
bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre aortik çap ortalamaları arasında istatistiksel olarak ileri
düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan bebeklerin
aortik çap ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.001; p<0.01), 32-33 hafta arasında (p:
0.001; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.005; p<0.01) olan bebeklerin aortik çap
ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer gestasyon haftalarındaki
bebeklerin aortik çap ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
bulunmamaktadır (p>0.05).
140
Gestasyon haftasına göre kısa aortik çap ortalamaları arasında istatistiksel olarak
ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve üzerinde olan
bebeklerin kısa aortik çap ortalamaları, 31 hafta ve altında (p:0.005; p<0.01), 32-33
hafta arasında (p:0.001; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.007; p<0.01) olan
bebeklerin kısa aortik çap ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer
gestasyon haftalarındaki bebeklerin kısa aortik çap ortalamaları arasında istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Gestasyon haftasına göre pulmoner arter çapları ortalamaları arasında
istatistiksel olarak ileri düzeyde anlamlı farklılık bulunmaktadır (p<0.01). 36 hafta ve
üzerinde olan bebeklerin pulmoner arter basıncı ortalamaları, 32-33 hafta arasında (p:
0.001; p<0.01) ve 34-35 hafta arasında (p:0.002; p<0.01) olan bebeklerin pulmoner arter
çapları ortalamalarından istatistiksel olarak anlamlı yüksektir. Diğer gestasyon
haftalarındaki bebeklerin pulmoner arter çapları ortalamaları arasında istatistiksel olarak
anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Çalışmamızda prematüre bebekler gestasyonel haftalarına göre AGA bebeklerdi,
bu bebeklerin kardiyak ölçümlerinin değerlendirilmesinde gestasyonel haftasında ki
artış ile bebeğin kardiyak ölçümlerindeki değişmenin anlamlı olarak artış gösterdiğini
saptadık, bu anlamlılık bebeğin kilosundaki artış ile kardiyak ölçümlerdeki değişime
göre daha belirdi. Bu da AGA sağlıklı preterm infantlardaki kardiyak ölçümlerin
değerlendirilmesinde gestasyonel haftanın önemini göstermektedir.
Çalışmamızda prematüre infantlarda sol ventrikül diastolik fonksiyonları da
değerlendirildi. Fetüs büyüdükçe;“Tip I diastolik doluş paternine” benzer, yaşla E/A
oranı artar, Prematüre infant büyüdükçe; Pik E ve Pik A artar, VTİ-E ve VTİ-A artar,
E/A oranı artar, AcT, Acc. hızı artar, İVRT doğumda yüksektir, sonra giderek azalır, 2.
ayın sonunda sabitlenir. İlk 1 ay boyunca diastolik tüm parametreler pretermde düşük,
Yaşla erken doluş lehine artar. ~2-4.ayda term yenidoğana eşitlenir. İmmatürite arttıkça
matürasyon süresi uzar. İlk bir ay ventrikül relaksasyon ve kompliyansı artar, Pik E ve
Pik A artar İlk aydan sonra başlıca relaksasyon artar, Pik E artar. LV diastolik işlevleri
yaklaşık 3 ayda matürasyona uğrar.
141
Çalışmamızda sol ventrikül diastolik fonksiyonları prematüre infantların
gestasyonel haftalarına ve
prematürelerin kilolarına göre değerlendirilmiştir.
Çalışmamızdaki diastolik parametreler terme göre düşük bulunmuştur. Gestasyonel yaş
arttıkça ve kiloları arttıkça E dalgalarında ve A dalgalarında artma saptanmıştır, ancak
gruplar arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır. Fetal dönemdeki diastolik
fonksiyondaki matürasyon artışı gestasyonel sürenin artması ve kilo artışı ile artmakla
beraber anlamlı bir artış saptanamamıştır. E/A dalga oranları terme göre term infantlara
göre düşük ve diastolik dolum paterni A dalgası lehine artmıştır. Kronolojik yaşla
beraber hızlı dolum paternini gösteren E dalgası artacak ve E/A oranı E lehine artış
gösterecektir. Sol ventrikül diastolik fonksiyonlarında anlamlı matürasyon artışı ile
postnatal yaşamda karşılaşıyoruz.
Gestasyon haftasına ve kilolarına göre ayrı ayrı değerlendirildiğinde KTA ve
KTA 2 ortalamaları, EKG’de PR mesafeleri, QRS süreleri, QT süreleri, QTC süreleri,
RV5/SV1 ortalamaları, RV5+SV1 ortalamaları, QRS aksı ortalamaları T aksı
ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır (p>0.05).
Çalışmamızda EKG’nin prematür infantların kilo veya gestasyonel haftalarına göre ayrı
ayrı değerlendirilmesinde ve artan matürasyonu göstermesinde yardımcı olmadığını
saptadık.
6, KAYNAKLAR
142
1. Fanaroff AA., Stoll BJ., Wright LL., Waldemar AC., Ehrenkranz RA., Stark
AR., Bauer CR., Donovan EF., Korones SB., Laptook AR., Lemons JA., Oh
W., Papile LA., Shankaran S., Stevenson DK., Tyson JE., Poole WK.
NICHD Neonatal Research Network. (2007). Trends in neonatal morbidity
and mortality for very low birthweight infants. Am J Obstet Gynecol, 196:
147.e1-147.e8.
2. Oppenheimer GM. (1996). Prematurity as a public health problem: US
policy from the 1920s to the 1960s. Am J Public Health, 86(6): 870-8.
3. AGENCY
FOR
HEALTHCARE
RESEARCH
AND
QUALITY
PUBLICATION-AHRQ-. (2002). Criteria for determining disability in
infants and children: Low birth weight 70:1-136.
4. Korkmaz A. Prematüre bebeklerde uzun süreli izlemin temel ilkeleri. Katkı
Pediatri Dergisi, 2005; 27 (5): 455-62.
5. Murphy D.J:Doppler Echocardiography. IN: Bricker G, McNamara DG
(eds) The Science and Practice of Pediatric Cardiology. Philadelphia: Lea
and Febiger, 1990: 784-805
6. Solinger R, Elbl F, Minhas K. Echocardiography in the normal neonate.
Circulation 1973;47:108-117.
7. Lange L, Fabecic-Sabadi V, Bein G. Echokardiographische Normalwerte bei
Fruh und neugeborenen. Z Kardiol 1978;67:534-539.
8. Commack DH: Essential Histology, Philadelphia, JB Lippincott, 1993.
9. Wessels A, Vermealen JL, Viragh S, et al: Spatial distribution of ‘tissuespecific’ antigens in the developing heart and skeletal muscle. 11. An
immunohistochemical analysis of myosin heavy chain isoform expression
patterns in the embryonic heart. Anat Rec 229:335, 1991.
10. World Health Organization. Mental Health Atlas 2005.
www.who.int/entity/mental_health/evidence/atlas/profiles_countries_t_z.pdf
11. Mercer BM, Goldenberg RL, Das A, Moawad AH, Iams JD, Meis PJ,
Copper RL, Johnson F, Thom E, McNellis D, Miodovnik M, Menard MK,
Caritis SN, Thurnau GR,Bottoms SF, Roberts J. The preterm prediction
143
study: a clinical risk assessment system. Am J Obstet Gynecol,
1996;17:1885-93.
12. Ergenekon E. Küçük ve erken yenidoğana yaklaşım. In: Temel Yenidoğan
Sağlığı. Arsan S ed. 2. baskı, Ankara. 2005: 63-9.
13. Ewald U. (2006). The low birth weight infant. Quality Improvement in
Perinatal Care.
14. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması-2003 (2004) Hacettepe Universitesi
Nufus Etütleri Enstitusu.
15. Viscardi RM, Muhumuza CK, Rodriguez A. Inflammatory markers in
intrauterine and fetal blood and cerebrospinal fluid compartments are
associated with adverse pulmonary and neurologic outcomes in preterm
infants. Pediatr Res 2004; 55(6):1009-17.
16. Goldenberg RL, Hauth JC, Andrews WW. Intrauterine infection and preterm
delivery. N Engl J Med 2000;342:1500-07.
17. Copper RL, Goldenberg RL, Creasy RK, et al: A multicenter study of
preterm birth weight and gestational age-specific neonatal mortality. Am J
Obstet Gynecol 168, 78, 1993.
18. Goldenberg RL. The management of preterm labor. Obstet Gynecol, 2002;
100: 1020-37.
19. Joseph KS,Marcoux S, Ohlesson A, Liu S, Allen AC, Kramer MS, et al.
Change in stillbirth and infant morality associated with increase in preterm
birth among twins. Fetal and infant Health Study Group of the Canadian
Perinatal Surveillance System Pediatrics, 2001; 108: 1055-61.
20. Türk Neonatoloji Derneği Bülteni (2006). Türkiye’de Yenidoğan Bakım
Ünitelerinde Mortalite-2005. 4: 10-14.
21. National Institute of Health. (1995). Consensus Developmental Panel on the
Effect of Corticosteroids for Fetal Maturation on Perinatal Outcomes.
JAMA, 273: 413-418.
22. Jobe AH. (1993). Pulmonary surfactant therapy. N Engl J Med, 328:
861-868.
144
23. Halliday HL, Ehrenkrantz RA. (2000). Early postnatal corticosteroids for
preventing chronic lung disease in preterm infants. Cochrane Database Syst
Rev, 2: CD001146.
24. Greenough A., Milner AD, Dimitriou G. (2000). Synchronized mechanical
ventilation for respiratory support in newborn infants. Cochrane Database
Syst Rev, 2:CD000456.
25. Henderson-Smart DJ., Bhutta T., Cools F., Offringa M. (2000). Elective high
frequency oscillatory ventilation for acute pulmonary dysfunction in preterm
infants. Cochrane Database Syst Rev, 2: CD000104.
26. Wen SW, Smith G, Yang Q, Walker M. Epidemiology of preterm birth and
neonatal outcome. Seminars in Neonatology, 2004; 1-7.
27. Dammann O, Leviton A, Gappa M, Dammann CEL. Lung and brain damage
in preterm newborns , and their association with gestational age,prematurity
subgroup, infection / inflammation and long term outcome. BJOG 2005;
112,s1: 4-9.
28. Magowan BA, Bain M, Juszczak E, Mcinneny K. Neonatal mortality
amongst Scottish preterm singleton births (1985-1994). Br J Obstet
Gynaecol 1998; 105:1005-10.
29. Wington TR, Tamura RK, Wickstrom E, Atkins V, Deddish R, Socol ML.
Neonatal morbidity after preterm delivery in the presence of documented
lung maturity. Am J Obstet Gynecol 1993; 169: 951-5.
30. Copper RL, Goldenberg RL, Creasy RK, Du Bard MB, Davis RO, Entman
SS, et al. A multicenter study of preterm birth weight and gestational agespesific neonatal mortality. Am J Obstet Gynecol 1993; 168: 78-84.
31. Simchen MJ, Beiner ME, Strauss-Liviathan N, Dulitzky M, Kuint J,
Mashiach S, et al.
Neonatal outcome in growth restricted versus appropriately grown preterm
infants. Am J Perinatol 2000; 17: 187-92.
32. Reıss I, Landmann E, Heckmann M, Misselwitz B, Gortner L. Increased risk
of bronchopulmonary dysplasia and increased mortality in very preterm
infants being small for gestational age. Arch Gynecol Obstet 2003 Apr 8;
269: 40-4.
145
33. Rettwitz-Volk W, Tran TM, Veldman A. Cerebral morbidity in preterm
twins. J Matern Fetal Neonatal Med 2003; 13: 218-23.
34. Friedman SA, Schiff E, Kao L, Sibai BM. Neonatal outcome after preterm
delivery for preeclampsia. Am J Obstet Gynecol 1995; 172: 1785-8
35. Gürakan B. Riskli gebelik, riskli yenidoğan. In: Arsan S (eds). Temel
Yenidoğan Sağlığı, 2.Baskı. Ankara: Çocuk Sağlığı ve Araştırmaları Vakfı,
2005: 42-47.
36. Polzin WJ, Brady K. Mechanical factors in the etiology of premature rupture
of the membranes. Clin Obstet Gynecol, 1991 ;34:702-14.
37. Kanayama M, Terao T, Kawashima Y. Collagen types in normal and
prematurely ruptured amniotic membranes. Am J Obstet Gynecol, 1985;153;
899-904.
38. William J P, Kım Brady. The etiology of premature rupture of membranes.
Clin. Obstet. And Gynecol, 1998; 41; 4: 810-816.
39. Ho PC, Haynes WDG, Ing RMY, Jones WR. Histological, ultrastructural,
and immunoflourescense studies on the amniochorionic membrane. Placenta,
1982; 3:109-126.
40. Furman B, Shoham Vardi I, Bashiri A, et al. Preterm premature rupture of
membranes is not an independent risk factor for neonatal morbidity. J
Matern Fetal Med 2001;10: 107-11.
41. Kurkinen-Raty M, Koivisto M, Joippila P. Perinatal and neonatal outcome
and late pulmonary sequelae in infants born after preterm premature rupture
of membranes. Obstet Gynecol 1998; 92: 408-15.
42. Demissie K, Rhoads GG, Ananth CV, Allexander GR, Kramer MS, Kogan
MD, et al. Trends in preterm birth and neonatal mortality among blacks and
whites in the United States from 1989 to 1997. Am J Epidemiol 2001; 154:
307-15.
43. Petrova A, Mehta R, Anwar M, Hiatt M, Hegyi T. Impact of race and
ethnicity on the outcome of preterm infants below 32 weeks gestation.
Journal of Perinatology 2003; 23: 404-8.
44. Arıncı K, Elhan A: Anatomi Cilt 2. İkinci Baskı, 1-15, Güneş Kitabevi,
Ankara, 1997.
146
45. Moore K.L: Clinically Oriented Anatomy. Third Edition, 87-106, Williams
& Wilkins A Waverly Company. Baltimore. 1992.
46. Sancak B, Cumhur M: Fonksiyonel Anatomi, 159-174, METU Press,
Ankara, 1999
47. Snell R: Clinical Anatomy for Medical Students. Fourth Edition, 345-359,
Little Brown and Company, Boston, 1992.
48. Carlson BM: Human Embryology and Developmental Biology. St Louis,
Mosby, 1994.
49. Harvey RP: NK-2 homeobox genes and heart development. Dev Biol
178:203, 1996.
50. Olson EN, Srivastava D: Molecular pathways controlling heart development,
Science 272:671, 1985.
51. Lin Q, Schwarz J, Bucana C, Olson EN: Control of mouse cardiac
morphogenesis and myogenesis by transcription factor MEF2C. Science
276:1404, 1997.
52. Moore
KL:
Clinically
Oriented
Anatomy,
3rd
ed.
Baltimore,
Williams&Wilkins, 1992.
53. Srivastava D, Cserjesi P, Olson EN: A subclass of 6HLH proteins reqıired
for cardiac morphogenesis. Science 270:1995, 1995.
54. Anderson PAW: The heart and development. Semin Permatol 20:482, 1996.
55. Jones WK, Sanchez A, Robbins J: Murine pulmonary myocardium:
developmental analysis of cardiac gene analysis. Dev Dyn 200:117.
56. Kirby ML, Gale TF, Stewart DE: Neural crest cells contribute to normal
aorticopulmonary septation. Science 220:1059, 1983.
57. Clark EB: Cardiac embryology. Its relevance to congenital heart disease. Am
J Dis Child 140:41, 1986.
147
58. Yu IT, Hutchins GM: Truncus arteriosus malformation: a developmental
arrest at Carnegie stage 14. Teratology 53:31, 1996.
59. Bernstein E: The cardiovasculer system. In Behrman RE, Kliegman RM,
Arvin AM (eds): Nelson Texbook of Pediatrics, 15th ed. Philadelphia, WB
Saunders, 1996.
60. Tikkanen J, Heinonen OP: Risks factor for coarctation of the aorta.
Teratolgy 47:565, 1993.
61. Brueckner M, D'Eustachio P, Horwich AL. Linkage mapping of a mouse gene,
iv, that controls left-right asymmetry of the heart and viscera. Froc Natl Acad
Sci USA 1989; 86:5035-5038.
62. Yokoyama T, Copeland NG, Jenkins NA, et al. Reversal of left-right
asymmetry: A situs inversus mutation. Science 1993; 260:679-682.
63. Akam M, Dawson I, Tear G. Homeotic genes and the control of segment
diversity. Development 1988; 104:123-168.
64. Hunt P. Krumlauf R. HOX codes and positional specification invertebrate
embryonic axes. Annu Rev Cell Biol 1992; 8:227-256.
65. Lamers WH, Wessels A, Verbeek FJ, et al. New findings concerning ventricular
septation in the human heart: Implications for maldevelopment. Circulation
1992; 86:1194-1205.
66. Osmond MK, Butler AJ, Voon FCT, Bellairs R. The effects of retinoic acid
on heart formation in the early chick embryo. Development 1991;
113:1405-1417.
67. Davis RL, Weintraub H, Lassar AB. Expression of a single transfected cDNA
converts fibroblasts to myoblasts. Cell 1987; 51:987-1000.
68. Edmondson DG, Olson EN. A gene with homology to the myc similarity region
of MyoDl is expressed during myogenesis and is sufficient to activate the
muscle differentiation program. Genes Dev 1989; 3:628-640.
69. Wright WE, Sassoon DA, On VK. Myogenin, a factor regulating myogenesis,
has a domain homologous to Myo D. Cell 1989; 56:607-617.
148
70. Braun T, Buschhausen-Denker G, Bober E, et al. A novel human muscle factor
related to but distinct from MyoDl induces myogenic conversion in 10T1/2
fibroblasts. EMBO J 1989; 8:701-709.
71. Rhodes SJ, Konieczny SF. Identification of MRF4: A new member of the
muscle regulatory factor gene family. Genes Dev 1989;3:2050-2061.
72. Miner JH, Wold B. Herculin, a fourth member of the MyoD family of
myogenic regulatory genes. Proc Natl Acad Sci USA 1990; 87:1089-1093.
73. Braun T, Bober E. Winter B, et al. Myf-6, a new member of the human gene
family of myogenic determination factors: Evidence for a gene cluster on
chromosome 12. EMBO J 1990; 9:821-831.
74. Murre C, McCaw PS, Baltimore D. A new DNA binding and dimerization
motif in immunoglobulin enhancer binding, daugh-terless, MyoD, and myc
proteins. Cell 1989; 56:777-783.
75. Sasson D, Lyons G, Wright WE, et al. Expression of two myogenic regulatory
factors myogenin and MyoDl during mouse embryogenesis. Nature 1989;
41:303-307.
76. Srivastava D. Segmental regulation of cardiac development by the basic
Helix-Loop-Helix transcription factors dHAND and eHAND. In: Harvey
RP, Rosenthal N, eds. Heart Development San Diego: Academic Press;
1999:143.
77. Srivastava D, Thomas T, Lin Q, et al. Regulation of cardiac mesodermal and
neural crest development by the bHLH transcription factor, dHAND. Nat
Genet 1997; 16:154-160.
78. Riley P, Anson-Cartwright L, Cross JC. The Handl bHLH transcription
factor is essential for placentation and cardiac morphogenesis. Nat Genet
1998; 18:271-275.
79. Lin Q, Schwarz J, Bucana C, Olson EN. Control of mouse cardiac
morphogenesis and myogenesis by transcription factor MEF2C. Science
1997; 276:1404-1407.
80. Thomas T, Yamagishi H, Overbeek PA, et al. The bHLH factors. dHAND
and eHAND, specify pulmonary and systemic cardiac ventricles independent
of left-right sidedness. Dev Biol 1998;15; 196:228-236.
149
81. Morgan MJ. The asymmetrical genetic determination of laterality: Flatfish,
frogs and human handedness. In: Biological Asymmetry and Handedness. Wiley
Chichester Ciba Foundation Symposium 162, 1991:234.
82. Schneider A, Mijalski T, Schlange T, et al. The homeobox gene NKX3.2 is a
target of left-right signaling and is expressed on opposite sides in chick and
mouse embryos. Curr Biol 1999; 9:911-914.
83. Mikawa T, Borisov A, Brown AM, Fischman DA. Clonal analysis of cardiac
morphogenesis in the chicken embryo using a replication-defective
retrovirus: I. Formation of the ventricular myocardium. Dev Dyn 1992;
193:11-23.
84. Mikawa T, Cohen-Gould L, Fischman DA. Clonal analysis of cardiac
morphogenesis in the chicken embryo using a replication-defective
retrovirus: III. Polyclonal origin of adjacent ventricular myocytes. Dev
Dyn 1992; 195:133-141.
85. Sugi Y, Sasse J, Lough J. Inhibition of precardiac mesoderm cell proliferation by
antisense oligodeoxynucleotide complementary to fibroblast growth factor-2
(FGF-2). Dev Biol 1993; 157:28-37.
86. Kirby ML, Waldo KL. Role of neural crest in congenital heart disease.
Circulation 1990; 82:332-340.
87. Chisaka O, Capecchi MR. Regionally restricted developmental defects
resulting from targeted disruption of the mouse homeo-box gene Hox-1.5.
Nature 1991; 350:473-474.
88. Clark EB, Hu N, Dummett JL, et al. Ventricular function and morphology
in the chick embryo stage 18 to 29. Am J Physiol 1986:250:H407-H413.
89. Taber LA, Keller BB, Clark EB. Cardiac mechanics in the stage 16 chick
embryo. J Biomech Eng 1992; 114:427-434.
90. Peter M, Herskowitz I. Joining the complex: Cyclin dependent kinase
inhibitory proteins and the cell cycle. Cell 1994; 79: 181-184.
91. Field U. Atrial natriuretic f actor-SV40 T antigen transgenes produce tumors
and cardiac arrhythmias in mice. Science 1988; 239:1029-1033.
92. Davis CL. Description of a human embryo having 20 paired somites. Contrib
Embryol 1923; 15:1-52.
150
93. Van Mierop LHS. Embryology of the heart. In: Netter FH, ed. The CIBA
Collection of Medical Illustrations, vol 5, part 1. Summit, NJ: CIBA; 1969:112.
94. Markwald RR, Trusk T, Gittenberger-de Groot AC, Poelman R. Cardiac
morphogenesis: Formation and septation of the primary heart tube. In:
Kavlock R, Datson G, eds. Handbook of Experimental Pharmacology. Vol 124.
Berlin: Springer Verlag; 1998:11.
95. Van Mierop LHS, Alley RD, Kausel HW, Stranahan A. Pathogenesis of transposition
complexes: I. Embryology of the ventricles and great arteries. Am J Cardiol
1963; 12:216-225.
96. Streeter DD Jr. Gross morphology and fiber geometry of the heart. In: Berne
RM, Sperelakis N, eds. Handbook of Physiology, Sec 2: The Cardiovascular System,
Vol 1: The Heart. Bethesda, MD: American Physiological Society; 1979:61.
97. Buchalter MB, Weiss JL, Rogers WJ, et al. Noninvasive quantification of left
ventricular rotational deformation in normal humans using magnetic resonance
myocardial tagging. Circulation 1990; 81:1236.
98. Arts T, Veenstra PC, Reneman RS. Epicardial deformation and LV wall
mechanics during ejection in the dog. Am J Physiol 1982; 243:H379.
99. Rademakers FE, Buchalter MB, Rogers WL, et al. Dissociation between LV
untwisting and filling. Circulation 1992; 85:1572.
100.Raines RA, Le Winter MM, Covell JW. Regional shortening patterns of canine
right
ventricle. Am J Physiol 1976; 231:1395.
101.Yaku H, Slinker BK, Bell SP, LeWinter MM. Effects of free wall ischemia and
bundle branch on systolic ventricular interaction in dog hearts. Am J Physiol
1994; 266:H1087-H1094.
102.Robinson TF, Cohen-Gould L, Factor SM. Skeletal framework of mammalian
heart muscle: Arrangements of inter- and pericellular connective tissue structures.
Lab Invest 1983; 49:482.
103.Robinson RF, Cohen-Gould L, Remily R, et al. Extracellular structures in
heart muscle. In: Harris P, Poole-Wilson PA, eds. Advances in
Myocardiology, Vol 5. New York: Plenum Press; 1985:243.
151
104.Weber KT. Cardiac interstitium: Extracellular space of the myocardium. In:
Fozzard HA, Haber E, Jennings RB, Katz AM, Morgan HE, eds. The Heart and
Cardiovascular System, 2d ed. New York: Raven Press; 1991:1465
105.Fozzard HA, Arnsdorf MF. Cardiac electrophysiology. In: Fozzard HA,
Haber E, Jennings RB, Katz AM, Morgan HE, eds. The Heart and
Cardiovascular System, 2d ed. New York: Raven Press; 1991:63.
106.Fozzard HA, Hanck DA: Na channels. In: Fozzard HA, Haber E, Jennings
RB, Katz AM, Morgan HE, eds. The Heart and Cardiovascular System, 2d ed.
New York, Raven Press; 1991:1091.
107.Pelzer D, Pelzer S, McDonald TF. Ca channels in heart. In: Fozzard HA,
Haber E, Jennings RB, Katz AM, Morgan HE, eds. The Heart and
Cardiovascular System, 2d ed. New York: Raven Press; 1991:1049.
108.Gibbons WR, Zygrmrat AC. ECC in the heart. In: Fozzard HA, Haber E,
Jennings RB, Katz AM, Morgan HE, eds. The Heart and Cardiovascular
System, 2d ed. New York: Raven Press; 1991:1249.
109.Williams AJ. The functions of two species of Ca channel in cardiac muscle ECC.
Eur Heart J 1997; 18(suppl A):A27.
110.Yao A, Su Z, Nonaka A, et al. Effects of overexpression of the Na+-Ca2+
exchanger on [Ca2+1 transients in murine ventricular myocytes. Circ Res 1998;
82:657.
111.Sipido KR, Maes M, Van de Werf F. Low efficiency of Ca2+ entry through the Na
+
-Ca2+ exchanger as trigger for Ca2+ release from the SR. Circ Res 1997; 81:1034.
112.Sommer JR, Jennings RB. Ultrastructure of cardiac musci*. In: Fozzard HA,
Haber E, Jennings RB, Katz AM, Morgan HE, eds. The Heart and
Cardiovascular System, 2d ed. New York: Raven Press; 1991:3.
113.Lytton J, MacLennan DH Sr. In: Fozzard HA, Haber E, Jennings RB, Katz
AM, Morgan HE, eds. The Heart and Cardiovascular System, 2d ed. New York:
Raven Press; 1991:1203.
114.Stern MD. Theory of ECC in cardiac muscle. Biophys J 1992; 63:497.
115.Wier WG, ter Keurs HEDJ, Marban E, et al. Ca2+ "sparks" and waves in
intact ventricular muscle resolved by confocal imaging. Circ Res 1997;
81:462.
152
116.Carl SL, Felix K, Caswell AH, et al. Immunolocalization of sarcolemmal
dihydropyridine receptor and SR triadin and RyR in rabbit ventricle and
atrium. J Cell Biol 1995; 129:673
117.Anderson K, Lai FA, Liu Q-Y, et al. Structure and functional characterization of
the purified cardiac RyR-Ca2+ release channel complex. / Biol Chem 1989;
264:1329.
118.Sitsapesan R, Williams AJ. Regulation of the gating of the sheep cardiac SR Ca2+-
release channel by luminal Ca2+. Membr Biol 1994; 266:1114.
119.Schatzmann HJ. The Ga pump at the surface membrane and at the SR. Annu Rev
Physiol 1989; 51:473.
120.Huxley AF. Muscle structure and theories of contraction. Prog Biophys
Biophys Chem 1957; 7:255.
121.Spudich JA. How molecular motors work. Nature 1994; 372:515.
122.McNally EM, Kraft R, Bravo-Zehnder M, et aL Full-length rat alpha and beta
cardiac myosin HC sequences. J Mol Biol 1989-210:665.
123.Rayment L, Holden H, Whittaker M, et al. Structure of the actin-myosin
complex and its implications for muscle contraction. Science 1993; 261:58.
124.Winegrad S. How actin-myosin interactions differ with different isoforms of
myosin. Circ Res 1998; 82:1109.
125.Labeit S, Kolmer B. Titins: Giant proteins in charge of muscle ultrastructure
and elasticity. Science 1995; 270:293.
126.Helmes M, Trombitas K, Granzier H. Titin develops restoring force in rat
cardiac myocytes. Circ Res 1996; 79:619.
127.Winegrad S. Cardiac myosin binding protein C. Circ Res 1999; 84:1117.
128.Holmes KC, Popp D, Gebhard W, Kabsch W. Atomic model of the actin
filament. Nature 1995; 347:44.
153
129.Tobacman LS. Thin filament-mediated regulation of cardiac contraction. Annu
Rev Physiol 1996; 58:447.
130.Solaro RJ, Rarick HM. Tn and Tm: Proteins that switch on and tune in the
activity of cardiac myofilaments. Circ Res 1998; 83:471.
131.Weisberg A, Windegrad S. Relation between crossbridge structure and
actomyosin ATPase activity in rat heart. Circ Res 1998; 83:60.
132.Kress M, Huxley HE, Faruqi R, Hendrix J. Structural changes during
activation of frog muscle studied by time resolved x-ray diffraction. J Mol
Biol 1986; 188:325.
133.Lakatta EG. Starling's law of the heart is explained by an intimate interaction
of muscle length and myofilament Ca activation. / Am Coll Cardiol 1987;
10:1157.
134.Lakatta EG. Length modulation of cardiac performance: Frank-Starling
law of the heart. In: Fozzard HA, Haber E, Jennings RB, Katz AM, Morgan
HE, eds. The Heart and Cardiovascular System, 2d ed. New York: Raven
Press; 1991:1325.
135.Apstein CS, Morgan JP. Cellular mechanisms underlying LV diastolic
dysfunction. In: Gaasch WH, LeWinter MM, eds. LV Diastolic Dysfunction
and Heart Failure. Philadelphia: Lea & Febiger, 1994:3.
136.Gillebert TC, Sys SU. Physiologic control of relaxation in isolated cardiac
muscle and intact LV. In: Gaasch WH, Le Winter MM, eds. LV Diastolic
Dysfunction and Heart Failure. Philadelphia: Lea & Febiger; 1994:25.
137.Mitsui T. Induced potential model of muscular contraction mechanism and
myosin molecular structure. Adv Biophys 1999; 36:107-158.
138.Honda H, Nakamoto T, Sakai R, hirai H. P130(cas), an assembling
molecule of actine filaments, promotes cell movement, cell migration, and
cell spreading in fibroblasts. Biochem Biophys Res Commun 1999;
262:25-30.
154
139.Macfarlane PW, Lawrie TDV, eds. Comprehensive Electrocardiology:
Theory and Practice in Healt and Disease. New York: Pergamon Press;
1989.
140.Myerburg RJ, Castellanos A. Resolution of nonspecific repolarization
patterns from body surface signals: A new horizon of clinical
electrocardiography. J Am Coll Cardiol 1989; 14:703-704.
141.Task Force Report of the American Collage of Cardiology and the
American
Heart
Association.
ACC/AHA
Guidelines
for
Electrocardiography. Circulation 1992; 19:473-481.
142.Cantez, T., Tanman, B., Ertugrul, T.Y.: Kardiyovasküler sistemin
degerlendirilmesi. In: Neyzi, O., Ertugrul, T. (Eds). Pediatri Cilt II.
İstanbul, Nobel Tıp Kitabevi; s: 919 – 943, 2002.
143.Park MK. Physical examination. In Pediatric Cardiology in Practitioners,
4.th ed., St.Louis, Mosby Co, 2002: 372-396.
144.Bernstein D: The Cardiovascular system. In: Behrman RE, Kliegman RM,
Arvin AM, Nelson WE (eds): 16Th edition. Nelson Textbook of pediatrics,
WB Saunders Co, Phladelphia, pp.1337-1455, 1996.
145.Cantez, T., Tanman, B., Ertuğrul, T.Y.: Kardiyovasküler sistemin
değerlendirilmesi. In: Neyzi, O., Ertugrul, T. (Eds). Pediatri Cilt II.
İstanbul, Nobel Tıp Kitabevi; s: 919- 943, 2002 .
146.Freigenbaum H. Echocardiography. 5th Ed., Philadelphia, Lee-Febiger
Co. 1994;1-54.
147.Sanders SP. Echocardiography. In: Fyler DC (Ed.) Pediatric Cardiology
Nadas, Philadelphia, hanley and Belfus Inc. 1992; 159-186.
148.Feingenbaum H. Evaluation of Systolic and Diastolic Function of the Left
Ventricule. Sixth edition. Echocardiyography. Williams-Wilkin 2005 p:
138-180.
149.DeMaria AN, Blanchard DG. Ekokardiyografi: In Fuster V, Alexander
RW, O’Rourke RA. Hurst’ s The Heart. Türkçe 1. Baskı. 2002, pp.
343-460.
150.Cheitilin, et al. ACC/AHA/ASE Guidline Update for the Clinical
Application of Echocardiography 2003.
155
151.Murphy D.J. Doppler Echocardiography. IN: Bricker G, McNamara DG
(eds) The Science and Practice of Pediatric Cardiology. Philadelphia: Lea
and Febiger, 1990: 784-805.
152.Nishimura Ra , Abel MD , Hatle LK ,Tajik AJ .Assesment of diastolic
function of tehheart : background and current applications of doppler
echocardiography.2.climical studies. Mayo clin. Proc. 1989 ; 64: 181 -204.
153.European Study Group on Diastolic Heart Failure: How to diagnose
diastolic heart failure. Eur Heart J. 1998;19:990–1003.
154.Pai RG,Gill KS.Amplitudes,durations,and timings of apically directed left
ventricular myocardial velocites:I.Their normal patter and coupling to
ventricular filling and ejection.J Am Soc Echocardiogr.1998 Feb;11(2):
105-11,
155.Trambaiolo P, Tonti G, Salustri A, Fedele F, Sutherland G. New insights
into regional systolic and diastolic left ventricular function with tissue
Doppler echocardiography: from qualitative analysis to a quantitative
approach. J Am Soc Echocardiogr 2001; 14(2): 85-96.
156.Zamorano J, Wallbridge DR, Ge J, Drozd J, Nesser J, Erbel R.
Noninvasive assessment of cardiac physiology by tissue Doppler
echocardiography: a comparison with invasive hemodynamics. Eur Heart J
1997; 18(2): 330-9.
157.Pai RG,Gill KS.Amplitudes,durations and timings of apically directed left
ventricular myocardial velocites:II.Systolic and diastolic a synchrony in
patients with left ventricular hypertrophy.J Am Soc Echocardiogr.
1998;11:112-8.
158.Isaaz K,Romerol LMD,Lee E,Schiller NB.Quantitation of the motion of
the cardiac base in normal subject by Doppler echocardiography.J Am Soc
Echocardiogr 1993;6:166-76.
159.Dağdeviren
B.
Diastolik
fonksiyonların
belirlenmesinde
yeni
ekokardiyografik yöntemler. Tezel T. Ed. Diastolik fonksiyonların
değerlendirilmesi. İstanbul. A Ajans Ltd. Şti. 2000. S: 53-68.
160.Oki T, Tabata T, Mishiro Y, Yamada H, Abe M, Onose Y, Wakatsuki
T,Iuchi A, Ito S. Pulsed tissue doppler imaging of left ventricular systolic
156
and diastolic wall motion velocities to evaluate differences between long
and short axes in healthy subjects. J Am Soc Echocardiogr 1999 May;
12(5): 308-13.
161.Dağdeviren B, Bolca O, Eren M, Terzi S, Gürlertop Y, Tezel T. Görünürde
sağlıklı bireylerde ve koroner arter hastalarında nabızlı doku Doppler ile sol
ventrikül fonksiyonlarının bölgesel analizi. Türk Kardiyol Dern Arş 1998;
26; 469-74.
162.Tekten T, Onbasili A, Ceyhan C, Unal S, Discigil B. Novel Approach to
Measure Myocardial performance index: Pulsed-Wave Tissue Doppler
Echocardiography. Echocardiography 2003; 20(6): 503-10.
163.Greenbaum RA, Ho SY,Gibson DG,Becker AE,Anderson RH.Left
ventricular fiber architecture in man.Br Heart J.1981 Mar;45(3):248-63.
164.Grand PR. Special Article, notes on the muscular architecture of the left
ventricle.Circulation;1965,32:301-305.
165.Henein MY, Gibson DG.Editorial,normal long axis function.Heart
1999;81:111-113.
166.Galiuto L,Igone G,De Maria AN.Contraction and relaxation velocities of
the
normal
left
ventricule
using
pulsed-wave
tissue
Doppler
echocardiography.Am J Cardiol 1998;81:609-14.
167.Feingenbaum H. Evaluation of Systolic and Diastolic Function of the Left
Ventricule. Sixth edition. Echocardiyography. Williams-Wilkin 2005 p:
138-180.
168.Gaibazzi N, Petrucci N, Ziacchi V. Left ventricle myocardial performance
index derived either by conventional method or mitral annulus tissueDoppler: a comparison study in healthy subjects and subjects with heart
failure. J Am Soc Echocardiogr 2005 ;18:1270-6.
169.Cannesson M, Jacques D, Pinsky MR, Gorcsan J 3rd. Effects of
modulation of left ventricular contractile state and loading conditions on
tissue Doppler myocardial performance index. Am J Physiol Heart Circ
Physiol 2006 ;290:H1952-9.
157
170.Poulsen SH, Nielsen JC, Andersen HR. The influence of heart rate on the
Dopplerderived myocardial performance index. J Am Soc Echocardiogr
2000 ;13:379-84.
171.Dursunoglu D, Evrengul H, Tanriverdi H et al. Do female patients with
metabolic syndrome have masked left ventricular dysfunction? Anadolu
Kardiyol Derg 2005;5:283-8.
172.Tezel T. Sol Ventrikül Diastolik Fonksiyonlarının Belirlenmesinde
Ekokardiyografi.
Kardiyoloji
Derlemeleri1/Diastolik
Fonksiyonların
Degerlendirilmesi. Arset Matbaacılık San. ve Tic. A.S.2000. p 31-51.
173.Küçükoglu SM, Ökçün B. Diastolik kalp yetersizligi. Erol Ç, Kozan Ö,
Sansoy V. Klinik kardiyoloji Ankara, MN medikal&Nobel Ltd, 2004 ; pp.
333-346.
174.Nagueh SF, Middleton KJ, Kopelen HA, Zoghbi WA, Quinones MA.
Doppler tissue imaging: a noninvasive technique for evaluation of left
ventricular relaxation and estimation of filling pressures. J Am Coll Cardiol
1997 ;30:1527-33.
175.Nishimure E, Abel MD, Hattle LK, Tajik AJ. Assessment of diastolic
function of the heart, background and current applications of Doppler
echocardiography. Part I, Physiologic and pathophysiology features, May
Clin Proc 1989; 64:71-81.
176.Harizi RC, Bianco JA, Alpert JS. Diastolic function of the heart in clinical
cardiology. Arch Intern Med 1988; 148:99-109.
177.Granadier E, Lima CD, Allen HD. Et al. Normal intracardiac and great
vessel Doppler flow velocities in infants and children . J Am Coll Cardiol
1984; 4(2): 343-350.
178.Appleton CP, Jensel HL, Hatle LK, Oh JK. Doppler evaluation of left and
right ventricular diastolic function: A technical guide for obtaining optimal
flow velocity recordings. J Am Sos Echocardio 1997; 10:271-292.
179.Quinonos MA. Doppler assesment of left ventricular diastolic function. In:
Nanda NC(Ed) Doppler Echocardiography (2. Ed) Philadelphia, London ,
Lea-Febiger Co. 1993; 197-215
158
Download