KAS FİZYOLOJİSİ Yer çekimi kuvvetine karşı vücudun hareketi ve postürün korunması, yemek yeme ve kalp atım hızı gibi eylemlerde üç tip kas işlev görür; iskelet kası, düz kas ve kalp kası. Düz kaslar, bilincin kontrolü altında değildir, dolayısıyla istem dışı çalışırlar. Kan damarları duvarlarında bulunan düz kaslar kasılarak ya da gevşeyerek kan akımını ayarlar. İç organlarda bulunan düz kaslar, aynı eylemler ile yemeğin sindirim borusunda ilerlemesine, idrar çıkarılmasına ve bebeğin doğumuna yardımcı olurlar. Kas Tipleri Kalp kası yalnızca kalpte bulunur. Bazı özellikleri ile iskelet kasına benzer, fakat bilincin kontrolü altında değildir. Özel uyarı sistemi sayesinde kendi kasılma ritmini düzenlerler. İskelet kası. İstemli olarak kasılırlar. Ancak refleks hareketlerinde istemsiz kasılma gösterirler. Hormonlar tarafından kontrol edilmezler. Düz kas. Vücut ağırlığının yaklaşık %5'ini oluştururlar. Kemik yapıya bağlanmazlar. İsteğimiz dışında çalışırlar; daha çok içi boş yapıların duvarlarında bulunurlar. Mikroskop altında çizgisiz ya da düz olarak görünürler, hormonlar tarafından kontrol edilirler. Kalp kası. Histolojik olarak çizgili kasa benzer, fakat sinirlerini otonom sistemden alır. Genellikle dallanmışlardır ve bu dallar aracılığı ile birbirlerine yapışırlar. Bundan dolayı bütün kalbi oluşturan kas lifleri bir tek kas gibi davranır. Otonomik ritmisiteye sahiptir. İskelet kası özelliklerini taşır. İstem dışı çalışırlar, hormonlar tarafından kontrol edilir. Kas Lifleri Kasların farklı lifleri içerdiğini bilmekteyiz; yavaş fibriller (ST-tonik) ya da tip I, aerobik olarak işlev görürler; zayıf ATP kullanma yeteneğine, düşük kasılma hızına, yüksek dayanıklılık yeteneğine sahiptirler. Genel özellikleri; Aktivasyon eşikleri düşüktür. Glikojen (temel yakıt maddesi) den ve mitokondriden zengindirler, nispeten, yavaş iletici motor nöronlar ile inerve edilirler, fakat impulsların geçişi süreklidir. Gelişmiş oksidatif metabolizmaya sahiptirler Glikojen ve trigliseriden zengindirler Miyoglobinden zengin olduklarından, kırmızı görünürler Daha fazla O2 sağlamak için daha gelişmiş kan damar sistemi ve kapillere sahiptirler. Hızlı fibriller (FT-fazik) ya da tip II; yüksek düzeyde ATP kullanma yeteneğine, yüksek kasılma hızına, düşük dayanıklılık yeteneğine sahiptirler. Genel özellikleri; Tip I'den daha fazla glikojen içerirler, fakat trigliseridden yoksundurlar. Glikolitik metabolizmaları (glikolitik enzimleri fazladır) üstündür. Kan kapilleri az gelişmiştir, mitokondri bakımından tip I'e göre az zengindir, fakat miyozin ATPase ve fosforilaz enzimleri yüksektir. Tip II fibrilleri motor üniteler büyük çaplı motor nöron ve çok sayıda kas fibrilleri ile düzenlenmiştir. Daha fazla kuvvet üretirler. Gittikçe artan şiddetteki kasılmalar esnasında olaya katılmaları tip I'den daha hızlıdır. Aktive edildikleri zaman yüksek tansiyona hızlı cevap verirler fakat çabuk yorulurlar. Yalnızca hızlı konsantrasyonlarda aktive olurlar. Böylece tip II fibrilleri yoğun ve kısa süreli egzersizlere özellikle uyum sağlarlar (atlama-sürat koşusu). Hızlı fibriller iki kategoriye ayrılır; Tip II a; aerobik - anaerobik olarak işlev görürler Tip II b; yalnızca anaerobik olarak işlev görürler Kas Kasılmaları Kaslar izometrik (statik) ve dinamik olarak kasılırlar. İzometrik kasılmalarda kasın boyu değişmez fakat tonusu (gerimi) artar, kemik bölümde hareket yoktur. Dinamik kasılma iki şekilde olur; Konsantrik kasılma; kasın tonusu (gerimi) aynı kalırken boyu kısalır (bir ağırlığın yerden kaldırılması). Bu tür kasılmada pozitif mekanik bir iş yapılır. Eksantrik kasılma; kasın tonusu, gerimi artarken boyu uzar; merdiven inme, bir ağırlığı kol ile indirme İzokinetik kasılma; hareket hızının sabit tutulduğu maksimal bir kasılma şeklidir. İzokinetik kasılmalar için sürati kontrol eden özel bir aparey gereklidir. Kas kuvvetini ve dayanıklılığını geliştirmede yararlı bir yöntemdir. Kasılma Türleri Yürüyüş, koşu, atlama gibi birçok aktivite esnasında düzgün bir hareketin oluşması için kaslar 2 tip kasılma gösterirler; (1) statik (izometrik) kasılma, (2) dinamik (anizometrik) kasılma. İzometrik ya da statik terimler kas lifi boyunda değişiklik gözlenmediğini tanımlar. Dinamik kas kasılması iskelet sisteminde hareket oluşturur. İzometrik kasılma. Kas kasılır fakat hareket oluşmaz. Kuvvet üretilir fakat kasın boyu değişmez (statik). Eklem açısında değişiklik olmaz. Miyozin çapraz köprüleri kuvvet üretirler fakat dış kuvvet daha büyük olduğu için kas tarafından yenilemez. Örneğin, kaslarımızın üretebileceği kuvvetten ağır bir kuvveti kaldırmaya çalıştığımızda, ya da dirsek fleksiyonunda bir ağırlığı statik olarak tutmaya çalıştığımızda bu kasılma türü meydana gelir. Dinamik kasılma. Dinamik kasılma, konsantrik ve eksantrik kasilmalan icerir. Konsantrik kasılma. Kasın temel aktivasyonu olan "kasılma" konsantrik kasılmadır. Kasılma, hatırlanacağı gibi aktin-miyozin flamentlerinin birbiri üzerinde kaymasıdır. Bu durumda kası tutunma bölgeleri birbirine yaklaşır, aktin flamentleri sarkomer merkezine doğru çekilir. Örneğin, izometrik kasılmada yeterli motor ünite olaya katılarak yeterli kuvveti üretebilirse direnç yenilir, izometrik kasılma dinamik kasılma şekline dönüşür. Eksantrik kasılma. Dış direnç kas kuvvetini aştığında ortaya çıkar, kas gerim üretirken boyu uzar. Ağırlık yer çekimi kuvvetine karşı yavaşça düşürülür. Bu durumda kasın tutunma bölgeleri birbirinden uzaklaşır, aktin flamentleri sarkomer merkezinden uzaklaşır. Konsantrik ve eksantrik kasılmaların birlikte uygulanması, kasın boyutunu ve kuvvetini geliştirerek direnç antrenmanının etkinliğini artırır. İzotonik terimi, konsantrik ve eksantrik kasılmaları içeren kas eylemlerini tanımlar. Diğer Kasılma Türleri İzokinetik Kasılma. Sportif performansta uygulanan yeni bir kasılma şeklidir. Hareket hızının sabit tutulduğu maksimal kasılmadır. Örnek olarak serbest stil yüzmede kol kulaclan gbsterilebilir. İzokinetik kasılmada bütün hareket boyunca maksimal gerilim sabit bir şekilde devam ettirilir. Konsantrik kasılmada böyle bir durum yoktur, hareket nispeten yavaştır. İzokinetik kasılmada hareket hızını kontrol için özel bir cihaz gerekir. Pratik olarak izokinetik çalışmalar kas kuvvetini ve dayanıklılığını geliştirmede etkili bir yöntemdir. Pliometrik Kasılma. Her iki tip kasılmanın kombinasyonudur; konsantrik bir kasılmayı takiben eksantrik bir kasılma gelir (sıçrama). Kas Kuvveti Kuvvet, bir kas ya da kas gurubunun bir direnci yenmek için üretebildiği maksimal gerimdir. Bireyin 1 tekrarda kaldırabildiği ağırlık miktarıdır (maksimum 1 tekrar olarak da tanımlanır). Kuvvet, kasın bir tek özelliği değildir. Daha doğrusu o motor sistemin bir özelliğidir. Bir kasın kuvvetini kasın büyüklüğü belirler, ancak kuvvet kazanmada motor ünite (MÜ) aktivasyonu oldukça önemlidir. Aktive edilen MÜ tipi, aktive edilen MÜ sayısı, kasın boyu, eklem açısı, kasın hareket hızı gibi bileşenler kuvvet oluşumunu etkiler. Maksimum kasılma kuvveti kasın enine kesitinin cm2’ si başına 3-4 kg kadardır. Egzersizle belirli bir antrenman programı uygulayarak kas hipertrofisi sağlayan sporcular kas gücünü de artırırlar. Kasları gergin tutan kuvvet kasılma kuvvetinden yaklaşık %40 daha büyüktür. Yani, eğer kas kasılma durumunda iken kas dışında bir güç onu germeye çalışırsa, atlamadan sonra ayağın toprağa çarpması gibi, bu durumda kasa, kasılma kuvvetinden %40 daha fazla kuvvet uygulanmış olur. Böylece patella tendonuna 800 kg civarında bir kuvvet uygulanır. Bu kuvvet doğal olarak tendon, eklem ve ligamentlerde karmaşık problemler oluşturur. Kasın kendisinde de iç yırtılmalara neden olur. Gerçektende maksimal kısalmış bir kasın gerilmesi kasta ileri derecede ağrılı bir durum yaratmak için en uygun bir yoldur. Kas Gücü Güç, hareket hızının ve kuvvetin işlevsel uygulaması, diğer bir anlatımla kuvvetin patlayıcı görüntüsüdür. Güç=(kuvvet x yol)/zaman Örneğin; iki sporcu penç-press de aynı ağırlığı biri 5 saniyede, diğeri 8 saniyede iki kere kaldırmış olsun. 5 saniyede 2 kere kaldıran sporcu diğerine göre daha güçlüdür. Kas Dayanıklılığı Birçok sportif eylemler kasların bir hareketi maksimal ya da maksimale yakın düzeyde tekrar edebilme yeteneğine bağlıdır. Dinamik ya da statik kas hareketlerinin geniş bir zaman dilimine yayılması kas dayanıklılığı olarak tanımlanır. Maksimal 1 tekrarın yüzdesi olarak belirlenir. Örneğin, skuat hareketinde maksimal 1 tekrarı 80 kg olan sporcu, %70 yoğunluğundaki bir direnci kaç kez tekrar edebilmektedir. Tekrarların sayısı onun dayanıklılığının belirtisidir. Kas dayanıklılığı, kas kuvvet artışıyla artar. Metabolik ve dolaşım şablonundaki değişiklikler kas dayanıklılığını etkiler. Kas Yorgunluğu Kas yoğunluğu hipotezi, klasik olarak, yeterli oranda ATP üretmek için enerji süreçlerinin zayıflamasından kaynaklanmaktadır. Enerji süreçlerinin gücünü (aerobik antrenman) ya da kapasitesini (karbonhidrat yüklenmesi, kreatin desteği, glikoz desteği) artıran aracılar sayesinde performans iyileşir ya da yorgunluğun başlaması gecikir. Benzer şekilde enerji süreçlerini engelleyen faktörlerin (kas glikojen açığı, hücre içi asidoz, hipoksik şartlar ya da azalmış kas kan akımı) performans üzerine negatif etkileri vardır.Aşırı egzersiz esnasında, pratik olarak kasta ATP değişmez kaldıkça yorgunluğa enerji yetersizliğinin neden olmasının olası olmadığı iddia edilmiştir. Enerji yetersizliği ve yorgunluk arasındaki bağ, saniyedeki ATP azalışından ziyade ATP hidroliz ürünlerinde (ADP, AMP, Pi) artış ile ilişkili olabilir. ATP deki küçük bir azalma ADP ve AMP'de nispeten büyük bir artışa neden olur, çünkü bunların konsantrasyonlan cok düşüktür. Değişik koşullarda, kas yorgunluğu adenin nükleotid katabolizmasının inozin mono fosfat (IMP) ve amonyağa artışı ile uyumludur ve bu, birçok koşulda, enerji yetersizliğinden dolayı kas yorgunluğuna neden olunduğu hipotezini destekler. Kas Hipertrofisi ve Atrofisi Hemen hemen bütün kas hipertrofileri kas liflerindeki aktin ve miyozin flamentlerinin sayısındaki artıştan kaynaklanır, buna bağlı olarak kas lifi genişler ki buna lif hipertrofisi denir. Bu olay genellikle kasın maksimal veya maksimale yakın kasılmasına yanıt olarak meydana gelir. Kasılma işlemi esnasında kasın eşzamanlı olarak gerilmesi de hipertrofi oluşturur. Maksimal hipertrofi olabilmesi için 6-10 hafta her gün sadece birkaç tane maksimalin %75i direnç ile çalışmak yeterlidir. Güçlü kasılmaların hangi yolla hipertrofiye neden olduğu bilinmemektedir. Ancak hipertrofi gelişirken kasın kontraktil proteinlerinin sentez hızının yıkılma hızlarından daha fazla olduğu bilinmektedir. Böylece miyofibrillerde hem aktin hem de miyozin flamentlerinin sayısı giderek artar. Kas liflerinde miyofibriller bölünerek yeni miyofibriller oluştururlar. Dolayısıyla kas liflerinde hipertrofiye neden olan başlıca etken miyofibril sayısındaki bu artıştır. Miyofibrillerin sayısındaki artışla birlikte enerji sağlayan enzim sistemleri de artar. Bu artış özellikle glikoliz enzimleri için geçerlidir. Kas uzun süre kullanılmadığı zaman kontraktil proteinlerin ve miyofibrillerin yıkılma hızı, yenilenme hızından daha fazladır. Dolayısıyla kas atrofisi meydana gelir. İskelet Kasının Antrenmana Uyumu İskelet kas hücreleri, metabolik taleplerdeki değişikliklere olağan üstü uyum sağlama kapasitesine sahiptir. Farklı antrenman yöntemleri kasın metabolik enzim içeriğini, onun hormonlara duyarlılığını ve kasılma flamentlerinin bileşimini etkiler. Diğer adaptasyonlar, membran taşıma süreçlerini ve kas kapiller ağını etkiler. Yapısal Uyum Kapiller sayısı ve kan akımı artar Mitokondri boyutu artar Kas miyoglobin içeriği artar Metabolik Uyum Glikoz Taşınması artar Glikojen depoları artar Glikolitik enzim üzerine etkileri Kas içi trigliserid konsantrasyonu. Dr.Hilmi KARATOSUN sporfizyolojisi.com