Urantia`n*n Kitab*

advertisement
Urantia’nın Kitabı
133. Makale
Roma’dan Geri Dönüş
ROMA’dan geri dönmeye hazırlanırken, İsa, hiçbir arkadaşına güle güle
133:0.1 (1468.1)
demedi. Şamlı kâtip Roma’da duyurulmadan ortaya çıkmış olup, benzer bir biçimde
ortadan kaybolmuştu. Kendisini bilenlerin ve derinden sevenlerin, onu bir daha tekrar
görme umudundan vazgeçmesi tam bir bütün yıl almıştı. İkinci yıl sona ermeden,
kendisini tanımış olanların küçük toplulukları kendilerini, İsa’nın öğretilerine olan ortak
ilgileri tarafından ve kendilerinin İsa ile geçirdikleri iyi zamanların müşterek hafızası
vasıtasıyla bir birlerine çekilmiş halde buldular. Ve, Stoacıların, Kiniklerin ve gizem
inanışlarını besleyenlerin bu küçük toplulukları, Hıristiyan dininin ilk duyurucularının
Roma’daki ortaya çıkışlarının vaktine kadar düzensiz ve gayrı-resmi buluşmaları
gerçekleştirmeye devam ettiler.
Gonod ve Ganid İskenderiye ve Roma’da o kadar çok şey almışlardı ki,
133:0.2 (1468.2)
kendilerine ait tüm eşyalarını seyahatlerinden önce kervanlar ile Taranto’ya
göndermişlerdi; bu gerçekleşirken, bu üç yolcu, büyük Appian Yolu üzerinden İtalya
boyunca rahatça gezmişlerdi. Bu yolculuk boyunca her türlü insan varlığı ile
karşılaşmışlardı. Birçok soylu Roma vatandaşı ve yeni yerleşmiş Yunan sakini bu yol
boyunca yaşamaktaydı; ve, hâlihazırda, alt düzeyde bulunan kölelerin çok fazla sayıdaki
nüfusundan gelen kuşaklar ortaya çıkmaya başlamaktaydı.
133:0.3 (1468.3)
Taranto’ya olan yolun yaklaşık olarak yarısında, yemek molası için
dinlenirlerken bir gün, Ganid İsa’ya, Hindistan’ın kast sistemi hakkında ne düşünmekte
olduğuna dair doğrudan bir soru yöneltti. İsa şunu söylemişti: “Her ne kadar insan
varlıkları birçok yönden, birbirlerinden olmak üzere, farklılık göstermekteyse de, Tanrı
önünde ve tüm fanilerin ruhsal dünyasında eşit bir düzeyde bulunmaktadır. Tanrı’nın
gözünde yalnızca iki fani topluluğu bulunmaktadır: kendi iradesini gerçekleştirme
arzusunu duyanlar ve duymayanlar. Kâinat bir yerleşik dünyayı değerlendirirken,
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
1
benzer bir biçimde iki büyük sınıfı algılar: Tanrı’yı bilenler ve onu bilmeyenler. Tanrı’yı
bilemeyenler, herhangi bir âlemin hayvanları arasında görülmektedir. İnsanlık yerli
yerince, ister fiziksel, zihinsel, toplumsal, mesleksel veya isterse de ahlaksal bakımdan
değerlendirilecek olsun, farklılık gösteren yeterlilikleri ölçüsünde birçok sınıfa
ayrılabilir; ancak, fanilerin bu farklı sınıfları Tanrı’nın yargı huzuruna çıktığında, eşit
düzeyde bulunmaktadır; Tanrı gerçekten de, hiçbir kişiye iltimas göstermez. Her ne
kadar sizler, ussal, toplumsal ve ahlaki hususlarda farklılık gösteren insan yetileri ve
bahşedilmişliklerini ayırt etmeden kaçamazsanız da, Tanrı’nın mevcudiyetinde ibadet
etmek için bir araya geldikleri zaman insanların ruhsal kardeşliğinde bu türden
herhangi bir ayrımlaşmayı gözleyemezsiniz.”
1. Merhamet ve Adalet
133:1.1 (1468.4)
Onlar Taranto’ya yaklaşırlarken, yol kenarında bir öğleden sonrası oldukça
ilgi çekici bir olay gerçekleşti. Onlar, kaba ve ezmeye çalışan bir gencin daha küçük bir
ufaklığa acımasız bir biçimde saldırışına tanıklık etmişlerdi. İsa hemen, saldırıya
uğramış gencin yardımına koşmuştu; ve, İsa onu, kaçışını gerçekleştirinceye kadar
saldıran kişiyi sıkıca tutarak kurtarmıştı. İsa’nın bu küçük zorbayı serbest bıraktığı an,
Ganid oğlanın üzerine atılıp, onu şiddetli bir biçimde tartaklamaya koyuldu, ve, Ganid’i
büyük bir biçimde şaşkınlığa uğratarak, İsa olaya derhal müdahale etti. İsa’nın Ganid’i
engelleyip, korku içindeki çocuğun kaçmasına izin verişinden sonra, genç adam, nefesini
tekrar kazanır kazanmaz, heyecanlı bir ses tonuyla şöyle haykırmıştı: “Ben seni
anlayamıyorum, Öğretmenim. Eğer merhamet senin daha küçük olan çocuğu
kurtarmanı gerektiriyorsa, adalet, daha büyük ve suç işlemekte olan gencin
cezalandırılmasını talep etmemektedir?” Cevap olarak, İsa şunu söyledi:
133:1.2 (1469.1)
“Ganid, doğrudur, sen anlamamaktasın. Bağışlama hizmeti her zaman
bireyin gerçekleştirdiği şeydir; ancak, adalet cezası, toplumsal, hükümetsel veya evren
idari topluluklarının işlevidir. Bir birey olarak ben, merhamet göstermekle
yükümlüyüm; saldırıya uğramış ufaklığı kurtarmaya gitmek zorundayım, ve bütüncül
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
2
bir tutarlılık içerisinde saldıran kişiyi engellemek için yeterli kuvveti kullanabilirim. Ve,
bu tam da yaptığım şeydi. Ben, saldırıya uğramış olan ufaklığı kurtarmayı başardım; bu,
benim merhamet hizmetimin bittiği yerdi. Bunun sonrasında, ben saldırıda bulunan
kişiyi, güçsüz olan tarafın kaçmayı düşünmesine izin verecek kadar yeterli bir süre
boyunca kuvvet kullanarak etkisiz hale getirdim; böylece olaydan çekilmiş oldum. Ben;
saldırıda bulunan kişi hakkında yargıda bulunmaya, böylece — akranına saldırmasına
dâhil olan her durum hakkında nihai hükme vararak — güdüsü hakkında kararda
bulunmaya ve bunun sonrasında ise, yapmış olduğu yanlış eyleme karşı aklımın
yönlendireceği adil telafi olarak, cezayı uygulamaya geçmedim. Ganid, merhametin eli
haddinden fazla bol olabilir; ancak, adalet tam kararında olmalıdır. Herhangi iki kişinin,
adalet taleplerini tatmin edebilecek bir ceza üzerinde muhtemel bir biçimde
anlaşamayacak oluşunu görememektesin? Biri kırk kırbaç verecek, diğeri yirmi, ve hala
bir diğeri de adil bir ceza için tek başına hücre hapsini önerecektir. Bu dünya üzerinde
bahse konu sorumlulukların, topluluğa yüklenmesinin veya topluluğun seçilmiş
temsilcileri tarafından yerine getirilmesinin daha iyi olduğunu görmemekte misin?
Kâinat içinde, yargı, yanlış yapılmış şeylerin tümünün gerçekleştirilme amacına ek
olarak onun başlatıcı koşullarını bütünüyle bilen kişilere emanet edilmiştir.
Medenileşmiş toplumda ve düzenlenmiş bir evrende, adalet iradesi, adil yargının
üzerine verilmiş olan adil hükmü öngörmektedir; ve, bu türden ayrıcalıklı haklar,
dünyaların yargıçsal topluluklarına ve tüm yaratım içindeki daha yüksek evrenlerin herşeyin-bilgisine-sahip idarecilerine verilmiştir.”
133:1.3 (1469.2)
Günlerce, onlar, merhamet gösterme ve adaleti uygulamanın bu sorunu
hakkında konuşmuşlardı. Ve, Ganid, en azından bir düzeye kadar, İsa’nın neden kişisel
kavgaya girişmeyeceğini anlamıştı. Ancak, Ganid, tamamiyle tatmin edici bir cevabı
hiçbir zaman alamamış olduğu, son bir soru sormuştu: “Ama, Öğretmenim, eğer daha
güçlü ve kendini sinirinden kaybetmiş bir yaratılmış sana saldıracak olursa ve seni yok
edecek noktaya yaklaşırsa, ne yapardın? Kendini savunmak için hiçbir çaba göstermez
miydin? Her ne kadar İsa, ufaklığın sorusuna bütüncül ve tatmin edici bir biçimde cevap
verememiş olsa da, kendisinin (İsa’nın) yeryüzü üzerinde, izlemekte olan bir evren için
Cennet Yaratıcısı’nın derin sevgisinin örneği olarak yaşamakta olduğunu Ganid’e açığa
çıkarmaya gönüllü olmasa da, şu kadarını söylemişti:
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
3
133:1.4 (1469.3)
“Ganid, bu sorunların bazılarının seni nasıl kafa karışıklığına düşürdüğünü
çok iyi anlamakta olup, sorunu cevaplamaya çabalayacağım. İlk olarak, benim şahsıma
yapılabilecek tüm saldırılarda, saldıran kişinin — beden içindeki kardeşim olarak —
Tanrı’nın bir evladı olup olmadığını belirlerdim; ve, eğer bu türden bir yaratılmışın
ahlaki yargıyı ve ruhsal nedenselliği taşımamakta olduğunu düşünürsem, ben hiçbir
tereddüde sahip olmadan, saldıranda yaratacağı sonuçlardan bağımsız olarak, karşı
koyma gücümün son noktasına kadar kendimi savunurdum. Ancak, kendimi savunma
içinde bile, evlatlık düzeyine ait bir akran insanına bu şekilde bile saldırmazdım. Yani
bu, bana karşı olan saldırısı için onu önceden ve yargısız cezalandırmayacağım anlamına
gelmektedir. Ben, bu türden bir saldırıyı gerçekleştirmesini engellemek ve onu
vazgeçirmek, ve durdurmada başarısız olmam durumunda ise onu hafifletmek için her
şeyi yapardım. Ben, cennetsel Yaratıcım’ın üst-gözetiminden mutlak bir biçimde
eminim; ben, cennet içindeki Yaratıcım’ın iradesini gerçekleştirmeye adanmış
bulunmaktayım. Ben, gerçek anlamda zararın başıma geleceğine inanmıyorum; ben,
yaşam emeğimin, düşmanlarımın başıma gelmesini arzu edebileceği herhangi bir şey
tarafından tehlike altına düşebileceğine inanmamaktayım; ve, kesin bir biçimde, bizler,
arkadaşlarımızdan gelebilecek herhangi bir şiddetten korku duymamalıyız. Ben mutlak
bir biçimde, tüm kâinatın bana karşı arkadaşçıl olduğundan eminim — bu her-şeyegücü-yeten gerçekliğe, buna tezat tüm görünenlere rağmen duyduğum içten bir güven
ile inanmakta ısrarcıyım.”
133:1.5 (1470.1)
Ancak, Ganid, bütünüyle tatmin olmamıştı. Birçok kez onlar bu hususlar
üzerine konuşmuştu; ve, İsa ona, çocukluk deneyimlerinden bazısından, ve aynı
zamanda, taş ustasının oğlu olan Yakub’dan bahsetmişti. Yakob’un İsa’yı savunmak için
nasıl kendisini atamış olduğunu öğrenmesi üzerine, Ganid şunu söylemişti: “Oh, şimdi
anlamaya başlıyorum! İlk olarak, herhangi bir normal insan varlığı senin gibi böyle iyi
bir insana saldırmak istemeyecektir; ve, herhangi biri böyle bir şeyi yapacak kadar
düşüncesiz olsa bile, her nasıl senin her zaman sıkıntıda olduğunu gördüğün herhangi
bir kişiyi kurtarmak için yardıma gitmen gibi, senin yardımına koşacak başka bir faninin
her zaman yakında bulunması neredeyse kesin bir durumdur. Kalbim içinde,
Öğretmenim, seninle hem fikirim; ancak, aklım içinde ben hala düşünmekteyim ki, eğer
Yakub olsaydım, sırf kendini savunmayacağını düşündükleri için sana saldırmaya cüret
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
4
eden bu kaba akranları cezalandırmadan büyük keyif alırdım. Ben öngörmekteyim ki,
sen; zamanının büyük bir kısmını başkalarına yardım etmede ve sıkıntı içindeki
akranlarına hizmet etmede harcadığın için yaşamdaki yolculuğun boyunca oldukça
güvende olacaksın — yani, kuvvetle muhtemel ki her zaman, yakınında seni savunacak
biri olacak.” Ve, İsa şu cevabı verdi: “O sınav henüz gelmedi, Ganid; ve, o geldiği zaman,
bizler Yaratıcı’nın iradesine sadık kalmak zorunda olacağız.” Ve, bunlar, bireyin
kendisini savunuşundan ve karşılık göstermemesinden olan bahse konu çetrefilli
hususta öğretmeninden ağzından söylemesi için aldığı sözlerin neredeyse tümüydü. Bir
diğer seferinde o kesin bir biçimde İsa’nın ağzından; düzenlenmiş toplumun, vermiş
olduğu adil olan hükümlerin uygulamasında kuvvet kullanmak için her türlü hakka
sahip olduğu görüşünü almıştı.
2. Taranto Seyahatine Çıkış
133:2.1 (1470.2)
Gemiye biniş yerinde oylanırlarken, tekneyi yükünü boşaltması için
beklerlerken, yolcular, bir erkeğin eşine yanlış bir biçimde davranışını gözlemlemişti.
Âdeti olarak, İsa, saldırıya maruz kalan kişi adına araya girdi. Sinirli olan kocaya
arkadan yaklaşıp, nazik bir biçimde onun omzuna dokunarak şunu söyledi: “Arkadaşım,
bir dakikalığına seninle özel olarak konuşabilir miyim? Kızgın adam bu türden bir
yaklaşım karşısında şaşkına dönmüştü, ve bir dakikalık utandırıcı bocalamadan sonra,
şunu ağzından zorla çıkarabildi — ee — neden — evet, beni rahatsız etmenin sebebi
nedir?” İsa onu bir kenara doğru çektiğinde, şunları söyledi: “Arkadaşım, düşünüyorum
ki korkunç bir şey başına gelmiş olmalı; bu kadar güçlü bir erkeğin, çocuklarının annesi
olan eşine ve tam da burada herkesin önünde saldırmasına iten şeyin nedenini
söylemeni çok arzu ediyorum. Ben, bu saldırı için iyi bir nedene sahip olduğunu
düşündüğünden eminim. Bu Kadın eşinden böyle bir davranışı hak etmek için ne yaptı?
Sana şöyle bir baktığımda, yüzünde, merhamet göstermenin arzusu değilse bile, adaletin
derin sevgisini algıladığımı düşünüyorum. Zannediyorum ki, beni soyguncular
tarafından saldırıya uğramış olarak yol kenarında bulmuş olsaydın, tereddüt etmeden
beni kurtarmak için koşardın. Sanıyorum ki, sen, yaşamın boyunca bu tür birçok cesur
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
5
şeyde bulundun. Şimdi, arkadaşım, söyle bana mesele nedir? Bu kadın yanlış bir şey mi
yaptı, yoksa sen, budala bir biçimde aklını yitirip düşüncesizce ona saldırdın?”Bu
adamın kalbine İsa’nın ne söylemiş olduğundan çok, sözlerini bitirirken onun kendisine
bahşetmiş olduğu iyi bakışı ve anlayış dolu gülüşü dokunmuştu. Şöyle söyledi adam:
“Görüyorum ki, sen, Kinikler’in bir din-adamısın, ve ben, beni engellediğin için sana
minnettarım. Karım büyük bir yanlış yapmadı; o, iyi bir kadın; ancak, onun, insanların
içinde beni eleştirme şekli beni sinirlendiriyor, ve öfkemi tutamıyorum. Kendimi
denetlemedeki eksikliğim için özür dilerim, ve, yıllar öncesinde bana daha iyi yolu
öğretmiş olan senin kardeşlerinden bir tanesine vermiş olduğum eski söze yakışır bir
biçimde yaşamaya çalışacağıma söz veriyorum. Sana söz veriyorum.”
133:2.2 (1471.1)
Ve, bunun sonrasında, kendisine elvedada bulunurken, İsa şunu söylemişti:
“Benim kardeşim, her zaman; erkeğin, kadın irade dâhilinde ve gönüllü olarak kendisine
bu türden bir yetkiyi vermedikçe, kadının üzerinde hiçbir haklı yönetim gücüne sahip
olmadığını hatırla. Eşin, seninle birlikte yaşam boyunca ilerlemeye, verdiğin savaşlarda
sana yardımcı olmaya ve çocuklarına bakma ve büyütme yükünün çok, çok daha
fazlasını paylaşma sorumluluğunu üstlenmeye katılmıştır; ve, bu özel hizmetin karşılığı
olarak, senden, çocukları taşımak, onlara bakmak ve onları beslemek zorunda olan eş
olarak, erkeğin kadına verebileceği özel korumayı alması adil olan tek şeydir. Bir
erkeğin eşine ve ortak sahip olduğu çocuklarına bahşetme iradesinde bulunduğu sevgi
dolu ilgi ve onları düşünme, bu insanın yaratıcı ve ruhsal öz bilincinin daha yüksek olan
aşamalara eriştiğinin göstergesidir. Erkekler ve kadınların; kendilerinde ölümsüz
ruhların potansiyelini taşıyan bir biçimde büyümekte olan varlıkları yaratmada işbirliği
içine girmeleri bakımından, Tanrı’nın ortak birliktelikleri olduğunu bilmiyor musun?
Cennet içindeki Yaratıcı, kâinat çocuklarının Ruhaniyet Annesi’ne kendisinin ortak eşi
gibi davranır. Çocuklarınızın yaşamlarında kendinizi yeniden dünyaya getirmenin o
kutsal deneyimini oldukça bütüncül bir biçimde seninle paylaşmakta olan anne ortağı
ile, yaşamını ve onunla ilişkili her şeyi eşit düzeyde paylaşman Tanrısal’dır. Eğer sen
çocuklarını Tanrı’nın seni sevdiği gibi bir sevsen, sen eşini; cennet içindeki Yaratıcı’nın
uçsuz bucaksız bir kâinatın ruhaniyet çocuklarının tümünün annesi olan Sınırsız
Ruhaniyeti onurlandırdığı ve yücelttiği gibi, derinden sevecek ve onun üzerine
titreyeceksin.”
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
6
133:2.3 (1471.2)
Gemiye binmek için ilerlerken, onlar arkalarına dönüp, sessizce kucaklaşır
biçimde durmakta olan gözleri yaşlı çiftin haline baktılar. İsa’nın adama olan iletisinin
ikinci yarısını duymuş olarak, Gonod, bu husus hakkındaki düşüncelerle bütün gün boyu
meşgul olmuştu; ve, Hindistan’a geri döndüğünde evini yeniden düzenlemeye kesin bir
biçimde karar vermişti.
133:2.4 (1471.3)
Nikopolis’e olan yolculuk güzeldi, ama rüzgâr elverişli olmadığı için yavaştı.
Üçü birçok saati, Roma’daki deneyimlerini anarak ve Kudüs’de ilk buluştukları andan
beri başlarına gelmiş her şeyi tekrar hatırlayarak geçirmişlerdi. Ganid, kişisel hizmetin
ruhaniyeti ile gittikçe içli dışlı hale gelmekteydi. O, geminin servis bölümünde çalışmaya
başlamıştı; ancak, ikinci günde, dini olarak kutsal görülen suya düştüğünde, kendisini
kurtarması için Yeşu’dan yardım istemişti.
133:2.5 (1471.4)
Onlar; bu yerleşkenin savaştan önce ordusunu üzerinde konaklattığı arazi
olarak, Aktium savaşını anan bir biçimde “galibiyetin şehri” olarak Augustus’un yaklaşık
elli yıl önce kurmuş olduğu şehir olan, Nikopolis’de birkaç gün geçirmişlerdi. Onlar,
geminin güvertesinde tanışmış oldukları, Musevi inancına sahip dinini daha sonradan
değiştirmiş olan bir Yunanlı olan, Yerami isminde birinin evinde kalmışlardı. Havari
Pavlus, üçüncü din-yayım seyahati boyunca bu aynı evde Herami’nin oğlu ile bir bütün
kış geçirmişti. Nikopolis’den onlar aynı tekne ile, Ahaya ismindeki Roma vilayetinin
başkenti olan Korint’e hareket etmişlerdi.
3. Korint’de
133:3.1 (1471.5)
Onlar Korint’e ulaştıkları zaman, Ganid Musevi dini ile oldukça ilgili hale
gelmişlerdi; ve, bu nedenle Ganid’in, bir gün bir sinagogun önünden geçerlerken ve
insanların içeriye girmekte olduklarını görünce, İsa’dan kendisini ayine götürmesini
talep etmesi şaşılası bir durum değildi. O gün onlar, eğitimli bir hahamın “İsrail’in Nihai
Sonu” üzerine verdiği bir konuşmayı dinlediler; ve, ayinden sonra onlar, bu sinagogun
baş yöneticisi olan Krispus ismindeki biriyle buluştular. Birçok sefer onlar sinagog
ayinlerine katılmışlardı; ancak, bunu başlıca olarak Krispus ile buluşmak için
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
7
yapmışlardı. Ganid zaman içinde, Krispus’dan, onun eşinden ve ailesi olan beş
çocuğundan çok hoşlanmıştı. O, bir Musevi’nin aile yaşamını nasıl idame ettirdiğini
gözlemlemekten fazlasıyla keyif duymuştu.
Ganid aile yaşamını incelerken, İsa Krispus’a dini yaşamın daha iyi
133:3.2 (1472.1)
biçimlerini öğretmekteydi. İsa, bu ileri görüşlü Musevi ile yirmiden fazla eğitim
buluşmasını gerçekleştirmişti; ve, aradan geçen yıllar sonra, Pavlus tam da bu sinagogda
duyurusunu gerçekleştirirken, ve öncesinde Museviler onun iletisini reddetmiş ve
sinagog içindeki ilave her türlü duyurusunu yasaklamaya oy vermişken, ve Pavlus daha
sonra Musevi-olmayanlara yöneldiğinde, tüm ailesi ile birlikte bu Krispus’un bu yeni
dini kucaklamış, ve Pavlus’un daha sonra Korint’de düzenlemiş olduğu Hıristiyan dinkurumunun başlıca destekleyicilerinden bir tanesi haline gelmiş oluşu hiç de şaşırtıcı
değildir.
133:3.3 (1472.2)
Daha sonra Silas ve Timoti’nin kendisine katıldığı bir biçimde, Korint’de on
sekiz aylık duyurusunu gerçekleştirdiği süre boyunca Pavlus, “bir Hintli tüccar oğlunun
özel Musevi hocası” tarafından öncesinde eğitilmiş bulunan birçokları ile karşılaşmıştı.
133:3.4
(1472.3)
Korint’de onlar, üç kıtadan gelmekte olan her ırktan insanlar ile
karşılaşmışlardı. İskenderiye ve Roma’dan sonra, burası, imparatorluğun Akdeniz
bölümünün en çok uluslu şehriydi. Bu şehirde bir kişinin ilgisini çekebilecek birçok şey
bulunmaktaydı; ve, Ganid bir an olsun, deniz seviyesinden neredeyse altı yüz metre
yukarıda bulunan kaleyi gezmekten yorgun düşmemişti. O aynı zamanda boş vaktinin
çok büyük bir kısmını, sinagog çevresinde Krispus’un evinde geçirmişti. O ilk başta
Musevi evinde kadının düzeyi karşısında şaşkına düşmüş, daha sonrasında ise
büyülenmişti; o, bu genç Hintli için bir açığa çıkarılış idi.
133:3.5 (1472.4)
İsa ve Ganid sıklıkla, sinagogun yanında yaşamakta olan Yustus isimli bir
dindar tüccarın evi olmak üzere, başka bir Musevi evinde ziyaretçi olarak kabul
edilmekteydiler. Ve, daha sonra, birçok kez olmak üzere, Havari Pavlus bu evde
konakladığında, kesin bir biçimde, Hintli ufaklık ve onun Musevi özel öğretmeninin
yapmış oldukları bu ziyaretlerin hikâyesini dinlemişlerdi; bu gerçekleşirken, hem
Pavlus hem de Yustus, böyle bilge ve muhteşem bir İbrani öğretmeninin nerelere gelmiş
olduğunu merak etmişlerdi.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
8
133:3.6 (1472.5)
Roma’da iken Ganid İsa’nın, halka banyolarına olan gidişlerinde onlara eşlik
etmeyi reddetmiş olduğunu gözlemlemişti. Bundan sonra birkaç sefer genç adam,
cinslerin aralarındaki ilişkiler ile ilgili kendisini daha etraflıca bir biçimde ifade etmesi
için İsa’yı teşvik etmeye çabalamıştı. Her ne kadar İsa ufaklığın sorularını cevap verirse
de, o hiçbir zaman bu hususlar üzerinde uzun uzadıya konuşma eğilimi içerisinde
gözlenmemişti. Bir akşam Korint çevresinde kale duvarının denize uzandığı yerin
yakınında gezinirlerken, iki hayat kadının kendilerini çağırışlarıyla karşılaşmışlardı.
Ganid anlatılanları özümsemişti, ve doğrusuyla, İsa yüksek ideallerin bir insanıydı, ve
temiz olmayandan payını almış ve içine kötülüğün karıştığı her şeyden iğrenmekteydi;
bunun uyarınca, Ganid, bu kadınlara sert bir biçimde konuşup, kaba bir biçimde onları
kovmuştu. İsa bunu gördüğünde, Ganid’e şunu söylemişti: “İyi niyetli bir biçimde
bunları yapmaktasın, ama Tanrı’nın çocuklarına bu şekilde konuşmaya cüret
etmemelisin, her ne kadar onlar tesadüfen hata halindeki çocukları olsa da.” Bizler kimiz
de bu kadınlar hakkında yargıya varabilelim? Yoksa, eğer şanslıysam, onları hayatta bir
geçim sağlamanın bu türden yöntemlerine başvurmalarına iten koşulların tamamını
biliyor musun? Bu hususlar hakkında konuşmak için şurada bir duralım.” Hayat
kadınları İsa’nın söylemiş olduğu şeyler karşısında Ganid’den daha da fazla şaşkınlığa
uğramışlardı.
133:3.7 (1472.6)
Ay ışığının altında orada dururlarken, İsa şunları söyleyen bir biçimde
konuşmasına devam etti: “Her insan aklı içerisinde, cennet içindeki Yaratıcı’nın hediyesi
olan kutsal bir ruhaniyet yaşamaktadır. Bu iyi ruhaniyet sürekli olarak, bizlerin Tanrı’yı
bulmasına ve Tanrı’yı bilmesine yardım etmek amacıyla, Tanrı’ya doğru yönlendirmek
için çabalar; ancak, aynı zamanda faniler içinde, Yaratan’ın bireyin ve ırkın refahına
hizmet etmesi için koymuş olduğu birçok doğal nitelikli kişisel eğilim bulunmaktadır. Bu
aşamada, sıklıkla, erkekler ve kadınlar; kendilerini anlama, ve, bencilliğin ve günahın
oldukça geniş ölçüde egemenliği altında bulunan bir dünyada bir geçim sağlamanın çok
katmanlı zorluklarıyla baş etme çabalarında kafaları karışmış hale gelmektedirler.
Görüyorum ki, Ganid, bu kadınların hiçbiri idare dâhilinde ahlaki çöküntü içerisinde
bulunmamaktadır. Yüzlerine bakarak söyleyebilirim ki, onlar çok fazla kederi
deneyimlemişlerdir; onlar, acımasız olarak görülen bir kaderin ellerinden çok fazla
çekmişlerdir; onlar isteyerek böyle bir yaşam türünü seçmemişler; onlar, ümitsizliğe
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
9
yaklaşan hayal kırıklığı içinde, içinde bulundukları koşulların baskısına boyun eğip,
kendilerine umutsuz olarak görülmüş bir durumdan en iyi şekilde çıkış olarak, bir geçim
elde etmenin hoşa gitmeyecek bu yollarını kabul etmişlerdir. Ganid, bazı insanlar
gerçekten kalplerinde ahlak yoksunudurlar; onlar kasıtlı bir biçimde, iyi olmayan şeyleri
yapmayı tercih etmektedirler; ancak, söyler misin bana, bu gözyaşlarına bulanmış
yüzlere baktığın zaman, iyi olmayan veya ahlak yoksunu herhangi bir şey görebiliyor
musun?” Ve, vereceği cevap için İsa durakladığında, Ganid yanıtını kekeleyerek
çıkarırken sesini güç bela toplayabildi: “Hayır, Öğretmenim, göremiyorum. Ve, onlara
karşı kabalığımdan dolayı özür diliyorum — onların bağışlamasını derinden arzu
etmekteyim.” Bunun üzerine İsa şunu söyledi: “Ve, nasıl cennet içindeki Yaratıcım adına
kendisinin onları affetmiş olduğu hakkında konuşuyorsam, onlar adına da seni affetmiş
olduklarını söyleyebilirim. Şimdi, hepiniz; içinde, önümüzde uzanan yeni ve daha iyi bir
yaşam için yenileneceğimiz ve tasarımda bulunacağımız bir arkadaşın evine benimle
birlikte gelin.” Bu zamana kadar şaşkınlığa uğramış kadınlar ağızlarından bir kelime
dahi çıkarmamışlardı; onlar birbirlerine bakıp, sessizce, erkekler önden ilerlerken
onları takip ettiler.
133:3.8 (1473.1)
Böyle geç bir vakit, İsa’nın Ganid ve bu iki yabancı ile birlikte, şunları
söyleyerek ortaya çıkışı karşısında Justus’un eşinin yaşadığı şaşkınlığı bir hayal edin:
“Sizler bu geç saatte gelişimizi maruz görün, ama Ganid ve ben bir şeyler yemeyi arzu
ediyoruz, ve onu, aynı zamanda besine ihtiyaç duyan bu yeni bulduğumuz arkadaşlar ile
paylaşmak isteriz; ve, tüm bunların dışında, bizler size, bu bayanların hayatlarında yeni
bir başlangıcı gerçekleştirmelerinde yardım etmek için en iyi yol hakkında bizlerle
birlikte tavsiyede bulunmaya istekli olacağınız düşüncesiyle geldik. Onlar size
hikâyelerini anlatabilirler; ancak, ben, onların fazlasıyla sorunu yaşamış olduklarını
çıkarmakta olup, sizlerin evlerindeki tam da bu mevcudiyetlerinin, nasıl içten bir
biçimde iyi insanları tanıma arzusu duyduklarının ve nasıl da isteyerek tüm dünyaya —
ve hatta cennetin meleklerine bile — ne kadar cesur ve soylu kadınlar haline
gelebilecekleri olasılığını kaçırmayacaklarının kanıtını oluşturmaktadır.
133:3.9 (1473.2)
Justus’un eşi olan Marta yemeği masaya dağıttığında, beklenmeyen bir
elvedada bulunarak İsa şunları söyledi: “Vakit geç olurken, ve genç adamın babası
bizleri bekleyeceği için, En Yüksek Unsur’un derinden sevilen çocukları olarak sizi — üç
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
10
kadını — burada baş başa bırakırken umarım bizi mazur görürsünüz. Ve, ben; sizler,
dünya üzerinde ve onun muhteşem büyüklükteki ötesinde bulunan ebedi yaşamda yeni
ve daha iyi yaşam için tasarımlarda bulunurken, ruhsal rehberliğiniz için dua edeceğim.”
133:3.10 (1473.3)
Böylece İsa ve Ganid, kadınlara elveda da bulundu. Bu vakte kadar iki hayat
kadını hiçbir şey söylememişti; benzer bir biçimde Ganid söyleyecek kelime
bulamamıştı. Ve, birkaç dakika boyunca Marta’da bu haldeydi; ancak, yakın bir süre
içinde o, kendisinden beklenen konuma gelip, İsa’nın öncesinden umut etmiş olduğu her
şeyi bu yabancılar için yerine getirdi. Bu iki kadından yaşça daha büyük olanı, bu
yaşanılmışlıktan kısa bir süre sonra, ebedi kurtuluşun capcanlı ümitleri ile birlikte,
yaşamını yitirmişti; ve, genç olan kadın, Justus’un ticaretini gerçekleştirdiği yerde
çalışmış olup, daha sonra, Korint’deki ilk Hıristiyan din-kurumunun yaşam boyu
bağlılığını sürdürmüş bir üyesi haline gelmişti.
133:3.11 (1473.4)
Birkaç sefer Krispus’un evinde İsa ve Ganid, ilerleyen zamanlarda
Pavlus’un sadık bir destekleyici konumuna gelmiş olan, Gaius ismindeki biri ile
tanışmıştı. Korint’deki bu iki ay boyunca, onlar, birçok sayıda kıymetli birey ile içten
konuşmalarda bulunmuşlardı; ve, resmi olmayan görünüme sahip tüm bu iletişimlerin
bir sonucu olarak, oldukça etkilenmiş olan bu bireylerin yarısından fazlası, ilerleyen
dönemlerdeki Hıristiyan toplumsal birlikteliğinin üyeleri haline gelmişti.
133:3.12 (1473.5)
Pavlus ilk olarak Korint’e gittiği zaman, çok uzun süreli bir ziyarette
bulunmayı amaçlamamıştı. Ancak, o, Musevi özel öğretmeninin çabaları için nasıl güzel
zemin hazırlamış olduğunu bilmiyordu. Ve, buna ek olarak, o; İsa’nın Roma’da iken
tanışmış olduğu Kinikler’in bir üyesi olan Aquila’ya ilaveten Priscilla tarafından hali
hazırda büyük ilginin yaratılmış olduğunu keşfetmişti. Bu çift Roma’dan gelmiş Musevi
mülteciler olup, hızlı bir biçimde Pavlus’un öğretilerini kucaklamışlardı. Pavlus onlar ile
birlikte yaşayıp, onlarla beraber çalışmışlardı; zira, onlar da çadır ustalarıydı. Bu
koşullardan dolayı Pavlus Korint’deki ziyaretini uzatmıştı.
4. Korint’deki Kişisel Görev
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
11
133:4.1 (1474.1)
İsa ve Ganid, Korint’de çok daha fazla ilgi çekici deneyime sahip olmuştu.
Onlar, İsa’dan almış oldukları yönergeden fazlasıyla faydalanmış olan çok büyük
sayıdaki kişi ile yakın iletişim içinde bulunmuşlardı.
133:4.2 (1474.2)
Bir değirmenciye o; kutsal yaşamın zor şeylerini, bir kişinin akran fanileri
arasında zayıf ve düşkün olanlar tarafından bile hazır bir şekilde alınabilecek hale
getirmesi amacıyla, yaşam deneyiminin değirmeni içinde gerçeğin tahıllarını öğütmeyi
öğretmişti. Şunu söyledi İsa: “Gerçekliğin sütünü, ruhsal algıda bebek aşamasında
bulunanlara verin. Yaşayan ve derin sevgi dolu hizmetinizde, ruhsallık besinini, ilgi
çekici biçimde ve sizlere sorularıyla gelmekte olan her birinin algı yetisine uygun olarak
verin.”
Bir Romalı centurioya şunları söylemişti: “Sezar’ın olan şeyleri Sezar’a,
133:4.3 (1474.3)
Tanrı’nın olan şeyleri Tanrı’ya teslim et. Tanrı’ya olan içten hizmet ve Sezar’a olan sadık
hizmet; Sezar, yalnızca İlahiyat tarafından hak olarak gösterilebilecek özel saygıyı
şahsına isteyecek kadar kendini büyük görmeye cüret etmedikçe, birbiriyle
çatışmamaktadır. Tanrı’ya olan sadakat, ki eğer onu bilir hale gelirseniz, değerli bir
imparatora olan adanmışlığınızda sizleri daha da sadık ve bağlı kılacaktır.”
133:4.4
(1474.4)
Mitraik inanışının içten bir önderine şunu söylemişti: “Sen, ebedi
kurtuluşun bir dinini aramakta çok iyi yapıyorsun; ancak, bu türden ihtişamlı bir
gerçekliği insanların gerçekleştirmiş olduğu gizemler ve insan felsefeleri içinde
aramakta hata yapmaktasın. Ebedi kurtuluşun gizeminin kendi öz ruhunun içinde
ikamet etmekte olduğunu bilmemekte misin? Cennetin Tanrısı’nın içinde seninle
birlikte yaşaması için ruhaniyeti göndermiş olduğunu, ve bu ruhaniyetin, gerçeklik aşığı
ve Tanrı hizmetindeki fanilerin tümünü bu yaşamın dışına, ölümün kapılarından ta,
Tanrı’nın kendi çocuklarını almak için beklediği yer olan ışığın ebedi doruklarına kadar
yönlendirmekte olduğunu bilmiyor musun? Ve, şunu hiçbir zaman unutma: Tanrı’yı
bilmekte olan sizler, gerçekten onun gibi olma arzu duyduğunuz zaman, Tanrı’nın
evlatlarısınızdır.”
133:4.5 (1474.5)
Bir Epikür öğretmenine şunu söylemişti: “Sen, en iyisini seçmede ve iyi
olanı yüceltmede çok iyi yapıyorsun; ancak, insan kalbi içinde Tanrı’nın mevcudiyetinin
gerçekleşiminden kökenini alan ruhani nüfuz alanları haliyle, fani yaşamın daha büyük
özelliklerini algılamada başarısız olunca bilge bir şey mi yapıyorsun? İnsan deneyiminin
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
12
tümü içinde büyük olan bir şey; sahip olduğu ruhaniyeti, evrenlerin Koruyucusu
biçiminde tüm yaratımın Tanrısı olan ortak Yaratıcımız’ın kişisel mevcudiyetine
erişmenin uzun ve neredeyse sonsuz olan seyahati boyunca, sizler içinde yaşayan ve bu
ileri
doğru
yolculukta
sizlere
öncülük
etmeyi
arzulayan
Tanrı’yı
bilmenin
gerçekleşimidir.”
133:4.6 (1474.6)
Bir Yunan yüklenicisine ve inşaat ustasına şunu söylemişti: “Benim dostum,
insanların maddi yapılarını inşa ederken, ruhunun içinde bulunan kutsal ruhaniyetin
suretinde ruhsal bir karakteri yetiştir. Dünyevi bir inşaat ustası olarak gerçekleştirdiğin
kazanımın, cennetin krallığına ait bir ruhsal evlada olan erişimini ilerleme bakımından
gölgede bırakmasına izin verme. Zamana ait malikâneleri bir başkası için inşa ederken,
ebediyetin malikânelerinin sahipliğini kendi iyeliğin altına kesin olarak almayı ihmal
etme. Sürekli olarak; orada, temelleri doğruluk ve gerçeklik, inşa edicisi ve yapıcısı ise
Tanrı olan bir şehrin bulunduğunu hatırla.”
133:4.7 (1474.7)
Bir Romalı hâkime şunu söylemişti: “İnsanları yargılarken, günün birinde
kendinin de, bir evrenin Yöneticileri’nin huzuruna yargılanmak için çıkacak oluşunu
hatırla. Adil bir biçimde yargıda bulun, hatta, her nasıl sen bir gün En Yüce Karar
Verici’nin ellerinde böyle merhametli düşünüşün arzusunu duyacak olacaksan,
merhametli bir biçimde. Benzer durumlarda yargılanabileceğin gibi yargıda bulun;
böylece, kanunun yazdıklarına ek olarak onun sahip olduğu ruhaniyeti rehberin al. Ve,
her nasıl sen, önüne çıkarılmış olanların ihtiyacı ışığında hakkaniyetin egemenliği
altındaki adaleti teslim etmekteysen, benzer bir biçimde, bir gün tüm dünyanın Hâkimi
önüne çıktığında merhamet tarafından hafifletilmiş adaleti bekleme hakkına sahip
olacaksın.
133:4.8 (1475.1)
Yunan konağının bir kadın sahibine şunu söylemişti: “Konukseverliğini, En
Yüksek Unsur’un çocuklarını ağırlar gibi sun. Günlük emeğinin zorundalıkla gerçekleşen
niteliğini; insanların kalpleri içinde yaşamak, böylece akıllarını dönüştürmek ve
ruhlarını kutsal ruhaniyete ait bahşedilmiş tüm bu hediyelerin Cennet Yaratıcısı’na dair
bilgiye yönlendirmek amacıyla alçalmış olan kendi ruhaniyeti vasıtasıyla ikamet ettiği
kişilerde Tanrı’ya hizmet etmekte olduğunun artan farkındalığıyla, güzel sanatların bir
kolunun yüksek düzeylerine çıkar.”
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
13
İsa, bir Çinli tüccar ile birçok sohbette bulunmuştu. Elveda ederken, onu
133:4.9 (1475.2)
şöyle uyarmıştı: “Yalnızca, senin gerçek ruhaniyet atan olan Tanrı’ya ibadet et.
Yaratıcı’nın ruhaniyetinin sürekli içinde yaşamakta olduğunu ve onun her zaman ruhun
yönünü cennete doğru çevirmekte olduğunu hatırla. Şayet sen, bu ölümsüz ruhaniyetin
bilinç dışı yönlendirilişlerini takip edersen, Tanrı’yı bulmanın daha yüksek hale gelmiş
doğrultusunda devam etmeden emin olabilirsin. Ve, cennet içindeki Yaratıcı’ya eriştiğin
zaman, bu, onu ararken gittikçe artan bir biçimde onun gibi olman nedeniyle
gerçekleşecektir. Ve, böyle sağlıcakla kal, Çang, ama yalnızca kısa bir süreliğine; zira, biz,
üzerinde, ruhaniyet ruhlarına ait Yaratıcı’nın Cennet yolunda olanlar için birçok
muhteşem durak noktası sağladığı yer olan, ışığın dünyalarında tekrar buluşacağız.”
133:4.10
(1475.3)
Britanya’dan olan bir yolcuya şunu söylemişti: “Benim kardeşim,
gerçekliğin ardına düşmüş olduğunu görebiliyorum; ve, ben, tüm gerçekliğin
Yaratıcısı’na ait ruhaniyetin kendi içinde ikamet ediyor olabileceğini düşünüyorum. Hiç
içten bir biçimde, kendi öz ruhunun sahip olduğu ruhaniyet ile konuşmayı çabaladın mı?
Bu türden bir şey gerçekten de zor olup, nadiren başarılı bir bilinçlilik hali ortaya
çıkarmaktadır; ancak, maddi aklın, sahip olduğu ikamet eden ruhaniyeti ile iletişimde
bulunmaya çabalayışının her dürüst girişimi belirli bir başarı ile sonuçlanmaktadır, her
ne kadar tüm bu muhteşem insan deneyimlerinin çoğunluğu, uzun bir süre boyunca, bu
türden Tanrı bilen fanilerin ruhlarında bilinç-üstü kavrayışlar olarak kalsa da.”
133:4.11 (1475.4)
Evden kaçmış bir ufaklığa İsa şunu söylemişti: “Hatırla, kaçamayacağın iki
şey bulunmaktadır — Tanrı ve kendin. Nereye gidersen git, beraberinde kendini ve
kalbin içinde yaşamakta olan cennetsel Yaratıcı’nın ruhaniyetini götürmektesin. Benim
evladım, kendini kandırmaya çabalamaya son ver; kesin bir biçimde, yaşamın
gerçekleriyle yüzleşmenin cesur alışkanlığına geç; sana öğretmiş olduğum gibi, Tanrı ile
olan evlatlığın güvencelerine ve ebedi yaşamın kesinliğine sımsıkı sarıl. Bu günden
itibaren, yaşamla cesurca ve ussal bir biçimde yüzleşmeye kararlı bir adam olarak,
gerçek bir erkek olmaya çalış.”
133:4.12 (1475.5)
Kınanmış bir suçluya son dakikalarında şunları söylemişti: “Benim
kardeşim, sen, sık sık kötülüğe düştün. Sen yolunu kaybettin; suçun ağlarına takılmış
hale geldin. Seninle konuşmamdan, geçici yaşamına biraz sonra mal olacak şeyi yapmayı
tasarlamamış olduğunu çok iyi biliyorum. Ancak, sen bu kötülüğü yaptın, ve akranların
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
14
senin suçlu olduğunu yargıladılar; senin ölmen gerektiğine karar verdiler. Sen veya ben,
devleti, kendisinin tercih etmiş olduğu biçimde bu kendisini koruma hakkından
alıkoyamayız. Yapmış olduğun yanlışın cezasından kaçmak için insansı hiçbir yol
görünmemektedir. Akranların, yapmış olduğun şey ile seni yargılamak zorundadır;
ancak, bağışlama için kendisine başvurabileceğin ve seni gerçek güdülerin ve daha iyi
amaçların için yargılayacak olan bir Hâkim bulunmaktadır. Pişmanlığın gerçek ve
inancın içten ise, Tanrı’nın yargısıyla yüzleşmekten korkmana gerek bulunmamaktadır.
Yaptığın hatanın beraberinde insan tarafından verilmiş olan ölüm cezası taşıyışı,
ruhunun, cennetsel mahkemeler önünde adaleti elde etme ve merhameti memnuniyetle
deneyimle şansına kendiliğinden gölge düşürmemektedir.”
133:4.13 (1476.1)
İsa, bu kayıtta kendisine bir yer bulamayacak kadar çok olarak, geniş bir
sayıdaki aç ruh ile birçok içten konuşmada bulundu. Üç yolcu, Korint’deki
konukluklarını memnuniyetle deneyimlemişlerdi. Bir eğitim merkezi olarak daha ünlü
konumda bulunmuş olan Atina dışında, Korint, bu Roma dönemlerinde Yunanistan’ın en
önemli şehriydi; ve, onların bu başarılı bir biçimde kalkınmakta olan ticari merkezdeki
iki aylık ikametleri, üçü içinde, fazlasıyla değerli deneyim kazanma imkânını sundu.
Onların bu şehirdeki konuklukları, Roma’dan geri dönüş yolcuklarındaki tüm durakları
arasında en ilgi çekici olanlarından bir tanesiydi.
133:4.14 (1476.2)
Gonod Korint’de birçok amaca sahipti; ancak, nihai olarak onun buradaki
işi bitmiş olup, Atina için demir almaya hazırlanmışlardı. Onlar, Korint’in bir limanından
on beş kilometre uzaklığındaki bir diğer limanına kara üzerinden, arazi üzerinde
ayrılmış özel hattan taşınabilecek küçük bir teknede seyahat etmişlerdi.
5. Atina’da — Bilim Üzerine Söyleşi
133:5.1 (1476.3)
Onlar, Yunan bilimi ve eğitiminin tarihi merkezine yakın bir süre içinde
varmışlardı; ve, Ganid, sınırlarını kendi toprakları olan Hindistan’a kadar genişletmiş
bulunan, bir zamanların İskenderiye imparatorluğunun kültürel merkezi olan
Yunanistan’da, Atina’da bulunuyor olma düşüncesinden büyük heyecana kapılmıştı.
Orada gerçekleştirilmesi gereken çok az ticari iş bulunmaktaydı; böylece Gonod
vaktinin büyük bir kısmını, ilgi çekici birçok yeri ziyaret ederek ve ufaklık ve onun çok
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
15
yönlü öğretmeninin ilgi çekici konuşmalarını dinleyerek, İsa ve Ganid ile birlikte
geçirmişti.
133:5.2 (1476.4)
Büyük bir üniversite, Atina’da hala gelişir halde bulunmaktaydı; ve, üçlü,
onun eğitim binalarına sıkça gerçekleşen ziyarette bulunmuşlardı. İsa ve Ganid,
İskenderiye’deki müzede verilmiş derslere katıldıklarında Plato’nun öğretileri üzerine
detaylı bir biçimde konuşmuşlardı. Onların hepsi, hala şehir yerleşkesi içinde tek tük
bulunabilen örnekleri olarak, Yunan sanatını memnuniyetle deneyimlemişlerdi.
133:5.3 (1476.5)
Hem baba hem de çocuk fazlasıyla, konakladıkları yerde İsa’nın bir akşam
bir Yunanlı filozof ile bilim üzerine yapmış olduğu söyleşiden büyük keyif almıştı. Bu
kitap eğitimini haddinden fazla öne çıkaran kişi, neredeyse üç saat boyunca
konuştuktan sonra, ve söyleşisini bitirdiğinde, İsa, çağdaş düşünce diliyle, şunları
söylemişti:
133:5.4 (1476.6)
Bilim adamları bir gün, yer çekiminin, ışığın ve elektriğin enerjisini veya
diğer bir değişle kuvvet dışavurumları ölçebilen hale gelebilir; ancak, bu aynı bilim
adamları hiçbir zaman (bilimsel olarak), bu kâinat olgularının özü itibariyle ne
olduklarını söyleyemezler. Bilim, fiziksel-enerji etkinlikleri ile ilgilenir; din, ebedi
değerler ile ilgilenir. Gerçek felsefe, bu niceliksel ve niteliksel gözlemleri ortak bir
biçimde ilişkilendirmeye elinden geldiği tüm gayreti ile çabalayan bilgelikten doğar.
Orada her zaman; tamamiyle fiziksel olan bilim adamının, bırakınız ruhsal
görmezliğinin, matematik temelli gururunun veya istatistiksel temelli benliğini öne
çıkarışının yaratacağı tehlike bulunmaktadır.
133:5.5 (1476.7)
Mantık maddi dünyada geçerlidir; ve, matematik, uygulaması fiziksel şeyler
ile sınırlandırıldığı zaman güvenilirdir; ancak, bunların ikisi de yaşam sorunlarına
uygulandığı zaman, bütünüyle güvenilebilir veya hatasız bir biçimde sonuç verir
değildir. Aritmetik hesap yöntemi; bir kişi bir koyunu on dakikada derisinden ayırır ise,
on kişi onu bir dakikada derisinden ayırır der. Bu güvenilir matematiktir, ama gerçek
değildir; zira, gerçekte on kişi bir araya gelse bu işi böyle yapamaz; onlar birbirlerinin
ayağına öyle kötü bir biçimde dolanırlar ki, iş fazlasıyla uzar.
133:5.6 (1477.1)
Matematik; eğer bir kişi belirli bir birimde ussal ve ahlaki değere karşılık
gelir ise, on kişinin bütünlüğü bu değerin on katı kadar değere karşı gelir yönergesinde
bulunur. Ancak, konu insan kişiliği ile olan iletişim olduğunda, bu türden bir kişilik
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
16
ilişkileminin; basit aritmetik toplamı yerine, denklemin parçası olan kişiler sayısının
misli kadar bir değere eşit olduğunu söylemek gerçekliğe daha yakın bir yönerge
olacaktır. Eş güdümsel hale getirilmiş olan çalışır uyum içindeki insan varlıklarının
toplumsal bir bütünlüğü, onu oluşturan kısımların yalın toplamından çok daha büyük
bir kuvvete karşılık gelmektedir.
133:5.7 (1477.2)
Nicelik; bir gerçek, ve böylece bir bilimsel ortak ölçütlülük haline gelen bir
biçimde, tanımlanabilir. Nitelik, aklın yorumunu konu alan bir husus olarak, değerlere
dair değer biçimini temsil etmekte olup, bu nedenle, bireyin bir deneyimi olarak kalmak
zorundadır. Hem bilim hem de din, daha az dogmatik ve eleştiriye daha fazla hoşgörülü
hale geldiğinde, felsefe bunun sonrasında, kâinatın ussal kavrayışı içinde bütünlüğü elde
etmeye başlayacaktır.
133:5.8 (1477.3)
Mevcut halde çalışma biçimlerini bir anlayacak olsaydınız, kâinatsal
evrende bütünlük bulunmaktadır. Mevcut evren, ebedi Tanrı’nın her çocuğuna
arkadaşçıl niteliktedir. Gerçek sorun şudur: İnsanın sınırlı aklı nasıl olur da, düşüncenin
mantıklı, gerçek ve ilişkili bütünlüğünü elde edebilir? Aklın bu kâinatı-bilen-düzeyine
yalnızca; niceliksel gerçekliğin ve niteliksel değerin, Cennet Yaratıcısı içinde ortak bir
kökensellikten kaynağını almış olduğunu kavramakla erişilebilir. Gerçekliğin bu türden
bir kavramsallaşması, kâinat olgularının sahip olduğu amaçsal bütünlüğüne dair daha
geniş bir kavrayışı açığa çıkarır; o, ilerleyici kişilik kazanımının ruhsal olan bir gayesini
bile açığa çıkarır. Ve, bu; sürekli değişmekte olan kişilik-dışı ilişkilerden ve evrimleşen
kişilik ilişkilerinden oluşan bir yaşayan evrenin değişmeyen arka planını hissedebilen,
bir bütünlük kavramsallaşmasıdır.
133:5.9 (1477.4)
Madde ve ruhaniyet ve onların arasında kalan düzey, mevcut evrenin gerçek
bütünlüğünün karşılıklı ilişkili ve ortak birliktelik içindeki üç aşamasıdır. Gerçek ve
değerin evrensel olguları ne kadar ayrı görülebilirse görülsün, onlar, son kertede, En
Yüce Olan içinde bütüncül haldedir.
133:5.10 (1477.5)
Maddi mevcudiyetin gerçekliği, görülebilir haldeki maddeye ek olarak fark
edilemeyen enerji ile ilişkilidir. Kâinatın enerjileri, gereken düzeyde hareketi elde eden
bir biçimde yavaşladığında, bunun sonrasında, elverişli koşullar altında, bu aynı
enerjiler kütle haline
gelmektedirler.
Ve,
unutmayın, görünür gerçekliklerin
mevcudiyetini tek başına algılayabilen aklın da, kendisi içinde gerçek olduğunu
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
17
unutmayın. Ve, enerji-kütleden, akıldan ve ruhaniyetten oluşan bu evren, ebedidir — o,
Kâinatın Yaratıcısı ve onun mutlak eş güdüm unsurlarının doğasında ve tepkilerinde
mevcut bulunmakta olup, bunlardan oluşmaktadır.
133:5.11 (1477.6)
Onların hepsi, İsa’nın sözcükleri karşısında şaşkınlığa uğramışlardı; ve,
Yunanlı, onlara elveda ettiğinde şöyle söylemişti: “En sonunda benim gözlerim, ırksal
üstünlükten başka bir şey düşünen ve dinden başka bir şey konuşan bir Musevi’ye
bakıyor.” Ve, onlar gece için istirahata çekilmişlerdi.
133:5.12 (1477.7)
Atina’daki konaklama keyifli ve faydalı olmuştu; ancak, o, insan ilişkileri
bakımından dikkate değer bir biçimde verimli geçmemişti. Bu dönemin Atinalıları’nın
haddinden fazla büyük bir kısmı; ya ussal olarak belirli bir dönemdeki ünleri nedeniyle
gururlu, yâda, zihinsel olarak, Yunanistan’da ihtişamın ve onun insanlarının akıllarında
bilgeliğin bulunduğu bu öncül dönemlerdeki alt düzey kölelerin doğumları olarak,
yetersiz ve cahildi. Böyleyken bile, hala, Atina’nın vatandaşları arasında birçok keskin
akıl bulunabilmekteydi.
6. Efes — Ruh üzerine Söyleşi
133:6.1 (1477.8)
Atina’dan ayrılırlarken, onlar Roma’nın Asya vilayetinin başkenti olan
Efes’e, Biga Yarımadası üzerinden gitmişlerdi. Onlar, şehrin merkezinden yaklaşık
olarak üç buçuk kilometre uzaklığında bulunan, Efesliler’in ünlü Artemis tapınağına
birçok ziyarette bulunmuşlardı. Artemis, tüm Küçük Asya’nın sahip olduğu en ünlü
tanrıça olup, ilkçağ Anadolu dönemlerinin daha da öncül ana tanrıçasının bir devamıydı.
Kendi ibadetine adanmış olan devasa mabet içindeki detaylı olmayan putunun, yaygın
bir biçimde cennetten düşmüş olduğuna inanılmaktaydı. Ganid’in, kutsallığın simgeleri
olarak imgelere saygı duymasından olan öncül eğitiminin tümü silinmemişti, ve o,
Küçük Asya’nın bu bereket tanrıçasının onuruna, gümüş olan küçük bir kutsal parçayı
satın almanın en iyisi oluğunu düşündü. Bu gece onlar, insan elleriyle yapılmış olan
şeylere ibadet hakkında çok uzun süren bir konuşmada bulunmuşlardı.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
18
Konukluklarının üçüncü gününde onlar, limanın ağzında gerçekleşen su
133:6.2 (1478.1)
tabanının temizlenişi görmek için nehir boyunca yürümüşlerdi. Öğlen onlar, evini çok
özlemekte olan ve fazlasıyla hayal kırıklığına uğramış genç bir Fenikeli ile
konuşmuşlardı; ancak, her şeyden çok o, kendinin üzerine geçen bir biçimde terfi almış
genç bir adamı kıskanır halde bulunmaktaydı. İsa ona teselli edici sözlerde bulunup,
eskilerin şu Musevi atasözünü söylemişti: “Bir insanın mahareti, kendi yerini yapar ve
kendisini büyük insanların karşısına çıkartır.”
133:6.3 (1478.2)
Onların, Akdeniz’in bu turu içinde ziyaret etmiş olduğu tüm büyük şehirler
içinde, Hıristiyan din-yayıcılarının ilerdeki çabaları için en az değerde bulunan şeyi
burada elde etmişlerdi. Hıristiyanlık Efes’deki başlangıcını, geniş ölçüde; bir geçim
sağlamak için çadırlar yapan ve her gece Tiranüs okulunun ana amfi odasında din ve
felsefe üzerine ders veren bir biçimde, iki yıldan daha uzun bir süre boyunca burada
ikamet etmiş olan Pavlus’un çabaları vasıtasıyla elde etmişti.
Orada, bu yerel felsefe okulu ile ilişkili olan gelişen düşüncelere açık bir
133:6.4 (1478.3)
düşünür bulunmaktaydı; ve, İsa, kendisiyle birkaç yararlı görüşme oturumunda
bulunmuştu. Bu konuşmalar boyunca İsa tekrar eden bir biçimde “ruh” kelimesini
kullanmıştı. Bu eğitimli Yunan nihai olarak “ruh” ile neyi kastetmekte olduğunu sorunca,
o şöyle yanıtladı:
133:6.5 (1478.4)
“Ruh; insanın, insan varlığını hayvan dünyası seviyesinin üzerine sonsuza
kadar çıkartmakta olan kendi kendisini irdeleyici, gerçeklik-kavrayıcı ve ruhaniyet
algılayıcı kısmıdır. Öz bilinç, tek başına, ruh değildir. Ahlaki öz bilinç, insanın gerçek
nitelikli öz gelişimi olup, insan ruhunun temelini oluşturmaktadır; ve, ruh, insan
deneyiminin potansiyel kurtuluş değerini temsil etmektedir. Tanrı’yı bilme yetkinliği ve
onun gibi olma dürtüsü olarak, ahlaki tercih ve ruhsal kazanım ruhun temel
özellikleridir. İnsanın ruhu, ahlaki düşünceden ve ruhsal etkinlikten ayrı bir biçimde
mevcut olamaz. Durağan bir ruh, ölmekte olan bir ruhtur. Ancak, insanın ruhu, akıl
içinde ikamet eden kutsal ruhaniyetten farklıdır. Kutsal ruhaniyet, insan akılının ilk
ahlaki etkinliği ile eş zamanlı olarak gelmektedir; ve, bu, ruhun doğum anıdır.
133:6.6
(1478.5)
“Bir ruhun kurtuluşu veya yitirilişi; fani bilincin, birliktelik içinde
bulunduğu ölümsüz ruhaniyet bahşedilmişliği ile ebedi ortaklık boyunca kurtuluş
düzeyine erişip erişmemesiyle ilişkilidir. Kurtuluş, aracılığıyla kurtuluş değerine sahip
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
19
olur hale geldiği, fani bilincin kendisini gerçekleştirişinin ruhsallaşmasıdır. Ruhsal
çatışmanın tüm türleri, ister ahlaki isterse de ruhsal olan, öz bilinç ile tamamiyle ussal
olan öz bilinç arasındaki uyum eksikliğinden meydana gelmektedir.
133:6.7 (1478.6)
“İnsan ruhu; olgunlaştığı, soylulaştığı ve ruhsallaştığı zaman, maddi benlik
ile kutsal ruhaniyet olarak maddi ve ruhsal arasında bulunan bir bütünlüğe
yakınlaşması bakımından, cennetsel düzeye yaklaşır. Bir insan varlığının evrimleşen
ruhu, tarif edilmesi zor ve gösterilmesi ize daha da zor olan konumdadır; çünkü, ne
maddi araştırmanın ne de ruhsal kanıtlamanın yöntemleri tarafından keşfedilmez
niteliktedir. Maddi bilim, bir ruhun mevcudiyetini gösteremez; ne de saf ruhaniyet-testi
bunu gerçekleştirebilir. Hem maddi bilimin hem de ruhsal ölçütlerin insan ruhunun
mevcudiyetini keşfetmedeki başarısızlığına rağmen, ahlaki olarak bilince sahip her fani,
gerçek ve mevcut bir kişisel deneyim olarak kendi ruhunun varlığından haberdardır.”
7. Kıbrıs’daki Konukluk — Akıl üzerine Söyleşi
133:7.1 (1479.1)
Yakın bir zaman içinde yolcular, Rodos’da mola vererek, Kıbrıs için
denizden yola almışlardı. Onlar uzun deniz seyahatinden büyük keyif duymuş olup,
istikametleri olan adaya beden olarak fazlasıyla dinlenmiş ve ruhaniyet olarak fazlasıyla
canlanmış halde vardılar.
133:7.2 (1479.2)
Akdeniz turları sona yaklaşırken, Kıbrıs’a olan bu seyahatlerinde gerçek
anlamda dinlenmenin ve eğlenmenin bir sürecini deneyimlemek, onların öncesinden
tasarlamış oldukları bir şeydi. Onlar Paphos’da karaya çıkmış olup, derhal, yakındaki
dağlarda birkaç haftalık konaklamaları için ihtiyaçlarına tedarik etmeye başlamışlardı.
Varışlarından sonraki üçüncü günde, oldukça yüklü taşıma hayvanları ile tepeleri
arşınlamaya koyuldular.
133:7.3 (1479.3)
İki hafta boyunca üçlü fazlasıyla kendilerini eğlendirmişti; ve, bunun
sonrasında, hiçbir ön belirti olmadan, genç Ganid birden çok ciddi bir biçimde
hastalanmıştı. İki hafta boyunca o, sıklıkla bilincini yitirir hale gelerek, şiddetli bir ateşe
maruz kalmıştı; hem İsa hem de Gonod, hasta çocuğa refakat etmekle meşguldü. İsa
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
20
mahirane bir biçimde ve hassasiyetle ufaklığa bakmıştı; ve, baba, İsa’nın sıkıntı içindeki
gence olan tüm hizmetindeki hem inceliğini ve hem de uzmanlığı karşısında hayretler
içinde kalmıştı. Onlar, insan yerleşkelerinden çok uzaktaydı; ve, çocuk, taşınamayacak
kadar çok hastaydı; böylelikle onlar, tam da oracıkta, dağlarda çocuğu sağlığa
kavuşturmak için ellerinden gelenin en iyi koşullarını hazırlamışlardı.
133:7.4 (1479.4)
Ganid’in üç haftalık iyileşme süreci boyunca, İsa ona, doğa ve onun çeşitli
halleri hakkında birçok ilgi çekici şey söylemişti. Ve, çocuğun sorular sorarak, İsa’nın
onları cevaplayarak ve babanın ise tüm bu olanları gözleri kamaşmış halde izleyerek,
onlar dağlar üzerinde keşfeder halde gezerken ne eğlenmişlerdi.
Dağlardaki konukluklarının son haftasında, İsa ve Ganid, insan aklının
133:7.5 (1479.5)
işlevleri hakkında uzun bir konuşmada bulunmuştu. Konuşmadan birkaç saat sonra
ufaklık şu soruyu sormuştu: “Ama, Öğretmenim; insanın, daha yüksek düzeyde bulunan
hayvanlardan daha yüksek bir öz benlik türünü deneyimlediğini söylediğinde neyi
kastetmek istiyorsun?” Ve, modern kavramsallaşmalar içinde tekrar ifade edildiği
biçimiyle, İsa bu soruyu şöyle cevapladı:
133:7.6 (1479.6)
Benim evladım, ben sana, insanın aklı ve onun içinde yaşamakta olan kutsal
ruhaniyet hakkında fazlasıyla şeyi çoktan söylemiş bulunmaktayım; ancak, şimdi, öz
benliğin bir mevcudiyet olduğunun altını çizmeme izin ver. Herhangi bir hayvan öz
bilince sahip hale geldiğinde, o ilkel bir insan konumuna gelmektedir. Bu türden bir
kazanım, kişilik-dışı enerji ile ruhaniyet-algılayan akıl arasındaki bir eş güdüm
ilişkisinden kaynaklanmaktadır; ve, cennet içindeki Yaratıcı’nın ruhaniyeti olarak, insan
kişiliği için mutlak bir odak noktasının bahşedilmişliğine kanıtlık oluşturan şey bu
olgudur.
133:7.7 (1479.7)
Düşünceler yalın bir biçimde hislerin bir kaydı değildir; düşünceler, hisler
ve ona ek olarak kişisel benliğin irdeleyici yorumlarıdır; ve, benlik, bir kişinin sahip
olduğu hislerin toplamından daha fazlasıdır. Burada, evrimleşen bir benlik içerisinde
bütünlüğe olan yaklaşıma benzer bir şey başlamaktadır; ve, bu bütünlük, bu türden öz
bilince sahip hayvan-kökenli aklı ruhsal olarak etkinleştiren, mutlak bütünlüğüne ait bir
nüvenin ikamet mevcudiyetinden elde edilmektedir.
133:7.8
(1479.8)
Hiçbir basit hayvan, bir zaman-bilincine sahip bulunmamaktadır.
Hayvanlar, birliktelik halindeki his-farkındalığın fizyolojik bir eş güdümünü ve onunla
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
21
beraber gelen hafızayı ellerinde bulundurur; ancak, onlardan hiçbiri, hissin anlamlı bir
farkındalığını deneyimlememekte veya, ussal ve irdeleyici insan yorumlamalarından
gelen nihai yargılarda sergilenmekte olduğu gibi, bu bir araya gelmiş insan
deneyimlerinin bilinç dâhilindeki bir ilişkilemini sergilememektedir. Ve, öz bilince sahip
haldeki mevcudiyetinin bu gerçeği, ilerideki ruhsal deneyimin mevcudiyeti ile birliktelik
halinde, insanı; kâinatın potansiyel bir evladı haline getirmekte olup, kâinatın En Yüce
Bütünlüğüne olan nihai erişiminin habercisi olmaktadır.
Ne de insan benliği, sadece bilincin birbirini takip eden aşamalarının
133:7.9 (1480.1)
toplamı değildir. Bir bilinç ayrıştırıcısının ve ilişkilendiricisinin etkin bir biçimde
gerçekleşen faaliyeti olmadan, benlik olarak tanımlanacak bir şeye kanıtlık edecek
yeterli bütünlük bulunamaz. Bu türden bütünleşmemiş bir akıl neredeyse hiçbir
biçimde, insan düzeyinin bilinç seviyelerine erişemez. Eğer bilincin ilişkilemleri yalnızca
bir kaza olsaydı, insanların tümünün akılları, bunun sonrasında, zihinsel deliliğin belirli
fazlarının denetimsiz ve rastgele ilişkilemlerini sergilerdi.
133:7.10 (1480.2)
Yalnızca fiziksel hislerin bilincinden inşa edilmiş olan bir insan aklı, ruhsal
düzeylere hiçbir zaman erişemezdi; maddi aklın bu türü, ahlaki değerlerin bir
duyuşundan bütünüyle yoksun olup, zaman içinde uyumlu haldeki kişilik bütünlüğüne
erişmek için oldukça hayati olan ve ebediyet içindeki kişilik kurtuluşundan ayrılamaz
nitelikte bulunan, ruhsal baskınlığın yönlendirici bir duyuruşuna sahip olmayacaktı.
133:7.11
(1480.3)
İnsan aklı öncül bir biçimde, madde-ötesinde bulunan nitelikleri
sergilemeye başlamaktadır; gerçek anlamıyla ilerleyici olan insan usu, zamanın sınırları
tarafından tümüyle bağlı değildir. İnsanların yaşamda gerçekleştirmekte oldukları
şeylerin oldukça farklılıklar gösterişi; yalnızca, kalıtımın çeşitli bahşedilmişliklerini ve
çevrenin farklı etkilerini değil, aynı zamanda, benlik tarafından elde edilmiş Yaratıcı’nın
ikamet eden ruhaniyeti ile olan bütünleşmenin düzeyini de göstermektedir.
133:7.12 (1480.4)
İnsan aklı oldukça iyi bir biçimde, çifte birlikteliğin çatışmasına karşı
duramamaktadır. Hem iyi hem de kötüye hizmet etmenin bir çabası deneyiminden
geçmek ruh üzerinde ciddi bir gerginlik yaratmaktadır. Olası en yüksek derecede mutlu
ve etkin bir biçimde bütünleşmiş akıl; bütünüyle, cennet içindeki Yaratıcı’nın iradesini
gerçekleştirmeye adanmış olan akıldır. Çözümlenmemiş çatışmalar bütünlüğü yok
etmekte olup, akıldaki aksamaya neden olabilir. Ancak, bir ruhun kurtuluş karakteri; ne
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
22
pahasına olursa olsun akıl huzurunu teminat altına alma girişimiyle, soylu gelecek
arzularını bırakmakla ve ruhsal ideallerden taviz vermekle desteklenilmemektedir;
bunun yerine, bu türden huzur, gerçek olanın zaferinin kararlı bir biçimde olumlanması
ile elde edilir; ve, bu zafer, iyiliğin muktedir kuvveti ile kötülüğün üstesinden gelmek ile
elde edilir.
133:7.13 (1480.5)
Bir sonraki onlar, Suriye sahili üzerindeki Antakya için demir aldıkları yer
olan, Salamis için ayrıldılar.
8. Antakya’da
133:8.1 (1480.6)
Antakya, Roma vilayeti olan Suriye’nin başkentiydi; ve, imparator valisinin
ikameti buradaydı. Antakya, yarım milyondan fazla sakine sahipti; büyüklük
bakımından imparatorluğun üçüncü şehri olup, kötülüğü tercihte ve pervazsız ahlaki
düşkünlükte birinciydi. Gonod’un, gerçekleştirmesi gereken ciddi ölçüde iş ilişkisi
bulunmaktaydı; böylelikle İsa ve Ganid çoğu zaman kendi başlarınaydılar. Onlar,
Dafni’nin mezarı dışında bu çok dilli şehirde her yeri ziyaret etmişti. Gonod ve Ganid,
utancın bu çok ünlü mabedini ziyaret etmişti; ancak, İsa, onlara eşlik etmeyi geri
çevirmişti. Bu türden sahneler, Hintliler için çok hayrete düşürücü değildi; ancak, onlar,
idealist bir İbrani için tiksindiriciydi.
İsa, Filistin’e yaklaşırken ve yolculuklarının sonuna gelirken, ciddi ve
133:8.2 (1480.7)
düşünceli hale geldi. O, Antakya’da birkaç kişiyi ziyaret etmişti; nadiren şehir etrafında
dolaşmıştı. Öğretmeninin Antakya’ya neden bu kadar az ilgi gösterdiğini öğrenmek için
sorgulayışından sonra, Ganid nihai olarak İsa’nın ağzından şu cümleleri alabilmişti: “Bu
şehir, Filistin’den çok da uzak değil; muhtemelen bir gün buraya tekrar geri
dönebilirim.”
133:8.3 (1481.1)
Ganid, Antakya’da oldukça ilgi çekici bir deneyim yaşamıştı. Bu genç adam
kendisini yetkin bir öğrenci olarak kanıtlamış olup, hâlihazırda, İsa’nın öğretilerinden
bazılarını gündelik yaşamda kullanmaya başlamıştı. Antakya’da babasının işi ile ilişkili,
kovulması düşünülecek kadar çirkin ve istenmeyen hale gelmiş belli başlı bir Hintli
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
23
bulunmaktaydı. Ganid bunu duyduğunda, babasının iş yerinin yolunu tutup, akran
ülkedaşı ile uzun bir görüşmede bulundu. Bu kişi, yanlış bir işte çalıştırılmış olduğunu
hissetmişti. Ganid ona cennet içindeki Yaratıcı’dan bahsedip, birçok yönden onun din
hakkındaki görüşlerini genişletti. Ancak, tüm bunların içinde, Ganid, bu kişiye en fazla
katkıda bulunmuş olan bir Musevi atasözünü söylemişti; ve, bu bilgelik sözü: “Elin
yapılacak neyi buluyorsa, onu tüm gücünle yerine getir.”
133:8.4 (1481.2)
Eşyalarını deve kervanı için hazırladıktan sonra, Sayda ve oradan da Şam’a
indiler; ve, üç gün sonra, çöl kumları arasındaki zorlu uzun bir yolculukları için hazır
hale geldiler.
9. Mezopotamya’da
133:9.1 (1481.3)
Çöl boyunca gerçekleşen bu kervan seyahati, bu fazlasıyla seyahatte
bulunmuş kişiler için yeni bir deneyim değildi. Ganid öğretmeninin, on iki devenin
yüklenişinde yardım edişini izlediğinde ve kendi hayvanını sürüşünde gönüllü oluşunu
gözlemlediğinde, hayretle şöyle bağırmıştı: “Öğretmenim, senin yapamayacağın bir şey
var mı?” İsa şöyle söyleyerek sadece gülmüştü: “Öğretmen kesinlikle, kararlı bir
öğrencinin gözlerinde onurdan yoksun değildir.” Ve, böylece onlar, tarihi Ur şehri için
yola koyuldular.
133:9.2 (1481.4)
İsa, İbrahim’in doğum yeri olan, Ur’un öncül tarihi ile fazlasıyla ilgilenmişti;
ve, o eşit bir biçimde, Susa’nın kalıntıları ve gelenekleri ile büyülenmişti; bu öyle bir
düzeydeydi ki, Gonod ve Ganid, incelemelerini gerçekleştirebilmesi için İsa’ya daha çok
zaman sağlamak ve aynı zamanda Hindistan’a kendileri ile birlikte geri dönmesi için
onu ikna etmenin daha iyi bir imkânını vermesi amacıyla bu kısımlarda konukluklarını
üç hafta uzatmışlardı.
133:9.3 (1481.5)
Ganid’in İsa ile; bilgi, bilgelik ve gerçeklik arasındaki farka dair uzun bir
konuşmada bulunması Ur’da gerçekleşmişti. Ve, Ganid, bir Musevi bilgenin sözünden
fazlasıyla etkilenmişti: “Bilgelik, başat bir şeydir; bu nedenle, bilgeliği elde edin. Bilgi
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
24
için tüm arayışlarınızda, anlayışı elde edin. Bilgeliği yüceltin ki o sizi yüceltsin. Eğer onu
sadece kucaklayacak olursanız, o sizi onura götürecektir.”
133:9.4 (1481.6)
Sonunda onların ayrılma günü geldi. Onların hepsi, özellikle ufaklık olmak
üzere, metindi; ancak, bu ayrılık zorlayıcı bir deneyimdi. Onların, gözleri yaşlı ama
kalpleri sağlamdı. Öğretmenine elvedada bulunurken, Ganid şöyle söyledi: “Elveda,
Öğretmenim, ama sonsuza kadar değil. Şam’a tekrar geldiğimde, seni arayacağım. Seni
çok seviyorum, zira cennet içindeki Yaratıcı’nın sana benzer bir varlık olduğunu
düşünüyorum; en azından, senin, onun hakkında söylediğin şeye çok benzediğini
biliyorum. Senin öğretini hatırlayacağım, ancak en önemlisi, seni hiçbir zaman
unutmayacağım.” Baba ise şunu söylemişti: “Bizleri daha iyi insanlar haline getirmiş ve
Tanrı’yı bilmemize yardım etmiş büyük bir öğretmene elveda.” Ve, İsa onları şöyle cevap
verdi: “Huzurla kalın, ve cennet içindeki Yaratıcı’nın kutsayışı her zaman sizlerle olsun.”
Ve, İsa sahilde durup, küçük tekne onları demir atmış beklemekte olan gemilerine
götürürken izledi. Böylece Üstün Hindistan’dan gelen arkadaşlarını, bu dünya üzerinde
bir daha hiçbir zaman görmeyecek bir biçimde, Çaraks’da bırakmıştı; ne de onlar, bu
dünya içinde olarak, daha sonra Nasıralı İsa halinde ortaya çıkmış kişinin, öğretmenleri
Yeşu olan — daha yakın zamanda elvedada bulundukları bu aynı arkadaşları olduğunu
hiçbir zaman bilmeyeceklerdi.
133:9.5 (1481.7)
Hindistan’da Ganid, önde gelen babasının layık bir varisi olarak etkili güce
sahip bir kişi haline geldi; ve, o, çok sevdiği öğretmeni İsa’dan öğrenmiş olduğu soylu
gerçekliklerin çoğunu kendi ülkesinin dışlarına kadar yaymıştı. Hayatının daha sonraki
devresinde, Ganid, Filistin’de bir çarmıhta süreci son bulmuş garip bir öğretmeni
duyduğunda; her ne kadar bu İnsan Evladı’nın müjdesi ile Musevi özel öğretmeninin
öğretileri arasındaki benzerleri fark etmişse de, bu iki kişinin gerçekte aynı insanlar
olduğu hiçbir zaman aklına gelmemişti.
133:9.6 (1482.1)
Böylece, İnsan Evladı’nın yaşamında şöyle adlandırılabilecek bir dönem
sona ermiş oldu: Öğretmen Yeşu’nun görevi.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
25
Download