ÖZEL EGE LİSESİ ORTAOKULU DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ 1.DÖNEM YAZILI ÖDEV Peygamberimizin Çocukluk ve Gençlik Dönemi Ödevi Hazırlayan: Pelin Baygeldi 6C 785 Peygamberimizin Çocukluk ve Gençlik Hayatı Peygamberimiz 20 Nisan 571 tarihinde Mekke’de doğmuştur. Babasının adı Abdullah, annesinin adı ise Âmine’dir. Hz. Muhammed babasını daha doğmadan kaybetmiş, yetim kalmıştır. İsmini dedesi Abdülmuttalip koymuştur. İsmi övülmüş anlamına gelmektedir. O yıllarda Mekke' nin geleneklerine göre çocuklar hem temiz hava alsınlar diye hem de güzel konuşsunlar diye süt annelere verilirdi. Hz. Muhammed de kısa bir süre annesi Âmine tarafından emzirildikten sonra Halime adında bir sütanneye verilmiştir. Hz. Muhammed dört yaşına kadar sütannesi Halime ve onun ailesi ile yaşamıştır. İkinci senenin sonunda sütannesi onu Mekke’ye getirip teslim etmek istemiş. Ancak yayla havasının çocuğuna iyi geldiğini gören annesi Âmine ve dedesi Abdülmuttalip, o sıralar Mekke’de görülen bir salgın hastalığı da göz önünde bulundurarak yeniden onu sütannesine teslim etmişlerdir. Bazen annesiyle özlem gidersin diye annesinin yanına, Mekke’ye getirilmiştir . Peygamberimiz dört yaşına geldiğinde tamamıyla gerçek annesine teslim edilmiştir. Peygamberimiz, dört yaşından altı yaşına kadar öz annesinin yanında kalmıştır. Annesi hem akrabalarını ziyaret etmek hem de kocasının kabrini ziyaret etmek için Hz. Muhammed' i de yanına alarak Medine' ye gitmiş ancak ziyaretlerini gerçekleştirdikten sonra dönüş yolunda hastalanarak Medine yakınlarında Ebva adında bir köyde vefat etmiş ve oraya defnedilmiştir. Peygamberimiz annesini de kaybedince hem yetim hem de öksüz kalmıştır. Annesinin vefatı üzerine Hz. Muhammed’i bakıcısı Ümmü Eymen Mekke’ye getirip dedesine teslim etmiştir. Peygamberimize sekiz yaşına kadar dedesi Abdülmuttalip bakmıştır. Dedesi onu çok severmiş. Şehrin meselelerini görüşmek üzere ileri gelenlerle toplantılar yaparken bile onu mecliste yanı başına oturturmuş. Hz. Muhammed sekiz yaşında iken çok sevdiği dedesini de kaybetmiş. Dedesi ölmeden önce Hz. Muhammed' i amcası Ebu Talip' e emanet etmiştir. Hz. Muhammed, yirmi beş yaşına kadar amcası Ebu Talip’in yanında kalmıştır. Hz. Ebu Talip aynı zamanda Hz. Ali' nin de babasıdır. Hz. Muhammed’i en az kendi çocukları kadar severmiş. Peygamberimizin ikinci annem dediği Ebu Talip’in eşi Fatıma binti Esed, kendi çocuklarından önce onu yedirir, giydirir ve saçlarını tararmış. Ebu Talip, Mekkelilerin çoğu gibi ticaretle uğraşıyormuş. Peygamberimiz de amcasına yardım amacıyla on yaşlarındayken başkalarının koyunlarını güderek çobanlık yapmıştır. Hz. Muhammed, amcası Ebu Talip’in yanında küçük yaşlarda ticaretle uğraşmaya başlamıştır. Daha dokuz - on yaşlarında iken Ebu Talip, ticaret için gittiği Suriye’ye onu da götürmüştür. Busra kasabasında peygamberimizin rahip Bahira ile görüştüğü rivayetleri bu seyahatle ilgilidir. Rivayetlere göre Bahira, İncil’de geçen bilgiler ışığında onun beklenen peygamber olabileceğini amcasına söylemiştir. Peygamberimiz on yedi yaşlarında iken amcası Zübeyr ile Yemen’e giden bir ticaret kervanına katılmış, ticari bilgi ve görgüsünü daha da geliştirmiştir. Hz. Muhammed, dürüstlüğü ve zekâsı ile herkesi kendisine hayran bırakmıştır. Onu Muhammed’ül-Emin (Güvenilir, dürüst Muhammed) diye isimlendirmişlerdir. Amcalarıyla gittiği ilk ticari seferlerden sonra Mekkeli zenginlerin ticaret kervanlarını tek başına idare etmiş ve çok başarılı olmuştur. Ayrıca bazı kimselerle ortaklık da yapmıştır. Hz. Muhammed, çocukluğundan itibaren Suriye ve Yemen’e yaptığı seyahatlar yanında gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde de çeşitli bölgelere ticari seferler için gitmiştir. Hz. Muhammed’in zekâsı, dürüstlüğü ve başarısı, Kureyş’in asil bir ailesinden olan Hatice’nin dikkatini çekmiştir. Hatice, peygamberimize ticaret ortaklığı teklif etmiştir. Hz. Muhammed bu teklifi kabul etmiştir. Mekkeli bu saygın ve zengin kadın, kölesi Meysere’yi yardımcı olarak Hz. Muhammed’in yanına vermiştir. Hz. Muhammed yönetiminde Suriye’ye bir ticaret kervanı göndermiştir. Bu kervanı tek başına idare ederek Suriye’ye gidip gelmiştir. Bu seyahat onun Suriye’ye yaptığı ikinci ticari sefer olmuştur. Bu ticaretten beklenenden fazla kâr edilmiştir. Meysere, onun mükemmel kişiliğini ve merhametini överek Hatice’ye anlatmış. Hatice’nin ona karşı olan saygı, güven ve takdir hisleri daha da güçlenmiş. Aracılar koyarak her konuda hayran kaldığı Hz. Muhammed’e evlilik teklif etmiş. Peygamberimiz bu teklifi kabul etmiş. Ebu Talip, onu amcası Amr bin Esed’ den istemiş. Mekke’nin ileri gelenlerinin de katıldığı bir merasim ile evlenmişler. Hz. Muhammed ve Hz. Hatice çok mutlu ve uyumlu bir evlilik yaşamıştır. Hz. Hatice, Hz. Muhammed’e her konuda destek olmuştur. Zorda kaldığı zamanlarda hep onun yanında olmuştur. Ona güvenmiş, inanmış ve her konuda yardımcı olmuştur. Hz. Muhammed de onu çok sevmiştir. Evliliklerinden ikisi erkek, dördü kız altı çocukları olmuştur. Erkek çocuklarının isimleri Kasım ve Abdullah’tır. Her ikisi de küçük yaşlarda vefat etmiştir. Kızlarının adları ise Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma’ dır. Bazı Araplar kız çocuklarını uğursuz sayarken peygamberimiz kızlarının hepsini özenle büyütüp evlendirmiştir. Peygamberimiz, Hz. Hatice’nin sağlığında başka bir hanımla evlenmemiştir. Daha sonraları evlendiği Mısırlı Mariye’den de bir oğlu doğmuştur. Onun adı ise İbrahim’dir. Hz. Fatıma hariç tüm çocukları peygamberimizden önce vefat etmiştir. Onun soyu, Hz. Ali ile evlenen Fatıma’ nın çocukları ile devam etmiştir. Hz. Muhammed, çok vefakârdı. Bunu öncelikle aile büyüklerine karşı göstermiştir. Altı yaşında kaybettiği annesini hayatının sonuna kadar unutamamıştır. Bunu örneklemek istiyorum. Yıllar sonra bir gün Ebva köyünden geçerken annesinin kabrini ziyaret etmiş, kabrin üzerini düzeltmiştir. Sonra da gözyaşlarına hâkim olamamış, niçin ağladığını soranlara, “Annemin benim hakkımdaki şefkat ve merhametini düşündüm de onun için ağladım.” demiştir. Hz. Muhammed, henüz kendisi doğmadan önce vefat eden babasının mezarını da zaman zaman ziyaret ederdi. Peygamberimiz, amcası Ebu Talip’i ve onun ailesini de çok sever ve sayarmış. Bu ailenin Hz. Muhammed’ e çok iyiliği dokunmuştur. Aile, yoksul olmasına rağmen Hz. Muhammed’ i yanlarına almış ve ona öz çocukları gibi bakmıştır. Hz. Muhammed de ticaretle uğraşarak varlıklı hâle geldikten sonra amcasına destek olmuştur. Hz. Muhammed amcası Ebu Talip’in hanımı Fatıma binti Esed’e son derece saygılı davranırmış. O, Medine’ye hicret ettiğinde Hz. Peygamber, onu sık sık ziyaret ederdi. Vefat edince çok üzülmüş ve sebebini soranlara, “Nasıl üzülmeyeyim. Ben yetim bir çocuk olarak ona sığınmışken o, çocuklarını aç tutar, beni beslerdi. Onlardan önce benim saçlarımı tarardı. O, benim anam gibi idi.” diye cevap vermiştir. Görüldüğü gibi peygamberimiz çocukluk dönemini çok zor şartlar altında geçirmiştir. Ancak hayatı boyunca ona destek çıkanlar, onu koruyanlar yanından eksik olmamıştır. Ailesi tarafından erdemli ve akıllı biri olarak yetiştirilmiş, hep doğru kararlar vermiştir. Küçük yaştan zorlukların üstesinden gelmiş, ailesine sahip çıkmıştır. Aynı zamanda haksızlığa uğrayanların haklarını aramalarında yardım etmiştir. Kısacası peygamberimiz hayatıyla bize tam bir örnektir. Onu her zaman örnek almalıyız. Kaynakça: MEB İMAM-HATİP LİSELERİ SİYER DERS KİTABI, MEB İLKÖĞRETİM 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERS KİTABI