006Proteinlerin Fonksiyonel Yap s ve Biyofiziksel zellikle206

advertisement
334
Meltem ERCAN
ĐÇĐNDEKĐLER
1- Amino Asitlerin Genel Yapısı
2- Aminoasitlerin Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri
3- Proteinlerin Yapısal Özellikleri
4- Proteinlerin Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri
5- Proteinlerin Fonksiyonları
PROTEĐNLERĐN FONKSĐYONEL YAPISI
VE BĐYOFĐZĐKSEL ÖZELLĐKLERĐ
Doç. Dr. Meltem ERCAN
6. Proteinlerin Saflaştırılma Yöntemleri
336
Meltem ERCAN
PROTEĐNLER
Doç. Dr. Meltem ERCAN
Maddelere özellikleri veren, atomlarındaki düzendir. Her maddeyi
meydana getiren atomlar belli sıralarda ve belli bağlarla birbirlerine
bağlanmaları, “molekül“ adı verilen özel grupları oluşturur. Bu çok önemli bir
konudur, çünkü atomların farklı şekilde gruplanmaları ve organize olmaları ile
canlı ve cansız maddeler birbirinden tamamen ayrılırlar.
Canlılığı oluşturan dört büyük ana molekül grubu vardır.
Nükleik asitler, Lipitler, Karbonhidratlar, Proteinler.
Proteinlerin yapı ve işlevlerini anlayabilmek için, amino asitlerin yapı ve
işlevlerini bilmemiz gerekmektedir.
1- AMĐNO ASĐTLERĐN GENEL YAPISI
Proteinler amino asitlerin dehidrate polimerleridir, her bir amino asit
kalıntısı yanındakine özel bir tip kovalent-peptit bağ ile bağlanmaktadır.
Proteinler çok çeşitli yöntemlerle yapısal amino asitlerine hidrolizlenebilir.
Amino Asitler Ortak yapısal Özellikler Taşır
Tüm amino asitlerin fiziksel ve kimyasal özellikleri taşıdıkları yan zincire
bağlıdır.
Tüm 20 a.a. de ortak olan yapı:
Bir C atomuna bağlı olarak;
Bu tip amino asitler standart αamino asitler olarak
adlandırılmaktadır.
Aminoasit molekülleri, bir ucunda "amino grubu(NH2)" diğer ucunda ise
"karboksil(COOH)" grubu taşırlar. Aminoasitlerin yan yana gelip zincirler
oluşturarak proteinleri sentezlemesi, bu iki grubun aralarında kovalent veya
iyonik bağ yapmasıyla gerçekleşir. Đki aminoasit yan yana geldiğinde COOH ve
NH2 grupları arasında bağlanma meydana gelir ve bu bağa "peptid bağı" adı
verilir. Bağlanma sırasında ise bir su molekülü serbest kalır. Đki aminoasidin yan
yana gelmesiyle oluşan peptid bağına "dipeptid", üç veya daha fazla (yüzlerce
ya da binlerce) aminoasidin yan yana gelmesiyle oluşan zincirdeki peptid
bağlarına ise "polipeptid" adı verilir. Proteinler düz aminoasit zincirlerinden
meydana gelmesine rağmen oldukça karmaşık yapılara sahiptir. Bunun nedeni
ise zincirdeki bazı aminoasitlerin birbirleriyle ikinci veya üçüncü bir bağ
yapmasındandır.
Aminoasitlerin net yük, çözünürlük, kimyasal reaktiflik, hidrojen bağlama
gücü gibi bazı fizikokimyasal özellikleri R grubunun kimyasal doğasına bağlıdır.
Genellikle proteinlerde büyüklük, şekil, yük, hidrojen bağlama yeteneği ve
kimyasal etkileşimde farklı 20 çeşit yan zincir bulunur.
Standart amino asitler, R yan gruplarının özellikle polarite veya biyolojik
pH’da su ile etkileşmeye eğilim özelliklerine göre dört sınıfa ayrılırlar.
–H
• Nonpolar R gruplu amino asitler
-Karboksil grup (-COOH)
• Polar R gruplu amino asitler
-Amino grup (-NH2)
• Asidik R gruplu amino asitler
-Değişken Yan zincirler (R1…R20) bulunmaktadır
• Bazik R gruplu amino asitler
PROTEĐNLERĐN FONKSĐYONEL YAPISI VE BĐYOFĐZĐKSEL ÖZELLĐKLERĐ
337
338
Meltem ERCAN
Nonpolar R gruplu amino asitler:
2-AMĐNOASĐTLERĐN FĐZĐKSEL VE KĐMYASAL ÖZELLĐKLERĐ
NonPolar Alifatik R gruplu amino asitler:
Đyonik özellikler (Dissosiyasyon, izoelektrik nokta)
Suda çok az çözünürler. Bu amino asidin sınıfındaki R grupları polar
olmayan ve hidrofobiktir.
Nonpolar Aromatik R gruplu amino asitler:
Aromatik yan zincirli fenilalanin, tirozin ve triptofan göreceli polar
olmayanlardır. Hepsi hidrofobik etkileşimlere katılabilir.
Aminoasitlerinin yapısında bulunan bazik (amino-NH2) ve asidik (karboksil
-COOH) grupların varlığı nedeni ile sulu çözeltilerinin asidik, bazik ya da amfoter
karakter ( bileşiğin hem asit hem de baz özelliği taşıması yani asidik ortamda
baz, bazik ortamda asit gibi davranması ) kazanmalarına neden olur. Bunlar
çözeltilerinde elektriksel yüklü moleküller halindedirler.
Çözeltinin amfoter özellik gösterdiği pH’ya izoelektrik nokta denir ve her
aminoasit için spesifik bir değerdir. Bu özelliğinden dolayı elektroforez denilen
aletle kolayca birbirinden ayrılırlar ve miktarları da belirlenebilir.
R
Polar, Yüksüz R Gruplu aminoasitler:
Suda fazla çözünür. Su ile H bağı yaparlar. Sistindeki gibi disülfit
köprüleri, birçok proteinde meydana gelir ve proteinin yapısını stabilize ederler.
Sistin iki sistein molekülünün veya kalıntısının disülfit bağıyla bağlanmış halidir.
Bu disülfit- bağlı kalıntı kuvvetli hidrofobiktir . Disülfit bağları protein molekülünün
bölümleri arasında veya farklı protein zincirleri arasında kovalent bağ yaparak
birçok proteinin yapısı için özel bir rol oynar.
Pozitif Yüklü (Bazik) R Gruplu aminoasitler:
Hidrofilik R gruplarının çoğu pozitif veya negatif yüklüdür. lizin, arjinin
histidin pH 7,0’de pozitif yüklü R- grubu içeren amino asitlerdir. Histidin nötrale
yakın pKa değerine sahip iyonize olabilen yan zincir içeren tek standart amino
asittir. Birçok enzim katalizli tepkimede, His kalıntısı proton alıcısı/vericisi olarak
tepkimeyi kolaylaştırır.
H3N
Đkinci karboksil grubuna sahip aspartat ve glutamat, Asparajin, Glutamin
pH 7.0’ de net negatif yüke sahip R grubu içeren iki amino asittir.
C
COO-
H
Dipolar iyon (Zwitteriyon)
Bir tek amino grubuna ve bir tek karboksil grubuna sahip standart
amino asitler, moleküllerinin net elektriksel yüklerinin sıfır olduğu pH’da yani
izoelektrik nokta pH’sında Zwitteriyon şeklinde veya diğer bir ifade ile iki kutuplu
(dipolar iyon) şekilde bulunurlar.
R
R
H3N
+
C
H 3N
COOH
+
C
C O O-
H 2N
H
H
Asidik ortam
Negatif Yüklü (Asidik) R Gruplu aminoasitler:
+
Nötral ortam(Zwitteriyon)
Bazik ortam
Dipolar Amino Asit(Zwitteriyon)
• Asidik ortama konduğunda baz gibi davranır ve net yükü +1 olur,
• Bazik ortama konduğunda asit gibi davranarak, bazik ortama proton
verir ve net yükü -1 olur.
Bu çift yönlü yapıya sahip maddeler amfoterik ve sıklıkla amfolitler
(amfoterik elektrolitler) olarak adlandırılırlar.
PROTEĐNLERĐN FONKSĐYONEL YAPISI VE BĐYOFĐZĐKSEL ÖZELLĐKLERĐ
339
340
Meltem ERCAN
Çözünürlük (Đyonizasyon)
Aminoasitler tuz benzeri yapıları nedeniyle kararlı, kristal yapıdadır ve
genellikle suda çözünürler. Aminoasitlerin alkoldeki çözünürlüğünün düşük
olması, aminoasitlerin polar karakterlerinden kaynaklanmaktadır. Ortama asit ya
da baz ilavesi ortamda tuz oluşumu sağlayarak çözünürlüğü artırmaktadır. Diğer
aminoasitlerin ortamda bulunuşu da çözünürlüğü kolaylaştırır.
3- PROTEĐNLERĐN YAPISAL ÖZELLĐKLERĐ
Proteinler, aminoasitlerin belili türde, belirli sayıda ve belirli diziliş sırasıyla
düz bir zincirde kovalent- peptit bağlarıyla oluşmuş polipeptitlerdir.
Proteinlerin yapılarında kovalent bağlar ve kovalent olmayan bağlar
vardır.
UV absorbsiyonu
Aminoasitlerin maksimum UV absorbsiyonunu ve floresans özelliğini farklı
dalga boylarında gösterir. Proteinlerdeki yapısal değişimler, bu aminoasitler
üzerinden gözlenen absorbans ve floresans değişimleri takip edilerek
belirlenebilmektedir.
Optik aktivite
• Proteinlerin yapılarındaki kovalent bağlar, peptit bağları ve disülfid
bağlarıdır;
• kovalent olmayan bağlar ise hidrojen bağları, iyon bağları ve hidrofob
bağlar (apolar bağlar)’dır.
1) Peptit bağları: Peptit bağı bir aminoasidin karboksil grubu ile ikinci bir
aminoasidin amino grubu arasından bir H20 molekülünün açığa çıkması
sonunda meydana gelir.
2) Disülfid bağları: Đki sistein kalıntısı arasında, sülfhidril (tiyol, -SH)
gruplarının H kaybetmeleri sonucu oluşan S-S bağlarıdır. Disülfid bağlarının bir
protein molekülünün şeklinin oluşmasında ve korunmasında önemli etkisi vardır.
3) Hidrojen bağları: Polipeptit zinciri oluşturan peptit özelliklerinden
kaynaklanan durumundan dolayı, oksijenlerin negatif, azotların ise pozitif özellik
taşımasının sonucu olarak, bir polipeptit zincirdeki bir peptit düzleminde bulunan
oksijen atomu ile bir başka peptit bağı veya düzlemindeki azot atomu arasında,
oluşan bağlardır:
(+) Dekstrorotatuvar - Sağ – saat yönü, (-) Levorotatuvar-Sol-saat
yönünün tersi
Glisin dışındaki tüm aminoasitlerin karbon atomu asimetriktir, yani dört
farklı grup bağlanmıştır. Bu da optikçe aktif olmalarına neden olur. Bunlar
polarize ışığın yönünü değiştirme yeteneğinde olan maddelerdir. Yön değiştirme
sola veye sağa olabilir. Doğal aminoasitler L formunda bulunur ve Daminoasitler atipik aminoasitlerdir Doğal aminoasitlerin çoğu polarize ışığı sağa
çevirir. D- amino asitlerin çoğunluğu ise vücut tarafından kullanılamaz. Bu
nedenle de bunlara doğal olmayan aminoasitler de denir.
4) Đyonik bağlar: Polipeptit zincirlerindeki asidik ve bazik amino asit
kalıntılarının fonksiyonel gruplarının fizyolojik pH’da tamamen veya kısmen
iyonlaşmış halde bulunmalarının sonucu olarak, elektronegatif ve elektropozitif
−
+
gruplar arasında gelişen elektrostatik çekim kuvveti ile (COO ······H3N )
oluşan bağlardır.
5) Apolar bağlar (hidrofobik bağlar): Polipeptit zincirindeki amino asit
kalıntılarının apolar kısımlarının birbirlerine yeter derecede yakın olmaları
halinde geçici bir polarite göstermelerinin sonucu ortaya çıkan ve Van der
Waals-London çekme kuvveti diye bilinen zayıf çekme kuvveti ile oluşan
bağlardır. Hidrofobik etkileşimler, proteinlerin iç kısımlarının kararlı olarak
devamlılığının sağlanmasında rol oynar.
PROTEĐNLERĐN FONKSĐYONEL YAPISI VE BĐYOFĐZĐKSEL ÖZELLĐKLERĐ
341
Protein moleküllerinin yapısı
Peptit bağlarıyla
342
Meltem ERCAN
Proteinlerin α-heliks yapısında, polipeptit
omurgası, oluşması mümkün olan bütün
hidrojen bağlarının oluşması için, kıvrımları
sağa dönen bir heliks biçiminde bükülmüştür:
Tüm bağlarla
Plakalı protein yapısı heliksel yapıdan farklı olarak pili benzeri yapı
oluşturacak şekilde katlanmalar gösterir. Plakalı yapılarda hidrojen köprüleri
farklı polipeptid zincirleri arasında kurulur. Đki paralel polipeptid zinciri sekonder
yapı oluşturduğunda zincirlerin birbirine yaklaştığı yerlerde kükürtlü
aminoasitlerin aracılığıyla disülfit bağları oluşur.
Polipeptit omurganın
özelliği ve özellikle
hidrojen bağlarıyla
Molekül ağırlığı
100000’in üzerinde
olan proteinlerde
Protein Yapısının Birkaç Düzeyi Vardır.
düzeyi tanımlanmıştır.
Başlıca dört protein yapı
Bir proteini meydana getiren böyle bir amino asit dizisine yani polipeptit
zinciri, o proteinin birincil (primer) yapısı olarak gösterilir
Đkincil (sekonder) yapı bir polipeptit zincirinin, komşu amino asitlerin
aralarında kurdukları hidrojen köprüleri sonucu, kazandığı yapı düzenine karşılık
gelir Bu yapılara kararlılık kazandıran aynı polipeptid zinciri üzerinde kurulan H
köprüleridir ve en stabil yapı göstereni α-heliks proteinlerdir. α-heliks proteinlerin
çoğunda heliksin bir yüzü hidrofobik iken diğer yüzü ve yan zincirler hidrofilik
kalıntılarla bağlanmıştır.
Üçüncül (tersiyer) yapı, polipeptit zincirlerinin uzak bölümlerindeki
grupların birbirleriyle kurdukları (S-S, hidrojen, van der Waals ya da tuz bağları
gibi) bağlar sonucu oluşan özgün, küresel yapı düzenidir. Tersiyer yapı genellikle
globüler proteinlerde görülür ve bu proteinler tersiyer yapılarıyla üç boyutlu
şekillerine kavuşurlar.
Dördüncül (kuarterner) yapı düzeni, birden çok polipeptit zincirinden
meydana gelen proteinlerde (örneğin hemoglobin ya da immunoglobulin)
görülür. Böyle proteinler, altbirim adı verilen polipeptit zincirlerinin zayıf bağlarla
ya da S-S köprüleriyle birleşmesi sonucu oluşurlar. Dördüncül yapının
oluşumunda moleküllerin asimetrik yapıları ve altbirimlerin birbirlerini tümleyen
(komplementer) yüzeyleri belirleyici olur. Bu etkileşimlere bağlı olarak çok
yüzeyli (örneğin yirmi yüzeyliye değin) yapı düzenleri ortaya çıkar.
4- PROTEĐNLERĐN FĐZĐKSEL VE KĐMYASAL ÖZELLĐKLERĐ
a. Proteinler, çeşitli etkilerle denatüre olurlar. Bir proteinin
denatürasyonu, molekülündeki yan bağların yıkılması ile polipeptit zincirin
katlarının açılması, sonra yeni bir biçimde yeniden katlanması olayıdır. Bir
proteinin denatürasyonu, proteinin tersiyer yapısının bozulması, sekonder ve
primer yapısının korunması biçiminde olursa reversibl’dır. Bir proteinin
denatürasyonu, proteinin tersiyer ve sekonder yapısının bozulması, yalnızca
primer yapısının korunması biçiminde olursa irreversibl’dır. Proteinin
PROTEĐNLERĐN FONKSĐYONEL YAPISI VE BĐYOFĐZĐKSEL ÖZELLĐKLERĐ
343
344
Meltem ERCAN
denatürasyonu, çoğu kez hidrojen bağlarını yıkan etkilerle olur. Bir proteinin
denatürasyonuna neden olan etkiler şunlardır: Isı, X-ışını ve UV ışınlar, ultrason,
uzun süreli çalkalamalar, tekrar tekrar dondurup eritmeler, asit etkisi, alkali
etkisi, organik çözücülerin etkisi, derişik üre ve guanidin-HCl etkisi, salisilik asit
gibi aromatik asitlerin etkisi, dodesil sülfat gibi deterjanların etkisi.
3. Koordinasyonlu Hareket;
b. Proteinler, amfoter maddeler yani amfoter elektrolit veya
amfolittirler; hem asit hem baz gibi davranma özellikleri vardır.
7. Büyüme ve Başkalaşımın Kontrolü;
+
4. Mekanik Destek;
5. Đmmün Koruma;
6. Sinir impulsların üretilmesi ve nakledilmesi;
−
(H2N-·····-COOH) ↔(H3N -····-COO )
Bir protein molekülü, izoelektrik noktasından düşük pH ortamında pozitif
yüklü katyon; izoelektrik noktasından yüksek pH ortamında ise negatif yüklü
anyon şeklinde bulunur.
c. Proteinler, amfolit olma özellikleriyle ilgili olarak da çeşitli
özelliklere sahiptirler:
1) Proteinlerin hem baz hem asit bağlama özellikleri vardır.
2) Proteinlerin hem negatif iyon hem pozitif iyon bağlama özellikleri vardır.
3) Proteinlerin su bağlama ve bağlı suyu verme yetenekleri vardır.
4) Proteinler, elektriksel alanda farklı hızlarda göç ederler. Bu göç,
izoelektrik noktalarından düşük pH’larda katoda; izoelektrik noktalarından
yüksek pH’larda anodadır. Proteinlerin elektriksel alanda göçme hızı, net elektrik
yüklerine ve ortamın pH değerine bağlıdır. Bir protein, elektriksel alanda,
izoelektrik noktasına eşit pH ortamında her iki kutup tarafından eşit kuvvetlerle
çekilir; hiç bir kutba göç etmez; hareketsiz kalır.
d. Proteinler, polipeptit zincirindeki peptit bağlarının su girişi ile
yıkılması sonucu hidroliz olurlar.
6. PROTEĐNLERĐN SAFLAŞTIRILMA YÖNTEMLERĐ
1. Kromatografik Yöntemler
A. Jel Filtrasyonu
B. Ion -Exchange ( Đyon Değiştirici ) Kromatografisi
C. Affinite Kromatografisi
D. Hidrofobik Etkileşim
Kromatografisi (HPLC);
Kromatografisi; E. Yüksek
Basınçlı Sıvı
2. Elektroforetik Yöntemler
A. Elektroforez
B. Đzoelektrik Fokuslama
3. Santrifügasyon Yöntemleri
A. Densiti Gradient (Zonal ) Santrifügasyon
B. Differansiyel Santrifügasyon
4. Dializ Ve Ultrafiltrasyon
KAYNAKLAR
5- PROTEĐNLERĐN FONKSĐYONLARI
Proteinler hemen hemen bütün biyolojik prosseslerde çok kritik ve önemli
rollere sahiptir. Bu fonksiyonlar şu başlıklar altında toplamak mümkündür:
Pehlivan F. (1997): Biyofizik. Hacettepe Taş Kitapçılık 2.Baskı, Ankara
Yıldırım H. (1985): Biyofizik. Anadolu Üniversitesi, Eskişehir.
Çelebi G. (2000): Biyofizik, II. Baskı, Barış Yayınları, Đzmir.
1. Enzimatik Kataliz;
2. Transport ve Depolama;
Biyofizik Ders Notları, Đ.Ü. Đstanbul,Tıp Fak. 1997, Đstanbul.
Guyton&Hall, Tıbbi Fizyoloji, Onuncu Edisyon, Nobel Tıp Kitabevi, 2001.
PROTEĐNLERĐN FONKSĐYONEL YAPISI VE BĐYOFĐZĐKSEL ÖZELLĐKLERĐ
345
Hücrenin Moleküler Biyolojisi Kitabın çeviri editörlüğü, Nur Buyru, Nejat Dalay,
Meral Özgüç, Mehmet Öztürk ve Meral Sakızlı tarafından 4. baskı, 2009.
Karl-Heinz Zimmerman, An introduction to protein informatics, 2003
Moleküler Biyoloji, Nobel yayın dağıtım, 1. Basım, 2007, Đstanbul.
tr.wikipedia.org/wiki/Protein
www.saglikbilimi.com/proteinlerin-yapisi
www.bilim.org
www.mustafaaltinisik.org
http://www.classwire.com/garlandscience
www2.aku.edu.tr
www.edubilim.com
346
Meltem ERCAN
Download