Hayvanların Evrimi IV (İnsan) Yrd.Doç.Dr.Yosun MATER Primatların Evrimi •Primatların evriminde iki önemli yenilik çok önemlidir. •Bunlar: el ve ayak parmaklarının kavrama kabiliyeti olması ve binoküler görme. •Yani iki gözle görme özelliğidir. •Primatların yaşayan 3 temel grubu vardır (Şekil 34.42). Bunlar; 1. Lemur’lar (Şekil 34.41) 2. Tarsier’ler 3. Antropoid’ler • En eski Tarsier fosili 55 Milyon yıl öncesine , en eski Antropoid fosili ise 45 Milyon yıl öncesine aittir. •DNA verilerine göre; Tarsier grubu üyeleri, Lemurlar’dan çok Antropoid’ler grubuna daha yakın görülmektedirler (Şekil 34.42). • Yine Tarsier grubunu oluşturan maymunlar eski dünya maymunları ve yeni dünya maymunları olarak iki ana gruba ayrılırlar (Şekil 34.43). •Bunlardan yeni dünya maymunları Güney Amerika’da yaklaşık 25 milyon yıl önce ilk kez kolonileşmişlerdir. •Eski dünya maymunları ise Asya ve Afrika’da çok daha fazla milyon yıldır yaşamış görünmektedirler. •Antropoidler ise Apes (Maymunlar) diye adlandırılan gruptur. •İnsansılarda bu grupta yer alır. •Eski dünya maymunlarından yaklaşık 25-30 Milyon yıl önce farklılaşmış oldukları düşünülür. •DNA verilerine göre; Tarsier grubu üyeleri, Lemurlar’dan çok Antropoid’ler grubuna daha yakın görülmektedirler (Şekil 34.42). • Yine Tarsier grubunu oluşturan maymunlar eski dünya maymunları ve yeni dünya maymunları olarak iki ana gruba ayrılırlar (Şekil 34.43). •Bunlardan yeni dünya maymunları Güney Amerika’da yaklaşık 25 milyon yıl önce ilk kez kolonileşmişlerdir. •Eski dünya maymunları ise Asya ve Afrika’da çok daha fazla milyon yıldır yaşamış görünmektedirler. •Antropoidler ise Apes (Maymunlar) diye adlandırılan gruptur. •İnsansılarda bu grupta yer alır. •Eski dünya maymunlarından yaklaşık 25-30 Milyon yıl önce farklılaşmış oldukları düşünülür. İnsanlar ; Memeliler, Büyük Beyinliler ve İki ayaklarının üstünde hareket edebilenler. •Yeryüzünde canlıların farklılaşmasındaki son nokta biz insanların dahil olduğu gruptur. •Homo sapiens’in ortaya çıkmasının son 200.000 sene içinde olduğu düşünülmektedir. •Yaklaşık 3.5 milyon yıldır hayatın olduğu düşünülen yeryüzü için bu oldukça yeni bir tarihtir. İnsanları ayıran Karakterler •İnsanları maymunlardan ayıran en önemli özellikler arasında Dik durabilmesi ve iki ayağı üzerinde yürüyebilmesi; •Daha büyük bir beyine sahip olması, dolayısıyla konuşma kapasitesi, sembollerle düşünme, artistik kabiliyet, karmaşık alet yapma ve kullanma kabiliyetine sahip olmasıdır. •İnsanlar ayrıca çene kemiklerinin ve kaslarının kısalma insanlarda görülen diğer değişikliklerdir. indirgenmesi ve sindirim sisteminde •Moleküler çalışmalar insan ve şempanze DNA’sının, 3 milyar baz çiftinden %99 aynı olduğunu, %1 farklı olduğunu göstermiştir. •Bu farklı %1 kısım çok önemli değişiklikler yapmış ve 19 farklı regülator (düzenleyici) geni oluşturmaktadır. •Bu 19 gen diğer genlerin hangilerinin ve hangi sırada açılıpkapanacağını düzenleyen genlerdir. •Tüm bu genetik farklar ve oluşturdukları-neden oldukları tüm farklılıklar insanları, maymunlardan ayırır. Erken İnsansılar •İnsanın kökenini araştıran bilim dalına paleoanthropology adı verilir. •Paleoantropologların elindeki fosil kayıtlarına göre; modern insana gelene kadar yok olan, yaklaşık 20 tür insansı yeryüzünde yaşamıştır ve bunlar şempazeden çok insana yakındırlar ve İNSANSILAR (Hominins, hominids) adını alırlar (Şekil 34.45). •1994’ten beri 4 milyon yaşından eski, 4 türe ait insansı fosilleri bulunmuştur. •Bunlardan en eskisi 6.5 milyon yaşında olan Sahelanthropus tchadensis fosilidir. •Bu eski fosillerin bazı ortak özellikleri vardır. Örneğin köpek dişlerinin gelişmesidir. •Bununla beraber hala yüz kısımları biraz düz olmakla beraber iki ayağı üzerine kalktığını gösteren kafatasının altından çıkan omurilik yapısı vardır. •Bu 4.4 milyon yaşındaki Ardipithecus ramidus fosilinde bacak kemiklerinde ve leğen kemiklerinde uzamalar görülmektedir (Şekil 34.46). •Beyin miktarı 300-450 cm3 ten modern insan Homo sapiens’te 1300 cm3’e çıkmıştır. •Benzer şekilde vücut boyu’da 1.2 m’den (yaklaşık şempanze kadar) 1.7 m’ye artmış görülmektedir. •Burada İKİ ÖNEMLİ YANLIŞ ANLAMAYI DÜZELTMEK GEREKİR (Sayfa 273) •Bunlardan YANLIŞ ANLAMALARDAN ilki, insansıların şempanzeden geldiği ya da atasının şempanze olduğu fikridir ki BÖYLE BİR ŞEY DOĞRU DEĞİLDİR! Ancak aynı atasal orjinden farklılaşmış iki grup olabilir. Şempanze Maymunların oluştuğu dalın başlangıcında yer alan bir gruptur ve insansılardan tamamen farklı bir dalda yer alır. •Bu YANLIŞ ANLAMALARDAN ikincisi ise insanın tamamen ata olduğudur. Buda elimizde her ne kadar düzensiz de olsa insansı fosilleri vardır. Bunlar insanın çok önceden atasal bir yapıdan ayrıldığını ve farklılaştığını göstermektedir. Çünkü insansıların, kafatasları, vücut şekilleri ve diyetleri (yiyecekleri, diş yapılarına bağlı olarak) tamamen maymunlardan farklıdır. •İnsansıların 6.5 milyon yıl önce yeryüzünde yaşamaya başladığı kabul edilir ama ne yazık ki modern insan Homo sapiens’in ne zaman ortaya çıktığı tam olarak (yaklaşık 200.000 bin sene önce olduğu düşünülmektedir) bilinmemektedir. •Fosil kayıtlarına göre insansıların farklılaşmaları 4 ila 2 milyon yıl arasında dikkat çekici şekilde artar. •En eski homonidlere, en yakın fosillerden biri 4,2-3,9 milyon yaşındaki Australopithecus anamensis’tir. • 1924’te Güney Afrika’da bulunan 3-2.4 milyon yaşındaki Australopithecus africanus fosilleri gerçekten iki ayağı üzerinde yürüyen, insan el ve kafatası yapısına sahip ama modern insanın 1/3 beyin boyutunda bir örnektir. •1974’te Ethopia’nın Afar bölgesinde yapılan kazılarda %40 tam bir insansı fosiline rastlanmıştır. •Yaklaşık 3.2 Milyon yaşındaki “Lucy” adı da verilen Australopithecus afarensis fosili, insansıların hakkında 1990’larda yapılan çalışmalara göre, yaklaşık 1 Milyon yıl yeryüzünde yaşadığı düşünülen bir türdür. •Bu insansı türünde; boyun yapısı gelişmiş, kemik boyları ve alt çene biraz daha uzamış kesinlikle iki ayak üzerinde hareket eden bir deden görüntüsü ve biraz daha büyümüş beyin yapısı olduğu görülmektedir (Şekil 34.47). •Australopid’ler içinde yer alan bir diğer grup, A. afarensis ve A. africanus gibi daha zayıf türlerden farklı olarak daha yapılı ve dayanıklı olan Paranthropus boisei türü idi. •Bu tür daha sağlam kemik yapısı daha gelişmiş çene ve kemik yapısına sahipti. •Daha güçlü çeneleri ve büyük dişleri vardı. •Her iki tip insansıda daha gelişmiş bir beyine sahip oldukları için yürüme ve alet kullanma yeteneğine sahiptiler. •Atasal insana benzerler 30-35 milyon yıl önce ortaya çıktıkları zamanda olasılıkla ağaçlarda yaşıyorlardı. •Yaklaşık 10 Milyon yıl önce etrafı ağaçlar ile çevrili düzlüklere ve dağlara yerleştiler. •Bunu tetikleyende Eurasaia kıtasının (Gerçek Asya kıtasının) ayrılması ile yaşadıkları çevrenin değişmesi, maymunların ağaçlara tırmanma yeteneğini geliştirirken, insansıların ayakta durma, yürüme ve yer değiştirme yeteneklerini geliştirdi diye düşünülmektedir. •Karmaşık, alet kullanma ve yapabilme yeteneğinin gelişmesi, böylece insansıların alet kullanabilmesi onları maymunlardan temelden ayıran ve insansı beyinlerinin gelişmişliğinin bir diğer göstergesidir. •Orangutanlar sopa ile böcekleri yuvalarından çıkarabilir. Şempanzeler biraz daha gelişmiş olarak bir sopa ile besinlerin ezilmesi, kırılması veya ağaçlardan yaprak indirmek gibi birden fazla eylemi gerçekleştirebilirler. •Yine de bunlar insansıların yapabildiklerinin yanında çok sınırlıdır, örneğin insansılar sopalar ve yapraklardan, ayakkabı benzeri şeyler yapabilmişlerdir. •İnsana benzeyen insansılar Homo türlerinden Homo habilis yaklaşık 2.4-1.6 Milyon yaşındadır. •Bunlar “becerikli işçiler” olarak bilinir. •Nispeten daha küçük çeneleri ve daha büyük beyin boyutuna (600-750 cm3) sahiptirler. •Taşları yontarak sivrileştirmiş ve keskinleştirmişlerdir. •İnsansı türlerinden Homo ergaster yaklaşık 1.9-1.5 Milyon yaşındadır. •Bunlar insansıların farklı bir türüdür. Çok uzun bacak yapıları ve küçük el yapıları vardır. Uzun mesafelerde yürüyüşler e özelleşmiş bir tür gibi görülmektedir. •Daha büyük bir beyin boyutuna (900 cm3 den fazla) sahiptirler. •Daha küçük bir diş yapıları vardır. Gerek bitkisel, gerek hayvansal besinleri ön işlemden geçirdikleri çiğnedikleri, ezdikleri ve hatta pişirdikleri düşünülmektedir (Şekil 34.48). •2012’de bir mağarada bulunan 1 Milyon yıl yaşında yanmış kemikler o zaman ateşin bilindiğini ortaya koymaktadır. •Homo ergaster yaklaşık erkek ve dişi bireylerinin hemen hemen aynı boyuttta olduğu görülmektedir. •Halbuki A. afarensis cinsiyete bağlı vücut cesamet (boyut) farklılıkları göstermektedirler. Erkekleri, dişilerinden 1,5 kat daha büyüktür. •Ayrıca Homo ergaster dişi ve erkek bireylerinin bir arada, daha genç ve bebek bireylerle yaşadıkları, yani aile kurdukları düşünülmektedir. •Bu türün Afrika’ya göç ettiği ve orada tespit edilen Homo eractus türünün atası olduğu, 2000 yılında Gürcistan’da bulunan Homo eractus fosil verileri ışığında düşünülmektedir. •Homo eractus türünün yaklaşık 200.000 yıl önce türünün tükendiği tahmin edilmektedir. •1856’da Almanya’da Neander Vadisinde madenciler bir mağarada belirgin kaşları olan, kalın kemikli, garip bir insan fosili buldular. •Bu fosil genellikle Neanderthal adı ile bilinen Homo neanderthalensis‘dir. •Bu türün yaklaşık 350.000 yıl önce yakın doğu, Orta asya ve Sibirya’da yaşadığı düşünülür. •Türü yaklaşık 28.000 yıl önce yok olmuştur. •Günümüz insanından daha büyük bir beyin yapısına sahip, ölülerini yakan, avlanmak için taş ve sopalardan alet yapan, adaptasyonlara ve kültüre sahip bu grubun Homo sapiens ile olan ilişkisi tartışma konusudur. •400.000 yıl önce aynı atadan farklılaştıkları düşünülmekle beraber, doğrudan aynı soydan geldikleri düşünülmemektedir. •Uzun zamandır cevap bekleyen bir soru olarak; bu iki tür arasındaki gen akışı merak konusudur. •Bu gen akışı belirsizdir. •2010 yılında yapılan DNA analizleri iki tür arasında %99,7 oranında benzerlik tespit etmiştir. •Bununla beraber bu gen akışının Neanderthal karakterleri için sınırlı olduğunu gösterilmiştir. •İkinci bir gen tarama çalışması yine 2010’da yapılmış ve yayınlanmıştır. •Bu çalışmada Sibirya’da bir mağarada, Neanderthal bir kemik parçasında, henüz insanda tanımlanmayan / olmayan, bilinmeyen “Denisovanlar” denilen, insansı karakterleri içeren DNA fragmentleri bulunmuştur (Şekil 34.49). •Modern insanın yani Homo sapiens’in atası olan insansıların H.ergaster ve/veya H.eractus olduğu düşünülür. •Bu düşünce ışığında, modern insanın yeryüzüne yaklaşık 195.000-160.000 yıl önce dağıldığı, yayıldığı düşünülür. •DNA verileri modern insanın bu iki türe, Neanderthal insanından daha yakın akraba olduğunu göstermiştir. •Yine fosil verilerine dayanarak, ilk modern insanın 115.000 yıl önce Afrika’da ortaya çıktığı, Orta doğu ve Asya’ya oradan Avusturalya’ya dağıldığı düşünülmektedir. •15.000 yıldır da modern insanın (günümüz insanının) yaşadığı düşünülür. •Bununla beraber, 2004 yılında yapılan bir çalışmada 18.000 yıl öncesine ait daha önce tanımlanmamış bir insansı iskeletine ait fosiller bulunmuştur. •Endonezya, Flores adasında bulunan bu fosillerin daha kısa boylu ve daha küçük beyinli bir insansıya ait olduğu tespit edilmiştir. •Homo floresiensis adı verilen bu fosil H.eractus’a benzemekte ama ondan da farklı özellikler göstermektedir. •Bu durum kıtaların ayrılması sırasında izole kalmış ve bir grubun varlığını gösterdiği gibi, H. floresiensis ve H. eractus arasında başka insansılar olabileceğini / olması gerektiğini de ortaya çıkarmıştır. •Bununla birlikte 2002’de Güney Afrika’da bulunan 77.000 yıllık duvar resimleri ve 2004’te Doğu Afrika’da bulunan 75.000 yıllık yumurta kabukları ve deniz kabukları ile yapılmış eserler, insansıların ve insanların evrimini anlamayı zorlaştırmaktadır. •Örneğin neden Neanderthal insanlarının, insansılar ile rekabet etmediği ve soylarının tükendiği cevaplanması gereken bir sorudur. Kullanılan Kaynaklar Campbell Biology 10th ed.(2014) Neil A. Campbell, Jane B. Reece, Unit 5, Part:35, p:712-750 Pearson Benjamin Cummings, 1301 Sansome St., San Francisco, CA 94111. Biology / 9th ed (2008)Peter H. Raven George B. Johnson, Kenneth A. Mason, Jonathan B. Losos, Susan R. Singer, Chapter 35. The McGraw-Hill Companies, Inc., 1221 Avenue of the Americas, New York, NY 10020.