İzmir`in işgali

advertisement
On5yirmi5.com
İzmir'in işgali
15 Mayıs 1919'da Yunanistan Krallığı tarafından işgaliyle başlayan ve 9 Eylül
1922'de Türk Ordusunun kente girmesiyle sona eren işgaldir.
Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 7/18/2017)
İzmir'in İşgali, I. Dünya Savaşı sonrasında Paris'te toplanan uluslararası barış konferansının kararıyla
İzmir kentinin 15 Mayıs 1919'da Yunanistan Krallığı tarafından işgaliyle başlayan ve 9 Eylül
1922'de Türk Ordusunun kente girmesiyle sona eren işgaldir.
İşgal, İtilaf Devletleri'in izniyle Yunan Yüksek Komiseri Aristidis Stergiadis komutası altında
yapılmıştır. I. Dünya Savaşı'nda Yunan Krallığı ile Osmanlı İmparatorluğu arasında herhangi bir askeri
çatışma yaşanmaması sebebiyle işgal, İtilaf Devletleri arasında da tartışma konusu olmuştur. İşgale
izin veren İtilaf Devletleri'nin ana amacı İtalyanların Anadolu'daki toprak kazançlarını
dengelemektir. İtalya, Birleşik Krallık ve Fransa arasında 26 Nisan 1917'de yapılan St.-Jean-deMaurienne antlaşması Yunan işgali ile uygulanamamış, çünkü İtalyanlara söz verilen İzmir bölgesi
Yunanlar tarafından işgal edilmiştir. Yunanların eylemleri, Türk Kurtuluş Savaşı'nda İtalya-Türk
Ulusal Hareketi arasında yakınlaşmaya sebep olmuştur.[kaynak belirtilmeli]İzmir kenti ile birlikte
Ayvalık, iki kent arasındaki sahil şeridi, Çeşme yarımadası, Selçuk ve Belkahve'ye kadar İzmir'in arka
alanı da işgal edilmiştir. Nisan 1920'den sonra Yunan ordusu İzmir'den harekete geçerek, Bursa,
Eskişehir, Kütahya ve Afyon'a kadar Batı Anadolu'nun büyük bir bölümünü de işgal altına almıştır.
İŞGAL KARARI
İzmir'in işgali düşüncesi 1919'un Şubat ortalarında Yunanistan başbakanı Venizelos'un önerisiyle,
İngiltere başbakanı Lloyd George tarafından ortaya atıldı. ABD başkanı Wilson bu öneriye önce
kesinlikle karşı çıktı, ancak 25 Mart dolayında daha esnek bir tavrı benimsedi. 7 Mayıs'ta İngiltere,
ABD ve Fransa, Yunan donanmasının İzmir'e gönderilmesinde hemfikir oldular. Karar 15 Mayıs'ta
uygulandı.
İŞGALİN STATÜSÜ
Yunan işgali, Türk barış antlaşmasının imzalanmasına kadar sürecek bir güvenlik tedbiri olarak
sunulmuştur. (I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'na göre, barış
imzalanıncaya kadar İtilaf Devletleri'ne gerekli gördükleri limanları ve stratejik noktaları işgal etme
yetkisi verilmişti.) İzmir Yunanistan'a ilhak edilmemiş, Yunan askeri kontrolü altında bir Türk vali
tarafından yönetilmiştir.
10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr Antlaşması uyarınca İzmir ve Ayvalık beş yıl süreyle Yunan
işgali altında Osmanlı egemenliğinde kalacak, bu sürenin sonunda hangi devlete katılacaklarına
ilişkin plebisit (halkoylaması) yapılacaktı.
Türk ve dünya kamuoyu işgali, Türk ulusuna yönelik bir hakaret ve nihai Yunan ilhakına yönelik bir
adım olarak değerlendirmiştir.
İŞGALE YÖNELİK ELEŞTİRİLER
İzmir'in Yunanlılarca işgali fikri Batı dünyasında birçok siyasetçi ve asker tarafından şiddetle
eleştirildi. Barış Konferansındaki ABD delegasyonunun resmi raporuna göre,
“ ...ekonomik açıdan bakıldığında Küçük Asya'nın batısındaki kıyı şehirlerinin İç Anadolu'dan
ayrılması insafsızca bir darbe olacak ve Türk İmparatorluğu kendisini denize bağlayan doğal
çıkışlardan kopacaktır. ”
Winston Churchill sonradan İzmir'in işgalini şöyle değerlendirmiştir:
“ "Wilson, Lloyd George, Clemenceau ve Venizelos gibi aklını, ihtiyatını ve tecrübesini yaşam
karşısında sınamış seçkin devlet adamlarının Paris'te nasıl olup da böylesine acele ve ölümcül bir
adım atabildiklerini halen anlayabilmiş değilim. ”
İŞGALİN GEREKÇELERİ
İşgalin en büyük gerekçesi hazırlanan sahte raporlarla bölgedeki Rum sayısının Türk sayısından
fazla olduğudur ve bu bölgenin Yunanlara verilmesinin kararlaştırılmasıdır. ABD başkanı Wilson buna
önce karşı çıksada sonradan daha yumuşak bir tavır göstermiştir. Wilson İtalyanların Akdeniz
Bölgesi'ne izinsiz asker çıkardığı haberini aldı.[6] İtalyanların Anadolu içine sefer başlatmaları
olasılığından şüphelendi ve dolayısıyla İzmir üzerinde olan Yunan hak iddialarına sıcak bakmaya
başladı. Bunu İtalyanları cezalandırmak için iyi bir olanak olarak gördü ve Rumlara karşı yapılan
zulüm hikayeleri onu İzmir'in Yunan ordusu tarafından işgal edilmesine onay vermesinde etkiledi.
İŞGAL GÜNÜ
İzmir'de Yunan askerlerinin geçit töreni.
İzmir'in işgalinden önce, 14 Mayıs'ta İzmir istihkâmları işgal edildi. İngiliz birlikleri Karaburun ve
Uzunada’yı, Fransız birlikleri Urla ve Foça’yı, Yunan birlikleri de Yenikale’yi işgal ettiler.15 Mayıs
1919 sabahı İtilaf Devletleri donanmasının koruması altında Yunan askerleri İzmir rıhtımına çıktılar.
İzmir'de ise buna karşı koyabilecek sadece 200 kişilik bir askeri birlik bulunuyordu. İzmir ve
çevresindeki birliklerin başında bulunan Ali Nadir Paşa, Yunan askerlerine karşı koyulmaması ve
silahları İtilaf Devletleri askerlerine teslim edilmesi için emir verdi. İzmirli Rumların sevinç gösterileri
arasında geçit töreni yapan Yunan askerlerine ateş eden Hasan Tahsin bir Yunan askerini öldürdü,
akabinde diğer Yunan askerlerinin ateşiyle hayatını kaybetti. Hasan Tahsin'in ateş ettiği kurşun,
Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatan ilk kurşun olarak bilinir. Yunan askerleri bu olaya karşılık çevreye
yaylım ateşi başlattılar. Askeri kışlada bulunan silahsız Türk askerlerini hedef alan yaylım ateşi, Türk
askerlerinin teslim olmasına rağmen devam etti. Türk subayları ve askerleri dipçiklenerek ve
süngülenerek öldürüldü. Zito Venizelos (Yaşasın Venizelos) diye bağırmayan Türk subayları
süngüleniyordu. Ali Nadir Paşa ise Yunan askerleri tarafından tekmeleniyordu. Türk sivillere karşı
öldürme, yağma ve tecavüz olayları başladı. İşgalin ilk günü İzmir'de 400 Türk öldürüldü.15-16
Mayıs arası çevredeki köylerde ve kazalarda yaşanan olaylarlar ile 5.000 kadar Türk öldürüldü.[8]
19 Mayıs 1919 tarihli New York Times gazetesi, işgalin ilk günü 800 Türk'ün ve 100 Yunanın
öldüğünü yazdı. 15 Mayıs günü sonunda toplam 20.000 Yunan askeri İzmir ve etrafındaki bölgeye
çıkarılmıştı.
Yunan Evzonlar İzmir'de tören yürüyüşünde.
Yunan kızları İzmir'in işgalini kutluyor.
16 Mayıs sabahı İzmir'in işgalini duyan 800 kadar yerli Rum, Türk köylerine saldırmaya başladı.
Savunmasız insanları öldürüldü ve malları yağmalanmaya başlandı. Urla'daki Türk mahalleleri
Rumlar tarafından kuşatılmaya başlandı. Bunun üzerine 56. Tümene bağlı 173. Alay Komutanı
Yarbay Kâzım Bey yanında bulunan 18 er ve birkaç jandarma ile kasabayı savunmaya başladı. İlk
Rum saldırısı püskürtüldü. Aynı gün bu olayı öğrenen kasabadaki Türk halkı, Urla'daki askeri silâh
deposunda bulunan 120 silâhı ve cephaneyi alarak, 120 kişilik bir milis kuvveti meydana getirmiş,
böylece Batı Anadolu’da ilk Kuva-yi Milliye birliği doğmuştur. Bunu çevrede hızla başka milis
kuvvetlerinin kuruluşu izlemiştir.
vikipedia
Bu dökümanı orjinal adreste göster
İzmir'in işgali
Download