Anlatım Bozuklukları ANA DİLİ: Prof. Dr. Doğan Aksan ana dili şöyle tanımlıyor: "Ana dili başlangıçta aileden ve yakın çevrelerden öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve bireylerin toplumla en güçlü bağlarını oluşturan dildir". ORTAK DİL: Bütün ülkelerde değişik ağız yapıları vardır. Türkiye Türkçesi için kabul edilen ortak dil İstanbul ağzıdır. Ortak dil aynı ülkede yaşayan, aynı dili konuşan insanların hepsinin ortaklaşa kullanabilecekleri bir dil gereksiniminden doğar. Bir toplumda bireysel, kültürel, bilimsel ve ekonomik gelişmeler, o toplumu oluşturan bireylerin ortak bir dili doğru kullanabilmeleriyle gerçekleşir. Anlatım bozukluklarını iki başlık altında inceleyebiliriz: A. Anlama Dayalı Anlatım Bozuklukları a) Gereksiz Sözcük Kullanımı b) Sözcüğün Yanlış Anlamda Kullanılması c) Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanılması d) Anlamca Çelişen Sözcüklerin Kullanılması e) Anlam Belirsizliği f) Mantık Hataları g) Deyim Yanlışları B. Yapıya Dayalı Anlatım Bozuklukları a) Özne-Yüklem Uyumsuzluğu b) Tamlama Yanlışlığı c) Çatı Uyumsuzluğu d) Ek Yanlışları A. Anlama Dayalı Anlatım Bozuklukları a) Gereksiz Sözcük Kullanımı: Aynı cümlede eş ya da yakın anlamlı sözcüklerin kullanılması anlatım bozukluğuna sebep olur. Artık biraz dinlenip istirahat etmeliyiz. Bu ürünleri geri iade alamayız. Türkçe dili çok zengindir. Onun düşünce ve fikirlerini desteklemiyorum. Aşağı yukarı iki üç aydır görüşmüyoruz. Koridorda yüksek sesle bağırmayın. Gizli sırlarımı aşikâr etme. Uyarı: Cümlede deyimin açıklamasının verilmesi de gereksiz sözcük kullanımıdır. Ödevlerine üstünkörü göz attı. Konuşulanları istemeden duymuş, konuşulanlara kulak misafiri olmuştu. b) Sözcüğün Yanlış Anlamda Kullanılması: : Sözcükler cümle içinde kullanılırken anlam incelikleri gözetilerek kullanılmalıdır. Şeytan ayrımda gizlidir. (ayrıntıda) Otobüs biletinin fiyatı bize çok geldi. (ücret) Babasının verdiği harçlığı küçümsedi. (azımsadı) Okula 1989 tarihinde başladım. (yılında) Tohumları saksıya diktik. (ektik) Başarısı yüzünden sürekli övülüyor. (sayesinde) c) Sözcüğün Yanlış Yerde Kullanılması: Nicelik ve nitelik bildiren sözcükler kullanıldıkları yere göre tür ve anlam kazandığı için sözcüğün yanlış yerde kullanılması anlatım bozukluğuna neden olur. Çok moralim bozuldu. / Moralim çok bozuldu. İzinsiz inşaata girilmez. / İnşaata izinsiz girilmez. Ağrısız kulak delinir. / Kulak ağrısız delinir. Uyarı: Sıralama hataları da anlatım bozukluğuna sebep olur. Bebek bırak emeklemeyi yürüyemiyor. / Bebek bırak yürümeyi emekleyemiyor. Öneri otuz oya karşı on üç oyla reddedildi. / Öneri on üç oya karşı otuz oyla reddedildi. d) Anlamca Çelişen Sözcüklerin Kullanılması: Kesinlik-olasılık, ortalama-netlik bildiren sözcüklerin aynı cümlede kullanımı anlamda çelişkiye sebep olur ve bu durum anlatım bozukluğuna yol açar. Aşağı yukarı tam yirmi kişiydiler. Şüphesiz o da bu geziye katılabilir. Eminim o da seni arıyordur. e) Anlam Belirsizliği: İyi bir cümle herkes tarafından anlaşılabilir olmalıdır. Bir cümleden farklı anlamlar çıkarılabiliyorsa o cümlede anlatım bozukluğu vardır. Anlam belirsizliğinin üç temel sebebi vardır: i. Noktalama eksikliği: Noktalama işaretlerinin kullanılmaması, sözcüklerin türünün ya da anlamının değişmesine neden olabilir. Genç bekçiyi öldürdü. / Genç, bekçiyi öldürdü. Çocuk arabasını beğenmedi. / Çocuk, arabasını beğenmedi. ii. Tamlayan Eksikliği: Belirtili isim tamlamalarında cümlede herhangi bir anlam belirsizliği meydana gelecekse tamlayan düşürülmez. Buraya geleceğini biliyordum. / (Kimin) Senin geleceğini/onun geleceğini? Dün kardeşini gördüm. / (Kimin) Senin kardeşini/onun kardeşini? iii. Karşılaştırma Hataları: Cümlede karşılaştırma yapılırken karşılaştırılan öğelerin açık bir şekilde verilmesi gerekir. Kardeşimi senden çok severim. Kardeşimi senin onu sevmenden daha çok severim. f) Mantık Hataları: Cümleler açık, anlaşılır ve tutarlı olmalıdır. Mantıksal tutarlılığın olmadığı cümleler anlatım bozukluğu içerir. Duygu ve düşüncelerini dile getiren kişilere saygı duymak demokratik bir zorunluluktur. (Demokraside zorunluluk yoktur.) Okula döndüğünde cüzdanını çalınmış olarak buldu. (Çalınan eşya bulunmaz.) Bütün bildiklerimi ve bilmediklerimi sana öğreteceğim. (Bilinmeyenler öğretilemez.) g) Deyim Yanlışları: Deyimler kalıplaşmış ifadelerdir. Deyimlerin yanlış anlamda kullanılması, yapılarının veya sözdizimlerinin değiştirilmesi anlatım bozukluğuna neden olur. Kuduz köpeği görünce etekleri zil çaldı. (etekleri tutuştu.) Dış kapıdan içeride konuşulanlara kulak misafiri oldu. (kulak kabarttı.) Kafası atmak (yanlış) / Tepesi atmak (doğru) B. Yapıya Dayalı Anlatım Bozuklukları a) Özne-Yüklem Uyumsuzluğu: Özne-yüklem uyumsuzluğundan kaynaklanan anlatım bozuklukları iki başlık altında incelenebilir: i. Tekillik/Çoğulluk Uyumsuzluğu: Temel cümlenin öznesi tekil kişilerin bir araya gelmesiyle oluşursa yüklem mutlaka çoğul çekimlenmelidir. Bütün işleri ben ve kardeşim yaptı. (ben ve kardeşim = biz olduğundan yaptık) Uyarı: Özne belgisiz zamir ya da topluluk adı olursa yüklem tekil olmalıdır. Çoğu, söylediklerimizi dinlediler. (dinledi) Ekip, başarılı bir çalışma geçekleştirdiler. (gerçekleştirdi) Uyarı: Özne insan ve çoğul olduğunda yüklem tekil de çoğul da olabilir. Ancak özne insan dışı bir varlıksa özne tekil de olsa çoğul da olsa yüklem tekil olur. Müdürler konuyla ilgili toplantı yaptı / yaptılar. Kuşlar uçuyorlar. (uçuyor) Köpekler karşı kaldırıma koşuyorlar. (koşuyor) ii. Olumluluk/Olumsuzluk Uyumsuzluğu: Cümlede belgisiz zamirle oluşturulan öznelerin bazıları olumlu bazıları olumsuz anlam içerir. Yüklem öznenin anlamına uygunluk göstermelidir. Okula kimse gelmemiş, maça gitmiş. / Okula kimse gelmemiş, herkes maça gitmiş. b) Tamlama Yanlışlığı: İsim tamlamalarının tamlayanı ile sıfat tamlamalarının tamlayanı, aynı tamlanana bağlanamaz. Böyle bir kullanım anlatım bozukluğuna neden olur. Askeri ve polis aracı / askeri araç ve polis aracı (askeri araç – sıfat tamlaması, polis aracı – isim tamlaması) Sanat ve kültürel etkinlik / sanat etkinlikleri ve kültürel etkinlik (sanat etkinlikleri – isim tamlaması, kültürel etkinlik – sıfat tamlaması) c) Çatı Uyumsuzluğu: Cümlede bulunan fiil ve fiilimsilerin çatı yönünden uyumsuz olmaması gerekir. Cümle etken başlıyorsa etken, edilgen başlıyorsa edilgen devam etmek zorundadır. Sorular çözdü, cevapları verdi. ( çözdü – edilgen, verdi – etken) / Sorular çözüldü, cevaplar verildi. ( çözüldü – edilgen, verildi – edilgen) Otobüslere binip pikniğe gidildi. ( binip – etken, gidildi – edilgen) / Otobüslere binip pikniğe gittiler. (binip – etken, gittiler – etken) d) Ek Yanlışları: Eklerin eksik ya da fazla kullanılması anlatım bozukluğuna sebep olur. i. Tamlayan Eki Eksikliği: Belirtili isim tamlamalarında tamlayan ile tamlanan arasına sözcük ya da sözcük grupları girebilir. Bu durumda tamlayan ekinin kullanılmaması anlatım bozukluğuna sebep olur. Yazar kendisini edebiyattan uzaklaştıracak bu tür olaylara kesinlikle karışmaması gerekir. / Yazarın kendisini edebiyattan uzaklaştıracak bu tür olaylara kesinlikle karışmaması gerekir. ii. İyelik Ekinin Gereksiz Kullanılması: İyelik eki aynı zamanda tamlanan eki olarak da kullanılır. İyelik ekinin gereksiz kullanılması anlatım bozukluğuna sebep olur. Konuşmasını bilmiyor. / Konuşmayı bilmiyor. iii. Çoğul Ekinin Gereksiz Kullanılması: Sıfat tamlamalarında tamlayan çoğulluk bildirirse tamlanana çoğul eki eklenmez. Birkaç öğrenciler / birkaç öğrenci iv. -ki Ekinin Gereksiz Kullanılması: Sıfat yapan -ki eki, sıfatfiiller ile kullanılınca anlatım bozukluğu meydana gelir. Fabrikadaki çalışanlar greve başladı. / Fabrikada çalışanlar greve başladı. Yazım Kuralları A. Cümle büyük harfle başlar İki çizgi arasındaki açıklama cümleleri büyük harfle başlamaz. İki noktadan sonra cümle ve özel ad niteliğinde olmayan örnekler sıralandığında bunlar büyük harfle başlamaz. B. Dizeler büyük harfle başlar C. Belirli bir tarih bildiren ay ve gün adları büyük harfle başlar D. Tabela, levha ve levha niteliğindeki yazılarda geçen kelimeler büyük harfle başlar E. Kitap, bildiri, makale vb.nde ana başlıktaki kelimelerin tamamı, alt başlıktaki kelimelerin ise yalnızca ilk harfleri büyük olarak yazılır. F. Kitap ve dergilerde bulunan resim, çizelgelerin altında yer alan açıklayıcı yazılar büyük harfle başlar. G. Özel adlar büyük harfle başlar Kişi adlarıyla soyadları büyük harfle başlar. Takma adlar da büyük harfle başlar. Kişi adlarından önce ve sonra gelen unvanlar, saygı sözleri, rütbe adları ve lakaplar büyük harfle başlar. Akrabalık adı olup lakap veya unvan olarak kullanılan kelimeler büyük harfle başlar. Akrabalık bildiren kelimeler küçük harfle başlar. Cümle içinde özel adın yerine kullanılan makam veya unvan sözleri büyük harfle başlar. Saygı bildiren sözlerden sonra gelen ve makam, mevki, unvan bildiren kelimeler büyük harfle başlar. Millet, boy, oymak adları büyük harfle başlar. Dil ve lehçe adları büyük harfle başlar. Devlet adları büyük harfle başlar. Din ve mezhep adları ile bunların mensuplarını bildiren sözler büyük harfle başlar. Din ve mitoloji ile ilgili özel adlar büyük harfle başlar. Gezegen ve yıldız adları büyük harfle başlar. Düşünce, hayat tarzı, politika vb. anlamlar bildirdiğinde doğu ve batı sözlerinin ilk harfleri büyük yazılır. Bu sözler yön bildirdiğinde küçük yazılır. Yer adları (kıta, bölge, il, ilçe, köy, semt vb.) büyük harfle başlar. Özel ada dâhil olmayıp tamlama kuran şehir, il, ilçe, belde, köy vb. sözler küçük harfle başlar. Yer adlarında ilk isimden sonra gelen ve deniz, nehir, göl, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci isimler büyük harfle başlar. Mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak adlarında geçen mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak kelimeleri büyük harfle başlar. Saray, köşk, han, kale, köprü, kule, anıt vb. yapı adlarının bütün kelimeleri büyük harfle başlar. Yer bildiren özel isimlerde kısaltmalı söyleyiş söz konusu olduğunda, yer adının ilk harfi büyük yazılır. Kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge, genelge adlarının her kelimesi büyük harfle başlar. Kurum, kuruluş, kurul, merkez, bakanlık, üniversite, fakülte, bölüm, kanun, tüzük, yönetmelik ve makam sözleri asılları kastedildiğinde büyük harfle başlar. Kitap, dergi, gazete ve sanat eserlerinin (tablo, heykel, beste vb.) her kelimesi büyük harfle başlar. Özel ada dâhil olmayan gazete, dergi, tablo vb. sözler küçük. Ulusal, resmî ve dinî bayramlarla anma ve kutlama günlerinin adları büyük harfle başlar. Kurultay, bilgi şöleni, çalıştay, açık oturum vb. toplantıların adlarında her kelimenin ilk harfi büyük yazılır. Tarihî olay, çağ ve dönem adları büyük harfle başlar. Özel adlardan türetilen bütün kelimeler büyük harfle başlar. Yer, millet ve kişi adlarıyla kurulan birleşik kelimelerde sadece özel adlar büyük harfle başlar. Uyarı: Özel ad kendi anlamı dışında yeni bir anlam kazanmışsa büyük harfle başlamaz. Para birimleri büyük harfle başlamaz. Özel adlar yerine kullanılan "o" zamiri cümle içinde büyük harfle yazılmaz. H. Pekiştirmeli Sözlerin Yazılışı Sıfat veya zarf görevindeki pekiştirmeli sözler bitişik yazılır. I. Mastarlara Gelen Eklerin Yazılışı -ma / -me ile biten mastarlardan sonra -a / -e, -ı / -i eklerinden biri geldiğinde araya y koruyucu ünsüzü girer. J. Fiil Çekimi ile İlgili Yazılışlar a / -e, -acak / -ecek, -ayım / -eyim, -alım / -elim, -an / -en vb. eklerden önce gelen ünlü veya ekin geniş ünlüsü söyleyişe bakılmaksızın a / e ile yazılır. K. Ki’nin Yazılışı Bağlaç olan ki ayrı yazılır. Birkaç örnekte ki bağlacı kalıplaşmış olduğu için bitişik yazılır. Şüphe ve pekiştirme göreviyle kullanılan ki sözü de ayrı yazılır. L. Da / de’nin Yazılışı Bağlaç olan da / de ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak büyük ünlü uyumuna uyar. Ayrı yazılan da / de hiçbir zaman ta / te biçiminde yazılmaz. M. Soru Eki mı / mi / mu / mü’nün Yazılışı Bu ek gelenekleşmiş olarak ayrı yazılır ve kendisinden önceki kelimenin son ünlüsüne bağlı olarak ünlü uyumlarına uyar. Soru ekinden sonra gelen ekler, bu eke bitişik olarak yazılır. Bu ek sorudan başka görevlerde kullanıldığında da ayrı yazılır. N. İkilemelerin Yazılışı İkilemeler ayrı yazılır. O. Sayıların Yazılışı Sayılar yazıyla da yazılabilir. Birden fazla kelimeden oluşan sayılar ayrı yazılır. Para ile ilgili işlemlerle senet, çek vb. ticari belgelerde geçen sayılar bitişik yazılır. Yüzde ve binde işaretleri yazılırken sayılarla işaret arasında boşluk bırakılmaz. Adları sayılardan oluşan iskambil oyunları bitişik yazılır. Dört veya daha çok basamaklı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve aralarına nokta konur. Sayılarda kesirler virgülle ayrılır. Sıra sayıları yazıyla ve rakamla gösterilebilir. Üleştirme sayıları rakamla değil yazıyla belirtilir. Kesirlere getirilecek ekler alttaki sayı esas alınarak yazılır. P. Ayrı Yazılan Birleşik Sözcükler Etmek, edilmek, eylemek, olmak, olunmak yardımcı fiilleriyle kurulan birleşik fiiller, ilk kelimesinde herhangi bir ses olayına uğramazsa ayrı yazılır. Birleşme sırasında kelimelerinden hiçbiri veya ikinci kelimesi anlam değişikliğine uğramayan birleşik kelimeler ayrı yazılır. • Hayvan türlerinden birinin adıyla kurulanlar • Bitki türlerinden birinin adıyla kurulanlar ! Çiçek dışında anlamlar taşıyan baklaçiçeği (renk), narçiçeği (renk), suçiçeği (hastalık); ot dışında anlamlar taşıyan ağızotu (barut), sıçanotu (arsenik); ses düşmesine uğramış olan çöreotu ve yazımı gelenekleşmiş olan semizotu, dereotu bitişik yazılır.. • Nesne, eşya ve alet adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler • Yol ve ulaşımla ilgili birleşik kelimeler • Durum, olgu ve olay bildiren sözlerden biriyle kurulan birleşik kelimeler • Bilim ve bilgi sözleriyle kurulan birleşik kelimeler • Yuvar ve küre sözleriyle kurulan birleşik kelimeler • Yiyecek, içecek adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler • Gök cisimleri • Organ veya organ yerine geçen sözlerden biriyle kurulan birleşik kelimeler • Benzetme yoluyla insanın bir niteliğini anlatmak üzere bitki, hayvan ve nesne adlarıyla kurulan birleşik kelimeler • Zamanla ilgili birleşik kelimeler -r / -ar / -er, -maz / -mez ve -an / -en sıfat-fiil ekleriyle kurulan sıfat tamlaması yapısındaki birleşik kelimeler ayrı yazılır. Renk sözü veya renklerden birinin adıyla kurulmuş isim tamlaması yapısındaki renk adları ayrı yazılır. Rengin tonunu belirtmek üzere renkten önce kullanılan sıfatlar ayrı yazılır. Yer adlarında kullanılan batı, doğu, güney, kuzey, güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, kuzeydoğu, aşağı, yukarı, orta, iç, yakın, uzak kelimeleri ayrı yazılır. Dış, iç, sıra sözleriyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır. Somut olarak yer belirten alt ve üst sözleriyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır. Alt, üst, ana, ön, art, arka, yan, karşı, iç, dış, orta, büyük, küçük, sağ, sol, peşin, bir, iki, tek, çok, çift sözlerinin başa getirilmesiyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır. Q. Bitişik Yazılan Birleşik Sözcükler Ses düşmesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır. Etmek, edilmek, eylemek, olmak, olunmak yardımcı fiilleriyle birleşirken ses düşmesine, ses değişmesine veya ses türemesine uğradıklarında bitişik yazılır. Kelimelerden her ikisi veya ikincisi, birleşme sırasında anlam değişmesine uğradığında bu tür birleşik kelimeler bitişik yazılır. • Bitki adları • Hayvan adları • Hastalık adları • Alet ve eşya adları • Biçim, tarz, tür, motif vb. adlar • Yiyecek adları • Oyun adları • Gök cisimlerinin adları • Renk adları • Oğlu, kızı sözleri -a, -e, -ı, -i, -u, -ü zarf-fiil ekleriyle bilmek, vermek, kalmak, durmak, gelmek ve yazmak fiilleriyle yapılan tasvirî fiiller bitişik yazılır. Bir veya iki ögesi emir kipiyle kurulan kalıplaşmış birleşik kelimeler bitişik yazılır. -an/-en, -r/-ar/-er/-ır/-ir, -maz/-mez ve -mış/-miş sıfat-fiil ekleriyle kurulan kalıplaşmış birleşik kelimeler bitişik yazılır. İkinci kelimesi -dı (-di / -du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü) kalıplaşmış belirli geçmiş zaman ekleriyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır. Her iki kelimesi de -dı (-di / -du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü) belirli geçmiş zaman veya -r /-ar /-er geniş zaman eklerini almış birleşik kelimeler bitişik yazılır. Somut olarak yer bildirmeyen alt, üst ve üzeri sözlerinin sona getirilmesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır. İki veya daha çok kelimenin birleşmesinden oluşmuş kişi adları, soyadları ve lakaplar bitişik yazılır. İki veya daha çok kelimeden oluşmuş il, ilçe, semt vb. yer adları bitişik yazılır. Şehir, köy, mahalle, dağ, tepe, deniz, göl, ırmak, su, çay vb. kelimelerle kurulmuş sıfat tamlaması ve belirtisiz isim tamlaması kalıbındaki yer adları bitişik yazılır. Kişi adları ve unvanlarından oluşmuş mahalle, meydan, köy vb. yer ve kuruluş adlarında, unvan kelimesi sonda ise gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır. Ara yönleri belirten kelimeler bitişik yazılır. Dilimizde her iki ögesi de asıl anlamını koruduğu hâlde yaygın bir biçimde gelenekleşmiş olarak bitişik yazılan kelimeler de vardır. • Baş sözüyle oluşturulan sıfat tamlamaları • Bir topluluğun yöneticisi anlamındaki başı sözüyle oluşturulan belirtisiz isim tamlamaları • Ağa, baba, bey, efendi, hanım, nine vb. sözlerle kurulan birleşik kelimeler • Biraz, birçok, birçoğu, birkaç, birkaçı, birtakım, herhangi, hiçbir, hiçbiri belirsizlik sıfat ve zamirleri de gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır. Ev kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır. Hane, name, zade kelimeleriyle oluşturulan birleşik kelimeler bitişik yazılır. -zede eki ile oluşturulmuş birleşik kelimeler bitişik yazılır Müzikte kullanılan makam adları bitişik yazılır Kanunda bitişik geçen veya bitişik olarak tescil ettirilmiş olan kuruluş adları bitişik yazılır. Renk adlarıyla kurulan bitki, hayvan veya hastalık adları bitişik yazılır. Noktalama İşaretleri A. Nokta ( . ) Cümlenin sonuna konur. Bazı kısaltmaların sonuna konur. Sayılardan sonra sıra bildirmek için konur. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur. Saat ve dakika gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur. Kitap, dergi vb.nin künyelerinin sonuna konur. Dört ve dörtten çok rakamlı sayılar sondan sayılmak üzere üçlü gruplara ayrılarak yazılır ve araya nokta konur. Genel Ağ adreslerinde kullanılır. Matematikte çarpma işareti yerine kullanılır. B. Virgül ( , ) Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur. Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur. Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur. Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına konur. Tırnak içinde olmayan alıntı cümlelerinden sonra konur. Konuşma çizgisinden sonraki alıntı cümlesinin bitimine konur. Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur. Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bildiren kelimelerden sonra konur. Anlam karışıklığını önlemek için kullanılır. Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur. Sayıların yazılışında kesirleri ayırmak için kullanılır. Metin içinde art arda gelen zarf-fiil eki almış kelimelerden sonra konur. Kitap, dergi vb.nin künyelerinde yazar, eser, basımevi vb. maddelerden sonra konur. C. Noktalı Virgül ( ; ) Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbirinden ayırmak için konur. Ögeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur. İkiden fazla eş değer ögeler arasında virgül bulunan cümlelerde özneden sonra noktalı virgül konabilir. D. İki Nokta (: ) Kendisiyle ilgili örnek, açıklama verilecek cümlenin sonuna konur. Ses bilgisinde uzun ünlüyü göstermek için kullanılır. Karşılıklı konuşmalarda, konuşan kişiyi belirten sözlerden sonra konur. Edebî eserlerde konuşma bölümünden önceki ifadenin sonuna konur. Genel Ağ adreslerinde kullanılır. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır. E. Üç Nokta ( ... ) Anlatım olarak tamamlanmamış cümlelerin sonuna konur. Kaba sayıldığı için veya bir başka sebepten dolayı açık yazılmak istenmeyen kelime ve bölümlerin yerine konur. Alıntılarda başta, ortada ve sonda alınmayan kelime veya bölümlerin yerine konur. Sözün bir yerde kesilerek geri kalan bölümün okuyucunun hayal dünyasına bırakıldığını göstermek veya ifadeye güç katmak için konur. Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur. Karşılıklı konuşmalarda, yeterli olmayan, eksik bırakılan cevaplarda kullanılır. F. Soru İşareti ( ? ) Soru eki veya sözü içeren cümle veya sözlerin sonuna konur. Soru bildiren ancak soru eki veya sözü içermeyen cümlelerin sonuna konur. Bilinmeyen, kesin olmayan veya şüpheyle karşılanan yer, tarih vb. durumlar için kullanılır. G. Ünlem İşareti ( ! ) Sevinç, kıvanç, acı, korku, şaşma gibi duyguları anlatan cümle veya ibarelerin sonuna konur. Seslenme, hitap ve uyarı sözlerinden sonra konur. Alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenen sözden hemen sonra yay ayraç içinde ünlem işareti kullanılır. H. Kısa Çizgi ( - ) Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna konur. Cümle içinde ara sözleri veya ara cümleleri ayırmak için ara sözlerin veya ara cümlelerin başına ve sonuna konur, bitişik yazılır. Kelimelerin kökleri, gövdeleri ve eklerini birbirinden ayırmak için kullanılır. Fiil kök ve gövdelerini göstermek için kullanılır. İsim yapma eklerinin başına, fiil yapma eklerinin başına ve sonuna konur. Arasında, ve, ile, ila, ...-den ...-e anlamlarını vermek için kelimeler veya sayılar arasında kullanılır. Matematikte çıkarma işareti olarak kullanılır. Sıfırdan küçük değerleri göstermek için kullanılır. I. Uzun Çizgi (—) Yazıda satır başına alınan konuşmaları göstermek için kullanılır. Buna konuşma çizgisi de denir. J. Eğik Çizgi ( / ) Dizeler yan yana yazıldığında aralarına konur. Adres yazarken apartman numarası ile daire numarası arasına ve semt ile şehir arasına konur. Tarihlerin yazılışında gün, ay ve yılı gösteren sayıları birbirinden ayırmak için konur. Dil bilgisinde eklerin farklı biçimlerini göstermek için kullanılır. Genel Ağ adreslerinde kullanılır. Matematikte bölme işareti olarak kullanılır. Fizik, matematik vb. alanlarda birimler arası orantıları gösterirken eğik çizgi araya boşluk konulmadan kullanılır. K. Tırnak İşareti ( “ ” ) Başka bir kimseden veya yazıdan olduğu gibi aktarılan sözler tırnak içine alınır. Özel olarak vurgulanmak istenen sözler tırnak içine alınır. Cümle içerisinde eserlerin ve yazıların adları ile bölüm başlıkları tırnak içine alınır. Bilimsel çalışmalarda künye verilirken makale adları tırnak içinde yazılır. Tırnak içinde verilen cümlenin içinde yeniden tırnağa alınması gereken bir sözü, ibareyi belirtmek için tek tırnak kullanılır. L. Yay Ayraç ( ) Cümledeki anlamı tamamlayan ve cümlenin dışında kalan ek bilgiler için kullanılır. Özel veya cins isme ait ek, ayraçtan önce yazılır. Tiyatro eserlerinde ve senaryolarda konuşanın hareketlerini, durumunu açıklamak ve göstermek için kullanılır. Alıntıların aktarıldığı eseri, yazarı veya künye bilgilerini göstermek için kullanılır. Bir söze alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırmak için kullanılan ünlem işareti yay ayraç içine alınır. Bir bilginin şüpheyle karşılandığını veya kesin olmadığını göstermek için kullanılan soru işareti yay ayraç içine alınır. M. Kesme İşareti ( ’ ) Özel adlara getirilen iyelik, durum ve bildirme ekleri kesme işaretiyle ayrılır. Kişi adlarından sonra gelen saygı ve unvan sözlerine getirilen ekleri ayırmak için konur. Kısaltmalara getirilen ekleri ayırmak için konur. Sayılara getirilen ekleri ayırmak için konur. ! Kurum, kuruluş, kurul, birleşim, oturum ve iş yeri adlarına gelen ekler kesmeyle ayrılmaz. ! Başbakanlık, Rektörlük vb. sözler ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde kesmeyle ayrılmaz. ! Özel adlara getirilen yapım ekleri, çokluk eki ve bunlardan sonra gelen diğer ekler kesmeyle ayrılmaz. ! Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden biri bulunan özel adlara ünlüyle başlayan ek getirildiğinde kesme işaretine rağmen son ses yumuşatılarak söylenir. Cümlenin Öğeleri A. Yüklem Cümlede yargıyı üzerinde taşıyan ögedir. Bir söz dizisi içindeki yüklem sayısı, cümle sayısını gösterir. Yüklemin yapısı diğer cümle öğelerinin de belirleyicisidir. Bazı cümlelerde yüklem, kelime veya kelime grubu olarak yer almaz ve cümlelerin anlamı bağlamdan anlaşılır. Bu cümleler, kesik cümlelerdir. Art arda sıralanmış bazı cümlelerde yüklem veya yüklemin bir parçası ortak olabilir. B. Özne Cümlede yapanı veya olanı karşılayan ögedir. Yüklemi isim olan cümlelerde, edilgen fiilli cümlelerde ve yüklemi oluş bildiren fiil cümlelerinde “olan”ı, diğer cümlelerde “yapanı karşılayan öğedir. Fiile çokluk, iyelik ve aitlik eki dışında çekim eki almadan bağlanır. Bir cümlede birden fazla özne bulunabilir. Bazı cümlelerde, bir kelime veya kelime grubu olarak yer almaz. Cümlenin öznesi, yüklemin taşıdığı şahıs ekinden anlaşılır. Gereklilik kipinin teklik 3. şahsının bazı kullanışlarında ve aynı işlevdeki -mAk lâzım/gerek kalıplı cümlelerde de özne bulunmaz. Yüklemi birleşik fiil olan bazı cümlelerde özne, yüklemin içinde yer alır. Özneli yüklemler, yüklem ve öznenin anlamca kaynaşmasından, deyimleşmesinden meydana gelmiştir. Hitap unsurları, yükleme bağlanmadıkları için özne değil cümle dışı öğedir. Arka arkaya sıralanmış bazı cümlelerde özne ortak olabilir. Cümle tahlillerinde yükleme sorulan kim ve ne soruları, özneyi bulmaya yardım eder. Cümlede özne ile yüklem arasında her zaman teklik-çokluk bakımından paralellik aranmaz. Özne olan çokluk insan isimleri, teklik ve çokluk yükleme bağlanır. Özne olan çokluk organ isimleri, teklik yükleme bağlanır. Özne olan çokluk soyut isimler, genellikle teklik yükleme bağlanır. Özne olan teklik veya çokluk topluluk isimleri, teklik yükleme bağlanır. Özne olan çokluk hareket isimleri, teklik yükleme bağlanır. Öznesi sayı sıfatlarıyla veya birkaç, birçok gibi belirsizlik sıfatlarıyla kurulmuş bir sıfat tamlamasında yüklem genellikle teklik, bazen çokluktur. Öznesi teklik veya çokluk birinci ve üçüncü şahıs olan cümlenin yüklemi, çokluk birinci şahıstır. Öznesi teklik veya çokluk birinci ve ikinci şahıs olan cümlenin yüklemi, çokluk birinci şahıstır. Öznesi teklik veya çokluk ikinci ve üçüncü şahıs olan cümlenin yüklemi, çokluk ikinci şahıstır. Öznesi teklik veya çokluk birinci, ikinci ve üçüncü şahıs olan cümlenin yüklemi, çokluk birinci şahıstır. C. Nesne Cümlede yüklemin bildirdiği, öznenin yaptığı işten etkilenen ögedir. Sadece yüklemi geçişli fiil olan cümlelerde bulunur. Yükleme sorulan NE, NEYİ ve KİMİ soruları, nesneyi bulmaya yardım eder. Fiile eksiz veya yükleme hâli eki ile bağlanır. Yükleme hâli eki taşımayan nesneler belirtisiz nesnedir; genel bir varlığı, bir türü karşılar. Bazı belirtisiz nesneler de anlamca belirli bir varlığı işaret ederler. Yükleme hâli eki taşıyan nesneler belirtili nesnedir, bilinen bir varlığı karşılar. Belirtisiz nesne yüklemin yanında yer alır. Belirtisiz nesne ile yüklem arasında daimî bir ilişki vardır. Bu sebeple yüklemle belirtisiz nesne arasına da / de, dahi, bile gibi kuvvetlendirme edatları ve soru eki dışında genellikle başka bir öge giremez. Sıralama, karşılaştırma amaçlı bazı bağlı yapılarda, sıfat tamlaması kuruluşundaki belirtisiz nesne yüklemden uzaklaşabilmektedir. Bir cümlede birden fazla nesne bulunabilir. Ancak bu nesneler belirtili, belirtisiz aynı cinsten olmalıdır. Belirtili ve belirtisiz nesneler aynı cümle içinde yer alamaz. Art arda sıralanan bazı cümlelerde nesne ortak olabilir. İsim cümleleri nesne almaz. D. Yer Tamlayıcısı Cümlede yönelme, bulunma ve uzaklaşma bildirerek yüklemi tamamlayan ögedir. Yükleme sorulan kime, kimde, kimden, neye, nede, neden, nereye, nerede, nereden sorulan bu öğeyi bulmayı kolaylaştırır. Yükleme yönelme, bulunma, uzaklaşma hâli ekleriyle bağlanan bir kelime veya kelime grubudur. Yer tamlayıcısı mutlaka bu eklerden birini taşımalıdır. Bir cümlede birden fazla aynı veya ayrı cinsten yer tamlayıcısı bulunabilir. Yönelme, bulunma ve uzaklaşma hâli ekli tarz, zaman ve miktar zarfları yer tamlayıcısı değildir. E. Zarf Zaman, tarz, sebep, miktar, yön, vasıta ve şart bildirerek yüklemi tamamlayan cümle öğesidir. Yükleme sorulan NASIL, NE ZAMAN, NE İLE, KİMİNLE, HANGİ ŞARTLARDA, KİM TARAFINDAN, NİÇİN, NE KADAR, HANGİ YÖNE gibi sorular, zarf öğesini bulmayı kolaylaştırır. Bir cümlede aynı veya ayrı türden birden fazla zarf bulunabilir. Ayrı cinsten zarfların bir arada bulunduğu bir cümlede, genellikle zaman zarfı diğer zarfların önünde yer alır. Miktar bildiren zarflar ise yüklemin hemen yanındadır. Art arda sıralanan bazı cümlelerde zarf ortak olabilir. F. Cümle Dışı Öğeler Cümlenin herhangi bir yerinde bulunan, ancak kuruluşuna katılmayan ve dolaylı olarak cümlenin anlamına yardımcı olan öğelerdir. Bu öğeler, açıklama, pekiştirme vb. işlevlerle cümleye yardım eder ve cümleleri çeşitli anlam ilişkileri çerçevesinde birbirine bağlarlar. Ünlemler, ünlem grupları, hitaplar, bağlama edatları cümle dışı öğelerdir. Açıklama cümleleri ve ara sözler de cümle dışı öğedir. Cümle Türleri A. Yüklemlerine Göre Cümle Türleri i. İsim Cümlesi İsim cinsinden bir kelime ya da kelime grubunun ek-fiille çekimlenerek yargı bildirmesine isim cümlesi denir. İsim hükmünde olan kelime grupları (sıfat, zamir, edat ,vb.), isim cümlesinin yüklemi olabilirler. İsim cümleleri, genellikle özne ve yüklemden oluşur, öteki öğeler ise cümlede nadir olarak görülür. ii. Fiil Cümlesi Yüklemi çekimli bir fiil olan cümleye fiil cümlesi denir. Bildirme kipleriyle kurulan cümleler bir oluşu, bir durumu, zaman ve mekân içerisinde yargı yoluyla bildirirler. Tasarlama kipleriyle kumlan fiil cümleleri ise bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği belirtme ifadesi taşırlar. Tasarlama kiplerinde zaman kavramı yoktur. Şart kipi, cümleye şart anlamı katar; yargı bir şarta bağlanır. Bu kipin aynı zamanda istek ve temenni işlevleri de vardır. B. Anlamına Göre Cümleler i. Olumlu Cümle Bir iş, oluş, hareket ve düşüncenin gerçekleştiğini veya gerçekleşeceğini bildiren cümleye olumlu cümle denir. Olumlu isim cümlelerinde yüklemin aldığı ek-fiil düşebilir. Olumlu fiil cümlelerinde bazan yapı bakımından olumsuz olmalarına rağmen, soru şekliyle olumlu bir anlam kazanırlar. ii. Olumsuz Cümle Yüklemi olumsuz bir yargı bildiren, yargıyı olumsuz olarak ortaya koyan cümledir. Olumsuz fiil cümlelerinde “-mA-, -mAz” olumsuzluk eklerini alarak bir oluş ya da kılışın, kılmışın olmadığını, olmayacağım, yapılamayacağım bildirirler. Bazı cümleler şekilce olumlu bir yapıya sahip olsalar da soru yoluyla olumsuz bir anlam ifade ederler. Olumsuz isim cümlelerinde “değil” edatını kullanarak olumsuz bir anlam kazandırırlar. iii. Emir Cümlesi Yüklemi emir kipiyle çekimlenmiş fiil cümlesine emir cümlesi denir. Bu cümlelerde bir istek ifadesinin de bulunduğu göz ardı edilmemelidir. iv. Ünlem Cümlesi İnsanların duygularını, coşkularını, hayretlerini anlatan cümlelere ünlem cümlesi denir. Ünlemlerin bir kısmı anlatım kabiliyetini birlikte kullanıldıkları cümlelerden alırlar. Ünlem cümlelerinin sonuna ünlem işareti konur. C. Yüklemin Yerine Göre Cümleler i. Kurallı Cümle Yüklemi sonda bulunan cümleye kurallı cümle denir. ii. Devrik Cümle Yüklemi sonda bulunmayan cümleye devrik cümle denir. D. Yapılarına Göre Cümleler i. Basit Cümle Kuruluşunda tek yüklem bulunan, tek yargı bildiren cümledir. ii. Birleşik Cümle İçinde esas yargının bulunduğu bir temel cümle ile onu anlam ve görev bakımından tamamlayan bir veya birden fazla yan cümleden oluşan cümlelerdir. a. Şartlı Birleşik Cümle Şart ifadesine dayalı bir yan cümle ile bir ana cümleden meydana gelen birleşik cümledir. Tam bir yargı bildirmeyen bu cümleler, istek ve temenni ifade ederler. Şart cümlesi temel cümleden genellikle önce gelir, temel cümlenin gerçekleşmesi şartın gerçekleşmesine bağlıdır. b. İç İçe Birleşik Cümle Bir cümlenin, herhangi bir görevle başka bir cümlenin içinde yer almasıyla oluşan birleşik cümleye iç içe birleşik cümle denir. Bu cümlelerde iç cümle, temel cümlenin nesnesi olur. c. Ki’ li Birleşik Cümle “Ki ” bağlacıyla kurulan birleşik cümlelere ki ’li birleşik cümle denir. Yardımcı cümle ya doğrudan doğruya temel cümle yüklemine bağlanarak yüklemin tamamlayıcı bir öğesi ya da temel cümlenin öğelerinden birine bağlanarak onu belirten, tamamlayan, niteleyen bir öge olur. d. Girişik Cümle Fiilimsilerle (isim-fiil, sıfat-fiil, zarf-fiil) kurulan cümlelere girişik cümle denilir. Fiilimsilerle kurulan cümleler yargı ifade etmezler. Bu cümlelerde yardımcı cümle, temel cümleye, cümle öğelerinden birini tamamlayan bir öge olarak katılır. iii. Sıralı Cümle Arka arkaya sıralanmış cümlelerden oluşur. Her cümle kendi başına bir yargı bildirmekle birlikte, öteki cümlelerle aralarında bir anlam ilişkisi vardır. a. Bağımlı Sıralı Cümle Anlam ve öğelerinin ortak olmaları yönünden birbirine bağlı olan cümlelere bağımlı sıralı cümle denir. b. Bağımsız Sıralı Cümle Sıralı cümleler arasında öğeler bakımından ortaklık yoktur. Ortaklık, anlatılan konunun cümleleri arasındaki anlam yakınlığıdır. iv. Bağlı Cümle Cümle başı bağlaçları ile birbirine bağlanan cümlelere bağlı cümle adı verilir. v. Ara Sözlü (Cümleli) Cümle Cümleden çıkarıldıklarında cümlenin anlamında bir eksiklik yaratmayan bir “ara söz” taşıyan cümledir. vi. Eksiltili Cümle (Kesik Cümle) Konuşma veya anlatım esnasında yüklemi kullanılmayan cümleye eksiltili cümle denir. Yüklem kullanılmasa da cümlede bir yargı anlamı vardır. Yazılı Anlatım Türleri A. Öğretici Metinler i. Gazete Çevresinde Gelişen Metin Türleri a. Makale Bir yazarın herhangi bir konuda ,görüş ve düşüncelerini okuyucuya benimsetmek amacıyla yazdığı ,kesin sonuçlu yazılara makale denir. Makaleler bir görüşü savunmak veya bir konuda etraflı bilgi vermek, bunları kanıtlamak amacıyla yazılır. Makale bir düşünce yazısıdır. Yazarın yazıda öne sürdüğü görüş ve düşünceleri kanıtlaması gerekir. Amaç öğretmek, okuru bilgilendirmek, onun görüş ya da düşüncesini etkilemek olduğu için makalede genellikle tartışmacı ya da açıklayıcı anlatım biçimleri kullanılır. b. Mülakat Herhangi bir sosyal konu ya da sorun üzerinde, uzman kişi ya da kişilerle yapılmış konuşmaları yansıtan yazı türüdür. Görüşmeyi düzenleyen kişi, soracağı soruları önceden plânlamalıdır. Konunun ya da olayın bütün boyutlarını yansıtacak şekilde sorularını özenle seçmelidir. Görüşmeye katılan kişi ya da kişilerin duygu ve düşünceleri olduğu gibi yazıya geçirilmelidir. Mülakat Yöntemleri Ve Türleri; • Birebir Görüşmeler • Panel Görüşmeler • Çalışma Arkadaşları Grubu • Sıralı Görüşmeler • Değerlendirme Merkezi • Telefon Görüşmeleri c. Haber Yazısı Günlük gazetelerde, belli aralıklarla yayınlanan dergilerde, meslek kuruluşlarının belli aralıklarla yayınladığı bültenlerde; radyo ve televizyonlarda belli zaman aralıklarıyla sunulan bültenlerde halka duyurulmak üzere yayımlanan yazılardır. Resmi Haberler: Resmi haberler , resmi ve özel kuruluşlardaki yetkililerden alınan haberlerdir. Özel Haberler: Özel haberler, halk arasından toplanan haberlerdir. Ajans Haberleri: Ajans, haber toplama ve yayma işleriyle uğraşan kuruluştur. d. Deneme İnsanı ilgilendiren soyut sorunlar üzerine yazılan yazılardır. Modern anlamda denemenin ilk örneklerini Montaigne vermiştir. Denemede konu sınırlaması yoktur. Deneme, bir iç konuşmadır; kişinin kendini dinlemesidir ve bu yönüyle sohbetten ayrılır. e. Sohbet (Söyleşi) Herhangi bir konuyu konuşma havası içinde anlatan yazı türüdür. Yazar, güncel bir konuya ilişkin görüşlerini konuşma havası içinde aktarırken hem okurların hoşça vakit geçirmelerini sağlar hem de konuyla ilgili kendi düşüncelerini açıklamış olur. Yazar, okurun karşısındaymış ve onunla konuşuyormuş gibidir. Bu yüzden konuşma dilinde yaygın olarak kullanılan devrik cümleleri bolca kullanabilir. Sık sık sorular yönelterek okurların konuyla ilgili düşünce üretmelerini sağlamaya, okurları konunun içine çekerek ilgilerini canlı tutmaya çalışır. Sorduğu soruları okur adına yine kendi yanıtlar. f. Fıkra Gazete ve dergilerin belli sütunlarında yayımlanan, güncel konuları ele alan yazı türüdür. Bu tür yazılarda güncel olan her tür konu, yazarın görüşü doğrultusunda yorumlanarak okura sunulur. Makaledeki gibi öne sürülen görüş ve düşünceleri kanıtlama zorunluluğu yoktur. g. Eleştiri Gerçek değerini ortaya koymak amacıyla bir sanat ya da düşünce yapıtını değişik yönleriyle ele alıp inceleyen yazılardır. h. Röportaj Tanınmış veya bir alanda uzmanlaşmış kişilerle yapılan görüşmelerin anlatıldığı , bu görüşmelerden alınan cevapların aktarıldığı gazete ve dergi yazılarıdır. ii. KİŞİSEL HAYATI KONU ALAN METİN TÜRLERİ: a. Anı (Hatıra) Bir kimsenin yaşadığı veya karşılaştığı olaylar ile tanıdığı kişileri, gördüklerine ve bilgisine dayanarak anlattığı yazılardır. b. Gezi Yazısı Gezilip görülen yerlerin ilginç yönlerini, insanların yaşantılarını, gelenek ve göreneklerini anlatan bir yazı türüdür. c. Yaşam Öyküsü (Biyografi) Türlü alanlarda tanınmış, kalıcı yapıtlar vermiş, iz bırakmış kişilerin yaşamlarına, yaptıklarına ilişkin toplu bilgi veren yazıdır. d. Öz Yaşam Öyküsü (Otobiyografi) Bir kişinin kendi yaşam öyküsünü anlattığı yazı ya da yapıttır. e. Günlük Bir kimsenin yaşadıklarını, buna ilişkin duygu ve düşüncelerini günü gününe, üzerine tarih koyarak anlattığı yazıdır. f. Mektup Bir haberi, bir dileği, bir duyguyu veya bir düşünceyi bizden uzakta olanlara iletmek amacıyla yazdığımız yazıdır. Mektup Türleri • Özel Mektuplar: Akraba ve dost gibi yakın çevredeki insanlara yazılan mektup çeşididir. • Edebi Mektuplar: Mektubun yazıldığı dönemin edebiyat ve düşünce olayları yer alır. Yazar, karşısındakine öğüt verir, yol gösterir. • Resmi ve İş Mektupları: Resmî dairelerin ve tüzel kişilik taşıyan kuruluşların birbirlerine yazdıkları resmî yazılarla; bunların, vatandaşların başvurularına verdikleri yazılı cevaplardır. Özel kişilerle iş kurumları ve iş kurumlarının kendi arasında, işle ilgili olarak yazılan mektuplardır. • Açık Mektup: Her hangi bir düşünceyi, görüşü açıklamak, bir tezi savunmak için bir devlet yetkilisine ya da halka hitaben, bir kişi ya da kurum tarafından yazılan, gazete, dergi aracılığı ile yayımlanan mektuplardır. B. Edebî (Sanatsal) Metinler Edebi (sanatsal) metinlerin temel ifade şekilleri manzum veya mensur olabilir. Edebî (sanatsal) metinlerde dil, günlük konuşma dili değildir; imgeli, sanatlı veya estetik bir dildir. Sanatsal metinlerde dil, duygusal ve çağrışımsal özellikler taşır. Sanatsal metinlerde olaylar, masallardaki gibi olağanüstü de olabilir. Hikâye ve romanlarda olduğu gibi olmuş veya olabilecek nitelikte de olabilir. Sanat metinleri aynı kişi tarafından farklı zamanlarda okunduğunda ya da kişiden kişiye farklı duygulanmalar, heyecanlar oluşturur; bu bakımdan sanat metinlerinin öğretici metinler gibi tek bir anlamı yoktur, birçok anlamı vardır. Edebî (sanatsal) metinlerde "üslup", öğretici metinlerde ise "mesaj" ön plândadır. i. Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Edebî Metinler (Şiir, Mensur Şiir) a. Epik Şiir: Yiğitlik, kahramanlık konulu şiirlerdir. b. Lirik Şiir: Duygulu ve coşkulu şiirlerdir. c. Didaktik Şiir: Bir düşünceyi benimsetmek veya öğüt vermek üzere yazılan şiirlerdir. d. Satirik Şiir: Satirik şiir, ironi (ince alay)’nin ağır bastığı yergi şiiridir. e. Pastoral Şiir: Çoban hayatını, kır yaşamını anlatan şiirlerdir. İdil: Çobanın ya da şairin söylediği pastoral şiirlerdir. Eglog: Çobanların karşılıklı konuşmasıyla oluşan pastoral şiirlerdir. f. Dramatik Şiir: Tiyatroda sahnelenmek üzere yazılan şiirlerdir. g. Mensur Şiir: Düz yazı şeklinde oluşturulan şiirlerdir. ii. Göstermeye Bağlı Edebî Metinler a. Tiyatro: Hayatta görülen olayları sahnede canlandırma sanatına ve bu amaçla yazılmış eserlerdir. Tiyatro Türleri • Trajedi (Tragedya): İzleyicide korku ve acıma duyguları uyandıran, izleyicinin acıklı olaylardan sonuçlar çıkararak ders almasını sağlamayı amaçlayan tiyatro türüdür. • Komedi (Komedya): Hayatın gülünç yönlerini konu edinen tiyatro türüdür. • Dram: Acıklı ve gülünç olayların bir arada bulunduğu ve bu yönüyle hayata daha yakın olan tiyatro türüdür. Feeri: Masalımsı, olağanüstü olayları işleyen dram çeşididir. Melodram: "Besteli dram" anlamına gelen melodramlar acıklı rastlantılar üzerine kurulmuş dram çeşididir. Trajikomik: Hem acıklı hem de gülünç olayların anlatıldığı dram çeşididir. • Çağdaş Tiyatro: Günümüz tiyatrosu görünüş ve amaçları birbirinden faklı "absürt tiyatro" ve "epik tiyatro" olmak üzere iki kola ayrılmıştır. • Geleneksel Türk Halk Tiyatrosu: Tanzimat Dönemi’nden önce tiyatro geleneksel Türk Halk tiyatrosu olarak karşımıza çıkar. Bir metne dayanmadan irticalen (doğaçlama) varlık gösteren bu tiyatroya “seyirlik oyunlar” da denir. Belli bir sahnesi yoktur. b. Karagöz Karagöz, halkın içinden cahil bir kişiyi temsil eder. Hacivat ise aydın ve kültürlüdür. Hacivat ve Karagöz arasında anlamaya dayalı bir diyalog göze çarpar. Doğaçlama (tulûatlı) oynanan gölge oyunudur. Bu oyunlarda müzikten, tekerleme şeklindeki ahenkli sözlerden yararlanılır. c. Meddah: Tek kişinin bir hikâyeyi canlandırarak oynadığı geleneksel tiyatro türüdür. d. Orta Oyunu: Seyircilerin izlediği bir meydanda doğaçlama oynanan bir oyundur. Oyunun oynandığı meydana “palanga” denir. Temel kişileri Kavuklu ve Pişekâr’dır. Orta oyunu Karagöz’e benzer. e. Seyirlik Köy Oyunları: Köyde yaşayan kişilerin günlük hayatından sahnelerin yer aldığı, genellikle köy meydanında oynanan, köydeki farklı kişilerin anlatıldığı, güldürü amaçlı oyunlardır. iii. Sözlü Anlatım Türleri a. Tartışmaya Dayalı Türler Tartışma: Bir grubu (veya çoğunluğu) ilgilendiren, daha önceden belirlenen bir konu hakkında farklı düşünceleri olan kişilerin konuyla ilgili görüşlerini açıklamak, konuyu (veya sorunu) çözmek, muhatabın zayıf yönlerini aramak amacıyla bir araya gelerek yaptıkları karşılıklı konuşmadır. Münazara: Bir tez ile karışı tezin (antitezin), iki grup arasında bir hakem heyeti (jüri) huzurunda tartışıldığı konuşmalardır. Sempozyum (Bilgi Şöleni): Önceden belirlenmiş ve hatta yazılı olarak tartışmaya katılacaklara duyurulmuş bir konu üzerinde uzman kişiler tarafından konunun değişik yönlerinin genelde 15 dakikalık sunumlar olarak büyük dinleyici kitlesine sunulmasıdır. Panel: Bir konuşmacı grubunun dinleyiciler önünde, genellikle bilimsel, sosyal ya da siyasî bir konuyu tartışmak amacıyla yaptıkları toplu görüşmelerdir. Forum: Küçük bir grubun belli bir konuda, geniş bir kitleye uzman bilgisi aktarması paneldir. Daha sonra dinleyicilerden gelecek sorulara cevap vermesi ile forum gerçekleşir. Nutuk (Hitabet): Bir topluluk önünde bilgi vermek, bir sorunu tartışmak için yapılan coşkulandırıcı, etkili ve inandırıcı konuşmalardır. Açık Oturum: Konusunda uzman kişilerin bir masa etrafında toplanarak tartışmasıdır. Buradaki amaç bir sonuca varmak değil bilgilendirmektir. Kolokyum (Zıt Panel): Belirli bir konuyu aydınlatmak amacıyla, bilim adamı ve araştırıcıların bir araya geldikleri ve konunun bir bilim adamı ya da ekip tarafından sunulup tartışıldığı toplantıdır. Beyin Fırtınası: Belli problemleri çözmede, herkesin buluş yapma gücünden faydalanmak için uygulanan bir tekniktir. Büyük Grup Tartışması: Televizyonlarda çok sayıda kişinin, eğitim-öğretimde ise bütün sınıfın katıldığı tartışma gruplarına verilen addır. Seminer: bir grubun belli bir konuda ön çalışmalar yapıp bunu bir dinleyici kitlesinin önünde tartışma yöntemi ile sunmasıdır. b. Görüşmeye Dayalı Türler Konferans: Bilim, kültür, sanat, edebiyat, teknoloji gibi doğa ve kültür bilimleriyle ilgili konularda açıklayıcı ve öğretici amaçla dinleyici karşısında yapılan hazırlıklı konuşma türüdür. Sunum Hazırlama: Herhangi bir konuda yapılan araştırma ve çalışma sonuçlarını dinleyicilere açıklamaktır. Mülakat (Görüşme): Ünlü kişileri çeşitli yönleriyle tanıtmak ya da herkesi ilgilendiren bir konuyu aydınlatmak amacıyla uzmanlarla görüşmektir. iv. Anlatmaya Bağlı Edebî Metinler a. Destan Milletlerin başından geçmiş büyük felaketleri, göçleri, kişisel kahramanlıkları, dinî, millî ve sosyal olayları konu edinen, uzun manzum metinler olarak söylenen edebî metinlerdir. b. Mesnevi Uzun hikâyelerin anlatıldığı veya didaktik niteliği olan dinî-ahlâkî konuların işlendiği nazım şeklidir. c. Masal Zaman ve yerin belli olmadığı, olağan üstü özellikler taşıyan, halkın hayal ürünü olan ürünlerdir. d. Hikaye (Öykü) Olmuş ya da olabilecek olayları yere ve zamana bağlayarak bir kurgu içinde anlatan, insan yaşamından kesitler sunan kısa yazı türüdür. Halk Hikayesi: Nazımla nesrin iç içe olduğu ürünlerdir. Destan dönemimin sonlarına doğru çıkmış eserlerdir. Olay Hikayesi (Maupassant Tarzı Hikaye): Bir ana olayın "serim-düğüm-çözüm" bölümleri içinde anlatıldığı klasik hikâyelerdir. Durum Hikayesi (Çehov Tarzı Hikaye): Bir ana olay çevresinde gelişmeyen, hayattan bir kesit sunan, belli bir insanlık durumunu, belli bir ortam içinde anlatan hikâyelerdir. Ben Merkezli Hikaye: Gözlem ve olaylardan hareketle bireysel bunalımların, iç çatışmaların anlatıldığı hikâyelerdir. e. Roman Yaşanmış ya da yaşanılabilecek olayları yer ve zaman belirterek bir kurgu içinde anlatan hikâyeden daha uzun yazılardır. İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRKLERE AİT DOĞAL DESTANLAR Yaratılış Destanı (Altay Türkleri) Saka Destanları: Alper Tunga Destanı Şu Destanı Hun Destanları: Oğuz Kağan Destanı Attila Destanı Göktürk Destanları: Bozkurt Destanı Ergenekon Destanı Uygur Destanları: Türeyiş Destanı Göç Destanı İSLAMİYETTEN SONRAKİ TÜRKLERE AİT DOĞAL DESTANLAR Satuk Buğra Han Destanı Manas Destanı Cengiz Han Destanı (Cengiznâme) Timur Destanı Edige Destanı Battal Gazi Destanı (Battalnâme) Danişmend Gazi Destanı (Danişmendnâme) Saltuk Gazi Destanı (Saltuknâme) Köroğlu Destanı TÜRKLERE AİT YAPMA DESTANLAR Genç Osman Destanı (Kayıkçı Kul Mustafa) Kurtuluş Savaşı Destanı (Cahit Külebi) Üç Şehitler Destanı (Fazıl Hüsnü Dağlarca) İstanbul Fetih Destanı (Fazıl Hüsnü Dağlarca) Çanakkale Destanı (Fazıl Hüsnü Dağlarca) Kuvayı Milliye Destanı (Nazım Hikmet) Sakarya Meydan Savaşı (Ceyhun Atuf Kansu) DÜNYA EDEBİYATINDA DESTANLAR DOĞAL DESTANLAR Gılgamış (SÜMER) İgor (RUS) İlyada,Odysseia (YUNAN, Homeros tarafından derlenmiş.) Şehname (İRAN, Firdevsi tarafından derlenmiş.) Kalevela (FİN, Dr. Lönnrot tarafından derlenmiş.) Ramayana, Mahabarata (HİNT) Cid (İSPANYOL) Şinto (JAPON) Nibelungen (ALMAN) YAPMA DESTANLAR İlahi Komedya (İTALYA, Dante) Henriade (FRANSA, Voltaire) Kaybolmuş Cennet (İNGİLİZ, Milton) İlk çeviri roman: Yusuf Kâmil Paşa'nın Fenelon'dan çevirdiği Telemak İlk yerli roman : Şemsettin Sami Bey'in yazdığı Taaşşuk-ı Talât ve Fıtnat İlk edebî roman: Namık Kemal'in yazdığı İntibah İlk tarihî roman: Namık Kemal'in yazdığı Cezmi İlk köy romanı:Nabizâde Nazım'ın yazdığı Karabibik Romantizmden realizme geçişin ilk örneği: Samipaşazade Sezai'nin Sergüzeşt. İlk realist roman: Recaizâde Mahmut Ekrem'in Araba Sevdası İlk psikolojik roman denemesi ve ilk tezli roman: Nabizâde Nazım'ın Zehra