Uploaded by User8267

DUYGUSAL EMEK

advertisement
DUYGUSAL EMEK
DUYGU KAVRAMI
• Türk Dil Kurumunun Güncel Türkçe Sözlüğünde “duygu” kelimesi; Duyularla
algılama ve his, Belirli nesne olay veya bireylerin insanın iç dünyasında
uyandırdığı izlenim, Önsezi, Nesneleri veya olayları ahlaki ve estetik yönden
değerlendirme yeteneği, Kendine özgü bir ruhsal hareket ve hareketlilik olmak
üzere beş farklı anlamda ele alınmıştır.
• Yüz yılı aşkın bir süre önce William James “duygu nedir” sorusunu sormuş ve çok
çeşitli alanlardan farklı bakış açılarıyla tanımlar yapılmıştır. Genelde duygu,
hissedilenler ve etkiler gibi kavramlar açısından tanımlanmaktadır. Duygu
kavramı ile ilgili ortak bir tanım üzerinde uzlaşılamamış, her bilim adamı kendi
alanı içinde değerlendirerek farklı tanımlar ortaya atmıştır. En genel tanımıyla
duygu olgusu “öznel bir his durumu” olarak tanımlanmakta olup bu tanım
eğlence, aşk, kızgınlık gibi temel duyguları ve utanç, suçluluk, kıskançlık gibi
sosyal duyguları içerirken düşünce ve ruh hali ile duygu arasında bağlantı
kurmaktadır.
2
DUYGUYA İLİŞKİN BAZI KAVRAMLAR
• Duygulanım: Duygulanım veya afekt, bireyin uyaranlara, olaylara,
anılara, düşüncelere duygusal tepki ile katılabilme yetisi.
• Ayrık duygular: Duygular özel olarak bir hedef ya da nedene odaklıdır.
• Ruh Hali: Genel olarak pozitif veya negatif geniş çaplı his şeklindedir.
• Yaradılışsal Duygulanım: Bir kişilik özelliği veya durumlara istikrarlı,
öngörülebilir yollarla yanıt verme genel eğilimidir. Bu özellik, olayları
olumlu veya olumsuz bir şekilde görme eğilimiyle ifade edilir.
• Duygusal Zeka: Kişinin kendi duygularını anlaması, başkalarının
duygularına empati beslemesi ve duygularını yaşamını zenginleştirecek
biçimde düzenleyebilme yetisidir.
• Duygusal Düzenleme: Bireylerin hedeflerine ulaşabilmeleri ve sosyal
hayata uyum sağlayabilmeleri için duygusal uyarılmanın başlaması,
sürdürülmesi ve yönetilmesidir.
• Duygusal Yayılım: Bir kişinin duyguları ve ilgili davranışlarının diğer
insanlarda benzer duygu ve davranışları doğrudan tetiklemesi olgusudur.
3
ÖRGÜT İÇİNDE DUYGULARIN YERİ
• Örgütlerde, sadece işgörenlerin zihinsel ve fiziksel kapasiteleri önemli iken artık bunların
yanında hissettikleri duyguların da önemli olduğu anlaşılmaya başlanmaktadır. Çünkü
duygular, insanların hareketlerine yön vermektedir. Özelikle karşılıklı etkileşimin yoğun
olarak yaşandığı hizmet sektöründe duygular, sanayi sektörüne göre işin ayrılmaz bir
parçası olarak kabul edilmektedir. Çünkü hizmetin kalitesi, hizmeti sunan kişiye bağlı
olarak değişmektedir.
• Klasik yönetim anlayışının hakim olduğu dönemde işletmelerde duygular göz ardı edilmiş
ve iş odaklı yaklaşımlar esas alınmıştır. Neoklasik dönemde işletme başarısında insanın
önemini ortaya konmuş ve insan davranışlarının örgütsel başarıda önemine vurgu
yapmıştır. Modern yönetim anlayışıyla birlikte ortaya çıkan sistem yaklaşımı ve
durumsallık yaklaşımlarında ise çevre, insan ve iş faktörleri birlikte ele alınmaya
başlanmıştır. Bununla birlikte örgütlerde işgören davranışları işletme başarısında
rekabetçi avantaj elde etmede anahtar rol oynamaya başlamış ve örgütsel davranış
konusu birçok araştırmaya konu olmuştur. Duygusal emek konusu da işgörenlerin iş
başarımında örgütsel bağlılık, örgütsel sadakat, motivasyon, iş tatmini, tükenmişlik vb
konularla doğrudan ilişkisi nedeniyle de giderek önem kazanmaya başlamıştır. Duyguların,
hem insanların hem de işlerin bir parçası olarak kabul edilmesi ve işletmelerde duygusal
emekle ilgili yapılan araştırmalar çalışanlar, işverenler, yöneticiler ve örgüt yapısının
düzenlenmesi ve işleyişi açısından önemli yararlar sağlayacaktır.
4
DUYGUSAL EMEK
• Duygusal emek, bir işin duygusal gereksinimlerini yerine getirmek
için duyguları ve ifadeleri yönetme sürecidir. Daha spesifik olarak,
işçilerin müşteriler iş arkadaşları ve üstleriyle olan etkileşimleri
sırasında duygularını düzenlemeleridir.
5
DUYGUSAL GÖSTERİM KURALLARI
• Duygusal gösterim kuralları, çalışanın davranışlarının arka planında yer
alan duygusal tepkimeleri ve yönelimleri konusunda işletmenin
belirleyici kurallarını ifade etmektedir. İşletme beklentilerini ortaya
koyan bu kurallar hizmet esnasında çalışanın, müşterilerle karşılıklı
etkileşim halindeyken, işletmenin istediği duygu dışavurumlarını
gerçekleştirmesi olarak ele alınabilir.
• Çalışan, kendisinden beklenen bu duygusal dışavurumları
gerçekleştirmek adına bir çaba sarfetmektedir. İşletmenin beklediği bu
duygusal dışavurumlar ile bireyin gerçekte hissettiği duygular arasında
en azından belli zamanlarda bir fark olması kaçınılmazdır. İşte bu fark ve
farka dayalı gerilim duygusal emek kavramının temel vurgusudur.
6
DUYGUSAL EMEK YAKLAŞIMLARI
HOCHSCİLD YAKLAŞIMI
• Hochschild’e göre duygusal emek bir oyundur ve bu oyunda hizmet sahte, çalışanlar aktör,
müşteriler de izleyicidi. Bu bakış açısından hareketle 1983 yılında yaptığı çalışmada bir
havayolu şirketinde çalışan hosteslerin davranışlarını gözlemleyerek duygusal emek süreçlerini
incelemiştir. Sonucunda duygusal emeği yüzeysel davranış ve derin davranış olarak
boyutlandırmış; bu kapsamda iç dekor, sunulan yemekler ve hizmet gibi, hosteslerin içten
gülümsemelerinin de yolcuları etkilediği sonucuna ulaşmıştır. Hochschild’in yaptığı bu ayrıma
göre yüzeysel davranış, çalışan bireyin gerçekte hissettiği duygulardan farklı bir şekilde,
kendisinden istenen duyguların ortaya konmasıdır. Derin davranış ise, sergilemesi gereken
duyguyu çalışanın içselleştirerek gerçekten hissetmesi ve o şekilde davranmasıdır. İlkinde
sergilenen davranış zoraki iken, ikincisinde içinden gelerek davranış söz konusu olmaktadır.
Dolayısıyla derin davranışın etkisi daha fazla olacaktır.
ASHFORTH VE HUMPHREY YAKLAŞIMI
• Ashforth ve Humphrey ise duygusal emeği, uygun duygunun sergilenmesi davranışı olarak
tanımlamışlardır. Bu yaklaşım Hochschild’inkinden farklı olarak, davranışın altında yatan
duygulara değil, doğrudan davranışın kendisine odaklanmıştır. Çünkü işin dışarıdan
gözlemlenebilen ve karşı taraf için önemli olan kısmı davranışlardır. Ashforth ve Humphrey’in
duygusal emek konusuna yaklaşımlarını farklılaştıran noktalardan biri de sosyal kimlik kuramını
duygusal emek kavramına uyarlamış olmalarıdır. Söz konusu kurama göre bireyler kendilerini
ve başkalarını bir takım sosyal grupların parçaları olarak algılarlar ve içinde bulundukları
sosyal grubun özelliklerini kendi özellikleriymişçesine benimserler.
7
MORRİS VE FELDMAN YAKLAŞIMI
• Duygusal emekle ilgili diğer yaklaşım ise Morris ve Feldman
yaklaşımıdır. Bu yaklaşıma göre duygusal emek örgütün işverenden
sergilemesini istediği duyguları sergilerken müşterilerle olan
iletişim sürecindeki gösterdikleri çabanın, kontrol altına alınarak
planlanması sürecidir. Bu yaklaşım müşteriye nasıl davranıldığıyla
en çok ilgilenen yaklaşım türüdür. Morris ve Feldman, duygusal
emeğin dört özelliği olduğunu belirtmiştir.
• Bu özelliklerden ilki, duyguların interaktif modelle yani sosyal
faktörlerden etkilenerek oluşmasıdır. İkincisi, bireyin hissettiği
duygular ile işletmenin istediği duygular örtüşse bile işgörenin
istenilen duyguları sarfetmek için birazda olsa çaba göstermesi
gerektiğidir. Üçüncüsü, bir kez sergilenen duygunun piyasa malına
dönüşmesi ve hizmeti sunan işgörenin duygusal ifadesinin hizmetin
bir parçası haline gelmesidir. Sonuncusu ise duygunun nasıl ve ne
zaman gösterileceğine dair standartların ve kuralların
belirlenmesidir.
8
GRANDEY YAKLAŞIMI
• Grandey’e göre duygusal emek duyguların saklanması, farklılaştırılması, yeni duyguların
oluşturulmasıdır. Duyguların işverenin kurallarına karşı gösterilen tepki olduğunu ifade etmektedir.
İş görenin örgütün kendisinden beklediği duyguları ifade ederken kendi duygularını da
düzenleyerek ortaya çıkardığını belirtmektedir. Grandey araştırmasında duygusal düzenleme
süreci üzerinde daha fazla durmuştur. Duygusal düzenleme duygusal dengeyle ilgilidir. Duygusal
denge ise bir kişinin bir uyaranla karşılaştığı zaman, duygularını kontrol altına alması ve
duygularını bir denge içinde tutarak, duruma uygun şekilde tepkiler vermesidir.
9
DUYGUSAL EMEK BOYUTLARI
• Duygu Gösterim Sıklığı: Duygusal emek konulu çalışmalarda üzerinde en
sık durulan boyuttur. İş görenlerden sergilemeleri talep edilen duyguların
gösterim sıklığını ifade etmektedir.
• Duygu Çeşitliliği: Belirli durumlar için birden fazla duygu sergilemek
zorunda kalan çalışanlar, daha fazla planlama yapmak ve kendi
davranışlarını daha fazla kontrol altında tutmak zorunda
kalabilmektedirler. Bu durum ise daha fazla duygusal çaba gerektirerek
daha fazla duygusal emek anlamına gelmektedir. Sergilenen duygular
temelde pozitif (bütünleştirici), negatif (farklılaştırıcı) ve nötr
(maskeleyici) duygular olabilir.
• Duygu Gösterim Süresi: Duygu gösterim süresi genel olarak müşteri
etkileşiminin ne kadar sürdüğünü ifade etmektedir. Uzun etkileşim süresi
etkileşimin daha kişisel olması dolayısı ile doğal duyguların daha fazla
gösterilmesine neden olabilmektedir.
• İşin Rutinliği: Rutinlik müşteri etkileşiminin tekrarlı ve belirli olması
ölçüsünü ifade etmektedir.Müşteri ile iletişim rutin bir hale geldiğinde
müşteriler daha kişisel olmayan samimi etkileşimleri tercih
etmektedirler.Dolayısıyla işin rutinleşmesi çalışanın derinlemesine
davranış gösterme eğilimini artırmaktadır.
10
DUYGUSAL EMEK STRATEJİLERİ
• Yüzeysel Davranış: Yüzeysel davranışta birey, yalnızca davranışlarını
değiştirir ve şartların gerektirdiği duygu ifadelerini gerçekte öyle
hissetmediği halde gösterir. Yani burada kişinin duyguları ile davranışları
aslında birbiriyle uyum içinde değildir. Kişinin göstermek zorunda olduğu
duygu gerçekte hissetmekte olduğundan çok farklıdır. Bu durumda birey,
duygusal davranış kurallarının gerektirdiği davranışı gösterir ama kendi
duyguları değişmez.
• Duygusal Uyumsuzluk: Gerçekte hissedilen duygularla, kurumların
sergilenmesini bekledikleri duygular arasındaki çatışmaya duygusal
uyumsuzluk denmektedir. Sosyal yapı ve kurumların belirlemiş olduğu
gösterim kuralları çerçevesinde, çalışanların hissettikleri gerçek duygular
her zaman kendilerinden sergilemeleri beklenen duygularla
örtüşmeyebilmektedir. Duygusal emeği çalışan açısından daha zorlu kılan
ve emek yoğun hale getiren de aslında bu çatışmadır. Çalışan
kendisinden beklenen duygu ile bir yakınlık hissediyorsa, bu duyguyu
sergilemek için daha az çaba harcayacaktır.
11
• Duygu Bastırma: Çalışanın hissettiği duygular ile örgüt tarafından
göstermesi beklenen duygular uyuşmadığında çalışanın hissettiği
duyguları bastırmak ya da engellemk için çaba harcamasıdır..
• Derinlemesine Davranış: Derinlemesine davranış bireyin duygularını
düzenlemeye tabi tutarak o anda yansıtması gereken duyguyu gerçekte
de hissediyor hale getirmesidir. Yani sergilemek zorunda olduğu duyguyla
aslında hissettiği duygu birbirinden farklı olduğunda, kişi öncelikle
duygularını değiştirmek ve şartlara uydurmak yolunu seçer. Böylece
duygularıyla davranışları arasında doğal bir uyum meydana gelir.
• Duygusal Uyum: Hochschild’in (1983) duygusal emek tanımında,
çalışanların örgütün beklentilerine uymak için yüzeysel ve derinlemesine
davranış tiplerinden birini seçmeleri beklenmektedir. Ancak, bazı
durumlarda çalışanların duyguları örgütün beklentileri ile doğal olarak
uyumlu olabilmekte, bir anaokulu öğretmeni çocukları çok sevdiğinden
bakmak ve eğitmekle sorumlu olduğu küçük yaştaki çocuklara sevecen,
şefkatli ve sabırlı davranabilmekte, bu duyguları kendi duyguları olarak
içtenlikle hissedebilmekte ve bu duygu tipinin de samimi davranış olarak
adlandırılması gerekmektedir.
12
Download