Uploaded by User6243

4.c39cnite

advertisement
7.SINIF SOSYAL BİLGİLER
BİLİM, TEKNOLOJİ VE TOPLUM ÜNİTESİ
DERS NOTLARI
Zeki DOĞAN - SOSYAL Bilgiler Öğretmeni
sosyalciniz.wordpress.com
7. SINIF SOSYAL BİLGİLER - 4. ÜNİTE BİLİM, TEKNOLOJİ VE TOPLUM Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni
KİL TABLETLERDEN AKILLI TABLETLERE
Mezopotamya’da kurulan ilk uygarlık olan Sümerler Ziggurat adını verdikleri
yedi katlı bir binalar yapmışlardı. Bu binaların üst katlarını gözlemevi, ibadethane ve eğitim merkezi olarak, daha geniş olan alt katlarını ise depo
olarak kullanıyorlardı.
Mezopotamya’da tarım en önemli geçim kaynağı idi. Elde edilen ürünler
Zigguratlarda muhafaza ediliyordu. Depolanması için Ziguratlara getirilen
ürünler görevliler tarafından kaydediliyordu. Bu kayıt işlemi sırasında çuvalların
üzerine konulan işaretler zamanla arttı ve bu işaretlerin işi kolaylaştırdığı
görüldü. Kullanılan bu işaretler kilden yapılan tabletler üzerine aktarıldı.
Böylece yazı icat edilmiş oldu.






Tarihte kullanılan ilk yazı MÖ 3200’lerde Mezopotamya’da yaşayan
Sümerlere ait çivi yazısıdır.
Mısırlılar resimleri simgeleştirerek Hiyeroglif denilen yeni bir yazı türünü
kullanmaya başlamışlardır. Resim yazısı olarak da bilinen bu yazı birçok
işaretten oluşmaktadır. (M.Ö.3000)
Günümüzde kullanılan yazı sistemlerinin oluşmasında Fenikelilerin büyük rolü
vardır. Sümerler yazı sistemini geliştirerek sembollere dayanan Fenike alfabesini oluşturmuşlardır. Latin alfabesi de dâhil günümüzde kullanılan birçok
alfabe Fenikelilere dayanmaktadır.(M.Ö. 1000)
Yunanlılar Fenike alfabesine ünlü harfleri de ilave ederek bugünkü yazı
sisteminin temelini oluşturmuşlardır. Yunanlıların geliştirdiği 26 harfli alfabeyi
Romalılar sonraki yüzyıllarda Latin alfabesine dönüştürmüşlerdir. (M.Ö. 750)
Fenikeliler yazıyı çeşitli harflerle anlatarak ilk alfabeyi icat ettiler. Bu alfabe
Yunanlılar ve Romalılar tarafından geliştirilerek Latin alfabesi
oluşturulmuştur.
Yazının gelişimiyle üzerine yazı yazılan materyaller de değişmiştir. İnsanlar tarih
boyunca bilgiyi kaydetmek ve aktarmak için çok çeşitli araçlar kullanmışlardır.
Tarihte bilinen ilk kitap örneği kil tabletlerdi. Bu tabletler kil hamurunun üzerine
çiviye benzer kamışlarla yazı yazıldıktan sonra bunların güneşte veya fırında
kurutulması ile yapılırdı. Kil tabletlerin hazırlanmasının uzun süre alması ve ağırlığı
nedeniyle kullanımı zordu.
1
Yazının bulunması ile;
 Bilgi toplanabilir, saklanabilir ve iletilebilir hale gelmiştir.
 İnsanlar ve toplumlar arasında bilgi ve kültür aktarımı hızlanmıştır.
 Eğitim öğretim faaliyetleri kolaylaşmıştır.
 İnsanlar ve toplumlar arasındaki etkileşim artmıştır.
Tarihin İlk Kütüphanesi: Ninova
Mezopotamya’da öğrenciler kil tabletlere yazılı metinlerden faydalanıyorlardı. Ayrıca
varlıklı ailelerin evinde kil tabletlerden oluşan önemli ticari belgelerini sakladıkları
özel bölümler vardı. Asur Kralı Asurbanipal’ın (MÖ 669- 629) başkent Ninova’daki
sarayının kütüphanesinde 20.000’den fazla tablet bulunuyordu. Bunlar kralın
emriyle mabetlerde, okullarda ve evlerde bulunan dinî, ilmî, edebî metinlerin
kopyalanması yoluyla elde edilmişti. Bu tabletlerin arasında az sayıda resmî belge
de vardı. Çoğunluğu tıp, astronomi ve edebiyat gibi bilimsel çalışmalar içeren
tabletlerdi.
Eski Mısırlılar yazı yazmak için papirüs kağıdını icat ederek insanların işlerini
kolaylaştırmışlardır. Nil Nehri kıyılarında yetişen papirüs bitkisini iğneye
benzeyen bir aletle şeritler hâlinde soyuyorlar, sonra da bu şeritleri bir kalıpta
dikey ve yatay olarak hasır örer gibi yapıştırıyorlardı. Kuruyan kalıplar fildişi ile
parlatılıp satışa sunuluyordu. Papirüsler katlandığında kırıldığından ancak üst üste
istiflenerek saklanabiliyordu.
Anadolu’da kurulan Bergama Krallığı, Mısır ile yaşadığı anlaşmazlık nedeniyle
papirüs alamayınca yazı yazabilecek yeni bir materyal aramaya başladı. Ustaların
çalışmaları sonucu koyun ve keçi derileri önce suda yumuşatılıp kireç ve kül ile
temizleniyor daha sonra zımparalanarak inceltilip parlatılıyordu. Böylece
papirüsten çok daha kullanışlı, katlanıp kitap hâline getirilebilen parşömen
kâğıdını icat ettiler.
Çinliler yaklaşık 2000 yıl önce günümüzde kullandığımız kâğıdı çoktan
keşfetmişlerdir.
 8. yüzyıldan itibaren Müslümanlar kâğıt yapımını Çinlilerden
öğrenerek kullanmaya başlamışlardır.
 11. yüzyılda meydana gelen Haçlı Seferleri ile Avrupalılar kâğıt ya
Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni – sosyalciniz.wordpress.com
pımını Müslümanlardan öğrenmişlerdir.
7. SINIF SOSYAL BİLGİLER - 4. ÜNİTE BİLİM, TEKNOLOJİ VE TOPLUM Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni
Matbaanın icadı kâğıda olan gereksinimi arttırmıştır. Ancak kâğıdın üretiminin
pahalı olması bilginin yayılmasını güçleştirmiştir.

18. yüzyılda yaban arılarının yaptıkları kovandan esinlenen bilim insanları,
günümüzde kullandığımız kâğıt teknolojisini icat etmişlerdir. Bunun için ağaç
kütüklerini hamur hâline getirip kimyasallar ile karıştırarak kâğıt
yapmışlardır. Böylece kâğıt ucuzlamış, dolayısıyla kitabın maliyetinin
düşmesiyle bilginin yayılması hızlanmıştır.

Bal mumlu yazı tableti tarihte en uzun süre kullanılan yazı malzemelerinden
birisidir. Papirüs, parşömen ve kâğıdın bulunmasına rağmen uzun yıllar
kullanıldı. Bunun sebebi defalarca kullanılabilmesinin yanında ucuz ve pratik bir
yazı malzemesi olmasıdır.
Kullanım
Alanları
Çeşitleri
YAZININ

Katkıda
bulunan
toplumlar
Bilginin Depolanmasında Yaşanan Değişim
Depolama
ve
aktarma
araçları
Kitaplar – Ansiklopediler - Bilgisayar ve Diskler - Genel Ağ ve Arama Motorları E Kitap Okuyucular
Bilginin depolanması ve aktarılmasında özellikle son elli yıl içinde büyük bir gelişim
yaşanmıştır. Bilgi teknolojileri alanındaki gelişmeler kitabın binlerce yıllık
geçmişinde yeni bir sayfanın açılmasına öncülük etmiştir.
 1971 yılında ilk mikro işlemcinin üretilmesi bilgi teknolojilerinde bir dönüm
noktasıdır. Bu gelişmeyle bilgisayarlar daha küçük, daha düşük maliyetli ve
daha kolay kullanılabilir hâle gelmiştir. Kitaplar da dijital ortama taşınmaya
başlamıştır. Tabletler, akıllı telefonlar ve e-kitap okuyucular hayatımıza
girmiştir.
 Bilginin depolanması konusunda kolaylık sağlayan araçların çeşitliliği hızla
artmaktadır. Her türlü yüzeye hatta kendi elinizin üstüne yazdığınız yazıyı
algılayan akıllı kalemler dahi bulunmaktadır. Bluetooth bağlantı sistemine sahip
cihazlar yazdıklarınızı telefonunuza göndererek kayıt altına alınmasını
sağlamaktadır.
 Bilgiye ulaşmanın kolaylaşması aynı zamanda bilgi güvenliği riskini de
artırmıştır. İnternet (Genel Ağ) kullanımının yaygınlaşmasıyla kötü niyetli kişiler
bilgilerimize kolayca ulaşabilir hâle gelmiştir.
Zeki DOĞAN
Sosyal Bilgiler Öğretmeni
sosyalciniz.wordpress.com
2




















Antlaşmalar ve yazışmalar
Haberleşme
Eğitimde
Düşüncelerin ifade edilmesinde
Basım yayım işlerinde
Sümer çivi yazısı
Mısır hiyeroglif yazısı
Fenike alfabesi
Diğer alfabeler
Sümerler
Mısırlılar
Fenikeliler
Yunanlılar
Romalılar
Kil tabletler
Kağıt
Matbaa
Kitaplar
Ansiklopediler
Bilgisayar
EK BİLGİLER-1

Yazı, Sümerler tarafından 3200’lü yıllarda Mezopotamya’da icat
edilmiştir. Yazının icadı aynı zamanda Tarih Çağlarının başlamasını da
sağlamıştır.





İlk yazı: Sümerler
İlk kâğıt: Çinliler
İlk matbaa: Çinliler
Hareketli matbaa: John Gutenberg
Osmanlı’da ilk matbaa: İbrahim Müteferrika
TEKERLEK: Sümerler icat etmiştir. Tüm çağların en önemli mekanik icadıdır.
Tekerlek yaklaşık 5000 yıl önce Mezopotamya'da yapılmıştır. Çömlekçilerin toprağı
şekillendirmede yardımcı bir araç olarak çömlekçi çarkı kullandıkları tekerleğin
arabalara takılması ulaşımda köklü bir dönüşüme neden oldu.
Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni – sosyalciniz.wordpress.com
7. SINIF SOSYAL BİLGİLER - 4. ÜNİTE BİLİM, TEKNOLOJİ VE TOPLUM Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni
Makinelerin çoğunda, saatlerde, yel değirmenlerinde, buhar makinelerinde,
otomobil, bisiklet gibi taşıtlarda tekerlek ve tekerlek ilkesine dayanan dişli ve
çarklar vardır.
CAM: Fenikeliler tarafından bir rastlantı sonucu bulunmuştur. Ateşin erittiği soda
kayaçlarının kum ile birleşerek sıvı bir hal alması sonucu oluşmuştur.
BİLİMİN ÖNCÜLERİ
Günümüzde ulaşılan bilim ve medeniyet seviyesine birçok milletin katkısı vardır.
Mezopotamya, Anadolu, Mısır, Çin, Hindistan ve Yunan uygarlıkları bilimin
ilerlemesine önemli katkılar yapmışlardır.


Orta Çağ Avrupası’nda skolastik düşüncenin etkisiyle bilimsel ilerleme
yavaşlamıştır. Buna karşın Doğu’da İslamiyet ile bilimsel çalışmalar Altın
Çağını yaşamıştır.
İlk emri “oku” olan Kur’an-ı Kerim’in akla, düşünmeye ve bilgiye verdiği önemi
kavrayan Türk-İslam bilim insanları bilimsel gelişmelerin öncüsü olmuşlardır.
Bu dönemde öncelikle eski medeniyetlerden kalan diğer dillerdeki bilimsel
kaynaklar Arapça’ya tercüme edilmiştir. İlk adım niteliğindeki bu çalışmaların
ardından elde ettikleri bilgileri değerlendirip yorumlayarak bilim ve teknolojiye
katkıda bulunmuşlardır.

İslam Devletlerinde bilim insanları devlet başkanları tarafından desteklenmiştir.
Saraylarında bilimsel çalışmalar yapan bilim insanlarının fazlalığı ve saray
kütüphanelerinin zenginliği o dönem yöneticileri için bir gurur kaynağıdır. Hatta
kazandıkları savaştan sonra cizye almak yerine kitap isteyen devlet adamları
olmuştur.
Uzun yıllar batılı bilim insanlarının icat ettiği sanılan bazı buluşlar ile günlük hayatta
kullanılan alet ve cihazlar Türk ve İslam bilginleri tarafından yüzyıllar öncesinden
icat edilmiştir.
3
HAREZMİ (780-850) Bize Sıfırı Tanıtan İnsan
Matematik, astronomi ve coğrafya bilginidir.
Matematik alanında yaptığı çalışmalarla “cebir” bilimini geliştirip
sistemleştirmiş, matematiğin ayrı bir bilim dalı olarak var olmasını sağlamıştır.
 Harezmi Hint sayı sisteminden faydalanarak ilk kez “0” (sıfır)
rakamından bahsetmiştir. İki bilinmeyenli denklemlere çözüm yolunu
bulmuş ve bilinmeyen işareti “x” simgesini matematik bilimine
kazandırmıştır.
 İlk kez sadece cebir matematiğini ele aldığı eseri 600 yıl boyunca Avrupa’da
bu alanda temel eser olarak kullanılmıştır.
 Alanında ilk olan bir astronomi kitabı hazırlamıştır. Kitapta Güneş’in, Ay’ın ve o
devirde bilinen beş gezegenin hareketleri ile ilgili bilgiler vermiştir.



Harezmi meridyen dairesinin 1 derecelik açısını hatasız olarak
hesaplamayı başarmıştır.
ALİ KUŞÇU (1403-1474) Osmanlı’ya Astronomi ve Matematiği Sevdiren
İnsan
Babası, ünlü bilim ve devlet adamı olan Uluğ Bey’in kuşçusu olduğu için
“Kuşçu” lakabıyla meşhur olmuştur.
 Küçük yaştan itibaren matematik ve astronomiye ilgi duyan Ali Kuşçu,
Uluğ Bey’in rasathanesinde çalışmıştır.
 Fatih’in davetiyle İstanbul’a gelmiş ve bu yolculuğunda masraflarını
karşılaması için Fatih tarafından kendisine günlük 1000 akçe verilmiştir.
 Günde 200 akçe verilerek Ayasofya Medresesi’ne baş müderris
yapılmıştır.
 Fatih Külliyesi’nde bir güneş saati yapmıştır.
 İstanbul’un enlem ve boylam derecesini belirlemiştir.

Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni – sosyalciniz.wordpress.com
7. SINIF SOSYAL BİLGİLER - 4. ÜNİTE BİLİM, TEKNOLOJİ VE TOPLUM Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni
KÂTİP ÇELEBİ (1609-1657) Hayatını Kitaplara Adayan İlim İnsanı





Asıl adı Mustafa’dır. “Kâtip Çelebi” ve “Hacı Halîfe” de denir.
Osmanlı sarayında görevli olan babasının yanında iyi bir eğitim almış ve
devlet hizmetine girmiştir.
Babasından kalan küçük mirasın tamamını kitaplara yatıran Kâtip Çelebi,
dönemindeki kitaplarının çoğunu okumuştur.
Binlerce kitaptan oluşan evindeki kütüphanenin saray kütüphanesinden
sonra en büyük kütüphane olduğu söylenir.
Dünyanın her yerindeki coğrafyacılara mektuplar gönderip bilgiler toplayarak 3
yılda yazdığı “Cihannüma” Türkçe yazılan ilk coğrafya kitabıdır.
İBN SİNA (980-1037) Tıbbın Üstadı
 Ünlü tıp bilimcisi ve filozoftur.





Küçük yaştan itibaren tıp ve eczacılık konusunda iyi bir eğitim almıştır. Daha
on altı yaşında iken dönemindeki birçok doktor onun bilgisinden
faydalanmıştır.
Henüz mikroskop keşfedilmeden önce canlı mikroplardan bahsetmiştir.
Tıbbın Kanunu isimli kitabı 500 yıl boyunca Avrupa’da tıp alanında başvuru
kitabı olarak kullanılmıştır.
Avrupa’da Avicenna olarak bilinir.
Tıp alanının yanında felsefe, astronomi, matematik, fizik, kimya gibi
alanlarda da çalışmalar yapmıştır.
HAZİNİ (?-1155) Hassas Terazilerin Mucidi





CEZERİ (1136-1206) 13. Yüzyılın Mekanik Dehası





Mekanik mühendisliği konusunda çalışmalar yapan bir bilim insanıdır.
İlk robotu yapıp çalıştırdığı kabul edilmektedir.
“Olağanüstü Mekanik Araçların Bilgisi” isimli ünlü eserinde 50’den fazla cihazın
çizimini yapmıştır.
El-Cezeri’nin önemli mühendislik başarılarından biri de suyun akıntısı ile dönen
ve aldığı suyu yukarıya taşıyan su değirmenleridir.
Cezeri’nin diğer bir eseri de Diyarbakır Ulu Camii’nin ünlü güneş saatidir.
FARABİ (870-950) Ünlü Filozof ve Öğretmen






4
Kimya, fizik ve astronomi bilimlerindeki çalışmalarıyla ölçü ve tartı
aletlerine yaptığı katkılarla tanınan bir bilim insanıdır.
Hazini, Newton’dan 500 yıl önce “Her cismi yerkürenin merkezine doğru
çeken bir gücün olduğunu” söylemiştir.
Roger Bacon’dan yaklaşık yüz yıl önce Dünya’nın merkezine doğru yaklaştıkça
suyun yoğunlaştığı fikrini ortaya atmıştır.
Bir cismin düşük yoğunluklu havada ağırlık kazandığını yoğun havada veya
suda ise ağırlığının azaldığını keşfetmiştir.
İcat ettiği hassas terazi sayesinde metallerin ve taşların saf olup olmadıkları
ve metallerin özgül ağırlıkları tespit edebilmiştir.
Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni – sosyalciniz.wordpress.com
Farabi insanlık tarihinin en büyük filozoflarından biri kabul edilmiştir.
Bütün parasını kitaplara yatırmıştır.
Kaleme aldığı 160 kadar eser hem Doğu hem Batı bilim dünyasında uzun
yıllar temel eser olarak kabul edilmiştir.
Farabi “birinci öğretici” olarak adlandırılan Aristo’nun düşüncelerini geliştirerek
Muallim-i Sani (ikinci öğretici) unvanını almıştır.
Müzik ile de ilgilenen Farabi seslerin matematiksel ölçümünü yapmıştır.
Kemanın atası olarak bilinen “rebab” isimli müzik aletinin de mucididir.
7. SINIF SOSYAL BİLGİLER - 4. ÜNİTE BİLİM, TEKNOLOJİ VE TOPLUM Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni
PİRİ REİS (1470-1553) Haritası ile Meşhur Denizci


Osmanlı Devleti döneminde yaşamış ünlü Türk denizcisi, haritacısı ve
coğrafyacısıdır.
Ceylan derisi üzerine çizdiği Dünya haritasını 1517’de Yavuz Sultan
Selim’e takdim etmiştir. Bu haritada İspanya, Portekiz ve Batı Afrika kıyıları ile
Amerika kıtasının doğu kıyılarını göstermiştir.
 Günümüzde bu haritanın sadece 1/6’sı elimizdedir. Haritanın kenarlarında,
çizimini yaptığı bölgelerde yaşayan insan ve hayvanlara ait resimler de vardır.
 1528’de çizdiği ikinci Dünya haritasında ise Kuzey ve Orta Amerika kıyılarını da
göstermektedir.
 Atatürk 1933 yılında Piri Reis’in haritasını bizzat inceleyerek haritanın devlet
matbaasında çoğaltılmasını sağlamıştır.

Sultan Alparslan ve veziri Nizamülmülk’ün gayretleriyle külliye şeklinde inşa
edilen Bağdat Nizamiye Medresesi İslam tarihindeki ilk
üniversitelerdendir.
Endülüs Medeniyeti:



Emevi Devleti’nin İspanya’da fetihlerde bulunması dünya bilim tarihi ve
Avrupa tarihi için önemli etkileri olmuştur.
Doğu medeniyetinin batıdaki uzantısı niteliğinde olan Endülüs Emevi Devleti,
711 yılından itibaren yüksek ve parlak bir medeniyet oluşturmuştur. Bu
dönemde Endülüs’ün Kurtuba şehrinde 300 hamam, 50 hastane, 80
ilkokul, 17 yüksekokul bulunması ulaşılan medeniyet seviyesinin bir
göstergesidir.
Avrupalılar, Arapça eserleri kendi dillerine tercüme etmişler, böylece İslam
dünyasında biriken bilimsel zenginlik Batı dünyasına aktarılmıştır. Bu faaliyetler
Avrupa’da Rönesans’ın doğmasında etkili olmuştur.
İBN HALDUN (1332-1406) Fikirleriyle Sosyal Bilimlerin Öncüsü
Hukuk, matematik, edebiyat, mantık, tefsir, hadis ve gramer dallarında
öğrenim görmüştür.
 İbn Haldun’un en önemli eseri Mukaddime’dir.
 İbn Haldun, pek çok Batılı bilim insanı tarafından sosyoloji ve tarih
felsefesinin kurucusu olarak kabul edilmiştir.
 İbn Haldun milletlerin geçmişten ders çıkartarak tarih ilminden faydalanması
gerektiğini söylemiştir.
 Fikirleri ile Osmanlı tarihçilerini büyük ölçüde etkilemiştir.

ORTAÇAĞI AYDINLATAN BİLİM VE KÜLTÜR MERKEZLERİ
8. ve 15. yüzyıllar arasında bazı İslam memleketleri bilimsel çalışmaların merkezi
olmuştur. Buralarda yetişen bilim adamları ve yapılan bilimsel çalışmalar sonraki
yüzyılları aydınlatan âdeta bir kandil görevi görmüştür.
Semerkant ve Buhara:
 İslam dünyasında astronomi çalışmaları diğer ilimlere göre daha erken bir




Bağdat:

Abbasi Devleti’nin başkenti olduktan sonra İslam dünyasının ilim, kültür ve
medeniyet merkezlerinden biri hâline gelmiştir. Devlet adamlarının himaye ve
teşvikleriyle kurulan kurumlarda önemli bilim insanları yetişmiştir.
5
Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni – sosyalciniz.wordpress.com
dönemde başlamış ve daha hızlı ilerlemiştir. Bunun sebeplerinden biri de ibadet
vakitlerini hassas bir şekilde tespit edebilme ihtiyacıdır.
Astronomi alanında yapılan çalışmalarda Semerkant ve Buhara
Medreselerinde yetişen bilim insanlarının büyük katkısı vardır.
Semerkant Rasathanesi Uluğ Bey tarafından inşa edilmiş üç katlı bir
gözlemeviydi. Bu rasathane Güneş, Ay, yıldızlar ve gezegenler üzerine
gözlemler yapmak için kullanılmıştır. Zamanının en ileri gözlem araçlarından bir
kısmına sahipti.
Semerkant’taki gök bilimciler bir yılın 365 gün, 6 saat, 10 dakika ve 8 saniye
olduğunu hesap etmişlerdir. Yaptıkları bu hesaplama günümüz hesaplamasına
oldukça yakındır.
Yüzyıllarca Orta Asya’da Türk devletlerinin siyasi ve kültür merkezlerinden olan
Buhara, yetiştirdiği bilim ve din adamlarıyla İslamiyetin Kubbesi unvanını
almış bir şehirdir. Şehirde 140’tan fazla mimari eser olması, Ortaçağ’dan
itibaren önemli merkezlerden birisi olduğunun göstergesidir.
7. SINIF SOSYAL BİLGİLER - 4. ÜNİTE BİLİM, TEKNOLOJİ VE TOPLUM Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni
EK BİLGİLER-2
BİRUNÎ (973 – 1048)
 Astronomi, matematik, eczacılık ve coğrafya uzmanıdır. Gazneli


sarayında büyük saygı gördü.
Dünyanın çapını, bugünkü değere çok yakın olarak buldu. Jeodezi biliminin
ise kurucusu oldu.
Galileo'dan da 600 yıl önce, dünyanın döndüğü fikrini savundu. Dünya
dönüyorsa, ağaçlar ve taşların neden fırlamadığı sorusuna ise merkezde bir
çekicilik olduğu ve her şeyin dünyanın merkezine düştüğü cevabını verdi.
HER YENİLİK GELECEĞİMİZE BİR KATKIDIR
Matbaanın İcadı
15 ve 20. yüzyıllar arasında Avrupa’da yaşanan gelişmelerin günümüzdeki bilimsel
birikiminin oluşmasına büyük katkısı olmuştur.
 Matbaanın icat edilmesi, Dünya’nın yuvarlak olduğunun bilimsel olarak ispat
edilmesi, kütle çekim kanunun keşfedilmesi ve buhar makinesinin bulunması
gibi gelişmeler bunlardan bazılarıdır.

İBN-İ HEYSEM (965-1040)
 Müslüman fizik, matematik ve astronomi bilginidir.
 Asıl ününü optik alanında yaptığı çalışmalar ile kazanmıştır. Gözde görme
olayının mercekle meydana geldiğini, iki gözün birden aynı şeyi nasıl
gördüğünü, ışığın küresel ve parabolik aynalarda yansımasını inceleyerek
aydınlığa kavuşturmuştur.



TAKİYÜDDİN (1526-1585)

III. Murat döneminde Osmanlı Devletindeki ilk rasathaneyi yapmıştır.
İstanbul Rasathanesi 1575-1580 yılları arasında faaliyet göstermiştir.
AKŞEMSEDDİN: Mikrobu ilk defa keşfetmiştir.
BATTANÎ: Trigonometriyi bulmuştur.
RAZİ: Kızamık ve çiçek hastalığını keşfetmiştir.
İBN-İ BATUTA: İlk kıta seyahatnamesini yazmıştır.
Astronomi: Gökcisimlerini inceleyen bilim dalıdır.
Rasathane: Gökcisimlerini incelemek için kurulan gözlemevi.
Zic: Yıldızların yerini ve büyüklüğünü göstermek için hazırlanan cetvellere
denir.
Usturlab: Gökcisimlerinin yüksekliğini ölçen alet.
Mürekkep, MÖ 2000’li yılında, Çinliler tarafından bulunmuştur. Yine aynı
tarihlerde Mısırlılar’ın da mürekkep kullandığı bilinmektedir. Yunanlar ile Romalılar
da düşüncelerini yazı halinde ifade etmek için mürekkep kullanmıştır.
6
Matbaa, sert bir kalıbın izini daha yumuşak bir maddenin üzerine basma işini
yapan makinedir.
Kâğıt üzerine baskının ilk kez Çinliler tarafından yapıldığı, daha sonra
Uygur Türklerinin ahşap harflerle baskı yaptıkları bilinmektedir.
Kâğıdın Avrupalılar tarafından öğrenilmesiyle elle yazılan kitapların
çoğaltılmasını hızlandırmak için çeşitli yollar aranmaya başlandı.
Almanya’da Johann Gutenberg 1440 yılında önceki matbaa tekniklerinden
farklı bir yöntem denedi. Harfleri tahta veya madenî bir parçaya kazıyıp onları
yan yana dizerek satırlar oluşturdu. Böylece bugünkü modern matbaanın
temelleri atılmış oldu. Gutenberg’in “kalıpların ve harflerin harika bağdaşımı,
oranı ve uyumu” olarak tanımladığı bu yeni basım tekniği broşürlerin ve
kitapların hızla basılmasına imkân sağladı.
Matbaanın icadı önemli gelişmelere yol açmıştır. Bu gelişmeler
şunlardır:
 Bilimsel gelişmelerin yolu açılmıştır.
 İnsanların bilgi ve kültür düzeyi artmıştır.
 Fikirlerin hızlı ve kolay yayılmasını sağlamıştır.
 Daha önce çok pahalı olan kitaplar ucuzlamıştır.
 Böylece bilgiye ulaşmak kolaylaşmıştır.
Dünya’nın Yuvarlak Olduğunun Bilimsel Olarak İspat Edilmesi
Tales (MÖ 624-548): Dünya’nın yuvarlak olduğu fikrini ortaya atan bilinen ilk kişidir. Ona göre Dünya’daki karalar okyanusların üzerinde yüzen bir diske
benzemektedir.
Pisagor MÖ 590’da Dünya’nın yuvarlak olduğu düşüncesini dile getirmiştir.
Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni – sosyalciniz.wordpress.com
7. SINIF SOSYAL BİLGİLER - 4. ÜNİTE BİLİM, TEKNOLOJİ VE TOPLUM Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni
Pisagor aynı zamanda ilk kez Dünya’nın Güneş etrafında döndüğü fikrini ortaya
atmıştır.
Aristo (MÖ 384–322) Ay tutulması sırasında Dünya’nın Ay’ın üzerine düşen
gölgesinin yuvarlak olduğunu görerek aynı düşünceyi savunmuştur.
aksamlar ekleyerek makineyi iyice geliştirdi. Bu icadı günümüz makinelerinin
temelini oluşturdu.

Biruni (978-1048) Dünya’nın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü savunmuştur.
Kendisine “Dünya dönüyorsa neden ağaçlar taşlar vb. yerlerinden fırlamıyor?” diye
soranlara “Dünya’nın merkezindeki çekim gücü varlıkların dışarıya fırlamasını
engellemektedir.” cevabını vermiştir. Bu fikriyle yer çekim kuvvetini
Newton’dan asırlarca önce ortaya koymuştur.
Galileo (1564–1642) teleskopu kullanarak gezegen ve yıldızları incelemiştir. İncelemeleri sonucunda gezegenlerin Güneş çevresinde hareket ettiğini ve
Dünya’nın yuvarlaklığını ortaya koymuştur. Ancak 1633’te bu düşüncesi
nedeniyle Engizisyon Mahkemesinde yargılanmıştır.
Dünya’nın yuvarlak olduğuna dair yukarıda ortaya atılan görüşleri bilimsel olarak
ispatlayan ise Portekizli denizci Macellan olmuştur. Hep batıya doğru giderek
Hindistan’a ulaşabileceğine inanan Macellan’ın başlattığı yolculuk yardımcısı Del
Kano tarafından tamamlanmış ve böylece Dünya’nın çevresi dolaşılarak yuvarlak
olduğu ispat edilmiştir.
Buhar Gücünün Makinelerde Kullanılması

Buhar makinesi, buharın içinde var olan ısı enerjisini mekanik enerjiye dönüştüren bir makinedir. Buhar makinelerinin sanayi ve ulaşımda kullanılması
Sanayi Devrimi’nin ilk adımı oldu.

Buhar gücünden faydalanan Denis Papin 1679 yılında düdüklü tencereyi icat
etti. Amacı suyu daha yüksek sıcaklıkta kaynatmaktı.
1698 yılında Thomas Savery buharın yemek pişirmek dışındaki alanlarda da
kullanılabileceğini gösterdi. Kaynayan suyu buhar odacığına doldurdu. Odacığın
üzerine soğuk su döküldüğünde suya dönüşen buhar vakum etkisi meydana
getirip suyu içeri çekti. Böylece maden ocağındaki suyu dışarıya atmayı başardı.


1764 yılında James Watt iki odalı bir buhar makinesi geliştirdi. Bu
odalardan biri sürekli sıcak diğeri soğuk tutuldu. Watt 1781’de yeni mekanik
7
Buhar makinelerinin tekstil ve kâğıt üretiminde kullanılmaya başlanması
Sanayi Devrimi’nin başlangıcı oldu. Daha önce insan ve hayvan gücü ile
yapılan işlerin yerini buhar gücü ile çalışan makineler aldı. Bu sayede üretim
artarak sanayileşme başladı ve büyük fabrikalar kuruldu.
Günümüzde ise makineler bilgisayarlar ile kontrol edilmeye başlandı. Makinelerde
kullanılan enerji kaynakları zamanla değişim göstermiştir.
Bu değişim şöyledir:
o Kömür ve Su Gücü ile Çalışan Buharlı Makineler
o Fosil Yakıtlar ve Elektrik ile Çalışan Makineler
o Yenilenebilir Enerji Kaynakları ile Çalışan Makineler
Kütle Çekim (Yerçekimi) Kanununun Keşfedilmesi
Dünya’nın ve diğer gök cisimlerinin üzerinde bulunan varlıklara uyguladığı çekim
kuvvetine kütle çekim kuvveti denir.
 Daha önce kütle çekim kanunun varlığı bazı bilim insanları tarafından
biliniyordu. Hazini ve Biruni bu konuda çalışmalar yapmıştır. Ancak kütle
çekim kanununu sistemleştirerek bilim dünyasına kazandıran İngiliz bilim insanı
Newton olmuştur.
Aşağıdaki soruların cevabını arayan bilim insanları, kütle çekim kanununun varlığına
ulaşmışlardır.
 Okyanustaki gelgit olaylarının sebebi nedir?
 Fırlatılan gülleler yerküreye tekrar düşmeden evvel neden belli bir yol izler?
 Dünya saatte yüzlerce kilometre hızla, topaç gibi dönerken neden uzaya
fırlamıyoruz?
 Gezegenler neden belli bir yörüngede hareket eder?
Bilgi: Uzaya roket veya uydu gönderebilmemiz için kütle çekim kanununu
dikkate almamız gerekir. Göndereceğimiz cismin atmosferde sürtünme nedeniyle
yanmaması için kaçış hızının ve kütle çekim gücünün hesaplanması gereklidir.
Yerin ekseni çevresinde saniyede 465 metre dönmesinden yararlanılarak uydular
hep doğuya doğru atılır. Eğer roketler batı yönünde fırlatılacak olsaydı çok daha
fazla yakıt harcamak zorunda kalınacaktı.
Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni – sosyalciniz.wordpress.com
7. SINIF SOSYAL BİLGİLER - 4. ÜNİTE BİLİM, TEKNOLOJİ VE TOPLUM Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni
Geleceğe Yön Verecek Teknolojiler
Ünlü fizik bilimci Feynman 1959’daki “Daha Aşağıda Çok Yer Var” başlıklı konuşmasında şöyle diyordu:

24 ciltlik bir ansiklopediyi niçin toplu iğnenin başına sığdıramayalım? Niçin
elektron mikroskopları daha da geliştirip atomları göremeyelim? Niçin
bilgisayarları minyatürleştiremeyelim? Niçin atomları teker teker istediğimiz
biçimde dizemeyelim? Niçin hastalar hap boyutundaki bir robotu yutup tedavi
olamasın? Niçin atom veya moleküllerden makineler yapamayalım?
Feynman konuşmasının sonunda biner dolar ödüllü iki proje önermişti. Birincisi
boyutu 0,4 milimetre olan bir motor yapmaktı. 0,25 gram ağırlığındaki bu motor
1960’ta yapıldı. İkincisi ise kitap sayfasının 25 bin kez küçültülmesiydi. Bu ise ancak
1985 yılında gerçekleştirilebildi. Ünlü fizikçinin hayali olan “atomları tek tek
istediğimiz şekilde düzenleyebilme” çalışmaları ise günümüzde hızla devam
etmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalara nano teknoloji denilmektedir.
Nano teknoloji, maddenin en küçük yapısının ve bileşenlerinin yardımıyla
yeni malzemeler üretmek, tasarlamak ve kontrolünü sağlamaktadır.
Teknolojide Devrim
“Nano” kelimesi cüce veya küçük anlamına gelir. Bir nanometre, bir metrenin
milyarda birine eşittir. Örnek olarak bir adet saç telini diklemesine 100 bine
bölebilirsek ancak 1 nanometre olur. Atomların boyutu 0,1-0,3 nanometre, virüsler
100, bakteriler ise 1.000 nanometre boyutundadır.
Artık 250 bin kez büyütme yapabilen modern elektron mikroskoplar sayesinde
atom ve molekülleri görülebilmektedir. Bu sayede nanoteknolojiyi kullanılarak
yüzlerce yeni ve yararlı malzeme üretilebiliyor. Kirlenmeyen kumaş, çizilmeyen
plastik ve akıllı ilaçlar ise artık hayal değil.
Nano teknolojinin Yararları




Daha az maliyet ile daha fazla üretim sağlanabilir.
Yaşam kalitesinin arttırır.
Daha sağlıklı ve güvenli bir yaşam sunar.
Zaman ve maliyet kaybını en az seviyelere düşürür.
8
Nano Teknoloji Nerelerde Kullanılır?
Nano teknolojinin alanı oldukça geniştir ve genişlemektedir. Günümüzde
fizik, kimya, biyoloji, bilgisayar, malzeme bilimi, elektronik gibi
alanlarda kullanımının yanında, tıp alanında da oldukça çarpıcı
gelişmelere imkân sağlamaya başlamıştır.
Bu teknolojiyle üretilebilecek birçok mikroskobik aygıtlar belki de
damarlarımızda dolaşacak ve birer uzman gibi tedavi sağlayacaklardır.
Nano boyuta sahip yapıların fiziksel özelliklerini anlaşılması ile yeni bir
nanoskopik dünya ile bir köprü kurulabilir.
Nano materyallerin üretimi ile birlikte çok daha dayanıklı ulaşım
araçları ve kirlenmeyen, paslanmayan eşyalar, kendi kendini
temizleyen giysiler üretilebilecektir.
Belki de yakın bir tarihte insan vücudunda çalışabilecek biyolojik ve
farmokolojik bilgisayarlar bu şekilde üretilebilir.




MARIE CURIE (Mari Kuri)
1867’de Polonya’da doğdu. Üniversite eğitimine para bulamayan Marıe önce
çalışarak kız kardeşinin Paris’te tıp okumasını sağladı. Kız kardeşi mezun olduktan
sonra Paris’e onun yanına giderek üniversite eğitimini tamamladı. Polonya’daki
Krakow Üniversitesinde doktora yapmak istedi ama kadın olduğu için reddedildi.
Fakat o yılmayarak çalışmalarına devam etti. Radyoloji bilimini kurarak iki kez
Nobel Bilim Ödülü’nü alma başarısını gösterdi. Bu ödülü kazanan ilk ve tek
kadın bilim insanıdır. Marıe Curıe’nin o günlerde farkına varamadığı ve ölümüne
neden olan radyasyon, not defterlerine o kadar çok yerleşmişti ki bu notlar
günümüzde ancak kurşun kaplı bölmelerde saklanarak radyoaktif koruma altında
incelenebilmektedir. Marıe Curıe” bilim için ölen kadın” olarak anılır.
ÖZGÜR DÜŞÜNCENİN BİLİME KATKISI
Orta Çağ’da Avrupa’da skolastik düşüncenin etkisiyle insanların özgürce fikirlerini
söylemesi engelleniyor, kilisenin düşüncesi dışındaki tüm bilgiler yanlış kabul
ediliyordu. Bu durum bilimin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biriydi.
Skolastik düşünce: Orta Çağ’da her şeyi kilise ile ilişkilendirerek açıklayan ve
kilise öğretisi dışındaki her şeyi yanlış kabul edip, özgür ve bilimsel düşünceyi
reddeden düşünce sistemidir.
Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni – sosyalciniz.wordpress.com
7. SINIF SOSYAL BİLGİLER - 4. ÜNİTE BİLİM, TEKNOLOJİ VE TOPLUM Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni

Yeniçağda bile Galileo, Dünya’nın Güneş etrafında döndüğünü ve yuvarlak
olduğunu söylediği için kilise tarafından Engizisyon Mahkemesinde yargılanarak
fikrini değiştirmeye zorlanmış ve ev hapsiyle cezalandırılmıştır. Galileo ile
aynı dönemlerde yaşayan Bruno ise, aynı görüşlerinden dolayı on yıl hapis
yattıktan sonra ölüme mahkûm edilmiştir.

O tarihten yaklaşık iki bin yıl önce ise İyonlarda sağlanan özgür düşünce ortamı
sayesinde önemli bilimsel gelişmeler yaşanmıştır. Ege kıyılarında kurulan İyon
Medeniyeti deniz ticareti sayesinde hem ekonomik açıdan zenginleşmiş hem
de ticaret sayesinde dünyanın çeşitli yerlerinden öğrendikleri bilgileri ülkelerine
getirmişlerdir. Burada insanlara sağlanan özgür düşünce ortamı bilimsel
gelişmelerin yeni buluşların önünü açmıştır.
Bilimsel gelişmelerin görüldüğü yerlerden biri bugün Aydın ilimiz sınırları
içerisinde yer alan Milet şehridir. Bu şehirde bilimsel çalışmalara katkısı olan
bilim adamlarından birisi de Tales idi. Matematik ve felsefe alanında da
çalışmalar yapmıştır.

Bilgi: MÖ 585 yılında Lidyalılar ile Persler arasında yapılacak savaş öncesi Tales
28 Mayıs tarihinde Güneş tutulması meydana geleceğini söylemiştir. Savaşın
başlaması ile Güneş tutulması meydana gelince bu olaydan çok etkilenen iki kral
savaşa son vermiştir.




Avrupa’da özgür düşüncenin yasaklandığı Orta Çağ’da İslam coğrafyasında
bilimsel gelişmeler altın çağını yaşıyordu. Özgür düşünce ortamı
sayesinde yeni fikirler, bilimsel çalışmalar büyük ilgi ve destek görüyordu.
Bu bilim insanlarından birisi olan İbni Sina “Bilim ve sanat takdir edilmediği
yerden göçer.” sözüyle özgür düşüncenin bilimsel gelişmelere katkısını
vurgulamıştır.
İslam coğrafyasında bilimin gelişmesinde İslam dininin ilim öğrenmeye ve
özgür düşünceye verdiği destek önemli rol oynamıştır. Hz. Muhammed’in
“İlim Çin’de de olsa gidip onu alınız.” ve “İlim Müslüman’ın yitik malıdır. Nerede
bulursa onu alsın.” sözleri bilimsel araştırmaları teşvik etmiştir.
İslam devlet başkanlarının ilgi ve desteği de bilimin gelişmesine büyük katkı
sağlamıştır. Gazneli Mahmud, ünlü bilim insanı Biruni için “Sarayımın en
değerli hazinesi” ifadesini kullanmıştır. Ayrıca devlet başkanlarının saraylarına
kurdukları çok büyük kütüphaneler bilim insanlarının çalışmalarını
kolaylaştırmıştır.
9

Türk-İslam bilim insanları hiçbir menfaat beklemeden kendilerini sadece
bilime adamışlardır. Bu insanların çeşitli zorluklarla karşılaşmalarına rağmen
vazgeçmemeleri, vakitlerinin büyük çoğunluğunu çalışmalarına ayırmaları da
bilimsel gelişmelere katkı sağlamıştır.
Avrupa’da Rönesans ve Reform hareketlerinin öncesinde ve sonrasında özgür
düşünce ve bilimsel gelişmeler açısından büyük fark vardır.
Skolastik düşünceye göre:




Dünya evrenin merkezindedir.
Kilise, evrenle ilgili bütün bilgilere sahiptir. Her şey bilinmektedir. Yeni
şeyler bulmak imkânsızdır. Kilisenin dediği her şey doğrudur.
Deney ve gözleme gerek yoktur.
Skolastik düşünce özgür düşünceyi yasaklayarak bilimsel gelişmelerin
önünü kapatmıştır.
Pozitif düşünceye göre:




Dünya evrenin bir parçasıdır. Evreni tanımak için araştırmak gerekir.
Gelişime ayak uydurabilmek için bilimsel araştırmalara ihtiyaç vardır.
Bilgilerin doğruluğu ancak deney ve gözlem ile ispat edilebilir.
Pozitif düşünce insanların serbestçe düşünmesine ve bilimsel çalışmalar
yapmasına imkân tanımıştır.

Avrupa’da Aydınlanma Çağı’nın önemli düşünürlerinden Montesquieu’ye göre
“Düşünce özgürlüğü en önemli özgürlüktür.” Montesquieu’nün bu
görüşleri günümüzde de geçerlidir. Düşüncenin özgürce ifade edilebildiği
ortamlarda demokratik kurumlar varlıklarını sürdürmekte ve gelişme olanağı
bulabilmektedirler.
1789 yılında meydana gelen Fransız İhtilali ile Fransa’nın yönetim biçimi
değişti. Tüm dünyaya yayılan “hürriyet, adalet, kardeşlik, eşitlik” gibi
kavramlar özgür düşüncenin gelişmesine katkı sağladı. İlan edilen Fransız
Yurttaş ve İnsan Hakları Bildirisi’nde “Düşüncelerin ve inançların özgürce
ifade edilmesi insanın en değerli haklarındandır.” denilmektedir.
II. Dünya Savaşı sonrası 1948’de ilan edilen İnsan Hakları Evrensel
Beyannamesi’nin 19. maddesinde ise düşünce özgürlüğü “Herkesin görüş
ve anlatım özgürlüğü hakkı vardır. Bu hak hangi ülkede olursa olsun
bilgi ve düşünceleri arama, alma ve yayma özgürlüğünü içerir.”
şeklinde açıklanmıştır.


Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni – sosyalciniz.wordpress.com
7. SINIF SOSYAL BİLGİLER - 4. ÜNİTE BİLİM, TEKNOLOJİ VE TOPLUM Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni

Cumhuriyet’in ilanından sonra Mustafa Kemal Atatürk, çağdaş uygarlık
düzeyine ulaşmayı hedef olarak belirlemiştir. Bunun için dünyadaki gelişmelerin
yakından takip edilmesini tavsiye etmiştir. “Cumhuriyet fikir serbestliği
taraftarıdır. Samimi ve haklı olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.”
sözüyle özgür düşünemeyen bireylerin bilimsel gelişmeleri takip etmesinin
mümkün olamayacağını vurgulamıştır.
Düşünce özgürlüğü Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın maddeleri ile de güvence altına alınmıştır. Anayasamızda düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili maddeler
şunlardır:
MADDE 25 Düşünce ve Kanaat Hürriyeti
Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa
olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve
kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.
MADDE 26 İfade Hürriyeti: Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim
veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hürriyetine
sahiptir.
MADDE 27 Bilim Ve Sanat Hürriyeti : Herkes, bilim ve sanatı serbestçe
öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına
sahiptir.
Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni – sosyalciniz.wordpress.com
10
Zeki DOĞAN – Sosyal Bilgiler Öğretmeni – sosyalciniz.wordpress.com
Download