Uploaded by User2891

1024-fa6086ae-8cd8-451e-87c8-7ba6fd7b19c9

Toplum Bilimlerde Araştırma Yöntemleri
ve Nicel Araştırmalar
KISIM-1
BİLİM YÖNTEMİ
Genel anlamda bilim yöntemi,bir araştırmada gerçeğe
ulaşmak için izlenen yol veya süreci ifade eder.Önceki
asırlarda tüm araştırmalara ve düzenli bilgiler bütününe
bilim adı veriliyordu.Örneğin matematik,teoloji ve mantık
bilim kapsamına giriyordu.
Varlığı öne sürülen,fakat kendiliğinden açık bulunmayan
önermeler,ancak tartışmasız doğru kabul edilen,daha
geniş kapsamlı başka önermelerden elde edilebilir.Bu tür
bir akıl yürütme modeli ile bilgiye ulaşılması matematiğin
temelini oluşturur.Buna ‘ TÜMDEN GELİM’ yöntemi denir.
 BİLİMSEL ARAŞTIRMA
Bu anlayışın sonucu olarak,bilimsel faaliyet
asırlarca,çıkartılan önermelerin mantıki düşünceye
uygunluğunu göstermeye veya onları mantık yönünden
kanıtlamaya yönelik sistematik bir çaba olarak
düşünülmüştür.
Modern anlamda bilim kavramı ilk kez XIX.asır
ortalarında İngiltere’ de ortaya çıkmıştır.Bu anlamda
bilim olay ve olgulara dayanır.Evrende olup biten ya da
var olan her şey bir olgudur.


Bugünkü anlamda,bilimsel faaliyetin amacı incelenen
alandaki olay ve olguları tanımlamak,bunlar arasında
nedensellik ilişkilerini keşfetmek ve bu ilişkileri
genelleştirip teoriler içinde toplamaktır.
 Teoriler
aynı zamanda insana öngörü olanağı
sağlar.Böylece insanoğlu,gerekli koşulları hazırlayarak
olayların olmasını,olmamasını veya değişik biçimlerde
ortaya çıkmasını sağlayabilir.Diğer yandan bu,insanoğlunun
doğayı denetim altına alması anlamına gelir.
 Bilim yönteminin,bilimsel düşünce ve bilimsel araştırma
olmak üzere iki yönü vardır.Diğer bir deyişle,bilim hem
akla,hem de olayların araştırılmasına dayanır.
 Düşünce anlamında bilim yöntemi,bireyin mantık kurallarına
göre yaptığı akıl yürütme ve göstereceği tutarlı davranış
biçimleriyle ilgilidir.
 Olaylara
dayanma,tarafsızlık,dogmatizmi
reddetme,eleştiriye açık olma ve yanılma
olasılığının kabulü,bilimsel düşünce yönteminin
bazı temel özellikleridir.
 Bilimsel araştırma yöntemi ise sorunu
belirleme,gözlem,hipotez kurma,hipotezi test
etme,teoriye ve genel kanunlara ulaşma gibi
çeşitli aşamalardan oluşmaktadır.
 Araştırma,bilimsel düşünce yönteminin ışığı
altında olay ve olgulara dönük olarak
yürütülmesi gereken sistematik bir faaliyet
biçiminde tanımlanır.
 I)BİLİMLERİN
SINIFLANDIRILMASI
 Bilimler önce pozitif bilimler ve normatif
bilimler olmak üzere iki gruba
ayrılır.Bilim sözcüğünden genellikle
anlaşılan pozitif bilimlerdir.Pozitif
bilimlerde,olaylar ve olgular arasındaki
ilişkilerin keşfedilmesi bunların tekrar
olay ve olgulara dönülerek kanıtlanması
ve genel modeller ya da teoriler içinde
toplanması esastır.
Oysa normatif bilimler,toplumsal değer yargılarıyla
ilgilidir;güzel-çirkin,iyi-kötü gibi sübjektif ifadeler
normatif bilimlerin esasını oluşturur.
 Bilimlerin sınıflandırılması konusunda görüş birliği olduğu
söylenemez.
 Çeşitli yaklaşımlara göre bazı araştırma dalların, örneğin
matematik gibi alanların bilim olmadığına, bilim dallarına
yöntemsel açıdan destek olan bir araç olduğuna yönelik
tartışmalar literatürde bulunmaktadır.
 Doğa bilimlerin tersine toplumsal bilimler,yaşadığı toplum
içinde insanın davranışlarını inceleyerek genel teorilere
ulaşmaya çalışırlar.Toplum halinde yaşayan insanın
davranışları çeşitli yönlerden ele alınabilir.İşte bu nedenle
de sosyoloji,ekonomi,siyaset bilimi vb. toplumsal bilim
dalları oluşmuştur.

 Doğa
bilimleri ve toplumsal bilimler:O
halde gerçek anlamda yenilik yaratıcı ve
bilimsel yöntemin uygulandığı bilimler
pozitif bilimlerdir.Bu bilimlerde genel
olarak doğa bilimleri ve toplumsal
bilimler olmaz üzere ikiye
ayrılabilir.Doğa bilimleri cansız varlıkları
ve canlıları konu alışlarına göre,fiziki
bilimlerden ve biyolojik bilimlerden
oluşmaktadır.
A)POZİTİF BİLİMLER
 Pozitif Bilimlerin özellikleri:
 1)BİLİM OLGUSALDIR:
 Buna bilimin nesnelliği de denir.Bilim var olan olay ve
olgularla ilgilenir.
 Bilimin konusuna giren şeyler yalnız düşüncede var olan
değil,onun dışında da maddi bir varlığı bulunan olaylar
veya olgulardır.
 Bunlardan bir kısmını duyu organlarımızla algılayabilir,bir
kısmı da ancak çok duyarlı aletlerle belirlenebilir veya
ölçülebilir.

 2)İÇ
VE DIŞ TUTARLILIK:Pozitif bilimlerin
temel bir özelliği de mantık kurallarına
dayanarak kendi içlerinde tutarlılık
göstermeleridir.
 Buna iç tutarlılık denir.
 Fakat pozitif bilimlerin ayrıca dış tutarlılığa
da sahip olmaları gerekir.
 Bu ise bilimsel önermelerin olgular tarafından
doğrulanması,başka bir deyişle yanlışlıkların
kanıtlanamaması demektir.
 Yanlışlığı kanıtlanan önerme bilimsel önerme
olmaktan çıkar.
 3)ELEŞTİRİ:
 Bilimin
önemli bir özelliği de eleştiriye açık
olmasıdır.
 Eleştiri,bilime kendi kendine yenileme ve
geliştirme olanağı sağlar.
 Bilim yöntemi dogmatizme
karşıdır.Dogmatizmde yanılmaz ve sarsılmaz
olarak kabul edilen tek bir doğru bulunduğu
görüşü egemendir.
 Oysa bilimin ortaya koyduğu bulgular değişmez
ya da mutlak nitelikte değildir.Bugün için
yanlışlığı kanıtlanamayan bir teori veya hipotez
yarın yapılacak yeni araştırmalarla
reddedilebilir.
 Böylece eski teori terk edilir ve onun yerine
daha geliştirilmiş olan yeni teoriler geçer.
4)GENELLİK:
Bilimin
geneli arayıcıdır,bireysel
olaylardan ilişkileri açıklamaya yönelik
genel modellere ulaşılmaya çalışılır.
Tek tek ya da birbirinden kopukmuş
gibi gözüken olaylar veya durumlar
arasında ilişki kurulması amaçlanır.
Benzer ilişkilerin,belirli bir teori içinde
bütünleştirilerek genel kanunlara
ulaşılması temel ilkedir.
5)ÖNGÖRÜ:Bilim yöntemi yardımıyla,gözlenen
durumlara dayanarak gözlenmeyen durumlar
hakkında tahminler yapılabilir.
 Böylece insanoğlu,olaylara neden olan etkenleri
değiştirerek ya da yeniden düzenleyerek doğayı
denetim altına alma olanağına kavuşur.

6)TOPLUMSAL GEREKLER:Bilim öğrenme
arzusundan veya toplumsal ihtiyaçlardan doğar.
 Toplum ilerledikçe sorunlar çoğalmakta ve bu da
bilimsel bilgi hazinesinin sınırlarını genişletici
yönde zorlamalar doğurmaktadır.
 Çoğu ülkede,hükümetler ve özel kesim kuruluşları
araştırma ve geliştirme faaliyetlerine büyük
harcamalar yapmaktadırlar.

 Gelişmiş
ülkelerde ekonomik amaçlarla arge faaliyetlerine yapılan harcamaların milli
gelir içindeki payları oldukça önemli
düzeylerdedir.
 B)TOPLUMSAL BİLİMLERDE GELİŞME:
 Toplumsal bilimler de doğa bilimleri gibi
pozitif bilimdirler.Bunlar da gözlem ve
hipotezler yardımıyla insan davranışlarını
açıklama ve bu ilişkilere dayalı teoriler
kurarak genel kanunlara ulaşma amacı
güderler.
 Bugünkü
durumda toplumsal bilimlerin
genel bir özelliği doğa bilimlerine göre
daha sınırlı bir ilerleme göstermiş
olmalarıdır.bazı bilim felsefecileri
bunu,toplumsal bilimlerin geçmişinin
göreceli olarak kısa olmasına bağlarlar.
 Gerçekten de XVII. Asrın başlarından
itibaren önce fiziki bilimlerde hızlı
ilerlemeler olmuş,bu da insan yaşamındaki
sürekli devrimlerin temelini oluşturmuştur.
 Sosyal bilimlerin başlangıcı ise ancak
XVIII.asrın ikinci yarısına kadar
inmektedir.
Bu da Batı Avrupa toplumlarında sanayileşmenin yarattığı
sosyal değişmeye bağlanmaktadır.Bazı düşünürlere göre
de,sosyal bilimlerin göreceli açıdan yeni oluşları,bu
bilimlerin gelişmesi üzerinde bir ölçüde etkide bulunmuş
olabilir.Fakat asıl neden bu bilim dallarının konularından
kaynaklanmaktadır.Toplum bilimleri toplum içinde yaşayan
insanların davranışlarını,doğa bilimleri ise canlı veya cansız
varlıkların incelenmesini konu almışlardır.
Toplumsal bilimlerde olguları ölçme olanakları
sınırlıdır.Sosyal değişme,gelenek,görenek,kurumsal yapı
vs. gibi faktörleri matematikle ölçmek olanakları çoğu kez
oldukça sınırlıdır.Doğa bilimlerinde matematiksel
tekniklerin yoğun şekilde kullanılması ise bu bilimlerin
gelişmesi üzerinde önemli derecede hızlandırıcı etki
yapmıştır.Doğa bilimleri ile toplumsal bilimler arasında
temelde bir nitelik değil ancak bir nicelik farkı vardır.
Toplumsal bilimlerde,pozitif bilimlerin kapsamına girer ve
bilimsel araştırma yöntemini kullanırlar.Ancak toplumsal
bilimlerde geliştirilen teorilerin açıklama gücü diğerlerine
göre daha sınırlı olmaktadır.
 C)MATEMATİK VE BİLİM:Matematiksel tekniklerin
kullanılabilmesi ölçme olanaklarına bağlıdır.En basit tanımı
ile ölçme gözlem yoluyla elde edilen verilerin nicel olarak
ifade edilmesidir.Verileri ölçebiliyor ve sayısal olarak
ifade edebiliyorsak onları bilimsel olarak değerlendirme de
önemli bir kolaylık elde etmiş oluruz.Ölçülemeyen ve
sayısal olarak ifade edilemeyen verilerle kesin
değerlendirme değil ancak tanıtma yapılabilir.
 Matematiğin bilimsel gelişmeye olan katkıları şöyle
belirtilebilir:
 A)Matematik biçimsel bir ifade dilidir.Uygulandığı alana
açıklık ve kesinlik kazandırır.Matematik sayesinde

Çok karmaşık görünen bazı sorunlar basitleştirilebilir ve
bunlara yalın çözümler getirilebilir.
 B)Matematik yaklaşım,verilen önermelerden mantık yoluyla
kesin biçimde daha başka önermelerin çıkartılmasını
sağlar.Matematik düşünce tümden gelim yöntemine
dayanır;Çünkü verilen önermelerden mantık yoluyla yeni
önermelerin çıkartılması söz konusudur.Bununla birlikte
başlangıç önermeleri gözlemlerden elde edilen sayısal
verilere dayandığı sürece matematik yöntem tümden gelim
ve tüme varım yöntemlerini bir arada kullanmış
olmaktadır.Bu iki yöntemin matematiğin kesinliği içinde bir
arada kullanılması evreni daha iyi tanımamıza yardımcı
olur.Doğa bilimlerinin konusu ölçmeye,dolayısıyla
matematik teknikleri yoğun biçimde kullanmış ve daha hızlı
bir gelişme göstermişlerdir.

II)BİLİMSEL DÜŞÜNCE YÖNTEMİ
 Bilimsel düşünce yöntemleri genel olarak ikiye
ayrılmıştır:Tümden gelim ve Tüme varım yöntemleri.
 1)TÜMDENGELİM:Kökeni Aristo’ya kadar uzanan bir
düşünce yöntemidir.Mantık ve matematik alanındaki temel
düşünce sistemini oluşturur.Burada genelden
özele,bütünden parçaya doğru bir geçiş
vardır.Tümdengelim bir anlamda matematiksel kanıtlama
yöntemidir.Bu yöntemde doğruluğu kanıtlamaya gerek
duyulmayacak kadar açık önermelerden hareket edilir.
 Tümden gelim yöntemi,eski yunan ve roma döneminden
XVII. Asra.yani Rönesans’a kadar süregelen rasyonalizm
akımı içinde gerçeğe ulaşmanın tek yolu olarak
benimsenmişti.Ortaçağın temel düşünce sistemi budur ve
bunun başlıca temsilcilerinden biri Descartes’tir.Bu
sistemde deney ve gözlemin yeri yoktur.Yeni sonuçlar
ancak elde var olan bilgilerden üretilir.

Oysa bilimin gelişebilmesi bilim adamlarının bilinenlerin
ötesine geçmesini ve yaratıcı olmalarını gerektirir.Tümden
gelim bugün de gerçeğe ulaşma da kullanılan bir
yöntemdir.Ancak bugün tek yöntem olarak değil,diğer
yöntemlerle bir arada ele alınır.
 Bilimsel yöntem,yaratıcı düşüncenin sistematik biçimde
olay ve olgulara uygulanmasıdır.Araştırma sayesinde bilim
gelişmekte,gelişen bilim sonucunda da araştırma
yöntem,araç ve teknikleri ilerlemektedir.
 2)TÜMEVARIM:Bu yöntemde tek tek olgulardan hareket
edilerek temel önermelerin elde edilmesi söz
konusudur.Tümden gelimin tersine parçadan
bütüne,özelden genele doğru geçilmektedir.Tümevarımda
bilimsel bilginin temeli olarak gözlem ve deney kabul
edilir.Tümevarım yönteminin kurucusu Francis Bacon’
dır.(1561-1626).
 Tümevarım yönteminde gözlem ve deneyin bilgi edinme ve

Gerçeği keşfetmenin temel yolu olarak kabul edilmesi
ile,Ortaçağın temel düşünce akımı olan rasyonalizm sona
ermiş oluyordu.Ancak bunlar da gerçeğe ulaşmanın tek
yolu olarak tümevarımı benimsemişlerdi.Hatta,bu konuda
insan duyu ve algısına dayanmayan tüm bilgileri
reddedecek kadar da ileri gitmişlerdi.
Modern bilim yönteminde ise,gerçeğe ulaşmada tümevarım
önemli bir yere sahip olmakla birlikte,tek başına da
yeterli değildir.Çünkü bilimsel genellemelere deney veya
gözlemle olduğu kadar,akıl yürütme ve yaratıcı düşünce
sonucunda da ulaşılabilmektedir.Bilimsel sonuçlara hangi
yöntemlerle ulaşılmasından çok,keşfedilen ilişkilerin olaylar
tarafından desteklenmesi büyük önem taşımaktadır.
3)HİPOTEZLİ TÜMDENGELİM:Tümdengelim yönteminde
genel nitelikteki öncüllerden çıkartılan önermeler
çoğunlukla sınanabilme özelliğine sahip değildir.Bu
ise,öncüllerin doğruluğu konusunda belirsizlik bulunması
demektir.İşte,hipotezci tümdengelim yöntemi bu
belirsizliği gidermek üzere geliştirilmiştir.Burada genel
ifadelerden hareketle,sınırlandırıcı bir takım koşullar
konulmakta ve olgu veya olaylara yönelik daha dar
kapsamlı önermeler elde edilmektedir.Bu dar kapsamlı ve
somut önermelerin test edilmesi ile de genel ifadelerin
doğruluğu kanıtlanmaya çalışılır.
 Örneğin,’ Harcama artışı enflasyonu hızlandırır’
biçimindeki genel bir ifadeyi ele alalım.Buradan test
edilmek üzere dar kapsamlı ve somut yeni önermeler elde
etmek üzere harcamalarla ilgili şu gibi sınırlandırmalar
konulabilir:Kamu harcamalarında,özel kesim
harcamalarında,tüketim ve yatırım harcamalarındaki
artışlar vs.

Böylece,harcama artışlarının enflasyonist etki doğurup
doğurmadığı çeşitli kısıtlayıcı koşullar altında test
edilebilir ve başlangıçtaki genel önerinin geçerliliği
kanıtlanmaya çalışılır.
 Kısaca,tümdengelim sürecini oluşturan evrensel ifadenin
sınanmasına yönelik yönteme,hipotezli tümdengelim adı
verilmektedir.Bu yöntemde tümdengelimci bir yaklaşımdan
hareket edilmekle birlikte aynı zamanda somut olaylara
dönülerek önermelerin hangi koşullar altında doğru olduğu
sınanmaya çalışılmaktadır.
 Bilimsel araştırmada olası
yöntemlerden(tümevarım,tümdengelim ve hipotezli
tümdengelim)birisi veya birkaçı aynı anda
kullanılabilir.Daha önemli olan nokta bu bilgilerin
kanıtlanabilmiş olmalarıdır.

4)HİPOTEZ:Hipotez araştırılan sorunla ilgili olarak öne
sürülen,doğruluğu veya yanlışlığı henüz test edilmemiş
fakat doğru çıkacağına önceden güven duyulan bir
önerme,ifade veya çözümlemedir.Bu önerme araştırmanın
ilerdeki aşamalarında yeniden olaylara dönülerek test
edilecek eğer gerçekler tarafından doğrulanıyorsa
bilimsellik kazanacak,tersi durumunda ise değiştirilecek
veya tamamen terk edilecektir.
 Hipotez yerine araştırmanın tezi veya tez cümlesi
ifadeleri de kullanılabilir.Denebilir ki hipotez araştırmayı
sonuca götüren çok önemli bir yol göstericidir.Hipotezsiz
bir çalışma dağınık ve düzensiz olur.
 Bilimsel araştırma faaliyetlerine çoğunlukla olayların
gözlemlenmesiyle başlanır.Bazen ise olayların
gözlemlenmesinden değil,sırf akıl yürütme veya yaratıcı
düşünce ile ya da mevcut bir teorideki,genel önerinin
yorumlanmasıyla da kurulabilirler.

Yani hipotezin kurulması tümevarım veya tümdengelim
yöntemine dayanabilir.Hipotezler ister gözlem yoluyla
isterse de akıl yürütme yoluyla kurulsunlar,sonunda
mutlaka olaylara dönülerek test edilmelidirler.
 İyi bir hipotez,basit ve açık bir önerme niteliğinde
olmalıdır.Basitlik,olgular arasındaki ilişkinin her zaman
kolayca görülebilmesi demek değildir.Tersine,önermenin o
derece yalın ve sağlam bir ilişki temeline dayanması
anlamına gelir.Genellikle araştırmacı,konuya ne derece
hakim olursa hipotezi de o ölçüde basit olur.
 5)HİPOTEZ TESTİ:Hipotez testi,tümden gelim yöntemine
dayanan bir işlem durumundadır.Çünkü genel bir öneri veri
olarak alındıktan sonra tek tek olaylara inilmekte ve
önerinin ne ölçüde desteklendiği belirlenmeye
çalışılmaktadır.Olaylar tarafından desteklenen hipotezler
bilimsel bilgi niteliği kazanırlar.Fakat bu gibi bilgilerin
bilimin amacı doğrultusunda gelişebilmesi için bunların daha
genel ve soyut modeller içinde toplanmaları gerekir.

Bu ise,model veya teori kurma faaliyetini oluşturur.
 6)SOYUTLAMA,TEORİ VE KANUN:Soyutlaştırma olmadan
bilim yapılmış sayılmaz.Hipotezin test edilmesi,somut ya
da olgulara bağlı bir işlemdir.Bilim adamları olgular
tarafından desteklenen hipotezden elde ettikleri ilişkileri
bir teori içinde bütünleştirmeye çalışırlar.
 Teorinin kurulması soyut,yani kavramlaştırmaya dönük bir
faaliyettir.Teori olaylar arasındaki ilişkileri içeren
bütünleştirilmiş tanımlar,varsayımlar ve genel önermeler
bütünüdür.Bir teoriden aynı zamanda test edilmeye
elverişli daha dar kapsamlı yeni önermeler çıkartılabilir.
 Gerçek olgular teoriyi desteklemiş olsa başka deyişle
teorinin geçersizliği kanıtlanamamış olsa da bugün için
geçerli olan teori bir yönüyle hala bir önerme niteliği
taşır.

Çünkü teoride söz konusu olan ilişkiler tüm koşullar altında
değişmeyen,kesin kanıtlanmış gerçekler durumunda
değildir.
 Bugün geçersizliği kanıtlanamayan bir teori,yarın ortaya
çıkacak bilgi,belge ve teknolojik ilerlemeler sonucunda
çürütülebilir.Böylece eski teori atılır ve onun yerine
açıklama gücü daha yüksek yeni teori geçirilir.O bakımdan
mevcut teori ve bilimsel bilgilere daima eleştirisel bir
gözle bakılması bilimde temel bir ilke durumundadır.
 Özellikle toplumsal bilimler alanında bütün yer ve zaman
koşulları altında geçerli,değişmez yasalara ulaşmak çok
daha güçtür.Bu özellik,toplumsal bilimlerin konusunun insan
davranışları ve toplumsal kurumlarla ilgili olmasının bir
sonucudur.Toplum bilimlerinde yasa olarak kabul edilen
ilişkilere daha çok,belirli koşullar altında belirli ilişkilerin
ortaya çıkma olasılığının yüksek olması biçiminde
yorumlamak gerekir.

Bilim Nedir?
Bilim;
doğru düşünme,
doğruyu ve bilgiyi araştırma,
bilimsel metotları kullanarak
sistematik bilgi edinme ve
bilgiyi düzenleme süreci, evreni anlama
ve tanımlama gayretleri olarak
ifade edilebilir.
Bilimsel Bilgi ve Özellikleri
• 1.Bilim olgusaldır: Doğrudan veya dolaylı
olarak gözlenebilecek veya sınanabilecek
vakaları inceler.
• 2.Bilim objektiftir: Bilimsel bilgiler nesnel
verilere dayandırılmıştır. Elde edilen
verilerden ulaşılan sonuçlar kişiden kişiye
veya toplumdan topluma değişmemelidir.
• 3.Bilimsel bilgiler güvenilirdir Bir bilgiye
bilimsel yollarla ulaşılmış ise, bu bilgi
güvenilirdir.
• 4.Bilim genelleyicidir: Bir vaka veya
durumda doğru olarak bulunmuş bilgiler, diğer
vakalar içinde aynı derecede doğrudur.
• 5.Bilim mantıksaldır: Bilimsel bilgiler mantık
kuralları ile örtüşmelidir.
Bilimsel Bilgi Nedir
Yeni olgusal buluşlar yeni teorilere yol açtığı
gibi, yeni teorilerde yeni gözlem ve deneylere
kapı açarak yeni buluşların koşullarını
hazırlarlar.
Bu yolla, bilim insanlığın ortaya çıkışından
başlayıp binlerce yıldır süren bilimsel bilgi
üretme sürecinde, kendi niteliğini,
geleneklerini ve standartlarını oluşturmuştur.
Bu süreçte çağdaş bilimin dört önemli niteliği
ortaya çıkmıştır.
Bunlar;
1.Çeşitlilik: Bilimsel çalışmalar bireylerin veya
toplumların tekelinde olmayıp tüm insanlığa açıktır.
2.Süreklilik: Bilimsel bilgi üretme süreci insanlığın
var oluşundan bu yana hiçbir zaman durmadan
devam etmektedir.
3.Yenilik: Her gün yeni bilimsel bilgiler ve yeni bilim
alanları ortaya çıkmaktadır.
4.Ayıklama: Yanlış olduğu ispatlanan bilgiler
ayıklanıp yerine yeni bilgiler konulur.
Bilimsel Bilgi Türleri
Olgular:
Birçok defa doğrulanmış ve üzerinde fikir
birliğine varılmış olan deneysel gözlem olarak
tanımlanabilir. Olgular tektir, tartışılmaz, basit
gözlemlerin bir ürünüdür ve yaşadığımız
dünyadan elde edilen verilerdir.
Volkanik patlamalar, güneş tutulması ve
gece-gündüz olgulara örnek olarak verilebilir.
Hipotez
• Deneysel olarak test edilebilmesi gereken
bazı olgularla ilgili olarak ileri sürülen
açıklamalar olarak tanımlanabilir.
• Bilimsel bir hipotez esasen doğru veya
yanlış olarak ispatlanmaz; bunun yerine
eldeki verilerle tutarsız olduğuna karar
verilirse reddedilir veya değiştirilir;
reddedilmezse “geçici olarak doğru” kabul
edilir.
• Bu ikinci durumda yeni delillerin veya
yapılacak denemelerin ışığında hatalı olduğu
bulunana kadar işleyen bir hipotez olarak
kabul edilir.
• Birçok deney yapılmasına rağmen hâlâ
direnen ve “yanlış” olduğu bulunamayan
hipotezler, sonuç verici olduğundan dolayı
“olgular” olarak kabul edilirler.
Teori
• Birçok olgunun kapsamlı ve
birleştirilmiş açıklaması ve doğanın
neye benzediği ve nasıl işlediğiyle
ilgili hususlarla ilgili ilave hipotezler ile
denenebilir türden tahminler
üretebilmeye ilişkin açıklamalar olarak
tanımlanabilir.
• Bilimsel teoriler, doğal olaylarla ilgili
ortaya çıkan bir sürü farklı noktayı
açıklamak ve anlamak için bilinen en iyi
çabaları temsil eder.
• Bu bilgi türüne izafiyet teorisi, hücre
teorisi ve biyolojik evrim teorisi örnek
olarak verilebilir.
Hipotezler ve Teoriler:
Teoriler bilgi olarak, hipotezlere oranla daha
önemli deneysel desteğe sahiptirler. Bu
bakımdan doğruluğu henüz test edilmemiş
bilgilere ve önerilere hipotez denir.
Eğer bir kuram deneylerle destekleniyorsa,
bilinen tüm olgularla uygunsa ve daha uygun bir
rakibi yoksa, teori olarak adlandırılır.
Yasa
• Teorilerin destekleyici delillerin olması
durumunda yasa olacağı yönünde yaygın bir
kavram vardır.
• Hâlbuki yasalar ve teoriler iki farklı bilgi türünü
temsil eder. Yasa; gözlenen doğa olayları
hakkında yapılan genellemelerdir. Teoriler ise
daha çok bu genellemelerin açıklamalarıdır.
Bilimin Nitelikleri
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Bilim mutlak hakikate götürmez;
Herkese açık ve yoklanabilirdir
Kültürün içinde belli bir yer tutar.
İzafidir(görecelidir).
Akla ve deneye dayanır.
Olmuşu veya olanı tasvir etme, ilişkileri açıklama
ve bunlardan yararlanma imkanı verir.
Bilimsel bilgi güvenilirdir; ancak değişmez
değildir.
Elde ettiği bilgiler sistemlidir.
Varsayımlara dayanır.
Bilimsel bilgi denetlenebilir.
Tarafsızdır.
Bilim gelişigüzel veri toplamaz.
•Bireyler tabiattaki olayları anlamada ve
problemleri çözmede üç genel kavramdan
etkilenirler.
Bunlar;
•Deneyim,
•Muhakeme
•Araştırma dır
Deneyimler,
Bir konuyu açıklamada veya bir
problemi çözmede bireyin
veya toplumun ilgili konu
hakkında kazanmış oldukları
tecrübelerdir.
Muhakeme
tümevarım, tümdengelim,
tümdengelim-tümevarım
yöntemlerini kullanarak bir problemi
çözme veya doğruyu arama olarak
tanımlanabilir.
 Araştırmacıların ve araştırma sürecine katılan
bireylerin her birinin kendine özgü deneyimi
ve muhakeme etme tarzı olması nedeniyle,
bilimsel bilgileri elde etme sürecinde veya
bilimsel olayları yorumlamada sadece bu iki
kavramdan faydalanmak yeterli değildir.
 Bunların yanında, ‘araştırma’ kavramı
üzerinde de detaylı olarak durulması
gerekmektedir.
Araştırma İle Deneyim Arasındaki Farklar
Tecrübe rastlantısal olarak karşılaşılan
olaylardan kazanılırken, araştırma da veriler
sistemli ve kontrollü elde edilip yorumlanır.
Tecrübe sübjektiftir. Araştırma deneyseldir.
Bununla birlikte, deneysel çalışmalarda bile
araştırmacılar verilerinin geçerliliğini
sağlamak için diğer araştırmacıların
tecrübelerinden faydalanırlar.
 Tecrübe yolu ile kazanılan bilgilerin değişiminde
tutuculuk mevcuttur. (kişiler tecrübeleri ile
edindikleri bilgilerin doğruluğunun eleştirilmesini
kabullenmekte zorluk gösterirler)
 araştırma yolu ile kazanılan bilgiler gelişime ve
değişime açık bir tarzda algılanır (araştırma sonucu
elde edilen bilgilerin kritik edilmesi bilgilerin
güçlenmesi ve gelişmesi için araç olarak algılanır).
 Araştırma ile tecrübe arasındaki en belirgin fark ise
tecrübenin çok kişisel yoruma açık ve sübjektif
olmasıdır.
ARAŞTIRMA TÜRLERİ VE VERİLER


Araştırmalar amaçları yönünden: temel ve
uygulamalı araştırmalar olarak ikiye ayrılır.
Yöntemleri açısından: deneysel, tanıtıcı
(durum belirleyici), istatistiksel ve alan
araştırmaları şeklinde ayrılabilirler.
ARAŞTIRMA TÜRLERİ VE VERİLER


Araştırmacı çalışmaya başlarken konusuna,
olayın niteliklerine,veri türlerine,
değişkenlerin denetlenebilme özelliklerine
dikkat etmelidir.
Ayrıca birincil ve ikincil kaynakların varlığına,
araştırmaya duyulan ilgi gibi koşullara uygun
bir araştırma yöntemi seçecektir.
ARAŞTIRMA TÜRLERİ VE VERİLER



Yöntem bir araştırmanın omurgasıdır.
Araştırma konusu üzerinde karar verilirken,
uygulanacak yöntemin belirlenmesi ve
açıklanması gerekir.
Araştırma sürecinde izlenecek yol, veri
toplama ve yazım süreçlerinde yönteme bağlı
kalınarak tutarlılık yaratılmalıdır
ARAŞTIRMA TÜRLERİ VE VERİLER

1.
2.
3.
Araştırma Türleri:
Temel ve Uygulamalı Araştırmalar
Doğal Çevre Araştırmaları ve Laboratuar
Araştırmaları
Nedensellik Yönünden Farklılaşan
Araştırmalar (a. Deneysel, b. Tanıtıcı, c.Alan,
d. Amaçları yönünden, destekleyici ve
keşfedici araştırmalar).
Temel ve Uygulamalı Araştırmalar


Temel araştırmalar olaylar arasındaki ilişkileri
keşfetmek ve teori geliştirmek amacı taşırlar.
Uygulamalı araştırmalar, günlük pratik
sorunlara çözüm aramak, çelişkili görüşlerin
bulunduğu bir konuda doğruları savunmak,
kamuoyunu aydınlatmak, ekonomik, sosyal ve
siyasal konularda tahminlerde bulunmak vb.
birçok yönde amaçlara hizmet eder.
Temel ve Uygulamalı Araştırmalar



Temel ve uygulamalı araştırmalar arasındaki
fark uygulanan yöntemden kaynaklanmaz.
Her ikisi de deney ve tanıtma gibi yöntemleri
kullanır ve anket, görüşme, gözlem gibi yollarla
veri toplar.
Farklılık bu araştırmaların amaçlarında saklıdır.
DOĞAL ÇEVRE VE LABORATUAR
ARAŞTIRMALARI



Lab. Araştırması, yapay olarak oluşturulan bir
çevrede veya ortamda, denetimli koşullar
altında; neden-sonuç ilişkilerinin keşfedilmesine
yönelik bir çalışmadır.
Sonucu etkileyen dolaysız faktörler, araştırma
sürecindeki çeşitli ayarlamalarla tespit edilmeye
çalışılır.
İç geçerlilik yüksektir. Ortaya çıkan sonuçların
deney konusu değişkenlerden kaynaklanmış
olduğu anlaşılır.
DOĞAL ÇEVRE VE LABORATUAR
ARAŞTIRMALARI


Lab. Arş. doğal bilim alanları için daha
uygundur.
İnsan
davranışları
üzerinde
uygulama ya da insanı laboratuar ortamında
deney konusu yaparak inceleme olanakları etik
değerler doğrultusunda oldukça sınırlıdır.
Üretimle ilgili verimlilik çalışmaları bir bakıma
önceden belirlenmiş koşullar altında bu tip bir
çalışma olanağı sunabilir.
DOĞAL ÇEVRE VE LABORATUAR
ARAŞTIRMALARI





Sosyal
Bilimler
alanındaki
laboratuar
araştırmaları:
Etki Çalışmaları: etki ölçümü, sonuçta değişen ne?
Yargı Çalışmaları: düşünce, görüş değerleme
Gözlem Çalışmaları: ortamdaki değişkenlerin
gözlemi ya da sabit ortamın yarattığı etki tespiti.
Şeklinde gruplanabilir.
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA
a.
b.
c.
DENEYSEL ARAŞTIRMALAR
TANITICI ARAŞTIRMALAR
ALAN ARAŞTIRMALARI
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Deneysel Araştırma






Deney yönteminde araştırmacı ortamını kendisi
belirler.Değişkenleri ve etkenleri denetleyebilir.
Genellikle laboratuar ortamındaki araştırmalarda bu
yöntem kullanılır.
Neden-sonuçta iç tutarlılık vardır.
Ancak denekler doğal davranmayabilirler.
Deneklerin ne derecede ana kütleyi temsil ettikleri
tartışmalıdır.
Sürekli yenilendikleri için farklı değişkenlerle
birbirlerini çürütebilirler.
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma



Değişkenlerin ele alınmadığı, veya sağlık ve
güvenlik gibi nedenlerle deney yönteminin
uygulanamadığı durumlarda kullanılırlar.
Tanıtıcı veya durum belirleyici araştırmalarda
(survey) amaç belirli bir ana kütlenin ilgi duyulan
niteliklerini belirlemektir.
Ülke nüfusunun kaçı okur-yazar, köy ve kent
yerleşimlerinin dağılımı yada ithalatın, tüketim, ara
mal ve yatırım malları arasındaki dağılımının ne
olduğu gibi araştırmalar örnek verilebilir.
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma



Tanıcı araştırmaların iç geçerliliği deneysel
araştırmalardaki kadar yüksek değildir.
Neden-sonuç ilişkisini kurmak zordur.
Araştırmada ilgilenilen özelliklerin hedef
kütle içindeki yerinin belirlenmesi veya belli
bir toplumsal olayın diğer bazı niteliklerinin
tanıtılması amacına yöneliktir.
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma




İktisatçıların , tüketici gelirlerinin hangi mal ve
hizmet gruplarında ne oranda harcadıklarını
tespit etmeye yönelik hanehalkı anketleri
uygulamaları,
Pazar araştırmaları,
Siyasi partilere yönelik eğilimlerin araştırılması,
Televizyon programlarının niteliklerine göre
izlenme oranlarının araştırılması bu kapsama
girer
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma



Tanıtıcı araştırmalarda asıl amaç: anket,
görüşme, gözlem ve örnekleme gibi araçlarla
ana kitlenin ilgilenilen özelliklerinin ortaya
konulmasına çalışılır.
Amaçlanan özelliklerin doğru olarak ölçülmesi
ve gerçek niteliklerin belirlenmesi esas
olmalıdır.
Monografi ve tarihsel araştırmalar tanıtıcı
araştırmalar içerisinde ele alınır.
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma:
1) Monografi türü araştırmalar



Monografiler bir olay, olgu, kurum veya kuruluşu
olduğu gibi tanıtmaya yarayan çalışmalardır.
Toplumsal bilimlerde yaygın biçimde
kullanılırlar.
Sınai, ticari, mali işletmeler, köy, kent, parti,
sendika, aile bütçesi, nüfus yapısı gibi
toplumsal kurum, olgu veya kuruluşlar
monografi yöntemine göre incelemeye en
elverişli varlıklardan bazılarıdır.
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma:
1) Monografi türü araştırmalar




Mevcut durumun tanıtımına dayandıklarından,
olaylar arasındaki ilişkileri dolaysız biçimde
açıklama amacı taşımazlar.
Ana kütleyi temsil edici nitelikteki kurumların
incelenmesi, genel ilkelere ulaşmaya olanak
tanıyabilir.
Somut olaylardan genel ilkelere doğru bir ilişki
zinciri kurulamaya çalışılır.
Fransız sosyologu Le Play tarafından tümden
gelim yaklaşımının karşıtı olarak geliştirilmiştir.
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma:
1) Monografi türü araştırmalar
Temelde iki tür monografi araştırması bulunur.
1. Örnek Olay Monografileri (vak’a metodu): Temsil
niteliğine sahip tek bir kişi, kurum veya olayın
ele alınarak ayrıntılı biçimde tanıtılmasına
yöneliktir. Elde edinilen bilgilerin, benzer
durumlar için de geçerli olacağı varsayımından
hareket edilmektedir.

NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma:
1) Monografi türü araştırmalar
Temelde iki tür monografi araştırması bulunur.
2. Değişim Monografileri: Mevcut durumun
tanıtılması yanında, olayların zaman içinde
gösterdiği değişimleri de izleme amacını taşır.
Örn: Köy monografisinde köyün belirli
dönemdeki sosyo- ekonomik yapısının
tanıtılmasından sonra zamanla bu yapının nasıl
değiştiği geliştiğinin tespitine çalışılması gibi.
Toplumsal olaylarda değişimi incelemenin iki ana
yaklaşımı vardır. Zaman derinliği (time series)
ve zaman kesiti (cross section).

NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma:
1) Monografi türü araştırmalar



Zaman Derinliği: Ele alınan olayın zaman boyutu içinde
incelenmesidir. Geçmiş dönemlerden günümüze doğru
köy veya kentteki değişimleri konu alan araştırmalar
buna örnektir.
Zaman Kesiti: İncelenen olayın farklı toplumlar üzerinde,
fakat aynı zaman dilimi içerisinde ele alınmasıdır.
Zamanla, köydeki sosyo-ekonomik değişmeleri önceden
tahmin edebilmek için, ülkenin çeşitli yörelerindeki köyler
karşılaştırılabilir.
Bu yaklaşımın altında çeşitli olguların ve kurumların
zamanla hep aynı değişim aşamalarından geçtikleri
kurgusu bulunur.
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma:
2) Tarihsel araştırmalar




Toplumsal olayların geçmişteki durumunu
incelemeye dönük araştırmalardır.
Çalışma; yazılı belgeler, veya kalıntı bulgular
üzerinden yürütülür.
Araştırmacı: konusuyla ilgili olarak bulabildiği
her çeşit istatistiksel veri, bilgi ve belge gibi
yazılı kaynaklarla, eşya, alet gibi kalıntıları
toplayarak değerlendirir.
Bir tür doğal ortam araştırmasıdır.
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma:
2) Tarihsel araştırmalar




Geçmişe ait, resmi kaynaklar, raporlar, yasal belgeler,
kurum kayıt ve yayınları,i arşivler, kişisel hatıralar,
mektuplar, biyografiler gibi birçok kaynak gözden
geçirilir.
Kurum yayınları, yöneticilere ait abartılı övgü dolu
kayıtlar vb. çok çeşit bilgi çapraz biçimde ve diğer
kaynaklar gözetilerek sorgulanmalıdır.
Tarihsel araştırma yapacak kişiler eleştirel bakış ve
tavrından ödün vermemesi gerekir.
Geçmişte yaşanılan olayların incelenmesi gelecek
açısından ne derece önem taşır ?
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma:
3) İstatistiksel araştırmalar



Gerek fiziki bilimler, gerekse toplumsal bilimlerin
belirli dallarında, istatistiksel yöntemler yaygın
olarak kullanılır.
İktisat, işletme, sosyoloji ve psikoloji gibi
dallarda istatistiksel yöntemlerden faydalanılır.
İstatistik yöntemi, genellikle rakamsal verilerin
planlı şekilde toplanması, gruplandırılması,
işlenmesi, yorumlanması ve tahmini
konusundaki tekniklerle ilgilenir.
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma:
3) İstatistiksel araştırmalar





Rakamsal gözlemlerin ortaya koyduğu sonucun ne
olduğunu tanıtır.
Olaylar arasında ilişki aranıyorsa böyle bir ilişkinin var
olup olmadığını gösterir.
Toplanan verileri gruplandırmak ve sistematik biçimde
sunmak olanağını sağlar.
İlişkilerin keşfedilmesinden sonra bulunan ilişkilere
dayanarak geleceğe dönük tahminler yapılır.
Bütünün tamamını incelemeden, ondan alınan parçalarla
ana kütle hakkında bilgi edinme olanağıyla, istatistiksel
tahmin yürütülebilir.
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: ALAN ARAŞTIRMALARI




Alan araştırmaları (field research): incelenen
topluluk ya da olguların gerçek gelişimlerine
katılarak yapılan araştırmalardır.
Burada insanları laboratuara almak yerine,
araştırıcının adeta onların dünyasına girmesi
söz konusudur.
Gerek deney, gerekse tanıtım biçimdeki
çalışmalarda araştırmayı yapan ile incelenen kişi
arasında daima bir mesafe vardır.
Standart yöntemler ve sorular uygulanılır.
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: ALAN ARAŞTIRMALARI



Ancak Alan Araştırmalarında, incelenen kişilerin
doğal ortamına girilir. Onların konuşma ve
davranışlarına katılınır. Bu şekilde duygu,
düşünce, görüş ve tepkileri ölçülür.
Alan araştırmalarının en önemli farkı: incelenen
davranış ve olayların tüm yönlerinin
belirlenebilmesidir.
Deneklerle yapılan görüşme veya gözlemler bir
zamanla sınırlı değildir.
NEDENSELLİK YÖNÜNDEN
SINIFLANDIRMA: ALAN ARAŞTIRMALARI



Görüşme ve gözlemler alan notları biçiminde
kayda geçirilmelidir. (yada ses ve görüntü
kayıtları almak gerekebilir.)
Alan araştırmacıları, insanların belirli kurum,
topluluk veya koşullar içinde nasıl
davrandıklarını inceler. Varılan sonuçların
incelemeyi yaptıkları yerin dışında da geçerli
olduğunu gösterebilmelidirler. Bu tartışılır.
Genelleştirme yapamadıkları için bilimsel
değerleri her zaman tartışmalıdır.
AMAÇLAR YÖNÜNDEN AYRIM:
Destekleyici araştırmalar





Araştırmacı önce amacını belirlemelidir.
Seçilecek konu da amaca uygun olmalıdır.,
Destekleyici araştırmalar , bilgilerin yorumuna
dayanır.
Yazar kendi fikrini savunur, okuyucuya ikna
etmeye çalışır.
Bilgilerin yorumuna dayalı olan araştırmalar
bilimsel makalelerde, yasal açıklamalarda,
ekonomik raporlarda, politika analizlerinde vb.
yaygın olarak kullanılır
AMAÇLAR YÖNÜNDEN AYRIM:
Keşfedici Araştırmalar





İlişki bulmaya, durum belirlemeye, okuyucuya bilgi
vermeye yönelik araştırmalardır.
Tanımlara, istatistiksel verilere ya da ölçüm gözlem,
mülakat, anket deney gibi tekniklere dayanarak belirli
konularda bilgi üretmeyi amaçlarlar.
Nesnel araştırmalardır.
Yalnızca ikincil kaynaklardan alınan alıntılardan var
olmazlar.
Araştırmacının araştırma sorusunu kendisinin
belirlemesi ve toplayacağı verilerle onu cevaplamaı
esastır.
VERİ TOPLAMA TEKNİKLERİ
1.
2.
3.
4.
5.
Görüşme
Anket
Örnekleme (Rassal, yargısal)
Gözlem
Belgesel kaynak derlemesi
BİLİMSEL YÖNTEM
Bilimsel
Düşünme Yöntemi
(Akla dayanır)
Olaylara Dayanma
Tarafsızlık
Dogmatizmi Reddetme
Eleştiriye açık olma
Yanılma olasılığını
kabul etme
Bilimsel
Yöntem
Bilimsel
Araştırma Yöntemi
(Araştırmaya dayanır)
Sorunu belirleme
Gözlem
Hipotez kurma
Hipotezi test etme
Teori ve genel
kanunlara ulaşma
Araştırma Bilim İlişkisi
• Araştırma:
• Bir gerçeği ortaya çıkarmak, bir problemi çözümlemek ve mevcut
verileri artırmak için bilimsel yöntem ve tekniklerden yararlanarak
yapılan düzenli çalışmaya araştırma denir.
Geçerli
Soru
Yöntem ve Teknikler
Geçerli
Cevap
Araştırma;
İnsanda varolan merak, ihtiyaç ve rahatsızlık veren duruma karşı
olan ilgiden ortaya çıkar.
Araştırma;
Bilimsel yöntemin kullanılması sonucunda bilimsel bilgi üretmeye
yarayan bir çalışma olduğu için bilimin vazgeçilmez aracıdır. Bilimsel
bilgi araştırma ile üretilebilir. O halde denilebilir ki, bilim araştırmanın
hem sonucudur, hem de sebebidir.
Bilimsel Araştırma Süreci
Bilimsel bir araştırma süreci en genel anlamda yedi
basamaktan oluşur.
Bunlar;
1. Literatür taraması
2. Araştırma probleminin belirlenmesi
3. Kaynakların okunması ve özetlenmesi
4. Araştırma ve analiz yöntemlerinin belirlenmesi
5. Veri toplama ve analiz
6. Bulguların Yorumlanması
7. Araştırma Raporunun Hazırlanması.
Araştırma Yöntemlerinin Kökenleri
Araştırma Yöntemlerinin Kökenleri
Pozitivizm(Objektivizm)
Relativizm(Subjektivizm)
Quantitative (Nicelikle Belirlenen)
Qulitative(Nitelikle Belirlenen)
Deneysel Çalışmalar
Etnografik Çalışmalar
Anket Çalışmaları
Mülakat Gözlem
Örnek Olay ve Öğretmenin
Araştırmacı Olduğu Model
Eğitim Araştırmalarında Kullanılan Yöntemler
 Betimleme (Survey) Yöntemi
1.
2.
3.
4.
5.
Örnek Olay Araştırmaları
Aksiyon Araştırmaları
Etnografik Araştırmalar
Gelişimci Araştırmalar
Fenomenografik Araştırmalar
 Deneysel Yöntem
 Tarihsel Yöntem
 Örneklem ve Örneklem Seçimi
Betimleme (Survey)
Yöntemi
Betimlemeli çalışmalar genelde verilen
bir durumu aydınlatmak, standartlar
doğrultusunda değerlendirmeler
yapmak ve olaylar arasında olası
ilişkileri ortaya çıkarmak için
yürütülürler.
Bu tür araştırmalarda asıl amaç
incelenen durumu etraflıca tanımlamak
ve açıklamaktır.
Betimleme yöntemine dayandırılan
araştırmalarda; mevcut durum
nedir? Neredeyiz? Ne yapmak
istiyoruz? Nereye, hangi yöne ve
nasıl gitmeliyiz?, gibi soruların
araştırılılığına dikkat çekmektedir.
Betimlemeli yöntemde inceleme
sürecinde doğal şartları bozmadan
veya inceleme yapılan ortamda her
hangi bir değişiklik yapmadan
araştırmaların yürütülebilmesi
nedeniyle, bu yöntem bir çok
araştırmacı tarafından tercih
edilmektedir.
Deneysel Yöntem
Deneysel Yöntem
 Bir araştırmada, değişkenleri (nicel olarak ölçülebilen ve farklı
değerler alabilen özellikler) ölçebilmek ve bu değişkenler
arasındaki sebep-sonuç ilişkilerini ortaya çıkarmak için
genelde deneysel yöntem kullanılır.
 Deneysel çalışmalarda çoğu kez yapay bir durum oluşturulur.
Bir çok araştırmacı deneysel çalışmalarda değişkenler
arasında sebep-sonuç ilişkilerini saptamaya ve bulguları
etkileyen etkenleri belirlemeye çalışır.
 Genel olarak, eğer bir araştırmacının amacı, araştırdığı
konuyu ‘neden’ sorusu ile ve sebep-sonuç ilişkisi ile
irdelemek istiyorsa, onun için en uygun araştırma yöntemi
deneysel yöntemdir. Bununla birlikte, planlama aşaması
kolay, fakat yürütülmesi zor olan bir yöntemdir. Deneysel
çalışmanın bir kolay tarafı da onun ölçülebilir durumlar ile
ilgilenmesidir.
Deneysel çalışmalar daha çok Tıp Fakültelerinde yapılan
çalışmalarda kullanılır.
Örneğin, bir ilacın etkisi araştırılmak istensin. İlacın etkisini
ortaya koyabilmek için bazı faktörlerin belirlenip, ölçümlerinin
yapılması gerekmektedir. Burada faktör olarak ilacın kan
basıncına etkisi alınabilir. İlacı kullanan hastalarla kullanmayan
hastaların kan basınçları karşılaştırılır. Deneysel çalışmanın
planlanması genelde bu ilaç etkisinin araştırılmasındaki
yönteme benzer şekilde yapılmaktadır.
Bu yaklaşımda genelde kontrol grubu ve deney grubu olmak
üzere eşdeğer gruplar seçilir. Ön-test ve son-testlerle kullanılan
herhangi bir yaklaşımın deney grubu üzerindeki etkililiği
araştırılır. Deney sürecinde, deney grubuna özel davranımlar
yapılır, bununla birlikte kontrol grubuna ise herhangi bir özel
davranım yapılmaz. Deneysel uygulamanın sonunda örneklem
üzerinde herhangi bir değişim olup olmadığına bakılır.
Deneysel Yöntemin Çeşitleri
1. Tam deneysel yöntem:
Gerçek deneysel araştırmalarda çoğu kez yapay bir araştırma ortamı
oluşturulur. Burada bir veya daha fazla deney grubuna karşılık bir veya
daha fazla kontrol grubu seçilir. Bu grupların seçilmesinde önemli olan
kişilerin bu gruplara rasgele dağıtılmasıdır. Rasgele dağılım seçiminden
dolayı ortaya çıkacak olumsuzlukları ortadan kaldırmak için bu yöntem
etkili bir yaklaşımdır. Çalışmada deney grubuna müdahale edilirken,
kontrol grubuna müdahale yapılmaz. Uygulama sonunda iki gruptan
elde edilen veriler değerlendirilir.
Fakat burada dikkat edilmesi gereken bir nokta ise rasgele seçimin
uygulanabilmesi için yeterli büyüklükteki örneklemin olmasının
gerekliliğidir. Çünkü örneklemin karakteristik özelliklerinin veya
bağımsız değişkenlerin deney ve kontrol gruplarına eşit etkide bulunma
olasılığına sahip olmalıdır.
Denenmek istenen değişken sayısı ve düzeyine göre uygulanan
deneysel yöntem:
Bu yöntem tek ya da çok değişkenli olabilir. Tek değişkenli yöntemde
bir anda denenmek istenen bir bağımsız değişken olurken (deney ve
konrtol gruplarında yalnızca değişik yöntemler; A ve B yöntemi), çok
değişkenli yöntemlerde, birden çok değişkenin (yöntem, gelir, tüketim
eğilimi vs. gibi) etkileri araştırılmak istenir.
2. Yarı-deneysel (quasi-experimental design) yöntem:
Bazı durumlarda kişilerin gruplara rasgele dağıtılması imkansız
olabilir veya istenmeyebilir. Bu durumlarda alternatif olarak yarı
deneysel yöntem kullanılır. Bu yöntem; kişilerin deney ve kontrol
gruplarına gönderilmesinde rasgele dağılımın kullanılmadığı bir
deney yaklaşımını içeren tasarımdır. Bilimsel değer bakımından
gerçek deneysel yöntemden hemen sonra gelir.
Yarı deneysel yöntem, farklı şekillerde uygulanabilir.
 Eşitlenmemiş gruplara yalnızca son test uygulanması,
 Tek bir gruba ön test uygulanması,
 Son test uygulanması,
 Eşitlenmemiş gruplara ön test ve son test uygulanması
şeklinde yapılabilir.
Bu yöntemlerden ilk ikisinin kullanılması fazla önerilmemektedir. Bu
bakımdan iki yöntem birleştirilerek yeni bir yöntem olan
eşitlenmemiş kontrol gruplu yöntem kullanılır hale gelmiştir. Burada
bir veya daha fazla kontrol ve deney grubu seçilir. Grupların
oluşturulmasında rasgele dağılım kullanılmaz, rasgele atama yoluyla
grup oluşturulması için çaba harcanmaz.
Örneklem Sayısını
Belirlenmesi ve Seçimi
Örneklem Sayısını
Belirlenmesi ve Seçimi
Bir çok araştırmacı araştırmasının amaç ve yöntemini belirledikten
sonra, araştırmayı kaç kişi üzerinde yürütmeliyim ki araştırmam kabul
görsün veya daha bilimsel olsun? sorusunu sormaktadır.
Bu soru bir çok durumda araştırmacılar arasında tartışma konusu
olmakta ve araştırmacıların bilimsel bilgiye bakış acıları ile değişim
gösterebilmektedir.
Eğitim araştırmalarında örneklem seçiminde en çok yapılan
hataların başında araştırmacının yakın çevresinde hangisi mümkün
ise ve kolaysa çalışmasını on göre yönlendirmesidir. Burada
örneklem hatası diye bir kavram sürekli gündeme gelmektedir.
Örneklem hatası demek genellemesi düşünülen evrenin sahip
olduğu özelliklerle, seçilen örneklemin sahip olduğu özellikler
arasındaki farklılığın fazla olmasıdır. Yani temsili güçünün oldukca az
olmasıdır.
İlgili Literatürde örneklemin seçiminde iki yol
önerilmektedir (Cohen ve Manion,1989).
Bunlar;
1. Olasılıklı örneklem (genelde geniş örneklemli, temsili ve
genellenebilirliği olası olan araştırmalar için )
2. Olasılıklı olmayan örneklem (dar kapsamlı, genellenbilirliği
ve temsili güçü oldukça az araştırmalar için) seçimidir.
Olasılıklı Örneklem Seçimi
Beş farklı türde olasılıklı örneklem seçimi yapılabilmektedir.
Bunlar;
1. Basit Rastgele Örneklem Seçimi:
Bu tür seçimde araştırılan grubun her bir elemanının seçilme
şansı eşittir. Üzerinde araştırılması düşünülen örneklem bir
listeden rastgele olarak seçilir. Burada önemli olan listedeki
bireylerin tamamı benzer özelliklere sahip olması ve tamamının
listeye dahil edilmesidir.
2. Sistemli Örneklem Seçimi:
Bu tür seçimde örneklem belirlenen grubun içinde
seçilmektedir. Seçim sürecinde belirli bir sisteme bağlı
olarak hareket edilmesi gerekir. Örneğin yüz kişilik bir
populasyon içerisinde on kişiyi seçerken her on kişi
içerisinde ikinciyi seçmek bu tür örneklem seçimine
girmektedir.
3. Amaçlı Örneklem Seçimi:
Bu tür seçimde araştırılan gruplar benzer özelliklere
sahip olması koşulu ile homojen olarak gruplara
bölünür. Örneğin grubu A kız ve B erkek olarak iki alt
gruba ayırmak ve seçilen erkek ve kızların tüm grubu
temsil edebilecek bir özelliğe sahip olmasına dikkat
etmek.
4. Kümelere Ayırma Yoluyla Örneklem Seçimi:
Örneklem çok büyük ve geniş bir alana yayılmış ise bu
durumda basit rastgele örneklem seçimini kullanmak
oldukça güçtür. Kümelere ayırma yolu ile rastgele olarak
evrenin içinden okullar seçilir ve seçilen okullardaki tüm
öğrenciler örneklemi oluşturur.
5. Basamak Yöntemiyle Örneklem Seçimi:
Kümelere ayırma yönteminin genişletilmiş bir şeklidir.
Örneklem içerisinden örneklem seçmek demektir. Örneğim
rastgele seçilmiş okullar arsından tekrar okul seçmek ve bu
okullardaki sınıflar içerisinden rastgele sınıflar seçmektir.
VERİ TOPLAMA YÖNTEMLERİ
Mülakat Metodu
Gözlem Metodu
Anket Metodu
Kaynak Derlemesi
Meta Analiz Metodu
Mülakat Metodu
 Mülakat, insanların bir konu hakkında neyi ve
neden düşündüklerini anlamak için onlarla sözlü
iletişime girmektir.
 Mülakat daha çok, önceden belirlenmiş ve ciddi
bir amaç için yapılan soru sorma ve yanıtlama
tarzına dayalı karşılıklı etkileşimli bir eğitim süreci
olarak tanımlanmaktadır.
 Mülakatın asıl amacı, iletişim kurulan bireyin
araştırılan konu hakkında duygu, düşünce ve
inançlarının neler olduğunu ortaya çıkarmaktır.
Mülakat Metodunun Türleri
Balcı (1997) mülakat türlerini;
1. Katılanların sayısına göre; bireysel ve grupça olmak
üzere ikiye ayrılır. Bireysel mülakatlarda araştırmacı ve örneklem
dışında o ortamda kimse bulunmaz. Temel amaç, kişiye özel
bilgilerin elde edilmesidir.
Grupça mülakat; belirli bir amaç doğrultusunda bir araya gelmiş
bireylere araştırmacı tarafından sorular sorulması ve grup
elemanlarının bir biriyle etkileşimleri sonucu sorulan sorulara
cevap vermeleridir.
2. Mülakat yapılmak istenen kişiye göre; bunlar; önderlerle
mülakatlar, uzmanlarla mülakatlar ve halk ile mülakatlar olmak
üzere üç grupta toplanmaktadır.
3. Uygulama kurallarının katılığına göre; yapılandırılmış
mülakatlar, yarı yapılandırılmış mülakatlar ve yapılandırılmamış
mülakatlar olmak üzere üçe ayrılmaktadır.
1. Yapılandırılmış Mülakat
Ne tür soruların ne şekilde sorulup, hangi verilerin
toplanacağını en ayrıntılı biçimde saptayan ve bu
amaç için yapılmış olan bir mülakat planını süreç
içerisinde her hangi bir değişime uğratmadan aynen
uygulamaktır.
Yapılandırılmış mülakatta sorulacak sorular ve
cevapları önceden belirlenir ve mülakatı yürüten
birey tarafından mülakata katılan bireylere tek tek
okunur ve alınan cevaplar kağıda işlenir.
2. Yarı Yapılandırılmış Mülakat
Bu metotta araştırmacı mülakat sorularını mülakata
başlamadan önce hazırlar. Fakat bireyler ve koşullara
bakarak mülakat süresince bir çok hususta esnek olabilir.
Örneğin, önceden hazırlamış olduğu soruları yeniden
düzenleyebilir veya sorular hakkında geniş tartışmalara izin
verebilir. Kısaca, yarı yapılandırılmış mülakatta soruların
sırasını değiştirebilme ve soruları daha ayrıntılı olarak
açıklayabilme olanağı vardır.
Yarı yapılandırılmış mülakat türünde mülakatçı iletişime
konu ile ilgisi olan bir soru ile başlayabilir. Araştırmacının
asıl görevi tartışmada sorulan soruların dışına çıkıldığında
mülakata katılan bireyleri gerektiğinde yönlendirip, tartışma
konusu üzerinde odaklanmalarını sağlamaktır.
3. Yapılandırılmamış Mülakat
Açık uçlu soruların sorulduğu,
tartışma ve keşfe yönelik bir mülakat
türüdür. Mülakatçı pasif, örneklem ise
ise aktiftir.
Mülakatların Kullanım Amaçları
Mülakat metodu genel olarak üç amaç için kullanılır.
Bunlar;
1. Çalışmanın hedefleri ile ilgili olan temel bilgileri bir
araya getirmek için insanların iç dünyasına girmeyi
ve böylelikle insanların ne bildiklerini (bilgi ve
haberdarlık), neyi sevip sevmediklerini (tavır ve
inanç) ortaya koymak,
2. Verilen hipotezleri test etmek, yeni hipotezler
önermek ve çalışmadaki değişkenler ile bu
değişkenler arasındaki ilişkileri ortaya koymada
açıklayıcı araç olarak kullanmak,
3. Diğer metotların güvenirliğini ölçmede veya test
etmede mülakattan alınan verileri diğer metotlardan
alınan verilerle karşılaştırmak.
Etkili Mülakatçıların Özellikleri
Etkili bir mülakatçının en az üç özelliğe sahip olması gerekir.
Bunlar; Güvenirlilik, meraklılık ve tabiiliktir.
Güvenilir Olmak: Mülakat yapan ile mülakatı yapılan birey
arasında samimi bir ilişkinin kurulmasıdır. Bu süreçte üzerinde
durulması gereken konu yapılan işin her iki taraf için önemli
olduğunun kavranmasıdır.
Meraklı Olmak: Bir araştırmacının, araştırılan olaylar
hakkında bireylerin algı ve görüşlerinin neler olduğunu bilmeyi
arzulamasıdır. Meraklılığın çalışmanın verimini artırmada
büyük etkisi vardır.
Tabii Olmak: Burada mülakatı yapan kişinin kendi
düşünceleri önemli değildir. Önemli olan mülakata katılan
bireyin ne düşündüğünün açıkça ortaya konulmasıdır. Yani,
mülakatı yürüten birey gerçekleri olduğu gibi aktarmalıdır.
Mülakatların Kaydı
Mülakat verileri üç şekilde kayıt edilebilir. Bunlar;
1)Teyp ile kayıt yapmak,
2)Mülakat boyunca önemli noktaları not tutmak,
3)Mülakat bittikten sonra hatırlanan en önemli noktaları yazmak.
 Birinci durumda, Bir çok araştırmacı, mülakatın orijinalliğini ve
gidişatını bozmaması için mülakat boyunca genellikle teyp
kullanırlar.
 İkinci durumda, mülakatı yürüten bireyin not tutma sürecinde
bir çok önemli konuyu kaçırma riski vardır.
 Üçüncü durum, genelde çok az kullanılan ve önerilmeyen bir
yaklaşımdır. Üçüncü tür yaklaşımda genelde mülakatçı
söylenenleri değil de, kendi istediklerini yazmakta ve daha çok
kendi ön yargılarını ortaya koymaktadır.
Mülakatların Analizi
 Mülakattan elde edilen verileri analiz etmek için öncelikle
bireylerin fikir birliğine vardığı veya varmadığı noktalar tespit
edilmelidir.
 Bu ortak ve farklı noktalar kategoriler haline dönüştürülmeli ve
bu kategoriler frekanslanmalıdır. Ayrıca, mülakattan direkt
cümleler alınarak bireyin ifadelerini olduğu gibi yansıtmanın da
çok yararlı olacağına inanılır.
 Araştırma konusu ile direkt ilişkisi olan veriler parantez
içerisine alınıp olduğu gibi okuyucuya aktarılmalıdır. Bu yolla,
okuyucu direk olarak verilerle karşı karşıya gelir ve verilerin ne
anlama geldiğini kendi yorumları ile ortaya koyabilmelerine imkan
sağlanır.
Mülakat Metodunun Zorlukları ve Avantajları
Bir araştırmacının mülakat çalışmalarını etkili
bir şekilde yürütebilmesi için geniş zamana
ihtiyacı vardır. Çünkü, bir saatlik bir mülakat
yapmak için en azından birkaç saat bu
mülakatı gerçekleştirmeye yönelik planlar ve
organizasyonların yapılması gerekmektedir.
Diğer bir husus da bir saatlik bir mülakat
verilerinin analizinin yapılabilmesi için de en
azından bir günlük çalışmanın gerekmesidir.
Araştırmacı bir çok durumda bireyin
söylediklerini değil de, söylediklerinden
anladıklarını not ettiği bilinmektedir.
Birey mülakat sürecinde kayıtlı veya her hangi bir
dokümandan faydalanma imkanı olmadığından
dolayı, burada ve şimdi mantığının geçerli olduğu
mülakat yöntemi bireyi bir çok olanaktan yoksun
bırakmaktadır. Soru standardının olmayışı, gizliliğin
ortadan kalkması ve mülakat yapılacak birey bulma
gibi zorluklar da mülakat metodunun negatif
noktalarıdır.
Bununla birlikte derinlemesine bilgi elde etme,
istenilen bilginin eksiksiz olarak elde edilmesi sözel
olmayan davranışlar ve anlık tepkilerinde anlam
taşıdığı durumları kayıt etme ve gözlemleme
olanağına sahip olunması, elde edilen cevapların
yüksek olma olasılığı ve gerekirse sorulan soruların
sayılarını veya sırasını değiştirme olanağının olması
gibi hususlarından dolayı diğer metotlara oranla
büyük avantajlar taşımaktadır.
Gözlem Metodu (Observation)
Mülakat metoduyla insanların ne düşündüğünü ve niçin öyle
düşündüğünü araştırma imkanı vardır. Fakat, bu metotla
gerçekte olayların nasıl vuku bulduğu hususunda fazla bilgi
edinilemez.
Araştırılan birey veya bireyler eğer araştırılan konu hakkında
sözlü olarak bilgi vermek istemiyorlarsa ve böyle durumlarda
bilgi toplamak için en iyi seçenek gözlem metodudur.
Öte yandan araştırılan durumu direkt olarak gözlemek
verilerin güvenirliğini arttırıcı bir faktördür.
Gözlem türleri iki grupta incelenmektedir (Bailey, 1982).
 Alan çalışması (yapılandırılmamış veya yapılandırılmış)
 Laboratuar çalışmaları (yapılandırılmamış veya
yapılandırılmış)
 Yapılandırılmamış alan çalışmasında, gözlemler doğal
ortamlarda yapılır ve bir çok durumda araştırmacının
ortama katıldığı katılımcı gözlemlerle veriler elde edilir.
Yapılandırılmış alan çalışmasında amaç doğal ortamlardan
elde edilen verilerin test edilmesini sağlamaktır.
Araştırmacı bu süreçte yapılandırılmış gözlem çizelgeleri
kullanmaktadır.
 Yapılandırılmamış laboratuar çalışmalarında, gözlemler
yapay veya laboratuar gibi bir ortamda gerçekleştirilir. Bu
yapay ortamda denekler doğal hallerine bırakılır ve
araştırmacı gözlemlerinde her hangi bir standartlaşmış
gözlem formu kullanmadan bu denekleri gözler.
Yapılandırılmış laboratuar gözleminde kontrollü laboratuar
ortamları düzenlenir. Araştırmacı bu ortamlarda önceden
hazırlanmış sistematik gözlem çizelgesi kullanır.
Bir araştırmacının
gözleme başlamadan ne gözleyeceğine
karar vermesi gerekmektedir.
Gözlemlerinin amacını belirledikten
sonra, verileri toplarken hangi çeşit
gözlem metodunu kullanacağına karar
vermeli ve bu gözlem metodunun
amacıyla uygunluğunu araştırmalıdır.