Uploaded by User1333

YENI MEDYA ve ILETISIM

advertisement
YENİ MEDYA ve İLETİŞİM
Müjdat GÖKÇE / Araştırmacı-Yazar / Yapımcı-Sunucu
İletişim; İnsan olduğunu fark etmek ve karşımızdakilere insan olduklarını fark
ettirebilmektir.
Çünkü; Fark İletişimle Başlar…
Özet;
Üzerinde çok fazla tartışılan ve birçok araştırmaya konu olan yeni medya araçları, iletişim
alanlarında ve faaliyetlerinde gittikçe önem kazanmaktadır. Bireylerin birincil internet
kullanım amaçlarından biri haline gelen yeni medya, ilgilisine ulaşmak isteyen, ilgili kişi
odaklılık anlayışını benimseyen çeşitli kurum/kuruluş ya da organizasyonlar için önemli bir
mecra haline gelmiştir.
Yeni medya; kitle izleyicisini bireysel kullanıcı olarak da kapsayabilen, kullanıcıların içeriğe
veya uygulamalara farklı zaman dilimlerinde ve etkileşim içinde erişebildikleri sistemler
olarak tanımlanmaktadır. Yeni medyayı geleneksel medyadan ayıran en önemli
özelliklerinden biri etkileşimdir.
Yeni medyanın şekillendirdiği bu yeni iletişim ortamı, iletişim amaçlı faaliyetler gösteren
kurum/kuruluş ya da organizasyonların dikkatini ve ilgisini çekmeye başlamıştır. Hedef
kitlelerin zamanın büyük bir kısmını geçirdikleri bu yeni ortamda neler yaptıkları, neler
konuştukları ve onlara nasıl ulaşılacağı da günümüzde merak edilen konulardır.
Diğer canlılardan farklı olarak insan, toplumsal üretim ilişkileri ve işbölümüne bağlı olarak
bireysel ve toplumsal varlığını üretmektedir. Bu süreçte dil ve iletişim ilişkisi kaçınılmaz
olarak ortaya çıkmaktadır.
Giriş;
İçinde bulunduğumuz çağda pek çok alanda eski değerlerin ve eğilimlerin, yerini “yeni”
olanlara bıraktığı görülmektedir. Toplumsal alandaki birçok yapının şekillenmesinde ve
değişmesinde dikkati çeken bu aktif ve dinamik sürecin ana aktörü bilgi ve iletişim
teknolojilerinin kendisidir. Sürekli olarak ve büyük bir hızla gelişen, yenilenen ve daha
ergonomik formlara bürünen iletişim araçlarının artık kendine özgü bir kültürü oluşturduğu,
temsil ettiği ve pekiştirdiği görülmektedir.
Geleneksel medyanın özelliklerini içinde barındıran ve altyapısı internet teknolojilerine
dayanan yeni medya, çoğu konuda sağladığı avantajlar ve rekabetçi niteliğiyle geleneksel
medyaya güçlü bir alternatif olarak gelişmiştir (Bulunmaz, 2015: 324). Yeni medya, doğası
gereği karşılıklı etkileşime açıktır. Bilgiye ulaşmada ve onu üretmede özgürlükler sunar.
Kişilerin duygu ve düşüncelerini kolay ve ekonomik olarak paylaşmalarına imkan tanıması
nedeniyle içinde bulunduğumuz dönemin büyük bir devrimi olarak düşünülmektedir. Artık
bilgiye erişmek tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar kolaydır. Yalnızca bilgiye erişmek
değil aynı zamanda bilgiyi üreten bir kaynak olmak da yeni medya sayesinde mümkün
olmaktadır.
Geleneksel medyadan sunulan enformasyonun büyük kitlelere ulaşması bir avantajken bu
ortamda gerçekleştirilen iletişimin çoğunlukla tek taraflı olması, hedef kitlenin
belirlenememesi, yayın zamanının kaynak tarafından belirlenmesi ve geribildirimin sınırlı
olması gibi dezavantajları da içerdiğinin altı çizilmelidir.
İletişim, tarihsel ve toplumsal koşullarla şekillenen bir süreçtir. 19. Yüzyıldan itibaren
yaşanan gelişmeler ve özellikle teknolojik araçların ortaya çıkması ve yaygınlaşması, kitle
iletişimi kavramını beraberinde getirmiştir (Yaylagül, 2010: 9-10). Bilgi, enformasyon ya da
verilerin depolanması ve iletilmesinde kullanılan kanallar ve araçlar, medya olarak
tanımlanmaktadır. Geleneksel medya, kitle iletişim araçları anlamında kavramsallaştırılırken
yeni medya kavramıyla sayısal (dijital) tabanlı, eşzamanlı, karşılıklı ve çok katmanlı, çoklu
ortam yapısındaki iletişim araç ve kanalları kastedilmektedir (Akt. Büker, 2013: 137-138).
İnternet, bilgisayar, cep telefonu ve veri toplama aygıtları yeni medya araçları olarak sürekli
bir gelişim sürecinde varlıklarını sürdürmektedir (Büker, 2013: 138).
Geleneksel medya, en temelde televizyon, radyo ve gazete gibi araçlarla gerçekleştirilen bir
iletişim ortamı olarak tanımlanabilir. Çok daha uzun bir geçmişe sahip olması dolayısıyla
büyük kitlelere ulaşması açısından dikkate değerdir. Özellikle geleneksel medyanın en çok
tercih edilen aracı olan televizyonda sağlıkla ilgili programlar, haberler ya da kuşak
programlarında belirli bir zaman diliminde sağlık profesyonellerinin yer almasıyla
gerçekleştirilen yayınların yanı sıra yalnızca sağlıkla ilgili yayın yapan televizyon kanallarının
da bulunduğu görülmektedir.
Yeni medyanın karşılıklı etkileşimin en yoğun gerçekleştiği ortamı olan sosyal medyanın
toplumsal süreçler üzerinde kapsamlı bir etkisi bulunmaktadır. Günümüzde internet ve yeni
teknolojiler dünya çapında bilgilendirme, eğitim ve insanların iletişiminde büyük bir rol
oynamaktadır.
İletişim;
“İletişim” kısaca bilgi üretme, aktarma ve anlamlandırma sürecidir (Dökmen, 2004).
İnsanlar iletişim yoluyla duygu, düşünce ve bilgilerini çevreleriyle paylaşırlar. Bunun yanı
sıra iletişim sadece iki insan arasında olmaz. İnsanların hayvanlarla ve makinelerle bile
iletişim halinde oldukları söylenebilir.
İletişim Latince karşılığı “communico” kelimesidir ve “paylaşma, ortaklaşma” anlamına
gelmektedir. İnsanlarla anlaşmak, bireyin kendini ifade edip, karşısındaki(leri)nin anlamasını
sağlamak, önemsediğini ve önemsenmek istediğini göstermek, etkili iletişim becerisi ile
sağlanır. Etkili iletişim becerisi kendiliğinden var olan bir yetenek değildir, öğrenilebilir ve
geliştirilebilir.
İletişim, insanın, başka insanlarla paylaşmayı istediği veya paylaşmak zorunda olduğu her
iletiyi içeren bir süreçtir. Karşılıklı ileti alışverişini temel aldığı için, içinde “ş” harfinin
kullanıldığı “iletişim” biçiminde söylenmektedir. Yalnızca bir kişinin ileti göndererek
diğerlerinin bu iletiyi aldığı eylem iletimdir.
Birden fazla kişinin katılımıyla gerçekleşen bir eylemin tanımlanmasında “ş” harfi
kullanılmaktadır. Tanımaktan tanışmak, görmekten görüşmek, bakmaktan bakışmak
eylemlerinde olduğu gibi, iletmek fi ilinden türeyen iletişmek ve bunun isim hali iletişimde
de, birden fazla kaşa arasında gerçekleşen iletim eylemlerinden söz edilmektedir. İletişim,
birden fazla kişi arasında gerçekleşen bir eylem olduğu için, insana yakışır biçimde yaşamak
anlamına gelen uygarlığın temelinde yer almaktadır.
Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre iletişim, duygu ve düşüncelerin, akla uygun şekilde
başkalarına aktarılması, bildirim ve haberleşme olarak tanımlanmaktadır. Buna ek olarak
iletişimle ilgili diğer tanımlar aşağıdaki gibi sıralanabilir.
• İletişim bir organizmanın bir uyarıcıyla gösterdiği ayırıcı tepkidir.
• İnsanın olduğu her yerde kişiler, gruplar ve türler arasında karşılıklı gerçekleşen, mesajların
değiş-tokuşu sürecidir.
• Duygu, düşünce, fikir, bilgi ve kültürü kapsayan anlamların semboller yardımıyla aktarıldığı
bir süreçtir.
• Anlamları itibarıyla uzlaşılmış simgeler yoluyla değişik zaman ve mekan boyutlarında
gerçekleşen bilgi, düşünce ve duyguların aktarılması ve alış-verişidir. • Bilgi, düşünce, duygu,
tutum ve kanılarla, davranış biçimlerinin kaynak ile alıcı arasındaki bir ilişki yoluyla bir insan
ya da insanlardan diğerine bazı kanallar kullanılarak, anlam olarak üzerinde uzlaşılan
simgeler aracılığıyla değişimi ve aktarılması sürecidir.
İletişim, bir amacı gerçekleştirmek için bilgi sağlamak ve bu bilgi, duygu, gereksinim, niyet
ve düşüncelerin, yazı, işaret, konuşma, mimik ve hareketler aracılığıyla sesli sessiz ya da
yazılı olarak aktarıldığı bir süreçtir.
İletişim olgusunun bilimsel olarak incelenmesi söz konusu olduğunda iki sosyal bilim ön
plana çıkmaktadır; iletişim bilimi ve iletişim sosyolojisi. İletişim bilimi, uzun zamandır
insanlar arası iletişimin ve kitle iletişiminin niteliği, kapsamı, araçları, ilkeleri, sorunları ve
iletişim modelleri gibi boyutları ile iletişim olgusunu incelemektedir. İletişim sosyolojisi ise
nispeten yeni bir disiplin konumunda olup iletişim olgusunu sosyolojinin yöntem ve
kavramları çerçevesinde araştırıp anlamaya ve açıklamaya çalışmaktadır. Bal (2013:12)’ın da
belirttiği gibi, iletişim bilimi disiplinler arası bir bilim dalı niteliğinde olup sosyoloji, sosyal
psikoloji, antropoloji gibi farklı sosyal bilimlerden araştırmacıların, kendi disiplinlerinin
perspektifinden bakarak yaptıkları çalışmalarla gelişmektedir. İletişim bilimi, iletişim
süreçlerine, öğelerine, işlevlerine, iletişimi engelleyen faktörlere yoğunlaşırken iletişim
sosyolojisi, iletişimin toplumsal çerçevesine odaklanmaktadır.
İletişim insan etkileşiminin en değerli ögesini oluşturur. İletişim iki kişinin duygu, düşünce ve
bilgilerini paylaşarak birbirini anlaması ile ilgili bir süreçtir. Bu sürece katılanların ortak
hedefe ve sonuca ulaşması iletişim yöntemlerinin doğru kullanılmasına bağlıdır. Çünkü
iletişim sürecinin niteliği, insan yaşamını doğrudan etkiler.
İletişim, insanları birbirine bağlayan ve onların sosyal bir grup halinde ve ahenkli bir şekilde
çalışmalarını temin eden bir bağ olarak ifade edilmektedir. “Birey ile birey, birey-grup, bireytoplum, grup ile grup, grup-toplum ve toplumlar arasındaki düzenlenmiş yaşayış amaçları
yönündeki karşılıklı ilişki, etkileşimi içermektedir”(Aşkun, 1989: 24).
İletişim insanın kendini, duygu ve düşüncesini gereksinimlerini anlatma ve başkalarını anlama
yoludur. İki kişinin duygu, düşünce ve bilgilerini paylaşarak birbirini anlaması ile ilgili bir
süreçtir. Kendini ifade etme insanın en temel gereksinimlerinden biridir. Bu yüzden insan
hangi koşullarda olursa olsun kendini ifade etmenin bir yolunu bulmuştur. Yaşamımızla iç içe
geçmiş, her an ve her yerde birlikte olduğumuz iletişimle insan, toplumsal bir varlık olarak
kendini gerçekleştirmekte, başka bir deyişle biyolojik bir varlık olmaktan çıkarak toplumun
bir üyesi olmaktadır. İnsanlar başkalarıyla bir arada olabilmek, onları anlayabilmek,
kendilerini anlatabilmek ve etkileyebilmek yani toplumsallaşabilmek için iletişim kurar.
İletişimin tanımlayıcı özelliklerinden ilki diğer insanlara bilgi, duygu ve düşünce aktarımıdır.
Başka bir ifadeyle, iletişim, bilgi, fikir, duygu ve düşünceleri kapsayan anlamların semboller
aracılığıyla vericiden alıcıya aktarıldığı bir süreç olarak ifade edilmektedir (Gökçe, 2002: 32;
Halis, 2000:218).
İletişimin en temel özelliği anlam yaratmadır. İnsanlar iletişim mesajlarını algıladıklarında,
anlam yaratma süreci de başlamış olur. Cüceloğlu’ na (2002) göre iletişim iki insanın
birbirinin farkına varmasıyla başlar. Bireyler iletişim süreci içinde herhangi bir uyaranı yani
mesajı algıladıklarında kendilerince o mesaja bir anlam yüklerler.
İletişimsel süreçlerde yaptığımız “aktarımlar” da çatışma, dayanışma, para, değer, haz, acı,
anı, korku, sevgi, güç, nefret, huzur, vb. birçok nesnel, öznel, maddi veya manevi öğe
insanlardan insanlara, kurumlardan kurumlara iç içe geçen sarmallar halinde aktarılır. Bu
açıdan, rahatlıkla şu ifade edilebilir: “İletişim, insanın varlık sürdürme biçiminin bir ürünü ve
insanın varlık sürdürme biçimindeki gelişmelere göre değişimlere uğrayan insana özgü bir
olgudur” (Oskay, 1992: 7). İnsanlık hallerimizin ontolojik bir öğesi, hatta eksenidir. Tarih ve
toplum, uygarlıklar ve farklı kültürler hep bir iletişim serüveninin ve seyr-ü seferinin
izdüşümüdür.
İletişim, kişi ya da örgütlerin hem içinde yer aldıkları toplumsal sistemle hem de bu
sistemdeki diğer kişi ve örgütlerle uyumunu ve etkileşimini sağlayan temel süreçtir. Yani
iletişim insan-insan, insan-örgüt, örgüt-örgüt ve örgüt-toplumsal sistem ilişkilerini sağlayan
araçtır. İnsanın diğer insanları, örgütleri kısaca dış dünyayı tanıyabilmesi, olayları ve
düşünceleri anlayıp algılayabilmesi için iletişim sürecine ihtiyaç vardır. Kişi ve örgütlerin dış
dünya ile anlamlı bir bütünlük içinde bulunabilmesi için iyi işleyen iletişim kanallarının
kurulması ve gerçekleştirdikleri iletişimin kalitesini artırmak zorunda oldukları aşikârdır. Bir
iletişim ilişkisinde olmazsa olmaz diyebileceğimiz bazı unsurlar vardır. Bu unsurlar bilgi,
duygu ve düşünce alışverişinde son derece önemli rol oynayan kaynak, mesaj ve alıcıdır.
İletişim, insan bedeninin yaşamak için gereksinim duyduğu su ve besin gibi, insanın tinsel
yapısının ve toplumsal yaşam içindeki varlığının sürekliliği için gerekli olan eylemdir. Verici,
kanal, alıcı ve geri besleme unsurlarından oluşan iletişim süreci, insanın yaşamsal varlığının
gereklerinden biri olduğu kadar onun toplumsal yapı içindeki konumunun oluşmasında,
gelişmesinde ve sürekliliğinde de başlıca etkenlerden biridir (Cereci, 2002, 68). İnsanlar,
iletişim sürecinde bedensel yapı, tinsel yapı ve biyolojik yapılarının tümünün katılımıyla yer
almakta, iletişim sürecinin niteliği ve yapısı tüm unsurları etkilemektedir.
Doğası gereği iletişim kurarak yaşayan insan, iletişim süreci içindeyken hem fi zyolojik, hem
biyolojik, hem de tinsel yapısının tümünü etkin olarak kullanmaktadır. İletişim, insan yaşamı
için gerekli, bundan da öte yaşamsal bir eylemdir.
İletişim Neden Önemlidir?
Kişi çevresiyle iletişim kurmadan kendisinin anlaşılmasını bekleyemez. Duygularını ve
düşüncelerini ancak çevresiyle iletişim kurarak anlatabilir.
İletişim, insanlık tarihinin en önemli olgusudur. Duygu ve düşünceler iletişim aracılığıyla
paylaşılmaktadır. İletişim, karşılıklı olarak işaretlerin ve gösterge bilimsel içeriklerin
kullanılması yoluyla amaçlanan hedefleri gerçekleştirme ve sunulanları bir gruptan diğerine
iletme eylemidir.
Geçmişten günümüze insanoğlunun sahip olduğu ve gelişiminin en büyük etmenlerinden
birisi olan iletişim becerilerinin yaşadığımız çağda, özellikle gelişen teknoloji ve toplumsal
değişimler bağlamında daha da önem kazandığını rahatlıkla öne sürebiliriz.
İletişim insanın toplumsal etkinliklerinde tamamlayıcı bir unsurdur: “Nerede bir insan
etkinliği varsa, orada iletişim vardır. İletişim insan ilişkilerinin bir zorunluluğu, ayrıcalığı,
önceliğidir. İletişim kısaca ileti alışverişi ise de ileti, malların üretimi ve dağıtımı, paranın
dolaşımı ve alışverişi, iletişim demektir. İletişim insan ilişkilerinin süregiden bir sürecidir;
gerçek uzayda yer alır; toplumsal bir olgudur. Bu nedenle onu toplumsal, ekonomik, siyasal
ve tarihsel koşullar içinde anlamaya çalışmak gerekir.” (Alemdar-Erdoğan, 1990:170) Bu
perspektiften bakıldığında, insana ve topluma dair hiçbir öğeyi iletişim olgusunun dışında
göremeyiz. Kesintisiz olarak var olan iletişimsel süreçler toplumu her an yeniden üretir.
İletişim, hayatın her alanında başvurulan bir “kendini ifade etme” sürecidir. Bu süreç, yani
iletişim halinde olmak, insanları toplumsallaştırır. İletişim insan hayatında hava, su gibi bir
ihtiyaçtır. İletişim olmasaydı toplumların kültürlerinin de oluşamayacağını ve nesilden nesile
aktarılamayacağını unutmamak gerekir. İnsanın çevresiyle iletişim halinde olması kişinin
benlik gelişimine de önemli katkılarda bulunur.
Toplumsal yaşantımızda iletişim, ihtiyaçlarımızı karşılayan asli bir boyut olarak yerini
almıştır. İnsanlar daima başka insanlara, toplumsal ve psikolojik düzeyde ihtiyaç duyar. Bu
nedenler, “insan zekası teknik araçları yaratarak, yaşamını ne kadar çok kolaylaştırırsa
kolaylaştırsın, bu durum yine de insanın insana olan ihtiyacını ortadan kaldırmaz. Çünkü bu
durum insanın var olmasının bir gereği olarak değerlendirilir”( Baran, 1997: 13-14).
Araçlarla, teknolojiyle ördüğümüz dünya insanın insana olan ihtiyacını ortadan kaldırmaz,
aksine onu daha üst bir aşamaya çıkarır.
Toplumsallığın iletişim olgusuyla ne denli iç içe olduğu, hayatın her veçhesinde aşikârdır:
“İnsanlar hayatlarını maddi, düşünsel, duygusal ve inançsal olarak üretebilmek için birbiriyle
sosyal ilişkiye girerler. İster tek başına düşünsün ve bir şeyler yapsın, isterse başkalarıyla bir
şeyler yapsın, insan sürekli olarak kendini, o anki ve genel ilişkilerini ve durumlarını
değerlendirir; karar verir; ilişkiler kurar veya kurulu ilişkilerini yürütür. Dolayısıyla hiçbir
iletişim sosyalden ayrı veya bağımsız olamaz.” ( Erdoğan, 2013: 21) Toplumun kendini
yeniden-üretimi ve iletişim ayrılamaz, içsel olarak birbirine bağlı, bütünleşik iki düzey olarak
her daim karşımızda belirir.
İnsanlar arasındaki duygu ve düşünce paylaşımı olan iletişim, iletilen bilginin belirli araçlarla
hem kaynak hem de alıcı tarafından anlaşılması, aktarılması ya da karşılıklı etkileşimidir.
İletişim çağı adı da verilen bu dönemde özel ve mesleki alanda başarılı olmanın yolu, insanın
önce kendisiyle sonrada diğer insanlarla sağlıklı iletişim kurabilmesinden geçmektedir.
İletişim her şeyden önce, insanın kedini bir insan olarak gerçekleştirmesi ve sosyal süreçlere
girmesi bakımından önemlidir. İletişim sayesinde insanlar zihinlerindeki kavram ve fikirleri
açığa vurma, onları paylaşma ve değerlendirme olanağına sahip olurlar. Başkalarını etkileme
ve onlardan etkilenme, yararlanma, yararlı olma ve bir başarı gösterme iletişim sayesinde
mümkün olur. İnsanlar arasında yaşanan ilişkilerin sürmesi iletişim sayesinde mümkün olur.
İnsanda iletişim kurma ihtiyacı, çevreyi etkileme isteğinden kaynaklandığından ister bilgiyi
yaymak, ister eğitmek, ister eğlendirmek ya da yalnızca anlatmak olsun asıl amaç bilgi verme
ve karşıdakini etkilemektir(Tutar, Yılmaz,. ve Erdönmez,2003).
Yeni Medya;
İletişim dünyasında bugün yaşanılan ve gelecekte yaşanılacak tüm süreçlerin teknolojiyle
mutlak bir bağı olduğunu düşündüğümüzde “Yeni Medya Nedir ve Ne Değildir?” sorularına
“teknik ve kuramsal olarak” cevap vermek büyük önem taşımaktadır. Yeni Medya kavramının
tam olarak açıklanmaması ve her kişinin anladığı şekilde yorumlaması, yanlış fakat genel
geçer fikirlerin ve içeriklerin doğmasına neden olmaktadır. Günümüzde, yeni medya
kavramında da “Yeni Medya vs. Eski Medya” savaşı altında yanlış fakat genel geçer
içeriklerin oluşmaya başladığını ve hatta bu çalışmada sunulacağı üzere bilimsel makalelere
kadar sıçradığı görülmektedir. Bu durum ise yeni medya kavramında kuramsal bir boşluk
izlenimi yaratmakta ve yeni medyanın sunabileceği erdemlerin tam olarak anlaşılmamasına
neden olmaktadır. Bu çalışmada bir taraftan medya kavramı kuramsal olarak açıklanırken
diğer taraftan da yeni medya ne değildir sorularının cevapları verilip yeni tartışmalar
açılmıştır. Yeni medya kavramındaki yeni, eski kavramı üzerine değil, geleneksel medya
kavramı üzerine yapılandırılmıştır. Kavram yeni ile eskinin bir ayırımı üzerine değil,
etkileşimli, çevrimiçi sayısal teknolojiler ile, etkileşimiz çevrimdışı teknolojiler üzerine
oturmuştur.
Yeni medyayı 6 önerme ile tanımlayabiliriz;
1 – Yeni medya bir internet kültürü değildir: Yeni medya ağ iletişim teknolojilerinin yeni
kültürel nesneleriyle ilgilenirken; internet kültürü bu konuyla doğrudan ilgilenmemektedir.
2 – Yeni medya bilgisayar teknolojisini dağıtım kanalı olarak kullanır.
3 – Yeni medyada sayısal veri yazılımlar tarafından kontrol edilir.
4 – Yeni medya mevcut kültürel uygulamalarla yazılım uygulamalarının bir karışımıdır.
5 – Önceden manuel ya da başka tekniklerle uygulanan algoritmalar bilgisayarlar sayesinde
çok hızlı bir şekilde uygulanır.
6 – Her yeni modern medya ve iletişim teknolojilerinde, eşlik eden bir estetik yaklaşım vardır.
Yeni medya, bünyesinde pek çok unsuru barındıran, sınırları ve etkileri geniş bir kavramdır.
Yeni medya kavramıyla, geleneksel medyadan farklı olarak, sayısal tabanlı, iletişim kuran
unsurların arasında eş zamanlı ve geniş kapasiteli, karşılıklı ve çok katmanlı etkileşimin
yüksek hızda gerçekleştiği, çoklu-ortam yapısına sahip iletişim araç ve kanalları
kastedilmektedir. Hayatın içinde geleneksel medyanın kapladığı yeri ve zamanı, giderek daha
fazla ikame etme eğiliminde olan yeni medya; artık kişilerarası iletişimden ticarete, siyasetten
eğitime, spordan sağlığa yaşamın hemen her alanında oldukça etkin bir şekilde
kullanılmaktadır.
Yeni medyanın temelini oluşturan bu yeni iletişim teknolojileri günümüzde ekonomiden
sağlığa, eğitimden hukuka, bireysel ilişkilerden toplumsal ilişkilere ve haberleşmeye kadar
birçok alanda kolaylıklar sağlamasının yanında bir o kadar da sorumluluklar getirmektedir.
Bu da bizleri yeni medya araçlarını kullanmada daha dikkatli ve bilinçli olmayı, hassasiyetleri
göz önüne alarak sorgulamaya sevk etmektedir, hatta zorunlu kılmaktadır.
Yeni iletişim teknolojileri aracılığıyla mesaj bombardımanının en üst düzeyde yaşandığı
günümüzde, gerek kurumlar, gerek insanlar birtakım çalışmalara farkında olarak ya da
olmayarak duyarsızlaşmaktadır. Bu duyarsızlık beraberinde farklı davranışları geliştirmekte,
insanları yeni arayışlara, yeni iletişim ortamlarına yönlendirmektedir. Günümüzde yeni
iletişim ortamları, özelikle internet, modern iletişim sisteminin en büyük destekçisi
olmaktadır. 1970’lerde başlayan ve 1990’lardan sonra hızla devam eden internet kullanımı,
web sitelerinin, portalların yaygınlaşmasıyla kullanıcı sayısını artırmış, 2000’li yıllarda sosyal
medyanın işlerlik kazanmasıyla her kesimden insanı ilgilendirecek noktalara ulaşmıştır.
Yeni medyada hız, görsellik ve sunum ön plandadır ve bu medyayı kullananlar da buna uygun
bir forma bürünürler. Bu kullanıcıların değişen okuma alışkanlıkları, çabuk sıkılmaları,
görselliğe önem vermeleri ve hızın belirlediği rekabet ortamının bir parçası olmaları nedeniyle
yeni medyada üretilen içeriğin ve sunum biçiminin oldukça önemli olduğu düşünülmektedir
(Bulunmaz, 2015: 322). Yeni nesil kullanıcılar, alıcı konumundan çıkmış ve daha proaktif bir
yapının parçası olmak istemektedir.
Bunun için yeni medyanın içeriklerini hedef kitlenin özelliklerine ve isteklerine uygun olacak
şekilde teknolojinin avantajlarını kullanarak hazırlamak ve sunmak artık bir zorunluluk olarak
değerlendirilmektedir (Bulunmaz, 2015: 331).
Yeni medyanın sunduğu; emailler, web-siteleri, bloglar, paylaşım sayfaları, vb. ile tecrübe
ettiğimiz ağlar; “yeni teknoloji”den ziyade toplumsallığın sanal alanda bir devamı olarak
görülebilir. (Erdoğan, 2013:207) Hatta bu sanallıklar, çoğu zaman insan hayatında fiziki
mekanlar ve toplumsal tecrübelerden daha çok yer tutmaktadır.
Yeni iletişim teknolojileri insanlara, düşüncelerini ve eserlerini paylaşacakları olanaklar
yaratan, paylaşım ve tartışmanın esas olduğu bir medya sunmaktadır. Sosyal medya olarak
adlandırılan bu sanal ortam, kullanıcı tabanlı olmasının yanında kitleleri ve insanları bir araya
getirmesi ve aralarındaki etkileşimi arttırması bakımından önem taşımaktadır. Yapılan
araştırmalar insanların, bu sanal gerçeklik içinde gün geçtikçe daha fazla vakit harcadıklarını,
bu sanal gerçeklik içinde gerçek yaşam ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını ve yine bu
sanal gerçeklik içinde yeni bir dünya kurarak yaşadıklarını göstermektedir. Kimi zaman sanal
dünyayla, gerçek dünya arasındaki sınırın belirsizleştiği de gözlenmektedir. Öyle ki bu
dünyada arkadaş bulma, bu dünyadaki insanlarla sosyal ve siyasi düşünce alışverişinde
bulunma; hatta bu dünyadan birileriyle tanışıp evlenme gibi ciddi kararlar alınabilmektedir.
Özellikle gençler arasında kullanım değeri bakımından hızlı bir yükseliş gösteren sosyal
medya, diğer yandan da günümüzün geleneksel medyasına rakip olmakta; hatta kimi zaman
tehdit eder duruma gelmektedir.
Sosyal medya yeni medya kapsamında ele alınmaktadır. Dolayısıyla, bilgisayar teknolojileri
ile bağlantılı olarak ortaya çıkan yeni medya kavramının bünyesinde taşıdığı 3 temel
özelliğin, sosyal medya için de geçerli olduğu söylenebilir. Bu özellikler şunlardır:
Etkileşim: Yeni medyanın sahip olduğu en temel özellik etkileşimdir. Dolayısıyla, sosyal
medyada da etkileşim yoluyla kaynak ve alıcı arasındaki ayrım giderek ortadan kalkmaktadır.
Asenkronizasyon (Eşzamansızlık): Yeni medyada olduğu gibi sosyal medya ile de zaman
sorunu ortadan kalkmakta ve kullanıcılar paylaşılan bir içeriğe ya da yapılan bir yoruma
istedikleri zaman karşılık verebilmektedir.
Kitlesizleştirme: Yeni medya kapsamında yer alan birçok araç gibi sosyal medya da, bireyleri
kitlesellikten daha çok bireyselliğe yönlendirmektedir. Bundan dolayı kullanıcılar sosyal
medya yoluyla hem topluluk halinde iletişim kurabilmekte, hem de birbirlerine özel mesaj
göndermek suretiyle kişilerarası düzeyde bağlantı kurabilmektedir.
Yeni medya bütün iletişim araçlarının ilk ortaya çıkışında olduğu gibi büyük beklentilere
neden olmuş, yeni iletişim teknolojilerinin sağladığı olanakların geleneksel medyaya alternatif
olabileceği, hatta yeni medya ile kamusal alanın yeniden inşasının bile mümkün olabileceği
düşünülmüştü. Bu beklentileri bütünüyle henüz yerine getiremese de yeni medyanın,
milyarlarca kişinin etkileşimli iletişimine olanak sağlaması, şirketlerin ve kurumların
kitlelerle iletişim kurarak etkili tanıtım ve halkla ilişkiler faaliyetleri için ortam yaratması gibi
çok çeşitli işlevleri olmuştur.
Yeni Medya ve İletişim;
Kitle iletişim araçlarının bir dönüşüm geçirdiği ve bu dönüşümün etkilerinin çok hızlı
yayıldığı bir gerçektir. Teknoloji ile aracılanan iletişim farklı formlarında aynı pencereye
doğru açılmaktadır. Asenkronizasyon, etkileşim gibi yeteneklerle gelen yeni iletişim
ortamları, mobil ve çoklu görevler üstlenebilen araçlar ile kullanıcılara farklı deneyimler
sunmaktadır.
İletişim teknolojilerinin dijitalleşmesiyle birlikte bireylerin iletişim etkinliklerindeki zaman ve
uzam kısıtı ortadan kalkarak, tek yönlü iletişim etkinliği etkileşimli bir yapıya dönüşmüştür.
Özünde dijitalleşmeyi barındıran yeni teknolojiler “teknolojik yakınsamanın” etkisiyle bir
iletişim teknolojisinin tek bir işlevi yerine getirmek için kullanılma kısıtlılığını da ortadan
kaldırmıştır.
Bu teknolojik gelişmeler onlarca yıldan beri kullandığımız ve günümüzde geleneksel olarak
adlandırdığımız iletişim teknolojilerinin özelliklerini ve kullanımlarını da değiştirmişlerdir.
Yakınsama kavramını “dijitalleşmenin etkisiyle farklı iletim ağları aracılığıyla iletilen farklı
içeriklerin ve hizmetlerin etkileşimli bir şekilde iletim kopukluğu olmaksızın,
telekomünikasyon, yayıncılık ve bilişim sektörleri arasındaki sınırların kalkması sonucunda
farklı cihazlardan alınabilmesi” olarak tanımlanabilmektedir.
İletişim teknolojilerindeki gelişmeler dünyadaki kültürlerin ve kimliklerin karşılaşma
olasılığını her geçen gün daha da artırmaktadır. Geçmişte herhangi bir yerde meydana gelen
bir olayın dünyanın geri kalan bölgelerinde duyulması genellikle haftalar hatta aylar alırken,
bu gecikmeden dolayı olayın etki boyutları kısıtlı kalmaktadır. Günümüzde ise tamamen tersi
bir durum söz konusudur ve herhangi bir yerde yapılan bir açıklama birkaç saat sonra
dünyanın her tarafında etkisini hissettirebilmektedir. Yeni iletişim teknolojileri ile yeryüzünde
kültürel, bilimsel, siyasal ve sosyal mübadelelerin hızı artarak engellenemez hale gelmiştir.
Çünkü insanlar sınır tanımayan yeni iletişim teknolojileri ve iletişim ağları ile oturduğu
yerden bütün dünyayı takip edebilecek imkana sahiptir.
Yeni medya kavramı iletişim kuramları tarihi içinde defalarca kullanılagelmiştir. Her yeni
teknoloji, sadece ortaya çıkardığı yeni teknik olanaklardan dolayı değil, bu yeni teknik
olanakların sağladığı yeni iletişim süreçleri ve yeni iletişim kültürü nedeniyle de “yeni medya
kavramı ile anılır olmuştur. Yeni, eski ile olan bir karşılaştırma, eski ile sonradan geliştirilen
arasındaki farklılık ve bu farklılıkların toplumsal kullanım süreçleri içinde tanımlanır. Beville
(1948) televizyon, radyo ve faksimile gibi iletişim ortamlarını birer yeri medya olarak
tanımlandığında tarih 1948 yılıdır. Marvin (1988), elektrik ve elektronik teknolojisinin yeni
kullanım alanlarını ifade ederken yine benzer bir ifadeyi kullanır; oysa 2000’li yıllara kadar
yeni olma durumu birçok iletişim teknolojisi için defalarca kullanılmış ve bir o kadar daha
kullanılmaya adaydır. Her yeni iletişim teknolojisinin bir öncekine göre yeni olarak
tanımlanması bu nedenle oldukça sıklıkla görülen bir tanımlama biçimidir.
Yeni binyıla yeni medya oluşumları eşliğinde girilmiştir. Çok kısa sürede alışıldık kitle
iletişim ortam ve araçlarından farklı sistemler hayatımızın rutinine dâhil olmuştur. Bugün
bizler, cebimizde ya da çantalarımızda taşıdığımız araçlarımız ile geniş bir yelpazeye yayılan
iletişim hizmetlerini alıyor, akışlara dâhil oluyoruz. Yeni medyadaki “yeni” yalın bir şekilde
bu hizmetleri ve akışları anlamada ayırıcı bir terim olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer
taraftan “yeni”ye dönüşüm sürecinin ardındaki gerçekler ile değerlendirildiğinde yeni medya
daha farklı ilişkiler ağına yaslanan süreçleri temsil etmektedir. Birçokları bu sistemlerin daha
özgür daha demokratik toplumlara dönüşüm için gerekliliğini ve desteğini savunmaktadır.
Fakat bu sistemlerin doğmasına yol açan gelişmeler ve politikalar göz önüne alındığında
beklentilerin gerçekliği bulanıklaşmaktadır. Yeni liberal politikaların yayılmacı siyasası ile
şekillenen enformasyon toplumları ile örtüşen yeni medya, dayandığı inovatif eğilimlerin
çıktısı olarak görüldüğü takdirde küresel kapitalizmin kendini meşrulaştırdığı bir sisteme
dönüşmektedir.
İnsanlık bugün, örgütsel bilgi, kişisel yaratıcılık ve öğrenme kapasitesinin, değer kaynakları
olarak ve sermaye ve işçiliği bir yana iten bir ağ toplumunda yaşamaktadır(Taatila vd., 2006:
312). Bu ağ toplumunu temelde yeni iletişim teknolojileri oluşturmakla beraber, insanlığın bu
sanal ortamda yeni bir iletişim çabası gösterdiğini söylemek de mümkündür. Bu çaba özellikle
sosyal ağlarda çok açık bir şekilde görülmektedir. Sosyal ağlar, kitlelerle bağlantı kurmak için
sistemde zorunlu bulunan profilin paylaşılmasına olanak tanıyan, bir bağlantıyı paylaşanlarla
diğer kullanıcıların listesinin birbirine eklemesi ve aynı zamanda sistemde bulunan her bir
kişinin birbirilerini görmesini sağlayan web tabanlı servis olarak tanımlanmaktadır. Downes’a
(2005) göre sosyal ağlar ilişkiler seti tarafından bir araya getirilen kişisel bağların birleşimine
denilmektedir(Downes, 2005: 411). Bir sosyal ağ bir dizi insanın, kurumun ya da arkadaşlık,
çalışma ya da bilgi değişimine ilişkin diğer sosyal ilişkide bulunan gruplar ve uzmanlığı,
kaynakları ve bilgiyi paylaşarak, arzu edilen sonuçları başarmak için etkileşimler olarak
tanımlanmaktadır(O’Murchu vd., 2004: 9).
Yeni medyayı geleneksel medyadan ayıran en önemli özelliklerinden diğer bir tanesi de
iletişim sürecinde karşılıklı etkileşime olanak tanımasıdır. Etkileşim yeni medyanın ana
karakteri olarak düşünülmektedir. Yeni medya, kullanıcısını enformasyonun pasif bir
tüketicisi yerine aktif bir tüketicisi yapma eğilimi içerisindedir. Bunu gerçekleştirmek için de
yeni medya, kullanıcısını sistem ile etkileşim içerisinde olmaya teşvik ederek kullanıcılar ve
enformasyon üreticileri arasında çevrimiçi ortamda etkileşimli linkler sağlar.
Yeni medya, kitle iletişimi için tüm diğer teknolojilerden daha çok enformasyonun
iletilebilmesini, arşivlenmesini ve sınırsız veri depolanmasını mümkün kılar.
Sosyal ağlar, ağ toplumunun yapılanmasında yeni iletişim teknolojilerinin toplumsallaşma
için en yetkin olarak kullanıldığı öğelerin başında gelir. Bireylerin bireysel ve toplumsal
iletişim ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuş olan bu yeni iletişim ortamları, paylaşım,
ortak ilgi alanlarını keşfetme, yeni kişiler ile tanışma ve yeni ilişkiler kurabilme, var olan
ilişkilerini ağ üzerinden sürdürebilme, gerektiğinde kişisel haberleşme ortamları oluşturabilme
ve bu ortamların sürdürülebilirliğini sağlama, anlık bireylerarası iletişim ihtiyaçlarını
karşılama gibi farklı işlevleri yerine getirebilme becerilerine sahiptir. Sosyal ağlar sayılan bu
ve benzeri ihtiyaçların tamamını ya da bazılarını karşılayabilecek özellikler içerir. Sosyal
ağlar güçlü yapıları ile bireylerin bir araya toplanabilecekleri, gruplar oluşturabilecekleri,
çevrimiçi altyapıları hazırlayabilecekleri ve bu iletişim etkinliklerinin sürdürülebilirliğini
destekleyebilecekleri bir yapı içinde tasarlanmıştır.
Sosyal ağların toplumsallaşma konusundaki bir başka özelliği ise kişiselleştirilebilir
olmasında yatar. Kişiselleştirilebilen ağlar ile birlikte her kullanıcı kendine özgü iletişim
ortamını yaratabilme, kendine özgü iletişim pratiklerini geliştirebilme şansını elde eder. Bu
durum ise, bireylerin iletişim ortamlarını kendi ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirebilmesi
anlamına gelir. İşte bu özellik, ağ toplumunu geleneksel medyaya özgü toplumsal
yapılanmadan çok daha farklı bir yöne doğru götürür.
Yeni medya kavramı; yeni iletişim teknolojilerindeki değişimlerin gözlemlendiği etkileşimli
kitle iletişim araçlarını tanımlamaktadır. Yeni medyayı geleneksel medyadan ayıran temel
özellikler etkileşim, kitlesizleştirme ve eşzamansızlıktır. Bu özellikleri nedeniyle yeni
medyayı tüketen bireyler kullanıcı olarak tanımlanmaktadır ve geleneksel medyaya göre daha
aktif bir konumda yer almaktadırlar.
Yeni medyada etkileşim farklı şekillerde gerçekleşebilmektedir.
Birey-birey etkileşimi: iletişim teknolojisi aracılığıyla birbirlerinden zaman ve uzam
bakımından uzak olan iki bireyin sözsüz, sözlü, yazılı veya görüntülü bir iletişim sürecini
gerçekleştirebilmesidir. İki bireyin 3G bağlantısı ile cep telefonuyla görüntülü görüşmeyi
gerçekleştirmesi, veya elektronik posta ile bireylerin ileti alışverişinde bulunması
Birey-kitle etkileşimi: kullanılan iletişim teknolojinin imkan verdiği ölçüler doğrultusunda,
zaman ve uzam farkı gözetmeksizin bireylerin iletişim sürecini yönlendirme olanağına sahip
olduğu etkileşim türüdür. Bir birey tarafından gönderilen görsel, işitsel veya her ikisini de
kapsayacak şekilde gönderilen bir ileti her hangi bir yer ve zamanda olan farklı bireylere
ulaşmaktadır. İletiyi alan bireylerin verdiği geribildirim doğrultusunda iletişim süreci
yönlendirilmektedir. Örneğin: sosyal medya ortamlarında paylaşılan bir videoya farklı
bireylerin yorum yapması
Birey-teknoloji/içerik etkileşimi: bireyin iletişim teknolojisi ile etkileşimini
tanımlamaktadır. Birey iletişim teknolojisinin içeriğini kendi istekleri, gereksinimleri
beklentileri ve ilgileri doğrultusunda yönlendirmektedir. Örneğin: dijital ortamlarda oynanan
oyunlar. Birey oyunu kazanmak için kullandığı iletişim teknolojisinin kumanda aygıtı,
klavyesini kullanmaktadır. Bireyin verdiği komutlar doğrultusunda oyundaki görüntüler,
hareketler değişmektedir. Sonucu belirleyen komutu veren bireydir. Bu etkileşim türü sistem
sağlayıcıların sunduğu sınırlılıklar dahilinde gerçekleşmektedir.
Yeni medya kullanıcısının tavrı geleneksel izler kitlesinden çok farklıdır. Bazıları internet
üzerinden iletişim kurarken, eğlenirken, oyun oynarken bazıları da araştırma yapar. Yeni
medya için coğrafi engel diye bir sorun yoktur, çünkü internet küresel bir araçtır. Yerel
haberler ya da tarım ürünleri bile yerel medyayla ve pazarla sınırlı değildir.
Sosyal medyanın etkileşimli iletişim imkânı, bireyi içinde yaşadığı toplum ve devletle
ilişkilerinde edilgen (pasif) olmaktan çıkarıp, etken (aktif) bir konuma yükseltmiştir. Bu
durum, birey-aile, birey-toplum, birey-devlet ilişkilerinin geleneksel kodlarını bozmuş ve bu
ilişkileri birey merkezli olarak yeniden şekillendirmiştir. Sosyal medya, artık insanlar için
haberleşme ve iletişim aracı olmanın ötesine geçerek, bir sosyalleşme ve kendini ifade
edebilme, içinde yer aldığı her düzeydeki örgütlü yapılara katılma platformlarına
dönüşmüştür.
İletişim denilince, ilk olarak iletişim araçları ve onlarla kurulan bağlantılar akla gelse de
çeşitli sesler, hareketler ya da simgeler aracılığıyla sağlanan haberleşme ve bilgi
aktarımından, aile içi ilişki tarzlarına kadar insanlar arasında gerçeklesen her türlü duygu,
düşünce ve enformasyon paylaşımı bir çeşit iletişim olarak kabul edilmektedir.
İletişim teknolojilerinin gelişiminin bu kadar hızlı olmasına ve yeni medya ile birlikte
iletişimin zaman mekan sınırı tanımamasına rağmen, iletişim araçlarının yaşantımızdaki
dönüştürücü işlevi konusundaki gelişmeler nasıldır? Daha çok bilgili mi olduk? Daha çok mu
düşünmeye başladık? Demokrasimiz mi çok gelişti? Dünyanın zenginliği dünyadaki bütün
insanlara mı dağıldı? Refah arttı mı? Daha eşitlikçi toplumlar mı meydana getirdik? Bu
sorulara bilim adamları, düşünürler, yazarlar pek de olumlu yanıt vermiyor.
İnsan duyguları ve düşünceleriyle ön plana çıkan bir varlık olup iletişim olgusuna her dönem
ihtiyaç duymuştur. İletişim aracılığıyla bireyler birbirlerini anlayabilmekte, sorunlarını
aktarabilmekte ve mevcut sorunlara etkili çözümler üretebilmektedirler. Kısacası iletişim
olgusu, insan hayatının tam da merkezinde yer almaktadır.
İnsanlığın varoluşundan bu yana süreklilik gösteren iletişim her alanda, her koşulda ve farklı
birey ve gruplar arasında insan hayatında yer etmiştir. İnsanlar bilgilerini, tecrübelerini,
düşüncelerini, duygu ve hislerini iletişim aracılığıyla diğer bireylerle paylaşırlar. İletişim
kurmak her bireyin olmazsa olmaz bir ihtiyacıdır. İnsanların içinde bulunduğu çevre, hayat
koşulları, yaşadığı olaylar, kişilikleri vb. iletişim sürecini farklı yönde etkilemektedir.
İletişim olgusunun insanlık tarihi adına yeri ve önemi yadsınamaz derecede büyüktür.
Toplumsal bir varlık olan insan, farkında olarak ya da olmayarak birbiriyle sürekli iletişim
kurmakta, meramını kimi zaman sözcüklerle, kimi zaman jest ve mimikleriyle
aktarabilmektedir. Mağara duvarlarına çizilen figürlerle başlayan iletişim süreci, bugün yeni
medya ile farklı bir boyut kazanmış; kapsamlı ve bir o kadar da karmaşık bir yapıya
bürünmüştür.
Bir toplumsal ilişkiler sistemi olarak; kişiler arası iletişim, grup iletişim, örgüt iletişimi,
toplumsal iletişim, grup ilişkilerinin yapısına göre; biçimsel olmayan/yatay iletişim, biçimsel/
dikey iletişim, kullanılan kanallara ve araçlara göre; görsel iletişim, işitsel iletişim, görsel
işitsel iletişim, dokunma ile iletişim, telekomünikasyon, kitle iletişimi ya da doğal araçlarla
iletişim, yapay araçlarla iletişim, kullanılan kodlara göre; sözlü iletişim, yazılı iletişim, sözsüz
iletişim, zaman ve mekan boyutlarında; yüz yüze iletişim, uzaktan iletişim olarak
sınıflandırmaktadır. Ancak, daha basite indirgenirse, kendi kendine iletişim, kişiler arası
iletişim ve kitle iletişiminden bahsetmek olanaklıdır.
Toplumsal yaşamda yeni iletişim teknolojilerinin etkisi ve gelişimi giderek artan bir hızla
önem kazanmaktadır. Toplumun hızla değişmesi ve yeni medyanın değişimde önemli rol
oynaması söz konusudur. Dijital iletişim ve yeni medya kavramları artık günlük yaşantımızın
bir parçası haline gelmiştir. Toplum içinde yeni medyanın etkisini her alanda görmekteyiz.
Yeni medya, ekonomi, siyaset ve iletişim pratiklerini değiştirmiş durumdadır. İletişim
bilimleri alanında eğitim alan kişilerin bu yeni medya ile ilgili bilgi ve becerilerini
geliştirmeleri önem taşımaktadır.
Dijital iletişim ve yeni medya kavramları üzerinde çalışmak, güncel yaklaşımları yakalanmak
ve dijital iletişim yöntemlerini geleceğe taşıyacak anlayışı geliştirmek, iletişim alanında
yeterli olabilmek için gereklidir. Yeni medyanın tanınması ayrıca bu yeni teknolojinin etkileri
hakkında bir farkındalık geliştirilmesini sağlamaktadır.
İletişim teknolojisindeki gelişmelerin toplumsal alanda giderek gündelik hayatın
vazgeçilmezleri haline gelmesi ve buna bağlı olarak yaygınlaşması, yeni neslin internette bir
yaşam formu oluşturması, yazı, ses, fotoğraf, video ve benzeri görüntü dosyalarının ayrı ayrı
ya da bütünleştirilerek oluşturulan bir mesajın aynı anda binlerce kişiye ulaştırılmak suretiyle
geleneksel medyaya oranla daha kısa ve daha az maliyetli bir biçimde kitlesel bir etkinin
oluşturulmasını mümkün kılması, medya şirketlerini internete yatırım yapma yönünde adımlar
atmaya itmiştir (Yıldırım, 2010: 233).
Kitle iletişim araçlarının ve dolayısıyla iletişim ve medya dünyasında kullanılan her tür
teknolojik araçların tutum değişikliğine sebep oldukları bilinen bir gerçektir.
Yeni medyanın kendi toplumsal yapılanmasının yanında, 2000’li yılların toplumsallaşma
ortamlarından biri de sosyal ağlardır. Sosyal ağlar, var olan toplumsallaşma geleneklerinin
yanında, kendine özgü toplumsallaşma geleneklerinin de oluşmasını sağlarlar. Ağ üzerinden
toplumsallaşma biçimlerinin, geleneksel toplumsallaşma süreçlerine göre kendine özgü
karakteristiği bulunmaktadır. Bu karakteristiğin ilk özelliği, zaman mekan sınırsız iletişim
biçimleri, zaman mekan sınırsız sosyalleşme süreçleridir.
İletişim piyasası sermaye birikimi sağlamaya yarayan artı değer üretiminin gerçekleştiği ticari
bir alandır. Yeni medyaya ekonomi politik yaklaşımla katkı sağlayan bazı düşünürler, iletişim
alanını üretimin kapitalist tarzı ile birlikte değerlendirmektedir. Üretimin kapitalist tarzı
piyasalarda görülen malların değişimi, kârın üretimi, sermaye birikimi, üretim araçları ve
güçleri gibi bir dizi ilişkiler setini barındırmaktadır. Garnham’a göre (2011, 39) medya
ortamında semboller birer ticari ürün (meta) formunda kapitalist piyasa koşulları altında
üretilip dağıtılmakta ve tüketilmektedir. Garnham iletişim alanını piyasa sistemi ve sahiplik
açısından incelerken uydu veya kablolu, analog veya sayısal yayıncılığın bütününü kastederek
açıklamaktadır. Piyasa hakimiyetini elinde tutan ve tüketici taleplerini yönlendirebilecek
sınırlı sayıda medya şirketi bulunduğunu ifade eden Garnham, ağların da tekel örneği
olduğunu belirtmektedir (2000, 54, 60). Garnham’ın (2011, 53) değerlendirmesinde ağlar
etrafında yapılanan ekonomik çıkarlar liberal paradigmada ileri sürüldüğü gibi sadece tüketici
tercihleri tarafından yönlendirilmez, üretimin ihtiyaçlarına göre de belirlenmektedir.
Yeni medyada enformasyon, ürün ve hizmetler elde edilen artı değer üretiminin işlemesini
sağlamaktadır. Sermaye sahipleri yeni iletişim teknolojilerini tüketici davranışlarını
yönlendirmek, arz-talep dengesini ve kâr oranlarını kontrol altında tutmak için
kullanmaktadırlar. Mansell’e göre (1999, 155), önceki tekel şirketlerin piyasadaki egemen
pozisyonu üretim, dağıtım ve tüketim döngüsünün tekrar ve tekrar diyalektik bir biçimde
devam ettirilmesiyle egemen kılınmaktadır.
İletişim araçlarındaki hızlı değişim şüphesiz kişilerarası iletişime etki ettiği gibi toplumsal
etkileşim tarzının da yeniden üretilmesine yol açmaktadır. İletişim interaktif ve çok boyutlu
bir süreç dâhilinde ivme gösterirken toplumsal etkileşim ise birliktelik içeren altyapı ve ortak
bir temel inşasına dayalı üretim yerine anlık, şimdilik, geçici ve uçucu bir forma doğru
yeniden üretilmeye başlamaktadır. Bu yeni etkileşim modeli ise sahip olunan sosyal ağları
kasteden sosyal sermayeyi de belli bir yönde etkilemektedir (Çötok, 2015:417).
Yeni medyanın oluşturduğu iletişim olanaklarına kitle iletişim süreci perspektifinden bakan
ilk araştırmalar konuya daha çok bilgisayar teknolojisini temel alarak yaklaşmışlar ve bu
süreci “Bilgisayar Aracılı İletişim” (Computer Mediated Communication) sözcükleriyle
kavramlaştırmışlardır. İnterneti bu yapılanmayla ilişkilendirerek ele alan bir başka yaklaşım
ise konuyu “İnternet Tabanlı, Bilgisayar Aracılı İletişim” (Internet Based, Computer Mediated
Communication) kavramıyla ifade etmektedir.
Yeni binyıla yeni medya oluşumları eşliğinde girilmiştir. Çok kısa sürede alışıldık kitle
iletişim ortam ve araçlarından farklı sistemler hayatımızın rutinine dâhil olmuştur. Bugün
bizler, cebimizde ya da çantalarımızda taşıdığımız araçlarımız ile geniş bir yelpazeye yayılan
iletişim hizmetlerini alıyor, akışlara dâhil oluyoruz. Yeni medyadaki “yeni” yalın bir şekilde
bu hizmetleri ve akışları anlamada ayırıcı bir terim olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer
taraftan “yeni”ye dönüşüm sürecinin ardındaki gerçekler ile değerlendirildiğinde yeni medya
daha farklı ilişkiler ağına yaslanan süreçleri temsil etmektedir.
Yeni medyanın diğer kitlesel iletişim araçlarının genelinde yerleşik olan bazı yapısal unsurları
barındırdığı görülmektedir. Kapitalist piyasa sisteminin işleyişi, enformasyonun metaya
dönüşmesi, ticarileşme ve yoğunlaşma faaliyetleri, dolayısıyla var olan eşitsizliklerin ve
hiyerarşik güç ilişkilerinin yeni biçimler kazanması yeni medya ortamında devamlılık arz
eden unsurlardır. Yeni medya geleneksel medyaya kıyasla daha gelişkin özelliklerle
donatılmış olmakla birlikte kapitalist sistem içerisinde bir araçsal konum edinmiş ve öncelikle
bu yapının ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde düzenlenmiştir. Bir merkezden birçok noktaya
veya bir merkezden diğerine eşanlı olarak ileti aktarımını (görsel-yazılı) sağlayan yeni medya,
kullanıcılarına küresel boyutta bağlantı ve etkileşim olanağı sunmaktadır.
Yeni iletişim teknolojileri aracılığıyla mesaj bombardımanının en üst düzeyde yaşandığı
günümüzde, gerek kurumlar, gerek insanlar birtakım çalışmalara farkında olarak ya da
olmayarak duyarsızlaşmaktadır. Bu duyarsızlık beraberinde farklı davranışları geliştirmekte,
insanları yeni arayışlara, yeni iletişim ortamlarına yönlendirmektedir. Günümüzde yeni
iletişim ortamları, özelikle internet, modern iletişim sisteminin en büyük destekçisi
olmaktadır. 1970’lerde başlayan ve 1990’lardan sonra hızla devam eden internet kullanımı,
web sitelerinin, portalların yaygınlaşmasıyla kullanıcı sayısını artırmış, 2000’li yıllarda sosyal
medyanın işlerlik kazanmasıyla her kesimden insanı ilgilendirecek noktalara ulaşmıştır.
Yeni medyanın ortaya çıkması günlük hayattan, ekonomiye dek birçok alanı önemli ölçüde
etkilemiştir. Yeni medya günümüzde kuşkusuz diğer kitle iletişim araçlarını da etkiler duruma
gelmiştir. Bu etki diğer kitle iletişim araçlarının etkinliğini sınırlaması, genişletmesi ya da ona
entegre edilmesi biçiminde ortaya çıkmaktadır.
Yeni medya ile gelen ve hayatlarımızı kolaylaştırmanın ötesinde daha özgür iletişim ortamları
sunduğu düşünülen iletişim ortamları, işleyişleri açısından küresel pazarın genişlemesi ve
devamlılığının sağlanması ile bir noktada bağlanmaktadır. Düşük bütçelerle ve eskiye nazaran
daha basit teknik yapılanmayla kurulabilecek yayıncılık organizasyonlarına ve etkileşimli bir
kitle iletişim sürecinin oluşmasına olanak tanımakla birlikte yeni medyada kontrol hala alt
yapı gelişimini ve denetimini kontrol eden organizasyonların örtük ya da açık şekilde
elindedir.
Yeni medya da kendisinden beklenen toplumsal gelişmede, dünyanın egemenler lehine
işleyen düzenini değiştirmede bir çırpıda büyük değişimler sağlayamasa bile günümüz
dünyası yeni medyadan öncekinden farklıdır. Özellikle bireysel kullanımı ve etkileşimli
olması, kötüye kullanmaya imkan verse de geleneksel medyada yer almayan adaletsiz
uygulamalara ilişkin haberlerin bir anda geniş kitlelere duyurulması, herkese yeni medya
ortamlarında yaratıcı, özgün çalışmalarını geniş kitlelerle paylaşma imkanı tanıması gibi
örneklerde olduğu gibi sayısız alanda insanlığa katkı sunmaya devam etmektedir.
Getirdiği bütün olumlu uygulamalara rağmen yeni medyanın sayısal teknolojinin imkanlarını
bütünüyle değerlendirebildiğini, sözgelimi, geleneksel medya olmayan yepyeni özgün
içeriklerle başka bir iletişim ortamı yarattığını ileri sürmek de zordur. Ancak yeni medya
henüz emekleme aşamasındadır, yakın bir gelecekte, geleneksel medyanın yaşamını tehdit
ettiği görüşleri giderek artmaktadır, şimdiden basılı olarak yayınına son verip sayısal olarak
yani yeni medya ortamında yaşamını sürdürmeye karar veren gazeteler vardır.
Sosyal medya, sürekli güncellenebilmesi, çoklu kullanıma açık olması, sanal paylaşıma
olanak tanıması vb. açısından en ideal mecralardan biri olarak kendini göstermektedir.
İnsanlar sosyal medyada günlük düşüncelerini yazmakta, bu düşünceler üzerine
tartışabilmekte ve yeni fikirler ortaya koyabilmektedirler. Ayrıca kişisel bilgilerinin yanında
çeşitli fotoğraflar, videolar, paylaşabilmekte, iş arayabilmekte ve hatta bulabilmekte ayrıca
sıkılmadan gerçek dünyayı sanal ortamda yaşayabilmektedirler.
Yeni medya kendi kanallarını yaratamaya başlamış, çeşitli platformların, sosyal ağların yanı
sıra özgün internet siteleri kurulmuş, sosyal medya bireyler arasında en büyük iletişim aracına
dönüşmüştür. Bu arada geleneksel medya kurumları da yeni medya ortamlarından kendi
faaliyetleri için yararlanmayı yaşamsal sayarak yeni medya alanında da var olmaya
başlamıştır.
Yeni medya, bütün kamu kurumlarının ve ticari şirketlerin halkla ilişkiler ve tanıtım aracı
haline geldiği gibi gazete, radyo ve televizyon kuruluşları için de aynı işlevi yerine getirmeye
başlamıştır. Geleneksel medyada yer bulamayan sayısız küçük işletmecinin yeni medya
sayesinde kendi iletişim aracına sahip olabilmesi gibi, geleneksel medya ortamında yayın
yapan yerel gazeteler, yerel radyo ve televizyon kuruluşları da internet sitelerini kurmuş, hatta
bu sayede yerel olmaktan çıkıp uluslararası iletişim ortamında yer alabilmiştir. Öyle ki, yerel
medyanın özgün, ilgi çekici bir haberi bir anda dünya gündemine yerleşebilmektedir.
Yeni medyanın doğası gereği kullanıcıya sunduğu ileri teknolojik hizmetler, hız, aktif katılım
gibi özellikler çerçevesinde geleneksel gazeteciliğin habere ulaşma, haberi işleme ve haberi
sunma şekillerinde değişiklikler olduğu gibi, aynı zamanda yeni medyanın yarattığı atmosfere
ve geniş kullanım alanına bağlı olarak geleneksel gazeteciliğin haber yayınında içerik dikkate
alındığında haberin yeni medya araçlarına dayandırılarak okuyucuya sunulduğu da
görülmektedir. Herhangi bir sosyal paylaşım sitesi ile ilgili olarak meydana gelen bir olaydan
o sosyal paylaşım sitesine üye olan kişilerin yaşadığı olaylara, ilgi alanlarına bağlı olarak
oluşturulan her türlü konu hakkında fikir belirtilebilen forum sitelerindeki bir yorumdan blog
sayfalarındaki yazılara ya da video paylaşım siteleri vasıtası ile paylaşılan görüntülerden
internet siteleri aracılığıyla yapılan açıklamalara kadar her türlü yeni medya aracı vasıtası ile
meydana gelen ya da oluşturulan haber, geleneksel gazeteciliğin haber yayınında etkili
konuma gelmiştir.
Yeni medya deyince akla son yıllarda hayatımızın vazgeçilmez araçları arasına girmiş olan
bireysel olarak kullanabildiğimiz, mesaj alıp verebildiğimiz, başkaları ile iletişimde
bulunabildiğimiz iletişim araçları ve ortamları akla gelmekte, günümüzde iletişimin çoğu yeni
medya ile gerçekleşmektedir. “Belli başlı yeni medya araçları, mobil iletişim, internet tabanlı
medya ve sosyal ‘network’ler de denilen sosyal medyadır.” (Bulunmaz, 2014: 26).
Yeni medya, bilgisayardan bilgisayar ağlarına, elektronik mektuptan her türlü bilgisayar
donanımlı iletişime, internetten, web 2.0’ye, çevrimiçi habercilikten çevrimiçi sohbete,
laflama odalarına, e-ticaret, e-imzadan dijital medyaya, dijital oyundan dijital kültüre, dijital
imgelemden avatar (profil ismi)’a, siber uzamdan sanal uzama, sanal gerçekliğe pek çok
kavramların hepsini kapsayan ve birleştiren bir kavramdır (Öztunç, 2015: 338).
Yeni medyanın en önemli özelliği sayısal teknolojiye dayanmasıdır. Sayısal teknoloji, bilgiyi,
yazıyı, grafikleri, fotoğrafları, ses ve görüntüleri sıkıştırıp etkili ve hızlı şekilde başka medya
platformlarına iletmeye imkan sağlamaktadır (Lawson-Borders, 2003: 91). “Yeni” olarak
belirttiğimiz kavram aslında mesaj değil, bu sayısal ortamdır.
Yeni medyanın bütün geleneksel iletişim ortamlarını bir araya getirmesi yeni medya’nın
yakınsama kavramı ile ilişkisini ortaya çıkarmıştır. İngilizce “convergence” kelimesinden
dilimize çevrilen bu kavram, Türkçede “yakınsama” veya “yöndeşme” olarak kullanılmaka,
yakınsama medya ve bilgisayar teknolojilerinin bir araya gelmelerini ifade etmektedir. Bu
durum sayısallaşma sayesinde mümkün hale gelebilmektedir.
Yeni medyanın özellikleri çeşitli umutlara neden olmuş, doğrudan demokrasiye katkısı
olacağını süren görüşler ortaya atılmış, internet ortamının Atina agoralarındaki gibi tüm
yurttaşların siyasal sürece doğrudan katılabilmesini sağlayacağı dile getirilmiştir (Tekvar,
2012: 83).
Yeni medyanın kendine özgü özellikleri nedeniyle gelişkin bir demokrasiyi sağlayacağı hatta
Habermas’ın kavramlaştırdığı “Kamusal Alan”ın yeniden ortaya çıkacağı görüşleri şimdilik
gerçekleşmiş görünmemektedir.
Yeni medya ile dünyanın bir ucundan diğer ucuna milyonlarca insanın iletişiminin parmak
uçlarında olması, haberleşmesi olanakları egemen dünyanın işleyişini değiştirecek güce henüz
erişmemiştir ancak milyonlarca insanın anında bilgiye erişimi, farklı düşüncelerin dünya
çapında yayılması, kültürel ve ticari alışverişler vb. pek çok gelişme yeni medya sayesinde
mümkün olabilmiştir.
Yeni medyanın örgüt içi ve dışı iletişim dinamiklerini dönüştürdüğü söylenmektedir. Yeni
medya, daha geniş hedef kitlelere hızlı ve etkin erişmede, izleyicilerle daha kolay etkileşime
geçmede, iki yönlü ileti akışını sağlamada kurumlara avantajlar sağlamaktadır (Tekvar, 2012:
97).
Yeni medya birey ve kurum arasındaki iletişimi bilgilendirmenin ötesine geçirmesiyle çift
yönlü etkileşim ortaya çıkmış ve vatandaşlara kurumların daha da erişilebilir olduğu hissini
kazandırmıştır (Değerli, 2016).
Yeni iletişim teknolojilerinin kullanımı kurumlara, zaman ve mekandan bağımsızlık, bilgi
alışverişinde kolaylık, verilerin saklanması, maliyetten tasarruf gibi konularda kazanımlar
sağlayarak kurum içi ileti imin kalitesini güçlendirmektedir. Belirli bir kalite hedefine
ulaşmak için çaba harcayan kurumlarda çalı anların çabalarının koordine edilmesi, bilgi
akışının sağlanması, her tür kurumsal faaliyete işlerlik kazandırılması ancak kurum içi iletişim
ile mümkündür. Kurum içi iletişime etkinlik kazandırılması, kurumun çıktıları olan ürün veya
hizmetin kalitesini de doğrudan etkilemektedir. Yeni ileti im teknolojileri ise, kurum içi
iletişimde sağladığı kazanımlarla insan odaklılık, sürekli e itim ve sürekli gelişme,
katılımcılık, paylaşım ve liderlik unsurlarıyla şekillenen kalite olgusuna ulaşmada önemli bir
rolü üstlenmektedir. Yeni ileti im teknolojileri doğru, yerinde ve bilinçli biçimde
kullanıldığında kurum içi ileti imin ve buna bağlı olarak da kurumun çıktıları olan
ürün/hizmetin kalitesini yükseltmektedir.
Yeni medya her geçen gün kullanım alanlarını geliştirmektedir. İnternet hızında yaşanan artış
hem geniş bant internet kullanımında bir rahatlık sağlamakta hem de interneti insanların
vazgeçilmezi yapmaktadır. İnternet teknolojilerinde yaşanan bu değişim multimedya
özelliklere sahip ve bireyselciliği ön plana getiren sosyal medyayı da ön plana getirmektedir.
Artık dünyanın en çok takip edilen siteleri sosyal medya platformlarının sahip olduğu internet
siteleri olmuştur. İnsanların buluştuğu ve kendi dünyalarını inşa ederek bir yeni dünya haline
getirdiği yeni medyada var olmak geleneksel medyada faaliyet gösteren tüm mecralar için bir
zorunluluk olmuştur..
Sosyal medya günümüzde, “alternatif medya” ya da tekelleşmeye, küreselleşmeye karşı olan
bireylerin kendi haberlerini kendilerinin yazıp ürettiği bir kitle iletişim aracı ya da ifade
biçimi olarak ortaya çıkmıştır.
Geleneksel yazın biçim değiştirmekte günümüz teknolojik gelişmeleri ile yaşadığı çağa ayak
uydurmaktadır. Yazın dünyası, hiçbir dönemde bu denli kökten değişimler geçirmemiştir.
Bunun en önemli nedenlerinden biri iletişim ve yayın aşamasında teknolojinin yarattığı ve
sağladığı kolaylıktır. Yazın dünyası günümüzde yeni açılımlar yaparak güzel sanatlar,
elektronik ortamlar ve medya gibi farklı disiplinlerle birlikte yeni çalışma alanları bulmuş,
başka bir deyişle yeni bir ivme kazanmıştır. Bu alanlardan biri de hiç kuşkusuz internet
dünyasında artık yaşamımızın bir parçası olan hipermetin sistemleridir. Günümüz elektronik
ortamlarda, bu sistemlerin çoğunlukla bir arada kullanıldığı görülmektedir. Medyalar arasılık
diye tanımlayabileceğimiz bu yöntemle geleneksel okur tipinden farklı olarak ses, görüntü,
metin ve grafik öğelerinden oluşan hipermetni okumaktayız (Asutay, 2009:64-65).
Yeni medya bir sosyal etkileşim ortamıdır. İnsanların diyalog kurup, fikirlerini, bilgilerini
paylaşabileceği, üreticinin de tüketicinin de kullanıcı olduğu, kullanıcının sürekli iletişimde
bulunduğu bir medya türüdür. Yeni medyanın bugüne kadar bilinen medya türlerinden başlıca
farkı, en az iki yönlü ve eş zamanlı bilgi aktarımına dönmesidir. Yeni medya internetin ve cep
telefonları gibi yeni iletişim araçlarının sağladığı imkânlarla zaman ve mekân sınırlamasını
ortadan kaldırmıştır. Bu şekliyle yeni medya eğlenceden eğitime, işten yardımlaşmaya kadar
pek çok alanı etkisi altına almıştır (Karlı, 2015: 31-32).
Yeni medya kullanımı, teknolojik imkânlara sahip olan ülkeler başta olmak üzere, her geçen
gün dramatik olarak artmaktadır. Yeni medya teknolojileri ve “akıllı telefon” gibi kolay elde
edilebilen cihazların da etkisiyle facebook, twitter, youtube ve blog siteleri milyonlarca
insanların hayatının bir parçası haline gelmiş durumdadır (Dimofte, Curtis, & Yalch, 2016).
Belki de burada, demokrasi ve haklar bağlamında özellikle vurgulanması gereken husus yeni
medya mecralarının, sosyal medya üzerinden oluşan çabuk haberleşme olanaklarının,
dünyanın çeşitli bölgelerinde toplumsal olayları tetiklediğidir (Biernocka, 2016: s. 110). Yeni
medya mecraları, insanları etkileme ve mobilize etme olanakları vererek toplumsal aktörlerin
bulundukları yerlerdeki politik, ekonomik ve kültürel dogmalara karşı mücadele etmede ve
değiştirmede güç kazandırmıştır. Bu bağlamda; tartışma ve fikir alış verişi ortamları sunarak,
kullanıcıların ve hareket liderlilerinin siyasal ve sosyal zorluklarla mücadele kabiliyetini
artırmakta ve ilgilileri motive edebilmekledir.
Yeni iletişim teknolojilerinin ortaya çıkmasıyla birlikte bunlara elektronik veri ağı olan
bilgisayar ile internete dayalı iletişim araçları eklenmiş; bilgisayar kullanımı ve internet ve
yeni medya iletişimde önemli bir fonksiyon üstlenmiştir. İletişim teknolojisi iletişim
alanındaki bütün teknolojileri kapsayan bir kavram olarak kullanılmaktadır. “Rice, yeni
iletişim teknolojilerini tipik olarak mikroişlemci ya da bilgisayar yetilerini kullanan ve
kullanıcılar arasında ve kullanıcıyla enformasyon arasında etkileşime olanak tanıyan ya da
bunu zorunlu kılan iletişim teknolojileri olarak tanımlamıştır”(Akar, 2004:39) İletişim
teknolojisi alanındaki en önemli gelişmeler radyo, televizyon ve telefonla yaşanmıştır.
İletişim teknolojisindeki ikinci büyük a ama ise bilgisayarın geni kitlelerce kullanılması ve
internetin yaygınlaşmasıyla kaydedilmiş ve yeni iletişim teknolojileri iletişimde önemli bir
kavram haline gelmiştir. Bu özellik sayesinde ileti im süreci kişilerarası iletişimdekine
benzer bir şekilde tarafların anında iletileri birbirlerine aktarmalarına olanak sağlamakta,
ancak bu süreç kişilerarası ileti ime benzememektedir. Yeni teknolojiler kişilerarası
iletişimden çok daha geniş kitlelere hitap etmektedir.
Son söz;
İnsanın yaşamsal gereksinimlerinden biri olan iletişim sürecinin, insanın yapısını oluşturan
beden ve tinle ortaklaşa katılımıyla gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda iletişim süreci,
yalnızca bedenin ve tinsel yapının etkileşimiyle kalmadığı görülmüş, insanın fizyolojik
yapısının iletişim sürecine katılımı sırasında, biyolojik yapısının da etkin biçimde bu süreçte
yer aldığı belirlenmiştir. İnsanın pek çok fizyolojik eyleminde olduğu gibi, görme ve işitme
eylemleri sırasında veya bu eylemlerin içinde bulunduğu iletişim süreçleri sonucunda
biyolojik yapısı da etkileşim içinde iletişim süreçlerine katmakta, duruma göre bazen gözyaşı
salgılamakta, bazen trioid, adrenalin veya testesteron gibi hormonlar üretmektedir.
Fiziksel, biyolojik ve tinse yapısıyla bir bütün olarak yaşamın içinde yer alan insanın pek çok
eyleminin ve üretiminin içinde, fiziksel ve tinsel yapı kadar, biyolojik yapı da etkin bir rol
oynamaktadır.
İletişimin bir bağlantısı olarak ortaya çıkan paylaşım olgusu ve günümüz teknolojisinin
sonucu olan hızlı bilgi akışı ile önemini kaybeden mahremiyet ilişkisinin ortaya konmaya
çalışılması bu araştırma için önem taşımaktadır. Bireylerin birbirleri ile kurdukları iletişimde
mahremiyet sınırı ve engellenemeyen paylaşım isteğinin geldiği noktayı belirleyen çalışmalar
gerçekleştirmek insanların değişen davranışlarını bakış açılarını ortaya koymak adına
önemlidir.
İnsanlık tarihi boyunca birtakım işaret, sembol ve nesneler kullanarak anlaşıp haberleşmeden
tutun da zengin edebi dillerle konuşup yazışmaya kadar çeşitli şekillerde gerçekleştirilen
iletişim, bağlantı imkanlarının alabildiğine geliştiği ve iletişim ağlarının dünyayı bir örümcek
ağı gibi sararak global köy haline getirdiği günümüzde oldukça büyük bir ilgiye mazhar
olmuş bulunmaktadır. Hangi milletten, etnik kökenden, inanç grubundan olursa olsun,
konuştuğu dil de fark etmeksizin hemen herkes, küreselleşmiş günümüz dünyasında çeşitli
iletişim kanalları aracılığıyla birbiri ile çok kolay ve çok yoğun bir biçimde bağlantı
kurmaktadır. Durum böyle olunca da her bir birey için öteki ile karşılaşmak ve onunla iletişim
kurmak adeta kaçınılmaz bir sosyal gerçeklik haline gelmektedir. Bu şekilde yoğun cereyan
eden iletişim ortamında, dünyanın değişik yerlerinde yaşamakta olan insanlar arasındaki
farklılıklar da giderek azalmakta, toplumlar ve kültürler gittikçe benzeşmektedir.
Bu durum, kimilerince farklı kültürler arasındaki ilişkilerde bir fırsat olarak
değerlendirilirken, bazılarınca da yeterince dirençli olmayan topluluklar ve kültürler için
asimile edici, yozlaştırıcı ve tehdit edici bir etken olarak algılanmaktadır.
Sosyal medya etkileşimimin kullanıcılar üzerinde sosyal medya bağımlılığı yaratan bir etkisi
mevcuttur. Kullanıcılar açısından sosyal medyayı kullanmayı ve sosyal medyada paylaşım
yapmayı cazip kılan unsurların artması, sosyal medyanın söz konusu kişiler üzerinde
bağımlılık yarattığının göstergesidir. Sosyal medyada öne çıkmayı başarmak, etkinliği
artırmak için yapılanları artırmak için bu ortamlarda daha fazla zaman harcanması
gerektiğinden bu durum, kullanıcılarda sosyal medya bağımlılığının başlamasına neden
olmaktadır.
Gerek iletişimin kendisine gerekse küresel ağlar aracılığıyla bireylerin yoğun bir şekilde
iletişim içinde olmaları gerçeğine dair değerlendirmeler ne yönde olursa olsun, iletişim
olgusunun önemli bir sosyolojik gerçek olduğu ortadadır. İletişim bilimi kapsamında yapılmış
çok sayıda iletişim çalışması bulunmaktadır.
İnsanlar arasındaki ilişkilerin temelinde iletişim vardır. Öğrenmek, öğretmek, anlamak,
anlatmak, etkilemek, etkilenmek, paylaşmak ve sahip olmak için iletişim kurarız. Bunların
dışında yeme, içme, barınma gibi temel fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarımızı da iletişim
kurarak gidermeye çalışırız. Kısacası insan ilişkilerinin temeli iletişime dayanır. Bilgi, bilişim
ve iletişim hem bireyin hem de toplumun yaşam sürecini derinden etkilemektedir. Bu nedenle
insanlık, bugün köklü bir değişimin eşiğindedir. Temel bir üretim girdisi hâline gelen bilginin,
giderek üretimin diğer faktörlerinin yerini almasıyla, geçişin, şimdiki sanayi toplumundan
farklı bir topluma, temelini enformasyon ve iletişimin oluşturduğu bilgi toplumuna doğru
olduğunu göstermektedir Örgüt açısından bakıldığında, iletişimin örgütün tüm faaliyetlerinin
arkasındaki temel süreç olduğu görülür. Bu sebeple iletişim “örgütü bir arada tutan sosyal bir
yapıştırıcı” olarak kabul edilir (Greenberg ve Baron , 2000: 291).
Yeni medya aracılığıyla gerçekleşen iletişim faaliyetleri de esasında küresel piyasa
mekanizmasının bir parçasıdır. Kullanıcılarına kolaylıkla içerik üretimi ve paylaşımı
sağlamasından ötürü yeni medya özgürleşim ortamı olarak görülmektedir. Ancak yeni iletişim
teknolojileri ile üretilen enformasyon alanına sahiplik ve yönetilebilirlik açısından çokuluslu
şirketler ve siyasal karar alıcılar egemendir. Yeni medya aracılığıyla gerçekleşen görünürdeki
ilişki ve pratiklerin ardında belirli bir kesimin yararına işleyen bir ağ yapılanması
bulunmaktadır.
Dolayısıyla küresel kapitalist sistemin sürdürülmesinde, toplumsal gözetim ve denetimin
sağlanmasında yeni medya ideolojik bir role sahiptir. Yeni iletişim teknolojilerinin eşitsiz
yapı ve ilişkileri yeniden üretecek biçimde örgütlendiği söylenebilir. Yeni medyaya eleştirel
ekonomi politik yaklaşım, aracın toplumu dönüştürücü etkilerinden ziyade toplumsal yapı
içerisinde konumlanmasını anlamaya yöneliktir. Bu bağlamda yeni medya aracılığıyla
dolayımlanan pratik ve uygulamaların üretim ilişkilerinin belirleyiciliğinde gerçekleştiği savı
eleştirel söylemin alana dikkate değer bir katkısıdır.
Yeni iletişim teknolojileri insanlara, düşüncelerini ve eserlerini paylaşacakları olanaklar
yaratan, paylaşım ve tartışmanın esas olduğu bir medya sunmaktadır. Sosyal medya olarak
adlandırılan bu sanal ortam, kullanıcı tabanlı olmasının yanında kitleleri ve insanları bir araya
getirmesi ve aralarındaki etkileşimi arttırması bakımından önem taşımaktadır. Yapılan
araştırmalar insanların, bu sanal gerçeklik içinde gün geçtikçe daha fazla vakit harcadıklarını,
bu sanal gerçeklik içinde gerçek yaşam ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını ve yine bu
sanal gerçeklik içinde yeni bir dünya kurarak yaşadıklarını göstermektedir. Kimi zaman sanal
dünyayla, gerçek dünya arasındaki sınırın belirsizleştiği de gözlenmektedir. Öyle ki bu
dünyada arkadaş bulma, bu dünyadaki insanlarla sosyal ve siyasi düşünce alışverişinde
bulunma; hatta bu dünyadan birileriyle tanışıp evlenme gibi ciddi kararlar alınabilmektedir.
Özellikle gençler arasında kullanım değeri bakımından hızlı bir yükseliş gösteren sosyal
medya, diğer yandan da günümüzün geleneksel medyasına rakip olmakta; hatta kimi zaman
tehdit eder duruma gelmektedir.
Yeni iletişim ortamlarının gelişmesi, her kesimden bilgi iletişim teknolojilerine olan ilginin
artması, sosyal medyanın gücünü arttırmış, sosyalleşme kavramına da yeni bir boyut
kazandırmıştır. Sosyal medya, sürekli güncellenebilmesi, çoklu kullanıma açık olması, sanal
paylaşıma olanak tanıması vb. açısından en ideal iletişim araçlarından biri olarak kendini
göstermektedir. İnsanlar sosyal medyada günlük düşüncelerini yazmakta, bu düşünceler
üzerine tartışabilmekte ve yeni fikirler ortaya koyabilmektedirler. Ayrıca kişisel bilgilerinin
yanında çeşitli fotoğraflar, videolar, paylaşabilmekte, iş arayabilmekte ve hatta bulabilmekte
ayrıca sıkılmadan gerçek dünyayı sanal ortamda yaşayabilmektedirler. Bu durum gün geçtikçe
tüm dikkatlerin bu alana yönelmesine sebep olmakta ve yenilenen sanal dünyaya yeni bir
kavramsal çerçeve çizmektedir.
İletişim ile ilgili çaba ve çalışmalar üzerinde yoğunlaşırken ihmal edilmemesi gereken bazı
hususlar söz konusudur. İletişimin insan odaklı olduğu gerçeği bunlardan ilkidir. Nitekim
daha kaliteli iletişime doğru yol alırken de kurum ve kuruşların gözden kaçırmaması gereken
en önemli nokta tüm çabaların başlangıç ve odak noktasının insanoğlu olduğu gerçeğidir.
Çünkü ne kadar ileri teknolojiden, ne kadar mükemmel yönetim sürecinden, ne kadar üstün
bir iletişim sistem tasarımından bahsedersek edelim, belirtilen noktalara işlevsellik
kazandıracak olan insanoğludur. Bu sebeple hiçbir süreçte insan ile çalışıldığı gerçeği
unutulmamalıdır.
Kaynakça;
- İnsanın Var Olduğu Her Alanda Sosyal Medya ( Yeni Medya )
Müjdat GÖKÇE /Araştırmacı - Yazar / Yapımcı –Sunucu
- Yeni Medya Kavramı ve Toplumsal Sosyalleşme Aracı Müjdat GÖKÇE /Araştırmacı Yazar / Yapımcı –Sunucu
- BANU HÜLÜR Yrd. Doç. Dr., Abant İzzet Baysal Üniversitesi, İletişim Fakültesi
- Z. Beril Akıncı VURAL Prof. Dr., Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi
- Mikail BAT Araş. Gör. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi
- Atatürk Üniv. Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi
- Alper Altunay Doç. Dr., Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi
- Kastamonu Eğitim Dergisi
- M Kubilay AKMAN Doç. Dr. Uşak Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü
- Hatice ÖZER Yrd. Doç. Dr. Uşak Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü
- Yrd. Doç. Dr. Ali Murat KIRIK Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi
- Mahmut SÖNMEZ Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
- TOJDAC July 2011 Volume 1 Issue 1
- Prof. Dr. Sedat Cereci Yüzüncü Yıl Üniversitesi Van Meslek Yüksekokulu
- Süleyman KARAÇOR Yrd. Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi
- Ali ŞAHİN Yrd. Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi
- Mehmet KARACA Yrd.Doç.Dr.,Bingöl Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
- Çetin Murat Hazar Dr., Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi
- Doç. Dr. Cengiz ERDAL Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi
- Yrd. Doç. Dr. Berrin KALSIN İstanbul Medipol Üniversitesi
- Yrd. Doç. Dr. Nesrin AKINCI ÇÖTOK Sakarya Üniversitesi İletişim Fakültesi
- Yrd. Doç. Dr. Çiğdem ÇALAPKULU Sakarya Üniversitesi, İletişim Fakültesi
- Dr. Sedat ÖZEL Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi
Download