gül yetiştirciliği

advertisement
• Hazırlayan
Abdurrahman Genç
• Okulu
U.Ünv. M.kemalpaşa
MYO
• Bölümü
Endüstri Bitk.Yet.ve Değ.
• Dersin adı
Sistem Analizi ve Tasarımı
• Konusu
Gül Yetiştiriciliği
• Sorumlu Öğr.Gör.
Ahmet Turhan
GİRİŞ:
• İnsanlığın günlük yaşantısında çok özel bir yeri
olan gül; aşkın, güzelliğin, sevginin ve saygının
ifadesini en güzel bir şekilde bünyesinde toplayan
bir çiçektir. Kuzey yarım küre bitkisi olan gülün
orijini Doğu Asya'dır. Kesin olmamakla birlikte
gül yağı ve gül suyunun ilk olarak İran veya
Hindistan'da üretildiği, buradan Anadolu, Avrupa,
Kuzey Afrika ve Doğu Asya'ya yayıldığı
bildirilmiştir.
• Gül sarılgan, dik yada sürüngen saplı, genellikle tüylü
yada dikenli bir ağaççıktır. Yapraklar almaşık dizilidir;
bazı türlerinde kışın dökülmez. Çiçekleri dalların ucunda
tek başına yada demetler halinde bulur ve beşli tiptedir.
Meyve yapraklar kavanoz biçiminde etli bir çiçeklik
oluşturur. Kuzey yarım kürenin ılıman ve yarı tropikal
yörelerinde 100 kadar gül türü bulunmaktadır.
• Türkiye’ de 25 kadar yabani gül türü vardır. Bunların en
önemlisi kuşburnu denilen yaban gülüdür (Rose canina ).
Bahçe çeşitleri bundan türeyip önceleri Avrupa ve
Anadolu’ da kendi kendine yetişen türlerden ( Isparta
gülü, Frenk gülü, misk gülü ) ve son 150 yıldır Uzakdoğu
melezlerinden ( tırmanıcı melez güller, çay melezleri, çok
çiçekli güller, polyanta ve pernetiana melezleri ) elde
edilmiştir
GÜL(Rose Hybrida)
• Gül;Rosaceae familyası,Rosa cinsi içerisinde yer
alan bir tür olup Çin’den Kuzey Avrupa’ya kadar
geniş bir yayılış gösterir.Bir çok gül türünün
anavatanı Anadolu ve Orta
Asya’dır.Günümüzdeki bütün hibrit gül
çeşitlerinin Rosa gallica ve Rosa chinensis
arasındaki melezlemelerden elde edildiği
bildirilmiştir.Kesme gül yetiştiriciliğinde en fazla
kullanılan güller Hibrit Tea(çay gülü)
güllerdir.Hibrit tea gülleri yanında çok az
miktarda da Floribunda gülleri kullanılmaktadır.
• Türkiye’ de süs bitkisi olarak başlıca şu gül
türleri ve melezleri yetiştirilmektedir:Beyaz
gül (R.alba), Isparta gülü yada yağ gülü
(R.damascena), Frenk gülü (R.gallica), misk
gülü (R.maschata), sadberk gülü (R.centifolia),
R.banksiana, R.wichurajana, vb.
• Bahçe gülleri görünüşlerine ve boylarına göre
bodur güller, baston güller, çardak güller,
ponpon çardak güller, polyanta güller gibi
çeşitler ayrılır ve genellikle o çeşidi yaratan
kişinin yada o çeşidin adandığı kişinin adıyla
anılır.
EKONOMİK ÖNEMİ
• Yurdumuzda kesme çiçek üretiminde gül
karanfilden sonra ikinci sırada yer almakta ve
genellikle iç piyasada
değerlendirilmektedir.(Özzambak 2001)2002
yılı verilerine göre dünyada gül dış satımından
3.685 milyar dolar gelir sağlanmış fakat bu
miktarın ancak %0.21’i Türkiye tarafından
gerçekleştirilmiştir.(Boztok ve Çokuysal 2005)
Ülkemizde 2003-2004 yılı verilerine göre
1504 dekar alanda kesme gül yetiştiriliciliği
yapılmaktadır.
• Türkiye’de ekonomik anlamda gül yetiştiriciliği XIX.
yy. sonlarına doğru başlamıştı.Bu dönemde,
Bulgaristan göçmenlerinin getirdiği yağ gülleri
fidanları ile Isparta’da gül bahçeleri kurulmuş,
bölgenin toprak yapısı ve iklim koşullarını gül
tarımına elverişli olması da gülcülüğün bölgede kısa
sürede yayılmasını sağlamıştır. 1910’lu yıllarda,
Bulgaristan’da gül üretiminde görülen gerileme
Isparta’da üretilen gül yağı ve gül suyu ürünlerinin
Avrupa pazarlarına girmesini kolaylaştırmıştır.
Ancak, Balkan savaşı, Birinci Dünya savaşı ve
Kurtuluş savaşı gibi art arda çıkan savaşlar nedeniyle
dışsatım olanakları tümüyle ortadan kalkınca,
Türkiye’de gül tarımı da önemli ölçüde gerilemiştir.
• Cumhuriyet döneminde, Isparta’da gül
bahçeleri yeniden kurularak gül tarımı
canlandırılmıştır. Türkiye’de gül bahçelerinin
%90’ı Isparta’da, %10’a yakını
Afyonkarahisar’da, çok küçük bir bölümü de
Aydın’da bulunmaktadır.
• Yurdumuzun uygun iklim ve toprak koşulları
dikkate alındığında gülden elde edilen dış
satım gelirlerimizin arttırılması mümkün
görülmektedir.Bunun sağlanması için
kuşkusuz yurdumuz koşullarında yapılmış
verim ve kaliteyi arttırmaya yönelik
araştırmalara da gereksinim vardır.
GÜL YETİŞTİRİCİLİĞİ İÇİN GEREKLİ EKOLOJİK FAKTÖRLER
A.1- Toprak İstekleri:
Güller oldukça taze, killi-tınlı ve organik
maddece zengin toprakları tercih ederler. Bu
topraklar, nemli olduklarında ayağa yapışan,
fakat oldukça çabuk kuruyan, fazla kuru ve nemli
olmadıkları zamanlarda kolaylıkla işlenebilen
topraklardır. Fakat genel olarak güller, hemen
hemen tüm bahçe topraklarında yetişebilirler.
Ancak, sadece killi, kumlu yada çok kalkerli gibi
ekstrem şartlara sahip topraklarda yetişemezler…
• Toprak analiz sonuçlarına göre gülün istekleri şöyledir.
•
pH...................6-6,5
•
Tuz .................% 0,2-0,3
•
N ....................20-30 mg/100 gr. kuru toprak
•
P2O5 ..............50-80 mg/100 gr. kuru toprak
•
K2O ................80-150 mg/100gr. kuru toprak
•
MgO ...............15-25 mg/100 gr. kuru toprak
•
Mn ..................150-200 ppm 100gr.kuru toprak
• A.2- Toprak Hazırlığı ve Gübreleme :
• Güllerin kolay ve çabuk köklenebilmeleri, gelişip
süratle büyüyebilmeleri için toprağın çok iyi
hazırlanması gerekir.
• Hiç üretim yapılmamış, yeni topraklar söz konusu
olduğunda derin işleme yapılması gereklidir.
• Kumun hakim olduğu hafif topraklarda, ağır
gübreler (Kompoze gübreler, tercihen sığır
gübresi ) en iyi sonucu verir.
• Ağır topraklarda (kilin hakim olduğu) samanla
karışık at gübresi uygundur.
• Killi-Kalkerli topraklarda, yeşil bitki artıkları,
turba ve hayvan artıklarından yararlanabiliriz.
• Toprak şartlarına göre 200 ppm nitrojen
• 150 ppm potasyum içeren likit gübreler
• gerek duyulduğunda demir ve magnezyum
ilavesiyle kullanılabilir.
• A.3- Işık :
• Güller havadar güneşli yerlerden hoşlanırlar.
• Açıkta, sera dışında yapılan yetiştiricilikte,
güneyde duvar diplerinde bulunan yataklar
güller için hiç uygun değildir; çünkü aşırı sıcak
ve yakıcı olur. Eğer gülleri bu gibi yerlerde
yetiştirme zorunluluğu varsa,kuvvetli güneş
ışınlarından en çok etkilenen kırmızı renkte
varyeteler seçilmelidir.
• Tırmanıcı, yayılıcı güller bu koşullar için
idealdir.
• Bunun dışında beyaz ve pembe renkli
varyeteler seçilebilir
• Işık, seralarda yetiştirilen bitkilerin gelişmesini en
çok etkileyen faktörlerden biridir.
• Işık intensitesi yazın en fazla olduğundan yazın
gül kesimi daha fazla olur.
• Gün uzunluğunun güllerin büyüme ve
çiçeklenmeleri üzerinde bir etkisi yoktur.
• Yapılan araştırmalarda yüksek intensiteli ( 100
W ) floresan lambalarla yapılan ek
ışıklandırmanın gül üretimini % 50-200 arasında
artırdığı görülmüştür. Özellikle kısa saplı
çeşitlerde ürün artışı yüksek olmaktadır ( Uzun,
1985 ).
• A.4- Sıcaklık :
• Bir çok gül çeşidi için 16 C gece sıcaklığı uygundur.
• Güneşli günlerde seradaki sıcaklık bundan 5-7 C
yüksek olabilir.
• Daha yüksek sıcaklıklarda güllerde gelişme süresi
kısalmakta, verim artmakta, ancak kalite düşmektedir
(Çiçek sapı küçülür, sap kısalır ).
• Yeni dikilmiş güllerde başlangıçta sıcaklık kontrolü
çok önemlidir.
• Güllerde kritik dönem olarak bilinen, tomurcuğun
bezelye büyüklüğünü alıncaya kadar geçmesi gerekli
sürede, sıcaklık 21 C civarında tutulmalı, bundan
sonra 16 C ye düşürülmelidir. Bu şekilde daha kısa
sürede çiçek elde edilir ( Larson,1980 ).
• A.5- Nem :
• Sera içi sıcaklığa bağlı olarak oransal nem, güllerin
gelişmesi için uygun düzeyde tutulmadır.
• Örneğin 24 C de % 60 bağıl nem uygundur. Fazla nem,
sera içi hastalıklarını artırdığı gibi, nem noksanlığı da
gelişmeyi olumsuz yönde etkileyebilir.
• Bitkide su kaybı artar, gelişme durur ve sürgünler
kısalır.
• Geceleri sera içi neminin düşük olması ( % 40-60
)istenir. Bunu sağlamak için ısıtma veya iyi
havalandırma sistemi gerekir.
• Elverişli nem koşullarında saplar daha uzun, çiçek ve
yapraklar daha büyük olmakta, dolayısıyla kalite
artmaktadır.
• Sık sık yapılan yağmurlama sulama (sisteme) külleme
ve kara leke hastalığının yayılmasında etkili
olacağından sakıncalıdır.
• A.6- Karbondioksit (CO2) :
• Sera güllerinde fotosentez için su ile birlikte kullanılan
önemli bir maddedir.
• Fotosentez sonucu bitkide büyüme ve gelişme artar.
• Havadaki normal CO2 gazı yaklaşık 300 ppm dir.
Seralarda CO2 miktarı arttırılırsa fotosentez de
artacağından güllerin sapı uzar. Goncalar daha iri olur,
dolayısıyla kalite artar.
• Seralarda CO2 ihtiyacı havalandırmanın yanı sıra, sera
içinde alkol, propan yakılması ile de sağlanabilir
• A.7- Havalandırma :
• Seraların sıcaklığına ve nem oranına bağlı
olarak gerektiğinde havalandırma yapılmalıdır.
• Havalandırma, sera sıcaklığı 21 C nin üzerine
çıktığı zaman yapılmalıdır.
• Havalandırma ile sera sıcaklığı ve sera nemi
kontrol altına alınır.
• Ayrıca bitkiler için gerekli olan CO2 ve O2 de
sağlanmış olur.
• A.8- Sulama :
• Güllerde dikimden itibaren yeterli sulamaya
özen gösterilmelidir.
• Sulama zamanı ve miktarı çevre koşullarına,
toprak yapısına, bitkinin gelişme durumuna
bağlı olmakla birlikte, sürgün verme
döneminde ve yaz aylarında gül, daha fazla
suya ihtiyaç duyar.
• Budama sonrası, çiçek kesim dönemi ve kış
aylarındaki su ihtiyacı ise daha azdır.
• Bir dekar seranın yıllık su ihtiyacı 2000-2500
ton arasında hesaplanabilir.
B.FİDANLARIN SEÇİMİ DİKİMİ VE BAKIM İŞLEMLERİ
• B.1-Fidan satın alırken…
• Fidanları güvenilir bir seradan temin edin.
• Fidanlarınızı saksı içinde alırsanız her mevsim
dikebilirsiniz.
• Fidanları almadan önce dikkatle inceleyin. Aşının
üzerinden çıkan en az dört adet sağlıklı dal bulunsun.
• Yaprakları canlı ve lekesiz olsun.
• Saksının içini ot bürümüş, altından kökler fışkırmışsa
bu iyiye işaret değildir. Bitkinin kart olduğunu
gösterir.
• Ancak ilk ve sonbaharda çok fazla çeşit bulunduğu
için bu zamanlarda daha kolay seçim yapabilirsiniz.
• Ayrıca sonbaharda dikilen güller daha kolay tutar. Kış
boyunca yerine alışır ve baharda güzel açar.
• Ayrıca aşılı güllerin verim ve kalite yönünden
aşısız güllerden daha iyi nitelikte olduğu tespit
edilmiştir.
• Bu konuda 1989 yılında Ege Üniversitesi ile
Muğla Üniversitesi ortak bir çalışma ile 11
değişik gül çeşitleri üzerinde tekrarlı denemeler
yaparak bunu saptamışlardır.
• Araştırmada aşılı gül verimlerinin aşısız gül
verimlerine göre daha yüksek olduğu,buna karşın
aşısız güllerin toplam verimi içinde birinci kalite
veriminin daha yüksek olduğu görülmüştür.
• Bununla birlikte kök uçları ve dalların budanmış
olması gerekir (dalları 20 cm uzunluğa kadar
budayın).
• B.2- Dikim :
• Güllerin dikiminde en uygun periyodik Kasım ve
Mart ayları arasındadır. Fakat gerçekte 15 Ekimden
itibaren Nisan sonuna kadar dikilebilirler.
• Kışın dikim, toprak şartlarının elverişsizliği nedeniyle
uygun değildir.
• Dikim,Nisanda yapılmışsa özellikle sulamaya büyük
özen göstermek gerekir.
• Söz edilen dikim zamanları çıplak köklü güller için
geçerlidir. Şimdi yetiştiriciler, her mevsim hatta yazın
bile dikilebilme olanağı olan olan tüplü güller
yetiştirmektedir.
• Dikim alanımızda 60 cm derinlikte 40 cm çapında
çukurlar açılır.
• Çukur dibine üstten alınan toprak gübreyle
karıştırıldıktan sonra konur
• Bundan sonra sıra, güllerin dikime hazır hale getirilmesine
gelir. Buna pratikte “kök tuvaleti “ (dikim budaması)
denir. Amacı, sökümde zedelenen, kuruyan kök uçlarını
budamaktır.
• Ölü kök uçları kahve rengi olup, bahçe makasıyla
kesilerek sarı veya beyaz sarı rengin ortaya çıkması
sağlanır.
• Toprak içinde, köklerin kesilen kısımlarının etrafında
oluşan yara dokusunun çevresinden çıkan çok sayıda
kökçükler gülün toprağa sıkıca tutulmasını sağlarlar.Bu
tutunma,eğer gülün kökleri dikimden önce killi toprak,
taze gübre ve sudan yapılmış bulamaca batırılırsa daha da
kolaylaşır.
• Köklerde yapılan bu budamaya paralel olarak dal uçları da
budanmalıdır.Bu yöntem, bütün geç dikimler için özellikle
önerilir.
• Dikim budaması yapılan güller, önceden
açılmış olan çukurlara, kökler
kıvrılmayacak, doğal durumunu koruyacak
ve aşı noktası hafif olarak toprak içinde
kalacak şekilde yerleştirilirler.
• Fazla uzun kökler de budama sırasında
uçlarından kesilerek kısaltılabilirler.
Gübreyle karıştırılarak yavaş yavaş köklerin
arasına konulur ve çukur tamamen
doldurulduktan sonra etrafına sulama çanağı
yapılarak bolca sulanır.
Güllerde dikim aralığı
Fidanlarınızı diktiğiniz zaman ne kadar gelişeceklerini
tahmin etmek zordur. Aşağıda gördüğünüz aralıkları
kullanarak hoş bir çiçek yastığı elde edebilirsiniz.
• Büyük çiçekli güller
40/45 cm – m2’ye 7 –
8 adet
• Salkım çiçekli güller
40/45 cm – m2’ye 7 –
8 adet
• Meillandecor - peyzaj
gülleri 40 / 170 cm
• Tırmanıcı güller
• 2 m - 2m50cm
• Meillandina®
20/25 cm- m2’ye
• 7– 8 adet
Sürünücü güller
İzole edilebilirler
• Baston güller 1 m
ve yukarısı
•
•
•
•
•
•
•
B.3- Güllerde Budama
Güllerde Budamanın dört ana nedeni vardır.
1- Gençleştirme
2- Verimi Arttırma
3- Kaliteyi Arttırma
4- Form Verme
Güller her yıl ne kadar iyi bakılırsa bakılsın, zamanla
karşılaştığı, dalların kısalıp gelişmediği, kurumuş bir
hal aldığı görülür.Bu durumda, güllerin keskin aletle aşı
noktasının üstünden kesilmesi hem gençleştirmeye hem
de verimli ve kaliteli çiçek elde edilmesine yardımcı
olur.
• Gençleştirmenin söz konusu olmadığı, verimin de iyi
olduğu güllerde yapılan budama form içindir. İyi bir
form için “V” şeklindeki budama gerekir. Güllerde
budama zamanı kış sonu veya ilkbahar başıdır.
• Budanmamış gül bitkisi; çok sayıda yoğun sürgün
oluşturur, çiçekleri küçük ve kalitesizdir.
• Uygun bir budama; verimsiz, yaşlı, hasta, kuru, zarar
görmüş dalların çıkartılması ile iyi bir çiçeklenme için
birkaç dalın bırakılması işlemidir.
• Budama size, bahçenize uyan arzu ettiğiniz gül şeklini
yaratma fırsatını verir.
• Budama ile kuvvetli ve sağlıklı bir bitki gelişimi
sağlandığı gibi, bitki içine daha fazla ışık, hava girmesi
de sağlanır.
• Şekil yaratılmasının yanında daha iyi ve kaliteli çiçekler
elde edilir. Gülde yapılan her türlü kesme işlemi
budama olarak adlandırılır. Budama işlemi dikim
aşamasında dikim budaması ile başlar, her yıl yapılan
yıllık budamalar ile devam eder.
• Güllerde farklı niteliklere sahip fidanlar, üretim materyali
olarak kullanılmaktadır.
• Gül fidanları aşılı-aşısız veya tüplü (topraklı)-tüpsüz
(çıplak köklü) fidan olarak sınıflandırılır. Son yıllarda dış
mekanda genellikle tüplü fidanlar kullanılmasına karşın
çıplak köklü fidanlarda kullanılmaktadır.
• Dikim budaması özellikle çıplak köklü fidanlarda
uygulanır.
• Aşırı uzun kökler kısaltılır. Kırılmış zarar görmüş kökler
kesilir.
• Ayrıca bu kök sisteminin besleyebileceği ölçüde sürgün
bırakılmalıdır.Genelde toprak üstü aksam olarak, 15- 20
cm uzunlukta (üç beş göz içeren) farklı yönlere bakan üçdört sürgün yeterlidir.
• Tüplü fidanlarda aşırı uzun sürgünler varsa dikim
sırasında bir parça kısaltılır.
• GEREKLİ ALET VE EKİPMAN :
• Gülün odunsu ve dikenli yapısı nedeniyle bitkiyi
kolay, sağlıklı budamak ve budama yapan kişinin de
zarar görmemesi için keskin, kaliteli ve temiz aletlere
gereksinim vardır.
• Odunsu, sert, kalın dalları kesmek için iyi dişli bir
testere kullanılmalıdır.
• Daha ince, yumuşak dallar için kaliteli, keskin bir
budama makası, ulaşılması zor olan yerler için ise
uzun saplı budama makasları tercih edilmelidir.
• Bunlara ilave olarak, dikenlerden elleri korumak
içinde deri eldivenlerden yararlanılmalıdır.
• Minyatür (saksı) güllerini budamak için ise, sadece
budama makası veya normal bir makasta yeterli
olabilmektedir.
• BUDAMA ZAMANI :
• Bahçe gülleri için en iyi budama zamanı, güllerin dinlenmeye
girdiği sonbahar sonu ile kış bitimi arasındaki zamandır.
• Dinlenmeye giren gülde önce yapraklar azalır,kışı sert olan yerde
tamamen dökülür, sürgün ve çiçek faaliyeti durur, bitki kışa
dayanabilmek için hayatsal faaliyetlerini en alt düzeye indirir.
• Budama işlemi gözler uyanmadan, bitki aktif büyümeye
başlamadan tamamlanmalıdır.
• İklimsel faktörler budama zamanını belirleyen temel faktörlerdir.
Ilıman kış iklimine sahip olan yerlerde güller erken budanabilir.
• Erken budanan bitkilerin erken uyanacağı ve soğuklardan zarar
görebileceği unutulmamalıdır.
• İzmir ve çevresinde en iyi budama zamanı Ocak-Şubat
aylarıdır.Marmara’da Mart-Nisan Akdeniz’de ise Ocak-Şubattır.
• Geç budamalar ise,bitkide su yürümesi ve büyümenin başladığı
döneme rastlar ve bu dönemde yapılacak budama bitkide güç
kaybına neden olur.
• BUDAMADA UYGULANACAK GENEL KURALLAR :
• 1. Birbirine gölge yapan, birbiriyle rekabet içinde
olan dallardan biri alınmalıdır.
• 2. Kışın soğuktan zarar görmüş dallar sağlıklı
dokunun bulunduğu noktanın birkaç cm altından
kesilmelidir.
• 3. Hastalıklı, kuru, zayıf, ince sürgünler bitki
üzerinde bırakılmamalıdır.
• 4. Bitkinin (çalının) orta kısmında daha fazla ışık ve
hava girmesi için, ortada bulunan dallar dipten
çıkartılmalıdır.
• 5. Bu şekilde kesim ile çalıya bir vazo görünümü de
sağlanmış olur. Vazo şekli hastalıkları önleme
açısından da yararlıdır.
• 6. Yaşlı bir dalın ucunda bir en fazla iki adet tek yıllık
sürgün 2-3 göz üzerinden budanarak bırakılmalıdır.
• 7. Uç kısımda yaşlı dal
ile tek yıllık sürgünün
birleştiği yerde çatal
oluşturulmamalı, yaşlı
kısım birleşme yerinden
tırnak bırakılmadan
kesilmelidir (Şekil 1).
• 8. Bırakılan dal ve
sürgünlerin yönleri
gözler geliştiğinde
birbiriyle
karşılaşmayacak
doğrultuda olmasına
özen gösterilmelidir.
• 9. Kesilen sürgünün iç rengi beyaz olmalı, eğer
kahverengi veya siyah ise kesim beyaz renge
ulaşılan noktanın altından yapılmalıdır.
• 10. Aşılı güllerde aşı noktasının altından gelen
dip sürgünleri dipten kesilmelidir.
• KESİM İŞLEMİ
• Kesimler gözün 5- 6 mm üzerinden 30-45º derecelik açı ile düzgün
bir şekilde yapılmalıdır.
• Kesim gözün ters yönünde olmalı, göz üzerinde 5-6 (mm)
milimetreden büyük dal parçası (tırnak) bırakılmamalıdır (Şekil 2).
• Büyük dal parçası kısa sürede canlılığını yitirir (ölür), hastalıklara
ve zararlılara barınak oluşturur.
• Kesim yapılacak yerdeki gözün yönüne de dikkat edilmelidir.
• Göz çalının orta kısmına doğru bakmamalı,dışarıya doğru yönelik
olmalıdır.Genelde sürgünün en üstündeki göz uyanarak yeni
sürgünü oluşturacağı için gözün yönü önemlidir.
• Kesim sırasında makasın kesim yapan ince
kısmı aşağıda, bir başka deyişle bitki tarafında
olacak şekilde tutulmalıdır.
• Aksi tutuş durumunda kesim düzgün olmaz
yüzey zedelenir, parça (tırnak) kalır. Bu
durumda bir kez daha kesim yapılarak yüzey
düzeltilmelidir.
• Budamanın Yapılışı :
• Güller dikimden sonra birinci yıldan itibaren
budanmaya gereksinim duyar. Eğer budama
yapılmaz ise bitki boyu yükselir, çalı şeklini
kaybeder, önce çiçek sayısı artar daha sonra
hızla azalır, kalitesiz küçük çiçekler oluşur.
• Bitki dinlenmeye girdiğinde bitkinin üst
dallarında oluşan besin maddeleri köke ve
yaşlı odunsu kısma doğru taşınmaya başlar.
• Budama ile ne kadar çok göz uzaklaştırılır ise,
bitki üzerinde bırakılan gözlere o kadar fazla
enerji kalacak, böylece daha kuvvetli sürgün
gelişmesi ve çiçeklenme sağlanacaktır.
• Bahçe gülleri genellikle üç temel şekilde; sert,
orta, hafif olarak budanır.
• Sert Budama : Bitki 15- 25 cm
boyda üç dört sürgün kalacak
şekilde budanır. Fazla dallar
çıkartılır. Sert budama sonucu,
az sayıda gösterişli çiçek
oluşur. Zayıf bitkileri kuvvetli
gelişmeye yöneltmek için sert
budamaya gerek vardır
(Şekil 3).
• Orta Budama : Bitki üzerinde
beş ile on adet sürgün bırakılır,
bitkinin yerden yüksekliği 4560 (cm) santimetredir. Orta
şiddette budama birçok bahçe
gülü için uygun olan bir
yöntemdir, sert budamaya göre
daha çok sayıda ancak daha
küçük çiçekler meydana gelir
(Şekil 4).
• Hafif budama : Tek yıllık sürgünler sadece uzunluğunun
üçte biri kadar kesilir. Bu tarz budama kısa saplı güller
demektir
• Genellikle dikimden sonraki ilk yılda uygulanması
önerilir.
• Budama yapacak kişi öncelikle gül çalısını yakından
incelemeli bitkinin gelişme kuvvetini saptamaya
çalışmalıdır.
• Daha sonra budamada uygulanacak genel kurallarda
belirtildiği üzere şekli bozan, hasta, kuru ve fazla dallar
çıkartılmalı, dipten kesilmelidir.
• Bir sonraki aşamada uygulanacak budama yöntemine
göre yine fazlalık gösteren sürgünler alınmalı,
önümüzdeki yıl çiçekleri ve bitkiyi oluşturacak dallar
budama yönteminde belirtilen yükseklikte kesilmelidir.
• Kesme işlemi daha önce verilen bilgiler
doğrultusunda yapılmalıdır.Budama bittiğinde bitki
vazo görünümünü almalı, yeni sürgünler tek yıllık
sürgünlerden daha kolay meydana geldiğinden
bırakılan dalların tek yıllık sürgünlerden olmasına
veya yaşlı dalın ucunda tek yıllık sürgünlerin
bulunmasına özen gösterilmelidir.
• Gül bitkisinin yaşlı kısımlarında bulunan uyur
gözler gerektiğinde sürerek sürgün oluşturabilme
yeteneğindedir.
• Bu nedenle yukarıda anlatılan yöntemlerin
dışında kışı çok sert geçen yerlerde bitki 1015 cm yüksekten kesilerek toprakla örtülür ve
kışı zarar görmeden geçirmesi sağlanır.
• Bahar aylarında yeni sürgünler toprak altında
kalan yaşlı kısımdan meydana gelir.
• Diğer bir uygulama da, bitki kışı geçirdikten
sonra soğuktan zarar gören dallar budama şekli
gözetilmeksizin sağlıklı dokuya ulaşıncaya
kadar (yaşlı kısımda olsa) kısaltılır.
• Burada önemli olan bitkiyi kurtarabilmektedir.
• TIRMANICI-SARILICI GÜLLERİN BUDANMASI
• Tırmanıcı güller dikimden sonra 2-3 yıl budanmaz.
• Yalnız cansız, hastalıklı, kuru dallar varsa onlar
kesilir.
• Sürekli çiçeklenen, kuvvetli melez tırmanıcı güller
yine dinlenme döneminde budanır.
• Yaşlı olan, çiçeklenmiş dallar çıkarılır, 4-5 kuvvetli
sürgün bırakılır, bunlar bağlanır. Çok uzun olan
sürgünler çiçeklenmeyi teşvik etmek için kısaltılır.
• MİNYATÜR (SAKSI) GÜLLERİNİN BUDANMASI
• Çok az bir budamaya gereksinim duyarlar.
• Şekli bozan, uzayan, sıkışıklık yaratan sürgünler
alınır.
• Dipten gelen sürgünler uzunluğunun yarısından
budanır. Çiçek geçtikten sonra yeni sürgünler
oluşturacak göz üzerinden budanmalıdır.
• AÇAN ÇİÇEKLERİN ALINMASI
• Bahçe güllerinde yapılan önemli yanlışlardan
birisi de açmış, geçmiş, solmuş çiçeklerin bitki
üzerinde bırakılmasıdır.
• Bu şekilde uygulama, yeni çiçeklerin
oluşumunu engellediği gibi bitkinin kuvvetinin
de azalmasına neden olur. Bu nedenle açmış,
solmaya başlayan çiçek, çiçek sapı alt
kısmında iki adet beş parçalı yaprak
bırakılarak kesilmelidir.
• Bu işlemde temel olarak yıl içinde yapılan bir
budamadır.
Gülün çiçek yapısı:
Folioller (yaprakçık) 3-4 cm uzunluğunda oval şekilli, basit
dişli kenarlı ve alt yüzleri tüylüdür.
Çiçekler hafifçe sarkık, az yada çok koyu pembe
renklidir.Tek renkli olan çiçeklerde içteki taç yapraklar
dıştakilerden daha küçük yapılı olup, çiçeklenme çalı
formundaki bir bitkide görülen biçimdedir.
Kaliks (çanak yapraklar), korollodan (taç yapraklar) daha
uzun, çok parçalı 5 sepalden (çanak yaprak) ibarettir.
Korolla çok petalli, petaller (taç yaprak) oval şekilli, soluk
pembe renkli, kaideleri beyaz lekelidir.
• Stamen (erkek organ) sayısı çoktur.
• Dişi organlar çanak şeklinde çukurlaşmış olan
reseptakulumun (çiçek tablası) içinde bulunur.
• Stilus (boyuncuk) uzunca, stigma (tepecik) baş
şeklindedir.
• Reseptakulum zamanla etlenerek kırmızımtırak
bir renk alır.İçinde etrafı tüylerle kaplı nukslar
vardır.
• Yabani ve yerli güllerin çiçek
vermesi diğer bitkilere
benzer,beş renkli taç
yaprağa(petal)sahiplerdir.Am
a sağdaki gülde de görüldüğü
gibi çiçekte,beşten fazla taç
yaprağı var.Bunun nedeni
resimdeki gül ve
bahçelerimizdeki güllerin
çoğu melezleştirilmiş
çeşitlerdir.Yani daha fazla taç
yaprağa sahip olsunlar diye
melezlenmişlerdir.Daha fazla
taç yaprağına sahip olmaları
onları süslü
kılmıştır.Resimdeki
küçük,yuvarlak,sarımsı nokta
bir tutam
tepeciktir.Tepecikleri saran
stamenlerdir.Stamenler ercik
saplarının tepelerinde bulunan
anter tüplerinden
oluşur.Stamenleri saran ise
bir çok parlak taç yaprağıdır.
• Solda gülün açmasını daha iyi
gösteren bir kesit
görüyoruz.Öncelikle tek yumurtalığa
sahip olmak yerine güller,birkaç
yumurtalığa sahipler.Her
yumurtalığın stili diğer stillerle
birleşir.Ve bir kolonun içinden yukarı
stamenlere doğru uzar ve kendine ait
tepeciklerde son bulur.Hatta normal
çiçek açmasından tamamen farklı
olarak yumurtalıklar bardağa benzer
şekildeki hypanthium olarak bilinen
yapının üstünde yer
edinmiştir.İçindeki yumurtalığın
üzerinden hypanthium’un üst kenarı
çok yada az kapanır.İçinden sadece
stillerin geçebileceği büyüklükte bir
delik bırakır.Hypanthium’un
tepesinde dairesel bir disk
bulunur.Bu dairesel diskten birçok
ercik (stamen) meydana gelir.Normal
çiçek açmasında sadece beş stamen
vardı.Bu genel çiçek açmasıyla gülün
çiçek açması arasındaki en büyük
farktır.
Daha Fazla Bilgi için
BAHCESEL
www.bahcesel.com
Bahçe Peyzaj Tarım Orman Çevre Portalı
Download