SANAT FELSEFESİ ESTETİK; Güzelin ne olduğunu sorgulayan, bunun bilgisine ulaşmaya çalışan felsefe dalıdır. Baumgarten, estetiği güzel üzerine düşünme sanatı olarak tanımlamıştır. SANAT FELSEFESİ ; İnsanın meydana getirdiği eserleri ele alan, sanata dair yaratmaların ve zevklerin anlamını inceleyen bir felsefe dalıdır. Sanat felsefesi sadece sanattaki güzellikle ilgilenir. Sanat felsefesi, sanatın ne olduğunu, sanatın ifade biçimlerini, sanat eserlerinin özelliklerini ele alarak sanat üzerine çözümlemeler yapar. Sanat eserleriyle ilgili olarak ortaya konabilecek kavram ve problemleri analiz eder. Buna karşılık estetik, daha geniş bir tanımla tüm nesnelerde var olan güzellikle ilgilenir. Estetik, genel anlamda güzelin doğasını yalnızca sanat eserlerinde değil, doğada da analiz eder. ESTETİK HAZ; Estetik bir öznenin; estetik bir tavırla, estetik bir nesneye yaklaşması sonucunda duyduğu estetik heyecan veya duygu. YÜCE; Büyük, ulu, ulvi. Hayranlık uyandıran, ulaşılması zor olan şey. HOŞ; İnsanın duygularını okşayan güzellik. Zevk veren, beğenilen. GÜZELLİK; Varlığın onu algılayan kişi tarafından hoş, iyi olarak değerlendirilmesidir. ESTETİK TAVIR; Sanatla uğraşan, ondan anlayan kişinin sanat eserine karşı gösterdiği tavır veya tepki ESTETİK OBJE; Sanata konu olan nesne, varlık. ESTETİK SUJE; Sanatla ilgilenen, sanattan anlayan kişi. ESTETİK YARGI; Özne (suje), sanat eseri (nesne) hakkında onun güzel veya hoş olduğu yönünde bir yargıda bulunmak TAKLİT; Sanatçının bir şeyi benzetme yoluyla eserine aktarması SANAT ESERİ; Sanatçının oluşturduğu yaratıcılık ve ustalık sonucu ortaya çıkan üstün eser. SANAT ESERİ NASIL OLUŞUR 1-TAKLİT OLARAK SANAT; Sanatçı gerçeklikte var olan bir şeyi eserinde taklit eder. Böylelikle doğada olan ahenk ve düzeni, sanat eserinde yansıtır. Bu yaklaşımda esas olan, sanat eserlerinde sanatçının ele aldığı konuyu aslına olabildiğince uygun olacak biçimde iyi yansıtmasıdır. Platon ; Sanatı taklit olarak kabul edenlerdendir. Ona göre sanatçı duyusal dünyada var olan nesneleri taklit eder. Ancak Platon’a göre duyusal dünyadaki varlıklar gerçek varlıklar olmadıklarından, bu tür bir taklit ve sanat, gerçek ve iyi bir sanat olarak görülmez. Gerçekten var olanlar, duyusal dünyadaki varlıkların ilk örnekleri olan idealardır. Duyusal dünyadaki varlıkları taklit eden sanatlar, insanı asıl gerçeklikten uzaklaştırdığı için iyi sanatlar değildirler. Platona göre görünenleri yansıtan sanatçı, ideaların kopyasını taklit etmektedir. Eğer sanatçı, nesnelerin ilk örnekleri olan ideaları yansıtabilirse, o zaman gerçek sanata ulaşır. Demek ki sanatçı, görünen evrendeki güzeli değil, güzel ideasını taklit etmelidir. Aristoteles ; Sanatçı doğayı taklit eder. Ona göre sanatçı olanları oldukları gibi değil, olmaları gerektiği gibi yansıtabilmelidir. Bu yanıyla sanat, ahlaki bir amaç taşımaktadır. Çünkü insanlar sanat yapıtları karşısında yoğun duygular yaşayarak ruhlarını arındırırlar. Aristoteles için sanat, doğadaki eksikliğin tamamlanmasıdır. Sanatçının zihninde doğanın oluşturulmasıdır. Ancak o zaman sanat yapıtı değerli olur. 2)YARATMA OLARAK SANAT; Sanatı sanatçının hayal gücünün özgür bir yaratımı olarak gören yaklaşım bulunmaktadır. Buna göre sanatçı doğayı resmederken onu yeni baştan ideal bir biçimde yaratır. Croce’ye göre sanatsal etkinlik sanatçının hayal gücünde, ruhunda bir kez olup biten estetik bir yaşantıdan meydana gelir Doğada idealliğin ve mükemmelliğin olmadığını savunur. Mükemmelliği arayan sanatçının, doğada olmayan bir şeyi yarattığını dile getirir. Mükemmelliği, sanatçı, hayal gücünü ve yaratıcı yanını kullanarak yaratır. 3) OYUN OLARAK SANAT; Sanat ile oyun arasında bir bağ kurar. Sanatsal etkinlikte hem de oyun esnasında kişi kendini gerçek dışı bir düş dünyasında bulur. Bununla beraber insan sanat etkinliğinde bulunurken hem oynar hem de gerçek anlamda özgürleşir. İkisinin de amacı insanı gündelik yaşamın kaygılarından uzaklaştırıp yaşamdan zevk almanın yollarını açmaktır. Schiller sanat ile oyun arasında bir benzerlik olduğunu savunur. Hem sanatsal etkinlikte hem de oyun esnasında kişi kendini gerçek dışı bir düş dünyasında bulur ve özgürleşir.