-Bu grubu hiçbir zaman yok etmeyeceğiz öyle kolay gelmedi bu grup

advertisement
- Bu grubu hiçbir zaman yok etmeyeceğiz, öyle kolay gelmedi bu grup
bugünlere.
- Hatta daha ileri giderek kendileri gibi düşünmeyen karşı gruplara bir hak
tanımaktan hiç mi hiç çekinmiyorlar. Sevgili arkadaşlar bazılarımız mevcut
yönetimde, herhangi siyaset ve düşüncede olabilirsiniz. Ancak bu sübjektif
birliktelik sizin temel amacından ve görev sorumluluğundan bu kadar
uzaklaşmış mesleğimizi hak ettiği çizgiye taşıma gücünden bu kadar yoksun bir
yönetimin giderek artan başarısızlığını maskeleme gibi bir zaafa düşürmesin.
Toplantı başladıktan bu yana sürekli siyasal söylemler kullanıyoruz. Bizi bu
noktaya getiren şüphesiz oda yönetimi. Biz siyaset konuşmak için buraya
gelmedik, fakat mevzuat konuşmaya gücü ve takati olmayan oda yönetimi
sürekli kendini siyasal söylemlere endeksleme ihtiyacında hissediyor. Çünkü
başka konuşacak konular yok onlar için. Bu seçim bildirgesine bir bakınız,
yaptıklarımız diye savundukları şeyler içinde tabiri caizse ele avuca gelir hiçbir
şey bulamazsınız. Tek tek çok fazla değinmeyeceğim bu konuya, tek tek bir iki
hususu dile getireyim diyorum. Başarı diye gösterdikleri işyeri açılışlarında
meslek mensubu imzası hiç önemli bir şey değil, pratikte hepimiz bunu
yaşıyoruz. Hiçbir şekilde bizim imzamıza istinaden bize basım izin belgesi
verilmiyor. Hatta vergi levhalarının tasdikinde bile zorluk çıkarıyorlar. Bu bir
başarı değil bu bir hezimettir, bu bir fiyaskodur. Ben akıllı başlı bir oda
yönetiminden en azından bunu yazmama akıllılığını göstermesini bekliyorum.
Onun haricinde A, B, C formları ile ilgili olarak veriliş sürelerini erteledik
diyorlar. Ben isterdim ki A, B, C formlarını kaldırdık diye yazsınlar. Devlet
İstatistik Enstitüsü’ne verilen bildirimler kaldırılmış. Bizzat kendim görüştüm
Devlet İstatistik Enstitüsü bildirimleri kaldırmamıştır. Yalnızca geçen sene almış
oldukları dokümanların bilgisayara bizzat kendileri yükleyemedikleri için bizzat
almaktan vazgeçmişler. Bizim odanın hiçbir çabası, bir gayreti, bir başarısı söz
konusu değildir. Tamamen kendi iç kararlarıdır, bunu buraya yazmamaları
gerekirdi. Bu konuda da duyarlı olmanızı rica ediyorum. Bu hususlar içerisinde
1
en çok herkesin en fazla değindiği hususta mükerrer 227. madde ile ilgili tebliğ.
Bu tebliğ yayınlandı diye seviniyorlar. Yani bir kanun maddesi için tebliğ
yayınlanmasından daha doğal ne olabilir. İlgili kanun maddesi unutulmadı.
Canımızı da okusa, belimizi de bükse bu madde hakkında bir tebliğ çıkardık
demek için utanmaz olmak lazımdır. Sadece 4 nolu tebliğ ile başımıza sardığınız
bu .... sizin mesleklerinize iadeniz için layık olmadığınız koltuklardan sökülüp
atılmanız için yeter de artar bile. Bana bu toplantıda en çok dokunan husus, yine
üstüne basarak söylüyorum siyasal sloganlardır. Biz Meslekte Birlik Grubu
olarak bundan şiddetle kaçınıyoruz. Biz bir meslek örgütüyüz, sivil toplum
örgütleri içerisinde Türkiye’de en güçlü bir camiaya sahibiz. Kendileri
söylüyorlar bütçemiz katrilyon. Bu bütçe ile neler yapılmaz ki. Bu bütçe ile bu
kadar meslek mensubu arkadaşlarımız bu kadar çileden çıkarılmaması lazım,
hak ettiği seviyeye ulaşması lazım. Ama yine söylüyorum burası politik
konuların borazanlığını yapacağımız yer değil. Herkesin Allah’a şükür bir partisi
var, gidin o partilerde söylemlerinizi dile getirin. Biz burada bunu istemiyoruz.
Ben merak ediyorum bir tek partinin adını koymadıkları kaldı burada. Yani
büyük bir cesaret örneği gösterip onun da adını söyleseler içim rahat edecek.
Kısacası arkadaşlar bu genel kurulumuzu parti kurultayına dönüştürmeyelim.
Herkes belli bir mesleki haysiyete, mesleki bilgi ve beceriye sahip. Burada
konuşulan sloganlar burada söylenen söylemler bizi hiçbir şekilde etkileyemez,
hiçbir şekilde oylarımızın rengini değiştiremez, biz mevzuata hakim olmak
istiyoruz biz Maliye Bakanlığı’nın vesayetinden kurtulmak istiyoruz. Biz Maliye
Bakanlığı’na rica minnet bir şey yaptırmak istemiyoruz. Bizim telefonlarımızın
çalınması lazım, biz kimsenin telefonlarını çalmak istemiyoruz, bize sorulması
lazım bizim yalvarmamız değil. Kısacası arkadaşlar biz güçlü ama gücünü
farkında olmayan bir mesleki kişilik haline getirildik. Bu memleketin bize
ihtiyacı var bizim ve yeni bir yönetime diyor hepinize saygılar sunuyorum.
- Teşekkürler sayın İskenderoğlu. Sayın Cahit Kesemen, buyurun.
2
- Sayın divan, saygıdeğer meslektaşlarım. Konuşmama ben de bir kutlama ile
başlamak istiyorum. Bir dönem bu üniversitenin önünde telkinlere, kavgalara
sebep olan bu ilim irfan yurdu yuvasına çağdaş .... gelen Aziz Babuşçu ve
arkadaşlarını ben de kutluyorum, saygıdeğer arkadaşlarım. Şimdi o tarafla çok
fazla ilgilenmiyorum, ama benim aslında burada gönlümün kırıldığı farklı
olaylara değinmek istiyorum. Şimdi siz kendinize demokrat diyeceksiniz siz 7
bölgede 700’ü aşkın insanla 7 toplantı 1 genel kurul yapmış, 720 kişiyle
önseçim yapmış kurula yaptığınız 200 kişilik demokratlık gösterisi ile
karşınızdaki gruplara demokrat demeyeceksiniz, ama irtica için başına
angaryalara hayır ... başından .. diyen grupla birlikte yola çıkmak anlamında
kürsülerde söylem yapacaksınız. Değerli arkadaşlarım önce söylemlerimizi
dinleyin. Şimdi bakın değerli arkadaşlar, sayın ... konuşmasıyla birbirimizi
dinlemek gerektiğine inanıyorum, birbirimizi dinlemek zorundayız. Saygıdeğer
arkadaşlarım şimdi doğrular her zaman doğrudur. Elbette ki doğru taraf
tutulmaz. Elbette ki onu savunmak benim haddim değil, ama sayın Masum
Türker’in de söylediği gibi, sayın Yahya Arıkan’ın söylediği gibi ve hepinizin
de söylediği gibi birim temel derdimiz SM’leri SMMM yapmaktır. Yani şimdi
Yahya Arıkan bunu söylüyor, Masum Türker de bunu söylüyorsa, Yahya Arıkan
İstanbul odasının başkanı, Masum Türker Yozgatlılar Derneği Birliği Başkanı
değil ki arkadaşlar. O da TÜRMOB‘un üst kurul başına gelmişti elbette ki onun
da derdi o. Tabii onun savunmasını sonra kendisi yapacak.
Saygıdeğer arkadaşlarım bizim paylaşımcı olmadığımızı, bizim insanlara
iktidar olan çağdaş demokratların bu işi birlikte üretmediği söyleniyor. Şimdi
benim elimde bir platformun aday tanıtımı var. Bir arkadaşımızın öz
geçmişinden İstanbul SMM odası komisyonunda çalıştım diyor. Ben danışma
meclisi üyesi olmam sebebi ile biliyorum ki sayın Gültekin Bekar ile arkadaşlar,
- Arkadaşlar lütfen sakin olun. Buyurun sayın konuşmacı.
- Benim söylediğim söylemler kullandığım laflar, benim kendim ürettiğim
laflar değil. Bu kürsüden çıkan lafları ben söylüyorum ve devam ediyorum.
3
Sayın Gültekin Bekar ile beraber danışma meclisi üyeliği yaptık. Ama sayın
Gültekin Bekar’ı Danışma Meclisi’nde bir kere gördüm.
- Gültekin Bekar
Namuslu ol, yalan söyleme.
- Saygıdeğer arkadaşlarım,
- Arkadaşlar lütfen sakin olalım. Sayın konuşmacı lütfen toparlamaya çalışın.
Evet sayın konuşmacı buyurun.
- Saygıdeğer arkadaşlarım bizler demokrasiye inanmış demokratlar olarak
kendi içimizde öz eleştirimizi yaptık. Ama bize .... bahsedenlere şunu söylemek
istiyorum, yıllardır 10 yıldır bu grubun kaybetmemesinin sebebi yaptıklarıdır.
Ama sizler iktidara gelmeden aynı insanlarla görev ... diyorsunuz, takdirlerinize
sunuyor saygılarımı sunuyorum.
- Değerli arkadaşlar 30 konuşmacımız var. Şu anda çoğunluk olarak ilginiz
pek dağılmamış durumda, ancak bu şekilde giderse pek fazla arkadaşımız
kalmayacak endişesini taşıyorum. Bu nedenle konuşma hakkı verdiğimiz için
3’lü 3’lü gidiyoruz her sırayla. Lütfen 5 dakikayı geçmemeye çalışın. Çünkü
fazla konuşan, süreyi fazla kullanan arkadaşımız bir sonraki sıradaki arkadaşının
konuşmasını süresinden almış oluyor. O anlamda süreyi iyi kullanmaya
çalışalım. Buyurun efendim.
- Sayın başkan, sevgili meslektaşlarım hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gruplar adına yapılan konuşmalar sırasında dikkatimi çeken bir gelişme oldu.
Şimdi bizlere verilen cezalar, ben bunu daha önce bir emekçiydim devlette
çalışıyordum ve devlet tarafından sürgün edildim o yüzden ayrıldım. Sadece
Refah-Yol döneminde olmadı şu anda iktidarı sürdüren Anasol hükümeti ondan
önce iktidarda da bulunan DYP-CHP hükümetinde bunu ..... etti ve Refah-Yol
ve Anasol-D hepsi aynı yol, hepsi aynı yol. Şimdi Çağdaş Demokrat
Muhasebeciler Birliği adına konuşan arkadaş, Atatürk’e sahip çıktığını tek tek
saydı. Çok güzel, keşke TÜRMOB Genel Başkanı sayın Özyürek burada
olsaydı. Kendisi biliyorsunuz eskiden Petrol Ofisi genel müdürüdür. Bakın
4
Petrol Ofisi’ni satıyorlar yabancılara nerede bağımsızlık. Özelleştiriyorlar
elektrik santrallerini, nerede çağdaş demokratlar, niye karşı çıkmıyorlar?
Bergama’da köylüler direniyor siyanürlü altına karşı, nerede çağdaş
demokratlar? Hiçbirinde yoktur bunlar, hiçbirinde yoktur. Bakın geçmişte
birkaç ay önce ülkemiz savaşın eşiğine geldi. Ülkemiz de bu savaşın eşiğinden
geçti. Bu süreç içerisinde ne TÜRMOB’dan, ne de üyesi bulunduğum
İSMMMO yönetiminden burada Amerika emperyalizminde ya da kardeş kıran
........ olan bir mesajı görebildiniz mi? Yoktu. Şimdi aslında bütün faaliyet
raporunu okuduğunuz zaman İSMMMO yönetiminin, Maliye Bakanlığı’nın
vesayet denetimine hiç de karşı olmadığını hatta bu vesayet denetiminin biraz
hoş karşılandığını görüyorsunuz. Ben en azından öyle görüyorum. Baktığım
zaman mevcut yönetim ya da seçim ..... yönetimin bu vesayet denetiminin
kaldırılması ya da bunu azaltması yönünde hiç çabasının bulunmadığını tespit
ediyorum. Bakın 3568 sayılı yasa haksızlıklarla dolu bir yasadır. Gelin bu yasayı
tartışalım. Bence bu yasayla belki de hak ettim, hak etmedim direk bu unvanı
almış birisi olarak gelin buna karşı çıkın bu mesleği bir rant mesleği olmaktan
kurtarın TÜRMOB’u. 11 kişilik yönetimde hiç genel kurula gelmese bile 6 tane
yeminli mali müşavir çoğunluğu elde buna karşı tek sözcük söylemiyorsunuz.
Bunlara karşı çıkmadan çağdaş olamazsınız, demokrat hiç olamazsınız. Şimdi
meslek odaları üyelerinin sorunlarını tespit eden elbette örgütlerdir, ama ülkede
yaşanan her soruna da duyarlı örgütler zorundadır. Bakın sevgili dostlar,
dünyada asgari ücretin en düşük olduğu ülke durumuna geldik. Daha asgari
ücretin belirlenmesine 15 ay var ve şu anda ülkemizdeki asgari ücret 90 Dolar.
Nerede İSMMMO yönetimi, nerede TÜRMOB, niye karşı çıkmıyor, niye karşı
çıkmıyor? Dostlar küçük ve orta büyüklükteki işletmeler adı altında, kombiler
adı altında 100 binlerce iş yerinde milyonlarca insan sigortasız çalıştırılıyor
mali müşavirler muhasebecilerin en temel görevi buna karşı çıkmak değil midir
niye karşı çıkmıyorsunuz? Kaçak işçiliği engellemek deki en temel görev mali
müşavir muhasebecilerindir. Meslek örgütleri emeği ile geçinenlerin yanında
5
olmalıdır, emekçilere .... tutmalıdır patronların yanında değil. Bu görüntüsü
İSMMMO yönetiminin de TÜRMOB’un da emekçilere düşman bir görüntüdür.
Emekçinin yanında olun, emeğin hakkını savunun sadece sloganlarla değil
hayatın içine girerek de eyleminizle savunun. Şimdi biz 300 kişiyle toplantı
yaptık, biz 700 kişiyle toplantı yaptık o 700 kişiyi nasıl oluşturduğumuz
önemlidir. O 700 kişi nasıl oluşmuş? Orada nasıl bir ... var, orada nasıl bir
yönlendirme var, onları ortaya koyun. Ben buradan söylemiyorum bunu mali
müşavirler muhasebeciler söylüyor. Şimdi dostlar ....... mali genel sekreterliği
görevini sürdürüyorum. Ben aslında buraya taşımak düşüncesinde değildim, ama
sendika genel başkanı arkadaşım ve diğer yönetici arkadaşlarım mutlaka
taşımam gerektiğini söylediler. Belki gündemi değil görüşmemizin ama iletmek
istiyorum. Bu anlamda eğer gündemde değilse özür dilerim. Ama ........... şöyle
bir şey oldu biz faaliyet yürütüyoruz, biz onurlu insanlar olarak ... siz hepiniz
maliye emekçileri iş görüyorsunuz sizlerin işleri maliye .... yarıyor, ama sadece
denetim alanında değil, yoklama memuru, vergi memuru, odacısı da onları da
düşünmeniz gerekiyor, onları da desteklemeniz gerekiyor. Böyle bir dayanışma
içerisinde olduk İSMMMO yönetimine. Gerçekten de bizim direnişimize destek
verdi. Gururla alkışlanacak .... söylüyorum bunu ifade ediyorum. Ama daha
sonra biz ortak bir faaliyet içersinde bulunduk, bir yemek düzenledik İSMMMO
yönetimi de bu yemeğe belli bir oranda katılmayı taahhüt etti ve katıldı.
Arkadaşlar çok üzülerek net söylüyorum bir yıl geçti, bunun bedelini bize
ödemediler. Bu sendika düşmanlığıdır. Biz bu sendikayı 100 bin liralık aidatlarla
yürütüyoruz ,100 bin lira aidat alıyoruz arkadaşlarımızdan ama o yemeğin
yedikleri yemeğin parasını versinler.
Dostlar bir vergi reformu tasarısı var. TÜRMOB’la İSMMMO yönetimi bu
vergi reformu tasarısına doğrudan destek sunuyor. Ben bunu yadırgıyorum bir
meslek mensubu olarak. Yani bu vergi reformu tasarısı olarak adlandırılan şey
neyi değiştiriyor emeği ile geçinenlere ne getiriyor? Tek bir madde siz söyleyin
bana, bu reform denen tasarının tek bir maddesini. Yoktur. Bizim meslek örgütü
6
olarak bu reform tasarısına doğrudan destek sunmak yerine şunların şunların
olması gerekir, rantiyeden vergi alması gerekir. Bakın bankalar birliği getirilen
bir iki tane .... vergi alması çıkarttı bile genel kurulundan. Biz de bu yönde
yoksul insanların, emekçi insanların hukukunu koruyan bir platforma
dönüştürmeliyiz ve reform tasarısının bu şeylere sahip çıkmasını istiyoruz. Dün
radyoda bir programda söylemiştim, başkan biraz önce söyledi bu bizim
eksikliğimiz, elbette bu noktayı açmak istiyorum. Bu vergi reform tasarısını
biliyorsunuz. Sayın Türkeri de, Özyürek’i de ikisini de çok severim, çünkü sayın
Özyürek Milliyet’deki köşesinde çok büyük destek veriyor. Bakın yani şu anda
sendika örgütlenmiş olan binlerce sendikalı memur işten atılmak isteniyor. Bu
madde, geçici bir madde var, geçici maddeyle son yılda ceza almış olanlar .....
geçirilmiyor. Bakın hiç kimse ileride bir kanun çıkacak ve ben bu kanunla devre
dışı kalacağım diye düşünemez ve bizim bu arkadaşlarımızın hiç birisi ... ceza
alan arkadaşlarımız sendikanın müdahalesinden dolayı ceza aldılar. Yani
İSMMMO yönetiminin de, TÜRMOB’un da destek verirken ceza alması ve
bunun düzeltilmesi konusunda emekçilere destek olması gerekir, bunu
gündemine alması gerekir. Burada emekçilere olan düzenlemeleri değiştirmesini
istemesi gerekir. Ben meslek örgütlerinin hangi düşünce olursa olsun, hangi
siyasi düşünceden olursa olsun, bütün meslek mensuplarını kucaklaması,
komisyonlarında, organlarında bunlara yer vermesi gerektiğini savunuyorum.
Böyle şu an meslekte birlik dışarıda kal, diğerleri siz gelin birlikte olalım doğru
değildir. Bütün meslek mensuplarını kucaklayan bir İSMMMO yönetimi ve
demokratik bir TÜRMOB istiyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
- Teşekkürler. Sayın Mustafa Öcalan buyurun.
- Değerli meslektaşlar 9. olağan genel kurlun mesleğimize ve
meslektaşlarımıza başarılar getirmesini temenni ediyorum. Kuruluşundan bu
yana odamızın bütün genel kurullarına katıldım, zaman zaman konuşmalar
yaptım, sıkıntılarımı ifade ettim, sıkıntılarımızı ifade ettim. Belki
konuşmalarımdan bir çok arkadaşım kırıldı alındı ama hiçbir zaman kişisel
7
hesap içerisinde olmadım. Ülkemizin belki de en zor mesleğini yapıyoruz.
Hepimiz biliyoruz ki Türkiye’de hesap adamlarına pek fazla değer verilmez.
Çünkü keyfi yönetimler kendilerinin denetlenmesini hesaba çekilmesini pek
istemezler, pek hoşlanmazlar. Yönetimler böyle olunca pastanın en büyük
dilimini elinde bulunduran, azınlık bir grup ise hesap vermeye hiç mi hiç
yanaşmaz. Hal böyle iken kayıt dışı ekonomi diye bağırırız, ama değişen bir şey
olmaz. Çünkü Türkiye’de kayıt dışı ekonomiden önce mücadele edilmesi
gereken asıl güç kayıt dışı yönetimdir arkadaşlar. Kayıt dışı yönetimler için tek
önemli şey vardır kendi çıkar gruplarına hizmet etmek. Kendi çıkarları için
halkın ekseriyetinin hakları bunlara göre gasp edilebilir. Bunun adı da çok
rahatlıkla demokratlıkla da ifade edilebilir. Temel hak ve özgürlükler yine
bunlara göre ayaklar altına alınabilir. Bugün geldiğimiz şu noktada kayıt dışı
yönetimler kayıtlı yönetimleri ablukaya almış ve onları mecalsiz bırakmıştır.
Eğer hak, hukuk, adalet gibi kavramlar kişide biraz gelişmişse tüm bu olup
bitenlere karşı tepkisiz kalamaz ve bazen de istenilmediği halde .... ifadeleri
çıkabilir. Benim konuşmamın da bu çerçevede ele alınmasını rica ediyorum.
Çünkü genelde her konuşmamdan sonra özellikle yönetimde bulunan
arkadaşlarımız bunlardan çok fazla alınganlık gösteriyorlar. Şimdi karşımızda
bir bilanço var, Türkiye’nin bilançosu. Bakın neler var aktifte, adil vergi sistemi
özlemi, eğitim, sağlık, yurtta sulh cihanda sulh, çok güzel şeyler var aktifte.
Buna itiraz edebilecek zannediyorum veya ... esasen çok fazla bir şey de yok.
İşte pasif karşımızda problemler, orada belki bir iki şey ilave edilebilir. Ama bu
bilanço tutmaz arkadaşlar, bu bilanço tutmaz. Neden bu bilanço tutmaz biliyor
musunuz? Çünkü bu bilançoyu tutturabilecek bir güç var, bu güç sivil toplum,
işte sivil toplum. Arkadaşlar sivil toplum derken toplumun özlemlerini ifade
eden yönetimleri kastediyorum. Evet sayın başkana ben de hoş geldin diyorum.
Bugün geldiğimiz noktada cuntacıların ve darbecilerin kuyruğuna girmiş olan
bir sivil yönetimle bu tablo, bu bilanço tutmaz arkadaşlar. Meslektaşını parça
parça bölen, birine irticacı diyen birine demokrat diyen birine bilmem ne diyor
8
yönetimde bu bilanço tutmaz. Çünkü bu bilanço ve bu sivil yönetim bizim
gücümüzü ifade etmez ki bu tabloyu düzeltsin. Evet karşımızda 10 yılık bir
yönetim var. Arkadaşlar bu yönetim her genel kuruldan önce bize bir takım
vaatlerde bulundu. Yahya Arıkan her genel kuruldan önce şunu yapacağız bunu
edeceğiz şöyle edeceğiz böyle edeceğiz ve tam 4 kere bu genel kuruldan yetki
aldı. Her seferinde bir sürü vaatlerde bulundu, neler demediler mali tatilden
bahsetti, topluluk sigortasından bahsetti, muhasebe ........ kuracaktı, 3568’li
yasayı değiştirecekti, meslek içi eğitim seferberliği yapacaktı, efendim
meslektaşın her türlü ihtiyacına cevap verecek şekilde konferans, lokal, salon,
bir idare binaları falan yapacaktı işte vesayete son verecekti vs. vs. Tabii buna
bir de sayın TÜRMOB başkanının ifade ettiği bir takım şeyler, taahhütler var
onlarla bunları birleştirmek lazım. Çünkü ben yaklaşık 6-7 yıldır TÜRMOB’un
ciddi bir şekilde Maliye Bakanlığı’nın vesayetinden söz ediliyorsa ciddi bir
şekilde İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nın vesayeti altına
girdiğini görüyorum. Ben sayın başkana hoş geldin derken, doğrusu toplantının
bu noktasında katılıyor olmasını da yadırgadım. Çünkü biz alışmıştık her genel
kuruldan önce sayın başkanı yaklaşık 1,5 saat dinlerdik. Bu 1,5 saat içerisinde
hiç de yabancı olmadığımız bir takım siyasal söylemler ve hayali bir takım
mesleki söylemlerde bulunurdu. Ama gazetelerden takip edebildiğim kadarıyla
sayın Özyürek’in son günlerde çok büyük meşguliyetleri var. Özellikle
Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki görevinden dolayı kendisini tebrik ediyorum.
Oraya zannediyorum çok ağırlık veriyor, burayla ilgilenecek fazla zamanı
kalmadı. Dolayısıyla TÜRMOB’un da bu manada bu oda seçimlerinden sonra
yeniden ele alınmasının çok hayırlı olacağını zannediyorum. İşte 10 yıldan
geriye baktığımızda görebileceğimiz 3-5 şey var arkadaşlarım. Türkiye’nin en
büyük bütçesine sahip meslek odalarından biri olan odamız, Canfeda
Çıkmazı’nda 5 kişinin bile yan yana duramayacağı bir oda binasına sahip oldu.
Arkadaşlarımız kutluyoruz, tabii varlık neticede bizim aktifimizde yer alıyor.
Başka ne yapmışlar? Bir de lokal açtılar arkadaşlarımız. Bu lokal bizim en
9
büyük yatırımımız, yani harcama kalemleri içerisinde ondan daha fazla yüksek
bir kalem yok. Biz ne yapıyoruz bu lokalde? Gerçekten morallerimiz çok bozuk,
çok yorucu, çok yıpratıcı bir mesleği icra ediyoruz. Dolayısıyla her gün
çoluğumuzla çocuğumuzla gidip orada dinleniyoruz istirahat ediyoruz.
Hakikaten çok güzel bir yer yapmışlar tebrik ediyorum. Önemli değil, önemli
değil yani 50 milyar, 60 milyar para harcamışlar ne olacak canım, yani netice
itibarıyla bu paranın sahibi bizler değil miyiz, bizler vermiyor muyuz? Evet bir
lokalimiz var, başka neyimiz varmış bakalım. İşte 3-5 defayı geçmeyen ....
yazılarla dolu bir dergimiz var, sağ olsunlar ihya ediyorlar bizi. Başka, başka
çok ciddi bir şey görmüyorum. Evet 10 yılda geriye kalan sadece bunlar.
Toplumsal ve sosyal olaylar karşısındaki tavrı ise tam evlere şenlik. Allah aşkına
Türkiye’de vergi konusunda en çok söz söylemesi gereken kesim kimdir
dersiniz? Şoförler derneği mi yoksa bakkallar odası başkanı mı? Sayın başkan
Maliye Bakanı’yla ekranlarda oturuma çıkıyor, söyleyebildiği tek söz şu, sayın
bakanım sizi destekliyoruz. Allah, Allah, enteresan. Yahu niye destekliyoruz biz
bunları? Bu tasarı üç ayda bir bilançoda gelir tablosu hazırlanarak ... verilmesini
ön görüyor. Biz senelik mali tabloları hazırlayabilmek için 2-3 ay çoluğumuzun
çocuğumuzun yüzünü göremiyoruz, angarya diyoruz. Bir kez bunun ifade
edildiğini ve gündeme getirildiğini ben şu genel kurulda bile duymadım. Acaba
başka bir hesaplar mı var onu bilmiyorum onu merak ediyorum. Sayın başkan
herhalde kürsüye geldiğinde bunu ifade eder ve öğreniriz. Ama ben çok
önemsiyorum bunu yani ben senelik bilançolarımı 3 aylık geceli gündüzlü
çalışma neticesinde ancak verebiliyorum, fakat bunu anlayamadım hiç ses
çıkmıyor. Geçimini zar zor sağlayan emekçi ve esnafın vergi yükünü mü
kaldırıyor bu vergi tasarısı, öyle bir şey de yok. Rantiyecilerin, kara paracıların
belini mi büküyor? Yok ben görmedim eğer böyle bir şey var diyen varsa beri
gelsin anlatsın öğrenelim. Ne oluyor bunların hiç birisi olmuyor ama olsun biz
yine de sayın bakanımızı destekliyoruz. Evet bakanlardan bir tanesiyle kavga
ediyoruz ama olsun bir başka bakanı destekliyoruz niyeyse anlayamadım.
10
Sanıyorum Yahya Arıkan izah edecek bunları. Evet hiçbir derinliği ve özgün
söylemi olmazsa biraz da siyasi yatırım peşindeyseniz, ancak birilerine destek
olursunuz arkadaşlar. Meslekten ve meslektaştan uzaklaşırsanız mesleğin
sorunlarından bir haber olursunuz. Toplumdan uzaklaşırsınız dayatmacılara
kuyruk olursunuz. Eğer halka biraz işiniz yoksa halkın çocuklarını başlarındaki
bir tek örtü yüzünden okul kapısının önüne koyan sözüm ona rektörlere karşı
destek ziyaretinde bulunursunuz. Evet ... arkadaşım o baş örtüsü arkadaş da
senin sıranda oturan arkadaş da oraya ...... ama kolundan tutup dışarıya attılar, o
çocuk senin çocuğun da olabilirdi. Eğitim haklarını elinden aldı ve siz
utanmadan ve sıkılmadan onlara destek ziyaretinde bulunabildiniz, işte sizin
demokratik anlayışınız bu, sizin demokrasiden anladığınız bu.
- Lütfen yerinizden müdahale etmeyin arkadaşlar. Lütfen yerinizden müdahale
etmeyin, sakin olun.
- Evet arkadaşlar bu bilanço niye tutulmuyor anladınız mı şimdi. Bu
bilançonun bu kafa yapısıyla tutma ihtimali yok. Artık bir şeyi görelim
arkadaşlar meslek geriye gidiyor, meslektaş geçim mücadelesi veriyor. Bunu
bütün içtenliğimle söylüyorum meslektaş geçim mücadelesi veriyor. Bu sayın
arkadaşlarım bu sayın yönetim bunun farkında değil. Çünkü oturdukları odadan
dışarı çıkmıyorlar, meslektaşın yüzünü görmüyorlar, meslektaşa kapılar kapalı.
Ben yaklaşık 10 yıldır bu odanın üyesiyim, bir kere Yahya Arıkan’ın bırakın
beni bir ziyaret etmesini, bir meslektaşımızın yanına gittiği veya kapısına gelen
bir meslektaşa kapısının açık olduğunu göremedim. Eğer mesleğimize sahip
çıkmazsak bu gidişe dur demezsek heyecanı ve dinamizmi yitirmiş tek adam
yönetimlerine destek olmaya devam edersek geri dönüşü olmayan bir yola
girmiş olacağız arkadaşlar. Unutmayalım ki değişimin başarılamadığı yerde
kokuşma kaçınılmazdır. Son söz olarak haktan, hukuktan, meslek haysiyet ve
onurundan yana olanlar demokratlığı, çoğulculuğu, bilgiyi, ahlakı savunanlar
hiçbir ön koşul tanımadan özgürlükten yana tavır alanlar gelin değişime meslek
odamızdan başlayalım diyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
11
- Teşekkürler sayın Öcalan. Değerli arkadaşlar aramıza TÜRMOB Başkanı
sayın Mustafa Özyürek katıldılar, kendilerine hoş geldiniz diyoruz. Ancak Sayın
Mustafa Öcalan gibi birkaç kez böyle sayın başkanımız konuşsun talepleri
gelirse kendilerinin istediği süre içerisinde, günün ilerleyen saatlerinde
kendilerine söz vereceğiz. Değerli arkadaşlar sayın Cihan Çelik konuşacak,
ondan sonra 6 arkadaşımız ve listeler adına yine 3 arkadaşımız var. Gruplar
adına isterseniz arkadaşlar bir temasta bulunsunlar, 3 veya 6 arkadaşın
konuşmaktan vazgeçmesi düşünülebilir kendi arzularına kalmış bir şey.
Arkadaşlarımızın ilgisinin dağılmaması ve listeler adına konuşacak arkadaşların
rahat dinlenebilmesi açısından takdir kendilerine ait lütfen bir temasa geçsinler.
Buyurun Sayın Cihan Çelik.
- Sayın divan, sayın genel başkanım, genel kurulun değerli üyeleri. Bu mesleği
utanmadan yapan, bu mesleği onuru ile yapan, sevgisini ve bilgisini
meslektaşları ile paylaşan tüm meslektaşlarım adına saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım bu platformlar bizler için çok önemli olan geçmişte
verilen sözlerin irdelendiği, gelecek için hedeflerin konduğu toplantılar, genel
kurullar. Bu toplantıdan bu genel kuruldan yeni hedeflerin mutlaka çıkması
gerekiyor mesleğimiz adına. Bir arkadaşımız konuşmasında 4 nolu tebliği
irdelerken bir ihbarcılık müessesesinden bahsetti. Lütfen özendiğimiz batı
toplumlarından küçük örnekler sunacağım size. Batı toplumlarında yere
tükürmenin bedeli Almanya’da 250 Mark ile cezalandırılır. Diyeceksiniz ki kim
görüyor yere tükürenleri de bu cezayı veriyor. Sıradan vatandaşlar, direk
kendisini ihbar ederek, yine batı toplumlarında çöpü çöp bidonuna atmamanın
bedeli 200 Marktır. Kim ihbar ediyor? Yine kendisini çağda, uygar kabul eden
oradaki vatandaşlar ihbar ediyorlar. Uygarlığın gereği olarak yapıyorlar bunu. 4
nolu tebliğ ile ilgili ne bağlantısı var diyeceksiniz. Yine aynı toplumda meslek
mensubu olmayan bir vatandaş sıradan bir firmanın naylon fatura kullandığını
görür, bilir ve bilgi edinirse ihbar ettiğinde çekinmez. Bu uygarlığın bir temel
göstergesi olmaktadır. Bizler 4 nolu tebliğin ihbar müessesesi kısmını bu
12
anlamda algılamalıyız. Yani bile bile kaçakçılık suçu işleyen birisine göz
yummamalısınız. Esas sizce bu mu? Öyle algılanıyor ama bana göre esas sorun
bu değil. Esas sorun meslektaşın defterini tuttuğu mükellef gözündeki
saygınlığıdır. Yani sizler ihbarcı pozisyonuna gelmemek durumundasınız. Karşı
taraf sizlere naylon fatura ya da .... aykırı belgeler getirmekten çekinir duruma
gelmelidir. Bu da sizin saygınlığınızdan geçer. Pekala saygınlık noktasında kat
ettiğimiz mesafeler .... Değerli dostlar gazete bayilerinde değişik ekonomik
dergilerle karşılaşırsınız. Ekonomik Trend, Paramedya, Ekonometre. Bu
dergilerin hepsi benim meslektaşlarım için birer kaynak kitap niteliğindedir. Bu
dergilerin tirajları benim meslek mensubu sayımın 5’de 1’i, 3’de 1’i ya da
yarısıdır. Yani benim meslek mensubum okumamaktadır, kaynağa
ulaşamamaktadır. Yine mesleğin saygınlık kazanması noktasında odamızın
başlatmış olduğu eğitimler var. Eğitimlere katılan arkadaşlarımızın sayısını hiç
merak ettiniz mi bilmiyorum. Ama 13 bin meslek mensubunun bulunduğu
İstanbul’da eğitime katılanların yıllık toplam sayısı maalesef 500’ü
geçmemektedir. Ekonomik bir bahaneye sığınamazsınız. Değişik grupların
broşürleri elime geçti maalesef içlerinde eğitim ile ilgili, meslek mensubumuzun
alt yapısıyla ilgili hiç öneri hiçbir hedef yok. Dostlarım, mesleğimiz muhasebe
ve denetim mesleği olmalıdır diyoruz. Çok değişik örneklerle karşı karşıya
kalıyoruz . Halen bazı meslek mensuplarımız hayat standardından zarar etmiş
bir limited şirketin vergi karşılığını .... halen bir limited şirketin sermaye hesabı
olmayan bilançosu çıkıyor. Siz denetime adaysınız denetimi istiyorsunuz ama
eğitimde yoksunuz. Meslektaşlarımızın denetim noktasındaki talepleri, bu
taleplerin güç bulabilmesi için mutlaka meslektaşlarımızın alt yapısının
güçlendirilmesi gerekiyor. Mensubu bulunduğum ve onur duyduğum çağdaş
demokrat muhasebeciler birliğinin önümüzdeki dönem için koyduğu yeni hedef
hepimizin katılacağına yürekten inanıyorum. Meslek için zorunlu eğitim bu
mesleğe bundan böyle kazandırılmalıdır. Çok önemli bulduğumuz bu hedef
mutlaka önümüzdeki dönemde alt yapı oluşumları tamamlamalı fiziki
13
mekanlarla ilgili çalışmaları bitirmeli ve mutlaka denetim talebimize olan uygun
bir şekilde meslek mensubumuz bu seviyeye taşınma noktasında bu eğitim
çalışmalarının içersine çekilmelidir. Değerli dostlar, hepimizin özlemi
müşterilerimizin karşısına gittiğimizde önünü ilikleyip sizi karşılayan müşteriyle
karşılaşmak. Yine hepimizi özlemi meslek mensubu müşterisinin karşısına
gittiğinde ücretini zarf içerisinde alabilsin. Bu ve buna benzer özlemleri arka
arkaya getirdiğinizde neden buralara ulaşamadığımızın ben tek bir cevabını
buluyorum, meslek mensubumuz kendi öz güvenliğine henüz kavuşamamıştır
henüz bu bilgi birikimine sahip olmadığından kendisini müşterisinin karşısında
bu kabul etme noktasına getirememiştir. Kendisini bu kabul noktasına götürecek
yeni hedefe hepinizden destek bekliyor, meslek içi zorunlu eğitime sunacağınız
katkılar için şimdiden teşekkür ediyor genel kurulumuzun mesleğimize,
meslektaşımıza güzellikle getirmesi temennisi ile sevgiler sunuyorum.
- Teşekkürler sayın Çelik. Değerli arkadaşlarım grup temsilcileri
arkadaşlarımız şu ana kadar olduğu gibi son derece olgun bir anlayış içerisinde
demokratik bir anlayış içerisinde son 3 konuşmacı arkadaşlarımızı
konuşmalarından çektiler ve 3 arkadaşımız kaldı ve kendileri de 5’er dakika
civarında konuşmayı arzu ediyorlar. Şimdi sözü Sayın Hamdi Balcı’ya
veriyoruz. Buyurun Sayın Balcı.
- Sayın divan, değerli arkadaşlar. Geçmişte hep basında genel kurullardan
sonra yazılan yazılar aklıma geliyor. Öyle sakin geçen kurulardan sonra seviye
tartışması yapılır çok seviyeli bir genel kurul geçti diye. Şimdi şu anda
yaşadığımız 9. olağan genel kurul bazı ufak tefek eksiklikler söylenmemesi
gereken bazı hususlar dışında gerçekten seviyeli. Şu tespiti de yapmak mümkün
meslektaşın bağrı yanmış diyorum. Herhalde bu haykırmalar, bağırmalar,
şikayetler bu haliyeti ruhu içinde çıkıyor. Değerli arkadaşlar bizleri ve
mesleğimizi gerçekten tehlikeler bekliyor. Geçenlerde Perpa’da bir toplantı
yapıldı, somut olaylardan gideceğim. Kağıthane Vergi Dairesi Müdürü de bu
toplantıya katıldı. Bir arkadaşımız sordu 1 Ocak 1998’den itibaren o hadlerin
14
altında kalan ve imzalanması gereken beyannamelerin bir kısmının imzasız
gittiğini biz tespit ettiğimiz için, bunun karşısında ne yapılıyor imzasız
beyannameler ne yapılıyor takdir komisyonlarına falan gidiyor mu? Vallahi
dedi, şu an hepsi bekliyor, imzalı imzasız hepsini alıyoruz. Ne yapılacağı belli
değil. Herhalde ileride imzasız verilen beyannameler için bir usulsüzlük cezası
kesilebilir. Zaten arkadaşlar 7 milyar cironun altındakiler 5 milyar serbest
meslek için cirosu altındakiler 200-400 milyar liralık hadlerin üstünde kalanlar
imza bizim kesim için söylüyorum imza dışında kaldı. Geriye kalan 400 bin, 500
binden ne kadar imzalandığı belli bile değil. Şimdi geriye ne kalıyor? Hani yaşlı
köylü vardı da şöyle diyordu, böyle okuma yazması da yok, ama Anadolu’da
böyle bilge insanlar çoktur. Yahu siyasiler gelirler, oy zamanı özellikle gelirler,
bir direk dikerler bir de üzerine bayrak asarlar, o seçmen için sloganlarla dolu
bir bayrak asarlar. Aradan birkaç gün geçtikten sonra bayrak alınır oradan geriye
direk kalır. Şimdi imza konusunda bir hassasiyet yok, ama sorumluluklar o direk
kısmı kalıyor sorumluluklar. Değerli arkadaşlar burada olmaması gerektiği bir
düzeye geldi söylemler. Biz insanların inançlarını karışabilir miyiz?
Karışamayız. Bir başkasının bizim düşüncemize siyasi inancımıza, eğilimimize,
rengimize, ırkımıza karışmasını istediğimiz gibi bizde insanların siyasi inancına,
dini inancına, mezhepsel inançlarına karışamayız. Bizim için doğru olan bir
başkası için yanlış olabilir bunlar izafi göreceli kavramlar. Şimdi ülkeyi oradan
şuraya getireceğim ülkeyi rüzgar ekti Türkiye’de 50’lerden bu yana bir rüzgar
esti, 80’lerden sonra fırtına oldu. Bunlar hep bilinçli şeyler, bunlar değişik
platformlarda dile getirmeye çalıştım. Şimdi 90’lardan sonra ne oluyor? Fırtına
çıktı diye rüzgar ekenlere, bu memlekette rüzgar ekenlere bunun meyvesini
toplamak isteyenlere teslim olmamız isteniyor. Standardı rüzgar ekenler
belirliyor, ne demek istediğim anlaşılıyor. Şimdi arkadaşlar Nezih Akdan
arkadaşımız isim vermem önemli değil, ama çağdaş gruptan konuşan
arkadaşımız bir prim yapmak istiyor gündeme. Yani yarınki genel kurulda bu
nasıl oya tahvil ederim diye suni bir gerginlik yaratıyor burada. Buna gerek yok.
15
Burası çok seviyeli gerçekten insanlar ne yaptığını bilebilecek durumda olan
insanlar. Oya tahvil etmek için böyle kof şovlara gerek yoktur. Bunlar yanlış
şeylerdir, insanların inançları kendilerinedir, siyasi inançları kendilerindir,
onlara ancak saygı duymak zorundayız. Bir dedik ki hep katılımdan çağdaşlıktan
üretkenlikten falan söz ettik, ama bunları geçelim. 118 kişi civarında odanın
kurumlarından temsil edilen insanlar var komisyonlarda yönetimde, denetimde,
disiplinde oda meclisinde. Bir tek Gültekin Bekar arkadaşımız demokratik
platformu temsilen, o da geçmişte mali müşavirler birliği genel başkanı olması
sıfatıyla bir tek danışma kuruluna. Oda lokalinde 13 Haziran ile ilgili
çalışmalar sürdüğü sırada mücadele edilmesi gerektiğine inanan bir düşünceye
sahibiz mücadele anlamında. Sayın Yahya Arıkan’a sormuştum Sayın Arıkan bu
kadar kurul var, komisyon var, bizim niyetimizi düşüncelerimizi biliyorsunuz
meslek hakkında meslek mücadelesi hakkında, ülke ekonomisi hakkında
biliyorsunuz. Lütfen dedim odanın bir sürü kuruları var, komisyonları var,
meclisi var, düşüncelerinizi orada ifade etme zeminini niye bizden
kaçınıyorsunuz? Sayın Arıkan boynunu bir o tarafa bir bu tarafa eğdi cevap yok.
Herhalde o zihniyet devam ediyor. Değerli arkadaşlar bundan birkaç yıl önce
şimdi bazı şeyleri düzeltmek gereği gördüm. Birkaç yıl önce genel merkez
yöneticiliği yaptığım derneklerde, Ümraniye derneğimizin genel kurulunda
yaşanıyor. Ümraniye derneğimizin genel kurulunda yanılmıyorsam Cahit
Kesemen arkadaşımız divan başkanıydı. Şimdi oda yönetiminde hala arkadaşım,
başarılar dilerim. Ama niyetimi açığa vurmadan geçemeyeceğim. Şimdi yönetim
çıkmıyor Ümraniye derneği genel kurulunda dernek göz göre göre gidiyor. Bir
yıl önce güzel bir törenle açılışı yapılan, kurdelası kesilen dernek bir yıl sonra
kapanma aşamasına geldi. Cahit Kesemen arkadaşımız divan başkanı, genel
merkez yöneticisi olduğumuzdan ve dernek konusunda dernek mücadelesinde
büyük önem verdiğimizden yadsınmayacak bir mücadele geleneği vardır
derneğin, saygı ile karşılamak zorundayız ve Türkiye’de söylüyoruz hep 20
yıldan fazla mesleki geleneği mücadele geleneği olan örgüt kaç tanedir
16
Türkiye’de? Pek çok yok. Arkadaşlarımız şey çıkmıyor yönetim çıkmıyor,
hükümet komiseri bayan oradan diyor ki ya burada güzel bir derneğiniz var ne
oldu? Yarın akşama kadar bana listeyi getirirseniz diyor usule uygun değil ama
ben gene de kaymakamlığa şeye veririm demesine rağmen çırpınıyoruz orada,
Cahit Kesemen arkadaşımız dernek göz göre göre gidiyor diye gülüyor. Cahit
Kesemen arkadaşımı hep dernek dendiğinde ve Cahit Kesemen arkadaşım
dendiğinde bu aklıma geliyor. Pek bilmem ama Cahit, Cihat, mücadele demek
anlamına gelir, burayı geçiyorum. Şimdi değerli arkadaşlar 13 bin meslek
mensubu ülkede 40 bini aşkın meslek mensubu. Sorunlar devasa boyutta,
angaryalardan herkes yakınıyor, 4 nolu tebliğden herkes yakınıyor, 18 nolu
tebliğ hakkında ilk mücadele bayrağını Kartal şubesinin Ahmet Şimşek
Koleji’nde biz açtık. O zaman dendi ki yahu ne ile uğraşıyorsunuz 18 nolu tebliğ
olmasa bu genel kurulların gündemi ne olacak, 18 nolu tebliğ YMM tebliğidir.
Bizi nereden ilgilendiriyor? Ama bir kaç ay birkaç Mecidiyeköy Kültür
Merkezi’nde bizim de çağrılı olduğumuz halde konuşma hakkımız verilmediği
oturumda sayın Arıkan şunu demişti, yahu öyle bir aşamaya geldik ki yeminli
arkadaşlarımız artık defter tutuyor. Biz taa o zaman yukarıdan aşağıya güçlü
firmaların çünkü 18 nolu tebliğ tasdik sözleşmesi yapılması durumunda SM ve
SMM’lere gitmeye gerek yoktu maddesi ...... defter tutuyor. 3568’de YMM
unvanıyla meslek icra edenlere defter tutulmasını yasakladılar. Değerli
arkadaşlar şimdi tabii bu kadar konuşmalar oldu, eleştiriler oldu, gerçekten mali
konularda çok net tespitler yapıldı eleştiriler oldu. Şimdi şu sakınca var, vakit
ilerledi 6’yı geçti, sayın genel başkanımızda konuşma talebi edebilir benden
sonra gruplar adına 2 kişi daha sanıyorum konuşacak, ondan sonra da yönetim
adaylarının birer 15’er 10’ar dakikalık konuşmaları var. Şimdi şu tehlikeyi
görüyorum dedim, tabii bütün bu eleştirilere karşılık yönetim kurulu başkanı
sayın Arıkan çıkacak kürsüye, büyük bir ihtimalle bu soruların çok önemli bir
kısmına cevap vermeyecek. Ama şu kelimeyi duyduğunuzda bu konuda
polemiğe girmeyeceğim. Şöyle dendi bu konuda polemiğe girmeyeceğim böyle
17
dendi. Bu konuda polemiğe girmeyeceğim dendiğinde demokratik platformdan
Hamdi Balcı arkadaş böyle demişti diye hatırlayın diye söylüyorum. Birlikte
paneller düzenleyelim bir arkadaşımız çok güzel mücadele edelim 4 nolu tebliğe
karşı angaryalara karşı edelim. Yahu çağırdınız da gelmedik mi, var gücümüzle
gelmedik mi? Ama organlarda, komisyonlarda hele 3568 sayılı yasayla ilgili
çalışma oldu 8 yıldır oluyor, zaten hiçbir şey olacağı da yok, bu zihniyette yok.
Sonra biz şahıslarla uğraşmayla olmuyor çok somut bazı şeyler olduğu için
söyleme gereği duydum. şahıslarda somutlaşan zihniyet anlayışı bu. Bir arkadaş
söyledi bu bilanço tutmaz, tutmaz gerçekten bu zihniyetle tutturulmaz bu
bilançolar. Şimdi değerli arkadaşlar mücadele edin dendi de biz mücadele
etmedik mi, ama düşüncelerimizi komisyonlarda ifade etme isteğimiz daima geri
çevrildi. Peki bir memlekette bir seçilen başbakan şunu diyebilir mi ben A
partisinin başkanıyım, bir cumhurbaşkanı diyebilir mi cumhurbaşkanı olduktan
sonra ben şu partinin cumhurbaşkanıyım, ... ama bu odaya geliyorum, şimdi bir
grubun listesi yönetime geldiğinde bu grubun yönetimiyim diyebilir mi? Ama
demedi öyle bir şey, ama icraat bu. Bakın arkadaşlar yani hiçbir örgüt 7-8
senede bu kadar .... duruma gelemez. Başlangıçta her örgütlenme her yapılanma
biraz radikal öğeler içerebilir, mücadele hedefleri koyar, çıtayı yükseğe koymak
zorundayız. Bu kadar yakınma var, bakın bu genel kurullarda bu kadar tartışmalı
coşkulu insanların ... olduğu, kendini ifade etme gereği duyduğu genel kurulun
TÜRMOB genel kurulları daha yaşamadık. Buradan yöneticilerin şu sonucu
çıkarması lazım, gerçekten sorunlar var. Şimdi şu sürece giriyoruz, şu tehlike
var. Yarın seçimler olacak, tabii her grup kendi gücüyle gelecek orada yarışacak.
Biz konuşmacı arkadaşlarımızın özellikle grubu adına konuşan Ferhan
arkadaşımızın dile getirdiği gibi, Şükrü arkadaşımızın dile getirdiği gibi, diğer
arkadaşlarımızın dile getirdiği gibi gerçekten odayı gerçekten 13 bin meslek
mensubunun odası yapacağı vaadinde bulundu. Düşünce, bölgesel ayrılıklar,
siyasi düşünce farkı, ırk ayrımı, dini inanç farkı gözetmeksizin tüm üretken
insanların mücadele aracına dönüştürmek istiyoruz bu odayı. Bu odayı kendi
18
grubunun tekkesine dönüştürmek isteyen zihniyetle bu anlamda mücadele
ediyoruz. Ve gelinen aşamada artık kendi içindeki mücadeleci unsurları bile
frenleyen frenleme sürecine giren bir oda yönetim zihniyetiyle karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlar oda hepimizindir TÜRMOB hepimizindir, bu potansiyel bu
dinamik güç örgütte vardır ama bu dinamik gücü bu potansiyeli değerlendirecek
mücadele edecek yönetimlere ihtiyaç vardır. Hepinize teşekkür ediyorum
saygılar sunuyorum.
- Teşekkürler sayın Balcı. Sayın Zeki .... buyurun.
- Sayın başkan, sayın misafirler, saygıdeğer meslektaşlarım hepinizi saygı ile
selamlıyorum. 9. olağan genel kurulun mesleğimize ve ülkemize hayırlar
getirmesini diliyorum. Bu mesleğe hizmeti geçen tüm arkadaşlar beni yakinen
tanırlar. Gerek mesleğe bakış açımı, gerekse hizmetlerin nereye varması
gerektiğini çok iyi bilen bir insanım. Ben bu arkadaşıma onu teklif ettiğimde
öyle bir olayın gündeme geleceğini hiç hesap etmemiştim, düşünmemiştim bile
ve onu da hiç beklemiyordum, onu talihsiz bir konuşma olarak kabul ediyorum
ben. Nedeni şudur, biz şu mevcut olan yönetime 5 sene içinde bulunduğum
birleşik demokrat grubu içerisinde mücadele verdik. Doğrularıyla yanlışlarıyla
bunun mücadelesini verdik. Geçtiğimiz senenin sonunda beni bilgisizlikle tenkit
eden arkadaşım ve yanında bulunan diğer ... bir baktım ki yıllarca mücadelesini
verdiğim insanlarla bir araya geldi, kol kola girdi, gönül birliği yapıyor,
yaptıklarının doğruluğuna inanıyor. Netice itibariyle benim doğrularıma ters
düştüğü için ayrılmak zorunda kaldım. Aynı arkadaşımla o 5 sene içerisinde
böyle bir şeyin hesabını kitabını yaptığını çok iyi hatırlıyorum. Acaba kitaplar
doğru mudur, nasıl bir bilanço tasnif edilmiştir, incelediklerimizi bunun
hakkında konuştuklarımı çok iyi biliyorum ben. Ama şimdi bu konulara hiç
dokunmadan sadece benim bir önerimi burada dile getirdi. Ben hem de bir grup
adına konuşuyor. Bunu dile getirdikten sonra esas konuya geliyorum. Benim
buraya kalkıp konuşma arzum yine mesleğe yöneliktir, meslek içerisinde yapılan
ve bize sorumluluk yükleyen konulara değinmek. Değerli meslektaşlarım
19
sorunlarımız o kadar çok ki altından kalkamaz hale gelmişiz, meslektaşlarım
neredeyse sürmenaj olacak. 3568 sayılı yasa bazen diyorum ki keşke
çıkmasaydı. Mükerrer 227’ye bakıyorsun bize külfet getiriyor. Ona bağlı olarak
4 nolu tebliğe bakıyorsun elini taşın altına sokuyorsun, bir de arkadaşlarım
burada diyor ki kalkmış değerli meslektaşım bilgiden, beceriden, tecrübeden
bahsediyor. Ben bu işi 30 seneden beri yapıyorum. Ben aynı arkadaşıma şu
soruyu soruyorum, acaba 4 nolu tebliğ iptal edilmemiş olsa veya uğraşılmamış
olsa aynen uygulansa acaba mükellefini gidip de şikayet edebilecek mi o gücü
kendinde görebilecek mi acaba? O bilgi, beceri başka mesele olayı bir de o
boyutuyla bakmak başka mesele. Diğer bir meselemiz Maliye Bakanlığı. Bugün
8 seneden beri odamız başımızda basit bir olay. Bir vergi levhasını tasdikini
daha standart ... Oda birliğimizin başkanı da burada, Maliye Bakanlığı ile bu
kadar basit bir olaydan ötürü .... belgesi meselemiz var hala çözümlenememiş.
Fatura kesecek mükellefe izin belgesi alamıyor. İş yeni kapanışı .... başlı başına
bir sorun, yazar kasa meselesi yine öyle .... olan bir mesleğimiz var hak getire.
Maşallah adamlar hesap uzmanlığından gelmiş, orada nasıl alışmışlar ya
alışmışlardı masanın öbür tarafındayken, ... şu belgeleri getir, şu defterleri getir
inceleyeceğiz, biz de götürüyorduk. Şimdi yine .... bu masaya geçmiş, yeminli
olmuş, faks çekiyor, efendim şunları bize bildirin emrivaki. Sanki biz onun
kölesiyiz. Alışmış ya alışkanlığını devam ettiriyor emir vermeye. Yine devam
ediyoruz her çıkan tebliğe bakın yasamız çıktıktan sonra o konu hakkında ....
çıkan 17, 18 tane tebliğe bakın her tebliğde kendilerine nimet, bize külfet. Onlar
aslan payını alacaklar. Arkadaşlarımın da bu olaya bakmasını rica ediyorum. Biz
yeminli imtihanına giriyoruz, ortada bir kanun var diyoruz biz. Ben 30 sene bu
mesleği yapmışım, üniversite bitirmişim, imtihanla yeminli olacağım. Öbür
adam hasbel kader biz 7- 8 sene Maliye Bakanlığı birimlerinde çalışmış, geliyor
yeminli oluyor. Bu nasıl espri? Önünü kesiyor senin. Sen işte tamam buraya
kadar çalışın, bundan sonra senin kafan çalışmaz ondan sonra süper zekalılar
devreye girer.
20
- Lütfen sessiz olalım.
- Ben isterdim ki buraya çıkan arkadaşlarım mesleki sorunları dile getirsinler.
Değerli arkadaşlarım ortada kanunsuz bir kanun var, bunun mücadelesini
verecek olan odalar birliğim var, odamdır benim. Odam benim meslektaşlarımı
yönlendirecek, imtihan yerine kanunla mücadele eden mahkeme kararıyla ....
yeminliliği almamız gerektiğine inanıyorum ben. Çünkü bir insanım bilgisi
becerisi rakamla ölçülemez.
- Yücel Akdemir
Yorumlayamayız. Demokraside çifte standart olmaz. Hepimiz söylüyoruz bu
ülkede demokrasi hepimize lazım. Parlamentoda bir parti kapatılıp
milletvekilleri enselerinden tutulup çıkarılırken sesinizi çıkartmazsanız, başka
partilerin bu ülkede kapatılmasına engel olamazsanız değerli dostlarım. Böyle
demokrasiye sahip çıkma anlayışı olmaz, demokrasiyi kendi tekelinde görüp
demokrasiye sahip çıkamazsınız. İnançlarından dolayı insanların başını
örtmesine hiç kimse bu ülkede karşı çıkmaz. Bizim arkadaşlarımız bizim
bacılarımız da başlarını örtüyor, ama demokrasi adına bunu siyasi simge olarak
siyasi malzeme kullanılması yanlıştır. Değerli dostlarım demokrasi bir sevdadır,
demokratlık bir yaşam biçimidir, bütün yüreğinizde hissedersiniz, bu
kürsülerden konuşmakla olmaz. Saygı duyduğum emekçi bir sendikacı
arkadaşımın burada demokrasiyi konuşurken çağdaş demokratların
demokratlığını tartışmasını uygun bulmadım. Oradaki saygıdeğer sendika
çalışmasının burada seçim malzemesi olarak kullanılması bizim
demokratlığımıza yakışmıyor. Mücadelenin bulunduğu her yerde bulunmak,
ezilenlerin yanında bulunmak şu veya bu grupta olmaya bağlı değildir, bu
demokratlığın özündedir. Çağdaş demokratlar gerek grup olarak gerek birey
olarak bugüne kadar her zaman emeğin yanında olmuşlardır. Çok küçük bir
örnek vereceğim o sendikacı arkadaşıma da sormak istiyorum, belki
okuyamıyorsunuz amaç ... fabrikaları kapatmak, emekçileri kovmak .... Beykoz
sendikacı platformu. Gider sorarsanız, bu platformun protokolün altında Çağdaş
21
Muhasebeciler Vakfı imzasını görürsünüz. Bunları yapmak seçim malzemesi
olarak kullanılmaz. Bunları çok sevdiğim demokrat arkadaşlarıma hatırlatmak
istiyorum. Ülkemizdeki bu olumsuzluklardan meslek odamızın ve meslek
mücadelemizin etkilenmemesi mümkün değildir değerli arkadaşlarım. 8 yıldır
görevde bulunan çağdaş, demokrat anlayış tüm bu olumsuzluklara rağmen
mesleğin önündeki engellerin aşılması meslek sorunlarının çözümü, daha saygın
bir meslek ve meslektaş için demokratik bir Türkiye için büyük gayretler sarf
etmişlerdir. Bunları görmezlikten gelmek, bunları yok saymak emeğe
saygısızlıktır. Yeterli midir? Elbette ki yeterli değildir. Eksikler yok mudur?
Tabii ki vardır, bunlar zamanla mücadele ile aşılacaktır. Bunda herkesin
desteğine ihtiyaç vardır. Değerli dostlarım meslek mücadelemizde muhasebe
gruplarının birleştiği temel bir anlayış var, değişim. Dünyada da değişimi
reddetmek mümkün değil. Bizim de değişimi reddetmemiz mümkün değil.
Değişim, anlayışlarda değişim, kadrolarda değişim. Çağdaş demokratlara
bakıyoruz, her gün hedeflerini biraz daha büyütüyorlar, vizyonlarını biraz daha
büyütüyorlar, mücadele ... imkanlar ölçüsünde bu değişimi hayata geçiriyorlar.
Kadrolarına bakıyorsunuz, kadrolarının % 90’ını değiştirmişler. Bir de
muhalefete dönüyorsunuz, sadece program muhasebeciliği, üretkenlik yok,
katılımcılık yok, sadece genel kuruldan genel kurula bir konuşmak. Değişime
bana göre bu saatten sonra değerli dostlarım muhalefetten başlamak gerekiyor.
Meslektaşlarımızı 4 yıldır prim vermediği muhasebe anlayışı artık değişmelidir.
Meslektaşlarımızın 4 yıldır prim vermediği muhalefetin kadroları artık
değişmelidir değerli arkadaşlarım, çözüm buradadır. Meslektaşlarımızın bu
çözümü hayata geçireceğine inanıyorum. Tabii bu işin bir tarafı, yıllardır değerli
dostlarım birlikte mücadele veriyoruz. Bizler siyaset yapan, mücadelelerin
içinden gelen dostlar olarak muhalefet olmanın zorluklarını da biliyoruz, bu
genel kurul sonunda iktidar, muhalefet tüm meslektaşlar meslek mücadelesini
bir adım daha ileriye götüreceğimize hep birlikte gönülden inanıyoruz. Bu vesile
22
ile genel kurulumuzun mesleğimize, meslektaşımıza, demokrasiye, iç barışa
katkı getirmesi dileğiyle başarılı olmasını diliyor hepinize saygılar sunuyorum.
- Teşekkürler sayın Yücel Akdemir. Değerli arkadaşlar seçim hariç, yarı
günlük bir genel kurul süreci içerisinde bu önemli gündem maddesinde 17
arkadaşımıza hiç sınır tanımadan söz verebildik. Yeterli olduğunu da
düşünüyoruz. Şimdi bu eleştirilere cevap vermek üzere yönetim kurulundan mali
konularda cevaplar verecek olan Numan Sağ arkadaşımızı kürsüye davet
ediyorum.
- Teşekkür ediyorum sayın başkan. Değerli genel kurul üyeleri, ben 4 senedir
... yapıyorum 4 senedir bu kürsülerde, görüşmelerde arkadaşlarımıza bir şey
söylüyoruz. Lokal bu fakültenin dekanın sahip olduğu ..... İstanbul mali müşavir
odasıyla yaptığı bir sözleşmesi var. Bu sözleşmeden geriye dönülmemesi
gerekir. Onun için sürekli söylüyoruz, odanın bilançosunda gelir ... arasında
gözükmesinin daha ne kadar açıklayacağım onu da bilemiyorum ama değerli
Şükrü üstadım son kez söylemiş olmam dileği ile bir kez daha açıklamak
istiyorum. Oda bilançosu neden .... milyar 180 milyon lira? Özet maliyet var
diyorlar, işte anlatmaya çalışıyorum. İstanbul odasıyla bu fakültenin dekanı
arasında yapılan sözleşme o süre içersinde odanın lokale yapmış olduğu özet
maliyet bu doğaldır. Doğaldır, çünkü bu iktisadi teşebbüs olarak 6 ay sonra
geçmiştir lokal işletmesi. Bu anlamda odanın demirbaşları içersinde maddi
olmayan duran varlıklar hesabında gözükmesi gerekiyordu, bu bir hata olduğunu
zannetmiyorum. Yine bir eleştiri var, bağışlar açıklansın diyor. Ben bilançoda
gelir tablosunda gözüken bağışların detayını bilmiyorum, ne kadar doğrudur 3
milyar 396 milyon lira. Ama rakamlara gelmede bu kurumları şöyle
sıralayabiliriz, mali müşavirler birliği genel merkezi, İstanbul yüksek ticaretliler
derneği, üniversiteler ve .... Yine değerli Şükrü üstat cevaplanmasını istediği bu
... diyor. Ben hiçbir gelir tablosunda .... gideri olarak bilinen muhasebe ......
düşünemiyor. Zannediyorum husumet yaratmaya çalışıyorsunuz sevgili üstadı
ama .... var eğer husumet oluşursa hakim bile o davadan çekilme hakkını
23
zannediyorum ..... diye düşünüyorum. Husumet oluşturmaya gerek yok, ama siz
istiyorsanız kendilerine açıklayabilirsiniz. Odamızın yine gözüken dip notları
doğru tutmak lazım. Fakat ilgili 2 sayfalık mali tablo .. eksik olarak gelmiş 1
hafta önce. Orada dönem 1 Ocak 1997- 31 Aralık 97’dir. Yani kurumlar
vergisine denk düşen ticari anlamda .... olduğu için bu 1,5 yıllık bir dönemi
kapsamaktadır. O anlamda birinci dönem 1 Ocak 1997, ikinci dönem 1 Ocak 98,
30 Nisan 98 olarak alınmıştır. Bunun yanlış olduğunu da zannetmiyorum. Yine
odadaki zararı açıklamaya çalıştım dip notlarla. Kiradan kaynaklandığını, bu
giderin daha fazla olduğunu söylemeye çalıştım. O anlamda bilanço dip
notlarında gözükmektedir. Yine değerli üstadın bir sorusu vardı. TESMER’de 4
milyar 500 milyon .... diye düşünüyor ama aslında bilmeleri gerekiyor.
TESMER’in hesapları, oda hesapları ayrı gruplarda olduğu için ayrı ayrı
oluşmaktadır.
Yine bir sorunuz vardı, Çağdaş Muhasebeciler vakfı borç gözüküyor şeklinde.
Doğrudur, Çağdaş Muhasebeciler Vakfı’yla alakalı bir yeminli mali müşavir
Ahmet ... firması. Bu firmanın konsinye kitaplarından kaynaklanan ..... Bu
kitaplar mali tablolar .... oluşmaktadır. Sempozyum giderlerinin kalemlerini
açmamı istemişsiniz. 3. muhasebe sempozyum gideri 7 milyar 408 milyon
küsuratları geçiyorum. 8. kuruluş yıldönümü giderleri 2 milyar 714 milyon.
Diğer plaket giderleri 100 milyon. 2 kez yapılan tahmini 800 milyon, küsuratları
geçiyorum. Toplam 11 milyar. Bana gelen eleştiriler bunlardı. Zannediyorum
detaylı cevap olmuştur, ama bir şeyi daha söylemeden geçmek istemiyorum.
Değerli bir konuşmacı arkadaşımız lokali ... diye falan tanımladı aralarında
konuşuluyor. Bir kez gelse böyle olmadığını görecek. Demek ki gelmiyorlar,
gelseler bu lokal çalışacak diye düşünüyorum. Teşekkür ediyorum.
- Mali konularda eleştirileri Numan Sağ sizlere bizzat cevapladılar. Genel
çalışmalarla ilgili eleştirileri genel başkan Sayın Yahya Arıkan cevaplandıracak.
Buyurun efendim.
- Yahya Arıkan
24
Sayın divan, değerli meslektaşlarım, tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dışarıda arkadaşlarım kalmasa iyi olurlar. Zannediyorum bunca eleştiri
karşısında yönetim kurulumuzun yanıtlarını dinlemelerinde yarar var. Tabii
çıkarken düşündüm, Sayın Hamdi Balcı arkadaşımın esprisinden .... şu dedi, bu
dedi konuşmasına gerek yok gibilerden. Ama beni iyi dinlesin, sorduklarına
yanıt vereceğim, merak etmesinler. Şimdi konuşmamın başında genel kurul
açılışında bir konunun altını çizmeye çalıştım ve bunu size dağıtılan faaliyet
kitabında da sunuş kısmı olarak var. O kadar haklı olduğumu görüyorum ki
meslek odalarının siyasi partiler gibi görülmesinin bugün bir başka ..... yaşadım.
Şuradan çıkan onca insan konuştu, acaba benim mesleğimle ilgili somut ne
önerildi diye düşünmenizi rica ediyorum. Hiç birinize sataşmada bulunmadım,
her türlü lafı konuştunuz, ama lütfen bir başkanınız olarak sözümün kesilmeden
dinlenmesini rica ediyorum. Şimdi bakın değerli arkadaşlarım siyasi partiler de
30 yıldır liderleri değiştiremediler. Parti içi demokrasiyi oluşturamayanlar, bizim
meslek odamızda önce demokrasinin burada başlamasını istiyorlar. Olacak,
merak etmeyin olacak. Biz bu odada özlediğimiz demokrasiyi yaşatacağız
bundan hiç endişeniz olmasın. Ancak burada demagoji yaparak yol almamız
mümkün değil. Güzel bir genel kurul yaşıyoruz. Özellikle demokratik
platformdaki arkadaşlarımız meslekte birliktekiler dostlarımızla onların hassas
olduğu konuların altını çizerek hep birlikte nasıl ibra edemeyiz, onun hesabını
yapıyorlar. Ama 9 yıldır 8 yıldır oda yönetiminde olan bizler bu odaya gelip
giderler, hangi bir meslektaşımıza siyaset ayrımı yapmışız, bunun da burada
cevabını vermeniz lazım. En son staja giriş sınavı yaptık. Oda başkanı olarak
sınav yerlerini dolaştım, ne insanların türbanına ne insanların sakalına hiçbir
ayrım yapmadım. Şimdi demokratlık tutarlı kişidir değerli dostlarım. Biz her
türlü düşünceye saygı duyuyoruz. Konuşmamda ifade ettim her türlü düşünceyi
özgürce ifade etmelisiniz. Ama bir şeyde anlaşamıyoruz meslekte birlik
grubuyla. 8 yıldır söylüyorum yine söyleyeceğim, biz tarafız değerli dostlarım.
Biz Atatürk’ün kurduğu çağdaş, demokrat, laik ülkeye tarafız. Gerçekten
25
düşüncelere saygı duyuyorsak ben zaman zaman gözlüyorum cenaze
namazlarına gidiyoruz, gerçekten inançlara saygı göstermemiz gerekiyorsa ben
bu arkadaşlarımın da gittikleri cenaze namazlarında o vefat eden insanlara saygı
göstermekle başlamasını dilerim. Bu nedenle gelin bu duyguları dile
getirmeyelim. Siz dışarıda toplumsal barışı, toplumsal uzlaşmayı
sağlayamadığınız sürece bu tartışma devam edecektir. Yarınlarımıza yönelik
demokrasiyi ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda değil hayatın her alanında sahip
çıkarak kullanmamız gerekiyor. Geçen genel kurulda hiç unutmuyorum, video
bantta bu vardır, yine bu angaryaları konuştuk dedik ki arkadaşlar gelin bu
angaryaların kalkmasıyla ilgili hep birlikte yürüyüş yapalım. Yine meslekte
birlikteki değerli dostlarım alınmasınlar, video bantları olduğu için rahat rahat
söylüyorum, o gün dediniz ki hep birlikte yürüyelim. Şu gerekçe yeterli bir olay
değil. O günkü Türkiye’deki yaşanan siyasal sıkıntıya biraz önce konuşmanızda
ifade ettiğiniz gibi biz bir toplum örgütü olarak duyarlılığımızı göz ardı
edemezdik.
- Bugün neredesin başkan?
- Sevgili Öcalan sözümü kesmeyin, lütfen birbirimizi dinleyelim. Ben sizlere
bir önceki genel kuruldaki kürsülerde dostlarımın büyük bir bölümü sadece
genel kuruldan genel kurula gelip senede bir kez eleştiri yaparak mesleğin ...
olacağına inanmıyorum. Özellikle bazı arkadaşlarımın çok hassas olduğu
konularda birbirini ... polemik konusu demeyeceğim farklı tanımlamalardan
duyduğum üzüntüyü belirtmek istiyorum. Şimdi diyorum ki ... dostum siyaset ...
neredeydiniz diyor. İzmir odası değerli yöneticileri bizi orada görürlerdi bu bir.
İkincisi rantiye .... niye karşı çıkmıyor diyorsunuz. Tabii eğer verdiğimiz
demeçleri okumuyorsanız, bu konuda söyleyecek hiçbir şeyim yok. Biz meslek
mensubu olarak emekten yana olduğumuzu, Türkiye’de vergilerin adil
olmamasının en büyük nedeni rantiye olduğunu dile getirdik ve dile getirmeye
de devam ediyoruz. Yine bir başka konu, sigortasız çalışmaya karşı diyor niye
karşı çıkmadınız? Yine hafızalarını tazeleyeyim ben bu arkadaşlarımın DİSK’in
26
başlattığı eyleme destek veren kuruluşların başında geliyoruz. Tabii değerli
dostlarım, burada çıkıp kürsülerde eleştirebilirsiniz, ama kendi kendinizle bazı
soruları sormanız gerekiyor. Şuradaki arkadaşlarım acaba kaçı bürolarındaki
çalışanları sigortalı gösteriyor. Odaya bir sürü şikayetler geliyor, staj aşamasında
10 gününü 20 gününü hakkını yiyerek hangi mantıktan bahsediyorsunuz değerli
arkadaşlarım? 9 senedir basında hiçbir haberin çıkmadığını söyledi değerli
dostum, tabii farklı gazeteleri okuyorsa basında çıkan haberleri takip etmesi
mümkün değil. Ama bir örnek vereyim angaryalarla ilgili olan mücadelemizde 1
basın kuruluşunda 29 kez haber olmuşuz, 17 kez radyo ve TV de haber olmuşuz.
Bilmiyorum ondan daha güzel basında yer alabilir miyiz değerli arkadaşlarım?
İzninizle başta yaptığım eleştiriyi kendime yapmayacağım, mesleki olaylarla
konuşmamı tamamlayacağım. 4 nolu tebliğ konusunda sevgili Gültekin Bekar
dostumuzla Hamdi Balcı arkadaşımızla ve ben bir meslektaş toplantısında
tartıştık. Oradan bir cümle okuyorlar, o cümlelerin sonucunda 4 nolu tebliğe
sahip çıksın diye ifade ediyorlar. Şimdi mesele bir mücadelenin nereden nereye
geldiğini bilmezsek çözümü burada hep birlikte koymazsak yol almamız
mümkün değil. O yazının bütününü okuduğunuzda şu tartışmaya girmiyorum
konuyu şu açtı bu açtı, bu tartışmanın bir yararı yok. Mükerrer 227’nin tüm
gruplarında kabul ettiği mücadelesi altındaki olguyu biz başlattık, bunun
yasallaşmasını biz anlattık. Ancak en son ilgili tebliğ yayınlandığı bakanlıkta
görevli dostları vardır diyorlar ama bu tartışmanın bir yararı yok. Biz bu güne
kadar görev yapan hiçbir bakanla kavga etmedik. Sayın Abdüllatif Şener’e
takdim ettik. Biz oda olarak, kavga etmek yerine hep eleştiri aldık bu konuda
diyalogdan yana olduk, bu diyaloğumuzu da devam ettirdik. Şimdi 4 nolu tebliğ
konusunda hepimiz aynı dili kullanıyoruz, birbirimizi üzmeye gerek yok değerli
dostlarım. Dedik ki defter tutmaya bağlanamaz, Danıştay’da bu konuda karar
verdi defter tutmaya bağlanamaz dedi. İkincisi 4 nolu tebliğ yanlıştır, hep
birlikte bunu ifade ettik. Üçüncüsü, belirtilen sorumluluk yasaya aykırı dedik.
Biz size açmış olduğumuz davayı kitaplara koyduk, bültenlerde gönderdik. Çok
27
ilginçtir Danıştay’ın ..... savcısı odanın açtığı görüş doğrultusunda görüş
belirtiyor ama mahkeme oy birliği ile farklı bir karar veriyor. Biz bunun Maliye
Bakanlığı’nın yapmış olduğu .... biliyoruz ama aramızda şu çıktı mı değerli
dostlarım. Yani biz bu tebliğ böyle devam edecek biz bu tebliği böyle kabul
ediyoruz diye bir tek cümle çıktı mı değerli dostlarım? Ama şuna inanın şu ana
kadar bu tebliğin yürürlüğe girmesinden sonra bir tek arkadaşımızın başı
yanmamıştır. Tebliğ uygulaması önümüzdeki yıl başlayacaktır. Hep birlikte
bunun mücadelesini vermemiz gerekiyor ki bu tebliğ yasaya uygun oluncaya
kadar mücadeleyi ayrı gruplar mantığı içerisinde değil, birlik ve beraberlik
içinde devam ettirmemiz gerekiyor. Burada fazla bir .... gerek yok. Biz 4 nolu
tebliğe böyle bakıyoruz, bu konuda da başaracağımıza inandığımızı belirtmek
istiyorum. Serbest muhasebeci olayı şimdi bir grup çıkıyor diyor ki biz diyorlar
unvanların .... tamam söylediniz itiraz etmiyoruz, .... yazının içerisindeki tüm
olayları bir tarafa bırakıp ...... birbirimize demagoji yapmaya hakkımız var mı
değerli dostlarım? Açılış konuşmamda da ifade ettim, buradaki .... tarihi
sorumluluk yaşıyor. Ben 3568 sayılı yasadaki başta 5’e 4 olmak üzere tüm anti
demokratik maddelerin kaldırılması gerekli olduğunu, bu konunun
mücadelesinin devam etmesi olduğunu yürekten savunuyorum. Ama siz her şeyi
ortaya koyup, öncelikli konuyu gözden kaçırırsanız yok olamayız. 1 yıldan beri
bunu anlatıyorum. Bu örgütünün içinde bu mesleğin önünde, öncelikli olan konu
serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ... olayıdır. Bu elbette bir
meslek kararı olduğu söz konusu değildir bu parlamentoda bir yasa .... olması
gereken bir konudur. Karamsar olmamamız gerekiyor, ben bu örgütlü
gücümüzle geçmişte çok şeyler başardığımıza inanıyorum. Gelin bu genel
kuruldan sonra hep birlikte serbest muhasebecinin serbest muhasebecilik mali
müşavirlikle ilgili yasal değişikliği bundan böyle üniversite mezunu olmayan bu
mesleğe girmemesi gerekli olduğunu ve zorunlu eğitimi birbirimize destek
verelim değerli dostlarım. Bundan başka amaç yok. Türkiye’nin koşulları ortada,
3 yıldan beri avukatlar parlamentoda bir yasa değişikliği bekliyor bir yasayı
28
parlamentodan geçiremiyorlar. Ama biz buralarda birbirimize demagoji yaparak
birbirimize bir puan öne geçerek bu meslek yol almaz. Buna inanıyorsak
yapacağız ve anlattım size bu meslek denetim mesleği olacaktır, burada şu grup
bu grup diye bunlar söz konusu değil. Tüm meslek örgütlerinin tüm meslek
gruplarının temel mücadelesi olması gerekiyor. Eğer samimiysek genel kuruldan
sonra 13 Haziran’larda olduğu gibi hep birlikte bu mücadeleye davet ediyorum.
Yine aynı sıkıntıları dile getiriyoruz, izah ediyoruz, sayın genel müdür her
toplantıda ifade ediyor diyor ki ...... belirtmek istiyoruz. Maliye Bakanlığı
vesayeti altında .... meslek mensupları diyor, maliyenin diyor elemanı değildir
diyor. Meslek mensupları ...... karşısında bir köprü görevi gören ..... ve o gün
orada şunu anlattı sayın genel müdür, ... vergi oranından dolayı maliye ..... çok
uğraştığını çok emek verdiğini ve şunu ifade etti sayın genel müdür .... Ne
demek istiyorsunuz, dedi. Siz dedim niyetinizi biliyoruz. Türkiye’de ama siz her
..... A, B, C formlarıyla bu meslek mensupları ..... ifade ettiniz. Bugün de bu
genel kurulda mesajını veriyor. ... ve ben bunların yürekten hayata
geçirileceğine inanıyorum. Buna ister inanın ister inanmayın, biz bunu hep
birlikte başaracağımıza inanıyoruz. Zaten mali idarenin de başka ....... yok
değerli dostlarım. Yine bir başka konuşmacı dile getirdi vergi dairesi ......
Arkadaşlar ben muhasebe mesleğini icra ediyorum, benim de sizler gibi
muhasebe bürom var. Yani siz bir vergi levhasının tasdiğini bir vergi levhası
tasdiğini nasıl yaşıyorsunuz, ben de yaşıyorum. Bunların olmadığını iddia etmek
mümkün değil. Bir çok konuda vergi daireleri farklı farklı uygulamalar yapıyor
bunların hepsi doğru. Ama çözüm sizlerdedir arkadaşlarım. İstanbul’da defterdar
ve vergi dairesi müdürleri ile oturup İstanbul’da uygulama birliğini nasıl
sağlayabiliriz, bunun alt yapı çalışmasını yapacağız ve bunu sağlayacağız.
Şunlara girmek istemiyorum, yani meslektaşa kapıları kapalı. Ben odada
olduğum sürece tüm meslektaşlarımıza kapılarımız açıktır. Ama siz bir yandan
13 bin üyeli bir başkanlık görevini vereceksiniz, bir yandan 13 bin stajyeriniz
olacak, bir yandan Türkiye’de ki bütün gelişmeleri takip edin diyeceksiniz ve
29
bütün gün odada ol diyeceksiniz. Bu pratik olarak mümkün değil. Ama gücümüz
olduğu oranda odada olduğumuz zaman da tüm soruları yanıtlamaya çalışıyoruz.
Son olarak şunu söyleyeceğim değerli arkadaşlarım. Komisyonda Danışma
Meclisi olayları biz her genel kuruldaki haklı önerileri gündemimize alacağız
hiçbir endişeniz olmasın. Ama şunu da görüyorum gerçekten katılımcılık
istiyorsak, geçmişte bunu yaşadığımız için söylüyorum bu konuda öz eleştiri
diyorsanız öz eleştiri. Meslek kararları alınırken tabandan tavana doğru bir
yapılanma olmamasının sıkıntısını yaşıyoruz. Neden diyeceksiniz. 1 nolu
mesleki kararı yayınladık halen görüyorum ki bürolarda müşteriden para
toplanıyor para yatırılıyor. Geçen stajyerler bir toplantı yaptık stajyer bas bas
bağırıyor ben diyor bu milyarlarca parayı nasıl götürüp getireceğim diyor.
Oradaki eksikliğimiz zannediyorum şuydu ve bundan sonrada böyle olması için
ifade ediyorum. Ben bir yönetim adayı olarak söylüyorum ve söz veriyorum ve
grup olarak da söz veriyoruz, yarınlarda alacağımız tüm meslek kararları tüm
meslektaşların katkısıyla toplantılar yaparak herkesi katkı sunmaya davet ediyor
ve ondan sonra TÜRMOB’un genel kuruluna götürmeye söz veriyoruz. Var
mısınız değerli dostlarım? İş yapacağız, üreteceğiz, mesleğimizi saygın bir
konuma getireceğiz. Bu genel kurulda gerçekten seviyeli bir genel kurul
yaşandı, zaman zaman eleştiriler olsa dahi her zaman ifade ettim aynı çatı
içersinde bir arada yaşamayı öğreneceğiz. Gerçekten güzel bir genel kurul oldu
bu genel kurulu yaşatan arkadaşlara teşekkür ediyorum. 9. olağan genel kurulun
önce İstanbul’daki meslektaşlarıma daha sonra ülkemize hayırlı olmasını diliyor
hepinize saygılar sunuyorum.
- Teşekkürler sayın başkan. Değerli arkadaşlar 7 gündem maddesini bu şekilde
tamamlamış oluyoruz. 8. gündem maddesine geçiyoruz yönetim ve denetim
kurullarının ayrı ayrı aklanması. Önce yönetim kurulunun ibra edilmesini kabul
eden arkadaşlarım işaret buyursunlar lütfen. Teşekkürler. Yönetim kurulunun
ibra edilmemesini isteyen arkadaşlarım işaret buyursunlar. Teşekkürler.
Denetleme kurulunun ibra edilmesini oylarınıza sunuyorum. Denetim kurulunun
30
ibra edilmesini isteyen arkadaşlarım işaret buyursunlar lütfen. Teşekkür ederim.
İbra edilmemesini isteyen arkadaşlarım işaret buyursunlar lütfen. Teşekkür
ederim. Lütfen buyurun başkan.
- Sağ duyunuza teşekkür ediyoruz hepinize saygı ve sevgiler sunuyoruz. Sağ
olun.
-Değerli arkadaşlarım 8. gündem maddesini tamamladık. 9. gündem
maddesine geçiyoruz. Dilek ve temenniler maddesini çok kısa... Değerli
arkadaşlarım bu konuda bir öneri var, öneriyi okuyorum. 9. olağan genel kurul
divan başkanlığına, 31 Mayıs 1998’de ..., lütfen biraz sessiz olun arkadaşlar.
Seçime katılacak olan grupların birden fazla olması nedeniyle hem seçimlerin
sağlıklı yapılabilmesi için hem de oy pusulası .......... sağlıklı yapılabilmesi için
........
31
Download