Ovum (Yumurta)

advertisement
9. ÜREME SİSTEMİ
ÜREME SİSTEMİ
• Bir canlı türünün devamlılığı ancak kendisi
gibi yeni bireyler oluşturabilmesine
bağlıdır.
• Üreyebilme, canlılık için en önemli
özelliklerden biridir.
ÜREME SİSTEMİ
• Hayvanlar aleminde görülen üreme tipleri
eşeysiz ve eşeyli olmak üzere iki genel
grup içerisinde ele alınır.
Eşeysiz (Aseksüel) Üreme
• Basit üreme şeklidir.
• Özellikle Protistalarda görülür.
• Eşeysiz üremenin de farklı tipleri vardır.
Eşeysiz (Aseksüel) Üreme
• Hayvanlarda sedenter (bir yere bağlı
olarak) yaşayan türlerde, örneğin
süngerler, hidra, deniz laleleri, deniz
yıldızları ve yassı kurtlar ikiye veya daha
fazla sayıya bölünerek çoğalırlar.
• Bu hayvanlarda, kopan parçalar kendilerini
tamamlarlar.
Eşeysiz (Aseksüel) Üreme
• Hidralar ve deniz analarının vücud
yüzeyindeki hücreler tomurcuklanarak yeni
birey oluştururlar.
• Bu şekilde çoğalan hayvanlarda
erkek ve dişi birey ayrımı yoktur.
Eşeysiz (Aseksüel) Üreme
• Her iki cins de birbirine benzer.
• Bazı hayvan türlerinde ise erkek ve dişi
fonksiyonlar aynı türde yer almıştır.
Eşeysiz (Aseksüel) Üreme
• Bu tip canlılar hermofrodit olarak
adlandırılır.
• Bazı süngerler, salyangoz, yassı kurtlar,
toprak kurtları ve bazı böceklerde
(kelebeklerde) görülür.
Eşeysiz (Aseksüel) Üreme
• Kelebeklerdeki hermafroditlik
ginandromorfizm olarak adlandırılır.
• Özellikle böceklerde yaygın olan bir başka
üreme şekli daha vardır.
Eşeysiz (Aseksüel) Üreme
• Bunlarda erkek ve dişi bireyler ayrı ayrı
olmasına rağmen iki ayrı üreme hücresine
gerek kalmadan dişi üreme hücresi olan
yumurtanın, sperm ile birleşmeden yani
döllenmeden üreme gerçekleşir.
Eşeysiz (Aseksüel) Üreme
• Partenogenez olarak adlandırılan bu
üreme şekli deneysel olarak da
gerçekleştirilebilir.
• Örneğin ipek böceği ve deniz kestanesi
yumurtalarının zarı delinirse, X ve UV
ışınlarına maruz tutulursa veya başka
etkilerle yumurtanın gelişimi başlatılabilir.
Eşeysiz (Aseksüel) Üreme
• Hatta omurgalılardan kurbağa, semender
ve tavşan yumurtalarında da gelişim
başlatılabilir fakat meydana gelen yavru
küçük ve zayıf yapılı olur, çoğu zaman da
ölürler.
Eşeyli (Seksüel) Üreme
• Üreme iki ayrı üreme hücresini taşıyan iki
ayrı birey tarafından gerçekleştirilir.
• İç döllenme ve dış döllenme olmak üzere
iki tip vardır.
Eşeyli (Seksüel) Üreme
• Hem omurgasızlarda, hem de
omurgalılarda görülür.
• Dış döllenme, genellikle suda yaşayan
canlılarda yaygındır.
Eşeyli (Seksüel) Üreme
• Kitle halinde bırakılan yumurtalar, yine kitle
halinde bırakılan spermler tarafından
döllenir.
• Döllenmenin başarısı için yumurta ve
spermlerin sayısı oldukça fazladır.
Eşeyli (Seksüel) Üreme
• İç döllenmede yumurta dişi vücudun
içerisinde döllenir.
• Bunun için spermlerin dişiye nakledilmesi
gereklidir.
Eşeyli (Seksüel) Üreme
• Kopulasyon olarak adlandırılan bu olayda
erkek kopulasyon organı olarak genellikle
penis iş görür.
• Kemikli balıklar ve kuşlar hariç
omurgalıların çoğunda penis bulunur.
Eşeyli (Seksüel) Üreme
• Akreplerde ve bazı böceklerde iç
döllenme, kopulasyon olmaksızın da
gerçekleşebilir.
• Erkeğin spermatofor adı verilen sperm
kümesi birleşme olmadan dişi vücuduna
alınır.
Eşeyli (Seksüel) Üreme
• İç döllenme tipi döllenmiş yumurtanın
vücud içinde veya dışında gelişmesine
göre farklılık gösterir.
• Bazı omurgasızlar, balıklar, kurbağalar,
sürüngenler ve kuşlarda olduğu gibi
yumurta gelişimini vücud dışında
tamamlar.
Eşeyli (Seksüel) Üreme
• Genellikle yumurta bir kabuk veya başka
bir yapı ile koruma altına alınmıştır.
• Oviparite olarak adlandırılan bir üreme
tipinde embriyonun gelişebilmesi için yolk
adı verilen besin maddesi bulunur.
Eşeyli (Seksüel) Üreme
• Yumurta içerisinde embriyonun
gelişebilmesi için oksijen de dahil olmak
üzere tüm gerekli maddeler bulunur.
• Şayet kabuklu yumurtanın embriyonik
gelişimi anne vücudunda gerçekleşirse
ovoviviparite olarak adlandırılır.
Eşeyli (Seksüel) Üreme
• Bu tipte embriyoya anneden oksijen veya
besin gibi herhangi bir madde geçişi
yoktur.
• Viviparite olarak adlandırılan tipte yumurta
gelişimini dişi vücudunda tamamlar ve
doğar.
• Memelilerde böyledir.
İnsan Üreme Sistemi
• Diğer memelilerde olduğu gibi insanlarda
da erkek ve dişi üreme sistemi anatomik
ve fonksiyonel olarak farklılık gösterir.
Erkek Üreme Sistemi
•
Genellikle dört farklı yapı altında
incelenir:
1. Spermi ve testosteronu üreten testisler:
Bir çift olan testislerin her biri 10 - 15 g
ağırlıkta, 4.5 - 5 cm boyunda ve 2.5 cm
çapındadır.
Erkek Üreme Sistemi
• Testisler, skrotum adı verilen torba
içerisinde koruma altına alınmıştır.
• Sperm üretimi için vücud ısısından 2-3°C
daha düşük olması gereken sıcaklık, dış
ortamın sıcaklığına bağlı olarak torbanın
vücuda yaklaştırılması ve uzaklaştırılması
ile korunur.
Erkek Üreme Sistemi
• Herbir testis 800 - 1000 kadar seminifer
(seminiferöz) tubülden (tüpçüklerinden)
meydana gelmiştir.
• Bu tubüllerin herbiri 80 cm kadar olup
testis içerisinde kıvrılmış durumdadırlar ve
genellikle 13 tanesi, sayısı 200-300 kadar
olan lobcuklar içerisinde bulunurlar.
Erkek Üreme Sistemi
• Seminifer tubüllerin arasında intertisyel
veya leydig hücreleri adı verilen ve
testosteron salgılayan hücreler bulunur.
• Seminifer tubüllerin çeperinde
spermatogonium adı verilen hücreler
vardır.
• Sperm bu hücreler tarafından oluşturulur.
Erkek Üreme Sistemi
2. Spermin olgunlaşmasını sağlayan,
depolayan ve taşıyan yardımcı kanallar:
Testislerde üretilen spermi ejekulasyon
için penise taşıyan kanallardır.
Erkek Üreme Sistemi
• Bunlardan epididimis, spermleri
olgunlaşıncaya ve dışarıya verilecek ana
kadar depolayan ve penise iletimi
sağlayan kanal şeklinde ve genelde 4 cm
kadar duran katlanmış yapıdadır.
Erkek Üreme Sistemi
• Epididimisten sonra duktus deferens veya
vas deferens denilen ve 40 - 50 cm
uzunluğunda kaslı bir kanal bulunur.
• Bu kanal da spermin hem iletimini, hem de
depolanmasını gerçekleştirir.
Erkek Üreme Sistemi
• Duktus deferens ile seminal vezikülün
birleşmesinden sonraki yaklaşık 2 cm'lik
bölüm ejakulatör kanal olarak adlandırılır.
• Prostat içerisinde daralan bu kanal her iki
yerden gelen salgıların karıştırılmasını ve
fışkırtılarak atılmasını sağlar.
Erkek Üreme Sistemi
3. Yardımcı bezler : Spermiumların
beslenmesini ve motilitesinin
(hareketliliğinin) artmasını sağlayan
salgıları oluşturan bezlerdir.
Semen (meni) hacminin yaklaşık % 95'ini
bu bezler oluştururlar.
Erkek Üreme Sistemi
• Semenin % 60-70'i gibi önemli bir kısmını
oluşturan seminal veziküldür.
• Bu bezin salgısı içerisinde spermlerin
enerjilerini sağladıkları fruktoz,
prostaglandinler ve fibrinojen bulunur.
Erkek Üreme Sistemi
• Semenin yaklaşık % 20-30'unu prostat
bezi oluşturur.
• Yaklaşık 4 cm çaplarında ve 8-20 g kadar
ağırlığında olan prostatın en önemli
fonksiyonu spermin motilitesine
(hareketliliğine) ve canlı kalmasına
yardımcı olmaktadır.
Erkek Üreme Sistemi
• İlerleyen yaşlarda prostatta kanser
oluşumu sıklıkla görülür.
• Böyle durumlarda bezdeki tümör
operasyonla uzaklaştırılır.
Erkek Üreme Sistemi
• Prostatın altında bulbouretral bezler veya
Cowper bezleri olarak adlandırılan bir çift
bez bulunur.
• Bu bezin salgısı üretrada kalmış olan
idrarın asitliğini nötralize eder ve birleşme
esasında penis başının rahatça girebilmesi
için lubrikasyonu (yağlanmayı) sağlar.
Erkek Üreme Sistemi
4. Penis: Hem kopulasyon (birleşme), hem
de idrar boşaltma organıdır.
Uyarıldığında dikleşip sertleşebilen
özelliğe sahiptir.
Erkek Üreme Sistemi
• Normalde sarkık vaziyette, küçük ve
yumuşak olan penis; temas, cinsel
veya mental uyarılarla parasempatik
sinirler tarafından arterlerin genişletilmesi
sonucu sertleşir.
• Sertleşme corpus covernosa'ya (kavernöz
cisimler) kan dolması ile ortaya çıkar.
Erkek Üreme Sistemi
• Penis boyu kişilere göre değişiklik
gösterir.
• Üremede önemli olan (anormal,
gelişmemiş, küçük penisler
hariç) penisin boyu değil, sertleşebilme
yeteneğidir.
Erkek Üreme Sistemi
• Glans penis olarak adlandırılan penis başı,
prepuce adı verilen iki katlı deri ile kaplıdır.
• Bu deri müslüman ile yahudilerde ve son
zamanlarda bazı hristiyanlarda
sünnet edilerek uzaklaştırılır.
Erkek Üreme Sistemi
• Böylelikle bu deri örtüsünün muhtemel
infeksiyonları ve penis kanseri önlenmiş,
seksüel yolla geçen hastalıkların bulaşma
riski azalmış olur.
Şekil 4.49. Erkek üreme sistemi
Sperm
• Spermatozoa (sperm hayvancığı) olarak
da adlandırılır.
• Yaklaşık 60 mikrometre kadar boyunda ve
en kaim yerinde bir mikrometre çapındadır.
Sperm
• Sperm yapısı üç bölge halinde incelenir.
• Baş kısmı, akrozom denilen lizozom
benzeri bir yapı ihtiva eder.
Sperm
• Bu yapı spermin yumurta içerisine
girebilmesine yardım eder.
• Boyun kısmında spermin hareketi
için gerekli olan enerjiyi temin eden
mitokondriler bulunur.
Sperm
• Yaklaşık 55 mikrometre kadar olan kuyruk,
spermin dakikada yaklaşık 4mm kadar
yol alabilmesini sağlayan yapıdır.
Şekil 4.50. İnsan ve bazı omurgalıların spermleri
Spermatogenez
• Seminifer tubüllerde yaklaşık 64 günde
gerçekleşen haploid (n) kromozomlu
sperm oluşumudur.
• Altı safha altında ele alınabilir.
Spermatogenez
1. Pubertede testosteron etkisi ile
spermatogoniumlar aktifleşir.
2. Herbir spermatogonium mitoz ile iki yeni
hücre meydana getirir.
Spermatogenez
3. Bu hücreler diploid (2n) kormozomludur
ve primer spermatosit olarak
adlandırılır.
4. Primer spermatosit mayoz bölünmesi
geçirerek kromozom sayısı yarıya inmiş,
küçük sekonder spermatositleri meydana
getirir.
Spermatogenez
• Bu safhadaki mayoz bölünmede homolog
kromozomlar (anne ve babadan gelen eş
kromozomlar arasında crossover (veya
crossing over) denilen karşılıklı gen
alışverişi olur.
• Bu sayede genetik kombinasyonlar ortaya
çıkar.
Spermatogenez
5.
Sekonder spermatosidler mitoz
bölünmesinin aynısı olan ikinci mayoz
bölünmesi geçirerek dört tane primitif
(ilkel) germinal hücre oluşur.
– Bunlara spermatidler denir.
Spermatogenez
6.
Spermatidler olgunlaşarak sperm
oluşumunu sağlarlar.
Şekil 4.51. Spermatogenez
Meni (semen, ejakulat)
• Cinsel birleşme sırasında dişiye nakledilen
sperm ihtiva eden beyaz - sarımsı, süte
benzeyen, hafif kıvamlı sıvıdır.
• Birleşmede miktarı 2-5 ml arasında
değişiklik gösterir.
Meni (semen, ejakulat)
• Bir cc semende yaklaşık 120 milyon kadar
sperm vardır.
• Semende spermin yaklaşık iki gün canlı
kalmasını sağlayacak maddeler bulunur.
Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite)
• Penisin yapı ile boy bozukluğu
(disfonksiyon) ve ereksiyon sorunlarından
(impotens: iktidarsızlık) farklı olarak sperm
ile ilgili sorunlardan kaynaklanır.
• Bir erkeğin sperm özellikleri, 3-4 günlük
cinsel perhizden sonra alınan semenin
mikroskopta incelenmesi ile araştırılır.
Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite)
• 1 cc semendeki sperm sayısının 120
milyondan aşağı ılımlı düşüşlerinde,
zaman içerisinde çocuk sahibi olma şansı
bulunabilir.
• Sperm sayısının 20 milyondan aşağıda
olması yumurtanın döllenme şansını ciddi
biçimde zora sokar.
Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite)
• İncelen alanlardaki sperm motilitesinin %
60-70 civarında olması gerekir.
• 1-2 saat sonra motilitenin % 50'nin altına
inmesi durumunda spermlerin yumurtaya
ulaşma şansı düşük demektir.
Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite)
• Semendeki spermlerin bazısının
morfolojisi muhakkak bozuktur.
• Ancak % 60 kadar spermin morfolojisinin
düzgün olması gerekir.
Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite)
• Sperm üretimi birçok faktörden etkilenir.
• Özellikle sol testiste görülen varikosel,
kabakulaktan kaynaklanan orşit (testis
iltihabı) kriptorşit (testislerin torbaya
inmeme durumu), yaralanma, zehirlenme
veya dar giysilerden kaynaklanan
testislerin ısınması sperm üretimini
kısıtlayabilir.
Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite)
• Cinsel birleşmede ilk ve temel şart,
ereksiyondur.
• Penis erekte olamazsa veya ereksiyonu
yeterli süre sağlayamazsa spermleri dişiye
normal yollardan iletemez.
Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite)
• Bu durum impotens (iktidarsızlık) olarak
adlandırılır.
• İmpotens; özellikle damar tıkanıklığı,
arterioskleroz, diabet, hipotansiyon,
hipopituitarizm, hipotiroidizm, frengi, prostat
hastalıkları, alkol ve madde bağımlılığı, travma,
genital bölge infeksiyonları ve sinir sistemi
rahatsızlıklarında ortaya çıkar.
Erkekte Kısırlık (Sterilite, infertilite)
• İmpotens bu durumlardan ziyade daha çok
psikolojik nedenlerden kaynaklanır.
• Özellikle ilk gece, ilk defa heyecanı;
başarısız olma korkusu veya diğer başka
birçok psikolojik durumlar impotens
yaratabilir.
Dişi Üreme Sistemi
• Erkeğinkine nazaran oldukça komplekstir.
• Üreme hücresi olan yumurta hücresinin
üretiminin yanısıra döllenmeden sonra
zigotun beslenmesini, taşınması ve
gelişen embriyoyu koruma görevini yerine
getirir.
Şekil 4.52. Dişi üreme sistemi
Dişi Üreme Sistemi
• Ayrıca meme bezlerinin salgısı ile doğum
sonrasında yavrunun beslenmesini sağlar.
• Bütün bunların yanısıra anne şefkati ile
yenidoğanın ruhsal gelişimine yardımcı
olur.
Dişi Üreme Sistemi
• Dişi üreme sisteminde özelleşmiş
fonksiyonları yerine getiren yapılar:
1.Ovaryumlar (Yumurtalık): Pelvik
boşluğunun dış yan duvarlarında yer
almıştır.
1. Ovaryumlar (Yumurtalık)
• Bir çift olan ovaryumun her biri gri - pembe
renkli ve badem şekilli, yassı ve oval,
yaklaşık 5 cm büyüklüğünde, 2.5 cm
genişliğinde, 8 mm kalınlığında ve 6-8 g
ağırlıktadır.
1. Ovaryumlar (Yumurtalık)
• Ovaryumun başlıca fonksiyonları: Oosit
denilen dişi olgunlaşmamış gametleri
oluşturmak, dişi seks hormonları olan
östrojen ile progestinleri salgılamak ve
adenohipofizin salgısı olan FSH'yi kontrol
eden inhibini salgılamaktır.
2.
Uterin Tüpleri (Fallop Tüpleri, Tuba
Uterina, Ovidükt):
• Bir çift olan bu tüp sekonder oositi
ovaryumdan uterusa iletir.
• Bu tüpler doğrudan ovaryumlara bağlı
değildir.
• Kaslı yapıda olan bu tüpler yaklaşık 10 13 cm boylarındadır.
3.
Uterus (Hystera, Metra, Ana Rahmi):
• Mesanenin arkasında,rektumun önünde
yer alan kaslı bir organdır.
• Bu sayede gebelikte boyu 3-6 kat artabilir.
3.
Uterus (Hystera, Metra, Ana Rahmi):
• Doğurmamış kadında uzunluğu 7-8 cm ve
en geniş yeri 5 cm kadardır.
• Tepesi armuta benzeyen uterusun geniş
olan üst kısmı fundus, alt kısmı ise cervix
olarak adlandırılır.
3.
Uterus (Hystera, Metra, Ana Rahmi):
• Fundusa uterin tüpleri açılır.
• Serviks ise vajinaya açılır.
3.
Uterus (Hystera, Metra, Ana Rahmi):
• Yaklaşık 40-50 g kadar ağırlıkta olan
uterus dıştan içeri doğru üç tabakadan
meydana gelmiştir:
• En dış tabaka olan perimetrium serozal
bir tabakadır.
3.
Uterus (Hystera, Metra, Ana Rahmi):
• Ortadaki tabaka miyometrium kalın, kaslı
bir tabakadır.
• En içteki mukoz tabaka endometrium
olarak adlandırılır.
Şekil 4.53. Ovaryum ve diğer yapılar
4. Vajina (Colpos, Hazne):
• Uretra ve mesanenin arkasında, rektumun
önünde yer alan vajina 8-10 cm kadar olan
bir organdır.
• Birleşme sırasında penisten semenin
alındığı yerdir.
4. Vajina (Colpos, Hazne):
• Menstural akışın gerçekleştiği ve doğum
yoludur.
• Vajina penisin girişini kolaylaştırmak için
serviksteki bezlerden gelen muköz
salgılarla kayganlaştırılır (lubrikasyon).
4. Vajina (Colpos, Hazne):
• Vajinanın ağzı hymen denilen kızlık zarı ile
kaplıdır.
• Oldukça küçük olan zar deliği ilk cinsel
birleşmede yırtılarak büyür.
4. Vajina (Colpos, Hazne):
• Bu esnada bir miktar kan gelir.
• Ülkemizde bu zarın varlığı, bekaret
göstergesi olması açısından büyük önem
taşır.
4. Vajina (Colpos, Hazne):
• Hymen üzerindeki delikler değişik şekil,
sayı ve büyüklükte olabilir.
• Bazı kızlarda bu zar çok sağlamdır.
4. Vajina (Colpos, Hazne):
• Değil ilk birleşmede, sonraki binişmelerde
bile yırtılmayabilir.
• Yırtılma ancak doğumda gerçekleşebilir.
4. Vajina (Colpos, Hazne):
•
Böyle durumların bir uzman doktor
incelemesi ile doğrulanması mümkündür.
5. Vulva (Dış Genital Organları):
Perineumda (apışarası) yer alan dış
genital organların tümü birden vulva
olarak adlandırılır.
5. Vulva (Dış Genital Organları):
• Mons pubis, symphysis pubisi saran
derialtı yağ dokusunun fazlalaşarak
oluşturduğu kabarcıktır.
• Puberteden sonra bu bölge dişiye özel bir
şekilde kıllanır.
5. Vulva (Dış Genital Organları):
• Labia majora (majör), büyük dudaklardır.
• Vulvanın dışındaki iki kalın deri katlanması
şeklindedir.
Şekil 4.54. Dış genital organlar
5. Vulva (Dış Genital Organları):
• Labia minora (minör), küçük dudaklardır.
• L. majoranın iç kısmında, vajina girişini
çevreleyen içteki deri katlanmasıdır.
5. Vulva (Dış Genital Organları):
• Vestibulum vaginae, vajina girişine denir.
• Küçük dudaklarla çevrilidir; Vajina girişinin
birkaç cm yukarısında uretral açıklık ile
idrar dışarıya verilir.
5. Vulva (Dış Genital Organları):
• Klitoris (clitoris), kadın penisine karşılık
gelir.
• Klitoris de aynen erkekteki penis gibi
seksüel faaliyette kanla dolarak sertleşen
erektil bir yapıdır.
• Yaklaşık 2-2.5 cm kadardır.
6. Meme Bezleri ve Memeler:
• Aslında özelleşmiş ter bezleri olan, süt
üreten ve salgılayan meme bezleri göğüs
ön duvarında 2.-6. kaburgalar arasında yer
alan bir çift meme içerisinde yer alır.
Şekil 4.55. Meme bezleri
6. Meme Bezleri ve Memeler:
• Memelerin şekli kişiye ve yaşa göre
kısmen değişiklik gösterir.
• Memede areola adı verilen ve meme
başını çevreleyen yoğun pigmentli bölge
vardır, bu bölge genç kızlarda nispeten
açık renkli, doğum yapmış kadınlarda ise
koyu renklidir.
6. Meme Bezleri ve Memeler:
• Memeler Cooper ligamentleri denilen
suspansör (asıcı, tutucu) ligamentlerle
tutulur.
• Zamanla ve doğumda bu ligamentlerin
esnemesi ile memeler sarkmaya başlar.
6. Meme Bezleri ve Memeler:
• Memenin şekli ve büyüklüğü özellikle
ihtiva ettiği yağ dokusu miktarından
kaynaklanır.
Ovum (Yumurta)
• İnsan yumurta hücresi yaklaşık 200
mikrometre büyüklüğü ile insandaki en
büyük hücredir.
• Hayvanlarda yumurta hücresinin taşıdığı
besin maddesi yumurta sarısı veya başka
bir deyişle vitellusun miktarına bağlı olarak
dört farklı tiptedir:
Ovum (Yumurta)
1. İzolesital yumurta: Yumurta sarısı azdır
ve sitoplazma içerisinde eşit olarak
seyrek biçimde dağılmıştır.
Süngerler, hidralar, derisi dikenliler, yassı
kurtlar, yuvarlak kurtlar, halkalı
solucanlar, yumuşakçaların çoğu, memeli
ve insan yumurtaları bu tiptir.
Ovum (Yumurta)
•
Segmentasyona tüm yumurta katılır (total
segmentasyon).
2. Mezolesital yumurta: Yumurta sarısı az
bir sitoplazma ile birlikte hücrenin bir
tarafında, kutbunda yer alır.
Diğer tarafındaki sitoplazma oldukça
aktiftir.
Ovum (Yumurta)
Mezolesital yumurta
• Bu şekilde ortaya çıkan durumda yumurta
sarısının bulunduğu kısım, vejetal
hemisfer (yarı küre) veya kutup, aktif
sitoplazmanın bulunduğu kısım ise animal
hemisfer veya kutup olarak adlandırılır.
• Kafadan bacaklılar, bazı balıklar ile
kurbağa yumurtaları bu tiptir.
Ovum (Yumurta)
Mezolesital yumurta
• Segmentasyona tüm yumurta katılır fakat
animal kutup hücreleri küçük, vejetal kutup
hücreleri ise büyüktür.
Ovum (Yumurta)
3. Telolesital yumurta: Yumurta sarısı çok
miktardadır ve vejetal kutupta
toplanmıştır.
Az miktardaki sitoplazma ve çekirdek
animal kutuptadır.
Ovum (Yumurta)
Telolesital yumurta
• Balıkların çoğunun, sürüngenler ve
kuşların yumurtaları bu tiptir.
• Segmentasyon sadece nukleus ve bunu
çevreleyen sitoplazmada olduğu için
animal kutupta disk şeklinde bir yapı
oluşur.
Ovum (Yumurta)
4. Sentrolesital yumurta: Yumurta sarısı
azdır ve yumurtanın ortasında yer alır.
Böceklerin yumurtaları bu tiptir.
Ovum (Yumurta)
Sentrolesital yumurta
• Segmentasyon nukleusun bulunduğu orta
kısımda başlar.
• Önce nukleus, sonra sitoplazma bölünür
ve çevreye göç eder.
Ovum (Yumurta)
Sentrolesital yumurta
• Bu tip yüzeysel bölünme olarak adlandırılır
(superfisial segmentasyon).
Şekil 4.56. Yumurta tipleri
Şekil 4.57. Yumurta yapıları
Şekil 4.58. Oogenez
Oogenez
• Ovaryumda ovumun (ova) yapımına denir.
• Yumurta yapımı, bazı yönleri ile
spermatojenezden farklılıklar gösterir.
Oogenez
• Spermatojenezle milyonlarca sperm
oluştururken oogenezle her ay bir tane
oluşturulur.
• Ovum spermden oldukça büyük ve
hareketsizdir.
Oogenez
•
Oogenez de safhalar halinde incelenecek
olursa:
1. Yumurtanın diploid kromozomlu öncüsü olan
oogonium ovaryumda bir folikülle çevrilidir.
2. Oogonium yine 46 kromozomlu primer oosite
dönüşür, bu primer oosit mayoz bölünme
geçirerek eşit olmayan iki hücre oluşturur.
Oogenez
3. Bu hücrelerden büyük olanı sekonder
oosit (n) olarak adlandırılır.
Bu hücre diğerine kıyasla yaklaşık bin
kat daha büyüktür ve bol sitoplazmalıdır.
Oogenez
4. Küçük hücreler birinci polar hücrelerdir.
Bunlar dejenere olabileceği gibi yeniden
de bölünebilir.
Oogenez
5. Sekonder oosit ovulasyon sırasında
ovarian folliküllerden ayrılır ve uterin
tubüne girer.
Şayet sekonder oosit döllenirse ikinci
mayotik bölünme geçirir.
Oogenez
• Şayet döllenme olmazsa menstruasyon
devam ederek tamamlanır.
• Tamamlanınca yeni devir tekrar başlar.
Oogenez
6. Sekonder oosit, ootid olarak adlandırılır.
Sekonder ootid 23 kromozonludur ve
olgun ovum haline dönüşür.
Oogenez
7. Sperm ve ovumun haploid nukleusları
birleşerek diploid zigotu meydana getirir.
Oogenez doğumdan önce başlar,
pubertede hızlanır ve menapozda durur.
•
Puberte ile menapoz arasında her ay
siklus halinde oogenez oluşur.
Uterin Siklusu veya Menstrual Siklus
• Endometriumun yapısında gerçekleşen
devirli değişikliklerden kaynaklanır.
• Ortalama 28 gündür fakat herhangi bir
patoloji olmaksızın 21 - 35 günler arasında
değişiklik gösterebilir.
Uterin Siklusu veya Menstrual Siklus
• Tamamen hormonlarla kontrol edilen bu
siklus üç faza ayrılarak incelenebilir:
1. Menstural Faz (Menstruasyon, Mense):
Siklusun başında görülen 3-5 gün (bazen
7 gün) kadar süren ilk fazdır.
Bu devrenin görüldüğü ilk gün yeni bir
siklusun başladığını gösterir.
1. Menstural Faz (Menstruasyon, Mense):
• Bu kanama peryodu ile yaklaşık 35-50 ml
kadar kan kaybedilir.
• Kanın yanısıra mukus ve doku sıvısı da
akıtıldığı için bu sıvı 75-150 ml'ye kadar
yükselebilir.
1. Menstural Faz (Menstruasyon, Mense):
• Bu akıntı içindeki kan pıhtılaşmaz.
• Çünkü endometrial döküntünün içerisinde
fibrinolizin bulunur.
1. Menstural Faz (Menstruasyon, Mense):
• Şayet kanama aşırı ise fibrinolizin miktarı
pıhtılaşmanın engellenmesinde yetersiz
kalacağı için pıhtılaşma ortaya çıkar.
• Bu nedenle menstural kanın pıhtılaşması
bir uterus patolojisini gösterir.
Şekil 4.59. Dişi üreme sisteminin hormonal regülasyonu
1. Menstural Faz (Menstruasyon, Mense):
• Menstruasyon, östrojenlerin ve özellikle
projesteronun hızla azalması ile
gerçekleşir.
• Bu azalma sonucunda endometrium hızla
geriler ve mevcut kalınlığı yaklaşık % 65
azalır.
1. Menstural Faz (Menstruasyon, Mense):
• Sonuçta kan sızmaya başlar ve
menstruasyon fazı gelişir.
• Yaklaşık 5 gün kadar sonra kan kaybı
durur.
• Bu sürede endometrium yeniden epitelize
olur.
2. Proliferatif (Foliküler faz):
• Östrojen fazı da denir.
• Endometrial siklusun ovulasyon öncesi
fazıdır.
2. Proliferatif (Foliküler faz):
• Kanamayı takip eden günlerde artan
östrojenlerin etkisi ile stromal ve epitelial
hücreler hızlı proliferasyona uğrarlar yani
çoğalarak sayıları artar.
• Bu proliferasyon sonucunda endometrial
yüzey yeniden epitel hücreleri ile örtülür.
2. Proliferatif (Foliküler faz):
• Bu süreç içerisinde endometriumun
kalınlığı artar, stromal hücreler sayıca
çoğalır, endometrium bezleri büyür ve yeni
kan damarları oluşur.
3. Sekresyon Fazı (Luteal faz):
•
Endometrial siklusun ovulasyon sonrası
fazıdır.
•
Artan östrojen ve projesteron salgısı
sonucunda gelişir.
3. Sekresyon Fazı (Luteal faz):
• Östrojen zaten yüksek olan
endometriumun hücresel proliferasyonunu
daha da arttırır.
• Projesteron ise endometriumdaki
sekresyon faaliyetlerinin artışını sağlar.
• Kan damarları oldukça kıvrımlı hale gelir
ve endometriumu besleyen kan miktarı
artar.
Ovaryum Siklusu
• Ovaryum (ovarian) folikülleri oositlerin
büyüdüğü ve kromozom sayısının yarıya
indiği I. mayoz bölünmesini geçirdikleri
özelleşmiş yapılardır.
Ovaryum Siklusu
• Foliküller ovaryum korteksine yerleşmiştir.
• Primer oositler ise tunica albuginea
denilen bağ dokusu tabakasının yanındaki
ovaryum korteksinin dış kısmında yer
almıştır.
Ovaryum Siklusu
• Her bir primer oosit foliküler hücrelerin
yassı tabakası ile çevrilidir ve böyle
foliküler hücreli primer oosit primordial
folikülü oluşturur.
• Puberteden sonra her ay primordial
foliküllerin farklı bir grubu aktive olur.
Ovaryum Siklusu
• Bu aylık olaylar ovaryum siklusu olarak
adlandırılır.
• Ovaryum siklusu preovulasyon fazı veya
folliküler faz ve postovulasyon fazı veya
luteal faz olarak ikiye ayrılabilir.
• Ovaryum siklusu basamaklar halinde
incelenecek olursa:
Ovaryum Siklusu
1. Basamak, Primer foliküllerinin oluşumu:
Fölikül oluşumu FSH tarafından uyarılır.
Ovaryum siklusu, primordial foliküllerin
aktivasyon sonucu primer foliküllere
dönüşmesi ile başlar.
Ovaryum Siklusu
1. Basamak, Primer foliküllerinin oluşumu:
• Primer foliküllerde foliküler hücreler
genişler ve tekrar tekrar bölünür.
• Bu bölünmelerle oositlerin etrafında birkaç
kat foliküler hücre tabakası oluşur.
Ovaryum Siklusu
1.Basamak, Primer foliküllerinin oluşumu:
• Bu folikül hücreleri granüloza hücreleri
olarak adlandırılır.
• Granüloza hücreleri büyüyüp gelişir ve
bölünerek folikül çevresindeki tekal hücre
tabakasını oluştururlar.
Ovaryum Siklusu
1.Basamak, Primer foliküllerinin oluşumu:
• Teka ve granüloza hücreleri östrojenleri
üretirler.
2.Basamak, Sekonder foliküllerin oluşumu:
Çok sayıda primordial folikül primer
foliküllere dönüşmesine rağmen çok az
sayıda olanı sekonder folikül oluşturur.
Ovaryum Siklusu
2.Basamak, Sekonder foliküllerin oluşumu:
• Bu dönüşüm folikül duvarlarının
kalınlaşması ve granüloza hücrelerin bir
miktar foliküler sıvı salgılaması ile başlar.
3.Basamak, Tersiyer foliküllerin oluşumu:
Ovaryum siklusunun 8.- 10. gününde
ovaryum genelde sadece bir tane
sekonder folikül ihtiva eder.
Ovaryum Siklusu
3.Basamak, Tersiyer foliküllerin oluşumu:
• Siklusun 10. - 14. günlerinde tersiyer veya
olgun Graaf folikülü oluşur.
• LH seviyesinin yükselmesi ile primer oosit
I. mayoz bölünmesini tamamlar.
Ovaryum Siklusu
3.Basamak, Tersiyer foliküllerin oluşumu:
• Bu bölünme sonunda II. mayoz
bölünmesine başlar fakat metafaz
safhasında durur.
• II. mayoz döllenme olmadıkça
tamamlanmayacaktır.
Ovaryum Siklusu
3.Basamak, Tersiyer foliküllerin oluşumu:
• Sekonder oositin etrafında bulunan
granüloza hücreleri artık corona radiata
olarak adlandırılır.
Ovaryum Siklusu
4. Basamak, Ovulasyon: Ovulasyonda
tersiyer folikül sekonder oositi salar.
Şişmiş olan foliküler duvar yırtılır.
Ovaryum Siklusu
4. Basamak, Ovulasyon:
• Sekonder oosit ve korona radiata pelvik
boşluğuna bırakılır.
• Yapışkan gibi olan foliküler sıvı korona
radiatayı ovaryumun yüzeyine bağlar.
• Daha sonra sekonder oosit uterin tüpüne
geçer.
Ovaryum Siklusu
5. Basamak, Corpus luteumun oluşumu :
Boş olan tersiyer folikül parçalanır.
Yırtılan damarların kanı antruma
(boşluğa) akar.
Ovaryum Siklusu
5.Basamak, Corpus luteumun oluşumu :
• Geriye kalan granüloza ve teka hücreleri
LH etkisi altında prolifere olur ve korpus
luteuma (san cisme) dönüşür.
• Korpus luteumun lipid muhteviyatı
yüksektir, östrojen ve projesteron salgılar.
Ovaryum Siklusu
5.Basamak, Corpus luteumun oluşumu :
• Bunun başlıca fonksiyonu, uterusu gebelik
için hazırlamaktır.
6.Basamak, Gebelik oluşmazsa corpus
luteumun dejenerasyonu:
Gebelik oluşmazsa ovulasyondan yaklaşık
12 gün sonra korpus luteum dejenere
olmaya başlar.
Ovaryum Siklusu
6.Basamak, Gebelik oluşmazsa corpus
luteumun dejenerasyonu:
• Projesteron ve östrojen seviyeleri düşer.
• Korpus luteumun involusyonu (genişlemiş
bir organın eski haline dönmesi) sonucu
corpus albicans ortaya çıkar.
Ovaryum Siklusu
6.Basamak, Gebelik oluşmazsa corpus
luteumun dejenerasyonu:
• Bu olay ovaryum siklusunun bittiğini
gösterir.
• Bundan sonra primordial foliküllerin diğer
bir grubunun aktivasyonu ile yeni siklus
başlar.
Ovulasyon
• FSH ve LH seviyelerinin yükselmesi ile
olgun folikülün parçalanarak sekonder
oositin peritoneal boşluğun seröz sıvısına
fırlatılması olayı ovulasyon (yumurtlama)
olarak kabul edilir.
• Ovum daha sonra uterin tüplerinin biri
aracılığı ile uterusa geçer.
Ovulasyon
• Siklus 28 günde tamamlanırsa bu olay 14.
günde gerçekleşir.
• Her siklusta sadece bir ovum fırlatılır.
Ovulasyon
• Şayet genetik yatkınlık varsa veya kısırlık
tedavisi için hormon almıyorsa birden fazla
yumurta fırlatılabilir.
• Bir kadın ömründe yaklaşık 400 kadar
ovum fırlatır.
Ovulasyon
• Ovum oluşumu fetal gelişiminde
tamamlanır.
• İnsan doğumdan sonra yeni ovum
oluşturamaz.
Ovulasyon
• Ovum sayısı 30 haftalık fetusta yaklaşık 6
milyon kadardır.
• Bunların çoğu hızla dejenere olur.
• Doğum anında överlerde sadece 2 milyon
kadar ovum kalır.
Ovulasyon
• Bu sayı puberte döneminde 300 - 400
binlere kadar düşer.
• Her siklusta sadece bir tanesi gelişir.
Ovulasyon
• Üreme yeteneğinin ortadan kalktığı
menapozda overlerde ancak birkaç
primordial follikül vardır ve bunlar da kısa
sürede dejenere olur.
• Ovulasyonun gerçekleşmesi vücutta
0.5°C'lik ısı artışına sebep olur.
Ovulasyon
• Bu artış ovulasyonla, aniden başlar ve
siklusun ikinci yarısı boyunca devam eder.
• Bu ısı artışının görülmesi ovulasyonu
işaret eder.
Puberte
• Cinsel olgunluğun başlamasına, üreme
hücrelerinin üretiminin başlamasına
puberte adı verilir.
• Erkekte ve kızlarda nispeten farklı
yaşlarda ortaya çıkar.
Puberte
• Puberte her iki cinste de farklı değişimlere
sebep olur.
• Erkeğin puberte dönemi genellikle 11-15
yaşlarında gerçekleşir.
• Şüphesiz bu yaşlar çocuğun genetiğine,
yapısına göre değişiklik gösterir.
Puberte
• Sıcak bölgelerde puberte yaşı nispeten
daha alt seviyededir.
• Bu özellikler kızlar için de geçerlidir.
Puberte
• Puberte ile birlikte testislerde önemli
değişiklikler olur.
• Substentakular (sertoli) hücreleri
olgunlaşır ve spermatojenez başlar.
Puberte
• Testislerde başlayan testosteron üretimine
bağlı olarak bir çok anatomik ve fizyolojik
ve hatta psişik değişiklikler ortaya çıkar.
• Testislerin büyümeye başlamasından
yaklaşık bir yıl sonra penisin boyutu
artmaya başlar.
Puberte
• Bunu takip eden sürelerde eşeysel
bezlerin boyutları ve faaliyetleri de artar.
• Pubertede testosteron salgısı ile erkeğin
kendine has kemik ve kas yapısı
gelişmeye başlar.
Puberte
• Kızların puberte yaşı erkeklere nazaran
yaklaşık iki yaş kadar daha aşağıdadır.
• Genellikle 9-13 yaşları arasında başlar.
Puberte
• Önceden şişman olup sonradan zayıflayan
kız çocukları puberteye biraz daha önce
girer.
• Yaklaşık 7-8 yaşlarında adrenal
androjenlerin salgısı ile özellikle pubik
bölge kıllanmaya başlar (adrenarş).
Puberte
• Puberte ile birlikte LH ve FSH seviyeleri
artmaya başlar.
• Bunlar overlerin östrojen ve projesteron
salgılamasını uyarır.
Puberte
• Bu hormonlar primer ve sekonder seks
karakterlerinin gelişmesini sağlar.
• Ovaryumun gelişmesine bağlı olarak
menstural siklus başlar.
• İlk siklusa menarş denir
Menopoz
• Kadında genellikle 50 + 5 yaşlarında
menstural siklusun kesilmesi menopoz
olarak adlandırılır.
• Overlerin yaşlanmasına bağlı olarak
hipofiz tarafından üretilen
gonadotropinlere (FSH ve LH) duyarlılık
azaldığı için östrojen ve projesteron
yapımı azalır.
Menopoz
• Bunların yanısıra androjenlerin seviyesi ve
testosteron da düşer, fakat testosteron
seviyesindeki düşüş az miktardadır.
• Şayet menoapoz 40 yaşın altında
gerçekleşirse prameture menopoz olarak
adlandırılır.
Menopoz
• Erken menopozun sebebi tam olarak
bilinmemekle birlikte fazla sigara içimi,
radyasyona maruz kalma, kemoterapi
uygulaması ve cerrahi operasyonlar
menopoza girişi hızlandırılabilir.
• Menopoz semptomsuz seyredebileceği
gibi şiddetli etkilere de sahip olabilir.
Menopoz
• Kadınların çoğunda birkaç yıl süren sıcak
basması, halsizlik, sinirlilik, insomnia
(uykusuzluk), irritabilite, kas ağrıları ve kilo
artışı vardır.
• Kalp rahatsızlıklarının insidensi artar.
Menopoz
• Osteoporöz gelişir.
• Libido (cinsel istek) önemli derecede azalır
ve vajinal kuruluk ortaya çıkar.
• Bu semptomların giderilmesinde veya
hafifletilmesinde östrojen verilmesi
rahatlama sağlar ve aynı zamanda
osteoporöz tedavisinde de anlamlıdır.
Menopoz
• Östrojen takviyesinin kontrolü önemlidir.
• Çünkü fazlası postmenopoz dönemde
karaciğer hastalıklarına sebep olabilir.
Erkek Klimakteryumu
• Erkek seks hormonu üretimi kadında
olduğu gibi belli yaşta durmaz.
• 40 yaşlarından itibaren testosteron üretimi
gerilmeye başlar.
Erkek Klimakteryumu
• Buna paralel olarak sperm sayısında ve
özelliklerinde düşmeler görülür fakat diğer
hastalıklardan kaynaklanan herhangi bir
sorun yoksa ve penisin ereksiyonu
gerçekleşiyorsa 80 yaşlarında bile, zor da
olsa spermler yumurtayı dölleyerek kişinin
baba olmasını sağlayabilir.
• Bu özellik her zaman ve herkes için geçerli
olmayabilir.
Erkek Klimakteryumu
• Çoğunlukla gerçekleşen durum 60'lı
yaşlarda üreme kapasitesi azalışına ve
menopoza giren eşininkine paralel olarak
erkeğin cinsel aktivitesi de çok büyük bir
oranda geriler ve neredeyse yok
seviyesine iner.
Erkek Klimakteryumu
• Bazı erkeklerde de kadınlardaki gibi sıcak
basması, bunalma ve depresyon
görülebilir.
• Bu etkilerin tedavisinde testosteron,
sentetik androjenler ve kadınlarda olduğu
gibi östrojen uygulanması gerçekleştirilir.
DÖLLENME
• Cinsel birleşme ile vajinaya boşaltılan
ejakulatta bulunan birkaç yüz milyon
spermden sadece bir tanesinin yumurta içine
girerek iki tane haploid (n) kromozomlu
hücreden diploid (2n) kromozomlu hücre
oluşması olayına döllenme veya fertilizasyon
denir.
DÖLLENME
• Fertilizasyon, ovulasyondan 12-24 saat
kadar bir sürede gerçekleşir.
• Çünkü yumurta yalnızca bir gün kadar
canlı kalabilir.
DÖLLENME
• Spermin canlılık süresi üç güne kadar
çıkabilir.
• Döllenmenin gerçekleşmesi için
yumurtanın salındığı ve canlı kalabildiği
süre içerisinde spermin yumurtaya ulaşmış
olması gerekir.
DÖLLENME
• Aksi takdirde döllenme mümkün değildir.
• Ejakulasyondan yaklaşık 30 - 120 dakika
sonra, 15-20 cm'lik yol kateden yüz
milyonlarca spermden sadece birkaç yüz
kadarı uterin tüplerinin ovaryuma açılan
ampullasına ulaşır.
DÖLLENME
• Normal bir cinsel birleşmede her beş bin
spermden ancak bir tanesi vajinaya, her
14 milyon spermden ancak bir tanesi
servikal mukusu geçerek oosite ulaşır,
sperm sayısının azlığı bu noktada önem
kazanmaktadır.
• Yumurtayı dölleyebilecek yetenekleri
kazanmış (kapasitasyon) olan
spermlerden sadece bir tanesi ovumun
hücre membranı ile birleşir.
DÖLLENME
• Bu birleşmede spermin akrozom
enzimlerinin özellikle hiyaluronidaz
enziminin ovum membranını eritmede
önemli rolü vardır.
• Yaklaşık 30 dakika içerisinde spermin
genetik materyali ile ovumun genetik
materyali kaynaşmaya başlar.
Download