Slayt 1 - WordPress.com

advertisement




2 HİDROJEN ATOMU İLE
1 OKSİJEN ATOMU birleşti ve
Canlı yaşamında çok önemli yere sahip
SU oluştu.




Su hayatımızda çok önemli yere sahiptir.
Su yaşam için olmazsa olmazlarındandır
yaşamın.
Kısacası ;
SU HAYATTIR HAYAT GÜZEL…
BUZ suyun
KATI HALİ…
En çok gördüğümüz
hali SIVI HALİ…
Suyun GAZ hali…

Yağmur : Bulutlar rüzgarlarla sürüklenirken soğuk hava tabakalarıyla
karşılaştığında yoğuşma artar. Su tanecikleri birleşerek ağırlaşır ve
yeryüzüne düşer. Bu olaya yağmur denir.
*Kar : Bulutların çok soğuk hava tabakalarıyla karşılaştığında oluşan su
damlalarının donarak kristal hale gelmesi ve yeryüzüne inmesi olayıdır.
*Dolu : Su damlalarının çok soğuk hava tabakalarının içerisine birkaç keç
girip çıkması sonucunda büyük buz taneleri oluşur ve yeryüzüne düşer.
Bu yağış çeşidine ise dolu adı verilir.

Güneş yeryüzündeki karaları ve suları ısıtır. Havayı ise yeterince
ısıtamaz. Havanın bir kısmı dolaylı yoldan ısınır. Karalar ve
suların ısınması sırasında bunlarla temas eden alt tabakalardaki
hava da ısınır fakat üst tabakalardaki hava soğuk kalır. Yükseklere
çıkıldıkça hava soğur. Dağların üst kısımlarındaki karın geç
erimesinin sebebi de budur.
Yeryüzündeki sular güneş enerjisinin etkisiyle buharlaşarak
atmosferin üst tabakalarına çıkar ve kümeleşerek bulutları
oluşturur. Soğuk havanın etkisiyle bulutlardaki su buharı
yoğuşarak yağmur, kar ve dolu şeklinde yağış olarak yeryüzüne
geri döner. Bu suların bir kısmı deniz, göl ve akarsulara, bir kısmı
da toprak tarafından emilerek yer altı sularına karışır. İşte bu
olayların sürekli tekrarlanması olayına su döngüsü adı verilir.
Ere
1- Yoğunlaşma
2-Yağış
3-Toprağa Geçiş
4-Yüzeysel Akıntı
5-Buharlaşma
Suyun buhar formundan sıvı formuna değişim sürecidir. Havadaki su
buharı konveksiyon yardımıyla artar. Ilık-nemli hava yükselirken soğuk
hava aşağı doğru hareket eder. Ilık hava yükseldikçe sıcaklığı azalıp
enerjisini kaybettiğinden gaz halden sıvı veya katı (kar veya dolu) haline
döner.

Yağmur sulusepken kar, kar veya dolu olarak
bulutlardan salınan sudur. Atmosferde yoğunlaştığı
atmosferik hava akımında kalmasının zorlaştığı
durumda su buharından sonra yağış meydana gelir.

Dünya yüzeyine erişen yağışların bir kısmı toprağa sızar
(infiltrasyon) ve yeraltı sularını meydana getirirler.
Toprağa sızan su miktarı toprağın eğimi bitkilerin tipi ve
miktarı toprağın su ile doygun olup olmamasına bağlı olarak
değişir. Yüzeyde büyük yarıklar delikler bulunması toprağa
su geçişini kolaylaştırır.

Çok fazla yağış olduğunda toprak suya doyar ve suyun fazlasını alamaz.
Kalan su toprağın yüzeyinden akar (Runoff). Suyun toprağa emilemeyen
kısmı yüzey suları olarak isimlendirilir. Yüzeyel sular kar ve buzların
erimesiyle de oluşabilir.
Yüzey suları çaylara derelere ve nehirlere akar. Yüzey suları daima daha
alçak noktalara doğru taşınır dolayısıyla okyanuslara karışır.


Dünya yüzeyine erişen yağışların bir kısmı toprağa sızar ve yeraltı
sularını meydana getirir.
Yeraltı sularının bir bölümü derinde kapalı bir su katmanına ulaşır ve
kullanılabilmeleri için yeryüzüne özel bir yöntemle çıkarılmaları gerekir.
Yeraltı sularının diğer bir bölümü ise basınç etkisiyle üst toprak
katmanlarına doğru hareket eder ve yeryüzüne ulaşır. Bu sulara kaynak
suyu denir.

Bitkilerin nemlenmesiyle ve toprağın buharlaşmasıyla oluşan sudur.
Evapotranspiration atmosfere yeniden giren su buharıdır.
Evapotranspiration buhar olarak atmosfer içinde artmaya başlayan su
moleküllerinin neden olduğu güneş enerjisinin suyu ısıttığı durumda
oluşur.


Görüldüğü gibi gereksinmemiz olan suyun bize ulaşması için birçok
oluşum gerçekleşmektedir. Ve bu oluşumlar daima iş başındadır. Uç
örneklerde ise döngü farklı şekillerde gerçekleşir.
Örneğin Antartika donmuş olduğundan buharlaşma oluşmaz (buzlar
sublimation adı verilen bir oluşumla doğrudan su buharına dönüşür).
Yine örneğin Sahra Çölü çok kurak olduğundan yağış olmaz (su yere
düşmeden buharlaşma oluşur). Ancak döngü hep sürer.

İşte bu nedenle her gün içtiğimiz su dinozorlar dünyayı dolaştığında da
aynı döngü içerisinde dünyamızda dolaşmaktaydı.


Güneş ve çevresinde dolanan gezegenlerden oluşan güneş sistemi
dünya için, temel bir enerji kaynağıdır. Özellikle, dünyada
yaşayan canlılar için vazgeçilmez bir kaynaktır. Bugün kullanılan
çeşitli enerji kaynaklarının büyük kısmı, güneşin sebep olduğu
olaylar sonucu ortaya çıkar.
Günlük güneş enerjisi ile dünya aydınlatılabilmekte; yağışlar ile
su döngüsü sağlanabilmekte ve en önemlisi de, fotosentez ile canlı
yaşam sürdürülebilmektedir. Hayati önemdeki bu yıldızın
endüstriyel manada enerji üretimi de mümkündür.
Güneş, merkezinde meydana gelen
patlamalar sonucunda büyük miktarlarda
enerji üretir. Ürettiği enerjinin büyük bir
kısmı uzayda kaybolur. Bu enerjinin çok az
bir bölümü ısı ve ışık olarak Dünya’ya gelir.
Güneş Dünya’mızdaki hayatın devamını
sağlar. Işığı,bitkilerin besin ve oksijen
oluşturmasını sağlar. Isısı atmosferi ısıtır,
buharlaşma ve yoğunlaşmayı sağlar.
Yeryüzündeki bir çok enerjinin kaynağıdır.
Güneş ışınları dünyamızı ısıtır ve aydınlatır. Güneş enerjisinin
etkisiyle yeryüzündeki varlıklar, toprak ve su ısınır. Katılar ve gazlar da
güneş tarafından ısıtılır. İçi hava dolu bir balonu güneş alan bir yere
koyduğumuzda balonun biraz daha şiştiğini görürüz. Bunun nedeni
balonun ısınarak hacminin artmasıdır.
Sıcaklıkları farklı olan maddeler bir araya konulduğunda aralarında
enerji alış verişi olur. Alınan ya da verilen enerji ısı enerjisi denir.
•Isı ve sıcaklık ölçülebilir büyüklüklerdir.
•Isı enerji çeşididir,sıcaklık enerji değildir.
•Isı kalorimetre ile,sıcaklık ise termometre ile ölçülür.
•Isı birimi calori veya Joule'dür sıcaklık birimi ise sadece Derece'dir.
•Isı madde miktarına bağlıdır.Sıcaklık ise madde miktarına bağlı
değildir.

Bir maddenin belli bir ölçüye göre,
soğukluğunu veya ılıklığını gösteren nicelik,
sıcaklık olarak bilinir.
Isıtılan maddelerin sıcaklığı artar. Isı veren maddelerin ise azalır. Sıcak ve soğuk
maddeler birbiriyle temas ettiğinde aralarında ısı alış verişi meydana gelmektedir.
Sıcak maddeler ısı vererek soğurken soğuk maddeler ısı alarak ısınır. Isı akışı
daima sıcak maddeden soğuk maddeye doğrudur. Maddeler arasındaki ısı alış
verişi maddelerin sıcaklıkları eşitlenene kadar devam eder. Akan yalnızca ısıdır,
sıcaklık akmaz. Sıcaklık ısı etkisi ile oluşan bir değerdir.
Bir maddenin aldığı ısı; ısınma süresine ve madde miktarına bağlıdır. Buna göre:
Bir maddenin ısınma süresi arttığında aldığı ısı da artar.
Kütleleri farklı olan aynı cins maddeler eşit sürede ısıtıldığında, aldıkları ısılar aynı
olmasına rağmen, kütlesi küçük olan maddenin sıcaklığı daha fazla olur

Maddeler yandıklarında çevreye ısı yayarlar. Yandığında
çevresine ısı veren ve bu amaçla kullanılan maddelere yakıt adı
verilir. Evlerimizi ısıtmada yada yemek yapmakta kullandığımız
odun, kömür, fuel-oil, tüpgaz ve doğalgaz en çok kullandığımız
yakıtlardandır.
Ayrıca otomobil, uçak, gemi vb. taşıtlarda kullandığımız benzin,
mazot, LPG (Likit Petrol Gazı) de birer yakıttır .
Isının maddeler üzerindeki en belirgin etkisi ısınma ve
soğumadır.
Isınan maddelerin sıcaklığı artar, soğuyan maddelerin
sıcaklığı azalır.
Yazın elektrik ve telefon telleri sarkar, kışın ise
gerginleşir. Bunun nedeni tellerin ısınması ve
soğumasıdır.
Maddeler ısıtıldıkça genleşir, hacmi büyür. Bu duruma
genleşme denir.
Katılar, ısıtıldıklarında az genleşir.
Sıvılar, ısıtıldıklarında katılardan fazla genleşir.
Gazlar, ısıtıldıklarında katılardan ve sıvılardan daha
fazla genleşir.
Maddeler soğutulduğunda hacmi küçülür.
Maddelerin hacimce küçülmesine büzülme denir.
Katılar, sıvılara göre daha az büzülür. Gazlar ise hem
katılardan hem de sıvılardan daha fazla büzülür.
Genleşme ve büzülme birbirinin tersidir.
Her maddenin genleşme oranı farklıdır.
Bazı maddeler az, bazı maddeler çok genleşir.
Çok genleşen madde çok büzülür, az genleşen madde
az büzülür.







BUHARLAŞMA
Sıvı bir maddenin ısı olarak gaz haline geçmesi olayına buharlaşma denir.
Buharlaşma olayı sıvı yüzeyinde olur. Isı alan sıvı moleküllerinden bazıları sıvı
yüzeyinde,moleküller arası çekim kuvvetini ve sıvının yüzey gerilimini yenerek
gaz fazına geçer.
Buharlaşmaya basınç ve diğer fiziksel şartların etkisi çoktur :
· Buharlaşma her sıcaklıkta olabilir.
· Maddeler dışarıdan ısı alarak buharlaşırlar. Dolayısıyla buharlaşmanın olduğu
yerde serinleme olur.
· Sıcaklığın artması buharlaşmayı hızlandırır.
· Açık hava basıncının azalması buharlaşmayı artırır.
· Sıvının açık yüzey alanı arttıkça buharlaşma daha fazla olur.
· Rüzgarlı havada buharlaşma fazla olduğundan çamaşırlar daha çabuk kurur.
Buharlaşma ısısı
Kaynama noktasına gelmiş 1 gram sıvı maddenin tamamının aynı sıcaklıkta
gaz haline gelmesi için verilmesi gereken ısıya buharlaşma ısısı denir.
YOĞUNLAŞMA
Gaz halindeki bir maddenin ısı vererek sıvı hale geçmesine yoğunlaşma denir.
Erime ve donmada olduğu gibi, yoğunlaşma da, kaynamanın tersidir.
Dolayısıyla bir maddenin kaynama sıcaklığı ile yoğunlaşma sıcaklığı eşittir.
Buharlaşma ısısı ile yoğunlaşma ısısı da eşittir .
•Kaynama ve yoğunlaşma anında maddenin sıcaklığı değişmez.
•Bir maddenin kaynama sıcaklığı ile yoğunlaşma ısısı eşittir
•Bir maddenin buharlaşma ısısı ile yoğunlaşma ısısı eşittir.
•Kaynama sıcaklığı ile buharlaşma ısısı ayırt edici özelliklerdendir.


Bazı katı maddeler ısıtılınca sıvı hâle geçmeden doğrudan gaz hâle geçerler. Bu
olaya süblimleşme denir. Naftalin ve bazı koku yayan maddelerin zamanla
azaldığı görülür. Fakat hiç sıvılaştığı görülmez. Bu tür maddelerde süblimleşme
olur.
Aldığı ısı nedeniyle, sıvı maddelerin yüzeyinde yavaş yavaş buharlaşma başlar.
Isınmakta olan sıvının sıcaklığı yükselirken buharlaşma devam eder. Sıvı belirli bir
sıcaklığa ulaşınca yüzeye doğru kabarcıklar oluşur. Sıvının her tarafından
buharlaşma başlar. Sıcaklık sabit kalır. Sıvının sıcaklığının sabit kalarak
buharlaşmanın hızlı bir şekilde devam etmesine kaynama denir
KAYNAMA VE BUHARLAŞMA :
*Belli bir sıcaklıkta olur.
*Sıvının her tarafında ve hızlı olur.
*Ortamdan ısı alarak gerçekleşir.
*Her sıcaklıkta olur.
*Sıvının yüzeyinde ve yavaş olur.
*Ortamdan ısı alarak gerçekleşir.
Sıvı hâldeki saf maddeleri ısıttığımızda sıcaklık yükselir.
Sıcaklık, belli bir noktaya geldiğinde ısı verilmesine rağmen
değişmez. Isı almaya devam eder. Sıvı kaynamaya başlar ve
sıcaklığı sabit kalır. Bu sıcaklığa kaynama noktası denir.
ERİME VE DONMA
İlkbahar ve yaz mevsimlerinde bazen dolu, kış
mevsiminde kar yağar. Soğuk havalarda ise yeryüzündeki su
birikintileri buz hâline gelir. Kar, dolu ve buz, suyun katı
hâlidir.
Dolu, kar ve buz ısının etkisiyle eriyerek tekrar su hâline
gelir.
Suyun buz hâline gelerek katılaşmasına donma, buzun su
hâline gelmesine erime denir.
Katı bir madde erirken bulunduğu ortamdan ısı alır.
Sıvı bir madde donarken bulunduğu ortama ısı verir.
Saf maddelerin erime ve donma sıcaklığı aynıdır. Saf bir
madde hangi sıcaklıkta eriyorsa o sıcaklıkta donar.
SUYUN
ISI
İLE
ETKİLEŞİMİ
MADDENİN AYIRT EDİCİ ÖZELLİKLERİ
3 Tanedir.
1 . Kaynama sıcaklığı
2 . Erime – Donma sıcaklığı
3 . Yoğunluk
Sabit atmosfer basıncı altında bütün sıvı maddelerin, sıvı halden
gaz hale geçtiği sabit bir sıcaklık değeri vardır. Bu sıcaklık
değerine kaynama sıcaklığı denir.
Kaynama sıcaklığı maddeler için ayırt edici bir özelliktir
Her saf maddenin kaynama sıcaklığı farklıdır.
Ortam ve koşullar değişmedikçe bir saf maddenin kaynama
sıcaklığı her zaman aynıdır.
Saf maddeler kaynama sıcaklığına göre ayırt edilebilir.
Bilim adamları, kaynama sıcaklığını test ederek bir maddenin saf
olup olmadığını ve türünü belirlerler.




A- Açık hava basıncı : Kaynama sıcaklığı atmosfer basıncıyla doğru orantılı olarak artar ya da
azalır. Yükseklere çıkıldıkça dış basınç düştüğünden sıvıların kaynama sıcaklıkları da düşer
B –Sıvının cinsi : Kaynama sıcaklığı her sıvı için farklıdır. Örneğin saf su 100 0C de , C2H5OH
78 0C de kaynar.
C - Sıvının saflığı : Saf sıvılar sabit basınç altında her zaman sabit bir sıcaklıkta kaynarlar.
Fakat sıvıya, sıvıda çözünebilen bir katı eklendiği zaman kaynama sıcaklığı yükseldiği gibi,
donma sıcaklığı da düşer.
Saf su 1 atm basınçta 100 0C de kaynadığı halde tuzlu su 100 0C nin üzerindeki bir sıcaklıkta
kaynar ve kaynarken sıcaklık sabit kalmaz.
Katı maddelerin ısıtıldığında sıvı hâle geçtiği sıcaklığa Erime;
sıvıların sıvı halden katı hale geçtiği andaki sıcaklığa Donma
sıcaklığı denir
Katı ve sıvılar için ayırt edicidir.
Erime Isısı
Erime sıcaklığındaki bir katının 1 gramının yine aynı sıcaklıkta sıvı
hale gelmesi için verilmesi gerekli ısıya Erime ısısı denir.
Erime ısısı da ayırt edici bir özelliktir.
Erime ile donma birbirinin tersidir.
Bundan dolayı bir maddenin erime sıcaklığı, donma
sıcaklığına eşittir. Erime ısısı da donma ısısına eşittir
Erime ve donma sıcaklığı normal şartlarda sabittir. Eğer basınç ve
maddenin saflığı değiştirilirse, maddelerin erime ve donma sıcaklığıda
değişir.
1.Basıncın erime ve donmaya etkisi
Basınç, birim yüzeye etkiyen dik kuvvet olduğundan, maddenin
moleküllerini bir arada tutarak dağılmasını önleme yönünde etki eder.
Erirken hacmi artan maddeler için, basıncın artması erimeyi
zorlaştırdığı için erime noktası yükselir. Basıncın azalması ise, erime
noktasını düşürür.
2.Safsızlığın erime ve donmaya etkisi
Saf bir maddenin içine başka bir madde karıştırılırsa, maddenin
saflığı bozulur. Saf olmayan bu karışımın, saf maddeye göre
erime ve donma sıcaklığı değişir
Maddelerin 1 cm3’
ünün gram cinsinden kütlesine öz kütle denir. Öz kütle (d) ile
gösterilir.
Kütle (m) ve hacim (V) arasında d=m/v bağıntısı vardır. Öz kütlenin birimi
g/cm3 dür.
Saf maddelerin (element ve bileşik) öz kütleleri sabittir. Karışımların öz
kütleleri ise sabit değildir.
Bir maddenin öz kütlesinden söz ederken sabit bir sıcaklıktaki öz kütlesinden
söz edilmelidir. Sıcaklık değiştiğinde maddenin hacmi değişeceğinden öz
kütlesi de değişir. Özellikle gazlardaki değişiklik daha belirgindir.
Öz kütle, maddenin karakteristik özelliği olmasına rağmen yalnız öz
kütlesi bilinen bir maddenin hangi madde olduğu anlaşılamayabilir. Bir
maddenin hangi madde olduğunun anlaşılabilmesi için birden fazla ayırt
edici özelliğinin incelenmesi gerekir
Maddelerin suda yüzmelerinin ya da batmalarının nedeni ağır ya
da hafif olmalarından değildir. Ağır olan koca bir tomruk, su
üzerinde yüzerken hafif olan küçük bir taş hemen batar. Bunun
nedeni maddenin boyutlarına göre ağır ya da hafif olmasıdır.
Suda yüzme – batmanın tek başına kütle ya da hacimle ilgisi
yoktur. Her ikisi ile birden ilişkisi vardır.
Cismin kütlesi büyük, hacmi küçük olursa batar.
Bir cismin suda batması için daha ağır olması önemli değildir.
Maddenin yoğun olması önemlidir.
Suda batan madde, yüzen maddeden daha yoğundur.
Her maddenin yoğunluğu, 1 ml hacmindeki kütlesi tartılarak
bulunur.
Maddenin 1 ml hacmindeki kütle miktarı yoğunluk ya da birim
hacim kütle diye tanımlanır.
Her maddenin birim hacim kütlesi farklıdır.

VE İŞTE
BİTTİ …
Download