Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden

advertisement
Bugün; ilkokul mezunu vatandaşımızdan yüksek öğrenim yapan
öğrencimize, memurumuzdan amirimize, işçimizden işverenimize
varıncaya kadar, toplumun bütün kademelerinde -Türkçe sevdalıları ve
bu konuda hassasiyet gösterenler hariç- dilimizin imlâsı ve telâffuzu
hesaba katılmamakta ve tam anlamıyla bir Türkçe konuşulup
yazılmamaktadır.
Şüphesiz, herkes; yazısında ve konuşmasında, kelime ve
cümlelerinin ses, ahenk ve anlam bakımından kusursuz olmasını arzu
eder. Ama, bunu istisnaların dışında birçoğumuz beceremeyiz.
İyi bir cümle; dilbilgisi, açıklık, duruluk, sadelik, tabiîlik,
mantık ve bilgi yönlerinden doğru olan cümledir. İyi bir cümlenin
niteliklerini taşımayan cümlelerde anlatım bozukluğu vardır.
Bu bölümde; bir daha tekrarlanmaması, üzerine yenilerinin
eklenmemesi ümit ve arzusuyla, Türk dilinin imlâsı ve telâffuzuyla ilgili
olarak yapılan yanlışlar ve anlatım bozuklukları ile güzel yazmak, güzel
konuşmak için nelerin yapılması ve yapılmaması gerektiği üzerinde
duracağız.
CÜMLE BOZUKLUKLARI
Doğrudan doğruya cümlenin yapısını bozan anlatım
bozukluklarına, cümle bozuklukları denir. Cümle bozukluklarına yol
açan asıl sebep, cümleyi meydana getiren unsurların söz dizimi
kaidelerine aykırı olarak kullanılmasıdır. Cümle bozuklukları, başlıca
dört şekilde ortaya çıkar:
1-) Eksiklik : Cümlede herhangi bir unsurun eksik olmasıdır.
“Teyzem bana ne sarıldı, ne de öptü.” (Teyzem bana ne sarıldı, ne de
beni öptü. ) Bu cümlede beni sözü unutulmuştur.
“Şimdi artık kimi sevdiğimi, saygı duyduğumu bilmiyorum.” ( Şimdi
artık kimi sevdiğimi, kime saygı duyduğumu bilmiyorum. ) Bu cümlede,
kime sözü unutulmuştur.
2-) Fazlalık : Cümlede bazı eklerin, kelime veya kelime gruplarının
lüzumsuz olarak kullanılmasıdır.
“Öğrenciler arasındaki mevcut ikilik büyüyor.” (Öğrenciler arasındaki
ikilik büyüyor.)
“Haksız yere uğradığı iftiraya kurban gitti.” ( İftiraya kurban gitti. )
3-) Sıra yanlışlığı : Bir cümlede önce gelmesi gereken unsurların sonra,
sonra gelmesi gereken unsurların da önce bulunmasıdır. Buna takdim
tehir yanlışı denir.
“Yüzme, en iyi denizde öğrenilir.” ( En iyi yüzme denizde öğrenilir. )
“Yapılan oylamada önerge 235’e karşı 17 oyla reddedilmiştir.” (Yapılan
oylamada önerge 17’ye karşı 235 oyla reddedilmiştir. )
4-) Uyumsuzluk: Cümledeki unsurların birbirleriyle uyum hâlinde
olmamaları demektir. Bilhassa, fiil ile cümlenin veya kelime gruplarının
diğer unsurları arasında uyumsuzluklara sık sık rastlanmaktadır.
“Devlet memurlarının hayat şartlarının artırılması gerekir.” ( Devlet
memurlarının hayat şartlarının düzeltilmesi gerekir. )
“Şurası da muhakkak ki, öğrencilerin isteklerini de göz önünde tutmak
gerekir sanıyorum.” (Şurası da muhakkak ki, öğrencilerin isteklerini de
göz önünde tutmak gerekir. )
ANLATIM BOZUKLUKLARI
A) Ses ve Ahenk Kusurları : İşitme ile ilgili olan, kulağa hoş gelmeyen,
kulağı tırmalayan kusurlardır.
1-) Tenafür : Bir kelime veya kelime grubundaki seslerin telâffuz
bakımından birbiriyle uyuşmaması, kulağa hoş gelmeyen bir izlenim
uyandırmasıdır. Böyle durumlarda dil, bazen kendi kendine tedbir alarak
tenafürü önler. Meselâ “ufak, küçük, büyük” gibi kelimeler, küçültme
ekleri alınca; “ufacık, küçücük, büyücek” şekillerine girer. “azcık” yerine
“azıcık” , “bircik” yerine “biricik” denmesi de , dilin tenafüre karşı kendi
kendine uyguladığı bir tedbirdir. Söyleyiş güzelliğini bozan kelimelere,
mütenafir kelimeler denir. Mütenafir kelime, kelime grubu ve cümle
örnekleri:
koşullaştırılmışlık,
bilinçlilik,
batılılaşmışlık,
biçimselleştirilebilirlik, basınç ölçer, bu biçim işleyiş içinde..., çok
şaşacaktır... Çocuklar arasında söylenen ve aynı zamanda diksiyon
eğitiminde de kullanılan yanıltmacalar, tenafürün en aşırı örnekleridir:
Üç tas has hoşaf... Bir dalda bir kartal dal tartar, kartal kalkar dal sarkar. Şu
köşe yaz köşesi, bu köşe kış köşesi, ortada su şişesi.
2-) Zincirlenme : Kelime grubunda veya cümlede aynı eklerin zincirleme
olarak birbirine bağlanması demektir.
“Selçuk Üniversitesinin Fen - Edebiyat Fakültesinin Doğu Dilleri ve
Edebiyatları Bölümünün Fars Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Öğretim
Üyesi...”
“Kapıyı açıp, ayakkabılarını çıkarıp, salona yürüyüp koltuğa oturdu.”
3-) Tekrar Sıklığı : Bir cümlede aynı sözü lüzumsuz yere sıkça
tekrarlamak demektir.
“Televizyon programları içerisinde, Türkçe’yi doğru kullanmayı
öğütleyen ve dil yanışlarından bahseden programlara çok az
rastlanmaktadır.”
B) Anlam Kusurları : Bir cümlenin anlaşılmasını zorlaştıran kusurlardır.
Bu kusurların başlıcaları şunlardır :
1-) Anlamca Birbirine Yakın Kelimeleri Bir Arada Kullanmak :
“Eldeki malûmatları, ipuçlarını bir araya getirdiğimizde; gayet faydalı,
faydalı olduğu kadar da yararlı bilgiler elde ettik.”
“Bab-ı Âli’nin yüksek kapısından firar edip kaçarken, yek süvari bir atlıya
tesadüfen rast geldi.”
Ayrıca, eş anlamlı veya anlamca birbirine yakın kelimeleri, deyimlerde
ve atasözlerinde birbirlerinin yerine kullanmak da doğru değildir:
Kara mürekkep ( siyah mürekkep ), Siyah talih ( kara talih ), Tanrı aşkına
( Allah aşkına ), Tanrı’ya ısmarladık ( Allah’a ısmarladık ), Yüreksiz
( kalpsiz ), Başsız ( kafasız ), Beyaz akçe siyah gün içindir. ( Ak akçe kara
gün içindir.), Zaman nakittir. ( Vakit paradır. ), Sakla samanı gelir vakti. (
Sakla samanı gelir zamanı. )...
2-) Kullanıştan Düşmüş Kelime ve Tamlamaları Kullanmak:
Yazıklı ( günahkâr ), sağaltman ( doktor ), bark ( apartman ), gözgü
( ayna ), selce ( istiridye ), zaviye tan-mütekabile tan-ı dahile tan ( iç
ters açılar ) v.b.
Dilimizin, telâffuzunu değiştirdiği bazı kelimeleri aslî şekilleriyle
kullanmak da doğru değildir.
Müşkil ( müşkül ), mümkin ( mümkün ), terceme ( tercüme ), kitab
( kitap ), club ( kulüp ), cart ( kart ), auto ( oto ), laser ( lâzer ) v.b.
3-) Bir kelimenin Türkçe’si varken, yabancı dillerden alınan
karşılığını kullanmak:
Generation ( kuşak ), moncher ( azizim ), fair - play ( dostluk ) hello
( merhaba ), showroom ( teşhir salonu ), shopping center ( alış veriş
merkezi ), gross market ( büyük alış veriş merkezi ), consensus
( uzlaşma ) , mösyö ( bay ) , hat - tick ( bir maçta üç gol atmak ),
discount market ( indirim marketi ), final four ( çeyrek final ) v.b.
4-) Yabancı Kelimelerle Türkçe Kelimeleri Birleştirmek ve Türkçe
Kelimelere Yabancı Ekler Yabancı Kelimelere de Türkçe Ekler
Getirmek:
Makro düzey, mikro düzey, makro dilbilim, gayri pratik, gayri sosyal,
en asgarî, en azamî, güzergâh üzerinde, hakem triosu ( hakem üçlüsü ),
drive etmek ( sürmek ) v.b.
Derskolik, çaykolik, dokunmatik, ayriyeten, direkman, kardeşane...
5-) İş Yerlerine, Televizyon Kanallarına, Radyo İstasyonlarına ve
Ürünlere; Yarı Türkçe Yarı Yabancı Veya Tamamen Yabancı Adlar
Vermek ve Bu Adların Kısaltmalarını Batı Aksanıyla Söylemek:
Millenium Flowers, Blue Radio, MMC ( Mega Music Channel ), Bilgi
Bilişim Center, Show, İnter Star, Cine 5, Number One FM, Mega
Market, Pasta Bank, Ali’s Hause, Narin Shoes, Lâle Socks v.b.
Türkçe kelime gruplarının, dilimizde çok sık kullanılarak bizden
bir unsur hâline gelen yabancı ifadelerin ve özellikle Türk yayın kurumu
isimlerinin, mutlaka dilimizin kısaltma kurallarına göre okunması
gerekir.
Lâtin asıllı Türk alfabesinde, ünsüzler “e” ünlüsüyle seslendirilir.
Özellikle “h” ünsüzünde çok farklı söyleyişler dikkat çekmektedir. “h”
ünsüzü için kullanılan; ha, aş, haş, eyç.. gibi şekiller asla doğru değildir.
Bir konfeksiyoncu, imal ettiği ürünlerin üzerini, tamamen
yabancı ve çoğu da anlamsız, uydurma kelimelerle ve garip garip
resimlerle dolduruyor, bu ürünleri de herkes kapış kapış alıyor. Nedense,
alış verişlerde isimleri yabancı olan iş yerleri tercih ediliyor.
Eğer, o ürünlerin üzerindeki yazılar Türkçe olsa, kimse dönüp
bakmayacak, çünkü yazılanların çoğu anlamsız ve uydurma!.. Eğer, o iş
yerlerinin ismi Türkçe olsa, müşteri sayısında azalma oluyor. Bir malın
markası ve üzerindeki yazılar, anlamı bilinmeyen kelimelerden ibaretse,
daha çok alıcı buluyor. Maalesef arz talep meselesi !...
1996 - 1997 YILI ÖSS SORULARI
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Sorunlara, onun daha nesnel bir tavırla yaklaşacağını ve çözüm
getireceğini umuyordum.
B) Son günlerde tanık olduğum bazı olaylar, onunla ilgili görüşlerimin
değişmesine yol açtı.
C) Amaçlarına ulaşabilmek için her türlü engeli aşmaya çalışan bu
gençlere imreniyorum.
D) Araştırmamı istediğim yönde sürdürebilmem için öncelikle,
yararlanacağım kaynakları saptamalıyım.
E) Bu soru ben ve benim gibi sınava girmiş olan bir çok kişinin
kafasını karıştırdı.
Doğru cevap : E şıkkı
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Dürüst biri olduğundan dün de bugün de kuşkuya düşmüyorum.
B) Hukukçu olmadığımdan, işin bu yönünü sizinle tartışamam.
C) Bu konuda bir araştırma yapılmasını, hazırlanacak raporun ilgili
kuruluşlara gönderilmesini istedim.
D) Ben, öyle olduğunu düşünüyor, öyle olduğuna inanıyorum.
E) Anımsanacağı gibi, bir yıldan beri bu konuda yazılar yazıyor,
ilgilileri uyarıyorum.
Doğru cevap : A şıkkı
3. Muğla yöresindeki çıkan yangınlardan geriye, çırılçıplak ve simsiyah
dağlar, tepeler kaldı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden
kaynaklanmaktadır?
A) Çoğul ekinin gereksiz kullanılmasından
B) İlgi ekinin gereksiz kullanılmasından
C) Bağlacın yanlış yerde kullanılmasından
D) Yüklemin şimdiki zaman yerine geçmiş zamanda kullanılmasından
E) Özne ile yüklem arasında uyumsuzluk bulunmasından
Doğru cevap : B şıkkı
4. Öğrenciyi, düşünmeye ve yaratıcı olmaya yönelten ve herhangi bir
konu üzerinde eleştiri yapmasını sağlayan bir anlayış, eğitim
sistemimize henüz yerleşmedi.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden
kaynaklanmaktadır?
A) Dolaylı tümlecin cümlenin başında kullanılmamasından
B) Öznenin birden fazla sözcükten oluşmasından
C) Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından
D) Tamlayan eksikliğinden
E) Gereksiz yere zarf tümleci kullanılmasından
Doğru cevap : D şıkkı
1997 - 1998 YILI ÖSS SORULARI
1. Türkçe’de bir cümlenin öznesi, birinci ve üçüncü tekil kişiden
oluşuyorsa, yüklemi birinci çoğul kişi olur.
Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu kurala
kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır?
uymamaktan
A) O akşam ben kendi odama, Fatma da kendi odasına çekilmişti.
B) Teyzemlerin yeni evlerine taşınmasından sonra siz bu eve yerleştiniz.
C) Havalar böyle giderse bir süre daha kahvaltımızı balkonda
yapabileceğiz.
D) Ben de bir tabak alıp sofraya oturayım.
E) Babasıyla annesi, bu evi üç yılda zar zor yaptırabildiler.
Doğru cevap : A şıkkı
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) O yıllarda hepimiz tiyatro tutkunuyduk ve çalışmaya susamıştık.
B) Film, bir ailenin sıradan olaylar karşısındaki şaşırtıcı tutumunu
ustalıkla yansıtıyor.
C) Festivalin bu bölümünde, müziğin farklı türlerinde adını duyurmuş
sanatçılar sahneye çıkacak.
D) Sanatçının bu karikatürleri, başta Berlin ve Paris olmak üzere
Avrupa’nın çeşitli kentlerinde sergilenecek.
E) Bu kameralar, rahatça kullanabildiği ve taşınmasının kolay olması
nedeniyle tercih ediliyor.
Doğru cevap : E şıkkı
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Yetkililer, bu konuda uluslararası işbirliği yapılmasına karar
verdiler.
B) Siyasi, askeri ve ekonomi alanlarında görüştüler.
C) Üye olan ülkelere toplantı konusunda bilgi verilmesini gerekli
gördüler.
D) Toplantıda, herkesin tartışmalara katılması gerektiğini söylediler.
E) Gelecek toplantıda ele alınacak konuyu belirlediler.
Doğru cevap : B şıkkı
4. Yanlış bir şey yapsam da kızmaz; ama inanılmayacak kadar anlayışlıdır.
Bu cümledeki anlatım
kaynaklanmaktadır?
bozukluğu
aşağıdakilerin
A) Yüklemin geniş zamanlı olmasından
B) Cümleciklerin ortak özneli olmasından
C) Yanlış ilgeç kullanılmasından
D) Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından
E) “bile” yerine “da” bağlacı kullanılmasından
Doğru cevap : D şıkkı
hangisinden
1998 - 1999 YILI ÖSS SORULARI
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Çalışma yaşamınızda bu tür güçlüklerle sık sık karşılaşacaksınız.
B) Bizim için önemli olan, görevinizi en iyi biçimde yerine
getirmenizdir.
C) Bir sorunla karşılaştığınızda bizlerden yardım isteyebilirsiniz.
D) Bu, sizlere verebileceğimiz en önemli ödül ve en önemli hedeftir.
E) Bu işte de başarılı olacağınızdan hiç kuşkumuz yoktur.
Doğru cevap : D şıkkı
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Hava kirliliğine karşı çeşitli önlemler alınabilir.
B) Çevre sorunlarıyla ilgili toplantılar yapılmalıdır.
C) Bu gaz, havada yoğun oranda bulunur.
D) Akarsularımız sanayi atıklarıyla kirleniyor.
E) Gençler, doğanın korunması konusunda bilinçleniyor.
Doğru cevap : C şıkkı
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Makinenizi, arkadaki
kapatmanız gerekmektedir.
açma-kapama
düğmesine
basarak
B) Daha fazla bilgi edinmek için yetkili satıcınıza başvurabilirsiniz.
C) Bilgisayarınızın bozuk olup olmadığını öğrenebilmek için onu bir
teknisyene göstermelisiniz.
D) Bu bölümde, bilgisayarınızı
kullanacağınız açıklanmaktadır.
nasıl
kuracağınız
ve
nasıl
E) Bu kılavuzda sizi belli türdeki bilgilere uyarmak için bazı özel
işaretler kullanılmıştır.
Doğru cevap : E şıkkı
4. Gürültüden uzak, doğal güzelliklerle dolu parkın bir ( I ) köşesinde,
yaşlı bir ( II ) hanım masanın üstüne koyduğu romanını bir ( III ) karış
uzaktan okumaya çalışıyor; bir ( IV ) şişman, spor giyimli bir ( V )
adam da dalgın dalgın uzaklara bakıyordu.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunu gidermek için altı çizili
sözcüklerden hangisi atılmalıdır?
A) I.
B) II.
Doğru cevap : D şıkkı
C) III.
D) IV.
E)V.
5. Oraya gidersen, etnografya ya da Kurtuluş Savaşı müzelerini
gezmelisin.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden
kaynaklanmaktadır?
A) Yanlış bağlaç kullanılmasından
B) Koşul cümlesi olmasından
C) Nesnenin yanlış yerde bulunmasından
D) Yüklemin gereklilik kipinde olmasından
E) Ad tamlamasının gereksiz kullanılmasından
Doğru cevap : A şıkkı
1999 - 2000 YILI ÖSS SORULARI
1. Fiyatlar çok pahalı olduğu için satışlar çok durgun.
Bu cümledeki anlatım bozukluğunu gidermek için aşağıdaki
değişikliklerden hangisi yapılmalıdır?
A) “çok” sözcükleri atılmalı
B) “durgun” yerine “az” sözcüğü getirilmeli
C) “olduğu için” yerine “olduğundan” sözcüğü getirilmeli
D) “ satışlar” yerine “alışveriş” sözcüğü getirilmeli
E) “pahalı” yerine “yüksek” sözcüğü getirilmeli
Doğru cevap : E şıkkı
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu konuda nasıl bir çalışma yapılması gerektiği, uzmanlarca
tartışılacak.
B) Olaydan büyük
cezalandırılmasını istedi.
bir
üzüntü
duyduğunu,
suçluların
C) Yeni binaların ne zaman hizmete açılacağını, basın aracılığıyla
duyuracaklarını belirtti.
D) Sorunlara sağduyuyla yaklaşmanın,
kolaylaştıracağı sonucuna varıldı.
onların
çözümünü
E) Bölgede, kış mevsiminin uzun sürmesi nedeniyle alınması gerekli
önlemler yetkililere bildirildi.
Doğru cevap : B şıkkı
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Ozan, 1940 yıllarında yeni şiirimizin başta gelen adlarından
biriydi.
B) O, 1946 yılında düzenlenen bir yarışmada birinci olmuştu.
C) Aradan yıllar geçmesine karşın şiir anlayışında bir değişiklik
olmadı.
D) Onun ilgi çekici yanlarından biri de konuları abartarak
anlatmasıdır.
E) Toplumsal ve bireysel olaylara, yan tutmadan bakar.
Doğru cevap : A şıkkı
4. Yaptıklarını kendi ağzıyla itiraf etti.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden
kaynaklanmaktadır?
A) Yüklemin III. tekil kişili olmasından
B) Nesnenin çoğul eki almasından
C) Gereksiz söz kullanılmasından
D) Yüklemin di’li geçmiş zamanlı olmasından
E) Nesnenin yanlış yerde kullanılmasından
Doğru cevap : C şıkkı
5. O kurumda eğitim görmüş herkes, saygılı, hoşgörülü ve esnek
olmak gibi çok önemli erdemler kazanmışlardır.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden
kaynaklanmaktadır?
A) Gereksiz yere sıfat kullanılmasından
B) Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından
C) Yükleme ek-fiil getirilmesinden
D)Öznenin sözcük öbeği olmasından
E) Özne - yüklem uyuşmazlığından
Doğru cevap : E şıkkı
2000 - 2001 YILI ÖSS SORULARI
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Uzun süre ayakta kalabilmesi için bu yapı, neme dayanıklı cam,
kireç ve tuğla tozundan oluşan harçla yapılmıştır.
B) Bir kamu kuruluşuna ait sevimli konukevinin önünde fotoğraf
çektirdikten sonra oradan ayrıldık.
C) Oraya gitmeye karar verirseniz, bu gezi için en az iki gün ayırmanız
gerekir.
D) Her sabah erkenden kalkarak açık havada yürüyüş yapmanın kalp
sağlığını olumlu yönde etkilediği öğrendik.
E) Adaylar yirmi beş yaşından büyük olmalı ve sağlık kontrolünden
geçmiş olması gerektiğini söyledi.
Doğru cevap : E şıkkı
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) İlk karşılaşmamızda bana bu kadar yakınlık göstermesine çok
şaşırmıştım.
B) Bu kadar yetenekli bir çocuğu, sanata yönlendirmekle çok iyi bir iş
yaptığını düşünüyorum.
C) Geçirdiğim rahatsızlığı, büyük bir başarıyla ameliyat ederek
sağlığıma kavuşturdu.
D) Bu aşamada, olayları doğal akışına bırakmanın doğru olacağı
kanısındaydı.
E) Aralarındaki sorunların görüş farklılıklarından kaynaklandığını
biliyordu.
Doğru cevap : C şıkkı
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Takımlardan biri, ötekinin bitmek bilmeyen karşılıklı saldırılarına
daha fazla dayanamadı.
B) Maçlarda, taraftarların çıkardığı olaylar spora gölge düşürüyor.
C) Sağlıklı kalabilmenin temel koşullarından biri de spor yapmaktır.
D) Son yıllarda kimi takımlar, Avrupa takımlarıyla yaptıkları maçlarda
yüzümüzü ağartıyor.
E) Ancak düzenli olarak yapılan spor yararlı olur.
Doğru cevap : A şıkkı
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Bu anlaşmazlıkların giderilmesi için zamana gerek var.
B) Bu konunun, öncelikle ve ayrıntılı bir biçimde ele alınması
gerekiyor.
C) Üyeler, onunla ilgili görüşlerini daha sonra açıklayacaklarını
belirttiler.
D) Mimar ya da mimarlıkla ilgileniyorsanız bu kitabı okuyun.
E) Herkesin yaşamında birtakım sorunlar olduğunu hepimiz biliriz.
Doğru cevap : D şıkkı
2001 - 2002 YILI ÖSS SORULARI
1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Sanayide gelişmiş ülkelerde, bu tür sorunlar hızla çözülüyor.
B) Düzenlenen toplantı ve törenlerde bütün öğrenciler görev alıyor.
C) Bu konuda yapılan açıklamaların anlaşılmayacak bir yanı
bulunmuyor.
D) Kurumda çalışanların başarısının, bu koşullara bağlı olduğu
düşünülüyor.
E) Teknoloji ne kadar artarsa da el emeğinin önemi azalmıyor.
Doğru cevap : E şıkkı
2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Buluştukları zaman sanattan, edebiyattan konuşuyor, kimi
sanatçıları eleştiriyorlardı.
B) Ortada, karamsar olmayı gerektirecek bir durum yoktu.
C) Bu kitapları okumak, çocuğun ufkunu genişletiyor, ona farklı
dünyaların kapılarını açıyordu.
D) Bu kendi resimleri için açtığı ilk kişisel sergisi olacağı için çok
heyecanlıydı.
E) Çok yorgun olduğu için o akşam erkenden yatmak istedi.
Doğru cevap : D şıkkı
3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Burada tiyatro salonundan internet kafeye kadar birçok etkinlik
bulunuyor.
B) Kentteki yaşam,
hareketleniyor.
öğretim
kurumlarının
sayısı
arttıkça
C) Öğrencilerin sporla ilgili gereksinimlerinin karşılanması için
girişimlerde bulunuluyor.
D) Kütüphaneden yararlanacak öğrencilerin önce kütüphaneye üye
olmaları gerekiyor.
E) Bilimsel araştırma yapacaklara her türlü olanak sağlanıyor.
Doğru cevap : A şıkkı
4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Gazetelerde bu tür haberlere hemen her gün rastlanıyor.
B) Yazar, yaşadıklarını etkili bir biçimde anlatmakta başarılı olamıyor.
C) Yemeğini erken yemesi gerektiği halde, hasta bu yasağa uymuyor.
D) Bu alandaki çalışmaların hala yeterli bir düzeye ulaşamadığı
söyleniyor.
E) Trafikle ilgili sorunların çözümü için, geniş kapsamlı bir toplantı
düzenleniyor.
Doğru cevap : C şıkkı
5. Hiç kimse ona gerçeği anlatmamış; onu yalan yanlış sözlerle
oyalamıştı.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerden
hangisiyle giderilebilir?
A) “gerçeği” terine “doğruyu” sözcüğü getirilerek
B) “anlatmamış”tan sonra “herkes” sözcüğü getirilerek
C) “anlatmamış” yerine “söylememiş” sözcüğü getirilerek
D) “onu” sözcüğü atılarak
E) “oyalamıştı” yerine “kandırmıştı” sözcüğü getirilerek
Doğru cevap : B şıkkı
“..meslektaşlarımız dâhi olsa..” Etv, Günün Yorumu, 23.06.1999, 21:25
Bu cümlede dahi şeklinde kullanılması gereken, ‘bile’ anlamına gelen
kelimenin, dâhi şeklinde kullanılmasıyla cümleden ‘uzman ya da üstün
zekalı’ anlamı çıkmaktadır.
“Çünkü sana yaptıkları için nasıl teşekkür edeceğimi bulamadım.”
SHOW, Dizi: Cesur ve Güzel, 02.07.1955, 17:29
Bu cümlede de ‘bilemedim’ kelimesi yerine ‘bulamadım’ kelimesi
kullanılarak bir dil yanlışlığı yapılmıştır.
“Öğrenciler uzun bir tatile çıkacak olmanın sevincini...” Kanal A,
Haber, 25.06.1999, 18:30
Burada okulların kapatılması ve dolayısıyla ‘tatile girmek’ söz
konusudur. ‘Tatile çıkmak’ başka anlamdadır.
“Hem yurt içinde hem yurt dışında dış gelişmeleri sizlere vermeye
devam ediyoruz.” Kanal 7, Dünyadan Yansımalar, 03.07.1999, 19:57
Yurt içinde dış gelişme olamayacağı için, ifadede bir mantıksızlık
vardır. Ayrıca içinde ve dışında kelimelerinin de içinden, dışından
şeklinde olması gerekir.
“Evet ilk görüntüleri sayın Abdullah Akalp’ten dinliyoruz.” OLAY,
Padok, 15.05.1999, 12:13
Bu cümlede “görüntü dinlemek” şeklinde bir ifade karşımıza çıkmıştır.
Hâlbuki görüntü ya “seyredilir” ya da “izlenir”. Cümlede yanlış bir fiil
kullanıldığı için anlam uyumsuzluğu ortaya çıkmıştır.
“Ayşe arkadaşımızın söylediği soruya cevap vereyim.” SHOW, Güne
Merhaba, 07.05.1999, 08:15
Yapı bakımından doğru bir cümledir. Ancak burada “soru söylemek”
şeklinde ifade edilen kavram, cümledeki cevap vermek kavramı ile
uyumlu değildir. “Soru söylemek” yerine “soru sormak” ifadesi,
cümleye uygun düşmektedir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz: “Ayşe
arkadaşımızın
sorduğu
soruya
cevap
vereyim.”
veya
“Ayşe
arkadaşımızın sorusuna cevap vereyim.”.
“Tebrik edeyim sizi galiba.” ATV, Ayşe Özgün, 04.10.1999, 10:31
Bu cümlede fiilin kipi istek bildirmektedir. Böyle bir fiille, “ihtimal”
ifadesi taşıyan galiba kelimesi kullanılamaz.
“Beşiktaş’la Fenerbahçe arasındaki derbi maçına Beşiktaş 1-0 önde
başladı.” SHOW, Haberler, 20.04.2003, 20:05
Bilindiği üzere tüm karşılaşmalar 0-0 başlar. Bu cümlede Beşiktaş’ın
maçın başlarında bir gol bulduğu anlatılmak istenirken bir anlatım
bozukluğu yapılmıştır.
“Kapalı spor salonu ful dolu.” NUMBER 1, Geveze Show, 11.05.1999,
22:11
Cümlede anlatılmak istenen salonun hıncahınç dolu olduğudur. Fakat
bu cümlede biri Türkçe diğeri İngilizce olmak üzere aynı anlama gelen
iki ayrı kelime kullanılmıştır.
“Bursa Özel Nilüfer Lisesi’nden Gökhan Mumcu en yüksek puanları
alarak birinci geldi.” KENT, Haber, 12.07.1999, 09:15
‘Birinci geldi’ yerine ‘birinci oldu’ söz grubu kullanılmalıydı.
ATV’nin ünlü dizisi “Böyle mi Olacaktı?”dan ilginç konuşmalar :
- Hastalığı neymiş?
- Nevroz bozukluğu.
- Nasıl tedavi etmeyi düşünüyorsun?
- Bir kamyondan kumu kürek kürek boşaltmak gibi hastalığı azar azar
yok edeceğim.
Bu konuşmanın; biri genç, güzel ve deneyimsiz, öteki deneyimli ve
“hoca” konumundaki iki doktor arasında geçtiğine inanmak güç; ama
öyle! Taze doktor, hastaya “nevroz bozukluğu” tanısı koymuş. Hocası:
“Bak kızım; ‘nevroz’ dediğin zaten hastalıktır. ‘Nevroz bozukluğu’
diye bir şey olmaz. Olursa bu, iyileşme belirtisi bile sayılabilir.”
demiyor; nasıl tedavi edeceğini soruyor!
Aynı bölümün bir yerinde de kendisini tanıtırken “Ben Öğretmen
Rifat’ın kızıydım.” diyor. “O zamanlar” yani. Sonra doktor olmuş;
artık Öğretmen Rifat’ın kızı değil!
“Riziko” adlı yarışma programında -belki hatırlayanlarınız vardır‘günün fırsatı’ diye bir puan yükseltme olanağı vardı. Fakat bunların
sonuncusu ‘günün son fırsatı’ olarak değil de ‘son günün fırsatı’ olarak
söylenirdi.
Riziko’nun sunucusu Serhat Hacıpaşalıoğlu’nun, İstanbul âdeti
olduğunu sandığımız bir de konuşması var yarışmacılarla : “Evet
Ragıp, siz?” Bu da irkiltici; çünkü adıyla seslenecek kadar yakın
olduklarımıza genellikle “siz” demeyiz.
MEDYANIN KİRLETTİĞİ TÜRKÇE
Temel Karamollaoğlu bir konunun çok konuşulduğunu bildirmek
için, “Bugüne kadar defaatlerce tekrar edilen...” diyor. Aynı kişi, aynı
konuşmada meclis başkanına şöyle sesleniyor : “Sayın başkan, burada
bir cümle sarf edilirken elbette bu bir cümleyle olmaz.” İlk ‘cümle’
deyişinde ne demek istediğini Allah bilir.
Başka bir siyasi, Tansu Çiller, “Af konusundaki çalışmalarımızı
sürdürdüğümüzü ve başlattığımızı...” diye giriyor söze.
Şimdi Demirel’in adının geçtiği bir habere bakalım:
“Anıtkabir’de sergilenen fotoğrafları ilk kez Cumhurbaşkanı Demirel
gezdi.” Fotoğrafları gezmese de sergiyi gezse olmaz mıydı?
Şimdi de felaket haberleri:
“Hızı saatte 120 km’yi bulan fırtına, İskenderun’da başta
elektrik direkleri olmak üzere pek çok ağacın devrilmesine yol açtı.”
Elektrik direkleri neden ağaçlara dahil?
“Merkez üssü Adana’da meydana gelen deprem 6,3 şiddetinde..”
Şiddet mi büyüklük mü? ‘Merkez üssü Adana’da meydana gelen’ ne
demek? Merkez üssü Adana’ysa başka nerede meydana gelecek?
“Bunlar gecenin haberleri. Gecede ne varsa Gece Hattı’nda var.
Çünkü bildiğiniz gibi Gece Hattı habere doymuyor.” Bu cümle ne
anlama geliyor? Gece Hattı dedikleri bir çeşit “haber canavarı” olmalı.
Bir de fantezi müziğimizden bir şarkı sözüne göz atalım:
Senin için ağladım yalan mı, yalan mı?
Diz çöküp de yalvardım yalan mı, yalan mı?
Gençliğimi harcadım yalan mı, yalan mı?
Yalanmış meğer!
Bütün söylediklerini yapmış mı bu kişi, yapmış. Onun için ağlamış, diz
çöküp yalvarmış, gençliğini harcamış. “Yalan mı?” diye sorması,
“Ağlamadım mı, yalvarmadım mı, harcamadım mı?” anlamında bir
onaylatma isteği. Peki “yalanmış meğer” ne oluyor öyleyse? Ortada
yalan olan bir şeyler olabilir; ama bu, kesinlikle kişinin yaptığına bu
kadar emin olduğu davranışlar olamaz. “Buradaki ‘yalan’ farklı
anlamda.” diyorsanız; bir başka parçaya kulak verin: “Şarkılar
yazmışım onun uğruna / Ben böyle birini tanımıyorum.” Buradaki
“tanımıyorum” da mı farklı anlamda? Ama zaten biz bu farkın
peşindeyiz.
Bunlar da günlük hayatta
kalıplaşmış anlatım bozuklukları:
- Yangın yanıyor!
- Ölü ölmüş!
- Ayak topuğu!
- ÖSS Sınavı!
- Fidan ektik!
- Tohum diktik!
bir
çoğumuzun
kullandığı,
Download