İNSAN HAKLARI İZLEME KILAVUZU BÖLÜM 20 EKONOMİK, SOSYAL VE KÜLTÜREL HAKLARIN İZLENMESİ EKONOMİK, SOSYAL VE KÜLTÜREL HAKLARIN İZLENMESİ A. Temel Kavramlar ..............................................................................................................3 B. Giriş .................................................................................................................................4 C. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakları izlemek için kullanılabilecek bilgi ve araçlar ..............5 1. 2. 3. Bilgilerin Ayrıştırılması ................................................................................................................. 6 Bilginin kalitesi ve şeffaflığı ......................................................................................................... 8 Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların göstergeleri ..................................................................... 9 D. İttifaklar oluşturma ve ortak çalışma .............................................................................. 11 E. İzleme yöntemleri .......................................................................................................... 13 1. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin mevzuatın izlenmesi ............................................ 14 2. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin kamu politikalarının izlenmesi ............................. 17 3. Bütçelerin izlenmesi ve bütçe bilgilerinin kullanılması.............................................................. 21 4. Belirli vakalarla bağlantılı olarak ekonomik, sosyal ve kültürel hak ihlallerinin izlenmesi ........ 24 5. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların mahkemeler ve adli benzeri mekanizmalar aracılığıyla izlenmesi ........................................................................................................................................... 27 F. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesinde stratejik yaklaşımların seçilmesi....... 32 1. Sadece bir hak ve bir nüfus grubuna odaklanmak .................................................................... 32 2. Ortak sahaları kapsayan konulara odaklanma .......................................................................... 33 3. Uluslararası insan hakları mekanizmalarının haritalanması ...................................................... 33 4. Binyıl Kalkınma Hedeflerinin Kullanılması ................................................................................. 35 5. Birleşmiş Milletler programlama döngüsünün kullanılması ...................................................... 37 Ek I: İnsan hakları gösterge matrisi örneği ........................................................................................ 39 Ek II: Zorla tahliyelerin izlenmesine ilişkin rehber ............................................................................. 42 A. Temel Kavramlar İnsan hakları birbirlerine bağlıdır ve bölünemez. Medeni, kültürel, ekonomik, siyasal ve sosyal hakların izlenmesi için kullanılan yöntem, araç ve stratejiler çoğu zaman aynıdır. İnsan hakları görevlilerinin (İHG’ler) uzmanlığından tam anlamıyla faydalanabilmek için ekonomik, sosyal ve kültürel hakları; medeni ve siyasi haklardan ayrı görme eğilimini yenmek gerekir. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan yararlanırken karşılaşılan ayrımcılık türlerini tespit etmek, izlemek ve raporlamak için ayrıştırılmış bilgiler gerekir. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakları izlemek için göstergeler kullanmakta fayda vardır, özellikle de bu göstergelerin aşamalı olarak hayata geçirilmesini izlemek gerekir. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesi bazen yeni ortaklıklar kurulmasını gerektirebilir. Daha önceden insan hakları alanında çalışmamış uzmanlarla (örneğin, şehir planlamacılar, halk sağlığı uzmanları veya beslenme uzmanları vb.) işbirliği kurulması gerekebilir. Stratejik karar alma sürecinde, çeşitli alanlarda çalışan yerel, ulusal ve uluslararası paydaşlarla yeni ittifaklar ve ortaklıklar kurulması teşvik edilmelidir. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakları izlemek için kullanılan bazı yöntemler şunlardır: Mevzuat ve politikaların izlenmesi; Bütçelerin izlenmesi; Belirli vakalarla bağlantılı olarak ekonomik, sosyal ve kültürel hak ihlallerinin izlenmesi; Yargı ve yargı benzeri mekanizmalar vasıtasıyla ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesi. Sahadaki kişi ve kuruluşlar, hangi yöntemi veya yöntemleri kullanacaklarına stratejik ve gerçekçi bir şekilde karar vermelidir. Tespit ettiği ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlara en iyi yanıtı verebilecek yöntemleri seçmeli, bu seçimi yaparken mevcut kapasitesini de göz önünde bulundurmalıdır. B. Giriş Bu bölümde ekonomik, sosyal ve kültürel haklar izlenirken göz önünde bulundurulması gereken özel hususlar ele alınmakta ve uygulamaya dönük rehber ilkeler sunulmaktadır. Etkin bir izleme çalışmasında yararlanabilecek yöntem ve yaklaşımlar belirlenmekte; bu hakların izlenmesi için yaygın bir şekilde kullanılan araç ve kaynaklara da dikkat çekilmektedir. Medeni ve siyasi haklar; ekonomik, sosyal ve kültürel haklarla iç içe geçtiğinde oluşan sorunların çözümü için başvurulan kaynaklar da ele alınmaktadır. Sahada çalışan çeşitli kuruluşların, ulusal insan hakları kurumlarının (UİHK), diğer BM kuruluşlarının ve ulusal mahkemelerin faaliyetlerine ve deneyimlerine ilişkin örnekler sunulmaktadır. Bu bölümde sunulan yöntemlerin çoğu medeni ve siyasi hakları izlemek için de kullanılabilir. Burada bu yöntemlere yer verilmesinin nedeni, ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesine yönelik bir dizi yaklaşımı kapsamlı bir şekilde sunmaktır.1 BMİHYK; medeni, kültürel, ekonomik, siyasi veya sosyal insan haklarının tümüne eşit öncelik tanımaktadır. İzleme çalışmaları, genelde bütün insan hakları için aynıdır. İnsan hakları ihlal edildiğinde belgeleme, savunma ve harekete geçme amacıyla yararlanılan araç ve beceriler benzerdir. İnsan hakları alanında çalışan kuruluşlar kendi yönergelerine, mevcut kaynak ve kapasitelerine, karşılaştırmalı üstünlüklerine, öncelikli konu ve gruplara ilişkin analizlerine, mevcut ya da potansiyel ortaklıklarına ve katma değer analizine bağlı olarak kendi stratejilerini oluşturmalıdır. 2 Bu, sahadaki kuruluşların, tek bir yaklaşıma ya da tek bir hakka odaklanması gerektiği anlamına gelmez; çeşitli yaklaşımları birleştirmek de stratejik bir tercih olabilir. Bir insan hakları stratejisi ekonomik, sosyal ve kültürel haklara odaklanmıyorsa veya kısmen odaklanıyorsa insan haklarının durumu sağlıklı bir şekilde değerlendirilemez. Aynı zamanda BMİHYK’nın tüm faaliyetlerini yönlendirmesi gereken uluslararası insan hakları standartlarının da sınırlı bir şekilde uygulanmasına neden olabilir. 1 Ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin daha fazla kaynak, belge ve araç için, bakınız www.ohchr.org. 2 Analiz hakkındaki bölüme de bakınız. C. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakları izlemek için kullanılabilecek bilgi ve araçlar Daha fazla ayrıntı için Bağlamsal Bilgilerin Toplanmasına ilişkin bölüme de bakınız. Bağlamsal bilgilerin toplanması bölümünde de tartışıldığı üzere, bir insan hakları sorununa etkili bir yaklaşım getirilebilmesi için çeşitli bilgi katmanlarının döngüsel olarak toplanması gerekir. Toplanan bilgiler analiz sürecini besler, yapılan analizler bir insan hakları stratejisi oluşturmak için kullanılır, bu strateji de eylemlere yön verir. Bir stratejinin başarılı olabilmesi için çoğu zaman bu stratejinin temelini oluşturan bilgilerin kaliteli olması gerekir. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesi, yukarıdaki şemada gösterilen üç katman hakkında bilgi toplamayı gerektirir. İnsan hakları görevlileri, geleneksel olmayan kaynaklar da dahil olmak üzere çeşitli bilgi ve kaynaklara açık olmalıdır. Örneğin, sağlık hakkıyla ilgili olarak mevzuat ve onaylanan sözleşmeler hakkında bilgi edinmekte fayda vardır, ama enfeksiyon riski taşıyan toplumsal kesimleri tespit etmek için epidemiyolojik veriler de gerekir. Çeşitli alanlardan kapsamlı bilgiler toplanması, sağlık hakkı konusunda atılacak somut adımların belirlenmesine yardımcı olur. Örneğin hastaneler için belli protokollerin geliştirilmesi, personel de dahil olmak üzere ilave kaynak tahsis edilmesi, toplumun savunmasız kesimlerine öncelik verilmesi, önleme ve bilinçlendirme kampanyalarında hedeflerin daha iyi seçilmesi gibi somut eylemler belirlenebilir. İnsan hakları kuruluşları ister ekonomik, sosyal ve kültürel haklar üzerinde çalışıyor olsunlar ister medeni ve siyasi haklar alanında, genel bağlamı anlamak için çaba göstermeli; sosyo-ekonomik durumu, yoksulluk düzeylerini ya da demografik bilgileri dikkate almalıdır. Bununla birlikte, bu tür bilgiler devletin ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin yükümlülüklerini izlemek için tek başına yeterli değildir. Benzer şekilde, kapsamlı fakat ayrıştırılmamış bilgiler de belirli bir ihlali tespit etme konusunda yetersiz kalabilir veya belli bir olayı anlamak için gereken ayrıntıları (örneğin bir mahalledeki okulun kapatılmasının etnik azınlık üzerindeki etkisi vb.) sağlamayabilir. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar; bazen medeni ve siyasi hak ihlallerine ilişkin “bağlamsal bilgiler”den ibaretmiş gibi görülebilmektedir. Örneğin, yerlerinden edilmiş kişilerin kaldığı kamplardaki su kaynaklarının yeri, su taşırken cinsel şiddete veya diğer fiziksel şiddet türlerine maruz kalabilecek kadınlar için bir risk faktörü olarak görülse de bu durum kadınların su içme ve sağlık hakkına yöneltilmiş bir tehdit olarak algılanmayabilir. Bununla birlikte, güvenli içme suyuna erişimin olmaması başlı başına bir insan hakları ihlalidir. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesi; temel gereksinimlerle ilgili genel eğilimlerin değerlendirilmesi ile de karıştırılabilmektedir; örneğin aşırı yoksulluk koşullarında yaşayanların oranı veya ekonomik krizin temel sosyal hizmetlere erişim üzerindeki etkisi gibi. Bu eğilimler ve veriler; ekonomik, sosyal ve kültürel hakların ihlaline ilişkin bir gösterge olarak kabul edilebilse de, bir ihlalin gerçekten olup olmadığını tespit edebilmek için devlet yükümlülüklerinin, uygulamadaki yasal ve siyasi çerçevelerin, belirli kişilerin ya da grupların durumunun ayrıntılı bir şekilde analiz edilmesi gerekir. Bu doğrultudaki çalışmalarda temas kurulacak paydaşlar, medeni ve siyasal haklar ile ilgili olarak temas kurulan paydaşlardan farklı olabilir. Örneğin, sahada çalışanlar; genel grevler, çiftçi protestoları, toplulukların yerlerinin değiştirilmesi gibi olayları gözlemleyebilir ve okullara, sağlık merkezlerine, hastanelere, kayıtdışı yerleşim yerlerine, fabrikalara, çiftliklere veya beslenme merkezlerine ziyaretler düzenleyebilirler. İnsan hakları kuruluşlarının bir dizi örgüt ve dernekle ve çeşitli bireylerle etkileşimde bulunmasına olanak sağlayan yerlere gidebilirler. Tüm bunlar ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesi açısından faydalı olabilir. Çeşitli yetkililerle görüşmeler de yapılabilir. Bunlara devlet bakanlıkları; sağlık, eğitim, çalışma, tarım, ormancılık ve balıkçılık, kalkınma ve planlama bakanlıkları ve yerel yönetimler de dahildir. Özel sektör, sendikalar ve meslek odaları ile de görüşülmelidir. 1. Bilgilerin Ayrıştırılması Bilgilerin ayrıştırılması hem ekonomik, sosyal ve kültürel hakların hem de medeni ve siyasi hakların izlenmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Sosyo-ekonomik istatistikler gibi ayrıştırılmamış nicel veriler genel bir durum değerlendirmesi yapmaya yardımcı olabilse de ülkenin çeşitli bölgelerinde yaşayan farklı toplumsal kesimler arasındaki eşitsizliği maskeleyebilir. Ayrıştırılmış verilerin önemi, bağlamsal bilgilerin toplanması ve toplumsal cinsiyeti insan hakları izleme çalışmalarına eklemlemeye ilişkin bölümlerde de vurgulanmıştır. Ne yazık ki, ayrıştırılmış bilgiye ulaşmak her zaman mümkün olmamaktadır. Sahada çalışan kişi ve kuruluşlar, verileri etkili ve sistematik bir biçimde toplamaları için ulusal makamları teşvik edebilir. Onlardan verileri çeşitli ölçütlere göre ayrıştırarak halka sunmalarını isteyebilirler. Çocuk Hakları Komitesi ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi gibi antlaşmalarla kurulan kurumlar da taraf devletlere ulusal istatistik/veri toplama sistemlerini geliştirmeleri gerektiğini sık sık hatırlatmaktadır.3 Ayrımcılığı tespit etmeye yönelik izleme çalışmaları; devletin yükümlülükleri ile bireyler veya birey gruplarının fiili durumları arasındaki boşluğu belirli ölçütlere göre analiz etmeyi de gerektirir: yaş, cinsiyet, etnik veya dini köken, engellilik, sosyo-ekonomik durum, medeni hal, cinsel yönelim, vb4. Bu boşlukların belirlenmesi, mevcut politika veya yasalardaki eksikliklere de işaret eder. Yükümlülük sahiplerinin görevlerini ve atılacak adımları belirlemeye yardımcı olur.5 – Buna marjinal grupların ve alt grupların sorunlarının çözülmesi için alınması gereken geçici özel önlemler de dahildir.6 3 Birleşmiş Milletler belgeleri Evrensel İnsan Hakları Endeksi’nde (www.universalhumanrightsindex.org) “ayrıştırılmış” veya “istatistik” sözcükleri araştırılarak buna benzer tavsiye kararlarına ulaşılabilir. Medeni ve Siyasi Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme'nin 19. Maddesi uyarınca ifade özgürlüğü; bilgi edinme ve bilgi alma hakkını da kapsamaktadır. Buna devletlerin kamu bilgilerine (demografik, epidemiyolojik, mali vb.) erişim sağlama yükümlülüğü de dahildir. 4 Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme'nin 2. Maddesinde ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka görüş, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş ya da diğer statüler nedeniyle ayrımcılık yapılması yasaklanmıştır. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi'nin ekonomik, sosyal ve kültürel haklarda ayrımcılığa ilişkin 20 Sayılı Genel Yorumunda (2009) engellilik, yaş, uyruk, medeni hal ve ailevi durum, cinsel yönelim ve toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, ikamet yeri, ekonomik ve sosyal durum “diğer statüler” kapsamında yorumlanmaktadır. 5 Bazı temel öğelere ilişkin geçici özel önlemler için bakınız Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi'nin 25 Sayılı (2004) genel tavsiye kararı 6 Eşitlik ve ekonomik, sosyal ve kültürel haklarla ilgili olarak kadınlara karşı ayrımcılık yapmama ve eşitlik Ayrıştırılmış veri ve istatistiklere erişimin bulunmayışı, toplumdaki marjinal toplulukları ve kesimleri daha da savunmasız kılacaktır. Bu grupların fiili durumları raporlarda ve toplu grafiklerde görünmeyeceğinden dolayı politika oluşturma süreçlerini de etkileyemeyecektir. Ayrıştırılmış bilgiler, tarafsızmış gibi görünen bazı politika ve yasaların ayrımcı doğasını da ortaya çıkarabilir. Nitelikli sağlık personelinin yardımıyla gerçekleştirilen doğum oranının bir gösterge olarak kullanılması Cinsel sağlık ve üreme sağlığı; sağlık hakkının tamamlayıcı unsurlarıdır. Kaydedilen gelişmeyi ölçmek için kullanılabilecek birçok gösterge vardır. Bunlardan biri de uzman sağlık personeli yardımıyla gerçekleştirilen doğumların oranıdır. Devlet, bu göstergeyi cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakkının hayata geçirilme düzeyini ölçmek için kullanabilir, örneğin: Ulusal veriler, uzman sağlık personeli tarafından gerçekleştirilen doğum oranının yüzde 60 olduğunu göstermektedir. İlk ayrıştırma: kent merkezlerinde yüzde 70, kırsal alanlarda yüzde 50; İkinci ayrıştırma: Kırsal alanlarda etnik kökene göre: egemen etnik grup için yüzde 70, fakat azınlık etnik grup için oran sadece yüzde 40’tır. Bu örnek; ayrımcılığı tespit etme açısından ayrıştırmanın ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. Veriler ayrıştırıldığında bu gösterge; kırsal alanlarda yaşayan ve etnik azınlığa mensup olan kadınların daha dezavantajlı bir durumda olduğunu ve özel bir dikkat gerektirdiğini doğrulamaktadır. Devlet, sağlık hakkını aşamalı olarak hayat geçirme ilkesi doğrultusunda, ülkedeki (hem kentsel hem de kırsal alanlardaki) tüm etnik gruplar için beş yıl içerisinde yüzde 70 oranına ulaşmayı hedefleyebilir. Bu gösterge için, yani nitelikli sağlık personeli yardımıyla gerçekleştirilen doğum oranı için, hedef yüzde 70'tir. Devlet, beş yıl içerisinde yüzde 70 hedefine ulaşmak için politika ve programlar geliştirecek ve bunları uygulayacaktır. Veriler, bu politika ve programların kırsal kesimde yaşayan azınlık gruba ulaşmak için özel olarak tasarlanması gerektiğini ortaya koymaktadır. Yüzde 70 hedefi doğrultusunda kaydedilen ilerlemeler yıllık bazda takip edilmeli ve gerekli olduğu takdirde politikalarda periyodik ayarlamalar yapılmalıdır. Beş yıl sonra, bir izleme ve hesap verebilirlik mekanizması kentsel ve kırsal alanlardaki tüm etnik gruplar için yüzde 70 hedefine ulaşılıp ulaşılmadığını tespit edecektir. Bu hedefe ulaşıldığı takdirde, devlet, sağlık hakkını aşamalı olarak gerçekleştirme yükümlülüğü doğrultusunda, bir sonraki beş yıllık dönem için daha hırslı bir hedef belirleyecektir. Herkes için yüzde 70 hedefine ulaşılmadığı takdirde, bunun nedenleri tespit edilerek düzeltici adımlar atılmalıdır. Daha da önemlisi, bir hedefe ulaşma konusundaki başarısızlık, devletin uluslararası yükümlülüklerini ihlal ettiği anlamına gelmeyebilir. Devlet kendi kontrolü dışındaki nedenlerden dolayı hedefine ulaşamamış olabilir. Bununla birlikte, izleme ve hesap verebilirlik mekanizması, örneğin sağlık sektöründe yolsuzluk nedeniyle hedefe ulaşılamadığını ortaya koyduğu takdirde o zaman devletin sağlık hakkı konusundaki uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmediğine hükmedilebilecektir. Kaynak: E / CN.4 / 2006/48. hükmünün bir analizi için, Yüksek Komiser'in Ekonomik ve Sosyal Konsey'e (E / 2008/76) sunduğu rapora bakın. 2. Bilginin kalitesi ve şeffaflığı Resmi veriler önem taşısa da insan hakları görevlileri, hükümetlerin tüm bilgileri paylaşmak konusunda isteksiz olabileceğini ya da istatistiksel bilgileri manipüle edebileceğini göz önünde tutmalıdır. Veriler, ciddi sorunları yansıtmayacak şekilde sunulmuş olabilir. Bunun yanı sıra, anlamlı verilerin toplanmasına engel olan başka şeyler de olabilir: yetkililerin bilgi paylaşımına hazır olmaması (örneğin ücretler veya bürokratik engeller gibi), güvenilmez verilerin toplanması ya da resmi verilerin bulunmaması vb. Bu gibi durumlarla başa çıkmak için çeşitli stratejiler uygulanabilir.7 İnsan hakları görevlileri uluslararası kanallardan (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Dünya Bankası, Dünya Sağlık Örgütü vb.), bölgesel kanallardan, uluslararası bağışçılardan ya da diğer kaynaklardan (akademik çalışmalar, gazeteler, sivil toplum kuruluşlarından vb.) bilgi talep edebilirler. Antlaşmalarla kurulan tüm kurumlar, kendi periyodik raporlarında kullanmak üzere taraf devletlerden istatistik ve veri talebinde bulunmaktadır.8 Özel raportörler de birçok durumda istatistikî veri talebinde bulunmakta ve devletlerin ilgili verileri toplaması ve geliştirmesi için tavsiyelerde bulunmaktadır. Bu taleplere her zaman uyulmayabilir. Devletlere, özellikle de bu talepler hakkında bilgisi olmayan veya bir insan hakları mekanizmasının bu önerileri yapma nedenlerini bilmeyen bakanlıklara bu talepleri hatırlatmakta fayda vardır. 7 Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Resmi İstatistiklere ilişkin Temel İlkeler, faydalı bir kaynak ve savunuculuk aracıdır. Bu belgede, iyi bir resmi istatistik sisteminin uyması gereken genel ölçütlerin bir listesi sunulmaktadır. Verilerin korunması ve kalitesi, tarafsızlık, etik, istatistiklerin kötü yönde kullanılması gibi konulara da değinilmektedir. Bu belgeye şu adresten erişilebilir: http://unstats.un.org/unsd/methods/statorg/FP-English.htm (erişim tarihi 11 Ekim 2011). 8 Örneğin, bakınız antlaşmalarla kurulan kurumlar tarafından kabul edilen ve taraf devletlerin raporlamalarına ilişkin genel ilkeler (HRI / GEN / 2 / ) Değişiklik 6, paragraflar. 12-15, 26) ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi'nin gözden geçirilmiş ve sözleşmeye özel genel ilkeleri (E / C.12 / 2008/2 para.) 3) taraf devletlerden HRI / MC / 2008/3 (bakınız dipnot 9)'de belirtilen BMİHYK metodolojisine göre göstergeler ve ölçüt talep etme. 3. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların göstergeleri Hem nitel hem de nicel insan hakları göstergeleri; ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesi açısından önem taşır. BMİHYK, insan hakları yükümlülüklerinin uygulanması konusunda kaydedilen ilerlemeleri ölçmeye yönelik insan hakları göstergelerinin belirlenmesi ve kullanılması için çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmalar sonucunda ekonomik, sosyal, kültürel, medeni ve siyasi haklara ilişkin bir dizi açıklayıcı gösterge geliştirilmiştir.9 Bu göstergeler hem zaman içerisinde kaydedilen ilerlemeleri takip etmeye hem de toplumun farklı kesimlerinden insanların haklarından yararlanırken karşılaştıkları eşitsizlikleri tespit etmeye yardımcı olur. Yasal reformlar ve politikalar arasında paralellik kurulmasını sağlar ve belirli bir hakkın hayata geçirilmesine katkıda bulunur. Göstergeler, insan hakları ve politikaları planlama ve izleme çalışmalarının daha verimli ve şeffaf hale gelmesini sağlar. İnsan hakları göstergeleri, diğer sosyal ve demografik göstergelerin aksine, uluslararası insan hakları sözleşmelerinin hükümlerini esas alır. Göstergeler; ayrımcılık yasağı, katılım, çözüm yollarına erişim, hesap verebilirlik ve insan haklarının bölünmezliği gibi insan hakları ilkelerine dayanır. Bu bölümde ekinde gösterildiği üzere, BMİHYK'nin kavramsal ve metodolojik çerçevesinde yer alan göstergelerde, taraf devletlerin yükümlülüklerini yerine getirmek için attığı adımların değerlendirilmesi esastır: Yapısal göstergeler: Uluslararası insan hakları yükümlülüklerinin ve bu konudaki mevzuatın kabul edilmesi ve bunlara riayet edilmesi (örneğin Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme'nin 14. Maddesinde öngörüldüğü üzere ücretsiz ve zorunlu ilköğretim uygulaması için bir eylem planı benimsenmesi vb.) . Süreç göstergeleri: Devletin yükümlülüklerini yerine getirmek için gösterdiği çabalar (örneğin ilkokula kayıt oranı, mümkünse yasaklanmış ayrımcılık gerekçelerine göre ayrıştırılmış bir şekilde); Sonuç göstergeleri: Hak sahipleri tarafından deneyimlenen sonuçlar (örneğin, ayrıştırılmış okuryazarlık oranları veya ortalama eğitim süresi). Daha da önemlisi, göstergeler yaygın olarak kabul edilen nesnel veriler sağlayabilse de “resmin bütününü” sunamaz. Göstergelerin neye işaret ettiğini analiz etmek ve yorumlamak şarttır. İnsan hakları göstergeleri ulusal düzeyde birden çok amaca hizmet edebilir: (a) İnsan haklarının izlenmesi için kullanılabilecek nesnel ölçütler sunar. (b) İnsan haklarının hayata geçirilmesi konusundaki eğilimleri belirlemeye yardımcı olur. (c) Toplanması gereken bilgi türünü tespit etmeye yardımcı olur. Bu da rapor hazırlamak için toplanması gereken bilgiler konusunda antlaşmalarla kurulan kurumlara faydalı olabilir. Birleşmiş Milletler Ülke Takımı (UNCT) bu göstergeleri antlaşmalarla kurulan kurumlar için rapor hazırlamak ve devlet aktörlerini ya da diğer aktörleri desteklemek için kullanabilir. (d) Göstergeler ekonomik, sosyal ve kültürel hakların ne ölçüde gerçekleştirildiğini ölçmeye yardımcı olur; (e) Göstergeler; yasal hükümlerin ve araçların çok soyut olduğunu, dolayısıyla ölçülebilir birimlere ve işlevsel bileşenlere bölünemeyeceğini düşünen devlet yetkilileri ile görüşme olanağı sağlar, somut ve uygulamaya dönük giriş noktaları sunar. (f) Uluslararası insan hakları belgelerinde yer alan yükümlülükleri ulusal kanunlara dönüştürmeye yardımcı olabilir. 9 Medeni, kültürel, ekonomik, politik ve sosyal haklara ilişkin bir gösterge listeleri de dahil olmak üzere BMİHYK'nin çalışmaları ve metodolojisi hakkında daha ayrıntılı bilgi için bakınız:www.ohchr.org. (g) Belirli bir ilin ya da bölgenin veya toplumunun belirli bir kesiminin özel bir durumunu izlemeye yardımcı olabilir. (h) İnsan hakları önceliklerinin nesnel parametrelere göre ölçülmesini kolaylaştırabilir. D. İttifaklar oluşturma ve ortak çalışma Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesi için ulusal yetkililerin katılımının yanı sıra şu kurum ve kuruluşlarla da birlikte çalışmak gerekebilir: STK'lar, Ulusal İnsan Hakları Kuruluşları, topluluk temelli kuruluşlar, araştırma kurumları, sendikalar ve diğer meslek odaları, tüketici kuruluşları, Birleşmiş Milletler kuruluşları ve BM Ülke Takımı'nın bir parçası olan kurumlar, uluslararası sivil toplum örgütleri ve bağışçılar. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakları ilgilendiren konularda işbirliği yapılabilecek paydaşlar; “geleneksel” insan hakları aktörlerinden (adalet bakanlığı, dışişleri bakanlığı, hâkimler, avukatlar ve insan hakları örgütleri vb.) ibaret değildir. İşbirliği yapılabilecek diğer paydaşlar şunlardır: sağlık uzmanları, kadın hakları alanında çalışan topluluk temelli kuruluşlar, öğretmenler, tarım ve beslenme uzmanları, engellilerle ilgili kuruluşlar, karasal ve çevresel toplumsal hareketler, kültürel miras kurumları, vakıflar, özel sektör, su yönetimi uzmanları ve şehir planlamacılar vb. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar alanında bilgi toplanması ve bunların doğrulanması10 veya insan hakkı ihlallerinin artmasını önlemek için zaman zaman belli bir uzmanlığa ya da teknik beceriye sahip profesyonellerin desteğini almak gerekebilir. Örneğin, haklı bir tahliyeden sonra bir alan yeniden yerleşime uygun hale getirilirken karşılaşılabilecek teknik güçlükleri mimarlar ve şehir planlamacılar daha iyi anlayabilirler. Kalkınma amaçlı tahliyeler ve yer değiştirmelere ilişkin temel ilkeler ve BMİHYK’nın Zorla Tahliyelere ilişkin Veri Tablosu gibi araçlar11 Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi'nin 7 Sayılı Genel Yorumu'na (1997) dayanmaktadır ve bu faaliyetler için özellikle faydalıdır. Ulusal kurum ve kuruluşların katılımına ilişkin bölümde, Ulusal İnsan Hakları Kuruluşları (UİHK) ile işbirliği sahadaki insan hakları çalışmalarının önemli bir yönü olarak ele alınmakta ve bu konuda kılavuzluk sağlanmaktadır. Bu bölümde devletlerin ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin yükümlülüklere uymasıyla ilgili meselelere de değinilmektedir. Bazı UİHK'ların bu bağlamda açık bir yetkiye sahip olduğunu vurgulamak gerekir.12 Kamu politikalarını izleme veya bunlara müdahale etme gibi yetkileri de bulanabilmektedir. Örneğin bazı UİHK’lar çevreyle veya tüketicilerle ilgili alanlara müdahale edebilir, bu alanlar çoğu zaman su hakkı, sağlık hakkı, yeterli gıdaya erişim hakkı gibi haklarla da ilişkilidir. Söz konusu UİHK’lar bu konuda gereken bilgi, beceri ve kapasiteleri geliştirmişlerdir ve güçlü ortaklar olabilirler. 10 Bakınız Analiz hakkındaki bölüm. 11 A / HRC / 4/18, ek I. 12 Ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının korunmasında ulusal insan hakları kurumlarının rolüne ilişkin Komite'nin genel yorumuna (1998 tarihli ve 10 sayılı yorum) da bakınız. Uganda Uganda İnsan Hakları Komisyonu, 1995 yılında anayasal bir kuruluş olarak kurulmuştur. Komisyon; sağlık hakkının izlenmesi, hesap verebilirliğin teşvik edilmesi ve Özel Raportörün 2005 Uganda ziyaretinde sağlık hakkına ilişkin yaptığı tavsiyenin takibi için (E / CN.4 / 2006/48 / Ek 2) bir sağlık hakkı birimi kurdu. Bu birim; ihmal edilmiş hastalıklarla ilgili politika, program ve projeleri izlemenin yanı sıra sağlık hakkı ile ilgili tüm aktörlerin hesap verebilirliğinden de sorumludur. Birim tarafından sağlık hakkıyla ilgili bir araç seti de geliştirilmiştir. Birim, bu araç setini kullanarak sağlık hakkına ilişkin yükümlülüklere ne ölçüde riayet edildiğini izlenmek ve değerlendirmek için sistemler geliştirebilecektir. Bu araç seti; Birim'in izleme ve değerlendirme çalışmaları için gereken temel verileri toplamasına ve ölçütler belirlemesine yardımcı olacaktır. Bu, uzun vadede, Komisyon'a veya Uganda Devleti'ne güvenilir bilgi sağlayacak ve Uganda'da sağlık hakkının uygulanmasına yönelik politika ve programların iyileştirilmesi için kullanılabilecektir. BMİHYK Uganda Temsilciliği; Özel Raportör'ün ziyaretinden, Sağlık Bakanlığı başkanlığında bir görev gücü kurulmasına kadar bir dizi faaliyete destek vermiştir. Aynı zamanda Sağlık Hakkı Birimi'ne kapasite geliştirme konusunda yardım ve teknik destek de sağlamıştır. Ulusal mekanizmaların güçlendirilmesine yönelik taahhütte de bulunmuştur. Doğu Timor 2006 yılında, İnsan Hakları Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Takımı ve Doğu Timor Birleşmiş Milletler Entegre Misyonu (UNMIT) Geçiş Dönemi Adaleti Bölümü; 13 insan hakları STK'sı, akademisyenler ve öğrenciler ile birlikte Doğu Timor'da ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesine ilişkin bir kılavuz geliştirmeye başladı. Takım 2008 yılında kılavuzu halka tanıttıktan sonra, ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte başkent Dili'de ve Doğu Timor'un çeşitli bölgelerinde çalıştaylar düzenledi. STK'ların yanı sıra İnsan Hakları ve Adalet Provedoria'sı ve Doğu Timor Ulusal İnsan Hakları Kurumu da başta besin, sağlık, konut ve eğitim hakkı olmak üzere ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesi ve savunulması için bu kılavuza başvurdu. Kılavuz; hem İngilizce olarak hem de Doğu Timor'un resmi dillerinde (Portekizce ve Tetumca) yayımlanmıştır. 2009 yılında İnsan Hakları ve Geçiş Dönemi Adalet Bölümü tarafından ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesi konusunda Provedoria'ya eğitim verilmiştir. Sonuç olarak, Provedoria gıda hakkı ve eğitim hakkı uygulamalarını izlemeye başlamış ve gıda hakkının izlenmesine ilişkin ilk raporunu 2010 yılının başında hazırlamıştır. E. İzleme yöntemleri Ulusal kanunlar Bütçeler Uluslararası insan hakları Kamu politikaları, sözleşmelerinin onaylanması planları vb. eylem Uluslararası insan hakları sözleşmeleri, anayasalar ve ulusal kanunlar; politikalar, programlar, eylem planları ve bunların uygulanmasını sağlayacak idari tedbirler ile birlikte bir bulmacanın parçalarını oluşturmaktadır. Resmin bütününü görebilmek için tüm parçalara bakmak gerekir. Devletlerin ekonomik, sosyal ve kültürel hakları uygulama yükümlülüklerini aşağıdaki yönlerden incelemek gerekir: Belirli bir konu için hangi (ulusal, bölgesel ve uluslararası) yasal çerçeve uygulanır? Hak sahiplerinin hakları ve bunlarla ilgili devlet yükümlülükleri nelerdir? Hangi (yerel veya belediye, ulusal, federal) devlet kurumu veya güçler bu yükümlülüklerin yerine getirilmesinden sorumludur? Hangi kişi veya gruplar haklarından yararlanamazlar? Özellikle hangi toplumsal gruplar, bireyler veya birey grupları risk altındadır? Haklarından niye ve nasıl mahrum kalırlar? Hangi türde ihlaller tespit edilebilmektedir? Durumun düzeltilmesi için alınan önlemler nelerdir? (Örneğin, sorunu çözmek için geliştirilmiş bir politika çerçevesi, program veya adli mekanizma var mı? Bunlar uygulanıyor mu?) Alınan önlemlerin ne gibi etkileri var? Başka ne gibi önlemler almak gerekir? Toplumun farklı kesimleri için ayrımcılığı önlemeye yönelik özel önlemler alınması gerekiyor mu? 1. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin mevzuatın izlenmesi Uluslararası insan hakları standartları ve ilkeleri onaylandıktan sonra atılacak ilk adım bunları ulusal mevzuat kapsamında güvence altına almaktadır. Dolayısıyla halihazırdaki ulusal mevzuat, uluslararası sözleşme yükümlülükleri ile uyumlu hale getirilmelidir. Mevzuat ve yönetmelikler; sağlık, eğitim, barınma, çalışma ya da sosyal güvenlik gibi alanlarda hizmetlere erişim haklarını tanımlamak açısından da önemlidir. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme'de bu hakların tam olarak hayata geçirilmesini sağlamak için yasal önlemler alınmasının önemi vurgulanmaktadır (Madde 2(1)). Mevzuatı benimseme konusundaki başarısızlık ya da yetersiz veya eksik bir mevzuatın benimsenmesi ise büyük olasılıkla uluslararası insan hakları yükümlülüklerini yerine getirilmesini engelleyecektir. Ulusal mevzuat; konuyla ilgili sivil toplum örgütleri ve diğer aktörleri içeren bir ulusal bir istişare sürecinin sonucunda geliştirilmelidir. Bağlamsal bilgilerin toplanmasına ilişkin bölümde “sağlık, eğitim, ayrımcılıkla mücadele, kadın erkek eşitliği, konut ve gıdayla ilgili yasal çerçevelerle de dahil olmak üzere ekonomik, sosyal ve kültürel haklarla açıkça ilişkili birçok mevzuat türü listelenmektedir.” Bununla birlikte, ekonomik, sosyal ve kültürel haklardan yararlanma düzeyinin değerlendirilmesi için diğer türdeki mevzuatlara bakmak da gerekebilir. Örneğin, medeni kanunlar; çocuk, kadın ve engellilerin sağlık hizmetlerine erişim konusundaki rızasına ve hukuki ehliyetlerine ilişkin hükümler içerebilmektedir. Tüketici haklarıyla ilgili yasalarda gıda ve ilaçların ambalajlanması, içeriği ya da besin değerleri, son kullanma tarihleri gibi hususlara ilişkin kurallar ve güvenceler getirilmektedir. Bunlar, yeterli gıdaya erişim ve sağlık hakkının korunmasıyla da ilişkilidir. Sahada çalışan kişi ve kuruluşların, yasal süreci veya reformu uluslararası insan hakları hukuku açısından izleme konusunda karşılaştırmalı bir üstünlüğü olabilir. Hukuki gelişmeleri ya da yasal reformları izlerken yürütülebilecek bazı faaliyetler şunlardır: (a) Anayasa taslağı veya reform süreçlerine ilişkin yasal görüşmelerin izlenmesi; (b) Halihazırdaki mevzuatın uluslararası insan hakları standartlarına uygunluğunun incelenmesi; (c) Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların korunması açısından mevzuattaki boşluk ve eksikliklerin belirlenmesi; (d) Halihazırdaki süreçler, karşılaştırmalı analizler ve bunun gibi konularda bilgi paylaşımı da dahil olmak üzere, yasamayla ilgili süreçlere STK'ların ve özel çıkar gruplarının katılımının kolaylaştırılması; (e) Mevzuatta uluslararası insan hakları hukukuna aykırı olan kısımların belirlenmesi; Kanun tasarıları gözden geçirilirken, sahada çalışan kuruluşlar genelde teknik destek ve yardım sağlar. Temel girdiler, yorumlar veya karşılaştırmalı hukuk analizi (komşu ülkelerden, benzer geleneklere veya benzer tarihe sahip ülkelerden ya da belirli konulardaki mevzuatı iyi olan ülkelerden örnekler) sunarlar. Sahada çalışan kuruluşlar, kanun tasarısını ya da değişiklik taslağını ülkenin uluslararası ve bölgesel insan hakları yükümlülükleriyle ilişkilendiren bir analiz de sunabilir. Ulusal aktörlerin yasama süreçlerine katılımını kolaylaştırabilir ve katılımlarının etkin olabilmesi için kapasitelerinin güçlendirilmesinde önemli bir rol oynayabilir. Göçmen işçilerin çocukları ve eğitim hakkı Tüm Göçmen İşçilerin ve Aile Fertlerinin Haklarının Korunması Komitesi, ayrımcılık ve eğitim hakkı ile ilgili çeşitli kaygılarını taraf devletlere iletmiştir: 2007 yılında Komite, Mısır'da belgelenen göçmen işçilerin çocuklarının çoğunun devlet okullarına erişiminin olmadığını, belgelenmeyen göçmen işçilerin çocuklarının ise ne devlet okullarına ne de özel okullara erişiminin bulunmadığını dile getirmiştir. Komite, Anayasa'nın 40. Maddesinde, sadece Mısır vatandaşlarına karşı ayrımcılığa atıfta bulunulduğunu da ifade etmiştir. (CMW / C / EGY / CO / 1) 2007 yılında, Komite, benzer şekilde Ekvator’da da çok sayıda göçmen çocuğun, özellikle de düzensiz işlerde çalışan göçmen işçilerin çocuklarının, eğitim sistemine erişimi bulunmadığını belirtmiştir. Bu durum çocukların çok azının doğumda veya doğum sonrasında nüfusa kaydettirilmesinden kaynaklanıyor olabilir. Çünkü düzensiz işlerde çalışan ebeveynleri sınırdışı edilme korkusuyla veya düzensiz göçmen statüsü nedeniyle kayıt işlemi kabul edilmediğinden dolayı çocuklarını kaydettirememiş olabilir. Komite, Sözleşme'nin 29. Maddesi (CMW / C / ECU / CO /) uyarınca, göçmen çocuklarının bir isme ve ülke genelinde nüfus kaydı hakkına sahip olması için Ekvator’a çabalara arttırmasını tavsiye etmiştir. Her iki örnekte de Komite, göçmen işçilerin çocuklarının eğitim hakkından yararlanabilmelerini sağlamak için mevzuattaki boşluklara ya da mevcut politikalardaki eksikliklere dikkat çekmiştir. İnsan hakları görevlileri de benzer değerlendirmelerde bulunabilir. Bu boşluklar; ulusal makamlar ve kuruluşlar ile birlikte yürütülen katılımcı bir sürecin (bir seminer, bir dizi toplantı ya da çok sektörlü bir görev gücü vb.) sonucunda da tespit edilebilir. Sahadaki kuruluşlar; antlaşmalarla kurulan kurumların genel yorumları, açıklamaları ve insan hakları mekanizmalarının önerileri gibi temel bilgilere erişimi kolaylaştırabilir. Uzmanlar tarafından hazırlanan raporlar ve değerlendirmeler de boşlukların tespit edilmesi açısından önemli bir rol oynayabilir. Aşağıdaki öneriler, ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin mevzuatın izlenmesine yardımcı olabilir: 13 Devlet tarafından onaylanan uluslararası ve bölgesel insan hakları sözleşmeleri ile görüşülmekte olan mevzuatla ilgili özel hükümleri dikkatli bir şekilde inceleyin. Sadece Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme'de değil, bütün uluslararası insan hakları sözleşmelerinde ekonomik, sosyal ve kültürel haklarla ilgili hükümler bulunmaktadır. Genel yorumlar ve tavsiye kararları, her hakkın kapsamını, içeriğini ya da belirli bir konuyla ilgisini açıklamaya yardımcı olur.13 Genel yorumlarda belirlenen temel asgari yükümlülüklere de bakmak gerekir. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi'nin genel yorumlarına şu adresten erişilebilir: www.ohchr.org. Kanun tasarısıyla ilgili belirli konuları ele alan şu belge ve raporlar da analiz açısından önem taşır: Antlaşmalarla kurulan kurumların sonuç gözlemleri; devletlerin antlaşmalarla kurulan kurumlara sunduğu raporlar; BM Ülke Takımı (BMÜT), UİHK'lar, uluslararası STK'lar veya diğer kurumların hazırladığı alternatif raporlar. Bu türde bilgileri derleyerek görüşmelere katılan ulusal kurum ve kuruluşlara sunun.14 Belirli bir mevzuatla ilgili yükümlülükleri içeren bir kontrol listesi veya tablo hazırlayın ve mevzuatın bu zorunlulukları yerine getirip getirmediğini kontrol edin. Yasa ile belirlenen tesislere, mal veya hizmetlere erişimi engellenen bireyler veya birey grupları varsa mevzuatta onlara yönelik çözüm yolları sunulup sunulmadığını inceleyin. Eksiklikleri ve boşlukları tespit edin ve gerektiğinde yasa değişikliği tekliflerini içeren bir raporda bunları bir araya getirin. Tüm bu faaliyetler sahada görev yapan kuruluş tarafından doğrudan gerçekleştirilebilir veya bu alanlarda uzman olan kişilerden yardım alınabilir. Özel ağlardan ve uygulayıcı topluluklardan girdi de talep edilebilir. Bu çalışmanın uzmanlık gerektiren yönleri konusunda BMİHYK genel merkezinden tavsiye ve danışmanlık almak da faydalı olacaktır. Mevzuat analizi tamamlandıktan sonra, sahadaki birimler aşağıdaki adımları atabilir: 14 Mümkün olduğu takdirde, yeni mevzuatın veya önerilen reformların toplumun farklı kesimlerinin ekonomik, sosyal ve kültürel hakları üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerine dair somut ve uygulamaya dönük örnekler sunabilir. Görüşülen kanun ve sürece ilişkin, BMÜT içerisinde veya barış harekatı kapsamında bir farkındalık yaratabilir; bu kanunların ekonomik, sosyal ve kültürel hakların korunması ve desteklenmesi açısından risklerini ve faydalarını açıklayabilir. Diğer BM kuruluşları da uzmanlık alanları doğrultusunda kanun teklifine girdiler sağlayabilir. Bu kuruluşlardan bazıları şunlardır: Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO); Birleşmiş Milletler HIV / AIDS Ortak Programı (UNAIDS); Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF); Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Dünya Sağlık Örgütü ya da Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UN-Habitat). Çeşitli ulusal aktörler arasında yapıcı bir diyalog ortamı oluşturulması için olanaklar sunabilir. Yasa teklifinin ekonomik, sosyal ve kültürel haklar üzerindeki olumlu ya da olumsuz etkilerini vurgulamaya yardımcı olabilecek fırsat pencerelerini tespit edebilir veya Genel Sekreter / İnsani Çalışmalar Koordinatörü / Daimi Koordinatör Özel Temsilcisi tarafından yürütülebilecek iki taraflı savunuculuk olanaklarını belirleyebilir. Yeni veya gözden geçirilmiş yasanın uygulanmasına yönelik etkili planlar, politikalar ve programlar geliştirilmesi için çeşitli aşamalar önerebilir. Mümkün olduğu takdirde bunların uygulanması için mali kaynak tahsis edilmesi önerilebilir. Devletle görüşmeler yürüten ve savunuculuk faaliyetlerinde bulunan özel görev sahiplerinin analize ve gelişmelere dikkat etmesi sağlanır. Yukarıda sözü edilen Birleşmiş Milletler belgelerinin Evrensel İnsan Hakları Endeksi antlaşmalarla kurulan kurumların sonuç gözlemlerini ve görev sahiplerine verilen özel prosedür yükümlülüklerini aramak için faydalı bir araçtır. Orta Asya 2009 yılının Mart ayında, Bişkek'te yeterli konut hakkı üzerine bir çalıştay gerçekleştirildi. Kırgızistan ve komşu ülkelerden gelen devlet yetkilileri, sivil toplum kuruluşları ve saha temsilcileri de bu çalıştaya katıldı. Çalıştayda Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'daki STK'ların ve insan hakları savunucularının yeterli konut hakkına ilişkin bir eğitime ihtiyaç duyduğu tespit edildi. Çalıştayın ardından, bu eğitim Haziran ayında gerçekleştirildi. Uluslararası normların içeriği ve kapsamına ilişkin bu faaliyetler ve bilinçlendirme çalışmaları sonucunda yeterli konut hakkı; Kırgızistan'ın yeni konut kanununa eklemlendi. Yeni kanun, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi'nin genel yorumlarından alınan belirli unsurları da içeriyordu. BMİHYK'dan ilave teknik destek vermesi de talep edildi. Kaynak: BMİHYK Orta Asya Bölge Temsilciliği. Nepal 2009 yılında, BMİHYK Nepal Temsilciliği; BMÜT ve Kurucu Meclis üyeleriyle eşgüdümlü bir şekilde, ekonomik, sosyal ve kültürel hakların yeni Anayasa'ya eklenmesi için görüşmelerde bulundu. Bu görüşmeler, Nepal'in onayladığı insan hakları sözleşmelerine dayanan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların kapsamını ve içeriğini belirlemeye yönelik girdi sağladı. Bu türdeki hakların mahkeme edilebilirliği ve hukuki çözüm yollarına erişim gibi önemli konular da yeni anayasaya dahil edildi. BMİHYK, diğer anayasalara ve reform süreçlerine ilişkin karşılaştırmalı örnekler sağladı. BMİHYK Nepal Temsilciliği ekonomik, sosyal ve kültürel haklar konusunda sivil toplum örgütlerine destek verdi. Sivil toplum kuruluşlarının yeni Anayasa'daki bu hakları daha iyi korumasına ve desteklemesine yardımcı oldu. Örneğin, kilit önem taşıyan bir paydaş olduğu tespit edilen Nepal Barosu'na eğitim verdi. Barodaki kadın avukatlar için düzenlenen çalıştay sonrasında ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin bir sözleşme hazırlandı ve Kurucu Meclis'in Temel Haklar Komitesi'ne sunuldu. Bu Komite, Anayasa'daki temel haklar ile ilgili bölümünün hazırlanmasından sorumluydu. 2. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin kamu politikalarının izlenmesi Sektörel eylem planları (örneğin istihdam, konut, sağlık ya da eğitim alanlarındaki planlar), ulusal ya da yerel çalışma planları, yoksulluğu azaltma stratejileri ya da ulusal kalkınma stratejileri gibi kamu politikaları da ekonomik, sosyal ve kültürel haklar konusundaki yükümlülüklerin yerine getirilmesi açısından önemli araçlardır. Kamu politikaları; soyut sözleşme metinlerini, insan haklarını hayata geçirmeye yönelik bağlamsal planlara ve özel önlemlere dönüştürür. Birçok durumda, ekonomik, sosyal ve kültürel haklara yönelik uygulamaların çerçevesini oluşturur. Uzun vadeli kapasite geliştirme stratejilerini ve insan haklarını; karar almanın merkezine koymak için de giriş noktalarıdır. Kanada 2008 yılında, Ontario İnsan Hakları Komisyonu; ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin ilk raporunu yayımladı. “Evdeki Hak” başlıklı rapor, eyalet çapında yürütülen istişareler sonucunca hazırlandı. Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme'ye ve Özel Raportörün yeterli konut hakkına ilişkin 2007 yılı görevine (A / HRC 7 / Add.3 / / 10) çok sayıda atıfta bulunan Komisyon; yeterli konut hakkı konusunda Ontario yetkililerine tavsiyelerde bulundu ve tavsiye kararlarını yayımladı. Komisyon; Özel Raportörün ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi'nin tavsiyeleri doğrultusunda konut hakkının yoksulluğu azaltmayı amaçlayan kapsamlı stratejilere eklemlenmesi için çağrıda bulundu. Özellikle de dar gelirli insanları ve savunmasız grupları korumayı amaçlayan ve ölçülebilir hedefler içeren eyalet konut stratejilerinin benimsenmesini talep etti. Komisyon; fonlama oranları, program, yasa ve yönetmeliklerin gözden geçirilmesini ve düşük gelirli kiracıların ortalama düzeydeki kiralarını ödeyebilmesine, gıda ve diğer temel gereksinimlerini karşılayabilmesine olanak verecek şekilde iyileştirilmesini istedi. Bu doğrultuda Ontario Eyaleti'ni somut olarak şunları yapmaya çağırdı: Asgari ücretin enflasyona endekslenmesi ve tam zamanlı çalışan düşük gelirli insanların yoksulluk sınırının üzerinde yaşamasının sağlanması; Sosyal yardımlar kapsamındaki barınma ödeneğinin ortalama kira bedelini karşılamaya yetecek şekilde ayarlanması; Ödenmiş paranın geri alınması gibi uygulamaların sosyal yardım ödemelerinden kaldırılması; Taşınabilir konut ödeneklerinin daha çok kullandırılması; Kiracıların depozito ödemesine ve ödenmemiş borçlarını kapatmasına yardım eden kira bankalarının yaygınlaştırılması; Kira kontrolü ve kira serbestliğinin etkilerinin değerlendirilmesi. 2009 yılında, Komisyon “İnsan hakları ve kiralık konut politikası” hakkında bir takip raporu yayımladı ve konut hakkı konusunda halkı bilinçlendirme kampanyası başlattı. Kaynak: Ontario İnsan Hakları Komisyonu, bakınız www.ohrc.on.ca/en/issues/housing. Kamu politikalarını izlenme çalışmaları çeşitli aşamalara bölünebilir: Kamu politikalarını benimseme sürecinin izlenmesi, kamu politikalarının içeriklerinin izlenmesi ve bunların uygulanmasının izlenmesi. Kamu politikalarını benimseme sürecinde, izleme çalışmaları kamunun bilgilendirilip bilgilendirilmediğine ve paydaşların katılımı için olanaklar yaratılıp yaratılmadığına odaklanır. İçeriği izleme çalışmaları, politikaların uluslararası insan hakları normlarına ve ilkelerine uygun olup olmadığı üzerinde durur. Uygulamaların izlenmesi, kamu politikalarının hayata geçirilme şekline odaklanır. Kamu bilgilerine erişim, kamu politikalarının izlenmesi açısından önemli bir ön koşuldur. Çalışmalara etkin bir katılım sağlanması için UİHK'lar da dahil ulusal aktörlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve meslek kuruluşlarının düzgün bir şekilde bilgilendirilmesi gerekir. Bu; belirli sosyal güvencelere yönelik kampanyaların, savunuculuk ve takip çalışmalarının etkili olabilmesi için de gereklidir. Özel raportörlerin çalışmaları da yeni kapılar açabilir, belirli bir konudaki farkındalığı arttırabilir veya bir stratejiye destek verilmesini ya da bir politika değişikliğine doğru ilk adımın atılmasını sağlayabilir. Sahadaki bir kuruluş, stratejik olarak belirli bir politikayı veya ekonomik, sosyal ve kültürel haklarla ilgili bir stratejiyi izlemek istediğinde, insan hakları örgütleri şunları yapmalıdır: Halihazırda görüşmelerde yer alan veya yer alabilecek aktörlerin belirlenmesi (kamu politikasından olumsuz bir şekilde etkilenme ihtimali olan topluluklar ve destek grupları da dahil); Destek gruplarını temsil ettiğini iddia eden kişilerin gerçekten o grubun temsilcisi olup olmadığının belirlenmesi; Katılımın anlamlı kılınması için halka ve kamu politikasından doğrudan etkilenen kişilere konuyla ilgili tüm bilgilerin karar alma aşamasından önce sunulup sunulmadığının değerlendirilmesi; Yeni kamu politikasının; uluslararası insan hakları hukuku, ulusal mevzuat ve antlaşmalarla kurulan kurumların gözlem sonuçlarına uygun olup olmadığının analiz edilmesi; Diğer insan hakları belgeleri veya araçlarının belirlenmesi ve erişime açılması;15 Politikanın uygulanması için yeterli bütçe, tahsis ve süreçlerin planlamaya dahil edilmesini sağlamak Ayrımcılığa veya ihlallere yol açabilecek ya da olumsuz bir etkisi olabilecek eksikliklerin ve boşlukların tespiti: Bazı politikalar cinsiyet yönünden tarafsız görünebilse de kadınlara karşı dolaylı ayrımcılığa sebebiyet verebilir, örneğin: Görüşülen seçeneklere örnek teşkil edebilecek, diğer alanlardan benzer politikalara dikkat çekilmesi; Toplumun çeşitli kesimlerinin özel durumları ve ihtiyaçları hakkında ayrıştırılmış bilgilerin dikkate alınması; Politikanın savunmasız, marjinal ya da ihtiyaçlı insanların durumunu dikkate alıp almadığının değerlendirilmesi; Politikayı uygulanamaz hale getirebilecek yasa veya uygulamaların dikkate alınması; Hesap verebilirlik mekanizmaları konusunda bir tartışma başlatılmasını ve mümkün olduğu takdirde bu mekanizmaların hayata geçirilmesini sağlamak; Mümkün olduğu takdirde belirli bir politikanın uygulanmasına ilişkin gerçekçi bir maliyet hesaplaması hazırlayabilecek ve bunları açıklayabilecek uzmanların veya kuruluşların belirlenmesi; Politika benimsendikten sonra, insan hakları norm ve ilkelerine uygun bir şekilde uygulanıp uygulanmadığının değerlendirilmesi (örneğin, politika ayrımcılık yapmama ilkesine uygun bir şekilde uygulanmaktadır ya da politikanın uygulanması diğer insan haklarını etkilemez vb.). Yukarıda da belirtildiği gibi, saha çalışanları bu adımları atmak için özelleşmiş ağlardan ve BMİHYK genel merkezinden tavsiye alabilirler. Ulusal izleme kapasitesini güçlendirmek için teknik yardım sunma seçeneğinin dikkate alınması: Politika izleme konusunda teknik destek teklif edilmesi, uluslararası insan hakları raporlamasının yanı sıra izleme politikalarına ilişkin kapasite geliştirmeye dair de fırsatlar sunulması. Doğu Timor 2008 yılının Aralık ayında UNMIT İnsan Hakları ve Geçiş Dönemi Adaleti Birimi bünyesindeki Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Takımı; Doğu Timor'da gıda hakkı üzerine tematik bir rapor yayımladı. Doğu Timor; gıda hakkı konusundaki yükümlülüğünü yerine getirmeyi ulusal bir öncelik olarak kabul etse de bu konuda çeşitli zorluklarla karşılaşmıştır. 2006 yılındaki siyasi kriz, 2007 yılındaki çekirge istilası ve 2008 yılında patlak veren küresel gıda krizi bu zorluklardan bazılarıdır. Birim; yerel topluluklar, satıcılar, tüketiciler ve yerel yönetimlerle sistematik görüşmeler yürüterek saha izleme çalışmaları yapmıştır. Ayrıca pirinç sübvansiyon politikasının 15 Örneğin, HIV / AIDS/HIV ve İnsan Haklarına ilişkin Uluslararası Kılavuz: 2006 Bütünleştirilmiş Versiyon, “Voluntary Guidelines to support the progressive realization of the right to adequate food in the context of national food security of the Food and Agriculture Organization of the United Nations”, El kitabı: Mülteciler ve Yerinden Edilmiş Kişilere Konut ve Mülkiyet İadesi - “Pinheiro İlkeleri”nin uygulanması. uygulanmasını da takip etmiştir. Birim'in raporunda ulusal politika ve stratejilerin erişilebilirliğinin yanı sıra bunları uygulamak için kullanılan kurumsal çerçeve de analiz edilmiş ve değerlendirilmiştir. Birim, bu analizlere dayanarak, ulusal ve uluslararası paydaşlara yönelik tavsiyeler yayımlamıştır. 2009 yılında, Doğu Timor'un 13 bölgesinden 6'sında bu tavsiyelerin uygulanışını izlemiştir. Gıda güvenliğinin arttırılmış olduğu tespit etmiş ve devletin çabalarının daha etkili olması için çözülmesi gereken sorunları belirlemiştir. 2009 yılından bu yana, Birim'in ekonomik, sosyal ve kültürel hakları izleme görevi yerel aktörlere destek vermeye doğru kaymıştır. Birim, Gıda Hakkı Ağı'nın kurulmasına destek vermiştir. Bu ağ; Oecusse bölgesindeki yerel STK'lar ve topluluk kuruluşlarından oluşmaktadır. Ağ; alt bölgelerdeki gıda hakkını da izlemektedir. Bu çalışmalara devlet tarafından sübvanse edilen pirincin dağıtımı, okul beslenme programı, doğal afetler sonrasında gıda temini ve tarım makineleri ve araçlarının devlet tarafından dağıtımının izlenmesi dahildir. Ağ; 2010 yılının Ekim ayında bir rapor hazırlamıştır. Hükümet, Dünya Gıda Programı'nı (okul beslenme programı) yeniden başlatmıştır. Bu programın, yerel aktörlerle birlikte yürütülen savunuculuk çalışmaları sonucunda yeniden başlatıldığı düşünülmektedir. Bazı örneklerde mahkeme kararları da yeni kamu politikalarının geliştirilmesini sağlamıştır. Nitekim ekonomik, sosyal ve kültürel hakların yasal olarak korunması sayesinde mahkemeler; kamu politikalarının ulusal hukuk ve uluslararası insan hakları sözleşmelerine uyumlu olmasını sağlamak için devlet kurumlarına genel ilkeler sunmaya başlamıştır. Bazı mahkemeler kararlarının uygulanışını denetlemek için takip mekanizmaları da kurmuştur. Bu türdeki mahkeme kararlarının uygulanışını izlemek şu amaçlara hizmet edecektir: (A) mahkeme kararının uygulanmasını izlenmesi ve (b) bunun yanı sıra, ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin politikanın yarattığı etkilerin izlenmesi. Kolombiya Kolombiya'da yerlerinden edilmiş binlerce kişinin ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını ilgilendiren bir davada Anayasa Mahkemesi, devletin bu topluluğun ihtiyaçlarına yanıt verebilecek bir kamu politikası uygulama konusunda başarısız olduğuna hükmetmiştir. Mahkeme kararı, kamu politikalarının reformu da dahil olmak üzere karmaşık ve uzun vadeli önlemler alınmasını gerektirmekteydi. Anayasa Mahkemesi düzenli olarak takip oturumları gerçekleştirmiş ve devlete ilgili hakların hayata geçirilmesi konusunda kaydedilen ilerlemelerin ölçülmesini sağlayacak göstergeler benimsemesini emretmiştir. Anayasa Mahkemesi davada karara bağlanan çözüm yollarına uyulup uyulmadığını takip etmek için emirler de yayımlamıştır. Yerlerinden edilmiş kişiler arasında özel bir ilgiye ihtiyaç duyan gruplara ilişkin özel tedbirler konusunda BMİHYK ve diğer BM kuruluşlarını bilgilendirmiştir. Bu gruplara kadınlar, çocuklar, yerli halklar, Afrika kökenliler ve engelliler de dahildir. Mahkeme, BMİHYK'dan ve diğer BM kuruluşlarından devletin ilgili mahkeme emirleri doğrultusunda özel tedbirlere uyup uymadığını izlemesini istemiştir. BMİHYK, yerli halklarla ilgili tedbirlerin uygulanışını izlemeyi taahhüt etmiş ve teknik destek sunmuştur. 2009 Nisan'ında, BMİHYK, ilgili meclis komitesine bir teklifte bulunmuştur. Bu meclis komitesi, Mahkeme tarafından emredilen tedbirlere uyulmasını sağlamak üzere kurumlar arası bir grup oluşturma teklifini onaylamıştı. Bu grup, BMİHYK ve BMMYK da dahil olmak üzere Birleşmiş Milletler'in gözetiminde olacaktı. Grupta sivil toplum örgütleri, Parlamenterler ve ilgili devlet kurumlarının üyeleri yer alacaktı. BMİHYK, sürecin BMİHYK'nın tavsiyeleri doğrultusunda ve diğer Birleşmiş Milletler kuruluşları ile koordineli olarak çalışacak bir Daimi Koordinatör tarafından denetlenmesini teklif etmiştir. Kaynaklar: BMİHYK-Kolombiya. Bakınız Kolombiya Anayasa Mahkemesi'nin web sitesi (www. Corteconstitucional.gov.co/ sadece İspanyolca) 3. Bütçelerin izlenmesi ve bütçe bilgilerinin kullanılması Devletler; ekonomik, sosyal ve kültürel hakların tam olarak kullanılmasını aşamalı olarak sağlamak amacıyla mevcut kaynakların azamisini kullanmakla yükümlüdür. (Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme; Madde 2(1)).16 Bütçeler (federal, ulusal, bölgesel ya da yerel) politika yapımının temel araçlarıdır ve genellikle merkezi devletin çeşitli birimlerinin yanı sıra yasama organları, bölgesel yönetimler ve özerk kurumları da ilgilendirir. Devlet yetkilileri, kamu bütçeleri aracılığıyla önceliklerini belirleyebilir ve somut eylemler konusundaki kararlılıklarını gösterebilirler. Bu eylemler, bazı sosyal güvencelerden yararlanma düzeyini arttırabilir ya da azaltabilir. 16 “Mevcut kaynakların azamisinin kullanımı” da dahil olmak üzere, ekonomik, sosyal ve kültürel hakların “aşamalı olarak kullanılmasının sağlanması” kavramı ile ilgili daha ayrıntılı tartışma için Yüksek Komiserliğin Ekonomik ve Sosyal Konsey'e sunduğu rapora bakın. (E / 2007/82) Ayrıca Bakınız OHCHR Fact Sheet No. 33, Frequently Asked Questions on Economic, Social and Cultural Rights, özellikle de soru 7 ve 19. Soru 11, 12, 13, 14 ve 17 de konuyla ilgilidir. Kamu politikaları, plan, program ve yasaların amaçlarına ulaşması için gereken kaynaklar (maliyetler) de göz önünde bulundurulmalıdır. Genellikle, yasalar veya politikalar kağıt üzerinde eksiksiz olmalarına rağmen fon yetersizliği veya diğer kaynakların eksikliği nedeniyle uygulanmamaktadır. Özellikle de düşük gelirli ülkelerde kamu politikalarının etkili bir şekilde tasarlanması ve uygulanabilmesi için ekonomik, sosyal ve kültürel hakların hayata geçirilmesi ile sınırlı kaynakların tahsisi arasında bir denge kurmak gerekir. Bütçe izleme yollarından biri de ayrıştırılmış veriler bulmaktır, böylece tahsislerin nasıl yapıldığı ve hangi harcamaların dahil edildiği incelenebilecektir. Uzman olmayan kişilerin erişimine açık olan ayrıştırılmış bütçe bilgileri, örneğin bir su ve sanitasyon projesi için ayrılan bütçe arttırılmış olsa bile, aslında kaynakların çoğunun başkentin orta gelirli mahallelerine gideceğini gösterebilmektedir. Öte yandan banliyölerde yaşayan ve çeşme suyuna erişimi olmayan kesimlere bütçenin çok az bir bölümü gidiyor olabilir. Ayrıştırılmış bütçe bilgilerinin demografik ve coğrafi verilerle birlikte kullanılması, kağıt üzerinde iyi görünen bir bütçe tahsisinin aslında gerçek ihtiyaçları karşılamadığını veya ayrımcı bir etki yarattığını ortaya çıkarabilmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde HIV / AIDS bütçeleri 2004 yılında, dokuz Afrika ve Latin Amerika sivil toplum kuruluşu ve araştırma kurumları, beş yıllık dönemde (1998-2003) HIV / AIDS salgını için ayrılan kaynakları analiz etmek ve izlemek için ortak bir girişimde bulunmuştur. Her ülkenin kendine özgü yasal çerçeveleri, bütçe döngüleri ve ulusal sağlık sistemi sorunları olsa da araştırmacılar ülkeler arasında ilginç benzerlikler bulmuştur. Örneğin, rapora göre, Latin Amerika ülkelerinde HIV / AIDS yaygınlığı yüzde 1'in altındadır. Devletin HIV / AIDS harcamalarının büyük bir bölümü virüse karşı kullanılan ilaç tedavilerine ayrılmıştır. Ulusal AIDS bütçelerinin önemli bir kısmı (Arjantin'de yüzde 90, Şili'de yüzde 80, Ekvator’da yüzde 74 ve Nikaragua'da yüzde 54) tedavi ve bakım hizmetleri için tahsis edilmiştir, önlemeye ayrılan kaynaklar oldukça kısıtlıdır. Afrika devletleri, 2001 yılındaki Abuja Afrika Birliği Zirvesi'nde yıllık bütçelerinin yüzde 15'ini sağlık sektörüne ayırmayı taahhüt etmişlerdi. Raporda, vaka çalışmalarına dahil edilen Afrika ülkelerinin yüzde 15 hedefini tutturamadığına da işaret edilmektedir. Aslında devlet bütçelerinde sağlık harcamalarına ayrılan pay ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir: Bu oran Kenya'da yüzde 6 iken Mozambik'te yaklaşık yüzde 15'tir, Güney Afrika'da ise bu oranının yüzde 12'nin biraz altında olduğu tahmin edilmektedir. Nikaragua dışındaki Latin Amerika ülkelerinde sağlık bütçeleri genelde devlet gelirleri ile finanse edilmektedir. Güney Afrika dışındaki Afrika ülkelerinde ise sağlık bütçeleri için çoğu zaman bağışçıların fonlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu durum devletin salgına yönelik müdahalesinin tutarlılığına ve sürdürülebilirliğine zarar verebilmektedir. Kaynak: Fundar (Meksika) ve Idasa (Güney Afrika), “Funding the fight: budgeting for HIV/AIDS in developing countries” (2004). Devlet kurum ve kuruluşları; bütçelerin tasarlanma şekillerinden, kurumlara yapılan tahsislerden ve özel bütçe doğrularından sorumlu tutulmalıdır. Bütçe tahsislerini analiz ederken dikkat edilmesi gereken bazı hususlar vardır. İlk olarak, sadece tahsisler değil, fiili ödemeler de takip edilmelidir. Bunun yanı sıra, çeşitli sektörlere ayrılan bütçenin büyüklüğü, hizmetlere ve tesislere daha iyi erişim sağlandığı anlamına gelmeyebilir; zira başka faktörler de devreye girebilmektedir. Genellikle, asıl mesele ne kadar ödenek ayrıldığı ve ne kadar harcama yapıldığı değil; kimin için nerede harcama yapıldığı ve bu sürecin ne kadar şeffaf olduğudur (örneğin maaşlar, faaliyetler ya da altyapı, coğrafi konuma verilen öncelik vb.). Son olarak, uygulama oranlarının orijinal plandan büyük ölçüde farklılık gösterebileceği de akılda tutulmalıdır. Örneğin yapısal sınırlamalar belirli bir bakanlık ya da yerel yönetimin kendilerine tahsis edilen kaynakları kullanmasını zorlaştırıyor olabilir. Merkezi yönetim, parayı geç (çok geç) bıraktığında da bu durum ortaya çıkabilir. Ulusal bütçeler dışındaki ekonomik ve mali parametrelere de bakmak gerekir. Finansal kurumlar ve onlar tarafından finanse edilen makroekonomik politikalar ve programların halkın haklarından yararlanma düzeyi üzerinde (veya yararlanamamalarında) büyük bir etkisi vardır. Tüm bu zorluklara ve kısıtlara rağmen, ayrıştırılmış göstergelerle desteklenmiş bütçe rakamları (bkz. yukarıdaki Bölüm C ) ekonomik, sosyal ve kültürel hakların kullanılmasını sağlamaya yönelik devlet çabalarını izlemek açısından faydalıdır. Sahada çalışan insan hakları kuruluşları, kullanabilir kaynakların fiili düzeyinin tanımlanması gibi karmaşık konulara girmeden, özgül sorunlara açıkça işaret etmelidir. Örneğin politika hedefleri ve bütçe tahsisleri arasında uyumsuzluk olduğunda ortaya çıkan finansman sorunları, belirli grupların ve bölgelerin kamu fonlarını kullanımında eşitsizlikler olarak tezahür edebilir veya bazı sektörlerde ciddi fon kesintileri ekonomik, sosyal ve kültürel hakların daha az korunmasına yol açabilir. Bütçeleri insan hakları perspektifinden analiz etmek için paranın hem kağıt üzerinde nasıl tahsis edildiğine (planlama vb.) hem de gerçekte nasıl harcandığına (yani yürütme) bakmak gerekir. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakları izlemek için bütçe bilgileri ve bütçe analizini kullanmak isteyen İnsan Hakları Kuruluşları en azından şunları yapmalıdır: Mali bilgiler, devam eden projeler, kamu ihaleleri, ulusal ve bölgesel bütçeler ve denetimler de dahil olmak üzere, kamu bilgilerine erişimi güvence altına alan ulusal mevzuatı bilmelidir. Sahadaki kuruluşların hangi türde bilgilere erişebileceğini bilmek ve hak sahiplerini bu bilgilere erişim talep etmeleri için teşvik etmek önem taşır; Bütçe döngüsünü anlamalıdır. Örneğin, bütçeler hangi zamanlarda planlanıyor, görüşülüyor ve onaylanıyor? Bölgesel / yerel düzeylerde ve federal / merkezi düzeylerde kimler sorumlu? Bir önceki bütçe döngüsündeki faaliyetlere ilişkin bilgiler ne zaman kamuya duyuruluyor? Çeşitli aktörlerin bütçeler hazırlanırken, onaylanırken ve uygulanırken oynadığı rolü anlamalıdır. Bazı ülkelerde, örneğin, sadece maliye bakanlığı kurumlara fon kullandırıyor olabilir. Bu; bir bütçe doğrusu meclis tarafından kabul edilse bile önemli gecikmeler veya kesintilerin gerçekleşebileceği anlamına gelir. Diğer ülkelerdeki deneyimleri tespit etmek (örneğin komşu ülkeler veya benzer bir gelir ve kalkınma düzeyine sahip ülkeler) ve bu ülkelerdeki katılımcı bütçe süreçlerinin etkinliğini değerlendirmek gerekir. Sosyal yatırımların yeterli olmasını ve kaynakların şeffaf bir şekilde kullanılmasını sağlayabilecek (bağımsız denetim dahil) hesap verebilirlik mekanizmalarını belirlemek gerekir. Genellikle yolsuzlukla mücadele amacıyla kurulmuş olan bu türdeki mekanizmaların bulguları ve analizleri, insan haklarıyla ilgili amaçlar için de bütçelerin izlenmesine yardımcı olabilir. Bütçe bilgilerini ve analizini “tercüme” edebilecek ve açıklayabilecek akademik kurumları veya araştırma kuruluşlarını ve STK'ları araştırmak gerekir. Anne ölümleri ve insan hakları konusunda çalışan uluslararası girişim Farklı alanlardan sivil toplum kuruluşları, anne ölümleri üzerinde çalışmak için insan hakları araçları geliştirmek üzere bir araya gelmiş ve bir ağ oluşturmuştur. Bu ağ; anne ölümleri ve insan hakları konusunda çalışan uluslararası girişim olarak da bilinmektedir. Bu kuruluşlardan bazıları (Analiz ve Araştırma Merkezi ve Uluslararası Bütçe Ortaklığı- Fundar vb.) yıllar içerisinde bütçe çalışmalarında uzmanlaşmış, bütçe ve insan haklarını birbirine bağlayan metodolojik yaklaşımlar geliştirmiştir. Bu ağ, 2009 yılının Mayıs ayında, devletlerin anne ölümlerinin azaltılması konusundaki yükümlülükleri doğrultusunda sorumlu tutulması için bütçelerin nasıl kullanılacağına ilişkin bir bilgi notu yayımlamıştır. Yazarlara göre kamu bütçesi, bir hükümetin gerçekteki sosyal ve ekonomik politika önceliklerini yansıtır. Bu bilgi notunda, bütçe analizi konusundaki sivil toplum çalışmalarının önemi ve savunuculuk faaliyetleri açısından potansiyeli vurgulanmıştır. Çalışmada üç yeni sivil toplum kuruluşu örnek olarak ele alınmaktadır: Fundar, Meksika'daki Analiz ve Araştırma Merkezi; Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti’ndeki Kadınların Onuru kuruluşu; Hindistan'daki Bütçe ve Yönetişim Sorumluluğu Merkezi. Bu kuruluşların çalışmaları ve deneyimlerinden çıkartılan dersler şunu ortaya koymaktadır: Anne ölümlerini azaltma konusunda gerçek bir ilerleme kaydedilememesi, devletlerin bütçelerinde anne sağlığına öncelik verme konusundaki başarısızlıklarıyla ilişkilidir. Bu kuruluşların bulguları, bu sorunun çözümü için kaynaklar mevcut olsa dahi anne ölümlerinin devam ettiğini-ve artmayı sürdürebileceğini, dolayısıyla bu kaynakların düzgün bir şekilde tahsis edilmemiş veya etkili bir şekilde harcanmamış olabileceğini gözler önüne sermektedir. Kaynak: http://righttomaternalhealth.org. 4. Belirli vakalarla bağlantılı olarak ekonomik, sosyal ve kültürel hak ihlallerinin izlenmesi Bu Kılavuzun en önemli mesajlarından biri şudur: İnsan hakları ihlallerini belgelemenin asıl amacı sorunu çözmeleri yetkilileri için harekete geçirmektir. Söz konusu amaç; ekonomik, sosyal ve kültürel hakların yanı sıra medeni ve siyasi haklar için de geçerlidir. Bu bölümde belirli vakalarla bağlantılı olarak insan hakları ihlallerinin izlenmesini önemini yinelenmekte ve vaka-tabanlı izlemenin sadece medeni ve siyasi haklar ihlalleri için değil, ekonomik, sosyal ve kültürel hak ihlalleri için de mümkün olduğu vurgulanmaktadır. Aşamalı olarak gerçekleştirme ilkesi kapsamında, çoğu zaman belli bir zaman dilimi içerisindeki sosyoekonomik veriler ve diğer yönetimsel istatistikler analiz edilir. Bununla birlikte ekonomik, sosyal ve kültürel hak ihlallerini izleme çalışmaları, genelde bir olayın somut koşullarını belgelemeye ve açıklamaya dayanır. Örneğin eğitim hakkının aşamalı olarak hayata geçirilmesinin izlenmesi, bazı göstergelerdeki gelişimi dikkate almayı gerektirir (örneğin ilköğretime kayıt veya okul bırakma oranlarını izlemek gibi). Bu doğrultuda, belirli bir zaman dilimi içinde bu göstergelerde bir iyileşme olup olmadığı değerlendirilir. Belirli ihlal vakalarını izleme çalışmaları ise istatistiklerden ziyade somut olaylara odaklanacaktır (Örneğin yer olmadığı için bir grup çocuğun okuldan eve geri dönmesi, hamile bir öğrencinin keyfi bir şekilde okuldan atılması veya engelli çocuklara uygun düzenlememeler sağlanmaması vb.). Bununla birlikte, ekonomik, sosyal ve kültürel hak ihlallerinin belirlenmesi için bu iki yaklaşımın birleştirilerek kullanılması da mümkündür. Genellikle, bir insan hakkı ihlali belgelenirken “kimin kime ne yaptığını” belirlemek için bilgi toplanır. Mümkün olduğu takdirde, bu bilgiler şunları içerir: Mağdurun veya mağdurların kimliklerinin belirlenmesi; Sorumlu yetkililerin belirlenmesi; İddia edilen hak ihlaline karışmış diğer aktörlerin belirlenmesi (örneğin özel şahıslar gibi); Olayların ayrıntılı raporu Vakayla ilgili ek bilgiler, yetkililerin savunması ve yapılan her türlü düzeltici işlem ve Etkilenen haklar ve ihlal edildiği iddia edilen yükümlülükler ve vakadaki olaylarla nedensel bağlantısı Ekonomik, sosyal ve kültürel hak ihlallerine ilişkin bazı vakalarda, özellikle de bir grup bireyi içeren vakalarda, devlet kaynakları bulunmasına rağmen, yükümlülüklerinin yerine getirmediğini kanıtlamak için istatistikler ve nicel veriler gerekebilir. Örneğin, nicel veriler, iş yerinde etnik köken ve cinsiyete dayalı olarak fiili ayrımcılık yapıldığı iddiasını kanıtlamak için kullanılabilir. Benzer şekilde, okul sayısının yetersiz kaldığı yerleri gösteren veriler, bir çocuğun eğitim hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiayı desteklemek için kullanılabilir. Batı Şeria ve Gazze Sağlık profesyonelleri, genellikle insan hakları çalışmalarının ön sıralarında yer almaktadır. Silahlı çatışma durumlarında, sağlık hizmetlerinin çalışmaya devam etmesi ve nüfusun bu hizmetlere erişime sahip olması elzemdir. İsrail'in Aralık 2008 ile Ocak 2009 tarihleri arasında Gazze'de gerçekleştirdiği askeri saldırı sırasında Gazze Şeridi'nde yer alan 11 hastane hasar görmüş, 29 ambulans tahrip edilmiştir. Sürekli güç kesintileri yaşanmış ve yollara barikatlar kurulmuş, 16 sağlık çalışanı da vazife başında öldürülmüştür. Günler boyunca tüm sağlık ekiplerinin Az Zaytun gibi bazı bölgelere girişi yasaklanmıştır. Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ), Filistin Sağlık Bakanlığı ile yakın istişare ve işbirliği içerisinde, üç bölümden oluşan şu stratejiyi uygulamaya koymuştur: Koordinasyon: (a) tüm aktörlerin (Birleşmiş Milletler, Uluslararası Kızılhaç Komitesi, STK'lar, donörler vb.) koordine edilmesi için bir sağlık kümesinin hayata geçirilmesi ve (b) Sağlık Bakanlığı Acil Servisi'nin 24 saat çalışan birincil teknik uygulama birimi olarak hayata geçirilmesini kapsamaktadır. Sağlık kümesi, sağlık risklerinin ve tehditlerinin izlenmesi, lojistik ve operasyonel destek sağlanması ve çatışmanın sağlık bakımından etkilerinin değerlendirilmesi konularına odaklanmıştır. Bilgi: çatışma sırasında, bilgi güvenilir, zamanında ve tüm ortakların erişimine açık olmalıdır. Bu süreçte odaklanılan konular bilginin sürekli olarak toplanması, iyi seçilmesi ve düzenli ve geniş alanda dağıtılması olmuştur. Bu amaçla, DSÖ günlük bir durum raporu oluşturmuş ve Gazze'deki DSÖ yetkililerinden medyaya ve diğer ortaklara ve DSÖ genel merkezine, bölgesel ve yerel ofislerine bilgi akışı sağlamıştır. Savunuculuk: Sağlık hizmetlerine erişim ve bu erişimin önüne geçen engellere ilişkin bilgilerin analizine dayanarak, DSÖ tüm taraflarla birlikte diyalog ve savunuculuk için belirli alanları ve aynı zamanda uluslararası toplumun harekete geçirilmesine ilişkin konuları ilgili belirlemiştir. Toplanan ve sistematik hale getirilen bilgilerin bir kısmı DSÖ Gazze Şeridi için Özel Sağlık Misyonu (21 Mayıs 2009) ve Goldstone Raporu (A/HRC/12/48) ile karara bağlanmış Birleşmiş Milletler Gazze Çatışmasında Gerçekleri Araştırma Misyonu'na (İnsan Hakları Konseyi kararı S9/1) yardımcı olmuştur. Sağlık hakkı sadece sağlık bakımının ulaştırılması konusu değildir; sağlık profesyonelleri aynı zamanda bireylerin ve o bireylere ait insan haklarının korunması konusunda aynı derecede öneme sahip başka roller de oynamaktadırlar. Kaynak: DSÖ Batı Şeria ve Gazze, İnsan Hakları ve Savunuculuk Birimi. Ekonomik, sosyal ve kültürel hak ihlallerine ilişkin belirli vakaların belgelenmesi şu amaçlarla kullanılabilir: Olağan iç raporlama süreçleri yoluyla raporlama; İlgili özel prosedür görev yetkisi sahiplerine, Birleşmiş Milletler insan hakları sözleşmesi kurumlarına ve diğer insan hakları mekanizmalarına raporlama; BMİHYK Uganda tarafından hazırlanan çatışma sonrası kuzey Uganda'da arazi, konut ve malvarlığı raporları gibi tematik raporlar hazırlama; Kaygıları ortaya koymak ya da durumun çözümlenmesini kolaylaştırmak amacıyla basın bildirileri ve kamuoyu açıklamaları yapma (o alandaki oluşum tarafından ya da küresel düzeyde Yüksek Komiser/İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından); Bahsedilen durumların görünür olmasını sağlama paydaşların bir araya gelerek taleplerini açık bir şekilde ifade etmelerini sağlama; Daha geniş çapta eğilimlere veya eksikliklere örnek oluşturabilecek sembolik durumlara dikkat çekme. Bunun karşılığında, bu belirli durumlara çözüm sağlamak başkalarının benzer durumlarda aynı yaklaşımı tekrarlamasına yardımcı olabilir; Çözümler veya çareler bulma amacıyla yetkili makamlarla savunuculuk çalışmaları, ve gelecekte yaşanabilecek ihlallerin önlenmesi için önlemler alınmasını önerme; Teknik işbirliği ile, kısmen de olsa, çözüm bulunabilecek insan hakları açıklarını tanımlama. Sudan Uzun yıllar boyunca, Birleşmiş Milletler Sudan Misyonu'nun (UNMIS) insan hakları bileşeni Nil nehri üzerinde gerçekleştirilen iki hidroelektrik baraj projesi nedeniyle zorla tahliye edilen toplulukları yakından izlemiştir. Bu bağlamda, insan hakları bileşeni bu topluluklar ve temsilcileriyle görüşmüş, etkilenen alanlarda çeşitli değerlendirme misyonları gerçekleştirmiş, gözaltına alınmış temsilcilerin durumunu izlemiş, yerlerinden edilen insanların insani durumlarını izlemiş, durum hakkında düzenli olarak raporlar sunmuş, barışçıl bir çözüme varma amacıyla tüm taraflarla bağlantı kurmuş ve devletin yerlerinden edilen insanlara yardım ve tazminat sağlama konusundaki taahhütlerini uygulayışını izlemiştir. UNMIS o alanda çalışan şirketleri ve ilgili büyükelçilikleri bilgilendirmiş ve yetkili makamlara, uluslararası topluma, özellikle de projelere fon ya da destek sağlayan üye devletlere, ve onlarla ilişki içinde olan finansal kurumlara ve şirketlere bir takım önerilerde bulunmuştur. Sudan Hükümeti'ne iletilen bir dizi bildiride belirtildiği üzere (bkz. A/HRC/4/18/ Add.1, para. 5559, A/HRC/7/16/Add.1, para. 113-119, A/HRC/10/7/Add.1, para. 80), yeterli konut konusuyla ilgilenen Özel Raportör bu zoraki tahliyeler ve yer değiştirmelerle ilgili kaygılarını dile getirmiş, ve yeterli konut hakkının ihlalinin nasıl şiddete, keyfi tutuklamalara, işkence ve ölümlere ve katılım ve danışma hakkı, basım özgürlüğü ve ifade özgürlüğü de dahil olmak üzere geniş çapta diğer insan hakları ihlallerine yol açtığını belirtmiştir. 5. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların mahkemeler ve adli benzeri mekanizmalar aracılığıyla izlenmesi Davalar, UİHK ya da idari kurum ve kuruluşlara yapılan şikayetler gibi yargı ya da yargı benzeri kurumlar nezdindeki şikayetlerin ortaya konulması, ekonomik, sosyal ve kültürel hak ihlallerinin izlenmesi için faydalı yöntemlerden bir diğeridir. Benzer bir biçimde, ulusal ve uluslararası aktörlerin ve ekonomik, sosyal ve kültürel hak ihlallerine ilişkin örnek davalar açmaları konusunda kapasite geliştirmeleri için teşvik edilmeleri de bu hakların yasal yollarla korunması açısından ilginç bir yöntemdir. Adli ve adli benzeri şikayetler genellikle iddialarına bir dayanak olarak ekonomik, sosyal ve kültürel hak ihlallerinin belirgin bir tanımlamasını gerektirir. Ancak, farklı yasal sistemler bireyselden topluya ya da grup davalarına kadar değişen çeşitli iddialara imkan tanımaktadır. Bazı yasal sistemler yalnızca bireysel mağdurların mahkemeye başvurmasına izin vermektedir. Diğerleri ise grup davaları, kamu yararı temsilleri veya toplumun yararı gözetilerek üçüncü şahıs tarafından açılan davalar (bazı davalarda herhangi bir kişinin mahkeme huzurunda iddia ortaya koymasına izin verilmesi) da dahil olmak üzere, gruplara izin vermektedir. Bazı yargı yetkisi alanlarında, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar hala yargılanabilir olarak kabul edilmemektedir ve bu hakların ihlallerine ilişkin iddialara karşı yeterli çözüm sağlanmamaktadır. Ancak diğerlerinde, artan sayıdaki içtihatlar, mahkemelerin ve adli benzeri kurumların, kanunların ve kamu politikalarının tasarımı ya da uygulanmasındaki eksikleri ortaya çıkarma ve mağdurların maruz kaldığı haksızlıkları giderme konusundaki potansiyelini göstermiştir. Arjantin Haziran 2006'da, Arjantin Yüksek Mahkemesi Matanza-Riachuelo nehrinin kirletilmesinin olumsuz etkileri hakkında bir karar vermiş ve insan haklarına saygı duyulmasına olanak sağlayan bir politika tepkisini teşvik etme amacıyla bir mekanizma oluşturmuştur. Bu nehir Buenos Aires şehrini de kapsayan geniş çaplı bir alanda akmakta, yaklaşık 3 milyon yerli halkı etkilemektedir. Mahkeme kararını bir mekanizma kurulması ve çeşitli ekonomik, sosyal ve kültürel hakların korunmasını sağlamak için yeterli prosedür uygulamasının izlenmesi üzerine yoğunlaştırmıştır: İlk olarak, Mahkeme politikaların takdire bağlı ya da ayrımcı olmasını engellemek amacıyla mağdurlardan oluşan grubun en zayıf üyelerine bakmıştır. İkinci olarak, Mahkeme şehir, taşra ve ulusal düzeydeki yetkililerden ortak bir biçimde ve her birinin sorumluluktan pay alacağı şekilde bir plan geliştirmelerini talep etmiştir. Üçüncü olarak, Mahkeme bu planın istişari ve kapsayıcı bir biçimde geliştirilmesini emretmiştir: Mahkeme'de durumdan etkilenen toplumsal örgütlerin ve bireylerin yanı sıra insan hakları ve çevre STK'larının da aktif katılımıyla üç adet kamuya açık oturum gerçekleştirilmiştir. Dördüncü olarak, Mahkeme planın uygulanmasına ilişkin bir toplumsal kontrol mekanizması oluşturmuştur. Plan ve uygulaması ölçülebilir kısa, orta ve uzun dönem hedefleri içermektedir. Bu yaklaşımın bir faydası da Mahkeme'nin devletin diğer kısımları (yürütme ve yasama kolları) için insan hakları standartlarına uygun önlemler almaları için ortam yaratması ile demokratik katılımın güçlendirilmesi olmuştur. Politika belirleme aşamasına geçmeksizin, mahkemeler politika belirleme sürecini ve sonucunu anayasal ve uluslararası insan hakları sözleşmesi standartlarına paralel olarak izleyen bir konumda olabilirler. Kaynak: Mendoza, Beatriz Silvia y otros c/ Estado Nacional y otros s/ danos y perjuicios (danos derivados de la contaminacion ambiental del Rio Matanza - Riachuelo), 20 Haziran 2006 tarihli karar. Erişim: www.csjn.gov.ar (Sadece İspanyolca dilinde). Adli prosedürlerin izlenmesi üzerinde bu şekilde yoğunlaşabilmek, ön koşul olarak şeffaf, etkin ve toplumlar ya da bireyler ve onların örgütleri için erişilebilir olarak kabul edilen bir adli sistemi gerektirir. Açık bir şekilde, adalete erişim insan haklarının bölünmezliği ve birbirine bağlılığının esas olduğu bir alandır. Bu alanlardaki oluşumların ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin adli ve adli benzeri süreçleri izlerken aşağıdaki konuları dikkate almaları gerekmektedir: Çözümler mevcut mudur? İlk adım, elbette ki, yerel yasal sistemin ekonomik, sosyal ve kültürel hak ihlallerine, adli ve adli benzeri mekanizmalar aracılığıyla yeterli çözümler sunup sunmadığının değerlendirilmesidir. Mevcut çözüm türlerinin ve erişebilecekleri uzaklığın haritalandırılması anlamlı bir izleme çalışmasına yönelik önemli bir adımdır. Unutulmamalıdır ki, adli çözümlerin mevcut olmadığı ya da kısıtlı olduğu yargı yetkisi alanlarında bile, UİHK’ların genellikle hak ihlallerine ilişkin şikayetleri kabul etmelerine izin verilmektedir. (a) Eğer çözümler mevcutsa, alandaki oluşumlar bu tür davalarda karar vermeleri için hakimlerin ve bu çözümleri kullanmaları için sivil toplum örgütlerinin kapasitelerini artırmalarına yardımcı olabilir. Ancak, dava açmak masraflıdır ve uzun sürer, sonucu her zaman tahmin edilemez ve lehte kararlar normal seyrinde uygulanamayabilir ya da mağdurlar için etkin ve anlamlı çözümler sağlamayabilir. Dolayısıyla dava açma seçeneği sadece diğer tüm yollar araştırıldıktan sonra tercih edilmeli ve şikayetçilerin sonuç hakkındaki beklentileri yükseltilmemelidir. (b) Eğer çözümler mevcut DEĞİLSE, ya da mevcut çözümler açıkça etkisiz ya da aşırı derecede yavaşsa, ekonomik, sosyal ve kültürel hak ihlallerine ilişkin şikayetlerin mahkeme ya da diğer kurumlar huzurunda izlenmesi bu tür ihlallerin giderilmesi için etkili bir yol değildir. Bununla beraber, çözümlerin bariz bir şekilde eksikliğinin ya da sistemin yavaşlığının izlenmesi yasal boşlukların ve mağdurların haksızlıklarının giderilmesinin önüne geçen engellerin altının çizilmesi açısından önemli olabilir. Alandaki oluşumların davaları izleme kapasiteleri zaman ve kaynak kısıtlamaları tarafından sınırlandırılabilir. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin olağan adli ya da adli benzeri içtihatların tamamının izlenmesi mümkün olmayabileceği için, alandaki oluşumlar aşağıdaki sembolik davalara odaklanmayı tercih edebilirler: Yüksek mahkeme ya da anayasa mahkemesi tarafından karar verilen emsal davalar; UİHK'lar tarafından karar verilen emsal teşkil eden şikayetler; Kamuoyunun geniş ilgisini kazanmış kamu yararı davaları. Adli ve adli benzeri davaların izlenmesi, mahkeme kararlarının uygulanışının izlenmesini de kapsayacak şekilde genişletilebilir. İhtiyaç duyulan çözümüm karmaşık olduğu ve kanunların, yönetmeliklerin ve planların değiştirilmesini, yeni hizmetlerin, yeni bütçe tahsislerinin tedarik edilmesini ya da farklı devlet departmanları ve kurumlarının koordine edilmesini gerektirdiği durumlarda, mahkeme kararlarının uygulanması uzun zaman alabilir. Farklı yargı yetkisi alanlarından bir takım sembolik davalar, özel mahkeme komiserlerinin atanması, UİHK'lara izleme fonksiyonlarının verilmesi veya siyasi şubelerin mahkemelerin adli kararlarının uygulanış süreçleri hakkında rapor hazırlamaları için belirli göstergeler geliştirilmesi gibi yeni prosedürel gelişmelerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Yukarıda bahsedilen Arjantin Yüksek Mahkemesi davası (nehir kirliliği hakkında) ve Kolombiya Anayasa Mahkemesi davası (ülke içinde yerinden olmuş kişiler) bu eğilime örnek göstermektedir. Alanlardaki oluşumlar aynı zamanda mağdurların uğradıkları haksızlıkları gidermeyi amaçlayan adli kararların uygulanışını izleme konusunda da rol oynayabilirler. Örneğin Birleşmiş Milletler oluşumları, çatışma sonrası ortamlarda konutların geri iadesindeki ayrımcı uygulamalara ilişkin kararları izlemişlerdir.17 Ulusal kararların uygulanmasının önemli olmasının yanı sıra, Dünya Bankası'nın Denetim Paneli veya Uygunluk Danışmanı/Ombudsmanı'nın kararları da dahil olmak üzere uluslararası kararlar da ekonomik, sosyal ve kültürel hakların gerçekleştirilmesine ilişkin hayati hükümler ve ilkeler içerebilir. Bu durum sadece özellikle bu haklar üzerinde yoğunlaşan kararlar için değil, işkence mağdurlarının tıbbi ya da psikolojik hizmetlere erişimi, ya da kültürel olarak yeterli toplu onarım gibi, öncelikli olarak medeni ve siyasi haklarla ilgili olan ancak ekonomik, sosyal ve kültürel haklar üzerinde de olumsuz etkilere sahip kararlar için de geçerlidir. 17 Bakınız örneğin, Handbook: Housing and Property Restitution, s. 79-80 ve 87-88. Inter-Amerikan sistem içindeki yerli halklar Inter-Amerikan İnsan Hakları Mahkemesi, devletlere, özel bir ahlaki gereklilik yöntemi olarak, kararlarını yerel dillere çevirmesini ve dağıtmasını emretmiştir. Bakınız, örneğin Guatemala aleyhine Plan de Sanchez katliamı davası, 19 Kasım 2004 tarihli karar (Onarımlar, para. 102-103). Benzer bir biçimde, Sawhoyamaxa Yerel Halkı davası v. Paraguay, 29 Mart 2006 tarihli karar (Esaslar, onarımlar ve masraflar, para. 230) için de, Mahkeme devlete “Kilometro 16” yerleşimindeki çocuklar için geçici bir okul kurulması amacıyla “Santa Elisa” okulu yerleşimine gerekli tüm materyalleri ve insan kaynaklarını sağlamasını emretmiştir. Mümkün olduğu derecede, eğitimin yerel halkın ve Paraguay'ın kültürel değerlerine saygı göstermesi ve biri Exent dili ve diğeri ise Halk'ın takdirine göre İspanyolca veya Guarani dilinde olmak üzere iki dilde olması gerekmiştir. Genellikle, uluslararası adli ve adli benzeri mekanizmaların bir hak ihlalini olduğunu düşündükleri durumlarda, devlet belirli çözümlere karar vermede gecikme yaşamaktadır. Uluslararası mahkemeler ve antlaşma kurumları bu tür konuları takip etmede çok az kapasite sahibidirler. Bu alanlardaki oluşumlar devletin bu tür uluslararası mekanizmaların kararları ve tavsiyelerine uyma amacıyla attığı adımları izlemede önemli bir rol oynayabilirler. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin bazı özelliklerin gerçekleştirilebilmesi için gereken bazı politika değişikliklerinin sağlanabilmesi için açılan davaların başarılı olması şart değildir. Bazı durumlarda, dava açmak, bir konuya ışık tutulmasını ve kamuoyu farkındalığı ve tartışmaların ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bu tür “yenilgi”lerden doğan kamu politikası ve hatta mevzuat değişiklikleri veya gelişmeleri yaşanmış ve hükümetin idari veya yasama kollarına koruma veya uygulama konusundaki bazı boşluklara yeterli düzeyde tepki vermeleri için yol göstermiştir. Avustralya Yeni Güney Galler İnfaz Hizmetleri Departmanı hapishanelerinde prezervatif dağıtımına karşı çıkmıştır. Yetkililer HIV hastalığının önlenmesine karşı önlem olarak birincil olarak eğitime güvenmişlerdir. 1995 yılında 50 mahkum politikalarını yenilemesi için bölgesel yönetime baskı yapmayı denemiştir. Somut anlamda, davacılar prezervatiflerin Yeni Güney Galler Devleti tarafından sağlanmasını talep etmişlerdir. Mahkumlar, prezervatif tedarik edilmemesi kararının veya erkek mahkumların prezervatif bulundurulmalarına ya da kullanmalarına izin vermemenin anlamsız olduğunu ve gücün dengesiz kullanımı anlamına geldiğini, gözaltına almaların meşruiyetinin sorgulanması ihtiyacını doğurduğunu ve Departman'ın mahkumlara karşı üstlendiği sağlık hizmetlerini de kapsayan özen görevinin ihlaline neden olduğunu savunmuşlardır. Üç gerekçe de Avustralya Yüksek Mahkemesi de dahil olmak üzere farklı mahkemeler tarafından reddedilmiştir. Ancak, reddin sebebi prosedürel nedenlere dayanmaktadır ve ihmale dayalı savlara değinilmemiştir. Mahkemeler tarafından reddedilmesine rağmen, bu dava önemli politika değişikliklerine vesile olmuştur: 1996 yılında, Yeni Güney Galler hükümeti prezervatifleri tüm hapishanelerde mevcut hale getirme kararı almıştır. DSÖ'nün hapishanelerde HIV enfeksiyonu ve AIDS'e ilişkin rehber ilkelerine göre (1993), hapishanelerde prezervatif tedarikine ilişkin kısım oldukça nettir. Hapishanelerde - yasak olsa bile- cinsel ilişkiler yaşandığı için, prezervatiflerin tüm mahkumların erişimine açık olması gerekmektedir ve tüm mahkumlar cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı önleyici tedbirler de dahil olmak üzere sağlık hizmeti alma hakkına sahiptir. Kaynak: Mahkeme Hakları: HIV ile Yaşayan Kişilerin İnsan Haklarına ilişkin Açılan Davalar Konulu Örnek Olaylar (Kanada HIV/AIDS Yasal Ağı ve UNAIDS, 2006). F. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesinde stratejik yaklaşımların seçilmesi Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar pek çok hakkı ve durumu kapsamaktadır: işgücü, sosyal güvenlik, sağlık, yiyecek, eğitim, konut, su ve kültürel hayat. Katma değer, mevcut kaynaklar, ortaklıklar veya fırsat pencereleri gibi stratejik kaygılar, o alandaki oluşumların ayrımcılık gibi sadece belirli haklara ya da konulara odaklanmalarını gerektirebilir. Dikkatli bir analizden sonra, çalıştıkları ülke ve bölgenin kendine özgü bağlamına göre, ilgili konuları ve giriş noktalarını seçmeleri gerekir. Aşağıda bazı öneriler mevcuttur. 1. Sadece bir hak ve bir nüfus grubuna odaklanmak Alan oluşumları dikkatlerini tek ya da birden fazla hak üzerinde yoğunlaştırabilirler. Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların korunması ve tanıtılması ile ilgilenen alan oluşumlarının pek çoğu bu yolu seçmiş ve sağlık hakkı, yiyecek hakkı ya da konut hakkı gibi belirli bir hakkı ya da hakları öncelik olarak belirlemişlerdir. Ancak bu tek seçenek değildir. Alan oluşumları, kadınlar ve sağlık hakkı, çocuklar ve eğitim hakkı, engelli kişiler ve sosyal güvenlik hakkı, veya göçmenler, yerel halklar ya da azınlıklara ilişkin benzer kararlar gibi nüfusun bir kesiminin belirli haklarına odaklanmayı ve yerel ve ulusal olarak ilgili belirli boyutları vurgulamayı da tercih edebilirler. Bu odaklanma daha iyi hedeflenmiş faaliyetlerin gerçekleştirilmesine ve belirli bir alt bölge ya da topluluğa özel olabilecek pilot projelere girişilmesine imkan tanır. İnsan hakları yetkilileri en acil görünen konuların belirlenmesi için anketler, küçük odak grupları veya gayri resmi tartışmaların yanı sıra yetkili makamlarla daha resmi danışmalar ve tartışmalar da gerçekleştirebilirler. Uganda Kuzey Uganda'daki çatışmalar 22 yıl boyunca şiddetini sürdürmüş, 2 milyon insanı yerlerinden ederek ÜİYOK kamplarına taşımıştır. 2006 yılında, gerçekleştirilen ateşkes ile, bazı insanlar kampları terk ederek evlerine dönmeye başlamıştır. Bu kişiler, güvenlik eksikliği ve dönüşlerini kolaylaştıracak kamu hizmetlerinin olmayışı gibi çeşitli engellerle karşılaşmışlardır (okulların olmayışı, hastanelerin olmayışı, tamire muhtaç durumda suya erişim noktaları). Buna ek olarak, geri dönenlerin konut hakkını doğrudan etkileyen arazi anlaşmazlıkları kalkınma projeleri için büyük imtiyazlar içermiş (yol inşaatları gibi) ve bazı bölgelerde petrol kuyularının keşfedilmesi arazilere el konulmasına ve tahliyelere yol açmıştır BMİHYK-Uganda konut hakkının korunması için bir strateji geliştirmiştir. Eylem çizgilerinin bir kısmı şu şekildedir: Anayasayı, uygulanabilir yasa ve politikalarını analiz etmek; Arazinin gerçek hak sahipleri ile istişare eksikliği, arazi sahiplerine yeterli tazminat verilmemesi, arazi yargılama mekanizmalarının etkili olmayışı ve mevcut politikaları uygulamada yaşanan başarısızlıklar gibi yasa ve uygulamadaki boşlukları tanımlamak; Mümkün olan yerlerde, tahliyelerin durdurulması için acil önlemler alınmasını sağlamak, ya da mağdurlara yeterli tazminat sağlamak ve ÜİYOK'lerin yer değiştirmesi için alternatif bölgeler sağlamak; Dönüş, yeniden yerleşme ve yer değiştirmelerin gönüllü olmasını ve ulusal ÜİYOK politikasına paralel olarak kalıcı çözümlere vesile olmasını sağlamak; Hükümeti, ulusal ÜİYOK politikası ve Pinheiro İlkeleri de dahil olmak üzere mevcut politikaların uygulanması yoluyla arazi anlaşmazlıklarını çözmesi için teşvik etmek; Kalkınma ortakları ve donörlerine evsizliğe yol açan konut hakkı ihlallerinin önlenmesi için, mevcut mevzuatı gözlemlemelerini, mevcut kalkınma planları konusunda halka danışmalarını ve yerel yönetimle yakın temas halinde çalışmalarını önermek. 2. Ortak sahaları kapsayan konulara odaklanma Bir takım ortak sahaları kapsayan konular da faydalı yaklaşımlar sunmaktadır. Örneğin, ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin çözümlere ve adalete erişim, bu tür hakların hem ulusal hem uluslararası olarak yargılanabilirliği konusunu ortaya atmaktadır. Alan oluşumları ekonomik, sosyal ve kültürel hakların yargısal korunması için deneyimler ve engeller üzerinde ya da Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme'ye Ek İhtiyari Protokol gibi, uluslararası şikayet mekanizmalarının tanıtılması üzerinde yoğunlaşabilirler. Eşitlik ve ayrımcılık yapmama konuları da ilgilenilebilecek önemli platformlar sunmaktadır. Örneğin, ilgili yasaklanmış ayrımcılık gerekçelerini (örn. cinsiyet, ırk, siyasi veya dini inanç, sosyal köken, engellilik, milliyet, sağlık durumu ya da cinsel yönelim) bir ya da birden fazla çeşitli ekonomik, sosyal ve kültürel haklarla (örn. sağlık, eğitim, işgücü, konut, yiyecek veya su) bağlantılı olarak önceliklendirmek mümkündür. Diğer ortak sahaları kapsayan konular bilgiye erişim, danışma ve katılım ve UİHK'ların güçlendirilmesidir. Arazi ve mülkiyet. Araziye erişim; konut, yiyecek, su, çalışma ve sağlık hakları da dahil olmak üzere bir takım haklar için temeldir. Doğal kaynaklara, geleneksel kültürel ve dini alanlara ve doğrudan araziye bağlı belli bir yaşam türüne erişim, çiftçiler ve yerel halklar da dahil olmak üzere geniş insan grupları için olmazsa olmazdır. Araziye erişimin güvenli hale getirilmesi, insanları yatırım yapmaya ve konutlarını ve araziyi geliştirmeye teşvik eder. Aynı zamanda insanların kamu hizmetlerine ve kredilere ulaşmasını sağlayabilir. Araziler çoğunlukla gerginliğe neden olur ve çözümlenmeyen arazi anlaşmazlıkları genellikle şiddete ve çatışmaya dönüşür. Araziler aynı zamanda çatışma sonrası durumlarda, özellikle de madenciliğin azınlıklar, yerel halklar, hükümet görevlileri ve kamu ve özel sektör kuruluşları arasında yüzleşmelere neden olduğu durumlarda hayati bir rol oynar. 3. Uluslararası insan hakları mekanizmalarının haritalanması Alan oluşumları ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesi konusunda mevcut insan hakları mekanizmalarından faydalanmalıdır. Bu mekanizmalar antlaşmalarla kurulan kurum mekanizmaları, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi'nin özel prosedür görev yetkileri (tematik ve ülkeye özel), Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizması (EPİM) ve bölgesel insan hakları sistemleri altındaki antlaşmalarla kurulan kurumlar gibi diğer izleme mekanizmalarını kapsar. Özel raportörler ya da bağımsız uzmanlar tarafından gerçekleştirilen ülke ziyaretleri gibi raporlama mekanizmaları ya da özel izleme imkanları, alan oluşumlarına Birleşmiş Milletler ülke ekibi de dahil olmak üzere, farklı paydaşların dikkatini çekme konusunda stratejik imkanlar tanır. Bu tür imkanlar süregelen izleme çabalarının belirginleşmesine ve görünür hale gelmesine yardımcı olabilir. Benzer biçimde, alan oluşumları uluslararası insan hakları mekanizmaları tarafından yapılan tavsiyelerin uygulanmasını takip etme veya gözlemleri sonuçlandırma konusunda karşılaştırmalı üstünlük sahibidir. Peru Özel Raportörün yeterli konut üzerine gerçekleştirdiği görevden üç yıl sonra, Peru'daki STK'lar gösterilen gelişimi ve raporda yer alan tavsiyelerin durumunu belgelemişlerdir. Bu rapor STK'ların faaliyetlerini koordine etmelerine ve stratejilerine karar vermelerine yardımcı olmuştur. Bilgiler kendinden sonra gelen kişiye ulaştırılmış, o kişi de bu bilgileri İnsan Hakları Konseyi'ne sunduğu takip raporunda kullanmıştır. Kaynak: A/HRC/10/7/Add.2. Sadece Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Uluslararası Sözleşme değil, diğer pek çok uluslararası insan hakları antlaşmaları da ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin hükümler içermektedir. Dolayısıyla, ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesi ve raporlanması aşağıdaki kurumları da ilgilendirebilir: Çocuk Hakları Komitesi; Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi; Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Komitesi; Göçmen İşçiler Komitesi; Engelli Kişi Hakları Komitesi; İşkenceye Karşı Komite; ve İnsan Hakları Komitesi. Antlaşmalarla kurulan tüm bu kurumlar, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarla yakından ilgili konuları sık sık dikkate almışlardır. Örneğin, hastane koşulları konusu aynı zamanda yiyecek hakkı, sağlık hakkı, su hakkı ve temizliğe erişim konularına da temas etmektedir. İnsan Hakları Konseyi tarafından gerçekleştirilen EPİM'ler de ekonomik, sosyal ve kültürel hakların raporlanmasına ilişkin yeni imkanlar sunmaktadır. İnsan Hakları Konseyi de ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ve bu haklara ilişkin yiyecek, eğitim ve sağlık hakkından kültürel haklar ve su hakkına kadar değişen bir yelpazedeki konulara dair gittikçe artan sayıda özel prosedür görev yetkilerine sahiptir.18 Alan oluşumlarının devletin farklı uluslararası insan hakları mekanizmalara karşı raporlama yükümlülüklerini, gelecekteki raporlama yükümlülüklerini veya zamanı geçmiş raporların varlığını içeren zaman çizelgesinden haberdar olmaları gerekir. BMİHYK raporlama çabalarını koordine etmeleri için her zaman Hükümetleri ve UİHK'ları destek sağlamalı ancak süreci yönetmemelidir. Alan oluşumlarının izleme faaliyetleri, her iki sürecin de birbirini güçlendireceği ve tamamlayacağı biçimde insan hakları mekanizmalarının faaliyetleri ile koordinasyon içinde olmalıdır. 18 BMİHYK web sitesi ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin görev yetkileri de dahil olmak üzere, tematik özel prosedürlerin bir listesini sunmaktadır (www.ohchr.org). Alan oluşumları antlaşmalarla kurulan kurumlar, özel prosedür görev yetkisi sahipleri ve EPİM tarafından sağlanan gözlemler ve tavsiyelerin devletler tarafından ne şekilde takip edildiğinin izlenmesi konusunda önemli bir rol oynayabilirler. Alanın içinde olmaları onlara bir devlet raporu değerlendirmesinin ya da bir ülke ziyaretinin takibine dair kısıtlı kapasiteye sahip olan antlaşmalarla kurulan kurumlara ve özel prosedür görev yetkisi sahiplerine karşı karşılaştırmalı üstünlük sağlamaktadır. Antlaşmalarla kurulan kurumlar genellikle önerilerinin dikkate alınıp alınmadığını değerlendirebilmek için devlet tarafının bir sonraki incelemesini beklemek zorundadır, öte yandan alan oluşumları önerin uygulanması sürecinde Hükümetleri devamlı destekleyebilirler ve desteklemelidirler.19 Bu durum Hükümetin daha az teknik bilgiye ya da kısıtlı kapasiteye sahip olduğu ekonomik, sosyal ve kültürel haklar için de geçerlidir. Özel prosedür görev yetkisi sahiplerinin ülke misyonlarını takip etmeleri kaynak kısıtlamalarından dolayı her zaman kolay değildir. Bazıları takip görevleri gerçekleştirmişlerdir. Diğerleri, işkenceye ilişkin Özel Raportör ya da yeterli konuta ilişkin Özel Raportör gibi, önceki misyonların takibine dair İnsan Hakları Konseyi'ne periyodik raporlar sunmayı tercih etmişlerdir. Bu amaçla, devlet yetkililerinden, sivil toplumdan ve alan oluşumları da dahil olmak üzere uluslararası örgütlerden güncel bilgiler sunmalarını talep etmişlerdir. Bu uygulama alan oluşumları da dahil tüm paydaşlar tarafından gerçekleştirilen misyondan beri gösterilen gelişimin ve olası ek tavsiyelere duyulan ihtiyacın değerlendirilmesi için bir imkan sunmaktadır. Pek çok durumda, kendi önceliklerine ve kapasiteleri bağlı olarak tavsiyelerin ne şekilde uygulandığını izleyen kurumlar genellikle alan oluşumları olmaktadır. Guatemala BMİHYK-Guatemala sivil toplum örgütlerine eğitim hakkına ilişkin tavsiyelere, özellikle de Özel Raportör'ün eğitim hakkına ilişkin verdiği tavsiyelere sistematik bir biçimde uymaları için kapasitelerini geliştirmeleri için yardım etmiştir. Uluslararası standartlarda bir takım sivil toplum örgütlerini eğitim hakkı ve izleme teknikleri hakkında eğitmiştir. Bu kapasite geliştirme sürecinin tavsiyelerin uygulanmasını sağlamak amacıyla farklı devlet kuruluşları ile diyaloglar kurulmasını sağlayacağını ummaktadır. 4. Binyıl Kalkınma Hedeflerinin Kullanılması Kalkınma hedeflerine ilişkin ilerleme bilgileri ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesi açısından güçlü ve faydalı olabilir ancak diğer göstergeler ve bilgiler tarafından da desteklenmesi şarttır. Bazı devletler Binyıl Kalkınma Hedeflerini (BKH) tartışma konusunda, uluslararası insan hakları sözleşmesi raporlamasına bir bütün halinde odaklanmaktan daha isteklidirler ve bazı durumlarda BKH ile ekonomik, sosyal ve kültürel haklar arasındaki bağlantıların vurgulanması köprüler kurmanın da bir yolu olabilir. BKH'nin gerçekleştirilmesi ya da yoksulluk azaltma stratejilerinin uygulanması sürecinin izlenmesi genellikle ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesine denk olarak algılanır. 20 BKH ve yoksulluk azaltma stratejileri gibi pek çok kalkınma hedefleri ve süreçleri ekonomik, sosyal ve kültürel haklar da dahil olmak üzere insan haklarının gerçekleştirilmesine dair destekleyici bir 19 Yukarıda bahsedilen Evrensel İnsan Hakları Endeksi farklı insan hakları kurumları ve mekanizmalar tarafından belirli ülkelere verilen tüm tavsiyelerin bulunması için ya da belirli haklara ya da konulara ilişkin bilgi danışmak için faydalı olabilir. 20 Daha fazla tartışma için, bkz. BMİHYK Bilgi Notu No. 33, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara ilişkin Sıkça Sorulan Sorular (soru 15) ayrıca bkz. Binyıl Kalkınma Hedeflerini Talep Etme: Bir İnsan Hakları Yaklaşımı (Birleşmiş Milletler basımı, Satış No. E.08.XIV.6). bağlam sağlayabilirken, kalkınma hedeflerine ulaşılması ve insan haklarının gerçekleştirilmesi arasında farklar mevcuttur. Bu farkların temelinde şu nedenler vardır: (a) Devletler tarafından verilen taahhütlerin niteliği; (b) Konuların kapsamı, (c) Ölçülen şeyin nitel ve nicel özellikleri; (d) Zaman çerçevesi; ve (e) Coğrafik kapsam (aşağıdaki kutuya bakınız). BKH'lerinin İzlenmesi Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların izlenmesi “Siyasi taahhüt”ün izlenmesi: devletlerin Devletlerin insan hakları kanuna göre verdikleri bağlayıcı yasal taahhütler izlenir. BKH'ler altında verdikleri taahhütler yasal yükümlülükleri ile net bir biçimde bağlı olmayabilir. Tüm ekonomik, sosyal ve kültürel hak konuları kapsanmaz (örn. yüksek eğitim, kültürel hayata katılım veya zorla tahliyeye karşı koruma konularından bahsedilmez). Uluslararası insan hakları sözleşmeleri ve ulusal yasalar korunması söz konusu ekonomik, sosyal ve kültürel hakların kapsamlı bir listesini sunar. Kaç kişinin etkilendiği izlenir (örn. milli ortalama). Sadece kaç kişinin etkilendiği değil kimlerin etkilendiği de izlenir, olası ayrımcılık örnekleri ortaya koyulur. Kimlerin etkilendiğinin izlenmesi ayrıştırılmış bilgi gerektirir. Belirli bir zaman çizelgesinde aracı bir hedef izlenir (örn. BKH 7 güvenli suya sürdürülebilir erişimi olmayan insanların oranının yarıya indirilmesini gerekmektedir). Ekonomik, sosyal ve kültürel hakların tam anlamıyla gerçekleştirilmesi sağlanana kadar devletlerin devamlı çabaları izlenir (örn. su hakkı herkesin güvenli ve uygun fiyatlı suya erişimini gerektirir). Genellikle gelişmekte olan ülkelerdeki durumlara odaklanılır. Onayladıkları antlaşmalara bağlı olarak tüm ülkelerdeki, yani hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerdeki durumlar izlenir. Uyarlama: Binyıl Kalkınma Hedeflerini Talep Etme, s. 3. 5. Birleşmiş Milletler programlama döngüsünün kullanılması Kalkınma işbirliği ve programlama konusunda insan haklarına dayalı bir yaklaşım, insan hakları standartlarının programlara, faaliyetlere ve planlara entegre edilmesini amaçlayan metodolojik bir yaklaşımdır. Bu anlamda, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar medeni ve siyasi haklarla aynı derecede bu yaklaşımın merkezinde yer almaktadır. Normalde bir insan hakları alan oluşumu, Ortak Ülke Değerlendirmesi (CCA)21 ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Yardımı Çerçevesi (UNDAF).22 gibi Birleşmiş Milletler ortak ülke programlama süreçlerine katılır. Bu süreçler şu konularda giriş noktaları olarak kullanılabilir: (a) bir takım insan hakları konularına ilişkin bilgi ve verilerin toplanması ve analiz edilmesi; (b) Birleşmiş Milletler kuruluşları ile ortaklıklar ve işbirlikleri kurmak ve güçlendirmek; ve (c) daha fazla ve daha iyi insan hakları çalışmalarını içerecek şekilde bu kurumların gündemlerini etkilemek. İnsan haklarının Birleşmiş Milletler programlama döngüsüne entegre edilmesi dar anlamıyla izleme çalışması değildir. Ancak, özellikle üstlenilen bilgilerin toplanması ve analizinin yanı sıra insan hakları boşluklarını kapattığı veya insan hakları ihlallerini önlediği ya da haksızlıkları giderdiği öngörülebilen düzeltici faaliyetlerin bir parçası olarak uluslararası aktörlerle ortaklık kurmanın stratejik yanları göz önünde bulundurulduğunda izleme ile yakından bağlantılıdır. Aynı şekilde, insan hakları konularının ve kaygılarının UNDAF'lara entegre edilmesi, BMÜT'lerin Hükümete ve diğer ulusal aktörlere ekonomik, sosyal ve kültürel haklar da dahil olmak üzere insan haklarının izlenmesi ve gerçekleştirilmesi konularında daha güçlü bir destek sunmasını sağlayabilir. Ek olarak, CCA'ların ve UNDAF'ların düzenli döngüleri ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel haklar da dahil olmak üzere insan haklarının korunması ve tanıtılması konularındaki başarılarının değerlendirilmesi için imkanlar sunar. Aynı zamanda bir insan hakları alan oluşumunun hükümet görevlilerine, yerel veya ulusal yetkililere ve diğer Birleşmiş Milletler kurumlarına insan hakları standartları ve bu haklara ilişkin olası eylemlere ilişkin, diğer tavsiyelerle (örneğin antlaşmalarla kurulan kurumlar ve özel raportörlerin tavsiyeleri) ilişkili olmak üzere maddi girdiler sunabileceği yerlere de dikkat çekerler. Uganda Mayıs 2009 tarihinde, BMİHYK-Uganda, Uganda'nın taslak UNDAF'ı üzerinde bir insan hakları denetimi hazırlamıştır (20102014). İnsan haklarına dayalı bir yaklaşım kullanarak, UNDAF'ın şu özellikleri değerlendirilmiştir: (a) temeldeki nedenlerle ilgilenip ilgilenmediği ve kalkınmadaki eşitliği etkileyen kurallar ve yapılarda temelli değişimler arayıp aramadığı; (b) katılım, eşitlik, hesap verebilirlik ve güçlenme ilkeleriyle ilgilenip ilgilenmediği; ve (c) insan hakları göstergeleriyle ilgilenip ilgilenmediği. Bu çalışmanın sonucu ve tavsiyeleri UNDAF ülke program sonuçlarındaki insan haklarının daha iyi bir biçimde anaakımlaştırılmasını sağlamış ve performansı artırmıştır. Bu insan hakları denetiminin gerçekleştirilmesi için, Birleşmiş Milletler Ortay Anlayışı'nın her bir unsuru insan haklarına dayalı yaklaşımın çeşitli UNDAF çıktı gruplarının sonuç matrislerinde ne derece yansıtıldığının anlaşılması için bir kaç rehberlik sorusu ile elde edilmiştir. Örneğin, önerilen UNDAF müdahalelerinin kalkınmanın insan hakları standartları ile tutarlı olmasının sağlanması 21 Ortak Ülke Değerlendirmesi, Birleşmiş Milletler kurumlarının, ulusal Hükümete danışılarak hazırlanan ve ülkenin kalkınma durumuna ilişkin analitik bir değerlendirme sunmayı amaçlayan ortak bir aracıdır. 22 Birleşmiş Milletler Kalkınma Yardımı Çerçevesi, Birleşmiş Milletler ülke ekipleri için bir stratejik program çerçevesidir. Bir Birleşmiş Milletler ülke ekibinin ulusal kalkınma çerçevesindeki önceliklere - Birleşmiş Milletler ülke ekibinin analitik katkısından etkilenmiş olabilecek önceliklere- olan kolektif karşılığını tanımlar. ile ne derece ilgilendiğine karar verilmesi için denetçi/değerlendirici şu sorularla yönlendirilmiştir: Öngördüğü katılım mekanizmalarının niteliği nedir? Haklara dayalı hesap verebilirliği vurgulamakta mıdır (görev sahiplerinin hak sahiplerine karşı)? UNDAF kaynak kısıtlamalarını göz önünde bulunduran haksızlık giderme mekanizmalarını güçlendirmekte midir? UNDAF yaklaşımı eşitlik ve ayrımcılık yapmama konularında ne kadar titizdir? UNDAF güç ilişkilerine eleştirel bir gözle bakmakta mıdır ve dezavantajlı ve dışlanmış grupların güçlendirilmesinin sağlanması için açıkça bir çaba göstermekte midir? Ek I: İnsan hakları gösterge matrisi örneği Sosyal güvenlik hakkına ilişkin göstergeleri içeren bu matris BMİHYK tarafından geliştirilen insan hakları göstergelerine ilişkin çalışmaların bir örnek gösterimidir. Bu çalışma aynı zamanda detaylı olarak BMİHYK web sitesinde de tanımlanmaktadır: www.ohchr.org. Sosyal güvenlik hakkına ilişkin örnek göstergeler (İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Madde 22) Çalışanlar için gelir güvenliği Y A P I S A L Sağlık hizmetlerine uygun fiyatlı erişim Aile, çocuk ve bağımlı yetişkin desteği Hedeflenen sosyal yardım sistemleri Devlet tarafından onaylanan sosyal güvenlik hakkına ilişkin uluslararası insan hakları ve ILO sözleşmeleri Sosyal güvenlik hakkının anayasadaki ya da diğer bir tür yüksek yasadaki yürürlüğe giriş tarihi ve kapsamı Hastalık, yaşlılık, işsizlik, işle alakalı yaralanmalar, doğum izni, babalık izni, engellilik veya geçersizlik durumları, hayatta kalanlar ve öksüzler, sağlık hizmetleri (üreme sağlığı da dahil olmak üzere) ve aile ve çocuk desteği konularını kapsamak üzere sosyal güvenlik hakkının uygulanmasına ilişkin yerel kanunların yürürlüğe giriş tarihi ve kapsamı Sosyal güvenlik hakkının evrensel uygulamasına ilişkin politikanın zaman çerçevesi ve kapsamı Sigortanın ya da vergiye dayalı sosyal güvenlik sisteminin yürürlüğe giriş tarihi ve kapsamı Yasal olarak öngörülen hak kazanma süresi, katkı payı oranı, süre(örn. doğum izninin süresi) ve farklı sistemler altındaki yardım oranı Sosyal güvenlik yardımlarının (çifte vergi de dahil olmak üzere) göçmen işçilerin ve ailelerin menşe ülkelerine ihracına ilişkin uluslararası antlaşmaların yürürlüğe giriş tarihi ve kapsamı Zorunlu hayat sigortasına ilişkin yönetmeliğin yürürlüğe giriş tarihi ve kapsamı Üreme sağlığı ve engelli kişiler de dahil olmak üzere sağlık ve sağlığa erişime ilişkin ulusal politikanın zaman çerçevesi ve kapsamı Eşdeğer ilaçlar da dahil olmak üzere ilaçlara ilişkin ulusal politikanın zaman çerçevesi ve kapsamı Tek ebeveynli aileler, çocuklar ve bağımlı yetişkinler de dahil olmak üzere, aileler için kamu desteğinin yürürlüğe giriş tarihi ve kapsamı Yasal olarak öngörülen hak kazanma süresi, katkı payı oranı, süre ve ödenek oranı Özel ihtiyaç sahibi kişiler için sosyal yardım ve primsiz sistemlerin zaman çerçevesi ve kapsamı (örn. ÜİYOK'ler, mülteciler, savaş mağdurları, uzun süreli işsiz kişiler, evsizler) İşsizliğe ilişkin politikanın zaman çerçevesi ve kapsamı Sosyal güvenlik hakkına ilişkin örnek göstergeler (İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Madde 22) Çalışanlar için gelir güvenliği S Ü R E Ç Sağlık hizmetlerine uygun fiyatlı erişim Aile, çocuk ve bağımlı yetişkin desteği Hedeflenen sosyal yardım sistemleri Ulusal insan hakları kurumu, insan hakları ombudsmanı ya da diğer ilgili mekanizma tarafından sorgulanan ve yargılanan sosyal güvenlik hakkına ilişkin alınan şikayetlerin oranı ve bunlar arasında Hükümet tarafından etkili bir biçimde karşılık görenlerin oranı Hedeflenen nüfusun uygulanabilir sosyal güvenlik sistemleri altında sahip oldukları haklara ve yardımlara (ayni veya nakdi olarak) ilişkin uygun bir biçimde bilgilendirilmiş olan kısmının oranı Bu hakkın uygulanması için alınan ya da sosyal güvenlik için kamu harcamasının ya da gayrisafi milli gelirim bir kısmı olarak sağlanan net resmi kalkınma yardımı Raporlama döneminde sosyal güvenlik sistemine katılımcı olarak yeni kaydedilen çalışanların sayısı Raporlama döneminde incelenen ve karşılanan yardım taleplerinin (örn. işsizlik yardımı, emekli maaşı) oranı Kuruluşların sosyal güvenlik yükümlülüklerini ilgilendiren ve etkin bir biçimde Hükümet ya da ilgili sosyal güvenlik kurumu tarafından karşılık verilen vakalar ya da şikayetlerin oranı Yerel sosyal güvenlik yönetmelikleri tarafından kapsanan kuruluşların oranı ve bunların arasından idari bir eyleme ya da kovuşturmaya konu olmuş olanların oranı Birincil sağlık tesisleri (üreme sağlığı da dahil olmak üzere) ve temel ilaçlar için kişi başına düşen kamu harcaması Raporlama döneminde sağlık sigortası sistemine katılımcı olarak yeni kaydedilen hedef kişilerin sayısı Sağlık ürünleri ve hizmetlerine harcanan ve sağlık sigortası/kamu desteği tarafından karşılanan ev harcamalarının oranı Yetenekli sağlık personelinin katıldığı doğumların oranı * Hedef nüfusun sağlık ve yardımcı sağlık personeli ve ilgili sağlık tesislerinin X saat(ler)i içindeki oranı Aile, çocuk ve bağımlı yetişkin ödeneği için kamu harcaması veya yararlanıcı başına yardım sistemleri Kamu desteği tarafından karşılanan çocuk ve bağımlı yetişkinlere yönelik ev harcamaları (yiyecek, sağlık, bakım evi, eğitim, konut) oranı Raporlama döneminde hedeflenen nüfus ya da bölgelere yönelik çocuk yuvası/çocuk bakım merkezlerinin ve huzur evlerinin çokluğu(ndaki gelişme) Yararlanıcı başına hedeflenen sosyal yardım sistemleri için kamu harcamaları Hedeflenen sosyal yardım sağlayan idari ofislerin ve personelin çokluğu(ndaki gelişme) İncelenen ve karşılanan sosyal yardım (örn. gelir transferi, sübvansiyonlu konut, afet yardımı) taleplerinin oranı Sosyal güvenlik hakkına ilişkin örnek göstergeler (İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Madde 22) Çalışanlar için gelir güvenliği S O N U Ç Sağlık hizmetlerine uygun fiyatlı erişim Sosyal güvenlik sistem(ler)ine katılan işgücü oranı Raporlama döneminde sosyal güvenlik yardımları talep eden ve alan, sosyal güvenlik kapsamındaki çalışanların oranı Sağlık sigortası tarafından kapsanan nüfus oranı (kamu veya özel) Geçmiş 12 ay boyunca ekonomik nedenlerle sağlık hizmetlerinden feragat etmiş olan nüfusun hizmetlere göre oranı (örn. diş bakımı, tıbbi konsültasyon, ilaçlar, ameliyat) Temel ilaçlar da dahil olmak üzere*, sürdürülebilir bir şekilde uygun fiyatlı sağlık hizmetlerine erişime sahip nüfusun oranı Aile, çocuk ve bağımlı yetişkin desteği Kamu yardımı alan hak sahibi aileler, çocuklar ve bağımlı yetişkinlerin oranı Hedeflenen sosyal yardım sistemleri Özel ihtiyaç sahibi olan ve yiyecek, konut, sağlık hizmetleri, eğitim, acil servis veya yardım hizmetleri için sosyal yardım alan nüfusun oranı Sosyal transferler öncesi ve sonrasında ulusal yoksulluk sınırının altında olan kayıtlı veya kayıtsız ekonomideki bireylerin oranı.* Tüm göstergeler, uygun olduğu şekilde, yasaklanmış ayrımcılık gerekçelerine göre ayrıştırılmalı ve meta veri dosyalarına yansıtılmalıdır. * BKH ile ilgili gösterge. Ek II: Zorla tahliyelerin izlenmesine ilişkin rehber Aşağıda Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi genel yorum No. 7'ye (1997), kalkınmaya dayalı tahliyelere ve yerinden etmelere ilişkin yeterli konut konusuyla ilgilenen Özel Raportör tarafından hazırlanan Temel prensipler ve rehber ilkelere ve BMİHYK'nin çalışmalarına dayanan bir rehberlik aracı sunulmaktadır. Zorla tahliyelerin bağlamlaştırılması Her gün dünyanın bir yerinde zorla tahliyeler gerçekleşmektedir. Ancak bu tahliyelerin gerçekleştiği çevre ve bağlam vakadan vakaya büyük ölçüde farklılık göstermektedir. Yasal ve yapısal problemlerin ele alınması bu durumların tekrarlanmasını önleyebilir: zorla tahliyelere karşı önleyici bir yaklaşım, süreç başlatıldıktan sonra sorunu çözmeye çalışmaktan daha etkilidir. Yasal bağlam: 1. Yeterli konut hakkının ülkenin mevzuatındaki durumu/tanınması nasıldır? 2. Mülkiyet kanunlarından ayrı olarak, yeterli konut hakkı unsurlarını doğrudan ya da dolaylı olarak ele alan başka bir mevzuat mevcut mudur? 3. Kiracıları koruyan bir mevzuat mevcut mudur? 4. Ülkenin tahliyeler konusundaki yasal ve düzenleyici çerçevesi nedir? 5. Zorla tahliyelere karşı kanunlar, politikalar ya programlar mevcut mudur? 6. Yukarıda bahsedilen kanunlar uygulanmakta mıdır? Konut bağlamı: 7. Kentsel ve kırsal alanlarda konuttan sorumlu yetkili makam(ler) kimdir? 8. Devletin yeterli konut konusundaki yetkinlikleri ve sorumlulukları net bir biçimde tanımlanmış mıdır? 9. Ulusal bir konut politikası mevcut mudur? Bu politika özellikle en dezavantajlı grupların ihtiyaçlarına hitap etmekte midir? [Kentsel ve kırsal özellikler ve durumlar göz önünde bulundurulmalıdır.] 10. Kayıtdışı yerleşimlerin yasallaştırılması için bir program mevcut mudur? 11. Gecekonduların iyileştirilmesi için bir program var mıdır? 12. Yeterli oranda uygun fiyatlı konut (kamu ve özel) mevcut mudur? 13. Uygun fiyatlı konuta erişimde, ayrımcılık da dahil olmak üzere, belirli gruplara özel engeller var mıdır? 14. Kırsal ve uzak alanlardaki konutlar ve yaşam alanlarına ilişkin, atalardan kalan topraklar, kamu hizmetlerine erişim ve üretim kaynaklarına ve istihdama erişim ile de ilgili olmak üzere hangi politikalar mevcuttur? 15. Kırsal alanlardaki konut durumu nedir ve bu alanlarda temel hizmetlere erişim mevcut mudur? 16. Araziye el koyma da dahil olmak üzere, konut ve arazi konusunda spekülasyon var mıdır? 17. Kentsel planlama nüfusun farklı kesimlerini kapsamakta mıdır yoksa konumsal ayrıma mı yol açmaktadır? 18. Nazım imar planları gibi bilgilere herkes tarafından ücretsiz ve kolay erişim mümkün müdür? 19. Karar verme sürecine katılma hakkı konut ve arazi konularında da uygulanmakta mıdır? 20. Dezavantajlı grupları da kapsamak üzere, yeterli konut konusunda hangi göstergeler, istatistikler ve veriler mevcuttur? 21. Ulusal yasa altında hangi çareler ve haksızlık giderme yöntemleri mevcuttur? Genel bağlam: 22. Tahliye mağdurları ayrımcılık veya ırkçılık gibi başka insan hakları sorunlarıyla da yüzleşmekte midir? 23. Zorla tahliyelere ilişkin kamuoyu görüşü nedir? 24. Tahliye konusu siyasi veya seçimlerle ilgili nedenlerle kullanılmakta mıdır? 25. Zorla tahliyeleri soruşturma ve raporlama konusunda basın ne kadar özgürdür? 26. Konut veya zorla tahliye konularında çalışan STK'lar var mıdır? Özgür bir biçimde çalışabilmekte midirler? [Hem ulusal hem de uluslararası.] 27. İnsanlar ve topluluklar - tahliye tehlikesi altında olanlar da dahil olmak üzere - özgürce örgütlenebilmekte midirler? 28. Genel anlamda etkili bir yargı sistemi ve çözümlere etkili bir erişim mevcut mudur? 29. Görevliler ve devlet temsilcileri (polis güçleri de dahil olmak üzere) insan hakları eğitimi almakta mıdırlar? Değerlendirme anketi Tahliye sürecinde insan hakları ihlallerinin gerçekleşmesi mümkündür. Bu ihlaller tahliye safhalarına göre şekil ve yoğunluk bakımından farklılık gösterebilirler: tahliye öncesi (proje hazırlanması safhası da dahil olmak üzere), tahliye sırasında ve tahliye sonrası. Sonuç olarak, insan hakları müdahalesinin amacı şunlar olabilir: (a) örneğin tahliyeyi durdurarak, insan hakları ihlalini önlemek; (b) tahliyenin yasal olarak gerekçelendirildiği kabul edilebiliyorsa, sürecin etkilenen yerleşik kişilerin insan haklarına ve haysiyetlerine saygılı bir biçimde yürütüldüğünden emin olmak; (c) koruma ve şikayet makamlarına başvurma yoluyla yaşanan insan hakları ihlallerinin ele alınması, ve (d) eğer tahliye süreci yeterli yeni yerleşim yerleri ya da güvenlik olmaksızın gerçekleştiriliyorsa, acilen tahliye edilen kişilerin, özellikle de en dezavantajlı olanların ve hayatı, güvenliği ya da sağlığı tehdit altında olanların, konut ve yaşam koşullarına müdahale etmek. Aşağıdaki anket mağdurlar, topluluklar, STK'lar, uluslararası kuruluşlar, devlet ve yerel yönetimler ve özel şirketler vb. ile gerçekleştirilen görüşmeler sırasında bahsedilebilecek çeşitli insan hakları ihlallerinin ve konularının bir gösterimini sunmaktadır. Aynı zamanda çeşitli taraflar ile somut diyaloglar için bir temel de sunabilir. Bağlama, duruma ve görüşülen kişiye bağlı olarak her soru her zaman ilgili olmayabilir. Bir noktanın netleştirilmesi ya da diğer potansiyel insan hakları ihlallerinin incelenebilmesi için sorular uyarlanmalı ve yeni sorular eklenmelidir. Cevaplar size şu konularda yardım sağlayabilir: (a) bir durumun uluslararası standartlara göre zorla tahliye olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine karar verme; (b) hangi insan haklarının ihlal edildiğinin araştırılması ve bu ihlallerin durdurulması ya da haksızlıkların giderilmesi için neler yapılması gerektiği; (c) orta ve uzun vadede üzerinde çalışılması gereken konuların ortaya çıkarılması; (d) durumun izlenmesi; ve (e) raporlama (antlaşmalarla kurulan kurumlar ve özel prosedür amaçları da dahil olmak üzere). A. Proje tasarımı ve tahliye öncesi 30. Tahliyenin alternatifleri hiç düşünülmüş müdür, düşünülmediyse neden? 31. Yeniden imar planlarında projenin tamamlanmasından sonra tahliye edilen kişilerin tekrar aynı yere yerleştirilmesi ihtimali düşünülmüş müdür? [Dolayısıyla sadece projenin uygulandığı sırada geçici olarak yerlerinin değiştirilmesi] 32. Tahliye etki değerlendirmesi yapılmış mıdır? Eğer yapıldıysa, detay veriniz. [Ne zaman yapıldı, kim tarafından yapıldı, kime danışıldı vb.?]23 33. Zorla tahliyenin kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler, hasta ve tedavi gören kişiler ve diğer özel ihtiyaç sahibi gruplar üzerindeki farklı etkilerinin ölçülmesi için ayrıştırılmış veriler, istatistikler ve göstergeler mevcut mudur? 34. Topluluklar proje ve olası tahliyeler konusunda nasıl, ne zaman ve kim tarafından bilgilendirilmiştir? Projeye ilişkin tüm bilgilere ulaşmak ne kadar kolaydır? 35. Herhangi bir aşamada topluluklara danışılmış mıdır? Ne zaman ve nasıl? Hangi yetkili makamlar tarafından? Tüm topluluklara danışılmış mıdır, yoksa sadece bir kısmına mı yoksa sadece topluluk temsilcilerine mi danışılmıştır? 36. Etkilenen yerleşik kişilere/topluluklara tahliye nasıl duyurulmuştur? Ne şekilde (yazılı, sözlü, kamuya açık ilan tahtaları, gazeteler, radyo, vb.) duyurulmuştur? Ne kadar önceden duyurulmuştur? Potansiyel olarak etkilenen tüm kişilerin anlayabileceği bir dil kullanılmış mıdır? 37. Duyuru kararın gerekçesini içermekte midir? Neden tahliyeden başka bir alternatif olmadığının açıklamasını içermekte midir? Yeniden yerleştirme konusunda bilgi içermekte midir? Tazminat konusunda bilgi içermekte midir? Karara itiraz etmek için yasal yollar ve bu yollara nasıl ulaşılacağına dair bilgi içermekte midir? 38. Bu kararlara itiraz etmek için idari veya adli inceleme mekanizmaları mevcut mudur? Hiç kullanılmışlar mıdır? Zamanında ve etkili çalışmakta mıdırlar? Ulaşılabilir ve uygun fiyatlı mıdırlar? 39. Etkilenen bireyler ve topluluklar gerekliyse ücret ödemeksizin avukata erişime sahip midirler? 40. Etkilenen kişilerin tahliye gerçekleşmeden önce müracaat mekanizmalarına ulaşmak için yeterince zamanı var mıdır? 41. Tahliye kararının incelenmesi sırasında sürecin askıya alınması mümkün müdür? 42. Yıkılması beklenen ya da potansiyel olarak hasar görebilecek mülkiyetler, yatırımlar ve diğer maddi eşyalar hakkında bir envanter hazırlanmış mıdır? 43. Etkilenen kişiler/haneler malvarlıklarını boşaltmak için destek/tazminat alacaklar mıdır? Kendileri ya da temsilcileri bu önlemler hakkında bilgilendirilmiş midir? 44. Hangi önlemlerin onları evsiz kalmaktan ya da diğer insan haklarının ihlallerine açık hale gelmekten koruması öngörülmektedir? Kendileri ya da temsilcileri bu önlemler hakkında bilgilendirilmiş midir? 45. Etkilenen kişilerin/hanelerin yeterli konuta sahip olmasının sağlanması için hangi kısa ve uzun dönem çözümler öngörülmektedir? Etkilenen kişiler ya da temsilcileri bu önlemler hakkında bilgilendirilmiş midir? 46. Hangi yer değiştirme/yeniden yerleşim önlemleri öngörülmektedir? Etkilenen kişiler ya da temsilcileri bu önlemler hakkında bilgilendirilmiş midir? 47. Çocukların okullarının aksamaması için hangi özel önlemler öngörülmüştür? 48. Tıbbi tedavi altında olan kişiler için hangi özel önlemler öngörülmüştür? 49. Engelli kişiler için hangi özel önlemler öngörülmüştür? 23 Etki değerlendirmesi tahliyenin maddi maliyetinin ötesinde gerçek maliyetinin ölçülmesi açısından özellikle önemlidir. Bkz. Kalkınmaya dayalı tahliyeler ve yerinden etmelere ilişkin Temel prensipler ve rehber ilkeler, para. 32 ve 61-63. 50. Yeniden yerleştirme alanlarının yeterliliği konusunda etkilenen kişilere/topluluklara danışılmış mıdır? 51. İleride kullanılacak yeniden yerleştirme alanında yerleşik kişilere danışılmış mıdır? 52. Yeniden yerleştirme alanındaki yaşam koşulları en azından önceki alanla aynı seviyede midir ve yeterli konut hakkının temel unsurlarına uygun mudur? Temel hizmetlere erişim var mıdır? Yeniden yerleştirilen kişilerin yaşam şartları garanti altında mıdır? [Örneğin, eğer gecekondulardan ya da benzer bölgelerden fakir insanların ve toplulukların yerleri değiştiriliyorsa, yeni alanda bu kişilerin yaşam şartlarının iyileştirilmesi için çaba gösterilmelidir. Hiç bir şart altında öncekinden daha kötü şartlar olmamalıdır.] 53. Tahliye gerçekleştirilmeden önce yeniden yerleştirme alanı tam işlevsel halde midir? 54. Yeniden yerleştirme tahliye edilen toplulukların ayrımcılık ve dışlanmaya maruz kalmasını önleyecek bir biçimde planlamış mıdır? 55. Etkilenen topluluk ya da grup sosyal ağlarını bozacak şekilde gruplara ayrılıp farklı alanlara mı yerleştirilecektir? 56. Eğer etkilenen yerleşik kişilerin yeniden imar projesinin bir parçası olma şansı varsa, oturma biçimi değişmiş midir (örneğin kiracıdan ev sahibine)? Bu oturma biçiminin (örneğin, devlet sübvansiyonları) özellikle fakir ve düşük gelirli kişiler açısından sürdürülebilirliğinin sağlanması için önlemler öngörülmüş müdür? [Bazı durumlarda tahliye edilen kişilere yeni bir yeniden imar projesinde konut satın alma imkanı sunulabilmektedir - bu durum kişilerin gelirlerine ve çalışma durumlara bağlı olarak sürdürülebilir olmayabilir.] B. Tahliye sırasında 57. Tahliye ne zaman gerçekleşmiştir? [Zaman, tarih, kötü hava durumunda, resmi tatil sırasında, vb.] 58. Tahliyeyi kim yürütmüştür? [Bazı durumlarda polis güçleri alanı kapatır ancak evleri yıkan buldozerler özel firmalara aittir.] 59. Tahliye için resmi bir yetkilendirme gösterilmiş midir? 60. Bağımsız gözlemciler alanda bulunmuş mudur (sivil toplum örgütleri, uluslararası örgütler, medya, vb.)? 61. Tahliye(ler) nasıl gerçekleştirilmiştir? [Açıklama ve detaylar.] 62. Yetkililer tarafından şiddet uygulanmış mıdır? [Açıklama ve detaylar. Hangi araçlar kullanılmıştır? Bu araçlar orantılı mıdır?] 63. Hayatlar tehdit altına sokulmuş mudur? [Örneğin, buldozerlerin içinde insanlar olan evleri yıkması gibi.] 64. Tahliyeye maruz kalan kişiler şiddet içeren bir direnme göstermişler midir? [Açıklama ve detaylar.] 65. Malvarlıkları yok edilmiş midir? [Bu varlıklar kimlikler ve resmi belgeler, büyükbaş hayvanlar ve kümes hayvanları, taşınmaz eşyalar vb. olabilir.] 66. Tahliyeye maruz kalan kişiler kendi sığınaklarını ve malvarlıklarını yok etmeye zorlanmış mıdır? 67. Geride bırakılan malların yıkıma, yasa dışı el koymalara ve kullanımlara karşı korunması için önlemler alınmış mıdır? 68. Başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere kimsenin saldırılara ya da başka şiddet türlerine maruz kalmaması için gerekli adımlar atılmış mıdır? [Örneğin başka topluluklardan saldırılar gibi.] 69. Tahliyenin kadınlar, bebekler, çocuklar, yaşlılar, engelli bireyler ve hasta kişiler üzerindeki travmatik etkilerinin en aza indirilmesi için ne önlemler alınmıştır? 70. Olaya ilişkin görüntü, şahitlik ya da başka türlü bir bilgi mevcut mudur? 71. Tahliye tamamlanmış mıdır yoksa başka tahliyeler de planlanmakta mıdır? C. Tahliyeden sonra 72. Tahliyeden hemen sonra, güvenlik, yiyecek, sığınak, giyecek, tıbbi hizmetler ve diğer temel malzemelerin sağlanması için hangi önlemler alınmıştır? 73. Tahliye edilen kişiler yeniden yerleştirme alanına götürülmüş müdür? Eşyaları yanlarında mıdır? 74. Tahliye edilen kişiler tahliyenin sonucunda ne gibi somut sorunlarla yüzleşmektedirler? Özellikle, insani ihtiyaçları nelerdir? [Diğer kurumların yardımıyla, yetkili makamlardan acil ve somut eylemler talep edebilmek için temel oluşturabilecek, barınağa ve soğuk ve sıcağa karşı korumaya, yiyeceğe ve yemek pişirme imkanlarına erişime, suya ve temizliğe erişime, topluluğun sağlık durumu ve çocuklar için tıbbi hizmetler veya eğitime ilişkin sorunların bir listesini hazırlayın.] 75. Tahliye edilen kişiler tahliyenin ve/veya yeniden yerleşmenin herhangi bir maliyetine katlanmak zorunda kalmış mıdır? 76. Medya olayları tarafsız bir biçimde anlatabilmekte, araştırabilmekte ve raporlayabilmekte midir? 77. Devlet tahliye edilen kişilerin durumunu izlemekte midir? [Yeniden yerleştirilmiş olsunlar ya da olmasınlar.] 78. Yeniden yerleştirilen topluluklar ve o alanda daha önceden yaşayan topluluklar arasında herhangi bir gerilim/çatışma yaşanmış mıdır? 79. Yeniden yerleştirilen toplulukların yaşam şartları üzerinde kısa, orta ya da uzun süreli olumsuz etkiler olmuş mudur? D. Çözümler 80. Eğer vaka hakkında bir adli kovuşturma ya da duruşma yapıldıysa, bu süreç usulüne uygun olarak adil ve tarafsız adalet kriterlerini karşılamış mıdır? 81. Mağdurlar ya da temsilcileri tahliyelere karşı çıktıkları için herhangi bir şekilde taciz ya da tehdit edilmişler midir? 82. Maddi (kişisel, gerçek veya diğer malvarlıkları ve eşyalar gibi) ve manevi (yaşam şartları, istihdam, eğitim ve sosyal yardımlar, psikolojik ve sosyal hizmetler) tüm kayıplar için dürüst ve adil tazminat sağlanmış mıdır? [Daha fazla detay için bkz. Kalkınmaya dayalı tahliyeler ve yerinden etmelere ilişkin Temel prensipler ve rehber ilkeler, para. 60-63.] 83. Kayıplar ve tazminatlar nasıl hesaplanmıştır? Bu süreç kimin sorumluluğu altındadır? 84. Eğer kişilerin geçimleri konutlarına ve arazilerine bağlıysa - etkilenen yerleşik kişilere de danışılarak- kişilerin üretim kaynaklarına ve istihdama erişmeye devam edebilmeleri için hangi önlemler alınmıştır? [Balıkçılıkla uğraşan topluluklarda denize, göllere ve nehirlere erişimin de konuyla ilgili olduğu unutulmamalıdır.] 85. Toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifini de kapsamak üzere, tazminatlar nasıl ulaştırılmıştır? [Zamanında olma, idari prosedürler, yolsuzluk göz önünde bulundurulması gereken konular olabilir.] Fotoğraflarla katkıda bulunanlar: Ön kapak fotoğrafları (yayın boyunca tekrarlanmıştır): BMİHYK Fotoğraf/Robert Few; BMİHYK Fotoğraf; BM Fotoğraf; BM Fotoğraf/Pierre Virot; BM Fotoğraf/Marie Frechon; BM Fotoğraf/Martine Perret; UNHCR/H. Caux; ve BM Fotoğraf. Bu yayında kullanılan unvanlar ve sunulan materyaller Birleşmiş Milletler Sekreterliği tarafından herhangi bir ülkenin, bölgenin, şehrin ya da alanın ve buna ait yetkili makamların hukuki statüsüne ya da hudutlarının veya sınırlarının kısıtlanmasına ilişkin hiçbir görüşünün ifadesini beraberinde getirmez. Tüm hakları saklıdır. Kılavuz'un güncellenen baskısında yer alan materyaller kaynağın uygun bir biçimde belirtilmesi şartıyla alıntılanabilir. Kılavuz'un güncellenen baskısının bütün ya da kısmi olarak -satış ya da ticari olmayan dağıtım için- çoğaltılması ya da tercüme edilmesi için izin talepleri Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Palais des Nations, 8-14 avenue de la Paix, CH1211 Cenevre 10, İsviçre adresine iletilmelidir (e-posta: [email protected]). Kaynak olarak Kılavuz'dan alıntı yapılan her türlü yayının bir kopyasını almaktan büyük memnuniyet duyarız. HR/P/PT/7/Rev.1 © 2011 Birleşmiş Milletler Dünya çapında tüm hakları saklıdır İnsan Hakları İzleme Kılavuzu Bu bölüm gözden geçirilmiş İnsan Hakları İzleme Kılavuzu'nun bir kısmını oluşturmaktadır. 2001 yılında yayınlanan ilk baskının elde ettiği başarının akabinde, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği insan hakları görevlilerinin Komiserlik tarafından geliştirilen ve uygulanan yaklaşıma uygun olarak izleme çalışmaları gerçekleştirmeleri için en güncel ve en alakalı iyi uygulamaları sunma amacıyla Kılavuzu güncellemiş ve yeniden yapılandırmıştır. Gözden geçirilen Kılavuz, özellikle Birleşmiş Milletler alan operasyonları olmak üzere insan hakları izleme konusunda ihtisas sahibi kişiler için uygulamalı rehberlik sunmaktadır. Bu yayın insan hakları izleme döngüsünün tüm safhalarını kapsamlı bir biçimde ele almakta ve izleme fonksiyonunun etkin bir şekilde yürütülmesi için profesyonel standartları ortaya koymaktadır Aynı zamanda izleme fonksiyonunun insan haklarının korunmasına olan katkısını maksimum seviyeye getirmek için stratejiler sunmaktadır. Her bir bölüm birbirinden bağımsız olmakta birlikte, diğer bölümlerle olan bağlantılar yayın boyunca belirtilmiştir. Dolayısıyla insan hakları izleme sürecinin tam anlamıyla anlaşılabilmesi için Kılavuz'un tamamının okunması önerilmektedir. Bu araç sahadaki Birleşmiş Milletler insan hakları görevlilerinin günlük ihtiyaçlarına göre hazırlanmıştır. Bununla beraber sunulan metodoloji insan hakları izleme fonksiyonları ile görevlendirilmiş diğer tüm kişiler için de geçerlidir. Bölgesel örgütler, ulusal insan hakları kuruluşları, sivil toplum örgütleri, ilgili devlet kurumları de diğerleri tarafından kullanımı ve uygulanması şiddetle teşvik edilmektedir.