İDRARDA SİLENDİR NEDİR, NEYİ GÖSTERİR? Silendirler böbrek tübüllerinde (DTC=Distal toplayıcı kanallar) oluşan, silindirik puro şekilli oluşumlardır. Bütün silendirler bir böbrek mukoproteini olan Tamm- Horsfall proteininden oluşur. Tamm- Horsfall proteini henle kulpunun distal ucundan ve toplayıcı kanallardan az miktarda salgılanır. İdrarda bazı silendirlerin bol görülmesi genellikle bir hastalığı işaret eder. Silendirlerin oluşumu İdrar silendirleri sadece toplayıcı kanalların distal ucunda oluşur (DTC). Propksimal kanallar ve Henle kanalında silendir oluşmaz. Silendir protein materyalin tüp içinde konsantrasyonundan başka bir şey değildir. Oluşan silendir idrarla atılır ve sedimentte görülür. Silendirler hernekadar Tamm- Horsfall proteinlerinden oluşsa da duruma bağlı olarak içlerinde eritrositler, lökositler, bakteriler, renal epitel hücreleri, yağ vakuolleri ve bunların dejenertif formlarını içerebilir. Ayrıca plazma protein agregatları yani immün globülinler, fibrinojen, immün kompleksler, globülinler de silendirler içinde yer alabilir. Silendir tipleri İdrar sedimentinde gördüğümüz silendirler başlıca 2 guruba ayrılır 1- Hücresiz ( asellüler) silendirler 2- Hücreli ( cellüler) silendirler Asellüler silendirler Sellüler silendirler Hyalin silendir Eritrosit silendirler Granüler silendir Lökosit silendirler Waxy (mumsu) silendir Bakteriyel silendirler Fatty ( yağlı) silendir Epitelyal silendriler Asellüler silendirler Hyalin Silendir Hyalin silendirler en sık görülen silendirlerdir, tam olarak konsantre olmuş ve sıkıştığı toplayıcı tüpün şeklini almış Tamm-Horsfall mukoproteinidir. İçerisinde hücre görülmez, sediment de zor görülür. Hyalin silendirler sağlıklı insanlarda da görülürler. Dehidratasyon , diüretik kullanımı, egzersiz, susuzluk, oruç vb idrarın konsantre olduğu durumlarda normal insanlarda idrarda bolca görülürler. Varlıkları bir hastalığa işaret etmez. Granüler Silendir Granüler silendirler ya hücresel silendirlerin dejenerasyonu ile yada plazma proteinleri ve immünoglobülin hafif zincirlerinin aggregasyonu ile oluşurlar. İnce yada kaba dokulu bir görüntüsü olabilir. Bariz puro şekli ve koyu rengi ile kolay görünürler. Aşırı egzersiz sonrası normal insanlarda görülebilirse de kronik böbrek hastalıkları ve akut tübüler nekroz da sık görülürler. Waxy (Mumsu) Silendir Waxy yani mumsu silendiriler hücresel silendirlerin dejenere olmuş halleridir. Dejenere olmuş hücrelerden ibaret olduklarından hücresiz silendir kabul edilirler. Çok refraktil olduklarından mikroskopta kolay görülürler. Daha çok kronik hasar görmüş tübüllerden kaynaklanırlar yani ciddi kronik renal hastalıklar, renal amiloidoz da waxy slendir çok görülür. Waxy silendirler; de bilinirler. Böbrek yetmezliği silendiri diye Fatty Yağlı Silendir Yağlı silendirler lipitten zengin epitel hücrelerin dejenerasyonu ile oluşurlar. Silendirin protein yapısı içerisinde yağ vakuolleri dikati çeker. Refraktil lipid damlacıkları nedeniyle kolay görülürler. Nefrotik sendrom , hipotiroidizm gibi tübüler dejeneratif hastalıklarda sık görülür. Sellüler Silendirler Sellüler silendirler idrar sedimentinde görülebilen eritrosit, lökosit, renal tübüler epitel hücreleri gibi bütün hücrelerden oluşabilir. Sellüler silendirler Tamm – Horsfall mukoproteini içerisinde konsantre olmuş hücrelerden oluşur. Eritrosit Silendir Eritrositler den oluşan silendirler 1- Glomerülonefritlerde ( glomerüllerde eritrosit sızıntısı vardır) 2- Ciddi Tübüler hasarlarda görülür. Lökosit Silendirler Lökosit silendirler akut piyelonefrit de sık görünürler ayrıca glomerülonefritlerde, akut insterstisyel nefritelrde Lupus nefritinde ve akut papillar nekroz da sık görülür. Glomerülonefritte Lökosit ve eritrosit slendirler birlikte görülür. Renal tübüler Epiteliyal Silendir Böbrek tübül epitellerinden oluşur. Renal tübüler nekrozda, CNV nefriti gibi viral hastalıklarda böbrek nakli sonrası doku rejeksiyonu sırasında idrarda sık görülür. RTE silendir = nakil böbrek rejeksiyonu.. Bakteriyel Silendirler Bakteriyel silendirler Tamm- Horsfall mukoproteini (hyalen matrix) içerisinde konsantre olmuş bakterilerden oluşur. Saf bakteri yada bakteri lökosit karışımından oluşan slendirler görülebilir. Granüler slendirlere bener ve onlarla karışırlar. Sedimentte bol lökosit ve bakteri vardır. Bakteri slendir idemek için gram boyamak gerekir . Akut piyelonefrit ve intrensek renal enfeksiyonlar sırasında sık görülür. Özet Silendir Hyalen Silendir Neden oluşur Konsantre olmuş Horsfall Tamm- mucoproteininden ( Hyalen Matrix) oluşur. Neyi gösterir • Normal kişilerde • Dehidrtasyonda, • Aşırı egzersiz gibi sıvı kayıplarının sık olduğu durumlarda idrarda görülür. · Çeşitli hücre tiplerinden oluşabilir, hücrelerin hyalen matrix içerisinde Granüler Silendirler dejenerasyonu sonucu · Plazma proteinlerinin aggregasyonu sonucu · Immunglobülin hafif · Aşırı egzersize bağlı olarak , • Kronik böbrek hastalıkalrında, • Akut tübüler nekrozda görülür. zincirlerinin aggregasyonu sonucu oluşurlar. Waxy mumsu Silendirler casts (böbrek yetmezliği silendirleri) Birçok hücreden oluşabilir son nokta dejenere olmuş hücre silendiri görüntüsüdür • Ciddi kronik böbrek hastalıkları, • Böbrek amiloidozonda Fatty Yağlı Silendirler Mukoprotein Hyalen matriz içerisinde lipid damlacıkları görülür. • Tübüler dejenerasyon, • Nefrotik sendrom, • Hipotiroidizm de görülür. Eritrosit silendir Tübül şeklini almış eritrositler • Piyelonefrit • Glomerülonefrit • Akut insterstisyel nefrit ve • Lupus nefritinde görülür Lökosit Silendir Tübül şeklini almış beyaz küreler genelde PNL dir • Glomerulonefrit Epitelyal silendir • Renal tübüler nekroz, • CMV gibi virel hastalıkalr Renal tübüler epitellerden oluşan silendir dir • Böbrek transplant rejeksiyonunda görülür. Bakteriyel Silendirler Hyalen matrix • Akut piyelonefritte, içerisine hapsolmuş bakterilerden oluşur • İntrensek renal enfeksiyonlarda sık görülür. VÜCUT SIVILARI [embeddoc url=”http://enfeksiyonhastaliklari.com/wp-content/uploads/2015 /10/VÜCUT-SIVILARI.docx” download=”all” viewer=”microsoft”] RETİKÜLOSİT SAYIMI RETİKÜLOSİTLER Dr. Aydoğan Lermi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Retikülositler olgunlaşmalarını henüz tamamlamamış eritrositler dir. Yani çekirdeklerini kaybetmeye başlayan genç eritrositlerdir. Çekirdekleri yoktur ancak çekirdek parçaları RNA artıkları bulunur. Retikülositler kemik iliğinde oluşur. 3-3.5 gün ilikte olgunlaştıktan sonra dolaşıma geçerler. Dolaşımda tam olgun eritrosit halini almaları 1 gün sürer. Normalde eritrositlerin kabaca % 1’i (% 0.5-2.0) retikülosit evresindedir. Bu hücrelerin “retikülosit” olarak adlandırılma nedeni, metilen mavisi ya da parlak krezil mavisi gibi boyalarla (supravital boyama) içlerinde bu çekirdek parçalarının grülmesidir. Çevre kanında retikülositler periferik kanda retikülositler Normal eritrositlerden biraz daha büyük olan retikülositler, eritrositler gibi tam pembe değil, biraz daha mavimsi boyanırlar. ANEMİLERDE ÖNEMİ RETİKÜLOSİT SAYIMININ Retikülosit sayısı, Kemik İliği’nin anemiye yanıtını, bir diğer deyişle ilikteki eritropoetik aktiviteyi ( kan yapım hızını) gösterir. Orta derecede anemi durumlarında (Hgb <10 g/dL), ilik normal ise, eritropoetin hormonunun etkisiyle, 10 gün içinde eritrosit yapımının 2-3 kat artması beklenir. Akut kan kaybı ya da hemolizden sonra bu yanıtı retikülosit yüzdesinin artması şeklinde görürüz (retikülositoz). Oysa; örneğin demir, B12 vitamini ya da folat eksikliği sonucu oluşan yapım bozukluğuna bağlı anemilerde bu yanıtı alamayız. Retikülosit sayısı ya normal ya da normalin altındadır (retikülositopeni). Yanıtın alınabilmesi için uygun anemi tedavisinin uygulanması gerekir. Tedavinin 5-7’ inci günlerinde retikülosit sayısı birden fırlamaya başlar (retikülosit krizi). Eritropoez üzerindeki inhibisyonun ortadan kalktığı durumlarda da retikülosit sayısı artar. İlaçlara bağlı (örn hidantoin bileşikleri) saf eritroid aplazilerinde (pure red cell aplasia) sorumlu ilaç kesildikten sonra % 30-40’lara varabilen retikülosit krizi gelişir. RETİKÜLOSİT SAYIMI Bir cc kan bir tüpe konur üzerine 1 damla retikülosit boyası eklenir ve periferik yayma retikülosit sayımı yapar gibi yayılır. Yaymanın düzgün şekilde yapılması önemlidir. Hastanın hemogram sonucunun bilinmesi gerekir. Kuruyan yayma immersiyon objektifi ile incelenir. Önce bir alana denk düşen eritrosit sayısı bulunur. Bunun için birkaç alandaki toplam eritrositler sayılarak ortalaması alınır. ör: 35 Daha sonra her alana denk gelen retikülosit sayılarak tablo hazırlanır, ne kadar çok alan sayılırsa sonuç o kadar güvenilir olur: Alandaki Alan Retikülosit eritrosit sayısı sayısı sayısı 35 1 1 2 0 3 0 4 0 5 2 6 0 7 0 8 0 9 0 10 0 11 0 12 1 13 0 14 0 15 1 16 0 17 0 18 0 19 1 20 0 Yukarıdaki örnekte retiküloist sayısı=(100 x bulunan retikülosit sayısı )/(alan sayısı x alanda ki eritrosit sayısı) Yukarıdaki örnekte: Alandaki eritrosit sayısı : 35 Alan sayısı: 20 Alandaki retikülosit miktarı: 6 Retikülosit oranı= 100 x 6/ 20x 35= 600/700=0,85 RETİKÜLOSİT SAYISI BELİRTİLMELİDİR? NASIL Retikülositleri saydıktan sonra, sonucu, bir düzeltme yapmadan, eritrositlerin yüzdesi olarak bildirmek yanlıştır. Örneğin % 1 retikülosit oranı 4 milyon eritrosit sayılı bir hasta için normal, 2 milyon eritrosit sayılı bir hasta içinse düşüktür. Bu nedenle retikülosit yüzdesi HCT değerine ya da eritrosit sayısına göre düzeltilmelidir. Düzeltilmiş retikülosit yüzdesi: Sayım sonucu elde edilen retikülosit yüzdesi hastanın HCT değerine göre aşağıdaki formülle düzeltilir. Normal HCT % 45 kabul edilir. Düzeltilmiş retikülosit yüzdesi = Hastanın retikülosit yüzdesi x Hasta HCT ÷ Normal HCT (45) Yukardaki örnekte hastanın HTC %32 bulunmuş ise Düzeltilmiş retikülosit yüzdesi: 0,85 x 32 /45 = 0,6 Mutlak retikülosit sayısı: Sayım sonucu bulunan retikülosit yüzdesi hastanın eritrosit sayısı ile oranlanır. Mutlak retikülosit sayısı µL’deki retikülosit sayısını gösterir. Normalde mutlak retikülosit sayısı 24 bin/µL ile 84 bin/µL arasındadır. Bazı anemilerde retikülosit sayısının ikinci bir kez düzeltilmesi gerekebilir. Retikülositoz durumlarında, bir diğer deyişle, boyanmış yaymalarda polikromazinin saptandığı durumlarda retikülosit yapım indeksi hesaplanmalıdır. Retikülosit yapım indeksi (RYİ): (İng. Reticulocyte production index). Retikülositlerin dolaşıma 3-3.5 günü doldurmadan daha erken geçtiği durumlarda ilikte yapımın gerçekten artmış olup olmadığını, ya da artmış ise ne derece artmış olduğunu saptamak için ikinci düzeltme yapılmalıdır. Normal çalışan bir ilikte, retikülositlerin dolaşıma erken çıkması artmış eritropoetin uyarısına uygun bir yanıttır. Örn kronik hemolitik anemilerde ilik eritrosit yapımını 6, hatta 7 kata kadar artırabilir. Ancak, bazen çevreye erken çıkışta, ilik yapısındaki bütünlüğü bozan, miyelofibroz, tümör enfiltrasyonu, granülomlar gibi patolojiler sorumludur (miyeloftizik anemiler). Retikülosit yapım indeksi (RYİ): hastanın düzeltilmiş retikülosit yüzdesi, hastanın anemisinin ağırlık derecesine (HCT’ e) göre belirlenen bir düzeltme faktörüne bölünerek bulunur. Retikülosit yapım indeksi:düzeltilmiş retikülosit yüzdesi ÷ düzeltme faktörü ( bkz tablo ) Düzeltme faktörü = dolaşımda retikülosit olgunlaşma süresi (gün). Aşağıdaki tabloda HCT değerlerine göre düzeltme faktörleri gösterilmiştir. HEMATOKRİT (%) 15 DÜZELTME FAKTÖRÜ (gün) 45 1.0 35 1.5 25 2.0 2.5 Normalde RYİ 1.0 ile 2.0 arasında olmalıdır. Değerin bir birimi yoktur. RYİ > 2.0 : İlikte eritrosit yapımının arttığını gösterir. Örn: hemoliz, akut kan kaybı. RYİ < 1.0 : İlikte eritrosit yapımının azaldığını gösterir. Örn demir eksikliği anemisi, aplastik anemi. Önemli not: yaymada polikromazinin görülmediği durumlarda RYİ’nin hesaplanması gerekmez. Bizim örneğimizde Retikülosit yüzdesi %0,85 Hematokrit %32 Düzeltilmiş retikülosit yüzdesi=0,85 x 32 ÷45 = 0,6 Retikülosit yapım indeksi: 0,6 ÷ 2 = 0,3 Sonuç: ilikte yapım düşük 2. örnek Hastanın Retikülosit yüzdesi 5, Hematokriti % 25 Düzeltilmiş retikülosit yüzdesi: 5 x 25 ÷ 45 = 2.8 Retikülosit yapım indeksi: 2.8 ÷ 2 = 1.4 Sonuç: İlikte yapım normal. COOMBS TESTİ Coombs’ test; Direk coombs; indirek coombs; Direk antiglobülin testi, İndirek antiglobülin testi; Coombs testi eritrositlere bağlanarak ömrünü kısaltan, kansızlığa yol açan antikorların varlığını gösteren testtir. Coombs testi ne için yapılır? İki tip coombs testi vardır 1- Direk coombs testi: Kanda eritrositlere ( kırmızı kan hücresi) yapışmış ve onların ömrünü kısaltan antikor var mı diye bakılır. Birçok hastalıkta ve bazı ilaçların kullanımı sırasında kanda eritrositlere bağlanan antikorlar ortaya çıkar. Bu antikorlar eritrositlere bağlanarak ömürlerini kısaltır ve kansızlığa sebep olurlar. Eritrositlerin parçalanması çok hızlı olursa sarılık da görülür. 2- İndirek coombs testi: Kanda kendisi değil de başka eritrositler için antikorlar var mı diye bakılır. Bu antikorlar eritrositlere bağlı değildir ancak farklı eritrositlere bağlanıp onların parçalanmasına sebep olurlar. Bu antikorlar özellikle kan gurubu uyuşmazlıklarında ya da anne karnındaki bebekte kan uyuşmazlığı sırasında görülür. Annede bebeğin kanına karşı antikor vardır bu antikorlar bebeğe geçerek kansızlık hatta ölüme yol açabilir. Coombs testi normal değeri nedir? Coombs testi normalde negatif olmalıdır. Pozitif coombs testi ne anlama gelir? Pozitif indirek coombs testi anne kanında bebeğin eritrositlerine karşı antikor var yani kan uyuşmazlığı var anlamına gelir. Bu duruma Eritroblastozis fetalis yada yeni doğanın hemolitik hastalığı da denir. Ayrıca: Otoimmün hemolitik anemiler, İlaçlara bağlı hemolitik anemiler, Transfüzyon reaksiyonlarında da indirek coombs pozitif bulunur. Pozitif direk coombs testi ne anlama gelir? Kanınızda ertrositlerin üstüne yapışmış ve onların ömrünü kısaltan antikorlar var demektir. Pozitif direk coombs testi neden olur? Aşağıdaki hastalıklarda eritrositler üstüne antikorlar yapışıp kansızlığa yol açabilir bu hastalıkların teşhisinde coombs testi yol gösterir. Otoimmün hemolitik anemi, Kronik lenfositik lösemi ve diğer lösemiler, İlaca bağlı hemolitik anemiler: Kinidin, Metil dopa, Prokainamid, vb, İnfeksiyöz mononükleozis, Mycoplazma enfeksiyonları, Sifiliz, Sistemik Lupus Eritematozus, Transfüzyon reaksiyonu sırasında coombs testi pozitif bulunur. Coombs testi yaşlı kişilerde herhangi bir hastalık olmadan da pozitif bulunabilir. Referanslar: Powers A, Silberstein LE. Autoimmune hemolytic anemia. In: Hoffman R, Benz EJ Jr., Shattil SS, et al., eds. Hematology: Basic Principles and Practice. 5th ed. Philadelphia, Pa: Churchill Livingston Elsevier; 2008: chap 47. Schrier SL, Price EA. Extrinsic nonimmune hemolytic anemias. In: Hoffman R, Benz EJ Jr., Shattil SS, et al., eds. Hematology: Basic Principles and Practice. 5th ed. Philadelphia, Pa: Churchill Livingston Elsevier; 2008: chap 48. Schwartz RS. Autoimmune and intravascular hemolytic anemias In: Goldman L, Schafer AI, eds.Cecil Medicine. 24th ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2011:chap 163. TALASEMİ Akdeniz Anemisi; Cooley’s Anemisi; Talasemi Majör; Talasemi Minör; Talasemi kırmızı kan hücrelerinin üretimini bozan genetik hastalıklardır. Ülkemizde çok sık görülmektedir. Hastaların kırmızı kan hücreleri hem az hemde bozuktur, bu nedenle hastalarda derin bir kansızlık görülür. Talasemi neden olur? Kan hücreleri içindeki hemoglobin proteini ile oksijen taşır. Talasemide genetik bozukluk kan hücresinin içinde oksijeni taşıyan hemoglobin proteindedir. Hemoglobin iki ayrı protein zincirinden oluşur ALFA ve BETA zinciri. Talasemi hastalığı hangi zincirin ve genin etkilendiğine bakılarak isimlendirilir. Kaç gen bozulmuşsa hastalık o kadar ağır seyreder. ALFA TALASEMİ (hemoglobin proteininin alfa zinciri bozuk ) SESSİZ TAŞIYICI: tek gen bozuktur, genellikle hastanın şikayeti yoktur, hafif kansızlığı vardır. TALASEMİ TRAİT: iki gen bozuktur, hastanın kansızlığı vardır. HEMOGLOBİN H HASTALIĞI: üç gen bozuktur. Derin kansızlığı vardır, sık sık kan almak zorunda kalır. ALFA HİDROPS FETALİS : dört gende bozuktur en ağır formdur ve daha anne karnında kansızlık çeker, genellikle ölü doğar yada doğum sonrası kısa sürede ölür. BETA TALASEMİ ( hemoglobin proteininin beta zinciri bozuk) TALASEMİ MİNÖR: bir gen bozuktur, anemisi vardır. TALASEMİ MAJÖR ( Cooley’s anemia ): iki gen bozuktur ve derin anemisi vardır. Talasemi genetik bir hastalıktır. Hastalık aileden gelir. Anne ve baba genlerinden çocuklara geçer. Her insanda 4 ALFA ve 2 BETA geni vardır. İnsanlar genlerini anne ve babalarından alırlar. Anne ve baba da hasta gen var ise çocuklarda hasta ve taşıyıcı olurlar. Bu nedenle evlilik öncesi test yapılmalıdır. Çocuğa bir hasta gen geçerse taşıyıcı olur, şikayetleri hafif olur yada hiç şikayeti olmaz. İki gende hasta ise çocuk ağır hasta olur. Kimler talasemi riski altındadır? Talasemi hastalığı test yaptırmadan evlenene kişilerin çocuklarında ortaya çıkar. Hastalık tüm dünyada görülür, ülkemizde sık görülmektedir. Ülkemizde daha çok beta talasemi görülür. Talasemi belirtileri nelerdir? Hastalık şikayetleri genellikle doğumdan sonra 3-6 ay içinde başlar. Anemi ( kansızlık ) : hem kan hücrelerinin sayısı yani hematokrit ve hemde kan hücrelerinin içindeki hemoglobin proteini düşüktür. Talasemi nin tipine göre çok hafif yada çok ağır kansızlık olabilir. Solukluk, Sarılık, hastalığın ağırlığına göre artan sarılıklar görülür, Dalak büyümesi, Halsizlik, çabuk yorulma, İştahsızlık, Kemiklerde büyüme ve kabalaşma özellikle; Yüz kemiklerinde kabalaşma, irileşme, Kemiklerde kolay kırılma, Diş düzensizlikleri görülür, Büyüme gelişme gerilikleri, İltihabi hastalıklar sık görülür, Hormon problemleri: Puberte gecikmesi yada hiç olmaması, Diyabet, Tiroid hastalıkları, Kalp yetmezliği, Karaciğer problemleri, Safra taşı en sık görülen şikayetlerdir. Alfa talasemi: genellikle daha derecelerde anemi görülür. Beta talasemi: hiç şikayet talasemilerde hafif şikayetler formuna beta talasemi intermedia müdahale gerekmez. hafif seyirlidir. Değişik olmayabilir. Bazı beta ve kansızlık görülür. bu denir. Genellikle çok tıbbi Beta talasemi majör ( Cooley anemisi de denir): hayatın ilk iki yılında belirti vermeye başlar. Çocuklar soluk, halsiz ve yorgundur. İştahları düşüktür. Büyüme gelişme geriliği vardır, ciltte hafif sarılık olabilir. Ciddi kansızlıkları vardır ve aralıklarla kan vermek gerekir. İleri derecede karaciğer, dalak ve kalp büyümesi olur. Kemikler ince ve kırılgandır. Kan nakillerinden dolayı biriken demir organları bozar ve kalp, karaciğer, pankreas da yetmezliğe yol açar. Buna sekonder hemokromatoz denir. Hastalar genellikle kalp yetmezliği yada enfeksiyondan kaybedilir. Talasemi teşhisi nasıl konur? Hastanın şikayetleri ve muayene bulguları teşhise yardımcıdır. Kesin teşhis laboratuar testleri ile konur. Talasemi düşünülen hastadan aşağıdaki testler istenir: Tam kan sayımı, Periferik yayma, Hemoglobin elektroforezi, Demir, Total Demir Bağlama Kapasitesi, Ferritin. Talasemi tedavisi: Kan nakli: Talasemi tedavisine amaç eksik olan hemoglobinin yerine konulmasıdır. Hastanın kan değerleri aralıklar ile ölçülür ve gerektiğinde kan nakli yapılır. Şelat tedavisi: Vücut demiri atamaz demir sürekli vücutta biriken bir maddedir. Verilen kanların içindeki demir atılamayıp biriktiği için organların çalışmasını bozar. Özellikle karaciğer, kalp, pankreas fazla demirden etkilenir. Hastaya deferoxamin verilerek birikmiş demirin idrarla atılması sağlanır. Vücutta demiri bağlayıp atan maddeye şelat denir. Splenektomi: dalağın çıkarılması. Talasemi de kan ihtiyacını azaltır. Kemik iliği nakli: uygun bir donör bulunur ise verilen kemik iliği yeni kan hücreleri üretebilir. Ağır talasemi hastalarına uygulanan bir tedavi yöntemidir. Talasemiden Korunma: Talasemi genetik bir hastalıktır. Anne ve babadan alınan genler sonucu ortaya çıkar. Ülkemiz gibi talasemi nin sık görüldüğü ülkelerde kan tsetleri olmadan evlilik yapılmamalıdır. Taşıyıcı olanlar genetik danışmana gitmeden evlenmemelidir. Referanslar: 1. Northern California Comprehensive Thalassemia Center http://www.thalassemia.com/ 2. National Heart, Lung, and Blood Institute http://www.nhlbi.nih.gov/ 3. Canadian Hemophiliac Society http://www.hemophilia.ca/ 4. The Thalassemia foundation of Canada http://www.thalassemia.ca/ 5. Centers for Disease Control and Prevention website. Available at: http://www.cdc.gov. 6. Northern California Comprehensive Thalassemia website. Available at: http://www.thalassemia.com Center TAM KAN SAYIMI Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count Tam kan sayımı kanı oluşturan hücrelerin sayılmasıdır, bir çok hastalık için çok değerli bilgiler sunar. Test venöz kandan yapılır. Günümüzde hemogram bilgisayarlı otomatik cihazlar tarafından yapılmaktadır. Bu sayma işleminde: Akyuvarların; Eritrositlerin sayısı ( RBC), Alyuvarların; Beyaz kan hücrelerinin sayısı (WBC), Kanın oksijen taşıyan molekülü olan hemoglobin in miktarı ( Hb ), Kırmızı kan hücrelerinin kan içindeki oranı; Hematokrit ( Htc ) olarak belirtilir. Tam Kan Sayımı bu bilgilere ek olarak aşağıdaki ölçümler değerli bilgiler sunar: Ortalama eritrosit büyüklüğü (MCV), Her bir eritrositteki ortalama hemoglobin miktarı (MCH), Her bir eritrositteki konsantrasyonu ( MCHC), ortalama hemoglobin Trombosit sayısı (PLT) hemogram değerlerini oluşturan ana ölçümlerdir. Tam kan sayımı ne için yapılır? Tam kan sayımı bir çok hastalıkta çok değerli bilgiler sunan bir testtir. Kan ve kan hücreleri hakkında bilgiler verir. Kan hücrelerinin yapımı, yıkımı, iltihabi reaksiyonlar, enfeksiyon, pıhtılaşma problemleri, alerjiler hakkında değerli bilgiler sunar. Eritrosit değerleri, ortalama eritrosit hacmi ( MCV), hemoglobin ve konsantrasyonu (MCH ve MCHC) anemiler hakkında değerli bilgiler verir. Tam Kan Sayımı için normal değerler: Eritrosit sayısı ( RBC): Erkek: 4,7 – 6,1 milyon/mcL, Kadın: 4,2 – 5,4 milyon/mcL, Lökosit sayısı ( WBC):4,500 ila 10000 hücre / mcL, Hematokrit (HTC): Erkek: % 40,7 ila 50,3 Kadın: % 36,1 ila 44,3 Hemoglobin (Hb): Erkek: 13,8 ila 17,2 mg/dL, Kadın: 12,1 ila 15,1 mg/dL, MCV: 80 – 95 Femtolitre MCH: 27 – 31 pg/hücre, MCHC:32 – 36 mg/dL dir. Not: sonuçlar ve normal değerler laboratuarlar ve cihazlar arasında değişiklik arz edebilir. Kan sayımı değerleri özellikle hemoglobin ve eritrosit değerleri yükseklik ile değişir. Eritrosit sayısı ( RBC ) ve Hematokrit değerini arttıran sebepler: İshal, kusma vb sebeple susuz kalmak (dehidratasyon), Eritropoietin salgılayan böbrek hastalıkları, Bazı Böbrek tümörleri, Düşük oksijen konsantrasyonunda yaşamak; Sigara içmek, Deniz seviyesinden yüksekte yaşamak, Polistemia vera, Kanda oksijen konsantrasyonunun düşük olması; Kalp hastalıkları, Kor pulmonale, Pulmoner fibrozis, Kronik Obstruktif Akciğer Hastalıkları. Eritrosit sayısını ve Hematokrit seviyesini düşüren ( yani anemiye neden olan ) sebepler: Kan kayıpları, Otoimmün kollajen vasküler hastalıklar, Kemik iliğinde kan yapımının bozulması; İnfeksiyon, Tümör, Radyasyon, Otoimmün hastalıklar, Genetik hastalıklar talasemi vb, Böbrek hastalıklarına bağlı eritropoietin eksikliği, Ertrositlerin parçalanması( Hemoliz), Lösemi, Beslenme bozukluğu (malnutrisyon ) sonucu; Folat, Vitamin B12, Vitamin B6, Demir eksikliği, Multipl Myelom, Lökosit sayınının (WBC) düşmesine neden olan hastalıklar: Otoimmün, kollajen vasküler hastalıklar ( sistemik Lupus Eritematozus vb. ), Kemik iliği yetmezliği, Karaciğer dalak hastalıkları, Kemoterapi, Radyoterapi, İlaçlar, Zehirlenmeler, Bazı enfeksiyon hastalıkları, Lökosit sayısını (WBC) arttıran sebepler. Enfeksiyon hastalıkları, İnflamatuar hastalıklar ; Romatizmal hastalıklar, Alerjiler, Otoimmün hastalıklar, Lösemi, Stres ( fiziksel yada ruhsal stres), Yanık gibi doku zedelenmeleri. Hemoglobin seviyesinin düşmesine anemi denir. Eritrositler ( RBC) içindeki hemoglobin oksijeni taşıyan proteindir. Dokulara oksijen taşınabilmesi yeterli eritrosit ve hemoglobin varlığına bağlıdır. Lökositler immün sistemin askerleridir. Her türlü infeksiyon ve inflamasyonda savaşmak üzere lökositler o bölgeye gider. İltihabı oluşturan ana hücreler lökositlerdir. Lökosiler birkaç çeşittir . Nötrofiller ( PNL de denir) iltihabi, mikrobik reaksiyonlarda savaşan hücrelerin en önemlisidir, Band Nötrofil ( daha genç nötrofillerdir) fazla olması yeni bir enfeksiyon varlığını gösterir, T lenfosit ( hücresel immün cevapta yer alan savaşcılardır) mantar ve virüslere karşı savaşta görev alırlar, B lenfositler ( antikorların yapımında yar alan lenfositlerdir), Monositler Eozinofiller ( alerjik reaksiyonlarda yer alırlar), Bazofiller. Referanslar: 1. Newland J. The peripheral blood smear. In: Goldman L, Ausiello D, eds. Cecil Medicine. 23rd ed. Philadelphia, Pa: Saunders Elsevier; 2007:chap 161. 2. Zuckerman K. Approach to the anemias. In: Goldman L, Ausiello D, eds. Cecil Medicine. 23rd ed. Philadelphia, Pa: Saunders ERİTROSİT Eritrosit; RBC: Red Blood Cell = Alyuvar Kanı oluşturan ana hücrelerdir. İçlerindeki hemoglobin sayesinde akciğerlerden dokulara oksijen taşırlar. Kana kırmızı rengini veren hücrelerdir ( al= kırmızı). Disk şeklinde ortasından hafice basık hücrelerdir. Eritrositler kemik iliğinde üretilir buradan kan dolaşımına geçerek yaklaşık 2 hafta boyunca dokulara oksijen taşır. Ömrü dolan eritrositler dalak ve karaciğerde parçalanarak içlerinde işe yarar demir çıkartılır ve yeni eritrosit yapımında kullanılır. Eritrosit için normal değerler: Erkekte: 5,1 – 5,7 milyon/ mm3 Kadında: 4,2-5,4 milyon /mm3 dür. Eritrosit sayısını arttıran sebepler: ( polisitemi ) Yüksek irtifa, Sigara, Hava kirliliği, Bazı akciğer ve kalp hastalıkları, KOAH Kalp yetmezliği, Eritrosit yapımında bozukluk. Eritrosit sayısını azaltan sebepler : Kan kaybı, Beslenme bozukluğu, Vitamin eksikliği, Kan yıkımının arttığı hastalıklar, Kan yapımının bozuk olduğu kan hastalıkalrı, Akdeniz anemisi, Hemoglobinopatiler, Demir eksikliği, Demir emilmesinin bozulduğu hastalıklar, Kemik iliğini ilgilendiren hastalıklar ve tümörler, Zehirlenmeler Eritrosit miktarını düşüren sık görülen sebeplerdir. DEMİR Demir yaşam için son derece gerekli mineraldir. Hergün 0,1 mg alınması gerekir, vücutta en çok kan hücresi eritrositler içinde oksiyen taşıyan hemoglobinin yapımında kullanılır, ayrıca ferritin ve hemosiderin olarak depolanır. Ayrıca kas içinde oksijeni tutan myoglobin içindede bulunur. Demir kanda transferrin denilen proteine bağlanarak taşınır. Demir eksikliğinde transferrin artar. Eksikliğinde uyku hali konsantrasyon bozukluğu kansızlık ağız kenarında çatlaklar olur. Vücut demirir tekrar tekrart kullanmaya atmamaya çalışır bu nedenle eksikliği çok önemlidir ve mutlak araştırılmalıdır. Tek başına demir bakmak teşhis koydurmaz beraberinde trasferrin, ferritin, hemosiderin, demir bağlama kapasitesi de bakılmalıdır. Serum demiri için normal değerler: 25 yaşında erkek: 40 yaşında erkek: 60 yaşında erkek: 25 yaşında kadın: 40 yaşında kadın: 60 yaşında kadın: Gebelik durumunda 40-155 µgr/dl 35-168 µgr/dl 40-120 µgr/dl 37-165 µgr/dl 23-134 µgr/dl 39-149 µgr/dl : 25-137 µgr/dl Demir düzeyinin düştüğü durumlar: Kan kayıpları, Tümörler, Kronik iltihabi hadiseler, Gebelik, Bazı kalıtsal hastalıklar, Bazı böbrek hastalıkları. Demir düzeyinin arttığı durumlar: Bazı demir metabolizma hastalıklarında Fazla demir alınmasında Bazı meslek çalışanlarında demir fazla alınabilir. Demir zehirlenmesinde : İshal, Bulantı kusma, Kan tablosunda anormallik, Şeker yükselmesi, Dışkının siyahlaşması görülebilir.