T.B.M.M. B:39 24 . 12 . 2004 BAŞKAN

advertisement
T.B.M.M.
24 . 12 . 2004
B:39
0:4
BAŞKAN - Sayın Sütlüoğlu, teşekkür ediyorum.
AK Parti Grubu adına, Malatya Milletvekili Sayın Ahmet Münir Erkal; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADİNA AHMET MÜNİR ERKAL (Malatya) - Sayın Başkan, sayın mil­
letvekilleri; Orman Genel Müdürlüğünün 2005 malî yılı bütçesi üzerinde Grubum adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dünya, çevre değerleri açısından, küresel ölçekte, çok büyük tehditlerle karşı karşıyadır. Bir­
leşmiş Milletlerin raporuna göre, günümüzdeki tüketim çılgınlığı, doğal kaynakların değerlendiril­
memesi ve korunmaması, üretim ve tüketim modellerinin oluşturduğu kuraklık, açlık, çölleşme,
hava kirliliği ve küresel ısınma nedeniyle, dünyamız, hızla tükenme ve bitme noktasına doğru git­
mektedir. Bu hızla giderse, 2050 yılında, canlı yaşamın sürebilmesi için, dünya gibi iki gezegene
daha ihtiyaç duyulacaktır.
Hava kirliliği yüzünden her yıl 3 000 000 insan ölmekte, dünya nüfusunun yüzde 40'ı temiz
suya erişememekte, dünya yüzünde her yıl 6 000 000 hektar alan çölleşmekte, insanlar arasındaki
en yüksek dilim ile en düşük dilim arasındaki gelir farkı uçurumu 37 katı bulmakta, temiz su kay­
nakları ve atmosferdeki karbondioksiti yok eden ormanlar hızla tüketilmekte, beraberinde, çok
sayıda hayvan ve bitki türü de yok olmaktadır.
Bu yıl, Nobel Barış Ödülünün Afrikalı bir bayan çevreciye verilmesi, dünyanın dikkatinin, ar­
tık, çevre konusuna çevrilmesinin ve çevre sorunlarının ne denli acil müdahale gerektiren sorunlar
olduğunun bilincine varıyor olmasının bir göstergesidir.
Hem ekolojik hem de toplumsal açıdan sürdürülebilir bir kalkınma, sürdürülebilir bir büyüme,
sürdürülebilir bir ekonomi oluşturmak, 21 inci Yüzyılın, yeni bin yılın başlangıcında insanoğlunun
önünde duran köklü ve kalıcı çözüm bekleyen en önemli sorunlar olacaktır.
Bugüne kadar uygulamalar göstermiştir ki, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de, sanayileş­
me ve kentleşme sürecinde, doğa, sonsuz bir kaynak olarak görülmüş ve doğaya hükmedilmek is­
tenmiştir. Aslında, doğrusu, doğaya hükmetmek değil, doğayla uyum içinde yaşamaktır, doğanın al­
tın dengelerine saygı duymaktır.
Ormansızlaşma ve yanlış tarımsal uygulamalar erozyonu hızlandırmakta, göllerin ve barajların
dolmasına yol açmaktadır. Her yıl erozyonla kaybettiğimiz toprak, bir Kıbrıs Adası büyüklüğündedir. Ülkemizde erozyonla kaybolan bitki besin maddesinin maddî değeri ise 1 300 000 000 dolar­
dır. Bu da gösteriyor ki, erozyon, beraberinde, açlık ve yoksulluk getiren çok ciddî bir çevresel
problemdir.
Değerli arkadaşlar, bunlar göstermektedir ki, uzun bir süreden beri, birbirinden ayrı, birbirin­
den bağımsız olarak görülen çevresel, ekonomik ve toplumsal sorunlar, aslında, birbirinden ayrıl­
ması mümkün olmayan ve mutlaka bir bütün olarak değerlendirilmesi gereken konulardır.
Durumu zorlaştıran bir başka unsur da, çevre sorunlarının, aynı anda hem küresel hem de
ulusal düzeyde çözülmesinin gerekli olmasıdır. Zaten, çevrenin küresel bir değer olarak ifade edil­
mesinin anlamı da budur. Bundan dolayı, dünya ölçeğinde bir mutabakat, bir konsensüs sağlan­
madan çevre sorunlarını sağlıklı bir şekilde çözmek mümkün değildir.
Değerli arkadaşlar, eğer çevre sorunları disiplin altına alınmazsa, insan egoizmi kontrol edil­
mezse, medeniyetler, hâlâ, savaşları, kan ve gözyaşını bir çözüm yolu olarak görmeye devam eder­
se, gelecekte insanlık adına çok ciddî felaket senaryolarının, küresel yıkımların ortaya çıkacağı
açıktır. Ülkemizin de bu ortamdan çok ağır bir şekilde etkileneceği ortadadır.
Bu senaryoyu tesirsiz bırakacak en önemli değerlerimizden biri ormanlarımızdır. Dünyanın ve
ülkenin yeşil örtüsü olan ormanlar, toprak kayması, erozyon ve sedimantasyon tehlikesini azaltmak-
-490-
Download