Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1. Genel Değerlendirme Son dönemde, gelişmiş ekonomilerdeki toparlanmanın belirginleşmesi ve küresel ticaret hacminde süregelen artış eğilimi, küresel ekonomide bir önceki Rapor dönemine kıyasla sınırlı da olsa daha olumlu bir büyüme performansına işaret etmektedir. Mevcut Rapor döneminde, emtia ve petrol fiyatlarının bir miktar yükselmiş olmasına karşın küresel enflasyon oranları ılımlı seyrini sürdürmektedir. Bununla birlikte, Eylül ayında Fed’in normalleşme sürecindeki kararlılığını vurgulaması, piyasa oynaklığında ve gelişmiş ülke tahvil getirilerinde sınırlı bir yükselişe neden olmuştur (Grafik 1.1). Buna karşın, küresel risk iştahının sürmesi sayesinde gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımları son dönemde de güçlü seyretmiştir (Grafik 1.2). Grafik 1.1. Grafik 1.2. 10 Yıl Vadeli Tahvil Getirileri Gelişmekte Olan Ülkelere Yönelik Portföy Akımları (Yüzde) (Milyar ABD Doları, 4 Haftalık Birikimli) 3,5 Almanya ABD İngiltere Japonya Hisse Senedi Fonları 3,5 Borçlanma Senedi Fonları 30 3,0 3,0 2,5 2,5 2,0 2,0 1,5 1,5 1,0 1,0 0,5 0,5 0,0 0,0 -30 -0,5 -0,5 -40 20 10 0 Kaynak: Bloomberg. 0917 0717 0517 0317 0117 1116 0916 0716 0516 0316 0116 1115 0915 0715 0515 0315 -20 0115 1017 0717 0417 0117 1016 0716 0416 0116 1015 0715 0415 0115 -10 Kaynak: EPFR. Gelişmiş ülke para politikalarının normalleşme sürecine dair algılamalardaki değişimler, gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinde bir miktar artış gözlenmesine yol açmış, Türkiye’de ise ortaya çıkan jeopolitik riskler nedeniyle söz konusu artış daha yüksek olmuştur. Türkiye’ye yönelik portföy akımları, geçtiğimiz Rapor dönemine kıyasla ivme kaybetmekle birlikte birikimli olarak geçmiş yıllar ortalamasının üzerindeki seyrini sürdürmüştür. Kredi kullanımı, KGF teminatlı kredilerde limitlere ulaşılmış olması ve işletmelerin kredi talebindeki normalleşme sonucu yılın üçüncü çeyreğinde ılımlı seviyelerde dengelenmeye başlamıştır. Sıkı para politikasına karşın, bankaların kredi koşullarındaki gelişmeler Türkiye ekonomisine ilişkin toplulaştırılmış finansal koşulların iktisadi faaliyeti destekleyici rolünün üçüncü çeyrekte devam etmesine katkıda bulunmuştur. Tüketici fiyatları enflasyonu, Temmuz ayındaki ulaştığı düşük seviyeden sonra, Türk lirasının döviz kuru sepeti karşısındaki değer kaybı ile başta petrol ve ana metaller olmak üzere ithalat fiyatlarında gözlenen artış sonucunda Eylül ayında yüzde 11,2’ye yükselmiştir. Maliyet yönlü baskılara ek olarak, iktisadi faaliyetteki güçlü seyir nedeniyle talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde verdiği desteğin ortadan kalktığı görülmektedir. İktisadi faaliyete ilişkin göstergeler, ekonominin üçüncü çeyrekte güçlü seyrini koruduğuna ve canlanmanın genele yayıldığına işaret etmektedir. Buna karşılık, son çeyrekte destekleyici politikaların uyarıcı etkisinin azalmasıyla, yurt içi talebin sınırlı ölçüde ivme kaybedeceği Enflasyon Raporu 2017-IV 1 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ancak büyümeyi sürüklemeye devam edeceği öngörülmektedir. Net ihracatın da özellikle turizm sektöründeki canlanma, küresel büyüme görünümündeki iyileşme ve döviz kurlarının rekabetçi seviyesi sayesinde büyümeye katkı vermeye devam edeceği değerlendirilmektedir. 1.1. Para Politikası Uygulamaları ve Finansal Piyasalar Enflasyonda yaşanan maliyet kaynaklı yükselişin önüne geçmek amacıyla 2017 yılının OcakNisan aylarında para politikasını kademeli olarak sıkılaştıran TCMB, sonraki dönemde de enflasyonun geldiği yüksek seviyeler ve çekirdek enflasyon göstergelerine ilişkin gelişmelerin fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturduğu gerekçesiyle faiz oranlarını sabit tutarak sıkı para politikası duruşunun korunmasına karar vermiştir (Grafik 1.1.1). Bununla birlikte, son aylarda yapılan iletişimle parasal duruşun temkin düzeyi güçlendirilmiştir. Önceki Rapor döneminde olduğu gibi mevcut Rapor döneminde de gecelik borç verme faiz oranından sağlanan fonlama sabit tutulmuş, sistemin fonlama ihtiyacının büyük kısmı GLP’den sağlanmıştır (Grafik 1.1.2). TCMB’nin enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar sıkı duruşu koruyacağı yönündeki iletişimi ve fonlamanın büyük ölçüde tek bir kalemden (GLP) yapılması para politikası belirsizliğini azaltmaktadır. Grafik 1.1.1. Grafik 1.1.2. Kısa Vadeli Faizler TCMB Fonlaması (5 Günlük Hareketli Ortalama, Yüzde) (2 Haftalık Hareketli Ortalama, Milyar TL) Gecelik Borç Verme TCMB Ortalama Fonlama Faizi Geç Likidite Penceresi BIST'te TCMB Hariç Ortalama Faiz Haftalık Repo (Miktar İhalesiyle) Geç Likidite Borç Verme Faizi 9 9 60 60 8 8 40 40 7 7 20 20 6 6 0 0 Kaynak: BIST, TCMB. 140 1017 0917 0817 0717 0617 0517 0417 0217 0317 0117 1216 1116 1016 0916 0816 0716 Net APİ 0616 1017 80 0917 80 0817 10 0717 10 0617 100 0417 0517 100 0217 0317 11 0117 11 1216 120 1116 120 1016 12 0916 12 0816 140 0716 13 0616 13 Kaynak: TCMB. Eylül ayının ikinci yarısından itibaren, jeopolitik gelişmeler ve gelişmiş ülkelerin para politikası normalleşme süreçlerine dair yapılan açıklamalar döviz kuru piyasalarında geçici oynaklığa yol açmıştır. Kur takası getirilerinde bir önceki Rapor dönemine göre bir miktar artış gözlenmiştir (Grafik 1.1.3). 2017 yılı genelinde olumlu performans gösteren gelişmekte olan ülke para birimleri, Eylül ayından itibaren ABD dolarına karşı değer kaybetmeye başlamıştır. Aynı dönemde, gerek para birimlerindeki değer kaybı gerekse ima edilen döviz kuru oynaklıkları açısından, Türk lirası, diğer gelişmekte olan ülke para birimlerinden jeopolitik gelişmelerin etkisiyle olumsuz yönde ayrışmıştır (Grafik 1.1.4). 2 Enflasyon Raporu 2017- IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.1.3. Grafik 1.1.4. Son Dönemde Kur Takası Getiri Eğrisi Opsiyonların İma Ettiği Kur Oynaklığı* (Yüzde) (1 Ay Vadeli, Yüzde) 13,5 13,0 13,0 12,5 12,5 12,0 12,0 11,5 11,5 11,0 11,0 10,5 0 Vade (Ay) 1017 0 0917 10,0 120 0817 5 0717 5 0617 10,5 0517 84 10 0417 60 10 0217 0317 48 15 0117 36 15 1216 24 20 1116 12 20 1016 6 30 25 0916 3 Türkiye 25 0616 10,0 Gelişmekte Olan Ülkeler 30 0816 13,5 0716 1 Ağustos 2017 1 Ağustos-27 Ekim Ortalaması 27 Ekim 2017 *Gelişmekte olan ülkeler arasında Brezilya, Endonezya, Filipinler, Güney Afrika, Kolombiya, Macaristan, Malezya, Meksika, Polonya, Romanya ve Şili yer almaktadır. Kaynak: Bloomberg. Kaynak: Bloomberg. Üçüncü çeyrekte Hazine destekli KGF kefalet imkânının önceden belirlenen limitlere yaklaşması nedeniyle ticari kredilerde ivme kaybı yaşanmıştır. Öte yandan, makro ihtiyati tedbirlerin gecikmeli etkileri ve iç talepteki canlanma, tüketici kredilerinin güçlü seyretmesine yol açmaktadır (Grafik 1.1.5). Bankaların işletmelere verdikleri kredilere ilişkin standartlar, ikinci çeyrekte kredilere yönelik tedbirlerin de etkisiyle, gerek bir önceki çeyreğe gerekse tarihsel ortalamalara göre daha gevşek seyretmiş, üçüncü çeyrekte ise standartlarda belirgin bir değişim kaydedilmemiştir (Grafik 1.1.6). Banka Kredileri Eğilim Anketi sonuçlarına göre bireysel kredi talebi oldukça güçlü seyretmekte, işletme kredileri talebinde ise doygunluk gözlenmektedir. Grafik 1.1.5. Grafik 1.1.6. Kredilerin Yıllık Büyüme Hızları İşletme Kredisi Standartları* (Kur Etkisinden Arındırılmış, Yüzde Değişim, Yıllık) Ticari Tüketici Toplam Kredi Standartları 25 25 20 20 140 Kredi Standartları-Tarihsel Ortalama 120 100 15 15 10 10 80 60 40 Kaynak: TCMB. Enflasyon Raporu 2017-IV 0917 0717 0517 0317 0117 1116 0916 0716 0516 0316 0116 0 1115 0 0915 5 0715 5 20 0 34123412341234123412341234123412341234 08 2009 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 *2017 dördüncü çeyrek verisi beklenti değeridir. Endeksin 100’ün üzerinde olması kredi standartlarında gevşemeyi ifade etmektedir. Kaynak: TCMB. 3 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1.2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar Enflasyon Tüketici enflasyonu Eylül ayında yüzde 11,20 ile Temmuz Enflasyon Raporu tahmininin üzerinde gerçekleşmiştir (Grafik 1.2.1). İşlenmemiş gıda ve alkol-tütün dışı tüketici enflasyonunda ise öngörülere kıyasla daha olumsuz bir seyir izlenmiştir (Grafik 1.2.2). Bu dönemde petrol ve diğer girdi fiyatlarındaki yükselişle birlikte, enerji grubunda, Türk lirasının euro karşısındaki değer kaybı ve iktisadi faaliyetteki güçlü seyrin etkisiyle çekirdek göstergelerde yıllık enflasyon öngörülerin üzerinde seyretmiştir. Grafik 1.2.1. Grafik 1.2.2. Temmuz 2017 Tüketici Enflasyon Tahmini ve Gerçekleşmeler* (Yüzde) İşlenmemiş Gıda ve Alkol-Tütün Dışı Enflasyon için Temmuz 2017 Tahminleri ve Gerçekleşmeler* (Yüzde) Gerçekleşme Temmuz ER Tahmini 13 Temmuz ER Tahmini Gerçekleşme 12 12 11 11 10 10 9 9 8 8 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Kaynak: TÜİK, TCMB. 0917 0617 0317 0916 0917 0617 5 0317 5 1216 6 0916 6 1216 7 7 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Kaynak: TÜİK, TCMB. Yılın üçüncü çeyreğinde, gıda grubu yıllık enflasyonunda gözlenen azalışa karşın, enerji, temel mallar ve hizmet gruplarındaki artışla birlikte tüketici enflasyonu önceki çeyreğe kıyasla yükselmiştir (Grafik 1.2.1). Petrol ve diğer girdi fiyatlarında gözlenen belirgin artışla enerji fiyatları yüzde 3,46 ile kayda değer bir oranda yükselmiştir. Bu dönemde Türk lirasının euro karşısındaki değer kaybı, özellikle geçişkenliğin yüksek olduğu dayanıklı mal fiyatlarına hızlı bir şekilde yansımıştır. Buna ek olarak, giyim grubundaki yöntem değişikliğinin de yukarı yönlü etkisiyle temel mal grubunda yıllık enflasyon önemli ölçüde yükselmiştir (Grafik 1.2.3). Hizmet grubunda yıllık enflasyon, gıda ve döviz kuru gibi maliyet artışlarının yanında, iç talepteki güçlü seyir ve genel enflasyona endeksleme davranışının etkisiyle üçüncü çeyrekte yukarı yönlü seyrini sürdürmüştür. Diğer taraftan, işlenmiş gıda grubunda genele yayılan fiyat artışlarına karşın, taze meyve ve sebze fiyatlarındaki nispeten olumlu görünüm ve alınan tedbirlerin de etkisiyle kırmızı et ve bakliyat fiyatlarında gözlenen azalış neticesinde, gıda enflasyonu Temmuz Enflasyon Raporu öngörülerine kıyasla daha ılımlı gerçekleşmiştir. Üretici fiyatları kaynaklı baskılar, üçüncü çeyrekte, özellikle petrol ve ana metal fiyatlarındaki artış kanalıyla güçlü seyrini korumuştur. İktisadi faaliyetteki güçlü seyirle birlikte talep koşullarının enflasyona düşüş yönünde verdiği destek ortadan kalkmıştır. Orta vadeli enflasyon beklentileri ise ikinci çeyrekteki yatay seyrin ardından Ekim ayında yükselmiştir. Bu görünüm altında, yayılım endeksinin ima ettiği fiyat artırma eğilimi güçlenmiştir. Çekirdek enflasyon göstergelerinin ana eğiliminde bu dönemde gözlenen yükseliş giyim fiyatlarındaki yöntem değişiminin de etkilerini yansıtırken, bu etkilerden arındırıldığında çekirdek enflasyon eğiliminin Temmuz ve Ağustos aylarında gerilediği, Eylül ayında ise yeniden yükseldiği gözlenmiştir (Grafik 1.2.4). 4 Enflasyon Raporu 2017- IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Grafik 1.2.3. Grafik 1.2.4. Temel Mal ve Hizmet Grubu Fiyatları B Endeksi Ana Eğilimi* (Yıllık Yüzde Değişim) (Mevsimsellikten Arındırılmış, Yıllıklandırılmış Üç Aylık Ortalama Yüzde Değişim) Hizmet B (Sabit Ağırlık) B (Değişken Ağırlık) 0917 0317 0916 0316 0 0915 0 0315 5 0914 5 0314 10 0913 10 0313 15 0912 15 0312 0917 0317 0 0916 0 0316 2 0915 2 0315 4 0914 4 0314 6 0913 6 0313 8 0912 8 0312 10 0911 10 0311 12 0910 12 0310 14 0911 Temel Mallar 14 * 2017 yılı Ocak ayı ile birlikte giyim ve ayakkabı ürünlerinin tüketici fiyat endeksine dâhil edilmesinde değişkenden sabit ağırlık sistemine geçilmiştir. Bu geçişin çekirdek enflasyon ana eğilimine yansımasına dair detaylı bir değerlendirme 6 Haziran 2017 tarihli TCMB blog yazısında bulunabilir. Kaynak: TÜİK, TCMB. Kaynak: TÜİK. Özetle, eğilim ve fiyatlama davranışına ilişkin takip edilen göstergeler bir arada incelendiğinde, enflasyonun ana eğiliminde önceki çeyreğe kıyasla bir miktar bozulma kaydedilmiştir. Arz ve Talep İktisadi faaliyet, yılın ikinci çeyreğinde, Temmuz Enflasyon Raporu’nda ortaya konulan görünüme kıyasla daha güçlü seyretmiştir. GSYİH 2017 yılı ikinci çeyreğinde yıllık yüzde 5,1 oranında artmış, çeyreklik büyüme yüzde 2,1 olmuştur. İlk çeyreğin aksine, ikinci çeyrekte dönemlik büyümenin yurt içi talep kaynaklı olduğu görülmektedir (Grafik 1.2.5). Bu dönemde özel tüketim ve inşaat yatırımları büyümede belirleyici olurken, makine-teçhizat yatırımlarındaki zayıf seyir sürmüştür. Net ihracatın yıllık büyümeye katkısı, Türk lirasındaki değer kazancı ve güçlenen iç talebe bağlı olarak artan ithalat nedeniyle ilk çeyreğe kıyasla bir miktar gerilemiştir (Grafik 1.2.6). Grafik 1.2.5. Grafik 1.2.6. GSYİH ve Yurt İçi Talep Harcama Yönünden Yıllık Büyümeye Katkılar* (Reel, Mevsimsellikten Arındırılmış, 2009=100) (Yüzde Puan) GSYİH Net İhracat Diğer Nihai Yurt İçi Talep GSYİH Nihai Yurt İçi Talep 180 180 14 170 170 12 160 160 10 10 150 150 8 8 6 6 4 4 2 2 140 14 12 140 130 130 120 120 0 0 110 110 -2 -2 100 100 -4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 2012 2013 Kaynak: TÜİK, TCMB. Enflasyon Raporu 2017-IV 2014 2015 2016 2017 -4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 3 4 1 2 2012 2013 2014 2015 2016 2017 * Diğer kalemi, stokları ve zincirleme endeksten kaynaklanan istatistiki sapmayı kapsamaktadır. Kaynak: TÜİK. 5 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Son dönemde açıklanan veriler, iktisadi faaliyetin üçüncü çeyrekte güçlü seyrini koruduğuna işaret etmektedir. Destekleyici tedbir ve teşviklerin etkileri üçüncü çeyrekte gözlenmeye devam ederken, büyümenin sektörel yayılımında da artış görülmektedir. Bu dönemde, uzun süredir zayıf seyreden makine-teçhizat yatırımlarında toparlanma sinyallerinin arttığı dikkat çekmektedir. Dış talep tarafında ise, ihracatın olumlu seyrine rağmen, altın hariç mal ithalatında toparlanmanın belirginleşmesi ve altın ithalatındaki kuvvetli artış nedeniyle net ihracatın yıllık büyümeye katkısının sınırlanması beklenmektedir. Bu gelişmeler yılın başından bu yana olumlu bir seyir izleyen cari açık göstergelerinde yılın son çeyreğinde bir miktar bozulmaya neden olabilecektir (Grafik 1.2.7 ve Grafik 1.2.8). İktisadi faaliyetteki toparlanmanın etkisiyle 2017 yılı başından itibaren işgücü piyasasında kademeli bir iyileşme gözlenmektedir. Ancak, son dönemde iktisadi faaliyetin sektörler geneline yayılan güçlü seyrine kıyasla işgücü piyasasındaki iyileşme daha zayıftır. Küçük-orta ölçekli ve ihracatçı olmayan firmalarda henüz güçlü bir toparlanma gözlenmemesinin, büyümenin yatırımlara ve işgücü piyasasına yansımalarını sınırladığı düşünülmektedir. Büyüme istikrar kazandıkça istihdam imkânlarını genişletecek yatırımların artacağı ve işsizlik oranlarındaki düşüşün devam edeceği öngörülmektedir. Grafik 1.2.7. Grafik 1.2.8. Cari İşlemler Dengesi (CİD) Cari İşlemler Dengesi (12-Aylık Birikimli, Milyar ABD Doları) (Altın Hariç, Mevsimsellikten Arındırılmış, 3-Aylık Hareketli Ortalama, Milyar ABD doları) CİD CİD (altın hariç) CİD (enerji ve altın hariç) 20 20 10 10 0 0 0 0 -1 -1 -10 -10 -2 -2 -20 -20 -3 -3 -30 -30 -4 -4 -40 -50 -50 -5 -5 -60 -60 -6 -6 -70 -70 -7 -7 -8 -8 -80 -90 -90 0810 1210 0411 0811 1211 0412 0812 1212 0413 0813 1213 0414 0814 1214 0415 0815 1215 0416 0816 1216 0417 0817 -80 Kaynak: TCMB. 0810 1210 0411 0811 1211 0412 0812 1212 0413 0813 1213 0414 0814 1214 0415 0815 1215 0416 0816 1216 0417 0817 -40 Kaynak: TCMB. Petrol, İthalat ve Gıda Fiyatları Temmuz Enflasyon Raporu’nda 50 ABD doları olarak varsayılan 2017 yılı ortalama ham petrol fiyatı varsayımı, yakın dönem gelişmeleri çerçevesinde 53 ABD doları olarak belirlenmiştir. Ayrıca 2018 yılı ortalama ham petrol fiyatı varsayımı da 56 ABD doları olarak yukarı yönlü güncellenmiştir (Grafik 1.2.9). Ham petrol ve diğer enerji kalemlerinin yanı sıra endüstriyel metal gibi üretime girdi oluşturan emtia fiyatlarında da son dönemde yükseliş gözlenmiştir. Bu çerçevede, ABD doları cinsinden ithalat fiyatları varsayımı da 2017 ve 2018 yılları için yukarı yönlü güncellenmiştir (Grafik 1.2.10). 2017 yılı ilk yarısında hızlı bir artış gösteren gıda enflasyonu, üçüncü çeyrekte yüzde 12,50’ye gerileyerek Temmuz Enflasyon Raporu öngörülerinin bir miktar altında gerçekleşmiştir. Bu gelişmenin Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi (Gıda Komitesi) kapsamında alınan tedbirlerin de etkisiyle işlenmemiş gıda enflasyonundaki düşüşten kaynaklandığı gözlenmektedir. Öte yandan, 2017 yılı üçüncü çeyreğinde iç talepteki güçlü seyrin ve turizmdeki toparlanmanın katkısıyla 6 Enflasyon Raporu 2017- IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası işlenmiş gıda enflasyonu yükselmiştir. Bu çerçevede, gıda enflasyonu varsayımı 2017 yıl sonu için yüzde 10 ve 2018 yıl sonu için ise yüzde 7 olarak korunmuştur. Grafik 1.2.9. Grafik 1.2.10. Petrol Fiyatı Varsayımlarındaki Güncellemeler* İthalat Fiyatları Varsayımlarındaki Güncellemeler* (ABD Doları/Varil) (Endeks, 2010=100) Eki.17 Eki.17 Tem.17 100 100 80 80 Tem.17 105 105 95 95 Gerçekleşme Gerçekleşme *Taralı alan tahmin dönemini göstermektedir. Kaynak: Bloomberg, TCMB. 0918 0618 0318 1217 0917 0617 0317 1216 0915 0916 75 0616 75 0316 85 1215 85 0918 0618 0318 1217 0917 0617 0317 1216 20 0916 20 0616 40 0316 40 1215 60 0915 60 *Taralı alan tahmin dönemini göstermektedir. Kaynak: TCMB, TÜİK. Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları Orta vadeli tahminler üretilirken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile vergilerde öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmıştır. Tahminler üretilirken vergi ayarlamalarının ve yönetilen/yönlendirilen fiyatların enflasyon hedefini aşmayacağı ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm esas alınmıştır. Maliye politikasının orta vadeli duruşu için 2018-2020 dönemini kapsayan OVP projeksiyonları temel alınmıştır. 1.3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü Enflasyonu düşürmeye odaklı ve sıkı bir politika duruşu altında, enflasyonun yüzde 5 hedefine kademeli olarak yakınsayacağı, 2017 yıl sonunda yüzde 9,8 olarak gerçekleşeceği, 2018 yıl sonunda yüzde 7’ye, 2019 sonunda ise yüzde 6’ya geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2017 yılı sonunda yüzde 9,3 ile yüzde 10,3 aralığında (orta noktası yüzde 9,8), 2018 yılı sonunda ise yüzde 5,5 ile yüzde 8,5 aralığında (orta noktası yüzde 7) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir (Grafik 1.3.1). 2017 yıl sonu enflasyon tahmini Temmuz Enflasyon Raporu’na göre 1,1 puan yukarı yönlü güncellenmiştir. Tahminler üzerinde etkili olan en önemli unsur Türk lirasındaki değer kaybı ile petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki artışın etkisiyle Türk lirası cinsi ithalat fiyatlarında gözlenen yükseliş olmuştur. Türk lirası cinsi ithalat fiyatları varsayımına dair yapılan yukarı yönlü güncellemenin 2017 yıl sonu enflasyon tahminini 0,5 puan yukarı çekeceği değerlendirilmiştir. İktisadi faaliyet görünümündeki iyileşmeye bağlı olarak bir önceki Rapor dönemine göre yukarı yönlü güncellenen çıktı açığı, 2017 yıl sonu tahminine 0,4 puan yükseltici yönde etki yapmıştır. Ayrıca, üçüncü çeyrekteki enflasyon gerçekleşmelerinin Temmuz Enflasyon Raporu’ndaki tahminlerin üzerinde olması ve enflasyon ana eğilimindeki yükseliş, 2017 yıl sonu Enflasyon Raporu 2017-IV 7 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası enflasyon tahminini 0,2 puan yukarı yönde etkilemiştir. Bu çerçevede, Temmuz Enflasyon Raporu’nda yüzde 8,7 olarak açıklanan 2017 yıl sonu tüketici enflasyon tahmini yüzde 9,8’e yükseltilmiştir. Grafik 1.3.1 Enflasyon ve Çıktı Açığı Tahminleri* Tahmin Aralığı Belirsizlik Aralığı Yıl Sonu Enflasyon Hedefleri Çıktı Açığı 13 13 11 11 Kontrol Ufku 0920 0620 0320 1219 -3 0919 -3 0619 -1 0319 -1 1218 1 0918 1 0618 3 0318 3 1217 5 0917 5 0617 7 0317 7 1216 9 0916 9 * Enflasyonun tahmin aralığı içinde kalma olasılığı yüzde 70’tir. Kaynak: TÜİK, TCMB. Bununla birlikte, 2018 yıl sonu tüketici enflasyon tahmini Temmuz Enflasyon Raporu’na göre 0,6 puan yukarı yönlü güncellenmiştir. Özellikle petrol fiyatlarındaki artışa bağlı olarak Türk lirası cinsi ithalat fiyatları varsayımındaki güncelleme enflasyon tahminini 0,4 puan yukarı çekmektedir. Öte yandan çıktı açığındaki yukarı yönlü güncellemenin 2018 yıl sonu enflasyon tahminini 0,1 puan yukarı yönde etkileyeceği değerlendirilmiştir. Ayrıca, 2017 yıl sonu enflasyon tahminin yükseltilmesinin ve enflasyon ana eğilimindeki artışın 2018 yıl sonu enflasyon tahminini 0,1 puan artırıcı etkisi olmuştur. Böylece Temmuz Enflasyon Raporu’nda yüzde 6,4 olarak açıklanan 2018 yıl sonu tüketici enflasyon tahmini yüzde 7’ye yükseltilmiştir. 1.4. Riskler ve Para Politikası Küresel iktisadi faaliyette yaşanan olumlu büyüme performansının, yılın geri kalanında ve 2018 yılında da devam edeceği beklenmektedir. Yılın üçüncü çeyreğinde finansal piyasalardaki oynaklığın bir miktar yükselmiş olmasına karşın, risk iştahının halen güçlü seyretmesi ile beraber küresel finansal koşulların iktisadi faaliyeti destekleyici etkisi devam etmektedir. Küresel iktisadi faaliyetteki olumlu büyüme performansı, OPEC’in üretimi kısma kararı ve ABD’de yaşanan kasırganın üretimi sekteye uğratması nedeniyle ham petrol fiyatlarında üçüncü çeyrekte meydana gelen artışa karşın, petrol piyasasına özgü arz ve talep yönlü faktörler enerji fiyatlarına ilişkin riskleri sınırlamaktadır. Öte yandan, küresel büyüme eğilimine bağlı olarak diğer emtia fiyatlarına dair risklerin yukarı yönlü olduğu değerlendirilmektedir. Küresel ekonomik görünümü olumsuz etkileyecek risk faktörlerinin başında, gelişmiş ülkelerde para politikalarının normalleşme sürecine ilişkin belirsizlikler gelmektedir. Fed’in Eylül ayındaki toplantısı 8 Enflasyon Raporu 2017- IV Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası sonrasında finansal piyasalardaki algılama Fed’in önceden açıklamış olduğu normalleşme sürecine sadık kalacağı yönünde ağırlık kazanmıştır. Fed, bilanço küçültme sürecini 2017 yılı Ekim ayı itibarıyla başlatmış bulunmaktadır. Fed’in yanı sıra, diğer gelişmiş ülke merkez bankaları tarafından açıklanmaya başlanan normalleşme süreçlerinin de beklenenden hızlı olması durumunda, finansal piyasalarda gözlenen yüksek risk iştahı-düşük oynaklık döngüsünün tersine dönmesi olasılığı mevcuttur. Ekonomi politikalarındaki bu belirsizliklere ek olarak İngiltere’nin AB’den çıkış sürecine ilişkin net bir yol haritasının henüz ortaya konulamaması, Avrupa ülkelerinde daha içe dönük politikaların ön plana çıkması, Asya ve Orta Doğu kaynaklı jeopolitik sorunların sürmesi, önümüzdeki aylarda finansal piyasalar ve küresel ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyecek diğer risk faktörleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Çin başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerin bir kısmında özel sektör borçluluğunun yüksek seviyelere ulaşmış olması, finansal piyasalara yönelik risklerin etkisini büyütebilecek bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Küresel iktisadi faaliyet ve ticaret hacmindeki olumlu görünümün yanı sıra küresel risk iştahının sürmesi sayesinde gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy girişleri son dönemde de güçlü seyretmiş, ancak jeopolitik risklerin artması Türkiye’ye yönelen portföy yatırımlarında bir miktar ivme kaybına yol açmıştır. Eylül ayından bu yana Türkiye’ye yönelik portföy akımları daha ziyade DİBS piyasasında yoğunlaşırken, hisse senedi piyasasına olan girişler oynak ve zayıf bir seyir izlemiştir. Döviz kuru piyasasındaki oynaklık neticesinde uzun vadeli enflasyon telafilerinde bir miktar yükseliş gözlenmiştir. Söz konusu gelişmelere karşın, finansal koşullar yılın üçüncü çeyreğinde de genel olarak iktisadi faaliyeti destekleyici olmuştur. KGF teminatlı kredilerde tanımlanan üst sınıra oldukça yaklaşılmış olmasından ötürü, kredi büyümesi yılın üçüncü çeyreğinde ılımlı seviyelerde dengelenmiş bulunmaktadır. Yılın ilk yarısında kaydedilen güçlü ivmelenmenin ardından, yılın ikinci yarısında kademeli olarak yavaşlayan kredi büyümesinin toplam talep ve iktisadi faaliyete yansımaları yakından takip edilmektedir. Üçüncü çeyrekteki iktisadi faaliyet ve toplam talep gelişmeleri, önceki Rapor dönemindeki öngörülerle büyük ölçüde uyumlu şekilde gerçekleşmiştir. Üçüncü çeyrek sonrasında, ek kredi ivmesinin büyümeye verdiği desteğin zayıflaması ve dayanıklı mallara uygulanan vergi teşviklerinin son bulmasıyla yurt içi talepte bir miktar yavaşlama beklenmekte ve ekonominin ana eğilimine yönelmeye başlayacağı öngörülmektedir. 2017 yılındaki destekleyici politikaların etkisinin ortadan kalkmasına ek olarak yakın dönemde OVP kapsamında açıklanan mali tedbirlerin iktisadi faaliyet üzerindeki etkileri yakından takip edilmektedir. Önümüzdeki dönemde, turizmde süregelen toparlanmanın, küresel büyüme görünümündeki iyileşmenin ve reel kurun destekleyici seyrinin ihracat kanalıyla büyümeye ve cari dengeye olumlu katkı vermeye devam etmesi beklenmektedir. Belirsizlik algılamalarında gözlenen iyileşmenin yatırımlarda üçüncü çeyrekte gözlenen canlanmayı önümüzdeki dönemde de destekleyeceği değerlendirilmektedir. Toparlanmanın genele yayılan bir nitelik kazanmasıyla birlikte, ekonomik büyümenin devamını sağlayacak istihdam ve yatırım eğiliminde olumlu gelişmeler beklenmektedir. Mevcut görünüm altında, gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizlikler, sermaye akımlarının seyri ve jeopolitik gelişmeler iktisadi faaliyet açısından önemli rol oynamaya devam etmektedir. Bu faktörlerden kaynaklanabilecek döviz kuru oynaklıkları, finansal koşulların iktisadi faaliyete verebileceği desteğin zamanlaması ve gücü üzerinde aşağı yönlü risk oluşmaktadır. Temmuz Enflasyon Raporu’ndan sonraki dönemde, petrol ve metal başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki yükseliş ve döviz kuru gelişmeleri, maliyet kanalıyla enflasyonu yukarı çekerek çekirdek enflasyon göstergelerinin öngörülerin üzerine çıkmasına neden olmuştur. Enflasyonun Ekim ve Kasım Enflasyon Raporu 2017-IV 9 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası aylarında da yüksek seyredeceği, Aralık ayında ise baz etkileriyle birlikte belirgin oranda gerileyeceği, ancak yüksek seviyesini koruyacağı beklenmektedir. Gıda grubundaki baz etkileri, beyaz eşya ve mobilya sektöründeki geçici vergi indirimlerinin Ekim ayında geri alınması ve giyim grubundaki yöntem değişikliği, kısa vadede enflasyonda dalgalanmaya ve çekirdek enflasyonun geçici olarak yükselmesine neden olacak gelişmeler olarak öne çıkmaktadır. Yılın son ayından itibaren ise enflasyon görünümünde kademeli bir iyileşme beklenmektedir. Enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler ve çekirdek enflasyon göstergelerine ilişkin gelişmeler fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturmaya devam etmektedir. Söz konusu riskler ve enflasyon beklentilerinin yüksek seyri enflasyon görünümünde yılın son ayından başlayarak 2018 yılının ilk aylarında gözlenmesi beklenen iyileşmeyi sınırlayabilecektir. Enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında henüz bir iyileşme gözlenmemesi, enflasyon görünümünü olumsuz etkilemektedir. Bütün bu gelişmeler para politikasındaki sıkı duruşun sürdürülmesini gerektirmektedir. Nitekim TCMB, Eylül ve Ekim aylarında yaptığı iletişimde para politikasının temkin düzeyini kademeli olarak güçlendirmiştir. Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir. Bu doğrultuda, para politikası enflasyonu 2018 yılı sonunda yüzde 7’ye düşürdükten sonra kademeli olarak yüzde 5’lere doğru çekmeyi amaçlayacaktır. Mevcut veriler itibarıyla bu duruş, enflasyon trendinde ikna edici bir düşüş sağlanana kadar sıkı para politikasının korunmasını gerektirmektedir. TCMB, para politikasını oluştururken orta vadeli enflasyon görünümünü dikkate almakta ve dolayısıyla enflasyonda yıl içinde gözlenmesi beklenen baz etkileri kaynaklı dalgalanmalardan ziyade enflasyonun ana eğilimindeki gelişmelere odaklanmaktadır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir. Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edilmektedir. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile vergilerde öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir. Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olmuştur. Mali disiplinin sağlamış olduğu alan kullanılarak yakın dönemde dengeleyici maliye politikası uygulanabilmiştir. Döngü karşıtı maliye politikası uygulama kapasitesini güçlendirecek yapısal tedbirler, maliye ve para politikası eşgüdümüne katkıda bulunarak makroekonomik istikrarı destekleyecektir. 10 Enflasyon Raporu 2017- IV