HAZİNE MÜSTEŞARLIĞI 2018 MALİ YILI BÜTÇESİ SUNUŞ KONUŞMASI (TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu) Mehmet ŞİMŞEK Başbakan Yardımcısı 1 KASIM 2017 İÇİNDEKİLER: Küresel Ekonomi ......................................................................................................................................... 3 Türkiye Ekonomisi .................................................................................................................................... 14 Yapısal Reform Gündemi ........................................................................................................................ 20 Bütçe ve Kamu Finansmanı .................................................................................................................... 22 Dış Finansman .......................................................................................................................................... 28 Uluslararası Kuruluşlarla İlişkiler ............................................................................................................ 30 Kamu İktisadi Teşebbüsleri ..................................................................................................................... 31 Çiftçi, Esnaf, KOBİ ve Girişimcilere Sağlanan Destekler .................................................................... 33 Sigortacılık Sektörü ve Bireysel Emeklilik Sistemi ............................................................................... 36 Finansal Piyasalar .................................................................................................................................... 40 Devlet Destekleri ....................................................................................................................................... 43 Hazine Müsteşarlığı Bütçesi ................................................................................................................... 44 1 GRAFİK LİSTESİ: Grafik 1: Küresel Büyüme ......................................................................................................................... 4 Grafik 2: İmalat Sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi........................................................................ 4 Grafik 3: Dünya Ticaret Hacmi ................................................................................................................. 5 Grafik 4: Küresel Enflasyon....................................................................................................................... 7 Grafik 5: Fed Faiz Artırımı Beklentileri .................................................................................................... 8 Grafik 6: Gelişmiş Ülke Merkez Bankaları Bilançosu ............................................................................ 9 Grafik 7: Gelişmiş Ülke Para Politikaları ................................................................................................. 9 Grafik 8: Gelişmekte olan Ekonomilere Sermaye Akışı ...................................................................... 10 Grafik 9: Yüksek Borçluluk Oranları....................................................................................................... 11 Grafik 10: Küresel Ticarette Korumacılık .............................................................................................. 12 Grafik 11: Gelir Dağılımı .......................................................................................................................... 13 Grafik 12: Yapısal Reformlar................................................................................................................... 13 Grafik 13: Göreli Büyüme Performansı ................................................................................................. 14 Grafik 14: Türkiye’nin Büyüme Performansı ......................................................................................... 15 Grafik 15: İstihdam ................................................................................................................................... 16 Grafik 16: Enflasyon ................................................................................................................................. 17 Grafik 17: Cari İşlemler Dengesi ............................................................................................................ 19 Grafik 18: Genel Devlet Bütçe Açığı ...................................................................................................... 23 Grafik 19: AB Tanımlı Genel Yönetim Borç Stoku ............................................................................... 24 Grafik 20: Merkezi Yönetim Brüt Borç Stokunun Dağılımı ................................................................. 25 Grafik 21: Borç Stokunun Duyarlılık Analizi .......................................................................................... 25 Grafik 22: Sigortacılık Sektörü ................................................................................................................ 37 Grafik 23: Bireysel Emeklilik Sistemi ..................................................................................................... 38 2 Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun Saygıdeğer Üyeleri, Değerli Basın Mensupları, 1. Hazine Müsteşarlığının 2018 Mali Yılı Bütçesi üzerine görüşlerimi paylaşmak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. 2. Konuşmamda önce küresel ekonomi ve Türkiye ekonomisiyle ilgili genel bir değerlendirme yapacağım. Daha sonra yapısal reform gündemimizin ana çerçevesini sizlerle paylaşacağım. Son olarak Hazine Müsteşarlığının bütçesi ve faaliyetleri konusunda bilgi vereceğim. Küresel Ekonomi Sayın Başkan, Değerli Komisyon Üyeleri, 3. Küresel büyüme 2002-07 döneminde ortalama yüzde 4,8 seviyesinden kriz sonrası dönemde yüzde 3,3’e gerilemiştir. Dünya ekonomisi 2016 yılında yüzde 3,2 oranında büyüyerek küresel kriz sonrası dönemin en düşük büyüme performansını göstermiştir. 2017 yılında büyüme sanayi üretimi, ticaret ve yatırımlardaki iyileşmenin desteğiyle ivme kazanmaktadır. Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) ve güven endeksleri gibi öncü göstergelerdeki güçlü seyir ekonomik aktivitedeki iyileşmenin önümüzdeki dönemde de süreceğine işaret etmektedir. 3 Grafik 1: Küresel Büyüme (Ort. büyüme, %) 5 4,8 4 3,7 3,3 3 2 2002-07 2008-17 2018-20T Kaynak: IMF T: Tahmin 4. Uluslararası kuruluşlar son dönemde büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize etmiştir. Uluslararası Para Fonu (IMF) dünya ekonomisinin 2017 yılında yüzde 3,6, 2018 yılında ise yüzde 3,7 oranında büyüyeceğini tahmin etmektedir. Tahminler bir yıl öncesine göre 2017 ve 2018 yılları için sırasıyla 0,2 puan ve 0,1 puan daha yüksektir. Grafik 2: İmalat Sanayi Satınalma Yöneticileri Endeksi Küresel PMI 58 58,1 Avro Bölgesi PMI 56 54 53,2 52 50 Eyl-17 Tem-17 May-17 Mar-17 Oca-17 Kas-16 Eyl-16 Tem-16 May-16 Mar-16 Oca-16 Kas-15 Eyl-15 Tem-15 May-15 Mar-15 Oca-15 Kas-14 48 Eyl-14 (İmalat sanayi satınalma yöneticileri endeksi) 60 Kaynak: Bloomberg 5. Küresel ticaret kriz öncesi dönemde küresel büyümenin 1,6 katı kadar artarken, son yıllarda önemli ölçüde yavaşlayarak büyümenin altında kalmıştır. Son dönemde bir 4 miktar ivme kazanan küresel ticaret hacminin 2017 ve 2018 yıllarında sırasıyla yüzde 4,2 ve yüzde 4,0 oranında büyüyeceği tahmin edilmektedir. Bununla birlikte artan korumacılık eğilimi ticaretin önündeki önemli bir risk faktörü olarak varlığını halen korumaktadır. Grafik 3: Dünya Ticaret Hacmi 9 7,7 (Ort. büyüme, %) 8 7 6 5 3,9 4 3,2 3 2 1 0 2002-07 2008-17 2018-20T Kaynak: IMF T: Tahmin 6. 2017 yılında hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerde bir önceki yıla göre genele yayılan bir iyileşme gözlenmiştir. Özellikle ABD ve Avro Bölgesi ekonomilerindeki güçlenmenin etkisiyle gelişmiş ülkelerin 2017 yılında yüzde 2,2, 2018 yılında ise yüzde 2,0 oranında büyümesi beklenmektedir. 7. Artan istihdam, destekleyici finansal koşullar, üretici ve tüketici güvenindeki iyileşme ABD’de özel tüketim ve yatırım artışı yoluyla büyümeyi desteklemiştir. Ekonomi kısa vadede olumsuz hava koşullarına bağlı olarak yavaşlasa da bu durumun geçici olduğu düşünülmektedir. Seçimlerden önce taahhüt edilen vergi indirimleri ve harcama artışlarının yapılamaması nedeniyle ABD’de büyüme beklentileri bir miktar zayıflamıştır. 2018 yılı bütçesi Temsilciler Meclisinden geçmiş olmakla birlikte vergi reformuna ilişkin belirsizlikler sürmektedir. 8. Avro Bölgesi ekonomisi istikrarlı bir şekilde güçlenmektedir. İşsizlik oranındaki düşüş devam ederken, destekleyici para ve maliye politikaları ile azalan politik belirsizlikler Avro Bölgesi ekonomisine ivme kazandırmıştır. Küresel ticaretteki canlanma Bölgede ihracat artışını desteklemektedir. Enflasyon son dönemde artan enerji 5 fiyatlarına bağlı olarak bir miktar yükselirken halen hedefin altında seyretmektedir. Avro Bölgesi’nde sürdürülmekte olan genişleyici para politikasına rağmen kredi piyasasında istenen canlanma gözlenmemiştir. 9. Japonya’da büyüme 2017 yılında genişleyici maliye politikası ve küresel talepteki artışın desteğiyle bir önceki yıla göre artmıştır. Önümüzdeki yıl maliye politikası desteğinin ortadan kalkmasıyla ekonominin yavaşlaması beklenmektedir. Japonya’da enflasyon halen hedeflenen seviyesinin oldukça altında seyretmektedir. 10. Gelişmekte olan ekonomilerde büyüme 2017 yılında geçtiğimiz yıla kıyasla bir miktar canlanmıştır. Büyümenin 2017 ve 2018 yıllarında sırasıyla yüzde 4,6 ve yüzde 4,9 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Dünya ticaretindeki toparlanma, gelişmiş ülke merkez bankalarının düşük faiz uygulamasını sürdürmesi, destekleyici finansal koşullar ve emtia fiyatlarının dengelenmesi gelişmekte olan ekonomilerin büyümesini olumlu yönde etkilemektedir. Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerin 2017 ve 2018 yıllarında sırasıyla yüzde 3,0 ve yüzde 3,3 büyümesi beklenmektedir 11. Çin’de hükümet 2010-20 döneminde milli gelirin iki katına çıkarılması hedefi doğrultusunda politikalarını sürdürmektedir. Destekleyici politikalar ve arz yönlü reformların etkisiyle, 2017 yılında Çin ekonomisi bir miktar ivme kazanmıştır. Nitekim 2011’den bu yana yavaşlama eğiliminde olan büyümenin ilk kez 2017 yılında önceki yılın üzerinde gerçekleşmesi beklenmektedir. 12. Gelişmekte olan ülkeler arasında Hindistan son dönemde güçlü ekonomik performansı ile diğer ülkelerden pozitif anlamda ayrışmıştır. Geçtiğimiz yılın sonlarında para birimiyle ilgili yapılan düzenleme ve bu yılın ortasında yürürlüğe giren mal ve hizmet vergisinin yarattığı belirsizlik kısa vadede Hindistan ekonomisinin bir miktar yavaşlamasına neden olmuştur. Önümüzdeki yıl ekonominin yeniden hızlanması beklenmektedir. 13. Rusya ekonomisi 2014 yılının ortalarından itibaren petrol fiyatlarındaki düşüşten ve uygulanan yaptırımlardan olumsuz etkilenmiştir. Son dönemde petrol fiyatlarının artması ve finansal koşulların iyileşmesiyle ekonomi toparlanmaya başlamıştır. Brezilya ekonomisi ise emtia fiyatlarındaki dengelenme ve siyasi belirsizliğin azalması ile birlikte uzun süredir devam eden resesyondan çıkmıştır. Her iki ülkenin de 2017 yılından itibaren pozitif büyümesi beklenmektedir. 6 14. Küresel enflasyonun 2017 yılında önceki yıla göre sınırlı miktarda artarak yüzde 3,1 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Ilımlı küresel talep, düşük ücret artışları ve emtia fiyatlarındaki dengelenme küresel enflasyonist baskıları sınırlandırmaktadır. Gelişmiş ülkelerde enflasyonun düşük seyretmesi para politikaları yoluyla ekonomilerin desteklenmesine imkan sağlamaktadır. Grafik 4: Küresel Enflasyon 10 (Ortalama, %) 8 6 4 2 Küresel Kaynak: IMF Gelişmiş Ekonomiler 2018T 2017GT 2016 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 0 Gelişmekte Olan Ekonomiler GT: Gerçekleşme Tahmini T: Tahmin Değerli Milletvekilleri, 15. Gelişmiş ülke merkez bankası politikaları arasındaki ayrışma sürmektedir. ABD’de para politikası kademeli olarak sıkılaştırılırken Avro Bölgesi ve Japonya’da ise genişleyici para politikası halen devam etmektedir. 16. 2015 ve 2016 yıllarında birer kez faiz artırımı yapan ABD Merkez Bankası (Fed) bu yıl iki kez faiz artırımına gitmiştir. 2017 yılı Aralık ayı toplantısında bir faiz artırımı daha yapılması beklenmektedir. Fed üyeleri 2018 yılında üç kez faiz artışı beklerken piyasalar iki defa faiz artırımı olacağını fiyatlamaktadır. Mevcut durumda 4,5 trilyon dolar düzeyine ulaşan Fed bilançosunun Ekim ayından itibaren kademeli olarak küçültülmesine karar verilmiştir. Bilanço küçültmesinin ilk yıl 300 milyar dolar, ikinci yıldan itibaren ise 600 milyar dolar olması planlanmaktadır. Bilançonun tamamen normalleşmesinin ise 2020’li yılları bulması beklenmektedir. 7 Grafik 5: Fed Faiz Artırımı Beklentileri 2,1 1,9 1,7 (%) 1,5 1,3 2016 Aralık 1,1 2017 Şubat 0,9 2017 Haziran 0,7 2017 Ekim Eyl-20 Haz-20 Mar-20 Ara-19 Eyl-19 Haz-19 Mar-19 Ara-18 Eyl-18 Haz-18 Mar-18 Ara-17 Eyl-17 Haz-17 Mar-17 Ara-16 0,5 Kaynak: CME Group 17. Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japonya Merkez Bankası (BoJ) geleneksel olmayan genişleyici politikalarını devam ettirmektedir. ECB, Ekim ayı toplantısında halihazırda aylık 60 milyar avro olan varlık alımını 2018 yılı Ocak ayından başlamak üzere aylık 30 milyar avroya düşürmüştür. Varlık alım programının 2018 yılı Eylül sonuna kadar devam etmesi planlanmaktadır. Diğer yandan, Japonya’nın enflasyon hedefine ulaşacağı tarihi bir yıl daha ötelemesi varlık alımlarının devam edeceğine işaret etmektedir. 8 Grafik 6: Gelişmiş Ülke Merkez Bankaları Bilançosu 8,0 (Trilyon $) 6,5 5,0 3,5 2,0 2020 2019 2018 2017 2016 2015 2014 Avro Bölgesi (ECB) 2013 2012 2011 Japonya (BoJ) 2010 2008 2007 2009 ABD (Fed) 0,5 Not: 2017-20 dönemi cari kur üzerinden hesaplanmıştır. Kaynak: Bloomberg, Merkez Bankaları web sayfaları, Hazine Müsteşarlığı Hesaplamaları 18. Gelişmiş ülke para politikalarında eş zamanlı bir sıkılaşmanın olmaması küresel likiditenin önümüzdeki dönemde nispeten bol olmaya devam edeceğini göstermektedir. Bununla birlikte, faizlerin yavaş bir şekilde yükseleceği ve küresel likiditenin kademeli olarak azalacağı tahmin edilmektedir. Grafik 7: Gelişmiş Ülke Para Politikaları 6 (Politika faiz oranı* ,%) 5 ABD 4 Avro Japonya 3 2 1 0 Ç3 2018-Ç1 Ç3 2017-Ç1 Ç3 2016-Ç1 Ç3 2015-Ç1 Ç3 2014-Ç1 Ç3 2013-Ç1 Ç3 2012-Ç1 Ç3 2011-Ç1 Ç3 2010-Ç1 Ç3 2009-Ç1 Ç3 2008-Ç1 Ç3 2007-Ç1 -1 Kaynak: Bloomberg (*) Kesikli çizgiler Bloomberg tahminidir. 19. Çin’deki sermaye çıkışlarının etkisiyle 2015 ve 2016 yıllarında gelişmekte olan ülkelerden toplamda 1,3 trilyon dolar net sermaye çıkışı gerçekleşmiştir. 2017 yılında 9 gelişmekte olan ülke ekonomilerindeki toparlanma, emtia fiyatlarındaki dengelenme ve Fed’in beklenenden yavaş faiz artırması nedeniyle gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımları hız kazanmıştır. Çin hariç gelişmekte olan ülkelere 2017 yılında 138 milyar dolar, 2018 yılında ise 213 milyar dolarlık bir sermaye girişinin olması beklenmektedir. Grafik 8: Gelişmekte olan Ekonomilere Sermaye Akışı 600 (Özel, net, milyar $) 400 200 0 -200 Gelişmekte olan Ülkeler -400 Gelişmekte olan Ülkeler (Çin hariç) -600 2018T 2017GT 2016 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 -800 Kaynak: IIF GT: Gerçekleşme Tahmini T: Tahmin 20. Petrol fiyatları küresel arz fazlasına bağlı olarak 2014 yılı ikinci yarısından sonra önemli oranda gerilemiştir. 2016 başında en düşük seviyeleri gören petrol fiyatları artan küresel talep, OPEC’in üretimi kısma politikaları ve jeopolitik risklerin etkisiyle 60 dolar seviyelerine ulaşmıştır. 21. Küresel ekonomi kısa vadede dengeli görünürken, orta ve uzun vadede ise aşağı yönlü bazı riskler barındırmaktadır. ABD Merkez Bankası’nın para politikasını beklenenden daha hızlı bir şekilde sıkılaştırması önde gelen riskler arasındadır. Bu durum küresel likiditenin azalmasına ve finansal koşulların sıkılaşmasıyla gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye hareketlerinde oynaklığa ve ani bir çıkışa neden olabilecektir. 22. Dünyada borçluluk küresel kriz sonrası dönemde hızlı bir biçimde artış göstermiştir. Gelişmiş ekonomilerde kriz döneminde uygulanan genişleyici maliye politikaları ve zayıf ekonomik büyüme nedeniyle kamu borcu yükselmiştir. Diğer taraftan 10 düşük faiz ve bol likiditenin borçlanma şartlarını iyileştirmesiyle gelişmekte olan ekonomilerin özel sektör borcu çarpıcı şekilde artış göstermiştir. Son yıllarda gelişmekte olan ekonomilerde kamu borcunun da arttığı görülmektedir. Uluslararası Finans Enstitüsü’ne (IIF) göre küresel borç seviyesi 2017 yılı ortasında 226 trilyon dolarla dünya milli gelirinin yüzde 324’üne ulaşmıştır. Aynı dönemde Çin’in toplam borcu milli gelirin yüzde 300’ünü geçmiştir. Özellikle Çin’de yüksek kredi büyümesi ve artan borçluluk küresel finansal istikrar üzerinde bir risk unsuru olarak değerlendirilmektedir. Grafik 9: Yüksek Borçluluk Oranları 160T %390 180 (Trilyon $, % GSYH) 160 Gelişmekte olan Ekonomiler 140 128T %348 Gelişmiş Ekonomiler 120 100 80 56T %280 60 40 20 7,4T %126 56T %215 16T %146 0 Kaynak: BIS, IIF, Haver 1996 2006 2016 Değerli Komisyon Üyeleri, 23. 1990’lı yıllarla birlikte hızla artan küreselleşme, küresel kriz sonrası dönemde yüksek seyreden işsizlik, artan gelir eşitsizlikleri ve düşük verimlilikle birlikte hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde sorgulanır hale gelmiştir. Bunun bir yansıması olarak ülkeler ticarette daha korumacı politikalara yönelmiştir. 11 Grafik 10: Küresel Ticarette Korumacılık 1.500 1.300 1.339 1.100 900 700 500 2017 2016 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 1999 1998 1995 1997 364 300 1996 (Yeni Düzenleme Sayısı) 1.700 Kaynak: Dünya Ticaret Örgütü, Technical Barriers to Trade Info Management System 24. Küreselleşmenin etkisiyle üretim ve hizmet alanlarında otomasyon ve dijitalleşmeye geçiş hızlanmıştır. Bu durum, yenilikçi yaklaşımların artmasına ve gelişmiş bir hizmet anlayışının oluşmasına imkan sağlayacaktır. Aynı zamanda ülkelerin kapsayıcı ve sürdürülebilir büyüme hedeflerini sağlayabilmesi için de bir fırsat sunmaktadır. 25. Dünyada 80’li yıllar ile başlayan gelir dağılımındaki bozulma eğilimi küresel kriz sonrasında hızlanmıştır. Artan gelir ve servet eşitsizlikleri uzun dönemli büyüme potansiyelini azaltmaktadır. Son dönemde sağlanan ekonomik refahın çoğu dünyanın en zengin yüzde 1’lik kesimine gitmiştir. Bu nedenle günümüzde kapsayıcılık, güçlü ve sürdürülebilir büyümenin tamamlayıcısı haline gelmiştir. 12 Grafik 11: Gelir Dağılımı 1949-53 1954-57 1958-60 1961-69 1970-73 1975-79 1982-90 1991-00 2001-07 2009-12 100 5 8 9 11 25 (% pay) 80 45 47 76 60 99 95 95 92 91 40 89 75 55 53 20 24 5 0 En Yüksek %1 Kalan %99 Not: Ekonomik genişleme dönemlerinde kazançların en yüksek %1 ve kalan %99 arasındaki dağılımı. Kaynak: Thomas Piketty & Emmanuel Saez & N.B.E.R. Temel Alınarak Pavlina R. Tcherneva Hesaplamaları 26. Özellikle alt gelir gruplarında ve vasıfsız işgücünde verimliliğin artırılması ve gelir dağılımını iyileştirici politikaların hayata geçirilmesi kapsayıcı büyüme açısından büyük öneme sahiptir. Bu kapsamda, altyapı yatırımlarının, eğitim ve sağlık imkanlarına erişimin artırılması, finansal kapsayıcılığın ve işgücü piyasasında esnekliğin sağlanması önem arz etmektedir. Grafik 12: Yapısal Reformlar (OECD ülkeleri, reform tavsiyelerine duyarlılık oranı) 45 40 35 30 25 20 2011-12 2013-14 2015-16 Kaynak: OECD, Economic Policy Reforms 2017, Going for Growth 13 27. Uzun dönemde küresel büyümeyi olumsuz etkileyen diğer faktörler yapısal reformlardaki yavaşlama ve düşük verimlilik artışlarıdır. Küresel ekonomide son dönemde gerçekleşen toparlanma, ekonomilerin ihtiyaç duyduğu yapısal reformları gerçekleştirerek refah artışını sağlamak için bir fırsat yaratmaktadır. Bu çerçevede büyümeyi destekleyici, kapsayıcılığı ve mali sürdürülebilirliği göz önünde bulunduran politikaların uygulanması, verimliliği artıracak işgücü ve ürün piyasası reformlarının hayata geçirilmesi önem taşımaktadır. Türkiye Ekonomisi Değerli Komisyon Üyeleri, 28. Türkiye ekonomisinin büyüme performansı son 15 yılda artmıştır. Cumhuriyetimizin kuruluşundan 2002 yılına kadar ortalama büyüme oranı yüzde 4,7 iken Hükümetlerimiz döneminde yaklaşık bir puan artarak yüzde 5,6 olmuştur. Aynı dönemde Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkeler yüzde 4,4 büyümüştür. Grafik 13: Göreli Büyüme Performansı 230 (Reel GSYH, 2002=100) 210 190 170 150 130 110 Dünya AB GOÜ (Çin ve Hindistan Hariç) Türkiye 2016 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 90 GOÜ Kaynak: IMF Küresel Ekonomik Görünüm Raporu Ekim 2017, TÜİK 29. 2016 yılında bölgemizde yaşanan jeopolitik gerginliklere, dünya ekonomisindeki sıkıntılara, hain darbe girişimine ve olumsuz hava koşulları nedeniyle tarım sektöründeki 14 daralmaya rağmen Türkiye ekonomisi yüzde 3,2 oranında büyüme kaydetmiştir. Ekonomimiz tüm bu olumsuz iç ve dış konjonktüre rağmen büyüme eğilimini sürdürerek şoklara karşı dayanıklılığını bir kere daha ispatlamıştır. Grafik 14: Türkiye’nin Büyüme Performansı 5,6 5,7 (Ort. reel GSYH büyümesi, %) 5,5 5,3 5,1 4,8 4,9 4,7 4,7 4,5 4,3 4,1 1924-2002 1924-2016 2003-16 Kaynak: TÜİK, Kalkınma Bakanlığı 30. 2016 yılının son çeyreğinden itibaren uygulamaya koyduğumuz tedbirler ekonomimizin hızla toparlanmasına yardımcı olmuştur. Bu kapsamda makro ihtiyati önlemler esnetilirken, reel sektörün finansmana erişimini kolaylaştırmaya, üretimi ve istihdamı artırmaya, iç talebi canlandırmaya yönelik çeşitli destekler sağlanmıştır. Kaynaklarını ve etkinliğini artırdığımız Hazine destekli Kredi Garanti Fonu kefalet sistemi 2017 yılı ikinci çeyreğinden itibaren başta KOBİ’ler ve ihracatçı firmaların ticari kredi kullanımları kanalıyla büyümeye önemli katkıda bulunmuştur. 31. 2016 yılının son çeyreğinde başlayan ekonomideki toparlanma 2017 yılının ilk yarısında da devam etmiş ve büyüme yüzde 5,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. Büyümeye yurt içi talebin katkısı 3,0 puan, net dış talebin katkısı ise 2,1 puan olmuştur. Bu dönemde büyümeye en yüksek katkı 2,6 puan ile hizmetler sektöründen gelirken, sanayi sektörünün katkısı 1,3 puan olarak gerçekleşmiştir. İnşaat ve tarım sektörlerinin katkısı sırasıyla 0,6 puan ve 0,3 puan olmuştur. 32. Yılın üçüncü çeyreğine ilişkin öncü göstergeler ekonomik aktivitenin güçlü seyrinin devam ettiğini teyit etmektedir. Türkiye ekonomisinin uyguladığımız tedbirler ve 15 ihracatın güçlü seyri ile 2017 yıl genelinde yüzde 5,5 seviyesinde büyümesi beklenmektedir. 33. 2018-20 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programımızda (OVP) Türkiye ekonomisinin yüzde 5,5 oranında büyümesini öngörüyoruz. Program döneminde büyümenin kalitesini artırmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda yapısal reformların desteğiyle kaynakların daha üretken alanlara yönlendirilmesi, sabit sermaye yatırımlarının güçlendirilmesi, yüksek katma değerli üretim yapısının desteklenmesi ve yurt içi tasarrufların artırılması amaçlanmaktadır. 34. Türkiye’de istihdam artışı güçlü bir şekilde devam etmektedir. Birçok ülkenin istihdam yaratmakta zorlandığı küresel kriz sonrası dönemde, ülkemizde yıllık ortalama 941 bin kişiye ilave istihdam sağlanmıştır. Bu gelişmede yüksek ve kapsayıcı ekonomik büyüme performansımızın yanı sıra istihdamı artırmaya yönelik aldığımız tedbirler önemli rol oynamıştır. Grafik 15: İstihdam 30 28,2 28 (Milyon kişi) 26 24 22 20 19,6 2017GT 2016 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 18 Kaynak: TÜİK, Kalkınma Bakanlığı GT: Gerçekleşme Tahmini 35. 2016 yılının olağanüstü koşullarında dahi ekonomimizde 584 bin kişilik ilave istihdam oluşmuştur. İşsizlik oranı bu dönemde yüzde 10,9 seviyesinde gerçekleşmiştir. 2016 yılında işgücüne katılım oranı yüzde 52, istihdam oranı ise yüzde 46,3 seviyesine yükselmiştir. Bu dönemde kadınların işgücüne katılımı bir puan artarak yüzde 32,5 seviyesine ulaşmıştır. 16 36. İstihdamı artırmaya yönelik aldığımız tedbirler ve ekonomik büyümedeki ivmelenme sonucunda 2017 yılında istihdam artışı hız kazanmıştır. 2017 yılı Temmuz dönemi itibarıyla yıl sonuna göre 805 bin, bir önceki yıla göre 1,1 milyon kişiye yeni iş imkanı sağlanmıştır. Bu dönemde katılım oranı mevsimsel düzeltilmiş olarak yüzde 52,9 ile tarihi yüksek seviyeye ulaşmıştır. 37. İşgücüne katılımın ve istihdamın artış eğilimlerinin devam etmesi ile 2017 yıl genelinde işsizlik oranının yüzde 10,8 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Katılım oranlarının yüksek seyredeceği OVP döneminde işgücü piyasasında nitelikli istihdam oluşturulması ve işgücü becerileriyle piyasa taleplerinin uyumunun sağlanması amaçlanmaktadır. İşsizlik oranının Program dönemi sonunda yüzde 9,6’ya gerilemesi beklenmektedir. 38. Tüketici enflasyonu 2016 yılı boyunca dalgalı bir seyir izleyerek yüzde 8,5 ile hedefin üzerinde gerçekleşmiştir. Enflasyonun yüksek gerçekleşmesinde özellikle alkoltütün ürünleri ile otomobillerde yapılan vergi ayarlamaları, döviz kurunun birikimli etkileri, yıl sonunda gıda ve enerji fiyatlarında görülen bozulma belirleyici olmuştur. Grafik 16: Enflasyon 140 (TÜFE, yılsonu, %) 120 100 80 %71,1 60 40 20 %9,0 2017GT 2016 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 0 Kaynak: TÜİK, Kalkınma Bakanlığı GT: Gerçekleşme Tahmini 39. Döviz kuru geçişkenliği, gıda fiyatlarındaki artış, vergi ayarlamalarının baz etkisi ve ivmelenen enerji fiyatları ile 2017 yılı Eylül ayı itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 11,2 seviyesine yükselmiştir. Enflasyonun yapısal nedenlerinden olan işlenmemiş gıda 17 fiyatlarındaki oynaklıkların oluşturduğu enflasyonist baskıları azaltmak amacıyla kurulan Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi çalışmalarını sürdürmektedir. Bu kapsamda erken uyarı sistemi kurulması, gümrük vergisi düzenlemeleri, gıdada fire oranını azaltmak için yapısal önlemlerin alınması ve lojistik süreçlerin iyileştirilmesi hususları son dönem çalışma alanlarını oluşturmaktadır. 40. Orta Vadeli Program’da 2017 yıl sonunda yüzde 9,5 olarak gerçekleşmesi öngörülen enflasyonun dönem sonunda mali disiplinin ve enflasyonu düşürmeye odaklı para politikasının sürdürülmesiyle yüzde 5’e indirilmesi hedeflenmektedir. Değerli Komisyon Üyeleri, 41. 2016 yılında 142,5 milyar dolar gerçekleşen mal ihracatı fiyat kaynaklı olarak bir önceki yıla göre sınırlı gerilemesine rağmen reel olarak yüzde 3,4 artış göstermiştir. En büyük ihracat pazarımız olan AB ülkelerinden kaynaklanan talep artışı geçtiğimiz yıl boyunca ihracatımızı desteklemiştir. 2017 yılı başından itibaren ticaret ortaklarımızda genele yayılan güçlü talep ihracat artışının hızlanmasını sağlamış ve Ocak-Eylül döneminde ihracat yüzde 10,5 oranında artmıştır. Bu eğilimin devam etmesi ve ihracatın 2017 yılında 156,5 milyar dolar, Program dönemi sonunda ise 195 milyar dolar seviyesine ulaşması beklenmektedir. 42. 2016 yılında mal ithalatı ihracata benzer şekilde reel olarak artmasına rağmen küresel emtia fiyatlarının düşük seyri nedeniyle nominal olarak daralarak 198,6 milyar dolara gerilemiştir. 2017 Ocak-Eylül döneminde ise ithalat güçlü iç talep, enerji ithalatındaki artış, yüksek altın ithalatı ve artan ithalat fiyatları nedeniyle yüzde 15,5 oranında artmıştır. Mal ithalatının 2017 yılında 222 milyar dolar, Program dönemi sonunda ise 272 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. 43. Bu çerçevede 2016 yılında 56,1 milyar dolar olarak gerçekleşen dış ticaret açığının özellikle altın ve enerji dengesindeki bozulma nedeniyle 2017 yılında 65,5 milyar dolara yükseleceği tahmin edilmektedir. Program dönemi sonunda ise dış ticaret açığının 77 milyar dolar olması beklenmektedir. 44. 2016 yılında Rusya ile yaşanan sorunlar ve jeopolitik gerginlikler nedeniyle turizm sektörü olumsuz etkilenmiştir. Ülkemizi ziyaret eden turist sayısı 2016 yılında yüzde 24,6, turizm gelirleri ise yüzde 29,7 oranında daralmıştır. 2017 yılı Ocak-Eylül 18 döneminde ise turist sayısı yıllık yüzde 23,1 artış gösterirken, turizm gelirleri yüzde 16,4 oranında artmıştır. 45. Hizmetler dengesinde yaşanan iyileşmeye karşın altın ve enerji dengesindeki bozulma cari açıktaki artışta belirleyici olmuştur. Ağustos ayı itibarıyla yıllıklandırılmış cari işlemler açığı 37 milyar dolar iken enerji ve altın hariç açık 198 milyon dolar seviyesindedir. 46. 2016 yılında yüzde 3,8 seviyesinde gerçekleşen cari işlemler açığının GSYH’ye oranının 2017’de yüzde 4,6’ya yükselmesi ve 39,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Grafik 17: Cari İşlemler Dengesi (Yıllıklandırılmış, GSYH’ye oran, %) 2 0 -0,2 -2 -3,5 -4 -4,1 -6 -8 Cari İşlemler Dengesi Ç2 Ç4 2017-Ç1 Ç3 Ç2 2016-Ç1 Ç4 Ç3 Ç2 2015-Ç1 Ç4 Ç3 Ç2 2014-Ç1 Ç4 Ç3 Ç2 2013-Ç1 Ç1 Ç1 Ç1 2012-Ç1 Ç4 Ç3 Ç2 2011-Ç1 -10 Cari İşlemler Dengesi (altın hariç) Cari İşlemler Dengesi (altın ve enerji hariç) Kaynak: TÜİK, TCMB 47. Program döneminde uygulanacak politikalarla ekonominin üretim ve ticaret yapısının mal ve hizmet ihracatının lehine dönüşmesi hedeflenmektedir. Bu çerçevede, yüksek teknolojili ihracatın artırılması, ithal girdilere olan bağımlılığın azaltılması ve turizm potansiyelinin artırılması öngörülmektedir. Bu kapsamda 2018 yılında cari işlemler açığının GSYH’ye oranının yüzde 4,3’e, OVP dönemi sonunda ise yüzde 3,9 seviyesine gerilemesini öngörüyoruz. 48. 2016 yılında cari işlemler açığı ağırlıklı olarak doğrudan yatırımlar ve uzun vadeli sermaye girişleri ile finanse edilirken, yılın ikinci yarısında portföy hareketlerinde ve kısa 19 vadeli sermayede çıkışlar gözlenmiştir. 2017 yılında finansal piyasalarda oynaklığın azalması ve ekonomide görülen canlanmanın etkisiyle portföy ve kısa vadeli sermaye girişleri hızlanmıştır. 2017 yılı Ağustos itibarıyla yıllıklandırılmış cari açık ağırlıklı olarak doğrudan yatırımlar ve orta-uzun vadeli sermaye girişleri ile finanse edilmiştir. Değerli Milletvekilleri, 49. 2001 krizi sonrasında Türkiye’de bankacılık kesimi açısından devrim niteliğinde adımlar atılmış ve köklü bir dönüşüm gerçekleştirilmiştir. Bankacılık sektörümüz ekonomik büyüme ve kalkınma hedeflerimize ulaşmamızda önemli katkılar sağlamaya devam etmektedir. Sektör güçlü sermaye yapısının yanı sıra yüksek karlılığı ve varlık kalitesi ile birçok ülkeye kıyasla daha iyi bir performans sergilemektedir. 50. 2017 yılı Eylül ayında özkaynak ve aktif karlılığı yıllıklandırılmış olarak sırasıyla yüzde 14,3 ve yüzde 2 seviyesindedir. Eylül itibarıyla yüzde 17,2 olan sermaye yeterliliği yasal oranın oldukça üzerindedir. Tahsili gecikmiş alacak oranı ise yüzde 3 seviyesindedir. 2017 Eylül itibarıyla kurdan arındırılmış kredi büyümesi yüzde 19,5 artmıştır. Yapısal Reform Gündemi Değerli Komisyon Üyeleri, 51. Yüksek, sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme hedefi doğrultusunda ülkemizin refah seviyesini yükseltmek, uluslararası rekabet gücünü artırmak ve küresel katma değer zincirinde yükselmesini sağlamak için yapısal reformlara kararlılıkla devam ediyoruz. 52. Onuncu Kalkınma Planında belirlediğimiz 25 Öncelikli Dönüşüm Programı esaslarıyla uyumlu, On Birinci Kalkınma Planına geçiş sürecinde rol oynayacak 2018-20 dönemini kapsayan OVP ile yapısal reformların etkin bir şekilde hayata geçirilmesi ve izlenmesine devam edilecektir. 53. İstihdamın arttığı, gelir dağılımının daha da iyileştiği, istikrarlı ve yüksek hızda büyüyen bir ekonomik yapı için Program döneminde makroekonomik istikrarın sürdürülmesi, beşeri sermaye ve işgücünün kalitesinin artırılması, yüksek katma değerli üretimin yaygınlaştırılması, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesi ve kamuda kurumsal kalitenin artırılması olmak üzere 5 politika alanı önceliklendirilmiştir. Bu çerçevede 20 enflasyonun düşürülmesi, mali disiplinin sürdürülmesi ve cari dengenin iyileştirilmesi önem arz etmektedir. Değerli Milletvekilleri, 54. Ülkemizi yüksek gelirli ülkeler grubuna yükseltmek hedefi doğrultusunda beşeri sermaye ve işgücünün kalitesinin artırılması için eğitim reformuna büyük önem veriyoruz. Bugüne kadar eğitimde niceliğin ve kapsayıcılığın artması yönünde önemli aşama kaydettik. Diğer taraftan eğitimde kalitenin artması için önümüzdeki dönemde öğretmen akademisi kurulması, mesleki ve teknik eğitimin geliştirilmesi, okul bazlı bütçeye geçilmesi, yabancı dil eğitimine öncelik verilmesi ve okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirilmesi gibi adımlar reform gündemimizdedir. Dijital dönüşüm ve teknolojik değişime uyumlu işgücü piyasasının oluşturulması amacıyla işgücü becerilerinin artırılmasına yönelik politikalar da uygulanacaktır. 55. Sürdürülebilir bir büyüme için yatırımların sürekliliği önem taşımaktadır. Bu çerçevede iş ve yatırım ortamının üretken yatırımları teşvik edecek biçimde iyileştirilmesi önem arz etmektedir. Son iki yılda, iş ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik taşınırların rehni gibi birçok düzenlemeyi uygulamaya geçirdik. Önümüzdeki dönemde de şirket kurma ve tasfiye süreçlerinin iyileştirilmesine, iş ve yatırım süreçlerindeki işlem maliyetlerinin azaltılmasına, yatırım yeri tahsisinin kolaylaştırılmasına, hukuki ve mali öngörülebilirliğin artırılmasına öncelik verilecektir. Girişim sermayesi, bireysel katılım sermayesi ve kitle fonlaması gibi yenilikçi finansman imkanları ve teknolojik girişimcilik destek modelleri ile KOBİ’lerin finansmana erişimi kolaylaştırılacaktır. 56. Ülkemizin bilgi ve teknoloji yoğun üretime geçmesi için Ar-Ge faaliyetlerinin geliştirilmesi ve fikri mülkiyet haklarının korunmasına özel önem veriyoruz. Yüksek katma değerli üretimin yaygınlaştırılması; ulusal rekabet gücümüzün artırılması ve ithalat bağımlılığımızın azaltılması açısından önemlidir. Bu kapsamda geçtiğimiz yıl Sınai Mülkiyet Kanunu ve Ar-Ge faaliyetlerinin ticarileştirilmesi için ilave teşvikleri içeren önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Önümüzdeki dönemde de Kitle Fonlaması, gelecek vadeden şirketlere destek için yeni bir yatırım bankasının kurulması ve Hazine’nin fonlara kaynak aktarımı yönünde adımlar atılacaktır. 21 57. Diğer taraftan hukuki süreçlerin hızlı bir şekilde işlemesine yönelik yargı reformu çalışmalarımıza devam ediyoruz. Bu kapsamda istinaf mahkemelerini kurduk ve bilirkişi yasasını çıkardık. İş uyuşmazlıklarının çözümünde arabuluculuk müessesesi düzenlemeleri hayata geçmiştir. Yargıda ihtisaslaşmaya yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. 58. Kamu maliyesi alanında elde ettiğimiz kazanımları güçlendirmek için reformlarımıza devam ediyoruz. Bu çerçevede, kamu maliyesi reformu kapsamında kamu maliyesinin güçlü yapısı korunurken, kamu harcamalarında tasarrufa gidilecek, kamu yatırımlarının etkinliği ve kamu gelirlerinin kalitesi artırılacaktır. Gelir Vergisi Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu, Vergi Usul Kanunu ve Katma Değer Vergisi Kanunu yatırımı, üretimi, istihdamı, ihracatı, verimliliği ve rekabetçiliği artıracak şekilde reforma tabi tutulacaktır. Kamu mali sisteminin kurumsal yapısını güçlendirecek adımlar atılacaktır. Bütçe ve Kamu Finansmanı Değerli Komisyon Üyeleri 59. Mali disiplinin korunması hükümetimizin ekonomi politikasının en temel unsurlarından biridir. Mali disiplini yalnızca kamu borcunun sürdürülebilirliği açısından değil, büyüme potansiyelimiz ve dolayısıyla milletimizin refahı üzerindeki etkileri açısından da önemsemekte ve politikalarımızı bu doğrultuda oluşturmaktayız. Türkiye ekonomisinin iç ve dış şoklara karşı direncinin artmasını sağlayan sıkı mali duruş, uluslararası kuruluşlar tarafından takdirle karşılanmaktadır. 60. 2000’li yılların başında çift hane olan genel devlet bütçe açığının GSYH’ye oranı 2016’da yüzde 1,3’e gerilemiştir. Uzun yıllar sürdürülen mali disiplin sonucunda sağlanan mali alan 2017 yılında ekonomiyi desteklemek için kullanılmıştır. Uygulanan bu tedbirlerin etkisiyle 2017’de genel devlet bütçe açığının yüzde 2,4’e yükselmesini öngörüyoruz. Kamu maliyesinde disiplinli duruş ve güçlü büyüme performansı ile açığın Program dönemi sonunda yüzde 1,3’e gerilemesini bekliyoruz. 22 Grafik 18: Genel Devlet Bütçe Açığı 10,5 9,0 7,5 (% GSYH) 6,0 4,5 Maastricht Kriteri: %3 3,0 2,4 1,5 0,0 2017GT 2016 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 -1,5 Kaynak: Kalkınma Bakanlığı,TÜİK GT: Gerçekleşme Tahmini 61. 2017 yılında yüzde 2 seviyesinde gerçekleşmesi beklenen merkezi yönetim bütçe açığının GSYH’ye oranının 2018 yılında yüzde 1,9’a, OVP dönemi sonunda ise sıkı mali duruşun sürdürülmesiyle birlikte yüzde 1,6’ya kadar gerilemesi hedeflenmektedir. 62. 2000’li yıllarda yüzde 17’yi aşan faiz harcamalarının GSYH içindeki payının 2017 yılında yüzde 1,9 olarak gerçekleşmesi beklenmektedir. Faiz harcamalarında elde edilen yüksek miktardaki bu tasarruf, büyümeye destek vermek amacıyla yatırımlara, beşeri sermayenin gelişmesi için eğitime ve sosyal adaleti sağlamak üzere transferlere yönlendirilmiştir. Değerli Komisyon Üyeleri, 63. Son 15 yıllık dönemde uyguladığımız mali disiplin, etkin borçlanma stratejileri ve ekonomik büyüme sonucunda Türkiye’nin kamu borç yükü 44 puan düşmüştür. AB tanımlı borç stokunun GSYH’ye oranı 2016 yılında yüzde 28,1 seviyesinde gerçekleşmiştir. 64. 2017 yılında AB tanımlı borç stokunun gayri safi yurtiçi hasılaya oranının yüzde 28,5 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Önümüzdeki dönemde de sıkı mali duruş ile birlikte borç yükündeki düşüşün devam etmesini ve Program dönemi sonunda bu oranın yüzde 27,5’e gerilemesini öngörüyoruz. 23 65. Küresel kriz döneminde birçok ülkede borç yükü artarken 2009 yılından bu yana borç yükümüzü 16 puan azalttık. Aynı dönemde, Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin borç stoklarının gayrisafi yurtiçi hasılaya oranında yaklaşık 10 puanlık artış yaşandı. Bazı ülkelerde bu dönemdeki artış 30 puanın üzerinde olmuştur. Grafik 19: AB Tanımlı Genel Yönetim Borç Stoku 80 72,1 70 Maastricht Kriteri: %60 (% GSYH) 60 50 40 28,5 30 2017GT 2016 2015 2014 2013 2012 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 20 Kaynak: Hazine Müsteşarlığı, TÜİK, Kalkınma Bakanlığı GT: Gerçekleşme Tahmini Değerli Milletvekilleri, 66. Bildiğiniz üzere, Hazinenin mali varlık ve yükümlülükleri öngörülebilirlik, şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkeleri çerçevesinde, piyasa koşulları ile maliyet ve risk unsurları göz önünde tutularak etkin bir biçimde yürütülmektedir. Bu kapsamda, borç stokunun karşı karşıya olduğu risklerin yönetilmesi amacıyla 2003 yılından bu yana stratejik ölçütlere dayalı bir borçlanma politikası uygulanmaktadır. 67. Özellikle son yıllarda iç ve dış piyasalarda gözlenen oynaklıklara rağmen, stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikaları 2017 yılında da mali duruşumuzu desteklemeye devam etmiştir. Borçlanmalar ağırlıklı olarak TL cinsinden ve sabit faizli enstrümanlarla gerçekleştirilmiş olup borçlanma vadeleri uzatılmıştır. 2016 yılında iç borçlanmanın ortalama vadesi 67 ay iken 2017 Ekim ayı itibarıyla söz konusu vade 71 ayın üzerindedir. Bu durum likidite riskini azaltmaktadır. Önümüzdeki 12 ay içinde vadesi gelecek iç borcun toplam iç borca oranı yüzde 13 seviyesindedir. 24 68. Diğer taraftan sabit getirili TL cinsi iç borçlanmanın ortalama maliyeti 2017 Ekim ayı itibarıyla yüzde 11,2 seviyesinde gerçekleşmiştir. İç borçlanmanın beklenen enflasyona göre reel maliyeti ise 2017 Eylül ayında yüzde 3,25 seviyesindedir. Grafik 20: Merkezi Yönetim Brüt Borç Stokunun Dağılımı 100 100 38 80 58 55 60 60 (%) (%) 28 80 40 40 72 62 20 42 20 0 45 0 2002 TL Cinsinden Eyl.17 Döviz Cinsinden 2002 Sabit Eyl.17 Değişken Kaynak: Hazine Müsteşarlığı 69. 2000’li yıllarda merkezi yönetim borç stokumuzun yarısından fazlası döviz cinsi iken 2017 Eylül itibarıyla bu oran yüzde 38 seviyesindedir. Benzer şekilde değişken faizli senetlerin payı da azalarak 2017 Eylül itibarıyla yüzde 28’e gerilemiştir. Grafik 21: Borç Stokunun Duyarlılık Analizi Not: 2001 ve 2016 yıl sonu gerçekleşme rakamları kullanılarak senaryoların baz senaryoya göre AB tanımlı Genel Yönetim Borç Stoku / GSYH oranında yol açabileceği etkiyi göstermektedir. 70. 2, 5 ve 10 yıl vadeli TL cinsinden sabit kuponlu gösterge senetlerin düzenli ihracına devam edilmiştir. Böylelikle, borç stokunun piyasa oynaklığına karşı duyarlılığı daha da azaltılmıştır. 25 71. Örneğin TL faizlerdeki 500 baz puanlık artış borç stokunu 2001 yılı stok yapısı çerçevesinde 1,6 puan artırırken 2016 yılı itibarıyla yalnızca 0,8 puan artırmaktadır. Diğer taraftan TL cinsi borçlanmaya ağırlık vererek borç stokunun yapısını döviz kuru şoklarına karşı daha güçlü hale getirdik. 2001 yılındaki stok yapısı sürdürülüyor olsaydı TL’nin yüzde 10 değer kaybı borç stokunun 4,2 puan artmasına sebep olacakken, 2016 yılında bu artış yalnızca 1,2 puandır. 72. 2016 yılı Mart ayında itfa profilini düzenlemek ve tahvil-bono piyasasının likiditesini artırmak amacıyla Hazine Müsteşarlığı tarafından başlatılan düzenli geri alım ihaleleri 2017 yılında da devam etmektedir. 73. Bunun yanında 2002 yılından beri kesintisiz biçimde uygulanmakta olan Piyasa Yapıcılığı sistemi piyasalarda güven sağlayıcı ve etkinliği artırıcı rolünü 2017 yılında da sürdürmüştür. 74. Özellikle 2016 yılındaki ABD başkanlık seçimleri sonrası gelişmekte olan ülke piyasalarında yaşanan dalgalanmalar neticesinde yabancı yatırımcıların iç borç stoku içerisindeki payı yüzde 17,3’e gerilemiştir. Ancak, 2017 yılının ilk aylarından itibaren Türk varlıklarına artan talep sonrasında söz konusu oran Eylül ayı itibarıyla yüzde 20,4’e yükselmiştir. Bu dönemde yurtdışı yerleşiklerin Türk Lirası cinsinden devlet tahvili stoklarında yaklaşık 7,5 milyar dolar artış yaşanmıştır. 75. Son 15 yıldır uygulanan mali disiplin sayesinde borç stoku oranımız tarihi düşük seviyelere gerilemiştir. Aynı zamanda uygulanan stratejik ölçütlere dayalı borçlanma politikası sayesinde borç stokumuzun yapısı iyileştirilmiştir. Bu durum ihtiyaç duyulduğu zamanlarda mali disiplini kalıcı olarak bozmadan döngü karşıtı genişleyici maliye politikalarının uygulanmasına olanak sağlamaktadır. 76. Bu sayede, 2017 yılında büyümeyi desteklemek için geçici olarak alınan ekonomik tedbirlerin etkisi ile borçlanma tutarımız artsa da borç stokunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı tarihi düşük seviyelerde kalmaya devam etmektedir. 77. Ayrıca, borç yönetimini güçlendirmek ve risk yönetimi amaçlarıyla yürüttüğümüz güçlü nakit rezervi politikamız bu dönemde de sürdürülmekte olup bu sayede piyasalarda meydana gelen kısa süreli dalgalanmaların borçlanma maliyetleri üzerindeki olumsuz etkisi en aza indirilmiştir. 26 Değerli Komisyon Üyeleri, 78. Hazine Müsteşarlığı tarafından yatırımcı tabanının geliştirilmesi ve borçlanma enstrümanlarının çeşitlendirilmesi amacıyla çalışmalar yapılmaktadır. Bu kapsamda, Yurtiçi ve yurtdışı piyasalardaki kira sertifikası ihraçlarına devam edilmiştir. 2017 Eylül ayı itibarıyla uluslararası piyasalarda 1,25 milyar dolar, iç piyasalarda ise 3,7 milyar TL tutarında kira sertifikası ihracı gerçekleştirilmiştir. Yastık altında bulunan altınların ekonomiye kazandırılması amacıyla 2 Ekim 2017 tarihinden itibaren Türkiye genelinde etaplar halinde Altın Tahvili ve Altına Dayalı Kira Sertifikası talep toplama işlemleri ve ihracı gerçekleştirilmeye başlanmıştır. İlk ihraçlara vatandaşlarımızın büyük ilgisi olmuştur. İlk 4 etaplık ihraç sürecinde 12.800 vatandaşımızdan 2,5 ton (yaklaşık 370 milyon TL karşılığı) talep gelmiştir. Talebin yüzde 53,5’lik kısmının Altına Dayalı Kira Sertifikasına yönelik olduğu görülmüştür. Önümüzdeki dönemde de ihraçlara devam edilecek olup böylece atıl durumda bekleyen büyük bir iktisadi potansiyel harekete geçirilmiş olacaktır. 79. 2017 yılı için açıklanan Hazine Finansman Programında yaklaşık 117 milyar TL borçlanma yapılması öngörülmüştür. Ancak yıl içerisinde döviz kurunda yaşanan gelişmelerin etkisi ile borç servisinde yaşanan artış, ekonominin desteklenmesi amacıyla alınan tedbirlerin etkisi ve yıllara sari bütçe emanetlerinin ödenmesinin yarattığı nakit etkilerinin yönetilmesi için yılbaşında öngörülenin üzerinde bir borçlanma yapılması ihtiyacı doğmuştur. 2017 yıl sonunda borçlanmanın 162,3 milyar TL, 2018 yılı Hazine Finansman Programında ise 158,2 milyar TL olması öngörülmektedir. 80. Bu kapsamda, 2017 yılı Hazine Finansman Programında yüzde 98 olarak öngörülen iç borç çevirme oranının yıl sonunda yüzde 128,4 olması beklenmektedir. 2018 yılında söz konusu oranın yüzde 110 seviyesine gerilemesi planlanmıştır. 81. Kamu borç yönetiminde mali varlık ve yükümlülük yaklaşımıyla elde edilen kazanımları korumayı hedefleyen Hazine Müsteşarlığı, önümüzdeki dönemde de makroekonomik dengeleri gözeten, risk analizlerine dayalı, şeffaf ve hesap verilebilir politikalarını sürdürerek kamu sektörünün güçlü mali yapısının ve ekonomik istikrarın korunmasına destek olmaya devam edecektir. 27 Dış Finansman Plan ve Bütçe Komisyonunun Değerli Üyeleri, 82. 2017 yılında, Hazine Finansman Programı çerçevesinde uluslararası sermaye piyasalarından 9,1 milyar dolar tutarında dış finansman sağladık. 83. Hazine Müsteşarlığı, Genel Bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile Özel Bütçeli İdareler tarafından Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeli ile gerçekleştirilen belirli kamu altyapı projeleri için borç üstlenim taahhüdü sağlamaktadır. Borç üstlenimi taahhüdü verilebilecek projeler için asgari yatırım tutarı bulunmaktadır. Yap-İşlet-Devret modeli ile yapımı planlanan projeler için 1 milyar TL; Yap-Kirala-Devret modeli ile gerçekleştirilmesi öngörülen eğitim ve sağlık projeleri için ise asgari yatırım tutarının 500 milyon TL olması gerekmektedir. 84. Bugüne kadar Avrasya Tüneli Projesi için 960 milyon dolar, Gebze-Orhangaziİzmir Otoyolu Projesi için yaklaşık 5 milyar dolar ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi 3. Köprü Kesimi için ise yaklaşık 2,7 milyar dolar tutarında olmak üzere Hazine Müsteşarlığı tarafından toplamda 8,7 milyar dolar borç üstlenim anlaşması imzalanmıştır. 85. Her 3 projenin de yapım dönemi tamamlanmış ve işletme dönemine geçilmiştir. Ülkemizin sürdürülebilir kalkınması için ihtiyaç duyulan altyapı yatırımlarının finansmanında KÖİ modeli önümüzdeki dönemde de önemli bir yer tutmaya devam edecektir. Bu doğrultuda Hazine Müsteşarlığı tarafından 2017 yılı borç üstlenimi limiti kapsamında Kuzey Marmara Otoyolu Projesinin Avrupa (Kınalı-Odayeri) ve Asya (Kurtköy-Akyazı) kesimlerinin finansmanı için borç üstlenimi garantisi sağlanması planlanmaktadır. 86. Ayrıca, Hazine Müsteşarlığınca ilgili mali yıl içinde taahhüt edilebilecek borç üstlenim tutarının üst limite tabi olması ve bu limitin Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ile belirlenmesi hükme bağlanmıştır. 2018 yılı borç üstlenimi limitinin bir önceki yıla göre sabit kalarak 4 milyar dolar olması öngörülmektedir. 2018 yılında Malkara-Çanakkale Otoyolu ve 1915 Çanakkale Köprüsü Projesi ile Ankara-Niğde Otoyolu Projesinin finansal kapanışının gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. 28 87. 2018 Mali Yılı Bütçe Kanununda hazine garantili imkan ve dış borcun ikrazı limitinin 4,5 milyar dolar olması öngörülmektedir. 88. Hazine garantililerinden ve borç üstlenim taahhütlerinden kaynaklanabilecek koşullu yükümlülüklerin risk analizleri Müsteşarlığımız tarafından gerçekleştirilmekte ve bu yükümlülükler yakından takip edilmektedir. 89. Hazine garantili dış borç stoku 2017 Haziran ayı itibarıyla 13,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. 2000’li yıllarda Hazine garantili kredilerden üstlenim oranı yüzde 50’nin üzerinde iken 2017 Eylül ayı itibarıyla bu oran yüzde 0,6’ya düşmüştür. Hazine alacak stoku ise bu dönem boyunca azalarak 2017 Eylül itibarıyla 17 milyar TL seviyesinde gerçekleşmiştir. 90. Avrupa Birliği ile mali işbirliğimiz devam etmektedir. Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) kapsamında 2007-13 dönemi için Türkiye’ye tahsis edilen Fon 4,8 milyar avro tutarındadır. 31 Ağustos 2017 itibarıyla, bu tutarın 4,4 milyar avroluk kısmı sözleşmeye bağlanmış ve 3,7 milyar avroluk kısmı harcanmıştır. Söz konusu fonlar “Geçiş Dönemi Yardımı ve Kurumsal Yapılanma”, “Sınır Ötesi İşbirliği”, “Bölgesel Kalkınma”, “İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi” ve “Kırsal Kalkınma” alanlarındaki proje ve programların gerçekleştirilmesi için kullanılmaktadır. 91. Katılım Öncesi Mali İşbirliği çerçevesinde, 2014-20 döneminde Türkiye’ye tahsis edilen fon tutarı ise 4,4 milyar avro tutarındadır. Yeni dönemdeki fonlar, “Avrupa Birliğine Üyelik için Reformlar”, “Sosyo-ekonomik ve Bölgesel Kalkınma”, “İstihdam, Sosyal Politikalar, Eğitim, Cinsiyet Eşitliğinin Teşviki ve İnsan Kaynaklarının Geliştirilmesi” ve “Tarım ve Kırsal Kalkınma” alanlarında kullanılacaktır. 92. Ülkemizin güçlenen uluslararası rolüyle paralel olarak son yıllarda kalkınma yardımları alanında görünürlüğümüz oldukça artmıştır. Türkiye’nin resmi kalkınma yardımları 2016 yılında yüzde 59’luk artışla yaklaşık 6,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’nin 2016 yılına ait resmi kalkınma yardımları içerisinde Hazine Müsteşarlığı tarafından sağlanan kalkınma yardımlarının tutarı ise yaklaşık 256 milyon dolardır. 2017 yılı Ekim ayı itibarıyla Hazine Müsteşarlığı tarafından gerçekleştirilen ikili kalkınma yardımları tutarı 25,8 milyon dolara ulaşmıştır. 93. Ülkemiz ile KKTC arasında ekonomik-mali ilişkilerin düzenlenmesi ve KKTC’de uygulanmakta olan “Sürdürülebilir Ekonomiye Geçiş Programı”nın desteklenmesine 29 ilişkin olarak 27 Mayıs 2016 tarihinde İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma uyarınca 2016-18 döneminde KKTC’ye 3,5 milyar TL’ye kadar hibe ve kredi yardımında bulunulması kararlaştırılmıştır. Söz konusu Anlaşma uyarınca 2016-17 döneminde toplam 1,34 milyar TL KKTC’ye transfer edilmiştir. Diğer taraftan, “KKTC’ye Su Götürme Projesi” kapsamında KKTC’ye su verilmeye başlanılmıştır. Uluslararası Kuruluşlarla İlişkiler Değerli Milletvekilleri, 94. Uluslararası finans kuruluşlarında Türkiye bugün daha güçlü bir konumdadır. Son 15 yılda gösterdiğimiz gelişim Uluslararası Para Fonu nezdindeki kota ve oy gücümüzün artmasıyla sonuçlanmıştır. 2016 yılında kotamız 1,46 milyar SDR’den 4,66 milyar SDR’ye, oy gücümüz ise yüzde 0,61’den yüzde 0,95’e yükselmiştir. Böylece Fon’un en yüksek kotaya sahip 20 üyesinden biri haline geldik. Kaydedilen ilerlemeler, Türkiye’nin yükselen gücünü ve uluslararası arenadaki saygınlığını artıran gelişmelerdir. 95. Ülkemizin oy gücünün ve etkinliğinin artırılarak Uluslararası Para Fonu’nda en iyi şekilde temsil edilmesine yönelik çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Halihazırda Uluslararası Para Fonu bünyesinde 15. Genel Kota Gözden Geçirmesi hazırlıkları başlamış olup, çalışmaların 2019 yılı IMF-Dünya Bankası Yıllık Toplantılarına kadar tamamlanması planlanmaktadır. Bu süreçte Fon bünyesinde artan oy gücümüzü koruyarak daha da ileri götürmek temel amacımızdır. 96. Bu yıl Almanya’nın Dönem Başkanlığını yürüttüğü G20 bünyesindeki çalışmalara aktif bir şekilde katılmaya devam ettik. Temmuz ayında gerçekleştirilen Hamburg Liderler Zirvesi’nde ekonomilerimizin dayanıklılığını artırmak için kapsamlı tedbirler ortaya koyduk. Büyümeyi güçlendirecek politikalar içeren Hamburg Eylem Planı’nı kabul ettik. Dijitalleşmeden azami ölçüde yararlanılması için bir yol haritası belirledik ve küreselleşmenin getirdiği faydaların toplumun tüm kesimlerine yayılmasını sağlamak için ortak çalışmalar gerçekleştirdik. Önümüzdeki dönemde de bu çalışmaları sürdürme kararı aldık. 97. Ülkemizin küresel ve bölgesel bir aktör olması yolunda önemli bir araç olan uluslararası ve bölgesel kalkınma bankaları ile olan ilişkilerimizi başarıyla sürdürmekteyiz. Geçen yıl Asya Altyapı Yatırım Bankasına kurucu üye olarak katıldık ve 30 önümüzdeki yıllarda hızla sermaye katkımızın karşılığını stratejik projelerimize finansman sağlanması şeklinde almaya başlayacağız. Aynı şekilde Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’yla olan ilişkilerimiz güçlenmiş olup, bu kuruluşun en çok yatırım yaptığı ülke konumunu son üç yıldır koruyoruz. 98. Ayrıca, Dünya Bankası ile ülkemiz arasında 2017-21 mali yıllarını kapsayan dönemdeki mali ve teknik işbirliğinin çerçevesini oluşturan Ülke İşbirliği Çerçevesi Programı 2017 yılı Ağustos ayında yürürlüğe girmiştir. Söz konusu program çerçevesinde, 5 yıllık dönemde Banka’dan yaklaşık 5 ila 7,5 milyar dolar arasında bir finansman sağlamayı planlıyoruz. 99. Buna ilaveten, 2017 yılı içerisinde Dünya Bankasından ülkemizde yapılan reform çalışmalarının desteklenmesi amacıyla 350,9 milyon avro tutarında bir program kredisi sağlanmıştır. Kredi kapsamında, yurt içi tasarrufların artırılması, kırılgan kesimlerin işgücüne katılımının desteklenmesi ve sürdürülebilir büyümenin önündeki engellerin ortadan kaldırılması alanlarında reformlar desteklenmektedir. Kamu İktisadi Teşebbüsleri Plan ve Bütçe Komisyonunun Değerli Üyeleri, Değerli Milletvekilleri, 100. Hazine Müsteşarlığının pay sahipliği fonksiyonunu icra ettiği kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT) kurumsal yönetim ilkelerine uygun olarak, karlı ve verimli bir şekilde işletilmesi temel hedefimizdir. Bu amaçla KİT’lerde yetkilendirmeyi, hesap verebilirliği, şeffaflığı, karar alma süreçlerinde etkinliği ve performansa dayalı yönetimi esas alan stratejik yönetim anlayışının yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. KİT’lerin tüm işletme politikaları, stratejik planlar ile genel yatırım ve finansman kararnamelerinde öngörülen hedeflere ulaşacak şekilde belirlenmekte ve bu işletme politikalarının etkin bir şekilde uygulanması için gerekli tedbirler alınmaktadır. 101. KİT’lerde yönetim ve denetim sistemlerinin iyileştirilmesi hedefi kapsamında uluslararası standartlara uygun iç denetim birimleri oluşturulması ve iç kontrol sistemlerinin geliştirilmesi için gerekli adımlar atılmış olup, önümüzdeki dönemde de sürecin devamlılığı için gerekli tedbirler alınacaktır. 31 102. Diğer taraftan, yeni Türk Ticaret Kanunu uyarınca 2015 yılından itibaren bağımsız denetime tabi olan KİT’ler, bağımsız denetim sürecinin etkin yürütülebilmesini teminen gerekli tedbirleri almakta ve Türkiye Muhasebe Standartları ile uyumlu finansal raporlama yapma hususunda gerekli kurumsal altyapıyı oluşturmaktadırlar. 103. KİT istihdamının rasyonelleştirilmesi ve KİT’lerin nitelikli personel ihtiyacının karşılanması amacıyla da çalışmalara devam edilmektedir. Bu çerçevede, KİT’ler bir önceki yıl ayrılan personel sayısının tamamı kadar personeli açıktan ve naklen atama usulü ile istihdam edebilecektir. Ayrıca bir önceki yıl ayrılan personel sayısının yüzde 10’u kadar personeli de, özelleştirme uygulamaları nedeniyle Devlet Personel Başkanlığı’na bildirilen nakle tabi personelden atayabilecektir. Ayrıca KİT’ler, yeni tesis ve işletme birimleri kurması durumunda ilave personel istihdamı yapabileceklerdir. Değerli Milletvekilleri, 104. Hazine Müsteşarlığı, kamu pay sahipliğinin gerektirdiği işlemleri yerine getirmek üzere portföyünde yer alan bazı KİT’lerin yatırım ve diğer finansman ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla sermaye mahiyetinde ödemeler yapmaktadır. Ayrıca, KİT’lere sosyal, bölgesel ve sektörel amaçlarla verilen görevler nedeniyle oluşan bedeller Hazine Müsteşarlığı bütçesinden karşılanmaktadır. 105. KİT’lere yapılan sermaye transferi tutarı 2016 yılında 5,0 milyar TL olarak gerçekleşmiş olup, 2017 yılında 4,2 milyar TL, 2018 yılında ise 4,9 milyar TL olması programlanmıştır. 106. 2016 yılında 2,5 milyar TL olarak gerçekleşen KİT’lere yapılan görev zararı ödemesinin, 2017 yılında 3,4 milyar TL, 2018 yılında ise 2,0 milyar TL olması öngörülmektedir. 107. Hazine Müsteşarlığı, kamu sermayeli işletmeler, iştirakler ve kamu sermayeli bankalardan elde edilecek temettü ve bakiye kar gelirlerinin takip ve tahsilat işlemlerini gerçekleştirmektedir. Bu çerçevede, 2016 yılında kamu sermayeli işletmeler, iştirakler ve kamu sermayeli bankalardan elde edilen temettü ve bakiye kar geliri 12,0 milyar TL, KİT’lerden elde edilen hasılat payı ise 673 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. 108. 2017 yılında kamu sermayeli işletmeler, iştirakler ve kamu sermayeli bankalardan elde edilecek temettü geliri ve bakiye karın 8,6 milyar TL, 2018 yılında 10,2 milyar TL, 32 KİT’lerden elde edilen hasılat payının ise 2017 yılında 850 milyon TL, 2018 yılında 996 milyon TL olacağı öngörülmektedir. Çiftçi, Esnaf, KOBİ ve Girişimcilere Sağlanan Destekler Değerli Milletvekilleri, 109. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından çiftçilerimize ve tarımsal üreticilere konularına göre halen yüzde 0 ile yüzde 8,25 arasında değişen faiz oranları ile sübvansiyonlu kredi kullandırılmaktadır. 2017 Ekim itibarıyla Ziraat Bankasınca kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi 35 milyar TL’ye, Tarım Kredi Kooperatiflerince kullandırılan düşük faizli kredi bakiyesi ise yaklaşık 4,3 milyar TL’ye ulaşmıştır. 2017 yılı Ekim ayı itibarıyla söz konusu uygulamadan yaklaşık 815 bin üretici faydalanmıştır. 110. 2017 yılında Diyarbakır, Mardin, Şırnak ve Hakkari illerinde, ilçeler dahil, faaliyet gösteren ve yaşanan terör olayları nedeniyle zarar gören üreticilerin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine (TKK) olan düşük faizli tarımsal kredi borçları bir yıl süreyle ertelenmiştir. Çiftçilerimize düşük faizli kredi kullandırımı nedeniyle oluşan gelir kayıplarının karşılanması amacıyla yapılan ödeme tutarı 2017 yılı Ekim ayı itibarıyla 1,6 milyar TL olup ayrılan bütçe 2,39 milyar TL’dir. Bu amaçla 2018 yılı bütçesinde 2,65 milyar TL ödenek öngörülmektedir. 111. Diğer taraftan, 2017 yılının Şubat ayında kabul edilen 6824 sayılı Kanun ile Ziraat Bankası ve TKK’ye vadesi geçmiş veya takibe düşmüş çiftçi borçları için yeniden yapılandırma imkanı getirilmiştir. Bu kapsamda 23 bin 194 üretici borçlarının yeniden yapılandırılması için başvuruda bulunmuştur. 112. Esnaf ve sanatkarlarımızın desteklenmesi amacıyla, Halk Bankası tarafından halen yüzde 0 ile yüzde 5 arasında değişen faiz oranları ile sübvansiyonlu kredi kullandırılmaktadır. 2017 yılı Ekim ayı itibarıyla bu kapsamda kullandırılan esnaf kredilerinin bakiyesi 22 milyar TL’ye ulaşmış olup bu krediden faydalanan esnaf sayısı 450 bindir. Bu çerçevede, 2017 yılı Ekim ayı itibarıyla yapılan ödeme tutarı 904 milyon TL olup ayrılan bütçe 1,26 milyar TL’dir. Bu amaçla 2018 yılı bütçesinde 1,47 milyar TL ödenek öngörülmektedir. 33 Değerli Milletvekilleri, 113. Bireysel Katılım Sermayesi Sistemine ilişkin düzenleme 2013 yılında yürürlüğe girmiştir. 2017 yılı Ekim ayı itibarıyla ülkemizde 430 melek yatırımcı lisans almış olup, vergi desteğinden yararlanması uygun bulunan yaklaşık 6,4 milyon TL tutarında 24 adet yatırım gerçekleşmiştir. Ayrıca, yatırımcı ve girişimcileri bir araya getirerek sistemin daha etkin bir şekilde işlemesine katkı sağlayan 13 adet bireysel katılım yatırımcısı ağı Hazine Müsteşarlığı tarafından akredite edilmiştir. 114. 2014 yılı Mart ayında yürürlüğe giren Üst Fonlara Kaynak Aktarımına İlişkin Kararla Hazine Müsteşarlığına 2018 yılına kadar 500 milyon TL tutarında bir kaynağı üst fonlara aktarma yetkisi verilmiştir. Bu çerçevede, Müsteşarlığımız tarafından Türkiye Büyüme ve İnovasyon Fonu’na 60 milyon avro taahhüt edilmiştir. 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’un Ek birinci maddesinin şu anki hali gereğince Hazine Müsteşarlığı sadece girişim sermayesi fonlarına veya ortak yatırım fonlarına finansman sağlayan üst fonlara kaynak sağlayabilmektedir. 4749 sayılı Kanun’un Ek birinci maddesinde yapılacak değişiklik ile Hazine Müsteşarlığı tarafından doğrudan fonlara kaynak aktarılabilmesinin sağlanması ile hem erken aşama girişim şirketlerinin hem de teknoloji odaklı KOBİ’lerin alternatif finansman araçlarına daha kolay erişim sağlayabilmesi amaçlanmaktadır. 2018 yılında bu düzenlemeler kapsamında Hazine Müsteşarlığı tarafından muhtelif fonlara kaynak aktarılabilmesini teminen 45 milyon TL harcama yapılması tahmin edilmektedir. 115. 2017 yılında uygulanan ekonomi politikalarına ortaya çıkardığı sonuçlar açısından bakıldığında en etkili olanlardan birinin Hazine Destekli Kredi Garanti Uygulaması olduğu görülmektedir. Hem yaratılan kaynağın büyüklüğü hem de uygulamaya ilişkin mevzuat altyapısının geliştirilmesiyle zor bir dönemde, KOBİ’lerimizin ve şirketler kesiminin finansmana erişim sorunları ortadan kalkmış ve ekonomik büyümeye önemli bir ivme kazandırılmıştır. 116. 2017 yılı Ocak ayında, 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’da yaptığımız değişiklik ile kredi garanti kurumlarına sağlanacak destek miktarı 2 milyar TL’den 25 milyar TL’ye çıkarılmıştır. Sağlanacak kefaletlerin üst sınırı ise 20 milyar TL’den 250 milyar TL’ye yükseltilmiştir. Bu kapsamda Hazine Müsteşarlığı ve Kredi Garanti Fonu A.Ş. (KGF A.Ş.) arasında 15 Mart 2017 34 tarihinde imzalanan protokol ile 200 milyar TL tutarındaki Hazine kefalet limitinin bankalara tahsis edilmesi sağlanmıştır. Bu, kuşkusuz önemli ve etkili bir uygulama olmuştur. 117. Ayrıca yapılan düzenleme ile sadece KOBİ’lere değil, çok daha geniş bir yararlanıcı kitlesine ulaşılması hedeflenmiştir. İhracatçı ve döviz kazandırıcı faaliyeti olan işletmelere yüzde yüz Hazine kefaleti ile kredi sağlayabilme imkanı getirilmiştir. Kefalet sürecinin etkinliğini artırmak ve sistemin reel sektörün ihtiyaçlarına daha iyi cevap vermesini sağlamak üzere Portföy Garanti Sistemi (PGS) Hazine destekli kefalet sisteminin merkezine konulmuştur. Hazine desteği ile sağlanan kefaletlerin en az yüzde 80’inin PGS sistemi kapsamında sağlanması şartı getirilmiştir. 118. Bütün bu düzenlemeler hızlı ve etkili bir sonuç vermiştir. Eylül 2017 itibarıyla uygulama kapsamında kullandırılan kredi büyüklüğü 200 milyar TL’yi, verilen kefaletin toplam büyüklüğü ise 178 milyar TL’yi aşmıştır. Sağlanan Hazine kefalet tutarının yüzde 93’ü Portföy Garanti Sistemi, yüzde 7’si ise diğer kefaletlerden oluşmaktadır. Uygulama kapsamdaki kredilerin yüzde 58’i ilk defa kullandırılan, yüzde 28,5’i ise ilave kullandırılan kredilerden oluşmaktadır. Kredi kullanan firmaların Bankacılık Mevzuatında tanımı yapılan risk gruplarına göre dağılımına bakıldığında tamamına yakınının en az risk içeren birinci ve ikinci risk grubunda yer aldığı, bu kredilerin en az yüzde 80’inin ise birinci grupta yer alan firmalara sağlandığı görülmektedir. 119. Kullandırılan kefalet tutarının yüzde 75’i KOBİ’lere yüzde 25’i ise diğer işletmelere sağlanmıştır. Kullandırılan kredilerin yüzde 87’si TL, yüzde 13’ü ise döviz cinsindendir. 120. 2017 yılında Hazine destekli kredi garanti sistemiyle oluşturulan pozitif iklim sonucu hızlı bir kredi genişlemesi yaşanmıştır. Söz konusu kredi genişlemesinin ekonomik büyümeye bir puan katkı sağladığı değerlendirilmektedir. 121. Uygulama kapsamında temerrüde düşen firmalar nedeniyle Hazine tarafından 2018 yılında yapılacak tazmin ödemelerinin 3 milyar TL olması beklenmektedir. Önümüzdeki dönemde ise kalan imkanlar çerçevesinde özellikle ihracatçı ve yatırımcıların desteklenmesi planlanmaktadır. 122. Konut Edindirme Yardımı (KEY) kapsamında hak sahiplerine ödemeler 2008 yılı Temmuz ayı itibarıyla başlamış olup halen devam etmektedir. Uygulamanın başlangıcından 2017 yılı Eylül ayı sonuna kadar olan dönemde yaklaşık 8 milyon hak 35 sahibine 3,5 milyar TL’lik ödeme yapılmıştır. Diğer taraftan, kalan hak sahiplerine ödeme yapılması için en son liste, 29 Eylül 2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. 2014 yılı başında gerçekleştirilen mevzuat değişikliği ile yapılan ilanlar sonucunda hak sahipleri tarafından talep edilmeyen alacakların Resmi Gazetede yayımlanan son ilan tarihinden itibaren beş yıl daha talep edilebilmesi imkanı getirilerek, alacakları zaman aşımına uğramış hak sahiplerinin mağduriyetleri giderilmiştir. Bu çerçevede, hak sahipleri en son 29 Eylül 2019 tarihine kadar KEY ödemelerini alabileceklerdir. Sigortacılık Sektörü ve Bireysel Emeklilik Sistemi Değerli Milletvekilleri 123. Hazine Müsteşarlığı’nın gözetim ve denetiminde faaliyet gösteren sigortacılık sektöründe halen, 60 sigorta şirketi, 2 reasürans şirketi, 132 broker, 16 bin acente, 42 bin 614 bireysel emeklilik aracısı, 4 bin 127 sigorta eksperi ve 133 sicile kayıtlı aktüer faaliyet göstermektedir. 124. Mali sistemin önemli bileşenlerinden biri olan sigortacılık ve özel emeklilik sektörleri, 2016 yılı içerisinde de büyümeye devam etmiştir. Sigortacılıkta 2016 yılında prim üretimi yüzde 30,4 artarak 40,5 milyar TL’ye ulaşmıştır. 2017 yıl ortası itibarıyla toplam prim üretimi 23,1 milyar TL’dir. 2016 yılında sektörün sağladığı toplam teminat tutarı yaklaşık 90 trilyon TL’ye ulaşmıştır. 36 Grafik 22: Sigortacılık Sektörü 20 15 10 5 140 23,1 Aktif Büyüklüğü (milyar TL) Prim Üretimi (milyar TL) 25 3,6 0 2002 2017-Ç2 134,5 120 100 80 60 40 20 5,8 0 2002 2017-Ç2 Kaynak: Hazine Müsteşarlığı 125. Yurt içi tasarrufların artırılması, ekonominin ihtiyaç duyduğu fonların vadesinin uzatılması ve vatandaşlarımıza emeklilik döneminde ilave gelir sağlanması bakımından bireysel emeklilik sisteminin geliştirilmesi amacıyla uygulamaya konulan “devlet katkısı” teşviki, sistemin büyümesine önemli bir ivme sağlamıştır. Bu olumlu sonuçlar, bireysel emeklilik sisteminin kapsayıcılığının artırılması noktasında daha fazla çalışmak için bizi motive etmiştir. Bu çerçevede, çalışanların işverenleri aracılığıyla otomatik olarak özel emeklilik sistemine dahil edilebilmesini teminen yeni bir model oluşturulmuş, 2017 yılının başında uygulanmaya başlanan Otomatik Katılım Sistemi (OKS) ile BES’in kapsamının genişletilmesi hedeflenmiştir. 126. Bireysel emeklilik sisteminde katılımcı sayısı 2013 yılı başındaki 3 milyon seviyesinden 20 Ekim itibarıyla iki kattan fazla artış göstererek 6,9 milyon kişiye, devlet katkısı dahil fon büyüklüğü ise yaklaşık 20 milyar TL’den 74,1 milyar TL’ye yükselmiştir. Ödenen katkı paylarına karşılık olarak, sistemin kuruluşundan bu yana katılımcılara yaklaşık 11,1 milyar TL devlet katkısı ödemesi yapılmıştır. Katılımcılara verilen devlet katkısı, sistemde kalınan süreye bağlı olarak hak edilmekte ve brüt asgari ücretle sınırlı bulunmaktadır. Otomatik Katılım Sisteminde 20 Ekim itibarıyla çalışan sayısı 3,4 milyon kişiye ulaşmış olup, sistemdeki fon büyüklüğü 1,4 milyar TL seviyesindedir. 37 Grafik 23: Bireysel Emeklilik Sistemi 8 74,1 70 60 50 40 30 6,9 7 Katılımcı Sayısı (milyon) Fon Tutarı (milyar TL) 80 20,3 20 10 6 5 4 3 3,1 2 1 0 2012 2017 Ekim* 0 2012 2017 Ekim Kaynak: Emeklilik Gözetim Merkezi (*)Devlet katkısı dahildir. 127. Diğer taraftan, sistemden emeklilik hakkı kazanacak katılımcı sayısının hızla artmasıyla birlikte, birikimlerin düzenli maaş ödemeleri şeklinde sunulmasına imkan tanıyan yıllık gelir sigortası ürünlerinin önümüzdeki dönemde hızla gelişmesi beklenmektedir. 128. Yurt içi tasarrufların artırılması, kişilere emeklilik döneminde ilave gelir sağlanması ve bu dönemde refah düzeylerinin artırılması amacıyla bireysel emeklilik ve otomatik katılım sistemlerinde, sistemin işleyişini iyileştirmeyi hedefleyen çeşitli düzenlemelerin yanında kapsamının genişletilmesine yönelik çalışmalar da yürütülmektedir. 129. Zorunlu Trafik Sigortasında fiyat istikrarını bozan yapısal sorunların çözümüne yönelik mevzuat çalışmaları ile rekabeti artırmaya yönelik tedbirler yürürlüğe konmasına rağmen primlerde istenen düşüşler gerçekleşmemiştir. Bu kapsamda, 12 Nisan 2017 tarihinde zorunlu trafik sigortalarına ilişkin azami prim uygulaması yürürlüğe konmuş, zorunlu trafik sigortası primlerinin makul seviyelere çekilmesi hedefine önemli ölçüde ulaşılmıştır. 130. Azami prim uygulaması sonrasında, hasar frekansı yüksek basamak ve/veya araç grupları için düzenlenen poliçelerin prim ve hasarı trafik sigortası branşında ruhsat sahibi tüm şirketlere dağıtılarak, riskin bazı şirket veya şirketler üzerinde yoğunlaşmasının engellenmesi ve bahsi geçen gruplarda yer alan araçların sigortasız kalmamasını teminen, 11 Temmuz 2017 tarihinde prim ve hasarın paylaşımına dayanan “Riskli Sigortalılar Havuzu” kurulmuştur. Bu uygulama ile birlikte poliçe düzenlemekten kaçınma 38 sorununun önemli ölçüde ortadan kalktığı ve vatandaşlarımızın trafik sigortasını rahatlıkla yaptırabildiği gözlenmiştir. 131. 2012 yılında çıkarılan Afet Sigortaları Kanunu ile Zorunlu Deprem Sigortası kontrolü uygulaması daha etkin bir hale getirilmiştir. Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan Ağustos 2012’de 4 milyon olan sigortalı konut sayısı 30 Ekim 2017 tarihi itibarıyla 8 milyon 195 bini aşmış bulunmaktadır. Zorunlu deprem sigortasının yaygınlığının daha da arttırılması amacıyla gerekli çalışmalar sürdürülmektedir. 132. Devlet destekli tarım sigortalarında toplam poliçe sayısı 2016 itibarıyla 1 milyon 444 bine, sağlanan teminat tutarı 23 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bu veriler geçen yılın aynı dönemine göre toplam poliçe sayısında yüzde 5, sağlanan teminat tutarında ise yüzde 26 büyümeye işaret etmektedir. 2006-16 döneminde sistemden sigortalı çiftçilerimize 3 milyar 137 milyon TL tazminat ödemesi yapılmıştır. 2016 yılı içerisinde ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşanan doğal afetler nedeniyle sigortalı çiftçilerimize ödenen tazminat 801 milyon TL olmuştur. 133. Hazine Müsteşarlığı güvenilir, istikrarlı ve etkin bir sigorta sektörü ve bireysel emeklilik sistemi oluşturmak ve anılan sektörlerin gelişimini sağlamak amacıyla gözetim ve denetim faaliyetlerini risk odaklı bir yaklaşımla sürdürmektedir. 134. Müsteşarlık tarafından yılın ilk döneminde emeklilik şirketlerinin otomatik katılıma hazırlık durumlarına ilişkin denetimlere öncelik verilmiş ve sistemin başarıyla işlemesi sağlanmıştır. Aynı zamanda 2016 yılında bireysel emeklilik sistemine yapılan desteklerin doğruluğu incelenmiş ve teyit edilmiştir. Sigortalılar tarafından Hazine Müsteşarlığına yapılan ihbar ve şikayetler de titizlikle incelenmiş ve sonuçlandırılmıştır. 135. 2017 yılının kalan döneminde, İstanbul’da büyük bir deprem meydana gelmesi halinde, üzerinde kalacak hasar yükü ve bunun özkaynaklara etkisinin yüksek olacağı tespit edilen sigorta ve emeklilik şirketlerinin reasürans koruma politikaları başta olmak üzere, risk tespit edilen alanlarda denetimlere devam edilecektir. 136. Katılım sigortacılığını finans sistemine kazandırmak için çalışmalar başlattık. Faiz hassasiyeti nedeniyle geleneksel sigorta ürünlerine mesafeli yaklaşan vatandaşlara yönelik bir sistem olan katılım sigortacılığının gelişimi, sağlıklı takibi ile sigortalıların hak ve menfaatlerinin gözetilmesi amacıyla hazırladığımız Yönetmelik, 20 Eylül 2017 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Temennimiz, katılım sigortacılığının, 39 sektörün katılımı ve desteğiyle hızlı bir gelişim göstermesi ve bu sayede sigorta tabanının genişletilmesidir. 137. Üzerinde önemle durduğumuz diğer bir konu ise kefalet sigortasıdır. Hali hazırda banka teminat mektubunun muadili olan bu ürünün kamu ihalelerinde kullanılması, bankalarca teminat ihtiyacı için kullandırılan kredi limitlerinin başka alanlarda kullanılmasına imkan sağlayacaktır. Bu yönüyle kefalet sigortası reel sektöre olumlu etkide bulunacak ve bu sayede büyümemize katkı sağlayacaktır. 138. Diğer taraftan, sigortalının açık hesap yoluyla mal veya hizmet satışı yaptığı firmalardan doğan yurtiçi ve yurtdışı alacaklarını tahsil edememesi riskine karşı güvence sağlayan alacak sigortasının yaygınlığını artırmaya yönelik çalışmalarımız da devam etmektedir. Finansal Piyasalar Değerli Milletvekilleri 139. Başkanlığını yürütmekte olduğum Finansal İstikrar Komitesi sistemik risklerin tespiti ve bu risklere karşı gerekli tedbirlerin ivedilikle hayata geçirilmesi kapsamında çalışmalarına devam etmektedir. 140. Kurulduğu 2011 yılından bu yana 4’ü 2017 yılında olmak üzere toplam 33 kez bu saikle bir araya gelen Finansal İstikrar Komitesi, uygulanan makro ihtiyati politikaların etkinliğinin en üst seviyede ele alınması açısından önemli bir yapı taşı olmuştur. 141. 2017 yılı içerisinde Komite’de ele alınan başlıca konular; reel sektör firmalarının kur riskinin daha etkin takibi ve yönetilmesi; finansal sektörün uluslararası standartlara uyumu; bankacılık sektörünün varlık ve yükümlülüklerinde yaşanan gelişmeler; bankacılık sektöründe hayata geçirilen düzenlemelerin etkileri; Hazine destekli kredi kefalet sisteminin finansal istikrar üzerine etkisi olmuştur. 142. Reel sektörün döviz yükümlülükleri ile ilgili olarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından Reel Sektör Kur Riski Yönetimi Sistemik Risk Veri Takip Modeli çalışması yürütülmektedir. Bu kapsamda; Hazine Müsteşarlığımızca döviz kredilerine ilişkin verilerin ayrıntılı bir şekilde raporlamasının sağlanacağı bir veri raporlama sisteminin kurulması ve firmaların kur riskini yönetebilme kabiliyetlerinin göz önünde bulundurularak ilgili mevzuatta değişiklik yapılması hususları değerlendirilmektedir. 40 143. Söz konusu çalışmanın döviz kredilerinin takibinde etkinliğin artırılmasına, reel sektör firmalarının kur riskinin daha etkin bir şekilde yönetilmesine ve muhtemel politika değişiklikleri öncesinde daha anlamlı etki analizi yapılmasına imkan sağlayarak finansal istikrara önemli katkıda bulunması beklenmektedir. 144. Bu itibarla, mevzuat değişikliği çalışması başlatılmış olup, ilgili kurum ve kuruluşlardan gelen görüşler doğrultusunda kambiyo mevzuatında gerekli düzenlemeler yapılacaktır. Değerli Milletvekilleri, 145. Faizsiz finans önümüzdeki dönemde ağırlığını artırmaya devam edecektir. Küresel finans krizinin ardından dikkatleri üzerine çekmeyi başaran faizsiz finans dünyaya yeni bir soluk kazandıracak potansiyele sahiptir. 146. Bu potansiyelden faydalanabilmek ve İstanbul’u bölgesel ve küresel bir finans merkezi haline getirebilmek için, İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Programının Katılım Bankacılığı ve Faizsiz Finans Sisteminin Geliştirilmesi bileşeninde yer alan eylemlerin takvimine uygun bir şekilde hayata geçirilmesi noktasında tüm kurum ve kuruluşlarımız titizlikle çalışmaktadır. 147. Faizsiz finans sisteminin daha hızlı ve sağlıklı bir şekilde geliştirilmesi ile ülkemizin uluslararası finans merkezi vizyonuna katkı sağlamasını teminen 2015 yılında Faizsiz Finans Koordinasyon Kurulu’nu kurduk. Kurulumuz bugüne kadar dört toplantı gerçekleştirmiştir. Bu toplantılarda faizsiz finans ürünlerinin diğer finansal araçlarla uyumlu şekilde vergilendirilmesi, ürün ve hizmet çeşitliliğinin artırılması, faizsiz finans mevzuat altyapısının geliştirilmesi ve merkezi danışma kurulunun oluşturulmasına yönelik konular ele alınmıştır. 148. Faizsiz finans sektörünün orta vadede ülke çapında sistemik öneme haiz olmasını bekliyoruz. Kamunun desteğiyle kurulan Ziraat Katılım ve Vakıf Katılım sektörde faaliyetlerine devam ediyor. Ayrıca, geçen yıl çıkartılan 6728 sayılı Kanunda yer alan düzenlemeler ile birlikte faizsiz finans ürünlerinin diğer finansal araçlarla uyumlu şekilde vergilendirilmesini sağlamış olduk. 149. Kamu sermayeli bankalar tarafından katılım bankası kurulmasına yönelik çalışmalar sonucu T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ile bankanın iştirakleri olan diğer kurucu ortaklar tarafından Türkiye’de 300 milyon dolar karşılığı Türk Lirası sermayeli katılım 41 bankası kurulmuş ve 29 Mayıs 2015 tarihi itibarıyla faaliyetlerine başlamıştır. Bankanın halen 56 adet şubesi mevcut olup toplam 796 personeli bulunmaktadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 17 Şubat 2016 tarihinde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan faaliyet izni alarak kurulan Vakıf Katılım Bankası 49 şube ile faaliyetlerine devam etmektedir. 150. Diğer taraftan, 2016 Yılı Programı, 65. Hükümet Programı ve OVP (2017-19)’da yer alan Kalkınma Bankası’nın yeniden yapılandırılması hedefleri kapsamında, Banka’nın mevcut Kuruluş Kanunu’nun yerine geçmesi öngörülen yeni Kuruluş Kanunu Taslağı’nın kısa süre içinde Meclis’e sevk edilmesi öngörülmektedir. Bankanın sermayesini güçlendirmek adına 2016 yılında Bankaya 340 milyon TL tutarında sermaye aktarımı yapılarak Bankanın ödenmiş sermayesi 500 milyon TL’ye çıkarılmıştır. 151. 25 Mayıs 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7020 sayılı Kanun ile T. Emlak Bankası A.Ş. tasfiye halinden çıkarılmıştır. 152. Cazibe Merkezleri Programı resmi başvuruları 24 Ocak 2017’de başlamış olup, birinci çağrı dönemi 27 Şubat 2017’de sona ermiştir. Programın kapsadığı 23 ilin tümünde başvuru yapılmıştır. Bu Program kapsamında bugüne kadar 3 bin 380 adet başvuru sahibinden yaklaşık 92 milyar TL’lik talep gelmiş olup ilk aşamada 10 milyar TL’lik proje değerlendirilmeye alınmıştır. Plan ve Bütçe Komisyonunun Değerli Üyeleri, 153. Küresel kriz sonrası dönemde uluslararası finansal düzenlemelerin merkezinde yer alan Finansal İstikrar Kurulunun (FSB) karar alma mekanizması olan Genel Kurulunda Hazine Müsteşarlığı ve Merkez Bankası (TCMB) ülkemizi temsil etmektedir. 154. Hazine Müsteşarlığı ve TCMB, FSB üyesi olmayan ülkelerle iletişim platformlarında etkin olarak yer almaktadır. Bu çerçevede, ülkemiz, MENA (Orta Doğu ve Kuzey Afrika) bölgesi grubunda Suudi Arabistan ile birlikte dönüşümlü olarak başkanlık faaliyetlerini yerine getirmektedir. 2017 yılı ortasında dönem başkanlığı 2 yıl süreyle ülkemize (TCMB’ye) devredilmiştir. 155. İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK) üyesi ülkeler arasında bilgi ve tecrübe paylaşımını temin etmek ve ülkeler arasında finansal işbirliğinin derinleştirilmesini sağlamak üzere kurulan Mali İşbirliği Çalışma Grubu faaliyetlerine ilişkin Hazine Müsteşarlığımız önemli katkılar sağlamaya devam 42 etmektedir. 2017 yılı içerisinde gerçekleştirilen toplantılarda, kamu borç yönetiminin geliştirilmesi ve faizsiz finans ürünlerinin çeşitlendirilmesi konuları ele alınmıştır. 156. Hazine Müsteşarlığı koordinasyonunda Finansal İstikrar Komitesi üyesi kurumlarca hazırlanan Finansal Erişim, Finansal Eğitim ve Finansal Tüketicinin Korunması Stratejisi ve Eylem Planlarında yer alan 55 eylemden 46’sı kurumlarımızın işbirliği ile başarılı bir şekilde gerçekleştirilmiştir. 157. Ayrıca, bu alanda sağlamış olduğumuz tecrübeler G20 taahhütlerimiz kapsamında G20 Emsal Öğrenme Programı vasıtasıyla ve OECD, Dünya Bankası gibi uluslararası platformlarda katılımcılarla paylaşılmaktadır. Devlet Destekleri Değerli Milletvekilleri 158. Devlet Destekleri Bilgi Sistemi ülkemizde devlet destekleri alanında sınıflandırılabilir ve analize elverişli sayısal verinin bir araya getirilmesi için kurulmuştur. Bu Sistem politika yapıcıları ile karar alıcılara devlet desteklerine yönelik bilgi sağlayacaktır. Sisteme veri aktarımı 2015 yılında başlanmış olup, esnek bir raporlama altyapısı tesis edilmiştir. 159. Devlet Destekleri Bilgi Sisteminden alınacak raporlar vasıtası ile destek uygulamalarının coğrafi, sektörel, kurum bazında, hedefine ve destek tedbirine göre dağılımının bütüncül bir çerçevede izlenmesine ilişkin teknik çalışmalar tamamlanmıştır. Destek uygulamalarını yürüten kurum ve kuruluşlara desteklerinin etkinliğini belirlemek için yapacakları çalışmalarda ihtiyaç duyabilecekleri bir kısım temel veri girdi olarak temin edilebilmektedir. Bu sayede desteklerin kamuya maliyeti topluca değerlendirilebilecek, desteklerin etki analizleri ve sistemde etkinlik odaklı iyileştirmeler daha rasyonel yapılabilecektir. 43 Hazine Müsteşarlığı Bütçesi Sayın Başkan, Değerli Komisyon Üyeleri, 160. Hazine Müsteşarlığına 2017 yılı için 77,4 milyar TL tahsis edilmiş olup yılsonu itibarıyla Müsteşarlığa tahsis edilen ödenek içinde kalınacağı beklenmektedir. 2017 yılı bütçesinde 57,5 milyar TL olarak öngörülen faiz ödeneğinin tamamının kullanılması öngörülmektedir. 161. Hazine Müsteşarlığı 2018 yılı bütçesi için teklif edilen ödenek tutarı 97,9 milyar TL’dir. Söz konusu tutarın 71,7 milyar TL’lik kısmının faiz ödemeleri için kullanılması öngörülmektedir. 162. Hazine Müsteşarlığı’nın 2018 yılı bütçe teklifinde yer alan 10,9 milyar TL cari transferler ödeneğinin 6,2 milyar TL’si KİT’lere yapılacak ödemelerden, 4 milyar TL’si Bireysel Emeklilik Sistemi Devlet Katkısı ödemelerinden, 494 milyon TL’si yurt dışına yapılacak transferlerden oluşmaktadır. 163. Bütçede yer alan 12,1 milyar TL tutarındaki borç verme ödeneğinin 4,9 milyar TL’si KİT’lere, 3 milyar TL’si Kredi Garanti Fonu’na, 2,2 milyar TL’si Kamu Sermayeli Bankalara, 983,6 milyon TL’si diğer ülkelere yapılacak aktarımlardan, 545 milyon TL’si Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) kullandırılacak kredilerden, 450 milyon TL’si uluslararası kuruluşlara yapılacak ödemelerden kaynaklanmaktadır. 164. Sermaye transferlerinde yer alan 2,3 milyar TL ödeneğin 2 milyar TL’lik kısmı Kalkınma Bankasına, 360 milyon TL’lik kısmı ise KKTC’ye yapılacak aktarmalardan oluşmaktadır. 165. Mal ve hizmet alım giderlerinde yer alan 657 milyon TL tutarındaki ödeneğin 478 milyon TL’lik kısmı borçlanma genel giderlerinden, 138 milyon TL’si ise Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’nün alımlarından oluşmaktadır. 44 Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonunun Saygıdeğer Üyeleri, Değerli Basın Mensupları, 166. Sözlerime son verirken yapacağınız katkılar için sizlere teşekkür ediyor, 2018 Mali Yılı Bütçesinin ve bugün görüşülecek kurum bütçelerinin memleketimize hayırlı olmasını diliyor ve hepinize saygılarımı sunuyorum. 45