Tüm dünyada yaşanan hızlı kentleşmenin bir sonucu olarak, insan

advertisement
Tüm dünyada yaşanan hızlı kentleşmenin bir sonucu olarak, insan ile doğa
arasındaki ilişki kopmuştur. Bu olgu, en başta şehirlerde doğan ve doğa ile
hemen hemen hiç doğrudan iletişime geçememiş ve dört duvar arasında
doğayı tanımaya çalışan en genç neslimiz için geçerlidir. Doğa, bu gençler için
neredeyse kitap içerisindeki bir sayfalık ders konusu ya da resim dersinde
hayalen çizdiği rengârenk kuş, bitki, dağ, orman, tavşan, vb. dışında hiçbir şey
ifade etmemektedir. Hatta bu gençler doğanın sunduğu değerlerden bihaber
olup, doğa ile nasıl ilişki kurabileceklerini bilmemektedirler. Bu eksikliği
giderebilmek için ise, ‘Ağaç yaşken eğilir’ prensibine göre, daha bu yaşlarda iyi
bir doğa bilinci ve sevgisinin aşılanması ile başlanmalıdır. Eğitimlerinin ilk yılında olan ülkemiz genç fidanları - anasınıfı öğrencileri doğru
yöntem ve tekniklerle çevre ve doğa ile tanıştırıldıktan sonra doğanın dilini
anlayabilme ve doğa sevgisi aşılanmaya müsaittirler. Bunun için, anlayabilme
kabiliyetlerine uygun bir müfredatta görsel, izlemsel, bedensel ve doğacı
zihinlerini geliştirmeye yönelik oyun ve drama teknikleri ile çevre ve doğa
eğitimleri verilmelidir. ‘Gelişimlerinin özü duyu organlarına dayanır’ prensibine
göre daha bu yaşta çevre ve doğa eğitimi vizyonu kazanan öğrencilerimiz,
doğal olarak hayata daha yapıcı, yenilikçi, geliştirici ve ilerici mantıkla
bakacaklar ve bu bilgileri yaşamlarının her döneminde kullanabileceklerdir.
Bu çalışmada doğa ve çevre sevgisinin daha okul öncesinden oluşturulmaya
başlanmasının gereği ve okul öncesinden itibaren birer doğa gönüllüsü ve
koruyucusu fertler yetişmesini sağlayama yönelik doğada yürütülebilecek doğa
içerikli bir eğitim modeli oluşturulması, bu eğitimlerin uygulama stratejileri
konularına değinilmiştir. 
Download