doğaya yasayla talan - Türkiye Ormancılar Derneği

advertisement
DOĞAYA YASAYLA TALAN
Cumhuriyet-07 Haziran 2012- Mahmut LICALI/Ankara Bürosu
Tabiatı Koruma Yasa Tasarısı'yla koruma alanlarının "Üstün kamu yararı
için" kullanıma açılması, sınırlarının değiştirilmesi ve işletmesinin
belediyelere verilmesinin önü açılıyor.
TBMM Çevre Komisyonu’nda kabul edilen Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği
Koruma Yasa Tasarısı’yla milli parklar, doğal sit alanları ve yaban hayatı
koruma alanları “üstün kamu yararı” gerekçesiyle kullanıma açılabilecek.
70 sivil toplum örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu Tabiat Kanunu İzleme
Girişimi (TKİG) Sözcüsü A.Hüsrev Özkara, tasarıyla amaçlananın korumak
değil, bu alanların kullanıma açılması olduğunu belirterek “Bahsettiğimiz
alanlar zaten Türkiye’nin yüzde 3’ü. En azından buraları koruyalım” dedi.
TBMM Çevre Komisyonu’nda Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Yasa
Tasarısı önceki gün kabul edildi. Geçen dönem komisyonda 16 Mart 2011
tarihinde benimsenen tasarı yasalaşmaması nedeniyle kadük hale gelerek bu
döneme kalmıştı. Bu kapsamda önceki gün komisyondan geçen yasanın son hali
geçen dönemki haline göre önemli değişiklikler içerirken çevreci sivil toplum
örgütleri tasarıya tepki gösteriyor.
Yasa tasarısının ilk halinde yer alan koruma kurullarındaki sivil toplum örgütü
temsiliyetine önceki gün komisyondan geçen son şeklinde yer verilmedi. Kadük
olan tasarıda yer alan Ulusal Tabiatı Koruma Kurulu, Mahalli Tabiatı Koruma
Kurulları ve Tabiatı Koruma Bilim Heyeti yeni tasarıdan çıkarılırken bu
kurullarda yer alan sivil toplum örgütünün temsiliyeti de yeni düzenlemede yer
bulmadı.
Statü değişikliği olanağı
Tasarı, milli parklar, doğal sit alanları, yaban hayatı koruma sahaları ve sulak
alanların sınırlarının yeniden belirlenmesi ve koruma alanı statülerinin bile
değişmesine olanak tanıyor.
70 çevreci örgütün bir araya geldiği TKİG Sözcüsü A. Hüsrev Özkara, kadük
olan tasarının içinde sivil toplum örgütlerinin temsil edildiği ulusal ve yerel
kurullar bulunduğunu fakat son tasarıda bunun tamamen çıkarıldığını belirtti.
Çevre ve Orman Bakanlıklarına koruma alanlarının statüsünü kaldırma ve
sınırlarını değiştirme yetkisi verildiğine dikkat çeken Özkara “25-30 yıldır
korunan bir alanı artık burası koruma alanı değil diyerek
değiştirebilecekler” diye konuştu. Tasarıyla doğal alanların korunması yerine,
bu alanların kullanıma açılmasının düzenlendiğini ifade eden Özkara, şunları
dile getirdi: “Tasarıdaki üstün kamu yararı ifadesi çok muğlâk ve her türlü
yapılaşmanın önünü açabilecek bir düzenleme getiriyor. Buradaki amaç
korumak değil, kullanmanın önünü açmak. Biyolojik çeşitlilik açısından
önemli olan tüm alanları ve bütün koruma alanlarını üstün kamu yararı
ifadesiyle kullanıma açıyorlar. Bahsettiğimiz bu alanlar Türkiye’nin
yüzölçümünün yüzde 3’ü kadar. Zaten yüzde 97 yapılaşmaya açılmış
durumda. En azından buraları koruyalım.”
BOZUK ORMANLAR HALKA
Cumhuriyet-07 Haziran 2012- Mahmut LICALI/Ankara Bürosu
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel EROĞLU, TBMM Genel Kurulu’nda bozuk
orman alanlarının veya Hazine’ye ait olan ağaçlandırmaya uygun alanların 49
yıllığına yurttaşlara verileceğini belirterek buralarla ilgili eylem planlarının hazır
olduğunu söyledi.
KORUMA ALANLARI TEHLİKE ALTINDA
Milliyet-06 Haziran 2012-Gürkan AKGÜNEŞ/İstanbul Bürosu
TBMM Çevre Komisyonu’nda kabul edilen koruma alanlarına ilişkin
maddeler çevrecilerin tepkisine neden oldu. Çevrecilere göre bugüne dek
elde edilen kazanımlar kaybediliyor.
Greenpeace, Doğa Derneği, WWF Türkiye’nin de arasında bulunduğu 74 sivil
toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu Tabiat Kanunu İzleme
Girişimi, TBMM Çevre Komisyonu’nda görüşülen Tabiatı ve Biyolojik
Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısı’na tepki gösterdi. Tasarının 14 maddesinin
31 Mayıs’ta komisyonda kabul edildiğine dikkat çeken çevreciler, “Bu tasarıyla
doğal zenginlik açısından öne çıkmış koruma altındaki milli parklarımız, doğal
sitlerimiz, yaban hayatı koruma sahalarımız ve sulak alanlarımız yatırımcıların
arazi edinme ve işletme taleplerine karşılık elden çıkarılabilecek. Öte yandan,
bilim insanları, uzmanlar, sivil toplum kuruluşları veya yöre haklı bundan böyle
herhangi bir alanın koruma altına alınması sürecinde söz sahibi olamayacaklar”
açıklamasını yaptı.
Tasarıya tepkiler şöyle:
Engin YILMAZ (Doğa Derneği Genel Müdürü): Cumhuriyet tarihimizde doğa
koruma adına ne kadar kazanım varsa tümünü kaybediyoruz. Taraf olduğumuz
tüm uluslararası sözleşmeleri ihlal ediyor.
A. Hüsrev ÖZKARA (Tabiat Kanunu İzleme Girişimi Sözcüsü): Bu yasanın
temel öznesi ‘Koruma alanlarını nasıl kullanıma açarız’. Korunan alanlarda
HES, turizm yatırımları, maden ocağı, taş ocağı, çöp depolama alanları
yapılmasının önünü açacak.
Özgül ERDEMLİ MUTLU (TEMA Vakfı Çevre Politikaları Bölüm Başkanı):
Komisyona sunulan ve kabul edilen 14 madde Türkiye’yi çok geriye götürüyor.
Hayal kırıklığına uğradık. Korunan alanların arttırılmasını beklerken
kaybedeceğimiz bir yasa tasarısıyla karşılaştık.
Ömer ŞAN (Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü): Yasa doğal sit alanlarını
tehdit ediyor. Fırtına Vadisi, İkizdere gibi HES yapılmak istenen ancak
mahkeme kararlarıyla sit alanı ilan edilen alanlara yönelik karşı bir atak yapıldı.
Download