İşiniz İçin Doğuş Reklâmı Seçin

advertisement
İşiniz İçin Doğuş Reklâmı Seçin
NEVZAT LALELİ
Hay-Der Genel Başkanı
İMAN VE
BİAT BİRLİKTELİĞİ
Peygamberimiz “Kelime-i şahadette” de
açıkça belirtildiği gibi “abd” yani bir kuldur. Her kul
gibi o da doğar – büyür, yer – içer, çocukluk –
gençlik – olgunluk çağların yaşar, evlenir çoluk –
çocuğu olur, neticede bir insandır. Pek tabiidir ki
“Allah’ın (c.c) biz canlılar için koyduğu kanun onun
için de değişmeyecek ve o da ömrünü
tamamladıktan sonra “Allah’a dönecektir” Nitekim
öyle de olmuştur.
Allah’ın biz insanlara kendimizden birini
yani bir insanı, Peygamber olarak göndermesi
bizim için çok büyük bir rahmet sebebidir. Eğer bir
melek Peygamber olarak gönderilmiş olsaydı
bizim ona uymamız, yaptıklarını yapmamız,
buyurduklarına dikkat etmemiz çok zor olacaktı.
Çünkü melekler yenmezler, içmezler, cinsiyet
farklılıkları yoktur, yorulmak, zorlanmak gibi bir
özellikleri de bulunmamaktadır.
Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in
(s.a.v) irtihalinden (vefatı) sonra üzerinde taşıdığı
özelliklere bir göz atarsak karşımıza çıkan şekil
şudur.
Peygamberimizin birinci vasfı olan
Nübüvvet vasfı, kıyamete kadar ona aittir. Zira
Kur’an-ı Kerimde onun için “Hatemül enbiya
(Peygamberlerin sonuncusu)” buyrularak Hazreti
Muhammed’den (s.a.v) başka Peygamber
gönderilmeyeceği açıklanmıştır.
Bunun bir başka manası da; “Kıyamet
gününe kadar gelecek bütün insanlar eğer dünya
ve ahiret saadeti istiyorlarsa; İslamı kendilerine
din, Allahı rab ve Hazreti Muhammed’i resul kabul
etmeleri şarttır”
Burada ki “Din” kelimesi, bir insanın dünya
görüşü, yaşadığı sürece hayatına uyguladığı
ölçüler manzumesidir. Müslüman olduğunu
söyleyen bir insan hayatı boyunca İslam’ın
ölçülerini tatbik eder. Ben Müslüman’ım, dediği
halde İslami ölçülere karşı duyarsız kalmaz,
kalamaz. Eğer kalıyorsa bu tam ve kâmil manada
İslamı bilmediği içindir.
Başka dine sahip olanlar da kendi
dinlerinin icaplarını yerine getirirler. İslam, din
kabulünde her türlü baskıyı “La ikrahe fiddin”
buyurarak yasaklamıştır.
İMAMET VE HÂKİMLİK VASIFLARI
Peygamberimizin ikici vasfı olan “İmamet
vasfı” dır. Onun vefatından sonra Sahabe-i
Kiram’dan Hazreti Ebu Bekir’e geçtiğini ve ona
biat ettiklerini görüyoruz. Onun vefat üzerine
Hazreti Ömer’e, onun vefatı üzerine Hazreti
Osman’a ve Hazreti Ali’ye…
Görüldüğü gibi biat olayı
Peygamberimizden sonra da devam etmiş ve
İmamet vasfı Müslümanların başına geçen Emirler
de bu vasfı kullanmışlardır. Yeryüzü durdukça ve
Müslümanlar bulundukça bu vasıf elden ele
geçerek devam edecektir.
Peygamberimiz bir Hadis-i Şeriflerinde;
“Üç kişi yola çıkarsa birisi İmam olsun” bir başka
rivayete göre de “İki kişi yola çıkarsa birisi
imam olsun” buyurmaktadır.
Bir başka Hadis-i şeriflerinde;
“Zamanının İmamını bilmeden (ona biat
etmeden) ölen, bir çeşit cahiliye ölümü ile
ölmüş olur” buyurarak, Müslümanların dağınık
olmamalarını, bir araya gelerek “Ümmet
yapısına” kavuşmalarına işaret etmiştir.
Toplum halinde yaşayan insanların
ihtilaflara (fikir ayrılıklarına) düşmeleri
muhakkaktır. Bu ihtilafların hakkaniyet ölçüleri
içerisinde çözüme bağlanması ve her iki taraf
(mağdur ve suçlu) ile kamuoyunun, ehil ve adil
hâkimler tarafından verilen kararı gönüllerine
sindirebilmesi gerekmektedir.
Bu da göstermektedir ki
Peygamberimizin üçüncü vasfı olan Hâkimlik
(Kadılık, Yargıçlık) müessesesi de insanlar
durduğu sürecek duracaktır.
SAADET ASRI KURULUYOR
Devletin kurulması buna ait bazı
önemli bazı kurumların yerine konmasıyla
mümkündür. Mesela devletin bir “Beytül malı
(hazinesi)” bulunmaktadır. Düşmanın tecavüz
ve taarruzlarından korunmak için “ eğitimli bir
ordusu” vardır. Bu ordunun Başkumandanı
Peygamberimiz Hazreti Muhammet (s.a.v),
askerleri ise “imanlı ve biatli” Müslümanlardır.
Bayrakları, sancakları bulunmakta,
savaşta hangi ordu kimdir, bilinmektedir.
Vergileri tahsil edecek “Zekât amilleri”
bulunmaktadır. Vergiler, Müslüman mükellefler
vergilerini, kaçırmak şöyle dursun “vergi
matrahlarını” “ibadet aşkıyla” bildirmekte ve
ödenmektedirler. Çünkü “Vergimi tam ve
zamanında ödemezsem yarın Allah’ın
huzurunda cevap veremem” inancı, toplumda
hâkim kılınmıştır.
Toplumda hakka riayet o derecedir ki;
“Birinden diğerine küçük bir hak geçse,
başkasının hak üzerine geçen insan, onu helal
ettirmek için büyük fedakârlıklar yapmayı göze
almaktadır”
İlmin ve ilim adamının kıymeti çok
yüksek seviyede tutulmuş, bunun
kurumlaşması sağlanmıştır. Hazreti Ali’nin
(k.v) “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum”
ifadesi ile “Eğitim seferberliği” başlatılmış, ilim
bir anda çok yüksek mesafelere çıkartılmıştır.
Ana – baba hakkı, karı – koca hakkı,
akraba hakkı, komşu hakkı, arkadaş hakkı,
misafir hakkı, fakirlerin hakları gibi birçok
haklar üst seviyede gözetilmiştir.
İŞTE HİCRETİN SIRRI
Hicret öyle bir yolculuk ki sonucunda
Peygamberimiz ve Müslümanlar, İslam
devletini kurarak hem kendileri inandıkları gibi
yaşama ortamına kavuştular ve hem de başka
dinlere inananlara kendi inançlarına göre
yaşamalarının garantisini verdiler.
Düşmanın malına, canına, ırzına
yapacağı taarruzundan kendileri emin
oldukları gibi kendi bünyelerinde yaşayan
diğer dinlere inananları da korudular.
Gayri Müslime karşı suç işleyen
Müslüman da olsa ona Müslüman’dır diye
sahip çıkmadılar onu da cezalandırdılar,
“adaletten kıl kadar ayrılmadılar.”
Vergileri hakkaniyet ölçüleri içerisinde
topladılar. Bu konuda halkın değil ancak
zenginlerin vergi verdiği, bir vergi sistemi
uyguladılar.
Ribayı (Faizi) ve kan davalarını
(Peygamberimizin Veda hutbesi) kaldırdılar.
İnsanların ekonomik soygununa ve soylarının
tükenmesine mani oldular.
Bir kervan uzak iki bölge arasında
sefer yapsa bile Allah’tan ve yırtıcı
havanlardan başka korku yaşadıkları bir
seyahat ortamı kurdular.
6 Haziran 2017 Salı Sayı 7962
7
MÜDÜR
YEŞİLGÖLDEN’DEN
AÇIKLAMA
B
iga Yağlı Tohumlar
Kooperatifi
Müdürü Emre
Yeşilgölden, Rekolte
Beyannameleri hakkında bir
açıklamada bulundu.
S.S.281 Sayılı Biga Yağlı Tohumlar Tarım
Satış Kooperatifi Müdürü Emre Yeşilgölden Biga
Yağlı Tohumlar ortaklarına hitaben yaptığı
açıklamada “Biga Yağlı Tohumlara Ayçiçek dökmek
isteyen ortaklarımız Rekolte Beyannamelerini bir an
önce vermeleri halinde ortaklarımızın kendi
menfaatlerine olacaktır.
Müdür Yeşilgölden ortaklarımızın
beyanname vermedikleri takdirde Biga Yağlı
Tohumlara ayçiçek dökemeyeceklerini söyledi.
Üreticilerimiz son zamanlarda ayçiçek ekimine
yöneldiği görülmektedir, bu da ayçiçek fiyatlarının
yüksek oluşundan kaynaklanmaktadır.
Müdür Yeşilgölden sözlerini şöyle noktaladı
11 ayın sultanı mübarek Ramazan-ı Şerif
ortaklarımıza, Bigamıza ve Ülkemize hayırlar
getirmesini diliyorum.” dedi
Biga Doğuş Haber/ Mustafa Yılmaz
İstiklal Mahallesi Köprü Sokak No:10/D Biga - ÇANAKKALE
Download