SERXWEBÛN 32 hep kendine yalvartan s›fatlara bürünürler. Ac› çektirir, daha çok hükmetmekten hofllan›rlar. Esasta pazarda dolafl›ma giren mal dünyas›n›n bafl›na gelenler yans›t›lmaktad›r. Pazar ve kent tanr›lar› iç içedir. Zihniyetten yoksun olma toplum içinde en olumsuz durumu ifade eder S›n›fsall›k üst iktidar hiyerarflik gruplar›n kendilerine baflta kan ba¤lar›yla olmak üzere ba¤l› olan klan, kabile ve aile-afliret iliflkilerinin parçalanmas›yla geliflir. Üst gruplar devletleflirken, alt gruplar yönetilen gruplara dönüflür. Bu da ac›mas›z ve yabanc›laflt›r›c› bir süreçtir. Duygusal zekân›n gerilemesiyle ba¤lant›l›d›r. Ezilen s›n›flar yönetici s›n›f gruplar›na ba¤l› olduklar› oranda, zihniyet egemenliklerini de meflrulaflt›rarak kendi düflkünlüklerini onaylam›fl olurlar. Ezilenlerin en lanetli duruma düflme an›d›r bu. Kendi müstebit sömürüsünü onaylama, her iki zekâdan yoksunlu¤un dip noktas›d›r. Zihniyetten yoksun olma toplum içinde en olumsuz, deklase durumu ifade eder. Tepede ne kadar soyut bir kurbanlaflt›ran ve kullaflt›ran kurgusal zekâ varsa, dipte de o kadar ak›l yoksunu al›k, dilenci, köle oluflmufl demektir. Tarihi zihniyet aç›s›ndan dönemsellefltirdi¤imizde, mitoloji ve dinsel aflaman›n a¤›rl›kta oldu¤u ilk ça¤lar (M.Ö. 5000-M.S. 500’ler), din ve felsefenin sentezi olan teolojik ortaça¤ (M.S. 5001500’ler), felsefe ve bilimin ayr›flt›¤› modern ça¤ (M.S. 1500 - günümüze kadar) biçiminde bir ayr›ma gidebiliriz. Mitolojinin dogmalaflmas› dini oluflturur. Mitolojiye tam din denilemez. Din de¤iflmez inanç ve tap›nma biçimlerini gerektirir. Tamamen kurgusald›r. Kurgulara inanmak dinin temelidir. Tek olumlu yan›, soyut düflünceye geçiflte toplumda derin bir yar›lmaya yol açarak bilimsel ve felsefi düflünceye zorlamas›, istemese de ona ortam haz›rlamas›d›r. Felsefe ve bilim düflüncesi dinsel düflünceyle diyalektik ba¤ içinde geliflirler. Dinin derin izlerini tafl›rlar. Felsefe kurgusal yan› a¤›r basan zekâ kaynakl› olsa da, somutu gözle- meyle sürekli ba¤lant›land›r›r. Duygusal zekâyla ba¤›n› hepten kopartmaz. Soyutlama gücü en yüksek düflünce biçimidir. Bilime katk›s› dinden daha önceliklidir. Bilimin asl›nda felsefeden fazla fark› yoktur. Bilim deney temeli daha geliflkin felsefe olarak da yorumlanabilir. Her iki do¤ay› gözlem ve deneyle anlamland›rmaya çal›fl›rlar. Do¤rusu da budur. Fakat dinin sordu¤u niçin sorusuna yan›tlar›n›n olmamas› en önemli eksikli¤idir. Do¤an›n nas›l›n› cevapland›rmak, yaflam›n yeterli yan›t› olamaz. Koca bir evreni niçinsiz, nedensiz, amaçs›z varsaymak pek arzuya flayan bir yaklafl›m olamaz. Yaflam›n ‘niçin’ine yan›t› olmayan bilim, sonuçta kölelefltirici iktidara araç olmaktan kurtulamaz. Bilimin felsefe ve dinden (niçin ve amaç sorunsall›¤›na iliflkin) ayr›flt›r›lmas›n›n kapitalistik zihniyetle çok yak›ndan ba¤lant›l› oldu¤unu güçlü bir tez olarak ileri sürmek durumunday›m. Din felsefe mitoloji toplumun hafızası kimliği ve zihnen savunma gücüdür fiöyle kan›tlayabilirim: Din ve felsefe, hatta mitoloji toplumun haf›zas›, kimli¤i ve zihnen savunma gücüdür. Çokça çarp›t›lsa, kendine karfl›t k›l›nsa da, sosyolojik bir gerçekliktir. Tarihle, haf›zas›yla ba¤› kopart›lm›fl bir toplum ve böylesi bir toplumun bilimi ancak güncel iktidara hizmete koflturur ki, bu da kapitalizmdir. Kapitalizmde mitoloji, din ve felsefe neredeyse befl para etmez bir duruma indirgenmifltir. Neden? Cevap aç›kt›r. Binlerce y›l din, felsefe, efsane toplumun yar›klar›nda pusuya yatm›fl kapitalist unsurlar› (tefeci, dengesiz fiyat fark›n› kullanan spekülatörler) hep d›fllad›klar›, kendilerine meflruiyet tan›mad›klar› için. Din, felsefe ve efsane toplum düflüncesinde yerini korudukça, duygusal zekâ toplumda a¤›rl›¤›n› sürdürdükçe, kapitalizmin baflat hale gelmesi olanaks›zd›r. Hiçbir iktidar bu zihniyet -dolay›s›yla ahlak- ortam›nda kapitalizme meflruiyet kazand›ramaz. Dayand›¤› bir sosyo ekonomik düzen halinde savunamaz. Haziran 2009 Sosyolog Max Weber, H›ristiyanl›¤›n Protestan mezhebini kapitalizme zihinsel ortam haz›rlayan, ahlaki olarak kapitalizme geçit veren bir zihniyet dünyas› olarak tan›mlar. Gerçek pay› olan bu de¤erlendirmeyi iki yönden elefltirmek mümkündür. Bilimi kapitalistik gelişmenin bir ürünü olarak görmüyorum a- Protestanl›¤›n kendisi en zay›f din demektir. Kapitalizm tarz› bilime de çok yak›nd›r. Daha da önemlisi, milli dinler ça¤›n› bafllat›r. Milliyetçili¤in bir nevi ön aflamas›d›r. Milliyetçilik ise, kapitalizmin halis bir ideolojisidir. Avrupa’daki büyük din savafllar›na bu aç›dan bakmak daha da tamamlay›c› bir anlama yol açar. Kapitalistler dinselli¤in en zay›f oldu¤u veya Protestanl›¤a yeni geçen co¤rafyada (Hollanda, ‹ngiltere, ABD) ilk defa zafer kazanma imkân› bulmufllard›r. Bu ülkeler ayn› zamanda her tür mezhep sapk›nl›¤›n›n s›¤›nd›¤› mekânlard›r. Burada dinin ortodoksisini savunmuyorum. Belirtmek istedi¤im, Protestan ahlak› H›ristiyanl›¤›n en zay›f ahlak› oldu¤u için kolay geçit olmufltur. Weber’den fark›m bu noktadad›r. Onun olumlu dedi¤ini, ben olumsuzluk olarak yorumluyorum. b- Paradoks gibi gelse de, kapitalist zihniyet genelde dinsel zihniyetin uzun tarihsel yürüyüflünün sonul veya en zay›flat›lm›fl bir aflamas›nda meflruiyet kazanm›flt›r. Ben bilimi kesinlikle kapitalistik geliflmenin bir ürünü olarak görmüyorum. Olan, talihsiz bir geliflme aflamas›na denk gelmedir. O da bilimsel devrimle kapitalist ekonomik devrimin Bat› Avrupa’da neredeyse ayn› yüzy›lda gerçekleflmesidir. Bu zamandafll›k, kapitalist zihniyet inflac›lar› taraf›ndan kapitalizmin bilimi do¤urdu¤u biçiminde çok büyük bir yalan› gerçek yerine koymalar›yla sonuçlanm›flt›r. Bilime katk›s› olan bireyler elbette kapitalizmin h›zl› geliflme içinde oldu¤u ayn› toplumlarda yafl›yorlard›. Fakat bu husus, bilim adamlar›n› kapitalizm ortaya ç›kard› gibi bir totolojiye kesinlikle yol açmaz. Bilim adamlar›n›n