AYLIK 3 4 1 9 9 1 I. Cilt f K 7 : 27 sesindeki Erozyon mail CERRAHOGLU Ail~ Sahibi KARAMAN Dini 25 36 Dairesi Ailesi Dr. ve K. 37. 54 Cemiyetteki Yeri KARLIK 55 65 KURUCU Mali Koordinatiir Salim 66 Psikolojik Temelleri KIRCA 67 79 Dr. Ornek Orhan BALCI ve Doe. Dr. Faktiirler PEKER 89 90 Dini ve Aile ................................ Dr. Mediha Sk. No. 35 : 134 39 80 Kocatepe ANKARA F. Dizgi ve Bash AYYILDIZ MATBAASI 342 33 16 342 17 07 ANKARA Korumak ......................... Aile ve Annelik ........................ Ekersen ..............................11 ..................... 16 128 Ailede Nikah ve Öncesi 1952 yılında Bayburt'ta doğ­ du. ilkokulu köyde okuduktan sonm istanbul Yüksek Islam Enstitüsü'nü bitirdi. 1983 yılı başında Eminönü Bozdoğan Ortaoku'lunda Din Kültürü ve ahlak Bi.lgisi öğretmeni olarak çalıştı. 1984 Kasımında, Bakanlık Merkez TesWatında Din Öğretimi_ Genel MÜdürlüğü Personel Şube Müdürlüğü görevine geti_rildi. Daha soı:­ ra M. E. B. Sağlık Işleri Başkanlıgı Şube Müdürlüğüne getirilen Gebeci, ilahiyat Fakültesinde doktora Suat CEBECİ M.E.B. Sağlık İşleri Daire Başkanlığı Şube Müdürü öğrencisidir. Aile, "sosyal yapının en küçük birimi'' mi, "insan nesiinin devamı için zorunlu bir bareberlik" mi, "İnsanların fizyolojik ihtiyaçlarını meşru bir zeminde karşılamak için varılan bir mutabakat" mı yoksa "Bunların hepsi" midir? Ailenin tanımından çeşitli bakış açılarını yansıtan bu ifadelerden herhangi birini tercih etmeden önemli bir noktaya dikkat c;:ekmek istiyoruz. Sanırız o takdirde aile mefhumu daha kapsamlı bir anlamda değer kazanacaktır. Belki bu yaklaşımda sosyolojinin tarafım tutmuş olacağız, ama bundan kaçınmak da mümkün değildir. 129 önce fizyolojik ihtiyaçların karşılanması ve insan nesiinin devamını, aile hayatının kaçınılmaz ve çok değerli sonuçları olarak görmek daha isabetli tesbitler yapmamızı sağlayacaktır. Çünkü bu takdirde meselenin daha ciddi ve önemli bir yönünü görme imkanı­ nıız olacaktır. O da şudu~ : Yaratıcının bir kanunu olarak insanlığın başlangıcından beri var olan aile, zaman zaman, üyeleri sadece karı-kocadan ibaret kalınakla beraber genelde çocuklar, hatta büyük anne-babalarla zenginleşmektedir. Kayın baba, kayın ana, amca ve dayı gibi yakın akrabaların da ailenin yapısı ve fonksiyonu üzerinde etken olduğu bir gerçektir. Aileyi bir çatı altında yaşayan bireyierin etkisinde birbirlerini karakter, zihniyet ve kültür yönünden etkileyen ve aralarında akrabalığı bulunan bireyler topluluğu olarak düşünmek durumundayız. Bu takdirde ailenin, insanoğlunun içiçe yaşamasını, değerlerini daha samimi ve sıcak duygulada paylaşmasını mümkün kılan bi~ kurum olarak görülmesi gerekir. Aileye, vücut veren duygusal bağların yanısıra vicdan! ve hukuki bağlar da vardır. Aile kurmaya insanlar karar verir ama ondaki bağlar ilahi ve fıtri kalıcı bir karakter kazanır. Karı-koca arar s:ın;daki ilişki en yakın kan bağı ilişkisini aşan bir sıcaklığa ulaşırken onların ortak ürünü olan çocuklar ailenin duygusal, vicdani boyutlarda kalıcı karakterini yansıtır. Dolayısıyla ailenin bir nüveden dalbudak salan soy kütüğü hacnıinin 'köklü aile", "asaletli aile'' terimled He simgelenen yanı dikkatlerimizi üzerinde teksif etmemiz gereken önmli bir noktadır. Kültür, sanat, ahlak, töre ve gelenekler gibi toplumun dinamik değer­ lerinin kesiştiği bu noktayı mercek altına aldığımız tanımlar hangi b)rimi sunarsa sunsun biz aile mefhumunun gerçek hüviyetini ya,. kalamış oluruz. 1 As alet kavramında bir seviye sözkonusudur; bir değeder birikimi, ahlaki ve kültürel bir olgunluk kısaca topluma renk veren bjr boya sözkonusudur. Bütün bunların temelinde bir dünya görüşü ve zihniyet yatmaktadır. Demek ki aile; belli bir yaştan sonra sönmeye başlayan fizyolojik ihtiyaçlardan çok daha kalıcı, toplumun bir nüvesi olmaktan çok daha kapsamlı ve karşılıklı mutabakattan çok daha anlamlı bir şeydir. 130 Osmanlı Türk aile yapısı veya Batı aile yapısı denildiğinde aslında bir zihniyet, bir dünya görüşü ve bir hayat tar~ zı kastedilmektedir. Aile toplumun sosyal ve kültürel değerlerinin göstergesi olmaktan ziyade o değerleri oluşturan ve yaşatandır. Zira ailelerin benimseyip yaşatmadığı hiç bir değer milli olma vasfını kazanamaz. aile yapısı, Aile müessesesinin çoğu kez gözardı edilen asıl anlam ve önemini böylece dikkatlere arz etmekteki maksadımız bu müessesenin kapısı niteliğindeki nikah ve öncesine ait tavırlarda daha sağlıklı tesbitler yapa:bilmektir. Zira kıyınet ölçüleri iyi belirlenıneden sağ­ lıklı bir aile kurmak ve ondan ideal fonksiyonunu icra etmesini beklemek mümkün olmayacaktır. Sirndi asıl konumuz olan aile müessesesinin kurulus asamasındaki ilk iki adıma gelelim. Bunlardan birincisi tanışma, ikincisi ise ., - , ,5 rıikahtır. Günümüzde flört diye adlandırılan tanışma olayı gençlerin birbirlerinin zevk ve eğilimlerini öğrenip ortak noktaları arama ve bi:rıbirlerini sevme denemesi olarak anlaşılmaktadır. Bu hem ailenin önemi bakımından amaç olarak yetersiz, hem de bu denemenin sı­ nır taşları tam olar:ak yerleştirilemediğinden adayların birbirlerinden doyması ve karşılıklı cazibenin kaybolması sonucu da doğrubil­ mekte böylece flört maksadından uzaklaşabilmektedir. Oysa girişi­ lm işin ciddiyet ve ehemmiyeti dikkate alınarak tanışmanın neyi hedef aldığı açıkça belirlenir ve girişim bu hedefle sınırlı kalırsa amacından sapması, geçici gönül eğlencesi şekline bürünmesi önlenmiş ve çok ciddi bir olay sulandırılmamış olur. AHeyi ziihniyet, dünya görüşü ve ideallere dayandırmayan sadece duygusal faktörü ön planda tut,an modernist anlayış flörtü, sınırlara pek aldırış etmeyen genişlikle tevsik etmekte, biraz da gelenekiere tepki olarak evliliğin şartı kabul etmektedir. Ancak araştırmal.ar flört ölçüsüzlüğünün, boşanma ve ayrılmaları artırdığını, her an çözülecek beklentisi ile nikahsız yaşama ve evlilik dışı çocuklar gibi yanlışlıkları ortaya çıkardığını göstermiştir. Halbuki kalıcı hukuki, vicdanı' ve duygusal sonuçları olan evlilikte, bir zihniyet ve dünya görüşü temeli üzerinde sosyo-kültürel ve moral değerlerin dokusunu oluştu­ racak ailenin kurulmasında ilk adımı teşkil eden tanışma olayının belirgin ölçüsü olması gerekir. Bu ölçü evlıenilecek eşte aranan asgari şartlar ve tercih sebeplerine dair bilgileri edinmekl.e sınırlı ol- 131 ,- /-: malıdır. Aksi taktirde amacı ve sınırı belirsiz yakın ilişkiler şek­ lindeki flört fayda yerine zarar vermekte, . hayal kırıklığı, şahsi­ yetlerin rencide olması, itibar kaybı, zaman kaybı, şansları kaçır­ ma, hayata küsme ve karşı cinse nefret duyma gibi pek çok olumBuzlukları beraberinde getirmektedir. İslam dini evlilik öncesi tanışmayı öğütlerken(l) eşierde aranacak asgari şartları ve tercih sebeplerini de helirlemiştir. Dinimizin öngördüğü asgari 1. . Erkeğin müslüman şartlar şöyle sıralanır o:ıması. 2. Kadının ilahi dinlerden (Müslümanlık, hudilikten) birine mensup olması. 3. Tar.aflar arasında altı 1)· 2) 3) 4) 5) 6) : hıristiyanlık konuda denklik (kefaet) Soy ve asalet yönünden, Dindarlık yönünden, Sosyal statü yönünden, özgürlük yönünden. Ekonomik durum yönünden, Fiziki yapı (aşırı boy ve kilo sakatlık vb. durumlar). farklılıkları, Bu konularda dengenin erkek lehinde ve ya- bulunması; vücut kusurları, bozulmasında sakınca görülmemektedir. Tercih sebepleri ise 1. 2. 3. 4. 5. şöyle sıralanmaktadır. : Güzellik, Soy ve asalet, Zenginlik, Dindarlık, Huy güzelliği. Peygamberimiz "Sen dindar olanını tercih et, mutlu olursun" huyurarak dindarlığa daha çok önem verilmesini öğütlemiş:tir. işte evlilik öncesi tanışma eş seçiminde gözetilecek asgari şart­ lara ve tercih sebeplerine dair bu bilgileri edinmeyi amaçlayacaktır. (1) 132 Peygamberimiz (s.a.s.) ashabına evlenecekleri falarca telkin etmiştir. Bkz. et-Tae adlı hadis falardaki hadisler. eşierini görüp tanımalarını de. kitabının 2. cilt, 284-285. say. Sevmek elbette önemlidir. Ancak bir anlık görme veya görüş­ me ile fiziki cazibeye duyulan hissi yaklaşım gerçek sevgi değildir. · Sevgi temelde yukarıda sıraladığımız faktörlere dayanır ve onlarla beslenir. Yoksa deneme-yanılma yolu ile öğrenilecek bir bilgi de değildir.. Belli şartlar oluştuğunda insanlar birbirlerini her zaman sevebilirler. önemli olan o şartların iyi belirlenip temin edilmesidir. Burada hemen şunu da belirtmek gerekir ki İslam dininin belirlediği temel tercih sebeplerinin dışında kişiler kendileri için daha detay ve özel tercih sebepleri de belirleyebilirler. Ancak bunlar önplanda tutulmamalıdır. Zira evlilikte eşler herşeye rağmen ayrı kişHerdir. Aralarında yüzde yüzlük bir uyum beklenemez. Taraflar mutlaka birtakım fedakarlıklar:a katlanmak ve birbirlerine karşı anlayışlı davranmak durumundadırlar. Maddi ilişkilerinden çok manevi bağları ve ilişkileri ön planda olan ve Allah'ın koyduğu kurallara birtakım elde olmayan dürtüler güdümüyle zorunlu olarak uymak anlamına gelen aile kurmanın ikinci önemli adımı ise nikahtır. Bu konuda da yukarıda dikkat çektiğimiz ailenin ehemmiyetli ı:oktasına ilaveten bir yeni nokta daha karşımıza çıkıyor. Bu da ailenin önemini belirleyen değer ölçüsü ve buna bağlı olarak ailenin devamını sağlayan müeyyidedir. İnsanları aile kurmaya sevkeden faktörler fitridir. Onları, Allah insanın tabiatında yaratmıştır. Evlilik Allah'ın iradesinıe boyun eğ­ mektir. İnsanlar evlenmekle Allah'ın iradesini gerçekleştirmiş olmaktadırlar. Bir bakıma evlenmek önemli bir kulluk görevidir. Aile kurmanın beşeri ve dünyevi yönünün kabukta kalan değerlerini aşıp, ona Allah'ın iradesine teslimiyet boyutunda manevi bir anlam yüklemeliyiz. Bu duygu beşeri zaaflar.ımıza karşı ailenin devamı için en güçlü teminattır. Peygamberimiz "Allah'ın en sevmediği helal talak (hoşanma) dır." "Dünyada bir talak vaki olursa Arş-ı Ala tıtrer'' buyurmuştur. Allah sevgisi, 0 1nu gücendirme ve öfkelendirme endişesi ve Allah'ın iradesini yıkma korkusu mü'minler için ailenin yapısını sağlamlaştıran güçlü bir müeyyiddir. Nikahta "Allah'ın emriyle, Peygamberin kavliyle" sözünde billurlaşan İslam geleneği boşuna değildir. Aslında dinimize göre nikah iki şahit huzurunda taraflarm teklif ve kabulünden ibarettir. Bir tesisin temeli atılır~en tören ya- 133 pılır. Yetkililer ve büyük adamlar törene katılır. İşin önemi herkese ?.nlatılmaya çalışılır. Adeta herkes bir hayırlı olayın başladığıua şahit tutulur. Bu işi yürütmekle yükümlü kimselerin vazgeçmesini önleyen çok güçlü bir sosyal baskı oluşur. İ,şte aile kurmak bundan çok önem vermeye layık değ·erde bir iş olduğu için Peygamberimiz cemaat huzurunda akid yapmakla karşılıklı hitabel:er ve dualarla nikah kıymayı öğütlemiştir. "Helal ile haram paloğlu, İslam'da Kadın arasındaki s. 54, Bkz. fark nikalı kıymaktır" Mişkat'ül-Mesa:bih ToC. 2, s. 174) (B. Bibliyografya : Musıli, el-İhtiyar li Talil-il-Muhtar, Mısır, İbn'ul-Human, Feth'ul-Kadir, Mısır, 1356. tarihsiz. Abdurrahman el-Ceziri, Kitab'ul-Fıkh, Ale'LMezahib'il-Erbaa, Mısır, tarihsiz. T.D.V. İslam Ansiklopedisi, Aile Md. B. Topaloğlu, İslam'da Kadın, İstanbul, 1Q70. Muhammed Zihni, Munakehat Mufarekat, İstanbul, 1342. Halil Cin, İslam ve Osmanlı Hukukunda Evlenme, Ankara, 1974. ).V!. Akif Aydın, İslam Osmanlı Aile Hukuku, İstanbul, 1985. Seyyid Sabık, Fıkh'us-Sünne, Beyrut, 1985. Tebrizi, Mişkat'ül-Mesabih. Dimaşk, 1961. Mansur Ali Hasif, et-Tae, Mısır, 1961. Sahilı-i Buhari Muhtasarı, Tecrid-i Sarih Terc. Ahmed Naim, Kamil Miras Z. Fahri Fındıkoğlu, Hukuk Sosyolojisi, İstanbul, 1958. Ö.N. Bilmen, Hukuk..u İslamiye ve İstilahat-ı Fıkhiyye Kamusu. Mehmed Vehbi, Ahkam_ı Kur'aniye, İstanbul, 1971. Abdullah Nasih Ulvan, Terbiyet'ul Evlad Fi'l-İslam, Kahire, 1981. Lütfi Doğan, Toplumun Temelini Sarsan Belli Başlı Problemler, Ankara, 1988. 134