T.C. AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ TIBBİ BİYOLOJİ VE GENETİK ANABİLİM DALI TIBBİ BİYOLOJİ VE GENETİK LABORATUVARI UYGULAMA KILAVUZU ANTALYA 2017-2018 HAZIRLAYANLAR: Prof. Dr. İbrahim KESER Prof. Dr. Sibel BERKER KARAÜZÜM Prof. Dr. Osman Nidai ÖZEŞ Arş. Gör. Mükerrem Hale TAŞYÜREK Arş. Gör. Elanur YILMAZ Arş. Gör. Dr. Ceren HANGÜL Prof. Dr. Salih ŞANLIOĞLU Arş. Gör. Yunus Emre EKŞİ Prof. Dr. Özgül ALPER Arş. Gör. Habibe Sema ARSLAN Prof. Dr. Fahri UÇAR Prof. Dr. Ahter Dilşad ŞANLIOĞLU Doç. Dr. Burçak YOLDAŞ ÇELİKTEN Doç. Dr. Esra MANGUOĞLU Arş. Gör. Gamze KOÇAK Arş. Gör. Pınar BAHŞİ Arş. Gör. Tuğba KARAMAN MERCAN Yrd. Doç. Dr. Sezin YAKUT UZUNER Önemli Telefonlar: Tıp Fakültesi Dekanlık :249-6900 Teknik Destek :6947 Anabilim Dalı Sekreterliği :249-6970 Fakülte Güvenlik :2747 Polis İmdat :155 Yangın :110 Ambulans :112 İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ ii LABORATUVAR YERLEŞİM DÜZENİ iii LABORATUVAR DÜZENİ VE GEREKLİ KOŞULLAR iv LABORATUVARDA UYULMASI GEREKEN KURALLAR v SİZİN İÇİN vi TAKVİM viii PRATİK 1: HASTA HIKAYESI ALIMI VE DNA İZOLASYONU 1 PRATİK 2: PZR UYGULAMALARI VE PZR İLE TANISI KONAN HASTALIKLARIN RAPORLANDIRILMASI 9 PRATİK 3: AGAROZ JEL ELEKTROFOREZİ 19 PRATİK 4: RFLP UYGULAMALARI VE RFLP İLE TANISI KONAN HASTALIKLARIN RAPORLANDIRILMASI 27 PRATİK 5: DNA DİZİ ANALİZİ VE DNA DİZİ ANALİZİ İLE TANISI KONAN HASTALIKLARIN RAPORLANDIRILMASI 35 PRATİK 6: MİKROSKOP KULLANMA BECERİSİNİN KAZANILMASI 44 PRATİK 7: GEN KLONLAMA VE BAKTERİYE TRANSFORMASYON 54 PRATİK 8: MİTOZ BÖLÜNME 64 PRATİK 9: HİKAYE ALIMI, PEDİGRİ VE KROMOZOM ELDESİ I 70 PRATİK 10: KROMOZOM ELDESİ II 75 PRATİK 11: KROMOZOMLARIN BANTLANMASI VE TANIMLANMASI 78 PRATİK 12: SİTOGENETİK BULGULARIN RAPORLANDIRILMASI 84 i ÖNSÖZ Sevgili Öğrenciler, Tıbbi Biyoloji ve Genetik Laboratuvar Uygulamaları (Pratikleri), diğer anabilim dalları ile ortak kullanılan laboratuar mekanlarında gerçekleştirilecektir. Bu durum bize, laboratuvarda yaşanabilecek her türlü kazaya açık olduğumuzu, bu nedenle en küçük çalışma ilkesini ve güvenlik kuralını göz ardı etmememiz gerektiğini söylemektedir. Pratikten Sorumlu Öğretim Üyesi ve Araştırma Görevlilerinin uyarılarına kesinlikle uyulmalıdır. Laboratuvarda temel çalışma ilkeleri ve güvenlik kurallarının öğrenilmesinin yanı sıra, her bir deney araç-gereci ve kimyasal maddenin güvenli şekilde nasıl çalışılacağı konusunda bilgi gerekir. Bu bilgileri her pratikten sorumlu öğretim üyesi, araştırma görevlisi hocalarınızdan edinebilecek ve bilgilere elinizdeki bu kılavuzdan ulaşabileceksiniz. Sağlıklı ve amacına uygun, sonuçlarının kalıcı ve geleceğe temel oluşturması bakımından yararlı bir pratik çalışması yapabilmek; Öğretim Üyesi, Araştırma Görevlisi ve siz öğrencilerin istekli, dikkatli ve titiz çalışmasına, uyumlu davranış ve tutumlarına bağlıdır. Elinizde bulunan Tıbbi Biyoloji ve Genetik Laboratuvarı Uygulama Kılavuzundaki kuralları ve bilgileri laboratuvara girmeden önce okumanız ve öğrenmeniz gerekmektedir. Pratiklerin değerlendirmesi; öğrencinin her pratikteki tutum ve davranışı, laboratuar ilkelerine uyup uymadığı, devamsızlıkları ve ilgili ders kurulu sonunda yapılan Pratik Sınav notundan oluşacaktır. Bu yüzden, bugün multidisipliner biçimde baş döndürücü bir hızla gelişen Tıbbi Biyoloji ve Genetik biliminde, teorik bilgilerin pratiklerle pekiştirilmesi ve tartışılması, kalıcılığının sağlanması, yarınlarınıza yön vermesi bakımından, büyük önem taşımaktadır. Hepinize sağlıklı ve başarılı bir eğitim-öğretim dönemi diliyorum. Saygılarımla, Prof. Dr. İbrahim KESER Tıbbi Biyoloji ve Genetik Anabilim Dalı Başkanı ii LABORATUVAR YERLEŞİM DÜZENİ iii LABORATUVAR DÜZENİ VE GEREKLİ KOŞULLAR 1- Laboratuvar Altyapısı: Laboratuvarın kuruluş amacına göre bulunması gereken araçgereç ve cihaz altyapısı ve sarf malzemelerinden oluşur. Eğitim Laboratuvarı’mızda başta mikroskoplar ve kapalı devre görüntülü sistem olmak üzere, değişen pratiklere göre, santrifüj, su banyosu, PZR cihazı (Thermal Cycler), UV-Transillimunatör, Elektroforez seti gibi hem elektrik hem kimyasal hem de fiziksel özellikli cihazlar ile kan gibi biyolojik materyallerin zaman zaman yer alması, 2- Deney Hakkında Bilgi, Hazırlık ve İşlem Basamakları: Deneyle ilgili önceden bilgi toplama, kılavuzu okuma ve varsa öğrenciye ait gerekli malzemeleri temin etme, deneysel malzemelerin hazırlanması, deneyin işlem basamaklarının bilinmesi, 3- İyi Uygulama; Dikkat, Özen ve Temizlik: Deneyin başarılı olabilmesi için, laboratvuara giriş yaptıktan sonra, laboratuvar çalışma ilkelerine ve yapılan uyarılara uyulması, dikkatli ve özenli çalışılması, kendinizin ve arkadaşlarınızın riske atılmaması, deneysel düzeneklerden zarar görmemek için temiz çalışılması, 4- Tartışma ve Raporlandırma: Deney sonuçlarının ilgili teorik bilgilerle değerlendirilmesi, harmanlanması, deneyin amacına ulaşıp ulaşmadığı, neden ve sonuç ilişkisinin tartışılması, çıkan sonucun raporlandırılması ve kalıcı bilgiye dönüştürülmesi, 5- Bilginin Aktarılması: Edinilen bilimsel bilgilerin, gelecek kuşaklara aktarılması. iv LABORATUVARDA UYULMASI GEREKEN KURALLAR 1- Laboratuvara zamanında gelinmelidir. 2- Laboratuvara mutlaka önlükle girilmelidir. 3- Laboratuvara yiyecek ve içecek getirilmemelidir. 4- Laboratuvar saatini etkin geçirmek için, deney akışına ve zamanlarına uyulmalıdır. 5- Laboratuvarda not tutmak için kalem ve kağıt bulundurulmalıdır. 6- Laboratuvarda bulunan malzemeler deney dışı kullanılmamalı ve koklanmamalıdır. 7- Laboratuvarda dikkat dağıtıcı hareketler ve gürültü yapılmamalıdır. 8- Laboratuvarda izinsiz olarak elektrikli cihaz, araç-gereç ve kimyasal madde kullanılmamalıdır. 9- Deney yapanlar mutlaka eldiven giymeli, gerekli durumlarda maske ve koruyucu gözlük kullanmalıdırlar. 10- Laboratuvarda ortaya çıkan atıklar, uygun biçimde atık kaplarına atılmalıdır. 11- Laboratuvar çalışması bittikten sonra, laboratuar bir sonraki grup ve kendiniz için temiz ve düzenli bırakılmalıdır. v SİZİN İÇİN “Tıbbi Biyoloji ve Genetik Laboratuvarı Uygulama Kılavuzu”, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Tıbbi Biyoloji ve Genetik Dersi uygulamalarında yol gösterici olarak hazırlanmıştır. Laboratuvar; kelime olarak Latince “laborare”den (“çalışmak”tan) köken almakta olup, bilimsel, teknik araştırma ve inceleme yapmak için gerekli araç, gereç ve düzeneklerin bulunduğu, “toplam kalite standartları” ile çalışılan yer olarak tanımlanmaktadır. Laboratuvarlar genel olarak 3 grup altında toplanırlar; Eğitim Laboratuvarları: Temel eğitim, lisans veya lisansüstü eğitim amaçlı laboratuvarlardır. Şuan sizin bulunduğunuz laboratuvar buna en güzel örnektir. Araştırma Laboratuvarları: Bilim Laboratuvarları: Üniversitelerde ve Enstitülerde bilimsel soruları aydınlatmak için kurulan laboratuvarlar Sanayi Laboratuvarları: Üretimde ilerleme sağlayacak laboratuvarlar olup, sanayi ve üniversite işbirliği içinde çalışırlar. 3- Rutin Analiz ve Tetkik Laboratuvarları: İnsanların günlük yaşamda karşılaştıkları sağlık sorunlarına klinik yaklaşımda destek olan, doğum öncesi ve sonrası örneklerle verilerin elde edildiği laboratuvarlardır. Bir bilimsel çalışmadan beklenen sonuçların elde edilmesi; probleme ilişkin sorunun sorulması, dikkatli gözlem ve kontrollü deneyin yapılması, sonuçların değerlendirilmesi ve bu sonuçların benzer çalışmalarla tartışılması esasına dayanır. Bu amaçla, laboratuvarlar; hem eğitim, hem araştırma hem de rutin analizlerin bilimsel yöntemlerle yapıldığı uygulama alanlarıdır. Çalışmalardan iyi ve kesin sonuç alınmasının en önemli koşulları, deney araç ve vi gereçlerinin eksiksiz olması, laboratuvarın temiz olması, yapılacak çalışma hakkında önceden bilgi edinilmesi ve çalışma protokolünün hazır bulundurulmasıdır. “Aktif eğitim-aktif insan” ilişkisi çerçevesinde, laboratuvar çalışmalarına hazırlanmak, ilgili konu hakkında önceden araştırma yapmak, grup çalışmaları içinde ulaşılan sonuçları tartışmak, kişinin özgüvenini kazanmasına katkıda bulunacak ve öncelikle kendisine, sonra da çevresine saygı duymasını geliştirecektir. Çalışmaya başlamadan önce ön bilgilerin dikkatlice okunması, kılavuzda belirtilen yöntemlerin titizlikle izlenmesi, gözlemlerden çıkarılan sonuçların kısaca not edilmesi ve çizimlerin yapılması gelecekte de bu bilgilerin kullanılmasına olanak sağlayacaktır. vii TAKVİM A GRUBU B GRUBU PRATİK NO TARİH SAAT TARİH SAAT 1 23.10.2017.PZT 10:30-12:20 23.10.2017.PZT 13:30-15:20 2 24.10.2017.SALI 8:30-10:20 24.10.2017.SALI 15:30-17:20 3 25.10.2017.ÇRŞ 15:30-17:20 25.10.2017.ÇRŞ 10:30-12:20 4 30.10.2017.PZT 13:30-15:20 30.10.2017.PZT 10:30-12:20 5 31.10.2017.SALI 15:30-17:20 31.10.2017.SALI 13:30-15:20 01.11.2017.ÇRŞ 13:30-15:20 01.11.2017.ÇRŞ 13:30-15:20 03.11.2017.CUMA 14:30-17:20 03.11.2017.CUMA 14:30-17:20 6 08.11.2017.ÇRŞ 9:30-11:20 08.11.2017.ÇRŞ 13:30-15:20 7 20.11.2017.PZT 13:30-15:20 22.11.2017.ÇRŞ 13:30-15:20 8 27.11.2017.PZT 8:30-10:20 24.11.2017.CUMA 13:30-15:20 9 02.01.2018.SALI 10:30-12:20 02.01.2018.SALI 8:30-9:20 10 05.01.2018.CUMA 13:30-15:20 05.01.2018.CUMA 10:30-11:20 11 08.01.2018.PZT 13:30-15:20 09.01.2018.SALI 9:30-11:20 12 11.01.2018.PRŞ 8:30-10:20 11.01.2018.PRŞ 10:30-12:20 15.01.2018.ÇRŞ 13:30-15:20 15.01.2018.ÇRŞ 13:30-15:20 19.01.2018.CUMA 8:30-12:20 19.01.2018.CUMA 8:30-12:20 PRATİK SINAV TEORİK SINAV PRATİK SINAV TEORİK SINAV viii PRATİK 1: HASTA HİKAYESİ ALIMI VE DNA İZOLASYONU A) DENEYİN AMACI: Genetik temelli bir hastalık için klinik ön tanı ile başvuran hastadan bireysel ve ailesel öykü almak ve periferal kandan genomik DNA izolasyonu gerçekleştirerek, izole edilen DNA’yı agaroz jelde görüntülemek. B) GEREKLİ MALZEMELER: 1. K3-EDTA’lı tüp 2. Genomik DNA izolasyon kiti 3. Mikropipet ve steril pipet uçları 4. Steril, DNaz içermeyen 1,5 ml mikrosantrifüj tüpleri 5. Mikrosantrifüj 6. Su banyosu (55°C) 7. Etanol (%96-100) C) GENEL BİLGİLER: Hasta hikayesi (anamnez), bir sağlık sorunu için başvuran hastanın kendisinden veya sağlık kurumuna başvuran kişiden bireysel veya ailesel bilgi alınmasıdır. Anamnez alırken, mevcut sorunun ve geçmiş hikayenin sorgulanmasına, varsa ön tanının belirtilmesine dikkat edilmelidir. Hasta bilgileri ve klinik ön tanı, hastaya uygulanan genetik testin seçimi ve uygulanan genetik testin sonucunun yorumlanması ve genetik danışma verilmesi açısından önemlidir. Son yıllarda hızla gelişmekte olan ve birçok hastalığın tanısında yararlanılan moleküler genetik tekniklerin ilk aşaması, genomik DNA izolasyonudur. Kan örneği almak ve kandan DNA izole etmek nispeten kolay olduğu için, genelde periferal kan hücrelerinden DNA izolasyonu tercih edilmektedir. Bunun dışında başka doku ya da hücrelerden de DNA izolasyonu yapmak mümkündür. Örneğin; fibroblast, saç, kıl, kemik iliği, amniyosentez materyali, koryonik villus dokusu gibi materyaller de kullanılmaktadır. Periferik kandan genomik DNA elde etmek için kullanılan teknik dört aşamalıdır. Birinci aşama; kanda sayısal olarak fazla bulunan ve çekirdek içermeyen 1 eritrositlerin parçalanarak ortamdan uzaklaştırılmasıdır. İkinci aşama; çekirdekli lökositlerin parçalanması ve hücre içindeki proteinlerin sindirilmesidir. DNA, nükleus içerisinde kromozomlar halinde sıkı paketlenmiş (Şekil 1) olarak bulunduğu için, bu aşamada nüklear membran ve plazma membranı parçalanır, kromozom paketi açılarak DNA’nın açığa çıkması sağlanır. Üçüncü aşama; sindirilen membran, protein ve diğer hücre parçalarının uzaklaştırılması ve DNA’nın alkol ile çöktürülmesidir. Dördüncü aşama ise, elde edilen DNA’nın uygun bir solüsyon içerisinde (steril distile su, Tris-EDTA tamponu) çözülerek saklanmasıdır. DNA, kısa süre içinde bir genetik testte kullanılacak ise +40C’de, uzun süre saklanacak ise –200C’de veya –80 0C’de saklanmaktadır. Bu teknik kullanılarak 10 ml periferik kan örneğinden yapılan DNA izolasyonu sonrasında yaklaşık olarak 600 mikrogram DNA elde edilebilmektedir. Şekil 1. Hücre, kromozomlar ve DNA 2 Genomik DNA izolasyonu yukarıda anlatıldığı gibi geleneksel yöntemlerle yapılabildiği gibi, ticari olarak satılan “Genomik DNA İzolasyon Kiti” kullanılarak da yapılabilmektedir. Genomik DNA izolasyon kiti, hızlı ve verimli bir şekilde DNA izolasyonu yapılabilmesi için dizayn edilmiş ürünlerdir. Kit kullanılarak çok az miktarlardaki biyolojik örneklerden yüksek miktarda ve yüksek saflıkta DNA elde edilebilmektedir (Tablo 1). Tablo 1. Genomik DNA izolasyon kiti kullanılarak DNA izolasyonu yapılabilen örnekler ve miktarları Kullanılacak örnek Memeli hücresi ya da memeli Kullanılacak örnek miktarı 5x106 hücre, ≤25 mg doku (dalak dokusu için dokusu ≤10 mg) Kan Bakteri ≤200 µl ≤2 × 109 hücre Maya ≤5 × 107 hücre Buccal swab Ağız içi mukozasına ucu pamuklu bir çubuğun (swab) sürülmesi yoluyla alınan doku örneği Parafine gömülmüş doku kesiti 1-8 doku kesiti (2-15 µm kalınlıkta, 20-50 mm2’lik yüzey alanı olan) Tükürük ≤4 ml Kağıt üzerindeki kan damlası 2–5 parça (2–3 mm büyüklüğe sahip) Piyasada farklı firmalara ait birçok genomik DNA izolasyon kiti satılmaktadır. Bu genomik DNA izolasyon kitlerinin uygulanış yöntemlerinde ufak farklılıklar olsa da (kullanılacak solüsyon miktarı, santrifüj hızı ya da santrifüj süresi gibi), temelde tüm kitler aynı “spin-kolon temelli santrifügasyon” prosedürünü kullanmaktadır (Şekil 2, Tablo 2). Bu prosedüre göre öncelikle DNA’nın elde edileceği hücreler sindirilerek “hücre lizatı” hazırlanır. Hazırlanan lizat kolondan geçirilir ve DNA’nın kolona bağlanması sağlanırken, istenmeyen moleküller yıkanarak kolondan uzaklaştırılır. En son olarak genomik DNA kolondan ayrılır (elüe edilir) ve temiz bir tüpte toplanır. 3 Örnek üzerine Sindirim tamponu ve Proteinaz K eklenerek hücre lizatının hazırlanması Hücre lizatı üzerine Bağlama Tamponu ve Etanolün eklenmesi Hazırlanan karışımın kolondan geçirilmesi Yıkama Tamponu ile kolonun yıkanması Yıkama Tamponu ile kolonun tekrar yıkanması Ayrıştırma Tamponu ile DNA’nın kolondan ayrılması Şekil 2. Spin-kolon prensipli DNA izolasyon yöntemi 4 Tablo 2. Genel olarak genomik DNA İzolasyon Kiti’nin içinde yer alan malzemeler İçerik Proteinaz K (20 Kullanım Amacı Hücre sindirimi ve protein degredasyonu yapar. mg/ml) RNaz A (20 mg/ml) RNA moleküllerini sindirir. Sindirme Tamponu Hücrelerin sindirimi sırasında protein degredasyonu yapar (Digestion Buffer) ve Proteinaz K enziminin aktivitesini artırmaya yardımcı olur. Bağlama Tamponu Açığa çıkan DNA moleküllerinin silika membrana (Binding Buffer) bağlanmasını sağlar. Yıkama Tamponu Kolona bağlanmış olan DNA’yı kolondan ayırmadan, (Wash Buffer) diğer moleküllerin uzaklaştırılmasını sağlar. Ayrıştırma Tamponu Kolona bağlanmış olan DNA’yı kolondan ayırır. İçeriği; (Elution Buffer) 10 mM Tris-HCl, pH 9.0, 0.1 mM EDTA. Spin kolon DNA moleküllerinin bağlanabileceği silika membran yapısına sahiptir. Toplama tüpleri Santrifüj sonrası kolondan süzülen sıvının toplanması için kullanılır. D) DENEYİN YAPILIŞI: I. Aşama: Örnek hazırlama ve ön işlemler DNA’nın elde edileceği biyolojik materyal temiz bir mikrosantrifüj tüpüne alınır ve üzerine Sindirim Tamponu ve Proteinaz K eklenerek karıştırılır. Proteinaz K enziminin aktivitesinin artması ve etkin bir şekilde protein degredasyonu yapabilmesi için karışım kullanılan kitin protokolüne göre 55-700C sıcaklık aralığında 10-15 dakika süreyle bekletilir. Elde edilen hücre lizatına RNaz A eklenerek oda sıcaklığında 2-5 dakika tutulur. Daha sonra hücre lizatının üzerine Bağlama Tamponu ve Etanol (%96 ya da %100) eklenerek ikinci aşamaya geçilir. 5 II. Aşama: DNA’nın kolona bağlanması Kitin içerisinden çıkan kolon, toplama tüpünün içine yerleştirilir. Kolonun içine bir önceki aşamada hazırlanan hücre lizatı eklenir ve 10.000 rpm hızda 1 dakika santrifüj edilir. Bağlama Tamponu ve Etanol sayesinde hücre lizatı içinde bulunan DNA, kolonun içindeki silika yapılı membrana bağlanır ve geri kalan sıvı kolondan süzülerek alttaki toplama tüpünde toplanır. Santrifüj sonrası altta toplanan bu sıvı atılır ve kolon temiz bir toplama tüpünün içine yerleştirilir. III. Aşama: DNA’nın yıkanması Kolonun içine Yıkama Tamponu eklenir ve 10.000 rpm hızda 1 dakika santrifüj edilir. Böylece kolona bağlanmış olan DNA, diğer hücre parçalarından temizlenir. Kolondan süzülerek altta toplanan sıvı atılır ve kolon temiz bir tüpe alınarak tekrar yıkama işlemi yapılır. IV. Aşama: DNA’nın toplanması Kolon temiz bir tüpe alınır ve üzerine Ayrıştırma Tamponu (10 mM Tris-HCl, pH 9.0, 0.1 mM EDTA) eklenerek 1 dakika oda sıcaklığında tutulur ve en yüksek devirde santrifüj edilir. Bu tampon sayesinde kolona bağlanmış olan DNA’nın kolondan ayrılması sağlanır ve DNA kolondan süzülerek alttaki tüpte toplanır. Elde edilen DNA kısa süreliğine +4°C’de, uzun süreliğine –20°C’de saklanabilir ve daha sonraki deneylerde (elektroforez, RFLP, PZR, DNA dizi analizi vs.) kullanılır. Elde edilen DNA miktarının hesaplanması DNA izolasyonu sonrasında elde edilen DNA’nın miktarı spektrofotometre cihazı kullanılarak belirlenir. Bunun için DNA’nın 260 nm dalga boyundaki UV absorbansı ölçülür ve aşağıda verilen formül ile DNA miktarı hesaplanır. DNA (µg/ml) = A260 × 50 × sulandırma faktörü = ? A260/A280 = 1.8 = ? 6 Farklı örneklerde genomik DNA izolasyon kiti ile elde edilen yaklaşık DNA miktarları Tablo 3’de verilmektedir. Kullanılan Örnek Kullanılan Örnek Elde Edilen DNA Miktarı Miktarı E.coli hücresi 2 × 109 10–30 µg HeLa hücresi 5 × 106 20–40 µg Kan 200 µl 3–10 µg Fare karaciğer dokusu 25 mg 10–30 µg Fare dalak dokusu 10 mg 10–40 µg Tablo 3. Farklı örneklerde genomik DNA izolasyon kiti ile elde edilen yaklaşık DNA miktarları 7 Notlarınız için bu sayfayı kullanabilirsiniz 8 PRATİK 2: PZR UYGULAMALARI RAPORLANDIRILMASI VE PZR İLE TANISI KONAN HASTALIKLARIN A. Polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) (Polymerase Chain Reaction - PCR) Polimeraz zincir reaksiyonu (PZR); deneysel ortamda çoğaltılmak istenilen herhangi bir DNA bölgesinin, çoğaltılmak istenilen bölgeye uygun olarak hazırlanan oligonükleotid primerler tarafından yönlendirilerek, enzimatik tekrarlayan reaksiyonlarla kopyalarının sentezlenmesine dayanan bir yöntemdir.PZR prensip olarak, çift iplikli bir DNA’nın çoğaltılmak istenilen bölgenin her iki zincirine özgün olarak düzenlenen iki oligonükleotid primerin bağlanması ve uzaması esasına dayanır. Öncelikle kalıp DNA molekülleri yüksek sıcaklıkta denatüre edilerek tamamlayıcı kalıp DNA’nın iki zincirinin birbirinden ayrılması sağlanır. Sonra primerlerin tek iplikli DNA molekülleri üzerinde kendilerine tamamlayıcı (komplementer) olan bölgelerle, primerlere özgün olarak belirlenen sıcaklıklarda birleşmesi sağlanır. Primerlerin komplementer DNA dizilerine bağlanmasından sonra DNA polimeraz enzimi, uygun tampon, MgCl2 ve dört çeşit deoksiribonükleotit trifosfat (dNTP) varlığında, primerlerin serbest 3’OH uçlarından uygun sıcaklık koşullarında uzamasını sağlar. Böylece kalıp DNA ipliğine tamamlayıcı olan yeni DNA molekülü sentezlenmiş olur. Çoklu ısısal döngü ile aynı şekilde çok sayıda kopya sentezlenmesi sağlanmış olur (Şekil 1). Kopya Ürün Döng Sayısı (2n) ü Sayısı 0 1 1 2 2 4 3 8 4 16 5 32 6 64 7 128 8 256 9 512 10 1.024 20 1.048.576 30 1.073.741.824 Şekil 1. Polimeraz Zincir Reaksiyonunun basamakları. 9 PZR’ın temel bileşenleri: a. Kalıp DNA olarak kullanılan ana DNA molekülü b. DNA polimeraz enzimi c. Primerler d. dNTP e. PZR Tamponu f. MgCl2 a- Kalıp DNA: İlgili geni çoğaltılmak istenilen canlıdan elde edilen DNA örneğidir. b- DNA Polimeraz: DNA’nın çoğaltılması işleminde kullanılan ve primerlerin 3’OH gruplarına ortamda bulunan serbest dNTP’leri ekleyen enzimdir. PZR reaksiyonu ısıya dayalı döngülerden oluşan bir enzimatik reaksiyon olduğu için doğada yüksek ısıda yaşamına devam edebilen (termofil) bakterilerden elde edilen enzimlerdir. Örneğin bir termofil bakteri olan Thermus aquaticus’dan izole edilen ve yüksek sıcaklıklarda çalışabilen Taq DNA polimeraz enzimi en sık kullanılan DNA polimeraz enzimlerinden biridir. Bu enzim DNA’nın denatürayon sıcaklığı olan yüksek ısılarda (95˚C) aktivitesini koruyabilmektedir. Standart bir reaksiyon için 1-2,5 ünite enzim kullanılır. Enzimin standart aktivitesi, her bağlandığı primerin 3’OH ucuna ortamda serbest bulunan dNTP’lerden dakikada ortalama 1000 baz ilavesidir. c- Primerler: DNA’nın çoğaltılması için, kalıp DNA’ya komplementer ( tamamen tamamlayıcı) olan primerlere gereksinim vardır. Primerler laboratuvar ortamında yapay olarak sentezlenen dNTP’lerden oluşan nispeten kısa zincirli, uzama işlemi için gerekli serbest 3`OH ucuna sahip DNA molekülleridir ve ortalama 15-30 nükleotit uzunluğundadırlar. Primer Tasarımı: Primer tasarımı yaparken çoğaltılması istenen DNA dizisi üzerindeki spesifik bölgelerden yararlanılır. Bu bölgelere komplementer olan primerler dizayn edilir. Sentezlenen primer dizisinin genomda başka bağlanabileceği bölgeler olup olmadığını da kontrol etmek gerekir. İstatiksel olarak bir primerin ikinci bir benzer bağlanma bölgesinin olması çok düşük bir olasılıktır. Ancak bu olasılık benzer yapıda protein veya tekrarlayan bölgelerin varlığı sebebiyle beklenenden yüksek olabilmektedir. 10 Tasarım yapılırken mümkün olduğunca 4 bazın eşit sayıda kullanımına dikkat edilmelidir. Primerlerin baz dizilenmesinde; Guanin, Sitozin (GC) miktarı ve primerlerin yapışması için gerekli sıcaklık miktarı (Tm) arasında çok iyi bir denge kurmak gerekir. Bu dengenin sağlanamadığı durumda PZR uygulamalarından başarı beklemek mümkün olmamaktadır. Tasarlanan primerin son 4-7 bazının G veya C içeriğinin fazla olması özgün bağlanma olasılığını arttırır. Primer konsantrasyonunun 0,1-0,5 µM arasında olması sistemin iyi çalışması için gereklidir. Yüksek primer konsantrasyonu primerlerin yanlış bağlanmasına ve özgün olmayan DNA bantlarının üretilmesine sebep olur. Ayrıca primer-dimer oluşumunu teşvik ederek elde edilecek ürünün az olmasına sebep olmaktadır. d- dNTP (deoksiribonükleotit trifosfat) karışımı: Yüksek saflıkta ticari olarak tek tek veya karışım halinde sağlanan dATP, dGTP, dTTP ve dCTP molekülleridir. Normal koşullarda PZR 100-200 µM dNTP konsantrasyonu ile gerçekleştirilir. Optimal dNTP konsantrasyonu: MgCl2 konsantrasyonuna, reaksiyon koşullarına, primer konsantrasyonuna, çoğaltılacak ürünün boyuna, PZR döngü sayısına bağlıdır. e- Tamponlar ve MgCl2: Enzime (DNA polimeraz) özgü tamponlar kullanılır (Genellikle KCl ve Tris HCl içeren tamponlar). Çoğunlukla satın alınan enzimle birlikte 10X konsantrasyonda sağlanabilmektedir. PZR uygulamalarında genel olarak 10-50 mM arasında Tris-HCl tampon çözeltisi (pH 8.3-8.8) kullanılır. MgCl2’ün PZR’nun verimi üzerine etkisi: Mg+2 iyonları dNTP’ler ile çözünebilir kompleksler oluşturur, polimeraz aktivitesini stimüle ederler ve primer-kalıp etkileşimi sağlarlar. Genellikle optimum MgCl2 konsantrasyonu 1.0-3.0 mM arasındadır. Düşük MgCl2 konsantrasyonu, ürün oluşumunda azalmaya, yüksek MgCl2 konsantrasyonu ise spesifik olmayan ürün birikimine yol açar. MgCl2 içeren tamponlar kullanılıyorsa ayrıca MgCl2 kullanıma gerek yoktur. 11 PZR cihazları (Thermal Cycler) PZR farklı sıcaklık derecelerini istenilen sürelerde otomatik olarak ayarlayabilen özel aletlerde gerçekleştirilir. PZR cihazlarında, DNA’nın çoğaltılması tekrarlayan ısısal döngü uygulanarak gerçekleşir (Şekil 2). Şekil 2. PZR cihazı (Thermal cycler) PZR Döngüleri: İlk Denatürasyon 95oC 1- Denatürasyon 95oC 2- Primerlerin bağlanması 5-15 dakika 1-2 dakika o 50-70 C o 1-2 dakika 3- Zincirin uzaması 72 C 1-2 dakika S o n Zincir Uzaması 72oC 7-10 dakika 20 - 45 döngü 1,2 ve 3 basamaklar 20 – 45 defa tekrarlayan döngüler şeklinde gerçekleştirilir. Son zincir uzaması 72oC 7-10 dakika’dır ve eksik kalan olası boşlukların DNA Polimeraz enzimi tarafından doldurulmasına 12 olanak sağlar. Çoğaltılmış ürünlerin görüntülenmesi ve doğrulanması için çeşitli yöntemler kullanılabilir. En sık kullanılanı agaroz jel elektroforezidir. Böylece çoğaltılmış ürünün boyutu belirlenebilir. PZR yönteminde çok küçük DNA miktarları bile çoğaltma (amplifikasyon) için yeterli olduğundan, örnek hazırlanması sırasında yanlışlıkla karışabilen yabancı DNA’dan dolayı (kontaminasyon) birçok yanlış DNA bandının elde edilmesi mümkündür. Bu kontaminasyon pipetleme ve PZR örneklerinin eklenmesi esnasında meydana gelebilir. Bu sebeple çalışırken çok dikkatli ve özenli olmak gerekir. PZR’de kontaminasyondan korunmak için alınabilecek çeşitli önlemler: PZR çalışması, steril kabinde veya özel bir laboratuvarda yapılmalıdır. Kullanılacak malzeme ve materyallerin, çözeltilerin steril edilmeleri ve steril malzemelerin kullanılması gerekir. Araştırıcılar, kontaminasyonu engellemek amacı ile eldiven, önlük, koruyucu gözlük vb kullanmalıdır. PZR Optimizasyonu: PZR teknolojisinin gelişmesiyle çok farklı PZR uygulamaları da ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, yeni başlatılacak bir PZR uygulamasının düzenli ve başarılı bir şekilde çalışması için her laboratuarda yeniden ayarlanması gerekmektedir. Eğer PZR şartları yeni PZR uygulaması için uygun bir şekilde yeniden ayarlanmazsa bazı problemlerle karşılaşılabilmektedir. Örneğin; A) PZR’den beklenen miktarda ürün elde edilemeyebilir veya hiç ürün elde edilemeyebilir. B) Primerlerin yanlış bağlanmasından dolayı istenmeyen yanlış DNA bölgeleri çoğaltılabilir. C) Primer-dimer oluşumu ortaya çıkabilir ve bu oluşumlar çoğaltma işlemini yavaşlatır. 13 ÖRNEK PZR YAPILIŞI GEREKLİ MALZEMELER; PZR Kimyasalları Pipetler ve Pipet uçları (1 µl, 20 µl, 200 µl) 200 µl’lik PZR tüpü Thermal Cycler Hedef gen: Ailesel Akdeniz Ateşi (FMF) hastalığına sebep olan MEFV Genine AMAÇ: Deney amacımız MEFV geninin 10 numaralı ekzonunun PZR ile çoğaltılması. BASAMAKLAR 1- Ailesel Akdeniz Ateşi (FMF) hastalığına sebep olan MEFV Genine ait baz dizisinin elde edilmesi. Gene ait bilgiler internette bulunan çeşitli veri tabanlarından elde edilebilir. Burada kullanılan gene ait genel bilgiler www.ensembl.org adresinden alınmıştır. Benzer bilgiler UCSC, NIH gibi çeşitli biyoinformatik içerikli web sayfalarından elde edilebilir. Gerekli bilgi internet üzerinden sürekli yenilenmekte ve gerekli değişiklikler yapılmaktadır. Bu sebeple sürekli değişen verilerin varlığı, verinin büyüklüğü ve çeşitliliği de dikkate alınarak çevrimiçi olarak ve ücretsiz sunulmaktadır. 14 2- MEFV Geni Ekzon 10 bölgesine uygun primerler hazırlanması. Bu amaçla çeşitli internet sayfaları veya bu amaçla hazırlanmış programlar kullanılabilir. İnternette bulunan program ile (http://ihg.gsf.de/ihg/ExonPrimer.html) uygun primerler dizayn edilerek sentezi sağlanır. CCTTAGCTCT CAGGCCCAGT GGCCTGTTTG CTTCCTCACT GGATGGAAGT CGGGGGAGGA CAAGCTAGGA AGTGGGCAGA GTCTAACTGA GAACTCGCAC ATCTCAGGCA AGGGCTGTGT CCGCTGTGCT TTGTGATACC TCTGTGTAAG MEFV Geni İleri Primeri CAACTTGGGT TTGCCATTCA GGGGGTTTTT GGCCACCAGA CACGGCTGCG AGTCCCCGCT CCAGTTGACG GTACCTGTGT GCGTGATTCC TTCTGGGCAC CCCCAGGCCT CAGGCAGCCG GCCAGGACTC CCATGAAAGG AAGAGCCCGG CTGCCACAGT GTAAGCGCCA CCTGAAGCAG GGATCACGAT GAGCCCATCT GCCTCATCTG AAGGCCACCG GGTGCGCCCC ATTGAGGAGG GGCACTCCCT GCCTGTGGGC TCTTCTCTGC GCCTTACTTC ATTCTTGGGC AGGGGAGCTA AGGTATGGCT CCTTTGGCAA ATTTTCCCAA TGGAAATGGC CAGGTTTATG GAATCCAGAG TTCAGCCATT CAACTCTGGG AAGAACACAA TTGCTCAGAG GCTCAGAGGA CCTCCCTCCT CCACTGCATG TCCCCAGGAA GCCACGCCCA GGAAGGAGAC TGCAGCTTCC CCGAGGCAGT CTCACCTGGC TGCCCCCGGT GAAGCCTAAG CCCCCAGCCC GTCCAGCTGC TCTTCTGTGA CAGTCTGAGT CAGGAGCACC TCGCCCTGGA ACACAAGGTA CAGGCACTTG GACACACTGG MEFV geni Geri Primeri TTGTTGGTGC TATAAACCAG ATCCAGGGGG AGTGCCTCTC CTTTCCTGAG 15 ATTAACCAGC TCCAGCAAAG AGCTGGCTTC AGCTCTGCTG CACCCCTCCC 450 baz 3- MEFV geni için PZR Kimyasal Protokolü: PZR’da kullanılan malzemeler ve miktarları, kullanıma hazır ticari KİT’ler halinde veya aşağıdaki örnekte olduğu gibi hazırlanabilmektedir. 1 örnek için kullanılacak miktar Son Konsantrasyon 10 x PZR Buffer 2.5 µl 1X 25mM MgCl2 2.0 µl 2.0 mM dNTP karışımı 0.5 µl 200 µM İleri Primer (10 uM) 1 µl 100 nM Geri Primer (10 uM) 1 µl 100 nM Taq Polimeraz (5U/ul) 0.2 µl dH2O 16.8 µl 1U DNA (50-100 ng/ul) 1 µl --------------------------------------------------------------------------------------------------Toplam Miktar 25 µl 16 PZR ISISAL DÖNGÜ 950C 2 Dakika 950C 30 Saniye 580C 45 Saniye 35 döngü 720C 1 Dakika 720C 7 Dakika +40C ∞ Şekil: MEFV geni için uygulanan PZR ısısal döngüsü örneği. 17 Notlarınız için bu sayfayı kullanabilirsiniz. 18 PRATİK 3: AGAROZ JEL ELEKTROFOREZİ Elektroforez Elektroforez, ortamın pH değerine göre (+) veya (-) olarak yüklenen biyomoleküllerin bir elektrik alanının etkisiyle hareket etmesini sağlayan bir tekniktir. Bu yöntemde biyomoleküllerin birbirinden ayrılması taşıdıkları elektriksel yüke, büyüklüklerine ve diğer fiziksel özelliklerine göre gerçekleşir. Birçok önemli biyolojik molekül (örn. aminoasitler, peptitler, proteinler, nükleotidler ve nükleik asitler) iyonlaşabilen gruplara sahiptir ve tampon çözeltisinde elektriksel olarak yüklü halde bulunurlar. Moleküllerin hareket etmesini sağlayan gücü jelin her iki tarafında bulunan aktif elektrotlar sağlar. Net yükün özelliğine bağlı olarak, yüklü partiküller katoda veya anoda doğru hareket eder. Elektriksel alanda pozitif yüklü moleküller (katyonlar) katoda, negatif yüklü moleküller (anyonlar) ise anoda doğru ilerler (Şekil 1). Şekil 1. Agaroz Jel Elektroforezi Yüklü moleküllerin sabit voltajdaki hareketi, sadece yük ve sürtünmeye bağlı olarak gerçekleşir. Jelde yürüyen lineer DNA parçaları veya küresel proteinler gibi benzer konformasyonlardaki bileşiklere etkiyen yer çekimi kuvveti aynı olduğundan, bu moleküller için yük ve kütle ayırt edici özelliklerdir. Elektrik alanı altında jelin porlarında hareket etmeye zorlanan makromoleküllerin hareket oranları şu faktörlere bağlıdır: 19 Alanın gücü Ortamın por büyüklüğü Moleküllerin büyüklüğü ve şekli Örneklerin göreceli hidrofobisitesi Kullanılan tamponun iyonik kuvveti ve sıcaklığı. Elektroforezin kullanım alanları arasında aşağıdakiler sıralanabilir: İzolasyon işleminin başarılı olduğunun teyit edilmesi Saflık kontrolü Molekül kütlesinin belirlenmesi Kalıtsal veya kalıtsal olmayan hastalıkların moleküler tanısı Günümüzde; yürütülecek örneğe ve amaca yönelik olarak yaygın olarak kullanılan elektroforez çeşitleri aşağıda listelenmiştir: 1. Agaroz Jel Elektroforezi Agaroz jel elektroforezi, genellikle nükleik asit moleküllerinin ayrımı, tanımlanması ve saflaştırılması için yaygın olarak kullanılan standart bir yöntemdir. 1.1. Agaroz Agaroz, bir deniz yosunu türünden elde edilen, oda sıcaklığında jel halde bulunan ve nükleik asitlerin geçebileceği büyüklükte porları olan kolloidal bir polisakkarittir Toz formundadır. Agarozdan elde edilen jelin yapısındaki porlu ortam, elektroforez sırasında bir nevi “moleküler elek” görevi görür; yüklenen örnekler, kullanılan agarozun konsantrasyonuna bağlı olarak jel içinde farklı hızlarda hareket eder. Nükleik asitlerin agaroz jelde ayrımı için genel olarak kullanılan agaroz konsantrasyonları %0,3 ile %3 arasında değişir. 1.2. Yürütme tamponu Belirli büyüklükteki bir DNA parçasının agaroz jeldeki elektroforetik hareketliliği elektroforez tamponunun kompozisyonuna, iyonik gücüne ve agaroz konsantrasyonuna göre değişir. Yaygın olarak kullanılan elektroforez tamponları TBE (Tris-Borat-EDTA), TAE (Tris-Asetat-EDTA) ve TPE (Tris-Fosfat- EDTA) solüsyonlarıdır ve genellikle konsantre solüsyonlar olarak hazırlanıp, oda sıcaklığında 20 saklanır. Bu tamponlar hem ortamın pH değerini stabil tutar, hem de içerdiği iyonlarla iletkenliği sağlar. Farklı konsantrasyonlarda hazırlanan agaroz ve/veya tampon solüsyonlar sayesinde 20 ila 50.000 baz çifti arasındaki büyüklüklere sahip DNA parçalarını ayırmak mümkündür. 1.3. Marker DNA ve Uygulanan Elektrik Gücü Elektroforez için belirli konsantrasyonda hazırlanan jelin kuyucuklarına yüklenerek, belirli bir voltaj altında yürütülen örneklerin hareketi, yüklenen materyalin molekül ağırlığına bağlıdır. Elektroforez sonunda elde edilen bantların molekül ağırlıklarının gözlenebilmesi için, jele bir ‘marker’ (belirteç; standart), yüklenmelidir. Marker bir çeşit ölçüttür ve belirli sayıda, ağırlığı bilinen DNA fragmentlerini içerir. Bu da elektroforez sonrasında, yüklenen örneğin hangi moleküler ağırlıkta olduğunu görebilmemizi sağlar (Şekil 2). Marker genellikle jelin en sağ ve/veya en sol yanındaki kuyucuklara yüklenir. M S S S Şekil 2. Agaroz jel elektroforezinde örneklerin ve marker’ın yürütmeden sonraki bant görüntüleri (M=Marker, S= Jele yüklenen DNA örneği). 1.4. Yükleme tamponu Elektroforeze tabi tutulacak örnekler, kuyucuklara yüklenmeden önce genellikle su, sükroz/gliserol ve boyadan (örneğin ksilen siyanol, bromofenol mavi, 21 bromokresol yeşil vb.) oluşan bir ‘yükleme tamponu’ ile karıştırılır, daha sonra kuyucuklara yüklenir. Yükleme tamponunun üç görevi vardır: - yüklenen örneğin yoğunluğunu arttırarak DNA’nın kuyuya eşit bir şekilde çökmesini sağlamak, - yüklenen örneği renklendirerek yükleme işlemini basitleştirmek, - elektrik alanında belirli bir hızda hareket eden örneğin bu hareketini çıplak gözle takip edebilmek. 1.5. Görüntüleme Yürütülen örneklerin büyüklüğünün ultraviyole (UV) ışık veren transilluminatör altında görüntülenebilmesi için, bu örneklerin Etidyum Bromür (EtBr) ile hazırlanmış agaroz jel elektroforezine tabi tutulması gerekmektedir. (Şekil 3). EtBr, DNA’ya interkalasyon ile bağlanan ve UV altında floresan sinyal veren katyonik ve mutajenik bir ajandır. İnterkalasyon, bir molekülün iki molekül (veya grubun) arasına geri dönüşümlü şekilde yerleşmesidir. EtBr, DNA çift zincirinin kısmen açılması ile bazların arasında aralanan bölgeye girerek DNA’ya bağlanır. Şekil 3. Agaroz Jel Elektroforezi Aşamaları. NOT !!! Etidyum Bromür, güçlü bir mutajen/karsinojendir ve toksiktir. Etidyum Bromür içeren jellere ve solüsyonlarla çalışırken mutlaka eldiven giyilmelidir. 22 2. Poliakrilamid Jel Elektroforezi (PAGE) Elektroforez çeşitleri arasında yaygın olarak kullanılan bir diğer yöntem ise Poliakrilamid Jel Elekteroforezi (PAGE)’ dir. Genellikle proteinlerin saflık kontrolü, molekül ağırlıklarının saptanması ve konsantrasyon çeşitliliğinin belirlenmesi amacıyla kullanılmaktadır. Ancak DNA ve RNA elektroforezleri için de kullanılabilir. Poliakrilamid jelin hazırlanmasında, sentetik bir madde olan akrilamid ile akrilamid türevi olan N-N’-metilen bisakrilamid kullanılır. Akrilamid ve bisakrilamid molekülleri jel oluşumu sırasında polimerleşir. Bu reaksiyonda akrilamid molekülleri yan yana bağlanarak düz zincirler oluştururken, bisakrilamid molekülleri iki akrilamid zinciri arasında çapraz bağlanmalar oluştururur. Böylece ağımsı ve porlar içeren bir yapı meydana gelir. Akrilamid miktarı ve akrilamid/bisakrilamid oranı ile molekül boyutu aralığı, jelin ayrıştırma kapasitesini belirler. Düşük konsantrasyonda hazırlanan poliakrilamid jeller daha büyük porlara sahiptir; dolayısıyla yüksek molekül ağırlığa sahip biyolojik moleküllerin analizi için uygundur. Yüksek konsantrasyonlarda ise küçük porlar oluşur ve düşük molekül ağırlıklı örneklerin ayrılmasında kullanılır (Şekil 4). Şekil 4. Poliakrilamid jel elektroforezinde oluşan porlar ve moleküllerin hareketi. 3. Değişken Alanlı (Pulsed Field) Jel Elektroforezi (PFGE) Değişken Alanlı Jel Elektroforezi (PFGE), büyük moleküllerin agaroz jelde elektroforetik ayrıştırılması için geliştirilmiş bir yöntemdir. Bu yöntemde jele vuruşlu, dalgalı ve dikey elektrik alanları uygulanır. Uygulanan akımın yönü belli aralıklarla değişir; böylece moleküller yön değiştirerek daha kolay hareket ederler ve molekül ağırlıklarına göre ayrışırlar. Küçük moleküller, uygulanan elektriksel alandaki değişikliklere daha çabuk uyum sağlarlar, dolayısıyla daha hızlı hareket ederler. Geleneksel agaroz jel elektroforezinde, jelde yürüme hızları hemen hemen aynı olan 20 kb’ den büyük DNA fragmentlerinin ayrıştırılması güçtür. PFGE yöntemi ile, 20 kb ile 10 mb arasındaki DNA fragmentleri rahatlıkla ayrıştırılabilir. Dolayısıyla, kromozomları jelde ayrı ayrı görebilmek mümkündür. 23 4. Kapiller (Kılcal) Elektroforez Kapiller elektroforez, yüksek ayrım gücüne sahip elektroforez tekniklerindendir. Küçük çaplı (25-75 µm) silika borular aracılığıyla gerçekleştirilir. Temel elektroforez mantığına dayalı olarak çalışır, ancak farklı ekipman gerektirir. Geleneksel elektroforeze kıyasla, analiz süresi daha kısadır, ayrım gücü daha fazladır, ve çok daha düşük hacimlerde malzeme kullanılarak gerçekleştirilebilir. Moleküler genetikte sıklıkla kullanılan DNA dizi analizi, günümüzde yaygın olarak kapiller elektroforez cihazları ile gerçekleştirilir. Örneğin Kistik Fibroz, müsküler distrofiler, Konjenital Adrenal Hiperplazi gibi hastalıkların tanısında bu yöntemden sıklıkla yararlanılır. AGAROZ JEL ELEKTROFOREZİ DENEYİNİN YAPILIŞI 1. %1’lik 150 ml agaroz çözeltisi için gerekli miktarda agaroz tartılıp TBE tamponu kullanılarak bir erlen içerisinde hazırlanır. 2. Örnek hafif çalkalanıp mikrodalga içerisine konulur ve berrak bir görüntü oluşana kadar yüksek derecede ısıtılır. Kaynamaya başladıktan sonra hazırlanan çözelti mikrodalgadan alınır. 3. Hazırlanan agaroz çözeltisinin sıcaklığı 50-60oC’ye gelene kadar erlen girdap oluşturacak şekilde çalkalanarak soğutulur. 4. Jel, oda ısısına gelerek polimerleşmeden önce uygun miktarda EtBr eklenerek, EtBr’nin çözeltinin her yerine eşit şekilde dağılması sağlanır. 5. Hazırlanan çözeltinin döküleceği jel tepsisi kasete yerleştirilir ve taraklar takılır. Uygun sıcaklığa gelen EtBr’li agaroz çözeltisi bir köşeden, baloncuk oluşturmayacak şekilde ve yavaşça dökülür. NOT: Döküm esnasında mutlaka eldiven giyilmeli ve maske takılmalıdır !!! 6. Agarozun polimerleşmesi için jel tepsisi oda sıcaklığında 15 dk bekletilir. 7. Polimerleşmeden sonra, kuyuya zarar vermeyecek şekilde taraklar jel tepsisinden yavaşça çıkarılır ve jel, yürütme tankına yerleştirilir. 8. Tank, jelin üstünü kaplayacak şekilde TBE ile doldurulur. Bu tamponun, hazırlanan jel içerisindeki tampon ile aynı olmasına dikkat edilmelidir. 9. PCR ürünleri, uygun miktarda yükleme tamponu ile karıştırılır. 10. İlk ve/veya son kuyucukta marker olacak şekilde, yükleme tamponu ile karıştırılmış örnekler sırasıyla kuyucuklara yüklenir. 11. Yürütme tankının kapağı, katot (siyah kablo) ve anot (kırmızı kablo) uçlarına dikkat edilerek kapatılır. 24 12. Örnekler, 100-150 V arasında 15-20 dk kadar yürütülür. Örneklerin yürümesi aralıklarla kontrol edilir. 13. Yürütme işlemi tamamlandıktan sonra jel, tanktan çıkarılır ve transillüminatörde görüntüleme gerçekleştirilir. Yukarıda verilen agaroz jel elektroforezi sonucuna göre DNA bant büyüklüklerini grubunuzda tartışınız. 25 Notlarınız için bu sayfayı kullanabilirsiniz. 26 PRATİK 4: RFLP UYGULAMALARI VE RFLP İLE TANISI KONAN HASTALIKLARIN RAPORLANDIRILMASI 1970’lerden bu yana moleküler genetik alanındaki gelişmeler, DNA analiz ve manipülasyon tekniklerinin gelişmesi ve iyileştirilmesi ile sağlanmıştır. Bugün bilindiği şekliyle ‘Gen Teknolojisi’nin bir çok pratik uygulaması mevcut olup hastalıkların teşhis ve tedavisinde yeni metotlar geliştirilmiştir. Restriksiyon Enzimleri (Restriksiyon endonükleazlar), çift zincirli DNA’yı özgün dizilerden tanıyıp, bu bölgelerden ya da yakındaki özgün bölgelerden (restriksiyon bölgeleri) kesen bakteriyel enzimdir. Bu amaçla, çeşitli bakterilerden yaklaşık 400 restriksiyon enzimi türetilmiştir. Bunların isimleri genellikle kaynak organizmaların isimlerinin kısaltılmış şekilleridir. Örneğin Eschericia coli R faktörü EcoRI enzimi; Providencia stuarti’den PstI gibi. Restriksiyon enzim tanıma bölgeleri, 4-8 nükleotid arasında değişebilmektedir. Bu bölgeler, genelde palindromik (çift sarmalın her iki yönünde aynı okunan) dizilerden oluşmaktadır. Restriksiyon enzim kesimi, DNA’da küt uç (blunt-end) ya da yapışkan uç (sticky-end) oluşturabilir. Örnek olarak, küt uç bırakan bir enzimin (SmaI) ve yapışkan uç bırakan bir enzimin (EcoRI) kesim bölgeleri aşağıda verilmiştir: SmaI kesim bölgesi: EcoRI kesim bölgesi: Restriksiyon Fragman/Parça Uzunluk Polimorfizmi (RFLP) analizi, restriksiyon enzimlerinin sabit dizileri kesmesinden faydalanılarak geliştirilmiş bir tarama yöntemi olup tıbbi genetik alanında rutin uygulamaları mevcuttur. Tek nükleotid değişimi sonucu gözlenen hastalıkların tanısında, eğer bu nükleotid bir restriksiyon enziminin tanıma bölgesi içindeyse, bütün genin dizilenmesi (sekanslanması) yerine RFLP analizi tercih edilebilir. Enzim kesim bölgesinde, tek bir nükleotid bile mutasyona uğrasa, normalde o bölgeyi kesen enzim, artık değişmiş olan diziyi kesemez. Dolayısıyla mutant ve yabanıl tip (mutasyona uğramamış) DNA restriksiyon enzimi ile kesildikten sonra elektroforezde yürütülünce farklı uzunlukta bantlar gözlenir. 27 PZR-RFLP adı verilen metotta, öncelikle incelenecek olan gen bölgesi, uygun primerler kullanılarak polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) ile çoğaltılır ve restriksiyon enzim kesimine uygun miktarda DNA kopyası elde edilmiş olur. Ardından restriksiyon enzim kesimi gerçekleştirilir ve ürünler jel elektroforezi ile yürütülür. Mutasyon taşımadığı (yabanıl tip olduğu) bilinen bir DNA örneği de enzim kesimine uğratıldıktan sonra jel elektroforezinde yürütülerek kontrol olarak kullanılmalıdır. PZR-RFLP yöntemi, Şekil 1’de özetlenmiştir. Şekil 1: PZR-RFLP yöntemi. PZR-RFLP yöntemi ile, öncelikle bireyden izole edilen DNA taban olarak kullanılarak, uygun primerlerle sorgulanan gen bölgesi çoğaltılır. Ardından, RFLP analizinde kullanılacak olan enzimle bu DNA kesilir ve agaroz jelde yürütülür. Elde edilen bant paternine göre bireyin mutasyon taşıyıp taşımadığı saptanır. RFLP ile Tanı Konan Bir Hastalık Modeli: Orak Hücreli Anemi Orak hücreli anemi, eritrositlerin demir bağlamada kullandıkları protein olan hemoglobinin beta zincirindeki bir mutasyondan kaynaklanır. Hemoglobin beta zincirinin altıncı aminoasidi yabanıl tipte glutamik asit iken, bu hastalarda valin aminoasidine dönüşür. Bahsedilen aminoasit değişimi, glutamik asidi kodlayan GAG dizisinin (6.kodon), nokta mutasyonu ile valin aminoasidini kodlayan GTG’ye dönüşmesi ile oluşur. Glutamik asit proteine polar yan zincir kazandırırken, bu aminoasit valine dönüştüğünde polar yan zincir kaybolduğu için 28 proteinin polimerleşmesi değişir. Bu mutasyon varlığında oluşan hemoglobin molekülüne Hemoglobin-S adı verilir. Yabanıl tip hemoglobin bulunduğunda eritrositler basık kürecik şeklinde iken, hemoglobin-S varlığında eritrositler orak şeklini alır. Şekil 2’de orak hücre anemisi taşıyan bir hastanın kan yayması verilmiştir. Şekil 2: Orak hücreli bir hastanın kan yayma görüntüsü. Resim, www.sicklecellanemia.org sitesinden alıntıdır. Tek nükleotid değişiminden kaynaklanan bu hastalığın tanısında, dizileme analizi kullanılabileceği gibi, nispeten daha hesaplı bir yöntem olan RFLP testi de kullanılabilir. RFLP ile Orak Hücreli Anemi tanısının konması için öncelikle uygun PZR primerleri ile beta globülin geninin mutasyon içerip içermediği sorgulanan bölgesi çoğaltılmalıdır. Tanı koyulmasını sağlayabilecek kesim enzimi, DdeI’dir. DdeI, CTNAG dizisini tanıyıp kesebilir. Yabanıl tip beta globülin allelinde, CTGAG dizisi bulunmaktadır. Bu dizi, DdeI kesim bölgesi ile uyumludur. Orak hücreli anemiye neden olan mutasyon sonucunda ise bu dizi CTGTG dizisine dönüşür. Bu diziyi ise DdeI enzimi kesemez. Genellikle PZR-RFLP analizinde kullanılan primerler ile 233 baz çifti uzunluğunda fragman elde edilip, DdeI enzimi ile kesildiğinde 55 baz çifti ve 178 baz çifti uzunluğunda fragmanlar ortaya çıkar (Şekil 3). Şekil 4’de verilen jel görüntüsünde hangi kuyucukların normal (sağlıklı, homozigot), taşıyıcı (heterozigot) ve orak hücreli anemi hastası (homozigot HbS) bireylerin PZR-RFLP ürünleri olduğunu belirleyiniz. 29 PZR-RFLP Deneyi İçin Gerekli Malzemeler: - 200 ng PCR ürünü - Steril su - DdeI enzimi (su içerisinde ½ seyreltilmiş) - 10X FastDigest Tamponu - Marker, DNA yükleme tamponu - 2-20µl’lik mikropipetler ve pipet uçları - Ependorf tüpleri - 370C su banyosu - Agaroz jel, yürütme tamponu ve yürütme tankı. Deney Yöntemi - PZR ürününden, 200 ng toplam DNA’yı elde etmek için gerekli hacim hesaplanır. Bu hacime göre, aşağıda hacimi verilen malzemeler de eklendiğinde toplam hacimi 30µl yapacak steril su miktarı hesaplanır. Kullanılacak Malzeme Hacim Steril su 3µl 10X Tampon PCR ürünü Enzim 2µl Toplam 30µl Hesaplanan miktarlarda malzeme, belirtilen hacimlerde ependorf tüpüne koyulur. Nazik bir şekilde karıştırıldıktan sonra, 370C su banyosunda 5-15 dakika bekletilir. - Karışım agaroz jele yüklenip, yürütüldükten sonra transillüminatörde gözlemlenir. 30 Şekil 3. PZR ile çoğaltılan beta-globin geninin yabanıl tip (üstte) ve mutant (HbS, altta) allelde DdeI muamelesi ile ortaya çıkan fragmanlar Şekil 4. Kutu içerisinde verilen jel görüntüsünde kuyucukların üzerinde boş bırakılan alanlara, bu kuyucuklara hangi örneğin yüklendiğini yazınız. 31 Ek 1: HBB geni K-Q TSE-ISO-EN 9000 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) Adı Soyadı: Kurum: TC Kimlik No: Başvuru No: Doğum Tarihi: Müracaat Tarihi: Cinsiyeti: Gönderen Birim: Yenidoğan Yoğun Bakım Dosya(Barkod): İstem tarihi: Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Hizmet Adı: Postnatal dönemde HbS’in Moleküler Analizi Onaylayan: HbSYapılan Test: Postnatal dönemde HbS’in moleküler analizi Kullanılan Yöntem: PZR-RFLP Sonuç: HBB geni 1.ekzon PCR amplifikasyonu Yorum: Olgunun gDNA materyali üzerinde yapılan çalışma sonucunda, probandın HBB geninin 1.ekzonunda heterozigot p.Glu 6 Val / N [c.20A>T / +] değişimi gözlenmiştir. Aileye genetik danışma verilmesi önerilmektedir. Not: Bu analiz, DNA düzeyinde primerler ile belirlenen alan dışındaki sekonder anomalileri ekarte etmemektedir. Görevi Adı-Soyadı Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 32 İmza Ek 2: HBB geni T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ K-Q TSE-ISO-EN 9000 Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) Adı Soyadı: Kurum: TC Kimlik No: Başvuru No: Doğum Tarihi: Müracaat Tarihi: Cinsiyeti: Gönderen Birim: Yenidoğan Yoğun Bakım Dosya(Barkod): İstem tarihi: Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Hizmet Adı: Postnatal dönemde HbS’in Moleküler Analizi Onaylayan: HbSYapılan Test: Postnatal dönemde HbS’in moleküler analizi Kullanılan Yöntem: PZR-RFLP Sonuç: HBB geni 1.ekzon PCR amplifikasyonu Yorum: Olgunun gDNA materyali üzerinde yapılan çalışma sonucunda, probandın HBB geninin 1 nolu ekzonunda homozigot p.Glu 6 Val / p.Glu 6 Val değişimi gözlenmiştir. Aileye genetik danışma verilmesi önerilmektedir. Not: Bu analiz, DNA düzeyinde primerler ile belirlenen alan dışındaki sekonder anomalileri ekarte etmemektedir. Görevi Adı-Soyadı Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 33 İmza Notlarınız için bu sayfayı kullanabilirsiniz. 34 PRATİK 5: DNA DİZİ ANALİZİ VE DNA DİZİ ANALİZİ İLE TANISI KONAN HASTALIKLARIN RAPORLANDIRILMASI DENEYİN AMACI DNA dizileme tekniğinin temelinin kavranarak DNA dizi analizi ile tanımlanan hastalıkların raporlandırılmasının öğrenilmesidir. PRATİK MALZEMELERİ 1. 200 μl’lik reaksiyon tüpü (ependorf) 2. Pipet 3. Pipet ucu (Tip) 4. Steril su 5. Tek yönlü primer 6. Big Dye Terminator Enzim (Applied Biosystem) 7. Big Dye Terminator Tampon solusyonu (Applied Biosystem) 8. Temizlenmiş PZR örneği (Kalıp DNA) 9. Thermal Cycler 10. DNA dizi analiz cihazı (Applied Biosystem Genetic Analyzer 3130) GENEL BİLGİ DNA dizi analizi, DNA molekülündeki nükleotidlerin sırasının belirlenerek DNA zincirinin okunmasını sağlayan moleküler bir tekniktir. 1953’te Watson ve Crick tarafından DNA molekülünün yapısının ortaya çıkarılmasından sonra çalışmalar DNA dizisinin analizine yoğunlaşmıştır. Bu alanda temel gelişimi 1977 yılında birbirlerinden bağımsız olarak çalışan iki bilim adamı Frederic Sanger “Zincir sonlandırma inhibitörleri ile DNA dizi analizi” (Sanger metodu) ve Walter Gilbert “Kimyasal degradasyonla DNA dizi analizi” (Maxam Gilbert metodu) başlıklı yayınlarıyla ortaya koymuşlardır. Her iki teknik de elektroforez sonucu DNA fragmentlerinin 35 tek zincir düzeyinde ayrımına dayanmakla beraber bazı farklılıklar göstermektedir. Sanger’in dizi sonlandırma metodu dideoksi dizileme olarak da adlandırılmaktadır. Bu teknik adından da anlaşılacağı üzere dideoksi nükleotidlerin (ddNTP) kullanımına dayanmaktadır. ddNTP’lerde deoksinükleotid (dNTPs)’lerden farklı olarak deoksiriboz şekerinin fosfodiester bağı yapımında kullanılan 3 numaralı karbon atomunda hidroksil grubu yoktur (Şekil 1). Böylece atasal zincir kalıp alınarak uzayan DNA dizisi, reaksiyona spesifik oranda konan deoksinükleotid (dNTPs) ve ddNTP miktarına bağlı olarak ddNTP’nin uzayan DNA fragmentine girdiği noktada sonlanır. BAZ BAZ -OH yok Şekil 1. dNTP (deoksinükleotid) ve ddNTP’nin (dideoksinükleotid) moleküler yapıları. Biyomedikal gelişmeler ile Sanger’in dizi sonlandırma metodu, PZR tekniği ile birleştirilerek otomatize DNA dizi analiz sistemleri geliştirilmiştir. Bu sistemlerde dizileme reaksiyonu “cycle sequencing (döngüsel dizileme)” olarak adlandırılmakta ve tüm reaksiyon bir tüpün içerisinde gerçekleşmektedir. Cycle sequencing reaksiyonunda; PZR reaksiyonunda da olduğu gibi ön denatürasyon, denatürasyon, primer bağlanması ve uzama basamakları mevcuttur. Normal P Z R reaksiyonundan ayrılan en temel farklılıklar, reaksiyonda herbiri farklı floresan işaretli ddNTP ve sadece tek yönlü bir primerin kullanılmasıdır. (Şekil 2). 36 DNAKalıp Zincir dNTP’ler Prim er Floresan işaretli ddNTP’ler DNA Polimeraz Şekil 2. Dizileme reaksiyonunun içeriği Bu pratikte farklı floresan işaretli ddNTP’ler kullanılarak dizileme reaksiyonu gerçekleştirilecektir. Reaksiyonun basamaklarından biri olan denatürasyon aşamasında kalıp DNA’nın iki zinciri birbirinden ayrılmaktadır. Primer bağlanma aşamasında reaksiyon ortamına konan ileri veya geri primerler kalıp DNA’ya bağlanmaktadır. Uzama basamağında ise reaksiyonda spesifik oranda bulunan floresan işaretli ddNTP’ler ile dNTP’ ler yarış halinde DNA polimeraz tarafından primere eklenerek tek nükleotid uzunluk farkıyla yeni DNA zincirleri oluşturulmaktadır. (Şekil 3) Denatürasyon Primer Bağlanma Uzama Enzim dNTP,işaretli ddNTP Ürün Şekil 3. Dizileme reaksiyonunun basamakları Dizileme reaksiyonundan sonra tüp içerisinde kullanılmayan ddNTP, dNTP ve primer artıkları farklı kimyasal metodlarla (etanol, sephadex) ya da ticari kitler aracılığıyla ortamdan uzaklaştırılır. Bu aşamada amaç sadece istenilen gen bölgesine ait farklı boyutlardaki DNA dizilerinden oluşan saf bir reaksiyon ürünü elde etmektir. 37 Elde edilen reaksiyon ürünü, kapiller elektroforez sistemiyle çalışan otomatize DNA dizi analiz cihazına yüklenir (Şekil 4) Bu pratikte ABI (Applied Biosystem) dizileme reaksiyonu kiti ve analiz cihazı kullanılacaktır. Cihazdaki kapillerin içinde DNA zincirlerinin büyüklüğüne göre ayrılmasını sağlayan polimer bulunmaktadır. Bir tampon aracılığıyla örnekler elektrik akımı ile bu polimerlerin içinde elektroforeze tabi tutulur. Elektroforez sırasında DNA zincirleri büyüklüklerine göre ayrışırlar. Bu geçiş sırasında kapillerin bir noktasında bulunan ve floresan ışınları algılayan kamera, fragmentlerdeki floresan işaretli ddNTP’leri (son nükleotidi) algılayarak cihazın yazılım sistemine aktarır. Yürütme sonunda her bir ddNTP ile sonlanan DNA fragmenti farklı renkli pikler halinde sistem tarafından kaydedilir (Şekil 5). Isıtıcı alanı (Oven) Tampo n alanı Kapill er Dede ktör Polimer alanı (POP) Örnek alanı Şekil 4. DNA dizi analizi cihazi iç görünümü. (TRAY) 38 Şekil 5. DNA dizi analizi aşamaları DENEYİN YAPILIŞI 1. Dizileme reaksiyonu aşağıda belirtildiği miktarlarda 200 μl’ lik PZR tüpünde kurulur. Reaksiyon için Gerekli Malzemeler Steril distile su ABI Big Dye Terminator 3.1 Tamponu ABI Big Dye Terminator 3.1 Enzimi Tek yönlü primer Kalıp DNA 39 2. Reaksiyon thermal cycler (ısı döngüleyici) cihazına konur ve dizileme programı başlatılır. 3. Program sonunda sekans ürünü temizlenir ve sekans cihazına yüklenir. 4. Elde edilen dizi, normal dizi ile karşılaştırılarak varsa değişimler saptanır. DNA DİZİ ANALİZİ İLE TANISI KONAN HASTALIKLARA ÖRNEK: AİLESEL AKDENİZ ATEŞİ (FMF) ( Familial Mediterranean Fever ) Ailesel akdeniz ateşi, otozomal resesif kalıtım gösteren otoinflamatuar bir hastalıktır (Şekil 6). Hastalık 781 aminoasitten oluşan Pyrin proteinini kodlayan MEFV geninde meydana gelen mutasyonlar sonucu oluşur. MEFV geni 16. kromozomun kısa kolunda lokalize olan 10 ekzonlu bir gendir. Bu gen ağırlıklı olarak makrofajlar, monositler, dendritik hücreler ve sinovyal fibroblastlarda sentezlenir. Gen ürününün ana görevi, Interlökin-1 (IL-1) olgunlaşmasını sağlayan Kaspaz-1 enzimini inhibe etmektir. IL-1 i s e TNF-α gibi yangı (ateş, inflamasyon) oluşturan bir sitokindir. Mutasyonlar sıklıkla 2, 3, 5 ve 10. ekzonlarda görülmektedir. En yaygın görülen mutasyonlar R202Q, M694V, M680I ve V726A mutasyonlarıdır (Şekil 7). Söz konusu mutasyonları homozigot veya “Compound-heterozigot” olarak bulunduran bireylerde mutant pyrin proteini, Kaspaz-1’i inhibe edemeyeceği için, inflamatuar IL-1 ve TNF-α gibi i n f l a m a t u a r sitokinlerin sentezi hızlanacağından hastalarda yaygın inflamasyon ve tekrarlayan ateş gözlenir. Şekil 6. Otozomal resesif kalıtım modeli 40 FMF tanısı DNA dizi analizi ile konmaktadır. Elde edilen dizi analizi sonuçları, Human Genome Project (İnsan Genom Projesi) ile ortaya çıkarılmış normal gen dizisiyle karşılaştırılarak değerlendirme yapılır. 41 MEFV Geni Ekzon 10F -Normal/Normal MEFV Geni Ekzon 10F – M694V/M694V MEFV Geni Ekzon 10F – M680I/Normal MEFV Geni Ekzon 10R – M680I/Normal MEFV Geni Ekzon 2R – R202Q/Normal MEFV Geni Ekzon 10R –V726A/Normal Şekil 7. FMF’ te yaygın olarak görülen mutasyonları içeren dizi analizi sonuçları örnekleri 42 Notlarınız için bu sayfayı kullanabilirsiniz. KOMİTE SINAVINIZDA BAŞARILAR DİLERİZ!!! 43 PRATİK 6: MİKROSKOP KULLANMA BECERİSİNİN KAZANILMASI A) DENEYİN AMACI Mikroskobun optik ve mekanik kısımlarının tanıtılması, mikroskop kullanırken dikkat edilecek hususların belirtilmesi, hayvan ve bitki hücresi örneklerinin incelenmesi. B) GEREKLİ MALZEMELER 1-Mikroskop 2-Lam ve lamel 3-‘e’ harfi yazılı bir parça gazete kağıdı 4-Soğan 5-İki farklı renkte birer parça dikiş ipliği 6-Metilen mavisi 7-Kan yayma lamları 8-Kurutma kağıdı 9-Distile su C) GENEL BİLGİLER İnsan gözü 200-250 mikrometreden (μm) büyük olan nesneleri görebilir. Çoğu mikroorganizmanın boyutu ise, 0,1-10 mikrometre (μm) arasında değişiklik göstermektedir. Bu nedenle, mikroorganizmaları görmede ve bunlar hakkında bilgi edinmede özel ve büyütücü aletler kullanma zorunluluğu vardır. 1 mm = 1 000 μm = 1 000 000 nm Kullanılan ilk büyüteçlerin, büyütme kapasitelerinin 10 ile 20 kat arasında olduğu bilinmektedir. Hollandalı bir gözlükçü olan, Zacharias Janssen 1590’ların sonunda teleskopta bazı değişiklikler yaparak (2 veya daha fazla mercek kullanarak) objeleri 50 katın üzerinde büyütebilmeyi başarmıştır. Galileo’nun, occhiolino (küçük göz) ismini verdiği alet için Giovanni Faber ilk defa mikroskop kelimesini kullanılmış ve mikroskobun isim babası olmuştur. Mercek sisteminin, tersine çevrilmiş bir teleskobun cisimleri büyütmek için kullanılabileceğini düşünen Kepler ve Robert 44 Hooke gibi bilim adamları ilerleyen yıllarda mikroskobun gelişmesine katkıda bulunmuşlardır. Antonie Van Leeuwenhoek (1632-1723) yaptığı ve 275 kattan daha fazla büyütebilen mikroskobu ile; tükürük, mantar, yaprak, su vb., maddeleri inceleyerek, bunlarda bulunan bakterileri görmüş, şekil ve hareketlerini çizmiştir. Vakuol, sperm ve çizgili kas demetlerinin yapılarını da ilk keşfeden bilim adamı olarak tarihe geçmiştir. Bu tarihlerden sonra mikroskoplar daha da geliştirilmiş v e büyütme kapasiteleri artırılmıştır. Günümüzde çeşitli amaçlar için yapılan mikroskoplar başlıca 7 bölümde incelenebilir. 1. Işık mikroskobu, Örnek yüzeyinin çeşitli ayrıntılarının konumlarına göre, değişik açılarda yansıtılan gelen ışık, yansıma açısına bağlı olarak mikroskobun merceklerinden geçerek görüntüyü göze iletir. En yaygın kullanımı olan mikroskoptur. 2. Karanlık saha mikroskobu, Boyanmamış ve canlı örneklerin incelenmesinde etkin olarak kullanılır. Bir karanlık alan engelleyicisi yerleştirilen özel bir kondansör yardımı ile ışıklı bir görüntü oluşturmaktadır. 3. Floresan mikroskobu, Floresan ışıma özelliğine sahip moleküller ile işaretlenen örnekler incelenir. Bu moleküllerin uyarılmasıyla ortaya çıkan ışıma, filtreler ile işlenerek, renk ve kontrasta dönüştürülür. Floresan mikroskoplar, sitogenetik,parazitoloji ve bakteriyoloji alanlarında önemli yer tutarlar. 4. Faz-kontrast mikroskobu, Genellikle çalışılması zor olan boyanmamış, sıvı ortamdaki mikroorganizmaların ve canlı hücrelerin morfolojisinin incelenmesinde kullanılmaktadır. Işık ya da karanlık saha mikroskobu ile belirlenemeyen detayların incelenmesine fırsat tanır. 5. Konfokal mikroskop, Floresan mikroskobun gelişmiş bir modelidir. Floresan boyalarla işaretlenmiş moleküller, lazer tarafından taranır ve üç boyutlu görüntü elde edilir. Lazer Taramalı Konfokal Mikroskop; kalın kesitli doku örnekleri, embriyolar gibi küçük organizmalar ve bütün haldeki hücre örnekleri ile çalışma imkanı sağlar. 45 6. Diseksiyon mikroskobu Bir stereo mikroskop türü olan diseksiyon mikroskopu normal göz ile ayırt edilmesi zor olan makro yapıların daha net bir şekilde gözlemlenebilmesine olanak sağlar. Stereo özelliği sayesinde incelenen yapı 3 boyutlu olarak görüntülenir. Deney hayvanı çalışmalarında girişimsel uygulamalarda sıklıkla kullanılır. 7. Elektron mikroskobu Elektron Mikroskobu, organizmaların üç boyutlu ve daha detaylı bir şekilde incelenmesine olanak veren yüksek enerjili elektronlar ile yüzeyin taranması prensibiyle çalışır. Bu tip mikroskoplar, elektron enerjisine ve ölçüm aletinin çalışma moduna göre, transmisyon elektron mikroskobu (TEM), taramalı elektron mikroskobu (SEM) gibi sınıflara ayrılır. Pratik çalışmalarınız boyunca kullanacağınız mikroskop, bir mercekler sistemi ve görünür ışık aracılığıyla küçük objelerin görüntülerinin büyütülmesine olanak tanıyan binoküler ışık mikroskobudur. Mikroskop temel olarak iki kısımdan oluşur (Şekil 1). Bunlar mercek sistemini kapsayan ‘optik kısım’ve optik kısımları destekleyen ve çeşitli ayarlara olanak tanıyan ‘mekanik kısım’dır. Optik ve mekanik kısımları oluşturan birimler aşağıda sıralanmıştır. Bu kısımlar Şekil 2’de mikroskop görüntüsü üzerinde de tanımlanmıştır. 46 Optik Kısım Mekanik Kısım Esas optik kısım Oküler mercek Mikroskop tüpü Objektif mercek Mikroskop kolu (statif) Aydınlatma Sistemi Mikroskop tablası Kondansör Mikroskop ayağı Makrovida-Mikrovida Diyafram Şaryo Işık Kaynağı Şekil 1:Işık mikroskobunun kısımları Işık mikroskobunda inceleme yapılırken, ışık kaynağından gelen ışık, mikroskop tablasının altında bulunan kondansör mercek yardımıyla yoğunlaştırılarak incelenen örneğe odaklanır. Örnek üzerine gönderilen ışık miktarı ile ilişkili olarak kontrast ayarı, tablanın hemen altındaki diyafram aracılığıyla yapılabilir. Örnekten geçen ışık objektif mercek tarafından toplanır ve mikroskop tüpünde büyütülmüş ve net bir görüntü oluşur. Görüntü daha sonra ikinci bir büyütücü mercekten (oküler mercek) geçer ve göze ulaşır. İncelenen örneklerdeki doğal pigmentasyon veya boyalar ışığı farklı oranlarda absorbe eder ve objeleri görebilmemizi sağlar. Mikroskobun, cismin görüntüsünü büyütme gücüne mikroskobun “ayırım (resolüsyon) gücü” ya da “büyütme gücü” denir. Mikroskobun büyütme gücü, objektif mercek büyütmesi ile oküler mercek büyütmesinin çarpımı ile hesaplanabilir. Kullandığınız mikroskopların objektif mercek büyütmeleri 4, 10, 20, 40, 100 kat olabilir. Bu rakamları merceklerin üzerinde görebilirsiniz. Mikroskoplarınızın oküler merceklerine baktığınızda ise genellikle 10 kat büyütme gücünde olduklarını görebilirsiniz. Mikroskopların çoğunda bulunan objektif mercekleri genellikle parfokaldir (eş odaklı). Yani, bir objektif mercekle odaklanan görüntünün, diğer objektif mercekler ile de aynı odak noktasında görüntülenmesi sağlanmış olur. Bu yüzden en küçük objektif mercekte makrovida ile görüntünün bulunması (odak ayarı), daha sonra mikrovida ile görüntünün netleştirilmesi gerekir. 47 Objektif mercek değiştirilerek görüntü büyütüldüğü zaman, görülebilecek olan toplam saha küçülmüş olur. Bu nedenle, merceği değiştirdiğinizde eğer obje merkezde değilse görüntüsünü kolaylıkla mikroskop sahasından kaybedebilirsiniz. Ancak, objektif merceği değiştirmeden önce objeyi merkezde tutmayı alışkanlık haline getirirseniz, incelemek istediğiniz alana ulaşmanız için büyük bir kolaylık sağlamış olursunuz. Şekil 2. Binoküler Işık Mikroskobu 48 Işık Mikroskobunun Kullanımı: 1. Mikroskobun üzerinde bulunan kılıfı çıkarınız. 2. Kullanıma başlamadan önce mikroskobun optik parçalarının sağlam, tozsuz ve lekesiz olduğuna dikkat ediniz. Optik kısım üzerindeki toz ve leke kağıt mendiller ile silinerek giderilir. 3. Mikroskobunuzu yan kısımdaki düğmesinden açık konuma getirin. 4. Lam üzerinde hazırlanan preparatın alt kısmı mikroskobun tablasının ortasındaki boşluğa gelmek üzere yerleştirilir veya preparat tam bu boşluğa gelecek şekilde ayarlanır. Eğer üzerinde lamel varsa lamelli kısmın üst tarafta olması gerekir. Preparat kıskaç içine alınarak, tabla üzerinden kaymaması ve pozisyonunun değişmemesi sağlanır. 5. Preparat incelenirken bazı alanların yeniden incelenebilmesi amacı ile alanın koordinatlarının kaydedilmesi gerekebilir. Bunun yapılabilmesi için lamın hep aynı yönde yerleştirilmesi gerekir. Lamınızı numara veya hasta ismi sağda olacak şekilde gerekmeyecektir, yerleştiriniz. Gireceğiniz pratiklerde koordinat almanız ancak preparatın doğru yerleştirme yönünün öğrenilmesi gerekmektedir. 6. Preparatınızı incelemeye geçmeden önce, oküler mercekleri gözünüze göre ayarlamanız gerekecektir. Kullandığınız mikroskoplar, binoküler mikroskoplardır, yani iki oküler mercekleri bulunur. Binoküler mikroskoplarda iki oküler mercek arasındaki aralık göze göre ayarlanabilir. Bunun için iki gözünüzle bakarken, tek ve büyük daire şeklinde bir görüntü alanı elde edinceye kadar okülerleri birbirine yaklaştırınız veya uzaklaştırınız. 7. Preparatınızın boyalı veya boyasız olmasına göre diyaframın ayarlanması gerekir. Boyalı preparatlarda diyaframın açık olması gerekirken, boyasız preparatlarda kontrastın artırılması için diyafram kapalı olmalıdır. Ayarlamayı, objeyi en iyi gördüğünüz kontrast miktarına göre yapabilirsiniz. 8. Preparatınızı tablaya yerleştirdikten sonra 4 veya 10 kat büyütmeli objektif merceği obje üzerine getirerek makrovida yardımıyla odaklamaya geçebilirsiniz. Makrovida ile ayarlama yapılırken en küçük büyütmeli objektifin aktif durumda olmasına dikkat edilmelidir. Daha sonra mikrovidayla görüntüyü netleştirebilirsiniz. Küçük büyütmeli objektiflerde mercek çapı daha geniş olduğu 49 için daha büyük bir alanı odaklayabilir. Bu alan daha ayrıntılı incelenmek isteniyorsa daha büyük büyütme gücü olan objektifler kullanılabilir. 9. Eğer 100 kat büyütmeli objektifi kullanacaksanız, bu objektifi mutlaka immersiyon yağı ile kullanmanız gerekmektedir. Ancak bu yağın diğer objektiflere bulaşmaması için daha küçük büyütmeli objektifler ile görüntü bulunduktan ve odaklandıktan sonra immersiyon yağı damlatmadan önce küçük büyütmeli objektifleri merkezden uzaklaştırınız. İmmersiyon yağı ışık ışınlarının obje üzerine odaklanmasını ve daha net bir görüntü elde edilmesini sağlar. Preparatı daha ayrıntılı incelemek için, istenen bölgeye preparatın konumunu değiştirmeden ve preparatı mikroskoptan çıkarmadan bir damla immersiyon yağı damlatılması yeterlidir. 100 kat büyütmeli objektifi immersiyon yağı olmadan kullanmayınız ve bu objektif ile alan bulmayınız. Sadece 10 kat büyütmeli objektifle netleştirdiğiniz ve yağ damlattığınız alanda inceleme yapınız. Bunun yanında, 100 kat büyütmeli objektif ile inceleme yaparken asla makrovidayı kullanmayınız. 100 kat büyütmeli objektif mercekle işiniz bittikten sonra objektifi merkezden uzaklaştırıp en küçük büyütmeli objektifi merkeze getiriniz. 10. İncelemeniz bitiğinde kıskaçları açarak preparatı tabladan alınız. 11. İnceleme sonunda mikroskop, kağıt mendillerle mercek sisteminden başlayarak temizlenmelidir. Silme işlemi, en küçük objektiften en büyük objektife doğru yapılmalıdır. İmmersiyon yağı bulaşan kısımlar çok az eter-alkol (veya alkol) emdirilmiş kağıt mendillerle silinebilir. Daha sonra en küçük büyütmeli objektifi merkeze yerleştiriniz. 12. Mikroskobun ışığını kapatınız. 13. Mikroskop kılıfını tekrar mikroskop üzerine geçiriniz. 50 MİKROSKOBUN KORUNMASI VE BAKIMI Mikroskopların uzun ömürlü ve devamlı kullanılabilir bir durumda olabilmesi, bunların bakım ve kullanımına bağlıdır. Bunun için; 1. Mikroskop daima iki elle taşınmalıdır. Taşınırken bir elle mikroskop kolu tutulurken diğer elle de mikroskop ayağının altından sıkıca tutulmalıdır. Kesinlikle mercek sistemlerinden, vs. tutulmamalıdır. 2. Mikroskobunuzu masaya koyduğunuzda aydınlatma tertibatında bulunan kabloların mikroskobun ayağının altında kalıp ezilmemesine dikkat ediniz. 3. Mikroskop ile çalışırken, o anda size gerekli olan araç ve gereç dışında hiçbir şeyi mikroskop yakınında bulundurmayınız. 4. Mikroskopta çalışma daima en az büyüten objektifle başlar. Onun için en az büyüten objektif preparat üzerine getirilir. Sonra makro vida saat yönü istikametinde döndürülerek tabla aşağıya indirilir ve objektifin ucu lamele 3-5 mm kadar yaklaştırılır. Okülerden bakılırken tüp yani objektif yalnız yukarı doğru hareket ettirilir, kesinlikle aşağı indirilmez. Çünkü preparat veya objektifin ön merceği kırılabilir veya hasara uğrayabilir. Makro ve mikro vidalar bir elle döndürülürken, diğer el de görüntünün x-y ekseninde hareketini sağlayan şaryo üzerinde olmalıdır. 5. Mikroskopların merceklerine elle dokunulmamalıdır. Mercekleri kağıt mendil ile temizleyiniz, merceğin herhangi bir zarar görmemesine her zaman dikkat ediniz. 6. Mikroskobun herhangi bir parçası diğer bir mikroskobun parçasıyla değiştirilmemelidir. 7. Çalışmalarınızın bitiminde, kullandığınız mikroskobu daima temizleyiniz ve en küçük objektifi kullanım konumuna getiriniz. Mikroskobunuzu mutlaka kapalı konumda bırakınız. 51 D) DENEYİN YAPILIŞI 1. Üzerinde ‘e’ harfi bulunan kağıtları alınız. Bunu temiz bir lam üzerine yerleştiriniz. Preparatınızı yerleştiriniz daha sonra mikroskop kullanımı bölümünde ilgili aşamalarda anlatılan kuralları uygulayınız. En sonunda 4, 10 ve 40 kat büyütmeli objektif ile elde ettiğiniz görüntüyü çiziniz. 2. İki farklı renkte birer parça dikiş ipliği alarak bunları bir lam üzerinde X işareti yapacak şekilde birbiri üzerine koyunuz. Preparatınızı bu şekilde hazırladıktan sonra mikroskop kullanımı bölümünde ilgili aşamalarda anlatılan kuralları uygulayınız. En sonunda 4, 10 ve 40 kat büyütmeli objektifte preparatınızı incelerken, mikrovida ile yavaş yavaş oynayınız ve gördüklerinizi çiziniz. 3. Bitki hücresine örnek olarak soğan (Allium cepa) epidermis hücresini inceleyeceksiniz. Bunun için size verilen soğan bitkisinin toprak altı gövdesinin etli yapraklarının dış kısmından bir parça zar alarak lamın üzerine yerleştiriniz. Sonra lamınıza bir damla distile su damlatıp, lamelinizi hava kabarcığı kalmayacak şekilde kapatınız. Preparatınızı diyafram kapalı şekilde inceledikten sonra, metilen mavisi ile boyayarak tekrar inceleyiniz ve hücrelerin şeklini çiziniz. 4. Hayvan hücrelerine örnek olarak yassı dil epitelini inceleyeceksiniz. Dilin üzeri çok tabakalı yassı epitel hücreleri ile kaplıdır. Dilin epitel hücrelerini elde etmek için tahta çubuğu dilinizin üzerine arkadan öne doğru hafifçe sürünüz. Bu şekilde dil epitelinden alınan hücreler, bir miktar tükrük ile tahta çubuğun kenarında toplanır. Bundan sonra tahta çubuğun ıslak tarafını lam üzerine sürünüz ve üzerini lamel ile kapatınız. Hücreler saydam olduğundan, diyaframı kapatarak inceleyiniz. sitoplazmasını görmeye Epitel hücrelerini, çalışınız. hücrelerin Hazırladığınız bu çekirdeklerini preparatı ve boyasız inceledikten sonra metilen mavisi ile boyayarak tekrar mikroskopta inceleyiniz. Gördüklerinizi çiziniz. Boyama işlemi: Boya bir taraftan lam ve lamel arasına pastör pipeti ile damlatılırken, diğer taraftan kurutma kağıdı ile çekilerek boyama gerçekleştirilir. 5. Örnek Olarak İnsan Kan Dokusunun İncelenmesi İnsan kanı ile hazırlanmış ve Hematoksilen-Eozin ile boyanmış yayma preparatları mikroskopta inceleyiniz. 52 Notlarınız için bu sayfayı kullanabilirsiniz. 53 PRATİK 7: GEN KLONLAMA VE BAKTERİYE TRANSFORMASYON Bir genin klonlanması veya çoğaltılması amacıyla, bir bakteriye aktarılması oldukça yaygın olarak kullanılan bir işlemdir ve transformasyon olarak adlandırılır. Bu DNA materyalini (geni) kabul etme yeteneğine sahip hücrelere de kompetan hücreler denir. Bir çok bakteri türünde transformasyon işlemi doğal yollarla gerçekleşiyor olsa da, bilim insanları bakteri hücrelerinin bu kompetan özelliklerini yapay olarak indükleyecek çeşitli yollar geliştirmişlerdir. Şekil 1. Transformasyonun( bakteri hücresine) şematik gösterimi ISI İLE ŞOKLAMA METODU Bakteriye transformasyon işlemi için kullanılan en yaygın yöntem ısı ile şoklama metodudur. Temel prensip olarak, ani sıcaklık değişimi ile bakterinin plazma membranında oluşturulacak porlar yardımıyla aktarılacak DNA’nın hücre içerisine alınması hedeflenmektedir. Bu metodun haricinde, sıcaklık değişimi yerine elektrik akımı kullanılarak gen aktarımının yapılabildiği elektroporasyon işlemiyle de transformasyon işlemi gerçekleştirilebilir. 54 Isı ile Şoklama Metoduyla Transformasyon İşleminin Temel Prensipleri Bakteriye transformasyon işlemlerinde en sık ve yaygın olarak kullanılan DNA plasmid DNA’dır. Plasmidler, küçük, halkasal, çift-zincirli DNA yapısında olup, super-sarmal oluşturarak boyutlarını küçültebilme yeteneğine sahiptir. Bu özellikleri yardımıyla kolaylıkla hücre membranındaki porlardan geçebilirler. Bir plazmidde önemli olan birkaç özellik vardır. Ticari olarak satılan plasmidler, çoklu klonlama bölgeleri (multiple cloning sites-MCS) içerirler. Bu klonlama bölgeleri, DNA’yı kesen restriksiyon endonükleazlar (restriksiyon enzimleri) tarafından tanınan spesifik sekanslar içerir. Araştırmacının ilgilendiği DNA fragmentleri (genler), bu spesifik sekansların yardımıyla çoklu klonlama bölgelerine aktarılabilirler. Şekil 2. Plazmidlerin şematik gösterimi Bunun için DNA fragmentinin ve plasmidin aynı endonükleazlar ile kesilmesi gerekmektedir. Transformasyon işlemine başlamadan önce ilgilenilen gen bölgesi plazmid vektörüne klonlanabileceği gibi, firmalar tarafından geliştirilen plazmidlere hazır olarak klonlanmış genler ticari olarak tedarik edilerek de kullanılabilir. Plasmidler ayrıca, hücrelere plasmiddeki replikasyonun nereden başlaması gerektiğine dair bilgi veren, Replikasyon Orijini (ORI) içerirler. Replikasyon orijini ve Çoklu Klonlama (Kesim) Bölgeleri’ne ek olarak, birçok plasmid, antibiyotik dirençlilik geni de içerir. Bu gen sayesinde, bu plasmide sahip olan tüm hücreler o antibiyotiğe dirençli hale gelir, böylece bu hücreler antibiyotik içeren besiyerinde selektif olarak yaşayabilirler. 55 Kompetan Hücreler, plasmidlerin aktarılacağı hücrelerdir. Moleküler biyoloji araştırmalarında ve transformasyonda en yaygın kullanılan bakteri türü E. coli’dir. Bu bakteriler bağırsaklarda da doğal olarak bulunur. Hücreler genel olarak kalsiyumca zengin bir ortama maruz bırakılarak kompetan hale getirilirler. Kalsiyum iyonlarındaki pozitif yükler, hem plasmidin hem de bakteri hücre duvarının negatif yüklerini nötralize ederler ve elektrostatik çekim kuvvetini dağıtarak hücre duvarını zayıflatırlar. Hücreler ani bir sıcaklık artışına, ısı şokuna maruz bırakılarak, hücrenin içi ve dışı arasında bir basınç farkı yaratılır, böylece süper-sarmal DNA’nın geçebilmesi için porların oluşması sağlanır. Sonrasında sıçaklığın düşürülmesiyle hücre duvarı eski haline döner. Plazmidi alan hüceler, plasmid üzerinde hangi antibiyotik dirençlilik geni taşınıyorsa ancak o antibiyotiği içeren agar petriler üzerinde üreyebilirler. Kompetan Hücre Hazırlanması Kompetan hücre yapımından önce transformasyonda kullanılan bakteriler dondurucuda saklanır. Hücreler buz üzerinde çözdürülür. Antibiyotiksiz agarlı petriye yayılır ve bir gece 37 0C’de üremeye bırakılır. Aseptik teknik kullanılarak, agar petride gelişen kolonilerden biri seçilir ve 500 ml’lik kültürde gece boyu 37 0C, çalkalamalı inkübatörde çoğalmaya bırakılır. Çalkalamalı inkübatör, hem bakterinin dibe çökmesini engellemek hem de besiyerindeki yararlı maddelerin besiyeri içinde yayılmasını sağlamak amacıyla gereklidir. Hücreler çoğalırken, 0.1 M Kalsiyum Klorür ve %15 gliserol içeren 0.1 M Kalsiyum Klorür solüsyonları hazırlanır, otoklavlanır ve soğutulur. Bakterilerin, büyüme eğrisinin log fazının ortalarında olup olmadıklarını belirlemek amacıyla absorbans ölçümleri yapılır. Bakterilerin DNA’yı almaya hazır oldukları zaman büyüme eğrisinde log fazının ortalarına denk gelen süredir. Bu faza ulaşan hücreler, buz üzerine alınır ve işlem süresince buz üzerinde tutulur. Bakteri hücreleri 2 ayrı santrifüj tüpüne bölünür ve +4 C’de hızlıca döndürülür. Süpernatant uzaklaştırılır ve pellet yaklaşık olarak 100 ml 0.1 M soğuk kalsiyum klorürde resüspanse edilir. Hücreler 30 dakika buz üzerinde inkübe edilir. Bu 56 basamak en az bir kez daha tekrar edilir. Bu santrifüj ve resüspansiyon işlemleri genellikle hücrelerin yıkanması olarak da tanımlanır. Son yıkamadan sonra, hücreler 50 ml soğuk, %15 gliserol içeren 0.1 M kalsiyum klorür solüsyonunda karıştırılır. Elde edilen bu hücreler kimyasal olarak kompetan hale getirilmiş hücrelerdir. 50’şer µl olarak tüplere dağıtılır ve -80 0C’de saklanır. Isı Şoku Reaksiyonu Isı şoku ile transformasyona başlamadan önce, çalışma alanı temizlenir ve kullanılacak bütün malzemeler sterilize edilir. Kompetan bakterinin üremesi için gerekli besinleri içeren, yeterli miktarda sıvı ve agarlı besiyerleri hazırlanmalıdır. Bu maksatla tüm solüsyonlar otoklavlanarak sterilize edilir. Kullanılmadan önce sıvı besiyerinin oda sıcaklığına kadar soğuması beklenir. Agarlı besiyeri otoklavlandıktan sonra henüz sıvı haldeyken 50-55 0C sıcaklığa kadar soğuması beklenir, bu sıcaklığa ulaştıktan sonra gerekli antibiyotik besiyerine eklendikten sonra petrilere dökülüp katılaşması için oda sıcaklığında soğumaya bırakılır. Bakteri ile çalışırken, steriliteyi korumak için her zaman aseptik koşullar sağlanmalıdır. Aseptik teknikte genel olarak, malzemelerin sterilizasyonu için ve bir konveksiyon akımı yaratarak hava kaynaklı kontaminantların çalışma alanından uzak tutulması için Bunzen beki kullanılır. Isı şoku reaksiyonuna başlamadan hemen önce; sıvı besiyeri oda sıcaklığına getirilir, antibiyotik içeren LB agar petrileri 37 0C’ye ısıtılır, su banyosu 42 0C ‘ye ayarlanır, kompetan hücreler buz üzerinde çözdürülür. 1ng/µl plasmid konsantrasyonunda, 1-5 µl plasmid soğuk olarak bakteri hücrelerine eklenir, hafifçe karıştırılır, ve plasmid-hücre karışımı buz üzerinde 30 dakika bekletilir. Süre sonunda, plasmid-hücre karışımı 42 0C de su banyosunda 30 saniye süreyle ısı şokuna maruz bırakılır. 30 saniye sonunda tüp hemen buz üzerine alınır ve 450 µl sıvı besiyeri tüpe eklenir. Tüpler 37 0C’de çalkalamalı inkübatörde, 225 rpm hızda 1 saat inkübe edilir. 57 Uygun aseptik teknikler kullanılarak, 20-200 µl aralığında farklı hacimlerde bakteri agar petrilere eklenir ve bakteriler agar üzerine yayılır. Petriler, bakterilerin kondensasyondan korunması amacıyla ters çevrilerek 37 0 C’de gece boyu inkübasyona bırakılır, Ertesi gün, plazmidi almış olan bakteriler koloni oluşturur. Oluşan koloniler, transformasyon etkinliğinin hesaplanması amacıyla sayılır. Transformasyon etkinliği başarılı transformant sayısının, petriye yayılmış toplam DNA miktarına bölünmesi ile hesaplanır. Transformasyon etkinliği = Başarılı transformant sayısı / g DNA Bu etkinlik cfu (colony forming unit), koloni oluşturan ünite olarak tanımlanır. DNA miktarının birimi özellikle belirtilmelidir. Bazı durumlarda, transformasyon etkinliği yayılan transformant hacmi başına (cfu/ml) veya petri başına (cfu/petri) olarak da tanımlanabilir. Daha sonra koloniler, ileri deneylerde kullanılmak amacıyla toplanır. Alternatif bir yöntem olarak Elektroporasyon Laboratuvar koşullarında yapay yollarla, yüksek voltajlı elektrik şoku uygulayarak bakterilerin hücre membranlarında, plasmid DNA’ların geçebileceği porların oluşturulması işlemine elektroporasyon denir. Şekil 3. Elektroporasyon ile por oluşumu Elektroporasyon işleminde elektroporatör adı verilen özel bir cihaz kullanılır. Bu yöntem, ısı ile şoklama metoduna göre daha özel hazırlıklar gerektiren, daha pahalı ve daha hassas bir yöntem olması dolayısıyla daha az tercih edilmektedir. Elektroporasyona alternatif olan ısı şoku ile transformasyon tekniği genel olarak bakterilerin daha az etkilendiği ve düşük tuz konsantrasyonuna ihtiyaç duyulmayan bir tekniktir. Ayrıca ısı 58 şoku ile transformasyon tekniği elektroporasyon işlemine göre çok daha ucuz bir tekniktir. Bununla beraber, ısı şoku ile transformasyon tekniğinde transformasyon etkinliği elektroporasyon işlemine oranla daha düşüktür ve daha uzun süren bir tekniktir. Şekil 4. Elektroporatör Ayrıca ısı şoku ile transformasyon tekniği sadece bakteriler, mayalar ve protoplastlara uygulanabilirken elektroporasyon işlemi memeli hücrelerine de uygulanabilmektedir. Bakteri Elektroporasyon İşlemi Elektroporasyona hazırlanan E.coli hücreleri elektrokompetan hücreler olarak da adlandırılır. Elektroporasyona başlamadan hemen önce, sıvı besiyeri oda sıcaklığına, agar petriler 37˚C’ye getirilir. Elektroporasyonda kullanılacak küvetler ise buz üzerinde soğutulur. Elektrokompetan hücreler buz üzerinde çözdürülür. 1-5 μl, 1ng/μl konsantrasyonda plasmid bakterilere eklenir. Hafifçe karıştırılır ve karışım soğuk küvete alınır. Köpük oluşturulmamasına dikkat edilir. Elektroporatörün ayarları hücreler için uygun hale getirilir ve voltaj ayarlanır. Küvetin dışı silinerek kurutulur ve elektroporatöre yerleştirilir. Bir bip sesi duyulana kadar hücreler elektrik şokuna maruz bırakılır. Başarısız bir şoklama elektriksel yük boşalmasına sebep olur ve böyle bir durum gerçekleşirse gözle görülür bir kıvılcım ve küçük bir patlama sesi duyulur. Bu yük boşalması, arklama olarak tanımlanır ve kompetan hücrelerde veya DNA’da çok fazla tuz konsantrasyonu olmasından dolayı oluşabilir. Transformasyonun başarısı, elektrik şokunun uygulanması ile voltajın geçişi arasında geçen zaman sabiti not edilerek tahminlenebilir. Eğer reaksiyonda tuz 59 varsa ve elektroporasyon solüsyonu fazla iletkense, bu gecikme anında gerçekleşir, yük boşalmasına neden olur ve hücrelerin çoğunun ölümü ile sonuçlanır. Bakteriler için en iyi zaman sabiti 5-10 milisaniye arasındadır. Şoklamanın hemen ardından, küvet cihazdan alınır ve 1 ml besiyeri direkt olarak hücrelere eklenir. Karışım bir tüpe yerleştirilir ve 37°C’de 1 saat boyunca, çalkalamalı inkübatörde inkübe edilir. Daha sonra aseptik teknik kullanılarak 20-200 μl aralığında farklı hacimlerde hücre, antibiyotik içeren agarlı petrilere yayılır. Petriler ters çevrilerek 37 °C’de gece boyu inkübe edilir. Plazmid ile transforme olmuş olan bakteriler koloni oluşturur. Oluşan koloniler sayılır ve transformasyon etkinliği hesaplanır. İLGİLENİLEN GENİ İÇEREN PLAZMİDLERİ ALAN BAKTERİLERİN SEÇİMİ İÇİN UYGULANILAN YÖNTEMLER Antibiyotik Direnci Aktarılmak istenilen plazmidin bakteriye başarılı olarak transforme edilip edilmediğinin anlaşılması için, plazmidler üzerindeki antibiyotik dirençlilik genlerinden faydalanılır. Kompetan hücre olarak kullanılan bakteri suşlarının herhangi bir antibiyotiğe karşı dirençli olmaması gerekmektedir. İlgilenilen geni içeren plazmid üzerinde yer alan antibiyotik dirençlilik geni, plazmidi alan bakterilerde bu antibiyotiğe karşı direnç gelişmesine neden olacağından, başarılı transformantlar antibiyotik içeren selektif besiyerinde çoğalabilirken, plazmidin aktarılamadığı hücreler agar üzerinde gelişemeyecektir. Dolayısıyla agar üzerinde gelişen kolonilerden seçilen bakteriler ilgili geni taşıyan plazmide sahip kolonilerdir. Bununla birlikte, bir plazmide laboratuvar koşullarında çoklu kesim bölgelerinden faydalanılarak bir gen bölgesi yerleştirme çalışması yapılıyorsa, her plazmide ilgili gen yerleştirilemeyebilir. Dolayısıyla transformasyonda kullanılacak plazmid karışımı, ilgilenilen geni ve antibiyotik dirençlilik genini taşıyan plazmidlerle birlikte sadece antibiyotiğe dirençlilik genini içeren plazmidleri de içerecektir. Bu nedenle, antibiyotikli ortamda gelişen koloniler sadece plazmidin başarılı bir şekilde bakteriye aktarıldığının göstergesidir. Asıl amaç, ilgili geni içeren plazmidin aktarıldığı bakteri kolonisinin seçimini sağlamaktır. Bu doğrultuda geliştirilen yaygın kullanılan yöntemlerden birisi Mavi Beyaz Tarama 60 yöntemidir. Mavi Beyaz Tarama Yöntemi Bu yöntemde kullanılacak plazmidler üzerindeki çoklu klonlama bölgesininin içerisine beta galaktozidaz geni (LacZ) eklenmiştir. Bu gen, bakterilere laktozu parçalama yeteneği kazandırmaktadır. X-gal, renksiz, kromojen bir maddedir ve bir laktoz analoğudur. X-gal, -galaktozidaz geni sentezlendiği zaman oluşan enzim ile parçalanır ve mavi renk oluşumu gözlenir. Bu plazmidler kullanılarak yapılan gen klonlama ve transformasyon işlemleri sonrasında, antibiyotik içeren besiyerine ekilen bakterilerde mavi ve beyaz koloniler oluşur. Transformasyonun başarısız olduğu bakteriler antibiyotiğe karşı direnç kazanamadığından agar üzerinde gelişemezler. Genin aktarılamadığı plazmidi alan bakteriler ise agarda koloni oluşturacaklardır. Ancak bu bakterilerde, çoklu klonlama bölgesinde bulunan beta galaktozidaz geninin bütünlüğü bozulmadığından, bu bakteriler ortamda bulunan Xgal’ı parçalayarak mavi renk oluşumuna neden olur. Fakat ilgilenilen genin çoklu klonlama bölgesine başarıyla yerleştirildiği plazmidlerde bu bölgedeki beta galaktozidaz geninin bütünlüğü bozulduğundan bu plazmidleri taşıyan bakteriler laktozu parçalama yeteneğinden yoksun kalır. Böylece herhangi bir renk oluşumu gözlenmez ve koloniler beyaz görünür. İşlemler sonucunda agar üzerinde gelişen beyaz bakteri kolonileri seçilerek istenilen geni taşıyan plazmidi alan bakteri kolonileri belirlenmiş olur. Şekil 5. Mavi-Beyaz Tarama Yöntemi 61 Uygulamalar Çoğu transformasyon deneyinde, esas amaç, hedef geni taşıyan plazmidi alan bakterinin bir an önce bölünerek yüksek hacimlerde ve miktarlarda plazmid üretmesini sağlamaktır. Bakteriyel transformasyondan sonraki hedef, antibiyotik içeren besiyerinde yüksek miktarda bakterinin üretilmesi ve plasmid saflaştırma işlemlerinin yapılmasıdır. Bu işlem bakteriden plazmidin saf bir halde elde edilmesi için gereklidir. Bu amaçla kullanılan çok çeşitli ticari kitler mevcuttur. Bazı durumlarda transformasyonun amacı plasmid ile aktarılan genin kodladığı bir proteinin bakteri tarafından yüksek miktarda üretilmesini sağlamak da olabilir. Yüksek miktarlarda elde edilen bu protein saflaştırıldıktan sonra, kristalize edilerek ilgilenilen hedef proteinin yapısı tanımlanabilir. Sonuç ve Özet Transformasyon, bir hücrenin çevrede bulunan bir yabancı DNA’yı hücre içerisine alması işlemidir. Doğada bulunan bazı özel bakteri tipleri transformasyonu kendiliğinden gerçekleştirebilir. Moleküler biyolojik çalışmalarda, transformasyon işlemi laboratuvar koşullarında yapay olarak, bakteriyel hücrelerin membranlarında porlar yaratılması ile de gerçekleştirilebilir. Dış ortamdan yabancı DNA’yı hücre içerisine alma yeteneğine sahip bakteri hücreleri kompetan hücreler olarak adlandırılır. Isı şoku ile transformasyonda, kalsiyum klorür sayesinde kalsiyum açısından zengin bir çevre oluşması sağlanır ve bu durum plasmid DNA ile bakteriyal hücre membranı arasında var olan elektrostatik itme gücünü ortadan kaldırır. Sıcaklıkta gerçekleşen ani bir artış ile bakterinin plazma membranında porlar oluşur ve plasmid DNA bakteri hücresine girer. Farklı bir kompetan hücre tipi olan elektrokompetan hücreler de laboratuvar şartlarında oluşturulabilir. Bu hücrelere elektrik akımı uygulanarak yapılan elektroporasyon işlemi ile de bakteri hücrelerinin membranlarında DNA’nın geçebileceği porlar yaratılarak transformasyon gerçekleştirilebilir. Notlar the Journal of Visualized Experiments (JoVE) dergisindeki teknik bilgilere göre hazırlanmıştır. Kullanılan şekillerin kaynakları: Şekil1. http://slideplayer.com/slide/9050687/27/images/44/Transforming+Plants+44.jpg(değistirilerek) Şekil2. https://ka-perseus-images.s3.amazonaws.com/6ce673289a1608e8f6b63ed115bca6395536e508.png (değiştirilerek) Şekil3. http://www.bioelectrochemical-soc.org/img/electroporation-1.jpg (değiştirilerek) Şekil4.http://www.biorad.com/webroot/web/images/lsr/products/gene_transfer_rnai/product_detail/global/ gene-pulser-mxcell-electroporation-system-detail.jpg 62 Notlarınız için bu sayfayı kullanabilirsiniz. 63 PRATİK 8: MİTOZ BÖLÜNME A) DENEYİN AMACI Her canlının büyüme ve gelişmesi, hücrelerinin büyüme ve çoğalmasına bağlıdır. Bu da çekirdeğin kendi benzerini meydana getirmesi ve sitoplazma bölünmesi ile olur. Bu deneydeki amaç, çimlendirilmiş soğan kökünde ezme (squash) metodu ile mitoz bölünmenin çeşitli evrelerini gözlemektir. B) GEREKLİ MALZEMELER 1- Lam ve lamel 2- Asetokarmen 3-1adet çimlendirilmiş soğan C) GENEL BİLGİLER Mitoz, bir hücrenin kendisi ile aynı özellikleri taşıyan iki ayrı yavru hücreye bölünmesidir. Hücre çekirdeği içerisinde bulunan genetik materyal çekirdek zarının kaybolması ile birlikte kondense olup kromozom şeklini alır. Bu sırada hücre zarının çeşitli yöntemlerle (hipotonik ortama koyma, ezme gibi) ortadan kaldırılması kromozomların incelenebilmesine olanak sağlar. Bitki ve hayvanlarda büyüme, gelişme, onarım gibi olayların hepsi hücrelerin mitoz bölünmesi ile olmaktadır. Mitoz bölünme, hayvan ve bitki hücrelerinde evreleri ve temel ilkeleri yönünden benzerlik gösterir. Mitoz bölünme, birbirini takip eden dört ayrı ana aşamada incelenebilir. Profaz: Erken profazda, her kromozom nükleer zar üzerinde özgül bir bölgeye tutunur ve devam eden DNA sentezinin sonucu, çiftli bir yapı (kardeş kromatidler) şeklinde görülür. Geç profazda, kromozomlar daha kalın ve kısa olacak şekilde kalınlaşır (kromatin kondensasyonu) ve nükleer zar kaybolur (Şekil 1). Şekil 1. Profaz 64 Metafaz: Mitotik iğ ince iplikler şeklinde görülür. Kromozomlar sentromerleri ile iğ ipliklerine tutunmuş biçiminde ekvator düzleminde dizilirler (Şekil 2). Şekil 2. Metafaz Anafaz: Erken anafazda kromozomlar ortadan boyuna ikiye ayrılır ve her kromozomun iki kromatidi zıt kutuplara göç eder (Şekil 3). Şekil 3. Anafaz Telofaz: Her kromozomun iki kromatidinin zıt kutuplara göç etmesi ve bir nükleer zarın oluşmasıyla telofaz evresi başlar. En sonunda sitoplazma bölünür (sitokinez) (Şekil 4). Şekil 4. Telofaz Bitki hücrelerinde ekvatoryal bölgede hücre plağı oluşur ve geç telofaz evresinde hücre buradan bölünerek, yeni hücre zarı meydana gelir. Hayvan hücrelerinde ise ekvatoryal bölgede önce dıştan içe doğru bir boğumlanma görülür. Daha sonra hücre, bu boğumdan ikiye ayrılır. 65 İki mitoz bölünme arasındaki evrede metabolik ve sentezleme faaliyetleri devam eder. Bu evre ‘metabolik evre’ veya ‘ interfaz evresi’ adını alır (Şekil 5). İnterfaz 3 evreden oluşur; G1 evresi: Metabolik açıdan hücrenin aktif olduğu bu evrede hücre gelişimi devam eder. DNA sentezi için gerekli hazırlıkların ve senteze geçmeden önceki kontrollerin yapıldığı evredir. S evresi: DNA'nın kendini eşlediği evredir. G2 evresi: DNA replikasyonu sonrası evresidir. Hücrenin mitoz için gereken hazırlıkları ve kontrolleri bu evrede gerçekleştirilir. Şekil 5. İnterfaz İnterfazın ardından gerçekleşen çekirdek bölünmesi (karyokinez) ve sitoplazma bölünmesi (sitokinez) aşamaları mitozu oluşturmaktadır. İnterfaz ve mitozdan oluşan hücre döngüsü aşamaları Şekil 6’da görülmektedir. Mitoz Şekil 6. Hücre Döngüsü Aşamaları 66 Mitotik hücreler mikroskobik yöntemler kullanılarak ayırt edilebilir. Hücrenin interfazın hangi evresinde (G1, S, G2) olduğu ise ancak biyokimyasal içeriğin analizleri ile saptanabilir. Bazı özel teknikleri kullanmaksızın kromozomların gözlenmesi genellikle mümkün olmamaktadır. Kullanılabilecek en hızlı yöntem spontan olarak bölünen hücrelere sahip dokulardan elde edilecek materyalin, yapısını koruyacak şekilde sabitlenmesinden sonra kromozomların gözlenmesine olanak verecek bir boya ile boyanmasıdır. Bu işlemden sonra, ezme yöntemi ile zarı parçalanan hücrelerde kromozomlar incelenebilir. Bunun dışında, uygun bir mitojenik uyaranla bölünmeleri indüklenen hücrelerde mitoz bölünme, özel bazı kimyasallarla metafaz aşamasında durdurulabilir. Bunu takiben uygulanan bazı yöntemler sonucunda kromozomlar incelenebilir hale getirilebilmektedir. Ancak bunun izlenmesi için en azından hücrenin döngüsü kadar bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Bu laboratuvar çalışmasında, diploid bir bitki olan soğanın (Allium cepa) spontan hücre bölünmesi yüksek olan kök ucu (meristem) dokusunda mitozun çeşitli evrelerinin görülmesi planlanmıştır. D) DENEYİN YAPILIŞI 1. Mitoz bölünmenin evrelerini görebilmek için, 4-5 gün suda bırakılarak çimlendirilmiş soğan köklerinin ucundan 5-6 mm’lik parçalar kesilir. 2. Kesilen soğan kökleri bir deney tüpü içerisine koyulur ve kök uçlarının üzerini örtecek kadar asetokarmen boyası ilave edilir. Deney tüpü bir tahta maşa ile tutularak 2-3 dakika kadar kaynatmadan, hafif alevde ısıtılır. 3. Isıtılan kök uçları soğuduktan sonra, bir tanesi pens ile temiz bir lam üzerine alınır. 1 veya 2 damla daha asetokarmen damlatılarak lamel ile kapatılır. 4. Preparat iki parmak arasında sıkılarak, kökün parçalanıp hücrelerin birbirinden ayrılması sağlanır. Lamelin kenarından taşan boya kurutma kağıdı ile alınır. 5. Preparat önce küçük büyütme (10X objektif) ile incelenir. Bölünme aşamaları görüldüğü zaman büyük büyütmeye (40X objektif) geçilir. 67 Asetokarmen boyasının hazırlanışı: 45 ml Asetik asit, 55 ml saf su ve 3 gr toz karmen karıştırılır. Asetokarmen boyası; karmen Dactylopius coccus böceğinde mevcut olan kırmızı bir pigment olan cochinela’dan elde edilen doğal bir boyadır. Bu boya hücre çekirdeklerinin boyanmasında kullanılır. Asetokarmen dibazik özelliği olan asidik bir boyadır. Asidik pH’ta çözüldüğünde pozitif yük kazanır ve bazik özellik göstererek kromozomları boyar. Karışımdaki asetik asit hücre fiksasyonu yaparken kromozom boylarının uzun kalmasını ve daha kolay incelenmesini sağlar. Mitoz bölünmenin süresi hücre çeşidine ve çevre koşullarına bağlıdır. Ayrıca her hücrenin kendine özgü bir bölünme döngüsü vardır. Dolayısıyla komşu hücrelerin bile birbirlerinden farklı evrelerde olduğu görülebilir. Diğer taraftan hücre döngüsünün 1/20 kadar süresi mitozun aktif bölünmesine, 19/20 kadar süresi ise interfaz süresine aittir. O halde preparatınızda meristematik dokuların bulunduğu bölgede ancak her 20 hücreden biri mitoz bölünme geçirmektedir. Bunlardan evrelerin süresine uygun olarak sırası ile en çok profaz, daha az telofaz, en az da metafaz ve anafaz evresindeki hücrelerin görülmesi beklenir. Mikroskopta gözlemiş olduğunuz mitozun farklı evrelerinin şekillerini gerekli bilgileri kullanarak çiziniz ve ayrıca gözlemlerinizi not ediniz. Hazırladığınız preparat incelenmeye uygun değilse yeni bir preparat hazırlayınız. 68 Gözlemlerinizi çizmek için bu sayfayı kullanabilirsiniz. 69 PRATİK 9: HİKAYE ALIMI, PEDİGRİ VE KROMOZOM ELDESİ-I A) DENEYİN AMACI: Bu pratikte öğrenilmesi amaçlanan başlıklar şu şekildedir: Kromozom analizi yapılacak bir olgudan anamnez alınması, Pedigri çizimi, Periferik kandan, kısa süreli (72 saat) kültürasyon ile metafaz kromozomlarının elde edilmesi. ANAMNEZ (SOY VE ÖZGEÇMİŞ BİLGİSİ) ALINMASI Çeşitli endikasyonlar (Spontan düşüklerin, mental retardasyonun ve çoklu konjenital anomalilerin yanı sıra Turner sendromu, Klinefelter sendromu gibi sayısal cinsiyet kromozom anomalileri ile ilişkili sendromlar veya Down sendromu, Edwards sendromu gibi sayısal otozomal kromozom anomalileri ile ilişkili sendromlar) ile sitogenetik analiz için gönderilen hastalardan, daha önce hazırlanmış uygun anamnez formları kullanılarak hastaya dair bilgiler alınır. Endikasyonlara özgül anamnez formları pratik saatinde tartışılacaktır. PEDİGRİ (SOY AĞACI) ÇİZİMİ Hastalardan anamnez alımı sırasında, aile öyküsü bulunan olguların pedigrisi çıkarılır. Bu pedigri sayesinde, ailede görülen herhangi bir hastalığın kalıtsal ya da çevresel olup olmadığını ve eğer hastalık kalıtsal ise, kalıtım şeklini belirlemek mümkündür. Pedigri çizimine, ailede hastalığın ilk gözlendiği kişiden başlanır ve bu kişiye “indeks olgu” veya “proband” denir. Aile ağacı çiziminde, erkekler kare ( çember ( ) ve kadınlar ) şeklindeki simgelerle gösterilir. İlk kuşaktaki erkek sola, kadın sağa çizilir, evlilikler kadın ve erkek arasına yatay bir çizgi ( akraba evliliği varsa bu durum, yatay iki çizgi ( ) çekilerek belirtilir. Eğer ) ile gösterilir. Kardeşler doğum sırasına göre, cinsiyetleri de belirtilerek soldan sağa doğru çizilir. Pedigri çiziminde kullanılan simgeler Şekil 1.’de gösterilmiştir. İndeks olgu (proband) ve aynı zamanda genetik danışmanlık verilen kişi pedigride bir ok ile gösterilir. Pedigrideki 70 kuşaklar, romen rakamlarıyla (I, II, III, IV gibi) ve kuşak içerisindeki bireyler de, her kuşakta yeniden başlayacak şekilde, soldan sağa doğru rakamlarla (1, 2, 3 gibi) gösterilir (Şekil 1). Evlilik Akraba evliliği Bilinmeyen cinsiyet Hasta birey Taşıyıcı birey Monozigotik/Dizigotik ? / indeks olgu) (infertilite) Birden fazla evlilik Şekil 1. Pedigri çiziminde kullanılan simgeler (Tıbbi Biyoloji ve Genetik A.B.D. tarafından modifiye edilmiştir.) KROMOZOM ELDESİ-I Sitogenetik; kromozomların morfolojilerini, işlevlerini ve fenotiple olan ilişkilerini inceleyen genetik biliminin bir alt dalıdır. Sitogenetik analiz için kromozom eldesinde; periferik kan, kemik iliği, amniyon sıvısı, koryonik villüs materyali, kord kanı, deri ve benzeri solid doku örnekleri kullanılabilmektedir. Kromozomların elde edilmesinde, uzun süreli (amniyon sıvısı, koryonik villüs materyali ve deri) ve kısa süreli (periferik kan, kord kanı ve kemik iliği materyali) hücre kültürü yöntemleri uygulanmaktadır. 71 Laboratuvar çalışmamızda, periferik kandan kısa süreli hücre kültürü yöntemi ile kromozom eldesi gerçekleştirilecektir. Periferik kandan kromozom eldesinde, lenfositlerden özellikle T-lenfositlerin in vitro ortamda üretilmesi sağlanmaktadır. 1. Kan alınması ve saklanması: Periferik kandan kısa süreli lenfosit kültüründe, heparinize (kanın pıhtılaşmasını engeller) edilmiş steril enjektörlere alınan 0.5-2 ml. venöz kan kullanılır. Alınan kanlar ekim saatine kadar 370C’de, aynı gün ekim yapılmayacak ise +40C’de saklanabilir. 2. Besiyeri hazırlanması ve ekim: Hastanın klinik ön tanısına göre farklı örnekler, farklı besiyerleri içerisinde üretilirler. a) Lenfosit Kültürü İçin Kullanılan Besi Ortamının İçeriği: Ticari olarak satılan steril 100 ml’lik besi ortamına (RPMI 1640, MEM, Ham’s F10, Mc Coy’s A, Med 199) – günümüzde kullanılan besiyeri RPMI 1640’dır - steril koşullar altında aşağıdaki maddelerden belirtilen oranlarda eklenir: 20 ml. Fötal dana serumu* 1 ml. L-Glutamin** 0.1 ml. Penisilin-Streptomisin karışımı *** * Kültür ortamını zenginleştirmek ve kültürden kromozom elde etme başarı oranını arttırmak amacıyla fötal dana serumu besiyerine eklenmektedir. Hücre büyüme faktörleri, adhezyon faktörleri, eser elementler, hormonlar, bağlanma proteinleri ve vitaminleri içeren pek çok serum içerikleri bulunmaktadır. ** L-glutamin, kültür ortamında hücrelerin enerji üretimi ve protein sentezi için gerekli olan esansiyel bir amino asittir. *** Besiyeri ve besiyerine ilave edilen tüm kimyasallar sterildir. Ancak, besiyeri hazırlanması sırasında, ekim tüplerine materyalin ekimi sırasında olabilecek veya materyalden kaynaklanabilecek herhangi bir kontaminasyon riskinden dolayı, penisilinstreptomisin karışımı gibi antibiyotikler, profilaktik amaçla besiyerine ilave edilmektedir. b) Kültür tüplerinin hazırlanması 1. Fötal dana serumu, L-Glutamin, Penisilin-Streptomisin eklenen besiyeri, 10 ml’lik steril vidalı kapaklı tüplere 3 ml. olacak şekilde bölünür. 72 2. 3 ml besiyeri üzerine 75 μl Fitohemaglutinin*, 50 μl Lökosit Büyüme Solüsyonu (Leukocyte Growth Supplement, LGS)** ve enjektör ile 15 damla Timidin*** eklenir. * Periferde dolaşan lenfositler olgun hücre olduklarından, normal in vivo koşullarda yaklaşık %1 oranında mitotik aktivite gösterirler. Bu nedenle, T-lenfositler için mitoz uyarıcı etkisi olan fitohemaglutinin, besiyerine ilave edilir. Fitohemaglutinin, yeterince bilinmeyen fakat immünolojik olduğu düşünülen bir mekanizmayla, in vitro koşullarda T-hücrelerini uyararak, blast yani genç embriyolojik şekillerine dönüştürür ve mitotik aktivitelerini % 8’e kadar yükseltir. ** Büyüme faktörlerince zengin LGS de T hücrelerin büyümelerini hızlandırarak bölünme indekslerini arttırır. *** Timidin ise bir baz analoğu olup, DNA zincirine girerek daha uzun boylu kromozomlar elde edilmesini sağlar. c) Ekim: 3 ml besiyeri bulunan steril kültür tüpüne 6-8 damla heparinize edilmiş periferik kan damlatılır. Vidalı kapaklı tüpler kapatılır ve yavaşça karıştırılır. Tüpler yan yatırılarak, 37°C’lik etüvde 72 saat inkübe edilir. 73 Notlarınız için bu sayfayı kullanabilirsiniz. 74 PRATİK 10: KROMOZOM ELDESİ-II. AŞAMA a) Kromozomların Elde Edilmesi (Harvest): 1. 68’inci saatte Timidin uzaklaştırılır. Kültür tüpü, 2000 rpm’de 7 dakika santrifüj edilir, dökelti (süpernatant) atılır, çökelti (pelet) üzerine 3 ml hazır besiyeri eklenir. Kültür tüpü 37°C’deki etüve geri konur. 2. 69,5’inci saatte, kültür tüpüne 50 μl CRA eklenir. (CRA: Chromosome Resolution Additive; kromozom çözünürlüğü arttırıcı) CRA, kromozomun sıkı paketlenmiş yapısındaki kimyasal bağları gevşeterek, kromozomların daha uzun boylu olarak elde edilmesine yardımcı olur. CRA eklendikten sonra kültür tüpü 37°C’deki etüve geri konur. (Not: CRA eklenmesi her ne kadar kromozomların daha kolay incelenmesine olanak sağlasa da kromozom eldesi için mutlaka kullanılması gereken bir ajan değildir.) 3. 71’inci saatte 100 μl metafaz bloke edici solüsyon eklenir. Metafaz bloke edici solüsyon olarak MAS kullanılır (MAS: Metaphase Arresting Solution; metafaz bloke edici solüsyon). MAS, kolçisin ve vinblastin sülfat karışımıdır. Kolçisin, polimerizasyonunu serbest engellediğinden, tübülinlere mitotik bağlanarak bölünmeyi mikrotübül durdurmak için kullanılan bir kimyasaldır. İğ iplikçiklerini kırarak mitozu metafaz evresinde durdurur. Böylelikle kromozomlar, en belirgin ve mikroskop altında görülebilir halinde elde edilebilir. Vinblastin sülfat da mitozu engelleyen bir başka ajandır. MAS eklendikten sonra kültür tüpü 37°C’deki etüve geri konur. Bazı durumlarda MAS yerine sadece kolçisin kullanılarak da bu aşama gerçekleştirilebilmektedir. 4. Süre sonunda (72’inci saat) kültür tüpü 2000 rpm’de 7 dakika santrifüj edilir. 5. Dökelti atılır. Çökelti elle karıştırılır. 6. Üzerine 6 ml. hipotonik solüsyonu (0.075 M KCl) vorteks ile karıştırılarak eklenir. 37°C’deki etüvde 15 dakika inkübe edilir. Hipotonik solüsyonu, eritrositlerin parçalanmasını ve metafaz evresindeki lenfositlerin şişmesini sağlamak için kullanılmaktadır. 75 7. Süre sonunda tüp vorteks ile karıştırılırken 0.5 ml yeni hazırlanmış fiksatif solüsyonu eklenir. Bu aşama ön-fiksasyon olarak adlandırılır. Fiksatif solüsyonu, 3:1 oranında metanol ve glasiyel asetik asit karışımından oluşmaktadır. 8. Tüp 2000 rpm’de 7 dakika santrifüj edilir. 9. Dökelti atılır. Çökelti elle yavaşça karıştırılır. 10. Üzerine 5 ml fiksatif solüsyonu vortekslenerek ilave edilir. Fiksatif solüsyonu, hücreleri fikse etmek, patlayan eritrositleri ve hemoglobini uzaklaştırmak için kullanılmaktadır. 11. 2000 rpm’de 7 dakika santrifüj edilir. 12. Fiksatif solüsyonu ile yıkama işlemi 3 kez tekrarlanır. 13. Üçüncü fiksatif solüsyonu eklenince, tüpler -20oC’de 10 dakika bekletilir. 14. Tüp 2000 rpm’de 7 dakika santrifüj edilerek yayma için kullanılacak olan çökelti elde edilir. b) Yayma: 1. Santrifüj tüpünün dibinde çökelti üzerinde 0.5 ml. fiksatif kalacak şekilde üst kısım atılır. 2. Çökelti iyice karıştırılır. Çökelti çok yoğun ise, 2:1 oranında metanol ve glasiyel asetik asitten oluşan fiksatif solüsyonu ile seyreltilir (dilüe edilir). Uygun şartlarda (ki bu şartlar ortalama olarak %45-50 oranında nem ve 25°C sıcaklıktır) çökeltiden pastör pipeti yardımıyla bir damla alınarak nefesle yüzeyi nemlendirilmiş lamlara (distile su içinde +4°C’de bekletilmiş) yayma yapılır. 3. Mikroskobun diyaframı kapatılarak 10X objektifte metafaz sıklığı ve kalitesi kontrol edilir. 4. Yayma yapılan preparatlar, 37°C’de üç gün ya da 60°C’ de bir gece yaşlandırılır. 76 Notlarınız için bu sayfayı kullanabilirsiniz. 77 PRATİK 11: KROMOZOMLARIN TANIMLANMASI VE BANTLANMASI GTG (G banding by Tripsin using Giemsa) Bantlama: GTG bantlama, kromozom boyunca açık ve koyu bantlar meydana getirerek her bir kromozomun kendine özgü tanınabilir bantlarını almasını sağlar ve böylece sayısal ve yapısal olarak kromozomların incelenebilmesine olanak verir. Bu özelliklerinden dolayı sitogenetik laboratuvarlarında en çok tercih edilen bantlama yöntemidir. Bu laboratuarda GTG bantlama yöntemi gerçekleştirilecektir ve yöntemin uygulanabilmesi için gerekli solüsyonlar aşağıda verilmektedir. Tripsin Solüsyonu: 0.2 gr. Tripsin 100 ml KH2PO4 solüsyonu içerisinde çözülür. Giemsa Boyası için kullanılan Sörensan Tamponu : KH2PO4 ve Na2HPO4 solüsyonlarının farklı hacimdeki karışımları ile elde edilir: KH2PO4 solüsyonu: 9.08 gr KH2PO4, 1000 ml bdH2O (bidistile su içerisinde çözülür, pH:7.00’ye ayarlanır.+4 °C’de saklanır. Na2HPO4 solüsyonu: 11.88 gr Na2HPO4.12H2O, 1000ml bdH2O içerisinde çözülür, pH:7.00’ye ayarlanır. +4°C’de saklanır. 57.1 ml KH2PO4 solüsyonu ve 47.9 ml Na2HPO4 solüsyonu ile toplam hacim 100 ml olacak şekilde Sörensan solüsyonu hazırlandıktan sonra karışımdan 4,5 ml alınıp atılır ve 4,5 ml Giemsa boyası eklenerek % 4,5’ luk Giemsa solüsyonu hazırlanmış olur. 1. Yaşlandırılmış olan preparatlar, 32°C’de tutulan % 0.2’lik tripsin solüsyonu ile 1-2 dakika muamele edilir. Süre sonunda preparatlar çeşme suyundan geçirilir. Tripsin, kromozom paketlenmesinde görev alan proteinleri yıkan bir proteazdır. 2. Preparatlar oda ısısında tutulan ve taze hazırlanan % 4,5’luk Giemsa boyasında 5-6 dakika tutulur. Giemsa, tripsin muamelesi sonunda kromozom üzerinde açığa çıkan A=T’ce zengin DNA bölgelerine daha 78 yüksek afinite ile bağlanarak bu bölgeleri daha koyu boyayan bir DNA boyasıdır. 3. Boyadan çıkarılan preparatlar çeşme suyundan geçirilir. Kurutma kağıdı arasında nazikçe kurutulur. Mikroskop altında 10X’de metafazlar bulunduktan sonra, preperat üzerine 1 damla immersiyon yağı damlatılarak 100X’de kromozomların bant alıp almadığı kontrol edilir (Şekil 1a) ve karyogramı hazırlanarak analiz edilir (Şekil 1b). 100X objektifte kontrol edebilmek için preparatların üzerine immersiyon yağı damlatıldığından, preparatların bu yağdan arınabilmesi için 15 dakika Ksilol içinde tutulması gerekir. Şekil 1a. GTG bantlama tekniği ile hazırlanmış normal bir erkek bireye ait metafaz örneği 79 Şekil 1b. GTG bantlama tekniği ile hazırlanmış normal bir erkek bireye ait karyogram örneği Alternatif Yöntemler 1.CBG (C-bands by Barium hydroxide using Giemsa) Bantlama: CBG yöntemi, GTG bantlama yöntemi uygulandıktan sonra yapısal anomali görülen kromozomların ve markır kromozomların (yapısal olarak tanımlanmış hiçbir kromozama benzemeyen henüz tanımlanması yapılmamış olan kromozom) değerlendirilmesinde, sentromerlerin ve Y kromozomunun heteromorfik varyantlarının gösterilmesinde kullanılır. CBG bantlama tekniği üç aşamalıdır: I. aşama; 1N HCL (Asit) ile muamele); DNA omurgasına dokunmadan pürin bazlarının uzaklaştırılması (Kısmi depürinizasyon) II. aşama; Ba(OH)2: Baryum Hidroksit (Alkali) ile muamele; DNA’nın denaturasyonu III. aşama; 2xSSC ( sıcak tuz solüsyonu) ile muamele; Kromozomların 80 sentromer bölgeleri yüksek oranda heterokromatinizasyon gösterdiklerinden ve bu bölgeler denaturasyona daha dayanıklı işleminden sonra uygulanan Giemsa olduğu için yıkama boyama ile kromozomların sentromerleri koyu renkte görülürler (Şekil 2). Şekil 2. CBG bantlama tekniği uygulanmış metafaz örneği 2. NOR (Nucleolar Organizing Regions) Boyama : NOR boyama tekniği ise GTG batlama kromozomların yöntemi nükleolar uygulandıktan bölgelerinin gümüş sonra akrosentrik nitrat kullanılarak boyandığı bir tekniktir. Nükleolar bölgeler, akrosentrik kromozomların kısa kollarında ‘ satellit’ olarak adlandırılan bölgeler olup ribozomal RNA genlerini içeren bölgelerdir. Bu bölgelerde bulunan Ag(gümüş) bağlama affinitesi yüksek proteinler sayesinde bu bölgeler koyu renkte boyanırlar (Şekil 3). Nükleolar bölgelerin farklı boyanma özelliklerinden yararlanılarak, satellit yapısına özgü heteromorfizmler ve markır kromozomların satellit içerip içermedikleri gösterilmektedir. 81 Şekil 3. NOR boyama tekniği uygulanmış metafaz örneği Analiz sonucu hastanın karyotipi, Uluslarası Sitogenetik Terminolojisi’ne (ISCNInternational System for Human Cytogenetics Nomenclature) göre yazılarak rapor hastaya verilir ve hekimine gönderilir. Raporun sonucuna göre hastaya ve yakınlarına gerekli genetik danışmanlık 82 verilir. Notlarınız için bu sayfayı kullanabilirsiniz. 83 PRATİK 12: SİTOGENETİK BULGULARIN RAPORLANDIRILMASI SİTOGENETİK RAPOR YAZIMI Sitogenetik analiz sonucunda gözlenen bulgular rapor halinde hastalara verilmektedir. Örnekler EKTE sunulmuştur. Raporlandırmalarda kullanılan kısaltmalar ISCN 2013 indeksine göre aşağıda belirtilmiştir. p: kromozomun kısa kolu q: kromozomun uzun kolu ter: kromozomun terminal bölgesi + : artış gösteren kromozomun ön tarafına konulan işarettir. mos: mosaisizm del: delesyon dup: duplikasyon inv: inversiyon i: izokromozom r: ring(halka) kromozom t: translokasyon mar: markır kromozom der: derivatif (başkalaşmış) dic: disentrik mat: maternal pat: paternal dn: de novo (kromozom değişikliğinin ilk gözlendiği durum) 84 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) AMNİYOTİK SIVIDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Amniyotik Sıvıdan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Perinatoloji Birimi Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NASYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Uzun Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 20 Karyotipi: 47,-,+21 Sendromu: Down sendromu Endikasyon: İkili testte risk Yorum: : Dr. ............... tarafından gebeliğin16. haftasında uygulanan biyopsi ile kazanılan 20 ml’lik amniyotik sıvı, hücre kültürü yöntemi ile incelenmiştir. GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda Trizomi 21 gözlenmiştir. Bu test ile fetustaki tek gen hastalıkları, konjenital malformasyonlar, mikrodelesyon ve mikroduplikasyonlar ile ancak özel incelemeler ile gösterilecek kromozom anomalileri ve düşük oranlı mozaisizm ve maternal hücre kontaminasyon dışlanamaz. Not: Anne tekrar gebe kaldığında prenatal tanı önerilmektedir. Görevi Adı-Soyadı Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye. Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 85 İmza K-Q TSE-ISO-EN 9000 86 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) AMNİYOTİK SIVIDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Amniyotik Sıvıdan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Perinatoloji Birimi Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NASYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Uzun Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 20 Karyotipi: 47,-,+18 Sendromu: Edwards sendromu Endikasyon: Üçlü testte risk Yorum: : Dr. ............... tarafından gebeliğin18. haftasında uygulanan biyopsi ile kazanılan 20 ml’lik amniyotik sıvı, hücre kültürü yöntemi ile incelenmiştir. GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda Trizomi 18 gözlenmiştir. Bu test ile fetustaki tek gen hastalıkları, konjenital malformasyonlar, mikrodelesyon ve mikroduplikasyonlar ile ancak özel incelemeler ile gösterilecek kromozom anomalileri ve düşük oranlı mozaisizm ve maternal hücre kontaminasyon dışlanamaz. Not: Anne tekrar gebe kaldığında prenatal tanı önerilmektedir. Görevi Adı-Soyadı Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye. Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 87 İmza K-Q TSE-ISO-EN 9000 88 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) DÜŞÜK MATERYALİ/GONAD BİYOPSİSİNDEN/ DİĞER DOKULARDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Düşük Materyali/Gonad Biyopsisinden/DiğerDokulardan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Perinatoloji Birimi Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NFEYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Uzun Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 20 Karyotipi: 47,XX,+13 Sendromu: Patau sendromu Endikasyon: İntrauterin ex İncelenen Materyal: Düşük Materyali Yorum: GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda incelenen tüm hücrelerde 47,XX,+13 karyotipi gözlenmiştir. Not: Anne tekrar hamile kaldığında prenatal tanı önerilmektedir. Görevi Adı-Soyadı Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye. Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 89 İmza K-Q TSE-ISO-EN 9000 90 K-Q TSE-ISO-EN 9000 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) PERİFERİK KANDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Tıbbi Genetik (Diğer Branşlar) Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Periferik Kandan Kromozom Analizi NKAYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Kısa Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 50 Karyotipi: mos 47,XX,+21[10]/46,XX[40] Sendromu: Mozaik Down sendromu Endikasyon: Down sendromu? Yorum: GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda incelenen 50 hücrenin 10’unda (%20 oranında) 47,XX,+21 karyotipi gözlenmiştir. Görevi Adı-Soyadı Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 91 İmza 47,XX,+21 92 46,XX K-Q TSE-ISO-EN 9000 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) KORYON VİLLUS ÖRNEĞİNDEN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Koryon Villus Örneğinden Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Perinatoloji Birimi Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: CVSYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Uzun Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 20 Karyotipi: 45,X Sendromu: Turner sendromu Endikasyon: USG’de anomali Yorum: Dr. ......... tarafından gebeliğin 12. haftasında uygulanan biyopsi ile kazanılan CVS (Koryonik villus örneği) örneği hücre kültürü yöntemi ile incelenmiştir. GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda tüm hücrelerde 45,X karyotipi gözlenmiştir. Bu test ile fetustaki tek gen hastalıkları, konjenital malformasyonlar, mikrodelesyon ve mikroduplikasyonlar ile ancak özel incelemeler ile gösterilecek kromozom anomalileri ve düşük oranlı mozaisizm ve maternal hücre kontaminasyon dışlanamaz. Not: Anne tekrar gebe kaldığında prenatal tanı önerilmektedir. Görevi Adı-Soyadı Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye. Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 93 İmza 94 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) AMNİYOTİK SIVIDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Amniyotik Sıvıdan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Perinatoloji Birimi Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NASYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Uzun Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 20 Karyotipi: 47,XXX Sendromu: Triple X sendromu Endikasyon: İleri yaş Yorum: Dr. ....... tarafından gebeliğin 18. haftasında uygulanan biyopsi ile kazanılan 20 ml’lik amniyotik sıvı, hücre kültürü yöntemi ile incelenmiştir. GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda 47,XXX karyotipi gözlenmiştir. Bu test ile fetustaki tek gen hastalıkları, konjenital malformasyonlar, mikrodelesyon ve mikroduplikasyonlar ile ancak özel incelemeler ile gösterilecek kromozom anomalileri ve düşük oranlı mozaisizm ve maternal hücre kontaminasyon dışlanamaz. Not: Anne tekrar gebe kaldığında prenatal tanı önerilmektedir. Görevi Adı-Soyadı Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye. Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 95 İmza K-Q TSE-ISO-EN 9000 96 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) AMNİYOTİK SIVIDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Amniyotik Sıvıdan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Perinatoloji Birimi Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NASYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Uzun Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 20 Karyotipi: 47,XXY Sendromu: Klinefelter sendromu Endikasyon: İleri yaş Yorum: Dr. ....... tarafından gebeliğin 19. haftasında uygulanan biyopsi ile kazanılan 20 ml’lik amniyotik sıvı, hücre kültürü yöntemi ile incelenmiştir. GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda 47,XXY karyotipi gözlenmiştir. Bu test ile fetustaki tek gen hastalıkları, konjenital malformasyonlar, mikrodelesyon ve mikroduplikasyonlar ile ancak özel incelemeler ile gösterilecek kromozom anomalileri ve düşük oranlı mozaisizm ve maternal hücre kontaminasyon dışlanamaz. Not: Anne tekrar gebe kaldığında prenatal tanı önerilmektedir. Görevi Adı-Soyadı Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye. Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 97 İmza K-Q TSE-ISO-EN 9000 98 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) AMNİYOTİK SIVIDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Amniyotik Sıvıdan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Perinatoloji Birimi Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NASYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Uzun Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 20 Karyotipi: 47,XYY Sendromu: Endikasyon: İleri yaş Yorum: : Dr. ............... tarafından gebeliğin17. haftasında uygulanan biyopsi ile kazanılan 20 ml’lik amniyotik sıvı, hücre kültürü yöntemi ile incelenmiştir. GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda 47,XYY karyotipi gözlenmiştir. Bu test ile fetustaki tek gen hastalıkları, konjenital malformasyonlar, mikrodelesyon ve mikroduplikasyonlar ile ancak özel incelemeler ile gösterilecek kromozom anomalileri ve düşük oranlı mozaisizm ve maternal hücre kontaminasyon dışlanamaz. Not: Anne tekrar gebe kaldığında prenatal tanı önerilmektedir. Görevi Adı-Soyadı Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye. Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 99 İmza K-Q TSE-ISO-EN 9000 100 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) PERİFERİK KANDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Periferik Kandan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Perinatoloji Birimi Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NKAYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Kısa Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 50 Karyotipi: mos 47,XXX[15] / 46,XX[35] Sendromu: Mozaik Triple X sendromu Endikasyon: IVF başarısızlığı Yorum: GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda incelenen 50 hücrenin 15’inde (%30 oranında) 47,XXX karyotipi gözlenmiştir. Görevi Adı-Soyadı Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 101 İmza K-Q TSE-ISO-EN 9000 46,XX 102 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) DÜŞÜK MATERYALİ/GONAD BİYOPSİSİNDEN/ DİĞER DOKULARDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Düşük materyali/gonad biyopsisinden/ diğer dokulardan kromozom analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Perinatoloji Birimi Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NFEYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Uzun Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 20 Karyotipi: 69,XXY Sendromu: Endikasyon: İntrauterin ex İncelenen Materyali: Düşük materyali Yorum:. GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda 69,XXY karyotipi gözlenmiştir. Not: Anne tekrar gebe kaldığında prenatal tanı önerilmektedir. Görevi Adı-Soyadı Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye. Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 103 İmza K-Q TSE-ISO-EN 9000 104 K-Q TSE-ISO-EN 9000 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) PERİFERİK KANDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Periferik Kandan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Yenidoğan Kliniği Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NKAYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Kısa Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 20 Karyotipi: 46,XX,del(1)(q42.1) dn,inv(9)(p11q13) mat Sendromu: Endikasyon: Mental retardasyon Yorum: GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda 1 numaralı kromozomlardan birinin uzun kolunun q42.1-qter bölgesinin delesyonu saptanmıştır. Bu değişikliğinin orijininin belirlenmesi için anne ve babaya kromozom analizi yapılmış ve karyotipleri normal olarak bulunmuştur. Ayrıca olguda, 9 numaralı kromozomlardan birinin p11 ve q13 bölgelerinin işe karıştığı perisentrik inversiyon gözlenmiştir. Bu bulgu literatürde heteromorfizm olarak değerlendirilmekte ve normal kabul edilmektedir. Ebeveyinlerinden yapılan kromozom analizinde de bu inversiyonun anne tarafından taşındığı tespit edilmiştir. Görevi Adı-Soyadı Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 105 İmza 106 K-Q TSE-ISO-EN 9000 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) PERİFERİK KANDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Periferik Kandan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: TIBBİ GENETİK (Diğer Branşlar) Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NKAYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Kısa Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı:20 Karyotipi: 46,XY,dup(1)(q31.1q32.3) dn Sendromu: Endikasyon: MKA (Majör konjenital anomali),MR (Mental Retardasyon) Yorum: GTG yöntemi ile metafazların incelenmesi sonucunda 1 numaralı kromozomlardan birinin uzun kolunda q31.3 ve q32.3 bölgesinin duplikasyonu gözlenmiştir. Duplikasyon gözlenen 1 numaralı kromozomun orijinin belirlenebilmesi için anne ve babadan kromozom analizi yapılmış ve ebeveynlerin kromozomal bir anomali taşımadığı gözlenmiştir. Not: Anne tekrar gebe kaldığında prenatal tanı önerilmektedir. Görevi Adı-Soyadı Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 107 İmza 108 K-Q TSE-ISO-EN 9000 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) PERİFERİK KANDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Periferik Kandan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Ped. Endokrinoloji Plk. Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NKAYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Kısa Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG,CBG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 100 Karyotipi: mos 45,X[64]/46,X,idic(X)(p11.21)[36] Sendromu: Varyant Turner sendromu Endikasyon: Turner sendromu ? Yorum: GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda %64 oranında 45,X ve %36 oranında 46,X,idic(X) (çift sentromerli izokromozom) karyotipi saptanmıştır. Görevi Adı-Soyadı Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 109 İmza 45, X 46,X,idic(X) 110 K-Q TSE-ISO-EN 9000 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) PERİFERİK KANDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Periferik Kandan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: TIBBİ GENETİK (Diğer Branşlar) Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NKAYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Kısa Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 20 Karyotipi: 46,X,r(X)(p22q28) Sendromu: Endikasyon: Gelişme geriliği Yorum: GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda X kromozomlarından birinin p22 ve q28 bölgelerinde meydana gelen iki kırık sonucu oluşan ring X kromozomu gözlenmiştir. Görevi Adı-Soyadı Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 111 İmza 112 K-Q TSE-ISO-EN 9000 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) PERİFERİK KANDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Periferik Kandan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Ped.Nöroloji Polikliniği Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NKAYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Kısa Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG, CBG, NOR Değerlendirilen Hücre Sayısı: 20 Karyotipi: 47,XY,+der(14)t(10;14)(p15;q13) mat Sendromu: Endikasyon: Hidrosefali Yorum: GTG yöntemiyle metafazların analizi sonucunda değerlendirilen tüm hücrelerde 47. Kromozom olarak bir markır kromozom gözlenmiştir. Olgunun kromozomlarının NOR ve CBG yöntemleri ile incelenmesi sonucunda markır kromozomun tek sentromerli ve satellitli olduğu belirlenmiştir. Annenin kromozomlarının incelenmesi sonucunda 10 numaralı kromozomlardan birinin p15 bandı ile 14 numaralı kromozomlardan birinin q13 bölgelerinin işe karıştığı karşılıklı translokasyon belirlenmiştir. Bu bulgu, çocukta gözlenen markır kromozomun orijinin, annenin kromozomlarında meydana gelen translokasyon sonucu oluşan derivatif 14 numaralı kromozom olduğunu ve olgunun 10 numaralı kromozomun p15→pter bölgesi ve 14q13→pter bölgelerinin parsiyel trizomisine sahip olduğunu göstermektedir. Görevi Adı-Soyadı Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 113 İmza çocuk anne 114 K-Q TSE-ISO-EN 9000 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) KEMİK İLİĞİNDEN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Kemik İliği Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Hematoloji Birimi Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NKİYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Direkt ve Kısa Süreli Doku Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 15 Karyotipi:46,XY,t(9;22)(q34:q11)[13] / 46,XY[2] Endikasyon: Kronik Myeloid Lösemi Yorum: Olgunun incelenen 15 metafazının 13’ünde %87 oranında t(9;22) translokasyonu gözlenmiştir. Görevi Adı-Soyadı Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye. Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 115 İmza K-Q TSE-ISO-EN 9000 116 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) PERİFERİK KANDANKROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Periferik Kandan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Pediatri Gen. Pol. Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NKAYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Kısa Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG,CBG,NOR Değerlendirilen Hücre Sayısı: 20 Karyotipi: 47,XY,+mar Sendromu: Endikasyon: MKA Yorum: GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda değerlendirilen hücrelerin tümünde ilave bir markır kromozom gözlenmiştir. Bu markır kromozomun CBG yöntemi ile tek sentromerli, NOR yöntemi ile de satellitsiz olduğu belirlenmiştir. Markır kromozomunun orijininin saptanabilmesi için FISH tekniği uygulanması gerekmektedir. Not: Bu sonuç, submikroskobik koromozom aberasyonlarını, DNA’daki gen defektlerini ve nadir mozaikliği dışlamamaktadır. Görevi Adı-Soyadı Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 117 İmza 118 K-Q TSE-ISO-EN 9000 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) PERİFERİK KANDANKROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Periferik Kandan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Pediatrik Genetik Polk. Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NKAYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Kısa Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: Karyotipi: 45,XX,der(14;21)(q10;q10) Sendromu: Endikasyon: Anomalili çocuk öyküsü Yorum: GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda 45, XX karyotipi belirlenen olguda, 14 ve 21 numaralı kromozomlardan birer tanesi arasında karşılıklı translokasyon gözlenmiştir (14 ve 21 numaralı kromozomların kısa kollarında birer kırık oluşmuş ve bu iki kromozom kırık noktalarından birleşerek yeni bir derivatif kromozom oluşturmuştur). 14 ve 21 numaralı kromozomların kısa kollarının kaybı ile oluşan bu derivatif kromozomdaki kayıplar genomik bir kayıp olarak düşünülmemekte (akrosentrik diğer kromozomların kısa kollarında lokalizasyon gösteren aynı genlerin sentezi nedeniyle) ve fetusta fenotipe yansıması beklenilmemektedir. Not: Anne gebe kaldığında genetik danışmanlık verilmesi önerilir. Görevi Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 119 Adı-Soyadı İmza 120 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) PERİFERİK KANDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Periferik Kandan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Pediatrik Genetik Polk. Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NKAYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Kısa Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: Karyotipi: 46,XX,der(14;21)(q10;q10) mat,+21 Sendromu: Robertsonyan Tipi Down Sendromu Endikasyon: Down Sendromu? Yorum: GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda, 14 ve 21 numaralı kromozomlardan birer tanesi arasında karşılıklı translokasyon gözlenmiştir (14 ve 21 numaralı kromozomların kısa kollarında birer kırık oluşmuş ve bu iki kromozom kırık noktalarından birleşerek yeni bir derivatif kromozom oluşturmuştur). Olgunun annesinde bulunan ve üzerinde 21 numaralı kromozomu da bulunduran derivatif 14’ün oğul döle geçmesiyle bu olguda toplam kromozom sayısı 46 olmasına rağmen 3 adet 21 numaralı kromozoma sahip olmasından dolayı olgu, translokasyon tipi Down olarak değerlendirilmiştir. Görevi Adı-Soyadı Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 121 İmza K-Q TSE-ISO-EN 9000 122 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) AMNİYOTİK SIVIDAN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Amniyotik Sıvıdan Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Kadın Hast. ve Doğ. Polk. Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NASYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Uzun Süreli Hücre Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 20 Karyotipi: 46,XY,inv(5)(p15.1q23.2) pat Sendromu: Endikasyon: Triple Testte Risk Yorum: Dr. ................ tarafından gebeliğin 15. haftasında uygulanan biyopsi ile kazanılan 20 ml’lik amniyotik sıvı, hücre kültürü yöntemi ile incelenmiştir. GTG yöntemi ile metafazların analizi sonucunda 5 numaralı kromozomlardan birinde perisentrik inversiyon (bu kromozomun kısa ve uzun kolunda birer kırık oluşarak aradaki parçanın 180 derece dönüp aynı yere yapışması durumu) gözlenmiştir. Aynı kromozom bulgusunun fetüsün babasında da gözlenmesi nedeniyle bu bulgunun fenotipi etkilemeyeceği düşünülmektedir. Bu test ile fetustaki tek gen hastalıkları, konjenital malformasyonlar, mikrodelesyon ve mikroduplikasyonlar ile ancak özel incelemeler ile gösterilecek kromozom anomalileri ve düşük oranlı mozaisizm ve maternal hücre kontaminasyon dışlanamaz. Not: Anne tekrar gebe kaldığında prenatal tanı önerilmektedir. Görevi Adı-Soyadı Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye. Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr.Üye Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 123 İmza K-Q TSE-ISO-EN 9000 124 T.C AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Sağlık, Araştırma ve Uygulama Merkezi (Hastane) KEMİK İLİĞİNDEN KROMOZOM ANALİZİ TETKİK SONUCU RAPORU Adı Soyadı: TC Kimlik No: Doğum Tarihi: Cinsiyeti: Erkek Dosya(Barkod): İstem tarihi: Hizmet Adı: Kemik İliği Kromozom Analizi Kurum: Başvuru No: Müracaat Tarihi: Gönderen Birim: Hematoloji Polk. Gönderen Doktor: Onay Tarihi: Onaylayan: NKİYapılan Test: Kromozom Analizi Kullanılan Yöntem: Direkt ve Kısa Süreli Doku Kültürü Kullanılan Bantlama Tekniği: GTG Değerlendirilen Hücre Sayısı: 10 Karyotipi: //46,XX[10] Endikasyon: Yorum: : Olgunun incelenebilen 10 metafazında vericiye ait [46,XX] karyotip gözlenmiştir. Görevi Adı-Soyadı Tıbbi Biyoloji ve Genetik Öğr. Üye. Genetik Hastalıklar Tanı Merkezi Sorumlusu 125 İmza K-Q TSE-ISO-EN 9000 126