Kocaman Yürekleriyle Erkek Çocükları Erkek çocuklarının her zaman farklı bir dünyası olur. Sadece erkek olmanın bile sayısız fırsatlar sunduğu çocuk yaşlarında ise bu farklılık en üst seviyededir ama kimse o erkek çocuklarının içlerinde yaşananların farkına varmaz. Küçük olmak demek büyükler için olgunlaşmamış bir beyin ve olgunlaşmamış bir hayat anlamına geliyor ama bunun yanında unuttukları da bir şey var; onların duygularının körelmesine rağmen çocukların duygularının körelmediği ve en az onlar kadar hissedebildiklerini gözden kaçırıyorlar. Oysaki duygu erkek çocuğu için hayatının en önemli şeyidir ama hep onlara erkek gibi ol ağlama denir ya da duygularını belli ettiler mi kız gibi yaftası yapıştırılır hemen ama neyi olduğu hiç sorulmadan, hiç önemsemeden. Erkek çocuklarının duygularından bu kadar bahsetmemin sebebi; olgunlaşmamış beynin ve körelmemiş duyguların erkek çocuklarının hayatını tamamen duygusal değişiklerle yönetilen bir hayat haline getirmesi. Ani duygu patlamalarını ya da hayatındaki duygusal değişiklikleri etrafındakilere belli etmeden içinde yaşaması öğütlenir ve bu yolda büyür erkek çocukları. Ne yaşarlarsa yaşasın içlerinde ne fırtınalar koparsa kopsun kimseye söylememek için her şeyi yaparlar. İçlerinde babalarından yedikleri dayaklar yüzünden ona karşı olan öfkeleriyle ya da hiç ulaşamadıkları çocukluk aşklarıyla veya içlerine attıkları ve onların kalbine etki eden birçok duyguyla büyür erkek çocukları. Emrah Serbes o erkek çocuklarının -o büyümemiş koca adamların- öykülerini yazmış Erken Kaybedenler kitabında. Çoğu yetişkinin farkında bile olmadığı o dünyadan hikayeler anlatmış. Peki, daha kişilikleri oturmamış, tamamen duygularıyla hareket eden erkek çocuklarının yaşadıkları hayal kırıkları ve kayıplar onları ne hale getiriyor? Bu soru cevaplanamayacak bir soru olsa da asıl önemli olan; O küçük bedenlerdeki kocaman yürekler hiç kimsenin tahmin etmediği şekilde yaşıyor ve yorumluyor oluşudur her ne yaşıyorlarsa. Belki ergenliğini yaşarken etrafında sürekli olarak bulunan ve ona ilgi gösteren tek olgun bayan olan öğretmeninden hoşlanıyor, belki kahramanlaştırdığı vefat etmiş olan babasının izinden gitmeye çalışıyor belki de çocukluk aşkını unutamamış ve onun hüznünü yaşıyor… Her biri farklı hayatlara karşı farklı duygularla buyuyorlar. İçlerinde bulunan hüzün ve hayal kırıklıklarıyla büyürken, kişilikleri tam da bu hayal kırıklıkları ile şekilleniyor. İşte erken kaybetmek tam da bu olsa gerek. Oturmuş kişiliğinizle ve düşünce yapınızla zorluklara karşı savaşabilecekken daha hayata karşı gardınızı almadan yaşadığınız zorlukların sizi bambaşka biri yapması, hayata mağlup başlamanız… işte bu sanılanın tersine çocuk yaşta yaşanılanların hayatımıza olan mükemmel etkisi. Kız çocukları hayatlarını annelerinin dizi dibinde, hayatlarının her evresinde annelerine danışıp annelerinin desteğiyle büyürken, erkek çocukları böyle bir ilişkiden yoksun çevresinin değimiyle erkek adam olmaya çalışır, nasıl yapacağını bilmese de. Bu yüzdendir ki erkek çocuklarının iç çatışmaları her zaman daha fırtınalı olmuştur ve hayatta kaybeden mi yoksa kazanan mı olduklarına daha doğrudan etkili olmuştur. Erkek çocukları her zaman erkenden büyümeye çalışırlar. Büyüklerin düşüncelerinin aksine, erkek çocuklarının dünyasında onlar da birer bireylerdir ve yetişkinlerin yaptığı her şey onlar için yapılması gerekenler listesindedir. Sigara içmek, alkol kullanmak onlar için büyüklerin yaptığı hareketler olduğu için çekicidir belki 10 yaşında içerler ilk sigaralarını belki de hiç içmemelerine rağmen sırf büyük görünmek için içmiş gibi yaparlar. Hele kendilerinden emin bilge tavırları kendilerini büyüklerin dünyasına atmak için yaptıkları en açık hareketlerden biridir. Afili sözler ya da beklenmedik hareketler onlar için, büyüklerin dünyasında olduklarını gösterme biçimleridir. Bunları biliyorum çünkü ben de o çocuklardan biri oldum. Üzerinden geçen onca yılın ardından bunlara dair hiçbir şey hatırlamazken, Emrah Serbes bana şu anki karakterimi ve yaşantımı veren anılarımı tekrar hatırlattı. Emin olun Erken Kaybedenler kitabındaki en az bir öyküde sizin de hatıralarınız gözünüzde canlanacak.