C. Senatosu B : 26 larını da zorlaştırmış ve ekonomimiz bu yüzden kor­ kunç kayıplara uğratılmıştır. Bu arada pamuk üreticisi de, pamuk ticareti ile uğraşanlar da zarara sokulmuştur. Hazinenin uğra­ yacağı zarar ise, yüzlerce milyon olarak hesap edil­ mektedir. Ecevit'in pamuk politikasından anlaşıldığına göre, tek kazanç sahibi olanlar Cumhuriyet Halk Partili partizanlardır. Yüksek fiyat politikasj ile üreticinin eline geçtiği iddia olunan yeni satmalma gücünün mühim bir kısmını Hükümetin gübre fiyatlarına yap­ tığı zamlar alıp götürmüştür. Gübre fiyatlarının hu­ bubat fiyatlarından daha yüksek oluşu tamamen bir çelişkidir. Ecevit iktidarının ekonomimizi istikrarsız­ lığa sürükleyen ve enflâsyonu kamçılayan politikala­ rından birisi de, taban fiyatları politikasından doğan zararları Merkez Bankası kaynaklarından açık finans­ man yolu ile karşılamaya kalkışmasıdır. Bütçe açıkları ve İktisadî Devlet Teşekküllerinin açıkları yanında, destekleme politikasının uygulan­ ması sonucunda doğan zararların açık finansman yo­ luyla karşılanmaya kalkışılması, enflâsyonu kamçıla­ yan en etkili unsur olmuştur. Bu yüzden 1974 yılı­ nın ilk 8 ayında tedavüle 9 milyar lira çıkarılmıştır. Bundan evvelki yıllarda tedavüde çıkan para miktarı yılda bir milyarı geçmezken, 1974 yılında 9 milyar gibi önemli bir satmalma gücünün ortaya çıkmasının enflâsyonu ne ölçüde kamçılayacağını takdir edersi­ niz. 10 milyar lira olarak tahmin edilen destekleme zararlarının bu ve önümüzdeki bütçeler için yarata­ cağı sıkıntı ayrı bir sorun olarak karşımızdadır ve uzun yıllar çözülmesi güç bir sorun olarak kalacak­ tır. Ecevit Hükümetinin enflâsyoncu baskılarla yaptı­ ğı mücadele, yatırım kredilerini kısmaktan ibaret kalmıştır. Özel sektöre verilen kredilerde geniş öl­ çüde kısıntı yapılmıştır. Bu kredilerin daralması ise. doğrudan doğruya üreticiyi ve yatırımları olumsuz yönde etkilemiştir. Sanayi yatırımlarında da durakla­ ma başlamış, sanayi ürününde artış hızı azalmıştır. Bütçe gerekçesinde de Sayın Maliye Bakanının konuş­ masında yer alan rakamlar bunu açık bir surette gös­ termektedir. Ecevit döneminde Devlet yatırımlarında büyük öl­ çüde gevşeme olmuştur. Plan ve programlarda yer alan yeni yatırımlardan bir kısmına hiç başlanmamış­ tır. Önceki yıllarda başlamış yatırımlardan bir kısmı­ nın da fiyat yükselmeleri sebebiyle mukaveleleri fes- 5 . 2 . 1975 O : 3 hedilmiş ve yeniden ihale yapılmadığı için de, olduğu yerde yarım bırakılmıştır. Başbakan Yardımcısı Sayın Erbakan'ın ziyaret et­ tiği her il ve ilçede vaat ettiği ve müjdelediği yeni fabrikalardan bir tekine bile kavuşmamız mümkün olmamıştır. Hükümetin önleyemediği, tam tersine kamçıladığı enflasyon, kısa sürede dış ticaret alanındaki etkisini göstermiş ve ihracat tıkanıklarına yol açmıştır. Fi­ yat yükselmeleri, doların değerini kaybetmesi sebe­ biyle ihracat rakamlarında değer bakımından bir ar­ tış görülmekle beraber, miktar bakımından ihracatta bir önceki yıla nazaran % 50 nispetinde bir düşüş olduğu planlamanın tespitlerinden anlaşılmaktadır. Dış ticaret açığımızın 1974 sonunda 2 245 000 000 gibi çok büyük bir rakam olduğunu görüyoruz. 1973 sonunda 2 milyar doların üstüne çıkmış olan altın rezervimiz 1974 yılının sonunda 1 669 000 000 do­ lara düşmüştür. Türkiye önümüzdeki yıllarda bu öl­ çüde bir dış ticaret açığı ile karşılaştığı takdirde, ye­ niden dış ödeme tıkanıklıkları dönemine girmemiz mukadder olacaktır. Ecevit Hükümetinin yanlış iktisadî politikasının yurdumuzda işsizliği geniş ölçüde artırdığını gözden kaçırmamak gerekir. Ayrıca, geçen yıl yabancı mem­ leketlere gönderilen işçi sayısında da önemli bir düşüş olmuştur. Sayın senatörler; Destekleme politikasından doğan ve miktarı 10 milyar lira civarında tahmin edilen zarar yanında, Ecevit İktidarının bütçeye devrettiği başka yükler de vardır. Sayın Başbakan Yardımcısı Zeyyat Baykara'nın Bütçe Karma Komisyonunda verdiği bilgi­ ye göre, 1974 bütçesinin uygulama sonunda 10 mil­ yar civarında açıkla kapanacağı anlaşılmaktadır. Ay­ rıca, İktisadî Devlet Teşekküllerinin maliyet artışın­ dan doğacak zararlarının da buna yakın bir miktar­ la ifade edileceği anlaşılmaktadır. Ecevit Hükümeti halk sektörünü geliştirmek husu­ sunda da başarılı olamamıştır. Bilindiği gibi, buna daha ziyade halk sektörünün mahiyeti hakkında bir görüşe sahip olmamaları amil olmuştur. Hazırlıksız olarak ortaya atıldığı için, Ecevit'in 9 aylık iktidarı döneminde bu konuda akademik tartışmalardan ileri bir sonuç alınamamıştır. Bu tartışma ve tereddütler yüzünden mevcut düzen içinde halk tarafından halka açık şirketler yoluyle yapılacak yatırımları da geniş ölçüde baltalamıştır.