M. Meclisi B : 122 Sanayileşmeyi gerçekleştirecek projelerin bankaca iltifat görmemesi, üzerinde önemle durulacak bir husustur. Az gelişmiş ülkelerin sanayileşme gayretlerine karşı çıkmak, bu ülke­ lerin daima sanayi mamullerine muhtaç bir pa­ zar ve ham madde ihraceden bir geri ülke ola­ rak kalmalarına sebebolmaktadır. Bu da ban­ kanın esas gayesi olan sermaye ihraceden ile­ ri kapitalist ülkelerin mamul maddelerinin sa­ tışını sağlamak: ve bunlara pazar bulmak pren­ sibine uygun düşmektedir. 1964 Cenevre konferansında ortaya kondu­ ğu gibi, milletlerarası ticari münasebetlerde ticaret hadleri daima az gelişmiş ülkelerin aley­ hine işlemektedir. Son 10 yıl içinde ham mad­ de ihraç fiyatlarında devamlı bir düşme olduğu halde sanayi mamullerinin ihraç fiyatlarında ise devamlı bir artış müşahade edilmektedir. Bir örnek olmak üzere son 10 yıl. içinde Türki­ ye'nin ührae ettiği ham madde fiyatların da or­ talama % 10 bir azalma olduğu halde, Türki­ ye'nin ithal 'ettiği mamul sanayi maddelerinin fiyatlarında % 13 oranında bir artış olduğunu göstereibiliriz. Böylece, dış ticaret hadlerinin Türkiye'nin aleyhine işlemesi sebebiyle 10 yıl içinde dış ticaret dengemizde % 23 oranında fiilî bir açık ortaya çıkmıştır. Türkiye'nin yalnız ham madde ihraç eden bir pazar olmaktan kurtulması, sanayileşmesine bağlı olduğundan bunun gerçekleşmesine yar­ dımcı olmak ise, Milletlerarası tmar ve Kalkın­ ma Bankasının kuruluştaki gaye ve prensiple­ rine aykırı düşmektedir. Avnca sanayileşmenin rcerceklesımesi geri kaldıkça, dış ticaret hadlerinin •aleyhimize işle­ mesiyle birlikte diğer yardımcı faktörlerin do etkisiyle Türkiye'nin dış tediye muvazenesinde daima açık olacaktır ve bu açıkları kanamak için de daima Milletlerarası Para fonundan alı­ nacak kısa vadeli kredilere muhtaç kalacağı/. Bu fasit daire içinde para fonundan alınacak krediler hiçbir zaman dış tediye muvazenemizi düzeltici, kesin ve nihai netiyeci vermiyeeektr Böylece ülkemiz daima dış tediye açığı olan ve bu açığı kanamak için 'borç almaya muhtaç gün­ lük palyatif tedbirlerle idamei hayat eden a? gıolk-vmis bir ülke olmaktan kurtul amıvaenktır. Bu seıbenlerle ülkemizin bugünkü sosyal ve ekonomik şartları içinde w r e k Milletlerarası Para Fonu ve gerekse Milletlerarası İmar ve 1 . 8 . 1966 O : 1 Kalkınma Bankasiyle olan ilişkilerimiz bizi ekonomik bakımdan bağlı ve az gelişmiş bir ül­ ke halinde tutmaktan öteye olumlu hiçbir so­ nuç sağlarmyacaktır. Bu her iki milletlerarası malî kurumun kal­ kınmamıza yararlı olması ve bunlarla olan iliş­ kilerimizin kendi millî menfaatlerimiz açısından olumlu sonuçlar vermesi için mutlaka bugünkü ekonomik sistemde ve ileri bir ekonomik sis­ teme geçmeyi köstekliyen sosyal münas oh eti eri­ mizde köklü dönüşümlerin yapılması şarttır. Ham madde ihraceden geri bir ülke olmaktan kurtularak sanayileşmiş ileri bir ülke olmanın olanakları ancak milletlerarası malî sermayenin zararlı olan etkilerinden kurtularak köklü bir toprak reformu yapmak ve plânlı bir şekilde sanayiieşmekle sağlanabilir. Bu sebeplerle bir yandan Anayasamızın öngördüğü köklü dönüşümleri yaparak içte ge­ rekli ortamı hazırlarken diğer yandan da mil­ letlerarası malî sermayenin sanayileşmemizi köstekleyici etkisinden 'kurtulmanın tedbirleri­ ni almak gerekir. Bugün gerek Milletlerarası Para Fonu ve gerekse Milletlerarası İmar ve Kalkınma Ban­ kasının statülerinde az gelişmiş ülkelerin aley­ hine işliyen ağır şartların mevcudolduğu vâlkıası gün geçtikçe d aka açık bir şekilde anlaşıl­ maktadır. Bu sebeple az gelişmiş ülkeler bu 'her iki kurumun statülerinde mevcut ve ken­ di aleyhlerine olan şartları düzeltmek için de­ vamlı bir mücadele içindedirler. Henüz sanayiıesmemiş ve az gelişmiş bir ülke olmamız hasabiyle bizim de bu mücadelelere katılmaımız ve gerek Milletlerarası Para Fonu ve gerekse Mil­ letlerarası İmar ve Kalkınma Bankasının gü­ vem ürl er toplantısında az gelişmiş ülkelerin sanayileşmesine engel olan statü madde 1 erini kaldırarak bu statüleri geri kalmış ülkelerin sanayileşmesine müsait bir tarzda değiştirmek için var gücümüzle çalışmamız lâzımdır. Ancak bu ağır şartlar düzeltildik ve sanaviif^rrıpmİT;'! köstek üveri ic ve dıs engeller kalk­ tığı takdirde gerek Milletlerarası Para Fonu ve gerekse Milletlerarası tmar ve Kalkınma Ban­ kası, ileri memleketler için olduğu gibi, bizim için de yararlı olabilir. Bugünkü şartlar içinde, sözü geçen hu hor iki milletlerarası malî kurumla olan ilişkileri-