T. B. M. M. B : 109 yüzde 1, yüzde yarım, yüzde 2, yüzde 1, yüzde 1, yüzde 1, ve bu dönemde yüzde 3; yani giderek azal­ mış. Oysa diğer ülkelerdeki oranlara baktığımız za­ man bu oranların ülkemize nazaran çok yüksek ol­ duğunu görüyoruz. 'Mesela Danimarka'da yüzde 23, Lüksemburg'da yüzde T3,5, Hollanda'da yüzde 14,6, Federal Almanya' Belçika ve İtalya'da yüzde 7 - 8 dolayında. Hatta o ülkelerde 'bu oranlar dahi yeterli görülmemiş, siyasal partiler kendileri önlem almak zorunluluğu duymuşlar. Liberal ve sosyalist ülkelerde siyasal partiler teş­ vik etmek için bütün milletvekilleri arasında yüzde 30 kota ayırmayı düşünmüşler, kadınlara yüzde 30 oranında kota ayırıyorlar. !Bu arada, bizim de üyesi bulundiuğumuz Avrupa Konseyi bir araştırma yapıyor. Bu araştırmanın so­ nuçlarını yükle Meclise sıunmaık lisfciyorum : Avrupa Konseyine ülye olan ülkeler 4 grupta toplanıyor; İs­ veç, Norveç, Danimarka ve Hollanda'da kadınların meci'İslerdeki oranı yüzde 18 ila 30 arasında değişi­ yor. AVusturya, Lüksembung, İsviçre, Portekiz, Alımanıya'da ylüzde 8 ila 10 arasında değişiyor. Belçika, irlanda, Fransa, İspanya, Yunanistan ve İngiltere' de yüzde 3 ila 5 arasında değişiyor. Türkiye'de ise demin de söylediğim gibi yüzde 3 oranında kalıyor. Söz konusu araştırmada, kadınların meclislerde yüzde 1'8, yüzde 10 veya yüzde 5 oranında bulunmalarının nedenleri şu faktörlere (bağlanmaktadır : En başta kadınların aday gösterilmemeleri, adaylıklarının önlenmesi. İkindisi, aday göslterdıteöler dahi, sıralamada son sıralara konulmaları. Üçüncüsü de ön seçim zor­ lukları. Bunlar Avrupa Konseyince yapılan araştırmalların sonuçlarıdır. jBfadeki nedenlere baktığımızda, belki çok geniş kapsamlı araştırmalar yapılmamış, ama şunları görü­ yoruz : 1934 yılında yasal olarak bu hak verilmiş, ancak bir başka yasada bir çelişki var; büiyorsunuz Medenî Kanuna göre kadınlarımız çalışmak için eş­ lerinden izin almak zorundalar. Bu bir çelişki, belli 'bir yerde engel'iyor. Aslında en önemli neden sosyal yapıdan kaynak­ lanıyor.; Türk toplumunda geleneksel olarak kadın aile bağlarım çok üstün tutuyor ve kocası izin verse dahi belirli ölçüde, eşini, evini ve çocuklarını her şe­ yin üstünde tutuyor, örf ve âdetler henüz bunu ön­ leyememiş. Talbiî kırsal kesimdeki kadınlarımızın eğitimleri­ nin de yeterli düzeyde olmaması .bir başka faktör olarak ortaya çıkıyor. 7 . 6 . 1985 0: 2 Kanımca en önlemli nedenlerden birisi, Avrupa Kon'seyi araştırmasında da vurgulandığı gibi, ön se­ çimlerde, kadınların erkeklere nazaran dıalha dezavan­ tajlı olmalarıdır, özelikle Türkiye'deki ön seçimler­ de kulis yapmak, gerekirse geceleri bile belirli yer­ lere gidip delegelerle yüz yüze konuşmak, oy topla­ mak kadınlar için zor olalbiiyor, belki eşi de buna müsaade etmeyebiliyor. Kâğıt üzeninde 50 yıl önce ibu halk verilmiş, ama fiilî durum çok gerilerde katmıştır. Yeni dönemde ibile siyasal partiilerimizdeki kurucu üyelere baktığı­ mız zaman, bir veya iki kadın görebiliyoruz. Bunla­ rın da bir kısmı ya önceden tanıdıkları için, arka­ daş oldukları için veyahut da daha önce politikaya ıgirdiikleri için ortaya çıkıyorlar. Hatta kongrelere gittiğimiz zaman delegeler arasında üç dört kadın­ dan fazlasını göremiyoruz. IBir başka konuyu daha ortaya getürmek işitiyo­ rum : jSon ıgünleride bir yardımcı doçent başka bir görüşü ortaya atmaya çalışıyor. Atatürk Türkiye'sin­ de. «Isl'amda Kadın» adlı kitabında bu yardımcı do­ çent, «Kadının parlamento üyesi olamayacağını, ru­ hen buna müsait olmadığını» belirtiyor. Değerli arkadaşlarım, biliyorsunuz Anayasamızın temel ilkelerinden birisi Atatürk ilkeleridir. Oysa Ata­ türk, Türk kadınının toplumda her görevde, tek ba­ şına değlill .erkeklerle birlikte, beralberce toplumun gelişmesi, uygarlık yolunda ilerlemesi için yer alma­ şım istemiştir, ona yer verilmesini istemiştir. Zalten onun içindir ki, 1934 yılında çıkarılmış olan yasa, en önemli inkılaplardan biri olarak büyük önder tarafın­ dan kalbul editaiştür, IBu arada başka bir konuyu da huzurunuza ge­ tirmek is'İyorum : Salı günü, biliyorsunuz gündem dışı bir konuşma yaptım.; Orada da belirttiğim gibi, kaymakamlık, Emniyet Genel Müdürlüğünde kimyaıgerliik ve belirli üst kademelerin kadınlara kapanma­ sı konuşumda âdeta görünmez cam kapılar getirilme­ ye başlandı. Hatta ibu yüzden, kadınlarımız üst ka­ demelere çıkamadıkları için, çok iyi yetişmiş olan kadınlarımız 25 yılda, hatta 20 yılda emekli olmak işitiyorlar. Bunlara yapılmış olan yatırımlar var, bun­ ların bingilerinden, hizmetlerinden yararlanmak ge­ rekir. Üstelik kadınlarımız Türk nüfusunun yüzde 49'unu oluşltuıruyor. Çalışma hayatına baktığımız za­ man, Türk kadınlarının diğer ülke kadınlarına naza­ ran kendilerine düşen görevleri almış bulunduklarını görüyoruz. O halde ne yapalım da, 50 yıl önce kâğıt üzerinde verlmiş olan bu hakka göre, kadınları ya507 —