TBMM B: 109 24 . 6 . 2009 O: 3 Siz biliyor musunuz ki bu rektörümüz

advertisement
TBMM
B: 109
24 . 6 . 2009
O: 3
Siz biliyor musunuz ki bu rektörümüz gece saat üçte sorguya almıyor, on bir saat aralıksız sorgula­
nıyor. Şimdi, bu mudur sanıkları yormadan sorgulama yöntemi? Sanıklara eziyet yapmadan sorgu­
lama yöntemi bu mudur? Ağır hasta, bugün ameliyat oldu, dört tane daman değiştiriliyor, hâlâ tahliye
kararı yok. Kanser ameliyatı olmuş, kanser tedavisi olacak; bu ameliyatın sonucunda gereken tıbbi
tedavi hapishane koşullarında yapılamıyor, geciktiriliyor. Sağlığıyla oynuyorsunuz insanların. De­
mokratik ülkelerde oluyor mu bu? Hangi demokratik ülkelerde oluyor bu gibi şeyler? Şimdi, gayet
tabii ki biz yargıya saygılıyız, yargı bağımsızlığına saygılıyız, hâkimlerin, savcıların bağımsız karar
vermesini isteriz. Ama bundan önemli bir şey var; yargıdan da, hukuktan da, demokrasiden de daha
önemli bir şey var, o da insan haysiyetine saygıdır, insan vicdanının ön planda tutulmasıdır. Eğer siz
vicdanınızı kaybetmişseniz, vicdani değerlerden uzaklaşmışsanız demokrasinin de kıymeti yoktur,
hukuk devletinin de kıymeti yoktur. Önce insana değer vereceksiniz, insan sağlığına değer verecek­
siniz, devlete emanet edilmiş insanların sağlığını bozmayacaksınız. Bunları söylüyorum, belki Sayın
Bakan ilgili bakanlara, kuruluşlara ulaştınr da, insafa gelen, vicdan duygusunu kaybetmemiş insan­
lara ulaşır bu mesajlarımız diye.
Başka? Bütün demokratik ülkelerde, bütün Avrupa Birliği ülkelerinde, değerli arkadaşlarım, ce­
zalar şahsidir. İnsana ceza verebilirsiniz ama o insandan ayrı, aile fertlerine ceza veremezsiniz, doğ­
rudan doğruya sanık olmadıkça.
Bu yapılan davada -yine size Sayın Yurtkuran'dan örnek vereyim- kendisi gözaltına alınıyor,
evine geliniyor, bütün vanna yoğuna el konuluyor ne kadar bilgisayarı, belgesi varsa. Bu arada oğ­
lunun master tezine el konuluyor. Düşünebiliyor musunuz? Ve geri verilmiyor. Ve bu yüzden oğlu
master sınavına giremiyor. Böyle bir hukuk devleti var mı dünyada? Eşi uluslararası alanda ünlü bir
profesör, konferans verecek uluslararası bir toplantıda, konferans metni elinden alınıyor, konferans
veremiyor. Siz aile boyu ceza mı veriyorsunuz? Bütün bunlan biz niçin konuşuyoruz? Avrupalı olmak
için. Hangi Avrupa ülkesinde oluyor bu gibi şeyler?
Daha Profesör Erol Manisalı'dan bahsetmedik, başka profesörlerden bahsetmedik, Kuddusi Okkır'dan bahsetmedik. Yani, ölene kadar insanları hapishanede tutmak nasıl bir zihniyetin ürünüdür,
nasıl bir vicdanın eseridir? Değerli arkadaşlanm, önce vicdanımızın sesini dinleyeceğiz. Ama siz hâ­
kimler üzerinde, savcılar üzerinde kurumsal baskı yaparsanız, bu vicdanın sesi nasıl dinlenecek?
Nasıl dinlenecek?
Değerli arkadaşlanm, biz gerçekten son zamanlarda çok büyük zemin kaybettik. Türkiye olarak, biz,
demokrasi, hukuk alanında çok zemin kaybetmiştik, bunu çok söyledik ama şimdi bu son örnekler gös­
teriyor ki, biz insan vicdanı alanında da insanlık alanında da zemin kaybediyoruz, buna hakkımız yok.
Değerli arkadaşlanm, hepimiz yaşadık, kısa bir süre önce çok değerli bir bilim adamımız, dünyaca
ünlü bir bilim kadınımız Türkan Saylan kanser hastalığının en son aşamasında, evine yapılan baskın so­
nucunda yedi saat evinde kalmak zorunda kaldı, tedavisi aksadı, büyük bir şok geçirdi ve ondan kısa
bir süre sonra da maalesef vefat etti. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı. 36 bin gencimize
burs vermiş, 36 bin genç kızımızı eğitmiş, böyle bir kuruluşun başkanı. Bunun cenazesine, değerli ar­
kadaşlarım, Hükümetten bir tek üye katılmadı, bir çelengi çok gördüler. Düşünebiliyor musunuz, in­
sanlık duygusunu kaybettik. Efendim, devlet büyükleri diyor ki: "Biz mi düşüneceğiz bunu, çelenk
işiyle başka arkadaşlar uğraşır." Bu kadar hafife alıyorsanız, siz cüzzamla mücadelede, gençlerin ay­
dınlatılmasında, eğitilmesinde bu kadar büyük hizmet yapmış insanların cenazesine bir çiçek gönder­
meyi üçüncü sınıf bir memurun inisiyatifine bırakıyorsanız, zaten söylenecek bir şey kalmamıştır.
-757-
Download