C. Senatosu B : 36 gönderilmekte. Şilebin amıbanna evvelâ

advertisement
C. Senatosu
B : 36
gönderilmekte. Şilebin amıbanna evvelâ maden
cevheri üstüne de limon sandıklan, portakal
sandıkları, greyfurt sandıklan yüklenmekte.
Şilep 15 günde pazara yetişmekte, yolda bir
arıza olursa bu 20 günü geçmektedir. (Muhte­
rem arkadaşlarım, dünyanın nadide limonu
Allaha çok şükür Türkiye'de yetişmektedir.
Mersin'in Lamas civannda yetişen limon, bili­
yorsunuz tekrarında fayda var, ne Akdeniz
Havzasında, ne de Şimalî Amerika'da eşi bulunmıyan vasıf ve kalitede çok güzel bir limon­
dur. Portakal da öyle. Ama gel gör ki; bir
avuç İsrail, kurduğu teşkilâtlar sayesinde se­
nede 40 milyon sandığın üstünde narenciye
ihraceder. Biz ise ondan 10 defa daha fazlasını
ihracetmek imkânına sahipken, senede 10 - 15
bin ton limon ve o kadar da portakal ihracederiz. Müstahsil sızlanıyor. Bu işi bilen kimse­
ler sızlanıyor. Bin, iki bin, üç bin tonluk ge­
milerle asgari bir haftada pazara yetişmek mec­
buriyeti muhakkak ki var. Çünkü, limon çok
çabuk zedelenen ve çürümeye müsait bulunan
bir meyvadır. Aziz arkadaşlanm, mesele Av­
rupa pazarlarını elde etmek. Benden evvel
konuşan değerli arkadaşım Akyüreğin temas
ettiği gibi, dışarıya giden ticaret ataşelerimiz,
Türkiye'ye pazar bulmaktan ziyade, zannedi­
yorum, başka şeylerle meşgul. Yeni teşkilâtla­
nıyoruz; kabul edelim. Daha geçen yıl çıkar­
dığımız bir kanunla Ticaret Vekâletinin dış
ticaret kadrosuna az da olsa bir ilâve yapabil­
dik. Ama, mesele kadronun azlığında değil.
Mesele memleketin yetiştirdiği mahsulü başka
milletlerin mahsulünden daha fazla değerde
satabilmektir. İhracatı geliştirme merkezi diye
bir teşkilât kurulmuş, gayet küçük bir teşek­
kül, imkânı az, fakat hareketi, emin olun, çok
fazla. Büyük sıkıntı içerisindeyiz. Evvelâ pa­
zara gitmekte, pazar bulmakta ve malımızı de­
ğer fiyata satmakta. Ambalaj sıkıntımız bü­
yük. Orman idaresi kalkıp gitmiş Antalya'da
bir ambalaj fabrikası kurmuş, öğrendiğimize
göre 24 saatlik kapasite 30 bin sandık. Fakat
günde üç bin sandıktan fazlasını yapamıyor.
Antalya'da sandık yapılacak, Mersin'e gele­
cek, Mersin'den dolup gidecek. Gayet güzel
bir fabrika. Tomruklan dihniyor, tomruklan
soyarak mukavva kâğıdı şeklinde tahta istih­
sal ediyor, gayet nefis bir ambalaj sandığı
yapıyor, ama o da memur. Devletin eline 30
— 131
2 . 2 . 1970
O : 3
bin sandık yerine 24 saatte üç bin sandık ge­
liyor. G-ayet tabiî ki memleketin ihtiyacını kar­
şılamaz.
Değerli arkadaşlanm, ambalaj mevzuu çok
mühimdir. Ayni kilo ve ayni miktarda Paris
piyasasına gelen Amerikan greyfurtu 40 do­
lara satılırken, bizim greyfurtumuz daha üs­
tün kaliteli olmasına rağmen, 16 Franka satı­
lır. Sebebi, biz tahta sandıkta gönderiyoruz, on­
lar mukavva kutular içinde gönderiyor. Avrupa'lı boşalan tahta sandıkları nereye koya­
cağını hesabeder, malı alırken. Ama mukavva­
yı bastırdığı zaman hacim küçülüyor. Türlü
sıkıntılanmız var. Buna mukabil dövize de
ihtiyacımız var, buna mukabil müstahsilin is­
tihsal ettiği mahsulün değer fiyata satılmasına
da ihtiyacımız var. Bu bakımdan bu teşki­
lâtın gayet hassas imkân nisbetinde gayet
geniş ve günü gününe memlekete haber ver­
mek mecburiyeti var. Bugün Hamburg'da, bu­
gün Paris'te, limonun portakalın veya diğer mey­
ve veya sebzemizin fiyatını günü gününe müs­
tahsil sahaya kavuşturmak büyük bir hizmet
olur. Kooperatifler kurulmuş, şirketler kurul­
muş, ancak kendi imkânlan dâhilinde mem­
leket sahasında çalışıyor. Fakat pazarla ir­
tibat kurup, pazarda teşkilât kurup büyük
depolara ihtiyaç var, piyasayı iyi bilen müte­
hassıs elemanlara ihtiyaç var. Ne depoyu el­
de etme imkânı var, ne de o piyasayı iyi bi­
len mütehassısa şimdilik verecek ücret imkâ­
nı var. Mesele dönüp dolaşıyor, Ticaret Ba­
kanlığının Dış Ticaret Teşkilâtının üstünde
kalıyor.
Sevgili arkadaşlarım, öğrendiğimize göre
bunlar seneler itibariyle gidip dönerlermiş.
BAŞKAN — Müddetiniz doldu Sayın TJcuzal.
ÖMER ÜCUZAL (Devamla) — Benim is­
tirhamım, kim gittiği yerde memlekete iyi hiz­
met ediyorsa, ona müddet tanımadan her tür­
lü imkânı sağlamak suretiyle, o arkadaşın
orada kalmasında büyük fayda var.
Zaman doldu, daha başka hususlara temas
etmek imkânım kalmadı. Sözümü bitirirken ge­
rek bakanlık teşkilâtının gayretlerine, gerekse
Ziraat Bankasının ve Halk Bankasının, Et ve
Balık Kurumu ve Toprak Mahsulleri teşkilâtı­
nın gayretlerinden şahsan memnunum. Kendile-
Download