YEREL YÖNETİMLERDE GÖREV YAPAN ÇEVRE UZMANLARININ

advertisement
YEREL YÖNETİMLERDE GÖREV YAPAN ÇEVRE
UZMANLARININ ÇEVRECİ TUTUM VE DAVRANIŞLARININ
İNCELENMESİ
Hazel Feyza KATKAT
YÜKSEK LİSANS TEZİ
ÇEVRE BİLİMLERİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
HAZİRAN 2012
ANKARA
Hazel Feyza KATKAT tarafından hazırlanan “YEREL YÖNETİMLERDE GÖREV
YAPAN
ÇEVRE
UZMANLARININ
ÇEVRECİ
TUTUM
VE
DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ” adlı bu tezin Yüksek Lisans Tezi olarak
uygun olduğunu onaylarım.
Yrd. Doç. Dr. Gamze Yücel IŞILDAR
…………………………
Tez Danışmanı, Çevre Bilimleri Anabilim Dalı
Bu çalışma, jürimiz tarafından oy birliğiyle Çevre Bilimleri Anabilim Dalında
Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.
Doç. Dr. Tahir ATICI
………………………….
Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı, G.Ü.
Yrd. Doç. Dr. Gamze Yücel IŞILDAR
…………………………
Çevre Bilimleri Anabilim Dalı, G.Ü.
Doç. Dr. Beril SALMAN AKIN
…………………………
Çevre Bilimleri Anabilim Dalı, G.Ü.
Tarih: 07 / 06 / 2012
Bu tez ile G.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu Yüksek Lisans derecesini
onamıştır.
Prof. Dr. Bilal TOKLU
Fen Bilimleri Enstitü Müdürü
…………………………...
TEZ BİLDİRİMİ
Tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde
edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu
çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf
yapıldığını bildiririm.
Hazel Feyza KATKAT
iv
YEREL YÖNETİMLERDE GÖREV YAPAN ÇEVRE UZMANLARININ
ÇEVRECİ TUTUM VE DAVRANIŞLARININ
İNCELENMESİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Hazel Feyza KATKAT
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
Haziran 2012
ÖZET
Günümüzde, çevre sorunlarının yıkıcı etkileri ile karşı karşıya kaldığımız bir
gerçektir. Artık doğa taşıma kapasitesini doldurmak üzeredir ve şimdiye kadar
alınan
önlemlerle
çevre
sorunlarının
önüne
geçilemediği,
sorunların
ivmelenerek arttığı ortadadır. Bugüne kadar uygulanan “tek bir dünya, tek bir
doğa” sloganı ile başlayan uluslar arası toplantılar ve üretilen politikaların,
sınır aşan çevre sorunlarının çözümü için gerekliliği tartışılmaz. Ancak bir
bütün olarak hareket etmemizi gerektiren merkeziyetçi çözümlerin yanı sıra,
sorunların kaynağında yer alanların, yani yerelin kararlılık, sorumluluk ve
yetkilerinin de devreye girme zamanıdır. Fakat tam da burada, yerel
yönetimlerin
çevre
sorunlarının
önlenmesi
hususundaki
yeterliliğinin
tartışılması gerekmektedir. Bu amaca yönelik olarak, bu çalışmada, Ankara
Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyeleri’nde çalışan personelin, Çevre
Problemleri Hakkında Farkındalıkları, Çevre Problemlerinin Çözümü İçin
Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları, Türkiye’deki Çevre Sorunları
Hakkındaki Bilgileri ve “Çevresel Tutumları” olmak üzere, çevre ile ilgili
meselelere yaklaşımları dört farklı boyutta incelenmiştir. Boyut analizlerinin
sonucunda çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar ve diğer birimlerde çalışanlar
arasındaki farkın ortaya konması hedeflenmiştir. Bu ölçümler dışında belediye
v
çalışanlarına ilişkin yaş, eğitim düzeyi, cinsiyet gibi demografik parametrelerin
etkisi de irdelenmiştir.
Çalışmanın sonuçlarına göre; belediye çalışanlarının çevre sorunları hakkında
bilgi sahibi oldukları ve çevre kirliliğinin önlenmesi için yaşam tarzlarını,
tüketim alışkanlıklarını değiştirmeye hazır oldukları gözlemlenmiştir. Yine
yapılan çalışma neticesinde çevre ile ilgili birimlerde çalışan personel ile çevre
dışı birimlerde çalışan personel arasında, her dört ölçek içinde anlamlı bir fark
bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Çevre bilincinin eğitim düzeyiyle orantılı
olduğu ve kadınların erkeklere oranla daha çevreci davrandıkları tespit
edilmiştir.
Bilim Kodu
: 903.1.027
Anahtar Kelimeler : Çevre Bilgisi, Çevreci Taahhüt, Çevresel Tutum,
Yerel Yönetimler ve Çevre, Çevre Sistemleri ve
Modelleme,
Sayfa Adedi
: 88
Tez Yöneticisi
: Yrd. Doç. Dr. Gamze Yücel IŞILDAR
vi
INVESTIGATION OF ENVIRONMENTAL ATTITUDES AND BEHAVIORS
OF ENVIRONMENTAL EXPERTS IN LOCAL GOVERMENTS
(M.Sc. Thesis)
Hazel Feyza KATKAT
GAZİ UNIVERSTY
INSTITUTE OF SCIENCE AND TECHNOLOGY
June 2012
ABSTRACT
Nowadays, destructive impacts of environmental problems are heavily felt in the
world inspite of global policies. Therefore, in addition to global efforts;
responsibilities, authorization and competence of local authorities becoming
more and more important.
As it is known, by the laws numbered 5216 and 5393, authorisation and
responsibilities of local authorities are increased on environmental issues.
However competencies and effectiveness of local authorities technically and
financially should be investigated.
Along this line, it is aimed to measure “awareness on environmental problems”,
“environmental commitments towards behavioral changes”,“environmental
attitudes”and “awareness of environmental problems in Turkey” of local
authority’s staff. Questionnaires were given both staff working for
environmental related departments and other non-technical departments to see
the difference among them.
It is found out that, there is no statistically significant difference between
municipality staff working for environmental departments and other
departments. As the results are examined one by one based on questions (not
vii
based on all questions as a scale), it is questioned that; ‘environmental
protection or economic development has the first priority for the staff’. As
expected, people working for environmental departments of municipalities are
mostly give priority to environmental protection as opposed to people working
in non-technical departments. However, in general most of the municipalities
staff (% 91) are agree on we have to protect environment for ourselves and for
future generations. In general, mean scores for “environmental attitudes” are
towards environmental protection.
Science Code : 903.1.027
Key Words : Environmental Knowledge, Environmental Commitment,
Environmental Attitudes, Local Authrities and Environment.
Page Number : 88
Advisor
: Assist. Prof. Dr. Gamze Yücel IŞILDAR
viii
TEŞEKKÜR
Çalışmalarım boyunca değerli yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren Hocam Yrd.
Doç. Dr. Gamze Yücel IŞILDAR’ a, yardımlarını esirgemeyen iş arkadaşlarıma ve
bu süreçte manevi destekleriyle beni yalnız bırakmayan çok kıymetli aileme
teşekkürü bir borç bilirim.
ix
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET ......................................................................................................................... iv
ABSTRACT................................................................................................................ vi
TEŞEKKÜR ............................................................................................................. viii
İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... ix
ÇİZELGELERİN LİSTESİ ........................................................................................ xi
SİMGELER VE KISALTMALAR .......................................................................... xiii
1. GİRİŞ ...................................................................................................................... 1
2. GENEL BİLGİLER ................................................................................................ 6
2.1. Tanımlar ........................................................................................................... 6
2.2. Çevre Sorunlarının Ortaya Çıkış Nedenleri ..................................................... 7
2.3. Çevre Kirliliğinin Sınıflandırılması ................................................................. 9
2.3.1. Çevrenin özelliklerine göre çevre kirliliği çeşitleri ................................ 9
2.3.2. Çevre unsurlarına göre çevre kirliliği çeşitleri ..................................... 10
2.3.3. Kaynaklarına göre çevre kirliliği çeşitleri ............................................ 19
2.4. Kentleşmeden Kaynaklanan Çevre Sorunları ................................................ 20
2.5. Türkiye’de Kentleşmeden Kaynaklanan Çevre Sorunları .............................. 22
2.5.1. Kentleşme sorunları ............................................................................. 22
2.5.2. Kentleşmenin çevre üzerindeki etkileri ................................................ 24
2.6. Yerel Yönetimler ............................................................................................ 28
2.6.1. İl özel idareleri ..................................................................................... 29
2.6.2. Belediyeler ........................................................................................... 30
x
Sayfa
2.7. Çevre Sorunları Ve Yerel Yönetimler ............................................................ 35
2.7.1. Belediyelerin çevre konusundaki görev, yetki ve sorumlulukları ........ 36
2.7.2. Belediyenin yetkileri ve imtiyazları ..................................................... 37
2.7.3. 10. 07. 2004 Tarih ve 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu . 38
2.7.4. Yerel yönetimlerin karşılaştıkları darboğazlar ..................................... 45
2.8. Literatür .......................................................................................................... 48
3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ............................................................................. 50
3.1. Araştırmanın Kapsamı ve Sınırlılıkları .......................................................... 50
3.2. Araştırmanın Örnek Yapısı ............................................................................ 50
3.3. Veri Toplama Aracı ........................................................................................ 51
3.4. Kullanılan Ölçekler ........................................................................................ 52
3.5. Veri Çözümleme Yöntemi ............................................................................. 53
4. VERİLERİN ANALİZİ VE TARTIŞMA ............................................................. 55
4.1. Demografik Verilerin Analizi ........................................................................ 55
4.2. Bulgular ve Yorumlar .................................................................................... 63
5. SONUÇ ................................................................................................................. 82
KAYNAKLAR ......................................................................................................... 85
EKLER...................................................................................................................... 88
EK -1 Anket Örneği .................................................................................................. 89
ÖZGEÇMİŞ .............................................................................................................. 96
xi
ÇİZELGELERİN LİSTESİ
Çizelge
Sayfa
Çizelge 3.1. İlçe Nüfus ve Merkeze Uzaklıkları ....................................................... 50
Çizelge 4.1. Katılımcıların yaşa göre dağılımları ..................................................... 55
Çizelge 4.2. Katılımcıların yaşa göre anova testi sonuçları ...................................... 55
Çizelge 4.3. Katılımcıların eğitim durumu ............................................................... 56
Çizelge 4.4. Katılımcıların eğitim durumuna göre anova sonuçları ......................... 56
Çizelge 4.5. Katılımcıların gelir durumu .................................................................. 57
Çizelge 4.6. Katılımcıların gelir durumuna göre anova sonuçları ............................ 57
Çizelge 4.7. Katılımcıların görev süreleri ................................................................. 58
Çizelge 4.8. Katılımcıların görev sürelerine göre anova sonuçları ........................... 58
Çizelge 4.9. Katılımcıların cinsiyet bilgileri ............................................................. 59
Çizelge 4.10. Katılımcıların cinsiyet bilgilerine göre t-test sonuçları ...................... 60
Çizelge 4.11. Katılımcıların Mesleki (Teknik-İdari) Dağılımı ................................. 61
Çizelge 4.12. Katılımcıların mesleki (Teknik-İdari) dağılımı göre t-test sonuçları .. 61
Çizelge 4.13. Katılımcıların dernek üyelikleri .......................................................... 62
Çizelge 4.14. Katılımcıların dernek üyeliklerine göre t-test sonuçları ..................... 62
Çizelge 4.15. Belediye çalışanlarının çevre problemleri hakkında farkındalıkları
(yüzde olarak) ..................................................................................... 63
Çizelge 4.16. Belediye çalışanlarının çevre problemleri hakkında farkındalıkları’
nın çalışılan birime göre t-testi sonuçları ........................................... 64
Çizelge 4.17. Belediye çalışanlarının çevre problemlerinin çözümü için yaşam
tarzını değiştirmeye yatkınlıkları (yüzde olarak) ................................ 68
xii
Çizelge
Sayfa
Çizelge 4.18. Belediye çalışanlarının çevre problemlerinin çözümü için yaşam
tarzını değiştirmeye yatkınlıklarının çalışılan birime göre t-testi
sonuçları .............................................................................................. 69
Çizelge 4.19. Belediye çalışanlarının çevreci tutumları (yüzde olarak) ................... 72
Çizelge 4.20. Belediye çalışanlarının çevreci tutumlarının çalışılan birime göre
t-test sonuçları ..................................................................................... 73
Çizelge 4.21. Belediye çalışanlarının Türkiye’deki çevre sorunları hakkında
farkındalıkları (yüzde olarak) .............................................................. 79
Çizelge 4.22. Belediye çalışanlarının Türkiye’deki çevre sorunları hakkında
farkındalıklarının çalışılan birime göre t-test sonuçları ...................... 80
xiii
SİMGELER VE KISALTMALAR
Bu çalışmada kullanılmış bazı kısaltmalar açıklamaları ile birlikte aşağıda
sunulmuştur.
Kısaltmalar
Açıklama
DIE
Devlet İstatistik Enstitüsü
DPT
Devlet Planlama Teşkilatı
IULA
Uluslararası Yerel Yönetimler Birliği
LPG
Sıvılaştırılmış Petrol Gazı
TÇSV
Türkiye Çevre Sorunları Vakfı
TODAİE
Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü
1
1. GİRİŞ
Çevre sorunlarının artık kapımıza iyice dayandığı günümüzden yaklaşık 40 yıl önce,
Nobel ödüllü Avusturyalı ünlü davranış bilimci Konrad Lorenz; insanoğlunun bu
yıkıcı davranış kalıpları ile yaşamaya devam ettiği takdirde doğayı ve doğal değerleri
yok edeceğini, ekolojik krizin kapıda olduğunu belirterek “bu yıkıcılığın ekonomik
sonuçları duyumsanmaya başlayınca insanoğlu yaptığı yanlışın farkına varacak, fakat
o zaman iş işten geçmiş olacak” diye insanlığı uyarmıştır [Keleş, 2010]. Ünlü
davranış bilimcinin yıllar önce öngördüğü yıkıcı çevre sorunları günümüzde
ekonominin ötesinde “ölümcül” etkilere ulaşmıştır. Dünyanın bir tarafı kuraklıklar
sonucu, açlıkla, salgın hastalıklarla mücadele ederken diğer tarafta seller ve fırtınalar,
doğal sistemlerin çökmekte olduğunu gözler önüne sermektedir. Artık doğayı sınırsız
bir kaynak olarak görmek, hiç tükenmeyecekmiş gibi kullanmak ve umursamadan
kirletmek konusunda varılacak son noktaya ulaşılmıştır. Doğa taşıma kapasitesini
doldurmak üzeredir ve dünden farklı olarak bugün çevre sorunları, yerel, bölgesel ve
uluslararası anlamlar kazanmıştır. Tüm bu sebeplerden ötürü, bu kaçınılmaz gerçeği
kabul ederek; daha farklı, uygulamaya ve sorunların ortaya çıkış nedenlerini ortadan
kaldırmaya yönelik çözümler üretmek zorunluluğundayız. Çevre sorunlarına yönelik
olarak küresel ölçekli ve bütünsel olarak hareket etmemizi gerektiren çözümlerin
yanı sıra, küresel politikaları temel alan daha küçük ölçekte yerel çözümlerin de
gerekliliği unutulmamalıdır. Küçük ölçekte başlayacak olan fakat ilerleyen süreçte
büyük etkiler yaratacak olan bu çözümlerin sunulması için sorunların kaynağında yer
alanların, yani yerelin kararlılık, sorumluluk ve yetkilerinin de devreye girme
zamanıdır.
Çevre sorunlarını gerçekten çözebilmek için, oluştukları kaynakta çözüm üretmek
şüphesiz en gerçekçi yoldur. Nitekim Kütahya’daki siyanür havuzunda meydana
gelen çökmenin etkileri en fazla bu sorunu birebir yaşayanlar ve yaşayacak olanlar
tarafından hissedilecektir. Dolayısıyla sorunu birebir yaşayanların ürettikleri
çözümler daha gerçekçi ve uygulanabilir olacaktır. Merkezde üretilen kararlar ve
çözüm önerileri sadece Kütahya özelinde, Simav özelinde kalmayacak siyanür
atıklarının genel etkilerine yönelik olacak ve genel bir çerçeve çizecektir. Çevre
2
sorunlarının çözümünde yerel özellikler birebir dikkate alınmadıkça ve yerel
yöneticiler ile halk çözümün etkin aktörleri haline gelmedikçe, en uygun, en pahalı
çözümler bulunmuş olsa bile uygulamada sıkıntılar yaşanacaktır.
Yerel halkın çevreye ilgisinin artması çevre bilincinin ve duyarlılığının oluşturulması
ilk aşamadır. Çevre sorunlarının çözümü öncelikle halkın ilgisinin sürekli
kılınmasına ve çevreyle ilgili çalışmalara halkın katılımının sağlanmasına bağlıdır
[Ceritli, a.g.k].
‘Kaynak’ ta çözüm üretmek ifadesini kullanırken kelimenin iki anlamını birden
tartışmak faydalı olacaktır. Yani hem sorunun ortaya çıktığı mecrada, kaynağında,
yerel (lokasyon olarak) anlamda çözüm aranmalı hem de sorunun nelerden, hangi
sebeplerden kaynaklandığı, orijini tespit edilmelidir.
Küreselleşme ile birlikte son yıllarda bölgesel, ya da yerel kalkınmaya ve ekonomik
coğrafyaya ilişkin olarak dünya ekonomisinde önemli gelişmeler olmaktadır. Bu
gelişmelerin başını ekonomi alanında artan yerelleşme eylemleri çekmektedir. Bu
süreçte ülkelerde öteden beri var olan yönetim ve planlama anlayışları ve yapıları
köklü bir şekilde etkilenmekte, devletlerin ekonomideki rolü sorgulanmaya devam
ede gelirken, değişen piyasa koşullarına uyum ihtiyacı kamu yönetiminde “yerel”i
öne çıkaran önemli ölçüde bir değişimin gereğini de ortaya koymaktadır [Talu,
2003].
Çevre sorunlarına çözüm noktasında yönetsel araçlara başvurma ihtiyacı iki temel
noktadan kaynaklanmaktadır. Birincisi, çevresel kirlilik ve kalite bozulmaları kıt
kaynakların varlıklarını devam ettirmelerini tehlikeye sokan en önemli faaliyetler
yerel düzeydedir. Kontrol mekanizması da yerel ölçüde daha başarılıdır. İkincisi,
çevre koruma amacıyla yapılan çalışmalara önemli düzeyde katılım yerel niteliklidir.
Dolayısıyla çevre sisteminin kurulmasında yerel yönetimlerin işlevi son derecede
önemli olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
3
Bilindiği üzere, 1993 yılından buyana çeşitli yasalarla Büyükşehir belediyesi ve ilçe
belediyelerine çevre yönetimi ile ilgili sorumluluklar verilmiştir. Özellikle 2004
yılından itibaren, gerek 5216 sayılı yasa ve gerekse 5393 sayılı yasalarla Büyükşehir
belediyesi ve belediyelerin çevre ile ilgi yetkileri de arttırılmıştır. Bu durum, yerel
yönetimlerin yeni becerilerinin, kurumlarının ve çalışma şekillerinin geliştirilmesini
ve gözden geçirilmesini gerektirmiştir.
Bu anlamda Belediyelere yeni kanun ve yönetmeliklerle çevrenin korunmasına ve
çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak çok farklı alanlarda yetki ve
sorumluluk verilmiştir. Ancak yukarıda da bahsedildiği gibi belediyelerin çevre ile
ilgili bu yetki ve sorumluluklarını etkin olarak yerine getirebilmeleri için teknik ve
finansal yeterliliklerinin sorgulanması gerekir.
Buradan da yola çıkarak bu çalışmada, yerel yönetimlerde çalışan personelin çevre
ile ilgili bilgi, davranış ve tutum anlamında yeterlilikleri incelenmek istenmiştir.
Yapılan literatür taramalarında, yerel yönetimlerde görev alan personelin çevre ile
ilgili bilgi düzeyleri, yaklaşımları, çevre için yapmayı taahhüt ettikleri davranışlarını
doğrudan ölçen bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle bu çalışmanın bir ilk
olacağı düşünülmektedir. Bu çalışmanın sonuçları belediyede çalışan personelin,
çevre ile ilgili meselelerdeki teknik donanımları ve yaklaşımları açısından mevcut
durumu Ankara ili özelinde ortaya koyacak ve böylelikle bir fikir yürütmemiz
konusunda ışık tutacaktır. Elbette, belediyelerin çevre konusunda yeterliliklerine
ilişkin kesin bir sonuca varılmasa da, yol gösterici, fikir verici sonuçlar elde edilmesi
hedeflenmektedir.
Bu amaç doğrultusunda, yerel yönetimlerden belediyelerin örnek alınması sonucu;
Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyeleri’nde çalışan personelin “Çevre
Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi), “Çevre Problemlerinin
Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt),
Türkiye’de ki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri ve Genel Olarak Çevreci
Tutumlarının Ölçülmesi ve çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar ve diğer birimlerde
çalışanlar arasındaki farkın ortaya konması olarak hedeflenmiştir. Ayrıca çalışma
4
kapsamında belediye çalışanlarına ilişkin yaş, eğitim düzeyi, cinsiyet gibi
demografik parametrelerin etkisi de irdelenmiştir.
Böylelikle, tezin başından beri savunduğumuz, yerel yönetimlerin çevre sorunlarının
çözümünde etkinliğinin ve yetkilerinin artırılması hususunda karşımıza bir problem
olarak çıkan “belediyelerdeki yetişmiş ve nitelikli eleman eksikliği” hususu Ankara
ili örneği üzerinden irdelenmiş olacaktır.
Konuya açıklık getirmek amacı ile çevre sorunlarının ortaya çıkış nedenleri, çevre
kirliliğinin sınıflandırılması (çevre unsurlarına ve kaynaklarına göre çevre kirliliği)
ve özellikle kentleşmeden kaynaklanan çevre sorunlarının doğal ortamlar üzerindeki
etkilerine detaylı olarak Bölüm 2’de değinilmiştir. Yine bu bölümde, çevre
sorunlarının çözümünde yetkileri 2004 yılından itibaren arttırılan yerel yönetimlerin
(il özel idareleri, büyükşehir ve ilçe belediyeleri, köyler) genel idari yapıları ve görev
ve sorumlulukları hakkında bilgi verilmiştir.
Bölüm 2.7.’de çevre sorunları ve yerel yönetimler detaylı bir şekilde irdelenmiştir.
Büyükşehir, İlçe belediyelerinin görev, yetki ve sorumluluklarına ve kısıtlılıklarına
değinilmiştir.
Hem yerel yönetimlerin çevre ile ilgili görev ve yetkileri, sorumluluklarına ilişkin
çalışmalar hem de daha özellikli olarak, yerel yönetimlerde çalışan personelin çevre
ile ilgili bilgi, tutum, taahhütler ve davranışlarına ilişkin şimdiye kadar dünyada ve
ülkemizde yapılan çalışmalar hakkında bilgiler, Bölüm 2.8.’de verilmiştir.
Bölüm 3, araştırmanın yöntemini kapsamaktadır. Araştırmanın kapsamı, sınırlılıkları,
örnek yapısı, veri toplama aracı ve kullanılan ölçekler anlatılmıştır. Hedefler
belirlenmiştir. Veri çözümleme yöntemi anlatılmıştır.
Bölüm 4’de verilerin demografik analizleri ve bulguları vardır. Bu analiz ve bulgular
çizelgeler yardımıyla anlatılmıştır.
5
Bölüm 5’de tüm bu çalışmalar değerlendirilmiş ve Türkiye’deki yerel yönetimlerin,
belediyelerin çevre ile ilgili birimlerinde görev yapan personelin niteliksel olarak,
çevre sorunlarının önlenmesinde etkili olup olamayacağı hakkında bir sonuca
varılmıştır.
6
2. GENEL BİLGİLER
2.1. Tanımlar
Çevre, dünya üzerinde yaşamını sürdüren canlıların, hayatları boyunca ilişkilerini
sürdürdüğü dış ortamdır [Çevre, 2010]. Diğer bir ifadeyle; insan faaliyetleri ve canlı
varlıklar üzerinde hemen ya da süre içinde dolaylı ya da dolaysız bir şekilde
bulunabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal etkenlerin belirli bir
zamandaki toplamıdır [Hamamcı ve Keleş, 1998].
Çevre sorunları ise; insanların sonradan oluşturduğu çevrenin doğal çevreye etkileri
ile yapay çevrede var olan olumsuzluklar ve her iki çevrede de görülen sorunlardır
[Görmez, 2003].
Çevre kirliliği de doğanın temel fiziksel unsurları olan hava, su ve toprak üzerinde
olumsuz etkilerin oluşması ile ortaya çıkan ve canlı öğelerin hayati aktivitelerini
olumsuz yönde etkileyen, cansız çevre öğeleri üzerinde yapısal zararlar meydana
getiren ve niteliklerini bozan yabancı maddelerin hava, su ve toprağa yoğun bir
şekilde karışması olayıdır [Çevre, 2010].
Günümüzde, yedi milyara ulaşan dünya nüfusu ve bu insanların doğadan temel
ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde faydalanma isteği, 21.yüzyılın ilk on yıllık
diliminde insanlığı şimdiye kadar eşi görülmemiş düzeyde çevre sorunu ile karşı
karşıya getirmiştir. Önlem alınmadan kurulan sanayi tesislerinin sayısının her geçen
gün artması, tarımsal faaliyetler ve plansız kentleşmenin sonucunda, ölümcül etkileri
binlerce yıl sürebilecek özellikteki her türlü atık doğaya bırakılmaktadır. İnsanların
tutum ve davranışları ile yaşam biçimleri doğal çevreyi önemli ölçüde etkilemiş
değiştirmiş ve bozmuştur. Dahası bu süreç ve doğadaki olumsuz değişim hız
kesmeden devam etmektedir. Bu değişim neticesinde sera gazlarının artışı, ozon
tabakasının incelmesi, toprakların kirlenmesi, türlerin yok oluşu, atmosferin,
nehirlerin ve denizlerin kirlenmesi, asit yağmurları, katı atıklar, toksik atıklar,
nükleer ve radyoaktif kirlenme, çölleşme, içilebilir su kaynaklarının azalması,
7
gürültü ve en sonunda küresel iklim değişikliği birer çevre sorunu olarak karşımıza
çıkmaktadır.
2.2. Çevre Sorunlarının Ortaya Çıkış Nedenleri
Çevre, insanı etkileyen ve ondan etkilenen her şey olarak tanımlanırsa, çevre
sorunlarının kökleri tarihin ilk çağlarına kadar uzanır. Ancak ekosistemlerin ciddi
anlamda bozulması ve canlılar için tehlikeli olmaya başlaması sanayi devriminden
sonraya rastlar. Çünkü gerçek anlamda, insanın doğaya hâkimiyeti sanayi devrimiyle
birlikte başlamıştır. Sanayileşme ve kentleşme, çevre sorunlarının asıl kaynağıdır ve
bugünkü anlamıyla çevre sorunlarını ortaya çıkışı sanayileşme ile başlamıştır. Sanayi
devrimi doğaya egemen olma anlayışını beraberinde getirmiştir. Sanayileşme başta
fabrika atıkları olmak üzere, ormanların ve diğer doğal kaynakların yok olması, bitki
örtüsünün tahrip olması, canlı nesillerin tükenmesi, hava kirlenmesi, su kirlenmesi ve
gürültü gibi pek çok konuda çevre kirlenmesine sebep olmaktadır. Sanayileşme,
sayılan kirlenmelerle kalmamakta ve dolaylı olarak da pek çok probleme kaynaklık
etmektedir [Arslan ve Ökmen 2006].
İnsan, var olduğu günden itibaren çevresi ile sürekli etkileşim içinde olmuş, bu
etkileşim çerçevesinde çevresine hükmetmek, onu kendi arzu ve ihtiyaçları
doğrultusunda değiştirmek istemiştir. Ancak bunu yaparken çevresinde bozulmalara
yol açmış, onu aşırı kullanıp ekolojik dengeyi bozmuştur. Bu da çevre sorunları
denilen çok kapsamlı ve karmaşık bir dizi problemin ortaya çıkmasına neden
olmuştur.
Sebebi ve sorumlusu kim olursa olsun, çevre sorunları bütün insanlığı etkilemektedir.
Çevre sorunları bugün, gelişmişi-azgelişmişi, doğulusu-batılısı, güneylisi-kuzeylisi
ve sosyalisti-kapitalisti ile bütün dünyayı tehdit eder nitelik kazanmıştır. Son yıllarda
iyice anlaşılan bu gerçek, sorunun ortak çareler ve çözüm çabalarının yoğunlaştığı
bir alanda çözülmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Çevre sorunları, katlanarak
artma niteliğiyle ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi-idari pek çok parametreyle de
yakından ilgilidir. Bu nedenle; ortak geleceğimiz için uluslararası ve global bazda
8
nelerin yapılabileceği, hangi ortak proje ve işbirliği çabalarının sergilenebileceği
konusu giderek daha bir önemli hâle gelmektedir [Ökmen, 2003)].
Aşırı nüfus artışı, hızlı ve dengesiz kentleşme, sanayileşme ve aşırı tüketim gibi
olgular, ekonomik nedenlerle birleşerek çevre sorunlarının boyutlarını daha da
genişletmiştir. Bu noktada bazı doğal kaynakların bedavalık dolayısıyla aşırı
kullanılması, ekonomik faaliyetler sonucu ortaya çıkan negatif dışsallıklar, tekel
sahiplerinin kirlilik doğuran üretim miktarlarındaki avantajlı durumu gibi birtakım
nedenler, bugün çevre sorunlarını yerel, bölgesel ve global bir dizi tartışmanın odağı
hâline getirmiş bulunmaktadır.
Kirlilik kaynaklarına baktığımızda; sanayileşme, tarım, turizm gibi temel faktörlerin
yanı sıra çarpık kentleşmenin de kirliliğe katkısı dikkat çekmektedir. Zira
kentleşmeden kaynaklanan sorunları incelediğimizde çevrenin bütün bileşenlerinin
(hava, su, toprak, vb.) doğrudan etkilenmesi ve sorunların çeşitliliği bizleri daha
dikkatli olmamız konusunda uyarmaktadır. Kentleşme, toplumun ekonomik ve
toplumsal gelişmesine katkıda bulunan olumlu etmenleri kentlerde toplamakla
birlikte, hava ve su kirlenmesi, gürültü, sanayi ve yapım etkinlikleri için toprağın
aşırı derecede kullanılması gibi çevre üzerindeki olumsuz sonuçları da arttırmaktadır.
Konutlardan ve sanayiden kaynaklanan atıksular ve katı atıklar, kentlerin temizliği,
ulaşım, kentsel yaşamın kalitesinin genel olarak bozulması kentlerde nüfus artışının
doğrudan etkileri olarak ortaya çıkmaktadır [Keleş, 2010]. Üstelik ülkemizde 19602000 yılları arasında kentsel nüfusun 6,9 milyondan 51,5 milyona çıkarak 7 kat
arttığı ve genel nüfus içindeki oranının, aynı dönemde % 25,1 den % 73,0 e
yükseldiği unutulmamalıdır [Keleş, 2010].
Belli başlı kentsel çevre sorunları; hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, gürültü
kirliliği, katı atık sorunu ve sağlıksız kentleşmedir. Kentleşmeden kaynaklanan çevre
sorunlarına ilişkin detaylı bilgi Bölüm 2.4’de verilmiştir.
Yukarıda bahsedilen çevre sorunları yerel, bölgesel ve küresel boyutta yaşanmakla
birlikte, bu sorunların çözümü daha çok küresel olarak üretilen politikalar ve alınan
9
kararların; sorunların kaynağında yer alanların yani yerelin sorumluluk ve kararlılık
göstermesi ile mümkündür.
Bu nedenle yerel yönetimlere özellikle de belediyelere çevre sorunları hakkında
birçok görev düşmektedir. Çevre sorunlarının tipik özelliği olan “yerellik olgusu” ve
“ortak olma” olgusundan da hareket edilerek, sorunların ortaya çıktığı yerlerde
kontrol altına alınması, yayılmasının önlenmesi ve yerelde çözümlenmesi çevre
sorunlarının çözümünde başarılı olmanın temelini oluşturmaktadır [Armağan, 1996].
O halde çevre sorunları öncelikle yerel yönetimlerin sorumluluğu altındadır. Çünkü
yerel yönetimler “halkın ortak ve yerel ihtiyaçlarını gideren” kamu kuruluşları olarak
tanımlanırlar. Tanımda yer alan iki temel ölçüt halkın ortak ihtiyaçlarının olması ve
bu ihtiyaçların yerel olmasıdır. Çevre sorunları bu iki ölçüte de uymaktadır. Bu
sonuç
çevre
sorunlarının
öncelikle
yerel
yönetimlerin
sorunu
olduğunu
göstermektedir [Yaşamış, 1995].
2.3. Çevre Kirliliğinin Sınıflandırılması
2.3.1. Çevrenin özelliklerine göre çevre kirliliği çeşitleri
Çevrenin temel unsurlarından olan doğa, kendine has fiziksel, kimyasal ve biyolojik
özelliklere sahiptir. Bu özellikler dikkate alındığında çevre kirliliği aşağıdaki temel
bölümlere ayrılarak incelenebilir.
Fiziksel Kirlenme
Çevreyi meydana getiren toprak, su ve havanın fiziksel özelliklerinin tamamının
veya bir kısmının insan, hayvan ve bitki sağlığını tehdit edecek biçimde bozulması
ve değişmesi olayıdır. Örneğin; atmosfer havasının çeşitli toz ve dumanlarla veya
fabrika bacasından çıkan gazlarla kirlenerek doğal rengini kaybetmesi fiziksel
değişmesinin göstergesidir. Yine çeşitli fabrika atıklarının akarsu ve göllere
boşaltılması, doğal erozyon ile toprakların göl ve denizlere taşınması, suların açık
10
kahverenginden, kırmızı siyaha kadar değişen renk alması fiziksel kirlenmeye
örnektir [www.biyolojisitesi.net erişim:12.12.11].
Kimyasal Kirlenme
Doğal çevreyi oluşturan toprak, su ve havanın kimyasal özelliklerinin canlıların
hayati
faaliyetlerini
ve
aktivitelerini
olumsuz
yönde
etkileyecek
biçimde
bozulmasıdır. Fabrika katı ve sıvı atıklarının verimli tarım arazilerine, akarsu göl ve
nehirlere boşaltılması söz konusu tarım topraklarının, akarsu ve göllerin zararlı
metallerle kirlenerek kimyasal kirlenmeye maruz kalması kimyasal kirlenme örneği
olarak gösterilebilir [www.biyolojisitesi.net erişim:12.12.11].
Biyolojik Kirlenme
Doğal ortamı oluşturan toprak, hava ve suyun çeşitli mikroorganizmalarla kirlenmesi
ve dolayısıyla mikrobiyolojik yapının bozulması mikrobiyal kirlenmeyi, aynı
ortamların mikroorganizmalarla kirlenmesi ise biyolojik kirlenmeyi tanımlar.
Örneğin, tarım alanlarının kanalizasyon suyu ile sulanması veya kanalizasyon
sularının akarsu, göl ve denizlere boşaltılması ile kanalizasyon suyunda bulunan
hastalık yapıcı patojenler, toprağa, suya ve atmosfere geçerek bu ortamların
mikrobiyolojik kirlenmesine yol açar. Aynı şekilde, tarım arazilerinin ani olarak
çekirge ve yabani kus gibi canlıların baskınlarına uğraması da bu ortamların
mikrobiyolojik olarak kirliliğini gösterir [Topbas ve ark., 1998,].
2.3.2. Çevre unsurlarına göre çevre kirliliği çeşitleri
Hava Kirliliği
Ekonomik faaliyetlerin artması, belli bölgelerde yoğunlaşması ve nüfus artışının bu
bölgelere kayması daha çok enerji kullanımını gerektirmektedir. Artan enerji ihtiyacı
ve yüksek oranda yakıt tüketimi hava kirliliğine yol açmaktadır [İsbir ve Açma,
2002].
11
Solunum düzeyindeki 1m3 havanın içerdiği kirlilik miktarına hava kirlilik düzeyi
denilmektedir. Hava kirliliğinin nedenlerini kentleşme ve sanayileşme olmak üzere
iki başlık altında toparlayabiliriz. Kirlilik kaynakları olarak ise; dumanlı yakıtlar,
motorlu araçların egzozlarından çıkan gazlar ve sanayi tesislerinin havaya
bıraktıkları gaz atıklarını gösterebiliriz.
Hava kirliliğinin, başta insan sağlığı olmak üzere görüş mesafesi, materyaller,
bitkiler ve hayvan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğu kadar sanatsal ve mimari
yapılar üzerinde de tahrip edici ve bozucu etkisi vardır. Hava kirliliğinin bir çeşidi
olan duman, katı yakıtlar ve akaryakıt gibi karbonlu maddelerin tam yanmamasından
meydana gelir ve görüş uzaklığını azaltır. Hava kirliliğinin bitkiler üzerindeki etkisi
ise öldürücü ve büyümelerini engelleyici özelliktedir. Tüm bu nedenlere bakıldığında
hava kirliliğinin hem canlıların sağlığı açısından, hem de ekonomik yönden zarar
verici olduğu görülmektedir.
Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkileri, atmosferde yüksek miktardaki
zararlı maddelerin solunması sonucu ortaya çıkar. İnsanların sağlıklı ve rahat
yaşayabilmesi için teneffüs edilen havanın mutlaka temiz olması gerekir. Solunum
yolu ile alınan hava içerisindeki parçacıklar ve duman, teneffüs esnasında yutulur ve
akciğerlere kadar ulaşır [www.cevreonline.com erişim:12.12.11]. Havanın doğal
yapısını bozan ve kirleten maddelerin başka bir deyişle kirli havanın solunması,
özellikle akciğer dokularını tahrip edici ve öldürücü olabilmektedir.
Toprak Kirliliği
Toprağın fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik yapısının bozulması sonucunda
toprak kirliliği oluşur.
Toprak kirliliğinin baslıca nedenleri:
-
Hava kirliliğinden kaynaklanan kirlenme (asit yağmurları etkilidir),
-
Su kirliliğinden kaynaklanan toprak kirlenmesi (kentsel ve sanayi atık sularının
arıtılmadan salman suların toprak sulamada kullanılması),
12
-
İlaçlar ve yapay gübrelerin toprağı kirletmesi,
-
Katı atıkların toprağı kirletmesidir.
Türkiye, toprak rezervi kalmamış 19 ülke arasında bulunmaktadır. Tarımsal işlemeye
uygun ve az verimliliğe sahip 1 ve 2. sınıf topraklarımız, toprak varlığımızın ancak
%15’ini oluşturmaktadır [Haktanır, 1997].
Ülkemizde yaşanan başlıca toprak sorunları toprağın yapısında kaynaklanıyorsa;
erozyon,
yaşlılık-çoraklık,
taşlık-kayalık
olarak,
toprağın
kullanılmasından
kaynaklanıyorsa; hızlandırılmış erozyon (insan müdahaleleriyle oluşan erozyon)
olarak karşımıza çıkar.
Su Kirliliği
Yeryüzündeki sular, güneşin sağladığı enerji ile sürekli bir döngü içinde bulunur.
İnsanlar, ihtiyaçları için, suyu bu döngüden alır ve kullandıktan sonra tekrar aynı
döngüye iade ederler. Bu süreç sırasında suya karışan maddeler, suyun fiziksel,
kimyasal ve biyolojik özelliklerini değiştirerek suyun kirlenmesine neden olurlar. Su
kirliliği, su kaynağının fiziksel, kimyasal, bakteriyolojik, radyoaktif ve ekolojik
özelliklerinin olumsuz yönde değişmesi şeklinde olur www.gazi.edu.tr/ web/alperal
[/cevre2.htm].
Su kaynakları üzerinde direkt, dolaylı ve istenmeyen etkilere sahip birçok insan
faaliyeti mevcuttur;
-
Kentleşme, sanayileşme, vs. için kontrolsüz alan kullanımı,
-
Arıtılmamış suların veya doğru şekilde arıtılmamış atıkların kontrolsüz deşarjı ve
depolama tesislerinde oluşan sızıntı suyu,
-
Kontrolsüz ve fazla miktarda pestisit ve gübre kullanımı,
-
Nehir akış desenindeki değişiklik (hidromorfolojik değişiklikler) ve sediman
taşınması üzerine etkisi (barajlar, göletler, vs.),
13
- Tehlikeli madde ile kirlenme (ağır metaller, yağ ve mikrobiyolojik toksinler de
dâhil),
- Petrol yayılması,
- Madencilik.
Yerleşim yerlerinin atıklarının neden olduğu kirlilik sonucunda su kirlenmesi
hızlanarak insan sağlığını olumsuz etkilemekte ve doğal hayata müdahale
edilmektedir.
Büyükşehirlere içme ve kullanma suyu temin edilen kıta içi yüzeysel su kaynakları
havzalarındaki denetim faaliyetlerinden 2560 sayılı Kanun çerçevesinde Büyükşehir
Belediyeleri sorumludur. İçme ve kullanma suyu rezervuarları ve benzeri su
kaynaklarının korunmasından, Büyükşehir Belediyelerine içme ve kullanma suyu
temin edilen havzalarda Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel
Müdürlükleri sorumludur.
Katı Atık Kirliliği
Son yıllarda katı atıklardan kaynaklanan problemler ülkemizin en önemli çevre
sorunlarındandır. Nüfus artışına paralel olarak katı atık miktarları da artmakta,
özellikle büyük kentlerimizde tüketim alışkanlıklarının değişimine paralel olarak atık
kompozisyonu da hızla değişmektedir.
İnsanların sosyal ve ekonomik faaliyetleri sonucunda işe yaramaz hale gelen ve akıcı
olabilecek kadar sıvı içermeyen her türlü madde ve malzemeyi katı atık olarak
sayabiliriz [Gaziantep Ticaret Odası, Yayın No: 2000/4]. Katı Atık Kontrolü
Yönetmeliğine göre ise; katı atık üreticisi tarafından atılmak istenen ve toplumun
huzuru ile özellikle çevrenin korunması bakımından, düzenli bir şekilde bertaraf
edilmesi gereken katı maddeleri ve arıtma çamurudur. Diğer bir ifade ile atık;
meydana getirenin üretim, dönüşüm ya da tüketim amaçlarıyla artık ihtiyacının
kalmadığı ve bu sebeple attığı ya da atması gerektiği maddelerdir. TÜİK 2004 yılı
verilerine göre ülkemizde belediyelerce toplanmakta olan yıllık atık miktarı 34
14
milyon ton olup, kişi başına ortalama 1,34 kg atık üretilmektedir. Gelişmiş ülkelerle
karşılaştırdığımızda bu rakam çok yüksek olmasa da (Avrupa Birliği ülkelerinde her
vatandaş yılda ortalama 3,8 ton katı atık üretiyor.)
[www.ekolojimagazin.com/s=magazin&id=126]. Katı atıkların, entegre yönetim
sistemleri kapsamında bertaraf edilmemesi insan sağlığı açısından risk teşkil
etmektedir.
Katı atıklar;
-
Toplum sağlığını etkilemektedir,
-
Gaz çıkısına bağlı olarak yangın, patlama ve toprak kaymalarına neden
olmaktadır.
-
Yer altı, içme ve kullanma sularının kirletmektedir,
-
Görüntü ve hava kirliliği oluşturmaktadır,
-
Taşıyıcı haşere üreme riski,
-
İnsan sağlığı üzerinde kısa ve uzun vadedeki olumsuz etkisi olmaktadır,
-
Heyelan riski gibi olumsuzluklara neden olmaktadır.
Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği 14.3.1991 tarih ve 20814 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanmış, sonraki yıllarda da çeşitli değişiklikler yapılmıştır.
Yönetmeliğe göre;
- Katı atıkların, üretici veya taşıyanları tarafından denizlere, göllere ve benzeri alıcı
ortamlara, caddelere, ormanlara ve çevrenin olumsuz yönde etkilenmesine sebep
olacak yerlere dökülmesi yasaktır.
- Çöpü üretenler, çöp biriktirme kaplarını, çevrenin sağlığını bozmayacak şekilde
kapalı olarak muhafaza etmek ve çöp toplama işlemi sırasında yol üstünde hazır
bulundurmak zorundadır.
- Evsel katı atık ve evsel nitelikli endüstriyel katı atık üreten kişi ve kuruluşlar, katı
atıklarını belediyelerin ve mahallin en büyük mülki amirinin istediği şekilde konut,
işyeri gibi üretildikleri yerlerde hazır etmekle yükümlüdürler.
15
Ülkemizde katı atıkların toplanması, taşınması ve geri kazanılması ile çevre ve insan
sağlığına olumsuz etki yapmadan nihai bertarafına ilişkin yükümlülük, yetki ve
sorumluluklar 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 14 ve 15’inci maddeleri ile 5216
Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7’inci maddesi ile belediyeler ve
büyükşehir belediyelerine verilmiştir.
Gürültü Kirliliği
Gürültü, insanlar üzerinde olumsuz etki yaratan, istenmeyen ve dinleyene bir anlam
ifade etmeyen hoşa gitmeyen ses olarak tanımlanabilir. Tanımdan anlaşılacağı üzere;
bir sesin gürültü niteliği taşıması için mutlaka yüksek düzeyde olması
gerekmemektedir. IULA’nın çevre terimleri sözlüğünde gürültü kirliliği; insanların
üzerinde olumsuz fizyolojik ve psikolojik etkiler yaratan, arzu edilmeyen sesler
olarak tanımlanmaktadır. Bu kirlilik; yorgunluk ve sinirlilik, dikkat dağınıklığı, kulak
çınlaması ve sağırlık, uyku düzeninin bozulması gibi insan sağlığını etkileyecek
sorunlara neden olur. Olaya çevresel açıdan baktığımızda gürültü, hayvan
topluluklarının ürkmesi ve göç edip yerleşim alanlarının değiştirmelerine yol
açmaktadır [DIE, Türkiye Çevre istatistikleri, Devlet istatistik Enstitüsü Matbaası,
Ankara, 2005].
Gürültü;
- Motorlu araçların neden olduğu gürültü,
-
Motosikletlerin neden olduğu gürültü,
-
İnşaat, makine ve donanımlarının neden olduğu gürültü,
-
Uçakların neden olduğu gürültü,
-
Çeşitli makinelerin neden olduğu gürültü,
-
Ev aletleri ve çim biçme makinelerinin neden olduğu gürültü olarak sınıflanabilir.
Ülkemizdeki gürültü kirliliği değerlendirildiğinde; özellikle büyük kentlerimizdeki
gürültü yoğunluklarının oldukça yüksek seviyelerde olduğu gözlenmektedir.
16
09.08.1983 tarih ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 14. maddesine dayanılarak T.C.
Çevre ve Orman Bakanlığınca hazırlanan ve 04.06.2010 tarihinde 27601 sayı ile
Resmi
Gazetede
yayınlanarak
yürürlüğe
giren
Çevresel
Gürültünün
Değerlendirilmesi ve Yönetim Yönetmeliği ile 27.04.2011 tarih ve 27917 sayı ile
mevcut Çevresel gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğinde
Değişiklik yapılmasına dair yönetmeliği kapsamında yetki devri yapılan gerekli
denetimleri yapmaktır.
a) Yetki devri yapılan belediyeler, belediye sınırları ve mücavir alan içinde gürültü
kaynaklarını programlı, programsız veya şikâyetlere istinaden gerektiğinde diğer
mevzuat kapsamında yetkili kılınan kurum ve kuruluşlar ile işbirliği ve
koordinasyon içinde, bu Yönetmelikte belirlenen esaslara uyulup uyulmadığını
denetlemek, gerektiğinde gürültü kaynakları için akustik rapor veya çevresel
gürültü seviyesi değerlendirme raporu hazırlattırmak, bu raporları incelemek ve
değerlendirmek, bu Yönetmeliğin ihlalinin tespiti halinde idari yaptırım
uygulamakla,
b) Yetki devri yapılmış belediyeler; belediye sınırları ve mücavir alan içinde yapılan
denetim sonuçlarını il çevre ve orman müdürlüklerine göndermekle,
c) Belediye sınırları ve mücavir alan içinde ilgili belediye; yapıların mimari
projelerinde ve yapı ruhsatlarında 28 inci maddede belirtilen şartların
aranmasıyla,
ç) Nazım İmar Planları ve Uygulama İmar Planlarının hazırlanması aşamasında 27
nci maddede öngörülen gürültüye maruz kalma kategorilerini dikkate almakla,
d) Stratejik Gürültü Haritaları ve Eylem Planları ile ilgili olarak;
1) Belediye sınırları ve mücavir alan içinde gürültü haritası hazırlanacak yerleşim
alanlarını Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı ile koordinasyon ve işbirliği içinde
belirlemekle,
2) Belediye sınırları ve mücavir alan içindeki yerleşim alanlarının, gürültü
haritalarının hazırlanmasında gerekli olan, gürültü kaynakları dışındaki tüm
17
verileri toplamak ve belirleyeceği esaslar çerçevesinde gürültü haritası
hazırlamakla sorumlu kurum ve kuruluşların kullanımına açmakla,
3) Belediye sınırları ve mücavir alan içinde gürültü haritası hazırlanacak yerleşim
alanlarında yer alan; karayolu, tramvay ile yerüstünden geçen metro yolları
trafiği, limanlar ve Çevre Kanununca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar
Hakkında Yönetmeliğin Ek-1 ve Ek-2’sindeki işletme/tesisler veya atölyeimalathane-eğlence yerleri gibi gürültü kaynaklarının bulunduğu alanlar için ayrı
ayrı gürültü haritalarının hazırlanmasıyla,
4) Belediye sınırları ve mücavir alan içindeki gürültü haritası hazırlanan yerleşim
alanlarında mevcut veya ileriye yönelik projelendirme veya başka bir yatırımı
gerçekleştirme konusunda çalışması olabilecek ilgili tüm kurum ve kuruluşların
görüşlerini almakla,
5) Belediye sınırları ve mücavir alan içindeki gürültü haritası hazırlanan yerleşim
alanında 8 inci maddede yetkili kılınan kurum veya kuruluş tarafından hazırlanan
gürültü haritalarını da göz önünde bulundurularak; karayolları, demiryolları,
tramvay ile yerüstünden geçen metro yolları, havaalanları, limanlar ve Çevre
Kanununca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar Hakkında Yönetmeliğin Ek-1 ve
Ek-2’sindeki işletme/tesisler veya eğlence yerleri, imalathane gibi gürültü
kaynaklarının bulunduğu alanları kapsayan eylem planlarını hazırlamakla,
6) Belediye sınırları ve mücavir alan içindeki yerleşim alanı için hazırlanan eylem
planlarını kamuoyu görüşüne açmakla,
7) Belediye sınırları ve mücavir alan içindeki yerleşim alanı için hazırlanan gürültü
haritalarının ve eylem planlarının nihai hali hakkında kamuoyuna bilgi vermekle
ve Bakanlığa göndermekle,
8) Büyükşehir belediye başkanlıkları, büyükşehir belediye sınırları ve mücavir alan
içinde belirlenen yerleşim alanı veya alanlarında yer alan; karayolu, tramvay ile
yerüstünden geçen metro yolları trafiği, limanlar ve Çevre Kanununca Alınması
Gereken İzin ve Lisanslar Hakkında Yönetmeliğin Ek-1 ve Ek-2’sinde yer alan
işletme/tesisler veya atölye-imalathane- eğlence yerleri gibi gürültü kaynaklarının
18
bulunduğu alanlar için ayrı ayrı gürültü haritalarını ilgili belediyelerle
koordinasyon ve işbirliği içinde hazırlamakla ilgili hususlarda gerekli tedbirleri
almakla yükümlüdür.
Deniz ve kıyı kirliliği
Su kirliliğinin bir parçası da deniz kirliliğidir. Denizlerin dezavantajı, kara, nehir,
göl, atmosfer gibi ortamlara atılan hemen hemen her tür kirleticinin bir şekilde
denizlerde sonlanmasıdır. Malzeme üretim ve kullanımı ile enerji üretimi sonucu
denizlere binlerce madde girmektedir. Bunların bir kısmı içlerinde klorür bulunduran
pestisidler ve yapay radyoaktif maddeler gibi insan yapımı olup denizlere tamamen
yabancı maddelerdir. Diğer kısmı ise, denizlerde doğal olarak bulunmakla birlikte
kurşun örneğinde olduğu gibi girdi fazlalığı sebebiyle doğal dengeleri bozacak
nitelikteki maddelerdir.
Denizlere bırakılan maddelerin dolaylı ve dolaysız etkileri, insan dahil, canlıların
ölümü ile sonuçlanabilmektedir. Deniz içinde bulunan canlı cansız birçok öğeden
oluşan eko sistemde üretici, tüketici, çürütücü, canlıların faaliyetleri çevrenin fiziksel
ve kimyasal özelliklerinden etkilenirler. Bunlar çevredeki değişimlere uyacak
önlemler alırlar. Bu çerçevede çok büyük ve köklü değişme ve bozulmaların
önlenmesi için, doğa kendi kendine bir dizi savunma mekanizması geliştirmiştir.
Denizlerde bu savunma ve kendini yenileme, temizleme mekanizması çok güçlüdür.
Fakat doğal dengenin insan eliyle bozulduğu savunma mekanizmasının yetersiz ve
güçsüz
kaldığı
bölgelerde
deniz
ve
kıyı
kirliliği
karşımıza
çıkmaktadır
[http://www.gazi.edu.tr/web/alperal/cevre7.htm].
Türkiye’de kıyılar 8300 kilometreden fazladır. Bunun 6480 kilometresini Anadolu
kıyıları, 786 kilometresini Trakya kıyıları, 1067 kilometresini Adalar’ a ait kıyılar
oluşturmaktadır. Ülkemizde çevre ile ilgili kurallara uyulmaması, kıyılarımızda ve
körfezlerimizde önemli zararlara yol açmıştır. Kıyı kirliliğine neden olan başlıca
faaliyetleri belirtmek gerekirse şunları sayabiliriz:
19
-
Kıyı bölgelerinde nüfus artışının yarattığı plansız kentleşme,
-
Turizmin hızlı gelişmesi sonucu doğal ve tarihsel alanların korunamaması,
-
Kıyılarda yer alan faaliyetlerin teknik altyapı ve sosyal altyapı yetersizlikleri,
-
Kentleşmenin etkin bir biçimde kontrol altına alınamaması,
-
Çevreyi korumak amacıyla yeterli kentsel hizmet ve altyapı sağlanamaması,
- Kumsal boyunca dolgu yapılarak konut ve turistik tesislerin inşa edilmesiyle deniz
sularının kirlenmesi ve ekolojik bütünlüğün bozulması [Akben ve Sungur, 1993].
2.3.3. Kaynaklarına göre çevre kirliliği çeşitleri
Çevre kirliliğine yol açan temel kirletici nedenler ve yol açtıkları olumsuz etkiler
kaynaklarına göre aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir:
Kentsel kaynaklı çevre kirliliği
Kentsel kaynaklı atıklar günlük yasam aktiviteleri sırasından ortaya çıkan atıklardır.
Bu atıkların bertaraf edilmesi endüstriyel atıklara oranla daha kolaydır. Başlıca
kentsel kaynaklı çevre sorunları: Sıvı atık sorunu, katı atık sorunu, yakıt sorunu,
motorlu taşıt sorunu, gürültü sorunu, arazi kullanımı üzerindeki olumsuz etkiler, kötü
yaşantı koşullarından kaynaklanmaktadır [Topbaş, 1998]. Bu çalışmanın konusu ile
doğrudan doğruya ilintili olduğundan Türkiye’de kentsel kaynaklı çevre kirliliği
detaylı bir şekilde Bölüm 2.5 de irdelenmiştir.
Endüstriyel kaynaklı çevre kirliliği
Nitelik ve nicelik yönünden değişiklikler göstermelerine rağmen, endüstriyel
atıkların kontrol edilebilme olanakları daha fazladır. Bazı endüstriyel atıklar
doğrudan, o endüstriye ait atık temizleme sistemlerinde temizlenirken bazıları ise
doğrudan kentin kanalizasyon şebekesine verilebilir. Ancak kentin pis su toplama
20
sistemine bağlanacak endüstriyel atıkların, atık temizleme sisteminde sorun
yaratmayacak nitelik ve nicelikte olması gereklidir. Örneğin atık temizleme
sisteminde biyolojik temizleme işlemi uygulanıyorsa, bazı zehirli atıkların sistemdeki
bütün biyolojik işlemlere zarar verebileceği unutulmamalıdır.
Tarımsal kaynaklı çevre kirliliği
Günümüzde tarımsal faaliyetlerde kullanılan kimyasal gübreler, zararlı ot ve böcek
ilaçları kirlenme kaynağı olarak gittikçe artan bir önem kazanmaktadırlar. Hayvan
gübreleri de uzun sure toprakta bırakıldığında içlerinde bulunan maddelerin çoğu
yağışlarla topraktan ayrılarak su kaynaklarına ulaşır. Kirleticiler tarım alanlarından
iki yolla su kaynaklarına ulaşır. Bunlardan biri drenaj sistemleri diğeri de yağmur
suları ile taşınma ve erozyondur. Bugün tarımsal kirleticilerin kontrolüne yönelik,
erozyonu önleme ve toprak korunması çalışmalarının dışında da çalışmalar
yapılmaktadır. Buna rağmen tarımsal kirleticilerin tamamen kontrol altına alınmasına
olanak bulunmadığından, bunların büyük bir kısmı akarsulara ve göllere
ulaşmaktadır.
Yukarıda sayılan kirlilik kaynaklarından kentleşme, yerel yönetimlerin doğrudan ilgi
alanlarına girdiğinden daha detaylı bölüm 2.4.’te incelenmiştir.
2.4. Kentleşmeden Kaynaklanan Çevre Sorunları
Birey ve toplum yaşantısını etkileyen dış koşulların tümüne birden kentsel çevre
denir. Kentleşme ise sanayileşme ve ekonomik gelişmeye bağlı olarak kent sayısının
artması ve bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında, artan
oranda örgütlenme, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde
kentlere özgü değişikliklere yol açan bir nüfus birikim sürecidir [Ertan a.g.e.].
Kentleşme adından da anlaşılacağı üzere başlamış ve devam eden bir süreci ifade
eder. Bu açıklamalar ışığında kentleşmeyi aynı zamanda kent sayısının ve kent
nüfusunun artması olarak tanımlayabiliriz. Kentsel nüfus, doğumlarla ölümler
arasındaki farkın doğumlar lehine olmasından ve aynı zamanda köylerden ve
21
kasabalardan gelenlerle, yani göçlerle artar. Kentleşmenin bu manadaki tanımı,
demografik yani nüfus artışıyla ilgilidir. Oysa kentleşme yalnız bir nüfus hareketi
olarak görülürse eksik kavranmış olur. Çünkü kentleşme bir toplumun ekonomik ve
doğal yapısındaki değişmelerden de kaynaklanabilir. Bu nedenle kentleşmeyi
tanımlarken, nüfus hareketinin kaynağını oluşturan ekonomik ve toplumsal
değişmelere de yer vermek gerekir [Keleş, 1984]. Kentleşmeyi irdelerken, kentte
yaşayan insanların biyolojik gereksinimleri ekosistem içindeki ilişkilerini de
incelemekte fayda vardır. Kent yaşamında topluma güven, psikolojik rahatlık,
mutluluk ve dengeli bir ekolojik ortamın yaratılması, insanların hijyenik yaşamının
ekolojik sistem içinde de devamlılığını sağlamaktadır. Ancak yaşam standartları
yüksek seviyelere ulaşmış ülkelerde kentleşme, teknolojik ve endüstriyel
gelişmelerin oluşturduğu yasam koşullarının arkasındaki sorunlar, çevre üzerindeki
olumsuz etkileri arttırmıştır.
Kentleşmenin çevre üzerindeki etkilerini, dengesiz yoğunluk dağılımları, nüfus
yığılmaları, düzensiz yerleşmeler, gecekondu, altyapı eksikliği, atmosferik kirlilikler,
ulaşım yollarından kaynaklanan hava kirliliği, gürültü, yeşil alan azlığı, aktif ve pasif
yeşil alanların dengesizliği, şehir hijyeninin zayıflaması, halk ve toplum sağlığında
sıkışık yasamdan kaynaklanan bozulmalar dolayısıyla salgın hastalıklarda artmalar
olarak sıralayabiliriz.
Normal şartlarda bir insan, günde 12–15 metrekare hava tüketmekte, böbrekler 1
dakikada 1 lt. Kan süzmekte, 1 kg. mide suyu, 1 kg. tükürük üretmekte ve insan
dakikada ortalama 20 defa nefes 80 yılda ortalama 970.000.000. kez almaktadır.
Kentsel çevre sorunlarının artması, insanın bedeninde süregelen bu doğal dengeyi
etkilemekte ve bozmaktadır.
Toplumların kent dokusu içindeki yaşamlarının, hijyenik sınırlar içinde sürdürülmesi
ve yapay olguların daha dikkatli ve sağlıklı olması gerekmektedir. Günümüzde
arazilerin kullanıma açılması ile toplum bölgenin doğal kaynaklarını, ekolojik
dengesini ve tüm canlı yaşamını zaman zaman tehlikeli boyutların içine itmiştir.
Yoğun ve sıkışık yasam alanları olan bölgelerde ve kent çevrelerinde insan–çevre
22
arasındaki ekolojik dengesizliklerin varlığı her fırsatta göze çarpmaktadır. Özellikle
de hava ve su kirlilikleri bugün toplumun yaşamını ciddi şekilde tehdit eden
parametrelerin ön sıralarını almaktadır.
2.5. Türkiye’de Kentleşmeden Kaynaklanan Çevre Sorunları
Toplum yapısındaki ve ekonomideki değişmelerle yakından ilgili bulunan kentleşme,
ülkemizde özellikle ikinci dünya savaşından sonra hız kazanmıştır. Kentleşme
ülkemizde bir yandan kentlerin sayısını arttırırken, bir yandan da, kentlerin nüfus ve
alanca büyümesine ve bu süreç içinde de, içyapılarında, örgütlenmelerinde önemli
değişikliklere yol açmaktadır.
Çağımızda yaşanan hızlı kentleşme süreci, yerel yönetimlerden beklentileri ciddi
anlamda artmıştır. Nitekim günümüz kentlerinde ortaya çıkan; altyapı yetersizliği,
kent arazilerinin talan edilmesi ve çarpık kentleşme, yeşil alanların yok edilmesi,
küresel boyutta yaşanan çevre kirliliği, konut yetersizliği ve gecekondulaşma gibi
birçok sorunun çözümü giderek güçleşmektedir. Bütün bu gelişmeler yerel
yönetimlerin sosyal sorumluluklarını genişletmektedir. Günümüz kentlerinde, ranta
konu olmuş kent arazilerinin toplum zararına kullanımının önlenmesi, bir anlamda
sağlıklı bir kentin oluşturulması, yerel yönetimlerin sorumluluk alanlarının temelini
oluşturmaktadır. Nitekim kent arazilerinin mülkiyete konu olması ve dolayısıyla
ortak kullanıma imkan verecek şekilde düzenleyen imar planlarının oluşturulması ve
titizlikle uygulanması, beklenen sorumluluğun yerine getirilmesinde ayrı bir öneme
sahiptir.
2.5.1. Kentleşme sorunları
Kalabalıklaşma Maliyeti: Hızlı kentleşme birçok sorunu da beraberinde getirmiştir.
Kentlerdeki yoğun nüfusun sebep olduğu kalabalıklaşma maliyeti 1 ihmal edilemez
1
Kentsel gelişmenin maliyeti olarak da adlandırabileceğimiz kalabalıklaşma maliyeti, kentsel
gelişmenin hesaplanamayan maliyeti ve kentsel gelişmenin hesaplanabilen maliyeti olmak üzere ikiye
ayrılabilir. Hesaplanamayan maliyetlere örnek olarak stres nedeni ile ortaya çıkan verimlilik kaybı
23
bir seviyededir. Örneğin kent içi ulaşımda milyonlarca insanın sürekli olarak yer
değiştirmesi hem trafik sıkışıklığı nedeni ile zaman kaybına, hem de akaryakıt
israfına yol açmaktadır. Ayrıca yaşanan stres verimliliğin düşmesine ve dolayısıyla
üretim azalışına neden olmaktadır.
Aslında bu sorun, günümüzde çok yoğun bir şekilde sonuçlarını yaşadığımız küresel
ısınma
probleminin
en
önemli
sebeplerinden
biridir.
Özellikle
ulaşımla
ilişkilendirildiğinde, fosil yakıtla çalışan taşıtların, karbon etkisinin yoğunluğu
dikkate alındığında önemi daha iyi anlaşılacaktır.
Kira ve arsa fiyatlarındaki artış:
Kentleşmenin kalabalıklaşma maliyetlerinden biriside kira fiyatlarındaki aşırı artıştır.
Yoğun nüfusun sebep olduğu konut krizi kira fiyatlarını arttırmanın yanında, arsa
spekülasyonuna da sebebiyet vermektedir. Arsa spekülatörlerinin haksız kazançları
yeterince vergilendirilememekte, sonuçta gelir dağılımı da olumsuz yönde
etkilenmektedir.
Çalışmamızla ilgili doğrudan bir etkisi olmadığından üzerinde fazla durulmamıştır.
Maliyetlerin artışı:
Kentlerin ölçüsüz ve aşırı bir şekilde büyümesinin bir diğer olumsuz etkisi de artan
maliyetler nedeniyle ekonomik ve mali açıdan ek yük getirmesidir. Şöyle ki; belirli
bir büyüklüğü aşan mahalli idarelerdeki iletişim güçlükleri, yoğun bürokrasi ve
politik baskılar sonucu artan personel sayısı verimliliği düşürürken, maliyetlerin
giderek artmasına neden olmaktadır.
gösterilebilir. Hesaplanabilen maliyetler de kendi arasında kentsel gelişmenin özel maliyeti ve
kamusal maliyeti olarak ikiye ayrılır. Özel maliyetler kentte yaşayanlar için ortaya çıkan ve kişisel
bütçelerine ek yük getiren harcamalardır. Örneğin ulaşım ücretlerindeki artış. Kamusal maliyet ise,
kamunun kentle ilgili yapmakla yükümlü olduğu harcamaları arttıran unsurlardır. Örneğin, artan
altyapı hizmeti talebinin belediye bütçelerine getirdiği ek yük.
24
2.5.2. Kentleşmenin çevre üzerindeki etkileri
Kentleşmenin çevre üzerindeki tahribatı genellikle üç şekilde meydana gelmektedir.
[Michael Pidwimiy, Urbanization, Humans and the Environment,
http://www.geog.ouc.bc.ca/conted/onlinecourses/geog
210/conlents/210~10~10~2htm]
Bunlar;
Doğal yaşam alanlarının yerleşim alanlarına dönüşmesi
Plansız yapılan bir kentleşme hareketi sonunda verimli tarım arazileri yerleşim
alanlarına dönüştürülmekte, zaten kıt olan tarım arazilerinin israfına yol açılmaktadır.
Hayvanlara ait yaşam alanları da insanların istilasına uğramış, sonuç da bazı hayvan
türleri yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.
Aşırı doğal kaynak çıkarımı ve tüketimi
Büyüyen şehirler genellikle yerel alanlardan sağlanandan daha fazla kaynağa
gereksinim duyarlar. Bu yüzden şehirler sadece kendi sahalarından değil,
kendilerinden çok uzakta bulunan doğal kaynakları da çıkarıp tüketmektedirler.
Bugünkü hızla tüketilmeleri durumunda Alüminyum rezervlerinin 31 yıl, kömür
rezervlerinin 111 yıl, bakır rezervlerinin 21 yıl, civa rezervlerinin 11 yıl ve petrol
rezervlerinin 20 yıl sonra tükeneceği tahmin edilmektedir.
Atıkların dünya tabakaları üzerindeki etkisi
Gerçekten kentleşme en çok atmosfer, litosfer ve hidrosfer üzerinde olumsuz etkilere
yol açmaktadır. Bunların neler olduğu aşağıda sıralanmıştır [Gow and Pidwimy,
2000 ].
25
İklim üzerindeki etkileri:
Kentleşme sonucu ortaya çıkan yapılanma aşırı ısınmaya neden olmaktadır. Örneğin
yollar, binalar, kaldırımlar gün boyu depoladıkları enerjiyi geceleyin serbest
bırakarak iklimin aşırı ısınmasına neden olmaktadır. Yine aşırı yapılanma rüzgarların
esişini olumsuz yönde etkileyerek bitki örtüsüne zarar vermektedir. İklimin aşırı
ısınmasına neden olan bir diğer etkende sera etkisidir.
Atmosferdeki artan karbondioksit miktarı bir seradaki cama benzer şekilde güneş
ışınlarının içeriye girmesine engel olmazken, tekrar atmosfere dönmesine engel
olarak dünya ısısının artmasına yol açmaktadır. Yapılan bazı hesaplamalara göre
2020 yıllarında dünyanın ortalama ısısının 1-2 derece artması halinde ortaya çıkacak
buzul erimeleri sonucu karaların %20’si sular altında kalacaktır.
Hava kirliliği:
Hava kirliliği kentlerin temel sorunlarından birisidir. Yapılan araştırmalara göre
dünya da 1.1 milyardan daha fazla insan oldukça kötü havaya sahip şehirlerde
yaşamaktadır. Şehirlerdeki hava kirliliğinin ana nedenleri endüstriyel gazlar, araçlar
ve enerji üretiminin neden olduğu kirlenmedir [Gow and Pidwimy, 2000].
Hava kirliliği hava ortamındaki kirletici unsurların havanın kendini temizleme
kapasitesini aşması sonucu meydana gelmektedir. Bu açıdan hava kirliliği toz,
duman, koku, su buharı gibi kirletici unsurların insan ve diğer canlılar ile eşyalara
zarar verecek miktarlara yükselmesi olarak tanımlanabilir.
Ülkemizde sanayiden kaynaklanan hava kirliliğinin nedenlerini ise aşağıdaki gibi
gruplandırabiliriz:
a-
Gazların ve tozların filtre edilmeden atmosfere bırakılması,
b-
Sanayi için yer seçilirken topoğrafik, meteorolojik özelliklerin dikkate
alınmaması,
26
c-
Temiz teknoloji yerine kirletici teknoloji kullanılması,
d-
Kullanılan yakıtlarda kirletici oranının yüksek olması.
Hava kirliliği özellikle solunum rahatsızlığı çeken insanlar üzerinde daha kötü
sonuçlar doğurabilmektedir. Günümüzde büyük şehirlerde yaşayan on binlerce insan
hava kirliliği sonucu hayatını kaybetmektedir.
Su kaynakları üzerindeki etkiler
Kentleşme sonucunda ortaya çıkan en önemli problemlerden biri de su kaynaklarında
meydana gelen kirlenme ve azalmadır. Özellikle büyük kentlerde yaşanan aşırı su
tüketimi su kaynaklarını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Günümüz dünyasında
yaklaşık 1 milyar insanın temiz ve sağlıklı suya ulaşamadığı tahmin edilmektedir
[Meier and Rauch, 2000]. Sağlıklı suyun giderek azalması beraberinde ürkütücü
sonuçlar getirmiştir. Örneğin günümüzde yaklaşık 900 milyon çocuk ishal
hastalığına yakalanmakta ve 3 milyon çocuk da bu hastalık sonucu hayatını
kaybetmektedir. Kentlerde yaşanan çarpık yapılanma suyun hidrolojik döngüsünü de
bozmaktadır. Suyun kirlenmesine neden olan en büyük etken ise lağım sularıdır2.
Topraklar ve kır araziler
Günümüzde
dünyadaki toplam arazinin yaklaşık %1’ini kentler kaplamaktadır
[Gow, Pidwimy, a.g.e., s.3; Pidwimy, a.g.e., ]. Kentsel genişlemenin bugünkü hızıyla
devam etmesi dünya üzerindeki yaşanabilir yerlerin azalmasına neden olacaktır.
Kentleşmenin özellikle sahil şeridini mekân olarak seçmesi, bazı canlı türlerine
yaşam alanı oluşturan bu yerlerin insanlar tarafından istilâ edilmesine yol açmıştır
2
Burada su ile ilgili bazı bilgileri vermekte yarar görmekteyiz. Şöyle ki: Dünya genelinde sağlıklı
suya erişen nüfusun toplam nüfusa oranı %82’dir. Bu oran Sanayileşmiş ülkelerde %99, Gelişmekte
olan ülkelerde %66, Afrika’da %38, Asya ve Pasifikte %63, Latin Amerika, Karaibler ile Kuzey
Afrika ve Orta Doğu’da %77’dir. Ülkemizde ise bu oran %90’dır. Diğer taraftan kişi başına günlük
ortalama kentsel su tüketim standardı 150 litre olarak kabul edilmektedir. Dünya genelinde bölgelere
göre kişi başına su tüketim miktarları sanayileşmiş ülkelerde 266 litre iken Afrika’da 67, Asya’da 143,
Arap ülkelerinde 158, Latin Amerika’da 184 litre olarak gerçekleşmektedir. Türkiye'de ise kişi başına
günlük su tüketimi ortalama 111 litredir. Bu oran İstanbul için 125 Ankara için 141 lt/gün/kişi olarak
hesaplanmaktadır (http://yerelnet.org.tr).
27
(Dünyada yaklaşık 1 milyar insan sahil şeritlerinde yaşamaktadır). Bunun en büyük
etkisi ise bitki ve hayvanlara ait habitatlarda görülmektedir. Bitki ve hayvanların
doğal yaşam alanlarını kaybetmeleri zamanla bazı türlerin yok olmasına neden
olmaktadır.
Kentleşme toprak üzerinde de olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Kentsel
yapılanmalar toprak yüzeyinin çimento, asfalt ve binalarla kaplanmasına yol
açmaktadır. Tarımsal arazileri tehdit eden bir diğer etmen iklim değişikliği sonucu
ortaya çıkan çölleşmedir. Dünyada yıllık olarak 6 milyon hektar arazinin çölleştiği
tahmin edilmektedir.
Yine yapılan hesaplamalar gelecekte Afrika'nın beşte birinin, Asya'nın üçte ikisinin
ve Latin Amerika'nın da beşte birinin çölleşeceğini göstermektedir [ Simision and
Weizsäcker, 1993].
Mevcut kentleşme politikaları ve buna dayalı olarak gelişen kentler, merkezi
devletin, sanayi kapitalizminin, kitle üretimi ve dağıtımının kontrolü noktasında
zorunlu hale gelmiş yerleşmelerdir. Bu süreç devam ettiği sürece kentleşme de çevre
sorunlarının temel sebeplerinden biri olmaya devam edecektir.
Daha önce de bahsettiğimiz gibi daha çok çevre sorunları yerel nedenlere bağlı
olarak ortaya çıkmaktadır. Yerel verileri yönetim sürecine dâhil etmediğimiz sürece
çevre sorunlarının çözülmesi de mümkün olmayacaktır. Çevre yönetimi konusunda
bugün Türkiye’de yerel değerlerin yönetim sürecine dâhil edilmediği bir gerçektir.
Yerel özellikler ile bütünleşmeyen bir çevre yönetim sürecinin uygulanabilirliği ve
başarısı tartışılmalıdır [Keles, 1995].
Çünkü yerel yönetimler “halkın ortak ve yerel gereksinimlerini gideren” kamu
kuruluşları olduklarından, öncelikle “yerel” düzeyde ortaya çıkan çevre sorunlarının
çözümünde etkili ve sorumludurlar [ T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, a.g.e.]. Çevre
sorunlarının küresel ölçekte artan önemine koşut olarak meydana gelen gelişmeler de
yerel yönetimleri çevre alanında en önemli aktörlerden birisi durumuna getirmiştir.
28
1992’de Rio’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nın
ana çıktılarından birisi olan Gündem 21, yerel yönetimlere, sivil toplum örgütleri ve
diğer ortaklarla birlikte çevre koruma ve geliştirmede, planlama, karar alma ve
uygulama alanlarında daha etkin işlevler yüklemiştir [Sümer, 2009].
Bu nedenle yerel yönetimlerin detaylı olarak incelenmesinde fayda görülmektedir.
2.6. Yerel Yönetimler
Anayasa’nın 127. Maddesine göre, yerel yönetimler; il, belediye veya köy halkının
yerel müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kanunla kurulan ve karar organları
seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir. Evrensel tanımıyla
yerel yönetimler, belirli bir coğrafi alanda (köy, kent vb.) yaşayan topluluk
üyelerinin bir arada bulunmaları nedeniyle, bunların en çok ihtiyaç duydukları ortak
hizmetleri sağlamak amacıyla kurulan ve bu hizmetleri sağlamak için örgütlenebilen,
karar organları (yerel toplulukça seçilebilen), bazı durumlarda da yürütme organları
yasalarla belirlenmiş görev ve yetkilere, özel gelir, bütçe ve personele sahip, merkezi
yönetimle ilişkilerinde özerk olarak hareket edebilen kamu tüzel kişileri olarak
belirtilmektedir [TODAİE,1991].
Kamusal hizmetlerin yürütülmesinde giderek önem kazanan temel ilke, bu
hizmetlerin ölçek ekonomisi ve etkin kaynak kullanımı amacıyla halka en yakın
yönetim birimlerince yerine getirilmesidir. Bu nedenledir ki, günümüzde bütün
dünyada merkezi yönetimle birlikte yerinden yönetim sistemi de devlet yönetiminin
vazgeçilmez bir unsurunu oluşturmaktadır [Berk, 2003].
Türkiye’de yerel yönetim sistemi il özel idaresi, belediye ve köy olmak üzere üç
kademelidir. Ancak bu üç kademe arasında tüzel olarak herhangi bir hiyerarşik ilişki
bulunmadığı gibi eşgüdüm amaçlı ilişki de bulunmamaktadır. Üç yerel yönetim türü
arasında ağırlık önceleri il özel idarelerindeyken, özellikle II. Dünya Savaşı
sonrasında denge belediyelerden yana dönmeye başlamıştır. Kırdan kente kitlesel
göçlerin sonucunda ortaya çıkan toplumdaki yapısal dönüşümler köy muhtarlığının
29
önemini azaltarak belediyeleri öne çıkarırken il özel idarelerinin yetki ve görevleri
büyük ölçüde merkezi yönetimce üstlenilmiştir. Belediye sistemine 1984 yılında
büyükşehir belediyesi modeli eklenmiştir [DPT, 2000a]. Türkiye’de hali hazırda 81 il
özel idaresi, 2949 belediye, 34406 köy bulunmaktadır. Bu yönetimlerden 2949
belediyenin 16’sını büyükşehir belediyesi oluşturmakta ve büyükşehir belediyeleri
kapsamı içerisinde 143 ilçe belediyesi görev yapmaktadır. Geriye kalan belediyelerin
65’i il belediyesi, 749’u ilçe belediyesi (Büyükşehir belediyesi sınırları dışında kalan
ilçeler) ve 1977’si ise belde belediyesidir [Mahalli idareler, 2011].
2.6.1. İl özel idareleri
İl Özel İdareleri, Türkiye’de her ilde o ilin sorunlarını çözmek için kurulan, başında
hükümet tarafından atanan valinin bulunduğu, ancak karar organı olan il genel
meclisi, il ve ilçelerden seçilen üyelerden oluşan ilin yerel yönetim birimleridir. İl
özel idareleri, kanunla kendisine verilen görevleri ve bunlar arasında çevrenin
korunmasına yönelik işlemleri de yürütmektedir [Çelik, 1996].
5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 6. maddesinin (a) fıkrasında yer alan “Sağlık,
tarım, sanayi ve ticaret; ilin çevre düzeni plânı, bayındırlık ve iskân, toprağın
korunması, erozyonun önlenmesi, sosyal hizmet ve yardımlar, yoksullara mikro kredi
verilmesi, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları; ilk ve orta öğretim kurumlarının arsa
temini, binalarının yapım, bakım ve onarımı ile diğer ihtiyaçlarının karşılanmasına
ilişkin hizmetleri il sınırları içinde,” (b) fıkrasında yer alan “İmar, yol, su,
kanalizasyon, katı atık, çevre, acil yardım ve kurtarma, kültür, turizm, gençlik ve
spor; orman köylerinin desteklenmesi, ağaçlandırma, park ve bahçe tesisine ilişkin
hizmetleri
belediye
sınırları
dışında,”
yapmakla
görevli
ve
yetkilidir
[http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5302.html erişim: 22.02.2012].
Bu hükümler ile çevreyi ilgilendiren konularda görevleri tanımlanmıştır. Çevre
düzeniyle ilgili aynı madde de yer alan “İl çevre düzeni planı Valinin
koordinasyonunda, Büyükşehirlerde Büyükşehir Belediyeleri, diğer illerde İl
Belediyesi ve İl Özel İdaresi ile birlikte yapılır. İl çevre düzeni planı Belediye
30
Meclisi ile İl Genel Meclisi tarafından onaylanır” hükmüyle bu konuda belediyelerle
eşgüdüm zorunluluğu ortaya konulmuştur [Özgür ve Parlak, 2006]. İl Özel İdareleri
kendi bütçelerini kullanarak yıl içinde gerçekleştirmeyi planladıkları yatırımları
yaparlar. Bu amaçların gerçekleştirilebilmesi için İl Çevre Vakıfları illerdeki çevresel
değerlerin belirlenmesi, tanıtılması ve korunması için çalışmalar yapmak, çevre
eğitim ve çevre bilincinin yerleşmesi için tanıtıcı faaliyetler yapmak, çevre eğitimini
teşvik
etmek,
öğrencilerde
çevre
değerlerini
koruyucu
değer
yargılarının
geliştirilmesine katkıda bulunmak, çevre konularında kongre, panel ve seminerler
düzenlemek ve düzenlemelere katılmak, çevre ile ilgili dokümantasyon temin etmek
ve yayın faaliyetinde bulunmak, çevre sorunlarının çözümüne, özel sektörün,
üniversitelerin, ilgili diğer kişi ve kuruluşların aktif katılımlarını sağlamaya çalışmak,
çevreyi koruyucu ve çevre kirliliğini önleyici araştırmalar yapmak ve yaptırmak,
hayvan ve bitki nesillerinin ıslah ve korunması için yapılacak çalışmalara katkıda
bulunmak, çevreyi koruyucu ve çevre kirliliğini önleyici her türlü projeyi yapmak ve
yaptırmak, desteklemek ve bununla ilgili proje yarışmaları düzenlemek, arıtma
tesisleri yapacak gerçek ve tüzel kişilere imkânlar ölçüsünde destek sağlamak ve
gerektiğinde bu tesisleri yapmak ve amacın gerçekleştirilebilmesi için gereken her
tür tedbirleri almakla görevli ve yetkili kılınmıştır [Özgür ve Kösecik 2005]. 2.6.2. Belediyeler
Belediyeler, “belli bir coğrafyada yaşayan bireylerin, birlikte yaşama nedeni ile
kendilerini ilgilendiren konularda hizmet üretmek amacıyla kurulan ve karar
organları mahalli toplulukça seçilen, kanunlarla belirlenmiş görevlere, yetkilere,
gelirlere ve personele sahip kendine özgü örgütsel yapısı olan ve merkezi idare ile
olan iliksileri yönetsel özerklik çerçevesinde düzenlenen kamu tüzel kişileridir”
seklinde tanımlanabilir [Aytaç, 2005].
5393 sayılı Kanuna bağlı olan belediyelerde Belediye Meclisi, belediye encümeni ve
belediye başkanı olmak üzere üç ayrı yasal organı bulunmaktadır Belediye meclisi,
belediyenin genel karar organıdır. Belde halkı tarafından nispi temsil sistemine göre
seçilen üyelerden oluşur. Belediye meclisi stratejik plan ile yatırım ve çalışma
31
programlarını, belediye faaliyetlerini ve personelini performans ölçütlerini görüşür
ve karara bağlar; bütçe ve kesin hesabı kabul eder, imar planlarını görüşür ve
onaylar, il cevre düzeni planını kabul eder. Belediye meclisi kendisine verilen bu
görevleri yerine getirirken ihtisas komisyonlarından da yararlanabilmektedir.
Belediye encümeni belediyenin ikinci müzakere, karar ve aynı zamanda danışma
organı niteliğindedir. Belediye başkanı, belediye yönetiminin başı ve belediye tüzel
kişiliğinin temsilcisidir. Seçmenlerce çoğunluk esasına göre tek dereceli olarak beş
yıl için seçilir. Belediye başkanının belediye örgütünün en üst amiri olarak belediye
örgütünü sevk ve idare etmek, belediyenin hak ve menfaatlerini korumak, belediyeyi
stratejik plana uygun olarak yönetmek, belediye yönetiminin kurumsal stratejilerini
oluşturmak, bu stratejilere uygun olarak bütçeyi, belediye faaliyetlerinin ve
personelin
performans
ölçütlerini
hazırlamak
ve
uygulamak,
izlemek
ve
değerlendirmek, bunlarla ilgili raporları meclise sunmak gibi görevleri vardır.
5393 sayılı Kanunla; Büyükşehir Belediyesi; En az üç ilçe belediyesini kapsayan, bu
belediyeler arasında koordinasyonu sağlayan, kanunlarla verilen görev ve
sorumlulukları yerine getiren, yetkileri kullanan, idarî ve malî özerkliğe sahip ve
karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişilileridir. İlçe
Belediyesi; Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kalan İlçe Belediyesi ve
Büyükşehir İlçe Belediyeleriyle aynı yetki, imtiyaz ve sorumluluklara sahip belediye
olarak tanımlanmıştır [www.migm.gov.tr/Belediyeler.aspx erişim:27.02.2012].
Büyükşehir belediyeleri
İngilizce karşılığı metropol olan kavram dilimizde “Büyükşehir” ve “Anakent”
terimleriyle ifade edilmektedir. En az üç ilçe veya ilk kademe belediyesini kapsayan,
bu belediyeler arasında koordinasyonu sağlayan; kanunlarla verilen görev ve
sorumlulukları yerine getiren, yetkileri kullanan; idarî ve malî özerkliğe sahip ve
karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir
[www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5216.html erişim:13.02.2012].
32
5216 Büyükşehir Belediye Kanunun 4.maddesinde belediye sınırları içindeki ve bu
sınırlara en fazla 10.000 metre uzaklıktaki yerleşim birimlerinin son nüfus sayımına
göre toplam nüfusu 750.000'den fazla olan il belediyeleri, fizikî yerleşim durumları
ve ekonomik gelişmişlik düzeyleri de dikkate alınarak, kanunla Büyükşehir
Belediyesine dönüştürülebilir ibaresi yer almaktadır. Büyükşehir belediyelerinin
sınırları, adını aldıkları büyükşehirlerin belediye sınırlarıdır.
İlçe belediyelerinin sınırları, bu ilçelerin, büyükşehir belediyesi içinde kalan
kısımlarının sınırlarıdır. [5216 Büyükşehir Belediye Kanunu Madde:5].
[http://www.migm.gov.tr/Dokumanlar/5216_sayili_buyuksehir_bel_kanunu.doc]
5216 sayılı kanunla Büyükşehir Belediyelerinin görev, yetki ve sorumlulukları
yeniden düzenlenmiştir. Kanunla, 3030 sayılı kanunda sayılan yetki ve görevlere
ilave olarak;
- Nazım imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren iki yıl içinde uygulama imar
planı ve parselasyon planlarını yapmayan ilçe ve ilk kademe belediyelerinin yerine
bu planları yapmak veya yaptırmak,
- Kanunlarla büyükşehir belediyesine verilen görev ve hizmetlerle ilgili her türlü
imar uygulamasını yapmak ve ruhsatlandırmak,
- Coğrafi ve kent bilgi sistemini kurmak,
- Sağlık, eğitim ve kültür hizmetleri için binalar yapmak ve bu hizmetlerle ilgili
kamu kurum ve kuruluşlarının binalarını onarmak ve malzeme desteği sağlamak,
- Kültür ve tabiat varlıklarını korumak, bakım ve onarımını yapmak, onarımı
mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden yapmak,
- Özel hal ve mezbaha açılmasına izin vermek,
33
- Merkezi ısıtma sistemleri kurmak gibi yeni görev ve yetkiler de büyükşehir
belediyelerine verilmiştir.
İlçe Belediyeleri
Büyükşehir belediye sınırları içinde kalan ilçelerde kurulan belediyelere İlçe
Belediyesi denmektedir.
Nüfusu 5.000 ve üzerinde olan yerleşim birimlerinde belediye kurulabilir. İl ve ilçe
merkezlerinde belediye kurulması zorunludur. İçme ve kullanma suyu havzaları ile
sit ve diğer koruma alanlarında ve meskûn sahası kurulu bir belediyenin sınırlarına
5.000 metreden daha yakın olan yerleşim yerlerinde belediye kurulamaz. Köylerin
veya muhtelif köy kısımlarının birleşerek belediye kurabilmeleri için meskûn
sahalarının, merkez kabul edilecek yerleşim yerinin meskûn sahasına azami 5.000
metre mesafede bulunması ve nüfusları toplamının 5.000 ve üzerinde olması gerekir.
Bir veya birden fazla köyün köy ihtiyar meclisinin kararı veya seçmenlerinin en az
yarısından bir fazlasının mahallin en büyük mülkî idare amirine yazılı başvurusu ya
da valinin kendiliğinden buna gerek görmesi durumunda, valinin bildirimi üzerine,
mahallî seçim kurulları, on beş gün içinde köyde veya köy kısımlarında kayıtlı
seçmenlerin oylarını alır ve sonucu bir tutanakla valiliğe bildirir. İşlem dosyası
valinin görüşüyle birlikte İçişleri Bakanlığına gönderilir. Danıştay’ın görüşü alınarak
müşterek kararname ile o yerde belediye kurulur.
Yeni iskân nedeniyle oluşturulan ve nüfusu 5.000 ve üzerinde olan herhangi bir
yerleşim yerinde, İçişleri Bakanlığının önerisi üzerine müşterek kararnameyle
belediye
kurulabilir
[5393
sayılı
belediye
kanunu
madde:4].
[http://www.migm.gov.tr/Dokumanlar/5393_sayili_belediye_kanunu.doc]
İlçe belediyeleri kanunda belirtilen büyük şehir belediyelerine verilen görevlerin
dışında kalan yürürlükteki mevzuata göre belediyelere verilen bütün görevleri
yürütmekle görevlidir. İlçe belediyeleri, büyük şehir belediyelerine verilen yeşil alan,
34
park bahçe yapma, sosyal ve kültürel hizmetleri yerine getrime, spor, dinlenme,
eğlence ve benzeri yerleri yapmak, yaptırmak, isletmek veya islettirmek gibi
görevleri de isterlerse yapabilirler.
Köyler
Köylerin yönetimine ilişkin temel düzenleme 1924 tarihli Köy Kanunudur. Bu
Kanunda köy; cami, mektep, otlak, yaylak, baltalık gibi orta malları bulunan ve toplu
veya dağınık evlerde oturan insanların bağ ve bahçe ve tarlalarıyla birlikte teşkil
ettikleri, nüfusu iki binden az olan yerleşim birimi olarak tanımlanmıştır. Köy
yönetimi, köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere karar
organları seçmenler tarafından oluşturulan bir mahalli idare birimidir. 2011 yılı
itibariyle ülkemizde köy sayısı 34.396 dır [http://www.migm.gov.tr/Koyler.aspx].
Türkiye’deki mevcut mevzuata göre çevre yönetiminin büyük bir bölümü mahalli
idarelere ve özellikle belediyelere verilen görev ve sorumluluklar kapsamındadır.
Türkiye’deki yerel yönetimler arasında sağladıkları hizmetler ve toplam harcama
içindeki payları itibariyle en önemli yerel yönetim birimleri belediyelerdir.
Belediyelerin çevre ile ilgili hizmetlerinin başında imar, su ve kanalizasyon gibi
kentsel alt yapı hizmetleri ile çevre koruma ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık
hizmetleri, ağaçlandırma, park ve yeşil alanların yapımı ve bakımı, imar ve iskan
isleri ile kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri gelmektedir. 5215 Sayılı Belediye
Kanunu’nun, belediyelerin yetkilerini ve imtiyazlarını belirleyen 15. maddesinde
içme, kullanma ve endüstri suyu sağlamak, atık su ve yağmur suyunun
uzaklaştırılmasını ve bunlar için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek ve
işlettirmek; katı atıkların toplanması, taşınması, ayrıştırılması, geri kazanımı, ortadan
kaldırılması ve depolanması ile ilgili bütün hizmetleri yapmak ve yaptırmak, ayrıca
hafriyat toprağı ve moloz döküm alanlarını, sıvılaştırılmış petrol gazı depolama
sahalarını, inşaat malzemeleri, odun, kömür ve hurda depolama alanları ve satış
yerlerini belirlemek, bu alan ve yerler ile taşımalarda çevre kirliliği oluşmaması için
gereken tedbirleri almak belediyelerin yetkileri arasında sayılmıştır.
35
2.7. Çevre Sorunları Ve Yerel Yönetimler
Çevre sorunları, insanın yaşamla ilgili etkinliklerinden kaynaklanmaktadır. Yerel
yönetimlerin görev ve sorumlulukları, daha da önemlisi temel varlık nedenleri, insan
yaşamı ve insan yaşamının kalitesinin iyileştirilmesiyle ilgilidir. Bu yüzden yerel
yönetimler dışarıda bırakılarak çevrenin korunması ve geliştirilmesi olanaklı değildir.
Çevre sorunlarının başlıca nedeni olan insan etkinliklerinin büyük bir çoğunluğu,
belediyelerin yetki sınırları içinde, ya belediyelerin izni ve denetimi altında ya da
doğrudan doğruya belediyelerce gerçekleştirilmektedir.
O halde çevre sorunları öncelikle yerel yönetimlerin sorumluluğu altındadır. Çünkü
yerel yönetimler “halkın ortak ve yerel ihtiyaçlarını gideren” kamu kuruluşları olarak
tanımlanırlar. Tanımda yer alan iki temel ölçüt halkın ortak ihtiyaçlarının olması ve
bu ihtiyaçların yerel olmasıdır. Çevre sorunları bu iki ölçüte de uymaktadır. Bu
sonuç
çevre
sorunlarının
öncelikle
yerel
yönetimlerin
sorunu
olduğunu
göstermektedir [Yasamış, 1995].
Çevre sorunlarının çözümünde öncelikle halkın ilgisinin sürekli kılınması ve
çevreyle ilgili çalışmalara halkın katılımının sağlanması görevi de belediyelere
düşmektedir.
Yerel yönetimlerin çevre değerlerinin korunması ve geliştirilmesi konusundaki görev
ve yetkilerini; belediyeler, köyler ve il özel yönetimleri altında toplamak mümkündür
2004 yılından itibaren yerel yönetimlerin tüm hizmet alanlarında geniş ve kapsamlı
değişiklikler getiren ‘yeni kent yasaları’ ile yerel yönetimlerin yetki ve
sorumlulukları artırılmıştır. Özellikle gerek 5216 sayılı yasa ve gerekse 5393 sayılı
yasalarla Büyükşehir belediyesi ve belediyelere çevre alanında daha önceki
yasalardan daha geniş yetki ve sorumluluklar vermiştir.
Bu çerçevede bu çalışmada, yerel yönetimler ve çevre problemleri ilişkisi,
belediyeler üzerinden ele alınarak incelenmiştir.
36
2.7.1. Belediyelerin çevre konusundaki görev, yetki ve sorumlulukları
Tezin 2.3. Bölümünde çevre kirliliğinin sınıflandırılmasından bahsederken ilgili
konuya ait yönetmeliklerde (Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği, Çevresel Gürültünün
Değerlendirilmesi
ve
Yönetimi
Yönetmeliği,
v.b.)
belediyelere
düşen
sorumluluklardan da bahsedilmiştir. Bu nedenle bu bölümde Belediyelere
(Büyükşehir Belediyeleri,
Belediyeleri,
Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kalan İlçe
Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kalan İl Belediyeleri
(Büyükşehir statüsü olmayan), İlçe Belediyeleri) kendi kanun ve yönetmelikleri ile
“çevre” konularında verilen görev, yetki ve sorumluluklar tartışılacaktır.
03.07.2005 tarih 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 3.bölümünün 14.maddesinde
BELEDİYENİN GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI kapsamında, çevre ile
ilgili konulardaki görevleri aşağıdaki gibidir:
Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla;
-
İmar, su ve kanalizasyon,
-
ulaşım gibi kentsel alt yapı,
-
coğrafî ve kent bilgi sistemleri,
-
çevre ve çevre sağlığı,
-
temizlik ve katı atık;
-
zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans,
-
şehir içi trafik,
-
defin ve mezarlıklar,
-
ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar,
-
konut,
-
kültür ve sanat,
-
turizm ve tanıtım,
-
gençlik ve spor,
-
sosyal hizmet ve yardım,
-
nikâh, meslek ve beceri kazandırma,
37
-
ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır.
-
Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000'i geçen belediyeler, kadınlar ve
çocuklar için koruma evleri açar.
2.7.2. Belediyenin yetkileri ve imtiyazları
Belediyenin yetkileri ve imtiyazları 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15.maddesin
de aşağıdaki gibi verilmiştir.
a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla
her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak.
b) Kanunların belediyeye verdiği yetki çerçevesinde yönetmelik çıkarmak, belediye
yasakları koymak ve uygulamak, kanunlarda belirtilen cezaları vermek.
c) Gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetleri ile ilgili olarak kanunlarda belirtilen izin veya
ruhsatı vermek.
e) Müktesep haklar saklı kalmak üzere; içme, kullanma ve endüstri suyu sağlamak;
atık su ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasını sağlamak; bunlar için gerekli
tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek; kaynak sularını işletmek
veya işlettirmek.
g) Katı atıkların toplanması, taşınması, ayrıştırılması, geri kazanımı, ortadan
kaldırılması ve depolanması ile ilgili bütün hizmetleri yapmak ve yaptırmak.
h) Mahallî müşterek nitelikteki hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, belediye ve
mücavir alan sınırları içerisinde taşınmaz almak, kamulaştırmak, satmak,
kiralamak veya kiraya vermek, trampa etmek, tahsis etmek, bunlar üzerinde
sınırlı aynî hak tesis etmek.
l) Gayrisıhhî müesseseler ile umuma açık istirahat ve eğlence yerlerini
ruhsatlandırmak ve denetlemek.
o) Gayrisıhhî işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına ve çevreye etkisi olan diğer
işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; hafriyat toprağı ve moloz döküm
alanlarını; sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) depolama sahalarını; inşaat
malzemeleri, odun, kömür ve hurda depolama alanları ve satış yerlerini
38
belirlemek; bu alan ve yerler ile taşımalarda çevre kirliliği oluşmaması için
gereken tedbirleri almak.
p) Kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma
araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını
belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri
yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya
kiraya vermek; kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği
bütün işleri yürütmek.
(l)
bendinde
belirtilen
gayrisıhhî
müesseselerden
birinci
sınıf
olanların
ruhsatlandırılması ve denetlenmesi, Büyükşehir ve il merkez belediyeleri
dışındaki yerlerde il özel idaresi tarafından yapılır.
2.7.3. 10. 07. 2004 Tarih ve 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu
Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev ve sorumlulukları
5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanununun 7. maddesine göre Büyükşehir
belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları şunlardır:
a) İlçe belediyelerinin görüşlerini alarak Büyükşehir belediyesinin stratejik plânını,
yıllık hedeflerini, yatırım programlarını ve bunlara uygun olarak bütçesini
hazırlamak.
b) Çevre düzeni plânına uygun olmak kaydıyla, Büyükşehir belediye ve mücavir alan
sınırları içinde 1/5.000 ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte nazım imar plânını
yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak. Büyükşehir içindeki belediyelerin
nazım plâna uygun olarak hazırlayacakları uygulama imar plânlarını, bu plânlarda
yapılacak değişiklikleri, parselasyon plânlarını ve imar ıslah plânlarını aynen
veya değiştirerek onaylamak ve uygulanmasını denetlemek. Nazım imar plânının
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde uygulama imar plânlarını ve
parselasyon plânlarını yapmayan ilçe belediyelerinin uygulama imar plânlarını ve
parselasyon plânlarını yapmak veya yaptırmak.
39
c) Kanunlarla Büyükşehir belediyesine verilmiş görev ve hizmetlerin gerektirdiği
proje, yapım, bakım ve onarım işleriyle ilgili her ölçekteki imar plânlarını,
parselasyon
plânlarını
ve
her
türlü
imar
uygulamasını
yapmak
ve
ruhsatlandırmak, 20.7.1966 tarihli ve 775 sayılı Gecekondu Kanununda
belediyelere verilen yetkileri kullanmak.
d) Büyükşehir belediyesi tarafından yapılan veya işletilen alanlardaki işyerlerine
Büyükşehir belediyesinin sorumluluğunda bulunan alanlarda işletilecek yerlere
ruhsat vermek ve denetlemek.
e) Belediye Kanununun 68 ve 72 nci maddelerindeki yetkileri kullanmak.
f) Büyükşehir ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak. Ulaşım ve
toplu taşıma hizmetlerini plânlamak ve koordinasyonu sağlamak; kara, deniz, su
ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi
sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek. Durak
yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç
park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek;
kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri
yürütmek.
h) Coğrafî ve kent bilgi sistemlerini kurmak.
i) Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su
havzalarının korunmasını sağlamak; ağaçlandırma yapmak; hafriyat toprağı,
moloz, kum ve çakıl depolama alanlarını, odun ve kömür satış ve depolama
sahalarını belirlemek. Bunların taşınmasında çevre kirliliğine meydan vermeyecek
tedbirler almak; büyükşehir katı atık yönetim plânını yapmak, yaptırmak; katı
atıkların kaynakta toplanması ve aktarma istasyonuna kadar taşınması hariç katı
atıkların ve hafriyatın yeniden değerlendirilmesi, depolanması ve bertaraf
edilmesine ilişkin hizmetleri yerine getirmek. Bu amaçla tesisler kurmak,
kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; sanayi ve tıbbî atıklara ilişkin hizmetleri
yürütmek, bunun için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya
40
işlettirmek; deniz araçlarının atıklarını toplamak, toplatmak, arıtmak ve bununla
ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak.
l) Yolcu ve yük terminalleri, kapalı ve açık otoparklar yapmak, yaptırmak, işletmek,
işlettirmek veya ruhsat vermek.
m) Büyükşehir’in bütünlüğüne hizmet eden sosyal donatılar, bölge parkları, hayvanat
bahçeleri, hayvan barınakları, kütüphane, müze, spor, dinlence, eğlence ve
benzeri yerleri yapmak, yaptırmak, işletmek veya işlettirmek. Gerektiğinde
amatör spor kulüplerine malzeme vermek ve gerekli desteği sağlamak, amatör
takımlar arasında spor müsabakaları düzenlemek, yurt içi ve yurt dışı
müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan sporculara belediye meclis
kararıyla ödül vermek.
o) Kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem
taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlamak, bu amaçla bakım ve
onarımını yapmak, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden
inşa etmek.
p) Büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli
tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek, Büyükşehir sınırları
içindeki kara ve denizde taksi ve servis araçları dâhil toplu taşıma araçlarına
ruhsat vermek.
r) Su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer
tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak; kaynak suyu
veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak.
t) Her çeşit toptancı hallerini ve mezbahaları yapmak, yaptırmak, işletmek veya
işlettirmek, imar plânında gösterilen yerlerde yapılacak olan özel hal ve
mezbahaları ruhsatlandırmak ve denetlemek.
u) İl düzeyinde yapılan plânlara uygun olarak, doğal afetlerle ilgili plânlamaları ve
diğer hazırlıkları Büyükşehir ölçeğinde yapmak; gerektiğinde diğer afet
bölgelerine araç, gereç ve malzeme desteği vermek; itfaiye ve acil yardım
41
hizmetlerini yürütmek. Patlayıcı ve yanıcı madde üretim ve depolama yerlerini
tespit etmek, konut, işyeri, eğlence yeri, fabrika ve sanayi kuruluşları ile kamu
kuruluşlarını yangına ve diğer afetlere karşı alınacak önlemler yönünden
denetlemek, bu konuda mevzuatın gerektirdiği izin ve ruhsatları vermek.
z) Afet riski taşıyan veya can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturan binaları
insandan tahliye etmek ve yıkmak.
Büyükşehir belediyeleri birinci fıkranın (c) bendinde belirtilen yetkilerini, imar
plânlarına uygun olarak kullanmak ve ilgili belediyeye bildirmek zorundadır.
Büyükşehir belediyeleri bu görevlerden uygun gördüklerini belediye meclisi kararı
ile ilçe ve ilk kademe belediyelerine devredebilir, birlikte yapabilirler.
İlçe belediyelerinin görev ve yetkileri
a) Kanunlarla münhasıran Büyükşehir belediyesine verilen görevler ile birinci
fıkrada sayılanlar dışında kalan görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak.
b) Büyükşehir katı atık yönetim plânına uygun olarak, katı atıkları toplamak ve
aktarma istasyonuna taşımak.
c) Sıhhî işyerlerini, 2 nci ve 3 üncü sınıf gayrisıhhî müesseseleri, umuma açık
istirahat ve eğlence yerlerini ruhsatlandırmak ve denetlemek.
d) Birinci fıkrada belirtilen hizmetlerden; otopark, spor, dinlenme ve eğlence yerleri
ile parkları yapmak. Yaşlılar, özürlüler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik
sosyal ve kültürel hizmetler sunmak; mesleki eğitim ve beceri kursları açmak;
sağlık, eğitim, kültür tesis ve binalarının yapım, bakım ve onarımı ile kültür ve
tabiat varlıkları ve tarihî dokuyu korumak; kent tarihi bakımından önem taşıyan
mekânların ve işlevlerinin geliştirilmesine ilişkin hizmetler yapmak.
Alt yapı hizmetleri
5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanununun 8. maddesine göre Büyükşehir
içindeki alt yapı hizmetlerinin koordinasyon içinde yürütülmesi amacıyla Büyükşehir
belediye başkanı ya da görevlendirdiği kişinin başkanlığında, yönetmelikle
42
belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşların temsilcilerinin
katılacağı alt yapı koordinasyon merkezi kurulur. Büyükşehir ve ilçe belediye
başkanları kendi belediyesini ilgilendiren konuların görüşülmesinde koordinasyon
merkezlerine üye olarak katılırlar. Alt yapı koordinasyon merkezi toplantılarına
ayrıca gündemdeki konularla ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının
(oda üst kuruluşu bulunan yerlerde üst kuruluşun) temsilcileri de davet edilerek
görüşleri alınır.
Alt yapı koordinasyon merkezi, kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlar
tarafından Büyükşehir içinde yapılacak alt yapı yatırımları için kalkınma plânı ve
yıllık programlara uygun olarak yapılacak taslak programları birleştirerek kesin
program hâline getirir. Bu amaçla, kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlar alt
yapı koordinasyon merkezinin isteyeceği coğrafî bilgi sistemleri dâhil her türlü bilgi
ve belgeyi vermek zorundadırlar. Kesin programlarda birden fazla kamu kurum ve
kuruluşu tarafından aynı anda yapılması gerekenler ortak programa alınır. Ortak
programa alınan alt yapı hizmetleri için belediye ve diğer bütün kamu kurum ve
kuruluşlarının bütçelerine konulan ödenekler, alt yapı koordinasyon merkezi
bünyesinde oluşturulacak alt yapı yatırım hesabına aktarılır.
Ortak programa alınan hizmetler için kamu kurum ve kuruluş bütçelerinde yeterli
ödeneğin bulunmadığının bildirilmesi durumunda, Büyükşehir belediyesi veya
ilgisine göre bağlı kuruluş bütçelerinden bu hizmetler için kaynak ayrılabilir. Kamu
kurum ve kuruluşları alt yapı ortak yatırım hizmetleri için harcanan miktarda
ödeneği, yeniden değerleme oranını da dikkate alarak ertesi yıl bütçesinde ayırır.
Ayrılan bu ödenek belediye veya ilgili bağlı kuruluşunun hesabına aktarılır. Bu bedel
ödenmeden ilgili kamu kurum veya kuruluşu, Büyükşehir belediyesi sınırlarında yeni
bir yatırım yapamaz.
Ortak programa alınmayan yatırımlar için bakanlıklar, ilgili belediye ve diğer kamu
kurum ve kuruluşları alt yapı koordinasyon merkezi tarafından belirlenen programa
göre harcamalarını kendi bütçelerinden yaparlar.
43
Koordinasyon merkezleri tarafından alınan ortak yatırım ve toplu taşımayla ilgili
kararlar, belediye ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgililer için bağlayıcıdır.
Alt yapı koordinasyon merkezinin çalışma esas ve usulleri ile bu kurullara katılacak
kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak
yönetmelikle belirlenir. İçişleri Bakanlığı, çıkarılacak bu yönetmeliğin, alt yapı
yatırım hesabının kullanılması ve ödenek tahsisi ve aktarmasına ilişkin kısımları
hakkında, Maliye Bakanlığı ve Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarlığının görüşünü
alır.
Ulaşım hizmetleri
5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanununun 9. maddesine göre Büyükşehir
içindeki kara, deniz, su, göl ve demiryolu üzerinde her türlü taşımacılık hizmetlerinin
koordinasyon içinde yürütülmesi amacıyla, Büyükşehir Belediye Başkanı ya da
görevlendirdiği kişinin başkanlığında, yönetmelikle belirlenecek kamu kurum ve
kuruluş temsilcilerinin katılacağı ulaşım koordinasyon merkezi kurulur. Büyükşehir
ve ilçe belediye başkanları kendi belediyesini ilgilendiren konuların görüşülmesinde
koordinasyon merkezlerine üye olarak katılırlar. Ulaşım koordinasyon merkezi
toplantılarına ayrıca gündemdeki konularla ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarının (oda üst kuruluşu bulunan yerlerde üst kuruluşun) temsilcileri de davet
edilerek görüşleri alınır.
Bu Kanun ile Büyükşehir Belediyesine verilen trafik hizmetlerini plânlama,
koordinasyon ve güzergâh belirlemesi ile taksi, dolmuş ve servis araçlarının durak ve
araç park yerleri ile sayısının tespitine ilişkin yetkiler ile Büyükşehir sınırları
dâhilinde il trafik komisyonunun yetkileri ulaşım koordinasyon merkezi tarafından
kullanılır.
Ulaşım koordinasyon merkezi kararları, Büyükşehir Belediye Başkanının onayı ile
yürürlüğe girer.
44
Ulaşım koordinasyon merkezi tarafından toplu taşıma ile ilgili alınan kararlar,
belediyeler ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgililer için bağlayıcıdır.
Koordinasyon merkezinin çalışma esas ve usulleri ile bu kurullara katılacak kamu
kurum ve kuruluş temsilcileri, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle
belirlenir. Büyükşehir belediyelerine bu Kanun ile verilen görev ve yetkilerin
uygulanmasında, 13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun bu
Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.
Büyükşehir belediyesinin imar denetim yetkisi
5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanununun 11. maddesine göre Büyükşehir
belediyesi ve ilçe belediyelerinin imar uygulamalarını denetlemeye yetkilidir.
Denetim yetkisi, konu ile ilgili her türlü bilgi ve belgeyi istemeyi, incelemeyi ve
gerektiğinde bunların örneklerini almayı içerir. Bu amaçla istenecek her türlü bilgi ve
belgeler en geç on beş gün içinde verilir. İmar uygulamalarının denetiminde kamu
kurum ve kuruluşlarından, üniversiteler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşlarından yararlanılabilir.
Denetim sonucunda belirlenen eksiklik ve aykırılıkların giderilmesi için ilgili
belediyeye üç ayı geçmemek üzere süre verilir. Bu süre içinde eksiklik ve aykırılıklar
giderilmediği takdirde, Büyükşehir belediyesi eksiklik ve aykırılıkları gidermeye
yetkilidir.
Büyükşehir belediyesi tarafından belirlenen ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı
yapılar, gerekli işlem yapılmak üzere ilgili belediyeye bildirilir. Belirlenen imara
aykırı uygulama, ilgili belediye tarafından üç ay içinde giderilmediği takdirde,
Büyükşehir belediyesi 3.5.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 32 ve 42 nci
maddelerinde belirtilen yetkilerini kullanma hakkını haizdir. Ancak 3194 sayılı
Kanunun 42 nci madde kapsamındaki konulardan dolayı iki kez ceza verilemez.
45
Özetle;
Belediye Yasası 14. Maddede yerel nitelikte olmak koşulu ile imar, su ve
kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel altyapı, çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık,
ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar oluşturulması belediyelerin görevler arasında yer
almıştır. Benzer şekilde 15. Maddede katı atıkların yönetimi, sağlığa aykırı
kuruluşlarla halka açık dinlenme ve eğlence yerlerine izin belgesi vermek ve
denetlemek belediyelerin yetkisine verilmiştir.
5216 sayılı yasa ile (7. Madde)
sürdürülebilir kalkınma sınırları içersinde çevrenin, tarım alanlarının ve su
havzalarının korunmalarını sağlamak, tarihi, kültürel ve doğa varlıklarını korumak
anakent belediyelerinin sorumlulukları altındadır [Keleş, 2009]. Ancak, önemli olan
belediyelerin, yerel nitelikteki kent ve çevre değerlerini koruma konusunda, Avrupa
Kentli Hakları Şartı’nın kendilerine tanıdığı sorumlulukları gereğince yerine
getirecek ölçüde güç ve bilinç kazanmalarıdır.
2.7.4. Yerel yönetimlerin karşılaştıkları darboğazlar
Günümüzde çevre sorunlarının karmaşıklaşması karşısında mahalli idarelere büyük
görevler düşmektedir. Yerel yönetimler; mevcut ve potansiyel çevre problemlerinin
farkında olarak, yürürlükteki çevre politikalarını, çevre yönetim sistemlerini kendi
süzgeçlerinden geçirip, hizmet ettikleri kentin sosyal, kültürel ve çevresel
özelliklerine uygun, uygulanabilir politikalar üretmelidirler [Keleş, 2009]. Çevre
sorunlarının önlenmesi ve çevre kalitesinin iyileştirilmesi sorumlulukları bulunan
yerel yönetimlerde kimi özelliklerin bulunması gerekir. Yerel yönetimler, öncelikle
“demokratik”, “özerk”, ve “saydam” bir yapıya sahip olmalıdır. Bu yüzden yerel
yönetimler, hizmet ettikleri yerin sosyal ve çevresel özelliklerine uygun bir çevre
politikası geliştirmeli ve yaşama geçirmelidirler. Nitekim toplumun ve çevrenin yerel
özelliklerini dikkate alarak geliştirdikleri çevre politikasını, merkezi yönetimin
olumsuz karışması olmaksızın yaşama geçirebilmek için tamamen bağımsız olmaları
gerekmektedir.
Yerel yönetimlerin çevre ile ilgili başlıca sorunları aşağıdaki gibi özetlenebilir:
46
1- Yasal düzenlemelerden kaynaklanan sorunlar
2- Yerel kuruluşların örgütleniş ve isleyişleri
3- Yetkilerin yeterli olmasına karşın mali olanakların yetersizliği
4- Çevre konusunda iş birliği, eş güdüm ve denetim yetersizlikleri
5- Sağlık ve çevre konularında yetişmiş eleman eksikliği
6- Merkezi yönetim, yerel yönetimler ve üniversiteler arasındaki iş birliğinin
belirli ve yeterli düzeye çıkarılamaması
7- Halkta çevreye duyarlılığın yetersizliği
8- Yatırım planlarının stratejik olmaktan çok sağlık kontrolleri ile ilgili olması. v.b.
Ülkemizde yerel yönetimlerin çevre sorunlarını çözmede karşılaştığı en önemli
problem, yukarıda da bahsedildiği üzere, merkeze bağlı olmanın ötesinde (kararlar
ve politikaların merkezde üretilmesi); sorunları çözmekten sorumlu olan görevlilerin
sayılarının yetersiz ya da niteliklerinin eksik olmasıdır. Büyük kentlerden birçoğunda
teknik alanlarda yetişmiş personel bulunmamaktadır. İl ve ilçe özeklerinin belediye
başkanları bir yana bırakılırsa belediyecilerin çoğu sadece ilkokul mezunudur
[Keleş,2009]. Bu kapsamda, bu araştırma da Ankara’daki bazı ilçe belediyeleri ve
Büyükşehir Belediyesi için eğitim düzeylerine ilişkin bu rakamlar da tartışılarak,
çevre sorunları hakkındaki bilgi düzeyleri ve davranış biçimleri, çevre ile ilgili
birimlerde çalışanlar ve diğer birimlerde çalışanlar arasındaki farklılık bazında
incelenecektir.
Yerel yönetimlerin yapmak zorunda olduğu işlerin büyük kısmı vatandaşların yol, su,
konut, çevre, eğlenme, dinlenme, temizlik vb. hizmetlerden oluşmaktadır. Bunlar
arasında çevre daha kapsayıcı ve diğer hizmetleri de etkileyen bir konumdadır.
Tarihi, doğal ve yapay çevrenin korunması yerel yönetimlerin en önemli görevleri
arasındadır. Bu görevleri yapması için yerel yönetimlerin iyi bir plana sahip olması
ve koordinasyonu gereği gibi yapabilmesi gerekmektedir. Bunun için amaç ve
hedeflerini iyi belirlemesi ve elindeki kaynakları iyi tanıması gerekmektedir. Seçtiği
hedeflere ulaşmak için yeterli kaynakları yoksa önce kaynak bulma yoluna giderek,
öz kaynakların dışındaki olanakları değerlendirmek zorundadırlar. Beşeri kaynaklar
açısından da durum aynıdır. Amaç ve hedeflere ulaşmak için mevcut personelin iyi
47
niteliklere sahip olması, hizmet içi eğitim –öğretim gibi yollara başvurularak veya
nitelikli yeni personel alınması ile az sayıda personelle çok sayıda işi yapmak, bir
başka deyişle etkili ve verimli çalışmak durumundadırlar.
Ülkemizde 1960-2000 yılları arasındaki 47 yıllık sürede kentsel nüfus, 6.9
milyondan 51.5 milyona çıkarak 7 kat artmıştır. Kentsel nüfusun genel nüfus içindeki
oranı ise, aynı dönemde % 25.1 den % 73 e yükselmiştir [Keleş, 2010]. Kentsel
gelişmenin olumsuz sonuçlarına bakıldığında birçoğunun çevre sorunları ile
doğrudan ya da dolaylı olarak ilintili olduğunu anlaşıldığından söz konusu
rakamların çevre açısından önemi bir kere daha değerlendirilmelidir. Fakat maalesef,
ülkemiz çevre politikaları, gelişmiş ülkelerde görülen uygulamaların tersine,
yetkilerin merkezi yönetimde toplanmasına yöneliktir. Yerel yönetimler alanında
yapılan reformlara karşın özellikle çevre politikaları açısından yetki ve görevlerin
merkezi yönetimde toplandığı ya da bu yetki ve görevlerin yerel yönetimlere
aktarılmadığı gözlenmektedir [Görmez, 2003]. Yalnız burada merkeziyetçiliği
suçlarken, objektif olarak, yerel yönetimlerin çevre sorunlarını çözmedeki etkinlik ve
yeterliliğinin de irdelenmesi yerinde olacaktır.
Yapılan tüm bu saptamalardan hareketle, bu çalışmada, bugün dünyanın birçok
ülkesinde yerel yönetimlerin en etkin ve yaygın olanı, belediyelerin, çevre
sorunlarının çözümündeki yeterliliği; personelin çevre sorunları hakkındaki
farkındalıkları (bilgi düzeyleri) ve bu sorunların çözümü için davranış değişikliğine
hazır olup olmadıkları üzerinden tartışılacaktır. Çünkü bir tutum, genellikle, bireyi
tutum nesnesine karşı davranışlarda bulunmaya eğilimli kılar. Bir nesneye yönelik
olumlu tutumu olan birey, bu nesneye karşı olumlu davranmaya, ona yaklaşmaya,
yakınlık göstermeye, onu desteklemeye, yardım etmeye eğilimli olacaktır. Bir
nesneye yönelik tutumu olumsuz olan birey ise, bu nesneye ilgisiz kalma veya ondan
uzaklaşma, eleştirme, hatta ona zarar verme eğilimi gösterecektir [Aydın, Eskişehir
Anadolu Üniversitesi Yayınları No: 1027.332.]. Dolayısıyla, çevre problemleri
hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan ve olumsuz tutuma sahip bireylerin çevre
sorunlarına duyarsız olacağı bir gerçektir. Bu amaçla, bu çalışmada Ankara
Büyükşehir Belediyesi ile il sınırları içerisindeki bazı ilçe belediyelerinde çalışan
48
personelin çevre problemleri hakkındaki farkındalıkları ve çevresel davranışları
ölçülmüştür. Bu ölçümlerde, belediyelerin çevre ile ilgili birimlerinde çalışan
personel ile ilgili birimlerde çalışmayan personel arasındaki bilgi ve davranış farkı
ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ayrıca yapılan çalışma ile Ankara Büyükşehir
Belediyesi ile ilçe belediyeleri çalışanlarının çevre konularındaki bilgi düzeyleri ve
davranışları arasında
anlamlı bir fark olup olmadığının ortaya konması
amaçlanmaktadır.
2.8. Literatür
Ülkemizde ve dünyada “çevresel davranış” ve “çevre bilgisi”nin ölçülmesi
anlamında çok sayıda çalışma yapılmıştır. (Alp, 2005; Bradley,Waliczek & Zajicek,
1999; Çetin, 2002; Jemigan & Wiersch, 1978; Kara & Chan, 1996; Kuhlemeier,
Bergh & Lagerweij, N. 1999; Leeming & Porter, 1997; Maki, A.E.Khalick, &
Boujaoude, 2003;Özmen, Çetinkaya ve Nehir, 2005; Pooley & O'Connor, 2000; Roth
& Perez, 1989. )Ancak, bu çalışmaların hemen hepsi değişik sınıflardaki öğrencilerin
ve farklı branşlardaki öğretmenlerin bilgi düzeylerini ve davranışlarını ölçmeye
yöneliktir.
Uygulamada görev yapan akademisyen, bürokrat ve danışmanlara ilişkin ölçümler
Karakoç (2005) tarafından yapılmış ve özellikle çevre bilgisi ile çevreci davranış
arasındaki ilişki incelenmiştir. Ancak beklenilenin tersine, çevre bilgisi ile davranış
arasında negatif bir korelasyon tespit edilmiştir. Akademisyenler en çok bilgiye sahip
olan grupken; çevreci davranış ile bilgi arasında negatif bir korelasyon bulunmuştur.
Wong and Chan (1996) yaptıkları bir çalışmada, Çinde çevre korumacılık alanında
çalışan bürokratların çevreci yaklaşımlarını ölçmüşler ve Karakoç ile benzer şekilde,
ekonomi-çevre korumacılık ve insan-doğa ilişkisini sorguladıklarında şaşırtıcı
cevaplar almışlardır. Ancak bürokratlar bilimsel çalışmalarla çevre problemlerinin
üstesinden gelinebileceğini savunmuşlardır.
49
Evison ve Read (2001) yaptıkları çalışmada yerel yönetimlerde çalışan personelin,
halkın geri kazanım alışkanlıklarını artırmak için düzenledikleri bilinçlendirme
kampanyasının etkilerini araştırmışlardır. İngiltere’de 3 belediye kapsamında yapılan
çalışmada oldukça olumlu sonuçlar alınmış, geri kazanım politikaları, vergiler tekrar
gözden geçirilerek, değiştirilmiştir.
Türkiye’de Kırsal Çevre Etiği Konusunda Mülki İdare Amirlerinin Görüşleri adlı
çalışmasında Mahmutoğlu (2010)
mezun oldukları fakülte,
mülki idare amirlerinin yaş, eğitim durumu,
kıdem ve yönetim görevlerine göre çevre etiği
yaklaşımlarını incelemiştir. Yaş kıstasının çevre etiği boyutunda etkileyici olgulardan
biri olduğu söylenebilir, en yüksek ortalama 55-65 yaşları arasında bulunmuştur. En
yüksek düzeyde algı ortalaması vali ve merkez valisi olarak görev yapan
yöneticilerin görüşlerinde, en düşük algı ortalaması vali yardımcısı olarak görev
yapan yöneticilerde görülmüştür. Yöneticilerine kıdemlerine göre ortalama algılama
düzeyleri acısından birbirlerine yakın veya aynı değerlerde görüş ve algılama
bildirdiği gözlenmiştir. Yöneticiler arasında en yüksek ortalamanın diğer fakülte
mezunu olanlarda olması, klasik yönetici programlarına sahip okulların dışında yer
alan fakültelerin (İşletme Mühendisliği, Ekonomi ve İktisat Fakülteleri v.b) çevre
etiği algılamaları boyutunda belirleyici etkenlerden olduğu ifade edilebilmektedir.
50
3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ
3.1. Araştırmanın Kapsamı ve Sınırlılıkları
a. Araştırma Ankara Büyükşehir Belediyesi ile 6 ilçe belediyesi çalışanlarının
görüşleri ile sınırlıdır.
b. Araştırmanın sonuçları bu araştırmanın problemi ve hipotezlerine ilişkin bilgi
verebilecek niteliktedir.
c. Araştırma bulguları anketin uygulandığı zaman dilimi ile sınırlı olup, başka
zamana genellenemez.
d. Araştırmada bilgi toplama araçları olarak kullanılan anketler, araştırma
probleminin çözümü ve hipotezlerinin test edilmesini sağlayabilecek ve bunu
ölçebilecek nitelikte olup belediye personelinin görüşlerini yansıtmaktadır.
e. Anketlere verilen yanıtların doğru ve içtenlikle olduğu kabul edilmiştir.
3.2. Araştırmanın Örnek Yapısı
Araştırma, zaman ve maliyet kısıtları göz önünde bulundurularak, Ankara il sınırları
içinde bulunan il merkezi ve ilçe belediyeleri üzerinde gerçekleştirilmiştir.
Çalışmanın yapıldığı ilçe belediyeleri; Çankaya, Yenimahalle, Etimesgut, Sincan,
Altındağ ve Bala’dır. Bu ilçeler (Bala hariç-kontrol grubu) merkeze yakınlıkları ve
nüfus yoğunlukları göz önüne alınarak seçilmiştir.
Çizelge 3.1. İlçe Nüfus ve Merkeze Uzaklıkları
Belediye
Çankaya
Yenimahalle
Etimesgut
Sincan
Altındağ
Bala
www.yerelnet.org.tr, (2009)
Nüfusu (2009 yılı sayımı
itibarıyla)
794 288
625 826
345 267
445 330
367 340
23 822
Ankara İl merkezine Uzaklık
(yaklaşık rakamlar)
9 km
5 km
20 km
27 km
1 km
35 km
51
Araştırmaya Ankara Büyükşehir Belediyesi (N= 27) ve ilçe belediyelerinden
(N=117) toplam 144 belediye çalışanı katılmıştır.
Araştırmanın evreni Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) ile çalışma kapsamındaki
altı ilçe belediyesinde kadrolu olarak, memur statüsünde çalışan personeldir. ABB’
de, 2011 yılı Bütçe Performans Programı’na göre, 2921 adet memurun görev yaptığı,
bunların 414 tanesinin çevre ile ilgili birimde çalıştığı görülmüştür. İlçe
belediyelerinde (altı belediye) 2010 yılı faaliyet raporlarına göre, 2421 kadrolu
memurun çalıştığı ve bunların 642 tanesinin çevre ile ilgili birimde çalıştığı tespit
edilmiştir.
Çevre ile ilgili birimlerde çalışanların en azından % 10 una, çevre dışı birimlerin ise
en az % 5 ine basit tesadüfî örneklem yöntemi ile ulaşılması hedeflenmiş ve buna
göre ABB’ne toplam 165 (45+125) adet anket; ilçe belediyelere ise, 200 (100+100)
anket dağıtılmıştır. Katılımcılara araştırma hakkında bilgi verilerek, anketi
doldurmaları için 2 ay süre tanınmıştır. Bu sürenin sonunda, anketlerin ABB’den geri
dönüş oranı oldukça düşük olmuş; çevre ile ilgili birimlerde dağıtılan anketlerin
% 40’ı ve çevre dışı birimlerde dağıtılan anketlerin ise sadece % 7’si geri dönmüştür.
İlçe belediyelerde ise, çevre ile ilgili birimlerde çalışanlara dağıtılan anketlerin % 66’
sı, diğer birimlerde ise %51’i cevaplandırılmıştır.
Bu çalışmanın bulguları; kesin sonuçlar vermese de, çalışmanın zihniyet analizi
yapmak ve mevcut eğilimleri ölçmek açısından faydalı olacağı düşünülmektedir.
3.3. Veri Toplama Aracı
Alan araştırmasına dayalı bu çalışmada veriler, anket yöntemi kullanılarak elde
edilmiştir.
52
3.4. Kullanılan Ölçekler
Araştırmada ölçek olarak, Tuncer ve arkadaşları tarafından 2005 yılında; orijinali
Herrera (1992) tarafından geliştirilen ve Worsley ve Skrzypiec (1998) in yaptığı
çalışmalara dayanarak ülkemiz koşullarına adapte edilen “Çevresel Tutum Ölçeği”
kullanılmıştır. 45 soru ve dört boyutu olan bu ölçeğin, bu çalışma kapsamında konu
ile ilgisi dolayısı ile sadece Çevre Problemleri Hakkında Farkındalık (12 soru,
Cronbach's α=0.58) ,Çevre Problemlerinin Çözümü için Yaşam Tarzını Değiştirmeye
Yatkınlık (13 soru, Cronbach's α=0.77), Türkiye’de ki çevre sorunları hakkındaki
bilgileri (6 soru, Cronbach α=0.55) ve genel olarak çevreci tutum (14 soru, Cronbach
α=0.65) boyutları kullanılmıştır.
Ankette her bir boyutta sorulan sorularla ölçülmek istenen hedefler şunlardır:
Boyut 1: Çevre Problemleri Hakkında Farkındalık
Hedefi:
Belediye çalışanlarının özellikle de çevre ile ilgili birimlerde çalışanların çevre
sorunları hakkındaki bilinç düzeylerinin ölçülmesi.
Çevre problemlerinin çözülmediği takdirde gelecekte yaratacağı olumsuz etkiler
hakkında ne kadar bilgi sahibi olduklarının ölçülmesi.
Boyut 2: Çevre Problemlerinin Çözümü için Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlık
Hedefi:
Belediye çalışanlarının sadece bilgi sahibi mi olduğu yoksa bu bilgiyi davranışa
dönüştürüp dönüştüremediğinin ölçülmesi.
Maddi yük getirse dahi çevreyi korumaya yönelik fedakârlık yapmaya hazır olup
olmadıklarının ölçülmesi.
53
Boyut 3: Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri
Hedefi:
Türkiye’deki çevre kirliliğinin sorun olarak kabul edilmesi ve çözüm bulunması.
Türkiye’nin fiziki ve coğrafi konumunun iyi bilinmesi, çevresel tutumlarının ve
davranışların doğal kaynakların tüketimine yönelik davranılıp davranılmadığının
ölçülmesi.
Boyut 4: Genel Olarak Çevreci Tutum
Hedefi:
İnsan merkezli yaklaşımlardan mı yoksa çevre merkezli yaklaşımlardan mı yana
olduklarının ölçülmesi.
3.5. Veri Çözümleme Yöntemi
Toplanan bilgiler derlenerek bilgisayar ortamında veri tabanına yüklenmiştir.
Yüklenen bu veriler üzerinde istatistik testler SPSS 11,0 programı kullanılarak
yapılmış ve böylelikle veriler çözümlenmiştir.
Ölçek;
likert
tipinde
olup,
(1)Kesinlikle
Katılmıyorum
(2)Katılmıyorum
(3)Kararsızım (4)Katılıyorum (5)Kesinlikle Katılıyorum (6)Bilmiyorum olarak
derecelendirilerek sıralanmıştır.
Değerlendirmede puan olarak;
(1)Kesinlikle Katılmıyorum 1,00-1,83
(2)Katılmıyorum
1,84-2,67
(3)Kararsızım
2,68-3,51
54
(4)Katılıyorum
3,52-4,34
(5)Kesinlikle Katılıyorum
4,35-5,18
(6)Bilmiyorum
5,18-6,00
şeklinde yapılmıştır.
Bu verilerin analizi için frekans, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapmalar, t testi,
Anova testi ve çapraz tablolar kullanılmıştır.
Bu araştırmada bağımsız değişken olarak çevre ile ilgili birimde çalışıp çalışmama,
bağımlı değişkenler olarak da Çevre Problemleri Hakkında Farkındalık, Çevre
Problemlerinin Çözümü için Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlık, Türkiye’deki
Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri ve Genel Olarak Çevreci Tutum Boyutları ile
bu boyutları belirlemek için sorulan 45 tane sorunun tek tek (frekans) değerleri
irdelenmiştir. Anket örneği Ek-1’de verilmiştir.
55
4. VERİLERİN ANALİZİ VE TARTIŞMA
4.1. Demografik Verilerin Analizi
Aşağıdaki çizelgelerde (Çizelge 4.1. – Çizelge 4.14.) ankete katılan belediye
çalışanlarının sosyo-demografik özellikleri ve bu özelliklere göre “Çevre Problemleri
Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi - 1.Boyut), “Çevre Problemlerinin
Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt 2.Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri” (3.Boyut) ve genel
olarak “Çevreci Tutum”larının (4.Boyut) değişimi incelenmiştir.
Çizelge 4.1. Katılımcıların yaşa göre dağılımları
YAŞ
20-30 yaş
arası
N
%
31
36,9
19
31,7
50
34,7
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Toplam
30-40 yaş arası
40-50 yaş arası
50-60 yaş arası
N
25
19
44
N
24
19
43
N
4
3
7
%
29,8
31,7
30,6
%
28,6
31,7
29,9
%
4,8
5,0
4,9
Çizelge 4.2. Katılımcıların yaşa göre anova testi sonuçları
1. Boyut
2. Boyut
3. Boyut
4. Boyut
Yaş
20-30 yaş
30-40 yaş
40-50 yaş
50-60 yaş
Yaş
20-30 yaş
30-40 yaş
40-50 yaş
50-60 yaş
Yaş
20-30 yaş
30-40 yaş
40-50 yaş
50-60 yaş
Yaş
20-30 yaş
30-40 yaş
40-50 yaş
50-60 yaş
Toplam
N
50
44
43
7
N
50
44
43
7
N
50
44
43
7
N
50
44
43
7
144
X
36,7800
36,8636
37,2093
34,2857
X
50,8600
50,4091
49,7674
47,4286
X
46,2000
45,6591
45,7674
43,8571
X
18,2800
18,3864
19,0232
17,7143
18,5069
F
Sig.(p)
0,602
0,615
F
Sig.(p)
1,216
0,306
F
Sig.(p)
0,342
0,795
F
Sig.(p)
0,756
0,522
56
Çizelge 4.1.’den de görüleceği üzere, özellikle çevre dışı birimlerde çalışanlarda, 5060 yaş arası hariç homojen bir dağılım söz konusudur. Çizelge 4.2. ile katılımcıların
“Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi - 1.Boyut), “Çevre
Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın
(Çevresel Taahhüt - 2.Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki
Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel olarak “Çevreci Tutum”larının (4.Boyut) değişimi
incelenmiştir. Bu boyutların yaş gruplarına göre değişimi ANOVA testi ile
incelendiğinde; istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır (p>0,05).
Dolayısıyla çalışmada kullanılan değişkenler üzerinde “yaş”ın etkili bir faktör
olmadığı, değişkenlerin yaşa göre değişiklik göstermediği anlaşılmıştır.
Çizelge 4.3. Katılımcıların eğitim durumu
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Toplam
İlkokul
N
%
1
1.2
1
Ortaokul
N
%
2
2,4
9
15,0
11
7,6
EĞİTİM DURUMU
Lise
Üniversite
N %
N
%
14 16,7 55 65,5
13 21,7 36 60,0
27 18,8 91 63,2
Y.Lisans
N %
11 13,1
2
3,3
13 9,0
Doktora
N %
1
1,2
1
Çizelge 4.4. Katılımcıların eğitim durumuna göre anova sonuçları
1.Boyut
2.Boyut
3.Boyut
Eğitim
İlkokul Mezunu
Ortaokul Mezunu
Lise Mezunu
Lisans Mezunu
Y.Lisans Mezunu
Doktora
Eğitim
İlkokul Mezunu
Ortaokul Mezunu
Lise Mezunu
Lisans Mezunu
Y.Lisans Mezunu
Doktora
Eğitim
İlkokul Mezunu
Ortaokul Mezunu
Lise Mezunu
Lisans Mezunu
Y.Lisans Mezunu
Doktora
N
1
11
27
91
13
1
N
1
11
27
91
13
1
N
1
11
27
91
13
1
X
36,0000
37,8182
36,0741
36,8681
37,0769
38,0000
X
46,0000
49,3636
48,5556
50,5495
51,8462
59,0000
X
40,0000
49,0909
44,3704
46,0220
44,7692
46,0000
F
Sig.(p)
0,200
0,962
F
Sig.(p)
1,952
0,090
F
Sig.(p)
1,350
0,247
57
Çizelge 4.4.(Devam) Katılımcıların eğitim durumuna göre anova sonuçları
4.Boyut
Eğitim
İlkokul Mezunu
Ortaokul Mezunu
Lise Mezunu
Lisans Mezunu
Y.Lisans Mezunu
Doktora
N
1
11
27
91
13
1
X
22,0000
20,1818
18,0741
18,3626
18,9231
16,0000
F
Sig.(p)
1,416
0,222
Çizelge 4.3. incelendiğinde; çevre ile ilgili birimlerde çalışan personelin eğitim
seviyesinin daha yüksek olduğu dikkati çekmektedir. Bunların % 79.80’ninin ise
üniversite ve lisansüstü eğitim mezunu olduğu görülmektedir. Çizelge 4.4.’te de
katılımcıların “Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi 1.Boyut), “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye
Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt - 2. Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları
Hakkındaki Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel olarak “Çevreci Tutum”larının (4.
Boyut) eğitim durumlarına göre, anova testi ile 4 boyutlu olarak ölçülmesi
hedeflenmiş olup; beklenilenin aksine anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir. Anova
testi sonuçlarına göre p>0,05 tir.
Çizelge 4.5. Katılımcıların gelir durumu
GELİR DURUMU
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Toplam
500-1000 TL arası
N
%
12
14,3
10
16,7
22
15,3
1000-2000 TL arası
N
%
49
58,3
41
68,3
90
62,5
2000-5000 TL arası
N
%
23
27,4
9
15,0
32
22,2
Çizelge 4.6. Katılımcıların gelir durumuna göre anova sonuçları
1.Boyut
2.Boyut
Gelir Düzeyi
500-1000 TL
1000-2000 TL
2000-5000 TL
Gelir Düzeyi
500-1000 TL
1000-2000 TL
2000-5000 TL
N
22
90
32
N
22
90
32
X
37,8436
36,2889
37,5625
X
50,1818
49,9000
51,1875
F
Sig.(p)
1,184
0,309
F
Sig.(p)
0,832
0,437
58
Çizelge 4.6.(Devam) Katılımcıların gelir durumuna göre anova sonuçları
3.Boyut
4.Boyut
Gelir Düzeyi
500-1000 TL
1000-2000 TL
2000-5000 TL
Gelir Düzeyi
500-1000 TL
1000-2000 TL
2000-5000 TL
N
22
90
32
N
22
90
32
X
45,2273
45,9000
45,8750
X
18,7727
18,4333
18,5313
F
Sig.(p)
0,121
0,887
F
Sig.(p)
0,121
0,886
Gelir durumu incelendiğinde çevre ile ilgili birimlerde çalışan personelin gelirlerinin
daha yüksek olduğunu görmekteyiz. Ancak bu sadece çalışılan birime bağlı olmayıp
çevre ile ilgili birimlerde çalışan personelin eğitim seviyesinin yüksek olmasıyla
paralel bir artış göstermektedir. Gelir düzeyinin de katılımcıların “Çevre Problemleri
Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi - 1.Boyut), “Çevre Problemlerinin
Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt 2.Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel
olarak “Çevreci Tutum”larının (4.Boyut) Anova testi sonuçlarına göre istatistiksel
olarak anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Oysa bilgi düzeyinin değil
ama biraz da maddi imkânlar gerektiren çevresel taahhütlerin gelir düzeyi ileanlamlı
bir farklılık göstermesi beklenmekteydi.
Çizelge 4.7. Katılımcıların görev süreleri
GÖREV SÜRESİ
0-5 yıl
5-10 yıl
10-15 yıl
15-20 yıl
20 yıl üzeri
N
Çevre ile ilgili birim
53
13
4
9
5
Çevre dışı birim
27
11
6
12
4
Toplam
80
24
10
21
9
Çizelge 4.8. Katılımcıların görev sürelerine göre anova sonuçları
1.Boyut
Görev Süresi
0-5 yıl
5-10 yıl
10-15 yıl
15-20 yıl
20 yıl üzeri
N
80
24
10
21
9
X
36,7750
38,3333
36,5000
36,2857
34,6667
F
Sig.(p)
0,914
0,458
59
Çizelge 4.8. (Devam)Katılımcıların görev sürelerine göre anova sonuçları
2.Boyut
3.Boyut
4.Boyut
Görev Süresi
0-5 yıl
5-10 yıl
10-15 yıl
15-20 yıl
20 yıl üzeri
Görev Süresi
0-5 yıl
5-10 yıl
10-15 yıl
15-20 yıl
20 yıl üzeri
Görev Süresi
0-5 yıl
5-10 yıl
10-15 yıl
15-20 yıl
20 yıl üzeri
N
80
24
10
21
9
N
80
24
10
21
9
N
80
24
10
21
9
X
50,8750
49,5000
47,1000
49,8571
50,7778
X
45,7750
47,5833
44,0000
45,2381
44,4444
X
18,3125
18,9583
18,3810
17,5556
18,0532
F
Sig.(p)
2,097
0,084
F
Sig.(p)
1,016
0,401
F
Sig.(p)
1,253
0,291
Çevre ile ilgili birimlerde çalışanların çoğunlukla yeni göreve başladıkları (0-5 yıl),
çok tecrübeli olmadıkları dikkati çekmektedir. Bunu, çevre sorunlarının tahrip edici
etkileriyle yüz yüze geldikçe ve uluslar arası taahhütlerin de etkisiyle konuya verilen
önemin artmaya başlaması ile açıklamak mümkündür. Bu sonuç,
bu alandaki
istihdamın da son yıllarda arttığının bir göstergesi olabilir. Görev süresinin;
katılımcıların “Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi 1.Boyut), “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye
Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt - 2.Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları
Hakkındaki Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel olarak “Çevreci Tutum”larının
(4.Boyut) Anova testi sonuçlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık
göstermediği tespit edilmiştir.
Çizelge 4.9. Katılımcıların cinsiyet bilgileri
CİNSİYET
Kadın
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Toplam
N
30
28
58
Erkek
%
35,7
47,4
40,6
N
54
32
86
%
64,3
52,6
59,4
60
Çizelge 4.10. Katılımcıların cinsiyet bilgilerine göre t-test sonuçları
1.Boyut
2.Boyut
3.Boyut
4.Boyut
Cinsiyet
N
X
Kadın
58
37,2934
Erkek
86
36,4884
Cinsiyet
N
X
Kadın
58
53,7586
Erkek
86
51,8605
Cinsiyet
N
X
Kadın
58
46,5862
Erkek
86
45,2558
Cinsiyet
N
X
Kadın
58
18,1897
Erkek
86
18,7209
F
Sig.(p)
0,279
0,376
F
Sig.(p)
0,596
0,033*
F
Sig.(p)
0,637
0,180
F
Sig.(p)
0,010
0,282
Cinsiyetlere bakıldığında, çevre ile ilgili birimlerde çalışan personelin % 64.3’ünün
erkek olduğu görülse de oransal olarak cinsiyetlerin homojen dağılımından söz
edilebilir. Buna göre; cinsiyetin, katılımcıların “Çevre Problemleri Hakkında
Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi - 1.Boyut), “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin
Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt - 2. Boyut),
“Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel olarak
“Çevreci Tutum”larının (4.Boyut) t-test sonuçlarına göre anlamlı bir farklılık
(p=0,033<0,05) gösterdiği tespit edilmiştir. Kadınların (X=53,7586), erkeklere göre
(X=51,8605) çevre problemlerinin çözümü için yaşam tarzını değiştirmeye daha
yatkın oldukları gözlenmiştir. Benzer sonuçlar Ercan KAYA ve arkadaşlarının 2009
yılında lise öğrencilerinin çevresel tutumlarını ölçmeye yönelik yaptıkları çalışmada
da karşılaşılmıştır. Kız öğrencilerim çevresel tutumları, erkek öğrencilere göre daha
yüksek bulunmuştur. Yine benzer bir sonuçta Hayrunnisa MALKOÇ tarafından 2011
yılında yapılan “sınıf öğretmeni adaylarının çevre sorunlarına yönelik tutumlarının
ve bilişsel farkındalık becerilerinin incelenmesi” adlı tezde ortaya konulmuştur. Bu
tezin sonucuna göre kadın sınıf öğretmeni adaylarının, erkek sınıf öğretmeni
adaylarına göre çevre sorunlarına yönelik daha fazla bilişsel farkındalığa sahip
olduğu ve çevre sorunlarının çözümüne yönelik neler yapabileceğinin farkında olup
bunları uygulama konusunda daha istekli oldukları sonucuna varılmıştır.
61
Çizelge 4.11. Katılımcıların Mesleki (Teknik-İdari) Dağılımı
MESLEK
Teknik
N
58
29
87
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Toplam
İdari
N
26
31
57
Çizelge 4.12. Katılımcıların mesleki (Teknik-İdari) Dağılımı Göre T-Test Sonuçları
1.Boyut
2.Boyut
3.Boyut
4.Boyut
Meslek
N
X
Teknik Personel
87
37,1839
İdari Personel
57
36,2456
Meslek
N
X
Teknik Personel
87
50,6782
İdari Personel
57
49,5439
Meslek
N
X
Teknik Personel
87
45,8851
İdari Personel
57
45,6491
Meslek
N
X
Teknik Personel
87
18,4828
İdari Personel
57
18,5439
F
Sig.(p)
0,549
0,303
F
Sig.(p)
0,903
0,171
F
Sig.(p)
0,053
0,813
F
Sig.(p)
0,753
0,902
Belediyelerde çalışan personel, teknik ve idari olmaları boyutunda incelendiğinde,
beklenildiği üzere çevre ile ilgili birimlerde çalışanların, büyük çoğunluğunun teknik
olduğu görülmektedir. Ayrıca t-testi analizleri sonucunda; katılımcıların “Çevre
Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi - 1.Boyut), “Çevre
Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın
(Çevresel Taahhüt - 2. Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki
Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel olarak “Çevreci Tutum”larının (4.Boyut) meslek
grubuna göre anlamlı bir farklılık göstermediği bulunmuştur (Tüm boyutlar için
p>0,05).
62
Çizelge 4.13. Katılımcıların dernek üyelikleri
Üye
N
17
5
22
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Toplam
DERNEK ÜYELİĞİ Üye değil
%
N
%
20,2
67
79,8
8,3
55
91,7
15,3
122
84,7
Çizelge 4.14. Katılımcıların dernek üyeliklerine göre t-test sonuçları
1.Boyut
2.Boyut
3.Boyut
4.Boyut
Dernek Üyeliği
N
X
Üye
22
35,2273
Üye Değil
122
37,0984
Dernek Üyeliği
N
X
Üye
22
54,5909
Üye Değil
122
52,2275
Dernek Üyeliği
N
X
Üye
22
44,2727
Üye Değil
122
45,8934
Dernek Üyeliği
N
X
Üye
22
18,8636
Üye Değil
122
18,6230
F
Sig.(p)
2,213
0,130
F
Sig.(p)
0,003
0,049*
F
Sig.(p)
5,228
0,245
F
Sig.(p)
0,311
0.259
Çizelge 4.13. incelendiğinde belediyelerde çalışan personelin %84,7’sinin çevre ile
alakalı herhangi bir derneğe üyeliğinin bulunmadığı ama; çevre ile ilgili birimde
çalışanların %20,2’sinin dernek üyeliklerinin olduğu görülmektedir. Buradan da
çevre ile ilgili birimlerde çalışanların bu tür üyeliklere katılımlarda daha gönüllü
oldukları anlaşılmaktadır. Ayrıca t-testi analizleri sonucunda; katılımcıların “Çevre
Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi - 1.Boyut), “Türkiye’deki
Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel olarak “Çevreci
Tutum”larının (4.Boyut) meslek grubuna göre anlamlı bir farklılık göstermediği
ancak; “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye
Yatkınlıkları”nın (2.boyut) (p=0,049<0,05 ) anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit
edilmiştir. Herhangi bir derneğe üye olanların (X=54,5909) üye olmayanlara nazaran
(X=52,2275) çevre problemlerinin çözümü için yaşam tarzını değiştirmeye daha
yatkın oldukları görülmüştür.
4.2. Bulgular ve Yorumlar
Çizelge 4.15. Belediye çalışanlarının çevre problemleri hakkında farkındalıkları (yüzde olarak)
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Katılıyorum
Kesinlikle
Katılıyorum
Bilmiyorum
TOP Ç.
Ç.D. TOP Ç.
Ç.D. TOPÇ Ç.
Ç.D. TOP. Ç.
Ç.D. TOP Ç.
Ç.D. TOP Ç.
Ç.D.
43.8
45.2
41.7
36.8
35.7
38.3
2.1
2.4
1.7
9.0
11.9
5.0
6.3
3.6
10.0
2.1
1.2
3.3
35.7
35.7
40.0
41.0
39.3
43.3
9.7
10.7
8.3
8.3
8.3
8.3
2.1
3.6
0.0
1.4
2.4
0.0
42.4
42.9
41.7
36.1
35.7
36.7
4.9
4.8
5.0
9.7
10.7
8.3
4.9
3.6
6.7
2.1
2.4
1.7
11.8
8.3
16.7
6.3
6.0
6.7
6.9
3.6
11.7
38.2
41.7
33.3
32.6
36.9
26.7
3.5
3.6
3.3
2.1
2.4
1.7
5.6
6.0
5.0
2.1
1.2
3.3
48.6
47.6
50.0
38.9
39.3
38.3
2.1
2.4
1.7
5.6
6.0
5.0
13.9
13.1
15.0
11.8
7.1
18.3
32.6
38.1
25.0
23.6
23.8
23.3
12.5
11.9
13.3
3.5
2.4
5.0
4.9
7.1
1.7
5.6
2.4
10.0
36.8
32.1
43.3
47.9
54.8
38.3
1.4
1.2
1.7
Çevre kirliliğinin nüfus artışı ile hiçbir ilgisi yoktur.
36.1
40.5
30.0
38.9
39.3
38.3
6.3
6.0
6.7
12.5
8.3
18.3
3.5
4.8
1.7
2.8
1.2
5.0
Denizlerin içinde yüzülemeyecek kadar kirli hale gelmesi doğal bir olaydır.
44.4
47.6
40.0
25.0
27.4
21.7
6.9
4.8
10.0
13.2
11.9
15.0
7.6
6.0
10.0
2.1
2.4
1.7
Güneş, rüzgar ve su gibi doğal enerji kaynakları hiçbir zaman tükenmeyecektir, bu
yüzden dünyada enerji sıkıntısı söz konusu olmayacaktır.
43.1
48.8
35.0
28.5
25.0
33.3
11.1
10.7
11.7
7.6
6.0
10.0
4.9
4.8
5.0
4.9
4.8
5.0
Nükleer atıkları depolamak çok tehlikelidir.
3.5
3.6
3.3
9.7
11.9
6.7
12.5
8.3
18.3
28.5
28.6
28.3
26.4
31.0
20.0
15.3
14.3
16.7
Doğal kaynaklarımızı kendi neslimiz yararına kullanmalıyız.
4.2
4.8
3.3
9.7
10.7
8.3
2.8
3.6
1.7
47.2
48.8
45.0
31.9
27.4
38.3
3.5
3.6
3.3
Dünyada çevre kirliliği tehlikeli düzeyde değildir.
Çevre kirliliği geçici bir problemdir.
İnsanlar adaptasyona yatkındır, bu nedenle kirlenmiş bir çevrede yaşamaları
problem olmaz.
Nükleer bir kazanın çevreyi kirletme olasılığı gitgide artmaktadır.
Su ve elektrik kullanırken tasarruflu davranmak, doğal kaynakların sürdürülebilir
kullanımı açısından önemlidir.
Arabalardan kaynaklanan eksoz gazları iklim değişikliklerine yol açmaktadır.
Erozyon ve çölleşme bir çevre sorunudur.
63 Çizelge 4.16. Belediye çalışanlarının çevre problemleri hakkında farkındalıkları’nın çalışılan birime göre t-testi sonuçları
Birim
Dünyada çevre kirliliği tehlikeli düzeyde değildir.
Çevre kirliliği geçici bir problemdir.
İnsanlar adaptasyona yatkındır, bu nedenle kirlenmiş bir çevrede yaşamaları problem olmaz.
Nükleer bir kazanın çevreyi kirletme olasılığı gitgide artmaktadır.
Su ve elektrik kullanırken tasarruflu davranmak, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı
açısından önemlidir.
Arabalardan kaynaklanan eksoz gazları iklim değişikliklerine yol açmaktadır.
Erozyon ve çölleşme bir çevre sorunudur.
Çevre kirliliğinin nüfus artışı ile hiçbir ilgisi yoktur.
Denizlerin içinde yüzülemeyecek kadar kirli hale gelmesi doğal bir olaydır.
Doğal kaynaklarımızı kendi neslimiz yararına kullanmalıyız.
Nükleer atıkları depolamak çok tehlikelidir.
Güneş, rüzgar ve su gibi doğal enerji kaynakları hiçbir zaman tükenmeyecektir, bu yüzden
dünyada enerji sıkıntısı söz konusu olmayacaktır.
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
N
Aritmetik Ortalama
Standart sapma
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
1.964
2.133
2.119
1.850
2.036
2.066
4.036
3.517
4.191
4.233
3.964
3.867
4.333
4.133
2.011
2.383
2.083
2.333
3.905
4.167
4.071
3.850
2.071
2.317
1.216
1.443
1.226
0.899
1.275
1.300
1.246
1.534
1.058
0.899
1.366
1.420
1.010
1.033
1.197
1.391
1.390
1.503
1.228
1.076
1.471
1.645
1.429
1.432
F
1.299
2.896
0.027
8.326
0.401
1.173
0.140
4.348
2.302
0.331
0.668
0.113
Sig. (p)*
0.448
0.445
0.151
0.152
0.887
0.887
0.027*
0.026*
0.799
0.800
0.678
0.678
0.248
0,247
0.089
0.085
0.306
0.306
0.187
0.185
0.398
0.397
0.312
0.312
64 65
Belediye çalışanlarının Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları’nı ölçmeye
yönelik sorulara verdikleri cevaplar (%) yüzde olarak Çizelge 4.15.’de, aritmetik
ortalama ve farkın anlamlılığına ilişkin veriler ise Çizelge 4.16.’da verilmektedir. Bu
boyutta (1.boyut) “Çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar” ve “çevre dışı birimlerde
çalışanlar” arasındaki fark beraber irdelenmiştir:
Çizelge 4.15.’i incelediğimizde, öncelikle belediye çalışanlarının genelinin, çevre ile
ilgili ya da değil, birim bazında bir ayrım olmaksızın dünyada çevre kirliliğinin
tehlikeli bir boyuta ulaştığını, bunun geçici bir problem olmadığını yaklaşık %80
çoğunlukla kabul ettiklerini görüyoruz. Benzer şekilde, insanların böylesine kirletilmiş
bir ortamda yaşamlarını sürdürmelerinin de zor olduğunu %80’i kabul ediyor.
Tablolarda dikkat çekici diğer bir nokta da, çalışılan birim bazında incelendiğinde;
çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar ve çevre dışı birimlerde çalışanlar arasında birçok
soruya verilen cevaplarda anlamlı bir farklılık bulunmamasıdır. Nitekim; kesinlikle
katılıyorum ve katılmıyorum cevaplarına bakıldığında, çevre ile ilgili birimlerde
çalışan personelin daha fazla katılım gerçekleştirmesini beklediğimiz sorularda her iki
birimde çalışanların da yaklaşık %80 oranlarında katılıyorum şeklinde cevap vermiş
oldukları gözlenmektedir.
Günümüzde artık etkilerini birebir yaşadığımız, tanık olduğumuz ve tüm dünya olarak
önlem alınmadığı takdirde bu etkilerin çok daha yıkıcı sonuçları ile karşı karşıya
kalacağımız “küresel ısınma” hakkındaki farkındalıkları ölçmeye yönelik soruları
değerlendirdiğimizde; tüm çalışanların %71.6’sı (Kesinlikle katılmıyorum +
katılmıyorum) güneş, rüzgar, su gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının tükenmeyeceği
ve bu nedenle dünyada enerji sıkıntısı yaşanmayacağı görüşüne katılmadıklarını
belirtmişlerdir. Sorunun ilk kısmını irdelediğimizde; evet, yenilenebilir enerji
kaynakları tükenmeyecektir, bu doğrudur, ancak günümüzde mevcut politika ve
teknolojilerle bu kaynakların yeterince verimli kullanımı ve enerji ihtiyacının tümünü
karşılaması mümkün görünmemektedir. Her coğrafyada bu tür yenilenebilir kaynaklar
mevcut olmayabilir, çok pahalı teknoloji ve yatırımlar gerektirebilir, depolamada
sıkıntılar yaratabilir (güneş enerjisi, vb). Dolayısıyla bunu sorunun ikinci kısmı ile
66
ilişkilendirdiğimizde, belediye çalışanlarının çoğunluğunun belirttiği gibi, dünyada
enerji sorunu en azından bugünün şartları ile yaşanacaktır denmektedir. Bu soruda
çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar (% 48,8 kesinlikle katılmıyorum) ve çalışmayanlar
arasında (%35,0 kesinlikle katılmıyorum) yüzde olarak bir farklılık görülse de
istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır (p=1,014, p>0,05). Bununla
bağlantılı olarak; Çizelge 4.16.’da nükleer enerji ile ilgili sorulan sorularda çalışılan
birimlerdeki yaklaşım farklılığı istatistiksel olarak ortaya konmaya çalışılmıştır
(p=0,027<0,05). Yani, çevre ile ilgili birimlerde çalışanların nükleer santraller ile ilgili
daha çok bilgiye sahip olduklarını t-test sonuçlarından görmekteyiz. Çevre ile ilgili
birimlerde çalışan X=4,036 iken çevre dışı birimlerde çalışan ortalama değerleri
X=3,517 çıkmıştır. Çevre ile ilgili birimlerde çalışanların %78,6’sı nükleer santrallerde
meydana gelebilecek kazaların çevreyi kirletme olasılığının giderek arttığını kabul
ederken, çevre ile ilgili birimlerde çalışmayanların %60’ı ‘Katılıyorum + Kesinlikle
katılıyorum’ şeklinde cevap vermişlerdir. %23,7’si ise bu görüşe katılmamışlardır.
Nükleer enerjinin depolanmasının yaratacağı riskler ile ilgili diğer bir soruya verilen
cevaplar ise özellikle çevre ile ilgili birimlerde çalışmayanların %35’inin bu konuda
kararsız olduğunu veya bilmediğini göstermektedir. Çevre ile ilgili birimlerde
çalışanların ise ancak %60’ı bu risklerin varlığını kabul etmektedir. Diğer çevre
sorunlarının varlığının ortaya konmaya çalışıldığı erozyon, su kirliliği vb. sorunların
kabulüne ilişkin sorulara verilen cevaplara baktığımızda bu konudaki bilincin fazla
olmadığını söylemek mümkündür. Ankete katılanların eksoz gazlarından kaynaklanan
hava kirliliğinin iklim değişikliği üzerindeki olumsuz etkilerinin farkında oldukları
görülmekle birlikte, özellikle çevre ile ilgili birimlerde çalışmayanların %20’sinin
konu karşısındaki kararsızlığı dikkat çekmektedir. Çevre ile ilgili birimlerde
çalışanların yaklaşık %62’si taşıtlardan kaynaklanan kirliliğin iklim değişikliğine yol
açtığını kabul etmektedir. Tüm bu verilere bakarak çalışmaya katılanların özellikle de
çevre ile ilgili birimlerde görev yapmayanların çevre sorunlarının varlığından haberdar
olduklarını ancak nedenleri hakkında çok detaylı bilgiye sahip olmadıklarını ya da net
olmadıklarını söylemek mümkündür.
67
Bu bulgu “doğal kaynaklarımızı kendi neslimiz yararına kullanmalıyız” cümlesine
verilen cevaplarla da desteklenmektedir. Çevre ile ilgili birimlerde çalışanların
%76,2’si, çalışmayanların ise %83,3’ü doğal kaynakların kendi neslimiz yararına
kullanılmasına katılmışlardır. Maalesef bunlar çok yüksek oranlardır. Nitekim;
sürdürülebilirliğin en önemli ilkelerinden biri doğal kaynakların kullanımında gelecek
nesillerin de düşünülerek hareket edilmesidir. Burada “sürdürülebilirlik” konusunda
bir bilgi eksikliğinin varlığından söz etmek yerinde olacaktır.
Çevre kirliliğinin nüfus artışı ile ilişkilendirildiği soruda -beklenildiği üzere- çevre ile
ilgili birimlerde çalışanlar büyük bir çoğunlukla %79,8 çalışmayanlar ise %68,3 gibi
azımsanamayacak bir oranda bunu kabul etmişlerdi.
Çizelge 4.17. Belediye çalışanlarının çevre problemlerinin çözümü için yaşam tarzını değiştirmeye yatkınlıkları (yüzde olarak)
Kesinlikle
Katılmıyorum
İnsanoğlu yaşamını sürdürebilmek için doğa ile uyum içinde yaşamak
zorundadır.
İş yerlerinde çevre temizliği ile ilgili zaman zaman faaliyetler
düzenlenmeli ve çalışanlar katılmalıdır.
Bir ürün alırken ambalajının geri dönüşümlü olmasına dikkat ederim.
Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Bilmiyorum TOP Ç.
Ç.D. TOP Ç.
Ç.D. TOPÇ Ç.
Ç.D. TOP. Ç.
Ç.D. TOP Ç.
Ç.D. TOP Ç.
Ç.D.
1.4
1.2
1.7
1.4
1.2
1.7
2.8
2.4
3.3
36.1
34.5
38.3
56.9
59.5
53.3
1.4
1.2
1.7
1.4
0.0
3.3
3.5
6.0
0.0
6.9
4.8
10.0
51.4
54.8
46.7
35.4
33.3
38.3
1.4
1.2
1.7
3.5
3.6
3.3
2.8
0.0
4.8
0.7
1.2
0.0
43.1
44.0
41.7
50.7
50.0
51.7
0.7
1.7
0.0
Çevre kirliliğinin önlenmesinde bireylerin sorumlulukları çok önemlidir.
4.9
3.6
6.7
1.4
2.4
0.0
2.1
2.4
1.7
27.8
27.4
28.3
62.5
64.3
60.0
1.4
0.0
3.3
Çevreye zarar veren birini çekinmeden uyarmak vatandaşlık görevidir.
Yaşam tarzımızda değişiklik yapmayı doğal kaynakların yok olmaması
için kabul edebiliriz.
Alışveriş merkezlerinde uzun zaman geçirmek, tüketimi ve doğal kaynak
kullanımını olumsuz yönde etkileyen bir yaşam tarzıdır.
Doğayı korumak adına daha fazla vergi ödeyebilirim.
Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, toprak kalitesi ve tarım
topraklarının kaybı hiçbir bitkinin yetiştirilemeyeceği duruma gelecektir.
Herkesin çevre kirliliğine etkisi vardır, ancak bu etki tüketim
alışkanlıklarına göre değişir.
Çevre kirliliğini önlemek devletin sorumluluğudur.
Toplum, doğa korumacı davranışları desteklemelidir.
Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, ozon tabakasındaki deliğin
büyümesi devam edecektir.
1.4
1.2
1.7
3.5
3.6
3.3
0.7
1.2
0.0
43.1
44.0
41.7
50.7
50.0
51.7
0.7
1.7
0.0
4.2
3.6
5.0
11.8
11.9
11.7
7.6
6.0
10.0
50.7
50.0
51.7
22.9
23.8
21.7
2.1
3.6
0.0
0.7
1.2
0.0
4.2
3.6
5.0
14.6
14.3
15.0
25.7
26.2
25.0
34.7
36.9
31.7
13.2
11.9
15.0
14.6
15.5
13.3
10.4
10.7
10.0
14.6
14.3
15.0
41.7
44.0
38.3
14.6
13.1
16.7
4.2
2.4
6.7
2.8
3.6
1.7
10.4
9.5
11.7
9.7
8.3
11.7
40.3
39.3
41.7
30.6
33.3
26.7
6.3
6.0
6.7
1.4
1.2
1.7
7.6
8.3
6.7
6.3
8.3
3.3
58.3
54.8
63.3
23.6
23.8
23.3
2.1
2.4
12.5
0.7
3.5
9.5
0.0
4.8
16.7
1.7
1.7
22.2
4.9
5.6
27.4
4.8
7.1
15.0
5.0
3.3
9.7
2.8
2.1
4.8
2.4
1.2
16.7
3.3
3.3
25.0
40.3
50.7
25.0
35.7
48.8
25.0
46.7
53.3
25.7
50.7
34.7
27.4
56.0
35.7
23.3
43.3
33.3
4.2
0.7
2.1
4.8
1.2
2.4
1.7
3.3
0.0
1.7
68 Çizelge 4.18. Belediye çalışanlarının çevre problemlerinin çözümü için yaşam tarzını değiştirmeye yatkınlıklarının çalışılan birime
göre t-testi sonuçları
İnsanoğlu yaşamını sürdürebilmek için doğa ile uyum içinde yaşamak zorundadır.
İş yerlerinde çevre temizliği ile ilgili zaman zaman faaliyetler düzenlenmeli ve
çalışanlar katılmalıdır.
Toplum, doğa korumacı davranışları desteklemelidir.
Bir ürün alırken ambalajının geri dönüşümlü olmasına dikkat ederim.
Çevre kirliliğinin önlenmesinde bireylerin sorumlulukları çok önemlidir.
Çevreye zarar veren birini çekinmeden uyarmak vatandaşlık görevidir..
Yaşam tarzımızda değişiklik yapmayı doğal kaynakların yok olmaması için kabul
ederim.
Alışveriş merkezlerinde uzun zaman geçirmek, tüketimi ve doğal kaynak kullanımını
olumsuz yönde etkileyen bir yaşam tarzıdır.
Herkesin çevre kirliliğine etkisi vardır, ancak bu etki tüketim alışkanlıklarına göre
değişir.
Doğayı korumak adına daha fazla vergi ödeyebilirim.
Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, toprak kalitesi ve tarım topraklarının
kaybı hiçbir bitkinin yetiştirilemeyeceği duruma gelecektir.
Çevre kirliliğini önlemek devletin sorumluluğudur.
Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, ozon tabakasındaki incelme artmaya
devam edecektir.
Birim
N
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
Aritmetik
Ortalama
4.536
4.450
4.190
4.217
4.464
4.250
4.262
4.467
4.464
4.450
4.381
4.433
3.857
3.733
3.536
3.617
3.952
4.050
3.357
3.550
4.071
4.000
3.441
3.333
4.107
4.083
Standart
sapma
0.735
0.811
0.799
0.904
0.783
0.876
0.970
0.853
0.937
1.080
0.790
0.831
1.194
1.087
1.227
1.290
1.029
0.872
1.341
1.419
1.170
1.135
1.539
1.492
1.087
1.124
F
Sig. (p)*
0.423
0.638
0.026
0.407
0.413
0.049
0.014
0.328
1.194
0.064
0.130
0.567
0.138
0.510
0.511
0.858
0.858
0.126
0.125
0.104
0.104
0.933
0.933
0.702
0.701
0.525
0.525
0.703
0.703
0.551
0.550
0.408
0.407
0.715
0.712
0.677
0.677
0.899
0.898
69 70
Çizelge 4.17. ve Çizelge 4.18.’de ilk soruda görüleceği üzere; belediye çalışanlarının
oldukça büyük bir çoğunluğu (Katılıyorum + kesinlikle katılıyorum %93,0), çalışılan
birim farkı olmaksızın “insanoğlunun yaşamını sürdürebilmek için doğa ile uyum
içinde yaşamak zorunda olduğunu” kabul etmektedir. Bu kabul edişin neticesinde,
doğal kaynakların korunması için yaşam tarzlarında değişiklik yapmaya hazır olup
olmadıkları irdelendiğinde, çalışanların %50,7’si buna hazır olduğunu, %22,9’u ise
kesinlikle katıldığını beyan etmişlerdir. Yani belediye çalışanları, çevre kirliliğinin
önlenmesi için yaşam tarzlarını, tüketim alışkanlıklarını değiştirmeye hazır
görünmektedirler. Çünkü katılımcıların %81,9’u insanların çevre kirliliğine etkisinin
tüketim alışkanlıklarına göre değiştiğinin farkındadırlar. Genelden özele, tek tek
alışkanlıklar üzerinden bu değişim sorgulandığında; %90’ın üzerinde bir çoğunluğu bir
ürün alırken ambalajının geri dönüşümlü olmasına dikkat ettiğini, çalışılan birim farkı
olmaksızın beyan ederken; çevre dostu ürünleri almak konusunda aynı hassasiyetin
gösterilmediği (%70) görülmemektedir ki; bu sonucu çevre dostu ürünlerin daha pahalı
satılmasına bağlamak mümkündür. Ayrıca çevre ile ilgi birimlerde çalışanlar ve
çalışmayanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmamakla birlikte,
yüzde (%) olarak farklılık bu görüşe katılmayanlarda dikkati çekmektedir. Yine yaşam
tarzında, doğayı korumak adına maddiyata dayalı bir fedakarlığa hazır olup
olmadıklarını ölçmeye yönelik olarak sorulan
“daha fazla vergi ödeyebilirim”
görüşüne katılanların yüzdesi ancak %50’lerde kalmıştır. İlginç olan ise cevaplar
bazında çalışılan birimin farklılık göstermemesidir.
Katılımcılardan çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar çoğunlukta olmak üzere toplamda
(kesinlikle katılıyorum+katılıyorum) %86,8’lik bir oranla iş yerlerinde çevre temizliği
ile ilgili zaman zaman faaliyetler düzenlenmeli ve çalışanlar katılmalıdır cevabını
vermişlerdir. Benzer şekilde çevre birimlerinde çalışanların %94’ü çevreye zarar veren
birini çekinmeden uyarırım derken bu rakam diğer birimlerde %93,4 olup, farklılık
göstermemektedir. Bu yüksek yüzdeler belediye çalışanlarının bireysel olarak çevre
kirliliğini önlemeye katkıda bulunmaya ve kirletenlerle mücadele etmeye hazır
olduklarını göstermektedir. Ancak çevreye yapılacak katkı maddi anlamda bir
fedakarlık gerektirdiğinde bireylerin doğrudan kendilerinin yapacağı, maddiyata dayalı
71
olmayan değişimlere daha çok hazır oldukları gözlenmektedir ki bu oldukça
düşündürücüdür.
Çevre sorunlarının önlenmesinde bireylerin ve devletin sorumluluğu sorgulandığında;
%90,3 gibi bir çoğunluk çevre sorunlarının önlenmesinde bireylerin sorumluluğunun
olduğuna katılırken; katılımcıların ancak %50,7’si söz konusu durum üzerinde devletin
de sorumluluğun bulunduğunu kabul etmişlerdir. Birçok hizmetin devletten beklendiği
bir toplum olan ülkemizde çevre ile ilgili önlemlerin daha çok bireylerin
sorumluluğunda olduğunun düşünülmesi oldukça ilginçtir. Çevre ile ilgili birimlerde
çalışanların %36,9’u çevre sorunlarının önlenmesinin devletin sorumluluğunda
olduğuna katılmadıklarını beyan etmişlerdir ki; bu beklenilenden farklı bir cevaptır.
“Herkesin çevre kirliliğine etkisi vardır ve bu tüketim alışkanlıklarına göre değişir”
sorusunda ilginç bir şekilde çevre dışı birimlerde çalışanların daha yüksek oranda
katıldıkları görülmüştür (%63,3). Yine bunu destekler biçimde çevre dışı birimlerde
katılım yüzdesi fazla olmakta birlikte tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, ozon
tabakasındaki incelme artmaya devam edecektir cevabı verilmiştir.
Çizelge 4.19. Belediye çalışanlarının çevreci tutumları (yüzde olarak)
Kesinlikle
Katılmıyorum
Endüstrileşmiş toplumlar insanlara yüksek yaşam standardı
sunar.
Çevrenin korunması ekonomik büyümeden daha önemlidir.
Önümüzdeki birkaç yıl içinde çevre sorunları sona erecektir.
Teknolojinin yararları, zararlarından daha fazladır
Dünyadaki yetkililer, nüfus artışını azaltacak önlemler alacak ve
nüfus artışı gelecekte problem olmayacaktır.
Doğal kaynaklarımızı gelecek nesiller için korumalıyız.
İnsanlık çevreyi sömürmektedir.
Tüketim alışkanlıklarımızın doğal kaynakların tükenmesi ile
ilgisi yoktur.
Çevre sorunları her zaman vardır ve çözülmektedir, bu nedenle
gelecekle ilgili kaygı duymaya gerek yoktur
Bilim ve teknoloji, her hangi bir çevre sorununu kontrol
edebilecek hızla gelişmektedir.
Çevre sorunlarının çözülmesi, yaşama alışkanlıklarımızda
önemli değişiklikler yapmamızı gerektirir
Herhangi bir aktiviteyi değerlendirirken, her şeyden önce
çevreye etkisini göze almalıyız
Dinozorlar doğal nedenler yüzünden yok oldu ama, deniz
kaplumbağalarının sayılarının azalmasının nedeni insanlardır.
Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, kaynakların sürekli
kullanımı demektir.
Katılmıyorum Kararsızım Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Bilmiyorum TOP Ç.
Ç.D. TOP Ç.
Ç.D. TOP b Ç.
Ç.D. TOP. Ç.
Ç.D. TOP Ç.
Ç.D. TOP Ç.
Ç.D.
11.8
11.9
11.7
21.5
16.7
28.3
19.4
21.4
16.7
36.8
38.1
35.0
7.6
8.3
6.7
2.1
2.4
10.4
47.2
7.6
4.8
48.8
6.0
18.3
45.0
10.0
11.8
36.8
20.8
11.9
34.5
21.4
11.7
40.0
20.0
9.0
4.9
28.5
5.0
7.1
31.0
11.9
1.7
25.0
44.4
3.5
33.3
47.6
2.4
31.0
40.0
5.0
36.7
22.2
2.1
7.6
22.6
1.2
8.3
21.7
3.3
6.7
0.7
5.6
2.1
0.0
6.0
2.4
15.3
19.0
10.0
38.9
42.9
33.3
12.5
9.5
16.7
14.6
10.7
20.0
4.2
3.6
5.0
13.9
13.1 15.0
6.9
3.5
8.3
2.4
5.0
5.0
1.4
2.8
0.0
4.8
3.3
0.0
0.0
4.9
0.0
4.8
0.0
5.0
25.7
44.4
19.0
44.0
35.0
45.0
66.0
42.4
72.6
41.7
56.7
43.3
0.0
0.7
0.0
0.0
30.6
33.3
26.7
43.1
42.9
43.3
11.8
10.7
13.3
8.3
8.3
8.3
4.2
3.6
5.0
2.1
1.2
40.3
42.9
36.7
42.4 36.9
50.0
6.3
8.3
3.3
7.6
8.3
6.7
1.4
1.2
1.7
1.4
2.4
0.0
9.0
10.7
6.7
30.6
28.6
33.3
22.9
23.8
21.7
22.9
22.6
23.3
6.9
3.6
11.7
6.3
9.5
1.7
5.6
4.8
6.7
20.1
19.0
21.7
11.8
11.9
11.7
41.0
39.3
43.3
18.1
20.2
15.0
3.5
4.8
1.7
3.5
2.4
5.0
5.6
3.6
8.3
9.0
9.5
8.3
52.8
50.0
56.7
25.7
28.6
21.7
3.5
6.0
0.0
3.5
2.4
5.0
6.9
6.0
8.3
15.3
16.7
13.3
37.5
40.5
33.3
16.7
15.5
18.3
19.4
17.9 21.7
10.4
9.5
11.7
18.8
19.0
18.3
6.9
4.8
10.0
44.4
42.9
46.7
11.3
14.3
6.7
8.3
9.5
1.7
1.7
5.0
1.7
0.0
1.7
3.3
6.7
72 Çizelge 4.20. Belediye çalışanlarının çevreci tutumlarının çalışılan birime göre t-test sonuçları
N
Aritmetik
Ortalama
Standart
sapma
Çevre ile ilgili birim
84
3.179
1.291
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
60
3.017
1.242
84
3.677
1.163
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
60
3.350
1.527
84
1.905
1.314
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
60
1.967
1.340
84
3.214
1.131
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
60
3.150
1.176
84
2.726
1.638
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
60
3.217
1.574
84
4.476
1.124
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
60
4.350
1.022
84
4.107
1.120
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
60
4.267
0.971
84
2.095
1.136
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
60
2.317
1.282
84
1.952
1.161
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
60
1.817
0.930
84
3.048
1.439
Çevre dışı birim
60
3.000
1.276
Birim
Endüstrileşmiş toplumlar insanlara yüksek yaşam standardı sunar.
Çevrenin korunması ekonomik büyümeden daha önemlidir.
Önümüzdeki birkaç yıl içinde çevre sorunları sona erecektir.
Teknolojinin yararları, zararlarından daha fazladır.
Dünyadaki yetkililer, nüfus artışını azaltacak önlemler alacak ve nüfus artışı
gelecekte problem olmayacaktır.
Doğal kaynaklarımızı gelecek nesiller için korumalıyız.
İnsanlık çevreyi sömürmektedir.
Tüketim alışkanlıklarımızın doğal kaynakların tükenmesi ile ilgisi yoktur.
Çevre sorunları her zaman vardır ve çözülmektedir, bu nedenle gelecekle ilgili
kaygı duymaya gerek yoktur.
Bilim ve teknoloji, her hangi bir çevre sorununu kontrol edebilecek hızla
gelişmektedir.
F
0.010
11.464
0.006
0.189
0.015
0.034
0.151
1.474
1.007
1.515
Sig. (p)*
0.452
0.452
0.001*
0.001*
0.783
0.785
0.741
0.742
0.074
0.075
0.492
0.493
0.375
0.375
0.277
0.277
0.794
0.793
0.455
0.455
73 Çizelge 4.20. (Devam)
Belediye çalışanlarının çevreci tutumlarının çalışılan birime göre t-test sonuçları
Birim
Çevre sorunlarının çözülmesi, yaşama alışkanlıklarımızda önemli değişiklikler
yapmamızı gerektirir.
Herhangi bir aktiviteyi değerlendirirken, her şeyden önce çevreye etkisini
göze almalıyız.
Dinozorlar doğal nedenler yüzünden yok oldu ama, deniz kaplumbağalarının
sayılarının azalmasının nedeni insanlardır.
Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, kaynakların sürekli kullanımı
demektir.
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
N
Aritmetik
Ortalama
Standart
sapma
84
60
84
60
84
60
84
60
3.655
3.433
4.167
3.817
4.107
4.167
4.047
4.387
1.265
1.226
0.980
1.033
1.298
1.404
1.305
1.548
F
0.004
0.048
1.007
1.054
Sig. (p)*
0.296
0.296
0.041*
0.040 *
0.794
0.794
0.587
0.588
74 75
Çizelge 4.19. ve Çizelge 4.20.’de verilen yüzde tabloları ve t-test tablo sonuçlarına
bakılarak, çevre ile ilgili birimlerde ve çevre dışı birimlerde çalışan belediye
personelinin çevreci tutumları incelenmek istenmiştir. Burada beklenilen sonuç
birimler arasında çevreci tutum farklılığın bulunuyor olmasıdır.
Günümüzde modernleşmenin hayatımızı pek çok açıdan kolaylaştırdığı ve çeşitli
faydalar sağladığı hepimiz tarafından kabul edilen bir gerçektir. Buna rağmen; modern
hayatın beraberinde getirdiği endüstrileşme, bizleri doğal yaşamdan giderek daha fazla
uzaklaştırmaktadır. Endüstrileşmiş toplumların insanlara yüksek yaşam standardı
sunduğu düşüncesine çevre ile ilgili birimde çalışanlar çoğunlukta olmak üzere
toplamda %44,4 (kesinlikle katılıyorum + katılıyorum) katıldığını belirtmiştir.
%33,3’lük bir kısım ise doğal yaşamı endüstrileşmiş topluma tercih ettiklerini dile
getirmişlerdir. Bu sonuçlardan da anlaşıldığı gibi, teknoloji doğal yaşama tercih
edilmiştir.
“Çevrenin korunması mı, ekonomik büyüme mi daha önemlidir?” diye sorulduğunda
birimler arasında istatistiksel farklılıklar gözlenmiştir ( p=0,001< 0,05). Çevre dışı
birimlerde çalışanların %30’u ekonomik büyümenin daha önemli olduğunu
savunurken, çevre ile ilgili birimlerde bu oran
%16,7’lerde kalmıştır. Neticede;
çevrenin korunması ve ekonomik büyüme arasında önem sıralaması yapılması
istendiğinde çevre ile ilgili birimlerde çalışan personel ile çalışmayan personelin
çevreci tutumlarının farklı olduğu gözlenmiştir. Çevre ile ilgili birimlerde görev
yapanların daha çevre-merkezli görüşlerden yana olduğunu söylemek mümkündür.
Geçmişten günümüze kadar insanlar kendilerine daha iyi yaşama alanları sağlamak
için çevreye çeşitli zararlar vermişlerdir. Nüfusun artmasıyla beraber ihtiyaçların
artması, buna bağlı olarak çarpık ve bilinçsiz kentleşme ve bunlara ekleyebileceğimiz
birçok nedenle beraber zaman içinde çevre sorunları da büyümüştür. Bunların yanı sıra
insanoğlu var olduğu andan itibaren içinde bulunduğu yaşama alanı ile karşılıklı
etkileşime geçmiştir. Doğaya sürekli hükmetmiş ve zarar vermiştir. Katılımcıların da
bu kanıda oldukları verdikleri cevaplardan anlaşılmaktadır. Belediye çalışanlarının
76
%84’ü önümüzdeki birkaç yıl içinde çevre sorunlarının sona ermeyeceğine ve yine
%82,7’si çevre sorunlarının insan yaşamının olduğu her alanda olduğuna ve gelecekte
de çözülebilme ihtimalinin olmadığına inanmaktadır. Çünkü insanoğlu doğadan
aldığının yerine ona sadece zarar vermiş sonuçta doğal dengeyi ve canlı yaşamını yok
edecek bir duruma düşürmüştür. Son çeyrek yüzyılda Türkiye’de yaşanan çevre
sorunlarının kaynağında kentleşme süreci ve göç olgusu önemli bir yer tutmaktadır.
1990 ile 2000 yılları arasında kentsel nüfus artış hızı binde 32,6 olmuştur [Türkiye
İstatistiksel Kurumu–2001]. Nüfus artışıyla çevre sorunlarının artışı orantılıdır.
Katılımcılar da gelecekte nüfus atışının önüne geçilmesinin ve çevre sorunlarının
azalmasının mümkün olmadığı görüşündedirler.
Teknolojik alandaki gelişmeler, insan hayatını kolaylaştırmış ve kendine yaşam
alanlarının büyük kısmında yer edinmiştir. Telefonlar, bilgisayarlar, televizyonlar ve
evde kullandığımız diğer araç ve gereçler gibi hayatımızın tümünü kaplayan
teknolojinin faydalarının yanı sıra fiziksel ve ruhsal zararları ile çevreye verdiği birçok
zarar ise göz ardı edilemeyecek düzeylerdedir. Belediye çalışanlarının %40,9’u
teknolojinin yararlarının zararlarından daha fazla olduğuna inanmaktadırlar. %30,6
kişi ise bu soruda çekimser kalmıştır (kararsızım+bilmiyorum). Yalnız çalışanların,
“bilim ve teknoloji, her hangi bir çevre sorununu kontrol edebilecek hızla
gelişmektedir”
sorusuna verdikleri cevaplarla da (katılmayanlar yaklaşık %20;
katılanlar %30 ve kararsızlar ve bilmiyorum %30) teknoloji konularında bir sıkıntı
olduğu ortaya çıkmaktadır. Teknolojinin aslında istenirse çevreyi korumak adına
yönlendirilebileceği, ancak bugünkü mevcut kullanımı ile de çevre sorunlarına yol
açtığı gerçeği, henüz belediye çalışanlarının kafalarında net bir şekilde oturmadığı
anlaşılmaktadır. Aslında teknolojinin hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğu
gerçeğinden hareketle, çevre-teknoloji ilişkisi ve insanların bu alandaki algılamaları
detaylı bir araştırma konusu olarak karşımızda durmaktadır.
Bugün her alanda büyük ölçüde ilerleme kaydedilmesine rağmen, dünya üzerinde
insan faaliyetleri arttıkça çevre kalitesinin düştüğü görülmektedir. Özellikle 17.
yüzyıldan sonra bilim ve teknolojideki gelişmeler insanın doğaya egemen olması
77
sevdasına hizmet etmekten başka bir işe yaramamıştır. Bir başka deyişle tarihsel süreç
hep doğanın aleyhine işlemiştir [Yağanak, 2002]. Son dönemlerde her ne kadar bilim
ve teknoloji alanında gelişmeler gösterilmiş olsa da bu yargı değişmemiştir. Fakat
aynı zamanda ekonomik faaliyetin ve teknik ilerlemenin, çevredeki bozulmaları
düzeltici ve çevreyi koruyucu katkısının da farkına varılmıştır [Schaefer, 1991].
Çevrenin korunması için azgelişmişliğin ortadan kaldırılması gerekmekte iken,
gelişme sürecinin kendisi de çevre sorunlarına yol açmaktadır.
Ankete katılan belediye çalışanlarının %91,7’si doğal kaynaklarımızı gelecek nesiller
için korumamız gerektiğine inanmaktadır. Ama yine aynı ankete katılan kişilerin
%86,8’i insanlığın çevreyi sömürmekte olduğunu düşünmektedir. Bu istatistiksel
veriler aklımıza şöyle bir soru getirmektedir: Doğal kaynaklarımızın gelecek nesiller
için korumamız gerektiğine inanıyoruz da peki neden çevreyi sömürüyoruz? Böyle bir
sonuç bize teorikte kabul edilen doğruların, uygulamada yapılmadığını gösteriyor.
Tüketim alışkanlıklarımızın doğal kaynakların tükenmesi ile doğrudan bir ilişkisi
olduğu gerçeği belediye çalışanları tarafından birimlerde büyük farklılık olmaksızın
çoğunluğa yakın bir oranla kabul edilmiştir. Doğal kaynakların sürdürülebilir
kullanımına ilişkin yaklaşımlarını ölçmeyi hedefleyen sorular incelendiğinde; yine
birimler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Bu nedenle
yorumlar genel yaklaşımlar üzerinden yapılacaktır. Çalışanların %87,5’u (Katılıyorum
+ Kesinlikle katılıyorum) su ve elektrik kullanırken tasarruflu davranmanın doğal
kaynakların tasarruflu kullanımı açısından önemli olduğunu kabul etmektedir. Fakat
soru biraz değiştirilerek “doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, kaynakların
sürekli kullanımı demektir” şeklinde sorulduğunda katılımcıların ancak %55,7’si bu
cümleye katıldıklarını; %29,2’si ise katılmadıklarını belirtmişlerdir. Diğer sorularda,
çevre ile ilgili birimlerde çalışsınlar ya da çalışmasınlar katılımcılar, çevre problemleri
hakkında bilgi sahibi olduklarını ortaya koyarken, burada aksi bir durum oluşmuş ve
“sürdürülebilirlik” kavramı doğal kaynakların sürekli kullanımı ile karıştırılmıştır.
Soruya cevap verenlerin %8,3’ü bilmiyorum derken,
%6,9’ı kararsızlığını ifade
78
etmiştir. Buradan çalışmaya katılanların aslında söz konusu kavrama aslında çok da
hakim olmadıklarını söylemek mümkündür.
Çizelge 4.21. Belediye çalışanlarının Türkiye’deki çevre sorunları hakkında farkındalıkları (yüzde olarak)
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Katılıyorum
Kesinlikle
Katılıyorum
Bilmiyorum
TOP Ç.
Ç.D. TOP Ç.
Ç.D. TOP. Ç.
Ç.D. TOP. Ç.
Ç.D. TOP Ç.
Ç.D. TOP Ç.
Ç.D.
49.3
53.6
43.3
36.8
35.7
38.3
2.1
1.2
3.3
5.6
6.0
5.0
4.9
2.4
8.3
0.7
0.0
1.7
Türkiye’nin endüstrileşmeye gereksinimi vardır. Bu durumda
endüstrileşmenin neden olduğu çevre kirliliği göz ardı edilebilir.
31.3
35.7
25.0
41.0
34.5
50.0
7.6
11.9
1.7
11.1
10.7
11.7
4.9
3.6
6.7
2.8
2.4
3.3
Ülkemizde nesli tükenmekte olan birçok hayvan ve bitki türü
bulunmaktadır.
1.4
2.4
0.0
6.3
7.1
5.0
4.2
2.4
6.7
46.5
42.9
51.7
36.8
39.3
33.3
4.9
6.0
3.3
Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde nüfus arttıkça çevre
sorunları da artmaktadır.
1.4
0.0
3.3
6.3
8.3
3.3
3.5
3.6
3.3
41.7
38.1
46.7
43.8
46.4
40.0
2.8
2.4
3.3
Türkiye doğal kaynak açısından zengin bir ülkedir. Bu yüzden doğal
kaynakların tükenmesi söz konusu değildir.
45.8
46.4
45.0
37.5
38.1
36.7
4.9
6.0
3.3
7.6
6.0
10.0
3.5
2.4
5.0
0.7
1.2
0.0
Türkiye’deki çevre sorunlarının çözümü ile çevre bilincinin
yaygınlaştırılması yakından ilgilidir.
1.4
1.2
1.7
5.6
7.1
3.3
8.3
6.0
11.7
49.3
51.2
46.7
29.2
28.6
30.0
4.9
6.0
3.3
Türkiye’de çevre kirliliği sorunu yoktur.
79 Çizelge 4.22. Belediye çalışanlarının Türkiye’deki çevre sorunları hakkında farkındalıklarının çalışılan birime göre t-test sonuçları
Türkiye’de çevre kirliliği sorunu yoktur.
Türkiye’nin endüstrileşmeye gereksinimi vardır. Bu durumda endüstrileşmenin
neden olduğu çevre kirliliği göz ardı edilebilir.
Ülkemizde nesli tükenmekte olan birçok hayvan ve bitki türü bulunmaktadır.
Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde nüfus arttıkça çevre sorunları
da artmaktadır.
Türkiye doğal kaynak açısından zengin bir ülkedir bu yüzden doğal
kaynakların tükenmesi söz konusu değildir.
Türkiye’deki çevre sorunlarının çözümü ile çevre bilincinin yaygınlaştırılması
yakından ilgilidir.
Birim
N
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
Çevre ile ilgili birim
Çevre dışı birim
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
84
60
Aritmetik
Ortalama
1.643
2.017
2.155
2.300
4.274
4.233
4.262
4.266
1.833
1.933
4.166
4.000
Standart
sapma
0.965
1.308
1.285
1.369
1.045
0.831
1.031
0.971
1.073
1.162
0.979
1.179
F
1.596
0.092
1.885
0.333
0.263
0.085
Sig. (p)*
0.050 *
0.050 *
0.516
0516
0.804
0.802
0.978
0.977
0.595
0.595
0.357
0.356 80 81
Çizelge 4.21. ve 4.22.’de verilen yüzde tabloları ve t-test tablo sonuçlarına bakılarak,
çevre ile ilgili birimlerde çalışan ve çevre dışı birimlerde çalışan belediye personelinin
Türkiye’deki çevre sorunları hakkındaki bilgileri incelenmek istenmiştir. Türkiye’de
çevre kirliliği diye bir sorunun olduğunu ve bunun gün geçtikçe arttığını %86,1’lik
çoğunluk kabul etmiştir. Türkiye henüz kalkınma sürecinde olan bir ülkedir. Bu
yüzden endüstrileşmeye de gereksinimi vardır. Peki bu gereksinim endüstrileşmenin
neden olduğu çevre kirliliğini göz ardı etmemizi gerektirir mi? Bu soruya çevre ile
ilgili birimde çalışan personelin %70,2’si, çevre dışında çalışan personelin ise %75’i
göz ardı edilemez diye cevap vermiştir. Bu soruda beklenen çevre ile ilgili birimde
çalışan personelin daha yüksek oranla katılım göstermesiydi. Buna rağmen büyük
farkla (%11,9) çevre ile ilgili birimde çalışan personel çevre dışı birimde görev alan
personele göre daha kararsız kalmıştır (%1,7).
Özellikle iş, okul, sağlık gibi nedenlerle köylerden kentlere göç artmıştır ve Ankara,
İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerin nüfusu hızla artmıştır. Daha öncede belirttiğimiz
gibi nüfus artışıyla insanların doğayı tahrip etme gücü de arttığı için çevre sorunları ve
kirliliği de artmaktadır. Katılımcılar da toplamda %85,5 ile bu fikre katılmışlardır.
Yalnız bu soruda yine bizi şaşırtan çevre dışında çalışan kişilerin bu kanıya daha
yüksek oranla katılmış olmalarıdır.
Türkiye petrol, madenler gibi doğal kaynaklar açısından çok zengin bir ülke değildir.
Bu nedenle kaynakların çokluğundan ziyade kullanım şekli, kaynağın sürdürülebilirliği
ve yönetimi daha çok önem arz etmektedir. Türkiye aslında bilindiğinin tersine su
fakiri bir ülkedir. Ve bilinçli kullanılmazsa bir gün bitecektir. Bu yüzden doğal
kaynaklarımız ister yeteri kadar çok olsun, ister kısıtlı olsun bilinçsiz kullanım sonucu
tükenecektir. Belediye çalışanları da %91.4’le bu kanıya kesinlikle katılıyorum
cevabını vermişlerdir. Bazı şeylerin kurallar ve yasaklarla yaptırım gücü arttırılabilir.
Ama yanlış bir şeyin önüne geçilmek isteniyorsa o toplum eğitilmeli ve
bilinçlendirilmelidir. Belediye çalışanlarının %78.5’i de Türkiye’de çevre sorunlarının
çözümü ile çevre bilincinin yaygınlaştırılmasının yakından ilgili olduğunu
düşünmektedir.
82
5. SONUÇ
Çevre sorunları son yılların en çok tartışılan konularından ve belki de günümüze
kadar insanlığın karşılaştığı en büyük sorunlardan birisidir. Özellikle son otuz-kırk
yılda boyutları giderek büyüyen ve bütün insanlığı tehdit eder hale gelen sorunun
çözümüne yönelik çabalar sarf edilse de istenilen sonuca ulaşıldığı söylenemez.
Geçtiğimiz yıllarda sorunun çözümü konusunda uluslar arası düzeyde bazı somut
adımlar atılmış ve ülkeler bazında ciddi girişimlerde bulunulmuştur ama bunlar
sağlıklı bir çevrede yaşamak ve bu çevreyi gelecek kuşaklara devretmek için yeterli
değildir [Ökmen, 2003].
Küresel düşünmek, yerel davranmak anlayışı ile gerçekleştirilecek iş bölümüne,
ulusal ve uluslar arası çevre politikaları arasında bütünlük sağlanmasına gereksinim
vardır [Kaplan, 1999]. Yerel, bölgesel ve küresel yaklaşımların ve çözüm
önerilerinin işbirliği çerçevesinde ortak paydalar oluşturması gereken alanlardan
birisi de bu anlamda çevre sorunlarıdır. Bu noktada önem kazanan diğer bir konu ise,
burada ortaya çıkan çevre sorunlarının yerel, bölgesel ve uluslar arası niteliklerinin
iyi analiz edilerek, hem nedenler hem de sonuçlar bağlamında analitik bir yaklaşımın
ortaya konabilmesidir. Büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyeleri ülkemizde en
sorunlu alan olan çevre sağlığı alanında son yasal değişikliklerle ana sorumlu
kurumlar haline gelmişlerdir.
İşte bu düşünceden yola çıkarak yerel yönetimlerin en önemli parçası olan
belediyelerde görev yapan personelin “çevre” ile ilgili bilgi, davranış, farkındalık ve
tutumları ölçülmüştür. Frekans, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapmalar, t-testi,
anova testi ve çapraz tabloların sonuçları sosyo-demografik parametrelerde göz
önüne alınarak tek tek incelenmiştir. Bu sonuçlara göre; yerel yönetimlerde, “çevre
ile ilgili” ve “çevre ile ilgili olmayan” bölümlerde çalışan personelin “Çevre
Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi), “Çevre Problemlerinin
Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt),
Türkiye’deki çevre sorunları hakkındaki bilgilerinin ve genel olarak çevreci
tutumlarının, her iki değişkenin de, yaş gruplarına, gelir düzeyine ve görev süresine
83
göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği saptanmıştır. Ancak, çevre
ile ilgili birimlerde çalışanların çoğunlukla yeni göreve başladıkları (0-5 yıl), çok
tecrübeli olmadıkları dikkati çekmektedir.
Eğitim düzeyi ve cinsiyet parametreleri farklılık göstermekte; eğitim düzeyi arttıkça,
çevre bilgisi de artmaktadır. Cinsiyetin çevre bilgisi üzerindeki etkisi incelendiğinde
ise; kadınların çevresel taahhüt konusunda daha çevre dostu davrandığı görülmüştür.
Katılımcıların çevreyle ilgili herhangi bir derneğe üye olmaları, onların çevreci
tutumlarındaki değişime etki etmiştir. Lakin bu derneklere üye sayısı da oldukça
azdır. Katılımcılar, teknik ve idari personel olarak sınıflandırılıp incelendiğinde;
çevre ile ilgili birimlerde çok daha fazla teknik eleman çalışmasına rağmen “çevre
bilgisi” ve “çevresel taahhüt” anlamında diğer birimlerle aralarında istatistiksel
olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır.
Katılımcıların çevre problemleri hakkında farkındalıkları irdelendiğinde; %80 gibi
bir çoğunluğun çevre problemlerinin tehlikeli bir boyuta ulaştığını ve bunun geçici
bir problem olmadığını düşündüklerini görüyoruz. Benzer şekilde çok büyük bir
çoğunluğu (%93,0), çalışılan birim farkı olmaksızın “insanoğlunun yaşamını
sürdürebilmek için doğa ile uyum içinde yaşamak zorunda olduğunu” kabul etmekte
ve çevre kirliliğinin önlenmesi için yaşam tarzlarını, tüketim alışkanlıklarını
değiştirmeye hazır olduklarını beyan etmektedirler. Çünkü tüketim alışkanlıklarının
çevre sorunları üzerindeki olumsuz etkilerinin farkındadırlar.
Nükleer enerji konusunda katılımcılar nükleer santrallerde meydana gelebilecek
kazaların çevreyi kirletme olasılığının giderek arttığını kabul ederken, çevre ile ilgili
birimlerde çalışmayanların, nükleer enerjinin depolanmasının yaratacağı riskler
konusunda kararsız olduğunu veya konu ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmadıklarını
söylemek mümkündür. Aslında iklim değişikliğine ilişkin sorulara verilen cevaplara
dayanarak çalışmaya katılanların özellikle de çevre ile ilgili birimlerde görev
yapmayanların çevre sorunlarının varlığından haberdar olduklarını ancak nedenleri
hakkında çok detaylı bilgiye sahip olmadıklarını ya da net olmadıklarını söylemek
84
mümkündür. Benzer şekilde “sürdürülebilir kalkınma” kavramının da net bir şekilde
anlaşılmadığı çelişen cevaplardan anlaşılmaktadır.
Yaşam tarzında değişiklik yapma konusunda, herhangi maddi bir fedakârlık
gerektirmeyen hususlara (ürün ambalajının geri dönüşümlü olması vb.) katılım fazla
iken; maddiyata dayalı bir fedakârlığa hazır olup olmadıklarını ölçmeye yönelik
olarak sorularda (ekstra vergi vb.) katılım oranı düşmektedir.
“Çevrenin korunması mı yoksa ekonomik büyüme mi daha önemlidir?” sorusunda
katılımcılar arasında anlamlı farklılıklar gözlenmiş, kesin bir yargıya varılamamıştır.
Araştırmanın sonuçlarına bakarak, belediye çalışanlarının çevre ile ilgili bölümlerde
çalışan ve diğer birimlerde çalışan personelin çevre meseleleri hakkında bilgi sahibi
olduklarını söylemek mümkündür. Ancak bilgiyi davranışa dökme konusunda net bir
tutum sergilenmediği görülmektedir. Örneğin teknolojinin çevreye verdiği zararlar
kabul
edilmiş,
ama
teknolojin
yoğun
bir
biçimde
hayatımıza
girmesi
engellenememiştir. Doğal kaynakların kısıtlı olduğu ve bilinçsiz kullanımla bir gün
bitebileceğinin bilinmesine rağmen, insanların doğayı tahrip etmelerinin önüne
geçilememiştir.
Belediyeler bazında incelediğimiz zaman da görüyoruz ki; yeni kanun ve
yönetmeliklerle çevrenin korunmasına ve çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik
olarak çok farklı alanlarda belediyelere yetki ve sorumluluk verilmiştir. Ancak
belediyelerin çevre ile ilgili bu yetki ve sorumluluklarını etkin olarak yerine
getirebilmeleri için teknik ve finansal yeterliliklere sahip olmaları gerekir.
85
KAYNAKLAR
Armağan, R., “Yerel yönetimlerde çevre hizmetlerini sunma yöntemleri ve
karşılaştırmalı analizi”, Yüksek Lisans Tezi, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Manisa, (1996).
Abken F. ve Sungur N., “Çevre ve İnsan”, Gün Yayıncılık, Ankara, (1993).
Aydın, O., “Davranış bilimlerine giriş”, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Yayınları,
1027: 332.
Berk, A., “Yerel hizmet sunumu ve belediye iktisadi teşebbüsleri”, Sayıştay Dergisi,
49: (2003).
Aytaç, F., “Gerekçeli-Açıklamalı Belediye ve Büyükşehir Belediyesi Kanunu”,
Seçkin Yayınevi, Ankara, (2005).
Cevat, G. ve arkadaşları, “Mahalli idareler ve çevre el kitabı, çevre projesi yönetimi”
Araştırma ve Proje Grubu Çalışması, TODAİE, Ankara, (1991).
Çubuk, B., ve Karacaoğlu, C., “Üniversite Öğrencilerinin Çevre Duyarlılıklarının
İncelenmesi”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, (2003).
Devlet İstatistik Enstitüsü, “Türkiye Çevre İstatistikleri”, Devlet istatistik Enstitüsü
Matbaası, Ankara, (2005).
Devlet Planlama Teşkilatı, “Yerleşme-Şehirleşme, Özel İhtisas Komisyonu Raporu”,
DPT Yayınları, Ankara, (2007).
Devlet Planlama Teşkilatı, “Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Yerel Yönetimler
Özel İhale Komisyonları”, DPT Yayınları, Ankara, (2000).
Demirekin H., “Isparta ilinde çevre sorunlarına duyarlılık analizi”, Yüksek Lisans
Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta, (2001).
Evison, T., ve Read, A.D., “Local Authority Recycling And Waste Awareness
Publicity/Promotion” Resources, Conservation and Recycling, 32 (3-4): 275291(2001).
Gaziantep Ticaret Odası, “Çevre dostu üretimin geliştirilmesi, 5. geleneksel
üniversiteler arası bilim ve araştırma yarışması 2000/4”, Gaziantep Ticaret Odası,
Gaziantep, (2000).
Görmez, K. ve Ökmen, M., “Yerel Yönetimlerin Güncel Sorunları”, Beta Yayınları,
Ankara, (2009).
86
Görmez, K., “Çevre Sorunları ve Türkiye”, Gazi Kitabevi, Ankara, (2003).
Görmez, K., “Küreselleşme ve Yerelleşme”, Odak Yayınevi, Ankara, (2005).
Görmez, K., “Yerel Demokrasi ve Türkiye”, Vadi Yayınevi, Ankara, (1997).
Haktanır, K., “Doğal Kaynak Olarak Toprak, İnsan Çevre Toplum”, editör: Ruşen
Keleş, İmge Kitapevi Yayınları, Ankara, (1997).
Hamamcı, C. ve Keleş, R., “Çevrebilim”, İmge Yayınevi, Ankara, (1993).
İleri, R., “Çevre Eğitimi ve Katılımının Sağlanması”, Ekoloji Çevre Dergisi, 7(28):
3-9 (1998).
İşbir ve Açma, “Kentleşme ve Çevre Sorunları 14”, Anadolu Üniversitesi İktisat
Fakültesi Ders Kitapları Yayınları, Eskişehir, (2002).
Joseph R. ve Des, J., “Çevre Etiği,Çevre Felsefesine Giriş” , çeviri editörü: Ruşen
Keleş, İmge Kitabevi, Ankara, (2006).
Karakoç, G., “Dünyada ve Türkiye’de çevre etiği yaklaşımları”, Doktora Tezi, Orta
Doğu Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, (2005).
Karasar, N., “Bilimsel Araştırma Yöntemi”, Nobel Yayın Dağıtımı, Ankara, (2008).
Keleş, R., “Kentleşme Politikası”, İmge Yayınevi, Ankara, (2010).
Keleş, R. ve arkadaşları, “Çevre Politikası”, İmge Yayınevi, Ankara, (2009).
Keleş, R., “Hizmette Halka Yakınlık (Subsidiarity) İlkesi ve Yerel Yönetimler”,
Ankara Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, (1995).
Keleş, R., “Yerinden Yönetim Sorunumuz”, Türkiye Günlüğü, 26: (1994).
Mahmutoğlu, A., “Kırsal alanda çevre sorunlarına etik yaklaşım”, Doktora Tezi,
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, (2009).
Malkoç, H., “Sınıf öğretmeni adaylarının çevre sorunlarına yönelik tutumlarının ve
bilişsel farkındalık becerilerinin incelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi
Eğitim Bilimleri Enstitüsü İlköğretim Ana Bilim Dalı Sınıf Öğretmenliği Bilim
Dalı, Ankara, (2011).
Mutlu, A., “Toplumsal ekoloji ve sürdürülebilir gelişme üzerine bir inceleme”,
Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, (2005).
Ökmen, M., “Kent, Çevre ve Globalleşme”, Alfa Yayınları, Ankara, (2003).
87
Schaefer, R., “Çevre Yönetimi Ve Teknoloji”, Ankara TÇSV yayını, (1991).
Soysal, A., “Belediyeler ve Çevre Sağlığı”, Memleket-Mevzuat Dergisi, 2 (19):
(2007).
Sümer, Ç. G., “Türkiye’de Yerel Yönetimler Yazınında Çevre: Lisansüstü Tezler
Üzerinden Bibliyografik Bir İnceleme” C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 10
(2): (2009).
Topbaş, M., ve arkadaşları, “Çevre Kirliliği”, T.C. Çevre Bakanlığı Yayınları,
Ankara, (1998).
Tuna, M., “Türkiye’de Çevrecilik”, Nobel Yayınevi, Ankara, (2006).
Tuncer, G. ve arkadaşları, “Environmental Attitudes of Young People in Turkey:
Effects of School Type and Gender”, Environmental Education Research, 11 (2):
215-233 (2005).
Wong, K. ve Chan, H.S., “The Environmental Awareness Of Environmental
Protection Bureaucrats In The People's Republic Of China”, The Environmentalist,
16 (3):213-219 (1996).
Worsley, A. ve Skrzypiec, G., “Environmental Attitudes Of Senior Secondary
School Students in South Australia”, Global Environmental Change, 8 (3): 209-225
(1998).
Yaşamış, D., “Çevre Yönetiminin Temel Araçları”, İmge Yayınevi,, Ankara, (1995).
Yağanak E., “İnsan doğa ilişkisinin etik açıdan incelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi,
Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin, (2002).
Zengin, E., “Yerel Yönetimler ve Çevre”, Journal of Qafqaz University, 26: (2009).
İnternet : T.C.İçişleri Bakanlığı mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, “Belediyeler”
http:// www.migm.gov.tr/Belediyeler.aspx
İnternet : T.C.İçişleri Bakanlığı mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, “Dökümanlar”
http://www.migm.gov.tr/Dokumanlar/5216_sayili_buyuksehir_bel_kanunu.doc
İnternet : T.C.İçişleri Bakanlığı mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, “Köyler”
http://www.migm.gov.tr/Koyler.aspx
İnternet : Türkiye büyük Millet Meclisi Kanun. “Kanunlar”
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5302.html
88
EKLER
89
EK -1 Anket Örneği
Bu anket sizin çevre sorunları ile ilgili düşünce ve davranış biçimlerinizi ölçmek
amacı ile hazırlanmıştır. Bu sorulara vereceğiniz yanıtlar, araştırma amacıyla
kullanılacak ve gizli tutulacaktır. Sizlerin görüşleri bizler için çok önemlidir.
Yardımlarınız için teşekkür ederiz.
Gazi Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi
Hazel Feyza KATKAT
1. Bölüm: Kişisel Bilgiler
1.Çalıştığınız Belediyenin Adı: _______________________________________
2. Çalıştığınız Birim : _______________________________________
3.Mesleğiniz: ______________________________________
4. Kaç yıldır belediyede görev yapmaktasınız? : ‰0-5 yıl ‰5-10 yıl
‰15-20 yıl
‰10-15 yıl
‰20 yıl ve üzeri
5.Daha önce çalıştığınız iş yeriniz ve göreviniz:
______________________________________
6. Cinsiyetiniz:
‰K
‰E
7. Doğum tarihiniz (yıl): ______________
8.Eğitim durumunuz: ‰İlkokul ‰Ortaokul
Lisans
‰Doktora
‰Lise
‰Üniversite
‰Yüksek
90
EK -1 (Devam) Anket Örneği
9. Gelir Düzeyiniz : ‰500-1000 TL ‰1000-2000 TL ‰2000-5000 TL ‰ 5000
TL ve üzeri
10. Oturduğunuz semt? : _______________________________________
11.Daha önce ya da halen üye olduğunuz bir Çevreci Örgüt/Kurum var mı? ‰ Evet ‰
Hayır
Aşağıda çevre sorunlarına yönelik düşünceler göreceksiniz. Belirtilen ifadelere ne derecede katıldığınızı ya
da katılmadığınızı ilgili
seçeneği işaretleyerek belirtiniz.
1= Kesinlikle
Katılmıyorum
2= Katılmıyorum 3= K 4= Katılıyorum
5=Kesinlikle
Katılıyorum
6 = Bilmiyorum
EK -1 (Devam) Anket Örneği
Kesinlikle
Katılmıyorum
Katılmıyorum
Kararsızım
Katılıyorum
Kesinlikle
Katılıyorum
Bilmiyorum
2. Bölüm : Anket
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
3. Çevre kirliliği geçici bir problemdir.
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
4. Türkiye’de çevre kirliliği sorunu yoktur.
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
5. Endüstrileşmiş toplumlar insanlara yüksek yaşam standardı sunar.
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
6. İnsanlar adaptasyona yatkındır, bu nedenle kirlenmiş bir çevrede
yaşamaları problem olmaz.
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
7. Çevre sorunlarının çözülmesi, yaşama alışkanlıklarımızda önemli
değişiklikler yapmamızı gerektirir.
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1. Dünyada çevre kirliliği tehlikeli düzeyde değildir.
2. İnsanoğlu yaşamını sürdürebilmek için doğa ile uyum içinde yaşamak
zorundadır.
91
EK -1 (Devam) Anket Örneği
8. Çevrenin korunması ekonomik büyümeden daha önemlidir.
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
9. Doğayı korumak adına daha fazla vergi ödeyebilirim.
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
10.Toplum doğa korumacı davranışları desteklemelidir..
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
11. Teknolojini yararları, zararlarından daha fazladır.
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
16. Bilim ve teknoloji, herhangi bir çevre sorununu kontrol edebilecek hızla 1‰
gelişmektedir.
1‰
17. Arabalardan kaynaklanan eksoz gazları iklim değişikliklerine yol
açmaktadır.
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
18.
Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, toprak kalitesi ve tarım 1‰
topraklarının kaybı hiçbir bitkinin yetiştirilemeyeceği duruma gelecektir.
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
12. Nükleer bir kazanın çevreyi kirletme olasılığı gitgide artmaktadır.
13. Dünyadaki yetkililer, nüfus artışını azaltacak önlemler alacak ve nüfus
artışı gelecekte problem olmayacaktır.
14. Doğal kaynaklarımızı gelecek nesiller için korumalıyız.
15. Çevre sorunları her zaman vardır ve çözülmektedir, bu nedenle
gelecekle ilgili kaygı duymaya gerek yoktur.
92
EK -1 (Devam) Anket Örneği
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
Bilmiyorum
5‰
Kesinlikle
Katılıyorum
4‰
Katılıyorum
3‰
Kararsızım
2‰
Katılmıyorum
1‰
Kesinlikle
Katılmıyorum
19. Türkiye’nin endüstrileşmeye gereksinimi vardır, bu durumda
endüstrileşmenin neden olduğu çevre kirliliği göz ardı edilebilir.
20. Su ve elektrik kullanırken tasarruflu davranmak, doğal kaynakların
sürdürülebilir kullanımı açısından önemlidir.
21. Bir ürün alırken ambalajının geri dönüşümlü olmasına dikkat
edilmelidir.
22. Ülkemizde nesli tükenmekte olan birçok bitki ve hayvan türü
bulunmaktadır.
23. Çevre kirliliğinin önlenmesinde bireylerin sorumlulukları çok
önemlidir.
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
24. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, ozon tabakasındaki deliğin
büyümesi devam edecektir.
25. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde nüfus arttıkça, çevre
sorunları da artmaktadır.
26. Erozyon ve çölleşme bir çevre sorunudur.
93
EK -1 (Devam) Anket Örneği
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
34. Dinozorlar doğal nedenler yüzünden yok oldu ama, deniz kaplumbağalarının sayılarının 1‰
azalmasının nedeni insanlardır.
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
27. İnsanlık çevreyi sömürmektedir.
28. Türkiye’de doğal kaynak açısından zengin bir ülkedir, bu yüzden doğal
kaynakların tükenmesi söz konusu değildir.
29. Yaşam tarzımızda değişiklik yapmayı doğal kaynakların yok olmaması
için kabul edebiliriz.
30. Alışveriş merkezlerinde uzun zaman geçirmek, tüketimi ve doğal
kaynak kullanımını olumsuz yönde etkileyen bir yaşam tarzıdır.
31. Doğal kaynaklarımızı kendi neslimiz yararına kullanmalıyız.
32. Çevre kirliliğinin nüfus artışı ile hiçbir ilgisi yoktur.
33. Denizlerin içinde yüzülemeyecek kadar kirli hale gelmesi doğal bir olaydır.
35. Güneş, rüzgar ve su gibi doğal enerji kaynakları hiçbir zaman
tükenmeyecektir, bu yüzden dünyada enerji sıkıntısı söz konusu
olmayacaktır.
36. Herhangi bir aktiviteyi değerlendirirken, herşeyden önce çevreye
etkisini göze almalıyız.
37. Önümüzdeki birkaç yıl içinde çevre sorunları sona erecektir.
94
EK -1 (Devam) Anket Örneği
38. Tüketim alışkanlıklarımızın doğal kaynakların tükenmesi ile ilgisi
yoktur.
39. Türkiye’deki çevre sorunlarının çözümü ile çevre bilincinin
yaygınlaştırılması yakından ilgilidir.
40. Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, kaynakların sürekli
kullanımı demektir.
41. Herkesin çevre kirliliğine etkisi vardır, ancak bu etki tüketim
alışkanlıklarına göre değişir.
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
43. Çevre kirliliğini önlemek devletin sorumluluğudur.
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
44. Çevreye zarar veren birini çekinmeden uyarmak vatandaşlık görevidir.
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
45. İş yerinizde çevre temizliğiyle ilgili zaman zaman bir faaliyet
düzenlenmeli ve çalışanlar katılmalıdır.
1‰
2‰
3‰
4‰
5‰
6‰
42. Nükleer atıkları depolamak çok tehlikelidir.
95
96
ÖZGEÇMİŞ
Kişisel Bilgiler
Soyadı, adı
: KATKAT, Hazel Feyza
Uyruğu
: T.C.
Doğum Tarihi ve Yeri
: 01.01.1984 Erzurum
Medeni Hali
: Bekar
Telefon
: 0 (312) 244 10 00 -1406
E-mail
: [email protected]
Eğitim
Derece
Eğitim Birimi
Mezuniyet Tarihi
Lisans
Atatürk Üniversitesi/Mühendislik Bölümü
2008
Lise
Atatürk Süper Lise
2002
İş Deneyimi
Yer
Görev
Etimesgut Belediyesi
Mühendis
Yıl
2009-Devam ediyor
Yabancı Dil
İngilizce
Hobiler
Fotoğrafçılık
Download